05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 NİSAN 1997 PAZAR 4 HABERLER R E F A H Y O L k o a l i s y o n u n u n f a t u r a s ı a ğ ı r Meclis soruşturma oyunıına alet AYŞE SAYIV ANKARA - TBMM, yeni bir solukla başladığı 20. yasama döneminde, yetki- siz araştırma kormsyonlan. iktidar hesap- lan üzerine kurulu soruşturma komisyon- lan nedeniyle toplumun "temiz siyaset" bekJentilerineyanıt veremedi. iktidar par- tilerinin manevralanna alet edildi. Siyasi parti gruplannın Türkiye günde- minde yer alan çeşıtli konularla ilgili ver- diği önergelerle kurulan araştırma ve so- ruşturma komisyonlan, iktidarla muha- lefet partili komisyon üyeleri arasındaki çekişmeden ileriye gıdemedi. TBMM'rün 20. döneminde. en büyük ilgiyi, Susurluk kazasının ardından gündeme gelen dev- let-mafya-siyasetçı ılişkilerini araştıran komisyon topladı. DYP Genel Başkanı ve Başbakan Yar- • TBMM'nin 20. döneminde, siyasi parti liderlerinin yolsuzluk iddialanndan işkencede Ölümlere, kamu kuruluşlannın soranlanndan yükseköğretırrnn tıkamklıklanna, TURBAN'daki soygundan Sait Halim Paşa Yalısı yangınına ve marya-devlet-siyasetçi ilişkilerine kadar kamuoyu gündemine oturan çok sayıda olay araştınlıp soruşturuldu. dımcısı Tansu ÇiDer hakkjnda, muhalefet- fesat kanştırdığı savıyla Çiller hakkında iletilmesine karşın hiçbir işlem yaptırma- te olduğu dönemde RP'nin önergeleriyle kurulan 3 soruşturma komisyonunda ise karşılıklı "iktidardıyetf" ödenmekten öte- ye gıdilmedi. TBMM'nin 20. yasama döneminde ku- rulan araştırma ve soruşturma komisyon- lan ve alınan sonuçlar şöyle: TOFAŞ Sorusturma Komisyonu: Başbakanlığı döneminde, TOFAŞ'ta- ki kamu hisselerinın satışmda danışman- lık vapacak fırmalann seçimine ilişkin kapalı zarflan Başbakanhk Konutu'nda açtırdığı için ihalelere müdahale ederek Meclis soruşturması açıldı. 15 üyeli ko- misyonda 8 üyeliği elinde bulunduran REFAHYOL ortaklan, Başbakan'ın iha- le zarflannı açmasını "doğal" bularak, Yüce Divan'a gönderilmesine gerek ol- madıgı sonucuna vardılar. Hükümet or- taklannın anlaşması Çiller'i Yüce Di- van'a gitmekten kurtardı. TEDAS Soruşturma Komisyonu: Türkiye Elektrik DağıtımAŞ'nin (TE- DAŞ) 30 yerleşim biriminin elektrifikas- yonu ile ilgili ihalelerde yapılan yolsuz- luklar ilgili bakan tarafindan kendisine yan eski Başbakan Çiller hakkında RP"nin önergesiyle Meclis soruşturması açıldı. Çiller, Bakanlar Kurulu'nun başı sıfatıyla sorumlu olmasına karşın. iktidar ağırhklı komisyon ve genel kurulda RP bir kez daha iktidar diyeti ödedi. Dönemin DYP'li Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Şinasi AHmer de soruşturma başlatması- na karşın, dönemin genel müdürünü gö- revden alma yetkisi bulunmadığı gerek- çesiyle aklandı. Ciller'in Servetini sorusturma Komisyonu: Komisyon, Ciller'in, Türkiye ve Dıs iliskiler polî Türkiye dış ütikada da ağır bedel ödedi SERKAN DEMtRTAŞ ANKARA-Türkiye, REFAHYOL hükümetinin uygulamalan kapsamında dış politika alanında da ağır bir bedel ödemek zorunda kaldı. Türkjye'nin Batı'ya yönelik geleneksel dış politikasını, dünyanın en az gelişmış İslami ülkelenyle işbirliği yapma doğrultusuna çekmeye çalışan REFAHYOL hükümeti; tran, Libya, Sudan ve Nijerya gibi dünya ülkelerinin ilişkı kurmakta çekindiği ülkelere yanaşmaktan kaçınmadı. Hükümet, birçok dış politika skandalına neden olarak Türkiye'nin uluslararası platformdaki saygınlığına da gölge düşürdü. 28 Haziran 1996 tarihinde işbaşına gelen, İslami göriişlü RP ile DYP'nin oluşturduğu REFAHYOL koalisyonunun 8 ayhk kısa iktidan sırasında dış politika konulanndaki bazı uygulamalan şöyle oldu: İkibaşhhk REFAHYOL hükümetinin, Türk dış politikasına verdiği en büyük zararlardan biri "diptomaside iki başlılık" görüntüsüyle somutlandı. Koalisyonun tslamcı kanadı RP ile Batı ile ilişkilerin geliştirilmesını isteyen DYP, eşgüdümsüz izledikleri politikalar nedeniyle ülkeyi zor durumda bıraktılar. RP, Çeçenistan'ın bağımsız olması gerektiğini. Kıbns'ta çözümün ıkı a>n devlet olduğunu söyleyerek DYP yönetımindeki Dışişleri Bakanlığı'nın resmi görüşlen dışma çıktı. Başbakan Necmettin Erbakan'm KKTC'den sonra ilk yurtdışı gezisini tran'a yapması büyük tepki topladı. tran'ın PKK terörünü desteklediğini belgeleyen Türk istihbarat birimlerinin "yanılmıs. olabileceklerini" belırterek Tahran yönetımine hoş görünmeye çalışan Erbakan, tranlı diplomatlann "şeriat çağnsı" ıçerikli konuşmalan nedeniyle ortaya çıkan diplomatlar bunalımında da Türk basınını suçladı. Erbakan. NATO üyesi olan Türkjye'nin Iran'la savunma sanayii işbirliği de yapabileceğini belirterek ittifak üyesı ülkelerin tepkisini çektı. Koalisyonun RP kanadı, Türkiye Cumhuriyeti'ne hakarete varan düzeyde tepkiler dile getiren tran'ın açıklamalanna karşın, bu ülkeyi kollayan girişimlerde bulunmaktan kaçınmazken, dış politika yönetiminı üstlenen DYP'nin lideri Tansu ÇiUer, gelişmelere kayıtsız kaldı. Erbakan, tran ve Güneydoğu Asya gezisinin ardından Mısır. Lıbya ve Nıjerya'yı kapsayan bir başka gezi daha yaptı. Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafı ile ortak düzenlediği basın toplantısında, Kaddafi'nin Türkiye'ye yönelik hakaret içerikli sözlerini tavana bakarak duymamazlıktan gelen Erbakan, ülkeyi uluslararası alanda zora soktu. Sürecek 'Bin operasyon kimlere karşı yapıldı' Cumartesi Anneleri'nin, gözalûna alındıktan sonra bir daha haber alamadıklan yakınlan için başlattıklan oturma eylemi 102. haftasına girerken, dün yine İstiklal Caddesi'nden "Kayıplar bulunsun, hesap sonıbun" ha\ kınşlan yükseldi. Ancak iki haftadır Cumartesi Anneleri'nin taşıdığı kayıp kişilerin fotoğraflan arasında "tepki gören" bir fotoğraf daha vardı. Nurcu tarikaünuı lideri olarak bUinen Said-i Nursi'nin 36 yıldır mezannın bulunamadığını ileri süren ve ismini öğrenemediğimiz bir kişi. Said-i Nursi'nin fotoğrafim eylem boyunca taşıdı. Gruptan tepki gören bu kişi, daha sonra ortadan kayboldu. kayıp olarak aranırken Beykoz ormanlannda cesedi buhınan Hasan Ocak'ın babası Baba Ocak, kendilerini sokağa düşürenlerin devlet içüıdeki çeteler olduğunu söyledi. Baba Ocak, eski Adalet Bakanı Mehmet Ağar'ın yapnrdığı "bin operasyonun" kimlere karşı yapıldığunn açıklanmasını istedL (Fotoğraf: ÖZKAN GÜVEN) 'The Progressive' dergisi, Susurluk ile CIA arasında bağlantı kurdu 'Amaç, sol nuthalefetiyoketmekti' ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu)-ABD'de yayımlanan "The Progressive''' adh dergı- de, 1 Mayıs 1977 yılında 38 kişinin öldüğü, yüzlercesinin yaralandığı olaylardan devlet ıçindeki gizli örgütün sorum- lu olduğu kaydedildi. Örgüte bağlı keskin nişan- cılann, Taksim civanndaki bi- nalardan konuşmacılara ateş açtığı \e Türk polisinin hiçbir şey yapmadığı anlatıldı. Yazı- da, sağdaki en saldırgan gru- bun, "MHP'njn militan kolu neofaşist Bozkurüar olduğu" vurgulandı. Derginin nisan sayısında, Lucy Komisar imzasıyla ya- yımlanan "Türldye'nin terö- ristteri: CIA'nın mirası yaşn yor" başlıklı yazıda şu nokta- lara dikkat çekildi. - ABD Askeri Yardım Takı- mı karargâhlannda çalışan ve önce "TaktikHareketGnıbu" olarak bilınen örgüt, daha son- ra "Özel Harp Dairesi" adını aldı. Asken darbenin ardından 1971 'de, kontrgerilla gücü olarak adlandmldı ve sola kar- şı bir terör aracına dönüştü. - Gazetecı Uğur Mumcu. 1971 darbesinin ardından tu- tuklandığında kendisine iş- kence yapanlann, "Biz kontr- gerilla} 17. Bize cumhurbaşka- nıbikdokunamaz" dedikleri- ni yazdı. Cumhuriyet gazete- sınde, kontrgenlla ve hükümet bağlantılı sağcı uyuşturucu çetelerinin varlığı hakkında yazmayı sürdüren Mumcu, 1993 yılında arabasma konan bir bombanın patlatılmasıyla öldürüldü. - 1980 askeri darbesini ya- pan Orgeneral Kenan Evren, Özel Harp Dairesi'nin, 1972'de Kazıldere'de 10 solcu militarun öldürülmesi gibi gizli faaliyetlere katıldığuu te- yit etti. Evren bir gazeteye. 1970'lerde, Özel Harp Daire- si tarafindan işletilen gızlı ör- gütlerde yer alan bazı siville- rin kendi bilgisi dışında bazı terönst eylemlere katılmış olabıleceğıni söyledi. Askeri- yenin sıkı güvenlik dertetimle- rini düşününce böyle bir ihti- malin gerçeklikten uzak oldu- ğu ortaya çıkıyor. - 'Stay-behind' grubunun katılmış olabileceği ığrenç bir terör olayı, büyük sendika ör- gütlerinin birkaç yüz bin insa- nı topladığı tstanbul'un Tak- sim Meydam'nda yapılan 1 Mayıs 1977 gösterilerinde ya- şandı. Gün doğarken meyda- nı çeviren binalann damlanna yerleşen keskin nişancılar, ko- nuşmaplatformuna doğru ateş açtılar. Kalabalık panikledi; 38 kışi öldürüldü, yüzlercesi yaralandı. Ateş 20 dakıka ka- dar sürdü, civardaki birkaç bin polis hiçbir şey yapmadı. - 1970'lerin son dönemle- rinden itibaren. sağ ve sol gnıplar arasındaki şiddet Tür- kiye'nin istikrannı tehdit eftı. Sağdaki en saldırgan grup, 1960 darbesinin önde gelen isimlerinden ve eski bir albay olan Alparslan Türkeş'in li- derliğıni yaptığı MHP'nin mi- litan kolu olan neofaşist "Boz- kurtlar"dı. Susurluk'ta ölen uyuşturucu kaçakçısı Abdul- lah Çath, 1978'de Türkiye Iş- çi Partili 7 gencin öldürülme- siyle suçlandığı sıralarda Boz- kurtlann lideriydi. - Araba kazasının ardından Çatlı'nın ordu ve polis için, "devletin çıkarlan için gizli servis çerçevesinde" çalıştığı bildirildi. Eski bir Dışişleri Bakanlığı daruşmanı ve istih- baratın anti-terör ünitesi baş- kanı da Susurluk kazasmı araştıran parlamento komis- yonuna, Çatlı'nın Türk istih- barat servisi için çalıştığını söyledi. Üttİ ^ ABD'deki trilyonluk servetinin kaynağı- na ulaşamadı. Çiller ailesine ait şirketle- nn ödediği kurumlar vergisi toplamının son 9 yılda 30 milyon liraya bile ulaşma- dığı saptandı. Vergiden kaçan Çiller aile- sinin President ve Denge isimli yatlan ay- nı gerekçelerle çok düşük bedellerle alın- mış gösterdiği, bu yatlara satın alınma be- delinin kat kat üstünde "bakun ve ona- nm" yaptırdığı ortaya çıktı. Çiller, siya- sete girdıkten sonra kat kat arttırdığı ser- vetini annesinin ">- asükalündiir> sakladı- ğı döviz ve altınlan da dayanak göstere- rek açıklamaya çahşmasma karşın, kuş- kulu servetle ilgili binlerce soru, komis- yon raporuyla birlikte Meclis'in tozlu ar- şivlerine kaldınldı. RP-Mercümek bağlantılari: DYP'nin hükümet ortağı olmadığı dö- nemde verdiği araştırma önergesi üzeri- ne kurulan komisyon, Bos- na-Hersek için toplanan yardım paralannın, Sûky- man Mercümek'in hesa- bında bıriktiğıni onaya koydu. RP Genel Başkan Yardımcısı Rıza Uiucak. partiye Hazıne'den yapılan 60 milyar liralık yardım ödemesini, "değerlendir- mesi" için Mercümek'e verdiğini açıklayarak, "gizli kasa" iddıalannı doğruladı. Mercümek'i önce "tam- madıklannı" açıklayan RP'liler, partililerden top- lanan paralann Mercü- mek'in hesabında toplan- dığını itiraf etmek zorunda kaldılar. Ancak komisyon, Mercümek'in RP ile olan hesaplannı görmezden geldi. Susurluk Araştırma Komisyonu: Susurluk kazasının gün- deme getirdiği ve siyasi- lerden emniyetin üstdüzey yönetıcilenne, bazı askeri personele kadar uzanan yasadışı ilişkilerin araştı- nlması amacıyla bütün si- yasi partilerin uzlaşması üzerine kurulan komisyon, 4 ay boyunca kirli bağlan- Ulan araşhrdı. MtT Müste- şan'ndan Abdi İpekçi ci- nayetinin kilit isimlennden ülkücü Oral Çefik'e kadar %,<^*«57 kişinin bilgi verdiği ko- —misyon, bazı tanıklann suçladığı Tansu Çiller ve eşi Özer l'çunuıÇiller i de dinleme karan aldı. Ancak komisyonun RP'li Başka- nı Mehmet Elkatmış, 1 hafta sonra bu karardan çark edince, komisyona gölge düştü. Komisyon. hazırladığı rapora lstanbul DGM'nin Mehmet Ağar ile Sedat Bucakhakkında hazırladı- ğı fezlekeleri aynen koyar- ken, siyasi sorumlulann isimlendinlmesinden kaçı- nıldı. TURBAN Araştırma Komisyonu: TBMM TURBAM Yol- suzluğunu ve Sait Halim Paşa Yalısı Yangınını Araştırma Komisyo- nu'nun çalışmalan sırasın- da, DYP Isparta Milletve- kili Ömer Bilgin ın TUR- BAN Genel Müdürlüğü döneminde kurumun Çil- ler ailesi ve DYP'lilerin çiftliği haline geldiği bel- gelendi. Çiller ailesinin kunıma ait bir deniz motorunu oğullan MertÇffler için al- dıklan ve yerine eski bir motor \erdikleri, aileye ait Yeniköy'deki yalının ku- rum tarafindan boyatıldığı ortaya çıktı. Çiller'ler ko- misyonun bu bulgulan üzerine su kayağının para- sını TURBAN'a ödemek zorunda kaldılar. [IFIRNOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: [email protected] Askerlerin de içinde bulunduğu merkezi devletin önemli kurumlarıyla RP arasındaki çatışma giderek sertle- şiyor. Bu çatışmanın bir sistem kavga- SJ olduğu, tartışmaya yer bırakmaya- cak kadar açık. Merkezi devlet, siya- si Islam tarafindan tamamen ele ge- çirilmenin endışesi içinde. Birkaç yıldır sürekli güç toplayan ve moral üstünlüğü elinde bulunduran taraf siyasi Islamdı. RP'nin koalisyo- nun birinci partisi olmasıyla bu iistün- lük devlet kurumlannın adım adım fet- hedilmesine- dönüşünce, merkezi devlet kurumlarında panik başladı. Milli Güvenlik Kurulu kararları işte böyle bir ortam içinde gündeme gel- di. Refah Partisi, Meclis'teki yüzde 21 'lik oyuyla kendisine yönelik engel- leme çabalarının demokrasiyi hedef aldığını belirtiyor. Erbakan, merkezi devletle sert bir hesaplaşmaya girdi- ğinden bu yana dilinden demokrasi sözcüğünü düşürmüyor. "Kahraman ordumuz" diye gözünü oynata oyna- Merkezi Devlet ve Siyasi İslam ta konuşurken, devletin bu en önem- li silahlı gücüyle karşı karşıya gelme- nin sıkıntısını yaşıyor. Refah Partisi ile devletin merkezi kurumlan arasındaki bu kavga, alışık olmadığımız yeni bir kavga. Ikinci Dünya Savaşı'nın bitiminden bu yana temel tehlike olarak "komünizm"\ gö- ren merkezi devlet, şimdiye kadar it- tifak ettiği iki güçten (şovenizm ve si- yasi Islam) birisiyle bir hesaplaşmaya girişmiş durumda. Devlet, uzun za- mandan beri ilk kez "komünizmi, bö- lücülüğü" baş düşman olmaktan çı- kardı ve baş düşman sırasına "şeriat"\ koydu. Devletin, dini gericilikle kapışması, kafalann kanşmasınayol açtı. İki bas- kıcı gücün karşı karşıya geldiği bu kavgada, sanki Refah demokrasiyi temsil ediyor, devletin merkezi kurum- lan da despotizmi. Türkiye'yi bugün- lere getiren merkezi devletin, MGK'yi kullanması, elindeki silahlı gücü hare- kete geçiımesi, RP'nin masum görül- mesine neden oluyor. Bu bakış açısı; demokrasiyi, tamamen parlamento- dan ibaret olarak gören nahif, yüzey- sel anlayıştan kaynaklanıyor. Önce demokrasinin tanımında an- laşmak gerekir: Demokrasi; halkın ve toplumun çoğunluğunun özgürce ör- gütlenebilmesi, düşüncelerini açıkla- yabilmesi, yönetimde söz ve karar sa- hibi olabilmesı demek. Demokrasi, azınlıkların haklarının güvence altına alınması demek. Demokrasi mücade- lesi de gericiliğin, şovenizmin, azın- lıklara düşmanlığın son bulması için mücadele etmek demek. Merkezi devlet; bugüne kadar par- lamentoyla da birlikte hareket ederek, demokrasi ve özgürlük güçlerini, Kürt- lerin kimlik taleplerini esas hedef ola- rak gördü. Bu amaçla her türlü gerici ve çağdışı akımla ittifak etmeyi bir si- yasi tercih olarak benimsedi. Bu tercih, Türkiye'nin iç dünyasını gericileştirdi, dinciliğin, ırkçılığın bü- yüyüp gelişmesini sağladı. Kuran kurslan, imam-hatip okulları bu ter- cihlerin sonucu olarak büyük bir güç haline dönüştü. Bu büyüme öyle bir noktaya ulaştı ki uzun yıllann biriki- miyle kazanılan birçok ileri mevzi din- cilerin tehdidiyle yüz yüze geldi. Merkezi devlet, 55 yıldan bu yana ilk kez dini gericilikle ittifak etmekten vazgeçti. Bu, merkezi devlet açısın- dan ciddi ve yeni bir strateji saptama- sıdır. Aslında dini gericilik tehlikesine yıllardır demokrasi güçleri dikkat çe- kiyordu, devlet ise bunu görmezlikten geliyor, tersineteşvikediyordu. Unut- mayalım ki liselerde zorunlu din ders- lerini koyan, 12 Eylül askeri yönetimi- dir. Solu ezerken, dinciliği teşvik edi- yordu. Şimdi bu durumdan onlar şikâyet ediyor. Merkezi devlet'n siyasi Islam- la hesaplaşmaya girişmesi, özgürlük güçlerinin önünü açabilir, demokrasi- yi savunan güçlerin inisiyatifini geliş- tirebilir. Parlamento. belkide böyle bir kaptşma içinde demokratlaşabilir. Ka- pışmanın sertleşmesinden bu yana sosyal demokrat partilerin canlanma- sı bunun bir işareti değil mi? Siyasal Islamla, yıllardır özgürlük yanlısı güçler dövüşüyor. Siyasi Isla- mın demokrasi dışı bir güç olduğunu, yıllann tecrübesiyle en iyi biz biliyoruz. Onlar da tıpkı darbeciler gibi paria- menter rejimi tehdit eden bir potansi- yele sahipler. Tam anlamıyla devleti ele geçirseler ne yapabileceklerini şimdiden görmek için kâhin olmaya gerek bile yok. Siyasi Islamla mücadele, ciddi bir demokrasi ve özgürlük sorunu. Dini gericilikle mücadele, despotizmden başka bir yol bilmeyen merkezi dev- letin altından kalkabıleceği bir şey değil. Çünkü dini gericilikle mücadele ciddi bir demokrasi kavgasıdır. MÎKRO DİNÇ TAYANÇ Politikacıları N'apmalı? Çok kızıyorum şu politikacılara çok! Hele bahar. gelip de şu yaşanılası ülkede cehennemi soluma-; ya zorianmıyor muyum, kızgınlığım kızıl öfkeye dö-- nüşüveriyor! O kızıl öfkeyle "Şu politikacılan n'apmalı" diye düşünmeye oturuyorum... Gerçekten n'apmalı bunlan? Ne barışçıl vatandaş eyleminden anladıklan var. ne sokaklara dökülmekten anlayacaklan! Ne sivil toplum örgütlerine kulak veriyorlar ne mirrter söy-, lemlere! Ne feleğin çemberi ve de askerin posta- lından geçip yüksek tepelere oturmuş "ustalan'ru takıyoriar ne yüksek yargıyı! "TBMM'de bulunsun bir formül..." diyecek olu- yorum, kendi dediğime kendim gülüyorum! Sanki MV'ler nimet tepecekler de, bir görüş çevresinde birleşecekler de, o görüşü yasama geçirecekler de... "Parti örgütleri bencil, çıkarcı ve hırs küpü lider-~ lerini devirsinler..." demeye yelteniyorum, gülü: şüm kahkahaya dönüşüyor! Sanki parti örgütterf örgüt olduklannı anımsayacaklarda, liderlerine baş" kaldıracaklar da, lider de onlan partiden atmaya-" cakda... "Seçime gidelim, ama hiçbirine oy vermeyeHm" diyorum, demokratlığıma sığdıramıyoaım! Sanki1 biz seçmen makulesi yıllann saplantılanndan kur-. tulacağız da, oy vermeye gitmeyeceğiz de, parti-' lerimiz oy alamayınca akıllarını başlanna toplaya-; caklar da... "Yapılsın birdarbe, edilsinleralaşağı" diyorum, sivilligime yakıştıramıyorum! Sanki daha önce de^ nenmemiş de, denenıp de politikacı oyun etmemiş- de, oyun edilip laiklikten yobazlığa, özgürlükten faşizme ödünler verilmemiş de, verilip de sonun-' da eski politikacılar gene baş tacı edilmemiş de... Ben bunlan aklımdan geçirip ıskartaya çıkarta- durayım, politikacılar bildiklerıni okuyor. Okuduk-. ça da ortalıkta ne ekonomi kalıyor ne can güven- liği, ne devletin saygınlığı kalıyor ne de demokra- si... Peki, n'apmalı şu politikacılan? Atsak atılmıyor, satsak satılmıyor, kessek hiç mi hiç yakışmıyor! Ama ille de bir şeyler düşünmek gerek. Yoksa, yolu yok! Adamlar ve de hatunlar yüzde üç otuz pa- ralıkoylartaçöreklendikleri koltuklardan kalkmaya yanaşmıyor; dahası ırzına geçilmedik ne demok- rasi bırakıyor ne insan hakları ne ekonomi ne din' ne de can güvenliği... • lV3 r Kafamı topariamak için "Çıkıp şöyle bir dotaşâ^ yım" diyorum ki, hay demez olsam! Dışanda gü- neş, güneşin altında çiçeğe durmuş ağaçlar, ağaç- ; lann dallannda bahar cıvıldayan kuşlar, kuşlann' yuvalarında soylannı sürdürecek yumurtalar... "Doğa uyanıyor, canlanıyor ve yaşamını sürdü-* rijyor" diye geçiriyorum içimden ki, kafamda şirfV şekler çakıyor! "Buldum" diye haykınyorum, "şu politikacılara, n 'apmak gerektiğini buldum"! * Düşlerimde alıyorum iktidanndan muhalefetiner hizipçisinden bozguncusuna, "öen"cisinden "sa- na ne"cisine ne kadar politikacı varsa ellerine bi-<» rer ayna verip salıyorum doğaya... Onlar, çiçekte'! rin kıriann kokusunu soluyup kuşlann cıvıltısını din-' lerierken, tutup kollarından ellerindeki aynalan su- 1 . ratlanna yaklaştınyor ve "Bakın, bakın! Ne göriıyor- • sunuz?" diye üsteliyorum... önceleri gördüklerine inanamamanın şaşkınlığı-' na düşüyorlar. Sonra, giderek, gördüklerinin poln- tikacı maskesinin ardındaki insanlar olduklannı ay-- rımsamaya koyuluyoriar ve... A Ve düş gibi de olsa, önce kendilerini ardından cfa, birbirlerini kucaklamaya koşuyorlar! ; "Olur mu hiç?" demeyin; bendenizi bahar çar-, pınca basbayağı oluyor işte! j (Olmuyorsa bırakın kırlarda otlayakoysunlar!) Sahi, n'apmalı şu politikacıları? Ana fikin Doğa, uzlaşabilirlerinin yanı sıra "uz-' laşmaz çelişki"\eT ile de doludur. • Ana fikrin ana fîkri: Doğanın diyalektiğini kav- rayıp çelişkilerdeki uzlaşabiliriikleri arayanlar varlı-' ğını sürdürür; uzlaşmaz çelişkileri uzlaşabilir gös-' termeye sıvanıp da barutu ateşin yanına getiren> ler için ise söz de yaşam da tükenmiş demektir. * Aydınlık gazetesinin îddiası 'DYP'li Kederoğlu : bombalamalann faili' tstanbul Haber Servisi - DYP lstanbul 11 Yönetim Kurulu üyesi AbduDab Ke- deroğhı'nun 20 yıl önce Sir- keci Gan ve Yeşilköy Hava- alam'ndaki bombalama olaylannda rolü olduğu id- dia edildi. Aydınlık Gazete- si Yazıişleri Müdürii Feyza Perincek, eski Ülkü Ocağı Başkanı Kederoğlu'nun Ab- dullah Çatiı ve Ibrahim Şa- bin'ın de "başdestekçflerin- den olduğunu"ilen sürdü. Pennçek. 29 Mayıs 1977'de Sirkeci Gan ile o za- manki adıyla Yeşilköy Ha- vaalanı'nda gerçekleştirilen ve 5 kişinin yaşamını yıtirdi- ği bombalı saldınlarda Ke- deroğlu'nun en önemli adamlardan bin olarak gö- rev yaptığını öne sürdü. Pe- rinçek, Sirkeci istasyonunda emanet eşyalann bulunduğu bölümdeki bombanın patla- tnası sonucu 9 kişinin yara- landığını, Yeşilköy Havaala- nı'ndakıpatlamada 5 kişinin öldüğünü, 32 kişinin yara- landığını anımsattı. Kede- roğlu'nun, 1 Mayıs 1977'de açığa çıkan Alparslan Tür- keş ve Namık Kemal Er- sun'un darbe girişiminin de önemli isimlerinden olduğu-^] nu savunan Perincek, Kadejj roğlu'nun şımdi de 'ÇiDerj Özel Orgütü'nün ülkücü ka^: nadında yer aldığını söyle^ di. Kederoğlu'nun yönetimj kurulu üyesi olarak göreV^ yaptığı DYP lstanbul II Öı«?- gütü'nünbaşında eski DtSIfe Genel Başkanı Kemal Twr» ler'i öldürmekten yargılâ? nan Celal Adan'ın bulundu-* ğuna dikkat çeken Perinçeky. Kederoğlu'nun Çath ve Şar, hın'i de yakından tanıdığırn savundu. Pennçek şöyle ds-ıt vam etti: "Şahin ve özel tim- ci ekibin lstanbul'daki kih- rargâhı Kederoğlu'nun TDt garajıydı. Onun ve kardeşi AvşarKederoğhı'nun araba-' lanm,cep tetefotüannıkuHa- myorlardı. Özel timd Ziya Bandırmalıoğlu, Tank' Cmit'le son konuşmavı bu- radan yapü. Tank Ümit bri kontışmadan sonra kaybot- du. Şahin'in kullandığı be- >az Cheeroke jeepin sahibi de Kederoğlu. Şahin'in ko- ruması özeltimciAyhan Ak^ ça da Kederoğlu'nun kızkar- deşinin kiracısı."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle