Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 MAY1S 1997 PAZARTESİ CUMHÜRİYET SAYFA
KULTUR 13
Hollywood'un dört Oscar'lı ünlü yıldızı artık yaşamdan elini ayağını çekmiş durumda
Katherine Hepburn 90 yaşındaKültür Servisi - Hollyvvo-
od'un dört Oscar'lı efsanevi
yıldızı Katherine Hepburn
bugün 90. doğum gününü
kutluyor.
Sanatçı doğum günü için
fazla gösterişli kutlamalar-
dan kaçınmak istese de pek
çok Amerikah, sinemalan-
nın sembolü haline gelen
Hepburn'ün ıhtişamına uy-
gun kutlamalan uygun gö-
rüyor.
Efsanevi yıldız için geçen
yıla kadar yaşamını sürdür-
düğü New York'taki Birleş-
miş Milletler binasının ya-
kınlannda bir park açılacak.
Açılışı belediye başkanı Ru-
dolph Giuuani'nin gerçek-
leştireceği törene pek çok
ünlünün katılrrası bekleni-
yor.
Connecticut Senatörü Joe
Liberman, Bill Clinton'un.
Hepburn'e 'Başkanlık Öz-
gürlük Ödülü' vermesini
önerirken pek çok kişi sanat-
çının 'Kongre Altın Madal-
yası'nı hak ettiğinı düşünü-
yor.
Hepbum'ün doğum gü-
nünde aynca sanatçmın
Spencer Tracy ile yaşadığı
26 yıllık aşkı konu alan kap-
samlı birbıyografı yayımla-
nacak. "An Affair to Re-
member" adlı kıtabın yaza-
n Christopher Anderson,
Hepbum'ün 20. yüzyılın
ideal Amerikan kadınını
simgelediği için Altın Ma-
dalya'yı hak ettiğini düşü-
nüyor ve ekliyor: "Hepburn
hem gerçek hem de mecazi
anlamda Amerikalı kadın-
lara pantolon gi\ dirdL O Hoflywood'un
yctiştirdigi en büyûk yıldızdı/'
Sanatçı görkemli Hollywood günle-
rinde ünlü milyarder Hotvard Huges'a
duydugu duygusal bağlılık ve evlı bir
adam olan Spencer Tracy ile yaşadığı
aşkla da çok söz ettırmişti kendinden.
Tracy'le birlikte olduğu dönem Hep-
burn'ün en mutlu günleriydi. Çiftin
ılışkisi pek çok Hollywood evliliğin-
den uzun sürdü.
Anderson, Tracy'nin Hepburn'e kö-
tü davrandığı yönündeki iddialan red-
derek ilişkide çoğunlukla Hepbum'ün
kararlannm baskın olduğunu belirtmış
kitabmda
Hepbum'ün biseksüel ya da lezbi-
• 20. yüzyılın ideal
Amerikan kadınını
simgeleyen Katherine
Hepburn için New York'taki
Birleşmiş Milletler
Binası'nın yakınlannda bir
park açılacak. Açılışı
belediye başkanı Rudolph
Giuliani'nin
gerçekleştireceği törene pek
çok ünlünün katılması
bekleniyor. Sanatçıya
'Başkanlık Özgürlük
Ödülü' ya da 'Kongre Altın
Madalyası' verilmesi
öneriliyor. Aynca sanatçının
Spencer Tracy ile yaşadığı
26 yıllık aşkı konu alan
kapsamlı bir biyografi
yayımlanacak.
yen olduğu yönündeki savlan da red-
derek şunlan eklemiş: "Katherine, er-
kek layafetleri giydiği, erkeksi tavırlar
takındığı doğru. ancak hayatı boyunca
tek eşli bir \ aşam sürdü. Eşcinsel olsay-
dı bunu ber zamanki cesaretiyle açık-
lardı."
Yaşamdan elini ayağını
çekmiş durumda
Ünlü yıldız geçen yıl New York 49.
caddedeki evini boşaltarak Connecti-
cut'm Fenwick sahil
konağa yerleşti.
Aile yakınlan yaptıklan açıklamada
Hepbum'ün doğum günü için herhan-
gi bir kutlama yapmayı planlamadığı-
nı, günlennı evin ıçinde dolanarak ve
arada sırada da otomobıl gezilerine çı-
karak geçırdığini bildırdiler.
Sanatçının görümcesi, Hepbum'ün
hafıza kaybı dışında bir sağlık sorunu
olmadığmı bildirirken bacanağı Ells-
worth Grant, Hepburn'ün iyi beslendı-
ğini, sağlığuıın yerinde olduğunu ve bu
koşullarda daha uzun süre yaşayabile-
ceğinı söyledi.
Hepburn aile üyelerini tanıyabiliyor
ve kendisi için tehlikeli hareketlerden
kaçınıyor, ancak yaşamdan elini ayağı-
"nrç«kmfŞ*3ıjmmda: .""-'~:s$-
Yazar Anderson ise ünlü yıldızm ba-
zı solunum sorunlannın olduğunu söy-
lerken sürekli titrediği için parkinson
hastalığına yakalandığı yönünde çıkan
söylentilerin yanlış olduğunu söylüyor.
Spencer Tracy ile mutiu
birçiftti
1907 yılında Connecticut'ta zengin
bir ailenin çocuğu olarak dünyaya ge-
len Hepbum, yetişme tarzı nedeniyle
üst sınıfın aristokratik kadınlannı can-
landırmada güçlük çekmedi.
Babası gibi doktor olmak isteyen sa-
natçı, notları çok düşük olduğu için
kimya diplomasıyla yetinmek zorunda
teldı ve şansımşahnede denemeye ka-
rar verdi.
Hepbum'ü olgunlaştıran en önemli
olay 14 yaşindayken odasına girdiğin-
de kendisini asan kuzeninin cesediyle
karşılaşmasiydı. Sanatçının hıç evlen-
mediği söylense de 1928-34 yıllan ara-
sında Ludkm Ogden Smith ile evlen-
miş, ancak bu evlilık sonunda evlilik
kurumımun kendisi için uygun olmadı-
ğı anlamıştı.
Hepbum kazandığı 4 Oscar'la rekor
sahibi bir Amerikalı oyuncu. Sanatçı
sırasıyla "SabahZaferi" (1933), "Bek-
tenmeyen Mbafır" (1967), "Kış Asto-
nı" (1968), "Attın Gölün Cstünde"
(1982) filmleriyle Oscar kazandı. Sa-
natçının SpencerTracy ile başrol oyna-
dığı filmler "Ydın KadınT ile başla-
mıştı. tkiliyi efsane haline getiren bu
fılmlerin en önemlilen "tld Ateş Ara-
sında", "Bekknmeyen Mhafir" ıdi.
Doğu ve Batı Alman fotoğrafçılığı 'Almanya Raporlan' sergisi Yüksel Sabancı Kültür Merkezi'nde
Bir toplıımu belgeleyen fotoğraflar
MEHMET BAYHAN
Almanya'nın fotoğrafik tarihine ilişkin dızinın bir
halkası olan 'Almanya Raporlan' sergisi, üç kuşak-
tan on fotoğrafçının yapıtlanndan oluşuyor. 1950'ler-
den günümüze, Doğu-Batı ve Bırleşik Almanya'dan
görüntüler. Sürekli değişim içindeki toplumsal yapı-
nın ve fiziki çevrenın. her fotografçının kendisine öz-
gü bakış açısı ve yorumu ile gözlenmesinin ürünle-
ri. Geleneksel röportaj ile sanat fotoğrafı arasmdaki
bu yorumlarda fotoğrafçı sağlam temel kültürüne da-
yanarak bir düşünûr gibi konusunu seçmek, geliştir-
mek ve derinlığine irdelemek durumundadır. Sonra
da tekniği ve estetık anlatımı ile sarmalayarak gör-
sel dille aktarmak.
Sergı için değişik zaman diliminden ve kuşaktan
farklı bakış açılan olan on fotoğrafçı seçilmiş: Karl
Heinz Hargesheimer (1924-72), Arno Fisher (1927),
Herlinde KoeJbl (1939). SibyDe Bergman (1941), An-
gelaNeuke(1943),AııdreGeh)ke(1947),UlrichWııst
(1949), VVilmar Koenig (1952), Gundula Schulze
(1954) ve Mathias Hoch (1958). Sergıde yer alacak
fotoğraflar kendıleri ile beraberbelirlenmış. "Alman-
ya Raporlan" başlığı, değişimin sürekliliğinın sınır-
lı bir zaman ıçinde yansıtılmasından gelmekte ve ser-
gideki görüntüler 50'lerden 80'lere uzanmaktadır...
Gelecekte yeni raporlarla dosyanm kabarmasına açık
olarak.
Alman fotoğrafına sosyal yorum geleneği olduk-
ça eskilere gıder. Weimar Cumhuriyeti döneminde
1920'lerin ortasmda makinelerin küçülmesi, hızlı
filmlerin ve ince gren gehştiricılerin üretilmesi bır
devrim yaratır. tç mekânlann az ışıklı ortamlannda
çekim olanağı ve matbaa tekniklerinin gelişip yazı
ite fotoğrafin beraber basılabilmesi yenı bir fotoğraf
türü hazırlar: Basın fotoğrafi. Sağlam kültürü ile her
ortama uyum sağlayan. kendılerine özgü bakış açısı
ve yorum gelişriren fotoğrafçılar yetişir. Erich Salo-
mon ilklerden biridır. Devlet adamlan geceyanlan
tartışıyor veya uyukluyorken, takmış takıştırmış ha-
mmlar ve şüc beyler konser ve ziyafetlerde sohbet
ederken Salomon perdenin arkasından makmesini
uzatmışür. tlk kez, geniş halk kitlelen sadece adlan-
m duyduklan ünlüleri yapmacıksız ve maskelerinden
sıynlmış, geçiyorken pencereden görüvermış gibi
basının sayfalannda karşısında bulur. Bu fotoğrafla-
nn o dönemde gördüğü ilgiyi bugün anlamamız zor-
duur.
Bu ortamda tanhe ız bırakmış seçkin fotoğrafçı-
lar yetişmiştir: Fetin H. Man, Alfred Eisenstaedt Mar-
tin Munkacsi ve diğerleri. Hitter"in yönetime gelme-
si ile başlayan baskılar, çoğu aydın gibi onlann da Ba-
tı'ya kaçmalannı zorunlu kılmıştır. Bazılan fngilte-
re ve sonra ABD'ye gıdecek, Erich Salomon Hollan-
da'da yakalanacak ve oğlu ile beraber Auschvvitz'de
can verecektir. 1936'da ünlü Life dergisi, bu fotoğ-
rafçılardan bazılannı kadrosuna alarak yayına başlar.
Çevresınde yeni kadrolar yetişir. Farklan, hep alt sos-
yal tabakalara ve insanın dramma yönelmeleridir.
1930'larda, ekonomik sarsıntının ezdığı kırsal kesım
ınsanını görüntüleyen FSA fotoğrafçılan, ömeğın
Margaret Bourke- Whhe, Dorothy Lange ve Walker
Evansunutulmazürünlervermişlerdır. Aynı dönem-
de Henri Cartier- Bresson lspanya (1933) ve Meksi-
ka (1934) röportajlarıru gerçekleştırmekte, Brassai
romantik Paris görünümlerini hazırlamakta ve Bill
Brandt "At Home" serisini oluşturmaktadır. Çağ-
daşlardan Josef Koudelka \ e Sebastiao Salgado aynı
anlayışı sürdürmektedırler. ABD'de 1950'ler ve son-
rasında Diane Arbus, Bruce Davidson ve Robert
Frank sosyal yapının insana ve davranış biçımleri-
ne yansıyışını gözlerler Onlan izleyen LeeFriedlan-
der, Garv Winogrand, Larry Oark ve diğerleri yeni
KoelbTin sadece sryah
beyaz olan fotoğraflan
\lman toplumunun
\etkililerine
seslenmektedir.
F.leştirel bir mesafe ve
resimlerinin üslubuyla,
kendisini zengin ve
medeni sayan. ancak
toplumun en üst
seviyelerine kadar
ürkürücü şekilde
bavağılığın eşitliği ile
şekillenıniş görûnün
bir ülkenin topimn
gerceğini
belgetemektedir.
boyutlar katarak sosyal yorumu zenginleştirirler. Ön-
ceİciler ve sonrakilerle bütün bu fotoğrafçılar sade-
ce görsel malzeme değil, ciltler dolusu kitaplara eş-
değer çok zengin irdeleme ve yorumlar armağan et-
mışlerdır ınsanhğa.
Almanya'da 1925 sonrasının ünlülerinden bin de
August Sander'dir. "20. Yfizyıhn Insanlan" çalışma-
sında, sosyal sınıfımn ve mesleğinın bıçimlendirdi-
ği tipleri portrelemiştir. Ancak Hıtler yönetimı, seç-
kin Alman ırkmı fotoğraflamadığı gerekçesi ile ça-
lışmasını engeller. O da kırsalda araziyi ve sanayı ya-
pılannı görüntülemeye başlar. Biçimlerde sosyal,
kültürel ve teknolojik düzeyin yansımalannı gör-
mektedir.Bu anlayışı 1950'lerdeBerndveHiDaBec-
her çifti geliştireceklerdir. Değişik işlevlere göre ya-
pılmış sanayi yapılannı biraz heykelimsi fakat sos-
yo-kültûrel ve teknolojik irdelemelere veri tabanı
oluşrurması için fotoğraflarlar.
ABD'de Diane Arbus, August Sander'den büyük
oranda etkilenmiştir. Çoğu kez flaşla, yalın ve acı-
masız. sosyolojik ve psikolojik analiz yapar gibi ki-
şilerde toplumsal zayıfiıklan saptamıştır. Konulan-
na sempati duymaz. Her fotoğrafi sayfalar dolusu in-
celeme değeri taşu-.
Almanya Raporlan sergisinde Ench Salomon ve
çağdaşlan ile başlayan, August Sander ve ardıllan
ile zenginleşen, Becher'lerle boyut kazanan bır biri-
kimin yansunalan gözlenmektedir. Günlük yaşam-
dan kesitler, yaşanan çevrenin bir canlı organizma gi-
bi biçim değiştirmesi, törensel sahnelerin arka plan-
lan, sımf yapısı ve sosyal rolün biçimlendn-diğı dav-
ranış karakteristikleri... Ev içi veya kentsel mekân-
lar, buralan dolduran ve zengin ipuçlan veren nes-
neler... Genç veya yaşlı bedenler, giysiler, takılar,
jestler, mimikler... Fotoğrafin teknik ve estetik yapı-
smı gözardı etmeden... Her biri kendisine özgü ko-
nusu ve bakış açısı ile ayn bir zenginlik aktaran an-
cak bütünlendiğinde bir mozaik panorama oluşturan
görüntüler. Sergınin sınırlan nedeniyle dışanda bı-
rakılmış yüzlerce fotografçının çahşmalanm da ka-
tarsanız, bir toplumun tarihini tüm yönleriyle araş-
nran, belgeleyen ve geleceğe aktaran dev birbirikim
çıkar karşımıza. Özgün sanat yorumlan da eklenin-
ce fotoğrafin eşsiz zenginliği belirginleşir. Belki de
asıl dikkatimizi çekmesi gereken Goethe Enstitüsü
BUAŞAMADA
ŞÜKRAN KURDAKLX
Sanatçının Özgürce
Öpgütlenme Bilinci
Hukukun üstünlüğü ilkesinin hiçe sayıldığı, ya-
ra aldığı bir ülkede, yaratma özgürlüğümüzü nasıl
güvence altına alacağız?
llk yanıt "Yarattlanmızla.." olabilir kuşkusuz.
Jean-Paul Sartre, Sovyetler Birliği Komünist
Partisi iktidardayken Kafka'ya yasak koyan bu-
rokrat kafasına şöyle sesleniyordu:
"Kafka'nın, bürokrasıyi eleştiren yapıtlannı, Sov-
yet vatandaşlannın elinde patlayacak birer bom-
ba olarak mı görüyorsunuz?"
Tarihin çarklan, kendilerinden başka kimselere
(Marksçılara da) özgürlük tanımayan egemenleri
öğüttü gitti.
Kafka'nın yapıtlan, özgür insanların kafasında,
yeni çizgenler yaratma işlevini sürdürüyor.
Hangi egemen güç önleyebilir ki sanatçının ya-
ratma eylemini..
Krtaplıklanmız, tekniğın olabildiğınce toplumsal-
laştırdığı ses alma araçları, sahneler. galerıler ver-
miyor mu yanıtı.
Insanı köleleştirmek isteyen çağın barbarlarına
karşı özgürlük simgesidir o yapıtlar.
Ne "engizisyon" karanlığı önünü kesebildı on-
lann, ne şeriat yasaklan.
Ne silah tacirıne boyun eğdı sanatçının hası, ne
yasalan silah gibi susturma aracı olarak kullanan
devletliye...
• • •
Yazıya başlarken yaratma özgürlüğümüzün ilk
güvencesi yaratılanmızdır demıştım.
Bir güvence de birtikteliğimizdir kuşkusuz.
En azından yaratma eylemınin önünü açma iş-
levi olduğu için çağdaş sanatın öncüleri özgürce
örgüttenme görevine yan çizmediler ülkemızde de.
Sabahattin Eyuboğlu, Melih Cevdet Anday,
Fazıl Hüsnü Dağlarca, Yaşar Kemal, Haldun
Taner, Behçet Necatigil, Necati Cumalı vb us-
talar, Türk Edebiyatçılar Birliği yönetimınde bırleş-
mekle, örgütlenmenin toplumsal güç kazanacağı-
nı biliyorlardı.
Kaç yıl Türkiye Yazarlar Sendikası'na başkanlık
etti Aziz Nesin.
Ercüment Behzat Lav, Rrfat llgaz, Orhon Mu-
rat Anburnu vb. "SanatçılarBırlığı" oluşması için
emeklerini esirgemediler.
Başka hiçbir işlevleri olmasa bile, ki var, aykın
güçler karşısında sanatçının direnç adamı kimliği-
ni göstermedi mi bu örgütler.
•••
Geçen hafta, 3. kez toplanmayı başaran Sanat-
çılar Kurultayı'nı, bilemediniz 30-35 yıllık bır geç-
mişi olan ortak paydada bırleşme geleneğinın aşa-
malanndan biri sayıyorum.
Çağdaş hukukun da şapka çıkaracağı yapılan-
ma arayışını sabıria sürdüren 50'yı aşkın derneğin
(sendikanın, vakfın) ortak ürünüdür bu kurultay.
Birincil amaç, anayasanın da öngördüğü hakla-
nn alınması.
Kurumlaşma.
Denecek ki Türkiye Büyük Mıllet Meclisı'ne ege-
men olan nitelikleri belli, demokrası anlayışları,
dünya görüşleri belli partiler mı gerçekleştırecek
sanatçılann kurumlaşma amacını?
Başkanlannın gözlerine bakiD hızaya gelen mıl-
letvekilleri mi yaratma özgüriüğünün üstünlüğü il-
kesine hukuksal güvence tanıyacaklar.
Yanıt:
Kaç yüzyıl önce Lucretius demiş ki:
"Zaman değiştirir özünü her şeyin
Bir halden başka bır hal çıkar hep."
Dünyayı güzelleştirme umudunu yitirmeyenlere
selam...
Robert de Nira'ya Legion
ıfHonneur ödülü
• Kültür Servisi - 50. Cannes
Film Festivali'ne katılan
Amerikalı ünlü oyuncu
Robert de Niro, Ispanyol
yönetmen Pedro Almadovar
ve Fransız yönetmen Andre
Techine, Legion d'Honneur
ödülü aldı. 1976'da Cannes
Film Festivali'nde en iyi film
ödülünü alan 'Taxi Driver"
adlı fılmle Fransızlann büyük |
beğenisını kazanan
Robert de Niro yaphğı açıklamada yıllardır
Cannes'a geldiğini, Fransızlann yaptığı bu festivalin
mükemmel bir gelenek olduğunu söyledi. Fransa
Dışişleri Bakanı Herve de Charette'nin 'sinemanın
kutsal devi' olarak adlandırdığı Niro. Avrupa
sinemasının kimliğini ve kültürünü koruması
gerektiğini belirtti.
Buhıtsuzluk Özlemi Türkiye'yi
Dolaşıyor
• Kültür Servisi - Nejat Yavaşoğullan liderliğinde
Alan Eldes,Sina Koloğlu,Sunay Özgür ve Utku
Onal'dan oluşan Bulutsuzluk Özlemi bu hafta yeni
bir konser dizisine başlıyor. Grup, yann Isparta'da,
çarşamba günü Denizli'de, perşembe günü
Antalya'da 24 mayıs cumartesi günü de Istanbul
Bostancı Gösteri Merkezi'nde hayranlan ile
buluşuyor. Bulutsuzluk Özlemi bu konserlerde yenı
çıkacak albümlerinden parçalar da seslendirecek.
'Carmen' de Danimarka yolcusu
Kültür Servisi- Istanbul Devlet Opera
ve Balesı, 'Turandot' ve 'Salome' opera-
lannın ardından 'Carmen' ile üçüncü kez
Danunarka'yı fethetmeye hazırlanıyor.
Istanbul Devlet Opera ve Balesi Genel
Sanat Yönetmeni ve Müdürü Yekta Kara,
yaphğı açıklamada, Istanbul Devlet Ope-
ra ve Balesi 'nin ilk yurtdışı tumesini Ekün
1994 tarihinde '"nırandot' ile yaptığını
anımsatırken ikinci yurtdışı nırnesinin de
Ekim 1996 tarihinde 'Satome' ile aynı ül-
kede gerçekleşhrildiğinı belirtti. Her iki
temsilin de Danımarka'da büyük ilgi gör-
düğünü belirten Yekta Kara, bu başanla-
nn doğal bir sonucu olarak 'Carmen' ope-
rasıyla tumeye çıkmak için Danimar-
ka'dan yeni bir teklif aldıklannı belirtti.
'Carnıen' operasının 7 hazıranda4. As-
pendos Opera ve Bale Festivali'nin açılı-
şını yapacağını belirten Yekta Kara, 'Tiı-
randot' operasınm bu festivalin açılışının
ardından Danimarka'ya gittiğini anımsa-
tarak 'Umarnn Carmen'de de böyle otur'
dedi. Yekta Kara, bu tumelerin Türki-
ye'nin tanınmının yanında Türk opera ve
balesinin yurtdışında daha yakından tanın-
ması açısından çok önemli olduğunu vur-
guladı.
'Carmen'in Danimarkaturnesinin ekim
ayında yapılmasının planlandığmı belir-
ten Yekta Kara, Carmen'in çağdaş bir yo-
rumla 1930'lu yıllara, tspanya'daki iç sa-
vaş dönemine taşımasmın nedenini ise
şöyle açıklıyor "Cannen içm aslolan öz-
gürlüktür. Carmen'in özgürlük ara>işunn
bu dönemle örtüşeccğine inandığım için
böyle bir dönem değipkfiğine gittim. Car-
men'in özgüriükçü kimligmm dahaiyi vur-
gıilanacağına inandıgun için bu döneme,iç
savaşn sonlanna taştdun."
Fransız romancı Merimee'nin Carmen
öyküsünden yola çıkarak H. Meflhac/ L.
Halevy'nin lıbrettosunu hazırladığı opera.
G. Bfaet'nin coşku dolu müziğinde güzel
Çingene kızı Carmen'in tutkulu aşkını an-
latıyor. tstanbul De\'let Opera Balesi Mü-
dürü Yekta Kara'nın sahneye kosduğu
operada, orkestrayı konuk İtalyan orkest-
ra şefı Antonio Pirolli yönetıyor.
Yekta Kara'nın çağdaş bır yorumla
1930'lu yıllardan, lspanya'dakı ıç savaş
dönemine taşıdığı Carmen'ın dekor ve
kostümlerini Dirk Hofacker düzenledi.
Koreografisinı NQ Berkan'a. ışık düzenı
AhmetDefhe'ye ait operada. koroyu Gök-
çen Koray çalıştırdi.
50. kuruluş yıldönümü nedeniyle Varan
Turizm AŞ'nin sponsorluğunu üstlendığı
'Carmen' operasuıda, Carmen rolünü Jak-
lin Çarkçı ile Lynn T. Çağlar dönüşumlü
oynuyorlar. Erol Uras, Mete Lğur. Süha
Yıldız, Efsun Öztoprak, Gönül Onat ve
Nursun Öncül başrol len payla^ıyorlar.