27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 MART 1997 ÇARŞAMBA 12 DIZI Hâlâ450. madde sot ailesınin açıklamalannı / kımse görmezlıkten gelemezdı artık.Avukat Cem Alptekin ve arkadaşlannın haberin Aktüel'de çıktığı gün yaptıklan suç duyurusu üzerine Cumhuriyet Savcılığı soruşturma başlattı. Bu. uzunca bır zamana yajılacak yazışmalann. çelışkil bılgilenn, daha da doğrusu savcılığa rağmetı emniyet müdürluğünün bılgı vermeye yanaşmamasının da başlangıcıydı. İsot aılesinin açıklamalanndan yola çıkılarak polis Mustafa Doğan'ın peşine düşüldü. Emniyet Müdürlüğü Personel Şube Müdürlüğü'nden Doğan'ın açık kımlığı ile adresi istendi. Müdür Gülen Denizti ımzasıyla venlen yanıtta. aynı isımde bırden fazla personel olduğu bildirildi. Savcılık bu kez. Mustafa Doğan isimli bütün başkomıser, komiser ve polis memurlannın açık kimhklenni istedi. Iki yazışma ara^ında dört ay geçmışti ve yanıt çelışkıyı gösten>ordu "... Söz konusu tarihler arasında Mustafa Doğan adında herhangi bir personelin çalışmadığı >apılan fiş ve karteks kayıtlarının tetkikinden anlaşılmıştır. Muhterem Kavalcı- Personel Şube Müdiirü." Savcılık, bu çelışkiye dıkkat çekip düzeltilmesini istedi. Bu tür yazışmalarla bir yıl daha geçti. Sonunda Avukat Cem Alptekın Mustafa Doğan'ın kımlik tespıtıne yararlı olabileceğine inandığı bılgilen sundu Istanbul Cumhunyet Savcılığma. Nüfusa kayıth olduğu kent bıldınldı, baba adı, baba mesleği... Yanıt, 25 Kasım 1994'te geldi. Cç Mustafa Doğan vardı ve Tarsus Çayboyu köyünde yaşayan tanıma en uygun olandı. 3401/60059 yaka ve sicil numaralı Doğan, 1979 yılında olumsuz sicilden dolayı meslekten atılmıştı. Olay tarihinde ise Fikirtepe Eğitim Enstıtüsü'nde görevli olduğu da vurgulanmıştı yanıtta. Bu, bazı polıslerin eğitim enstitülenne öğrencı olarak da almdığı yolundakı ıddıalan anımsatacaktı. Hülya Aksoy da katliamdan on beş gün sonra Istanbul Valılıği'ne gönderdiği ıhbar mektubunda. faşistlenn vaatleri arasında "Eğitim enstitüsüne kaydetme"nın bulunduğunu vurguluyordu. Kendisıne bu konuvla ilgıli bir soru yöneltilen dönemın Içışlen Bakanı İrfan Ozaydmlı "Okullardaki polis öğrenciler temizlenecektir" demıştı. Tanıklar vardı ama bir türlü iddianame hazırlanıp dava açılamıyordu. Suç duyurusunun üzennden üç buçuk yıl geçmışti. Avukatlar 13.3.1995 tanhınde koğuşturmanın hızlandınlması talebınde bulundular. Bu kez talep dıkkate alınmış olacak kı 1 Hazıran 1995'te iddianame hazırlandı. Kathamda yaralanan 35 öğrenci "mağdur" olarak yer aldı Sanıklar ise iki kişiydi polis Mustafa Doğan ve Latif Akö. Aktı'nın savunması şöyleydr "... Söz konusu olayla uzaktan yakından bir ilgim yok. 1978 yılında Baskil'de bir kahvehanede otururken silahımın yanlışlıkla ateşlenmesi sonucu Zülküf İsot'un ölümüne neden olmaktan yargılandım ve 24 yıl hapis cezasına çarptırıldım. Bu olavın kasten yapıldığına inanan îsot ailesi bana iftira ediyor." tkı ıfadesi vardı Aktı'nın ve çelışkılerle doluydu. Birincı ifadesınde olay tanhinde ortaokul bitırme sınavlanna girdıgini söylüyordu, ikincisinde ise hem Baskil'de kasaplık yaptığını hem de DSİ de çalıştığını... Küçük bir araştııma yeterliydi, söylediği tarihte yani temmuz ayında ortaokul bitırme sınavı yapılmıyordu. Baskıl'deki kasap dükkânı mı? Kapalıydı... Bu çelişkiler ve tanıklann ifadeleri Öğrenciler hala arkadaşlannın yasını tutuyor. Her yıl 16 martta üniversitenin önünde toplanan öğren- ciler siyasi hafızayı canlı tutarak sorumlulann birgün yargı önünde hesap vereceği umudunu yitirmiyor. Itiraflarda Abdullah Çat- lı'nın adı geçiyor. TNT'yi Çatlı verdi "MHPMerkezindeki Adam UiYurtaslan'ınıtirafi" kitabında Yurtaslan, Abdullah Çath'dan ve eylemlennden de sıkça soz ediyor. 16 Martta atılan bombanın Çatlı tarafından sağlandığıı da Yurtaslan'ın açıklamalan arasında: "_.Bu arada Ökkeş, Abdullah'a yanm sandık kadar (25 adet dvarmda} TNT veriyor. "Bunlan alın. size lazun olur' diyor. Tahrip kalıptannm tutan olan 250 bin Hrayı sonra ahnak şarnyla Abdullah'la anlaşmrtar. Okkeş TNTIeri verirken \bduüah'a bunlann nasü geliştirileceğini de anlatımş. Ökkeş verdiği TNTlerin 450'lik ilc 750'lik arasında olduğunu söylüyordu. Buniar askeri malzemelerniiş. Bunlara Amerikan TNT'si deniyormuş. Abdullah'm İstanbul'da bıraktığı TNT'lerden bir tanesi. bu yılın başlannda Istanbul ÜGD Şubesi'nde yapüan bir aramada ele geçti. Aynca tstanbul ünrversitesinin 16 Mart tarihinde bombaianmasında da buniar kullanıldı. Bunu bana Abdullah Çatlı söyledL." Ali Yurtaslan'ın itiraflan kitaplaştnlmıştı. yeterliydi. Doğan ve Aktı hakkjnda kamu davası açıldı. Ancak, tstanbul Sıkıyönetim Askeri Mahkemesı'nin karannda yer alan "Türkh e ahalisini birbiri aleyhine silahlandırarak muhateleye teşvik" suçu, yani TCK'nın 149 maddesi gözardı edildi. tddianamade Doğan ve Aktı'nın, 450/4 maddeye göre cezalandınlması istendi, yani "tasarlayarak adam öldürmeye tam kalkışmak" suçu ışlenmişti! Avukat Cem Alptekın. Istanbul Altıncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde 2.10.1995 'te yapılan ilk duruşmada olayın TCK'nın 149. maddesi kapsamınea değerlendınlmesinin zorunluluğunu, delillerin de buna göre toplanması gerektiğini anımsatarak taleplerinı sıraladı Katlıam sırasmda görevlerini ihmal etrikJeri mahkeme karanyla kesinleşen güvenlik güçleriyle ilgili soruşturmanın akıbetinın sorulmasını istedi... Mahkeme heyeti, bu isteği davaya etkisı olmayacağı gerekçesıyle geri çevirdi, Doğan ve Aktı'nın tutuklanma ısteklennı çevırdiğı gibi... Duruşmalar bırbinnı izledi. 20.11.1995'te yapılan ıkinci duruşmaya müdahıl olarak katılan Emine Hanta kurşun ve şarapnel parçasıyla yaralandığı katliam günü hastanede yaşadıklannı anlattı: "Hastanede dahi ben pencereiere yanaşüğunda bağınp 'sizi ötdüreceğiz' tehdidini savuruyorlardı_" Bu duruşmada da çıkmadı tutuklama karan. Hâlâ. ıhmah saptanan gûvenlık güçlenyle ilgili suç duyurusunun akıbetine ılişkin bir bilgiye de gerek duyulmuyordu. Üçüncü duruşmanın tanıklanndan biri Zülküf tsot'un babası Kurtuluş İsot'tu. Daha önce söyledildenne ek olarak "Ben" dedi baba İsot "Bu işin içinde Alparslan Türkeş'in de parrnağı olduğu kanaatindeyim." Kendisine gösterilen Doğan ve Aktı'run fotoğraflannı da teşhis ettı İsot, "Evet, buniar..." Anne Sultan tsot ise oğlu Zülküf'le görüşmek için evlenne gelen polıslerden Mustafa Doğan'ın yanısıra iki polisin daha eşgalini verdı. "Oğlum 16 Marftan dolayı pişmandı" dedi "Beni maşa ettiler, kendileri yaşıyorlar diyordu." Anne İsot da tanıyordu Doğan ıle Aktı'yı. Sıddık Polat da yabancı değildi, arasıra da olsa evlenne gelip gıdiyordu Sıra kardeş Mehmet Şakir'deydi. İlk ifadesıni yıneledıkten sonra bu sırada yaşadıklannı anlattv. "İfade sırasmda Cumhuriyet Savcısı tarafından adeta azarlandık. Ben ağabeyimin, 'Bu olaydan tçışleri Bakanı ve Beyazıt Polis Karakolu şefınin de haberi var' dediğini söyledim. Savcı 'Sen ne dediğini biliyor musun ' diye söylenerek ifademi zapta o şekilde geçirmedi." Mehmet Şakir de tanıyordu, Doğan ve Aktı'yı. Konuşmasına ekleyecekleri vardı: "... 1976 yılında Bakırköy bölgesinde bir şahsı döverek morgun Lokman Kondakçı: İfadeler değiştirilmiş16 Mart davasının müdahil avukatı Cem Alptekın tarafından son duruşmada dosyaya konulan 1979 yılında dönemin îçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş ve Avrupa Ülkü Ocaklan Federasyonu Baş- kanı Lokman Kondakçı'nın Ankara Ata- türk Orman Çıftlıği'nde bulunan Mar- mara Köşkü'ndekı 10 gün arayla yapılan ıkı konuşma bugünün koşullanyla da ya- kından ilişkılı. "Devlet çetelerT, "Gla- dio" nun sistemin tüm binmlennı sardı- ğının ortaya çıktığı şu günlerde, bu bağ- lantılann 12 Eylül öncesine uzandığı or- taya çıkıyor. Türkiye'de çeşitli suç eylemlenne adı kanşanlann yurdışına kaçınldığı anlatı- lan ifadelerde, MHP Genei Başkanı Al- parsian Türkeş'in bazı öldürme emirle- rini bizzat verdiği kaydediliyor. Kondak- çı 16 Mart katlıamı ile ilgili ıfadelerin görüşmeler sırasmda konuşulmadığını öne sürerek böyle bir konuşmanın geç- medığını söylüyor. Konuyla ilgili görüşlennı aldığımız Hasan Fehmi Güneş, "Bugörüşmeyi yap- maktaki amacımız bir pazarlık değildL MHP'nin si\asi bir örgiit olmadıgını. bir suç örgütü olduğu yönündeki kuşkulan- mızı ortaya kovmaya çalıştık" dedi. Bugün Doğnı Yol Partisı (DYP) Sam- sun İl Başkanı olan Lokman Kondakçf ya 16 Mart Katliamı hakkında hangi bilgi- ler sahip olduğunu soruyoruz. - 16 Mart Katliamı ile hıç bir bilgiye sahıp değihm. Bende olayı basından öğ- rendim. Bu konuda biz Hasan Fehmi Gü- neş'le 16 Mart olayı ile ilgili bir görüşme yapmadık. - İfade tutanaklannda 16 Mart Katli- amının sanığı olarak Oktay Engin ısmin- de bırinı anlatıyorsunuz. - Bana gore bu ifadeler tutanaklara sonradan eklenmış. Hafızam çok ıyidır. Oktay Engin ısmınde bırkişiyı hatırİamı- yorum. Bırileri kendı düşüncelerinı öne sürerkenbu ifadelen kendı istediği şekil- de kullandı. Aynca aleni bir mahkemenin dosya- sında. böylesine gizli MİT biigilerinin yer almasını doğru bulmuyorum. Mahkemeye çağnlırsam böyle bir şey yok diyeceğim. MHP davasında TCK 149'2'den yargılandığım sırada herkesin yurtdışına kaçmak isterken ben Alman- ya'dan geldım yargılandım ve hapis yat- tım. Bu yüzden hiçbırşeyden korkmuyo- rum. 30 Mart 1979 Ankara Atatürk Orman Çiftliği'ndeki Marmara Köşkü'nde yapılan Teknık Din- leme Bandı (4 Adet 50'lik kaset): •'Istanbul Üniversitesi'ni bombalama sanığı Oktay Engin var. Almanya'va gel- miş, teşkilaü harekete geçirin, buliın de- di. Nasibullah'ın başbakanın uçağryia Al- ms"iya'\a gektiği doğru." 'çuriden yolda bir katliam Kin ve nefret zamanla geçti 16 Mart'ta, Beyazıt Meydanf ndaki öğrencılerden biriydi Enis Yalçın. Bom- ba, sol gözünü yitirmesine yolaçtı. Yal- çın o güne ve sonrasina ilişkin sorulan- mızı şöyle yanıtladı: -Hangi fakültede öğrenciydiniz? İktısat fakültesinde. -16 Mart'ta bombanın atılmasın- dan önce neler yaşandı üniversitede? Hepımızın üzen aranarak gırmemize rağmen, sılahlı, zincirli saldınlar olu- yordu. O gün yine oldu. sanıyorum dört numaral ı amfide büyük bır saldınya uğ- radık Anfiden çıkanı da polis copluyor- du. Bır takımarkadaşlanmızhafîfde ol- sa orada yaralanmıştı -Grupla birlikte mi çıktınız dışan- ya? Ben daha önce çıkmıştım, arkadaşlar gelmevince merak ettim. genye dön- düm Ökulunönünegeldiğımdeçıkıyor- lardı. aralarına katıldım. Faşistler daha çıkışta başladılar slogan atmaya Polis sayısı çok azdı. Köşeyı döndük, "bom- ba" diye bağırdılaT. Bır tek onu hatırlı- yorum. -Sonra? Gayn ihtıyan kendımi yere attım, bır- kaç dakika baygın yattıktan sonra kalk- tığımda etrafım kan golüydü. Adımımı attım baktım vürüyebılıyorum. duvardı- bınekadargıttım Sağ tarafım tamamiy- le bomba parçasıydı. sol ayağımda kur- şun yarası vardı... -Hangi hastaneye götürûldünüz? Önce Esnaf Hastanesi'ne götürüldük, kapılar kapalıydı. Bır taksıcı "Gel ev- laf dedi "Seni bastaneye götüreyim." Tam yola çıkacaktık, baktıra Nılüfer. Benı görünce "Beni bırakma" dedi. Bır de hukuk fakühesinden bır arkadaş bir- likte gittik hastaneye. Çapa'ya. -Gözünüz... Farkında değildim hâlâ. Ayağımdaki aân o kadar artmıştı ki, bır hemşıre no- valjin iğne buldu llaçyoktuçünkü. Son- ra o hemşıreye de iğne vurdu diye ceza vermışler. Akşama doğru gözümün far- kına vardım, göz klınığine götürüldüm apartopar. Üzerimde bir külot vardı, bat- tanıye vermediler -Bugün nasıl bir iz kaldı? ' ''•' Gözümzaman içinde ilerledi. gSıme^' yi kaybettı. Geçen > ıl da protez yapıldı. -Psikolojik olanık neler yaşadınız? Aşın kın. nefret.. Korku zaten had safhada. İnsan kendı gölgesınden korku- yor. Bir gün bir sokaktan geçtığımizde ertesı gün aynı sokaktan geçemiyorduk. -Nasıl aştınız bu duyguları? Zamanla geçti. -Davayı takip ettiniz mi? 1979'da gelen bir kâğıtla mahkeme aşamasında öğrendim. Ulaşabıldiğım arkadaşlanma bıldirdım, gittik. Suçla- nan kişilenn hepsi altlannda arabaîarla gelmişlerdı. Bizse ıkı kışiydık. -Diğer ulaşabildiğiniz arkadaşlan- nız... Kimse gelmedi. Baro'ya vekâlet ver- dık ama sonrasını ızleyemedık. Zaten bır kez duruşmada ifade verdik. -Dava sonuçlandığında sizin içiniz- de hangi dengeleri kuracak? Olayın açığa çıkması benden çok ül- kem ıçın önemlı, bir hukuk devletınde yaşadığımız ınancını verecek... önüne atmışlardı. Bunu kendisi söyledi. hatta örgiitten bu nedenle ayrılamayacağını... Alparslan Türkeş Beyazıt Camii'ne geldiğinde, galiba cuma namazı içinde, onu koruma görevini üstlcnmişti. Hatta birlikte çekilmiş fotoğrafları vardı. Aynca MHP Eminönü İlçe Teşkilatı'yla bağlantısı olduğunu, oradaki bir seçimde kendisine görev verildiğini gösteren bir belge vardı. Onu imha etmiştik..." Ya fotoğraflar0 Kendisine sorduğumuzda, bütün fotoğraflan yaktıklannı söyleyecektı Mehmet Şakir tsot. Sıra Günay Uslu'daydı. "Vicdanım çok rahatsız, bu yüzden çok çektim" diye çıktı avukatlann karşısına. Bu >lizden tanıklık yapmakta kararlıydı. Ve yaşadıklannı anlattı: Uslu. 16 Mart'ta Sıyası Şube Müdürlüğü'nde memurdu Mecit ve Hüseyin ısımli ıkı polısle birlikte katliamı araştıımakJa görev lendırilmıştı Dönemın Valısı ıhsan Tekin vaatte bulundu. "Size özel olarak bazı imkânlar sağlanacak, hem yetki açısından hem teknik açıdan." Ancak bu vaatler yerine getınlmedı. Tehditlerbaşladı. Uslu, telefonla ve mektupla gelen tehdıtlenn kimden olduğunu asla öğrenemedi.. Uslu, ifadesınde soruşturmayı ve sonuçlannı şöyle özetledi: "Mektupla aldığımız ihbar üzerine Karakoçan'a bir ekip gönderdi ve Sıddık Polat yakalandı. kendisini bir hafta sorguladık. Aradan uzun zaman geçti, şimdi anımsamıyorum ama ya mektupta ya da Sıddık Polat'ın sorgulamasında polislikten kovulmuş Mustafa isminde birinin ismi geçti. Benim şahsi kanaatime göre Sıddık Polat, kesin olarak bu olayın içindeydi, asli fail olarak tespit etmiştik." Yarın: Gündemde Susurluk vardı POLİTİKA VE OTESI MEHMED KEMAL Olüm Koğuşınıdakiler... Ulusal tarıhın nasıl oluştuğunu düşündüğümde arada bir Falih Rıfkı Atay'ın "Çankaya"sın\ kanş- tınnm. "Atatürköana şunlananlatmıştı"diye baş- lardı. Ordu bozuluyor, Eskişehır'i bırakıyoruz. Ba- tum'da Enver ve arkadaşlannın bir kongre yaptı- ğını duyuyorlar. İttıhatTerakkı'nin ileri gelenlerin- den Hafız Mehmet'i çağırıyorlar. "Ben Batum'a gideyim de dönüşte sıze olan- lan anlatırım" der. Gider, fakat bir şey anlatmaz. O sırada Enver'ın bır mektubu ele geçer. Kara- deniz bölgesinde gönüllülertoplanacak, Enver de bir nefer (er) gıbı bunlann arasına katılacak. Ken- di yetiştırmelenneAnkaragüvenıyor. Gelenlertop- lanınca bir darbe.. Enver başa geçecek. Sakarya Savaşı kazanılıyor, elleri boş dönüyorlar. Hesap uymuyor. Darbeyle ıktidara gelmek ittihatçılann ezeli yön- temidir. Babıâli baskını, Mahmut Şevket Paşa baskını bunun başıdır. Aradan uzun yıllar geçti. Rahmetli Şevket Sü- reyya bu baskında bulunduğunu söylemişti. Ka- radeniz kıyılanna gelmiş, oralarda görünmüş, Sa- karya kazanılmıştır, yüzgeri dönmüştür. Bolşevik- ler de Sakarya'dan pay beklıyorlardı; bozgun ol- mamış, Sakarya kazanılmıştır. Sakarya Savaşı, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda kı- yasıya bir yer alır. Bu savaşı kazanan, egemen olacaktır. Nitekim savaş kazanılmış, Enver Pa- şa'nın da alın yazısı değışmiştir • Bir gazetecinin tutuklanıp koğuşa atılmasını ge- ne Falih Rıfkı yazar. Karaniık günlerdir. Herkes bir koğuşa atılmıştır. Bakın Falih Rıfkı, kendi koğuşu- nu kendi nasıl anlatır: "Koğuşumuz karmakanşıktı. Üstüme baygınlık çökmeden uyuyamıyordum. Bır akşam kulaktan kulağa bir fısıltı dolaştı. Suikastçılardan altısı ya- nn sabah asılacak. Buniar aslında on iki kişiydiler. Altısı tutuklular evinde, altısı polis müdürfüğünde. Içlerinden bi- j ri Enver Paşa'nın yaveriydı. Koğuşta benim yani başımda yatardı. Efendi bır çocuktu. Ikinci fısıltı dolaşmaya başladı. Terzileraşağıda idam gömleği dikiyoharmış. Bi- zimle beraber onlar da asılacakmış... Onlar bizim bakışlanmızdan, biz onlann bakış- lanndan bir şeyler anlamaya çalışıyorduk. Isli lamba söndü. Bir ölüm sanlığı yüzlerde do- laşmaya başladı. Ellenne dokunsan belki buz gi- biydi. İdam mahkûmlanyla birgece geçihyorduk. Hiçbir hastalık insanı böyle samnazdı. Meğer biz etrafla meşgul olurken altı kişıyi as- mışlardı. Birbihmizi tanımadığımızıçin ölenleride bilmiyorduk. Enver Paşa'nın yaverine sordum. Dün gece yatağında idman yapıyordu, çıldırcb sanmıştım. Oynattı gibi gelmişti bana. Uzun bir 'Yooo' çekti, 'neden oynatayınVoft'e sordu. Şehit olmak için kan akmalı. Kan atoraz- sa diye korkmuştum. Üstüme gelirlerse saldıra- caktım, hiç olmazsa birkaç damla kan akar. Seh- paya kanlı giderdim. Süngü saplarlardı." BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6SOUttAN SAĞA: 1/Fızyolojıkyada ruhsal dengenın değışmesı sonucu ortaya çıkan ve canlıyı türlü tepki- lere sürükleyebı- len ıçsel gerılım.. Ege Bölgesı'nde bir dağın, ovanın ve akarsuyun or- tak adı. 2/ tbni Rüşd ün Batı dıl- lerindeki adı. 3/ 8 Bir kımseyi kötü- g leme... Av sırasın- da avcının gizlendiğı yer. 4/Basık, loş ve nemlı yer.. "Hiçbır zaman" anlamın- da kullanılan belırteç. 5/ Bırorganımız... Belırti. 61 3 Zekâ yoksunu .. Kayak. 7/ 4 Japonlara özgü kâğıt katla- ma sanatı. 8/.ABD cumhur- başkanı Eisenhower'ın la- " kabı Felç. 9/ Koroner da- marlan genışletıcı ılaç. YUK.ARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Çın'de köy ve kentlenn sokak ve meydanlanna asılan duvar gazetesı. 2/ Muşmula- ya benzer bır yemış... Bır ışe heveslendırmek ıçın venlen ödül. 3/Türkıye'den göçen Yunanlılar'ın oluşturdugu mü- zik türü. 4/Turkıye'nın plaka işaretı... Arap erkeklennm ke- fiyelennın üzerine bağladıklan, kalm çember bağ. 5/ Ta- nmda kullanılan azotlu gübre .. Bir göz rengı. 6V Yumurta bıçımınde olan... Temelı takhde dayanan sözsüz oyun. 7/ İçınde bır su canavan yaşadığına ilışkın söylentilerle tanın- mış İskoçya'dakı göl.. Büyük tepsı. %l Terlemekten ya da sıcaktan vücutta görülen küçük pembe kabartılar... Man- ganezın sımgesı. 9/ Başka bır şiır ömek ahnarak aynı ölçü ve aynı uyakla yazılan şıir. <£ ÇAĞDAŞ YAYINLARI MEHMED KEMAL DENEMELER ELEMELER Mehmed Kemal DENEMELER ELEMELER
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle