29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 MART 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 13 ANKARA kulisiIŞIK KANSU Lafını ölç, biç de... I nsan haklan ile ilgilenen bir kuaıluşun üst düzey yöneticisi demiş ki: "Devrim kanunlan kaldınlsın." Söylenmek istenen, uçuk cici beyler ile gerıcilerin el ele tutuşup, gündeme getirdiği "3-5 anlamı kalmamış yasa kaldınlsa ne olur ki?" tartışmasının bir uzantısı oiabilir. Ama, bilinçaltında, bırbirterini tamamlayan tüm devrimlere bir kin yatıyor olmasın? Sırasıdır. Ulusal Kurtuluş Savaşı sonrası gerçekleşen devrimlerin kimilerini bir kez daha gözden geçiriverelim: Saltanatın kaldınlması: Egemenlığın ulusun gerçek temsılcısine, Türkiye Büyük Millet Meclısi'ne devri. Kul, ümmet olmaktan kurtulrnanın ilk adımı. Cumhuriyet: Devrimin kökü. Halkçı, insancı yönetime geçiş. Hafta Tatili Yasası: O güne değin hafta tatili zorunluluğu yokken, insanlara dinlence hakkının tanınması. Hilafetin kaldınlması: Ulusal ant smırlan içinde yaşayan insanlann yeni çağlara geçmesini önleyen dinsel devlet düzeninin son artığından kurtulma. Öğretimin birieştirilmesi: Insanca egitimin, insanca düşünmenin, insanca kendini gelıştırmenin temeli. Tekke ve türbelerin kapatlması, tarikatlann kaldınlması: İnsanlann, şeyhlerin, dervişlerin, dedelerin, falcılann, üfürükçülerin, gaipten haber verenlerin elinden kurtulup, özgürieşmesi. Medeni Kanun: Kadın, erkek bütün yurttaşlara çağdaş hakların tanınması. Derneklerin kurulması konusunda geniş özgürlüklere yer verilmesi. Memurin Kanunu: Memurlara hak ve güvenceler getirilmesi. Borçlar Kanunu: Işçilerin uzun yıllar bu yasaya dayanarak topJu iş sözleşmesi yapmasına olanak verilmesi. Latin harflerinin kabulü: Insan haklarının beşiği çağdaş uygarlığa yönelme. Sanınz, daha fazla saymaya gerek yok. Bunlar kaldınldı mı, kim, hangi insan hakkından söz açacak? Laf ola, berigele... Özerklik bu mu? T ürk Tabipler Birliği Merkez Konseyi üyesi Ata Soyer, Ankara'daki Yüksek Ihtisas Hastanesi üzerine bir çalışma yapmış. Bilindiği gibi, Yüksek Ihtisas Hastanesi'nin, Türkiye'nin ilk "özerkleşen" kamu hastanesi olduğu ilan edilmiş ve bu kurumun 1996 yılında 150 milyar lira kâr ettiği ileri sürülmüştü. Ata Soyer, gerçeğin pek de öyle otmadığını saptamış durumda. Şöyle diyor "1992-96 yıllan arasında hastanenin döner sermaye geJiri 246.8 milyar liradan 1 trityon 350 milyar liraya çıkmış görünse de, dolar bazında gelirin 28.9 mityon dolardan 13.5 mityon dolara gerilemesi söz konusudur. Hekim başına iş yükü arttınlmış, ameJiyat-yoğun bakım- poliklinik dengesi sarsılmıştır. 1994 hekim başına 17.2 olan ve hastanede ortalama 4 bin- 4 bin 500'e oturan ameliyat sayısı, altyapı oianakiannda çok değişiklik yapılmadan 6 bin 500'e çıkarılmış, hekim başına ameliyat sayısı 27.3 olmuştur. Bu tempo, en çok bakım personelini etkilemiş, 450 hemşire 1996 yılında hastaneden aynlmak durumunda kalmıştır. Bilanço tümü ile incelendiğinde, hastane personelinin maaşının ve bazı yatınm giderferinin karşılığı olarak Sağlık Bakanlığı'ndan 430 milyar lira abndığı ve hastanenin yakiaşık 300 milyar lira borcu olduğu görülür." Soyer, özetie "özerkleştiği" ve gelirlerini arttırdığı ileri sürülen Yüksek Ihtisas Hastanesi'nin pek de iç açıcı bir tablo çizmedigi görüşünde... Tüketiciyi aldatmayın R eklam Kurulu, yasa uyannca, ticari reklam ve ilanlann tüketicinın aldatılmasını ve istismar edilmesini önlemek amacıyla oluşturuldu. Reklam Kurulu'na bugüne değin 200'e yakın başvuru yapılmış. Incelemeye alınan reklamlardan 14'üne durdurma, 9'una düzeltme, 43'üne de para cezası kesilmiş. Firmalara verilen para cezalan 14 milyar, reklamı yayımlayan kuruluşlara verilen para cezalan da 14 milyar 200 mityar lirayı bulmuş. Kurulun, kesebileceği ceza miktan 54 milyar lira tavanına ulaşmış. Türk-lş'in Reklam Kurulu'ndaki üyesi Sinan Vargı, bu cezanın az bile olduğu düşüncesinde: "Neden az? Birkaç saat içinde birkaç kilo verdirip zayıflattığı iddia edilen araçlar, yasal olarak iki yıldızlı olduğu halde dört-beş yıldızı otelin broşürünü basan oteller, oyuncak makinelerie okurunu kandıran yayın organlan, tenekenin üzerine teflonumsu bir plastik kaplayıp tencere takımı diye yutturanlar... Bunlann hepsine ceza verdik." Vargı, tüketicinin aldatılmaması için reklam derneklerinin temsilcilerini; gazetelerin, televizyonlann reklam görevlilerini, Reklam Kurulu üyeleri ile bir araya gelip sorunlan tartışmaya çağırıyor. Yeter ki tüketici, parasıyla aldatılmasın... Yeraltı ekonomisinin sonucu I ^çi Partisi'nin yayın organı'—•'İT-.- "Teori"nin yeraltı ekonomisinin irdelendiği son sayısında, iki yazı dikkatimizi çekti. Prof. Dr. Izzettin Önder, yeraltı ekonomisinin, gelişmekte olan ekonomiler için geliştirdiği bir olumsuzluğun, legal alandaki sermaye ve üretici güçlerin, verimsiz ve habis amaçlı yeraltı faaliyetlerine kayması olduğunun aftını çiziyor: "Yeraltı ekonomisinde kâr haddi yüksek olduğundan ve bu sektörde vergi vb. gibi yükümlülükler bulunmadığından dolayı, formel kesimdeki sermaye yeralt sermayesine karşı giderek güçsüzleşir. Böyle bir olumsuz gelişme, ancak iki yöntemle aşjlmaya çalışriın Birinci yöntemde, yeraltı ekonomisi de formel alana çekilmeye çalışır ki, bu fazla olası değildir. Bu nedenle TÜSİAD'ın demokrasi çağnsı boş kuyuya seslenişten öteye geçemez! İki kesimdeki getiri farkını çözebilmenin ikinci yolu ise, formel sermayenin de yeraltı kesimine yönelmesidir. Formel kesimdeki sermayenin faaliyet dışı kârlan, böyle bir arayışın henüz formel olan ilk işaretleridir." Veysi Seviğ ise Merkez Bankası'na 10-12 milyar dolarlık bir fonun gidip geldığine dikkat çekiyor ve şu yorumu yapıyor: "...geçen yıl, yan kamusal özelliği olan bir bankamızın yurtdışında bulunan bir şubesinden Türkiye'ye gönderilen döviz, söz konusu şubenin bulunduğu ülkede soruşturma konusu olmuştur. Hatta, o ülkenin resmi makamlan bu şubenin kapatılmasını istemişlerdir. Bu olaylar bize, dünyanın çeşitli ülkelerinde üsienmiş bulunan ve daha çok yasadışı işlemler ticareti ile uğraşanlann, birikimlerini yine dünyanın en yüksek faiz veren ülkesine gönderdiklerini göstermektedir. Bu parasal güç, aynı zamanda Türkiye'de bazı alanlan (toprak) ve sanayiyi ele geçirme arzusundadır." Ozelleştirmelere, satışlara, yüksek rant gelirierine, iç borçlanmalara bir de bu gözlükle bakılsa... Anlaşılamamak D SP Genel Başkanı Bülent Ecevrt, partiden ihraç istemiyle disiplin kuruluna gönderilen üç milletvekilini "ihanet" ile suçladıktan sonra "Bazı arkadaşianmızi tyi tamyamamışız" dedi. Haydi Sayın Ecevit'in, ihracı istenen Gökhan Çapoğlu, Bülent Tanla ve Bekir Yurdagül'ü tanıyamadığını varsayalım. Bugün ANAP'ta olan Adil Aşınm'ı da, bugün DYP'de olan Kubilay Uygun, Şerif Çim, Hikmet Aydın'ı da mı tanıyamadı? Ki, bütün bu milletvekillerini bizzat Sayın Ecevrt, bilerek ve isteyerek. seçildikleri illerin birinci sırasına koymuştu. Garipbirdurum. Eski SODEP kurucusu Erhan Işıl, bize geçtiği faksta şöyte bir yorum yapmış: "Birçok arkadaş da Sayın Ecevrt'i tanıyamamış anlaşılan..." Şiir okulu K ocaeli'nde bir "şiir okulu" var. Müdürlüğünü Ihsan Topçu'nun üstlendiği Kocaeli Üniversitesi Şiir Okulu, yakiaşık 2 yıldır şiir etkinlikleri, paneller, forumlar düzenliyor. Toplantılarda, "Gökyüzü" adıyla çıkanlan dergide gençler şiirle dalgalanıyor. Son günlerde Ihsan Topçu, şiir dkulunun müdür yardımcısı Gonca Arkon ve yönetim kurulu üyeleri Semiramis Tutkun, Demet Kılıçkan, Emel Esentürk ile bırlikte mayıs ayı sonunda düzenlenecek şiir sergisi ve 2. Şiir Bayramı etkinlikleri için canla başla çalışıyor. Şiir okulu ile iletişim kurmak isteyenler için telefon numarası verelim: «262-324 99 10" Yüksel Endeğer yazıyor Birsüredirbuköşe- de Cumhuriyet dışın- daki gazeteleri anla- l tıyorum. Bunu yapar- ken bu siyah-beyaz ve ' eski kafalı gazete dışın- da ve her biri daha güzel, daha kaliteli diğer gazeteleri okuyucula- nma, özellikle gençlere benimsetmek amacı güdüyorum. Yeni Cumhuriyet'i böyle böyle kuracağız. Başan ve tiraj ve promosyon bizi bekliyor. Yeni Cumhuri- yet'in başında ben olacağım, ruhumun bütün renklerini gökkuşağı gibi yeni ya- pılanmanmza aktaracağım. Neyse, bugün Zaman'dan bahsetmek istiyorum. Ama Zaman'ı, o güzel, kişilikli gazeteyi çok fazla anlatmama gerek yok. Çünkü beni tanıyan, Zaman'ın sahibi, muhterem büyüğüm, Sayın Fethullah Ellerinden Operim Hocam! Gülen'i, o süper gönüllü insanı da yakın- dan tanır. Elbetteki Sayın Gülen'in gaze- tesi çok değerli ve saygındır, dürüsttür, i- man ve de akıl sahibidir. Tıpkı hocaefen- dinin safrası gibi kusursuzdur. Günü ge- lince bütün variığımca hocama hizmet et- mek ve Zaman'da fikirlerimi okutmak is- terim ama dediğim gibi günü gelince. (Şu sıralar ordu-RP dengesi biraz kanşık gi- bi sanki) Zaman için fazla söze gerek yok demiştim, bu kadan yeter. Bu vesileyle Fehmi Koru kardeşimi sağ, Taha Krvanç kardeşimi ise sol yanağından öperim! Bu arada Milliyet gazetesinde gördü- ğüm bir haber çok dikkatimi çekti. Mu- hafazakâr Partjli seçmenlerin katıldığı bir 7V programında bir seçmen şöyle demiş: "Ingilizpasaportunu taşıyan herkesin bu- raya gelmesini anlamalıyız." Bir başkası "ordudaki eşcinselleıin hadım edilmesi- ni" önerirken genç bir kadın seçmen ade- ta benim kafamdakileri aktarmış: "ÖM- RÜM BOYUNCA EŞİT BİR TOPLUM GÖRMEK İSTEMİYORUM. İNSANLAR ARASINDAKİEKONOMİK VE SOSYAL EŞtTSlZLİKLERlN KORUNMASIGERE- K/YOR!" Işte yeni dünya insanı budur. O kadını öpmek, kutlamak isterim. Eşitlik denen insanlık yükünden tamamen kurtulmalı ve gemimizi kurtarma/ıyız. Ayreten muha- fazakâr kalmalıyız. Hem yumuşak, hem hesaplı olmalıyız! Internet: htp/www/ Kapitalizme taciz edenler cezalandınlsın! ANKARA 22. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1996/443 Davacı Güneş Sigorta AŞ Vekılı tarafmdan davalı Rıfat Erdemir aleyhine açılan tazminat davasında: Davacı şirket tarafından davalı aleyhine 21.7.1995 tanhınde meydana gelen kazadan adolayı 25.000 000.- TL. tazminat davası açılmış olup davalı- nın adresı PTT ve emmyetçe tespit edjiemediğinden ılanen tebliğine karar verilmiş olup 7.3.1997 günü saat 9.50'ye kadar bu dava ile ılgili ibraz etmek istediginiz belgeleri duruşmaya getirmeniz, duruşmaya gelmedıgmız veya bir vekılle temsıl edilmedığiniz takdirde yargılaraaya yokluğunuzda devam edileceği ve karar verilecegi dava dılekçesi yennekaim olmak üzere davalı Rıfat Erdetnir'e ılanen teblig olunur. 30 1.1997 Basın 11973 HAYVANLAR ISMAİL GÜLGEÇ KİM KİME DÜM DUMA BEHÎÇAK HARBİ SEMîn POROY GADDAR DAVUT MRIKIRTCEBE ?Ç/AJ 2-5Ö /M/IYCH y/ı. BULUT BEBEK NVRAY çlFrçt MIRMIRLAR UĞUR DURAK TARİHTE BUGUN MÜMTAZARIKAN 24Mart GOYA'DAM £$/A/L£A/EM B£ST£C/.. 1916 'PA BUGÜN, ÛNLÜ ÎSPANYOL SESTECJSÎ GRANAPOS, Mı4M$ DEfilİJZf "N£>£ £*77»/ YAŞAM/Nt YİrH£MİŞrİ..r. DÜHYA SAt/AŞl OLAY, S/e ALMAN DeNİZALTTSrMfM SUSSEfC *OLCU EMY BfiŞ İYİ S//S. piYAMİSr Ot-A&K MÜZİK UĞGAÇtMA Gİ - fEM SRANAPOS, DAHA •SOUGALAIS.l BAG.CELONA 'OA BİR. PİYAMO OKLİLU AÇMfŞTT. 1892-'DSN GAŞUYA- RAK &ESTSIE&. rAPMAYA KOYULMUŞ, BU DALÛ/I £M ÖfJEMU YAPlTLAIZIUt, ÜULÜ İSPAUYOU &SSAMI GOYA'NIU TABLOLARtUPAKJ BSİN LEMERSK orzTAYA ÇJICABM/^n. "&OYESCAS-' APINI Ve/ZPİĞI BU PiyAMO PAf^C^LAB/M- PAM, DAHA SOM/SA AYAJf ADLf S/S. OE OPEGA MEYDAA/A GErreMişrf
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle