Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 ŞUBAT 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMt
ÇBer Tüpraş'n
ek tesisterini açü
• KOCAELİ (AA) -
Türkıye Petrol Rafınerileri
A.Ş. <TÜPRAŞ)tzmit
Rafîrıerisi Hydrocracker
Kompleksı \e CCR-
Reformer tesisleri,
Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısi
Tansu Çiller'in de katildığı
törenle bugün hizmete
açıldı Tansu Çiller,
törende yaptığı
konujmada. Türkiye'nin
bir elmi Doğu'ya. bir elini
de Batı'ya uzatıp '"bir
banş köprüsü" durumunda
ıken kendıne yeterli
derecede üretmese de,
petrolü dağıtan bir ülke
durumuna geleceğini
vurgulayarak, "Bunun için
çok önemli adımlar
atılmıştır. Hıç kimse
gocunmasın. Dünyanın en
büyük rezervleri bizim
ülkernİ7İn doğusundadır"
diye konuşru.
Her 19 kişiye
bir otomobil
• AINKARA(ANKA)-
Türkıye'de geçen yıl sonu
ıtıbanyla yaklaşık her 19
kişiye bır otomobil
düştûğü belirlendi.
Devlet lstatistık Enstitüsü
verilenne göre,
Türkiye'deki otomobil
sayısı geçen yıl sonunda
1995 'e göre yaklaşık 216
bin adetlik artışla 3 milyon
274 bin 575'e ulaştı.
Geçen yıl ıtibanyla toplam
nüfusun 62 milyon olduğu
göz önüne alındığında
Türkiye genelinde yaklaşık
her 19 kişiye bir otomobil
düştüğü hesaplandı. Kişi
başma düşen otomobil
açısından Ankara'nın ilk
sırada yer aldığı, bu ili
Istanbul, Antalya ve
Izmir'in izlediğı belirlendi.
Konut projeterine
bitipme kredisi
• ANKARA (AA) -
Doğu ve Güneydoğu
Anadolu Bölgesi Aksiyon
Planı dışındaki illerde yer
alan. belediyeler veya
belediye şırketlerince .
üretılen konut projelerine
de erken bitirme kredisi
açılacak. Toplu Konut
İdaresi'nin (TOKl)
bugünkü Resmi Gazete'de
yayımlanan tebliğine göre,
Topltı Konut Fonu'ndan
daha önce kredi açılmış
olup belediyeler ve
belediye şirketlerince
üretilen, inşaat seviyesi
yûzde 75 ile yûzde 95
arasında yer alan konut
projelerine. 200 milyon
ln^ ile 100 milyon lira
arasında değişen
miktarlarda erken bitirme
kredisi kullandınlacak.
ŞtRKETLERDEN
• Logo Yazılım. 2 yıl
önce başlattıği "Logo
Sistem Uzmanlığı
Sertifikası" sistemiyle
2000 kişiye eğıtim olanağı
sağladı.
• İGS Metropol
mağazalannın tstanbul,
Izmır ve Bursa'da
düzenledıği hediveli satış
kampanyasinın talihlileri
Toyota Corolla, Philips
tele\ izyon ve müzik
setlennden oluşan
armağanlannı aldılar.
• Yalçınlar Fotoğrafçılık
A.Ş, yenı taşındığı ve iki
bloktan oluşan
Yenıbosna'daki binasının
birbölümüne, ıthalatçı
firmalara "Photo Plaza"
kurmayı önererek, çeşitlı
malzemeleri ıthalatçı veya
imalatçı firrnalarla
görüşmeden alma imkânı
sağlamayı hedefliyor.
• Beymen, ekonomi,
bılgisayar uygulamalan,
araştııma yöntemleri ve
uygulamalan, yönetım
muhasebesı ile hukuk gibi
teorik derslere agırlık
verdigi ilk sertifika
programının 2. dönemine
17 şubatta başladı.
• Demır Yatınm Ortaklığı
Genel Müdürlüğü'ne Melih
Atalay atandı.
• Eczacıbaşı Topluluğu ile
Warner-Lambert Co.
ortaklığına ilişkin anlaşma,
24 Şubat 1997 Pazartesi
günü saat 18.00'de Hyatt
Regency Oteli'nde
ımzalanacak.
• Prestige Optik, bu yıl
ftalyan marka "Swing"i
getırecek ve 50 model ile 4
ayn renlderde güneş
gözlüğü üretecek.
• Oyak-Renault, 650 adet
aracı Mudanya
Limanı'ndan yola çıkararak
yıl sonuna kadar Mısır ve
Tunus'a 3000 Renault ihraç
etme hedefini
gerçekleştitmek üzere
çalışmalara başladı.
• Turcas Petrolcülük
A.Ş'nin gerçekleştirdiği ilk
olağan genel kurul
toplantısında, 1996faalıyet
raporu ve 1997 için yeni
stratejiler görüşüldü.
Yurtdışında iş yapan firmalar mali açıdan zorlandıklan için Türk işçi çalıştırmaktan kaçınıyor
Çifte prim sorun oldu• Yurtdışında iş yapan firmalar, ilgili ülkeyle Türkiye arasında
sosyal güvenlik anlaşması bulunmuyorsa, çalıştırdıklan işçiler
için her iki ülkeye de prim ödemek zorunda kalıyor.
MUTLU GÜNEŞ SÖNMEZ
Çalışma Bakanlığı yetkilileri ile
yurtdışı müteahhitlik hizmetleri yapan
işverenler arasında şubat sonunda ya-
pılması düşünülen toplantıda, Türk
ışçilerinin sosyal haklan ve istihdam
olanaklan tartışılacak. Yurtdışında iş
yapan Türk firmalan özellikle inşaat
alanlannda çalışan Türk işçilen için
iki ülkeye birden sosyal güvenlik pri-
mi ödemek zorunda kaldıklanndan
mali açıdan zorlanıyor. Firmalar bu
yüzden Türk işçi sayısını giderek azalt-
mak zorunda kalıyor.
Işveren temsilcileri. son yıllarda
yurtdışında çalıştırdıklan Türk işçi
sayısında büyük düşüş olduğuna dik-
kat çekerek, hükümetin konuya ilgi-
sizliğinin bu sonucu doğurduğunu sa-
vunuyorlar. Konuya bir an önce çö-
züm bulunmaması durumunda yurt-
dışında çalıştırdıklan Türk işçi sayı-
sının daha da azalabileceği uyansın-
da bulunan işveren temsilcileri. özel-
likle Asya ülkelerinde yapılan çalış-
malarda, ilgili ülkeyle Türkiye ara-
sında karşılıkh sosyal güvenlik an-
laşması olmamasından dolayı firma-
ların zor durumda kaldığına işaret
ederek. iki ülkeye de sosyal güvenlik
primi ödememek için Türk işçi çalış-
tırmaktan kaçındıklannı belirtiyorlar.
Yurtdışı iş yapan müteahhitlik fir-
malannın işlerinde çalışan Türk işçi
sayısının, bu belirsizlik ve işveren
aleyhine gelişen durum yüzünden son
birkaç yıl ıçinde 125 binden 15 bine
düştüğü anımsatılırken, yabancı işçi-
lerin, Türk fırmalannın ödedıği prim-
lerle zengin olduklan kaydediliyor.
Türk girişimciler, yabancı işçiler için
ödenen pnmlerle aynı zamanda yaban-
cı ülkelere kaynak aktanmı yapıldı-
ğına da dikkat çekiyorlar.
Uluslararası Müteahhitler Biriiği
(UMB) Genel Sekreteri Yılmaz Gü-
rel, ulusal kaynaklann gereksiz yere
yabancı ülkelere aktığından yakına-
rak şunlan söyledi:
"Türkiye birçok Batılı ülke ile
karşılıklı sosyal güvenlik anlaşma-
sı imzalayarak çalıştırılan insanla-
nn primlerinin hangi ülkeye ödene-
ceği >a da ödemelerin transfer edi-
lip edilmeyeceği konularına açık-
lık getirdi. Ancak yeni açılmakta
olduğumuz Asya ülkelerinin birço-
ğunda bu türden anlaşmalar bu-
lunmuyor. Bu durumda biz işve-
renler olarak her iki tarafa da prim
ödemek zorunda kalıyoruz. İş yap-
tığımız ülkeye, o ülkenin yasaları
gereği sosyal güvenlik primi öde-
mek zorundayız. Öte yandan Türk
hükümeti de oraya çalışmaya gö-
türdüğümüz işçiler için Türk sos-
yal güvenlik kuruluşlarına tabi ol-
duğu gerekçesiyle prim ödememi-
zi istiyor. Bu durumda büyük bir
mali yükle karşı karşıya kalıyoruz.
Hükümetten isteğimiz, konunun
devletler arasında karşılıklı yapıla-
cak anlaşmalarla halledilmesidir."
Gürel, bu tür anlaşmalarda ya iki
ülkeden birine prim ödenmesi ya da
iş yapılan ülkeye ödenen primlerin
belirli anlaşmalar çerçevesinde Tür-
kiye'ye transferinin gerçekleştirilme-
si şeklinde hükümlerin yer alabilece-
ğini belırtti. Gürel, Türkiye'de iş ya-
pan yabancı yatınmcılann bu tür kar-
şılıklı anlaşmalarla ulusal kaynakla-
nnı gözettiklerini anımsatarak şunla-
n söyledi:
"Biz ekonomisi güçlü Batılı ül-
kelerle sosyal güvenlik anlaşmala-
rı yapıyoruz. Onlar da kendi kay-
naklarını kendilerinde tutmavı ba-
şarıyorlar. Aynı şey i Türkiye de ye-
ni ilişki kurduğumuz Asya ülkele-
rivlevapabilir. Bu ülkelerde yoğun
iş potansiyelimiz var. Ama her ge-
çen gün çalıştırdığımız Türk işçi
sayısı azalıvor. Bu istihdam kaybı-
nı önlemek için sosyal güvenlik an-
laşmaları yapılması gerekiyor." Yurtdışında yapılan inşaatlarda Türk işçi sayısı azalıyor.
Turizm, inşaat gibi hizmet sektörleri yanında tekel olunabilecek alanlar tercih ediliyor
Yabancı sermaye avantaj ım?
TARIK YILMAZ
Türkiye'ye son yıllarda gelen yabancı
sermaye, turizm ve inşaat alanını kapsayan
hizmetler sektörüne ve daha çok tekel gü-
cü olabilecek bölümlere gıriş yapıyor. Tek-
noloji gerektirmeyen emek yoğun sektör-
leri tercih eden yabancı sermayenin geçen
yıl hizmetler sektörüne girişleri bir önce-
kı yıla göre yüzde 10'luk bir artış kayde-
derken, imalat sanayiıne girişler ise yüzde
10'luk bir gerileme kaydetti.
Özellikle Güneydoğu Anadolu Proje-
si'nin (GAP) tamamlanmasından sonra
yoğunlaşması beklenen turizm yatınmla-
nyla birlikte yabancı sennayenin hizmet-
ler sektörü ıçindeki payının gelecek yıllar-
da artması bekleniyor Uzmanlar yabancı
sermayenin emek yoğun sektörlere gelme-
sinin yanında küçük sermayeli firmalann
bulunduğu alanlar ile tekel konumuna ge-
lınebilecek kimya, elektronik, elektrikli
makine ve ilaç sektörlerini tercih ettikleri-
ne de dikkat çekiyorlar. "Küçük serma-
yeli şirketlerin bulunduğu piyasalarda
amaç, büyük yatınm yaparak küçükle-
rin rekabet şansını azaltıp büyük kâr
elde etmek ve tek güç olarak piyasada-
ki tüm taleplere cevap vermek" diyen
uzmanlar, son yıllarda gıda ve nalbur ala-
nında görülen hipermarket sayılanndaki
hızlı artışın bunun kanıtı olduğunu belir-
• Yabancı
sermayenin emek
yoğun sektörlere
gelmesinin
yanında küçük
sermayeli
firmalann
bulunduğu
alanlar ile tekel
konumuna
gelinebilecek
kimya,
elektronik,
elektrikli makine
ve ilaç
sektörlerini
tercih ettiklerine
de dikkat
çekiliyor.
tiyorlar. Hipermarketlerin büyükşehirlerde
sayılannın hızla artmasının küçük çapta
sermayeyle faaliyet gösteren bakkal ve nal-
burlann kapanmasına da neden olduğu ifa-
de ediliyor. Yabancı sermayenin ülkelere dö-
viz ve teknoloji girdisi sağlamak gibi ya-
rarlan olduğunu söyleyen uzmanlar, 1996
Yabancı Sermaye
ISektörler
Tanm ve Madencilik
Tütün
Kimya
Lastık
Demirtelik
Befctronik
Taşıt araçları yan san.
t -yrmmffnatmrnptım
Restorapt
Bankacttık ve finansal
Ü ^ t n finansmam
Diğer hizmetler
Hszmettertoplamı
1995
1.64
&84
6.47
6.68
4.47
1.20
2.47
3.33
3.42
ın. 14.28
2.84
9.41
60.41
1.00
4.75
hiz. 9.15
4.83
7.56
37.95
'nin dağılımı (%)
1.45
5.34 *** - <%
4.63 ""
7.56 /afc- •jhiij
2.54 ^BF*tBtfEk
2.37 JE3 /JW /ğ^^\
3.56 j ^ ^ qm*k jJBrjğ$
2-70 I R İ 19lP^'İMT 4i
2.18 [ffiİ/flçSaP^Mİ
10.35 {•j^ffrJMC^JaF
2.42 [ ff ifpJSjlj/mi^â
6.90 K/JbfflKVvj^
50.55 ^ttmH&Jj&P \M
13.17 ySsggBjBmŞ ^ ^
1^8 BfffB^jOL <<
4.43 y&ffnffi* ^î^/
3^6 İMıS^ ^^A
16.79 lö^^^s^^sJÇ4800
K f ^ ^ ^ y
yılında Türkiye'ye gelen yabancı sermaye-
nin bileşimine bakıldığında büyük bir bö-
lümünün teknoloji gerektirmeyen (emek-
yoğun) sektörlere yatınm yaptığını belir-
tiyorlar. Söz konusu yılda hizmetler sek-
töründe sermaye girişleri 1995 yılına göre
toplam yabancı sermaye içinde yüzde
37.95'ten yüzde 48'e yükselirken, imalat
sanayiine girişler yüzde 60.41'den yüzde
50.55'e düştü. Tanm ve madencilik alanı-
na giren yabancı sermaye ise yüzde 1.45
olarak gerçekleşti. Büyük sermaye gerek-
tiren alanlarda Türk girişimcılerin yatınm
yapamamalan. özellikle elektronik. elekt-
rikli makine, ilaç ve kimya gibi sektörlere
yabancılann kolayca yatınm yapmasını
sağlıyor. Uzmanlar, yüksek kuruluş gıder-
lerini kaldırabilen yabancı sermayenin faz-
la bir rekabetle karşılaşmadan faaliyetle-
rini sürdürdüğünü belirtiyorlar.
Adı geçen sektörlerde toplam sermaye
içinde yabancı sermaye payının yüzde 70-
80 seviyelerinde olduğuna işaret eden uz-
manlar, yabancılann hem yüksek gelir el-
de ettiklerini hem de yüksek gelıri paylaş-
mak istemediklerini ifade ediyorlar.
Emekte yüzde 3 artış
tstanbul Sanayi Odası'nın Türkiye'de
500 büyük sanayi kuruluşunu kapsayan
araştırmasına göre 1980-95 yıllan arasın-
da yabancı sermayenin istihdamda yüzde
3"lük bir artış yaratüğı belirtiliyor. Emek
yoğun alanlara yönelen yabancı sermaye-
nin payında böyle bir artışın doğal karşı-
lanması gerektiğini belirten uzmanlara gö-
re esas sorulması gereken sorunun "Tek-
noloji diğer alanların gelişmesine neden
oluyor mu" olması gerektiği.
KÜMAŞ'ı alan Zeytinoğlu
'Yüksek faiz
veriyorduk'ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Kütahya
Magnezit'i alan Zeytinoğ-
lu Holding, kurumun pa-
ralannın, taksit ödeme gü-
nünden hemen önce gnıp-
lannın bankası Esbank'a
yatınldığı yönündeki ha-
berleri doğruladı. Holding
Yönetim Kurulu Başkanı
Yavuz Zeytinoğlu, kuru-
mun 15 milyon dolannın
27 eylülde Esbank'a "yük-
sek faiz verdiği için" ya-
tınldığını, kendilerinin de
para yahran KÜMAŞ'ı ay-
nı tarihte 24 milyon dolar
ödeyerek devraldıklannı
söyledi. Zeytinoğlu, ga-
zetemizde yayımlanan Ka-
mu Işletmeciîiğini Geliştir-
me Merkezi Vakfı' nca ha-
zırlanan raporda yer alan,
KÜMAŞ'ın paralannın
Zeytinoğlu Holding'in
KUMAŞ için ödenecek
taksitin gününden hemen
önce Esbank'a yatınldığı
yönündeki iddialan yalan-
layamadı.
Zeytinoğlu, açıklama-
sında. KÜMAŞ'ın Zeyti-
noğlu Holding'e satışına
ilişkin kararın 4 Eylül
1995'te çıktığı, kendileri-
nin de 13 eylülde 10 mil-
yon dolar, 26 eylülde 20
milyon dolar, 27 eylülde
de 24 milyon dolar ödeye-
yerek 28 eylülde kuruluşu
devraldıklannı bildirdi
Zeytinoğlu, KÜMAŞ'ın
15 milyon dolariık nakıti-
nin de son taksiti ödedik-
leri 27 eylülde kendı ban-
kalan Esbank'a yaûnldığı-
nı doğruladı. Zeytinoğlu
açıklamasında KÜMAŞ'ın
paralan için tüm bankalar-
dan teklifalındığını, ken-
dilerinin en yüksek faizi
verdiğini, bu nedenle 15
milyon dolann Esbank'a
yatınldığını söyledi.
HAVAŞ'ı satın alan Ya-
zeks fırmasının sahibi Tur-
gay Ciner de, KJGEM ra-
porunda yer alan HAVAŞ
için ödenmesi gereken tak-
sitlerin geciktirildiği, şirke-
tin yönetiminin de Swissa-
ir'a bırakıldığı yönündeki
iddialan yanıtladı. Ciner,
taksitleri ödediklerini,
Swissair ile de ortaklık kur-
madığını ileri sürdü. KJ-
GEM açıklamasında Ci-
ner'in HAVAŞ'ıntaksitle-
rini ödemediği içinÖlB ile
davalı olduğunun kamu-
oyu tarafından bilindiği
anımsatıldı.
Genel Maden-Iş Sendikası TTK'de özelleştirmeye karşı
Yeniden yapılaıınıa tartışması
FlLtZ GÜMÜŞ
Türkiye Taşkömürü Ku-
rumu'nun (TTK) özelleştir-
me adımlanna Genel Ma-
den-Iş Sendikası karşı çıkı-
yor. TTK'nin yerüstündeki
işletmeleri emekli olanlara
satmak istemesine karşın,
sendika yetkilileri, bunun
taraftarbulmayacağını belir-
tiyor. TTK Genel Müdürü
Mustafa Kıraç, "Maden
dışındaki alanları ya
devredeceğiz ya kiralaya
vereceğiz" derken Genel
Maden-Iş Sendikası Başkan
Yardımcısı; Maden Maki-
neleri tmalat veOnanm Fab-
rikası'nın özelleştınlmesi
halinde taşkömürü üretim maliyetinin
iki katına çıkacağını savundu.
TTK Genel Müdürlüğü'nce hazırla-
nan "Yeniden Yapılanma Projesi"yle.
TTK'nin yerüstündeki bazı iş birimle-
rinin özelleştinlmesi öngörülüyor. Dev-
let Bakanı Teoman Rıza Güneri'nın
yürüttüğü "Zonguldak Atılım Prog-
ramı" kapsamındaki projeye sendika
iki açıdan bakıyor.
Genel Maden-lş Sendikası Başkanı
Şemsi Denizer, kurumun bir "reorga-
nizasyon"a ihtiyacı olduğunu, Devlet Ba-
kanı Güneri'nin başkanlığında yürütü-
len çalışmalann da bu düşünceyi içer-
diğini kaydetti. Buna karşın Maden-
lş Sendikası Başkan Yardımcısı Selahat-
tin Ataman, TTK projesinde özelleşme-
si öngörülen makine fabrikası konusun-
da şöyle dedi: "Maden makineleri
fabrikası eğer tam randımanlı kulla-
nılırsa, oradaki nitelikli elemanlar
emekli yapılmaz veya emekli yapıl-
mış bazı elemanlar sözleşmeli de olsa
tezgâh başına alınırsa. bugün tonunu
200 dolara mal edecekleri kömürü,
yarın 150 dolara mal edecekler."
Ataman, genel müdürlük projesinde
yerüstünde işçi fazlalığından bahsedil-
mesine karşın taşerona ış venldiğine
dikkat çekti. 1994 yılında teknik bir he-
yetin hazırladığı "Zonguldak Taşkömü-
rü'nde Reorganizasyon" raporunun
arkasında olduklannı kaydeden Ataman,
"Hazine'nin de dönemin başbakan-
lık danışmanının da sendikanın da o
zamanki TTK yönetiminin de bu ra-
poru n altında imzası vardır. Biz Ge-
nel Müdürlük projesine karşı bunu sa-
vunuyoruz" diye konuştu.
TTK Genel Müdürü Mustafa Kıraç
ise madencilik dışındaki diğer işyerle-
rini üçüncü kişilere kiraya vermeyi ve-
ya devretmeyi düşündüklerini anlattı. Kı-
raç, "Herhangi bir ihtisas dalı iste-
meyen işlerden çekilerek emekli olan
işçUerimize bu işleri vermeyi planlı-
yoruz" dedi. Kıraç. proje kapsamında
yeraltında 4 bin işçi alınacağı konusun-
dada şöyle dedi: "Yeraltındaki işçile-
rimizin çoğunluğunun emeklilikleri
geldi.Grup halinde 97 ve 98'de bir bo-
şalma olacak. Bu boşalmadan dolayı
yapılan yatırımların atıl kalmaması
için yeraltına işçi almamız gerekiyor.
Bu nedenle bu rakam belirlendi."
Marmara Ekici Tütün Piyasası Devlet Bakanı Nafiz Kurt tarafından açıldı
Tütünde başfiyat primle 525 bin liraBLRSA (AA) - Marmara Böl-
gesi EkicrTütün Piyasası. Devlet
Bakanı Nafiz Kurt tarafından 25
bin lira prim ve 500 bin lira baş
fiyatla açıldı. Kurt, üreticilerden
tütün ekimini arttırmasını isteye-
rek, "Hiç korkmayın, tütün al-
tın devrini yaşıyor. Tütün kota-
sı kaldırılmıştır. Her aile başe-
debildiği kadar tütün ekebilir"
dedi. Bakan Kurt, açılışta yaptığı
konuşmada, Tekel'in Marmara
Bölgesi'nde 1996 ürünü tütün için
uygulayacağı başfıyatı 525 bin li-
ra olarak açıkladı. Kurt, bunun 500
bin lirasının fıyat, 25 bin lirası-
nın da prim olarak ödeneceğini
bildirdi. Kurt, durma noktasına ge-
len ihracatın canlandmlarak 1994
yılında 37.6 milyon dolardan
1995'te 92.2 milyon, 1996'da 100
milyon dolara yükseltildiğini bil-
dirdi.
TekeFin son yıllarda tütün üre-
timini smırlamak için kota uygu-
ladığını hatırlatan Bakan Kurt.
şunlan söyledi: "Artık tütün ko-
tası kaldırılmıştır. Taban arazi-
de ve sulu arazide üretilmemek
şartıyla her aile kendi işgücüy-
le başedebileceği miktarda tü-
tün ekebilir. Bursa'da bu yıl bek-
lediğimiz 3.6 bin ton tütün re-
koltesinin kısa sürede 10 bin to-
na çıkmasını bekliyorum."
Türkiye"de tüketimi hızla artan
"Tekel 2000" ve "Tekel 2001"
gibi Amerikan Burley ve Virginia
cinsi tütün harmanlı (blend) siga-
ra üretimi için y ılda ortalama 175-
200 milyon dolar ithalat yapıldı-
ğını bildiren Kurt. Burley ve Vir-
ginia cinsı tütünün Türkiye'de üre-
timi için girişimler olduğunu açık-
ladı.
Nafiz Kurt, aynca Burdur'un
Bucak İlçesi'nde yetiştirilen
"Virginia" türü tütün piyasasını
törenle 25 bin liralık prim dahil 500
bin lira baş fiyatla açtı.
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
SÜKRAN SONER
Şep'den Hayır Olur mu?
Çiller'in Meclisoylamasından kurtarmasını "kö-
tülüğün içinden iyiliğin çıkması" gibi yorumlama-
ya kalkışanlar olmuştu. Geliştirilen teoriye göre,
Çiller Yüce Divan'a gitmekten kurtulduğunda ken-
disini özgür hissedecek, kendisine göbekten bağ-
lı ya da sözde partilerinı ve genel başkanlannı ko-
rumak zorunluluğunu duyan DYP milletvekillerini
sıkıştırmayacak, Refah'a eskisi gibi ödün vermek
zorunda kalınrnayacaktı.
Hiç şer'den hayır olur mu?
Hanımefendi rahatlar rahatlamaz bildik demeç-
lerinden yenilerini patlattı.
Kimsenin heveslenmemesini, bu koalisyonun
ömrünün herkesin düşünebileceğinden daha uzun
olacağını söyledi. Sonra da sözde laikliğin güven-
cesi olacak çıkışını yapıp "Dini siyasallaştırmayın,
ama laikliği de siyasallaştırmayın. Eğer laikliğin üze-
nnden siyaset yapmaya kalkar, şeriata karşı kadın-
lan yürütmeye kalkarsanız laikliğisiyasailaştınrsınız,
karşısına adam dikersiniz" dedi.
Hanımefendi, Erbakan'ın, Kazan'ın, Asiltürk'ün,
Dilipak'ın ve kadınlanmıza saldıran Akit gazetesi
yazarlannın söylediklerinı, kelıme oyunu ile. hem de
artık gerçekten çok ayıp kaçan, sırıtan, çağdaş, la-
ikçi kadın havalannda aynen onaylıyor.
Laikliğin siyasallaştırılması gibi abuk bır suçla-
maya yanıt bile vermemek gerekiyor. Laiklik, Tür-
kiye Cumhuriyeti'nin anayasasında yer alan temel
bir ilke olduğuna göre laikliğin savunulması ana-
yasal görev, laikliğin tehdit altında olmasına karşı
çıkmak da anayasayı savunma ile özdeş eylemler
oluyor.
Ylne aynı anayasanın temel ilkeleri, dinin siyase-
te araç edilmesini yasaklayıp, şeriatın devlet dü-
zeninde, hukukta geçerli olmasını ağır suç saydı-
ğına göre, hükümet, siyasi parti liderliği sorumlu-
luğunu üstlenmiş krşılerin, şeriata karşı çıkanlan eteş-
tirmek şöyle dursun, desteklemek anayasal ve ya-
sal görevleri, sorumluluklan değil mi?
Ne yazık ki kelime oyunları ile Erbakan ve şeriat
korosu yanında, Çiller ve Yılmaz bile, "şeriata kar-
şı kadın yüriıyüşü"nü eleştırmek cesaretini göster-
diler. Müslüman kışılerin özel inanç alanlarındaki şe-
riatı uygulamaözgürlüklerinin hedef alındığı gibi bir
görüntü yaratmak istediler.
Çiller'in sözde karşısında olduğunu söylediği,
daha siyasette öne çıkışının en başlannda "Kuran,
ezan" diyerek birinci elden suçuna ortak olduğu di-
nin siyasallaştırılmasına gelince...
Refah ve şeriat cephesi zaten tek koro halinde,
Müslümanlığı kabul edenler ıçın "şeriatı" da kabul
etmenın "olmazsa olmaz" kuralı olduğunu söyie-
miyorlar mı? Bu nedenle de şeriat düzenini iste-
menin, Müslümanlık, dini ınançla özdeş olduğunu
ve dini siyasete kullanma olarak değerlendirileme-
yeceğinı savunuyorlar. "Şeriata hayır" demeyi din
düşmanlığı olarak ilan edıp, laikliği savunmak için
ortaya çıkan, eylem yapanları da dinsizlik, inanç-
sızlıkla suçluyorlar.
Tabii ki Türkiye Cumuhuriyeti'nin anayasal ve
yasal düzeni, devlet düzeninin, yönetiminin dinden
ayrılmasını, laikliği öngördüğü ve dinin siyasete
alet edilmesini çok büyük bir suç olarak kabul et-
tiği için, hile yolu ile "Biz laikliğe karşı değiliz, dini
siyasete alet etmiyonız" sözlerinı de arada kullan-
mayı unutmuyorlar.
Oysa REFAHYOL hükümeti, sadece Sincan Be-
lediye Başkanı ya da kimi bilinen fanatik kadrola-
rının çıkışları ile değil, doğrudan başbakan, bakan
düzeyindeki en yetkilı kadrolarının demeçleriyle de
değil, eylemleriyle, hükümet kararlarıyla da durma-
dan anayasal suç işleyip laiklik ilkesini çiğniyor.
Örneğin ramazan gerekçesı ile kamu çalışanla-
rının çalışma saatlerinin değiştirilmesi yargıya gi-
dince, yargı bunun anayasa ve laikliğe aykırı bir uy-
gulama olduğuna karar verdi. Verdi de ne oldu? Hü-
kümet yargı kararına uymak gereğini bile duyma-
dan, yargı karannı da çığneyerek eski uygulama-
sını sürdürdü. Biz milyonlar sesimizi çıkanmadan,
resmi dairelerin kapılarının normal çalışma saatle-
ri içinde kapalı olmasına kuzu kuzu boyun eğdik.
Çiller'in malvarlığının hesabını vermekten, Yüce
Divan'a gitmekten kurtarılmasının, hesapça özgür
olmasının hemen ardından size belki küçük gele-
bilir, ama ilkesel ve de çok simgesel, laikliğin çiğ-
nenmesi niteliğinde bir yeni uygulama Ayasofya'nın
cuma günlerı turistlere kapatılması oldu.
Şimdi hesap vermekten kurtulduğu için ortağı-
nın karşısında özgürleşmiş Çiller Hanımefendi, hü-
kümet ortağına, bu uygulamadan sorumlu baka-
na, "Dini siyasallaştırmayın, Ayasofya dünyanın en
ünlü müzelennden biridir. Bûtün müzeler gibi pa-
zartesi kapanıp cuma günleh turistlere açık olma-
sı gerekir" diyecek mi?
Bırakın Refah'ın ağırlığını koyduğu bir dizi ciddi
işi, bu kadar fanatik boyutlu dinin siyasete araç edil-
mesi uygulamasında bile ağırlığını koymasının söz
konusu olacağını hiç sanmıyorum. Çiller'in sade-
ce iktıdar uğruna Refah'ın aynı kirtiliğe bulaşmış ola-
rak Yüce Divan'a gönderilmemiş olması tabii ki
kurtulması, özgürieşmesi anlamına gelmiyor. Kim
bilir Erbakan ve Refah kadrolannın ellerinde koz ola-
rak kullanacaklan daha ne kadar konu ve dosya var?
Çiller belki de bir tek, "Bu hükümet uzun ömür-
lü olacaktır" derken en fazla içten ve kendince doğ-
ruyu söylüyor. Elinden geldığı kadar bu hükümetin
ömrünü uzatacağını açıklamış bulunuyor.
Türkiye've yardıma hazırız'
İraıı doğalgazına
ABD'den alternatif
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - ABD. lran'la
20 yıllığına 25 mılyar do-
lariık doğalgaz anlaşması
imzalayan Türkiye'deki
enerjı pazannı elinden ka-
çırmamak için Ankara yö-
netimine yardıma hazır ol-
duğunu bildirdi.
Başta REFAHYOL'un
özelleştirmek istediği ter-
mik santrallar olmak üze-
re Türkiye'deki birçok ener-
ji projesinde yer almak is-
teyen ABD, "İran gazı ye-
rine Mısır, Katar, Cezayir,
Yemen ve Endonezya'dan
sıvılaştırılmış gaz alına-
bileceğini, bunun için
Türkiye'ye yardımda bu-
lunmaya hazır olduğunu"
bildirdi. ABD Enerji Ba-
kan Vekih Charles Cur-
tis, Türk-Amerikan Iş Kon-
seyi'nin etkinlikleri kapsa-
mında yapılan bir konfe-
ransta, ABD'nin enerji sek-
töründe Türkiye'ye verdi-
ği desteği sürdüreceğini bil-
dirdi. Curtis. Türkiye'nin
lran'la yaptığı doğalgaz an-
laşmasının yanlış bir seçim
olduğunu belirterek, Tah-
ran'dan alınacak doğalgaz
yerine "daha pahalı olan
sıvılaştınlmış gaz" alına-
bileceğini ve ABD'nin Tür-
kiye'ye bu konuda yardı-
ma hazır olduğunu söyle-
di. Curtis, Hazar petrolle-
rinin dünya pazarlanna ta-
şınması için destek verdik-
leri Bakü-Ceyhan boru hat-
tına paralel bir "doğalgaz
boru hattının" döşenebı-
leceğını bildirdi.