Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
( 2 2 ŞUBAT1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Susurluk
'Çillerler,
Ağarve
JBucak
tutuklansın'
Lstanbul Haber Servisi-
l stanbul Barosu Susurluk
Izleme Komitesi'nden
avukat Osman Ergin.
ç-etelerin delilleri yok etmek
,için yeterli zaman ve olanağı
.bulduğunu belirtıi. Ergin,
Çilkrler ıle Mehmet Ağar ve
Sedat Bucak'ın
rutuklanmasını ıstedi. DGM
savcıları, yurtdışına kaçan
Özel Harekât Daıre Başkan
Vekili İbrahim Şahin'in
gıyabı tutuklu olduğunu ve
iki kez DGM'ye çağrıldığuu
anımsatarak başka bir
yorumda bulunmak
istemediklerini söylediler.
Uyuşturucu kaçakçısı Yaşar
Öz'ün serbest bırakılması
ola>ını soruşturan Şişli
Cumhuriyet Başsavcılığı
Mehmet Ağar için Ankara,
Necdet Menzır için de
lstanbul cumhunyet
başsavcıhklanna suç
duyurusunda bulundu.
Bakırköy Cumhuriyet
Savcılığı da, eski lstanbul
Emnıyet Müdür Yardımcisı
Mestan Şener'in de
aralannda bulunduğu üç
polis şefi hakkında, aynı
suçtan, 3 yıla kadar hapis
cezası istemiyle dava açtı.
Susurluk kazasıyla açığa
çıkan devlet bağlantılı
çeteler, aradan geçen 4 aylık
süreye karşm henüz yargı
önüne çıkanlamazken.
hakkında gıyabi tutuklama
karan bulunan Ibrahım
Şahin'in yurtdışına kaçtığı
yönündeki haberler, temiz
yönetim beklentisindeki
kamuoyunda kaygılara
neden oldu. tstanbul Barosu
bünyesinde oluşturulan
Susurluk lzleme Komitesi ve
Baro Yönetim Kurulu üyesi
avukat Osman Ergin,
yürütülen araştırma ve
soruşturmalarla gelinen
noktanın bir hiç olduğunu
vurgulayarak, görevlerinden
alınmayan ve tutuklanmayan
çete üyelerinın devlet
içındeki konumlan gereği
delülere rahatça
,ula$abildiklerini ve bu ""!.,_'
delilleri kaybetme olanağı
bulduklannı anlattı. Ergin,
olayın ortaya çıkmasından
çok sonra tutuklanan
polislenn de delıllen yok
etmek için yeterli zamanı
bulduklanna dikkat çekti.
Ergin. henüz tutuklanmayan
diğer sanıklann da tıpkı
tbrahim Şahin gibi
yurtdışma kaçacaklannı
ıfade ederek Tansu Çiller,
Özer Çiller, Mehmet Ağar
ve Sedat Bucak'ın
tutuklanmasını istedi.
Susurluk soruşturmasmı
yürüten DGM savcılan ise
İbrahim Şahin'in yurtdışına
kaçtığı konusunda
kendilerine bir bilginin
ulaşmadığını belirttiler.
Uyuşturucu kaçakçısı Yaşar
Öz'ün evinde ele geçirilen
silah ve belgelerin savcılık
yerine Ankara'ya
gönderilmesı ve Öz'ün
serbest bırakılmasıyla ilgıli
soruşturmayı yürüten Şişli
Cumhuriyet Başsavcılığı,
"görevi kötüyc kullanmak"
suçundan Mehmet Ağar
hakkında Ankara, Necdet
Menzir hakkında da tstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı'na
suç duyurusunda bulundu.
Başsavcılık, aynı suçtan
dolayı aynca. eski lstanbul
İEmniyet Müdür Yardımcısı
iMestan Şener, eski Mali
Şube Müdür Yardımcısı
Osman Yüdınm Özkaraca
ve Başkomıser Nahit
Y'ûrüten hakkında da asliye
ceza;
mahkemesınde 1 ile 3
yıl arasmda hapis cezası
istemiyle dava açtı.
• Sosyal Yardımlaşmayı
ve Dayanışma'yı Teşvik
Fonu,1997 yılında kredi
aimaya hak kazanan 200
bin öğrencinin kredilerini
1 marttan itibaren
iidemeye başhyor.
• Tansu Çiller'in gensoru
öncesi grupta çatlağı
büyütmemek için yaptığı
ikna turlan muhaliflerde
kabine değişikliği bekkntisi
yarattı. Çiller'in. muhalif
rutumlan basma yansıyan
milletvekillerine özel
görüşmelerde bakanlık sözü
verdiği kulislerde dile
getirildi.
• ANAP Grup
Başkanvekili Cumhur
Ersümer, RP ile DYP
arasında *'gizli bir
protokoT' olduğunun
anlaşıldığını belirterek
"Bu koalisyonun hangi
diyetle devam ettiğini
merak ediyoruz" dedi.
Partili kadınlar tepkilerini ortaya koyarken ANAP'lı Aksöz, 'Yılmaz maksadını aştı' dedi
ANAP'ta çağdaşbk kavgası
• ANAP'lı çağdaş
kadınlar tepkilerini
telefon ve fakslarla
dile getirdi.
ANAP'ın liberal
kanadmdan Adana
Milletvekili Uğur
Aksöz, "Sayın
Yılmaz, süre darlığı
nedeniyle
konuşmasını kısaca
toparlamak isterken
yanlışlıkla
maksadını aşan bir
ifade kullandı"
dedi.
DÜRDANE
KOCAOĞLU
ANKARA-AN AP'ta
Genel Başkan Mesut
Yılmaz ve parti
yöneticilerinin
muhafazakâr çıkışlan
üzerine çıkan iç tartışma
sürerken, partili kadınlar
da telefon ve fakslarla
tepkilerini ortaya
koydular. ANAP'ın
liberal kanadından
Adana Milletvekili Uğur
Aksöz, •*Sa>in Yılmaz,
süre darlığı nedeniyle
konuşmasını kısaca
toparlamak isterken
yanlışlıkla maksadını
aşan bir ifade kuUandı"
dedi.
Uğur Aksöz. Mesut
Yılmaz'ın, "Şeriata
karşı yürünmez, ancak
şeriata saygı duyulur"
sözlerini dile getırdıği grup
konuşmasından sonra, çok sayıda partili
kadının teşkilatı aradığını ve
rahatsızlıklannı dile getirdiklerini
söyledi. Aksöz, Mesut Yılmaz'ı tanıdığı
için devlet yönetimini dini esaslara göre
belirlemek isteyenlere destek vermesinin
söz konusu olamayacağını çok i>i
bildiğini, ancak bir kez de kendisiyle
görüşme ihtiyacı hissettiğini anlattı.
Yılmaz'la yaptığı görüşmenin son derece
olumlu geçtiğini kaydeden Aksöz, şöyle
dedi:
ÇİZMEDEN YUKARI
Mehmet Ağar, menüeketi Elaağ'da kurbanlar kesilerek karşılandı.
MUSA KART
"Sayın genel başkanımızın herkesin
anladığı gibi 'Şeriata ancak saygı
duyulur' kelimesini 'Şeriat düzenini
getirmek isteyen, Islami düzeni yönetime
aksettirmek isteyen kişilere saygı
duyulur' manasında almamak gerekir.
Çünkü ben Mesut Bey'i çok iyi
tanıyorum, fikrini biliyorum. Mesut Bey
son derece çağdaş, Atatürkçü bir insan.
Bana kalırsa. grupta konuşma süresi
kısıtlı olduğu için, çok uzun olan
konuşmasını çok kısaltarak yaptı.
Toparlarken de bence yanlış olarak,
maksadını aşan bir şckilde 'Şeriata karşı
yürünmez' diye bir ifade kullandı. Sayın
Yılmaz, 'Şeriata karşı değil, şenat
hükümlerini Türkiye'de yönetimde
uygulamak isteyen RP'lilere karşıyız
veya devlet işine din hükümlerini
getirmek isteyenlere karşıyız.
Süre kısa olunca...
Ama, eğer şeriat Islamsa, Kuran'sa veya
güzel ve aydınlık olan lslam dini ise buna
karşı olunur mu? Hem dine hem tslam
dininin samimi mensuplanna ancak
saygı duyulur' deseydi, bu
kadar tantana oimazdı.
Onun kafasından geçen
buydu. Ama, süre kısalınca,
oturumu kapatmak için,
karşı olunmaz, yürünmez,
deyipgeçti."
Uğur Aksöz, "Şeriata Karşı
Kadın Yürüyüşü"nün
yapılmasından önceki
günlerde ANAP'a oy veren
samimi birçok Müslümanın
telefon ve faks çekerek
kendilerine "Bize öğretilen
şeriat esittir İslam dini,
şeriat eşitür Kuran'dır.
Buna karşj siz nasıl
yürürsünüz, nasıl
muhafazakârsınız?''
dediklenni anlattı. Bunun
üzerine Yılmaz'ın da bu
konuya açıklık getirme
ihtiyacı duyduğunu
kaydeden Uğur Aksöz,
ancak süre kısalığından
Yılmaz'ın anlatmak
istediğini tam olarak
anlatamadığını söyledi.
'Yanlış bir ifade'
Uğur Aksöz, şöyle devam
etti:
"Tabii bu, bazüannın işine
geldL Bilhassa Mesut Bey'i
yıpratmak isteyenkr,
Susurluk'tan beri yıMıa
yüksebneye başlayınca,
bilhassa sivil demokratik
örgütlerle bağlan çok
güçlenüıce, Atatürkçü
kesimlerle ilişkileri çok
sıkılaşınca, 'Aman Mesut
Bey'i nasıl yıpratmz' diye
köşe başuıda bekleyenler,
şimdi bunu ftrsat bilip
yaygara yapıyorlar. Mesut Bey,
konuşmamızda bana açıkça şunu ifade
etti: 'Ben ne şeriat hükümlerine göre
yönetilen devlete karşı taraftar
olabilirim, ne ırkçılığa dayanan
milliyetçiliğe taraftar olabilirim.'
Bana kalırsa yanlış bir ifade kullandı
veya süre daıiığından böyle özetiedi.
Zaten önümüzdeki günlerde
Sayın Yılmaz, ne söylemek istediğini açık
ve net bir şekflde ortaya koyacaktır.
Kimsenin rahatsız olmasına gerek
voktur."
Başbakan, Cu^nhurbaşkanı Demirel ile 1.5 ay sonra yaklaşık olarak 2.5 saat görüştü
Erbakatı: Ulkede rejim sorunu yokANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel,
yaklaşık 1.5 aydan sonra Başb,akan
Necmettin Erbakan ile haftalık
görüşmesini yaptı. Erbakan, Türkiye'nin
kalkınmasının içte ve dışta bazı yapay
gündemlerle engellenmeye çalışıldığını
belirterek devletin tüm kademesinde tam
bir uyum içinde olduklannı söyledi
Erbakan, ülkede rejim
sorununun olmadığını, rejimin
anayasayla belirlendiğini
bildirdi.
Erbakan. dün Demirel ile
haftalık görüşmesini
gerçekleştirdi. Yaklaşık 2.5 saat
süren görüşme sonrasında bir
açıklama yapan Erbakan,
Demirel ile ekonomi
çalışmalan, iç ve dış sorunlan
görüştüklerini söyledi.
Hükümetin 7 aylık dönemi
boyunca halkın refahının
yükseltilmesi için çok başanlı
çalışmalar yapıldığını savunan
Erbakan, Türkiye'nin
kalkınmasının içte ve dışta
yapay gündemlerle
engellenmeye çalışıldığını
kaydettı. Erbakan, "Kimse bu
suni faaliyetlere katdmasm. Bu
suni faaliyetleri şaşaalı bir
şckilde etrafa salmasınlar. Suni
faaliyetler yanuşnr ve bunlar
boşa gjdecektir" dedi. Türkiye'de rejim
sorununun olmadığını anlatan Erbakan.
Türkiye'nin rejiminin anayasayla
belirlendiğini vurgulayarak "Mesele, bu
rejim içinde yenkkn büyük Türkiye'nin
kurulmasıdır. Halkunız bu gercekleri iyi
bilmektedir. Dış güçlerin etkinlikleri
sonuç vermeyecektir'* diye konuştu.
Gazetecilerin sorulannı da yanıtlayan
Erbakan, Fransız Le Monde gazetesinde
yayımlanan Müslüman Kardeşler
örgütüyle görüştüğüne ilışkın yazının
anımsatılması üzerine, "Hiçbir gazete
haberine inanmayın" dedi.
Erbakan, "Sürekli Aydınlık İçin 1 Dakika
Karanlik" eylemine katılan bir yurttaşın
yaşamını yitirmesinin görüşmede
gündeme gelip gelmediğinin sorulması
C H P G e n e l
B****™ D e n i z
Baykal, halkuı Tûrkiye'niıı geleceğini
parti liderlerininkev finebıraknıavip ülkcsiningeleceğinebizzatsa-
hip çıküğını belirtti. Çizgi roman sanatçısı Suat Yalaz da Karaoğlan çiz^ bandını kendisinin yarat-
bğuıı belirterek. "Ecevit benim Karaoğlanımı rezil etti. Bundan böyle Ecevit'in Karaoğjan diye anıl-
masını istemiyorum'' dedL Baykal, dün çok sayıda sanatçının partisine kaülımı nedeniyle İstanbul
The Marmara Oteli'nde düzenlenen toplantıda konuştu. Toplanüda Bay kal daha sonra. Av rupa
AJevi Bûükleri Federasyonu Onursal Başkaru Ali Rıza Gülçiçek ile bir grup sanatçı ve aydınm üye-
lik formlannı imzaladı ve CHP rozetlerini takü. (Fotoğraf: UĞUR GUNYÜZ)
üzerine, böyle bir aynntıyı
konuşmadıklannı söyledi. Erbakan.
"Sayın Cumhurbaşkam ve devletin bütün
kadamelerinde tam bir mutabakat vanhr.
Devletin her tarafi sağlamdır" diye
konuştu. Bir gazetecinın, "Demirel.
Geneİkurmay Başkanı ismail Hakkı
Karadayı'nın ordunun rahatsızhğuuı
ilişkin görüşlerini size iletti mi" sorusuna
Erbakan. "Hayır, böyle bir tefeir
vapmanın anlamı yok. Sayın
Cumhurbaşkam, Başbakan ve
Geneİkurmay Başkanı ile nıtin
olarak görüşüyor" demekle
yetındi. Geneİkurmay 2.
Başkanı Orgeneral Çevik Bir'in
ABD'de Sincan'dan tanklann
geçmesiyle ilgili olarak yaptığı
"Demokrasiye balans ayan
yapök" değerlendirmesinin
anımsatılması üzerine Erbakan,
"Gazetedeki haberlere
inanmavın" dedi. Erbakan, Iran
Büyükelçisi Muhammed Rıza
Bagheri'nin Türkiye'den aynlıp
aynlmadığının sorulması
üzerine. "Bilmem, kendisine
sorun" demekle yetinirken.
Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın
son günlerdeki tavırlan
nedeniyle kendisine bir uyan
yapılıp yapılmayacağının
sorulması üzerine de "Bunlarm
hepsi suni gündemdir" dedi.
IRMIKI AYDEN ENGİN e - mail: engin (a planetcom.tr
Neredeyse bir onur sorununa
dönüşmüştü. Yurttaşlık onuru-
muza indirilen onca darbeyi an-
ladıydık da şu İbrahim Şahin'in
elini kolunu sallayarak dolanma-.
sını kendimıze yediremiyorduk.
Çetelerden arınmış, hukukun
egemen olduğu bir ülke için ca-
nmı dişine takanlar için özel tim-
cilerin şefi Şahin, neredeyse bir
simgeye dönüşmüştü.
Her gece milyonlarca ev bir
ateşböceğine dönüşüyor, yanı-
yor, sönüyor, yanıyor, sönüyor,
ülke aydınlık bir geleceğe göz
kırpıyordu. Ama (brahim Şahin
de çevresinde adamlannın ördü-
ğü etten duvann zırhına bürünüp
başkent sokaklarında piyasa ya-
pıyordu. Sanığı iğnenin deliğine
girse yakalayabilmesiyle övünen
^akalamasa da övünen) polis
örgütü ise koskoca polis şefıne
saygıdan olsa gerek seyırcı kal-
mayı yeğlıyordu.
Adam, göz kırpan evlerimize
alenen posta koyuyordu. Kork-
madığını kanıtlarcasına ortalar-
daydı. Sonunda korktu. Kaçtı.
Ne kadar övünsek hakkımız-
dır. Evlerimizin yanıp sönen ışık-
lan ibrahim Şahin'i önce tedirgin
ibrahim Şahin Tamam. Şimdi...
etti, sonra korkuttu, sonunda da
kaçırttı.
"Sürekli Aydınlık için BirDaki-
ka Kafa/i/(/f"eyleminin bütün ka-
zanımlannı bir yana bırakın, salt
Ibrahim Şahin adlı özel tim şefi-
ni korkutup kaçırması bile gün-
ler ve günler boyu bir çocuk se-
vinciyle oynadığımız "çıt karan-
lık - çıt aydınlık" oyununa değdı.
Daha kestırmeden söyleyelim:
Önceki günden beri ülkemizde
namlulann gücünetapan, devle-
ti bir zorbalık ve hukuksuzluk ay-
gıtına dönüştüren etebaşılardan
biri yok. Geceleri kapımızın çalı-
nıp karanlık yüzlü ve elleri silah-
lı, telsızli birtakım adamlar, "Em-
niyete kadar geleceksinız" de-
dikten sonra bir bilinmezin ka-
ranlığında yitip gitme olasılığımız
"birelebaşı miktan" azakjı.
lyimser olun. Bu bir kazanım-
dır. Yeni kazanımlara ebelik ede-
cek bir kazanım.
Susurluk sonrasında İbrahim
Şahin(ler) tedirgin oldular. Ak-
şamları yorganı kafalanna çek-
tıklerinde "Ya..." diye başlayan
cümlelerte düşünmeye başladı-
lar. Başta yazılı medyanın na-
muslu yazar çizerleri, görsel
medyanın namuslu habercilen
Susurluk'u ülkenin kararmış ge-
leceğini ışıtacak bir fırsat olarak
kavradıklannda ibrahim Şa-
hin(ler)in tedirginliği ürküntüye
dönüştü. Büyük şeflerin sende-
lediğini gördüler. Orneğin büyük
şeflerden biri, "Bu, sıradan bir
trafik kazasıdır" demeye kalktı,
ortalık altüst oldu. Adamcağız
şaşaladı, bu kez de "Hüseyin
Kocadağ, Çatlı'y/ teslim olma-
ya götürûyordu" diye kıvırmak
istedi, büsbütün battı. Sonunda
istifa etmekten başka çıkar yol
bulamadı.
İbrahim Şahin(ler)in ürküntüsü
ufaktan ufaktan korkuya dönüş-
meye başladı. Ankara, lstanbul,
Diyarbakır gibi merkezlerde bilin-
meyen evlerde, otel lobilerinde,
lojmanlarda pazarlıklar başladı.
"Bakın, bizi harcamaya kalkar-
sanızsiz de yanarsınız" şantajla-
n, ortalığı yatışttrmak üzere veri-
lecek kurbanlann kım ve kaç ki-
şi olacaklanna ilişkin ince hesap-
lar, iğrenç pazarlıklar yoğunlaştı.
Özel timcı polis memurianndan
birkaçı aslanın ağzına atıldı. Bek-
lendi. Ortalık yatışır diye umul-
du.
•••
işte o sırada oyun bozuldu.
Evler göz kırpmaya başladı. Ön-
ce birkaç ev. Koca apartmanda
birkaç daire. Mahallede birkaç
ev... Sonra...
Ah, sonrasını biriikte yaşıyo-
ruz!..
Oyun fena bozuldu. Kapalı ka-
pılar ardındaki hesaplar, pazar-
lıklar, taktikler altüst oldu. "Topu
topu üç beş medya amelesi
bunlar. Parayla, olmadı silahla
hallederiz" deyip içlerini serinle-
tenler, esen beklenmedik rtizgâr-
dan üşümeye başladılar.
Güneydoğu'nun korkulu dü-
şü, her şeyin egemeni, ne ba-
kan, ne vali, ne kaymakam din-
leyen 'özel f/m'in güçlü, "Küçûk
dağlan da ben yarattım, bûvük-
lerini de" diye efelenen şefi İbra-
him Şahin önce oyalamaya, za-
man kazanmaya çalıştı. "Bazı
özel işlerimi halletmem lazım.
Bayramdan sonra teslim olu-
rum" filan dedi.
Bayram geçti. ibrahim Şa-
hin'den ses soluk çıkmadı. Nasıl
çıksın, adamcağız geceleri göz
kırpan evleri sayıyor, sayılannın
arttığını dehşetle fark ediyor, do-
luya koyuyor olmuyor, boşa ko-
yuyor dolmuyordu. Evlerin sayı-
sına ne özel timci yeterdi, ne
kamyon, ne Kalaşnikof mermi-
si...
Şahin'in korkusu büyüdü. Göz
kırpan evlerin sayısı arttıkça bü-
yüdü. Evlerin sayısı daha da art-
tıkça daha da büyüdü. Sonunda
korku, paniğe dönüştü ve...
Şahin tüydü. Bir korkak gibi,
veremeyeceği hesaplann yükü-
nün altında ezılmiş ve kendisine
yönettilen bütün suçlan üstlen-
miş olarak kaçtı.
Nasıl kaçtığını bizim karanlık
işler muhabiri Halil Nebiler bıti-
şik masada bilgisayanna yumul-
muş, ayrıntısıyla anlatıyor.
Kımin kaçırttığını yazmak da
Tırmık'a düştü. Siz bunlan
okuyadurun, biz sıradakilerle il-
gılenmeye gidiyoruz...
POLİTtKA GUNLUGÜ
HİKMET ÇETtNKAYA
Şişko Tekin'le Konuştum...
TBMM Susurluk Komisyonu'na bilgi veren astsu-
bay Hüseyin Oğuz'un, Uğur Mumcu katliamından
önce evinde C-4 tipi plastik patlayıcılan sakladığını
öne sürdüğü 'Şişko Tekin' ile dün görüştüm. Avuka-
tı Oğuz Tekin'in de bulunduğu görüşmede 'Şişko
Tekin' olarak anılan kişi Malatya'da halı ticareti ya-
pan 1966 doğumlu Tekin Coşkuner'di...
Tekin Ck)şkuner şöyle konuştu:
"Astsubay Hüseyin Oğuz'u Malatya 'da görev ya-
parken tanıdım. O sırada Kocaeli Cezaevi'nden Do-
ğan Erşahin kaçmıştı. O tarihte kurmay albay olan
Veli Küçük, Kocaeli Jandarma Alay Komutanı'ydı.
Doğan Erşahin Malatyalı olduğu için Hüseyin ast-
subay benden yardım istedi. Bana, 'Veli albayım pa-
şa olacak, ona yardım edelim' dedi."
Sordum:
"Astsubay Oğuz'la ilişkiniz bu kadar mıydı?"
Yanıt:
"Beni daha sonralan tehdit etmeye başladı. Ajan
olarak kullanmak istedi. Benim Uğur Mumcu ile il-
gili olarak ifadem bundan 3.5 yıl önce Malatya'da
alındı ve serbest bırakıldım. Benim Mumcu suikas-
tıylailişkimyok..."
Soru:
"Astsubay Oğuz neden sizi suçluyor, eski savcı
Uğur Tönük tarafından kurtarıldığını öne sürü-
yor?.."
Yanıt:
"Ben Uğur Tönük'ü Malatyaspor'a kayyum atan-
dığında tanıdım. Uğur Tönük'ü, astsubay Oğuz'a
tanıştıran benim. Ancak, Doğan Erşahin'in yakalan-
masında yardımcı olmam ve istihbarat toplamam is-
tenince Oğuz'la aramız açıldı."
Tekin Coşkuner, 1992 yılında bir olaydan tutukla-
nıp bir süre cezaevinde yatmış...
Acaba astsubay Hüseyin Oğuz, Uğur Mumcu su-
ikastını saptırmak mı istiyor? Astsubay Oğuz, Tekin
Coşkuner'in evinde C-4 tipi plastik patlayıcının
saklandığını öne sürüyor, ancak Mumcu'yasuikast
düzenleyenleri niçin açıklamıyor?
Emekli savcı UğurTönük ortaya çıkmalı ve konuş-
malıdır...
Tekin Coşkuner'in avukatı Oğuz Tekin ise şunlan
söyledi:
"Astsubay Hüseyin Oğuz, Uğur Mumcu suikastı-
nı saptırmak istiyor. Astsubay hakkında Ankara
Cumhuriyet Savcıhğı'na suç duyurusunda buluna-
cağız..."
•••
'Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık' eylemi,
tüm yurtta dalga dalga yayılırken kimi çevreler, bu
demokratik tepkiyi 'Eylemin tadı kaçtı' diyerekdur-
durmaya çalışıyor...
Hemen belirtelim: Eylemin tadı filan kaçmadı,
REFAHYOL'un uykusu kaçtı...
Halkın demokratik tepkisini provoke etmeye 'zi-
bidiler çetes/'nin gücü yetmeyecek. Bir ayağı şeri-
atçılarda, öteki ayağı ABD'de olan 'kadın giysileri
giymeye meraklı' televizyoncunun gücü de bu de-
mokratik tepkiyi durduramayacak; kadın eli sıkma-
yan tarikat şeyhleri ve şıhlarının siyasal gücü de
bu eylemin önüne geçemeyecek...
REFAHYOL 'gugukçulan'nm telaşı, 'SürekliAydın-
lık İçin Bir Dakika Karanlık' eyleminden kaynaklanı-
yor.
Demokrasi düşmanlan Atatürkçü, demokrat,
yurtsever kesimın örgütlenmesınden korkup kaça-
cak delik anyoriar. Adlannı yazmaya gerek görme-
diğim zibidiler de 15-20 kişilik bir grubun kendini bil-
mez davranışlannı "Eylem amacından saptı" gibi
görüşle sergilemeye çalışıyorlar...
Takkeli ve takkesiz liboşlar, tüm avantacılar, şe-
riatçılar, faşistler, halkımızın demokratik örgütlen-
mesinden neden korkuyorlar?
Çünkü sistem çöküyor, de vlet erkini 42 yıl elinde
tutan faşist, gerici sağ partilerin devlet içinde nasıl
örgütlendikleri, Türkiye'de solu yok etmek için ne-
ler yaptıklan ortaya çıktığı için...
Kan gölünde beslenen yarasalar aydınlık bir ge-
lecekten tedirgin. Türkiye'yi ortaçağın karanlığına
götürmek isteyen şeriatçılann gerçek yüzleri görül-
düğü için tarikat şeyhleri ve şıhlan pehşan...
•••
Özel Harekât Dairesi eski başkan yardımcısı İb-
rahim Şahin nerede?
Kuş olup uçtu...
Kim kaçırdı Şahin'i, niçin kaçtı?
Başkent kulislerinde bu kaçış öyküsü şöyle değer-
lendiriliyordu dün sabah:
"Şahin konuşursa çok kişinin başını yakacaktı.
Şahin bir hafta önce şöyle demiş: 'Beni yakartarsa
ben de onlan yakanm'..."
Büyük olasılıkla Romanya ya da Bulgaristan'da İb-
rahim Şahin. Orada Bahçelievler katliamı sanığı Ha-
luk Kırcı ile buluştuğu söyleniyor. Ancak Kırcı, 15
gün önce Kırgızistan'daydı. Azerbaycan-Kırgızistan
arasında mekik dokuyan Kırcı'nın DGM'den kaçan
özel tim polisi Ayhan Akça'yla buluştuğu öne sürü-
lüyordu...
İbrahim Şahin elini kolunu sallaya sallaya Istan-
bul'da Mehmet Ağar'ın kızının cenaze törenine ka-
tıldı. O gün yanında korumalan bile vardı. Şahin, da-
ha sonra, hakkında gryabi tutuklama karan çıkanl-
masına karşm Ankara'da görüldü. Ancak polis onu
yakalamadı.
Böyle bir olay demokratik ülkede yaşansa ne olur?
Içişleri Bakanı anında istifa etmek zorunda kalır...
Ama Meral Akşener Hanım hâlâ koltuğunda oty-
ruyor...
Tüm bu olup brtenler karşısında kafalar allak bul-
lakoluyor. Astsubay Hüseyin Oğuz'un iddialan, 'Şiş-
ko Tekin', yani Tekin Coşkuner'in söytedikleri karşı-
sında insan şaşkına dönüyor...
Astsubay Oğuz, Uğur Mumcu suikastını bir baş-
ka yöne mi çekmek istiyor?..
Internet http: // www.planet.com.tr/Xn
E mail: Hikmet .Cetinkaya (5. Planet.com. TR
Zarakolu ve Kürkçü
duruşması ertelendi
lstanbul Haber Servisi-
Belge Yayınlan'nca ya-
yımlanan "Savaş ve in-
san: Türkiye'ye Silah
Transferleri ve İnsan
Haklan İhlalleri" kitabı
nedeniyle yayıncı Ayşe-
nur Zarakolu ve gazete-
ci-yazar Ertuğrul Kürk-
çü hakkında TCK'nin
159/1 maddesi uyannca 1
yıldan 6 yıla kadar hapis
cezası istemiyle açılan da-
vaya dün devam edildi.
Zarakolu ve ICürkçû'nün
katıldığı lstanbul 2. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde ya-
pılan duruşmayı,ÖDP li-
deri Ufiık Uras ile Sınır
Tanımayan Avukatlar ör-
gütü yöneticileri de izledi.
Mahkeme heyetinde deği-
şiklik olması ve yeni üye-
nin kitabı henüz okuya-
maması nedeniyle duruş-
ma ertelendi. Kürkçü, ay-
nı mahkemede Demokra-
si gazetesinde yayımla-
nan "Şimdi Ne Ola-
cak?" başlıklı yazısı ne-
deniyle açılan davadan
gazetenin yazıişleri mü-
dürü Ali Zeren ile biriik-
te beraat etti.