25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 MART 1997 ÇARŞAMBA 14 KULTUR tzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı, üç festival ve bir ulusal kültür kongresi gerçekleştirecek Izmir festivallerle şenlenecek• İKSEV yıl boyunca "4. Avrupa Caz Festivali", "Parliament Superband Jazz Festival '97", "11. Uluslararası tzmir Festivali" ve "Izmir 1. Ulusal Kültür Kongresi "ni düzenleyecek. Yönetim Kurulu Başkanı Filiz Sarper Eczacıbaşı, "Festivalin bu yılki bütçesi 120 milyar lira. Kültür Bakanlığı'na başvuruda bulunduk. Ancak henüz bir yanıt alamadık" dedi. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bûrosu) - Iz- mir Kültür, Sanat ve Eğitim Vakfı (İKSEV), bu yıl bir dizı etkinlik gerçekleştirecek. İK- SEV, 27 mart - 5 nisan arasında 4. Avru- pa Caz Günleri, 1 -7 haziran tarihleri ara- sında Parliament SuperbandJazz Festival, 10 haziran -11 temmuz arasında 11. Ulus- lararası Izmir Festivali ve 3-5 kasım ara- sında da Izmir Birinci Ulusal Kültür Kong- resi'ni gerçekleştirecek. Yıl içınde ayn- ca önümüzdeki yıl düzenlenecek "2. Dr. Nejat Eczacıbaşı Llusal Beste Vanşması" için hazırlıklar yüriitülecek. İKSEV Yönetim Kurulu Başkanı FiHz Sarper Eczacıbaşı; şef Rengün Gökmen, yapımcı Hülya Tunçağ ve Galatasaray Üniversitesi öğretım üyesı Prof. Dr. Hıf- n Topuz ile birlıkte düzenlediği basın toplantısında. etkınliklerhakkında bilgi ver- di. tKSEV'in, maddı ve manevi varhğını kültür ve sanatın araştınlmasına, incele- mesine, oluşturulmasına, öğrenilmesine, korunmasına ve kitlelere yaygınlaştınl- masına yönelik her türlü gırişimde bu- lunmaya adayan bağımsız bir kuruluş ol- duğunu kaydeden Eczacıbaşı, Izmir'in kültür yaşamını yönlendirici görev üst- lendığıni söyledi. Faalıyetıne "Lluslararası tzmir Festiva- li'' ile başlayan vakfın zaman içınde çe- şitli etkinliklere de imza attığını kaydeden Filiz Sarper Eczacıbaşı, etkinlikleri yılın tümüne yaymayı amaçladıklannı vurgu- ladı. tKSEV'in, düzenlediği etkinlikler- le kent ve ülke kültürünün gelişmesi ve ta- nınmasında öncülük ettigini dile getiren Sarper, çağdaş beğeninin ulusal ve ulus- lararası düzeyini göstermeye çalıştıklan- nı belırtti. Uluslararası tzmir Festivali'nin Türkiye'nin dünya kültür ve sanatıyla kay- naşmasının en güzel örneği olduğunu be- lirten Sarper, bu festivalin saygın ve nite- lığinden ödün vermeyen tavnyla Türki- ye'nin önde gelen festivalleri arasında yer aldığını vurguladı. lKSEV'in yıl boyunca U 4. Avrupa Caz FesthaJi'", "ParliamentSuperbandJazz Fes- tival '97", -11. Lluslararası Izmir Festiva- li" ve "Izmir 1. Llusal Kültür Kongre- s"ni düzenleyeceğini ifade eden Eczacı- başı, şöyle konuştu: "İzmir Festivali, ni- teliginden ödün vermeden, her yıl dünya- ca ünlü sanatçılan İzmirli sanatseverlerle buluşturuyor. Festivalin bu yılki bütçesi 120 mihar lira. Festival için Kültür Bakan- hğı'na başvuruda bulunduk. Ancak henüz bir >amt alamadık.Tümetkinfikler için her- hangi bir vaat veya destek sözü almadık. Kültür Bakanlığı, geçen yıl bütçenin yüz- 1) David Byme 2) Aziza Mustafa Zadeh 3) Mikh'ail Bartşnikov 4) Bobby Mc Ferrin 5) Mkhd Petrucciani 6) George Benson. de 25'ini karşılamışa. Ancak bakanhktan herhangi bir destek alamasak da. İzmir'in kendi potansiyeü ile bu etkinlikleri ger- çekleştireceğiz.'' Şef Rengim Gökmen de, lKSEV'in, kültür, sanat ve eğitim kavramını içinde banndıran tek kururn olduğunu belirterek, kültür ve sanat etkinliklerinden zevk al- manın topiumsal eğitimle mümkün oldu- ğunu söyledi. Bazı çevrelerin "Bu kültür bizim değil, aniamıyoruz, sevTniyoruz" di- yerek evrensel kültür etkinliklerini dışla- maya çahştığını ifade eden Gökmen, şun- lan söyledi: "Eğer bu doğru oteaydu o zaman bize yabana oian spor karşılaşınalannı da yap- maz, bundan geri kalırdık. Bu eleştirilerin tek amaa, evrensel kültürü küçük bir kit- leye mal ederek, yapılmasını engeUemek- tir. Bu doğru değiL" İKSEV; 2. Dr. Nejat Eczacıbaşı Ulusal Beste Yanşması'yla da Türk bestecileri, senfonik eserler konusunda teşvik etme- ye çalışıyor. Yanşma konusunda bilgi ve- ren Rengim Gökmen, bu yanşmanm Tür- kiye'nin kurumsallaşmış tek beste yanş- ması olduğunu vurgulayarak 1998'de ger- çekleştirilecek etkinlikle ülke müziğinin önemli eserler kazanacağmı söyledi. Cazuı tanımnış isimleri İKSEV tarafından 27 mart - 5 nisan ta- rihleri arasında gerçekleştirilecek "4. Av- rupa Caz Günleri"ne, altı ülkeden sanat- çı ve topluluklar katılacak. Etkinlik süre- since Sabanci Kültür Merkezi'nde res- sam FiMzIşday'ın cazla ilgili resim sergi- si yer alacak. Caz günlerinin ilk konseri- ni 27 martta LammasTopluhığu verecek. Programda 28 martta Eric BaretQuartet, 29 martta Alman saksofoncu Matthias Scuhbert ve Grubu, 2 nisanda Eastbo- und, 4 nisanda Toni Gennani Quartet 5 nisanda Aydm Esen Trio'nun konserlen yer alıyor. Sabancı Kültür Merkezi'nde ger- çekleştirilecek konserler, saat 21.00'de başlayacak. Caz kültürünü Türkiye'de yaygınlaştır- mak amacıyla 1988 yılından bu yana ya- pılan "Paruament Superband Jazz Festi- val '97", bu yıl 1-7 haziran tarihleri ara- sında Izmir'de gerçekleştirilecek. Fuar Açıkhava Tıyatrosu'ndaki festivalde, Ge- orge Benson, John ScofieJd Group, Mic- hd Petnıcciaıü, David Byrne ve Bobby Mc Ferringibı dünyaca ünlü sanatçı ve top- luluklann konserlen yer alacak. 11. Uluslararası İzmir Festivali~ Bu yıl 10 haziran -11 temmuz tarihle- ri arasında yapılacak "11. Uluslararası tz- mir Festivali", kendi alanında ünlü sanat- çılan Izmir'e taşıyacak. 10 haziranda açı- lış konseriyle başlayacak festival progra- mında 17 haziranda Ankara Devlet Ti- yatrosu 'nun "Gazap Üzümleri'', 19 hazi- randa şef Ender Sakpuıar'ın yöneteceği Toulous Oda Orkestrası, 21 haziranda Konya sema gösterileri, 24 haziranda Al- legri StringQuartet,26 haziranda piyanoy- la Erol Erdinç ve solıst Zdiha Berksoy, 2 temmuzda Les 100 Vîolons Tziqanes, 4 temmuzda BBC Senfoni Orkestrası, 7 temmuzda Ravi ShankarveGrubu,9 tem- muzda Mikhail Banşnikov ve 11 temmuz- da Aziza Mustafa Zadeh yer alıyor. Izmir l.Ulusal Kültür Kongresi İKSEV, bu yıl ilk kez bir kongre düzen- leyecek. 3-5 kasım tarihleri arasında "De- mokrasi Kültürü" ana başhgıyla yapıla- cak İzmir 1. Ulusal Kültür Kongresi, Hıf- zı Topuz başkanlığında gerçekleştirile- cek. Kongrede evrensel uygarlık devrimle- ri globalleşmenin, medyanın ve dinin kültür kımlıği üzerindeki etkileri, ulusal kültürün güncel sorunlan, kültür varlık- lannın korunması, kent kuşaklannda kül- tür, çevre kültürü ve etiği, politik ahlak ve kültür, feodal kültür - halk kültürü ve kent kültürü ile kültürel demokrasi konulan ele alınacak. Çok sayıda yazar, sanatçı ve bılim adammın katılacağı kongrenin tek yabancı ismi Fransız yazar Regis Debray. DEFNE GOLGESI TURGAY FİŞEKÇİ Karatepe Balıkesir'e yeni bir çevre yolu yapılmış. Artık Bur- sa'dan Izmir'e ya da tersi yönde gıderken kente gir- menize gerek kalmıyor. Bu yoldan geçerken birden havaalanını görünce çocukluk günlerimi anımsadım. Bisikletle pist bitımin- deki tel örgülere dek gelir, burada otlann üzerine ya- tıp üzerimizden havalanan uçakları seyrederdik. Jet motoriannın çıkardığı sesleri anımsadıkça bugün de içim ürperir. Evimiz havaalanı ile kent merkezi arasın- daki yolun ortalanndaydı. Bizim bu kent dışındaki -o zamanlar- ıssız olan yö- rede evimizin o/masının öyküsü de ilginçtir Burada eniş- temin on dönümlük bir bağı vardı. Kiradan kurtulalım dtye bu bağın bir köşesinden bir dönümü bize ev yap- mamız için vermişti. Ben o zamanlar henüz dört yaşındaydım. Belki de en eski anılanm bu yıllara aittir. Annemi görürüm hep kireç ve kum yığınlannın arasında, usta ya da ustala- ra dert anlatırfcen. Evimizi gerçekten de annem yapmışt. Küçük bir me- mur olan babamtn krt maaşı ancak zorunlu giderlerin bir bölümünü karşılardı. Annem, hem dikış diker pa- ra kazanır hem de aileyi çekip çevirirdı. Evi tamamlayıp içine girdiğimizde yakın çevrede bizden başka oturan kimse yoktu. En yakından ge- çen belediye otobusüne binebilmek için bile beş yuz metreden fazla yürümek gerekiyordu. Eve bir bisiklet alınmıştı, ama henüz ilgi alanımın dı- şında kalıyordu. Benim bütün dünyamı bağ içindeki ağaçlar oluşturuyordu. Bağ dediğıme bakmayın, son derece varsıl bir meyvelikti aslında içinde yaşadığımız toprak parçası. Meyvelerinin tatlan yanında dal ve yapraklannın biçimı de bugün belleğimde kaalı du- ran ağaçHardan kimilerini burada sıralayıvereyim: Be- yaz ve kırmızı dut ağaçlan, kayısı, zerdali. akça armut, baharda çağlalannı yediğım badem, bin\aç iğde, enk, kiraz, vişne, şeftalı, karasıyla beyazıyla incır ağaçlan ve çeşrtli üzümler. Yıllanm geçti bu ağaçlann çevresinde dört döne- rek, hangi meyveler olgunlaşma yolunda gözleyerek. Akça armut ağacı, dev bir çam kadar büyüktü. An- cak birileri topladıgında ya da taş atarak düşürebildi- ğimde yerdım meyvelerini. On dönümlük meyvelik bana o denli büyük gelirdi ki o yıllar, onun sınırian dışına çıkamazdım korkudan. Meyveliğin ardında Karatepe denilen yüce bir dağ vardı; yine ağaçlarla kaplı, öylesıne sonsuz görünür- dü bana bu yukseklik. Bir gun tepesine dek çıkabil- sem ardından Izmır'i ve denizi görebılecegıme inanır- dım. Ancak hıdrellez günlerinde topluluklar halinde git- tiğimiz büyük çitlenbik ağacından öteye hiç geçeme- dim. Ortaöğrenim yıllarında okula bisikletle gidip gelıyor- dum. Yazın öğretmenimız bir ders yılı başında defter- lerimize okumamız gereken elli kadar yazar adı ve ki- tap yazdırmıştı. Bu kitaplarla okumayı sevmiş, bir ki- tabı bitinnce bir başkasını arar olmuştum. Kentteki ki- tabevlerinin raflannda ne var ne yok izliyordum artık. Biryaztatili sırasındaydı. Kitabevlerinden birinin kı- yıda köşedeki raflannda öğretmenimızin listesinde olan, ama o güne dek edinemediğım bir kitaba rast- ladım: Faal Hüsnü Dağlarca'nın Batı Acısı, Varlık Ya- yınlan'ndan. Fıyatı da ikı lıraydı. O günlerde iki lırayı ailemden isteyememiştim. Sabahlan herkesten önce uyanıyor, bisikletle ekmek ve gazete almak için ken- te inTyordum. Nasıl otduysa bir sabah fınndan simtt alıp satmayı ve ıki lirayı böylece denkleştirmeyi düşündüm. Elimde simit tablasıyia sokaklarda dolaşmaya başla- dım. Iki liralık kazanç ıçın üç saat dolaşmam gerekti. Eve döndüğümde saat on bire geliyordu, herkes de merak içindeydi. Balıkesir'in yeni çevre yolunda ilerlerken solumda havaalanını görüp heyecanlanınca gözlerim yolun sa- ğında olması gereken Karatepe'yi aradı. Yol mühen- disleri böylesi küçük bir yükselti için ek bir tırmanma şeridi yapmak gereği bıle duymamışlardı. Belli belir- siz yükselıp ındik. Tek bir canlı ağaç bile göremedim. Kimi kurumuş ağaçlarsürmekte olan ınşaatlann arasın- da kalmışlardı. GalerieVieilleduTemple'dasürüyorOll 1 1 C D İ Ç l l l l NECMİSÖNMEZ PARİS -1993 yılında kaybetti- ğımiz Abidm Dinohakkında son yıl- larda arkası arkasma yayımlanan ki- taplar, açılan arşiv ve resim sergi- leri, Türk resmınin son elli yıllık serüveni içindeki yeri, etkisi ve du- ruşu itibanyla sanatçının bilinen. bilinmeyen yönlerini ortaya çıkar- dı. Bu çerçevede değerlendirildi- ğınde sanatçının Paris'te GalerieVV eille du Temple'da "Droles de Gu- eules?" (Fransızcadan **Bu ne bi- çim surat?" olarak çevrilebilir.) başlığı altında açılan sergisi önem- li birçok özelliği bünyesinde bann- dınyor. Kâğıt ve tuval üzerine değişik tekniklerle gerçekleştirilmiş olan 54 adet çalışmanın yer aldığı sergiyi bir anlamda küçük bir retrospek- tif olarak değerlendir- mek yanlış olmayacak. Insan yüzü, Dino'nun değişik dönemlerde, farklı yaklaşım açılan- na göre sıklıkla ele al- dığı, enine boyuna irde- ledıği "leitmotr«''ler- den biri olarak algıla- nabilir. Paris sergisinde 1943'lerden 1990'lara dek uzanan, neredeyse yanm yüzyıllık süreç içinde sanatçının "in- san vüzleriyle'' kurdu- ğu tutkulu ilişki. farklı bcyutlarda ve izleyicinin kafasında soru işaretle- ri uyandıracak şekilde ortaya çıkıyor. Galennin ilk odasın- da sanatçının 1943-45 arasında "sürgün" ola- rak yaşadığı Adana'da yaptıfı köylü başlannı gösteren çini mürekke- bi desenler, sanatçının 0 yıllardaki çizgi anla- yışının ortaya çıkardık- lan için "sergidüzleınir içinde oldukça önemli bir özelîiğe anlatımcı- 1 ığa düşmeyen güçlü si- yah/ beyaz dengeleriyle Dino'nun hem soyutlamaya yakın hem de "gerçek"ten kopmayan özelliğinin altını çizıyorlar. Ferit Edgü'nün "Abidin Hatü" olarak nitelendirdi- ği çizgisellik. çizginin yazı ile re- sim arasında yakaladığı "arada kalnuşlık". Adana'da yapılan bu çalışmalarda kendini son derece kesin olarak ortaya çıkanyor. Ya- şar Kemal'i 17 yaşındayken gös- teren "belgeseTnitelikli birdesen, Dinonun "Adana AkademisT ola- rak tanımladığı o yıllara aıt etkile- şim/diyalog kanallan hakkında önemli ipuçlan veriyor. 1970'lerde Dino yüksek dere- cede deformasyona uğratarak yo- rumladığı otoportrelerinde kendi yüzünü sanki bir manzara resmı yaparcasına inişli çıkışh alanlara bo- İüp, her alanı kendi içinde bağım- 'Anadolu Köylüsü I V 1943, kâğıt üzerine çini mürrekkebi 'Aynalı Kadın' 1970. kâğıt üzerine çini mürekkebL sızlaştırarak yorumladığı için bu kez farklı bir çizgiselliği vurgula- mış oluyor. Sergide "BarokKafa" (1970) isimli çalışmada ön plana çıkan bu özelliğin altını çizıyor. Sanatçının gençlik yıllannda kari- katürle ilgilendiği, dahası henüz 18 yaşındayken Artist dergisinde 1931 'de yayımlanan ilk desenleri göz önünde tutulursa yadırganma- ması gereken bir özellik bu. Di- no'nun çizgilerinin akıcılığı, birbi- ri içine girerek adeta labirentleşme- si de sanatçının insan yüzünü sü- rekli olarak "parcalama" arzusun- dan kaynaklanıyor. Parçalaraayn- lan yüzler, sergide 1986 tarihli "TeteCordage'' isimli iki çalışma- da görüldüğü gibi, sarmallaşarak içinden çıkılmaz bir bulmaca ha- lini alıyorlar. Dino insan yüzünü haritalaştır- ma, başkalaştırma eğilimine sa- hip. Özellikle göz ve kulaklarda sanatçının kimi kez gerçeküstücü defoımasyonlara yönelmesi her ne kadar ilk bakışta 'Siyah Kalem' ustalannda görülen espriyi anım- satsa da, onun kendi sesini yaka- ladığı görülüyor. Belki özyaşamöy- küsüne gönderme olacak ama sa- natçının 1931'de kapak desenini çizdiği ilk kitap Nâzun Hikmet'in "Sesini Kaybeden Şehir"iydi. Ses kaybetmek Dino'nun pek umur- samadığı bir özellikti. Paris sergi- sinin en önemli özelliği, sanatçının farklı, birbirinden ayn tarzlardaki çalışmalannı yan yana getirerek bu niteliğin altını çizmesi. Degişen stillere, çizgi ve renk anlayışlanna rağmen "sürekM olarak arayış ha- linde'' kalmayı tercih etmiş bir res- samın "noüamalan" karşısında ke- sin, sınırlan belli olan bir etkinlik alanı belırlemek oldukça zor. Ama sınırlan. kategorileri bir yana bıra- karak insan yüzünün peşinde sürek- li olarak iz süren ve izini yitirmek- ten zevk alan Abidin Dino, ister Adana'da, ister tstanbul'da, ister Leningrad'da isterse Paris'te olsun insan yüzünün aıkasındakini anyor- du. Paris sergisi bu arayışlann sey- rini, rotasını izleyiciye sunuyor. (Sergi 20 nisana dek Paris'te Galerie Vieille du Temple'de iz- lenebilir.) 14. Uluslanarası Ankara Müz* Festivali'nin bitetteri satışta • Kühür Servisi - Her yıl 'Ankara bahan müzıkle güzel!' sloganıyla gerçekleştirilen Uluslararası Ankara Müzik Festivali, 30 Mart 1997 Pazar günü muhteşem bir konserle açıhyor. Ankara'nın tüm orkestra ve korolanndan oluşan 'Bırleşmiş Ankara Orkestra ve . Korolan'nın seslendireceği Ludwig Van Beethoven ın '9. Senfoni'sıyle açılışı yapılacak olan festival, Türkiye'de ilk kez böylesine büyük bir sanatsever kitlesini bir araya getirecek. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in de ızleyeceği açılış konsen, Türk-Metal Iş Sendikası Mustafa Özbek Tesisleri'nde saat 15.00'te başlayacak. Konser biletleri yanndan başlayarak Sevda-Cenap And Müzik Vakfı, Donna Karan Nevv York-GOP ve Milli Piyango Idaresi Genel Müdürlüğü - Kızılay adreslerinden sağlanabilir. Aynntılı bilgi (0312)427 08 55 ve 426 08 34 no'lu vakıf telefonlanndan öğrenilebilir. Ölüm ve ¥xt Adana'üa • ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - lşkence olgusu > üzerine kurulu 'Ölüm ve Kız' oyunu 22 marta dek Adana Devlet Tiyatrosu'nda sahneleniyor. Ariel Dorfrnan'ın yazdığı, Filiz Ofluoğlu'nun dilimize çevirdiği yönetmeliğini ise Mustafa Kurt'un üstlendiği oyunda başlıca rolleri Ebru Bılingen, Galip Erdal ve Şener Kökkaya paylaşıyor. 9 . U L U S L A R A R A S I A N K A R A F Î L M F E S T İ V A L Î SıraMetinErksan kısafılmlennde KULTUR» ÇIZIK KAMİL MASARACI CUMHUR CANBAZOĞLU 9. Ankara Lluslararası KUm Festivalinde ya- nşmalann birincileri yavaş yavaşortaya çıkıyor. Ulusal Kısa Film Yanşmasrnın canlandırma dalı birincisi SuBrtar'dan sonra seçici kurul bu- gün deneysel ve dramatik dallanndaki birinci- leri açıklıyor. Bugün aynca K«a Sıtur Tanıraaz programma katılmak için Ankara'ya davet edi- len Türkiye asıllı genç sınemacılann katılacağı bir forum (14.30) düzenleniyor Türk-Amerikan Derneği'nde. Forumda, Avrupa'da yaşayan ve Türkvatandaşı olmayan Türkiye kökenli yönet- menlerin gelecek yıl hangi statüde festivalde yanşacaklan. bu sinemacılann sorunlan ve Tür- kiye'yle iletişimleri tarnşılacak. Söz Avrupa'da yaşayan Türkiyeli genç yö- netmenlere gelmişken konuyu açıklığa kavuş- turmak gerekiyor. Daha geniş olanaklarla çek- tikleri fılmleriyle bu yıl Ulusai Kısa Film'in di- namik bölümüne katılan Türk pasaportluyönet- menlerin yapıtlanyla, Türkiye'de okullardaki sı- nırlı alet edevatla film çıkarmaya uğraşanlann aynı kategoride değerlendirilmeye calışılması sorun yaratıyor. Gelecek yıl İçin daha kapsam- lı bölümler oluşturuhnazsa büyük sonınlar do- ğabilir... Sinemaseverlerin bugünün programmda atia- maması gereken en önemli bölümlerden biri Türk Kısa Film Tarihi'nden Metin Erksan ııı bir dönem TRT için yaptığı üç kısa film .Müt- hiş Bir Tren (44 dk). Kenan Hulusi'nin bir öy- küsünden uyarladığı Saziık (44 dk) ve Ahmet HamdiTanpmaruyarlaması GeçmişZaman FJ- biseleri'nden (52 dk) oluşuyor bu bölüm. Ulusal Uzun Film Yanşması'nda bugün ÖÖKT Kavıır'un Akrebin Yolculugu. Sami GücJü'nün Hoşçakal tstanbut'u ve SunarKural Aytunanin Deniz Bekiivnrdu su gösteriiiyor. Bir kasabamn büyük saatini onarmaya geien usta ile bir evlı kadınarasmdaki ilişkiyi anlatan Akrebin Yoknı- luğu'nda altı yıldır setlerden uzak kalan Ko- per'in yanında senarist ve oyuncu olarak Macit Kopervar. Hoşçakal tstanbul ise kızının evlili- ğinden sonra bir huzurevınde yaşamaya başla- yan. buradan gönül postasına yazdığı mektup- la yaşannsına renk gelen eski kaptan Numan Bey'ın öyküsü. Hafil Ergün ve Sefana Güneri, Mom Kokukı Kadınlardan sonra yeniden bir ara- da. Uzun yıllar TRT'de belgeseîler yapan Sunar Kural Aytuna ilk uzun metrajlı çalışması Deniz Bekliyontu'da birpansiyonda gelişen aşk öykü- sü etrannda kuruyoröyküsünü. Fesîivalin bugün- kü yabancı fılmlerinin sayısı on. Kıalırmak Si- neması'nda Macar yönetmen Pacskovszky'nin KorndEstfnm MuhteşemVblculuğusonkez gös- teriliyor. Kornel Esti, yazar DezsöKosztoJonyfnin iki aynı karakteri otuz yıl arayla iki ayn tren yolculuğuna çıkardığı çok başanü bir biyogra- fı üzerine kurulu. Sık sık ortaya çıkan mizahi bölümler. trendeki öğeleri öne çıkaran ışık et- kileyicı. Günün dığer yapunlan Louis Feufllade'nin 1915'te yaptığı 40'ar dakikalık Vampirfer yapı- tının 1., 6. ve 7. böhımleri, Letouch'un yaz sa- atinin azizliklerini işledigi Günler Vardırvede Ayiar'ı. Yves Robert'ın Yumurcaklarm Savaşı, ReneCloir'in Uyuyan Paris'i, lspanyol Antonio GimenezRfco'nun Ondörtkasyon'u, Bulgar S- meonov ile Nochev'in Smır'ı, Macar sineması- nın yeni ustalanndan Üdiko Szabo'nun Sürtük- te^i ve îtalyan Mario Martone'nin l samhran Aşk'ı. Usandtran Aşk'm üzerinde durmakta ya- rar var. Tiyatrodan gelen genç yönetmen Mario Martone'nin bu ikinci uzun metrajîı denemesi, üzerinde yaîmz ünlü marka bir sutyenle deniz- de boğulmuş olarak bulunan 60 yaşlanndaki annesmın intihar mı ettiği yoksa cinayete mi kurban gittiğini araşhnnak üzere Napoli'ye dö- nen Delia'nın "erkekter dünj'asrnda verdiği savaşı anlatıyor. Geçen yıl Cannes'da beğeni toplayan, Îtalyan eleştirmenlerce doksanların en iyi Îtalyan fılmlerinden biri kabul edilen lisan- dn-anAşk'taklasık biröykünün peşinden gitmek yerine öncelîkle Delia'nın etrafinda bir dünya kurmayı deneyen Martone için söylemek iste- diğimiz şu: O sinemayı çok seviyor ve bu sev- gi, samimiyet her konuda beyazperdeye yansı- yor. tlk filmı NapoHD Bir Matematik Profesö- riinün Öfümü'nü izleme şansmı yakalayanlar, Usandıran Aşk 'ta gözleme,ayrıntıya dahaönem veren Martooe'yi çok ileride bulacaklar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle