Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 NİSAN 1997 PAZAR
4 HABERLER
R E F A H Y O L k o a l i s y o n u n u n f a t u r a s ı a ğ ı r
Meclis soruşturma oyunıına alet
AYŞE SAYIV
ANKARA - TBMM, yeni bir solukla
başladığı 20. yasama döneminde, yetki-
siz araştırma kormsyonlan. iktidar hesap-
lan üzerine kurulu soruşturma komisyon-
lan nedeniyle toplumun "temiz siyaset"
bekJentilerineyanıt veremedi. iktidar par-
tilerinin manevralanna alet edildi.
Siyasi parti gruplannın Türkiye günde-
minde yer alan çeşıtli konularla ilgili ver-
diği önergelerle kurulan araştırma ve so-
ruşturma komisyonlan, iktidarla muha-
lefet partili komisyon üyeleri arasındaki
çekişmeden ileriye gıdemedi. TBMM'rün
20. döneminde. en büyük ilgiyi, Susurluk
kazasının ardından gündeme gelen dev-
let-mafya-siyasetçı ılişkilerini araştıran
komisyon topladı.
DYP Genel Başkanı ve Başbakan Yar-
• TBMM'nin 20. döneminde, siyasi parti liderlerinin yolsuzluk iddialanndan işkencede
Ölümlere, kamu kuruluşlannın soranlanndan yükseköğretırrnn tıkamklıklanna, TURBAN'daki
soygundan Sait Halim Paşa Yalısı yangınına ve marya-devlet-siyasetçi ilişkilerine kadar kamuoyu
gündemine oturan çok sayıda olay araştınlıp soruşturuldu.
dımcısı Tansu ÇiDer hakkjnda, muhalefet- fesat kanştırdığı savıyla Çiller hakkında iletilmesine karşın hiçbir işlem yaptırma-
te olduğu dönemde RP'nin önergeleriyle
kurulan 3 soruşturma komisyonunda ise
karşılıklı "iktidardıyetf" ödenmekten öte-
ye gıdilmedi.
TBMM'nin 20. yasama döneminde ku-
rulan araştırma ve soruşturma komisyon-
lan ve alınan sonuçlar şöyle:
TOFAŞ Sorusturma
Komisyonu:
Başbakanlığı döneminde, TOFAŞ'ta-
ki kamu hisselerinın satışmda danışman-
lık vapacak fırmalann seçimine ilişkin
kapalı zarflan Başbakanhk Konutu'nda
açtırdığı için ihalelere müdahale ederek
Meclis soruşturması açıldı. 15 üyeli ko-
misyonda 8 üyeliği elinde bulunduran
REFAHYOL ortaklan, Başbakan'ın iha-
le zarflannı açmasını "doğal" bularak,
Yüce Divan'a gönderilmesine gerek ol-
madıgı sonucuna vardılar. Hükümet or-
taklannın anlaşması Çiller'i Yüce Di-
van'a gitmekten kurtardı.
TEDAS Soruşturma
Komisyonu:
Türkiye Elektrik DağıtımAŞ'nin (TE-
DAŞ) 30 yerleşim biriminin elektrifikas-
yonu ile ilgili ihalelerde yapılan yolsuz-
luklar ilgili bakan tarafindan kendisine
yan eski Başbakan Çiller hakkında
RP"nin önergesiyle Meclis soruşturması
açıldı. Çiller, Bakanlar Kurulu'nun başı
sıfatıyla sorumlu olmasına karşın. iktidar
ağırhklı komisyon ve genel kurulda RP
bir kez daha iktidar diyeti ödedi. Dönemin
DYP'li Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Şinasi AHmer de soruşturma başlatması-
na karşın, dönemin genel müdürünü gö-
revden alma yetkisi bulunmadığı gerek-
çesiyle aklandı.
Ciller'in Servetini sorusturma
Komisyonu:
Komisyon, Ciller'in, Türkiye ve
Dıs iliskiler
polî
Türkiye dış
ütikada da
ağır bedel
ödedi
SERKAN DEMtRTAŞ
ANKARA-Türkiye, REFAHYOL
hükümetinin uygulamalan kapsamında dış
politika alanında da ağır bir bedel ödemek
zorunda kaldı. Türkjye'nin Batı'ya
yönelik geleneksel dış politikasını,
dünyanın en az gelişmış İslami ülkelenyle
işbirliği yapma doğrultusuna çekmeye
çalışan REFAHYOL hükümeti; tran,
Libya, Sudan ve Nijerya gibi dünya
ülkelerinin ilişkı kurmakta çekindiği
ülkelere yanaşmaktan kaçınmadı.
Hükümet, birçok dış politika skandalına
neden olarak Türkiye'nin uluslararası
platformdaki saygınlığına da gölge
düşürdü. 28 Haziran 1996 tarihinde
işbaşına gelen, İslami göriişlü RP ile
DYP'nin oluşturduğu REFAHYOL
koalisyonunun 8 ayhk kısa iktidan
sırasında dış politika konulanndaki bazı
uygulamalan şöyle oldu:
İkibaşhhk
REFAHYOL hükümetinin, Türk dış
politikasına verdiği en büyük zararlardan
biri "diptomaside iki başlılık"
görüntüsüyle somutlandı. Koalisyonun
tslamcı kanadı RP ile Batı ile ilişkilerin
geliştirilmesını isteyen DYP, eşgüdümsüz
izledikleri politikalar nedeniyle ülkeyi zor
durumda bıraktılar. RP, Çeçenistan'ın
bağımsız olması gerektiğini. Kıbns'ta
çözümün ıkı a>n devlet olduğunu
söyleyerek DYP yönetımindeki Dışişleri
Bakanlığı'nın resmi görüşlen dışma çıktı.
Başbakan Necmettin Erbakan'm
KKTC'den sonra ilk yurtdışı gezisini
tran'a yapması büyük tepki topladı.
tran'ın PKK terörünü desteklediğini
belgeleyen Türk istihbarat birimlerinin
"yanılmıs. olabileceklerini" belırterek
Tahran yönetımine hoş görünmeye çalışan
Erbakan, tranlı diplomatlann "şeriat
çağnsı" ıçerikli konuşmalan nedeniyle
ortaya çıkan diplomatlar bunalımında da
Türk basınını suçladı. Erbakan. NATO
üyesi olan Türkjye'nin Iran'la savunma
sanayii işbirliği de yapabileceğini
belirterek ittifak üyesı ülkelerin tepkisini
çektı. Koalisyonun RP kanadı, Türkiye
Cumhuriyeti'ne hakarete varan düzeyde
tepkiler dile getiren tran'ın açıklamalanna
karşın, bu ülkeyi kollayan girişimlerde
bulunmaktan kaçınmazken, dış politika
yönetiminı üstlenen DYP'nin lideri Tansu
ÇiUer, gelişmelere kayıtsız kaldı.
Erbakan, tran ve Güneydoğu Asya
gezisinin ardından Mısır. Lıbya ve
Nıjerya'yı kapsayan bir başka gezi daha
yaptı. Libya Devlet Başkanı Muammer
Kaddafı ile ortak düzenlediği basın
toplantısında, Kaddafi'nin Türkiye'ye
yönelik hakaret içerikli sözlerini tavana
bakarak duymamazlıktan gelen Erbakan,
ülkeyi uluslararası alanda zora soktu.
Sürecek
'Bin operasyon
kimlere karşı
yapıldı'
Cumartesi Anneleri'nin,
gözalûna alındıktan sonra bir
daha haber alamadıklan
yakınlan için başlattıklan
oturma eylemi 102. haftasına
girerken, dün yine İstiklal
Caddesi'nden "Kayıplar
bulunsun, hesap sonıbun"
ha\ kınşlan yükseldi.
Ancak iki haftadır
Cumartesi Anneleri'nin
taşıdığı kayıp kişilerin
fotoğraflan arasında "tepki
gören" bir fotoğraf daha
vardı. Nurcu tarikaünuı lideri
olarak bUinen Said-i Nursi'nin
36 yıldır mezannın
bulunamadığını ileri süren ve
ismini öğrenemediğimiz bir
kişi. Said-i Nursi'nin
fotoğrafim eylem boyunca
taşıdı. Gruptan tepki gören bu
kişi, daha sonra ortadan
kayboldu. kayıp olarak
aranırken Beykoz
ormanlannda cesedi buhınan
Hasan Ocak'ın babası
Baba Ocak, kendilerini
sokağa düşürenlerin devlet
içüıdeki çeteler olduğunu
söyledi. Baba Ocak, eski
Adalet Bakanı Mehmet
Ağar'ın yapnrdığı "bin
operasyonun" kimlere karşı
yapıldığunn açıklanmasını
istedL (Fotoğraf: ÖZKAN
GÜVEN)
'The Progressive' dergisi, Susurluk ile CIA arasında bağlantı kurdu
'Amaç, sol nuthalefetiyoketmekti'
ANKARA (Cumhuriyet
Bûrosu)-ABD'de yayımlanan
"The Progressive''' adh dergı-
de, 1 Mayıs 1977 yılında 38
kişinin öldüğü, yüzlercesinin
yaralandığı olaylardan devlet
ıçindeki gizli örgütün sorum-
lu olduğu kaydedildi.
Örgüte bağlı keskin nişan-
cılann, Taksim civanndaki bi-
nalardan konuşmacılara ateş
açtığı \e Türk polisinin hiçbir
şey yapmadığı anlatıldı. Yazı-
da, sağdaki en saldırgan gru-
bun, "MHP'njn militan kolu
neofaşist Bozkurüar olduğu"
vurgulandı.
Derginin nisan sayısında,
Lucy Komisar imzasıyla ya-
yımlanan "Türldye'nin terö-
ristteri: CIA'nın mirası yaşn
yor" başlıklı yazıda şu nokta-
lara dikkat çekildi.
- ABD Askeri Yardım Takı-
mı karargâhlannda çalışan ve
önce "TaktikHareketGnıbu"
olarak bilınen örgüt, daha son-
ra "Özel Harp Dairesi" adını
aldı. Asken darbenin ardından
1971 'de, kontrgerilla gücü
olarak adlandmldı ve sola kar-
şı bir terör aracına dönüştü.
- Gazetecı Uğur Mumcu.
1971 darbesinin ardından tu-
tuklandığında kendisine iş-
kence yapanlann, "Biz kontr-
gerilla} 17. Bize cumhurbaşka-
nıbikdokunamaz" dedikleri-
ni yazdı. Cumhuriyet gazete-
sınde, kontrgenlla ve hükümet
bağlantılı sağcı uyuşturucu
çetelerinin varlığı hakkında
yazmayı sürdüren Mumcu,
1993 yılında arabasma konan
bir bombanın patlatılmasıyla
öldürüldü.
- 1980 askeri darbesini ya-
pan Orgeneral Kenan Evren,
Özel Harp Dairesi'nin,
1972'de Kazıldere'de 10 solcu
militarun öldürülmesi gibi
gizli faaliyetlere katıldığuu te-
yit etti. Evren bir gazeteye.
1970'lerde, Özel Harp Daire-
si tarafindan işletilen gızlı ör-
gütlerde yer alan bazı siville-
rin kendi bilgisi dışında bazı
terönst eylemlere katılmış
olabıleceğıni söyledi. Askeri-
yenin sıkı güvenlik dertetimle-
rini düşününce böyle bir ihti-
malin gerçeklikten uzak oldu-
ğu ortaya çıkıyor.
- 'Stay-behind' grubunun
katılmış olabileceği ığrenç bir
terör olayı, büyük sendika ör-
gütlerinin birkaç yüz bin insa-
nı topladığı tstanbul'un Tak-
sim Meydam'nda yapılan 1
Mayıs 1977 gösterilerinde ya-
şandı. Gün doğarken meyda-
nı çeviren binalann damlanna
yerleşen keskin nişancılar, ko-
nuşmaplatformuna doğru ateş
açtılar. Kalabalık panikledi;
38 kışi öldürüldü, yüzlercesi
yaralandı. Ateş 20 dakıka ka-
dar sürdü, civardaki birkaç bin
polis hiçbir şey yapmadı.
- 1970'lerin son dönemle-
rinden itibaren. sağ ve sol
gnıplar arasındaki şiddet Tür-
kiye'nin istikrannı tehdit eftı.
Sağdaki en saldırgan grup,
1960 darbesinin önde gelen
isimlerinden ve eski bir albay
olan Alparslan Türkeş'in li-
derliğıni yaptığı MHP'nin mi-
litan kolu olan neofaşist "Boz-
kurtlar"dı. Susurluk'ta ölen
uyuşturucu kaçakçısı Abdul-
lah Çath, 1978'de Türkiye Iş-
çi Partili 7 gencin öldürülme-
siyle suçlandığı sıralarda Boz-
kurtlann lideriydi.
- Araba kazasının ardından
Çatlı'nın ordu ve polis için,
"devletin çıkarlan için gizli
servis çerçevesinde" çalıştığı
bildirildi. Eski bir Dışişleri
Bakanlığı daruşmanı ve istih-
baratın anti-terör ünitesi baş-
kanı da Susurluk kazasmı
araştıran parlamento komis-
yonuna, Çatlı'nın Türk istih-
barat servisi için çalıştığını
söyledi.
Üttİ ^
ABD'deki trilyonluk servetinin kaynağı-
na ulaşamadı. Çiller ailesine ait şirketle-
nn ödediği kurumlar vergisi toplamının
son 9 yılda 30 milyon liraya bile ulaşma-
dığı saptandı. Vergiden kaçan Çiller aile-
sinin President ve Denge isimli yatlan ay-
nı gerekçelerle çok düşük bedellerle alın-
mış gösterdiği, bu yatlara satın alınma be-
delinin kat kat üstünde "bakun ve ona-
nm" yaptırdığı ortaya çıktı. Çiller, siya-
sete girdıkten sonra kat kat arttırdığı ser-
vetini annesinin ">-
asükalündiir>
sakladı-
ğı döviz ve altınlan da dayanak göstere-
rek açıklamaya çahşmasma karşın, kuş-
kulu servetle ilgili binlerce soru, komis-
yon raporuyla birlikte Meclis'in tozlu ar-
şivlerine kaldınldı.
RP-Mercümek bağlantılari:
DYP'nin hükümet ortağı olmadığı dö-
nemde verdiği araştırma önergesi üzeri-
ne kurulan komisyon, Bos-
na-Hersek için toplanan
yardım paralannın, Sûky-
man Mercümek'in hesa-
bında bıriktiğıni onaya
koydu. RP Genel Başkan
Yardımcısı Rıza Uiucak.
partiye Hazıne'den yapılan
60 milyar liralık yardım
ödemesini, "değerlendir-
mesi" için Mercümek'e
verdiğini açıklayarak,
"gizli kasa" iddıalannı
doğruladı.
Mercümek'i önce "tam-
madıklannı" açıklayan
RP'liler, partililerden top-
lanan paralann Mercü-
mek'in hesabında toplan-
dığını itiraf etmek zorunda
kaldılar. Ancak komisyon,
Mercümek'in RP ile olan
hesaplannı görmezden
geldi.
Susurluk Araştırma
Komisyonu:
Susurluk kazasının gün-
deme getirdiği ve siyasi-
lerden emniyetin üstdüzey
yönetıcilenne, bazı askeri
personele kadar uzanan
yasadışı ilişkilerin araştı-
nlması amacıyla bütün si-
yasi partilerin uzlaşması
üzerine kurulan komisyon,
4 ay boyunca kirli bağlan-
Ulan araşhrdı. MtT Müste-
şan'ndan Abdi İpekçi ci-
nayetinin kilit isimlennden
ülkücü Oral Çefik'e kadar
%,<^*«57 kişinin bilgi verdiği ko-
—misyon, bazı tanıklann
suçladığı Tansu Çiller ve
eşi Özer l'çunuıÇiller i de
dinleme karan aldı. Ancak
komisyonun RP'li Başka-
nı Mehmet Elkatmış, 1
hafta sonra bu karardan
çark edince, komisyona
gölge düştü.
Komisyon. hazırladığı
rapora lstanbul DGM'nin
Mehmet Ağar ile Sedat
Bucakhakkında hazırladı-
ğı fezlekeleri aynen koyar-
ken, siyasi sorumlulann
isimlendinlmesinden kaçı-
nıldı.
TURBAN Araştırma
Komisyonu:
TBMM TURBAM Yol-
suzluğunu ve Sait Halim
Paşa Yalısı Yangınını
Araştırma Komisyo-
nu'nun çalışmalan sırasın-
da, DYP Isparta Milletve-
kili Ömer Bilgin ın TUR-
BAN Genel Müdürlüğü
döneminde kurumun Çil-
ler ailesi ve DYP'lilerin
çiftliği haline geldiği bel-
gelendi.
Çiller ailesinin kunıma
ait bir deniz motorunu
oğullan MertÇffler için al-
dıklan ve yerine eski bir
motor \erdikleri, aileye ait
Yeniköy'deki yalının ku-
rum tarafindan boyatıldığı
ortaya çıktı. Çiller'ler ko-
misyonun bu bulgulan
üzerine su kayağının para-
sını TURBAN'a ödemek
zorunda kaldılar.
[IFIRNOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: [email protected]
Askerlerin de içinde bulunduğu
merkezi devletin önemli kurumlarıyla
RP arasındaki çatışma giderek sertle-
şiyor. Bu çatışmanın bir sistem kavga-
SJ olduğu, tartışmaya yer bırakmaya-
cak kadar açık. Merkezi devlet, siya-
si Islam tarafindan tamamen ele ge-
çirilmenin endışesi içinde.
Birkaç yıldır sürekli güç toplayan ve
moral üstünlüğü elinde bulunduran
taraf siyasi Islamdı. RP'nin koalisyo-
nun birinci partisi olmasıyla bu iistün-
lük devlet kurumlannın adım adım fet-
hedilmesine- dönüşünce, merkezi
devlet kurumlarında panik başladı.
Milli Güvenlik Kurulu kararları işte
böyle bir ortam içinde gündeme gel-
di.
Refah Partisi, Meclis'teki yüzde
21 'lik oyuyla kendisine yönelik engel-
leme çabalarının demokrasiyi hedef
aldığını belirtiyor. Erbakan, merkezi
devletle sert bir hesaplaşmaya girdi-
ğinden bu yana dilinden demokrasi
sözcüğünü düşürmüyor. "Kahraman
ordumuz" diye gözünü oynata oyna-
Merkezi Devlet ve Siyasi İslam
ta konuşurken, devletin bu en önem-
li silahlı gücüyle karşı karşıya gelme-
nin sıkıntısını yaşıyor.
Refah Partisi ile devletin merkezi
kurumlan arasındaki bu kavga, alışık
olmadığımız yeni bir kavga. Ikinci
Dünya Savaşı'nın bitiminden bu yana
temel tehlike olarak "komünizm"\ gö-
ren merkezi devlet, şimdiye kadar it-
tifak ettiği iki güçten (şovenizm ve si-
yasi Islam) birisiyle bir hesaplaşmaya
girişmiş durumda. Devlet, uzun za-
mandan beri ilk kez "komünizmi, bö-
lücülüğü" baş düşman olmaktan çı-
kardı ve baş düşman sırasına "şeriat"\
koydu.
Devletin, dini gericilikle kapışması,
kafalann kanşmasınayol açtı. İki bas-
kıcı gücün karşı karşıya geldiği bu
kavgada, sanki Refah demokrasiyi
temsil ediyor, devletin merkezi kurum-
lan da despotizmi. Türkiye'yi bugün-
lere getiren merkezi devletin, MGK'yi
kullanması, elindeki silahlı gücü hare-
kete geçiımesi, RP'nin masum görül-
mesine neden oluyor. Bu bakış açısı;
demokrasiyi, tamamen parlamento-
dan ibaret olarak gören nahif, yüzey-
sel anlayıştan kaynaklanıyor.
Önce demokrasinin tanımında an-
laşmak gerekir: Demokrasi; halkın ve
toplumun çoğunluğunun özgürce ör-
gütlenebilmesi, düşüncelerini açıkla-
yabilmesi, yönetimde söz ve karar sa-
hibi olabilmesı demek. Demokrasi,
azınlıkların haklarının güvence altına
alınması demek. Demokrasi mücade-
lesi de gericiliğin, şovenizmin, azın-
lıklara düşmanlığın son bulması için
mücadele etmek demek.
Merkezi devlet; bugüne kadar par-
lamentoyla da birlikte hareket ederek,
demokrasi ve özgürlük güçlerini, Kürt-
lerin kimlik taleplerini esas hedef ola-
rak gördü. Bu amaçla her türlü gerici
ve çağdışı akımla ittifak etmeyi bir si-
yasi tercih olarak benimsedi.
Bu tercih, Türkiye'nin iç dünyasını
gericileştirdi, dinciliğin, ırkçılığın bü-
yüyüp gelişmesini sağladı. Kuran
kurslan, imam-hatip okulları bu ter-
cihlerin sonucu olarak büyük bir güç
haline dönüştü. Bu büyüme öyle bir
noktaya ulaştı ki uzun yıllann biriki-
miyle kazanılan birçok ileri mevzi din-
cilerin tehdidiyle yüz yüze geldi.
Merkezi devlet, 55 yıldan bu yana
ilk kez dini gericilikle ittifak etmekten
vazgeçti. Bu, merkezi devlet açısın-
dan ciddi ve yeni bir strateji saptama-
sıdır. Aslında dini gericilik tehlikesine
yıllardır demokrasi güçleri dikkat çe-
kiyordu, devlet ise bunu görmezlikten
geliyor, tersineteşvikediyordu. Unut-
mayalım ki liselerde zorunlu din ders-
lerini koyan, 12 Eylül askeri yönetimi-
dir. Solu ezerken, dinciliği teşvik edi-
yordu.
Şimdi bu durumdan onlar şikâyet
ediyor. Merkezi devlet'n siyasi Islam-
la hesaplaşmaya girişmesi, özgürlük
güçlerinin önünü açabilir, demokrasi-
yi savunan güçlerin inisiyatifini geliş-
tirebilir. Parlamento. belkide böyle bir
kaptşma içinde demokratlaşabilir. Ka-
pışmanın sertleşmesinden bu yana
sosyal demokrat partilerin canlanma-
sı bunun bir işareti değil mi?
Siyasal Islamla, yıllardır özgürlük
yanlısı güçler dövüşüyor. Siyasi Isla-
mın demokrasi dışı bir güç olduğunu,
yıllann tecrübesiyle en iyi biz biliyoruz.
Onlar da tıpkı darbeciler gibi paria-
menter rejimi tehdit eden bir potansi-
yele sahipler. Tam anlamıyla devleti
ele geçirseler ne yapabileceklerini
şimdiden görmek için kâhin olmaya
gerek bile yok.
Siyasi Islamla mücadele, ciddi bir
demokrasi ve özgürlük sorunu. Dini
gericilikle mücadele, despotizmden
başka bir yol bilmeyen merkezi dev-
letin altından kalkabıleceği bir şey
değil. Çünkü dini gericilikle mücadele
ciddi bir demokrasi kavgasıdır.
MÎKRO
DİNÇ TAYANÇ
Politikacıları N'apmalı?
Çok kızıyorum şu politikacılara çok! Hele bahar.
gelip de şu yaşanılası ülkede cehennemi soluma-;
ya zorianmıyor muyum, kızgınlığım kızıl öfkeye dö--
nüşüveriyor!
O kızıl öfkeyle "Şu politikacılan n'apmalı" diye
düşünmeye oturuyorum...
Gerçekten n'apmalı bunlan?
Ne barışçıl vatandaş eyleminden anladıklan var.
ne sokaklara dökülmekten anlayacaklan! Ne sivil
toplum örgütlerine kulak veriyorlar ne mirrter söy-,
lemlere! Ne feleğin çemberi ve de askerin posta-
lından geçip yüksek tepelere oturmuş "ustalan'ru
takıyoriar ne yüksek yargıyı!
"TBMM'de bulunsun bir formül..." diyecek olu-
yorum, kendi dediğime kendim gülüyorum! Sanki
MV'ler nimet tepecekler de, bir görüş çevresinde
birleşecekler de, o görüşü yasama geçirecekler
de...
"Parti örgütleri bencil, çıkarcı ve hırs küpü lider-~
lerini devirsinler..." demeye yelteniyorum, gülü:
şüm kahkahaya dönüşüyor! Sanki parti örgütterf
örgüt olduklannı anımsayacaklarda, liderlerine baş"
kaldıracaklar da, lider de onlan partiden atmaya-"
cakda...
"Seçime gidelim, ama hiçbirine oy vermeyeHm"
diyorum, demokratlığıma sığdıramıyoaım! Sanki1
biz seçmen makulesi yıllann saplantılanndan kur-.
tulacağız da, oy vermeye gitmeyeceğiz de, parti-'
lerimiz oy alamayınca akıllarını başlanna toplaya-;
caklar da...
"Yapılsın birdarbe, edilsinleralaşağı" diyorum,
sivilligime yakıştıramıyorum! Sanki daha önce de^
nenmemiş de, denenıp de politikacı oyun etmemiş-
de, oyun edilip laiklikten yobazlığa, özgürlükten
faşizme ödünler verilmemiş de, verilip de sonun-'
da eski politikacılar gene baş tacı edilmemiş de...
Ben bunlan aklımdan geçirip ıskartaya çıkarta-
durayım, politikacılar bildiklerıni okuyor. Okuduk-.
ça da ortalıkta ne ekonomi kalıyor ne can güven-
liği, ne devletin saygınlığı kalıyor ne de demokra-
si...
Peki, n'apmalı şu politikacılan?
Atsak atılmıyor, satsak satılmıyor, kessek hiç mi
hiç yakışmıyor!
Ama ille de bir şeyler düşünmek gerek. Yoksa,
yolu yok! Adamlar ve de hatunlar yüzde üç otuz pa-
ralıkoylartaçöreklendikleri koltuklardan kalkmaya
yanaşmıyor; dahası ırzına geçilmedik ne demok-
rasi bırakıyor ne insan hakları ne ekonomi ne din'
ne de can güvenliği... •
lV3
r
Kafamı topariamak için "Çıkıp şöyle bir dotaşâ^
yım" diyorum ki, hay demez olsam! Dışanda gü-
neş, güneşin altında çiçeğe durmuş ağaçlar, ağaç-
;
lann dallannda bahar cıvıldayan kuşlar, kuşlann'
yuvalarında soylannı sürdürecek yumurtalar...
"Doğa uyanıyor, canlanıyor ve yaşamını sürdü-*
rijyor" diye geçiriyorum içimden ki, kafamda şirfV
şekler çakıyor!
"Buldum" diye haykınyorum, "şu politikacılara,
n 'apmak gerektiğini buldum"! *
Düşlerimde alıyorum iktidanndan muhalefetiner
hizipçisinden bozguncusuna, "öen"cisinden "sa-
na ne"cisine ne kadar politikacı varsa ellerine bi-<»
rer ayna verip salıyorum doğaya... Onlar, çiçekte'!
rin kıriann kokusunu soluyup kuşlann cıvıltısını din-'
lerierken, tutup kollarından ellerindeki aynalan su-
1
.
ratlanna yaklaştınyor ve "Bakın, bakın! Ne göriıyor- •
sunuz?" diye üsteliyorum...
önceleri gördüklerine inanamamanın şaşkınlığı-'
na düşüyorlar. Sonra, giderek, gördüklerinin poln-
tikacı maskesinin ardındaki insanlar olduklannı ay--
rımsamaya koyuluyoriar ve... A
Ve düş gibi de olsa, önce kendilerini ardından cfa,
birbirlerini kucaklamaya koşuyorlar! ;
"Olur mu hiç?" demeyin; bendenizi bahar çar-,
pınca basbayağı oluyor işte! j
(Olmuyorsa bırakın kırlarda otlayakoysunlar!)
Sahi, n'apmalı şu politikacıları?
Ana fikin Doğa, uzlaşabilirlerinin yanı sıra "uz-'
laşmaz çelişki"\eT ile de doludur. •
Ana fikrin ana fîkri: Doğanın diyalektiğini kav-
rayıp çelişkilerdeki uzlaşabiliriikleri arayanlar varlı-'
ğını sürdürür; uzlaşmaz çelişkileri uzlaşabilir gös-'
termeye sıvanıp da barutu ateşin yanına getiren>
ler için ise söz de yaşam da tükenmiş demektir. *
Aydınlık gazetesinin îddiası
'DYP'li Kederoğlu :
bombalamalann faili'
tstanbul Haber Servisi -
DYP lstanbul 11 Yönetim
Kurulu üyesi AbduDab Ke-
deroğhı'nun 20 yıl önce Sir-
keci Gan ve Yeşilköy Hava-
alam'ndaki bombalama
olaylannda rolü olduğu id-
dia edildi. Aydınlık Gazete-
si Yazıişleri Müdürii Feyza
Perincek, eski Ülkü Ocağı
Başkanı Kederoğlu'nun Ab-
dullah Çatiı ve Ibrahim Şa-
bin'ın de "başdestekçflerin-
den olduğunu"ilen sürdü.
Pennçek. 29 Mayıs
1977'de Sirkeci Gan ile o za-
manki adıyla Yeşilköy Ha-
vaalanı'nda gerçekleştirilen
ve 5 kişinin yaşamını yıtirdi-
ği bombalı saldınlarda Ke-
deroğlu'nun en önemli
adamlardan bin olarak gö-
rev yaptığını öne sürdü. Pe-
rinçek, Sirkeci istasyonunda
emanet eşyalann bulunduğu
bölümdeki bombanın patla-
tnası sonucu 9 kişinin yara-
landığını, Yeşilköy Havaala-
nı'ndakıpatlamada 5 kişinin
öldüğünü, 32 kişinin yara-
landığını anımsattı. Kede-
roğlu'nun, 1 Mayıs 1977'de
açığa çıkan Alparslan Tür-
keş ve Namık Kemal Er-
sun'un darbe girişiminin de
önemli isimlerinden olduğu-^]
nu savunan Perincek, Kadejj
roğlu'nun şımdi de 'ÇiDerj
Özel Orgütü'nün ülkücü ka^:
nadında yer aldığını söyle^
di. Kederoğlu'nun yönetimj
kurulu üyesi olarak göreV^
yaptığı DYP lstanbul II Öı«?-
gütü'nünbaşında eski DtSIfe
Genel Başkanı Kemal Twr»
ler'i öldürmekten yargılâ?
nan Celal Adan'ın bulundu-*
ğuna dikkat çeken Perinçeky.
Kederoğlu'nun Çath ve Şar,
hın'i de yakından tanıdığırn
savundu. Pennçek şöyle ds-ıt
vam etti: "Şahin ve özel tim-
ci ekibin lstanbul'daki kih-
rargâhı Kederoğlu'nun TDt
garajıydı. Onun ve kardeşi
AvşarKederoğhı'nun araba-'
lanm,cep tetefotüannıkuHa-
myorlardı. Özel timd Ziya
Bandırmalıoğlu, Tank'
Cmit'le son konuşmavı bu-
radan yapü. Tank Ümit bri
kontışmadan sonra kaybot-
du. Şahin'in kullandığı be-
>az Cheeroke jeepin sahibi
de Kederoğlu. Şahin'in ko-
ruması özeltimciAyhan Ak^
ça da Kederoğlu'nun kızkar-
deşinin kiracısı."