03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 MAY1S 1997 PAZARTESİ CUMHÜRİYET SAYFA KULTUR 13 Hollywood'un dört Oscar'lı ünlü yıldızı artık yaşamdan elini ayağını çekmiş durumda Katherine Hepburn 90 yaşındaKültür Servisi - Hollyvvo- od'un dört Oscar'lı efsanevi yıldızı Katherine Hepburn bugün 90. doğum gününü kutluyor. Sanatçı doğum günü için fazla gösterişli kutlamalar- dan kaçınmak istese de pek çok Amerikah, sinemalan- nın sembolü haline gelen Hepburn'ün ıhtişamına uy- gun kutlamalan uygun gö- rüyor. Efsanevi yıldız için geçen yıla kadar yaşamını sürdür- düğü New York'taki Birleş- miş Milletler binasının ya- kınlannda bir park açılacak. Açılışı belediye başkanı Ru- dolph Giuuani'nin gerçek- leştireceği törene pek çok ünlünün katılrrası bekleni- yor. Connecticut Senatörü Joe Liberman, Bill Clinton'un. Hepburn'e 'Başkanlık Öz- gürlük Ödülü' vermesini önerirken pek çok kişi sanat- çının 'Kongre Altın Madal- yası'nı hak ettiğinı düşünü- yor. Hepbum'ün doğum gü- nünde aynca sanatçmın Spencer Tracy ile yaşadığı 26 yıllık aşkı konu alan kap- samlı birbıyografı yayımla- nacak. "An Affair to Re- member" adlı kıtabın yaza- n Christopher Anderson, Hepbum'ün 20. yüzyılın ideal Amerikan kadınını simgelediği için Altın Ma- dalya'yı hak ettiğini düşü- nüyor ve ekliyor: "Hepburn hem gerçek hem de mecazi anlamda Amerikalı kadın- lara pantolon gi\ dirdL O Hoflywood'un yctiştirdigi en büyûk yıldızdı/' Sanatçı görkemli Hollywood günle- rinde ünlü milyarder Hotvard Huges'a duydugu duygusal bağlılık ve evlı bir adam olan Spencer Tracy ile yaşadığı aşkla da çok söz ettırmişti kendinden. Tracy'le birlikte olduğu dönem Hep- burn'ün en mutlu günleriydi. Çiftin ılışkisi pek çok Hollywood evliliğin- den uzun sürdü. Anderson, Tracy'nin Hepburn'e kö- tü davrandığı yönündeki iddialan red- derek ilişkide çoğunlukla Hepbum'ün kararlannm baskın olduğunu belirtmış kitabmda Hepbum'ün biseksüel ya da lezbi- • 20. yüzyılın ideal Amerikan kadınını simgeleyen Katherine Hepburn için New York'taki Birleşmiş Milletler Binası'nın yakınlannda bir park açılacak. Açılışı belediye başkanı Rudolph Giuliani'nin gerçekleştireceği törene pek çok ünlünün katılması bekleniyor. Sanatçıya 'Başkanlık Özgürlük Ödülü' ya da 'Kongre Altın Madalyası' verilmesi öneriliyor. Aynca sanatçının Spencer Tracy ile yaşadığı 26 yıllık aşkı konu alan kapsamlı bir biyografi yayımlanacak. yen olduğu yönündeki savlan da red- derek şunlan eklemiş: "Katherine, er- kek layafetleri giydiği, erkeksi tavırlar takındığı doğru. ancak hayatı boyunca tek eşli bir \ aşam sürdü. Eşcinsel olsay- dı bunu ber zamanki cesaretiyle açık- lardı." Yaşamdan elini ayağını çekmiş durumda Ünlü yıldız geçen yıl New York 49. caddedeki evini boşaltarak Connecti- cut'm Fenwick sahil konağa yerleşti. Aile yakınlan yaptıklan açıklamada Hepbum'ün doğum günü için herhan- gi bir kutlama yapmayı planlamadığı- nı, günlennı evin ıçinde dolanarak ve arada sırada da otomobıl gezilerine çı- karak geçırdığini bildırdiler. Sanatçının görümcesi, Hepbum'ün hafıza kaybı dışında bir sağlık sorunu olmadığmı bildirirken bacanağı Ells- worth Grant, Hepburn'ün iyi beslendı- ğini, sağlığuıın yerinde olduğunu ve bu koşullarda daha uzun süre yaşayabile- ceğinı söyledi. Hepburn aile üyelerini tanıyabiliyor ve kendisi için tehlikeli hareketlerden kaçınıyor, ancak yaşamdan elini ayağı- "nrç«kmfŞ*3ıjmmda: .""-'~:s$- Yazar Anderson ise ünlü yıldızm ba- zı solunum sorunlannın olduğunu söy- lerken sürekli titrediği için parkinson hastalığına yakalandığı yönünde çıkan söylentilerin yanlış olduğunu söylüyor. Spencer Tracy ile mutiu birçiftti 1907 yılında Connecticut'ta zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya ge- len Hepbum, yetişme tarzı nedeniyle üst sınıfın aristokratik kadınlannı can- landırmada güçlük çekmedi. Babası gibi doktor olmak isteyen sa- natçı, notları çok düşük olduğu için kimya diplomasıyla yetinmek zorunda teldı ve şansımşahnede denemeye ka- rar verdi. Hepbum'ü olgunlaştıran en önemli olay 14 yaşindayken odasına girdiğin- de kendisini asan kuzeninin cesediyle karşılaşmasiydı. Sanatçının hıç evlen- mediği söylense de 1928-34 yıllan ara- sında Ludkm Ogden Smith ile evlen- miş, ancak bu evlilık sonunda evlilik kurumımun kendisi için uygun olmadı- ğı anlamıştı. Hepbum kazandığı 4 Oscar'la rekor sahibi bir Amerikalı oyuncu. Sanatçı sırasıyla "SabahZaferi" (1933), "Bek- tenmeyen Mbafır" (1967), "Kış Asto- nı" (1968), "Attın Gölün Cstünde" (1982) filmleriyle Oscar kazandı. Sa- natçının SpencerTracy ile başrol oyna- dığı filmler "Ydın KadınT ile başla- mıştı. tkiliyi efsane haline getiren bu fılmlerin en önemlilen "tld Ateş Ara- sında", "Bekknmeyen Mhafir" ıdi. Doğu ve Batı Alman fotoğrafçılığı 'Almanya Raporlan' sergisi Yüksel Sabancı Kültür Merkezi'nde Bir toplıımu belgeleyen fotoğraflar MEHMET BAYHAN Almanya'nın fotoğrafik tarihine ilişkin dızinın bir halkası olan 'Almanya Raporlan' sergisi, üç kuşak- tan on fotoğrafçının yapıtlanndan oluşuyor. 1950'ler- den günümüze, Doğu-Batı ve Bırleşik Almanya'dan görüntüler. Sürekli değişim içindeki toplumsal yapı- nın ve fiziki çevrenın. her fotografçının kendisine öz- gü bakış açısı ve yorumu ile gözlenmesinin ürünle- ri. Geleneksel röportaj ile sanat fotoğrafı arasmdaki bu yorumlarda fotoğrafçı sağlam temel kültürüne da- yanarak bir düşünûr gibi konusunu seçmek, geliştir- mek ve derinlığine irdelemek durumundadır. Sonra da tekniği ve estetık anlatımı ile sarmalayarak gör- sel dille aktarmak. Sergı için değişik zaman diliminden ve kuşaktan farklı bakış açılan olan on fotoğrafçı seçilmiş: Karl Heinz Hargesheimer (1924-72), Arno Fisher (1927), Herlinde KoeJbl (1939). SibyDe Bergman (1941), An- gelaNeuke(1943),AııdreGeh)ke(1947),UlrichWııst (1949), VVilmar Koenig (1952), Gundula Schulze (1954) ve Mathias Hoch (1958). Sergıde yer alacak fotoğraflar kendıleri ile beraberbelirlenmış. "Alman- ya Raporlan" başlığı, değişimin sürekliliğinın sınır- lı bir zaman ıçinde yansıtılmasından gelmekte ve ser- gideki görüntüler 50'lerden 80'lere uzanmaktadır... Gelecekte yeni raporlarla dosyanm kabarmasına açık olarak. Alman fotoğrafına sosyal yorum geleneği olduk- ça eskilere gıder. Weimar Cumhuriyeti döneminde 1920'lerin ortasmda makinelerin küçülmesi, hızlı filmlerin ve ince gren gehştiricılerin üretilmesi bır devrim yaratır. tç mekânlann az ışıklı ortamlannda çekim olanağı ve matbaa tekniklerinin gelişip yazı ite fotoğrafin beraber basılabilmesi yenı bir fotoğraf türü hazırlar: Basın fotoğrafi. Sağlam kültürü ile her ortama uyum sağlayan. kendılerine özgü bakış açısı ve yorum gelişriren fotoğrafçılar yetişir. Erich Salo- mon ilklerden biridır. Devlet adamlan geceyanlan tartışıyor veya uyukluyorken, takmış takıştırmış ha- mmlar ve şüc beyler konser ve ziyafetlerde sohbet ederken Salomon perdenin arkasından makmesini uzatmışür. tlk kez, geniş halk kitlelen sadece adlan- m duyduklan ünlüleri yapmacıksız ve maskelerinden sıynlmış, geçiyorken pencereden görüvermış gibi basının sayfalannda karşısında bulur. Bu fotoğrafla- nn o dönemde gördüğü ilgiyi bugün anlamamız zor- duur. Bu ortamda tanhe ız bırakmış seçkin fotoğrafçı- lar yetişmiştir: Fetin H. Man, Alfred Eisenstaedt Mar- tin Munkacsi ve diğerleri. Hitter"in yönetime gelme- si ile başlayan baskılar, çoğu aydın gibi onlann da Ba- tı'ya kaçmalannı zorunlu kılmıştır. Bazılan fngilte- re ve sonra ABD'ye gıdecek, Erich Salomon Hollan- da'da yakalanacak ve oğlu ile beraber Auschvvitz'de can verecektir. 1936'da ünlü Life dergisi, bu fotoğ- rafçılardan bazılannı kadrosuna alarak yayına başlar. Çevresınde yeni kadrolar yetişir. Farklan, hep alt sos- yal tabakalara ve insanın dramma yönelmeleridir. 1930'larda, ekonomik sarsıntının ezdığı kırsal kesım ınsanını görüntüleyen FSA fotoğrafçılan, ömeğın Margaret Bourke- Whhe, Dorothy Lange ve Walker Evansunutulmazürünlervermişlerdır. Aynı dönem- de Henri Cartier- Bresson lspanya (1933) ve Meksi- ka (1934) röportajlarıru gerçekleştırmekte, Brassai romantik Paris görünümlerini hazırlamakta ve Bill Brandt "At Home" serisini oluşturmaktadır. Çağ- daşlardan Josef Koudelka \ e Sebastiao Salgado aynı anlayışı sürdürmektedırler. ABD'de 1950'ler ve son- rasında Diane Arbus, Bruce Davidson ve Robert Frank sosyal yapının insana ve davranış biçımleri- ne yansıyışını gözlerler Onlan izleyen LeeFriedlan- der, Garv Winogrand, Larry Oark ve diğerleri yeni KoelbTin sadece sryah beyaz olan fotoğraflan \lman toplumunun \etkililerine seslenmektedir. F.leştirel bir mesafe ve resimlerinin üslubuyla, kendisini zengin ve medeni sayan. ancak toplumun en üst seviyelerine kadar ürkürücü şekilde bavağılığın eşitliği ile şekillenıniş görûnün bir ülkenin topimn gerceğini belgetemektedir. boyutlar katarak sosyal yorumu zenginleştirirler. Ön- ceİciler ve sonrakilerle bütün bu fotoğrafçılar sade- ce görsel malzeme değil, ciltler dolusu kitaplara eş- değer çok zengin irdeleme ve yorumlar armağan et- mışlerdır ınsanhğa. Almanya'da 1925 sonrasının ünlülerinden bin de August Sander'dir. "20. Yfizyıhn Insanlan" çalışma- sında, sosyal sınıfımn ve mesleğinın bıçimlendirdi- ği tipleri portrelemiştir. Ancak Hıtler yönetimı, seç- kin Alman ırkmı fotoğraflamadığı gerekçesi ile ça- lışmasını engeller. O da kırsalda araziyi ve sanayı ya- pılannı görüntülemeye başlar. Biçimlerde sosyal, kültürel ve teknolojik düzeyin yansımalannı gör- mektedir.Bu anlayışı 1950'lerdeBerndveHiDaBec- her çifti geliştireceklerdir. Değişik işlevlere göre ya- pılmış sanayi yapılannı biraz heykelimsi fakat sos- yo-kültûrel ve teknolojik irdelemelere veri tabanı oluşrurması için fotoğraflarlar. ABD'de Diane Arbus, August Sander'den büyük oranda etkilenmiştir. Çoğu kez flaşla, yalın ve acı- masız. sosyolojik ve psikolojik analiz yapar gibi ki- şilerde toplumsal zayıfiıklan saptamıştır. Konulan- na sempati duymaz. Her fotoğrafi sayfalar dolusu in- celeme değeri taşu-. Almanya Raporlan sergisinde Ench Salomon ve çağdaşlan ile başlayan, August Sander ve ardıllan ile zenginleşen, Becher'lerle boyut kazanan bır biri- kimin yansunalan gözlenmektedir. Günlük yaşam- dan kesitler, yaşanan çevrenin bir canlı organizma gi- bi biçim değiştirmesi, törensel sahnelerin arka plan- lan, sımf yapısı ve sosyal rolün biçimlendn-diğı dav- ranış karakteristikleri... Ev içi veya kentsel mekân- lar, buralan dolduran ve zengin ipuçlan veren nes- neler... Genç veya yaşlı bedenler, giysiler, takılar, jestler, mimikler... Fotoğrafin teknik ve estetik yapı- smı gözardı etmeden... Her biri kendisine özgü ko- nusu ve bakış açısı ile ayn bir zenginlik aktaran an- cak bütünlendiğinde bir mozaik panorama oluşturan görüntüler. Sergınin sınırlan nedeniyle dışanda bı- rakılmış yüzlerce fotografçının çahşmalanm da ka- tarsanız, bir toplumun tarihini tüm yönleriyle araş- nran, belgeleyen ve geleceğe aktaran dev birbirikim çıkar karşımıza. Özgün sanat yorumlan da eklenin- ce fotoğrafin eşsiz zenginliği belirginleşir. Belki de asıl dikkatimizi çekmesi gereken Goethe Enstitüsü BUAŞAMADA ŞÜKRAN KURDAKLX Sanatçının Özgürce Öpgütlenme Bilinci Hukukun üstünlüğü ilkesinin hiçe sayıldığı, ya- ra aldığı bir ülkede, yaratma özgürlüğümüzü nasıl güvence altına alacağız? llk yanıt "Yarattlanmızla.." olabilir kuşkusuz. Jean-Paul Sartre, Sovyetler Birliği Komünist Partisi iktidardayken Kafka'ya yasak koyan bu- rokrat kafasına şöyle sesleniyordu: "Kafka'nın, bürokrasıyi eleştiren yapıtlannı, Sov- yet vatandaşlannın elinde patlayacak birer bom- ba olarak mı görüyorsunuz?" Tarihin çarklan, kendilerinden başka kimselere (Marksçılara da) özgürlük tanımayan egemenleri öğüttü gitti. Kafka'nın yapıtlan, özgür insanların kafasında, yeni çizgenler yaratma işlevini sürdürüyor. Hangi egemen güç önleyebilir ki sanatçının ya- ratma eylemini.. Krtaplıklanmız, tekniğın olabildiğınce toplumsal- laştırdığı ses alma araçları, sahneler. galerıler ver- miyor mu yanıtı. Insanı köleleştirmek isteyen çağın barbarlarına karşı özgürlük simgesidir o yapıtlar. Ne "engizisyon" karanlığı önünü kesebildı on- lann, ne şeriat yasaklan. Ne silah tacirıne boyun eğdı sanatçının hası, ne yasalan silah gibi susturma aracı olarak kullanan devletliye... • • • Yazıya başlarken yaratma özgürlüğümüzün ilk güvencesi yaratılanmızdır demıştım. Bir güvence de birtikteliğimizdir kuşkusuz. En azından yaratma eylemınin önünü açma iş- levi olduğu için çağdaş sanatın öncüleri özgürce örgüttenme görevine yan çizmediler ülkemızde de. Sabahattin Eyuboğlu, Melih Cevdet Anday, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Yaşar Kemal, Haldun Taner, Behçet Necatigil, Necati Cumalı vb us- talar, Türk Edebiyatçılar Birliği yönetimınde bırleş- mekle, örgütlenmenin toplumsal güç kazanacağı- nı biliyorlardı. Kaç yıl Türkiye Yazarlar Sendikası'na başkanlık etti Aziz Nesin. Ercüment Behzat Lav, Rrfat llgaz, Orhon Mu- rat Anburnu vb. "SanatçılarBırlığı" oluşması için emeklerini esirgemediler. Başka hiçbir işlevleri olmasa bile, ki var, aykın güçler karşısında sanatçının direnç adamı kimliği- ni göstermedi mi bu örgütler. ••• Geçen hafta, 3. kez toplanmayı başaran Sanat- çılar Kurultayı'nı, bilemediniz 30-35 yıllık bır geç- mişi olan ortak paydada bırleşme geleneğinın aşa- malanndan biri sayıyorum. Çağdaş hukukun da şapka çıkaracağı yapılan- ma arayışını sabıria sürdüren 50'yı aşkın derneğin (sendikanın, vakfın) ortak ürünüdür bu kurultay. Birincil amaç, anayasanın da öngördüğü hakla- nn alınması. Kurumlaşma. Denecek ki Türkiye Büyük Mıllet Meclisı'ne ege- men olan nitelikleri belli, demokrası anlayışları, dünya görüşleri belli partiler mı gerçekleştırecek sanatçılann kurumlaşma amacını? Başkanlannın gözlerine bakiD hızaya gelen mıl- letvekilleri mi yaratma özgüriüğünün üstünlüğü il- kesine hukuksal güvence tanıyacaklar. Yanıt: Kaç yüzyıl önce Lucretius demiş ki: "Zaman değiştirir özünü her şeyin Bir halden başka bır hal çıkar hep." Dünyayı güzelleştirme umudunu yitirmeyenlere selam... Robert de Nira'ya Legion ıfHonneur ödülü • Kültür Servisi - 50. Cannes Film Festivali'ne katılan Amerikalı ünlü oyuncu Robert de Niro, Ispanyol yönetmen Pedro Almadovar ve Fransız yönetmen Andre Techine, Legion d'Honneur ödülü aldı. 1976'da Cannes Film Festivali'nde en iyi film ödülünü alan 'Taxi Driver" adlı fılmle Fransızlann büyük | beğenisını kazanan Robert de Niro yaphğı açıklamada yıllardır Cannes'a geldiğini, Fransızlann yaptığı bu festivalin mükemmel bir gelenek olduğunu söyledi. Fransa Dışişleri Bakanı Herve de Charette'nin 'sinemanın kutsal devi' olarak adlandırdığı Niro. Avrupa sinemasının kimliğini ve kültürünü koruması gerektiğini belirtti. Buhıtsuzluk Özlemi Türkiye'yi Dolaşıyor • Kültür Servisi - Nejat Yavaşoğullan liderliğinde Alan Eldes,Sina Koloğlu,Sunay Özgür ve Utku Onal'dan oluşan Bulutsuzluk Özlemi bu hafta yeni bir konser dizisine başlıyor. Grup, yann Isparta'da, çarşamba günü Denizli'de, perşembe günü Antalya'da 24 mayıs cumartesi günü de Istanbul Bostancı Gösteri Merkezi'nde hayranlan ile buluşuyor. Bulutsuzluk Özlemi bu konserlerde yenı çıkacak albümlerinden parçalar da seslendirecek. 'Carmen' de Danimarka yolcusu Kültür Servisi- Istanbul Devlet Opera ve Balesı, 'Turandot' ve 'Salome' opera- lannın ardından 'Carmen' ile üçüncü kez Danunarka'yı fethetmeye hazırlanıyor. Istanbul Devlet Opera ve Balesi Genel Sanat Yönetmeni ve Müdürü Yekta Kara, yaphğı açıklamada, Istanbul Devlet Ope- ra ve Balesi 'nin ilk yurtdışı tumesini Ekün 1994 tarihinde '"nırandot' ile yaptığını anımsatırken ikinci yurtdışı nırnesinin de Ekim 1996 tarihinde 'Satome' ile aynı ül- kede gerçekleşhrildiğinı belirtti. Her iki temsilin de Danımarka'da büyük ilgi gör- düğünü belirten Yekta Kara, bu başanla- nn doğal bir sonucu olarak 'Carmen' ope- rasıyla tumeye çıkmak için Danimar- ka'dan yeni bir teklif aldıklannı belirtti. 'Carnıen' operasının 7 hazıranda4. As- pendos Opera ve Bale Festivali'nin açılı- şını yapacağını belirten Yekta Kara, 'Tiı- randot' operasınm bu festivalin açılışının ardından Danimarka'ya gittiğini anımsa- tarak 'Umarnn Carmen'de de böyle otur' dedi. Yekta Kara, bu tumelerin Türki- ye'nin tanınmının yanında Türk opera ve balesinin yurtdışında daha yakından tanın- ması açısından çok önemli olduğunu vur- guladı. 'Carmen'in Danimarkaturnesinin ekim ayında yapılmasının planlandığmı belir- ten Yekta Kara, Carmen'in çağdaş bir yo- rumla 1930'lu yıllara, tspanya'daki iç sa- vaş dönemine taşımasmın nedenini ise şöyle açıklıyor "Cannen içm aslolan öz- gürlüktür. Carmen'in özgürlük ara>işunn bu dönemle örtüşeccğine inandığım için böyle bir dönem değipkfiğine gittim. Car- men'in özgüriükçü kimligmm dahaiyi vur- gıilanacağına inandıgun için bu döneme,iç savaşn sonlanna taştdun." Fransız romancı Merimee'nin Carmen öyküsünden yola çıkarak H. Meflhac/ L. Halevy'nin lıbrettosunu hazırladığı opera. G. Bfaet'nin coşku dolu müziğinde güzel Çingene kızı Carmen'in tutkulu aşkını an- latıyor. tstanbul De\'let Opera Balesi Mü- dürü Yekta Kara'nın sahneye kosduğu operada, orkestrayı konuk İtalyan orkest- ra şefı Antonio Pirolli yönetıyor. Yekta Kara'nın çağdaş bır yorumla 1930'lu yıllardan, lspanya'dakı ıç savaş dönemine taşıdığı Carmen'ın dekor ve kostümlerini Dirk Hofacker düzenledi. Koreografisinı NQ Berkan'a. ışık düzenı AhmetDefhe'ye ait operada. koroyu Gök- çen Koray çalıştırdi. 50. kuruluş yıldönümü nedeniyle Varan Turizm AŞ'nin sponsorluğunu üstlendığı 'Carmen' operasuıda, Carmen rolünü Jak- lin Çarkçı ile Lynn T. Çağlar dönüşumlü oynuyorlar. Erol Uras, Mete Lğur. Süha Yıldız, Efsun Öztoprak, Gönül Onat ve Nursun Öncül başrol len payla^ıyorlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle