Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 ŞUBAT 1997 CUMARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 17
TURKIYt
istarou!
Edirre
Y 7 Sınop
7 Samsun
K 6 Adana Y 15
PB K 3
Çanekkale PB 8 Trabzon
Kocaeli Y 6 Gıresun K 3
Izmır PB 9 Ankara K
Manaa
Aydın
PB 7 Konya PB 2
Denızlı
PB 12 Eskişehir PB 1
PB 5 Sıvas K 2
Zonaıldak K 5 Antalya PB 13 Kars
Mersın
Diyarbakır
Şanlıurfa
Mardin
Siirt
Hakkâri
Van
Y
Y
Y
Y
Y
K
K
14
8
12
9
9
-1
3
K 0
Marmara'nın doğusu,
Karadenız, Iç Anado-
lu'nun doğusu, Doğu
ve Güneydoğu Ana-
dolu bölgelerı yağışlı
geçecek. Yağışlar Do-
ğu Akdenız ile Güney-
doğu Anadolu bökje-
lennde yağmur, öteki
yerlerde kaıia karışık
yağmur ve kar şeklin-
de olacak. Hava sı-
caklığı batıda artacak,
doğuda azalacak.
AVRUPA
Londra
Paris
Roma
Berlin
Amsterdam
Madrid
Sofya
Brüksel
B
B
B
PB
B
PB
PB
B
14
15
17
7
11
19
8
12
Atina
Milano
Oslo
Helsinki
Stockholm
Belgrad
Viyana
Bonn
HB
PB
K
K
K
PB
PB
PB
12
16
3
2
2
13
13
10
Budapeşte PB 10 Münih PB 8
Tafcran
Kahıre
ASYA
Moskova K
Aşkabat
Almatı
Taşkent
Bakü
Bişkek
Tiflis
Kahire
PB
PB
PB
Y
PB
K
Y
13
12
14
7
13
3
17
Şam 13
OA : ı Parçaiı bulutlu Bulutlu k
Çok bulutlu > Yağmuriu Karlı Sdukar , Gok gürüttülü
G U N C E L CÜNEYTARCAYÜREK
• Bjftarafı 1. Sayfada
hayret verici gelen açıklamayı Genelkurmay Ikinci
Başkanı Orgeneral Çevik Bir yapıyor.
Yenı BM Genel Sekreteri "Ordunun Türkiye'de
'denge unsuru1
olmasını" överken; Orgeneral Bir,
"Denokrasinin teminatı biziz" diyor.
Cümlenin üzerinde bir dakika duralım. "Oysa"
diye oaşlayalım söze: Dünyadaki demokratik ülke-
lerin hangısinde, demokrasınin "teminatı" olarak
askerler gösteriliyor?
Çünkü oralarda; demokrasinin gerçek güvence-
si öncelikle parlamento.
Fakat, ülkemizde demokrasiye sağlam. etkili gü-
venceolmaknerede; bizim parlamento, parlamen-
terler. hatta kimi siyasal partilerimiz nerede?
Parlamentonun "itiban" giderek alt düzeylere ka-
yıyor.
Doğal sonuç: Demokrasiye güvence görevini
TSK üstleniyor.
Daha dün: birbirine "menfaat dokusu" ile bağlı i-
ki parti; kolay yoldan büyük servetler edinen "bir
a//e"yi Yüce Divan'a göndermiyor.
Şaibe Hanım, "Uludağ'ın tepesindeki kaharka-
dar beyaz"mış!
Bireyleri kandıracağını sandığı bir başka söylemi
Ankara'dan Istanbul'ataşıyor. DYP grubundan işa-
damlarına dek hemen her ortamda "anasından
doğduğu gün kadar saf ve temiz olduğunu" yine-
leyip duruyor.
Tabii, Şaibe Hanım'ın bu yutturmacasına sade-
ce DYP örgütündeki -gerekli sözcüğü kutlanmıyo-
rum- merkezden buyruk alan kimi "saflar" inanıyor.
Yeni Şafak gibileri, ABD'de Çevik Bir'e "Sin-
can'da tanklann ne aradığının" sorulduğunu yazı-
yorlar. Ancak General Bir'in şaka yollu, "Demokra-
siye balans ayan yaptık" yanıtı sanki söylenmemiş
gibi o sütunlarda yok!
Şaibe'den beklenen
Demokrasinin güvencesı bir diğer parti, ANAP.
Genel başkanlarının bir gün önceki söylediği ile bir
gün sonraki sözleri birbirini tutmuyor.
Partisinin kadın örgütlerini Ankara'daki "şeriatçı
devlet ve hukuk düzenıne karşı yürüyüşe" katıl-
maktan alıkoyan Mesut Yılmaz, önce "Şeriata kar-
şı yürünmez, saygı duyulur" diyor. Bakıyor ki tepki
sert. Bir gün sonra "şehatla, şeriata dayalı devlet
düzeninin 'ayrı şeyler' olduğunu" terennüm ediyor.
Biz, laik demokratik cumhuriyeti: Oy-boy karga-
şası içinde bocalayan; biri iktidara tutsak, öteki
cumhuriyetin temel kurallarında ne yapacağını bir
türlü saptayamayan partilerle savunacağız, yaşa-
tacağız. öyle mi?
Hadi canım sende! Hani "Umut şu dağın ardın-
cte".4İ¥e.Jair söz vardtr.- Kimilert, Şaibe Hanım so- •
ruşturmalardan kurtulunca bu hükümetin yerini akıl-
cı, sağduyulu, laik rejimi koruyup kollayan bir yeni
hükümete bırakacağını sanıyor ve.. "gelecek gün-
lere umutla bakmamızı" öneriyordu.
Şaibe Hanım, RP desteğiyle bağımsız yargıdan
kurtulacağınaodenligüveniyordukL.Oylamadan
önce ve hemen sonra "bu hükümetin icraatına"
devam edeceğini kürsülerden haykırıyor.
RP, Şaibe'nin öldürücü noktası nedir, biliyor. Bir
yandan "Şaibe Hanım bızi arkadan bıçaklayıp iha-
net etmez" diye demeçler veriyorlar. Öte yandan
ayağını denk atsın diye "Şaibe Hanım'la ilgili 'baş-
ka dosyaların' va/7/cJ/n/"yayıyorlar.
Siyasal oylamayı sanki yargının "nihai beraat ka-
ran" imiş gibi benimseyenler, Şaibe Hanım'ın şa-
ibeli servetini içlerine sindirip onu savunmayı ahlak
sanan gafiller varken biz; bu türden o türden parti-
leri demokrasinin güvencesi mi sayacağız?
Şeriatı yaymaya çalışan, laikliğe veryansın eden
bir ülkenin elçisini "misafirsanan" bir partiye karşı
geçerli olan VVashington'da Orgeneral Bir'in şu söz-
leri:
"Iran, laiklik karşıtı Islam devrimini Orta Asya'ya
ve bölgedeki diğer devletlere ihraç etmek isteyen
birülkedir. PKK, Iran üzerinden Türkiye'ye karşı te-
rörist faaliyetlehndeki en büyük sorundur."
Bu sözler gerçeğin ta kendisi. Çünkü: Takke-
li'nin, kuyruğundaki Şaibe'nin görmezden geldiği
bu gerçekler, devlet arşivlerinde yatıyor.
Gül Abdullah ise RP'nin "Saf; 'yı kandırmakla gö-
revliyüzü" olarak VVashington'a Türkiye'de bile yu-
tulmayan "yalan masallar" anlatıyor. Camegie En-
dowement'de demiş ki: "Seçmene verdiğimiz söz-
lehn önemi yok. Şu anda ne yapıyorsanız önemli
olan budur. Türk usulü politika budur."
Irdelemeyı dinleyen yönetime etkili önemli bir
Amerikalının tepkisi şu:
"Olacak şey değil. Yalan söyleyebileceğini açık-
ça söylüyor."
Eklenecek tek sözcük yok!
BagherFnin
gidişi de olay oldu
ANKARA (Cumhuriyet
Biirosu) - Tutuklanan eski
Sincan Belediye Başkanı
Bekir Yıldız'ın düzenlediği
Kudüs Gecesi'ndeki "şeriat
çağnsı" ıçerikli konuşmala-
n nedeniyle protesto edilen
Iran'ın Ankara Büyükelçisi
Muhammed Rıza Baghe-
ri'nm Türkiye'den aynlma-
sı da olay oldu. tran Büyü-
kelçiliği'nde 18 şubatta dü-
zenlenen Ulusal Gün kutla-
malannda "Türk hükümeti
kalmam için yalvardı" diye-
rek koalisyonun RP kanadı-
nın, Türkıye'nin laik rejimi-
ni hedef alan Iran konusun-
daki ulusal çıkarlara aykın
bulunan yakİaşımını da de-
şifre eden Bagheri'nin ayn-
lışı, son gerilim ûzerine hız-
landınldı.
Bagheri'nin daha önceki
görev yeri olan Kuveyt'tuı
de kovulduğuna dikkat çe-
kildi. tran Büyükelçiliği
ilisldııizi kesin'
FUAT KOZLUKLU
VVASHINGTON - Türk Ameri-
kan Konseyi'nin yıllık toplantılan
için ABD'ye gelen devletin üst dü-
zey yöneticileri arasında, Iran soru-
nuna yaklaşımda ve sorunu tanım-
lamadaki görüş aynlığının hayli de-
rin olduğu bir kez daha ortaya çıktı.
Hükümeti yönetenler "Haberi-
miz yok" derken Iran Büyükelçisi
Bagheri'nin Türkiye'yi terk ettiğini
herkes Genelkurmay'dan öğrendi.
Bu durum, Washington'da gerek
Türk gerekse ABD'li diplomatlarca
'manidar' karşılandı.
RP'li Devlet Bakanı Abdullah
GüL "İran için terörist iilkedeneme-
yeceğüıi" dile getirirken DYP'li Sa-
vunma Bakanı Turhan Tayan ve Ge-
nelkurmay Ikinci Başkanı Orgene-
ral Çevik Bir, Tahran'ın Türkiye'ye
karşı düşmanca tutumlar sergiledi-
ğini, teröre destek vererek Islam re-
jimini ihraç etmeye çalıştığını da
vurguladı.
Clinton yönetimı de Abdullah
Gül'e. Türk-Amerikan ilişkilerinde
yaşanan gerginliğin aşılabilmesinin
önkoşulunun Iran ile ilişkilerin ke-
silmesine endekslendiğini dile getir-
dı.
Gül'ün. görüştüğü ABD'li yetki-
lilerin "Iran terörist bir ülke vesizin
güvenliğini/i de tehdit ediyor" uya-
nlannı tebessüm ederek dinlediği
ve "Iran komşumuzdur. Terörist iil-
ke olduğunu düşünmüyoruz" karşı-
lığını verdiği belirlendi. Bu arada
ABD'lilerin. Abdullah Gül'e, hükü-
metin devam edip etmeyeceği soru-
sunu yönelttikleri, bakanın da "Or-
tağımızla bazı konularda görüş ayn-
lıklanmız var, ama bu, biriikte çah-
şamayacağımız niteüktcdcğil" yanı-
tını verdiği kaydedildi. "ABD'nin
Türkiye'den önemli müttefikinin
olamayacağını'" söyleyen ve geçmış-
te "bü>ük şeytan" dedikleri Ameri-
ka'ya. iktidara gelince iltifatlar sıra-
layan RP'li Devlet Bakanı, tüm ça-
balanna karşın lideri Necmettin Er-
bakan'a Beyaz Saray randevusu ko-
parmada başan sağlayamadı. Erba-
kan'ın ABD'yi ziyaret ermek istedi-
ğini söyleyen Gül'e, Beyaz Saray'ın
kurmayları olumlu yanıt vermedi-
ler. Iran gerginliği yaşayan bakanlar
ile Genelkurmay Ikinci Başkanı'nın
kaldıklan otelde karşılaşmamaya
çaba gösterdikleri ve hatta konuş-
maktan kaçındıklan da gözlendi.
Gül, Tayan ve Bir, görüşlerini ve
tepkilerini birbirlerine gazeteciler
aracılıgıyla açıkladılar. Refahlı Ba-
kan Gül, Orgeneral Bir ile Tayan'ın
yaptıklan konuşmalan hatırlatıp
tepkisini soran gazetecilere tebes-
süm ederek duymadığını söyledi.
Gül'ün kaldığı otelin lobisinde ba-
sın mensuplanyla yaptığı ayak üstü
sohbet özetle şöyle:
- Iran'ın terönst ülke olduğunu,
teröre destek verdiğini herkes söy-
lüyor...
Gül: "Boykotlaria zorla neticeye
ulaşılmaz. tUşkileri iyi tutarak da so-
nuca ulaşılabilir."
- Çevik Paşa, "Iran terörist ülke"
dedi...
Gül: "YaL O öyle söyleyebilir, a-
ma ben değil.'"
- tran'ın PKK'yi himayesinin iliş-
Idlerdebirengel olduğunu kabul et-
miyor musunuz0
Gül: "Biz komşuluk iHşkileri çer-
çevesinde PKK kamplannı kaldırt-
mava çalışı>oruz. \\nea bu konuyu
ABD'de konuşmak istemiyoruz."
- Irak topraklannda da PKK'nin
kamplan var. Sınır ötesi operasyon
düzenlenmek istendiğinde silahlı
kuvvetler şüphesiz siyasi otoriteye
haber veriyor. Orgeneral Çevik Bir,
tran'ın terörist ülke olduğunu söy-
lüyor. Yann kalkıp "Iran'dan gelip
eylem yapı>r
or ve geri dönüvorlar, sı-
nır ötesi harekât gerekiyor" diye
başvurursa ne olacak?
Gül: "Türkiye'de seçimle işbaşı-
na gelmişbir hükümetvardır. Bütün
kunımlar bellidir. Anayasal görevler
bellidir. Dolavısıyla normal şartlar
ne gerektirivorsa onlarvapdır. Irak'a
giderken de öbür tarafa giderken de
bu ohır."
Bakan Abdullah Gül'ün ardından
gazeteciler Milli Savunma Bakanı
Turhan Tayan ile de görüştüler. K.a-
binenin. "Iran terorizme destek ve-
ren ve İslam rejimi ihraç etmeye ça-
hşan bir ülkedir" diyen DYP'li üye-
si Tayan, özetle sorulan şöyle ya-
nıtladı:
"İran ve\a teröre destek veren
başka bir ülkey le ilgili serzenişlerimi.
eleştirilerimi açıklamak için ABD'de
bulunmaya gerek yok."
Abdullah Gül dün öğle saatlerin-
de Başkan BillClinton'ın ulusal gü-
venlık danışmanı Sandy Berger ile
görüşrü. Yiımı dakika olarak plan-
lanan görüşme bir saat sürdü. Gül,
Berger ile görüşmesinin ardından
Iran sorununu kastederek "Komşu-
lanmızla iyi geçinmeye mecbur oldu-
ğumuzu Uettim. Bu diyalogdan >a-
rarlanıhrsa iyi olur" dedi.
Gül aynca, ABD'dekı Musevi ce-
maatirı önde gelen temsilcilen ile de
buluştu. Daha sonra VVashington da-
ki Islam Merkezi'ne giden Gül, bu-
rada namaz kıldı. Önceki gece ise
kendilerini Müslüman Türk Öğren-
ciler olarak tanıtan 50'yi aşkın genç
ile kaldığı otelin bir salonunda iki
saati aşkın bir süre sohbet etti. Gül.
bu toplantıya katılmak için Vv'as-
hıngton Büyükelçisi Nüzhet Kan-
demirtarafından onuruna verilen re-
sepsiyondan kısa sürede aynldı.
Orgeneral Çevik Bir ise Abdullah
Gül'ün aksine Iran'ın terörist ülke
olduğu yönündeki açıklamalannı
sürdürdü. "Türkiye'nin yüzde 80'i
laiktir" diyen Bir, tran'ın Sincan'da
yaşanan olaylarla ilişkisinin bulun-
duğunu düşündüklerini kaydetti.
Erbakan'dan Çath itirafî
Haber Merkezi - Fransız Le Monde gazete-
sinin aboneleri için özel yayımladığı "Le Mon-
de du Renseignement" adh bültenin 30 Ocak
1997 tarihli sayısında başta pek çok ülke tara-
fından terörist ılan edilen Müslüman Kardeş-
ler örgütü temsilcileriyle Başbakan Necmettin
Erbakan'ın tstanbul'da gizli bir toplantı yaptı-
ğı öne sürüldü.
tn(.Ge9en, ay gerçekleştirilen toplantımn Ajçap7
ça tutanaklannı ele geçirdigjnj. iddia eden bül-
tende haber. "Erbakan. politikasııun bflinmeyen
yönlerini açıkladı" başlığıyla vayımlandı. Ha-
bere göre. örgüt üyeleri, Erbakan'ı muhalefet
döneminde verdiği sözleri, iktidara geldiğınde
tutmadığı gerekçesiyle eleştirdi.
Toplantıda konuşan Erbakaru 3 kasımda Su-
surluk'ta meydana gelen kazanın Başbakan
Yardımcısı ve Dışişlen Bakanı Tansu ÇiVer U-
rafından beslenen bir yeraltı organizasyonunu
ortaya çıkarttığını belirterek "Kaza, Abdullah
Çath'yı o güne kadar konıyan tçişleri Bakanı
Mehmet Ağar'm istifasına sebep olmuştur.Çat-
lu uyuşturucu kaçakcısu shasi ölümlerin orga-
nizatörü, aşın sağın gangjteri ve CIA'nın da iş-
birlikçisidir" dedi. Orgüt üyelerine, ordunun
kendisine karşı olan düşmanlığına karşı çalış-
malar yaptığını belirten Erbakan, ordu men-
suplannın maaşlannı arttırdığını söyleyerek.
"Bunun için ordunun maaşını artürmakla kal-
mayıp, bunu dolara bağladım" diye konuştu.
Toplantıda ordudan atılan 50'ye yakın radi-
kal islamcı ile ilgili açıklamalarda bulunan Er-
bakan. şunlan söyledi: "Genelkurmay Başka-
nı ismail Hakkı Karadayı, RP'yeyakm 50 aske-
, ^riftrdudan atü. Onun önünde duramazdım. O
yüzden de çok dikkatli adım atmam gerekiyor-
du. Kendisi çok yakında aynlacakveyerine 1'in-
ci Ordu Komutanı Hüseyin Kıvrakoğlu gele-
cek."
PKK problemini çözmek için Suriye ve Tür-
kiye sınınmn kaldınlması çağnsında dahi bu-
lunduğunu belirten Erbakan, başbakan olduk-
tan sonra Libya gezisinin ardından Suriye'ye de
gıtmek ıstediğini, ancak bu gezinin Genelkur-
may ve MlT tarafindan engellendiğini kaydet-
ti.
Derginin haberine göre. ocak ayı başında ya-
pılan toplantıya, Müslüman Kardeşler Örgü-
tü'nün Suriyeli Amin Yakan, Mısırlı Mustafa
Meşhur. Ürdünlü Isac Farhan ve Ali Sadrertin
El Binoni adh üyeleri ile Refah Partili Devlet
Bakanı Abdullah Gül katıldı.
'Katliamı
EVİNGÖKTAŞ
ANKARA - Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığı,
ülkücü Abdullah Çat-
h'nın liderliğinde 8 Ekim
1978 tarihinde Bahçeliev-
ler'de gerçekleştirilen ve
Serdar Alten. Osman Nu-
ri Uzunlar, L^ifjÇajn^J^ar
Üh Gevenci, Fanık Ercan,
F.fraim Ezgi ile Hürcan
Gürses adlı Türkiye tşçi
Partisi üyesi 7 üniversite
öğrencisinin öldürülme-
siyle sonuçlanan katlı-
amın sanıklannı 18 yıl bo-
yunca yakalamayanlar
hakkında sonışturma baş-
lattı. Adalet Bakanlığı,
hakkında 7 ayn idam ka-
ran bulunan firari sanık-
lardan Kadri Kürşat Pöy-
raz'ı Fransa'dan istedi.
Yargıtay Ceza Genel Ku-
rulu, Bahçelievler katli-
amının Abdullah Çat-
MIYE'P"
II
kaynaklan ise Bagheri'nin
büyükelçilikpersoneli ilede
vedalaşmadığını. bu neden-
le bir süre sonra geri dönebi-
leceğini kaydettiler.
Iran İslam Cumhuriye-
ti'nin Türkiye Büyöikelçisi
Bagheri ve Istanbul Başkon-
solosu Muhammed Rıza
Raşidin Tahran'a döndük-
leri bildirildı. Şubat ayının
başında düzenlenen Kudüs
Gecesi'nde ve daha sonra
Dışişleri Bakanlığı'nınpro-
testosunun ardından gazete-
cilere yaptığı açıldamalany-
la büyük tepki toplayan
Bagheri ve Raşid'in gidiş
yolu kesin olarak belirlene-
medi.
Iranlı diplomatlann, ön-
ceki gün. İstanbul Atatürk
Havalimanı'ndan doğrudan
ya da karayoluyla Erzu-
rum'a geçtikten sonra uçak-
la Tahran'a gitmiş olabile-
cekleri kaydedildi.
lı'nın emir kumandasıyla
gerçekleştirildiğini hük-
me bağladı.
Ankara 3. Ağır Ceza
Mahkemesi Başkanı
Mehmet Koçak. 3 Aralık
1996 günü yapılan duruş-
mada, makrul avukatlan-
nın ıstemi üzerine. dava-
pm fjjrarda bulunan sanık-
lan hakkında verilen gı-
yabi rutuklama karannı
yerine getirmeyenler. var-
sa bunlann yakalanması-
nı engelle\enler ile bulun-
dukları yeri saklayanlar
hakkında Ankara Cumhu-
riyet Başsavcılığf na suç
duyurusunda bulunmuş-
tu.
Yargıtay Ceza Genel
Kurulu. Bahçelievler kat-
liamının, o dönemde Ülkü
Ocaklan 2. Başkanı olan
Abdullah Çatlı'nın emir
ve kumandasıyla yapıldı-
ğı karanna vardı. Genel
kurul. mahkûmiyeti ke-
sinleşen firari sanıklar
Duran Demirkaya ve
Ömer Özcan'ın Bahçeli-
evler katliamı sırasında
gözcülük yaptıklannı, di-
ğer firari sanıklar Haluk
KırcL Ahmet Ercüment
Gedlkli ve Kadri Kürşat
Poyraz'ın ise katliamı biz-
zat gerçekleştirdiklerini
hükme bağladı. Ceza ge-
nel kurulu, firari sanık
Mahmut Korkmaz hak-
kında verilen 36 yıl ağır
hapıs cezası ile ilgili hük-
mü inceleyerek yerel
mahkemenin karannı
bozdu. Yerel mahkeme.
dairenin karanna uyarak
sanığı 7 kez idam cezası-
namahkûm etti.
Mısır'dan tepki
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
H Baştarafı 1. Sayfada
formlarına getiriyordu.
1978'de Çin Komünist Partisi'nin 13. kongresin-
de alınan kararlarta başlayan reformun "ekono-
mik" yüzüne baktığımızda, "başarılı" dememek
elde değil. Rakamlar ortada:
- 78'den bu yana yıllık kalkınma hızı yüzde 9-12
arasında değişiyor...
- Ekonomi 15 yılda dört kat büyüdü...
- Hedef 2002 yılında dört kat dahıa büyütmek...
- Bugünkü ivme devam ederse, 2010 yılında
Çin, ekonomisi en büyük ülke olacak...
Gezi boyunca genel gözlemlerimi günlüğüme
dökerken, "değişen Çin'in" şöyle formüle edile-
bileceğini düşünmüştüm:
Ezeli başkan: Mao...
Lider: Deng...
Düzen; Sosyalizm...
Rehber: Kapitalizm...
ilk bakışta ters bir görünüm. ÇKP'den bir yetki-
li durumu şöyle anlatmıştı:
"Kapitalist sistem, bizim deneyimlerimizden ya-
rahandı. Sosyal devlet kavramı, sosyalist ülkele-
rin doğuşuyla güncellik kazandı. Bunu deneyen
kapitalist ülkelere sosyalist mi deniyordu? Hayır.
O zaman bizim kapitalizmin deneyimlerinden ya-
rarlanmamızı dayadırgamamalarıgerek..."
Sovyetler Birliği'nin dağılmasını da şöyle yorum-
lamışlardı:
"Gorbaçov çok konuştu yapamadı. Biz az ko-
nuşuyoruz, yapıyoruz..."
Çin Komünist Partisi'nin 1980'li yıllardaki işlev-
lerinden biri de şu olmuş:
- Patron yetiştirmek...
Özellikle gelişime açık doğu illerinde fabrikaları
ÇKP adına yönetenlere şunu söylemişler:
- Yoldaş, fabrika sana emanet... Kânndan da za-
ranndan da sen sorumlusun...
Anlattıklan kadarıyla başlangıçta bu durumu ya-
dırgamışlar, ama kısa sürede alışmışlar. Urumçi'de
Komünist Partisi üyesi "iyi bir patron' 'un odasın-
dayız... Duvarlarda plaketler, şiltler...
Fabrikayı kâra geçirdiği için parti vermiş...
Çin'in nüfusu 1 milyar200milyon. Bir başka de-
yimle, yeryüzündeki her beş kişiden biri Çinli...
Çin Komünist Partisi'nin üye sayısı 60 milyon
dolayında. Reformlardan sonra 2.5 milyon üye de-
ğişime karşı çıktığı için partiden atıldı.
Marx'a selam söyleyin...
Değişimin öncüsü olarak kabul edilen Deng'in
son yıllardakiJek yasal görevi şuydu:
Çin Briç DSRteği Onur Başkanı...
Devlet katında hiçbir görevinin olmamasına kar-
şın, etkinliği devam ediyordu.
Deng'in ölümünden sonra, şu anda birinci adam
görünümündeki Ciang Zemin 71 yaşında. Zaten
Çinliler üst yönetimi gençleştireceği zaman, 90
yaş kuşağı görevi 70 kuşağına devreder...
Zemin'in daha önceki görevi Şanghay Belediye
Başkanlığı'ydı. Çin'de Şanghay Belediye Başka-
nı olmak, daha sonra Pekin'de en tepedeki kol-
tuklardan birine oturmaya aday olmak anlamını
taşıyor...
Şanghay ÇKP'nin doğduğu yer. Partınin ilk
kongresi 1921 Temmuzu'nda Şanghay'da Vang-
zi Caddesi 106 nolu binada yapılmıştı. O günler-
de kenti işgal altında tutan Fransızlar kongre ye-
rini öğrenmiş. Bunu lark eden parti üyeleri, evi terk
edip birteknede buluşmuş. Kongre burada devam
etmiş.
Bina 1961'de müze halinegetirilmiş. Birinci ka-
tı, ÇKP'nin kuruluş anılarıyla dolu. Kongrenin ya-
pıldığı oda, işgalcilerin zulümleri, ÇKP'nin ilk ey-
lemleri...
Ikinci katta ise "değişim" var... Hemen girişi
Deng'in ışıklı portresi süslüyor. Yakasında
1978'deki ÇKP'nin 13. kongresinin orak-çekiçli
amblemi var. Salonlan da birinci katta işgalci gös-
terilen ülkelerin reform sonrası Çin'de yaptığı ya-
tırımlar süslüyor.
Asıl adı, Kan Tsao-Kao olan Deng'in Çin'de
kurduğu dengeler, belki bugünden sonra daha de-
rinlemesine tartışılacak.
Geleneksel bir deyimdir. Ölenin ardından kötü
söylenmez:
- Güle güle Deng, Manc'a selam söyleyin...
Nee... Marx kim mi?
Hani var ya...
'Erbakan teröre cesaret veriyor'
SERKAN DEMİRTAŞ
ANKARA - Mısır, terörist bir örgüt ola-
rak nitelendirdiği Müslüman Kardeşler'in
bazı liderlerinin Başbakan Necmettin Er-
bakan tarafindan kabul edilmesinden ra-
hatsızlık duyduğunu belirterek. "butürgö-
rüşmelerin teröristleri cesaretlendireceği'"
uyansında bulundu. Örgütün üst düzey yet-
kililerinin Türkiye'ye geliş gidişlerini art-
tırdığı belirtilirken. Erbakan'ın tstanbul'da
geçen ay kabul ettiği savunulan hevette y-
er alan Mustafa Meşhur'un, RP'nin iktidar
olmasının getirdiği olanaklardan yararla-
narak bazı iş bağlantılan kurmuş olabile-
ceği iddia edildi. Erbakan'ın. Müslüman
Kardeşler örgütü üyeleriyle tstanbul'da gö-
rüştüğüne ilişkin haberleri yalanlamadığı-
na da işaret edildi.
Mısırlı diplomatik kaynaklar, Başbakan
Erbakan'ın, Mısırlı terörist örgüt Müslü-
man Kardeşler'in üst düzey yetkilileriyle
geçen ay başında tstanbul'da biraraya gel-
diği haberlenne tepki gösterdiler. Cumhu-
riyet'in sorulannı yanıtlayan Mısırlı bir
diplomatik kaynak. Erbakan'ın terörist ör-
güt yetkilileriyle lstanbul'da bir görüşme
yaptıgına ilişkin haberleri doğrularken
"Bu tür görüşmeler terörist örgüte cesaret
veriyor" dedi. Kaynak, Mısır'ınkonuyla il-
gili rahatsızlık ve uyansının 11 Temmuz
1996'da Ankara'ya gelen Mısır Cumhur-
başkanı Hüsnü Mübarek tarafindan Erba-
kan'a iletildiğini anımsatarak "Biz bu tür
toplantılara çok büyük önem vermiyoruz.
Ancak bu görüşmelerin, bir çesjt destek ve
cesaretlendirme olduğunu düşünüyoruz"
dedi. Türkiye'de tslami gruplar olduğunu,
siyasi partiler olduğunu belirten kaynak, şu
görüşleri dile getirdi:
"Ancak bunlar, bizde olduğu gibi şiddet
olaylaruia kanşnuyorlar. İnsanlara zarar
verip öldürmüyorlar. Turistleri vıınnuyor-
lar. Türkiye'de uyguladıklan banşçı yollar
onlan koalisyonun bir parçası haline getir-
di. Biz bunun duyaıiı bir yaklaşım olduğu-
nu düşünüyoruz."
Erbakan, başbakanlığının ilk ayı dolma-
dan. 29 Temmuz 1996'da da Müslüman
Kardeşler örgütünün üst düzey yetkilile-
rinden Seyf-ul tslam el-Benna'yı RP Genel
Merkezi'nde kabul etmişti. Erbakan'ın İs-
tanbul 'da kabul ettiği heyette yer aldığı sa-
vunulan Mısırlı Mustafa Meşhur'un.
RP'nin geçen yıl yapılan büyük kongresi-
ne de katıldığı ve özellikle RP'nin iktida-
ra gelmesinin ardından Türkiye'ye gelişle-
rini sıklaştırdığına dikkat çekildi.