Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 MAFtT 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
ALLECRO EVtN tLYASOĞLU
Deııiz üstiüıde müzik söleniYıllar önce Amerika'dan gelen mûzik
dergilerinde müzikle denizin birleştiği bir
yolculuğa ımrenir dururdum. Dünyanm
en ünlü, en deneyımli sanatçılanyla yeni
parlayan en büyük isımlerin bir araya ge-
lip; on beş gün boyunca sızınle omuz omu-
za aynı gemıde yolculuk yapması hanka
bir şey! Gerek gemınin seyri sırasında,
gerekse ulaştığı lunanlann antik kentlerin-
de verilen konserler hep dıllere destandır.
Neredeyse mitolojık çağlardan kalma bü-
yülü bir ortam... Bu kez bızım de bir sa-
natçımız. Fazd Say, bu şanlı gezınin tanı-
tım kataloğu içinde yer alıyor. Fazıl Say,
geçen yıl bır rastlantıyla çağnldığı Mer-
moz Deniz Ostü Festivali'ne bu yıl özel
olarak çağnldı.
Lord Yehudi Menuhin'in yönetiminde-
kı orkestra ıle Fazıl Say, lpekyolu adlı pı-
yano konçertosunu seslendirecek. Onun-
la gemide yer alan dığer piyanıstler Bru-
no Canino ve Christian Zacharias. Ke-
mancılar arasında Gidon Kremer ve Vla-
dimir SpKakov var. Viyolacı Yuri Bash-
met; banton Jose Van Dam. flütçü Jean-
Pierre Rampal: Kremer Kuvarteti ve Ja-
mes Judd yönetimindekı Ingiliz Oda Or-
kestrası gemideki diğer sanatçılar. Gezi
süresince iki de konferansçı yer alıyor ge-
mide: JohnAnûs ve Alain Dubault gibi ün-
lü televizyon programcısı ve müzikolog-
larla klasik müzikseverlere bulunmaz bir
ortam yaşatılıyor.
Gerru 1 eylül günü Marsılya'dan yola çı-
kıyor. Tunus (Sousse), Yunanıstan (ltea),
ltalya (Venedik), Yugoslavya (Dubrov-
nik), Sicılya (Palermo) limanlanna uğra-
yıp 13 eylülde Fransa'ya (Marsılya) geri
dönüyor. Bu gerruyle yolculuk etmeyi han-
gi müziksever istemez ki!
Meımoz'un tanıtım kataloğunda Fa-
zü'ın fotoğrafmın yanına onun Glenn Go-
uM ile Horowitz arasında bir yetenek ol-
duğunu yazmışlar. Gerçekten düşündürü-
cü. Her ıkisi de çağdaş piyano edebiyatı-
nın önemli birer soluğu. Ayn biçemlerin.
ayn söylemlerin insanı. Demek Fazıl'ı bu
iİci değer arasında bir yerlere oturtanlar, ki-
mi yönüyle bu üç ismi örtüştürüyor. Bel-
ki Glenn Gould'un doğaçlama yaparmış-
çasma doğal yorumuna... Belki Horowitz
benzetmesi yeni değil' Daha önce de onu
otuzlu yıllann Horowitz'ine benzeten bır
eleştiri okumuştum. "StiH ayn, ama yara-
ncıİık kumaşı benzryor" diyordu.
Fazıl Say, geçen ay Arizona'da kendi
keman-piyano sonatını kemancı Mark
Peskanov ile çaldı. 17 Şubat 1997 tarihli
The Arizona Daily Star'da çıkan Ken Ke-
ufdimzalı yazıda Fazıl'ın sonatını klasik
mözjge yeni bir tad getiren, taptaze, coş-
1) Yuri Bashmet 2) Jcan-Pierre Rampal 3) Yehudi Menuhin 4) Sergei Nakariakov
5) Janos Starker 6) Vladimir Spilakov 7) David Grimal 8) Fazıl Say.
azıl Say, geçen yıl bir rastlantıyla çağnldığı Mermoz Deniz Üstü Festivali'ne bu yıl özel
olarak çağnldı. Lord Yehudi Menuhin'in yönetimindeki orkestra ile Fazıl Say, tpekyolu adh
piyano konçertosunu seslendirecek. Onunla gemide yer alan diğer piyanıstler Bruno Canino ve
Christian Zacharias. Kemancılar arasında Gidon Kremer ve Vladimir Spivakov var. Viyolacı Yuri
Bashmet; bariton Jose Van Dam; flütçü Jean-Pierre Rampal; Kremer Kuvarteti ve James Judd
yönetimindeki Ingiliz Oda Orkestrası gemideki diğer sanatçılar.
Center'de Alice Tully Hali'de Saınt Sa-
ens'ın ikıncı piyano konçertosunu çalacak.
New York Oda Orkestrası'nı Jesse Leviııe
yönetecek.
Bu yazıyı okuduğumuzda bir gece ön-
ce Fazıl Say, lstanbul Menkul Kıymetler
«•Sslonvr'nda bır nsital vermiş olacak. Do-
ku dolu nitelemelerle övüyor. Yapıtın beş
bölümünde melankolı kadar neşenin ve
Türk halk ezgilerinın renklerini anlatıyor.
Arizona Müzık Dostlan'nın sipanşi olan
bu yapıt, şu sıralarda CD olarak piyasaya
çıkacakmış. Aynca resitalde, yer alan Sa-
int Saeos'ın ve Cesar Franek'm sonatın-
da da sanatçılardan övgüyle söz etmış y a-
zar.
Fazıl Say, hemen ardından Mekico
City'deki dinletilennde de kentın El Na-
cional adh gazetesinde kendisinden "ola-
ğanüstü bir piyanist" olarak söz ettirmış.
Ve hemen 10 nisanda New York. Lincoln
ğal kı dün akşamki resitalın değerlendir-
mesini bu sabaha yetıştiremezdık.
Sanca'ıun filozof yonımu
Devlet sanatçısı piyanistımiz Ayşegül
Sanca. geçen hafta Boğaziçi Ünıversite-
si'nde bir resital verdi. J.S.Bach'ın Si be-
mol majör 1 numarah Partisasını, Schu-
bert'in Gezgin Fantezisini ve AH Dar-
mar'ın sonatını seslendirdi. Sanca'yı dın-
lerken sanatçının kendisiyle, çevresiyle
ve muzığı ile banşık olması ona ne çok şey
kazandırmış, dıye düşündüm. Yıllar önce-
sinden nasıl huzur dolu tatlar alıyorsak
bugün de öyle. Aynı yumuşak tonu, filo-
zofç yaklaşımı ve dinleyicisiyle birlikte
mûzığın büyülü dünyasına girebılmesi her
sanatçının hüneri değil. Belki bugün daha
genç kuşak piyanistler iki-üç misli hızlı
tempolardaçalarGezgin Fantezisi'ni. Ama
bu, Schubert'in felsefesiniözümsemek de-
mek değildir ki! Ali Darmar'm sonatını
da Sanca'nın daha önce kaç kez dinledi-
ğim halde bu denli coşkulu ve aynı zaman-
da denn düşüncede dinlememistim. Bes-
tecinın, Sanca'ya adadığı sonatın ilk bö-
lümü oldukça karmaşık ve bir piyanist ıçin
tuzaklaıia dolu. tkınci bölümdeki dingjn an-
latım son bölümde bestecinin kendı dün-
yasında yaratüğı bir folklorik örgüyle renk-
leniyor Sanatçının bis olarak çaldığı Be-
ethoven'in Woo (opus numarası konmamış)
parçalanndan bin ile Schubert'in bır Imp-
romptusüresıtalı içenğine uygun olarak ta-
mamladı. Dınleti sonundaki söyleşide ge-
rek AJi Darmar, gerekse Ayşegül Sanca,
çok önemli bir konuya değındıler. Bizim
İconservatuvanmız öyle geç mezun ediyor
kı öğrenciyi. Yurtdışına yüksek ögrenime
gittiğinde kendi yaşıtlan nice yol almış,
dağlan asmış oluyorlar!
Fine Arts Dörtlûsû
Oda müzığinı güzel soluklandırabilmek
için üyelerinin uzun yıllar bir arada yaşa-
mış olması çok önemli bir etken. Oda mü-
ziği yapmak, bir aile ortamında dinleme,
konuşma, dertleşme arenası yaratmak!
Geçen hafta Cemal Reşit Rey Salonunda
dinlediğimiz Fîne Arts Dörtifisû, 1946'da
kurulmuş. Her şeyden önce o günden bu
yana bir gelenek yerleştirilmiş. Bu konser-
de yer alan üyeler ıse son on dört yıldır bir-
likte çalıyorlar. Benim konser boyunca fa-
vonm, topluluğun çellistı oldu. Gülüm-
seyerek, severek müzik yapan, tempolar-
da en titiz vurguyu tutturan ve hiç tavnnı
değiştirmeden baştan sona müziği yaşa-
yan bir üye idi. Program ise Schubert'in
Ölüm ve Genç Kız adh dörtlüsü ile Dvo-
rak' ın La bemol Majör, op. 105 dörtlüsün-
l İ
IdilBiret'tenKüçüklbo
J
yaAHMETSAY
ANKARA- Pek de günün-
de olmayan Cumhurbaşkan-
lığı Senfonisi'nin sunduğu
konser akşammı ancak tdil
Biret ışıtabıhrdı: Sürekli al-
kışlar üzenne solo piyano için
Rahmaninof un "Prelûd"ü
Chopin'ın bır "Etüd'*ünü yo-
rumlayınca dınleyıcının bek-
lentileri gerçekleşti. Bu mü-
zıkal kuvvet, gökten düşen
meteor gibi Çölde giderken
kardelenlerle karşılaşıyorsu-
nuz. Dinleyici işte bunu ya-
şamak istiyor ve tdil'e gü\e-
niyor. Kırk yıllık kariyeri bo-
>xınca hep dorukta kaldı ldıl
Biret. Uluslararası üst düzey
çizgıyı temsil ederek beş kı-
tada sanatını dinletti; onur
ödüllen, raadalyalar. nişan-
lar aldı; yaklaşık 70 LP ve
CD'siyle miryonlarca müzik-
severin hayranlığını kazandı.
Bütün bu başanlann tılsımı-
nı tek başına "Harika Çocuk
Yasası"ylaya da Idil'ın deha-
sıyla açıklamak yetmeyecek-
tır. Başanyı "nedeıı- sonuç
iKşkisi" içinde görmek gere-
kir Eğitimolanaklannın ulus-
lararası düzeyde değerlendı-
rilerek üstün yeteneğin ulus-
lararası düzeyde geliştirilme-
sidiraslolan. Batılılaşmaktır.
ldil'indeyişiyleşudur: "Mo-
zart'ın mftzigi birim müziği-
miz."
Dersimiz Küçûk tbo
Eğer "Aileden Sorumlu"
Devlet Bakanı Işüay Sa>gın
"Harika çocuk" yasasını açık-
lamalanyla gündeme getir-
meseydi bu konuya değinme-
yecektım. Idil Biret ve Suna
Kan için çıkanlan ve daha
sonra geliştirilen 6660 sayılı
yasa, otuz yıldan beri işletil-
miyor. Işletilecegi de yok. Oy-
sa Sayın Işılay Saygın, "Kû-
çük tbo ve onun gibi çocukla-
nmız ıçin yasanın yaşama
geçirilmesini önerdi. Efen-
dım, lütfen sakin olalım: ön-
ce Küçük Ibo olgusundan kay-
naklanan sorunlara bakalım:
On üç yaşındaki bu Urfalı se-
vimli çocuk, ısmen ve cismen
yarattığı "imaj"la arabesk
müzik piyasasını lahmacun
fınnı gıbı alev lendırerek ga-
zino, bar, pavyon gibi eğlen-
ce yerlerinde birkaç ayda "ka-
riyer" yapıp Unkapanı'ndaki
kaset endüstrisine, oradan da
televizyon ekranma sıçrayı-
verince; devlet bakanı, anaya-
sa ve yasalara dayanarak bu
gidişin önlenmesını ıstedi.
Anayasa, "Çocuklam korun-
ması'"nı öngörüyor; yasalara
bakarsanız, 18 yaşından kü-
çük çocuklann eğlence yerle-
rinde çalışmasını bırakın, ka-
pısından gırmesi bile uygun
görülmüyor. Üstüne üstlük bu
çocuk, televizyon program-
lanna çıkıp "e§tim"ın hiç de
Saııat herkese gereldî
ÖNDERKÜTAHYALI
İZMİR- Arto Noras, J. Haydn'ın HOB.
Vllb. 2 re majör viyolonsel konçertosunu bı-
tirdikten sonra uzun süre alkışlandı. Sanat-
çı bu coşkuya, İS. Bach'ın do majör solo
viyolonsel süitinden Saraband'la karşılık
verdi.
Sarabandı dinlerken bir an salonda yal-
nız olduğumu sandım. Çalınan parça rıak-
kındaki duygusu ya da görüşü ne olursa ol-
sun herkes onun çekimine girmiş, viyolon-
selin büyülü sesıyle koltuğuna mıhlanmış,
büyük bir saygıyla Noras'ı dinliyordu. Çe-
tin sorunlann bunalttığı 20'nci yüzyıl insa-
ru için ne güzel bir iyileştirme yolu değil mi?
Bana sorarsanız sanat, "çok zalim ve nan-
kör" diye tanımlanan insanı iyiye götürme-
nin en kestırme yoludur.
tZDSO'nun 14 Mart dınletisindeki konu-
ğu, Prof. HikmetŞjmşek'ti; ama sevgili ho-
camız beklenmedık bir rahatsızhk geçirin-
ce, onun yenne Ankara'dan genç orkestra
şefı Ibrahim Yazıcı getırildı. Yazıcı, W. A.
Mozart'ın "Sihirti FKit" operasının uvertü-
rüyle L. Van Beethoven'in op. 36 re majör
2. senfomsıni seslendirdi. Uvertür, devingen
verenkliydi. Baa kesimlerdeki küçük takıl-
malara ve sürüklenmelere karşın senfoniyi
de mutluluk içinde dinledik.
Yazıcı, 1994'te mezun olduğu HÜ Anka-
ra Devlet Konservatuvan' nda, Nevit Kodal-
h ıle bestecilik, Hikmet Şimşek ve Rengim
Gökmen'le orkestra şefliği, Nimet Karate-
kin ıle de piyanoçalıştı. Ardından bıryıl Fran-
sa'da "Conservatoire Nâaonal Musique de
Perpignan"da okudu. Bu okulu da üç birin-
cilık odülüyle bitirdı. Yaşının genç olması-
na karşın Türkıye'de ve dış ülkelerdekı dın-
leti yaşamı epey yoğundur. Izmır'dekı dın-
letisirun yarattığı ızlenimlerolumludur. Böy-
lece orkestra şeflerıne duyulan gereksin-
meyi doldurabılecek genç bir sanatçıyı ta-
nımanm mutluluğunu duyuyoruz.
Daha önce dinlediğimiz öbür viyolonsel-
cıler gibi Arto Noras'ın da tonu dolgun ve
etkileyici. Haydn'ın konçertosunun bırçok
kesiminde güzel müzık yaptı. Yaşı ellimn üze-
rinde. ama teknıği sağlam. Son bölümdeki
ara müziklerinde temaya kıyasla daha de-
lişmen bir yonımu yeğledı. Bu yüzden za-
man zaman orkestramn bocalamasına neden
oldu. Coda'da. orkestra temayı du>xırurken
çaldığı güç pasaj lar da yeterince aydınlık de-
ğildi; ama yine de yaptığı seslendirme be-
ğenildı ve alkışlandı.
tZDOB'nin bu yılki resital etkinlıklenn-
den bıri, 12 Mart akşamı Elhamra'da ger-
çekleşti. Yukanda değindiğim genç sanat-
çılann ikincısi olan soprano BirgülSu Ariç,
bıze kusursuz bir şan akşamı yaşattı. Piya-
nist Mehmet Ariç'in eşligindeki resitalinde
sanatçı, H. BerlioA C. M. Weber, G. Rossi-
ni, W. A. Mozart, G. Pucdni, G. Donizetti,
G. S. Mercadante, S. Rahmaninof, F. Po-
ulenc V. Bellini gibi ünlülerden aryalar ya da
bağımsız parçalar sundu.
Birgül Su Anç, son derece müzikal söy-
lüyor. Link nitelıklı sesı. kalın bölgede da-
ha dramatık bır hava taşıyor. Tonu tatlı ve
dolgun; en ince bölgedeki seslerde bile a\ -
nı dolgunluk var. Tekniği çok 1yı; sesını
ekonomik kullanmasım bihyor. Doruk nok-
talannı ıyi saptayıp, sesindeki güzelliklen
bütün gücüyle ancak böyle yerlerde ortaya
çıkanyor. Bu yaklaşım estetık yönden de ye-
rindedir.
Birgül Su Ariç, DEÜ Devlet Konserva-
tuvan'nda Sabahat Tekebaş'la çalıştı. Çe-
şıtlı güçlüklerin zayıflatamadıği istenciyle
ve tükenmek bılmeyen çalışma temposu\ -
la dikkati çekti. Kunımun opera bölümün-
de okurken. ttalya'da "Academia d'Arte Li-
rica e Corali"nin sınavında, ilk üç arasına
girerek oradan burs aldı. Anılan akademi-
de, M. Melani, A. Tanini, S. SegaBni, N. Gi-
usti ve A. Zenda gibi ünlü dağar ve bıçem
ustalanyla çalıştı. 1995'te mezun olduktan
sonra kendisini yogun bir sanat kariyerinın
içinde buldu; resitaller verdi, festivallere
katıldı. 1995 eylülünde. tstanbul'da yapı-
lan "HlusJararası Leyla Gencer Şan Yanş-
ması''nda, ünlüler arasına girerek üçüncü ol-
ması, herkesi gururlandırmıştı. Birgül, ge-
çen yıldan beri lZDOB'nin sanatçısı olarak
çeşitlı temsıllerde rol almaktadır. Pek yakın-
da, La Boheme'de Mımi'yı söyleyecek.
Yaşadığımız karamsar ortamda gençlerin
kazandığı bu gibi başanlar. yüreklere su
serpmektedır. Türk halkına her hafta veril-
diği söylenen müjdelerin en değerlısi. sana-
tı yaşayan ve bize de yaşatmaya çalışan
gençlerin başansıdır. Ülkemize gönenci ve
esenliği gctırecek olan kutsal ışık, onlann
ruhlannda, ellerinde ve seslenndedir.
gerekli olmadığını örnekler-
se, devlet bakanı bu gidişe ta-
bıi kı karşı çıkacaknr "Çocuk-
iann fızikseL zihinsei, nıhsal
ve ahlaki gefişimini ohımsuz
yönde etkileyen bu tür yayın-
lar, çocuklann >% ailelerin e0-
time olan inançlannı rümüy-
le sarsmaktadır. Bu yayınlar,
çocukiuk dunımunu hiçe sa-
yan çeşitli istismar örnekleri-
ne yol açabilmektedir.'' Sayın
Saygın'ın ahnmasını istediği
önlemler yenndedır, doğru-
dur, gerekçeleri ise yasaldır.
Denecektir ki "Burasi Tür-
kiye. Bizbunlara ahşok. Oho-
00, Küçük Ibo'ya gelene ka-
dar_. Bırak da çocuk köşeyi
dönsün!" Alışa alışa nereye
geleceğiz? Küçük Ibo'yu kül-
tür bakanı mı yapalım? An-
layamadığımız şudur: Sayın
bakan, Milli Eğitim Bakanlı-
ğına gönderdiği 27 Ocak 1997
tarihli yazıda "Küçük tbo ve
ona benzer çocuktar''ın 6660
sayılı yasadan yararlandınlma-
sıru önermiştir.
Birincisi, Küçük tbo'nun
"üstün yetenekh'" olduğu ne-
reden biliniyor? Arabesk şar-
kılar cavlatan binlerce çocu-
ğumuzun hakkını yemeyelim.
Ikincisi, 6660 sayılı yasa, üs-
tün yetenekli çocuklann "gü-
zel sanaüar" alanmda ve ta-
bıi ki "uluslararasr planda
yetiştırilmesini öngörmekte-
dir sanıyorum, "arabesk" ala-
nında değil. Uçüncüsü, öne-
rinin muhatabı acaba Milli
Eğitim Bakanı mıdır, yoksa
Kültür Bakanı mı? Her ney-
se, ben kendı adıma şu dersi
aldım: 1948 yılında Biret ve
Kan'ın, Paris Konservatuva-
n'na gönderilmesinden elli
yıl sonra Küçük Ibo'ya gelmiş
bulunuyonız. Dersımiz Kü-
çük Ibo!
Mûzik festivaK
Şımdi de izin verirseniz,
14. Ankara Uluslararası Mü-
zik Festivali'ne değinebilir
miyim? Festivalin "açıfcşkon-
seri" bu yıl Ankara'daki üç
senfonik orkestramn ve ko-
rolann katılımıyla sekiz bin kı-
şılik Türk Meta] Sendikasrnın
salonunda yapılıyor. Festiva-
li düzenleyen Sevda- Cenap
And Müzik Vakfi'nm broşü-
ründe şöyle denıyor: "Büiniz
ki günümüz Türkiyesi'nde
konsersalonlarmı dokhırmak,
sadece bir 'keyıf' değA, aynı
zamanda'insanca' ve'siy asal'
bir davrantşbrT
Bale Topluluğu 25. yıhnda
Kültür î
Çağdaş Bale
Topluluğu 25.
yıhnda da
gösterilerini her ay
yineliyor. 23 mart
pazaT akşamı
20.30'da Kadıköy
Halk Eğitim
Merkezi'ningeliri
ÇYDD Osküdar
şubesine
bırakılacak.
Topluluğun kurucusu ve koreografısıyle, 'Dansın Adı
Yok'(Janacek), 'Özgürbahçe'(Ketelbey), 'Düet'(John
Williams), 'AÎ>k Rüyası'(Lizst) ve 'Viva
Vivaldi'(Vivaldı) adlı özgün yapıtlar Talar
Margarosyan. Murat Kurtulmuş, lldem Kocakü, Esra
Ulutan, Bahadır Ovacıklı, Özlem Özgen gibi solıst
dansçılann da yer aldığı bir programda sahnelecek.
Davetıyeler 23 mart pazar akşamı Kadıköy Halk
Eğitim Merkezı'nden sağlanabilir.
2000e üç kala orman, çevre ve
değer yapgıları
• Kültür Senisi - ÇEKÜL (Çeyre ve Kültür
Değerlerini Koruma Vakfı) ve IÜ Orman Fakültesi,
'Dünya Ormancılık Haftası' nedenıyle '2000'e Üç Kala
Orman, Çevre ve Değer Yargılan' başlıklı bir ortak
etkınlik dûzenliyor. Bugün saat 10.00-12.30 arası
Kabataş Kültür Merkezı, Kabataş Eğitim Vakfı Sabancı
Kültür Sitesi'nde düzenlenecek etkinlığe, Evin Ilyasoğlu
'Doğa ve Müzik'. Fendun Andaç 'Orman ve Edebıyat".
Prof. Uçkun Geray 'Çevre Etiği', Oktay Ekinci 'Orman
ve Kent" ve Prof. Dr. Sedat Ayanoğlu 'Orman ve
Yasalar' başlıklı konuşmalanyla katılıyorlar.
bzet Keribar İnternerte
• Kültür Servisi - Fotoğraf sanatçısı Izzet Kenbar,
Internet'e girdi. Natıonal Geographic Traveller dergisi
ikincilik ödülü, Fuji Avrupa Basın Fotoğrafı Ödüllen
Türkiye birinciliği ve Jerusalem Post gazetesı bınncilık
ödüllerini alan Keribar, WEB sitesinde
fotoğraflanndan örnekler sergiliyor Keribar'ın
çalışmalannı Internet'ten ızlemek isteyenler ıçın WEB
adresi şöyle: 'www. lazarusinternet.com/keribar'.
TÜPklye'nin siyasi giindemi
• Kültür Servisi - Prof Dr. Tank Zafer Tunaya anısına
dûzenlenen çarşamba toplantılannın 26 mart çarşamba
günü ele alınacak konusu "Türkıye'nin Siyasi
Gündemi". Galatasaray Ümversıtesi Hukuk Fakültesi
Araştırma Görevlisi Emre Öktem'in sunacağı toplantıya
Cumhunyet Halk Partisı Genel Başkanı Deniz Baykal
konuşmacı olarak katılacak. Tank Zafer Tunaya Kültür
Merkezi'ndekı toplantı saat 17.30'da başlayacak.
klKB'de çini sergisi
• Kültür Servisi - Mine ve
Ruhan Kartal'ın çinı sergısı
İMKB tstinye Sanat
Galerisı'nde ızlenebılir.
Sergide yer alan çınıler, klasik
tarzda olup yeni
kompozisyonlardan oluşmakta.
Aynca, yeni
kompozisyonlardan oluşan
'Patchvvork' türü çalışmalar da
dikkat çekiyor. Mine ve Ruhan
KartaJ, 20Ö0'lı yıllara gırerken artık eskı calışmalan taklit
elmektense çuıı sanatım yaşatmak gerektığim belırtiyor ve
özgün çalışmalardan yana tavır koyuyorlar.
İletişim uzmanları buluşuyor
B Kültür Servisi - lletışımde kalıte \e muşten
memnunıyeti konulannda dunyanın önde gelen
uzmanlan arasında yer alan eskı IPRA Başkanı Göran
Sjöberg, Halkla llişİciler Danışmanlan Derneğı'nın
(HDD) mart ayı etkinliğinde 'Iletişimde Kalite' konulu
bir konferans vermek üzere HDD'nin davetlisi olarak
İstanbul'a gelecek. Uluslararası Halkla Ilişkiler
Demeğı(IPRA) ile yakın ilişkileri bulunan ve sık sık
işbirliğİTapan HDD, Gülçin Ülgezer(Bşk.), Melek
Manısalı(Bşlc.Yrd.), Avnıye Tansuğ (Gen. Sek.),
Güzin Poffet (Sayman), Tuğrul Kutadgubilik. Ayfer
Hortaçsu ve Gülgün Etker'den oluşan yeni yönetım
kurulu yıl boyunca Türk iletişim uzmanlan ıle
uluslararası iletişim uzmanlannı bır araya getırecek
etkınlıkler düzenlemeyı amaçlıyor. IPRA yayınlanndan
'tletişimde Kalite' konulu 10 numarah 'Gold Paper"ın
da yazan olan Göran Sjöberg'in konferansı, 29 Mart
1997 cumartesı günü, saat 11.00'de Çırağan Hotel
Kempinski'de gerçekleşecek.(0532)616 07 15
BUGÜN
• GÖÇERLER FOTOĞR4F KULÜBÜ'nde saat
19.30'da sanat tarihçısı Dena NüketÖzer'ın
hazırladıği 'İstanbul: Tarih İçinde Bir Yolculuk' başlıklı
seminen yer alıyor. (414 44 74).
• CRR'de saat 19.30'da Davıd Sevi Maftınm Korosu
Taşkın Tasavviif Musıkisı Topluluğu konsen ızlenebılir.
• tÜ tLETİŞtM FAKÜLTESİnde Halkla Ilişkiler
Grubu'nun her çarşamba düzenlediği söyleşıler
kapsammda 3-4 Amfi'de, saat 11.00'de Can
Dündar'ın konuşmacı olarak katılacağı 'Araştırmacı
Gazeteciük' konulu söyleşi yer alıyor. (512 52 57)
• AKSANAT'ta saat 12 30 ve 17.30'da Orson
Welles'in 'Yurttaş Kane' adlı filmı laser-disc'ten
izlenebihr. (252 35 00)
• BOĞAZİÇt ÜNtVERSİTESİ SİNEMA
KULÜBÜ'nde saat 17.00'de Baraka' adlı fılm
gösterilecek.
BıletleT 21 Mart
Cuma günunden
itıbaren AKM
Scnfonı Cışesı ve
Yapı Kredi
Yaymlan Kıtabevi,
Galatasaray'da
satışa sunulacaktır.
Rezervasyon Tel:
252 47 00-322
(Dahili)
Bılet Fıyatr
500 OOO TL
Balkon 1,00 000 TL
(mdmrreız) OgTencı,
Oğnretmerı ve Emeklı
mdınmlı fıyatı
400 000 TL
Italyan Kültür Merkezı YAPi^S' KREDİ Pazatcs; Konserlen
Konser Salonu KÜLTÜR SANAT ltal
yn
Kultur
Meşrutıyet Cad YAYINCILIK Merkezı Ijbırlığı ıle
No 161 Tepebası ^—-^^^-^^— gerçekleştırılmijtır