05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 NİSAN 1997 CUMARTESİ 12 DİZtYAZI Hindistan Büyükelçisi K. Gajendra Singh eski ve yeni Türkiye'yi değerlendirdi 'Marksist savaşımkaybolunca Türkhalkı İslamayaİdaştı' ^diplomat / bizi bize / anlatıyor Hazırlayan: ÖZGEN ACAR ağlanttsız Ülketer'den gelen diplomatlara 1968'lerdebir başka gözle bakılırdı. OzellikJe bağlantısızhğın iki önemli başkenti Yeni Delhi v e Belgraddan Ankara'ya gelen diplomatlara bir başka türlü saygı gösterildi. Hindistan Büyükelçisi Gajendra Singh ve güzel eşini gençlik yıllanmda Ankara'nın en iyı dans eden diplomat çifti olarak tanımıştım. Ikınci Bağlantısız başkentten gelen Yugoslav Basın Ataşesi Vladislav Ivonoviç de benim gibi bekârdı ve o da Singh çiftı gibi partilerin değışmez kişisıydi. Vladislav yıllar sonra evlenmiş ve kundaktaki bebeği ile Ankara'ya büyükelçi olarak dönmüştü. Ankara'daki görev süresini tamamlayıp Belgrad'a gittığinde. kendisini bunalımlı bir dönemde. savaşın içinde Yugoslav Dışişlen Bakanı olarak buldu. Şu anda Nevv York'ta Yugoslavya'yı Birleşmiş Milletler'de temsil ediyor. Grubun başmı çeken Gajendra da Ankara'ya büyükelçi. ancak eşinden aynlmış olarak döndü. Kısa bir süre önce, kendi isteği ile mesleğini bırakarak Ankara'da gazeteciliğe başladı. Ankara'ya yerleşme karan almasında bir Türk büyükelçisinin dul eşi ile evlilik hazırlığına girmesi etkin oldu. Görevinden aynlmasindan birkaç gün sonra bu görüşmeyi "müstakbel eşi"nin evinde yaptık. - Türkiye'ye yeniden gelmeyi siz mi istediniz, yoksa hükümetinizce atamamz mı yapıldı? Nısan 1969'da ilk geldiğimde. 1973 Temmuz ayına kadar. 4 yıldan fazla kaldım. Genellikle, o tür görevlerde, nereye gitmek istediğiniz sorulmaz. Sizin genç olduğunuz kadar bakanlık da o kadar yüksektir. Bu kez buraya gelmem benden istendi. Bu kez, yaklaşık 4 yıldan iki ay az kaldım. 35 yıllık diplomatik hizmetim var. Hindistan dışında geçirdiğim 22 yıl içerisinde. Türkiye'de toplam 8 yıl kaldım. 22 yıl Beiıim yaşantımın büytik bir . bölümünü oluşturuyor, bu nedenle de ben burada kalmaya karar verdim. Ben Hindistan'da bir basın birliğı için Türkiye'den haberler ve yorumlar yazmaya başladım. Onlar yazılanmı gazetelere dağıtıyorlar. Yazdığım bir makalede Türki dillerinin Hint dillerine olan etkisini anlattım. 11. yüzyılda, hatta daha erken bir dönemde Türkler Hindistan'a geldiklerinde henüz Müslüman olmamışlardı. Müslümanhğı kabul eden TürkleT Hindistan"a 11. yüzyılın başmdan itibaren gelmişlerdir. 13. yüzyılın başlanndan sonra da Kuzey Hindistan'da sultanlıklar kurmaya başlamışlardı. Bizim Türklerden aldığımız bazı şeyler var. Bunlann bazılannı da Türkler, ya Araplardan ya da Perslerden almışlardır. Eğer daha da ileriye giderseniz, Türklerde ve Ona Asya'da Budizmin etkılerini dahi görürsünüz. Sanskrit ve Pali dillerindeki gibi birçok sözcük Orta Asya'daki Tûrklerce kullanılmıştır. Türkçenin en eski yazısı Hint alfabesidir. Dolayısıyla bu konuya çok ilgi var. Bundan dolayı Ankara'da da herhangi bir üniversitede antik Hint tarihi ya da ortaçağ Hint tarihı öğretmek isterdim. Bu konuda kurslar düzenlenebilir. Eskjçağ tarihi de Anadolu ile Hindistan arasmda Yunan öncesi çağlardaki (pre- klasik) bu ihşkiye ilgi duyabilir. Çünkü Hindistan'daki insanlann büyük bir çoğunluğu Akdeniz tipidir. Ionia Bölgesi'nden Thaks\e Sokrates'in de Hindistan hakkında, ortak nokta olan Mezopotamya ya da lskenderiye aracılığı ile ilgisi var. Bu, benim ilgilendiğim konulardır. - Türkiye'ye ilk kez geldiğiniz günkrinizden söz edebilir misiniz? Yaşam o zaman daha kolaydı. Ben o zaman gençtim. Senin de genç bir gazetecı olduğunu anımsıyorum. Resepsiyonlardan sonra insanlarla oturup briç oynayabiliyordunuz. Belki önyargılı düşünüyorum. ama o günlerde genç insanlar daha canlıydılar. Küçük bir gruptuk ve herkes birbirini tanıyordu. llişkilerimiz gayri resmi idi. Bazılanmız bnç kulübünde oynuyorduk. 3 yıl önce ltalyan Büyükelçisi'ne bir veda partisi verdik, İzmir Caddesi'ndeki Galatasaray Kulübü'ne gittik. Orada çoğunlukla Türkler ve 55-65 yaşlanndaki diplomatlar vardı. Biz hepimiz içiyor, şarkı söylüyor ve dans ediyorduk. Orada bir müzik grubu ve 20-30 Türk genci vardı. Onlar bizden uzak dunıyorlardı. Sadece içiyorlar ve kendi aralannda konuşuyorlardı. Şimdi barlar var. Fakat oralarda eski günlerdeki gibi samimıyet yok. Eskiden bu ilişkiler sanki aile ilişkileri gibiydi. Bu değışıkliğin nasıl anlatılabileceğini bilmiyorum. Ama daha Avrupalılaştığmız elbette fark ediliyor. Bu, tıpik bir değişikliktir. Ben Türkiye'de çok gezdim. Bir başka makalede Türkiye'nin bazı verlerinin 15 günde nasıl gezilebileceğini anlattım. fstanbul. Sinop ve Amasya gibi yerler bunda yer almamıştı. En büyük değişiİdikler sanayide olmuştur. O günlerde eğer bir ltalyan gömleğine. televızyona ve transistörlü radyoya gereksiniminiz varsa, Beyrut'tan getırirdiniz. Şimdı ne istersen var, nasıl istersen var. Birçok insan bunun nedeninin Turgut Özal'ın bu konudaki çabalanndan dolayı modernleşilerek açık pazar ekonomisine geçilmesine bağhyor. Bu, endüstrideki en büyük değişikliktir. Bu, daha çok. psikolojik bir değişikliktir ve sizin de bir tüccar sınıfinız vardır. 20 yıl önce yoktu. Bunun nedenı Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra ve Kurtuluş Savaşı'ndan sonra ticaret ve sanayı alanında çaiışan yanm milyon ya da 250.000 kadar Yunan oraya gıtmiş, karşılığında da oradaki Türkler buraya gelmişlerdir. Belki bazı çalışan insanlar Orta Asya'dan ya da başka bir yerlerden gelmişlerdir. Türkler sadece savaşmasını ya da toprağı ışlemesinı bıliyorlardı. Serbest meslekte çalışan Türkler yoktu. Osmanlı döneminde bu işleri Hıristiyanlar. Ermeniler ve yabancılar yapıyordu. Böylece Türkiye'ye >eni bir sınıf gelmiştir. Bu da ticaretle uğraşanlann oluşturduğu sınıftır. - Toplumsal yaşamı değerlendirir misiniz? Büvükelçi düzeyinde olan birisinin programı, geniş diplomatik merkezlerde çok yoğundur. Eskiden. şimdiye kıyasla çok daha rahattı ve Türklerle daha çok samimi ilışkilenmiz olurdu. Bu durum benim elit tabakada sözünü ettiğim Avnıpalılaşma ile ilgılidir. Fakat alt düzeyde. belki İslama daha da yaklaşılmıştır. Çeşitli yerlere gittiğinız zaman, pek çok cami görüyorsunuz. Bunlar. elit tabakada ve Marksist tabakada, savaşma geleneğinden sonra ortaya çıkan değişıkliklerdir. Belki de, bu nedenlerden dolayı iktidarda dine yakın btr parti var, başbakan da îslami ağırlıklı bir kişi olan Erbakan'dır. - İslama bağh başbakandan söz ettiniz. Bir çeyrek yüzyü öncesiyle bugünkü laikliği karşılaştırabüir misiniz? Siyasal düzeyde de. halk temelinde de dine bağlılık artmıştır. Türkiye'de Islamiyet ve din heryerde çoğalmıştır. Çünkü daha önce insanlann ilgisıni çekecek başka ideolojiler, örneğın solculuk vardı. Solculuk, Sovyetler Birliği'nin çökmesinden sonra dışlanmıştır. Bu ideolojiler fakir insanlara yöneliktı. Bu insanlar da doğal olarak CHP ya da DSP gibi partılen desteklerdı. Bu insanlann bazılan şımdi tslami partiye yönelmişlerdir. - Türkiye'nin siyasasında değişiklikleri karşüaştırabilir misiniz? En buyük değışiklık sizin şimdi daha rahat olmanızdır. Siz düşmanlarla ya da zor komşularla çevrili idiniz. Şimdi bazı komşularla, Azerbaycan, Bulgaristan, Romanya ile daha iyi ilişkileriniz var. Şimdiki durum da. sizin ekonomik sorunlannızdan ve ortaya çıkan değişikliklerden dolayı daha hakkında ne düşünüyorsunuz? Ortak üye olduğunuzda ve herkes tam üyeliğin uzun zaman alacağını bıliyordu. Ama en azından gümrük birliğme girdinız. Bu. sizin ekonomi ve sanayi alanında şö>le ya da böyle gelişmenizin bir göstergesidır. Bu size avantaj kazandıracak. Ancak üzennize fazla düşülecektir. Gerçekte ekonomik açıdan öteki insanlarla işbirliği içinde olursunuz. Bu da sizin bunu yapabılecek kadar güçlü olduğunuzu gösterir. Sanayileşme ile ilgili iyı bir yorumdur. Sizin gelişen sektörleri çok az araş.tırdığınız, bu konuda ihmalkâr olduğunuzu düşünüyorum. Bu gerçekten hoş değil. Dolayısıyla tüm avantajlardan yararlanamıyorsunuz. Ya devletle ya da özel sektörle kavga ediyorsunuz. Gerek devlet gerek özel sektör olarak, gelişen alanlara daha fazla dikkat etmek gerekir. Ekonomıden çok fazla anlamıyorum. Fakat --<•< <"\ koalisyon için birçok parti var. Onlar da halkın yaranna gibi davranıp oy almak istiyorlar. Bu en kolay çıkış yoludur. Eğer kendinızden emin olursanız kapitülasyona benzer bu konuma girmezsiniz. Dışandakı insanlar sizin ekonominizi denetlemeye başlarlar. Bunlar hep dış ilişkilere bağlıdır. Bu durum ekonomik yapıdakı zayıflıktan kaynaklanır. Batı'ya verilen toplam taahhütler işin pek de kolay olmadığının bir göstergesidir. - Türkiye ile Hindistan arasındaki ilişkiler nasıl? Hiçbir sorunumuz yok. İdeoloji o kadar benzerdir ki hiçbir sorun olamaz. Gerçekte bunlar iki büyük örnektir. Türkiye'nin yüzde 99.7'si Müslümandır. Hindistan'a yüzde 84-85 Hindu vardır ve laik bir devlettir. Müslümanlar banş içinde eski bir geçmişi olan ülkede yaşıyor. Şımdı açık pazar ekonomimiz var. Çünkü 1991 yılında sistemimızı değıştirdık. Siz de 1982-83'de değiştirdiniz. HintlerTürklerle, Türkler Hintlerle taruştılar. Birbirlerinin ne kadar benzer olduğunu keşfettiler. Sizin Keşmir, bizim Kıbns'a farklı bakış açılanmız var, Bundan başka bizim sizinle ekonomik llişkilerimiz. sizin Kanwar Gajendra Singh Hindistan 'ın Bhiwani kentinde doğan K. Gajendra Singh (58) Banaras Üniverstiesi 'nden 1958 'de elektrik mühendisi dıploması aldı. Mesleğini ûç yıl okutman olarak sürdürdü. 1961'de Dışişleri Bakanlığı 'na girdi. Bir yıl sonra bir başka ''Bağlantısız" ülkenin başkentine, Kahire 'ye basın ataşesi olarak gönderildi. I964'te bir başka "Bağlantısız" ülke, Cezayir'de ekonomik konulara baktt. 1965 'te ülkesine döndü ve çeşitli görevlerde bulundu. 1969'da başkâtip olarak Ankara 'ya geldi. Dörtyıl sonra Paris Büyükelçiliği Müsteşarlığı'nayükseltildi. 1975'te Yeni Delhi'ye döndüğünde Afrika 'dan sorumlu mûdür oldu ve ardından Ulusal Savunma Koleji 'nde ders vermeye başladı. 1976da Hindistan 'ın Irak ve tran la ortak komisyonlannın sekreıerliğinin yanı sıra bakanhkta Batı Asya ve Afrika ile ekonomik ilişkiler bölümünün başına getirildi. 1978'de ilk kez büyükelçilik unvamnı Dakar 'a atanması ile aldı. 1981 'de Bükreş'e geçti. 1985'te diplomasiden aynlarak Yeni Delhi de 100 milyon dolarhk satışı olan bir ilaç ve kimyafabrikasının yönetim kurulu başkanı ve genel müdürü oldu. iki yıl sonra Dışişleri Akademisi 'ni kurarak başına geçti. 1989 'da büyükelçi olarak geldiği Amman 'dan da Ankara 'ya sıçradı. Büyükelçi Singh: Hinduca. Urduca, Pencapça, Ingilizce, Fransızca, Arapçadan başka Türkçe biliyor. karmaşıkJaşmışsınız. Türkiye yeni bir önem kazanmıştır. Bugünlerde Doğu'ya da bakmaya başladınız. Eskiden Doğu'ya açık değildiniz. Yeni bir kıvılcım var. Anadilı Türkçe olan pek çok ülke vardır şimdi. Sanayileşmeden ve açık ekonomıden dolayı Japonya. Çin, hatta Hindistan ve öteki ülkelerle daha yakın ilişkileriniz bulunuyor. Fakat sorunlannız da yok değil. Örneğın Kıbns sorunu. Herhangi bir yerde, örneğın Azerbaycan'da ya da Bosna'da bir şey olduğunda siz de soruna hemen dahil oluyorsunuz. Çünkü bu insanlarla sempati ilişkileriniz var. - Kemalizmin bugünkü durumu hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu düşünce elit tabaka arasında güçlüdür. Kemalızm bir aşamadır Hatta "Kemal Atatürk zaman içinde değtşebilirdi" diye düşünüyorum. Çünkü başka secenek yok. Tekrar Avrupa sıyasasına yönelirdı. Bu. zaman içinde olan bir gehşmedir ve kapıtalizm bunun çözümü müdür? Hayır değildir. Çünkü Türkiye'de devletin desteğıne gereksinimi olan pek çok fakir insan var. - Türkiye'nin Avrupa Birliği ile olan ilişkileri Pakistan'la olandan daha güçlüdür. Şimdi Türkiye birçok Hindin yatınm yapma ilgisini çekmektedir. Son üç yıldır, istikrarh bir ekonomik iklim var. Bundan çok yakın ilişkiler doğacağına inanıyorum. Şimdiye kadar Hindistan'dan Türkiye'ye hıç doğruca uçamadım. tki ülke arasında Kuveyt ya da Ürdün üzerinden gidip gelmek zorundasınız. Bunun değişeceğıni umanm. Türkiye ve Hindistan Havayollan başkanlan arasında umanm bir görüşme olur. Onlar bir odaya kapatılarak iki ülke arasında durmaksızın yapılacak bir uçuşun nasıl olacağma bir çözüm bulmalıdırlar. Ticaret, sanınm karşılıklı toplam 200-215 milyon dolar olup bizim lehimizedir. Bence zaman geçtikçe daha fazla yatınm ve ticaret olacaktır. Bu da daha çok insanın bırbinnı daha fazla ziyaret etmelerine olanak sağlayacaktır. - Yirmi beş yıl önce\le kıyasladığınız zaman Türkiye'deki insan hakları, demokratikleşme hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizin gazeteleriniz ve yabancı basın bu tür haberlerle dolu. Fakat anayasayı inceleyen bir kişi. eski vasanın zor olduğunu, ancak daha özgürce uygulandığını görür. Ben Gune>Lİogu Anadolu'ya gidemedim. Bunun gerçek ıç yüzünü bilmiyorum. Yaşar KemaJ ve başka yazarlarla ilgili yargı olaylan eskisinden daha az özgürlük olduğunu gösterir. - Türkiye'deki bölücülük hakkında ne düşünüyorsunuz? Biz bu sorunlarla bağımsızlık kazandığımızdan beri uğraşıyoruz. Eğer ÇNN'de gördüysenız Orta Hindistan'da Marksistler 6 polisi öldürdü. Kuzeydoğuda kabileler halinde yaşayan kalabahk Hıristiyan bir nüfus var. Bizim ölçülerimıze göre ülkede dokuz milyonluk bir nüfus, küçük kentlerin nüfuslan bizde 6-8-10 milyon... Keşmir de küçük bir kenttır. Nüfusu 6 milvondur. Hindistan'ın kuzeydoğusundaki şehirlerde terörist olan kişilere seçilme şansı dahi verildi. Başbakan bile ••-• 'v ölabilirterdi. Birsonraki seçiw»terdegöf81âö Wt»B»- ( kışiler haikın ısteklerini yerine getiremediklen için yeniden seçilemediler. Çünkü halkın çoğunluğu terörist değildir. Eğer onlara kendi insanınız gibi davranırsanız. eğer değer verirseniz çözüm gelir. eğer onlara kendi insanınız gibi davranmazsanız kalıcı sorunlannız olur. - Sizin de nüfus artışı gibi sorunlannız var. Göç sorunlannı karşılaştırabilir misiniz? Hindistan Türkiye'den çok daha kalabalıktır. Hindistan'ın nüfusu Türkiye'ninkinden 16 kat daha fazladır. Bizim de gecekondu benzeri sonınlanmız var. Bu kalabalıklar büyük sorunlar yaratıyor. Hındular. Hindularla; Müslümanlar Müslümanlarla savaşmaktadır ve bunun dinle hiçbir ilgisi yoktur. Bu, kalabahk olmanın getirdıği ekonomik ve toplumsal sorunlardır. Çözüm bulmanın çok zor olduğunu düşünüyorum. İnsanlar sizin. Amerika'nın, başka ülkelenn zengin olduğunu söyleyeceklerdir. Bunu nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum. ama bu sorunlara çözüm de bulmuyorlar. Bu konuda bazı zengınler, gelir dağılımını düzenlemeye katkıda bulunabilirler. - Türkiye'deki ceyrek >üzyıl önceki ve bugünkü en önemli sonınlan karşılaştmr ımsınız? Biliyorsunuz kı 1969'da ben buradaydım. Türkiye şimdi daha fazla banş içinde ve daha sakin bir yerdir. Sol ideoloji ile artık ılgılenmıyorlar. Öğrenciler çatışma yerine smavlara, giriyorlar. Insanlar genelde hiçbir zaman mutlu değildir, her zaman şıkâyet ederler. Benim burada söyleyebildiğim bir şey var. O da insanlann Türk medyasından memnun olmadığıdır. Sizin gazeteleriniz o kadar pahalı ki sıradan insanîann onlan okumasını bekleyemezsıniz. Hindistan'da gazete fiyatı 3000-4000 TL'dır. Nasıl aktaracağımı bilemiyorum, ama bir espn vardır. Gerçekte kurabiye satıcısısınız, ama bunun yanında gazete de pazariıyorsunuz. Halkın gazete alabılmesı için fiyatın daha ucuz olması gerekir. Gazeteler, televizyonla yanşmanın yanı sıra, bir çeşit piyangoculuk da yapıyorlar. Bugün kupon dağıtmaktan gazetecıliğin ihmal edildiğinı sanıyorum. Öncekiler sanınm daha objektifti, ticaretten daha az etkilenmişlerdi. Tabii ki bir gazetecinin ideoloji ve haberleri olacaktır. Her zaman paradan etkilenmemelidir. Türkiye'deki gazeteciliğin gelişıminden memnun değilim. Bazı gazeteler yine de eskisinin aynısıdır. - Falcı olmadığıruzı biliyorum, ama 21. >'üz>Tİa doğru Türki>e'nin geleceği hakkında ne diyebilirsiniz? Türkiye'nin coğrafi konumu çok iyidir. Çünkü Balkanlar'a. Doğu ve-Batı .Akdeniz'e ve Orta Asya'ya her türlü şeyi satabilirsiniz. Ekonomik olarak Türkiye'nin geleceğini çok parlak görüyorum. Fakat söylediğim gibi Türkiye'nin ekonomik yapısında sorunlar var ve eminim ki polıtikacılar buna çözüm bulacaklardır. Sizin etkileyici bir işçi yoğun tanmınız var. Akçakoca'dan yola çıktığımda Gürcıstan sınınna doğnı her km'sini; Yunanistan sınınndan Samandağ'a. Batman'dan Bingöl'e kadar çeşitli yerleri dolaştım. O bölgelerde çok gezdim. Tanm ve ormancılık alanlannda çok büyük gelişmeler olduğunu gördüm. İnsanlar "Sanavi sanayi, turizm turizm" diye konuşurlar. Tunzmın kötü etkilerinin olduğunu gördüm, binalar doğal guzelliklere zarar veriyor. Eğer Ankara'daki eski kışlan anımsarsanız sadece patates, lahana, bıraz lahana, bıraz havuç ve biraz sebzenin varlığını bilirsinız. Şimdi her şeyi bulabilirsiniz. Bunlan getirmek için güneye gidiliyor. Bu ticaret ve ulaşım iyı düzenlenmıştir. Kjmya sektörü de çok gelişti. Sürecek POLİTtKA VE OTESİ MEHMED KEMAL Motor İskelesi... Bizim gibi ülkelerde bir af çıkiı mı ardından bir af daha gelir. Mahpushanelerde âdet böyledir. Biraf- fı bir af kovalar. Içeridekıler bunu beklerler. Söylen- tinin ardı kesilmez, gelin arabası gibi tıkır tıkır gelir. Son günlerde mahpushanelerde bir 'şartlı af'dal- gası esip duruyor: "Şartlı tahliye ile afgeüyor." Gerçekten geliyor mu?" Şaşırır da kesintisiz 8 yıllık eğitim gibi sofraya çö- küverir. Ekmek zammı için ne demiş kraliçe: "Ekmek yoksa pasta yesinler." Ekmek yerine 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitime ne dersiniz? Bir yana dönersiniz Kuran kurslan, bir yanda Arapça elifba!.. "Takıyye olmasın?" "Olsun." Alman güveye Türk kızı gelin. Helmuth Kohl, pek gönüllü değilmiş. Biz ne yapalım dört bir yanı ateş sarmış, bizim evleri fjürk evleri) yangına veriyorlar. Takıyyeli yangın olur mu? Kızımızın on parmağında on marifet varmış. Bir- kaç da dil bilirmiş. Yeltsin'le Clinton arasında çe- viriyi yönetmiş. Öyle derler. Bu da kapandı. Gelelim bizim Mümtaz Soysal hocaya... Onu Beşiktaşlı olduğu için kınarlar. Hoca, Galatasaray'ı bitirdi, ama Beşiktaş'ı tutar. Hani, bir dize vardır: Sen saye-yi sakfmda yetiştim bu binanın. Tıpkı öyle. ••• Beşiktaş'ta eski motor iskelesinin ardında Park diye bir lokanta vardı. Adı Park'tı, ama biz oraya Taşköprü derdik. Taşköprü aşağı, Taşköprü yukan der dururduk. Denize bakan Taşköprü'ye eski Be- şiktaşlılar, ressamlar, şairler, sanatçılar gelirdi. Üs- tünde bir öğrenci kahvesi olduğu için öğrencilerin de uğrağıydı. Ünlü futbolcu Baba Hakkı (Yeten) de öğle ye- meklerini ve akşam içkilerini burada yer, içerdi. Ba- ba Hakkı geliyor diye yakınları da gelirdi. Ressamlardan Muzaffer Akyol, Sali de buraya damlarlardı. Son zamanlarda şaır Cemal Süreya da uğrar olmuştu. Bir de Beşiktaşlı dostlar vardı. llhami Cura, Ha- di Laslo, avukat Erdal Egemen, Toygun... Bir de Hollandalı bir ressam dadanmıştı. Gelir, bir kıyiya oturur, kâğıttan tuvaline durmadan bir şey- ler çizerdi. Çızdikleri, manzaraya benzerdi, ama manzara değildi; portreye benzerdi, ama portre de- ğildi. Herhalde oyalanırdı. Çizdiği desenlerden bır- kaç tane bana vermişti. Son günlerde bir görünür, bir yiter olmuştu bizim Hollandalı. Ama gizli gizli benim de bir portrem üze- rinde çalışıyordu, bunu seziyordum. Günün birinde uzun süre görünmedi. Bir kıza tu- tuldu dediler, aslı yoktu. Taşköprü'nün sahibi (Lo- tancı) bir paket getirdi; açıktı, içindekiler görünü- yordu. Baktık, bir tuval vardı ki benim yanm yama- lak portremdi. Kenanna adımı yazmıştı. Bana brak- mtş, Hollanda'ya gidecek eşyalan drasrtna koy j mamıştı. >"'" Ardakalan, portre... 1 2 3 4 5 6 7 B U L M A C A SEDATYAŞAYAN SOLDAN SAĞA: XIYunan mitoloji- sinde Odysse- 1 us'un kansı. 2/ 2 "'Bey'"denılenbir dişi anyla kovan- 3 dan çıkan an top- 4 luluğu... lnce ta- la§. 3/ Kaynağı 5 mıtolojik çağlara g dayanan kirişli bir çalgı...'"Gihat—": 7 Ünlü ressamımız. „ 4/Yiyeceğiortak- ö laşa sağlanan top- 9 lantı. 5/ Hayvan yiyeceği... Çölden esen rüzgâr. 6/ Avrupa'da bü- 1 yük bir yanmada... Ke- 2 mal Bilbaşar'm bir roma- 3 nı. II Asker... Ostün bir yetkinin gücünü simgele- 4 yendeğnek... Kâfigelme- 5 yen. 8/ Asya'nın doğu- 6 sunda büyük bir ada. 9/ 7 Bırbinnı karşılıklı olarak etkileme işi. ° YUKARIDAN 9 AŞAĞIYA: 1/ Kutupyıldızına verilen bir başka ad. 2/ Su kıyılannda yetişen vekökühekimlikte kullanılan otsubirbitki... Ba- şı, göğsü ve kimi zaman da omuzlan içine alan heykel tü- rii. 3/ Diyarbakır yöresine özgü, sütle yapılan bir hamur tatlısı... Bir renk. 4/Yabancı... Eskiden polis ve inzibat gö- revlilerinin boyunlanna taktıklan ayça biçiminde metal arma. 5/ Sazin en kalın ses veren teli... Tabut. 6/ Mevkı, tnakam... Maldiv Adalan'nm başkenti. II Duvarcılann doğrultu bulmakta kullandıklan çekül ipi... Uğraş. 8/ Sı- kıntı verme, üzme... Zonguldak yöresine özgü bir halk oyunu. 9/ Tıp dilinde '"bere" anlamında kullanılan söz- cük. Haliç manzaralı kaliteyi bilen Rusursuzluğu hedefieyen yeni bir mekân Her Çarşamba 2130 Flamenko, Fado Her Cuma, Cumartesi Fasıl Festival bileti ile gelenlere %10 indirim Meşrutiyet Cad. Çavuşoğlu İş Merkezi 131/4 Tepebaşı (Odakule yanı - TÜYAP karşısı) Rez: (0.212) 244 39 55 Sürücü belgemı, M.Ü. kimlik. zorunlu tasarruf ve İETT indinm kartlanmı kaybettım. Hükümsüzdür. GÜLER MUNGAN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle