04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 MART197 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, TSK'nin görev smırlannı aşmadığım söyledi Şeriat irticadır9 tstnbul EaberServisi - Ana- yasa Mahkenesi Başkanı Yek- ta Gingör Özden. Türk Silah- lı K.uwetler'nin olağan görev smıran içinJe bulundugu, on- dan taşmad^ı ve anayasal ku- rum olarak bundan önce ne yapt:ysa oru yerine getirdiği kanısında oduğunu söyledi. Özden, "Bundan önce de, 'Olağanûsti. Hal'i uzatın ya da uzatmaym' önerileri gönderi- yordu. O zanan muhtıra diye algılınmryordu. şündi niye al- güanıyor?"dedi, Özden. şeri- atın din dışJık, hukuk dışıhk, din sömüriisü ve irtica oldu- ğunu vurguladı. Yargıtay ve Danıştay'ın ay- n kurumlarhalinde çalışmaya başlamalannm 129. yıldönü- mü olan "5 Mart Hukuk Dev- leti Günfi" dolayısıyla düzen- lenen toplantıya katılmak üze- re îstanbul Üniversitesi'ne ge- len Özden, son MGK toplan- tısında alınan kararlar konu- sunda "Benolağan buluyonım her şeyi* dedi. Yekta Güngör • Kendisinin kamuoyu önünde yaptığı konuşmalann eleştirildiğine de değinen Özden, "Hem yargı organının üyesi olacaksmız, hem de fildişi kulelerde oturup ülkenin sorunlanndan uzakta duracaksınız. Bu olanaksızdır. O zaman yurttaşlıkla devlet görevi sıfatını bir arada dengelemek için elbette ki bir şeyler söyleyeceksiniz" dedi. Özden, MGK bıldirisinde yer maktan yanalar. Bunu içten- teferde oturup ülkenin sorun- alan "yapünm" sözcüğû için de şunlan söyledi: "Oradaki bfldirtyi tam oku- madun,aynnûsuu bümiyorum. Ama sandığım şudur: Bu yap- tınm, anayasada ve yasalarda bulunan yaptınmlann genekk gûndeme girip uygulanması anlaırundadır. Yoksa, 'Biz, sı- zin ûzerinizde yaptınm uygu- luyoruz' anlanunda olduğunu sanmıyorum. Hiç kuşkunuz ot- masın, ordumuzun üst kade- mesi ve Milli Güvenlik Kuru- hı'nda görev alan komutanlar, ne demokrasi dışı bir istemin, özlemin ve amacın sahibidir- ler, nede kendilerini anayasa ve hukukun üzerindesayıp başka- lanna yaptınm uygulayacak özeDiğe ve geüşigüzeiliğe sap- filde söylüyorum." Yekta Güngör Özden, tstan- bul Üniversitesf nde yaptığı konuşmada hukuksuz devlet, devletsiz hukuk olmayacağını belirterek "Demokrasinin dışı- na çıkma eğüüDİerini, akunla- nnı ve kalktşmalannı elinizden geldiğince demokratikyoUarla önlemeye çabşacaksuuz. Ama baktınız ki hiçbir şey yapamı- yorsunuz,demokrasi dışı akım- lar diktayı kurma egemenüği- ne ve gücüne ulaşryorlar, o za- man elinizden geteni yapacak- suuz" diye konuştu. Kendisinin kamuoyu önün- de yaptığı konuşmalann eleş- tirildiğine de değinen Özden, "Hem yargı organının üyesi olacaksınız, hem de füdişi ku- lanndan uzakta duracaksınız. Bu olanaksızdır. O zaman yurt- taşhkla devletgörevi sdaünı bir arada dengelemek için elbette ki bir şeyler söyleyeceksiniz" dedi. Özden, konuşmasını şöy- le sürdürdü: "Demokrasiyiyık- mak için demokrasiden yarar- lanacaksınız, onlar için sakdın mubah olacak; siz demokrasi- yi savunacakanız, sizin davra- nışuuz günah olacak! Bu anla- yışa da karşıyım. Şeriatın da neotduğu beffi. Hiç kimse debu- rada şeriaû din olarak anlanu- yor. Şeriatdenirken, kadınlan- mızın yürüyüşünde de olduğu gibi, karşı çıküaa, üzerine gidi- len;dinAşÂk,hukukchşıhk,din sömürüsü ve irücadır. Eğri otu- rup doğru konuşalım." Özden aynca son günlerde tartışma konusu olan Anaya- sa'nın 174. maddesinin aynen 4. madde gibi değiştirilemez maddesi olması gerektiğini de sözlerine ekledi. Türkiye Barolar Birliği Baş- kan Yarduncısı Erdoğan Şen- gezer'in konuşmasında, 12 Ey- lül döneminde Anayasa Mah- kemesi üyelerinin komutanla- n kutlamak için huzurlanna çıktığı yolundaki sözlerine üze- rine, Anayasa Mahkemesi Baş- kanı Özden oturdugu yerden "Gitn]edfler,okuyruklubiry*- laiKhr" karştlığmı verdi. Anayasa Mahkemesi Başkanı Özden. toplantı çıkı- şında gazetecilerin sorusu üze- rine de, zamanında Türk Ceza Kanunu'nun 163. maddesinin kaldınlmasına karşı çıktığını kaydederek, gazeteci-yazar Uğur Mumcu'nun da, ölümün- denbirhafta önce kendisine, bu maddenin kalkmasından piş- manlık duyduğunu söylediğini aktardı. Özden, dün DİSK lideri Rıdvan Budak'a bir nezaket nyareti yapü. Budak.Ozden'in,'4 Öz- gür müsüniiz?" biçimindeki sorusunu 'sendi- kal özgüıiüklerin önünde engeller olduğunu' söyleyerek yanıtiadL (HATİCE TUNCER.) RP enerji sektöründe kadrolaşıyorCEMULUTAŞ, Koalisyon hükümetininbüyük ortağı RP, kadrolaşmadasınırtarumıyor. Kamukurum- lannın her biriminde 'kadrolaşma histeri- si'ne tutulan RP, bu uğurda toplumun gü- venliği ve hizmerlerin aksamadan yürüme- si ilkelerini gözardı etmekten çekinmîyor. RP'nin diğer kamu kurumlannda oldu- ğu gibi. kontrolü altındaki TBAŞ'ta dahız- la kadrolaştıgı bildirildi. Refah'm. kurum içinde kadrolaşmaya olancahızıyla devam ederken, enerji santrallannın özelleştiril- mesinde de lslamcı sermayeyi örgütleye- rek ortak havuzda para toplanmasına ve DTP lideri Cindoruk 3MG& Susurluk'u unuttu9 • Milli Güvenlik Kurulu'nda alınan kararlara en sert tepkiyi verenlerden DTP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, 'çok uzun süren müzakerelerin verdiği zihinsel yorgunluk sonucu MGK'nin Susurluk skandalıru unuttuğuna inanmak istediğini' söyledi. İstanbul Haber Servisi - En son yapı- Jan MGK toplantısına en sert tepkiyi gös- terenlerden Demokrat Türkiye Partisi (DTP) lideri Hüsamettin Cindoruk, Mil- li Güvenlik Kurulu (MGK) kararlannda Susurluk skandalına yer verilmemesi ko- nusunda, "Çok uzun bir müzakerenin verdiği bir yorgunluğa bağlanabiKr. Ak- sini kabul etmek istemiyorum" dedi. MGK'nin 28 şubat toplantısında, Su- surluk skandalıyla toplumda sarsılan gü- yen duygusunun yeniden kurulabilmesi için gerekli tavsiye kararlannın alınma- dığı belirtilerek, kurulun, siyasetçilerin kanştığı uyuşturucu kaçakçılığı, faili meçhul cinayetler, başka ülkelerde dar- be girişımleri gibi iddialann yer aldığı söz konusu skandalı bir güvenlik sorunu ola- rak ele almaması 'önemti bir eksiklik' olarak nitelendirildi. MGK'nin, sorunlann sonuçlanna yö- nelik kararlar aldığını belirten DTP lideri Hüsamettin Cindoruk, "28 şubat karar- lannda, Susurluk skandaunın yanında geneklekiyokaduklaradadeğinumenüş- tir. MGK'nin tespitleri doğrudur. Ancak yalnız RP'ye karşı tedbir almak yanhş ohır.lJzunsohıkluolmaz''dedi. MGK'nin varlığının tartışılabileceğini belirten Cin- doruk şunlan söyledi: "Tavsiye kararla- nnın k-eriği. özünde demokrashi konı- mak olmah. Devlet bazı yetkilerini koru- cularla. yasal olmayan birtakım kişilerle paylaşmış bulunuyor. Birtakım oldu bh- tilerte verilen yetkiler kaldınlmalıdır. MGK olaya tek yönlü bakmış, derinine bakamarruştır." 'Basın susturulacak' Susurluk 'taki trafık kazasında ölen ül- kücii katham sanığı Abdullah Çatiı'nın avukatı Önder Aktosun, 28 şubatta ya- pılan MGK toplantısının Susurluk'u ört- bas etmeye yönehk olduğunu öne sürdü. MGK kararlannda Susurluk skandalı- na göndermede bile bulunulmadığına dikkat çeken Aktosun, 28 şubatta gerçek- te kurul üyelerinin anlaşma sağladığmı, bundan sonra yapılacak işin basını sus- üırrnak olacağını iddia etti. Avukat Önder Aktosun, yine 20 mad- delik MGK kararlan arasmda, Terörle Mücadele Yasası'nın 1. ve düşünce öz- güriüğü ile ilgili yoğun tartışmalara ne- den olan 8. maddesinin 'hassasiyede uy- gulanmaa' tavsiyesinin de dikkate değer bulundugunu kaydetti. RP'nin diğer kamu kurumlannda olduğu gibi, kontrolü altındaki TEAŞ'ta da hızla kadrolaştığı bildirildi. Elektrik Mühendisleri Odası Genel Başkanlığı'mn açıklamasında, çok sayıda yöneticinin yanı sıra kurumda görevli 40'ın üzerinde müessese müdûrü görevden alındı. TEK Personeli Yardımlaşma Vakü'nda temizlik işçisi olarak görünen türbanlı kişilerin, TEAŞ bürryesinde sûrekli olarak çalıştıklan belirtildi. söz konusu stratejikkurumlan tümüyle ele geçirmeye çalışhğına dikkat çekildi. Elektrik Mühendisleri Odası (EMO)Ge- nel Başkanlığı'ndan edinilen bilgiye göre çok sayıda yöneticinin yanı stra kurumda görevli 40'm üzerindemüessese müdürügö- revden ahndı. TEK Personeli Yardımlaşma Vakü'nda temizlik işçisi olarak görünen türbanlı kişilerin, TEAŞ bünyesinde sürek- li olarak çalıştıklan belirtildi. EMO'dan alı- nan bilgiye göre Refah Partisi'nin Türkiye Elektrik Uretim A$ (TEAŞ) Genel Müdür Yardımcılığı'na getirdiği Kemal Çabşkan ile birlikte, siyasi kadrolaşma hız kazandı. EMO Genel Merkezi'nın yaptığı tespit- lere göre çok sayıda teknik vasıflara sahip idarecinin yerlen değiştirilerek pasifize edilirken, Anadolu'daki 40'ın üzerinde mü- essese müdürü de görevden alındı. TEAŞ'ta aynca Başbakanlığın tasarruf tedbirleri gereği yeni kadro açılmamasına ilişkin genelgesi, TEK Personeli Yardım- laşma Vakfi aracıhğıyla delindi. EMO Ge- nel Merkezi'nin verdiği bilgiye göre öıa- leye çıkanlan santrallann birim fıyat kitap- lannın satışının yapıldığı TEK Personeli Yardımlaşma Vakfi'nın, aynı zamanda TE- Jandarmadan uyuşturucu şebekesine darbe Sakarya Jandarma Alay Komutanı Albay Haydar Aksu'nun yönetiminde, Hendek ilçesine bağh Lûtfiye Köyü'ne düzentenen operasyonda, Arif Alkan'a ait çiftÛk evinde dış piyasa değeri 50 milyar olan 50 küo saf eroin ele geçirüdi. Olavla ilgfli Burhan, Suat, Namza Baskın ik Necati Düz ve thas Ekmekçi gözahına almdı. Sanıklarla biıükte bir tabanca da ele geçirildi Şırnak'ın Siiopi Uçesndeld Habur Sınır Kapısı'ndan Türkiye'ye tek başına giriş yapan Halil Tekkuş'un kııllandığ» 27 HY 932 plakab otomobilin gizti böbnelerinde de 8 Idlo baz morfin bulundu. Gebze'de Kocaeü Emniyet Müdûrlüğû Narkotik Şube eldpleri düzenkdilderi operasyonda Ercan Gür'ü 5 kilogram saf morfink birlikte yakaladj. (Fotoğraf: İLHAN UYGUN) AŞ kurumuna bağlı binalann temizlik iş- lerini üstlendiği belirtildi. Vakıf bünyesin- de temizlik işçisi olarak çakşıyor görünen çoğu türban ve tesettürgjyimli kişilerin, sü- rekli olarak TEAŞ'ta çalıştıklan, faturamn TEAŞ'a temizfikişieri' olarak gönderildi- ği ve buyolk genelgenin delindıği iddiaedil- di. EMO Genel Başkanı Asnn Rasan'ın gazetemize yaptığı açıklamaya göre TE- AŞ'ta yerleri değiştirilerek pasifize edilen görevlilerle onlann yerinepartiye daha ya- kın olduklan içingetirilen görevlilerin isim- leri şöyle: Ataman Kıbc, Orta Anadolu Işletme Grup Müdürü'yken eğitim uzmanı yapıl- dı. Kılıç'ın yerine Kastamonu Şebeke tşletme Grup Başmü- hendisi Cevat Saafli getirildi. Güran Kalaycüar. tletim Hatlan Işletme Bakım Müdü- 'Hfyitçti,'ycriiie üAianlik üla- "tn îletihıTtatlart bimâyah ttst mfihendisi Sinan Yıkhnm ge- tirildi. Gaziantep Işletme Ba- kım Müdürü Ahmet Karayt- hn'ın yerine Hasan Sami Ak- yürek getirildi. Görevden alınan Çevre Da- ire Başkanı Yalçın Bafcu mah- keme karanyla yeniden göre- ve iade edildi. Ancak Balcı, yine görevden alındı, yerine ÇİTOSAN'dan kimya mühen- disi Ahmet Karamustafaoghı- getirildi. MetinÇebi Akköprü Elekt- ronik Müdürlüğü'ne vekalet ederken, yerine daha kıdemsız olan Ahmet Aktepe getirildi. Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ'de (TEDAŞ) yapılan görev değişiklilderi ise şöyle: lh/as Oruç, Ticaret Dairesi Başkanı görevınden uzmanhk seviyesine getirilerek tenzil-i kıdeme uğraüldı. Yerine, Yem Sanayii'nden Sabri Şimşek getirildi. Mustafa Öztürk Malzeme Dairesi Başkanı iken, yenne Iğdır Müessese MüdürüÖmer FarukGültekin. lnşaat Dairesi Başkanı SeJahartin Elbaşı'nın yerine Eneni Bakanlığı Müs- tesan Uğur Doğan'ın damadı olduğu öne sürülen Ahmet Ak- çaygetirildi. EMO Genel Baş- kanı, ülkeiçinkritikolan TEAŞ ve TEDAŞ gibi kurumlarda kadrolaşmanın istenmeyen sonuçlara yol açabileceği uyansında bulundu. Cevre Koruma Platformu Siyanürle altm üretimine karşı güçbirliği çağnsı tZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Çevre Koruma Platformu adı alunda bir araya gelen Ankara merkezli çeşitli der- nek, meslek odalan ve sendikalann yer aldığı 60 kuruluş, Bergama köylüleri- nin altın madenciliğine karşı verdikle- ri mücadeleyi desteklediklerini bildirdi- ler. Çevre Koruma Platformu'nu oluş- turan kuruluşlar, başta Eurogold Ma- dencilik olmak üzere siyanürle altın üretmek isteyen tüm şirketlerin faali- yetlerinin durdurulmasmı istediler. Çevre Koruma Platformu tarafvndan yapılan ortak basın açıklamasında, Ber- gama'da yöre halkı ile çokuluslu Euro- gold Madencilik AŞ arasmda siyanür- le altın üretimi konusunda 1990'lı yıl- lardan beri amansızbir yaşam ve demok- rasi mücadelesi sürdüğü vurgulandı. Bergama köylülerinin kendi topraklan üzerinde siyanürie altın elde edilmesi- ni istemediklerini, 12Ocak 1997'de ya- pılan yüksek katılımh halk oylamasın- da oybirliği ile gösterdikleri belirtilen açıklamada şöyle denildi: "Anayasa, ulusal yasalar ve uluslararası sözleşme- fer, yöre haDanmçevre koruma ve yaşam hakkuıı güvence altına almışür. Buna rağmen Bergama'da siyanürle altın üre- timine izin verilmiş olmasını bir hukuk devietinde kabullenmek olanaksızdır. Dünyada siyanürle altın üretiminin in- san ve çe\ re üzerindeld ohımsuz etküe- ri sayısız örneklerle görühnüştür. Siya- nürle altm üretimi Avrupa Birliği ülke- lerindeyasaklanırken, attm üreticisi ço- kuluslu şirketlere ülkemizin kapılan ar- dına kadar açümışür. Cumhurbaşkanı Süleyman Demırel'in Toprak Yıh ilan ettiğive Dünya Ormancüık Kongresi'nin Türkiye'de düzenleneceği 1997 yıhnda topraklarnmzveonnanlannuzbüyük bir felaket ilekarşı karşıya bulunmaktadu-. 1 ' Öte yandan 22 sendikanın Bergama temsilcileri tarafindan oluşturulan Ber- gama Çalışanlar Meclisi, 'doğanın göz göre göre tahrip edihnemesi' için, siya- si partilere ve demokratik kitle örgütle- rine siyanurle altın madenciliğine kar- şı mücadelede güç birliği çağnsı yaptı. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Medya-Politika Çoğu perşembeleri olduğu gibi fugün de bir ki- taptan söz etmek istiyorum. Mehmet Sağnak'ın Eti Kitaplan arasmda yayımlanan "Medya-Politika" (1983-1993 Arasmda Medya-Politikacı llişkileri) başlıklı kitabı, sanıyorum bu alanda yaptlan çok ender araştırmalardan biri. Aslında bu kitap, Meh- met Sağnak'ın 1996'da kaleme aldığı doktora te- zinin gentşletilmiş ve gözden geçirilmiş bir biçimi ve fazla bir katkım olmamış bile olsa; bir insanın, danışmanlığını yaptığı bir kitap hakkında yazı yaz- ması, belki biraz yadırgatıcı oluyor. Ancak "belli pi- yasa ilişkileıi" içinde olmayan her şeyin ve herke- sin geri plana atıldığı ve hatta unutturulduğu bir or- tamda, böylesine büyük emek ürünü bir çalışma- nın tanıtımına, bir ötçüde katkıda bulunmak istiyo- rum. Medya-Politika, "Giriş" bölümünü izleyen beş bölüm ve sonuç bolümünden oluşuyor. Kitabın so- nunda, yararlanılan kaynaklar geniş bir biçimde ve- rildiği gibi, üzerinde biraz durmak istediğim bir de "önsöz" var ki; çalışma özellikle bu "önsöz'de gü- nümüze uyarlanıyor. "Medya, tabii ki bütün dün- yada olduğu gibi Türkiye'de de tartışılryor, tartışıl- malı" (s. 7) diyor Mehmet Sağnak. Ve ekliyor: "Ancak, Türkiye'de özellikle 12 Eylül darbesin- den sonra iş tartışma boyutundan çıktı ve acıma- sız bir çıkar savaşına dönüştü. Nasıl dönüşmesin ki? 'Degişim', 'tdeolojiter öldü', 'yaşasm bireysel öz- gürlük', 'iş bitiricilik'. 'çağ atlama' ve 'köşe dönme' gibi sloganlaria vahşi kapitalizm bütün kural ve ku- rumlanylayerieştirilmeye çalışıldı. Bu 'yeni düzen', demokrasinin 'olmazsa olmaz' koşulu gibi sunul- du. Bu ortamda devlet kaynaklannı denetimlerinde tutan politıkacılaria medya patronlan, çıkarlannın uyuştuğu noktada işbirtiğine gitti, çıkartar uyuş- madığında da birbihnin amansız düşmanı oldular. Çıkar savaşı, gazetecilik mesleğinin bütün ahlaki değerterini attüst etti" (s. 7/8). Onsöz'de değişik medya gruplannın ve özellik- le Doğan Grubu ile Sabah (Bilgin) Grubu'nun siya- setçiler çerçevesindeki ilginç çatışmalannın çarpı- cı örnekleri sergileniyor. Özellikle Aralık 1995'te Tansu Çiller'i destekleyen Sabah Grubu ile Me- sut Yılmaz'ı destekleyen Doğan Grubu'nun gaze- telerinin manşetleri karşılaştınlarak, bu konudaki ta- vırlan net bir biçimde ortaya konulmuş. "... Bire bir tanık da olsam, olaylann perde arka- lannı da bilsem, belgelenemeyecek hiçbir ömekse- çilmedi. Elbette olması gereken de buydu..." di- yen Mehmet Sağnak, daha sonra 1995'te medya- daki değişim ve geiışmeleri ele altyor ve kamu ku- rumlannın kimi harcamalannı ırdeliyor. Bunlar ara- sında özellikle 1995 seçımlerinde aday olan Ziraat Bankası Genel Müdürü Cihan Paçaa'nın durumu ilginç. Cihan Paçacı, aday olduğu ve seçildiği Ela- zığ'daki yerel gazete ve televizyonlara, yanm mil- yar liralık ilan vermiş. Tabii Ziraat Bankası'nın ilanı. Bir başka ilginç örnek, Özelleştirme Idaresi Başkan- lığı oluyor. Bu kurum, özelleştirme hakkmda yaptı- ÖJ tanıtımamaçh yayınlar için 1995 yılında harca- dığı paranın yuzde 67'sini, seçimlerden hemen ön- ce kullanmış. Yüksek Denetleme Kurulu raporuna göre 1995'de yap4İan 113 milyarlık ilan harcama- lannın 76 milyar lirası Aralık 1995'in ilk iki haftasın- da harcanmış. Mehmet Sağnak bu konuya değin- miyor ama acaba bu harcamalann Ufuk Söytemez'le bir ilgisi olabilir mi?.. Onsöz'de güncel sayılabilecek bu bilgileri akta- ran Mehmet Sağnak'ın kitabının 1. bölümü "1983- 1993 Arasında Türk Basını" başlığını taşryor. Bu bö- lümde gazeteler, dergiler, haber ajanslan, televiz- yonlar ve radyolar; önce tek tek tanıtıldıktan son- ra, aralanndaki rekabet, tiraj, rating, promosyon vb. konular ele alınıyor. Gene bu arada "basınınsay- gınlığı" irdelendiği gibi, dağıtım sorunlan ve basın- daki sendikasızlaşma konuları üzerinde duruluyor. "Medya, Iktidar, Partiler ve Meclis" başlığını ta- şıyan 2. Bölüm'de konular önce medya, sonra da siyasetçiler açısından ele alınmış. Bu bölümün ba- şına koyduğu Pierre Lazareff'ın bircümlesini çok anlamlı buldum: "Demokratikbirrejimde basınya- lan söylerse, rejim de ölüme mahkûm olur..." Kitabın 3. bölümü, "Basın Özgühüğü" adını ta- şryor. Bu bölümde anayasa ve basınla ilgili diğer ya- salar ele alınarak gazetecilerin yasalar karşısında- ki durumu irdeleniyor. "Seçim Kampanyalannda Medya" başlığını ta- şıyan 4. böiümde, medyanın seçim kampanyalan sırasında nasıl kullanıldığı inceleniyor. Özellikle "aday imajı", "gündem be/irteme", "gündem/de- ğiştirme"ve "seçimleri izleme" başlıkları altında il- ginç görüş ve olaylar sergileniyor. Benim en çok il- gimi çeken bölümlerden biri, genellikle üzerinde pek durulmayan "Medyanın Mali Yapısı" başlıklı bö- lüm oldu. "Teşvik ve Krediler" ve "Reklam Gelirle- ri" konuları çok ilginç olduğu gibi, medyanın halka açılması sorunu da genişliğine irdeleniyor. Mehmet Sağnak'ın bu kitabının çokyarariı bir ça- lışma olduğunu düşünüyorum. Bu kitaptaki bö- lümlerin, ilerde bağımstz ve daha geniş kapsamlı çalışmalara zemin oluşturmasını umut ediyorum. Türk-ls'te imza gerginliği Toplusözleşme töreninde hükümetten gövde gösterisi ANKARA (CumhuriyetBürosu)- Şe- ker-tş'in ardmdan Demiryol-Iş de, yüz- de 15 'lik iyileştirmenin üzerine ilk 6 ay yüzde 38, diğer dönemlerde de aylık enflasyon artışına göre ücret zammı ön- gören sözleşmeyi imzaladı. Türk-lş yö- netiminden hiç kimsenin katılmadığı sözleşme töreni hükümetin gösterisine dönüştü. Şeker-lş ve ve Demiryol-lş'in, bağlı olduklan Türk-lş'e bilgi vermeden ücretlerdeki kayıplan gidermeyen top- lusözleşmeye imza atmalan gerginliğe neden oldu. Olkenin kanını emmekle suçladığı iş- çilerin, "Türkiye seninle gunır duyu- yor" sloganlanyla kürsüye çıkan Başba- kan YardımcısıTansu Çiller, eşel-mobil sistemi öngören sözleşmeyi devrim ola- rak nitelendirdı. Çiller, "Büyük Ata- türk, cumhuriyetin kuruluşunu işte bu tarihi garda ilan etmiştL Çilekeş evlaüa- nnun bu toplusözleşmeyi burada imza- lamalan en büyük haklandır" dıyerek gaf yapü. Çiller, TBMM'de Halk Fırka- sı'nın önerisi üzerine kabul edilen cum- huriyetin Ankara Gan'nda ilan edildi- ğini savundu. Tören sırasında atv ve tnterstar kame- ramanlanna su aülmasınm ardmdan atv muhabiri, Çevik Kuvvet görevlilerince tartaklanarak gözaltına alınmak istendi. Demiryol-tş Genel Başkanı ve Türk-lş Genel Mali Sekreteri EnverToçoğluıse, sözleşmenin 'Türkiye'nin toplu pazar- uk sürecinde devrim' olduğunu savun- du. Toçoğlu'nun konuşmasını, işçile- rin, tt lste sözleşme, işte başkan", u Vur vur inlesin. Bayram Meral dinlesin" slo- ganlanyla kesmeleri dikkat çekti. Türk-lş'te, Demiryol-lş ile Şeker-lş'in imzaladığı toplusözleşmelerde genel merkezin by-pass edilmesinden ötürü gerginlik başgösterdi. Kayıplann giderilmesi için yuzde 138 ile yüzde 146 arasında artış gerektiğini bildirmesine karşın Şeker-lş ve Demir- yol-lş'.in imzaladığı sözleşmeyi geri bu- lan Türk-lş, Başkanlar Kurulu'nu An- kara'da 10 mart pazartesi günü olağa- nüstü toplayacak. Şehit polis toprağa verildi Beşiktaş'taki silahh çauş- madaşehitolanpoHs mcmu- ru Tuncer Mustafaoğju, İs- tanbul Emniyet Müdürlü- ğü'nde düzenlenen cenaze töreninden sonra Edimeka- pı Şehitiiği'ndt' toprağa ve- riML Evli ve 3 çocuk babası olan Tuncer Mustafaoğ- lu'nuncenazetörenine kaü- lan Orman Bakanı Halit Dağh, İstanbul EmniyetMü- dürü Ramazan Er, İstanbul Cumhuriyet Başsav cısı Fer- zan Çitici ve İl,Jandarma Komutanı Baki Onuriubaş, şehit polisin ailcsi ve yakın- lanna başsağhğmda bulun- du. Şehit polis memurunun Türk bayTağına sanh naaşı, cenaze nanfazı için dahason- ra Faüh Camii'ne götürüldü. Cenazenin Fatih Camii'ne götürülüşü sırasında, büyük birTürkbayrafıahında top- lanan ülkücüler tekbir geti- rerek çeşitli sloganlar atn. Mustafaoğlu, cenaze nama- zının ardmdan Edirnekapı ŞehHtiği'nde toprağa verOdL (Fotoğraf: KUBİLAY TÜNTÜL)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle