29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYGT 24 MART 1997 PAZARTESİ HABERLER Doğan'ın ablası topnağa verildi • GÜMÜŞHANE(AA)- İşadamı Aydın Doğan'ın önceki gün vefat eden ablası Mürüvet Güneş Yücel, Gümüşhane'nın Kelkit ilçesinde toprağa verildi. Kalp knzi geçırerek vefat eden Mürüvet Güneş Yücel'in (67) cenazesi, Kelkit Büyük Camii'nde öğleyın kılınan namazdan sonra aıle mezarlığına defhedildi. Mürüvet Güneş Yücel"in cenazesine ailesi, >akınlan, Gümüşhane Valisi Mustafa Çevik, Belediye Başkanı Naım Agaç ve vatandaşlar katıldı. 'Gerçeklerin üstü öptülüyop' • İstanbu) Haber Servisi - Sanatçı Şanar Yurdatapan. toplumun gündemindeki sonınlarla ilgıli gerçeklenn topluma farklı yansıtıldığını belirterek "Gerçeklerin üstü örtülüyor ve milyonlarca insan aldatılıyor" diye konuştu. CHP Kadıköy llçe Örgütü'nün konuğu olarak "Banş ve Düşünce Özgürlüğü" konulanndaki görüşlerini açıklayan Yurdatapan. çok önemli sorunlar dururken, kamuoyunun gündemının farklı ve anlamsız şeylerle gereksiz yere işgal edildigini savundu. Berna Yılmaz meydanlara çıktı • ANKARA (Cumhuriyet Bürostı) - Seçimlere kadar Türkiye'yı kanş kanş gezeceğinı açıklayan ve yurt gezileri içın tüm milletvekillerini seferber eden ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a, eşi Berna Yılmaz da ayn koldan katıldı. Mesut Yılmaz'la birlıkte tüm meydan mitinglenne katılarak eşine v erdiği desteği gösteren Berna Yılmaz, aynca, düzenledıği yardım kampanyalan ve yurt gezileriyle de ön plana çıkmayabaşladı. Öymen Balkan turuna çıkıyor • ANKARA (Cunıhuriyet Bürosu)- Dışişleri Bakanlığı Müsteşan Büyükelçi Onur Öymen, Arnavutluk, Makedonya ve Bulgaristan'ı kapsayan bir Balkan turuna çıkacak. Öymen'ın. Cumhurbaşkanı Süleyman Demırel'in mesajlannı Makedonya ve Bulgaristan cumhurbaşkanlanna ıleteceği bildirildi. Dışişleri Bakanlığı'ndan dün yapılan yazılı açıklamada. Öymen başkanlığında asken ve sivil yetkilılerden oluşan bir heyetin bugün Tiran'a gideceği kaydedıldi. Savn Mehmet Oğuzdil öldü • ANK\RA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargıtav Cumhunyet Savcısı Mehmet Oğuzdil. dün sabah geçırdiği kalp knzi sonucu yaşamını yitirdi. Gençlik Caddesi 15 numarah evinde saat 03.00'te kalp knzi geçıren Yargıtay Cumhunyet Savcısı Mehmet Oğuzdil (56). Hızır Acil Servis ekiplerinın, tüm müdahalelerine rağmen kurtanlamadı. Maçta laikük sloganı • MERSİN (Cumhuriyet Güne> İlleri Bürosu) - Cumhunyet Halk Partısi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal, Mersin İdmanyurdu-Karşıya arasında oynanan maçı ızlerken taraftarlar 'Türkiye laıktir, laik kalacak" sloganını attı. Feyzioğlu anılacak • K-VYSERİ(AA)- Kayseri'nın gelişmesinde kaücılan olan bilım ve devlet adamı, ünlü polıtikacı Prof. Dr. Turhan Feyzioğlu, ölümünün dokuzuncu yıldönümü dolayısıyla bugün anılacak. Ercıyes Üniversitesi "nce düzenlenen anma programı, üniversite kampusu içinde Prof. Dr. Turhan Fey<;ioğlu'nun adının verildiği caddenin açılışıyla başlayacak. Düzeltme I Gazetemızin dünkü sayısının 8. sayfasında yayımlanan Leyla Tavşanoğlu'nun söyleşisinde, Alman gazeteci Dr. Peter Scholl- Latour'un Hollandalı olduğu yazılmıştır. Düzeltir, okurlanmızdan özür dileriz. Prof Öztürk'e göre ahlaki değerler, dini savunma durumunda olan çevrelerce tahrip ediliyor 'Ahlak siyasetten uzak'ALİER Türkiye'de her alanda yoğun olarak 'ahlaksal erozyon' yasandığı tartışılırken, siyasılenn ahlaki değerlere en uzak kesim olduğu belirtildi. Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü ögretim üyesı Prof. Dr. Tüten Anğ. araç değerlerin. amaç değerler gibi sunulnıasıyla ahlaksal tahribatın gerçekleştiğini. siyasilerin bunu yaparken"Bu ezan susmaz, bu bayrak inmez" gıbı halkın değer verdiği kavramlan kullandıklannı belirtti. Istanbul Üniversitesi tlahivat Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Yaşar Nuri Oztürk de, ahlaki değerlerin en başta dini savunma durumunda olan çevrelerce tahrip edildigini belirtti. *Ahlaki değerler, davranışlara, karar ve eylemlere ne ölçüde yansıyor?" sorumuzu yanıtlayan etık bilımının iki ünlü ismi Prof.Dr. Tüten Anğ ve Prof.Dr. Yaşar Nuri Öztürk. ahlaki değerlenn en etkisız kaldığı alanın "siyasi arena" olduğu görüşünde bırleştiler. Prof. Tüten Anğ, ınsanların karar ve eylemlenne yön veren başlıca iki değer bulunduğunu, bunlardan 'araç' değerlerin bireysel çıkarlan temsil ertiğinı.'amaç' değerlenn ıse insanı ınsan yapan, doğruluk, dürüstlük, sevgi, nefret, hoşgörü gibı değerler olduğunu ifade etti. Bu değerlerin yerlennın değiştirildiğini, araç değerlenn amaç değerler gibi sunulduğunu. değerler karmaşası yaratıldığını kaydeden Anğ, ahlaksal çöküntü kavramının bu 'kılık değiştirme'yi ifade ettiğini vurgulayarak şöyle devam ettr "Basanh bir kişi dediğimiz zaman neyi amaçlıyoruz? İşte çok iyi bir mevkide olmasuu, ekonomik gücün iyi olmasını vs. Ama, bu başanya ulaşmak için neler yaptığını, neler feda ettiğini hiç sorgulamıyonız. Başan kavramı bile bir araç değerle birlikte düşünülüyor; Amaç değer olarak düşünülmüvor." 'Takıyyenin'araç değerlenn. amaç değerler şcklinde sunulmasının bir diğer çarpıcı örneği olduğunu kaydeden Prof. Anğ." Dinin siyasallaşmasL, aslında, dinin kişisel veva kurumsal amaçlar için kullanılmasKİır" dedi. Siyasilerin araç değerlen amaç değerler olarak sunarken, çoğu kez bunu akladıklannı vurgulayan \p ar? O sonıyu soran yok." Prof. Öztürk, dinin tüm partılerce bir şekilde kullanıldığını ve korkunç şekilde siyasi bir metaa dönüştürüldüğünü de savunarak." Böyle olunca din. insana hizmet zemininden çıkanlır. insanı sömürme zeminine kaydınür" dedi. Ülkemizde insana saygı göstenlmedığıni ve u insana saygı yoksa. ahlak da yoktur" görüşünü savunan Yaşar Nuri Öztürk. ahlakın önde gelen koşullanndan birinin de. kişilerin emeğine ve alın terine saygı göstermek olduğunun altını çizdi. Halkın genel kanaatinin, ahlaki değerlere en uzak kesimin siyasiler olduğu yönünde bulunduğunu vurgulayan Öztürk'ün görüşleri şöyle: "Ahlak tahribinin bir numaralı göstergesi riyakârlıktır. Kuran'da ve Peygamberimizin öğretisinde açık bir biçimde bu verilir. Riyakârkk dedin mi, mezradaki çobaııdan, üniversitedeki hocaya kadar herkesin gözünün önüne siv asiler gelir. Yani, bunlann iki vüzlülüğü, bunlann manipülasyonu, bunlann akşamdan sabaha kadar kırk tane yüz kuUanmasL" 1 iyasiler araç değerlen amaç değerler olarak sunarken, çoğu kez bunu bizden saklıyorlar. Toplumun değer verdiğini bildikleri kavramlan kullanıyorlar, diyor Prof. Dr. Tüten Anğ. Anğ "Bunu vaparken. toplumun değer verdiği kavramlan kullanıyorlar; 'Vatan, millet. Sakarya, Bu ezan susmaz, bu bayrak inmez' gibi" dıye konuştu. Anğ. devlet bağlantılı çetelerin de suç işlerken aynı değerleri kullanmasma dikkat çekti. Pruf.Dr. Yaşar Nuri Öztürk ise, kültür ve dinin etık zeminının tahrip edildigini. bunun en belirgin görünümünün de siyaset alanında olduğunu belirtti. Ahlaki değerlerin en başta dini savunma durumundaki çevrelerce tahrip edildigini savunan Prof.Öztürk şöyle devam etti: "İslam, kendini ahlaki değerlerin olgunlaşüncısL, yerleştiricisi, savıınucusu P rof. Yaşar Nuri Öztürk: Bunca din edebiyatının yapıldığı bir ülkede, ahlaki değerier, ilginçtir, dini savunma durumunda olan çevreler tarafından tahrip edilmiştir. olarak tanıtır. Halbuki bunca din edebiyatının yapıldığı bir ülkede, ahlaki değerler ilginçtir, dini savunma durumunda olan çevrek'rde -hatta onlar bir numarada- tahrip edilmiştir." Din ve Peygamberin insan hayatına sokmak ıstedikleri esas değerlerin 'ahlak' kelimesı etrafında kümelenen değerler olduğunu kaydeden Öztürk şöyle konuştu: " Bizim ülkemizde bunlann tamamı taru- mar edilmiş. Bu etik zemin tahrip edildiği için de birtakım fotoğraflan sergUemek; işte durmadan cami yapmak şekline dönüşüyor. Halbuki caminin içinde ne Gazeteci îzzet Kezer anıldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cızre'de 1992 yılında Nevruz törenlennı ızlediğı sırada. güvenlik güçlerinın ateşı altındaki bir sokakta öldürülen gazeteci İzzet Kezer, Karşıyaka Mezarlığı'ndaki kabri başmda anıldı. Çağdaş Gazeteciler Demeği (ÇGD) Genel Başkanı İsnıet Demirdöğen, Kezer'ın. "banşı sevmeyen, savaştan rıkar uman ve basını susturmak isteyen güçlerce" katledildiğini söyledi. Anma törenine Kezer'in yakınlan. gazeteci arkadaşlan ve üyesi olduğu Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) üyeleri katıldılar. Törende konuşan ÇGD Başkanı Ismet Demirdöğen. aradan 5 yıl geçmesine karşın Kezer'in katillerinin henüz bulunmadığım belirterek. "Bundan üzüntü duyuyoruz" dedi. Kezer'in katillennin bulunacağı konusunda namus sözü verenlerin. bugüne kadar. bunun için en küçük bir çaba göstermedtklerini kaydeden Demirdöğen, "Onu ökiürenler, banşı sevmeyen, savaştan çıkar uman ldşilerdir. Amaçlan ders vennek ve susturmako" görüşünü dile getirdi. Demirdöğen, konuşmasının ardından ÇGD Yıhn Gazetecıleri Ödülleri kapsamında dajıtılan "Izzet Kezer Fotoğraf Özel Odülü"nü kazanan Anadolu Ajansı foto muhabiri Abdurrahman Antakyalıya ödülünü, KezeT'in gömütü başmda verdi. Ahlak, toplumda nasıl egemen değer olur? Prof.Tüten Anğ: Ahlaki davranış örneklerinin tek tek çoğalması önemlidir. Bireyler, 'tek başına benim yapacağun bir şey yok' diyerek sorunu kolektifleştırmesinler. Bu şekildeki bir da\Tanış aslında bir kaçıştır. Kant, aydınlanmayı, insanın kendi aklını. kendisinin kullanma cesareti göstermesi olarak tanımlar. Biz cesareti hep bir çarpışma gibi algılıyoruz. Oysa, cesaret doğru bildiğini yüreklice açıklayabılmektir. Prof.Öztürk: Öncelikle. politik alanda taa tepede yapılması gerekenleri yapacaksınız. Bir örnek; dokunulmazlıklan kaldınp, Meclis kürsüsüyle sınırlayın. Bu ahlakın çürütülmesini önlemeye yönelik temel adımlardan birisidir. Demokrasi açısından sivil çıkışlann ve örgütlenmelerin önemi büyüktür. Türkiye. MGK ıle değil, sivil örgütlenmelerle, sivil kalkışlarla kalıcı çözümler bulabilir. Tryatro sanatçısı Tevfik Gelenbe ve 1980'lerde görevde bulunduğu Diyarbakır'da işkenceye uğradığı gerekçesiyie devlete dava açan emekli hâkim Albay Ümit Kardaş da BP'nin İstanbul tl Yönetim Ku- rulu'nda'yeralıyor. (Fotoğraf: KAAN SAÛANAK) BarışPartisi: Yeıinüztnerkezsol İstanbul Haber Servisi - Banş Partisi (BP) İstanbul II Başkanı Avukat Basar Yaltı. partinin kamuoyuna salt "Alevi" partisi şeklinde tanıtılmasından şikâyet ederek kendilerrnin mezhep değil, "kiüe" partisi anlayışına sahip olduklannı belirtti. Yaltı, BP'yi alışılagelmiş "sağ-soT ka\Tamlannm tanımlamaya yetmediğini vurgulayarak "Ama yelpazenin merkez solunda ve pazar ekonomisinden yana olduğumuzu, taban.mızm Atarürkçü ve sosyal demokratlardan oluşruğunu belirtmeliyiz" dedi. BP İstanbul 11 Örgütu. çalışmalannı ve örgütü tanıtmak amacıyla dün Pera Palas Oteli'nde bir toplantı düzenledi. Toplantının ardından, "Adlanmız farkk, soyadumz Türkiye" sloganıyla Taksimdeki Atatürk Anıtı'na giden partililer Atatürkve mücadele arkadaşlan için saygı duruşunda bulunup ellerindeki karanfilleri anıta bıraktılar. Toplantıda il örgütünün ve BP'nin yapısını anlatan Başar Yaltı, diğer siyasi partilerden en önemli farklannın "popülizmden uzak durmak, parti içi demokrasi>i hâkim kıhnak ve genç kadrolan parti vönetimine taşımak" olduğunu vurguladı. Hedef seçtikleri 60 ilde örgütlenmelerini tamamladıklannı, kendılerine en yoğun ilginin ise Güneydoğu illerinden gösterildığinı belırten Yaltı, içe dönük yapılanmalannı tamamladıklan için artık dışa dönük çalışmalara ağırlık vereceklerini anlattı. BP'nın yenı bir "Türkiyelilik" bilincini yaratmak içın yola çıktığının altını çızen Yaltı. "Bizi anlatan temel sloganumz 'Adlanmız farklı. soyadımız Türkiye'dir. Bizler yan yana değil, birlikte yaşamak istiyoruz. Bu nedenle devletin toplumunu değil, toplumun devietini, >ani "hâkım devlet'i kurmayı öneriyonız" dedi.\altı. 1980 askeri darbesı sonrasında kendılerini genye çeken gençleri yenıden siyasete çekmeye çalıştıklannı belirterek üst yaş sının 30 olan gençlere parti yönetiminde ylizde 35'lik bir kontenjan ayırdıklanna dikkat çekti. Cölhan 'RP, imam- hatipten medet umuyor' ANKARA (Cumhurivet Bürosu) - DYP Genel" Başkan Yardımcısı Mehmet Cölhan. 8 yıllık eğitim konusunda yalnızca imam-hatip okullannın orta bölümlerinin kapatılmasının sorun haline getirilmesine gerekçe olarak, koalisyon ortağı RP'nin bu okullardan "medet urnmasım" gösterdi. Mehmet Gölhan, dün düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) girmesi için darbe söylentileri ile rejim tehditlerinin bir yana bırakılması gerektiğini kaydetti. Gölhan. Başbakan Necmettin Erbakan'ın. İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'nce gönderilen DYP Millervekilleri Mehmet Ağar ile Sedat Edip Bucak hakkmdaki fezlekeleri Başbakanlık'ta bekletme gerekçesinin sorulması üzerine, "Fezlekeler haznianmamış olabilir, tamamlanmadan gönderilmesi herhalde doğru olmaz" dedi. BKBIZE S1FIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: [email protected] İSLAMABAD - Pakistan bir islam ülkesi. Resmi adı Pakis- tan Islam Cumhuriyeti. Adında islafn sözcüğü bulunmasına rağman Pakistan, Arap ülkele- rinden farklı bir görünüşe sa- hip. Örneğin Pakistan'da ka- dınların örtünmesine ilişkin bir sorun göze çarpmıyor. Pakistanlı kadınlar rengâ- renk giysileri içinde, siyasi Is- lamcıların "tesettür" kuralları- na uygun olmayan açıklıkta sokaklarda özgürce dolaşıyor- lar. Pakistan, tüm Güney Asya ülkeleri gibi bir renk cümbüşü- ne sahip. Kadın giysileri renk- li, binalar renkli, özellikle halk otobüsleri olağanüstü süsler içinde. Kadınların renkli giysi- leri, şalları ve kendine güvenli görünüşleriyle, siyasi Islam arasındaki çelişme acaba na- sıl bir süreç izliyor? Bu soruları cevaplamaya uğraşırken, islamabad'daki bir Pakistan'da Özgür Evlilik... evlilik davası haberine gözüm takıldı. Bir Islamcı grubun ön- de gelen isimlerinden birisinin kızı Saima VVaheed, babası- nın iznı olmadan evlenmeye kalkınca ortalık karışıyor. 22 yaşındaki Saima, babasının, bu evliliğin geçerli olmadığını söyleyerek mahkemeye baş- vurması üzerine bir kadın sı- ğınma evine kapanarak koca- sını da terk etmek zcrunda ka- lıyor. Bu arada Saima'nın babası, Islami evlilik kurallanna göre kendisinin nzası olmadan ev- lenmesinin mümkün olmadığı- nı belirtiyor. Damadının evrak- larda hile yaptığını söyleyerek tutuklanmasını sağlıyor. Uzun bir yargılama süresinden son- ra mahkeme bu evliliğin geçer- li olduğuna ikiye karşı bir oyla karar veriyor. Saima'nın ailesinin bir kısmı kızlannı destekleyerek, kadın- lara getirilen bu kısıtlamanın kaldırılmasını istiyorlar. Sa- ima'nın evliliği, Pakistan'da si- yasi islamcı akımlarla kadın özgüriüğü arasındaki çelişme- yi bütün çıplaklığıyla gözler önüne serdi. islamabad'ı tepeden seyret- mek için çıktığımız Shakarpa- rıan tepesinde birlikte fotoğraf çektirdiğimiz Sıddıki ailesinin kadın fertleri, gülerek objekti- fe bakarken bir yaşam biçimi- ni de sergıliyorlardı. Kadınlar. burada da siyasi Islamın he- defiyc'Jer ve direniyorlardı. Dün sabah Atatürk Bulva- rı'nda Pakistan'ın bağımsızlı- ğının 56. yılını kutlamaya gelen Islam Konferansı Örgütü'nün 54 ülkeden gelen lıderleri, çok değişik sorunlarla yüz yüzey- diler. Bu ülkelerden Afganistan zirvede resmen temsil edile- medi. iran'ın karşı çıkması üzerine Taleban delegasyonu gayriresmi şekilde islama- bad'a gelmek durumunda kal- dı. Pakistan'ın bazı sorunları Türkiye'ye çok benziyor. Yakın tarihi, askeri darbelerle ve par- lamenter rejime dönüşlerle do- lu. Şu anda muhalefete düşen Benazir Butto iki kez müda- haleyle başbakanlığı yitirdi. Babası Zülfikar Ali Butto da bir askeri darbe sonrası ıdam edilmışti. Şu anda başbakan olan Na- vaz Şerif de cumhurbaşkanıy- la çatıştığı için Gulam ishak Han tarafından 1993 yılında görevden alınmıştı. Ardından iktidara gelen Benazir Butto, Türkiye'dekine benzer gerek- çeler yüzünden iktidarı kay- betmişti. Faili meçhul cinayetler, yol- suzluklar Benazir'in başını ge- çen yıl yemişti. Faili meçhul ci- nayetlerin ve yolsuzluklann or- taya çıkanlması için gösterilen çabalar, yargıya müdahale edi- lerek etkisiz hale getirilmişti. Bizdekine benzer şekilde Ulusal Savunma ve Güvenlik Konseyi kurularak, askerin si- yasete etkinliğinin artması tar- tışmalara neden oluyor. Anka- ra'nın kariı havasından sonra, Türkiye'nin Pakistan Büyükel- çiliği'nde bahçede yediğimiz akşam yemeği, burada her şe- yin çok farklı olduğunu haber verir gibiydi. ERDAL ATABEK Kendisiyle f Hesaplaşamayan Toplum...: "Kendisiyle hesaplaşamayan insan" rahatsızlık duyar ve sürekli olarak "hesaplaşacak birileri"ri\ arar. Bu davranış, içinde yaşayan rahatsızlığı baş- ka birine aktararak rahatlama isteğinden kaynak- lanır. Ama bu biçimde açıklanamadığı için, bu "ken- di içinde rahatsız kışilik" kendi dışına "meselesi olan insan" gibi yansır. Bu durumdakı kişi hep "bi- ' rilehyle uğraşır", "bir şeyleri dert edinir", "başka- lannın dertlerini temsil eder." Aslında "derdi ken- disidir" ve "kendisiyle hesaplaşmaktan kaçmakta- dır." Kendi içinde hesaplaşamayan insan, kendi aile- si içinde hesaplaşamayan insan, bu alanlann dışın- da görülecek hesaplann peşınde koşmak zorun- dadır. Bu hesaplaşmalarda da ne denli acımasız, ne denli öfkeli, ne denli şiddetten yana davranırsa o ölçüde kendi sorununu unutmaktadır. Eğer bir noktada "kendisiyle hesaplaşmak zorunda kalırsa" durum "yengeç sepef/"ne dönmekte, işler kanş- maktadır. Böyle bir durumda kalan kişi, kendi so- rumluluğuyla başa çıkamamakta, çok üzüldüğü halde bir şey yapamayan, öfkesıni ya kendine ya yakınındaki birine yönelten davranışlara gırmekte- dir. İşte, bu insanlann toplumu da "kendisiyle hesap- laşamayan toplum" olmaktadır. Bizim toplumumuz, hiç bir gerçeğiyle hesapla- şamayan toplum olmaktadır. Hiç bir politik döne- mın hesaplaşması yapılamamıştır. Hiç bir sosyal olayın hesaplaşması yapılamamıştır. Türkiye sağı da, solu da kendi içinde hesaplaşamamıştır. Ihti- laller. askeri darbeler yapılmış, hesaplaşılmamıştır. Siyasal partiler kendi içinde hesaplaşamamıştır. Susurluk çetesi ortaya çıkmış, hesaplaşılamamış- tır. Toplumun temel eksenlerine ilişkin hiç bir konu- da hesaplaşma yaşanamamaktadır. Bu durumda "hesaplaşma", bu konuların dışına kaydınlmakta, böylece toplumsal rahatlama sağ- lanmaktadır. Son olarak gündeme sunulan "dok- tor tacizi" olayı da böyle bir "öfke boşaltarak" ra- hatlama noktası oluşturmuş, toplumsal linç psiko- lojisi yaratmıştır. Kendi cınselliğini tanıması yasak- lanm'ş, konuşması yasaklanmış, tartışması yasak- lanmış bir toplum, bastınlmış dürtülerin şiddetlen- dirdiği merakın dönüştüğü bir "dikizcilik"\e olayı hazla izlemiş, içindeki suçluluk duygusunu da öf- keye dönüştürerek kendini aklamıştır. Erkeğin ta- ciziyle kadının tahrik ve teşviki arasındaki örtülü iletişim. olayların seli arasında kaybolup gitmiştir. Düşünmek gerekir ki, bu toplumdaki "cinsel eği- tim boşluğu", "cinsel cehalet", "cinsel korkular" hiç bir zaman toplum gündemine gelememiştir. AIDS konusu bile afişle uyandan öteye gündem ko- nusu olamamıştır. Insanımız neden böyle davranıyor? ' ' Insanımız neden "kendiiç hesaplaşmalannrya- pamıyor da bu hesabı kendi dışına aktararak rahat- lamaya çalışıyor? Bunun nedeni, "insanımızın içindeki korku'öur. Aşın korunarak yetiştirilmiş insanımız hiç bir za- man "kendisl olâniıyor." Hep başkalarının gözün- de varolarak yaşamaya alıştığı için de her çareyi kendi dışında anyor. Hayatının ilk dönemlerinde sorumluluk verilmediği için kendi sorumluluğunu taşımayı öğrenemediği için, sonraki yaşamında da sorumluluk alamıyor. Kendisiyle hesaplaşabilmek, ağır bir sorumluluğu üstlenmektir. Kendi yaptıkla- rını ve yapmadıklarını görebilmek, sorumluluğunu kabul etmek ve üstlenmektir. Böylece, kendi so- rumluluğunu alabilen insan, kendi hayatını da yö- netme gücünü kazanır. Bizim insanımız ise hep başkalan tarafından korunmaya alıştınldığı için ken- di sorumluluğunu alamıyor, taşıyamıyor, kendi ha- yatını da yönetemiyor. Bütün bunları önce aılesinden bekliyor, sonra ai- lenin yerine devlet geçıyor, siyasiler geçiyor, aydın- largeçiyor, hükümet geçiyor, ordu geçiyor. insanı- mız kendinden bir şey beklemediği için istediği her şeyi kendi dışındaki kişilerden ve kurumlardan bek- liyor. Olay budur. insanımıza kendine güvenmeyi öğretebilecek mi- yiz? İnsanımıza kendi olmayı öğretebilecek miyiz? İnsanımıza kendini eleştirmeyı öğreteuılecek mi- yiz? İnsanımıza kendi sorumluluğunu öğretebilecek miyiz? İnsanımıza kendini denetlemeyi öğretebilecek miyiz? İnsanımıza kendini yönetmeyi öğretebilecek mi- yiz? Eğitımimiz, kültürümüz bu yönde gelişecek mi? Eğer bütün bunlar olamayacaksa, futbol saha- lanna koşun, ekran başına geçin. Kendınizden başka herkese kızın. '' '*"'' Kendinizden başka herkese öfkelenin '' Kendinizden başka herkesi suçlayın. * ' •> Ve rahatlayın. Mercümek komisyonu Diyet ödeme sırası DYP'de '•F ANKAR4 (Cumhuriyet Bürosu) - Bosna-Hersek'e yardım amacıyla toplanan paralan zimmetine geçirdi- ği iddiasıyla yargılanarak rekor cezaya çarptınlan ve kamuoyunda RP'nin kasa- sı olarak bilenen Süleyman Mercümek ile koalisyon ortağı RP arasında bağlan- tı bulunmadığım savlayan TBMM Araştırma Komis- yonu raporu yann genel kurulda görüşülecek. DYP Genel Başkanı ve Başba- kan Yardımcısı Tansu Çil- ler hakkındaki 3 soruştur- ma komisyonunda olduğu gibı 7'ye karşı 8 oyla kabul edilen raporun. "iktidar di- yetin rövanşı" olarak hükü- met çoğunluğuyla kabul edilmesi bekleniyor. Komisyonlardaki araş- tırma ve soruşturma dos- yalannı karşılıklı olarak akladıktan sonra, TBMM Genel Kurulu'ndadabutu- tumlannı sürdüren iktidar ortaklannın "diyet ödeme" konusundakı yenı randevu- su yann. Malvarlığı, TE- DAŞ ve TOFAŞ'taki yol- suzluk iddialanyla ilgili hakkında soruşturma açı- lan Tansu Çiller'i Yüce Di- van'dan kurtaran RP'nin, Mercümek dosyastndan "aklanmasına" kesin gö- züyle bakılıyor Süleyman Mercümek ile RP'nin parasal ilişkisini araştırmak amacıyla kuru- lan TBMM Araştırma Ko- misyonu'nun raporu yann genel kurulda ele alınacak. DYP'li bazı isimlerin oda- ğına yerleştiği devlet-çete- mafya ilişkilerinin araştı- nldığı Susurluk Komisyo- nu'nda Tansu Çiller ve eşi Özer Uçuran Çiller'in ifa- de vermeye çagnlmaması konusunda ortak karar alan koalisyon partilerinin bu konuda da Mechs'te birlik- te hareket edeceği belirtil- di.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle