25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 ŞUBAT 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMt ÇBer Tüpraş'n ek tesisterini açü • KOCAELİ (AA) - Türkıye Petrol Rafınerileri A.Ş. <TÜPRAŞ)tzmit Rafîrıerisi Hydrocracker Kompleksı \e CCR- Reformer tesisleri, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısi Tansu Çiller'in de katildığı törenle bugün hizmete açıldı Tansu Çiller, törende yaptığı konujmada. Türkiye'nin bir elmi Doğu'ya. bir elini de Batı'ya uzatıp '"bir banş köprüsü" durumunda ıken kendıne yeterli derecede üretmese de, petrolü dağıtan bir ülke durumuna geleceğini vurgulayarak, "Bunun için çok önemli adımlar atılmıştır. Hıç kimse gocunmasın. Dünyanın en büyük rezervleri bizim ülkernİ7İn doğusundadır" diye konuşru. Her 19 kişiye bir otomobil • AINKARA(ANKA)- Türkıye'de geçen yıl sonu ıtıbanyla yaklaşık her 19 kişiye bır otomobil düştûğü belirlendi. Devlet lstatistık Enstitüsü verilenne göre, Türkiye'deki otomobil sayısı geçen yıl sonunda 1995 'e göre yaklaşık 216 bin adetlik artışla 3 milyon 274 bin 575'e ulaştı. Geçen yıl ıtibanyla toplam nüfusun 62 milyon olduğu göz önüne alındığında Türkiye genelinde yaklaşık her 19 kişiye bir otomobil düştüğü hesaplandı. Kişi başma düşen otomobil açısından Ankara'nın ilk sırada yer aldığı, bu ili Istanbul, Antalya ve Izmir'in izlediğı belirlendi. Konut projeterine bitipme kredisi • ANKARA (AA) - Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Aksiyon Planı dışındaki illerde yer alan. belediyeler veya belediye şırketlerince . üretılen konut projelerine de erken bitirme kredisi açılacak. Toplu Konut İdaresi'nin (TOKl) bugünkü Resmi Gazete'de yayımlanan tebliğine göre, Topltı Konut Fonu'ndan daha önce kredi açılmış olup belediyeler ve belediye şirketlerince üretilen, inşaat seviyesi yûzde 75 ile yûzde 95 arasında yer alan konut projelerine. 200 milyon ln^ ile 100 milyon lira arasında değişen miktarlarda erken bitirme kredisi kullandınlacak. ŞtRKETLERDEN • Logo Yazılım. 2 yıl önce başlattıği "Logo Sistem Uzmanlığı Sertifikası" sistemiyle 2000 kişiye eğıtim olanağı sağladı. • İGS Metropol mağazalannın tstanbul, Izmır ve Bursa'da düzenledıği hediveli satış kampanyasinın talihlileri Toyota Corolla, Philips tele\ izyon ve müzik setlennden oluşan armağanlannı aldılar. • Yalçınlar Fotoğrafçılık A.Ş, yenı taşındığı ve iki bloktan oluşan Yenıbosna'daki binasının birbölümüne, ıthalatçı firmalara "Photo Plaza" kurmayı önererek, çeşitlı malzemeleri ıthalatçı veya imalatçı firrnalarla görüşmeden alma imkânı sağlamayı hedefliyor. • Beymen, ekonomi, bılgisayar uygulamalan, araştııma yöntemleri ve uygulamalan, yönetım muhasebesı ile hukuk gibi teorik derslere agırlık verdigi ilk sertifika programının 2. dönemine 17 şubatta başladı. • Demır Yatınm Ortaklığı Genel Müdürlüğü'ne Melih Atalay atandı. • Eczacıbaşı Topluluğu ile Warner-Lambert Co. ortaklığına ilişkin anlaşma, 24 Şubat 1997 Pazartesi günü saat 18.00'de Hyatt Regency Oteli'nde ımzalanacak. • Prestige Optik, bu yıl ftalyan marka "Swing"i getırecek ve 50 model ile 4 ayn renlderde güneş gözlüğü üretecek. • Oyak-Renault, 650 adet aracı Mudanya Limanı'ndan yola çıkararak yıl sonuna kadar Mısır ve Tunus'a 3000 Renault ihraç etme hedefini gerçekleştitmek üzere çalışmalara başladı. • Turcas Petrolcülük A.Ş'nin gerçekleştirdiği ilk olağan genel kurul toplantısında, 1996faalıyet raporu ve 1997 için yeni stratejiler görüşüldü. Yurtdışında iş yapan firmalar mali açıdan zorlandıklan için Türk işçi çalıştırmaktan kaçınıyor Çifte prim sorun oldu• Yurtdışında iş yapan firmalar, ilgili ülkeyle Türkiye arasında sosyal güvenlik anlaşması bulunmuyorsa, çalıştırdıklan işçiler için her iki ülkeye de prim ödemek zorunda kalıyor. MUTLU GÜNEŞ SÖNMEZ Çalışma Bakanlığı yetkilileri ile yurtdışı müteahhitlik hizmetleri yapan işverenler arasında şubat sonunda ya- pılması düşünülen toplantıda, Türk ışçilerinin sosyal haklan ve istihdam olanaklan tartışılacak. Yurtdışında iş yapan Türk firmalan özellikle inşaat alanlannda çalışan Türk işçilen için iki ülkeye birden sosyal güvenlik pri- mi ödemek zorunda kaldıklanndan mali açıdan zorlanıyor. Firmalar bu yüzden Türk işçi sayısını giderek azalt- mak zorunda kalıyor. Işveren temsilcileri. son yıllarda yurtdışında çalıştırdıklan Türk işçi sayısında büyük düşüş olduğuna dik- kat çekerek, hükümetin konuya ilgi- sizliğinin bu sonucu doğurduğunu sa- vunuyorlar. Konuya bir an önce çö- züm bulunmaması durumunda yurt- dışında çalıştırdıklan Türk işçi sayı- sının daha da azalabileceği uyansın- da bulunan işveren temsilcileri. özel- likle Asya ülkelerinde yapılan çalış- malarda, ilgili ülkeyle Türkiye ara- sında karşılıkh sosyal güvenlik an- laşması olmamasından dolayı firma- ların zor durumda kaldığına işaret ederek. iki ülkeye de sosyal güvenlik primi ödememek için Türk işçi çalış- tırmaktan kaçındıklannı belirtiyorlar. Yurtdışı iş yapan müteahhitlik fir- malannın işlerinde çalışan Türk işçi sayısının, bu belirsizlik ve işveren aleyhine gelişen durum yüzünden son birkaç yıl ıçinde 125 binden 15 bine düştüğü anımsatılırken, yabancı işçi- lerin, Türk fırmalannın ödedıği prim- lerle zengin olduklan kaydediliyor. Türk girişimciler, yabancı işçiler için ödenen pnmlerle aynı zamanda yaban- cı ülkelere kaynak aktanmı yapıldı- ğına da dikkat çekiyorlar. Uluslararası Müteahhitler Biriiği (UMB) Genel Sekreteri Yılmaz Gü- rel, ulusal kaynaklann gereksiz yere yabancı ülkelere aktığından yakına- rak şunlan söyledi: "Türkiye birçok Batılı ülke ile karşılıklı sosyal güvenlik anlaşma- sı imzalayarak çalıştırılan insanla- nn primlerinin hangi ülkeye ödene- ceği >a da ödemelerin transfer edi- lip edilmeyeceği konularına açık- lık getirdi. Ancak yeni açılmakta olduğumuz Asya ülkelerinin birço- ğunda bu türden anlaşmalar bu- lunmuyor. Bu durumda biz işve- renler olarak her iki tarafa da prim ödemek zorunda kalıyoruz. İş yap- tığımız ülkeye, o ülkenin yasaları gereği sosyal güvenlik primi öde- mek zorundayız. Öte yandan Türk hükümeti de oraya çalışmaya gö- türdüğümüz işçiler için Türk sos- yal güvenlik kuruluşlarına tabi ol- duğu gerekçesiyle prim ödememi- zi istiyor. Bu durumda büyük bir mali yükle karşı karşıya kalıyoruz. Hükümetten isteğimiz, konunun devletler arasında karşılıklı yapıla- cak anlaşmalarla halledilmesidir." Gürel, bu tür anlaşmalarda ya iki ülkeden birine prim ödenmesi ya da iş yapılan ülkeye ödenen primlerin belirli anlaşmalar çerçevesinde Tür- kiye'ye transferinin gerçekleştirilme- si şeklinde hükümlerin yer alabilece- ğini belırtti. Gürel, Türkiye'de iş ya- pan yabancı yatınmcılann bu tür kar- şılıklı anlaşmalarla ulusal kaynakla- nnı gözettiklerini anımsatarak şunla- n söyledi: "Biz ekonomisi güçlü Batılı ül- kelerle sosyal güvenlik anlaşmala- rı yapıyoruz. Onlar da kendi kay- naklarını kendilerinde tutmavı ba- şarıyorlar. Aynı şey i Türkiye de ye- ni ilişki kurduğumuz Asya ülkele- rivlevapabilir. Bu ülkelerde yoğun iş potansiyelimiz var. Ama her ge- çen gün çalıştırdığımız Türk işçi sayısı azalıvor. Bu istihdam kaybı- nı önlemek için sosyal güvenlik an- laşmaları yapılması gerekiyor." Yurtdışında yapılan inşaatlarda Türk işçi sayısı azalıyor. Turizm, inşaat gibi hizmet sektörleri yanında tekel olunabilecek alanlar tercih ediliyor Yabancı sermaye avantaj ım? TARIK YILMAZ Türkiye'ye son yıllarda gelen yabancı sermaye, turizm ve inşaat alanını kapsayan hizmetler sektörüne ve daha çok tekel gü- cü olabilecek bölümlere gıriş yapıyor. Tek- noloji gerektirmeyen emek yoğun sektör- leri tercih eden yabancı sermayenin geçen yıl hizmetler sektörüne girişleri bir önce- kı yıla göre yüzde 10'luk bir artış kayde- derken, imalat sanayiıne girişler ise yüzde 10'luk bir gerileme kaydetti. Özellikle Güneydoğu Anadolu Proje- si'nin (GAP) tamamlanmasından sonra yoğunlaşması beklenen turizm yatınmla- nyla birlikte yabancı sennayenin hizmet- ler sektörü ıçindeki payının gelecek yıllar- da artması bekleniyor Uzmanlar yabancı sermayenin emek yoğun sektörlere gelme- sinin yanında küçük sermayeli firmalann bulunduğu alanlar ile tekel konumuna ge- lınebilecek kimya, elektronik, elektrikli makine ve ilaç sektörlerini tercih ettikleri- ne de dikkat çekiyorlar. "Küçük serma- yeli şirketlerin bulunduğu piyasalarda amaç, büyük yatınm yaparak küçükle- rin rekabet şansını azaltıp büyük kâr elde etmek ve tek güç olarak piyasada- ki tüm taleplere cevap vermek" diyen uzmanlar, son yıllarda gıda ve nalbur ala- nında görülen hipermarket sayılanndaki hızlı artışın bunun kanıtı olduğunu belir- • Yabancı sermayenin emek yoğun sektörlere gelmesinin yanında küçük sermayeli firmalann bulunduğu alanlar ile tekel konumuna gelinebilecek kimya, elektronik, elektrikli makine ve ilaç sektörlerini tercih ettiklerine de dikkat çekiliyor. tiyorlar. Hipermarketlerin büyükşehirlerde sayılannın hızla artmasının küçük çapta sermayeyle faaliyet gösteren bakkal ve nal- burlann kapanmasına da neden olduğu ifa- de ediliyor. Yabancı sermayenin ülkelere dö- viz ve teknoloji girdisi sağlamak gibi ya- rarlan olduğunu söyleyen uzmanlar, 1996 Yabancı Sermaye ISektörler Tanm ve Madencilik Tütün Kimya Lastık Demirtelik Befctronik Taşıt araçları yan san. t -yrmmffnatmrnptım Restorapt Bankacttık ve finansal Ü ^ t n finansmam Diğer hizmetler Hszmettertoplamı 1995 1.64 &84 6.47 6.68 4.47 1.20 2.47 3.33 3.42 ın. 14.28 2.84 9.41 60.41 1.00 4.75 hiz. 9.15 4.83 7.56 37.95 'nin dağılımı (%) 1.45 5.34 *** - <% 4.63 "" 7.56 /afc- •jhiij 2.54 ^BF*tBtfEk 2.37 JE3 /JW /ğ^^\ 3.56 j ^ ^ qm*k jJBrjğ$ 2-70 I R İ 19lP^'İMT 4i 2.18 [ffiİ/flçSaP^Mİ 10.35 {•j^ffrJMC^JaF 2.42 [ ff ifpJSjlj/mi^â 6.90 K/JbfflKVvj^ 50.55 ^ttmH&Jj&P \M 13.17 ySsggBjBmŞ ^ ^ 1^8 BfffB^jOL << 4.43 y&ffnffi* ^î^/ 3^6 İMıS^ ^^A 16.79 lö^^^s^^sJÇ4800 K f ^ ^ ^ y yılında Türkiye'ye gelen yabancı sermaye- nin bileşimine bakıldığında büyük bir bö- lümünün teknoloji gerektirmeyen (emek- yoğun) sektörlere yatınm yaptığını belir- tiyorlar. Söz konusu yılda hizmetler sek- töründe sermaye girişleri 1995 yılına göre toplam yabancı sermaye içinde yüzde 37.95'ten yüzde 48'e yükselirken, imalat sanayiine girişler yüzde 60.41'den yüzde 50.55'e düştü. Tanm ve madencilik alanı- na giren yabancı sermaye ise yüzde 1.45 olarak gerçekleşti. Büyük sermaye gerek- tiren alanlarda Türk girişimcılerin yatınm yapamamalan. özellikle elektronik. elekt- rikli makine, ilaç ve kimya gibi sektörlere yabancılann kolayca yatınm yapmasını sağlıyor. Uzmanlar, yüksek kuruluş gıder- lerini kaldırabilen yabancı sermayenin faz- la bir rekabetle karşılaşmadan faaliyetle- rini sürdürdüğünü belirtiyorlar. Adı geçen sektörlerde toplam sermaye içinde yabancı sermaye payının yüzde 70- 80 seviyelerinde olduğuna işaret eden uz- manlar, yabancılann hem yüksek gelir el- de ettiklerini hem de yüksek gelıri paylaş- mak istemediklerini ifade ediyorlar. Emekte yüzde 3 artış tstanbul Sanayi Odası'nın Türkiye'de 500 büyük sanayi kuruluşunu kapsayan araştırmasına göre 1980-95 yıllan arasın- da yabancı sermayenin istihdamda yüzde 3"lük bir artış yaratüğı belirtiliyor. Emek yoğun alanlara yönelen yabancı sermaye- nin payında böyle bir artışın doğal karşı- lanması gerektiğini belirten uzmanlara gö- re esas sorulması gereken sorunun "Tek- noloji diğer alanların gelişmesine neden oluyor mu" olması gerektiği. KÜMAŞ'ı alan Zeytinoğlu 'Yüksek faiz veriyorduk'ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Kütahya Magnezit'i alan Zeytinoğ- lu Holding, kurumun pa- ralannın, taksit ödeme gü- nünden hemen önce gnıp- lannın bankası Esbank'a yatınldığı yönündeki ha- berleri doğruladı. Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Zeytinoğlu, kuru- mun 15 milyon dolannın 27 eylülde Esbank'a "yük- sek faiz verdiği için" ya- tınldığını, kendilerinin de para yahran KÜMAŞ'ı ay- nı tarihte 24 milyon dolar ödeyerek devraldıklannı söyledi. Zeytinoğlu, ga- zetemizde yayımlanan Ka- mu Işletmeciîiğini Geliştir- me Merkezi Vakfı' nca ha- zırlanan raporda yer alan, KÜMAŞ'ın paralannın Zeytinoğlu Holding'in KUMAŞ için ödenecek taksitin gününden hemen önce Esbank'a yatınldığı yönündeki iddialan yalan- layamadı. Zeytinoğlu, açıklama- sında. KÜMAŞ'ın Zeyti- noğlu Holding'e satışına ilişkin kararın 4 Eylül 1995'te çıktığı, kendileri- nin de 13 eylülde 10 mil- yon dolar, 26 eylülde 20 milyon dolar, 27 eylülde de 24 milyon dolar ödeye- yerek 28 eylülde kuruluşu devraldıklannı bildirdi Zeytinoğlu, KÜMAŞ'ın 15 milyon dolariık nakıti- nin de son taksiti ödedik- leri 27 eylülde kendı ban- kalan Esbank'a yaûnldığı- nı doğruladı. Zeytinoğlu açıklamasında KÜMAŞ'ın paralan için tüm bankalar- dan teklifalındığını, ken- dilerinin en yüksek faizi verdiğini, bu nedenle 15 milyon dolann Esbank'a yatınldığını söyledi. HAVAŞ'ı satın alan Ya- zeks fırmasının sahibi Tur- gay Ciner de, KJGEM ra- porunda yer alan HAVAŞ için ödenmesi gereken tak- sitlerin geciktirildiği, şirke- tin yönetiminin de Swissa- ir'a bırakıldığı yönündeki iddialan yanıtladı. Ciner, taksitleri ödediklerini, Swissair ile de ortaklık kur- madığını ileri sürdü. KJ- GEM açıklamasında Ci- ner'in HAVAŞ'ıntaksitle- rini ödemediği içinÖlB ile davalı olduğunun kamu- oyu tarafından bilindiği anımsatıldı. Genel Maden-Iş Sendikası TTK'de özelleştirmeye karşı Yeniden yapılaıınıa tartışması FlLtZ GÜMÜŞ Türkiye Taşkömürü Ku- rumu'nun (TTK) özelleştir- me adımlanna Genel Ma- den-Iş Sendikası karşı çıkı- yor. TTK'nin yerüstündeki işletmeleri emekli olanlara satmak istemesine karşın, sendika yetkilileri, bunun taraftarbulmayacağını belir- tiyor. TTK Genel Müdürü Mustafa Kıraç, "Maden dışındaki alanları ya devredeceğiz ya kiralaya vereceğiz" derken Genel Maden-Iş Sendikası Başkan Yardımcısı; Maden Maki- neleri tmalat veOnanm Fab- rikası'nın özelleştınlmesi halinde taşkömürü üretim maliyetinin iki katına çıkacağını savundu. TTK Genel Müdürlüğü'nce hazırla- nan "Yeniden Yapılanma Projesi"yle. TTK'nin yerüstündeki bazı iş birimle- rinin özelleştinlmesi öngörülüyor. Dev- let Bakanı Teoman Rıza Güneri'nın yürüttüğü "Zonguldak Atılım Prog- ramı" kapsamındaki projeye sendika iki açıdan bakıyor. Genel Maden-lş Sendikası Başkanı Şemsi Denizer, kurumun bir "reorga- nizasyon"a ihtiyacı olduğunu, Devlet Ba- kanı Güneri'nin başkanlığında yürütü- len çalışmalann da bu düşünceyi içer- diğini kaydetti. Buna karşın Maden- lş Sendikası Başkan Yardımcısı Selahat- tin Ataman, TTK projesinde özelleşme- si öngörülen makine fabrikası konusun- da şöyle dedi: "Maden makineleri fabrikası eğer tam randımanlı kulla- nılırsa, oradaki nitelikli elemanlar emekli yapılmaz veya emekli yapıl- mış bazı elemanlar sözleşmeli de olsa tezgâh başına alınırsa. bugün tonunu 200 dolara mal edecekleri kömürü, yarın 150 dolara mal edecekler." Ataman, genel müdürlük projesinde yerüstünde işçi fazlalığından bahsedil- mesine karşın taşerona ış venldiğine dikkat çekti. 1994 yılında teknik bir he- yetin hazırladığı "Zonguldak Taşkömü- rü'nde Reorganizasyon" raporunun arkasında olduklannı kaydeden Ataman, "Hazine'nin de dönemin başbakan- lık danışmanının da sendikanın da o zamanki TTK yönetiminin de bu ra- poru n altında imzası vardır. Biz Ge- nel Müdürlük projesine karşı bunu sa- vunuyoruz" diye konuştu. TTK Genel Müdürü Mustafa Kıraç ise madencilik dışındaki diğer işyerle- rini üçüncü kişilere kiraya vermeyi ve- ya devretmeyi düşündüklerini anlattı. Kı- raç, "Herhangi bir ihtisas dalı iste- meyen işlerden çekilerek emekli olan işçUerimize bu işleri vermeyi planlı- yoruz" dedi. Kıraç. proje kapsamında yeraltında 4 bin işçi alınacağı konusun- dada şöyle dedi: "Yeraltındaki işçile- rimizin çoğunluğunun emeklilikleri geldi.Grup halinde 97 ve 98'de bir bo- şalma olacak. Bu boşalmadan dolayı yapılan yatırımların atıl kalmaması için yeraltına işçi almamız gerekiyor. Bu nedenle bu rakam belirlendi." Marmara Ekici Tütün Piyasası Devlet Bakanı Nafiz Kurt tarafından açıldı Tütünde başfiyat primle 525 bin liraBLRSA (AA) - Marmara Böl- gesi EkicrTütün Piyasası. Devlet Bakanı Nafiz Kurt tarafından 25 bin lira prim ve 500 bin lira baş fiyatla açıldı. Kurt, üreticilerden tütün ekimini arttırmasını isteye- rek, "Hiç korkmayın, tütün al- tın devrini yaşıyor. Tütün kota- sı kaldırılmıştır. Her aile başe- debildiği kadar tütün ekebilir" dedi. Bakan Kurt, açılışta yaptığı konuşmada, Tekel'in Marmara Bölgesi'nde 1996 ürünü tütün için uygulayacağı başfıyatı 525 bin li- ra olarak açıkladı. Kurt, bunun 500 bin lirasının fıyat, 25 bin lirası- nın da prim olarak ödeneceğini bildirdi. Kurt, durma noktasına ge- len ihracatın canlandmlarak 1994 yılında 37.6 milyon dolardan 1995'te 92.2 milyon, 1996'da 100 milyon dolara yükseltildiğini bil- dirdi. TekeFin son yıllarda tütün üre- timini smırlamak için kota uygu- ladığını hatırlatan Bakan Kurt. şunlan söyledi: "Artık tütün ko- tası kaldırılmıştır. Taban arazi- de ve sulu arazide üretilmemek şartıyla her aile kendi işgücüy- le başedebileceği miktarda tü- tün ekebilir. Bursa'da bu yıl bek- lediğimiz 3.6 bin ton tütün re- koltesinin kısa sürede 10 bin to- na çıkmasını bekliyorum." Türkiye"de tüketimi hızla artan "Tekel 2000" ve "Tekel 2001" gibi Amerikan Burley ve Virginia cinsi tütün harmanlı (blend) siga- ra üretimi için y ılda ortalama 175- 200 milyon dolar ithalat yapıldı- ğını bildiren Kurt. Burley ve Vir- ginia cinsı tütünün Türkiye'de üre- timi için girişimler olduğunu açık- ladı. Nafiz Kurt, aynca Burdur'un Bucak İlçesi'nde yetiştirilen "Virginia" türü tütün piyasasını törenle 25 bin liralık prim dahil 500 bin lira baş fiyatla açtı. İŞÇİNİN EVRENİNDEN SÜKRAN SONER Şep'den Hayır Olur mu? Çiller'in Meclisoylamasından kurtarmasını "kö- tülüğün içinden iyiliğin çıkması" gibi yorumlama- ya kalkışanlar olmuştu. Geliştirilen teoriye göre, Çiller Yüce Divan'a gitmekten kurtulduğunda ken- disini özgür hissedecek, kendisine göbekten bağ- lı ya da sözde partilerinı ve genel başkanlannı ko- rumak zorunluluğunu duyan DYP milletvekillerini sıkıştırmayacak, Refah'a eskisi gibi ödün vermek zorunda kalınrnayacaktı. Hiç şer'den hayır olur mu? Hanımefendi rahatlar rahatlamaz bildik demeç- lerinden yenilerini patlattı. Kimsenin heveslenmemesini, bu koalisyonun ömrünün herkesin düşünebileceğinden daha uzun olacağını söyledi. Sonra da sözde laikliğin güven- cesi olacak çıkışını yapıp "Dini siyasallaştırmayın, ama laikliği de siyasallaştırmayın. Eğer laikliğin üze- nnden siyaset yapmaya kalkar, şeriata karşı kadın- lan yürütmeye kalkarsanız laikliğisiyasailaştınrsınız, karşısına adam dikersiniz" dedi. Hanımefendi, Erbakan'ın, Kazan'ın, Asiltürk'ün, Dilipak'ın ve kadınlanmıza saldıran Akit gazetesi yazarlannın söylediklerinı, kelıme oyunu ile. hem de artık gerçekten çok ayıp kaçan, sırıtan, çağdaş, la- ikçi kadın havalannda aynen onaylıyor. Laikliğin siyasallaştırılması gibi abuk bır suçla- maya yanıt bile vermemek gerekiyor. Laiklik, Tür- kiye Cumhuriyeti'nin anayasasında yer alan temel bir ilke olduğuna göre laikliğin savunulması ana- yasal görev, laikliğin tehdit altında olmasına karşı çıkmak da anayasayı savunma ile özdeş eylemler oluyor. Ylne aynı anayasanın temel ilkeleri, dinin siyase- te araç edilmesini yasaklayıp, şeriatın devlet dü- zeninde, hukukta geçerli olmasını ağır suç saydı- ğına göre, hükümet, siyasi parti liderliği sorumlu- luğunu üstlenmiş krşılerin, şeriata karşı çıkanlan eteş- tirmek şöyle dursun, desteklemek anayasal ve ya- sal görevleri, sorumluluklan değil mi? Ne yazık ki kelime oyunları ile Erbakan ve şeriat korosu yanında, Çiller ve Yılmaz bile, "şeriata kar- şı kadın yüriıyüşü"nü eleştırmek cesaretini göster- diler. Müslüman kışılerin özel inanç alanlarındaki şe- riatı uygulamaözgürlüklerinin hedef alındığı gibi bir görüntü yaratmak istediler. Çiller'in sözde karşısında olduğunu söylediği, daha siyasette öne çıkışının en başlannda "Kuran, ezan" diyerek birinci elden suçuna ortak olduğu di- nin siyasallaştırılmasına gelince... Refah ve şeriat cephesi zaten tek koro halinde, Müslümanlığı kabul edenler ıçın "şeriatı" da kabul etmenın "olmazsa olmaz" kuralı olduğunu söyie- miyorlar mı? Bu nedenle de şeriat düzenini iste- menin, Müslümanlık, dini ınançla özdeş olduğunu ve dini siyasete kullanma olarak değerlendirileme- yeceğinı savunuyorlar. "Şeriata hayır" demeyi din düşmanlığı olarak ilan edıp, laikliği savunmak için ortaya çıkan, eylem yapanları da dinsizlik, inanç- sızlıkla suçluyorlar. Tabii ki Türkiye Cumuhuriyeti'nin anayasal ve yasal düzeni, devlet düzeninin, yönetiminin dinden ayrılmasını, laikliği öngördüğü ve dinin siyasete alet edilmesini çok büyük bir suç olarak kabul et- tiği için, hile yolu ile "Biz laikliğe karşı değiliz, dini siyasete alet etmiyonız" sözlerinı de arada kullan- mayı unutmuyorlar. Oysa REFAHYOL hükümeti, sadece Sincan Be- lediye Başkanı ya da kimi bilinen fanatik kadrola- rının çıkışları ile değil, doğrudan başbakan, bakan düzeyindeki en yetkilı kadrolarının demeçleriyle de değil, eylemleriyle, hükümet kararlarıyla da durma- dan anayasal suç işleyip laiklik ilkesini çiğniyor. Örneğin ramazan gerekçesı ile kamu çalışanla- rının çalışma saatlerinin değiştirilmesi yargıya gi- dince, yargı bunun anayasa ve laikliğe aykırı bir uy- gulama olduğuna karar verdi. Verdi de ne oldu? Hü- kümet yargı kararına uymak gereğini bile duyma- dan, yargı karannı da çığneyerek eski uygulama- sını sürdürdü. Biz milyonlar sesimizi çıkanmadan, resmi dairelerin kapılarının normal çalışma saatle- ri içinde kapalı olmasına kuzu kuzu boyun eğdik. Çiller'in malvarlığının hesabını vermekten, Yüce Divan'a gitmekten kurtarılmasının, hesapça özgür olmasının hemen ardından size belki küçük gele- bilir, ama ilkesel ve de çok simgesel, laikliğin çiğ- nenmesi niteliğinde bir yeni uygulama Ayasofya'nın cuma günlerı turistlere kapatılması oldu. Şimdi hesap vermekten kurtulduğu için ortağı- nın karşısında özgürleşmiş Çiller Hanımefendi, hü- kümet ortağına, bu uygulamadan sorumlu baka- na, "Dini siyasallaştırmayın, Ayasofya dünyanın en ünlü müzelennden biridir. Bûtün müzeler gibi pa- zartesi kapanıp cuma günleh turistlere açık olma- sı gerekir" diyecek mi? Bırakın Refah'ın ağırlığını koyduğu bir dizi ciddi işi, bu kadar fanatik boyutlu dinin siyasete araç edil- mesi uygulamasında bile ağırlığını koymasının söz konusu olacağını hiç sanmıyorum. Çiller'in sade- ce iktıdar uğruna Refah'ın aynı kirtiliğe bulaşmış ola- rak Yüce Divan'a gönderilmemiş olması tabii ki kurtulması, özgürieşmesi anlamına gelmiyor. Kim bilir Erbakan ve Refah kadrolannın ellerinde koz ola- rak kullanacaklan daha ne kadar konu ve dosya var? Çiller belki de bir tek, "Bu hükümet uzun ömür- lü olacaktır" derken en fazla içten ve kendince doğ- ruyu söylüyor. Elinden geldığı kadar bu hükümetin ömrünü uzatacağını açıklamış bulunuyor. Türkiye've yardıma hazırız' İraıı doğalgazına ABD'den alternatif ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - ABD. lran'la 20 yıllığına 25 mılyar do- lariık doğalgaz anlaşması imzalayan Türkiye'deki enerjı pazannı elinden ka- çırmamak için Ankara yö- netimine yardıma hazır ol- duğunu bildirdi. Başta REFAHYOL'un özelleştirmek istediği ter- mik santrallar olmak üze- re Türkiye'deki birçok ener- ji projesinde yer almak is- teyen ABD, "İran gazı ye- rine Mısır, Katar, Cezayir, Yemen ve Endonezya'dan sıvılaştırılmış gaz alına- bileceğini, bunun için Türkiye'ye yardımda bu- lunmaya hazır olduğunu" bildirdi. ABD Enerji Ba- kan Vekih Charles Cur- tis, Türk-Amerikan Iş Kon- seyi'nin etkinlikleri kapsa- mında yapılan bir konfe- ransta, ABD'nin enerji sek- töründe Türkiye'ye verdi- ği desteği sürdüreceğini bil- dirdi. Curtis. Türkiye'nin lran'la yaptığı doğalgaz an- laşmasının yanlış bir seçim olduğunu belirterek, Tah- ran'dan alınacak doğalgaz yerine "daha pahalı olan sıvılaştınlmış gaz" alına- bileceğini ve ABD'nin Tür- kiye'ye bu konuda yardı- ma hazır olduğunu söyle- di. Curtis, Hazar petrolle- rinin dünya pazarlanna ta- şınması için destek verdik- leri Bakü-Ceyhan boru hat- tına paralel bir "doğalgaz boru hattının" döşenebı- leceğını bildirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle