14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 MAFtT 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 ALLECRO EVtN tLYASOĞLU Deııiz üstiüıde müzik söleniYıllar önce Amerika'dan gelen mûzik dergilerinde müzikle denizin birleştiği bir yolculuğa ımrenir dururdum. Dünyanm en ünlü, en deneyımli sanatçılanyla yeni parlayan en büyük isımlerin bir araya ge- lip; on beş gün boyunca sızınle omuz omu- za aynı gemıde yolculuk yapması hanka bir şey! Gerek gemınin seyri sırasında, gerekse ulaştığı lunanlann antik kentlerin- de verilen konserler hep dıllere destandır. Neredeyse mitolojık çağlardan kalma bü- yülü bir ortam... Bu kez bızım de bir sa- natçımız. Fazd Say, bu şanlı gezınin tanı- tım kataloğu içinde yer alıyor. Fazıl Say, geçen yıl bır rastlantıyla çağnldığı Mer- moz Deniz Ostü Festivali'ne bu yıl özel olarak çağnldı. Lord Yehudi Menuhin'in yönetiminde- kı orkestra ıle Fazıl Say, lpekyolu adlı pı- yano konçertosunu seslendirecek. Onun- la gemide yer alan dığer piyanıstler Bru- no Canino ve Christian Zacharias. Ke- mancılar arasında Gidon Kremer ve Vla- dimir SpKakov var. Viyolacı Yuri Bash- met; banton Jose Van Dam. flütçü Jean- Pierre Rampal: Kremer Kuvarteti ve Ja- mes Judd yönetimindekı Ingiliz Oda Or- kestrası gemideki diğer sanatçılar. Gezi süresince iki de konferansçı yer alıyor ge- mide: JohnAnûs ve Alain Dubault gibi ün- lü televizyon programcısı ve müzikolog- larla klasik müzikseverlere bulunmaz bir ortam yaşatılıyor. Gerru 1 eylül günü Marsılya'dan yola çı- kıyor. Tunus (Sousse), Yunanıstan (ltea), ltalya (Venedik), Yugoslavya (Dubrov- nik), Sicılya (Palermo) limanlanna uğra- yıp 13 eylülde Fransa'ya (Marsılya) geri dönüyor. Bu gerruyle yolculuk etmeyi han- gi müziksever istemez ki! Meımoz'un tanıtım kataloğunda Fa- zü'ın fotoğrafmın yanına onun Glenn Go- uM ile Horowitz arasında bir yetenek ol- duğunu yazmışlar. Gerçekten düşündürü- cü. Her ıkisi de çağdaş piyano edebiyatı- nın önemli birer soluğu. Ayn biçemlerin. ayn söylemlerin insanı. Demek Fazıl'ı bu iİci değer arasında bir yerlere oturtanlar, ki- mi yönüyle bu üç ismi örtüştürüyor. Bel- ki Glenn Gould'un doğaçlama yaparmış- çasma doğal yorumuna... Belki Horowitz benzetmesi yeni değil' Daha önce de onu otuzlu yıllann Horowitz'ine benzeten bır eleştiri okumuştum. "StiH ayn, ama yara- ncıİık kumaşı benzryor" diyordu. Fazıl Say, geçen ay Arizona'da kendi keman-piyano sonatını kemancı Mark Peskanov ile çaldı. 17 Şubat 1997 tarihli The Arizona Daily Star'da çıkan Ken Ke- ufdimzalı yazıda Fazıl'ın sonatını klasik mözjge yeni bir tad getiren, taptaze, coş- 1) Yuri Bashmet 2) Jcan-Pierre Rampal 3) Yehudi Menuhin 4) Sergei Nakariakov 5) Janos Starker 6) Vladimir Spilakov 7) David Grimal 8) Fazıl Say. azıl Say, geçen yıl bir rastlantıyla çağnldığı Mermoz Deniz Üstü Festivali'ne bu yıl özel olarak çağnldı. Lord Yehudi Menuhin'in yönetimindeki orkestra ile Fazıl Say, tpekyolu adh piyano konçertosunu seslendirecek. Onunla gemide yer alan diğer piyanıstler Bruno Canino ve Christian Zacharias. Kemancılar arasında Gidon Kremer ve Vladimir Spivakov var. Viyolacı Yuri Bashmet; bariton Jose Van Dam; flütçü Jean-Pierre Rampal; Kremer Kuvarteti ve James Judd yönetimindeki Ingiliz Oda Orkestrası gemideki diğer sanatçılar. Center'de Alice Tully Hali'de Saınt Sa- ens'ın ikıncı piyano konçertosunu çalacak. New York Oda Orkestrası'nı Jesse Leviııe yönetecek. Bu yazıyı okuduğumuzda bir gece ön- ce Fazıl Say, lstanbul Menkul Kıymetler «•Sslonvr'nda bır nsital vermiş olacak. Do- ku dolu nitelemelerle övüyor. Yapıtın beş bölümünde melankolı kadar neşenin ve Türk halk ezgilerinın renklerini anlatıyor. Arizona Müzık Dostlan'nın sipanşi olan bu yapıt, şu sıralarda CD olarak piyasaya çıkacakmış. Aynca resitalde, yer alan Sa- int Saeos'ın ve Cesar Franek'm sonatın- da da sanatçılardan övgüyle söz etmış y a- zar. Fazıl Say, hemen ardından Mekico City'deki dinletilennde de kentın El Na- cional adh gazetesinde kendisinden "ola- ğanüstü bir piyanist" olarak söz ettirmış. Ve hemen 10 nisanda New York. Lincoln ğal kı dün akşamki resitalın değerlendir- mesini bu sabaha yetıştiremezdık. Sanca'ıun filozof yonımu Devlet sanatçısı piyanistımiz Ayşegül Sanca. geçen hafta Boğaziçi Ünıversite- si'nde bir resital verdi. J.S.Bach'ın Si be- mol majör 1 numarah Partisasını, Schu- bert'in Gezgin Fantezisini ve AH Dar- mar'ın sonatını seslendirdi. Sanca'yı dın- lerken sanatçının kendisiyle, çevresiyle ve muzığı ile banşık olması ona ne çok şey kazandırmış, dıye düşündüm. Yıllar önce- sinden nasıl huzur dolu tatlar alıyorsak bugün de öyle. Aynı yumuşak tonu, filo- zofç yaklaşımı ve dinleyicisiyle birlikte mûzığın büyülü dünyasına girebılmesi her sanatçının hüneri değil. Belki bugün daha genç kuşak piyanistler iki-üç misli hızlı tempolardaçalarGezgin Fantezisi'ni. Ama bu, Schubert'in felsefesiniözümsemek de- mek değildir ki! Ali Darmar'm sonatını da Sanca'nın daha önce kaç kez dinledi- ğim halde bu denli coşkulu ve aynı zaman- da denn düşüncede dinlememistim. Bes- tecinın, Sanca'ya adadığı sonatın ilk bö- lümü oldukça karmaşık ve bir piyanist ıçin tuzaklaıia dolu. tkınci bölümdeki dingjn an- latım son bölümde bestecinin kendı dün- yasında yaratüğı bir folklorik örgüyle renk- leniyor Sanatçının bis olarak çaldığı Be- ethoven'in Woo (opus numarası konmamış) parçalanndan bin ile Schubert'in bır Imp- romptusüresıtalı içenğine uygun olarak ta- mamladı. Dınleti sonundaki söyleşide ge- rek AJi Darmar, gerekse Ayşegül Sanca, çok önemli bir konuya değındıler. Bizim İconservatuvanmız öyle geç mezun ediyor kı öğrenciyi. Yurtdışına yüksek ögrenime gittiğinde kendi yaşıtlan nice yol almış, dağlan asmış oluyorlar! Fine Arts Dörtlûsû Oda müzığinı güzel soluklandırabilmek için üyelerinin uzun yıllar bir arada yaşa- mış olması çok önemli bir etken. Oda mü- ziği yapmak, bir aile ortamında dinleme, konuşma, dertleşme arenası yaratmak! Geçen hafta Cemal Reşit Rey Salonunda dinlediğimiz Fîne Arts Dörtifisû, 1946'da kurulmuş. Her şeyden önce o günden bu yana bir gelenek yerleştirilmiş. Bu konser- de yer alan üyeler ıse son on dört yıldır bir- likte çalıyorlar. Benim konser boyunca fa- vonm, topluluğun çellistı oldu. Gülüm- seyerek, severek müzik yapan, tempolar- da en titiz vurguyu tutturan ve hiç tavnnı değiştirmeden baştan sona müziği yaşa- yan bir üye idi. Program ise Schubert'in Ölüm ve Genç Kız adh dörtlüsü ile Dvo- rak' ın La bemol Majör, op. 105 dörtlüsün- l İ IdilBiret'tenKüçüklbo J yaAHMETSAY ANKARA- Pek de günün- de olmayan Cumhurbaşkan- lığı Senfonisi'nin sunduğu konser akşammı ancak tdil Biret ışıtabıhrdı: Sürekli al- kışlar üzenne solo piyano için Rahmaninof un "Prelûd"ü Chopin'ın bır "Etüd'*ünü yo- rumlayınca dınleyıcının bek- lentileri gerçekleşti. Bu mü- zıkal kuvvet, gökten düşen meteor gibi Çölde giderken kardelenlerle karşılaşıyorsu- nuz. Dinleyici işte bunu ya- şamak istiyor ve tdil'e gü\e- niyor. Kırk yıllık kariyeri bo- >xınca hep dorukta kaldı ldıl Biret. Uluslararası üst düzey çizgıyı temsil ederek beş kı- tada sanatını dinletti; onur ödüllen, raadalyalar. nişan- lar aldı; yaklaşık 70 LP ve CD'siyle miryonlarca müzik- severin hayranlığını kazandı. Bütün bu başanlann tılsımı- nı tek başına "Harika Çocuk Yasası"ylaya da Idil'ın deha- sıyla açıklamak yetmeyecek- tır. Başanyı "nedeıı- sonuç iKşkisi" içinde görmek gere- kir Eğitimolanaklannın ulus- lararası düzeyde değerlendı- rilerek üstün yeteneğin ulus- lararası düzeyde geliştirilme- sidiraslolan. Batılılaşmaktır. ldil'indeyişiyleşudur: "Mo- zart'ın mftzigi birim müziği- miz." Dersimiz Küçûk tbo Eğer "Aileden Sorumlu" Devlet Bakanı Işüay Sa>gın "Harika çocuk" yasasını açık- lamalanyla gündeme getir- meseydi bu konuya değinme- yecektım. Idil Biret ve Suna Kan için çıkanlan ve daha sonra geliştirilen 6660 sayılı yasa, otuz yıldan beri işletil- miyor. Işletilecegi de yok. Oy- sa Sayın Işılay Saygın, "Kû- çük tbo ve onun gibi çocukla- nmız ıçin yasanın yaşama geçirilmesini önerdi. Efen- dım, lütfen sakin olalım: ön- ce Küçük Ibo olgusundan kay- naklanan sorunlara bakalım: On üç yaşındaki bu Urfalı se- vimli çocuk, ısmen ve cismen yarattığı "imaj"la arabesk müzik piyasasını lahmacun fınnı gıbı alev lendırerek ga- zino, bar, pavyon gibi eğlen- ce yerlerinde birkaç ayda "ka- riyer" yapıp Unkapanı'ndaki kaset endüstrisine, oradan da televizyon ekranma sıçrayı- verince; devlet bakanı, anaya- sa ve yasalara dayanarak bu gidişin önlenmesını ıstedi. Anayasa, "Çocuklam korun- ması'"nı öngörüyor; yasalara bakarsanız, 18 yaşından kü- çük çocuklann eğlence yerle- rinde çalışmasını bırakın, ka- pısından gırmesi bile uygun görülmüyor. Üstüne üstlük bu çocuk, televizyon program- lanna çıkıp "e§tim"ın hiç de Saııat herkese gereldî ÖNDERKÜTAHYALI İZMİR- Arto Noras, J. Haydn'ın HOB. Vllb. 2 re majör viyolonsel konçertosunu bı- tirdikten sonra uzun süre alkışlandı. Sanat- çı bu coşkuya, İS. Bach'ın do majör solo viyolonsel süitinden Saraband'la karşılık verdi. Sarabandı dinlerken bir an salonda yal- nız olduğumu sandım. Çalınan parça rıak- kındaki duygusu ya da görüşü ne olursa ol- sun herkes onun çekimine girmiş, viyolon- selin büyülü sesıyle koltuğuna mıhlanmış, büyük bir saygıyla Noras'ı dinliyordu. Çe- tin sorunlann bunalttığı 20'nci yüzyıl insa- ru için ne güzel bir iyileştirme yolu değil mi? Bana sorarsanız sanat, "çok zalim ve nan- kör" diye tanımlanan insanı iyiye götürme- nin en kestırme yoludur. tZDSO'nun 14 Mart dınletisindeki konu- ğu, Prof. HikmetŞjmşek'ti; ama sevgili ho- camız beklenmedık bir rahatsızhk geçirin- ce, onun yenne Ankara'dan genç orkestra şefı Ibrahim Yazıcı getırildı. Yazıcı, W. A. Mozart'ın "Sihirti FKit" operasının uvertü- rüyle L. Van Beethoven'in op. 36 re majör 2. senfomsıni seslendirdi. Uvertür, devingen verenkliydi. Baa kesimlerdeki küçük takıl- malara ve sürüklenmelere karşın senfoniyi de mutluluk içinde dinledik. Yazıcı, 1994'te mezun olduğu HÜ Anka- ra Devlet Konservatuvan' nda, Nevit Kodal- h ıle bestecilik, Hikmet Şimşek ve Rengim Gökmen'le orkestra şefliği, Nimet Karate- kin ıle de piyanoçalıştı. Ardından bıryıl Fran- sa'da "Conservatoire Nâaonal Musique de Perpignan"da okudu. Bu okulu da üç birin- cilık odülüyle bitirdı. Yaşının genç olması- na karşın Türkıye'de ve dış ülkelerdekı dın- leti yaşamı epey yoğundur. Izmır'dekı dın- letisirun yarattığı ızlenimlerolumludur. Böy- lece orkestra şeflerıne duyulan gereksin- meyi doldurabılecek genç bir sanatçıyı ta- nımanm mutluluğunu duyuyoruz. Daha önce dinlediğimiz öbür viyolonsel- cıler gibi Arto Noras'ın da tonu dolgun ve etkileyici. Haydn'ın konçertosunun bırçok kesiminde güzel müzık yaptı. Yaşı ellimn üze- rinde. ama teknıği sağlam. Son bölümdeki ara müziklerinde temaya kıyasla daha de- lişmen bir yonımu yeğledı. Bu yüzden za- man zaman orkestramn bocalamasına neden oldu. Coda'da. orkestra temayı du>xırurken çaldığı güç pasaj lar da yeterince aydınlık de- ğildi; ama yine de yaptığı seslendirme be- ğenildı ve alkışlandı. tZDOB'nin bu yılki resital etkinlıklenn- den bıri, 12 Mart akşamı Elhamra'da ger- çekleşti. Yukanda değindiğim genç sanat- çılann ikincısi olan soprano BirgülSu Ariç, bıze kusursuz bir şan akşamı yaşattı. Piya- nist Mehmet Ariç'in eşligindeki resitalinde sanatçı, H. BerlioA C. M. Weber, G. Rossi- ni, W. A. Mozart, G. Pucdni, G. Donizetti, G. S. Mercadante, S. Rahmaninof, F. Po- ulenc V. Bellini gibi ünlülerden aryalar ya da bağımsız parçalar sundu. Birgül Su Anç, son derece müzikal söy- lüyor. Link nitelıklı sesı. kalın bölgede da- ha dramatık bır hava taşıyor. Tonu tatlı ve dolgun; en ince bölgedeki seslerde bile a\ - nı dolgunluk var. Tekniği çok 1yı; sesını ekonomik kullanmasım bihyor. Doruk nok- talannı ıyi saptayıp, sesindeki güzelliklen bütün gücüyle ancak böyle yerlerde ortaya çıkanyor. Bu yaklaşım estetık yönden de ye- rindedir. Birgül Su Ariç, DEÜ Devlet Konserva- tuvan'nda Sabahat Tekebaş'la çalıştı. Çe- şıtlı güçlüklerin zayıflatamadıği istenciyle ve tükenmek bılmeyen çalışma temposu\ - la dikkati çekti. Kunımun opera bölümün- de okurken. ttalya'da "Academia d'Arte Li- rica e Corali"nin sınavında, ilk üç arasına girerek oradan burs aldı. Anılan akademi- de, M. Melani, A. Tanini, S. SegaBni, N. Gi- usti ve A. Zenda gibi ünlü dağar ve bıçem ustalanyla çalıştı. 1995'te mezun olduktan sonra kendisini yogun bir sanat kariyerinın içinde buldu; resitaller verdi, festivallere katıldı. 1995 eylülünde. tstanbul'da yapı- lan "HlusJararası Leyla Gencer Şan Yanş- ması''nda, ünlüler arasına girerek üçüncü ol- ması, herkesi gururlandırmıştı. Birgül, ge- çen yıldan beri lZDOB'nin sanatçısı olarak çeşitlı temsıllerde rol almaktadır. Pek yakın- da, La Boheme'de Mımi'yı söyleyecek. Yaşadığımız karamsar ortamda gençlerin kazandığı bu gibi başanlar. yüreklere su serpmektedır. Türk halkına her hafta veril- diği söylenen müjdelerin en değerlısi. sana- tı yaşayan ve bize de yaşatmaya çalışan gençlerin başansıdır. Ülkemize gönenci ve esenliği gctırecek olan kutsal ışık, onlann ruhlannda, ellerinde ve seslenndedir. gerekli olmadığını örnekler- se, devlet bakanı bu gidişe ta- bıi kı karşı çıkacaknr "Çocuk- iann fızikseL zihinsei, nıhsal ve ahlaki gefişimini ohımsuz yönde etkileyen bu tür yayın- lar, çocuklann >% ailelerin e0- time olan inançlannı rümüy- le sarsmaktadır. Bu yayınlar, çocukiuk dunımunu hiçe sa- yan çeşitli istismar örnekleri- ne yol açabilmektedir.'' Sayın Saygın'ın ahnmasını istediği önlemler yenndedır, doğru- dur, gerekçeleri ise yasaldır. Denecektir ki "Burasi Tür- kiye. Bizbunlara ahşok. Oho- 00, Küçük Ibo'ya gelene ka- dar_. Bırak da çocuk köşeyi dönsün!" Alışa alışa nereye geleceğiz? Küçük Ibo'yu kül- tür bakanı mı yapalım? An- layamadığımız şudur: Sayın bakan, Milli Eğitim Bakanlı- ğına gönderdiği 27 Ocak 1997 tarihli yazıda "Küçük tbo ve ona benzer çocuktar''ın 6660 sayılı yasadan yararlandınlma- sıru önermiştir. Birincisi, Küçük tbo'nun "üstün yetenekh'" olduğu ne- reden biliniyor? Arabesk şar- kılar cavlatan binlerce çocu- ğumuzun hakkını yemeyelim. Ikincisi, 6660 sayılı yasa, üs- tün yetenekli çocuklann "gü- zel sanaüar" alanmda ve ta- bıi ki "uluslararasr planda yetiştırilmesini öngörmekte- dir sanıyorum, "arabesk" ala- nında değil. Uçüncüsü, öne- rinin muhatabı acaba Milli Eğitim Bakanı mıdır, yoksa Kültür Bakanı mı? Her ney- se, ben kendı adıma şu dersi aldım: 1948 yılında Biret ve Kan'ın, Paris Konservatuva- n'na gönderilmesinden elli yıl sonra Küçük Ibo'ya gelmiş bulunuyonız. Dersımiz Kü- çük Ibo! Mûzik festivaK Şımdi de izin verirseniz, 14. Ankara Uluslararası Mü- zik Festivali'ne değinebilir miyim? Festivalin "açıfcşkon- seri" bu yıl Ankara'daki üç senfonik orkestramn ve ko- rolann katılımıyla sekiz bin kı- şılik Türk Meta] Sendikasrnın salonunda yapılıyor. Festiva- li düzenleyen Sevda- Cenap And Müzik Vakfi'nm broşü- ründe şöyle denıyor: "Büiniz ki günümüz Türkiyesi'nde konsersalonlarmı dokhırmak, sadece bir 'keyıf' değA, aynı zamanda'insanca' ve'siy asal' bir davrantşbrT Bale Topluluğu 25. yıhnda Kültür î Çağdaş Bale Topluluğu 25. yıhnda da gösterilerini her ay yineliyor. 23 mart pazaT akşamı 20.30'da Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'ningeliri ÇYDD Osküdar şubesine bırakılacak. Topluluğun kurucusu ve koreografısıyle, 'Dansın Adı Yok'(Janacek), 'Özgürbahçe'(Ketelbey), 'Düet'(John Williams), 'AÎ>k Rüyası'(Lizst) ve 'Viva Vivaldi'(Vivaldı) adlı özgün yapıtlar Talar Margarosyan. Murat Kurtulmuş, lldem Kocakü, Esra Ulutan, Bahadır Ovacıklı, Özlem Özgen gibi solıst dansçılann da yer aldığı bir programda sahnelecek. Davetıyeler 23 mart pazar akşamı Kadıköy Halk Eğitim Merkezı'nden sağlanabilir. 2000e üç kala orman, çevre ve değer yapgıları • Kültür Senisi - ÇEKÜL (Çeyre ve Kültür Değerlerini Koruma Vakfı) ve IÜ Orman Fakültesi, 'Dünya Ormancılık Haftası' nedenıyle '2000'e Üç Kala Orman, Çevre ve Değer Yargılan' başlıklı bir ortak etkınlik dûzenliyor. Bugün saat 10.00-12.30 arası Kabataş Kültür Merkezı, Kabataş Eğitim Vakfı Sabancı Kültür Sitesi'nde düzenlenecek etkinlığe, Evin Ilyasoğlu 'Doğa ve Müzik'. Fendun Andaç 'Orman ve Edebıyat". Prof. Uçkun Geray 'Çevre Etiği', Oktay Ekinci 'Orman ve Kent" ve Prof. Dr. Sedat Ayanoğlu 'Orman ve Yasalar' başlıklı konuşmalanyla katılıyorlar. bzet Keribar İnternerte • Kültür Servisi - Fotoğraf sanatçısı Izzet Kenbar, Internet'e girdi. Natıonal Geographic Traveller dergisi ikincilik ödülü, Fuji Avrupa Basın Fotoğrafı Ödüllen Türkiye birinciliği ve Jerusalem Post gazetesı bınncilık ödüllerini alan Keribar, WEB sitesinde fotoğraflanndan örnekler sergiliyor Keribar'ın çalışmalannı Internet'ten ızlemek isteyenler ıçın WEB adresi şöyle: 'www. lazarusinternet.com/keribar'. TÜPklye'nin siyasi giindemi • Kültür Servisi - Prof Dr. Tank Zafer Tunaya anısına dûzenlenen çarşamba toplantılannın 26 mart çarşamba günü ele alınacak konusu "Türkıye'nin Siyasi Gündemi". Galatasaray Ümversıtesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi Emre Öktem'in sunacağı toplantıya Cumhunyet Halk Partisı Genel Başkanı Deniz Baykal konuşmacı olarak katılacak. Tank Zafer Tunaya Kültür Merkezi'ndekı toplantı saat 17.30'da başlayacak. klKB'de çini sergisi • Kültür Servisi - Mine ve Ruhan Kartal'ın çinı sergısı İMKB tstinye Sanat Galerisı'nde ızlenebılir. Sergide yer alan çınıler, klasik tarzda olup yeni kompozisyonlardan oluşmakta. Aynca, yeni kompozisyonlardan oluşan 'Patchvvork' türü çalışmalar da dikkat çekiyor. Mine ve Ruhan KartaJ, 20Ö0'lı yıllara gırerken artık eskı calışmalan taklit elmektense çuıı sanatım yaşatmak gerektığim belırtiyor ve özgün çalışmalardan yana tavır koyuyorlar. İletişim uzmanları buluşuyor B Kültür Servisi - lletışımde kalıte \e muşten memnunıyeti konulannda dunyanın önde gelen uzmanlan arasında yer alan eskı IPRA Başkanı Göran Sjöberg, Halkla llişİciler Danışmanlan Derneğı'nın (HDD) mart ayı etkinliğinde 'Iletişimde Kalite' konulu bir konferans vermek üzere HDD'nin davetlisi olarak İstanbul'a gelecek. Uluslararası Halkla Ilişkiler Demeğı(IPRA) ile yakın ilişkileri bulunan ve sık sık işbirliğİTapan HDD, Gülçin Ülgezer(Bşk.), Melek Manısalı(Bşlc.Yrd.), Avnıye Tansuğ (Gen. Sek.), Güzin Poffet (Sayman), Tuğrul Kutadgubilik. Ayfer Hortaçsu ve Gülgün Etker'den oluşan yeni yönetım kurulu yıl boyunca Türk iletişim uzmanlan ıle uluslararası iletişim uzmanlannı bır araya getırecek etkınlıkler düzenlemeyı amaçlıyor. IPRA yayınlanndan 'tletişimde Kalite' konulu 10 numarah 'Gold Paper"ın da yazan olan Göran Sjöberg'in konferansı, 29 Mart 1997 cumartesı günü, saat 11.00'de Çırağan Hotel Kempinski'de gerçekleşecek.(0532)616 07 15 BUGÜN • GÖÇERLER FOTOĞR4F KULÜBÜ'nde saat 19.30'da sanat tarihçısı Dena NüketÖzer'ın hazırladıği 'İstanbul: Tarih İçinde Bir Yolculuk' başlıklı seminen yer alıyor. (414 44 74). • CRR'de saat 19.30'da Davıd Sevi Maftınm Korosu Taşkın Tasavviif Musıkisı Topluluğu konsen ızlenebılir. • tÜ tLETİŞtM FAKÜLTESİnde Halkla Ilişkiler Grubu'nun her çarşamba düzenlediği söyleşıler kapsammda 3-4 Amfi'de, saat 11.00'de Can Dündar'ın konuşmacı olarak katılacağı 'Araştırmacı Gazeteciük' konulu söyleşi yer alıyor. (512 52 57) • AKSANAT'ta saat 12 30 ve 17.30'da Orson Welles'in 'Yurttaş Kane' adlı filmı laser-disc'ten izlenebihr. (252 35 00) • BOĞAZİÇt ÜNtVERSİTESİ SİNEMA KULÜBÜ'nde saat 17.00'de Baraka' adlı fılm gösterilecek. BıletleT 21 Mart Cuma günunden itıbaren AKM Scnfonı Cışesı ve Yapı Kredi Yaymlan Kıtabevi, Galatasaray'da satışa sunulacaktır. Rezervasyon Tel: 252 47 00-322 (Dahili) Bılet Fıyatr 500 OOO TL Balkon 1,00 000 TL (mdmrreız) OgTencı, Oğnretmerı ve Emeklı mdınmlı fıyatı 400 000 TL Italyan Kültür Merkezı YAPi^S' KREDİ Pazatcs; Konserlen Konser Salonu KÜLTÜR SANAT ltal yn Kultur Meşrutıyet Cad YAYINCILIK Merkezı Ijbırlığı ıle No 161 Tepebası ^—-^^^-^^— gerçekleştırılmijtır
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle