05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 ŞUBAT 1997 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Taksim Camisi Üzerine Prof. Dr. YILDIZ SEY İTÜ Mimarhk Fakültesi öğretim üyesi Y aklaşık bir aydır yazar- lar, politikacılar, Refah Part\sı'nin Taksim Ge- zisı alanı olarak tanımla- nan alandaki camı yap- ıırma karannı tartışıyor. Her konunun toplum önünde tüm yön- lenyle tartışılması kuşkusuz hepimizin isteği Ancak tamşmalann bilerek ya da bilmeyerek yanlışlar üzennde temellen- dinlmeM. konuyu rayından çıkararak başka alanlaratasıyor. Buyanlışlarneler- dir1 Yanlış 1: Tartışılması gereken konu Taksimecamı yaptınlmaması yadayap- tınlması değıl. SİT alanı olarak ılan edil- rniş bırbölgede "yeşilalan" olarak belir- tilmış bulunan yerde ınşaat yapıhp yapı- lamayacağıdır. Cami yapılması gereğinı sav unanlar bilerek sorunu ilk biçimde or- taya koşmakta ve halkımızın dinsel ko- nulann konuşulmasındaki çekingenliğın- den yararlanarak karşılanndakılennı bır köşeye sıkı:>tırmaya çalışmaktadırlar. Çünkü *Havır,cami yaptınlmamalıdır" dıye yanıt vermek, bır anlayışa göre zor- dur Ancak ~TaksimGezisi''ne cami yap- manın hukuk. kentbilım ve mimarlık il- keleri açısından yanlış olduğu bır ger- çektir ve ne yazık ki konunun uzmanla- nna görüşlerini açıklamak için çok az fir- sat verilmektedir. Bir sayın yazanmız ise konuyu bura- da bir "Atatürk camisi'' yaptırmakla çö- zebileceğini sanarak yanlış tartışmayi taçlandırmıştır. Yanlış 2: "Taksim Gezisiv 'nin plan ko- şullannı hukuksal yollardan değiştirebil- meye yol açmak için ikinci bir yanlişlık ıçine düşülmektedir. Tünerden Şişli'ye kadar olan güzergâh ûzerinde mevcut ca- milerin gereksinimi karşılamadığı belir- tilmekte ve cami yapımının "halkın iste- ği" olduğu vurgulanmaktadır. Burada ge- reksinim, gereksinimin saptanması kav- ramlan saptınlmaktadır. Fiziksel planla- mada ıhtiyaçlardan hareket edilmesine karşı çıkmak olanaksızdır. Ancak toplu- mun çeşitli ihtiyaçlanndan salt bir tane- sini çekip cıkarmak ve diğerlerini yok saymak hakkı kimseye verilmemiştir. Kentlilenn ibadet ihtiyaçlan kadar. yeşil alan ihtiyaçlan da olduğu açıktır. Hele Beyoğlu gibi yeşıl alanın çok az olduğu bir bölgede bu konuda çok duyarlı olun- ması gerekmektedir. Gereksinimlenn (ihtiyaçlann) saptan- ması, bilımsel yöntemlerle gerçekleştiri- lebılecek bir süreçtir. Bir camiye gerek- sınim olup olmadığı kimlere, hangi so- rularla kim tarafından sorulmuştur? Tak- sim. tstanbul'un önemlı bir noktasıdır. Buraya ilişkin ıstelder salt Beyoğlu'nda yaşayanlarla, hatta belirli bir partiye ov verenlere danışılarak saptanamaz. Tak- sim meydanına tüm lstanbullular eşıt uzaklıktadırlar. Yanlış 3: Taksim Gezisi üstünde bir ca- mi yapıldığında meydanın görünümünün nasıl olacağını göstermek için televizyon kanallannın çoğu fotomontaja başvur- maktadır. Ancak ortaya çıkan görüntü tam bir karikatürdfir. Klasik bir cami modeli ölçek kaygusu duyulmadan ade- ta bir cüce gibi gezı görüntüsüne monte edılmektedir. Bu görüntüden kimin neyi algılayabileceğı bellı değildir. Medyanın sadece sözel olarak değil. grafik olarak da doğru bilgi iletmeye dıkkat etmesi ge- rekir. Yanhş 4: SİT bölgesindeki yeşil alan- da bina yapılabilmesi için aynı yerde bir zamanlartanhı bir yapı olduğunun kanıt- lanması gerektiği kendılerine öğretılmış olan politikacılar ve yandaşlan. Taksim Kışlası içındeki "Kışja Camisi"nin var- lığını yeni camı yapımı için yeterli kanıt olarak göstermektedirler. Doğrulan ken- di ısteklenne uygun olarak çarpıtmaya ve halkı aldatmaya kimsenin hakkı yok- tur. Taksim Gezisi'ne 1944'ten önceki görünümü verilmek isteniyorsa sadece Kışla Camısı'nin değil, tüm kışlanın ay- nen yapımı zorunluluğu vardır. Yoksa o noktada bir cami bulunmuş olması, yeni ve bambaşka bir cami yapılmasına izin vermemektedir. Yanlış 5: Belediye yetkilileri. çeşitli açıklamalan sırasında projenin cami ile birlikte tüm Taksim meydanının yenıden düzenJemesinı de içerdiğini belirtmışler- dir. Yine bır yetkıli. meydanın trafiğe ka- patılacağını söy lemıştir. Istanbul için bü- yük önem taşıyan bir meydandakı park- ta yeni bir bina yapımından önce meydan düzenlemesinin her yönüyle yeniden ele alınması doğru bir karardır. Nitekim nnet- ronun yapımı ile birlikte Taksim meyda- nında işlev (fonksiyon) ve kimlik açısın- dan ne gibi değışiklikler olabileceği ko- nusunda önceki dönemde başlatılmış ça- lışmalar vardır. Meydanın trafikten ann- dınlması için geçişlerin bir kısmının yeraltına alınması gerekmektedir. Ancak bu durumda mevcut kent dokusunu bo- zarak alt ya da üst geçışler söz konusu olacaksa durumun dikkatle ıncelenmesi gerekmektedir. Bir meydan planlaması- nın trafik sorununun çözülmesi anlamı- na gelmeyeceği doğaldır. Yanuş, 6: Bir kentin en önemli alanla- nndan binnde köklü değişiklikler yapıl- ması söz konusu olduğunda karan vere- cek olan başbakan değildir. Böylebir ka- rar uzmanlann çalışmalan doğrultusun- da. yerel yönetimlerin ilgiii kurullan ile Doğal ve Kültürel Varlıklan Koruma Ku- ralu tarafından geliştirilir. Henüz proje- lendirme çalışmalan bıtmeden, hukukun gösterdiği prosedür tamamlanmadan, te- mel atma gününün tarihini ilan etmek, Taksim camisi girişiminin siyasal bir gösteri olduğunun en açık belirtisidir. Sonuç: Taksim'de gezi alanına cami yaptınlması "cami yapdmasını isteyen- lerie istemeyenler" arasındaki bir tartış- ma konusu değildir. Projeye karşı çıkıl- ması, tümüyle hukuksal ve bilimsel ge- rekçelere dayanmaktadır. Cami isteyen- leri Müslüman. istemeyenleri laik olarak adlandıranlar, halkı yanıltmak, en kötü- sü bölmek isteyenlerdir. Bir kentte gere- ken yerde. gereken büyüklükte camınin yapılması çok doğaldır. Ancak bu yerin neresi olacağına karar verirken hukukun. kentbilimin, mimarlığın doğrulannın dı- şına çıkılamaz. Politikacılar istençlerini (iradelerini) uzman ve bilim adamlannın gösterdikle- ri doğrultuda kullanmak zorundadırlar. tstanbul. kimilerinin siyasal emellenni gerçeldeştirebilmeleri için bir oyuncak değildir. Politikacılann Istanbul halkının dinsel duygulannı araç olarak kullan- maktan vazgeçmelerini istemek vatan- daş olarak hepimizin hakkıdır. ARADABIR HALİT ÇELENK Hukukçu Şevket Kazan'dan Adalet Kolluğu Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın adlı kolluk ya- sa tasarısı adıyla bir yasa tasarısı hazırladığı, 160 bin kişılik emniyet örgütü dışında cumhurıyet sav- cılarının emir ve gözetiminde 10 bın kişilık bır adli kolluk örgütünün kurulacağı gazete haberleri ara- sındayeraldı. Adalet kolluğu (adlı zabıta) ülkemizde öteden beri ceza adaletinin gerçekleşmesini amaçlayan ceza hukuku öğretim üyelerinin, Türkiye Barolar Bırliği'nin ve çağcıl bir hukuk anlayışını savunan hu- kukçulann ûzerinde önemle durduklan bir konudur. Böyle bir kolluk kurulmak istenmesinin amacı; ül- kemizde öteden beri uygulanagelen işkencenin önlenmesi, hazırtık soruşturması aşamasında zan- lının her türiü baskıdan uzak, serbest iradeyle an- latımda bulunması ve dava açıldığı hallerde yargı organlarının doğru ve haklı bir karara varabilmesi ve giderek adaletin gerçekleşmesidir. Bu amaca ulaşabilmek için emniyet örgütünün dışında (ya da ondan bağımsız) cumhuriyet savcı- lannın emir ve gözetiminde bir kolluk oluşturulacak, zanlı kişiler bu kolluk tarafından savcılıklarca veri- lecek emirier çerçevesinde izlenecek, yakalana- cak, ev ve işyerlerinde arama yapılacak, kimlıkleri saptanacak ve hazırianan dosya toplanan kanıtlar- la birlikte cumhuriyet savcılanna teslim edilecek- tir. Zanlının anlatımı, cumhuriyet savcısı tarafından alınacak ve saptanacaktır. Böylece zanlıya işken- ce yapılması, baskı altında gerçeklere aykırı anla- tım düzenlenmesi önlenecek ve vatandaş güven- ce altına alınacaktır. Kurulacak bu kollukta görev yapacak emniyet personelinin atama, yer değış- tirme ve özlük haklarmm, bağımsız görev yapma- larını sağlayacak bir statü çerçevesinde düzenlen- mesi sağlanacaktır. Daha önceki koalisyon döneminde Adalet Baka- nı Seyfi Oktay tarafından yine adli kolluk yasa ta- sansı başlığı altında bir adalet kolluğu yasa tasa- nsı hazırlanmış, ancak sayın bakanın tüm çabala- nna karşın, bizim de kimi yönlerinı eleştirdiğimiz bu tasan komisyonları aşarakTBMM'ye ulaşamamış- tır. O günlerde emniyet örgütü bu tasarıya karşı çık- mış.istanbul'da Sepetçiler Kasn'nda bu konuda düzenlenen ve Prof. Dr. Köksal Bayraktar tara- fından yönetılen bır panelde dönemin Istanbul Em- niyet Müdürü Necdet Menzir tasarının "otoriteyi dağıtmakta, yetkiyı bölmekte" olduğunu söylemiş ve sorumluluğun Içişleri Bakanlığı'ndan alınarak Adalet Bakanlığı'na verilmesinin yanlış olduğunu savunmuştur. Paneldensonrabusütunlardayazdığımızbirya- zıyla sözü edilen görüşün; yürütme ve yargı erkle- rinin yalnış anlaşılmasından, konuya sadece yürüt- me, yönetim ve otorite açısından bakılmasından ve çağdışı kalmış kutsal bir devlet anlayışından kay- naklandığını açıklamıştık. Oysa gerçek, bu itirazın tam tersıydi. Sorgu yapma yargı organının görevi iken yargının bu görevini, yürütme organının bir memuruna vermesinin, anayasanın yasama, yü- rütme ve yargı olarak düzenlediği güçlerin aynlığı ilkesine aykınlığı açıktı. Uygulamada işkence ve in- san haklarının ihlali biçiminde ortaya çıkan sonuç- lar da düşüncemizi doğruluyordu ve bugün de doğrulamaktadır. Ozet olarak söylemekgerekirsediyebilirizki, her tür partizan tutumlardan uzak, nesnel bir yakla- şımla ve sadece ceza adaletini sağlamak amacıy- la düzenlenecek bir adalet kolluğu yasası, işken- ce olgusunu büyük oranda önleyecek, adalete uy- gun karar vermede yargı organlarına yardımcı ola- caktır. Ancak burada, içinde bulunduğumuz siyasal or- tamı göz önüne alarak bır kuşkumuzu açıklamayı görev sayıyoruz: REFAHYOL'un, uzun olmayan iktidarı dönemin- de görülmemış aşırı partizanca uygulamalann içi- ne girdiği, yansız hareket etmediği, her kurumu şe- riatçı bir anlayışla ele aldiğı ve o doğrultuda kullan- dığı, bu tutumunu komşu şeriatçı ülkelerin çağdı- şı ceza hukuku sistemlerine eğilim göstermeye ka- dar götürdüğü, tüm çalışmalarında şeriat kuralla- rını ölçü olarak göz önünde tuttuğu görülmüştür. Bu açık durum karşısında REFAHYOL'un. demok- ratik ve çağdaş bir kurum olan adalet kolluğu ya- sa tasarısını yansız, amacına ve hukuk devleti ilke- lerıne uygun olarak düzenleyeceği konusunda şim- diden kaygı duyduğumuzu açıklamak istiyoruz. Bu konuda duyarlı, titiz ve uyanık olmak tüm hukukçuların ve hukuk kuruluşlannın görevi olma- lıdır. TARTIŞMA Kuran Anayasa Olursa... B ir büyük bilgin şöyle diyor: "Dinin karşısına hiçbir şey koyamazsuuz!" (Engels) Bir başka büyük bilgin. ki bu bır îslam bilgini de şöyle dıyor. "Yalaıuna yetjşemezsiniz!'' (Ibni Sina) lbni Sina'nın sözü dınci için... Din, inanca dayanır! Her türlü inancın temelinde insanm hayata karşı aldığı tutum, yaşayan. hareket eden, acı çeken, umut eden. hayal eden, kazanan, kaybeden canlı varlık olarak hayattan çıkarabildiği anlam yatar... Bir insanm gençliğini geri getirmek ya da yaşanmış olandan farkh bir biçime sokmak nasıl mümkün değilse, dinsel kanısını değiştirmek de öyle mümkün değildir. Ama dıncılık yalan demektir. Allah adına yalan... Peygamber adına yalan... Kitap adına yalan... Dincinin karşısına çıkanlması gereken gerçektir!... En başta da din geTçeği! Ne diyor dınci: "Kuran'ı anayasa yapacağun!" Nasıl yapacak bunu? Allah'ı cumhurbaşkanı. peygamberi başbakan mı yapacak? Hayır... Vehayır... Allah'ın peygamberin yerine kendisıni koyacak... Evet... Hem Allah'ın hem peygamberin yerini alacak... Ikisinin birden vekili olacak... Çünkü Kuran'ı anayasa yapmanın başka anlamı olabilir mi? Kuran Arapça... 1400 yıl önceki Arapça ve şiir... Kuran'ın tefsiri yapılacak. meali çıkanlacak... Yoksa anlamak mümkün değil! Mealin Türkçesının Kuran yerine geçeceğini kabul eden hiçbir ehli sünnet bilgini ve Müslümanı yok. Mısır'daki Ebu Zeyd olayı, Arapça mealin de kabul görmediğinı gösterdi. Yani ehlı sünnetın bilgini ve Müslümanı mealin Türkçesini de Arapçasının Allah'ın hükmü derecesınde görmûyor; ancak öğretici anlamda yararlı buluyor: Maksadı aşan, yanJış, hatta yalan tefsirleri hem bu yüzden hem meal Kuran'ın yerini tutmadığından günah saymıyor! Alevilikte ise Allah'ın kudreti ve kelamı karşısında insanoğlunun her dili, kalemi. kâğıdı, mürekkebi. harfi ve yazısı, sözü aciz tnsanm Allah kelamına ifade edecek kalemi, kâğıdı, mürekkebi ve sözü yok. Gökten inen anlam ve ışık... Bundan çıkarabileceğimiz tek şey de "yaratandan dolayı yaratılmışa sevgi!'' Yaratılmış sonsuz ve sınırsız... Gerçekte egemeni olmak msan için olanak dışı. şeklen egemeni görünmek meraklısına mahsus... Allah'ın takdiri ve emn değil! Dünya mülkünün meraklısı. Allah'ın ipine sanlmak zorunda... Ama bu ip Allah'ın iyiliğe. doğruluğa, sevgiye insanı götüren ipi olmaktan çok Allah'ın İanetlediği meleğinin yoluna çeken ipi... Kuran anayasa olursa. iktidar koltuğuna oturan Allah'ın vekili konumuna eelecek ve kendini bütün yaratılmışlardan (Allah'ın peygamberleri dahıl) üstün görecektir. Şeytanın da bundan başka kusuru yoktu. Hatta şeytan kendini insandan üstün görmekle yetinmişti, Allah'ın vekili olmaya kalkmamıştı. Dincinin getireceğı düzeni "semavi", demokrasiyi de "beşeri" kabul eden yazarlara. şunu da hatırlatalım: Allah' ın ve peygamberin bu semavilikten hiç haberleri yok. Gökten inen ışıkta. Allah'ın yarattığı uçsuz bucaksız ve sonsuz evren gösterildi, dünya mülkünün tacıyla, fâhtıyla, iktidan, parası, altınıyla bu dünyada kalacağı söylendi ve "Karşımıza kul hakkıyia geüneyin!" dendi. RızaHalil Bahkesir ll Tanm Müdürlüğü'nden aldığım 10036 G 0321 no.lu ruhsatımı kaybettim. Hükümsüzdür. SEMIH YÜKSEL TRT Ekranlarının ktpır kıpır programı kAhl m B U Ğ Ü N SAAT: 21.00 ile buluşun, geçmişin büyülü *adı ile tanışın... PENCERE ErbakanBüyükOynuyorErtuğrul Özkök dün Hürriyet'tekı köşesınde ya- zısına şöyle başlıyordu: "Son ıki ay içinde yaşadığımız olaylar, aydınla- rın bir kesimince savunulan fikrin iflas ettiğini is- patlıyor: 'Refah'ı merkeze çekip sisteme dahil et- mek gerekir.' Bazıları bunu Refah'ı evcilleştirmek' olarak for- müle ediyordu." Özkök'ün saptaması yerındedir. • Erbakan sürekli biçimde "sistem"e karşı oldu- ğunu söylerken kimileri de Refah'ın Batı'daki Hıris- tiyan demokrat partiler gibi ehlileşeceğini umut edı- yorlardı. Oysa bizde "merkez sağ" diye anılan partiler bi- le Batı ölçülerıne göre tartıldığı zaman ne görülür?.. Bunlar(DP-AP-ANAP-DYP) demokrat bıle değiller, fikir özgürlüğünü hıçbıri içıne sindirememiş, üste- lik din sömürüsü yapmakta bırbırlerıyle yanşırlar, merkez sağın bu yollara döşedikleri taşların üstü- ne basa basa Refah ıktıdara geçti. Peki. iktıdarda ne yapacak Refah?.. • Ekonomıde yapacağı bir şey yok!.. Iki kutuplu dünyada kapitalist ve sosyalist eko- nomilerden söz açılabilirdi. Bugün dünya "tekpa- zar"a dönüştü. Iran ya da Suudi Arabistan piyasa koşullarına bağhdır. Şeriat düzeni olsa da olmasa da bir şey değişmez. Refah'ın "adil düzeni" kapi- talizmin arabesk türünden bir başka şey değil... Ne var ki YDD (Yeni Dünya Düzeni) adt verilen sü- reçte insanlık yeni çelışkilerin yörüngesine oturdu. Nasıl adlandmlıyor bu çelişkiler?.. Kimi Batılı yazar, bir "uygahık çatışması "ndan söz açıyor. Islamda kökdendincılik tehlikesıni YDD'nin pompaladığı ile- ri sürülüyor. Kimisi "Zengin Kuzey-Yoksul Güney" aynmmda çelişkiyi arıyor. Refah, muhalefetteyken kendisi dışındaki parti- lerin "Batı taklıtçısi" olduğunu söylemekten bık- mamıştı. Iktıdara geçtikten sonra da Erbakan'ın ilk yaptı- ğı iş, Islam dünyasında bır "cevelan "a çıkarak Müs- lüman ülkeler arasında D-8'i kurmak oldu. Bir Lib- ya ya da Iran muhabbeti kı demeyın gıtsın!.. Tah- ran'ın PKK terörünü besleyip desteklediği ortaya çıksa da Necmettin Hoca bana mısın demıyor. Neden?.. Çünkü Refah'ın varoluşu, şeriatçı Müslümanlık dünyasıyla bütünleştığinde güvenceye alınabilir. • Cumhuriyet'in dünkü başyazısında yer alan şu satırların altını "Domino Kuramı"na gönderme ya- parak çiziyorum: "... Türkiye 'de geçerli laik cumhuriyet modelinin yıkılması, Batı dünyasında nasıl karşılanacaktır?.. Türkiye stratejik konumda olan bir ülkedir; 'laik cumhuriyet' modelinin Anadolu'dayıkılması, Kaf- kasya ve Orta Asya 'daki bütün Türk devletlerini et- kileyecektir. Orta Asya ve Kafkasya'da Iran'ın etkisi yoğun- laşarak patlayacak; belki bütün dünyada taşlann oynamasına yol açacak bir ortam oluşacaktır. Dış dünyanın belirli merkezlerinde bu olasılıklann göz önünde tutulmadığını sanmak saflık olur. Batı ile jifişkilerini sürdüren ılımlı bir Islam cumhuriyetinin Türkiye'de kurulması ne ABD'yi tedirgin eder ne de Avrupa'nın güçlü devletlerini... Ancak çoğu Is- lam ülkesinde ılımlı başlayan eylemlerin gün geç- tikçe hızlanarak bır eğik düzeyde köktenciliğe kay- masını, geçmiş yıllarda Batı izlemıştir." • Erbakan büyük oynuyor!.. llginç kişiliği büyük oynamasına yol açıyor; Hoca'nın konuşmaları ruhsal çaprazını yansıtıyor; kendisini dev aynasında gördüğü besbelli... Oynadığı oyunu kazanırsa, insanlık tarihine yön verecek, dünyanın dengelerini değiştirecek... Hoca bunun bilincinde mi?.. iör Müzik Yapıra SEUDA BAGCAN sunar INTURKUSU İMAHSMAJIŞI İEYIEMGİKÜ ÎBtSGÖN P ' T f e M A R Ş Ş D Î V 71SKAĞINDA HEIEÜLAŞ'* DÖÖEİTOZEMSIER !^<fosnı&şa«i(kblm - - " - - iYÛRÎYAĞlZATLM i MAHÎRTnTllKÜSL BILEÇIK ASLFYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1996 90 Davacı Zekı Kaplan tarafından hasımsız olarak açılan gaıplik davasımn yapılan yargılamasında; Davacı mahkememıze verdığı dılekçesı ile oğlu Mehmet Kaplan'ın 1986 yılının 9. ayından beri kayıp olduğunu. bu nedenle gaıplığıne karar venlmesını talep ermış olmakla: Bılecik ili, Yenıpazar ılcesi. Selim köyü nüfusunda kayıtlı Zekı \e Hatıce oğlu. 1967 doğumlu Mehmet Kaplan'ı gören. bılen. tanıyan var ise mahke- memızın 1996,90 esas sayılı dosyasına başvuruyla duruşma günü olan 20.3.1997 gününe kadar bildirmelen ılan olunur Basın:6417 BILEÇIK ASLIYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 19% 57 Davacı Bılecik Belediye Ba^kanlığı vekili tarafından davalı Çağlar Bıyık vs aleyhine açılan tazminat davasımn yapılan yargılamasında; Davalılardan Tuncer Melemen'in adresı meçhul olduğundan ılanen teblıgat yapılmasına karar verilmış olmakla, davalı Tuncer Melemen'ın mahkemem- ızın 1996 5 7 esas sayılı dosyas.ıyla duruşma günü olan 25 02 1997 günü >-aat 10 35"te yapılacak olan duruşmada hazır bulunması veya kendisıni bır vekılle temsıl ettirme- sı hususu, davalı Tuncer Melemen'e dava dilekçesi ve duruşma günü ılanen tebliğ olunur. Basın: 6418
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle