Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19 MART 1997 ÇARŞAMBA
12 DIZI
Hâlâ450. madde
sot ailesınin açıklamalannı
/
kımse görmezlıkten gelemezdı
artık.Avukat Cem Alptekin ve
arkadaşlannın haberin
Aktüel'de çıktığı gün yaptıklan
suç duyurusu üzerine
Cumhuriyet Savcılığı soruşturma
başlattı. Bu. uzunca bır zamana
yajılacak yazışmalann. çelışkil
bılgilenn, daha da doğrusu savcılığa
rağmetı emniyet müdürluğünün bılgı
vermeye yanaşmamasının da
başlangıcıydı. İsot aılesinin
açıklamalanndan yola çıkılarak polis
Mustafa Doğan'ın peşine düşüldü.
Emniyet Müdürlüğü Personel Şube
Müdürlüğü'nden Doğan'ın açık
kımlığı ile adresi istendi. Müdür Gülen
Denizti ımzasıyla venlen yanıtta. aynı
isımde bırden fazla personel olduğu
bildirildi. Savcılık bu kez. Mustafa
Doğan isimli bütün başkomıser,
komiser ve polis memurlannın açık
kimhklenni istedi. Iki yazışma
ara^ında dört ay geçmışti ve yanıt
çelışkıyı gösten>ordu
"... Söz konusu tarihler arasında
Mustafa Doğan adında herhangi bir
personelin çalışmadığı >apılan fiş ve
karteks kayıtlarının tetkikinden
anlaşılmıştır. Muhterem Kavalcı-
Personel Şube Müdiirü."
Savcılık, bu çelışkiye dıkkat çekip
düzeltilmesini istedi. Bu tür
yazışmalarla bir yıl daha geçti.
Sonunda Avukat Cem Alptekın
Mustafa Doğan'ın kımlik tespıtıne
yararlı olabileceğine inandığı bılgilen
sundu Istanbul Cumhunyet
Savcılığma. Nüfusa kayıth olduğu kent
bıldınldı, baba adı, baba mesleği...
Yanıt, 25 Kasım 1994'te geldi. Cç
Mustafa Doğan vardı ve Tarsus
Çayboyu köyünde yaşayan tanıma en
uygun olandı. 3401/60059 yaka ve
sicil numaralı Doğan, 1979 yılında
olumsuz sicilden dolayı meslekten
atılmıştı. Olay tarihinde ise Fikirtepe
Eğitim Enstıtüsü'nde görevli olduğu
da vurgulanmıştı yanıtta. Bu, bazı
polıslerin eğitim enstitülenne öğrencı
olarak da almdığı yolundakı ıddıalan
anımsatacaktı. Hülya Aksoy da
katliamdan on beş gün sonra Istanbul
Valılıği'ne gönderdiği ıhbar
mektubunda. faşistlenn vaatleri
arasında "Eğitim enstitüsüne
kaydetme"nın bulunduğunu
vurguluyordu. Kendisıne bu konuvla
ilgıli bir soru yöneltilen dönemın
Içışlen Bakanı İrfan Ozaydmlı
"Okullardaki polis öğrenciler
temizlenecektir" demıştı.
Tanıklar vardı ama bir türlü iddianame
hazırlanıp dava açılamıyordu. Suç
duyurusunun üzennden üç buçuk yıl
geçmışti. Avukatlar 13.3.1995
tanhınde koğuşturmanın
hızlandınlması talebınde bulundular.
Bu kez talep dıkkate alınmış olacak kı
1 Hazıran 1995'te iddianame
hazırlandı. Kathamda yaralanan 35
öğrenci "mağdur" olarak yer aldı
Sanıklar ise iki kişiydi polis Mustafa
Doğan ve Latif Akö. Aktı'nın
savunması şöyleydr
"... Söz konusu olayla uzaktan
yakından bir ilgim yok. 1978 yılında
Baskil'de bir kahvehanede
otururken silahımın yanlışlıkla
ateşlenmesi sonucu Zülküf İsot'un
ölümüne neden olmaktan
yargılandım ve 24 yıl hapis cezasına
çarptırıldım. Bu olavın kasten
yapıldığına inanan îsot ailesi bana
iftira ediyor."
tkı ıfadesi vardı Aktı'nın ve
çelışkılerle doluydu. Birincı ifadesınde
olay tanhinde ortaokul bitırme
sınavlanna girdıgini söylüyordu,
ikincisinde ise hem Baskil'de kasaplık
yaptığını hem de DSİ de çalıştığını...
Küçük bir araştııma yeterliydi,
söylediği tarihte yani temmuz ayında
ortaokul bitırme sınavı yapılmıyordu.
Baskıl'deki kasap dükkânı mı?
Kapalıydı...
Bu çelişkiler ve tanıklann ifadeleri
Öğrenciler hala arkadaşlannın yasını tutuyor. Her yıl 16 martta üniversitenin önünde toplanan öğren-
ciler siyasi hafızayı canlı tutarak sorumlulann birgün yargı önünde hesap vereceği umudunu yitirmiyor.
Itiraflarda Abdullah Çat-
lı'nın adı geçiyor.
TNT'yi
Çatlı verdi
"MHPMerkezindeki Adam UiYurtaslan'ınıtirafi"
kitabında Yurtaslan, Abdullah Çath'dan ve eylemlennden
de sıkça soz ediyor. 16 Martta atılan bombanın Çatlı
tarafından sağlandığıı da Yurtaslan'ın açıklamalan
arasında: "_.Bu arada Ökkeş, Abdullah'a yanm sandık
kadar (25 adet dvarmda} TNT veriyor. "Bunlan alın. size
lazun olur' diyor. Tahrip kalıptannm tutan olan 250 bin
Hrayı sonra ahnak şarnyla Abdullah'la anlaşmrtar.
Okkeş TNTIeri verirken \bduüah'a bunlann nasü
geliştirileceğini de anlatımş. Ökkeş verdiği TNTlerin
450'lik ilc 750'lik arasında olduğunu söylüyordu. Buniar
askeri malzemelerniiş. Bunlara Amerikan TNT'si
deniyormuş. Abdullah'm İstanbul'da bıraktığı
TNT'lerden bir tanesi. bu yılın başlannda Istanbul ÜGD
Şubesi'nde yapüan bir aramada ele geçti. Aynca tstanbul
ünrversitesinin 16 Mart tarihinde bombaianmasında da
buniar kullanıldı. Bunu bana Abdullah Çatlı söyledL."
Ali Yurtaslan'ın itiraflan
kitaplaştnlmıştı.
yeterliydi. Doğan ve Aktı hakkjnda
kamu davası açıldı. Ancak, tstanbul
Sıkıyönetim Askeri Mahkemesı'nin
karannda yer alan "Türkh e ahalisini
birbiri aleyhine silahlandırarak
muhateleye teşvik" suçu, yani
TCK'nın 149 maddesi gözardı edildi.
tddianamade Doğan ve Aktı'nın, 450/4
maddeye göre cezalandınlması istendi,
yani "tasarlayarak adam öldürmeye
tam kalkışmak" suçu ışlenmişti!
Avukat Cem Alptekın. Istanbul Altıncı
Ağır Ceza Mahkemesi'nde
2.10.1995 'te yapılan ilk duruşmada
olayın TCK'nın 149. maddesi
kapsamınea değerlendınlmesinin
zorunluluğunu, delillerin de buna göre
toplanması gerektiğini anımsatarak
taleplerinı sıraladı Katlıam sırasmda
görevlerini ihmal etrikJeri mahkeme
karanyla kesinleşen güvenlik
güçleriyle ilgili soruşturmanın
akıbetinın sorulmasını istedi...
Mahkeme heyeti, bu isteği davaya
etkisı olmayacağı gerekçesıyle geri
çevirdi, Doğan ve Aktı'nın tutuklanma
ısteklennı çevırdiğı gibi...
Duruşmalar bırbinnı izledi.
20.11.1995'te yapılan ıkinci
duruşmaya müdahıl olarak katılan
Emine Hanta kurşun ve şarapnel
parçasıyla yaralandığı katliam günü
hastanede yaşadıklannı anlattı:
"Hastanede dahi ben pencereiere
yanaşüğunda bağınp 'sizi ötdüreceğiz'
tehdidini savuruyorlardı_" Bu
duruşmada da çıkmadı tutuklama
karan. Hâlâ. ıhmah saptanan gûvenlık
güçlenyle ilgili suç duyurusunun
akıbetine ılişkin bir bilgiye de gerek
duyulmuyordu.
Üçüncü duruşmanın tanıklanndan biri
Zülküf tsot'un babası Kurtuluş İsot'tu.
Daha önce söyledildenne ek olarak
"Ben" dedi baba İsot "Bu işin içinde
Alparslan Türkeş'in de parrnağı
olduğu kanaatindeyim." Kendisine
gösterilen Doğan ve Aktı'run
fotoğraflannı da teşhis ettı İsot, "Evet,
buniar..."
Anne Sultan tsot ise oğlu Zülküf'le
görüşmek için evlenne gelen
polıslerden Mustafa Doğan'ın yanısıra
iki polisin daha eşgalini verdı.
"Oğlum 16 Marftan dolayı
pişmandı" dedi "Beni maşa ettiler,
kendileri yaşıyorlar diyordu." Anne
İsot da tanıyordu Doğan ıle Aktı'yı.
Sıddık Polat da yabancı değildi, arasıra
da olsa evlenne gelip gıdiyordu
Sıra kardeş Mehmet Şakir'deydi. İlk
ifadesıni yıneledıkten sonra bu sırada
yaşadıklannı anlattv.
"İfade sırasmda Cumhuriyet Savcısı
tarafından adeta azarlandık. Ben
ağabeyimin, 'Bu olaydan tçışleri
Bakanı ve Beyazıt Polis Karakolu
şefınin de haberi var' dediğini
söyledim. Savcı 'Sen ne dediğini
biliyor musun ' diye söylenerek
ifademi zapta o şekilde geçirmedi."
Mehmet Şakir de tanıyordu, Doğan ve
Aktı'yı. Konuşmasına ekleyecekleri
vardı: "... 1976 yılında Bakırköy
bölgesinde bir şahsı döverek morgun
Lokman Kondakçı: İfadeler değiştirilmiş16 Mart davasının müdahil avukatı
Cem Alptekın tarafından son duruşmada
dosyaya konulan 1979 yılında dönemin
îçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş ve
Avrupa Ülkü Ocaklan Federasyonu Baş-
kanı Lokman Kondakçı'nın Ankara Ata-
türk Orman Çıftlıği'nde bulunan Mar-
mara Köşkü'ndekı 10 gün arayla yapılan
ıkı konuşma bugünün koşullanyla da ya-
kından ilişkılı. "Devlet çetelerT, "Gla-
dio" nun sistemin tüm binmlennı sardı-
ğının ortaya çıktığı şu günlerde, bu bağ-
lantılann 12 Eylül öncesine uzandığı or-
taya çıkıyor.
Türkiye'de çeşitli suç eylemlenne adı
kanşanlann yurdışına kaçınldığı anlatı-
lan ifadelerde, MHP Genei Başkanı Al-
parsian Türkeş'in bazı öldürme emirle-
rini bizzat verdiği kaydediliyor. Kondak-
çı 16 Mart katlıamı ile ilgili ıfadelerin
görüşmeler sırasmda konuşulmadığını
öne sürerek böyle bir konuşmanın geç-
medığını söylüyor.
Konuyla ilgili görüşlennı aldığımız
Hasan Fehmi Güneş, "Bugörüşmeyi yap-
maktaki amacımız bir pazarlık değildL
MHP'nin si\asi bir örgiit olmadıgını. bir
suç örgütü olduğu yönündeki kuşkulan-
mızı ortaya kovmaya çalıştık" dedi.
Bugün Doğnı Yol Partisı (DYP) Sam-
sun İl Başkanı olan Lokman Kondakçf ya
16 Mart Katliamı hakkında hangi bilgi-
ler sahip olduğunu soruyoruz.
- 16 Mart Katliamı ile hıç bir bilgiye
sahıp değihm. Bende olayı basından öğ-
rendim. Bu konuda biz Hasan Fehmi Gü-
neş'le 16 Mart olayı ile ilgili bir görüşme
yapmadık.
- İfade tutanaklannda 16 Mart Katli-
amının sanığı olarak Oktay Engin ısmin-
de bırinı anlatıyorsunuz.
- Bana gore bu ifadeler tutanaklara
sonradan eklenmış. Hafızam çok ıyidır.
Oktay Engin ısmınde bırkişiyı hatırİamı-
yorum. Bırileri kendı düşüncelerinı öne
sürerkenbu ifadelen kendı istediği şekil-
de kullandı.
Aynca aleni bir mahkemenin dosya-
sında. böylesine gizli MİT biigilerinin
yer almasını doğru bulmuyorum.
Mahkemeye çağnlırsam böyle bir şey
yok diyeceğim. MHP davasında TCK
149'2'den yargılandığım sırada herkesin
yurtdışına kaçmak isterken ben Alman-
ya'dan geldım yargılandım ve hapis yat-
tım. Bu yüzden hiçbırşeyden korkmuyo-
rum.
30 Mart 1979
Ankara Atatürk Orman Çiftliği'ndeki
Marmara Köşkü'nde yapılan Teknık Din-
leme Bandı (4 Adet 50'lik kaset):
•'Istanbul Üniversitesi'ni bombalama
sanığı Oktay Engin var. Almanya'va gel-
miş, teşkilaü harekete geçirin, buliın de-
di. Nasibullah'ın başbakanın uçağryia Al-
ms"iya'\a gektiği doğru."
'çuriden yolda bir katliam
Kin ve nefret
zamanla geçti
16 Mart'ta, Beyazıt Meydanf ndaki
öğrencılerden biriydi Enis Yalçın. Bom-
ba, sol gözünü yitirmesine yolaçtı. Yal-
çın o güne ve sonrasina ilişkin sorulan-
mızı şöyle yanıtladı:
-Hangi fakültede öğrenciydiniz?
İktısat fakültesinde.
-16 Mart'ta bombanın atılmasın-
dan önce neler yaşandı üniversitede?
Hepımızın üzen aranarak gırmemize
rağmen, sılahlı, zincirli saldınlar olu-
yordu. O gün yine oldu. sanıyorum dört
numaral ı amfide büyük bır saldınya uğ-
radık Anfiden çıkanı da polis copluyor-
du. Bır takımarkadaşlanmızhafîfde ol-
sa orada yaralanmıştı
-Grupla birlikte mi çıktınız dışan-
ya?
Ben daha önce çıkmıştım, arkadaşlar
gelmevince merak ettim. genye dön-
düm Ökulunönünegeldiğımdeçıkıyor-
lardı. aralarına katıldım. Faşistler daha
çıkışta başladılar slogan atmaya Polis
sayısı çok azdı. Köşeyı döndük, "bom-
ba" diye bağırdılaT. Bır tek onu hatırlı-
yorum.
-Sonra?
Gayn ihtıyan kendımi yere attım, bır-
kaç dakika baygın yattıktan sonra kalk-
tığımda etrafım kan golüydü. Adımımı
attım baktım vürüyebılıyorum. duvardı-
bınekadargıttım Sağ tarafım tamamiy-
le bomba parçasıydı. sol ayağımda kur-
şun yarası vardı...
-Hangi hastaneye götürûldünüz?
Önce Esnaf Hastanesi'ne götürüldük,
kapılar kapalıydı. Bır taksıcı "Gel ev-
laf dedi "Seni bastaneye götüreyim."
Tam yola çıkacaktık, baktıra Nılüfer.
Benı görünce "Beni bırakma" dedi. Bır
de hukuk fakühesinden bır arkadaş bir-
likte gittik hastaneye. Çapa'ya.
-Gözünüz...
Farkında değildim hâlâ. Ayağımdaki
aân o kadar artmıştı ki, bır hemşıre no-
valjin iğne buldu llaçyoktuçünkü. Son-
ra o hemşıreye de iğne vurdu diye ceza
vermışler. Akşama doğru gözümün far-
kına vardım, göz klınığine götürüldüm
apartopar. Üzerimde bir külot vardı, bat-
tanıye vermediler
-Bugün nasıl bir iz kaldı? ' ''•'
Gözümzaman içinde ilerledi. gSıme^'
yi kaybettı. Geçen > ıl da protez yapıldı.
-Psikolojik olanık neler yaşadınız?
Aşın kın. nefret.. Korku zaten had
safhada. İnsan kendı gölgesınden korku-
yor. Bir gün bir sokaktan geçtığımizde
ertesı gün aynı sokaktan geçemiyorduk.
-Nasıl aştınız bu duyguları?
Zamanla geçti.
-Davayı takip ettiniz mi?
1979'da gelen bir kâğıtla mahkeme
aşamasında öğrendim. Ulaşabıldiğım
arkadaşlanma bıldirdım, gittik. Suçla-
nan kişilenn hepsi altlannda arabaîarla
gelmişlerdı. Bizse ıkı kışiydık.
-Diğer ulaşabildiğiniz arkadaşlan-
nız...
Kimse gelmedi. Baro'ya vekâlet ver-
dık ama sonrasını ızleyemedık. Zaten
bır kez duruşmada ifade verdik.
-Dava sonuçlandığında sizin içiniz-
de hangi dengeleri kuracak?
Olayın açığa çıkması benden çok ül-
kem ıçın önemlı, bir hukuk devletınde
yaşadığımız ınancını verecek...
önüne atmışlardı. Bunu kendisi
söyledi. hatta örgiitten bu nedenle
ayrılamayacağını... Alparslan
Türkeş Beyazıt Camii'ne geldiğinde,
galiba cuma namazı içinde, onu
koruma görevini üstlcnmişti. Hatta
birlikte çekilmiş fotoğrafları vardı.
Aynca MHP Eminönü İlçe
Teşkilatı'yla bağlantısı olduğunu,
oradaki bir seçimde kendisine görev
verildiğini gösteren bir belge vardı.
Onu imha etmiştik..."
Ya fotoğraflar0
Kendisine
sorduğumuzda, bütün fotoğraflan
yaktıklannı söyleyecektı Mehmet
Şakir tsot.
Sıra Günay Uslu'daydı. "Vicdanım
çok rahatsız, bu yüzden çok çektim"
diye çıktı avukatlann karşısına. Bu
>lizden tanıklık yapmakta kararlıydı.
Ve yaşadıklannı anlattı:
Uslu. 16 Mart'ta Sıyası Şube
Müdürlüğü'nde memurdu Mecit ve
Hüseyin ısımli ıkı polısle birlikte
katliamı araştıımakJa
görev lendırilmıştı Dönemın Valısı
ıhsan Tekin vaatte bulundu. "Size özel
olarak bazı imkânlar sağlanacak,
hem yetki açısından hem teknik
açıdan." Ancak bu vaatler yerine
getınlmedı. Tehditlerbaşladı.
Uslu, telefonla ve mektupla gelen
tehdıtlenn kimden olduğunu asla
öğrenemedi..
Uslu, ifadesınde soruşturmayı ve
sonuçlannı şöyle özetledi:
"Mektupla aldığımız ihbar üzerine
Karakoçan'a bir ekip gönderdi ve
Sıddık Polat yakalandı. kendisini bir
hafta sorguladık. Aradan uzun
zaman geçti, şimdi anımsamıyorum
ama ya mektupta ya da Sıddık
Polat'ın sorgulamasında polislikten
kovulmuş Mustafa isminde birinin
ismi geçti. Benim şahsi kanaatime
göre Sıddık Polat, kesin olarak bu
olayın içindeydi, asli fail olarak
tespit etmiştik."
Yarın: Gündemde
Susurluk vardı
POLİTİKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Olüm Koğuşınıdakiler...
Ulusal tarıhın nasıl oluştuğunu düşündüğümde
arada bir Falih Rıfkı Atay'ın "Çankaya"sın\ kanş-
tınnm. "Atatürköana şunlananlatmıştı"diye baş-
lardı.
Ordu bozuluyor, Eskişehır'i bırakıyoruz. Ba-
tum'da Enver ve arkadaşlannın bir kongre yaptı-
ğını duyuyorlar. İttıhatTerakkı'nin ileri gelenlerin-
den Hafız Mehmet'i çağırıyorlar.
"Ben Batum'a gideyim de dönüşte sıze olan-
lan anlatırım" der.
Gider, fakat bir şey anlatmaz.
O sırada Enver'ın bır mektubu ele geçer. Kara-
deniz bölgesinde gönüllülertoplanacak, Enver de
bir nefer (er) gıbı bunlann arasına katılacak. Ken-
di yetiştırmelenneAnkaragüvenıyor. Gelenlertop-
lanınca bir darbe.. Enver başa geçecek. Sakarya
Savaşı kazanılıyor, elleri boş dönüyorlar. Hesap
uymuyor.
Darbeyle ıktidara gelmek ittihatçılann ezeli yön-
temidir. Babıâli baskını, Mahmut Şevket Paşa
baskını bunun başıdır.
Aradan uzun yıllar geçti. Rahmetli Şevket Sü-
reyya bu baskında bulunduğunu söylemişti. Ka-
radeniz kıyılanna gelmiş, oralarda görünmüş, Sa-
karya kazanılmıştır, yüzgeri dönmüştür. Bolşevik-
ler de Sakarya'dan pay beklıyorlardı; bozgun ol-
mamış, Sakarya kazanılmıştır.
Sakarya Savaşı, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda kı-
yasıya bir yer alır. Bu savaşı kazanan, egemen
olacaktır. Nitekim savaş kazanılmış, Enver Pa-
şa'nın da alın yazısı değışmiştir
•
Bir gazetecinin tutuklanıp koğuşa atılmasını ge-
ne Falih Rıfkı yazar. Karaniık günlerdir. Herkes bir
koğuşa atılmıştır. Bakın Falih Rıfkı, kendi koğuşu-
nu kendi nasıl anlatır:
"Koğuşumuz karmakanşıktı. Üstüme baygınlık
çökmeden uyuyamıyordum. Bır akşam kulaktan
kulağa bir fısıltı dolaştı. Suikastçılardan altısı ya-
nn sabah asılacak.
Buniar aslında on iki kişiydiler. Altısı tutuklular
evinde, altısı polis müdürfüğünde. Içlerinden bi- j
ri Enver Paşa'nın yaveriydı. Koğuşta benim yani
başımda yatardı. Efendi bır çocuktu.
Ikinci fısıltı dolaşmaya başladı.
Terzileraşağıda idam gömleği dikiyoharmış. Bi-
zimle beraber onlar da asılacakmış...
Onlar bizim bakışlanmızdan, biz onlann bakış-
lanndan bir şeyler anlamaya çalışıyorduk.
Isli lamba söndü. Bir ölüm sanlığı yüzlerde do-
laşmaya başladı. Ellenne dokunsan belki buz gi-
biydi. İdam mahkûmlanyla birgece geçihyorduk.
Hiçbir hastalık insanı böyle samnazdı.
Meğer biz etrafla meşgul olurken altı kişıyi as-
mışlardı. Birbihmizi tanımadığımızıçin ölenleride
bilmiyorduk.
Enver Paşa'nın yaverine sordum.
Dün gece yatağında idman yapıyordu, çıldırcb
sanmıştım. Oynattı gibi gelmişti bana.
Uzun bir 'Yooo' çekti, 'neden oynatayınVoft'e
sordu. Şehit olmak için kan akmalı. Kan atoraz-
sa diye korkmuştum. Üstüme gelirlerse saldıra-
caktım, hiç olmazsa birkaç damla kan akar. Seh-
paya kanlı giderdim. Süngü saplarlardı."
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6SOUttAN SAĞA:
1/Fızyolojıkyada
ruhsal dengenın
değışmesı sonucu
ortaya çıkan ve
canlıyı türlü tepki-
lere sürükleyebı-
len ıçsel gerılım..
Ege Bölgesı'nde
bir dağın, ovanın
ve akarsuyun or-
tak adı. 2/ tbni
Rüşd ün Batı dıl-
lerindeki adı. 3/ 8
Bir kımseyi kötü- g
leme... Av sırasın-
da avcının gizlendiğı yer.
4/Basık, loş ve nemlı yer..
"Hiçbır zaman" anlamın-
da kullanılan belırteç. 5/
Bırorganımız... Belırti. 61 3
Zekâ yoksunu .. Kayak. 7/ 4
Japonlara özgü kâğıt katla-
ma sanatı. 8/.ABD cumhur-
başkanı Eisenhower'ın la- "
kabı Felç. 9/ Koroner da-
marlan genışletıcı ılaç.
YUK.ARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Çın'de köy ve kentlenn
sokak ve meydanlanna asılan duvar gazetesı. 2/ Muşmula-
ya benzer bır yemış... Bır ışe heveslendırmek ıçın venlen
ödül. 3/Türkıye'den göçen Yunanlılar'ın oluşturdugu mü-
zik türü. 4/Turkıye'nın plaka işaretı... Arap erkeklennm ke-
fiyelennın üzerine bağladıklan, kalm çember bağ. 5/ Ta-
nmda kullanılan azotlu gübre .. Bir göz rengı. 6V Yumurta
bıçımınde olan... Temelı takhde dayanan sözsüz oyun. 7/
İçınde bır su canavan yaşadığına ilışkın söylentilerle tanın-
mış İskoçya'dakı göl.. Büyük tepsı. %l Terlemekten ya da
sıcaktan vücutta görülen küçük pembe kabartılar... Man-
ganezın sımgesı. 9/ Başka bır şiır ömek ahnarak aynı ölçü
ve aynı uyakla yazılan şıir.
<£ ÇAĞDAŞ YAYINLARI
MEHMED KEMAL
DENEMELER
ELEMELER
Mehmed Kemal
DENEMELER
ELEMELER