05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 ŞUBAT 1997 CUMARTESİ HABERLER Şeriatçı saldırıya suç duyurusu • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) -Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHDıGenel Başkanı Şenal Sanhan ile bir grup kadın, Ankara'da düzenlenen "Şeriata Karşı Kadın Yürüyüşü"yle ilgili yaptığı yayınlarla kişilik haklanna hakaret edildiği gerekçesiyle Akit Gazetesi Sorumlu Müdürü Hasan Karakaya ile bazı yazarlan hakkında suç duyurusunda bulundular. Suç duyurusu dilekçesınde. yürüyüşün amaçlannı kendi si\asi görüşlerine aykın bulan bazı basın kuruluşlannın, eylemi düzenleyen ve ona katılan kişiler aleyhinde yayın yapmaya başladıklan vurgulandı. Kamuda toplusözleşmeten • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) -Türk-ls."e bağlı sendikalar Tanm-İş. Ştker- lş ve Hava-lş'in toplam 36 bin 564 işçi adına ayn ayn yürüttükleri toplusözleşme görûşmeleri uyuşmazlıkla sonuçlandı. Kamu kesiminde yaklaşık 700 bin işçiyi kapsayan toplusözleşme için scndikalann çogu masaya otururken, gelecek haftalarda 132 bin 206 işçi adına da görüşmeler başlatılacak. Yetki tespit işlemleri henüz tamamlanmayan Türk-tş ve Hak-lş'e bağlı sendikalara üye toplam 57 bin 942 işçi bulunuyor. RP'den Çeyik Bir'e tepki • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu)-ABD'de temaslannı sürdüren RPTi Devlet Bakanı Abdullah Gül ile Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir'in laik rejim çerçevesindeki farklı mesajlan. Ankara'daki gerginliğe yansıdı. RP. Sincan'daki tanklı gösteri için "Demokrasiyebalans ayan yaptık" değerlendirmesi yapan Çevik Bir'e tepki gösterdi. RP Grup Başkanvekili Salih Kapusuz, " Herkes sistem içindeki konumunu iyi bilmeli ve dikkatli olmalı" dedi. Bayazıt sert çıktı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-EskiMilli Güvenlik K.urulu(MGK) Genel Sekreteri, emekli Orgeneral Doğan Bayazıt, Başbakan Necmettin Erbakan'ın. tarikatlann din sömürüsünün tartışıldığı bir dönemde. adli mercilere "arkalannda ben vanm" mesajı vermek istercesine tarikat şeyhlerini Başbakanlık Konutu'nda ağırlamasının, anayasal düzenle bagdaşmadığını bildirdi. Bayazıt, DYP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çıller'i de "anayasal düzene karşı davTanışlara yeşil ışık yakmakla" suçladı. Kurye kıza dava • İstanbul Haber Senisi - Atatürk Havalimanı'nda 25 milyar lira karşıhğı dövız ile yakalanan Dilek Örnek ile özel tirnci Ayhan Akça hakkında İstanbul DGM Başsavcılığfnca 18'eryıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. KISA... KISA... • Kocaeli Valiliği'nden yapılan yazılı açıklamada, Gebze Cezaevi'nde yapılan arama sırasında siyasi tutukluların kaldığı bir koğuşun havalandırma bölümünde 75 santimetre uzunluğunda bir tünel kazısına rastlanıldığı bildirildi. • Dev let Bakanı Salim Ensarioğlu. af konusunu ilettiği Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'in. kendısinden bir taslak hazırlamasını istediğini, taslağı hazırlamak amacıyla da çalışmalara başladığinı belirtti. • İçişleri Bakanı Mcral Akşener. Gazeteci Metin Göktepe'yi öldürmekten yargılanan polislerin maaşlarmın eksik ödendiğini söyledi. • ANAPtan. RP"ye taransfer iddialannı yalanlayan Genel Başkan Yardtmcısı Abdülkadir Baş. Erbakan"ın hayal gördüğünü söyledi. Adalet Bakanı Kazan, Mercedes kaçakçısı durumuna düşmenin kaygısıyla çark etti 'Âlmadım, almak istedim'ANKAR\ (Cumhuriyet Biirosu) - Ada- let Bakanı Şevket Kazan. önce "yurtdışın- da çalışan bir işçiden satın aldığını" bıldir- diği Mercedes marka otomobilinin "ka- çak" işlem göreceği yolundaki hukuki de- ğerlendirmeler üzerine. bu açıklamasından çarketti. Kazan, cezaevindeki eski Sincan Belediye Başkanı Bekir Yüdız'ı ziyarete onunla gittiğini ve halen evinin garajında bulunduğunu resmen açıklamasına karşın, kaçakçı durumuna düşebıleceği kaygısıy- la Mercedes'ı "satın almadığııu, almak is- tediğini"* savundu. Kazan'ın otomobili "resmen" üzerine devralarak "millileştinne'' işlemi yapması için biriktinneye çalıştığını söylediği para- nın en az 480 milyon lira olduğu belirlen- di. Adalet Bakanı Kazan. dün yaptığı açık- lamada, 1991 model "BB-YG-885* plaka- lı 200 E Mercedes otomobili "kaçak" ola- rak kullandığı yolundaki iddialan yanıtlar- ken çelişkiye düşfü. Kazan, televizyonlara ve Anadolu Ajansı 'na yaptığı açıkJamalar- da otomobili 19 bin Alman Markı karşılı- ğında Almanya'da bulunan bir Türk işçisin- den aldığını ve arabayı üzerine devralmak için gerekli bürokratik işlemler karşıhğın- da ödeyeceği parayı biriktirmeye çalıştığı- nı söylemişti. Bir yurttaş gibi Kazan. aynca "Kudüs Gecesi" nedeniy- le tutuklanan eski Sincan Belediye Başka- nı Bekir Yıldız'a Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde yaptığı ziyareti "gayri resmi kimliğiyie'" yurttaş, bir dost olarak gerçek- leştırdiği tezini güçlendirmek için ziyareti söz konusu özel otomobili Mercedes ile gerçekleştirdiğini de bildirmişti. Adalet Bakanhğı Basın ve Halkla llışki- ler Müşavirliği'nden dün vapılan açıkla- mada, Kazan'ın açıklamalannın tersine otomobilin "satın alınnıadığı. satın abnmak istendiğr savunuldu. Açıklamanın başın- da, arabanın Almanya'dan "kesin dönüş yapmak üzere olan bir işçiden satın alın- mak istendiği'* belirtilırken. açıklamanın son bölümünde otomobili satan işçinin "gümrüktekieksikliği gidermek amacıyla*' Türkiye'ye geleceği kaydedildi. Adalet Bakanlığı'nın açıklaması şöyle: "Adalet BakanıŞevket Kazan'ın Alman- ya'dan kesin dönüş yapmak üzere olan bir işçiden satın almakistediği ve henüz mülki- yetine intikal etmeyen BB-V G-885 plakalı 1991 model 20O-E Mercedes arabanın Baş- bakanlık Gümrük Müstcsarlığı'na yaptın- lan araştırma sonucunda Hay darpaşa çıkış gümrüğünce tan/imli 321185 sayıh taşıt gi- riş çıkış formuna istinaden yurda girdiğL, ancakyurtta kalması için \°erilen süreninge- çirildiğL, olav da taşıtın gümrükte işlem gör- mesi nedeniyle medyaya yansıdığı biçimde kaçakçılık söz konusu olnıadığı sadeee taşı- ta yurtta kalması için verilen sürenin geçi- rilmesi dolayısryla bireksikliğin bulunduğu bUdirilmiştir. Söz konusu bu eksikliğin güm- rükte giderilmesi için araba sahibi işçimiz Türkiye'ye gelerek bu eksik işlemleri ta- mamlayacaktır." Kazan'ın açıklamasıyla satın almak iste- diğini ve henüz mülkiyetine geçmediğini belirttiği otomobili neden kendi tasarrufu altında ve evinin garajında bulunduğu so- rusu gündeme geldi. Kazan'ın eksiklik olarak değerlendirdi- ği ışlemin gümrükte değil, Merkez Banka- sı'ndan ithal izni alınarak giderilmesi ge- rektiği savunuldu. Şahin Sofya'da HALİL NEBİLER Susurluk skandalının önemli isimlerinden Özel Harekât Dairesi eski baş- kanvekili İbrahim Şa- hin'ın. hakkında gıyabi tu- tuklama karan bulunan özel tim görevlisi Ziya Bandırmalıoğlu ile birlikte Dereköy sınır kapısından Bulgaristan'a geçtiği öğre- nildi. Şahin ve Bandırma- lıoğlu'nun. Sofya'da kaçak fabrikatör Kenan Yıl- maz'ın konuğu olduklan behrtildi. İstanbul DGM'nın hak- kında 'gıyabi tutuklama' karan vermesine rağmen polisler tarafından yaka- lanmayan ve elini kolunu sallaya sallaya dolaşırken gazetecilere yakalanan Ozel Harekât Dairesi eski başkanvekili İbrahim Şa- hin'inkaçışplanı, 18Şubat 1997 Salı günü öğle saat- lerinde uygjulanmaya baş- landı. Adı Ömer Lütfü To- pal cinayetine kanşan ve polis tarafından aranan özel tim görevlisi polis Zi- ya Bandırmalıoğlu. salı günü öğle saatlerinde Ka- dıköy iskelesindeki telefon kulübcsinden ibrahim Şa- hin'i arayarak buluşma noktasını öğrendı. Saçını siyaha boyayan, bıyıklan- nı kesen ve üzerinde krem rengi bir palto bulunan Zi- ya Bandırmalıoğlu, telefon konuşmasından sonra tanı- dığı bir güvenlik görevli- siyle karşılaşınca elini be- line atıp panik içinde koşa- rak bir taksiye bindi ve Is- tanbul'un Avrupa yakası- na geçti. İbrahim Şahin ve Ziya Bandırmalıoğlu bura- da buluştular ve siyah bir BMW marka otomobile binerek Kırklareli'ye doğ- ru yola çıktılar. Karanlığın basmasından sonra Dereköy sınır kapısı- na giden tbrahim Şahin ve Ziya Bandırmalıoğlu'nun bu küçük sınır kapısından kontrollerin çok sıkı olma- dığı bir sırada sahte pasa- portlarla geçerek Sofya'ya hareket ettikleri bildirildi. Sofya'da fınn, pavyon ve diskotek işleten. bir dondurma firması bulunan Kenan Yılmaz'ın konuğu olan Şahin ve Bandırmalı- oğlu'nun burada birkaç gün kalıp Azerbaycan'a gidecekleri iddia ediliyor. MtT'in kaçıştan haberi olduğu ancak müdahale et- mediği ileri sürülüyor. Sıvas davası sanıklan ÇHD Genel Başkanı'na 'fahişe' diye hakaret etti Şeriatçdar avukaüara saldırdıANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Sıvas katliamı davasında sanıklar yi- ne olay çıkardı. Öncekı oturum ölen- lerin yakınlanna küfreden sanıldar, dünkü oturumda da şeriatçı basının ağzıyia müdahil avukatlara hakaret ettiler. Sanıklardan Mevlüt Ataiay, salondan çıkarken müdahil avukat- lardan Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı Şenal Sanhan' a "fa- hişe*' diye hakaret edince duruşma salonu kanştı. Müdahil avukatlar tepki gösterirken. ölenlerın yakınlan da, "Cumhuriyet düşmanlaru yobazlar, laiklik düşmanlan" diye bağırdılar. Sıvas'ta 2 Temmuz 1993 ta- rihinde 37 kişinin öldürülme- si ile sonuçlanan katliamla il- gili davanın duruşmasına, Yar- gıtay'ca verilen bozma kara- nndan sonra Ankara 1 No'lu Devlet Güvenlik Mahkeme- si'nde (DGM) dün devam edildı. Müdahil avukatlar adı- na konuşan eski Ankara Baro- su Başkanı Erdal MerdoL Sı- vas'ta 2 Temmuz 1993 günü yaşanan katliamın toplumu derinden etkiledığini belirte- rek şunlan söyledi: "Demokrat güçlerin ve cumhuriyetçilerin, olayın ger- çekyüzününortaya çıkanlma- SJ için başmdan bu yana siir- dürdükleri savaşun da henüz sonuçlanmış değildir. Bütün karartma ve unutturma çaba- lanna karşın, vahşetin siyasal ve toplumsal boyutlannın tar- uşılması uzun yıllar sürdürü- lecek ve tarih sanfalanndaki yerini en doğru hükümle ala- caktr." Sıvas katliamının. cumhuriyet ta- rihinin önemli gerici ayaklanması ol- duğunu söyleyen Merdol, Sıvas' ı sa- vaş alanına çevirenlerle onlan özen- diren, kışkırtan ve yüreklendırenle- rin temel amaçlannın. cumhuriyet ve Atatürk devrimlerinin ruhu ve özü olan laiklik ilkesinı ortadan kal- dırarak, devleti teokratik kurallara göre bıçimlendirmek olduğunu kay- detti. Yargıtay 9. CezaDairesi'nin. olay- da Aziz Nesin'in tahriki nedeniyle mahkemenin cezadan indirim yap- ması konusundaki karanna itibar et- mediğinı ifade eden Erdal Merdol, "Aziz Nesin'e sataşmayı ortak bir ta- vır biçimine dönüştürenler bilmeti- dirlcr ki o bir filozoftur, uluslararası değerde bir düşünür ve yazardır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır ve onurumuzdur" diye konuştu. Mahkeme Başkanı Orhan Karade- niz. bulunamayan ve adresleri sapta- Sıvas'ta ölenlerin yakınlan gördükleri hakaret ve saldınya tepki göstererek "•Cum- huriyet düşmanlan. yobazlar, laiklik düşmanlan" diye bağırdılar. Mahkeme aynca, yurtdışına kaçan sanıklann yakalanması için İnterpol'e yan yazdı. (Fotoğraf: AA) namayan tutuksuz sanıklar Ethem Ceylan, Mehmet Demir, Muham- med Öz, .\li Temiz. Sadettin Temiz, Metin Ceylan ve Murat Sungur hak- kında gıyabi tutuklama karan veril- diğini açıkladı. Karadeniz. çeşitli yerlere yazılan müzekkere yanıtlan- nın beklenmesıne, daha önce hakla- nnda gıyabi tutuklama karan verilen sanıklar Eren Ceylan, Murat Kara- taş ve Bülcnt Diivenci ile tutuklu sa- nıklann tutukluluk hallerinin de\a- mına karar vererek, duruş- mayı ileri bir tarihe ertele- di. Duruşmanın ertelenme- sinin ardından, tutuklu sa- nıklann duruşma salonun- dan çıkanlması sırasında. ıdam cezası istemiyle yar- gılanan Mevlüt Ataiay, mü- dahil avukatlardan ÇHD Genel Başkanı Şenal San- han'a "fahişe" diyerek ha- karet etti. Duruşma salonu- nun ızleyici bölümündeki mağdur yakınlan. olayı "yuh" sesleriyle protesto ederken, "cumhuriyet düş- manlan". "yaşasın cumhu- riyet ve demokrasi"*, "yo- bazlar". "laiklik düşman- lan" diye bağırdılar. Müdahil avukatlardan ^birisinin de sanık Mevlüt Atalay'a karşılık vermesi üzerine salonda arbede ya- şandı. Olaya müdahale e- den bir resmi polis. mağ- dur vakınlanna "Eşekgibi anırmayın*' diye bağırdı. Olaylann yatışmasından sonra Mahkeme Başkanı. Ataiay'ın sözienni tutanağa geçirdi. Emniyet Cenel Müdürü Yüksel 'îbrahim Şahin yurtdışına kaçmadı' ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Emniyet Genel Müdürü Ala- addin Yüksel, yurtdışına kaçtığı id- dia edilen eski Özel Harekât Daire- si Başkanvekili tbrahim Şahin'in 56 sınır kapısından çıkış yapmadı- ğının anlaşıldığını söyledi. Emniyet Genel Müdürü Alaad- din Yüksel. Şahin. Akça ve Ban- dınmahoğlu'nun yurtdışına çıkma- dıklannın belirlendiğini savundu. Yüksel, 3 sanık hakkında verilen gıyabi tutuklama karannın ardın- dan sınır kapılanna "tahdit" ko- nulduğunu belirterek. "Şu ana ka- dar 25'i bilgisayariı 56 giriş-çıkış kapısından geçiş yapmadığı anla- şümıştır*' dedi. Yüksel. basında çı- kan haberlerin "maksath* 1 olduğu- nu savunarak u Bunlaruzun süredir polis teşkilatı içerisinde hizmet et- miş kişilerdir. Teşkilatımızın bütün kurallarını bUmektedirler. Elbette polisin teknik ve taktiklerini uygu- İanıa zoriuklan olabilir, ama sonuç degişmez. Zaman belki şu veya bu şekilde uzayabilir ancak sonuç de- ğişmez. Herkes adalerin sarsılmaz terazisine kendisüıi teslim etmek durumundadır" diye konuştu. İstanbul DGM'nin tutuklama karannın ardından Emniyet Genel Müdürlüğü'nün bütün il emniyet müdürlüklerine Şahin ve 2 özel timcinin yakalanması için şifreli talimat gönderdiği öğrenildi. ÜJFIİINOKTASII ORAL ÇALIŞLAR İçişleri Bakanlığı'na yazı yazıldı DGM Rıza Bagheri hakkında rapor istedi EVİN GÖKTAŞ ANKARA - Ankara Devlet Gü- venlik Mahkemesi (DGM) Baş- savcılığı, Sincan"da şeriat provası- na dönüşen Kudüs Gecesi'ndeki konuşması nedeniyle Iran'ın .An- kara Büyükelçisi Muhammed Rı- za Bagheri hakkında Dışişleri Ba- kanhğı'ndan rapor istedi. Adalet Bakanı Şevket Kazan tarafından zi- yaret edilen eski Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıklız ile diğer Sin- can sanıklannın cezaevinde çok ra- hat dolaştıklan ve istedikleri an müdürün odasına girdikleri belir- tildi. Soruşturmayı yürüten DGM savcı Nuh Çetinkaya nın. Hamas. Hizbullah, İslami Hareket Örgütü ve bu örgütlerin Türkiye'deki fa- aliyetleri hakkında bilgi almak için Emniyet Genel Müdürlüğü ve MlT'e yazı yazdığı öğrenildi. Ha- zırlanacak iddianamede, bu örgüt- ler hakkında da aynntılı bilgilere y- er verileceği kaydedildi. Savcı Çetinkaya. Bekir Yıldızve diğer sanıklann. Türk Ceza Yasa- sı'nın 312'2 uyannca "halkısuuf, ırk, din. mezhep gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek" suçundan ve 169. madde uyannca "yardım ve yatakhkyapmak" suç- lanndan rutuklandıklannı anımsat- tı. e-mail:[email protected] Mesırt Yılmaz'ın içki içtiğini biliyorum. Çevresinin anlattığı- na göre kumar da oynuyor. Şe- riata göre yasak sayılan başka ne gibi ahşkanhkları var, araştır- madım. Zaten çok da önemli değil. Eşi Berna Hanım da ma- yo ile her çağdaş Türk kadını gi- bi denize ve navuza giriyor. Mesut Yılmaz ve Bema Ha- nım Müslüman mı, değil mi? Kendileri Müslüman olduklannı söylediklerine göre, onlar Müs- lüman sayılırlar. Mesut Yılmaz bayram namazına da gidiyor, Kurban Bayramı'nda kurban da kesiyor. Ondan ötesi Allah'la kendi arasında. Islam inancına göre, iman da ibadet de AJIah'la kul arasındaki bir sorundur. Bu- na kımse müdahale edemez. Yılmaz ailesi, modern bir Müslüman aile. Cumhuriyet devrimiyle oluşmuş bir anlayışı temsil ediyorlar. Bu anlayış, la- ik Müslümanlık da diyebileceği- miz. Islamcıların toptancılığını reddeden bir yaşam tarzını sa- vunur. Gündelik yaşamında çağdaş uygarlığı yakalamaya çalışır, köhnemiş hurafelerle Mesut Yılmaz'ın 'Şeriat' Kavrayışı kendisini sınırlamaz. Örneğin Berna Hanım, örtünmeyi Müs- lüman kadın tipiyle birîeştiren tutucu anlayışı kabul etmez. inanır, ama bu inancı Islamcı- lardan çok farklıdır. Cumhuriyet reformlanyla Tür- kiye, Islamcılığın tutucu yoru- munu aştı, laikliği benimseyerek önemli bir modernleşme adımı attı. Bu nedenle Türkiye, Arap ülkelerinden daha ileri bir top- lumsal yaşam kurabildi. Bütün eksikliğine karşın, kadınlar ya- şamımızın etkili bir unsuru hali- ne geldiler. Toplumun önemli bir öğesini oluşturdular. Bu neden- le Türkiye, Batı'ya yöneldi ve modern dünyanın parçası ola- bilecek ipuçlannı yakaladı. Yılmaz ailesi de bu olanaktan yarartananlar arasında. Cumhu- riyet Türkiyesi sayesinde iyi bir eğitim gördüler, kendilerini ye- tiştirebildiler. Çocukları da bu yolda yürüyor. Buradaki garip- lik, Mesut Yılmaz'ın "şeraf'la bu gelişme arasındaki farkı kav- rayamaması. Peki o zaman "şeriat" nedir? Araştırdığımız, sözlük anlamı değil tabii ki. Çünkü son dö- nemde böyle bir moda çıktı. Biz şeriatçıyız diyen bazılan, ansik- lopedilerden bazı tarifler oku- yup kafaları iyice kanştınyorlar. Şeriat; dini hukuktur, din devle- ti kurmayı amaçlayan dini kural- lar bütünüdür. Islamcılar da za- ten bunu böyle anladıkları için "Biz şeriatçıyız, demokrat ola- mayız" diyorlar. Mesut Yılmaz ne diyor? Şeri- at, Islamiyettir. Hangi Islamiyet? Türkiye'de şeriatı savunduğu- nu söyleyen ıslamcılaria Müslü- man olduğunu söyleyen geniş kitlenin din anlayışı kökten fark- lıdır. Örneğin Berna Hanım'la Erbakan'ın eşinin Islamiyetten anladıklan arasında uzlaşmaz çelişkiler vardır. Erbakan iktida- rı tamamen eline geçirse ve is- tediklerini yapabilecek guce erişse şeriatı uygulayacaktır. Di- yecektir ki, şeriat Müslümanlık- tır. Onun anladığı Müslümanlık nedir? Kadının tesettüre girme- si, faizin kaldınlması, bir erkeğin tanıklığının iki kadına eşit olma- sı, erkeğin "boş ol" dediği za- man kadını boşayabilme hakkı- nı elinde tutması, erkeklerin ih- tiyaç hissettikleri zaman dört kadına kadar kadınla evlenebil- meleri vb, vb... Buna bazı kül- türel öğeleri de ekleyebiliriz: Dünyadaki bütün kötülüklerin kaynağı Yahudiliktir, modern- leşme insanlığın başbelasıdır, Amerikalılar bile uzay konusun- da sorun çıkınca Kuran ayetle- rinde çözüm anyorlar vb. vb... Bir de lutfen devlet dairelerine girerken kapıda ayakkabılarını- zı çıkann, terlik giyin. Terlik bu- lamazsanız, terii çoraplarınızla da girebilirsiniz dıyeceklerdir. Mesut Yılmaz bütün bunlan bilmiyor mu? "Şeriat" denen sözcüğun. Müslümanlığın tutu- cu yorumu olarak bir ıçerik ka- zandığından haberi yok mu? Ankara'da şeriata karşı yürüyen kadmlann önemli bir çoğunlu- ğu da muhtemelen Müslüman- dır. O kadmlann şeriatçılara olan tepkileriyle Berna Hanım'ın tep- kilerinin de az çok ortak olduğu- nu biliyoruz. Peki nedir Mesut Yılmaz'ın derdi? Mesut Yılmaz, bugüne kadar çok prim verdiği ve par- tisinde etkin hale gelmelerini sağladığı şeriatçılann oy potan- siyelinden korkuyor. Bilmiyor ki, şeriatçılığa verilen her prim Re- fah Partisi'nin hanesine yazılı- yor. Işte Sıvas. Orada ANAP'ın bir hükmü kaldı mı? BBP'ye sağladığı olanaklar, orada siya- si fslamı güçlendirdi. Yılmaz, Susurluk olayından sonra önemli bir çıkış yapmış ve mücadeleci birtutum almış- tı. Bu çıkışı ona prim de kazan- dırmıştı. Ona karşı olan birçok insan bile, Yılmaz'ın statükocu- luktan kurtulduğunu düşünerek sevinmişlerdi. Yılmaz öyle dü- şünenleri kısa sürede yeniden hayal kırıklığına uğrattı. Şeriat- çılardan korkarak, laikliğın de- linmesi çabalanna destek ver- mişoldu. Yazık... CUMARTESİ YAZHAR1 ATAOL BEHRAMOĞLU Aşkın Tanımı "Sevdaya mı Tutuldum?" adlı şiirinde Orhan Ve- li, sevdaya tutulan kişinin ruh durumunu irdeler: "Benim de mi düşüncelerim olacaktı, I Ben de mi böyle uykusuz kalacaktım I Sessiz sedasız mı ola- caktım böyle? I Çok sevdiğim salatayı bile I Ara- maz mı oiacaktım? I Ben böyle mi olacaktım?" Melih Cevdet Anday'dan öğrendiğimize göre Orhan Velı salata sevmezmiş... Öyleyse, burada sözü edilen salata, şiirsel bir nesnedir. Şairin öznel yaşamıyla ilgisi yoktur. Bu nedenle, Oıtıan Veli'nin şiirindeki salatanın ne tür bir salata olduğu önem- li değil. Yine de çok istenirse eğer, hertıangi bir sa- latanın tarifi herhangi bir yemek kitabına ya da ga- zetelerimizin son zamanlardaki promosyon ekle- rinden birine bakarak kolayca öğrenilebilir. Buna karşılık, aşkın herkesçe kabul edilebilir bir tanımı- nı yapabilmek pek kolay görünmüyor. • • • Türk (ve Osmanlı) mutfağımızla ne kadar övün- sek de başka ülkelerin mutfaklarını tanıdıkça bu alanda da eksiklerimizi görüyor; sözgelimi, salata- nın bile bin bir çeşidi olduğunu öğreniyoruz... Ye- mek kültürü de hayatımızın en az başka alanlan ka- dar bir bilgi, görgü konusu... Bu saptama, hayatı- mızdaoncaönemli yertutan aşk için neden geçer- li olmasın? Öte yandan, nasıl kotarıldığını bilmedi- ğimiz bir yemekten zevk alışımız gibi ne olduğunu bilmeden de yaşayabiliyorsak eğer. aşkı tanımla- maya çalışmak çok mu gerekli? Bu noktada, yine Orhan Veii'nin birkaç dizesinden destek alabiliriz: "Düşünme, I Arzu et sade! I Bak böcekler de öy- le yapıyor." • • • Çağdaş Ispanyol düşünür Jose Ortega Y Gas- set "Sevgi Üstüne" adlı yapıtının (Yapı Kredi Ya- yınları, çeviren Y. Salman ) daha ilk sayfalannda "sevgi" ve "arzu" kavramlarını karşılaştırıyor. (Bu- rada tanımlanan "sevgi", "aşk"\ da içeren geniş- liktedir.) Albert Camus'nün Nietzsche'den son- ra belki de en büyük Avrupalı yazar" diye niteledi- ği OrtegaY Gasset'ye göre "...arzu, doyurulurdo- yurulmaz söner, doyumla birlikte sona erer. Oysa sevgi sonsuza dek doyumsuz kalır. Arzunun edil- gen bir özelliği vardır, bir şeyi arzu ettiğimde, as- Iında arzu ettiğim şey o nesnenin bana gelmesi- dir.. sevgi, arzunun tam tersidir, çünkü baştan so- na etkinliktir. Sevgide, nesnenin bana gelmesiye- rine ben nesneye giderim ve onun bir parçası olu- rum. Sevgi eyleminde iki kişi kendilerinin dışına çı- karlar. Belki de doğanın insana, kendilerinin dışı- na çıkıp başka bir nesneye yönelme olanağını ta- nıdığı en yüce etkinliktir sevgi. O bana doğru gel- mez, ben ona doğru çekilirim." • • • Az önceki soruyu şimdi tekrarlayabiliriz: Ne ol- duğunu bilmeden de yaşayabiliyorsak eğer, aşkı tanımlamaya çalışmamız çok mu gerekli? Evet. Çünkü böyle bir çaba, aşkın ne olduğundan çok ne olmadığını kavramamızı sağlayarak hayatımıa aydınlatabılir... Ortega Y Gasset'ye dönecek olur- sak: "Sevgililerini seçişleriyle erkekler de kadınlar da temel yaradılışlannı ortaya koyarlar. Yeğlediği- miz insan tipi, kendi yüreğimizin çizgilerini taşıyan kişidir... Sevgi fa özünde birseçmedir. tnsanın ki- şisel özünden -ruhsal derinliklerinden- doğduğu için, sevgiyi belirleyen, seçen ilkeler aynı zaman- da bireysel özelliğimizi oluşturan en öznel ve en gizemli yeğlemelerden oluşur... Sevmek, biryüz- deki çizgileri, bir yanağın rengini görüp neyecan- lanmaktan daha ciddi ve daha önemli bir şeydir; simgesel olarak, sesin ve el kol hareketlerinin ay- rıntılanyla temsil edilen belli bir insan üzerinde ve- rilen bir karardır." • • • Yukandaki satııiarda sözü edilen kavramlar gü- nümüz insanına yöneltilecek acıtıcı sorulara çıkış noktası olabilir. Günümüz insanı "yüreğinin çizgi- leriyle", "temel yaradılışıyla", "kişisel özüyle" mi, yoksa çoğu kez bunlarla ilgisi bulunmayan etken- lerle mi davranmaktadır? Daha da ileri giderek şu- nu sorabiliriz'. Günümüzün sürü insanı bu kavram- larla tanımlanmaya ne ölçüde yeteneklidir? • • • Aşkın herkesçe kabul edilebilir bir tanımını yapa- bilmek mümkün değil. Onu herkes kendince tanım- layacaktır ve herkesin aşk hakkındaki düşüncesi kendi hakkındaki düşüncesi kadar olacaktır... Aş- kın "yüce" biryanı olduğu da, "yabanıl" biryanı ol- duğu dasanıyorum ki aynı ölçülerdedoğrudur... O hem tarihsel, toplumsal, hem tarih dışı, bireysel ve doğaldır... Yanlış olan, onu bu yönlerinden sadece birine indirgemeye çalışmak ve daha da kötüsü o- nun içm uğraş vermeyi göze alamayıp (ilk gençlik dönemi sonrasında çoğumuzun yaptığı gibi) zihin- sel ya da bedensel bir kabullenişin rahatlığıyla uz- laşarak onunla sonsuzca vedalaşmaktır... Ücüncü isim gündemde DSP'nin çağnsma ANAP sıcak bakıyor ANKARA (Cumhuriyet Biirosu)- DSP Genel Baş- kanı Bülent Ecevitin RP dışındaki grubu bulunan ANAP. DYP. DSP ve CHP"nin liderler dışında bir isıtn başbakanlığında koalisyon kurabileceğıne ilişkin açıklamasına ANAP'tan da destek geldi. ANAP Genel Başkanı Me- sut Yılmaz. önko^ulsuz gö- rüşmeve hazır olduğunu bildirdi. Ecevifin "Refah'sız bir hükümcte hazınz. Bu par- tilerin genel başkanlan başbakan olmasın. ANAP veya DYP'den bir kişinin başbakanhğı olabilir. DSP böyle bir hükümete girebi- lir" açıklamasının ardın- dan, DSP Grup Başkanve- kili Hüsamettin Özkan da dün yazılı bir açıklama yaptı. Özkan, partısinin ye- nı bir lıükümet kurulması konusundaki kararlı tutu- mundan vazgeçmediğini belirterek. üçüncü isim başkanlığında hükümet kurulabileceği doğrultu- sundaki açıklamalan umut verici olarak değerlendir- di. Hüsamettin Özkan, "D- SP, çağnsının arkasından kararuhkla yürüme azmini korumaktadır. Çünkü, ül- kemizin karşı karşıya bu- lunduğu tehdit. RP dışın- daki başhcapartUerin kan- lacağı bir hükümetin ku- rulmasını zorunlu kılmak- tadır" dedi. Yılmaz da NTV'deki canlı yayında. önkoşulsuz görüşmeye hazır olduğunu bildirdi. Yılmaz. en az 1 yıl süreli ve reform niteliğin- de bazı düzenlemeleri de gerçekleştirecek uzlaşma hükümetine hazır oldukJa- nnı söyledi. CHP Genel Başkan Yar- dımcısı Erol Çevikçe, de- mokratik. laik ve sosyal hukuk devleti mücadelesi- ni sonuna kadar sürdüre- ceklerini belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle