27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 MART 1997 PAZARTESİ HABERLERIN DEVAMI ıstanbul Edime ÇB 4 Sinop PB 5 Samsun Çanakkale PB 7 Trabzon Kocaeli K 4 Giresun Izmir PB 10 Ankara K 0 Manısa Aydın PB 10 Konya PB 2 Denizli PB 12 Eskişehir K 2 PB 7 Sıvas K 0 Zonguldak K 2 Antalya PB 12 Kars Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siırt Hakkâri Van HB PB K Y K Y K K 11 12 6 7 7 7 -1 1 K -2 Yurdun kuzey ve otoğu kesimleri çok bulutlu, Marmara'nın doğusu, Karadenız, iç Anado- lu'nun kuzeyi ile Doğu ve Güneydoğu Ana- dolu bolgeıen yağışlı, öteki yerier az bulutlu geçecek. Yağışlar Karadenız kıyıları tle Güneydoğu Anado- lu'da karta kanşık yağ- mur, öteki yerierde kar şeklirvde olacak. ÂV RIIP1 Londra Paris Roma Beriin Amsterdam Madrid Sofya Brükse! Y Y Y ÇB ÇB PB PB ÇB 1b 14 16 8 10 23 1 11 Budapeşte ÇB 9 Münih Atina Mılano Oslo Helsınki Stockholm Beigrad Vıyana Bonn ÇB Y Y ÇB PB PB ÇB ÇB 11 19 5 -1 2 5 3 9 ^s^mfvspsğp Moskova Aşkabat Almatı Taşkent Bakü Bişkek Tiflis Kahire Şam ÇB PB Y PB Y Y Y ÇB Y 0 23 12 20 10 11 8 20 17 f*\ Parçalı bulutlu : SlSİI BUutb k Çok bulutlu ı Yağmjrtu Kartı , Gck guuttülü G U N C E L CllNEYTARCAYTREK • Baştarafi 1. Sayfada Toplum ne bekliyor? Bir parti liderine umut bağ- lamayı, güven duyup arkasına takılmayı... Hadi, gösterin bir parti lideri ki toplumu geleceğin umut kapılanna taşıyarak yeni ufuklar açabilsin, halkının yüzünü güldürebilsin. Nerede!.. Içimizden biri günümüzdeki siyasal kişilerle kişi- likleri tartıştığımızsıradaOsmanlı tarihinden bir bö- lümü anımsatan bir sözcük kullandı: "Fetret" dedi. Açıklaması gayet basit. "Günümüzde her kafa- dan bir ses çıkıyor. Tıpkı Yıldınm Beyazıt'/n Tı- mur'a yenilmesinden sonraki 4 şehzadeli Osman- lı dönemi gibi." Eh, doğrusu benzetme bir açıdan doğru. Örne- ğin, Doğan Güreş'i alalım... Partisi var, arkasında grubu yok. Gardıropta ünıforması var, arkasında asker yok. Parti parti gezdikten sonraki son demeci müthiş! MGK kararları uygulanmazsa ne olacakmış, biliyor musunuz? Hükümet istifa edermiş. Çünkü efen- dim; DYP'nin, muhalefetin, medyanın projektörie- ri çevrilmiş hükümetin üzerine. Bir ölçüde -DYP vurgulaması hariç- dikkate alı- nacak sözler. Ama şu cümle neyin nesi? "Doğan Güreş Paşa 'nın da projektörieri çevrilmiş." Yanlış okumadınız. Bu son cümle de Doğan Gü- reş'e ait. Breh, breh! Anasının kuzusu Belki bilgi vermek, belki kendine yakıştırdığı "VIP havası"n\ sürdürebilmek için Geneikurmay'dan is- tediği "randevuya" nangi nedenlerden olumlu ya- nıt alamamış acaba? Gerekçe basit: Genelkurmay Başkanlığı'ndan emekli olanlar dahil hiç kimse TSK adına davrana- maz, konuşamaz! Gelelim ikinci örneğe: Bir iki gün önce sürekli "çekici haber arayan" gazetecilerımizden biri, Şa- ibe'nin bir numarası Necmettin Cevheri den kimi cümleler aktardı. Cevheri "Bugün sistem tıkanıyor, demokrası dı- şı sözler kulislere yayılıyorsa, siyasi inandıncılığın eksikliğindendir. Eğervatandaş, bir siyasi kişiya da kuruluşa inancını kaybederse, o iş biter" diyor. Amma velakin "o iş -sayesinde- bitmiyor". Şa- ibe Hanım, Cevhen'nin engin deneyimlerinden, Ekinci Hasan Bey'in düzenlediği desteklerden ya- rarlanarak "inandıncılığını çoktan yitirmiş", hâlâ ayakta! Üstelik demokrasi havarisi, laik cumhuriyetin ko- ruyucusu, TSK'nin "desteklediğini yayarak" de- mokrasimizin öncelikli savunucusu! Öyleyse, Cevheri ne demeye getiriyor? Sistemin tıkanışında isim vermeden siyasal inandırıcılığını yi- tiren Şaibe Hanım'ı mı sorumlu tutuyor? Bizdekı umuda da kitaksi! Cevheri'nin başta söy- lediğı ile konuşmanın sonunda öne sürdügü "de- rin düşünceler"ir\ ne hedefi, ne de gerçekçi bir amacı olmadığını, kişiliğini bilen eskiden tanıyanla- rı anlatıyor. Kamuoyu, üstelik Şaibe Hanım'ın 2000'li yıllarda da başımızdan ayrılmayacağını, dertli ve sevinçli günlerinde telefon muhabbetini esirgemediği kimi yazarlardan öğreniyor. Yazarımızın anlattığına göre Şaibe, "siyasete iki 'misyonu' gerçekleştirmek için girmiş. Biri AB'ye Türkiye'yi tam üye yapmak... Öteki ise' merkez sa- ğı birleştirerek' kalıcı siyasal istikrar sağlamak." Oysa, önceki açıklamalarda AB'nin Türkiye'yi 2000'lerde tam üyeliğe uygun bulduğu öne sürü- lüyor. Son günlerde sağdaki soldaki önemli görüşme- lerde "hevesTni yineliyor. Merkez sağı birleştirmek! Ne ki yolundan yordamından bihaber görünüyor. Merkez sağda DYP ile ANAP'ı birleştirmek mı ıs- tiyorsunuz? Öncelik ve ıvedilikle tek çare; Şaibe Hanım'ın aradan çekilmesi! Bütün bunlar olmayacak duaya amin demek gi- bi bir şey. Bu nedenle insanın merakı başka konulara kayı- yor ve Kartalkaya doğumlu Şaibe'ye armağan edi- len süt kuzusunun akıbeti üzerinde yoğunlaşıyor. Hani şu, "bakanhğa ait bir hizmet aracıyla" Ku- şadası'ndaki Pelister Teyze'den ucuza hamhum edilen çiftliğe giden kuzu. Anasını. ı kuzusu! Refah Partisi ö£ke saçıyor• Baştarafi 1. Sayfada dede Abdülhamit'e övgüler yağdırdı ve popçulara "adikfi" dedi. RP'nin "Sevgjve kardeşflk" adı altmda düzen- lediğı bir başka gecede de "mermiE, ıüşanh,hedeftr marşlar söylendi. Kar- deşlik gecesinde konuşan RP'li Bele- diye Başkanı Gökçek de "medayaya" saldırarak "68 kuşağı komünistferin, halka kurşun akanlann medyayı yö- nettiğini'' iddia etti ve "Medya şimdi de ekrandan kurşun sıkıyor" dedi. Başbakan Necraettin Erbakan ko- nuşmalanyla, tavırlanyla demokrat, laık, insan haklanna saygılı görünmek ıstese de Refahlılar liderlerine aksine her fırsatta "kin kusmaya** devam edi- yorlar. UBA'nın haberine göre Istan- bul'da RP Eyüp Ilçe Teşkilatı tarafin- dan organize edilen "Çanakkale Şe- hitlerini AnmaGecesrnde Atatürk'ün adı yine hiç anılmazken, RP Denizli Millenekıli Ramazan Yenidede'nüı sisteme yönelik sert konuşmalan dik- kat çekti. Önceki gece Birlik Dûğün Salo- nu'nda gerçekleşen vepartininilçeyö- neticilerinin de hazır bulunduğu gece- ye katılan Izmir ve Denizli eski müf- tüsü RP Denizli Milletvekili Ramazan Yenıdede, yaklaşık 1.5 saat süren bir konuşma yaptı. Çanakkale savaşlannı anlatırken bir kez bile Atatürk'ün adı- nı arünayan Yenidede, bunun yerine "Ulu Hakan, cennet mekân" diyerek bahsettiği Abdülhamit'e övgüler yağ- dırdı. Türkiye'de şu an Hak ile batılın çok ciddi şekilde savaştığını ve yapıl- ması gerekenin Allah'a dönmek oldu- ğunu söyleyen Yenidede. "Biz dava- mızdan vazgeçecek değiliz. Gerekirse bu yoida öüneye de haztnz" dedi. Basirelsiz yönetıcılerin ülkeyı rezıl rüsva ettiğini öne süren Yenidede. "Bugün ülkemizde fahişeye fabişe di- yemezsiniz, suçtur, şahsiyetini ve şere- fini zedelemis olursunuz. Hangi şeref- se? Onun adı fahişe değil hayat kadım- fhr. Yinesizfuhuşa fiıhuş diyemezsiniz, onun adı aşk yapmakbr" diye konuş- tu. Yenidede, bu arada kendisinın yaz- dığı "Ağlayan Yülar" isimli şiiri de okudu. Yenidede'yi ve bazı dinleyici- leri ağlatan şiirin en dikkat çekici mıs- ralan şöyle: "Birbirini kovaiar baharlar, kışjar, yazlar/ Başörtüsü ba^ından zorla ab- nan lazbtr/ Şuiffetstz güruhun taUhine ağhyor/ Minaresi pastutmuş Ayasofya/ Cenabet insanlardan tiksinerek ağb- yon" Kendisini dinlemeye az sayıda insa- nın gelmesini de eleştiren Yenidede, "Şimdi Evüp'ün en kaUbahk salonu- na bir pop şartoası getirseterdi o saJon insan aknayacaktL Sahne>e bir sidikü çıkaracaklardı,etrannatencere,tabak, kazan ne varsa ko>acaklardL O, onla- nn arasında vatıp tepinecekti. Bunun adına da müzik deniiecekd" dedi. Ankara'da da RP Mamak Ilçe Teş- kilatı'nın düzenlediği "Sevgi ve Kar- deşük Gecea" de ilginç görüntülere sahne oldu. Mamak Düğün Salo- nu"nda spot ışıklan altmda sahneye çı- kan müzık grubunun solisti Mehmet Erdoğan sözlenne, "Nişan aldıktan sonra. mermi namludan çıkuktan son- ra hedefe ulaşması an mesetesidir'' di- ye başladı. Bu sunuşun ardından, "Zafere zaie- rr az kaldı zafere/Gevşeme^io, üzül- me>in ha>di gençler zaferc/Erbakan'la birlikte havdi gençler zafere/Liderleri Erbakan/Korkmuyoıiar dünya- dan/Halka sö/ vermiş onlar.adım adım zafere/HOaL başak altında toplanmış tüm kardeşler/Halka söz vermiş onlar adımadımzafere" marşı söylendi. Ge- ceye katılan Ankara Büyükşehir Bele- diyesi'nin RP'li Başkanı Melih Gök- çek de bir konuşma yaptı. Gökçek "Medyanın ekrandan kurşun aktıg»- nı" belirterek şunlan söyledi: "Sebep, akan hortumlannı kesmemiz. Bunun için üstümüzegebneye başladılar. Rant çevreierinin çogunun eünde gazete, te- lcviz>onvar. Devamlıolarak bunlarbi- ze sakünyor. Görevleri bu. Bize saldır- mayıorganizeetmekiçinradyo.televiz- yonlan kullanıyorlar. Bunlann başın- da da 68 kuşağı var. 68 kuşağı denince, komünistiikten içeride vatan adamlar akla geliyor. O dönemde içeride yatan bu adamlar, miDete kurşun sıkan bu adamlar, şimdi de ekrandan kurşun sıkıyor." Gökçek aynca partilere de değinerek CHP'nin önümüzdeki ilk seçımde sandığa gömüleceğini. ANAP'ın büyük bir kaos içinde ol- duğunu söyledi. Gökçek ANAP'm ayakta durabil- mesinin tek koşulunun da RP'ye katıl- mak olduğunu belirterek "ANAP, Mesut'un sayesinde sokru otdu" dedi. ANAP içinde Mesut Yılmaz'a karşı muhalefet olduğunu belirten Gökçek, "ANAP'ın avakta durabümesinin tek şarn RP ile ciddi bir çahşma içine gir- mesidir" dedi. Maliye Bakanı Abdüllatif Şener de gecede yaptığı konuşmada, RP'nin çizgisinde hiçbir değişiklik olmadığını söyleyerek, 28 yıl önceki misyon- lannın bugün de aynen sürdüğünü an- lattı. RP Ankara Milletvekili Ersön- mez Yarbav. ANAP lideri Mesut Yıl- maz'ın bazen milliyetçi sola, bazen de demokratlara yakın olduğunu, bazen de darbecilere mesaj yolladığmı an- latarak Yılmaz'ın bututumunu eleştir- dı. MIT hâlâ sııskun H Baştarafi l. Sayfada yon, telefon görüşmeleri üzerin- de yaptığı incelemede de Çakı- cı'nın öldürülmeden bir süre ön- ce Mumcu cınayetiyle ilgili ola- rak bildiklerini açıklayacağını söyleyen ülkücü Tevfik Ağan- so\ 'un eşinin üzenne kayıtlı tele- fonla bir görüşme yaptığını belir- ledi. Komisyona mektupla ihbar- da bulunan yazar Ümit Oğuztan ıse Mumcu'nun, MKE'de seri nu- maralan silinen 100 bin adet sila- hın Kürdistan Demokrat Partisi lideri Mesud Barzani'nin güçle- rine verilmek üzere Kuzey Irak'a geçinldıkten sonra PKK'ye satıl- dığına ilişkin dosyayı ele geçirdi- ği için öldürüldüğünü ileri sürdü. Jandarma lstihbaratçısı Hüse- yin Oğuz da, komisyona bilgi ve- rirken, cinayette kullanılan C-4 ti- pi bombay\ ŞişkoTekintakma ad- lı Tekin Coşkuner'ın Malatya'da- ki evinde gördüğünü söyledi ve bu kişinın suikastta rol aldığını savundu. PKK itirafçılan Murat Demir ile Murat tpek'in ifadele- nnın ıse yazar Lmıt Oğuztan ile istihbaratçı Hüseyin Oğuz'un id- dialannı doğrulaması dikkat çek- ti. Tutanaklara göre, Murat De- mir ve Murat ipek, cuıayetin ay- nı zamanda Iran istihbaratına da çahşan, ancak asıl bağlı olduğu yerin MtT olduğunu belirttikleri Velit Hüseyin tarafından gerçek- leştirildiğini savundular. ltirafçı- lar. Velit Hüseyin'in MİT Kontr- Terör Daıre Başkanı MehmetEy- mür ve eski MlT'çi KorkutEken ile yakın ilişki içinde olduğunu ilen sürdüler. Velit Hüseyin'in, cınayeti gerçekleştirirken özellik- le Islami inançlan ağır basan ba- zı polislerden de destek gördüğü- nü savunan itirafçılar, Hüseyin'in Mumcu'nun arabasına 3 bomba- yı yaklaşık 1.5 saat sürede taktı- ğını. daha sonra da elini kolunu sallayarak oradan uzaklaşUğını anlattılar. Bütün bunlan Velit Hü- seyin'in kendilerine itiraf ettiğini kaydeden itirafçılar, bunun nede- ninin de yurtdışma kaçacak ol- manın rahatlığı olduğunu söyle- diler. ltirafçı Murat Demtr, Velit Hü- seyin'i Kuzey Irak'taki Zaho kampına kadar götürdüklerini ve Ebu Gohan adlı o dönemdeki kamp sorumlusuna teslim ettikle- rini söyledi. Demir, Velit Hüse- yin'i Zaho kampına götürürken kendilerine JİTEM'li Kadir Ka- rataş ile Taşkm adlı uzman çavu- şun da eşlik ettiğini belirtti. PKK itirafçılan da, Mum- cu'nun çeteyi çözdüğü ve MKE'de seri numaralan silinen 100 bin silahın Barzani güçlerine bazmorfin karşılığı satıldığına ilişkin dosyayı ele geçirdiği için öldürüldüğünü söylediler. Mum- cu'nun avukatı Emin Değer de, komisyona bilgi verirken, "Sflah- lar ortada. failler beüi, ama dna- yet aydınlaülamıyor. Çünkü ucu geJip kontrgerillaya davanıyor" dedi. Polısin araştırma, ınceleme yaptığını ve bir yere kadar gidip orada kaldığını kaydeden Değer şunlan söyledi: "Ben Mumcu ci- nayetinde lran baglanösı olduğu- na da inanmıyorum. Çünkü tran baglanös oisaydı CL\ hemen or- taya çıkanrdı. PKK de yapmış olamaz. Öyle oisaydı de\1et orta- yaçıkannh.Çalısüpürgeshie top- lar gibi delil topluyorlar. sonuç ahnmasm diye çahşıyorlar." TB- MM ıVİumcu Cinayetinı Araştır- ma Komisyonu'na bilgi veren emniyet mensuplan ve MtT kö- kenlilerin ellerinde hiçbir kanıt bulunmadığını söylemelerine karşın ısrarla cinayetin yurtdışı bağlantılı olduğunu söylemeleri ise şaşntıcı bulundu. Emniyet Ge- nel Müdürlüğü Sağ ve Dış Terör Masası Şefi HajTettin Özdemir. soruşturma sırasında cinayetin îran bağlantılı olduğuna dair bul- gular ortaya çıktığını ama delil bulunamadığmı söyledi. Hakkın- da cinayetle ilgili iddialar bulu- nan MİT Kontr-Terör Daire Baş- kanı Mehmet Eymürde, "Aradan çok senekr geçti, bir şey çıkmaz" derken, suikastın lran-Suriye-I- rak bağlantılı olabıleceğini söyle- di. Eski Emniyet Genel Müdürü Yılmaz Ergun da. aynı şekilde kendisine o dönemde verilen bil- ginin lran kuşkusunu içerdiğini söyledi. Emniyet Genel Müdürlü- ğü îstihbarat Daire Başkan Yar- dımcısı Hanefı Ava da, cinayetin lran bağlantılı olarak işlendığin- den emin olduğunu söyledi. MİT, Susurluk'tan sonra Uğur Mumcu komisyonuna da bilgi ve belge vermekten ısrarla kaçını- yor. Komisyonun bilgisine baş- vurmak üzere komisyona çağırdı- ğı MİT Müsteşan Sönmez KSk- sal, bir yazı göndererek. "MTT'in elinde cinayetile bilgi ve belge yok. Cinavet ile ilgili bilgileri Ankara DGM Başsavcıhğı'ndan alabinrsi- niz"dedi. Köksal. komisyonun ıs- rarlı talebi üzerine bu kez de ko- misyona cinayetle ilgili bilgi ve- recek adamı bulunmadığını bil- dirdi. Buna karşın, MÎT Kontr-Terör Daire Başkanvekili Mehmet Ey- mür'ün komisyona bilgi vermesi dikkat çekerken. "MtT,Hiraiçıla- ruı ve Ava'nın ifadelerinde cina- yeti işlemekie suçlandı. Tüm ifa- deler,rina>«tiMI l'in işledigi ><o- lunda buieşiyor. MtT bunlan ya- nıtlamak için Eymür'ün komis- yona konuşmasına izin vermişoJa- bfflr" dedıler. Basbakan Erbakan 'İmam-hatiplerin orta hsmını kapattırmayız' Istanbul Haber Servisi - Basbakan Necmettin Erbakan, "70 milyonluk ülkede dinine bağu, şehitlik nedir bilen, vatanını, devletini seven dindar insanlann hiçbirinin kılına dahi kimse dokunamaz" dedi. Erbakan, imam- hatip liselennin orta kısımlannın kapatılmasına kesinlıkle müsaade ' etmeyeceklerini söyledi. Basbakan Erbakan. "Kuzey Haliç Çe*Te Projesi" çerçevesinde İSKİ tarafından yaptınlan "Battalimanı Ön Antma Tcsisrnı dün hizmete açtı. Açılışta bır konuşma yapan Erbakan, yerel yönetimlerle merkezi yönetimin hizmetlerini anlatarak, 54. hükümetin, Türkiye'nin en büyük iki partisinin bir araya gelmesiyle kurulmuş, "son derece uyum içinde çauşan" bir hükümet olduğunu söyledi. Basbakan Necmettin Erbakan, daha sonra tlim Yayma Cemiyeti, Ensar Vakfı ve Imam Hatip Liseleri Mezunlan ve Mensuplan Derneği yöneticilerini kabul ederek bir süre görüştü. Basına kapalı olarak gerçekleşen görüşme sonrasında bir açıklama yapan Ensar Vakfi Başkanı .\hmet Şişman, Basbakan Erbakan ile Milli Eğitim Bakanlığı'nın 8 yıllık kesintisiz eğitimi getirmesi durumunda imam hatip liseleri (IHL), Anadolu liseleri ve yabancı dille eğitim yapan özel okullann karşılaşacaklan sorunlan görüştüklerini söyledi. Basbakan Erbakan'dan, İHL'lerin orta kısımlannın kapatılmamasını istediklerini bildiren Şişman, görüşmede, bu uygulamanın yanlış. kanunlara, anayasal haklara ve insan haklanna aykın olduğunu beyan ettiklerini, Başbakan'ın da "bu konunun bilincinde olduğunu ve bu rür gettşmelere müsaade etmej'eceğmi" söylediğini anlattı. G U N D E M MUSTAFA BALBAY I Baştarafi 1. Sayfada "Türkiye'de insan haklan sonınu tümüyle çö- zümlenmelidir. Karakollarda insanlık dışı uygula- malara artık son verilmelidir. " Saptama doğru ama, Çiller her zamanki gibi, saptamaya saplamayla karşılık venyor. Bu işi, "baskınlaria" çözmeye kalkıyor. Işte Çiller mantığı: "Türkiye'de insan haklan sorunu baskınlaria çö- zülecek..." İnsan haklan uygulanacaaaak... Uygula... Biz bu gidişle insan haklamalarında.. affedersi- niz haklarında Avrupa'yı da geçeriz. Çiller cumartesi günü, Müsteşarı Onur Öy- men'le birlikte, Içişleri Bakanı Meral Akşener'e, "bakanlık gezmesine" gitti. Akşener de, Müste- şarı Teoman Ünüsan, Emniyet Genel Müdürü Alaaddin Yüksel ve yardımcılarıyla birlikte Tan- su Hanım'ı bekliyordu. Bir buçuk saat konuşuldu. Avrupa Birliği'nin in- san haklan konusundaki hassasiyetinin attı-üstü çizildi. Sonra baskına... Önce Kavaklıdere düşü- nülüyordu. Olmadı, Anafartalar... Çiller, nezarethaneleri dolaşırken soruyor: "Sanıklar nerede?" Karakol amiri Başkomiser Yusuf Karababa, "Yok efendim" diyor, "CMUK hükümlerine göre 24 saatten fazJa tutmuyomz. Işlemini tamamla- dığımızı hemen ilgili yere gönderiyoruz." Tabii, Karababa ve arkadaşları nezaketlerini bo- zup, "Efendim gözaltında sanık olmaz. Zanlı olur" demiyorlar. Buna da şükür. "Mahkûmlar nerede" de diye- bilirdi. Bütün denetim tamam da çatıyı denetlemesi aynca anlamlıydı: Damdaki bakancı... Yanlış anlamayın, hapishane anlamında değil, karakol damı... Final ise muhteşemdi: Alaaddin Yüksel ve Yusuf Karababa'ya birer İn- san Haklan Evrensel Bildirgesi... Bunu gören yabancı bir kişi, "Herhalde Türkiye bu bildirgeyi yeni imzaladı. Karakol karakol öğre- tiyorlar" demez mi? Yabancı der mi demez mi, önemli değil. Önem- li olan, halk yer mi, yemez mi? Halkımız arasında, kimi akşamlarda, "ülkeyikur- tarma faslına" rakip türkülerden biridir: "Karakolda ayna var I Kız kolunda damga var I Gözlerinden bellidir I Sende kara sevda var..." Böylestne arabesk bir insan hakları kampanya- sına, bu türkünün sözlerini değiştirmek yaraşır: "Karakolda Tansu varI Komiserin şansı var/ Gi- dişinden bellidir/ Erbakan7a dansı var..." Abdurrahman Özer Çelebi... Karakoldan kuzulara gelelim... 1997 başından bu yana, Anadolumuzun kimi güzel insanlan, muhteşem bir gelenek geliştirdi- ler: Çiller'e kuzu hediye ediyorlar. İlk kuzu Bolu'da hediye edildi. Yılbaşıydı. Adı, "1997" oldu. Sonra ikincisi... Serçe koydular ikin- ci kuzunun adını... Son olarak Iğdır'da bir kuzu daha verdiler. Ken- di ifadesi o ki, bu dördüncü kuzu. DYP bayrağı- na sanlmış bu kuzuya da, "Çilli" adı verilmiş. Ku- zuyu DYP bayrağına sararken, DYP'ye RP'nin ku- zusu diye mi baktılar, yoksa demokrasinin Erba- kan'a emanet edildiği bir ülkede, kuzu da Çiller'e emanet edilir mi demek istediler... Bilinmez... Kuzuyu görünce Çiller'in dili çözüldü. Meğer bir de keçi varmış. Özer Bey tutturmuş: t ,, "Ya keçi ya ben..." insan kendisini bir başka kişiyle eşdeğer tutup, "Ya o ya ben" diyebilir. Ya da bir iş veya görevle karşılaştırabilir,"Ya işin ya ben" de diyebilir... Ama keçiyle eşdeğer tutmak farklı bir duygu ol- sagerek... Özer Bey acaba neden bu kadar inat ediyor? Abdurrahman Çelebi'lik elden gidiyor psi- kolojisine girmiş olmasın... Ödüller sahiplerine verildi Ankara Film Festivali sona erdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 9. Ankara Uluslararası Film Festi- vali, dün akşam TRT An Stüdyo- su"nda gerçekleştırilen törenle sona erdı. Modern Dans Topluluğu'nun (MDT) gösterileriyle katıldığı gece- ye Ankaralılar yoğun ilgi gösterdi Film festivalinin, Ulusal Kısa Film, Ulusal Uzun Film, Ulusal Bel- gesel Film ve Kısa Canlandırma Filmleri dallannda 31 ödülün sahi- bini bulduğu töreni Mehpare Çeük sundu. Para ödülleri ise Çankaya Belediyesi'nce karşılandı. "Akrebin Yolculuğu" adlı filmiy- le en iyi yönetmen ve Seçiciler Ku- rulu özel ödülünü kazanan ancak tö- rene gelmeyen Ömer Kavur'un tem- silcisine ödülünü Anayasa Mahke- mesi Başkanı YektaGüngör Özden verdi. Yekta Güngör Özden, ödülü verirken yaptığı konuşmada. "Bü- yük Atatürk'ün kaynağnu oluştur- duğu Türk aydınlanmasınm, ulusal atılımlann ve toplumsal banşın itici güçlerinden biri de sanattır" dedi. Festıvalde en iyi film ödülüne de- ğer görülen "Sen de Gitme"nin yö- netmeni Tunç Başaran'a ödülünü Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen verdi. Taşdelen. sekiz yıl- hk belediye başkanhğı döneminde, siyaset merkezi olan Ankara'yı ay- nı zamanda bir kültür merkezi hali- ne getirmek için çalıştıklannı söyle- di. Almanya'da Nevruz Senliği Tilbe ve Sağ'ın konserleri engellendi BONN (AA) - Almanya'nın Le- verkusen kentinde, Köln Türk Kül- tür Merkezi tarafından TEMA Vak- fı yaranna düzenlenen Nevruz Ba- har Şöleni'nde, PKK yandaşlan konseri engelledi. Yüdız TUbe, Arif Sağ, Belkıs Ak- kale, Türksem Halk O>oınlan Top- luluğu'nun katıldığı şölende, 50 ka- dar PKK yandaşı. Yıldız Tilbe sah- nedeyken örgüte ait sloganlar attılar. Daha sonra sahneye çıkan PKK yan- daşlanna polis müdahale etti. Til- be 'nin "Türkiye bizim vatanunız. Siz istemeseniz bile, ben bir Türk kı- zıyun ve Türk'üm" derken salon gü- venlik güçlerince boşaltıldı. Konse- ri engelleyen grup dışanda kendili- ğindendağıldı. Bir grup PKK yandaşı. aynca dün öğleden sonra sanatçı Arif Sağ'a protestogösterisinde bulundu. Gös- tericilerin, Sağ'ı, "Köm'de yapılan Kürt Dernekleri Birliği Komkar'm düzenlediği Nevruz Şenüği'ne katıl- mayip Türk Kültür Merkezi'nin şö- leninde sahneye çıktığı'' gerekçesiy- le protesto ettiği bildınldi. CUMHURIYET'TEN OKURLARA ORHANERINÇ • Baştarafi 2. Sayfada dayız" diye cesaret verenler de az değil. Bu işin uzmanlanndan bir RP milletve- kili sarığın engellenmesi konusunda ko- nuşurken, "sarıkla namaz kılmanın 80 sevap ettiğini" açıklayıp, Erbakan Ho- ca'nın ikide bir gönderme yaptığı °ilim"e matematiksel bir boyut eklemeye ken- disinde yetki gördüğünü de belgeleyi- verdi. Bir başka RP milletvekili ise "Atma Re- cep din kardeşiyiz" bölümünü belki de içinden geçirip bilimsel gerçeği vurgula- dı: "Sankla namaz kılmanın sevabı 80 değil 70'tir." Derken geldik Nevruz'a. Ankara'da ilk kutlamalar da RP milletvekillerine nasip oldu. Yemek yedikleri lokantanın yanın- daki parkta yaktıkları ateşin üzerinden dilek tutup sıra ile atladılar. Nevruz, Or- ta Asya kaynaklı pek çok ulusta olduğu gibi Türklerde de Islamiyet öncesinin önemli günlerinden biri. 12 Hayvanlı Türk Takvimi'nin başlangıç günü de 21 mart. Şamanlıktan, ateşe tapma döne- minden kalma kutlama şeklini gerçekte ümmetçiliği savunan bir partinin millet- vekillerinin de (Kuran'da, hadiste yeri yok demeden) uygulaması güzel bir şey. Ama yaptıklarının ateşe tapma sayılma- yacağını söyleyebiliyorlarsa başkaları- nın kendi yaşayışlanna göre yaptıklan- na kanşmamaları gerektiğini de öğren- meleri lazım. Sanğın bir gösteriş aracı olduğunu ka- nıtlamak için yeni Nasreddin Hoca'la- ra gereksinimimiz yok. Devrim yasalan- nı uygulamak yetip de artacak bile. • Hakkâri Dağ Sınır Komando Tuga- yı'nda görevli Albay Hamdi Poyraz'ın da Yüksekova çetesinin içinde yer aldı- ğını ve suç işleyen bazı koruculara usul- süz izin belgesi düzenlemek suçundan hakkındatutuklama kararı verildiğini Al- per Ballı okurlarımıza aktardı. • Basbakan Yardımcısı ve Dışişleri Ba- kanı Tansu Çiller'in, ocak ayında Ro- ma'da görüştüğü Avrupa Birliği üyesi 6 ülkenin dışişleri bakanlanna, Türkiye'nin, biriiğe tam üyeliği karşılığında serbest dolaştm hakkı ile bölgesel fonlardan vaz- geçebileceğini bildirdiğini Lale Sanib- rahimoğlu okurlanmıza duyurdu. • REFAHYOL hükümetinin devlette sür- dürdüğü kadrolaşma hareketi, SSK per- sonelinin yer değiştirme yoluyla atan- ması ve unvanda yükselme yönetmelik- lerinin kaldınlmasına karşı açılan dava- laria, ilk kez yargı kararına geçti. Danış- tay, personel atama yönetmeüklerinin kaldınlmasında "kadrolaşma" amacı ol- duğunu saptarken "kamu yarannın yok edildiğine" dikkat çekti. Üst düzey bü- rokratlardan odacılara kadar uzanan kadrolaşma hareketinin yaşandığı Sos- yal Sigortalar Kurumu'na (SSK) bağlı 28 ilin sigorta müdürü, 49 hastanenin baş- hekimi değiştirildi. Diyanet işleri Baş- kanl»ğı'nda imam olarak çalışan 35 kişi- nin, iş ve Işçi Bulma Kurumu'na memur, avukat, eğitim uzmanı ve şef olarak ak- tanldıklan ortaya çıktı. REFAHYOL hükü- metinin sürdürdüğü kadrolaşma hare- ketine ilişkin haberleri Banu Salman yazdı. • Esra Yener, RP'nin Türkiye Kalkınma Bankası'nda yürüttüğü kadrolaşma ha- reketini duyurdu. • RP'nin Türkiye'deki imam-hatip me- zunlannı Mısır'a götürerek Kahire'deşe- riatçı eğitim veren El-Ezher Üniversite- si'ne yerleştirmesine ilişkin olarak DGM Savcılığı'nın sürdürdüğü.soruşturmaya ilişkin gelişmeleri Yusuf Özkan aktardı. El-Ezher Universitesi'ne RP'nin yerleş- tirdiği Türk öğrencilerin "şeriat savaşçı- sı" olarak yetiştirildiği ve burada sahte diplomalar verildiği, ilk kez Cumhuri- yet'te yayımlanmıştı. • Susurluk Komisyonu'ndaki DYP ve RP üyelerinin, devlet içindeki yasadışı örgütlenmelerle ilgili suçlamaların büyük bölümünü ANAP iktidarlan dönemine dayandırmayaçalıştıklarına ilişkin habe- ri Ayşe Sayın hazırladı. • Kaliteli pamukta rekoltenin düşüklü- ğü nedeniyle fiyatların yükselmesi ve dünyafiyatlarının üzerine çıkması sonu- cu tekstil sektörünün ithalata yönelme- siyle ilgili gelişmeleri Merih Ak haberleş- tirdi. RP'nin Çocuk Esirgeme Kurumu'nda- ki kadrolaşma "harekâtı"nda kimsesiz çocuklara kadar vardırılan baskıları Ce- lal Yılmaz duyurdu. : • Izmir Girişim Grubu'nun insan haklan ihlalleri yapan ülke liderlerine mektup eylemi başlatarak ihlallerin sona erdiril- mesini istemesini Necati Aygın haber- leştirdi. • Cem Ulutaş, TBMM Susurluk Araş- tırma Komisyonu üyesi CHP Milletveki- li Fikri Sağlar ile yaptığı söyleşide, ra- porun oybirliği ile çıkmayacağının belir- lendiğini, raporun muhalefet milletvekil- lerinin karşı oylarıyla çıkacağını, bunun da alternatif rapor anlamına geleceğini duyurdu. • Berat Günçtkan ve Kerem llgaz, 16 Mart 1978 katliamını konu alan yazı di- zisiyle karanlıkta kalan noktalan aydın- lattılar. • Yıllardır kamera ve fotoğraf makinele- rinin girişine izin verilmeyen Bayrampa- şa Cezaevi'nin C blokundaki siyasi tu- tuklularla görüşmeye Hülya Topcu ve Kerem llgaz katıldılar ve izlenimlerini ak- tardılar. • Önümüzdeki pazartesiye kadar gön- lünüzce bir hafta geçirmeniz dileği ve saygılanmızla.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle