Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 ŞUBAT 1997 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Taksim Camisi Üzerine
Prof. Dr. YILDIZ SEY İTÜ Mimarhk Fakültesi öğretim üyesi
Y
aklaşık bir aydır yazar-
lar, politikacılar, Refah
Part\sı'nin Taksim Ge-
zisı alanı olarak tanımla-
nan alandaki camı yap-
ıırma karannı tartışıyor.
Her konunun toplum önünde tüm yön-
lenyle tartışılması kuşkusuz hepimizin
isteği Ancak tamşmalann bilerek ya da
bilmeyerek yanlışlar üzennde temellen-
dinlmeM. konuyu rayından çıkararak
başka alanlaratasıyor. Buyanlışlarneler-
dir1
Yanlış 1: Tartışılması gereken konu
Taksimecamı yaptınlmaması yadayap-
tınlması değıl. SİT alanı olarak ılan edil-
rniş bırbölgede "yeşilalan" olarak belir-
tilmış bulunan yerde ınşaat yapıhp yapı-
lamayacağıdır. Cami yapılması gereğinı
sav unanlar bilerek sorunu ilk biçimde or-
taya koşmakta ve halkımızın dinsel ko-
nulann konuşulmasındaki çekingenliğın-
den yararlanarak karşılanndakılennı bır
köşeye sıkı:>tırmaya çalışmaktadırlar.
Çünkü *Havır,cami yaptınlmamalıdır"
dıye yanıt vermek, bır anlayışa göre zor-
dur Ancak ~TaksimGezisi''ne cami yap-
manın hukuk. kentbilım ve mimarlık il-
keleri açısından yanlış olduğu bır ger-
çektir ve ne yazık ki konunun uzmanla-
nna görüşlerini açıklamak için çok az fir-
sat verilmektedir.
Bir sayın yazanmız ise konuyu bura-
da bir "Atatürk camisi'' yaptırmakla çö-
zebileceğini sanarak yanlış tartışmayi
taçlandırmıştır.
Yanlış 2: "Taksim Gezisiv
'nin plan ko-
şullannı hukuksal yollardan değiştirebil-
meye yol açmak için ikinci bir yanlişlık
ıçine düşülmektedir. Tünerden Şişli'ye
kadar olan güzergâh ûzerinde mevcut ca-
milerin gereksinimi karşılamadığı belir-
tilmekte ve cami yapımının "halkın iste-
ği" olduğu vurgulanmaktadır. Burada ge-
reksinim, gereksinimin saptanması kav-
ramlan saptınlmaktadır. Fiziksel planla-
mada ıhtiyaçlardan hareket edilmesine
karşı çıkmak olanaksızdır. Ancak toplu-
mun çeşitli ihtiyaçlanndan salt bir tane-
sini çekip cıkarmak ve diğerlerini yok
saymak hakkı kimseye verilmemiştir.
Kentlilenn ibadet ihtiyaçlan kadar. yeşil
alan ihtiyaçlan da olduğu açıktır. Hele
Beyoğlu gibi yeşıl alanın çok az olduğu
bir bölgede bu konuda çok duyarlı olun-
ması gerekmektedir.
Gereksinimlenn (ihtiyaçlann) saptan-
ması, bilımsel yöntemlerle gerçekleştiri-
lebılecek bir süreçtir. Bir camiye gerek-
sınim olup olmadığı kimlere, hangi so-
rularla kim tarafından sorulmuştur? Tak-
sim. tstanbul'un önemlı bir noktasıdır.
Buraya ilişkin ıstelder salt Beyoğlu'nda
yaşayanlarla, hatta belirli bir partiye ov
verenlere danışılarak saptanamaz. Tak-
sim meydanına tüm lstanbullular eşıt
uzaklıktadırlar.
Yanlış 3: Taksim Gezisi üstünde bir ca-
mi yapıldığında meydanın görünümünün
nasıl olacağını göstermek için televizyon
kanallannın çoğu fotomontaja başvur-
maktadır. Ancak ortaya çıkan görüntü
tam bir karikatürdfir. Klasik bir cami
modeli ölçek kaygusu duyulmadan ade-
ta bir cüce gibi gezı görüntüsüne monte
edılmektedir. Bu görüntüden kimin neyi
algılayabileceğı bellı değildir. Medyanın
sadece sözel olarak değil. grafik olarak
da doğru bilgi iletmeye dıkkat etmesi ge-
rekir.
Yanhş 4: SİT bölgesindeki yeşil alan-
da bina yapılabilmesi için aynı yerde bir
zamanlartanhı bir yapı olduğunun kanıt-
lanması gerektiği kendılerine öğretılmış
olan politikacılar ve yandaşlan. Taksim
Kışlası içındeki "Kışja Camisi"nin var-
lığını yeni camı yapımı için yeterli kanıt
olarak göstermektedirler. Doğrulan ken-
di ısteklenne uygun olarak çarpıtmaya
ve halkı aldatmaya kimsenin hakkı yok-
tur. Taksim Gezisi'ne 1944'ten önceki
görünümü verilmek isteniyorsa sadece
Kışla Camısı'nin değil, tüm kışlanın ay-
nen yapımı zorunluluğu vardır. Yoksa o
noktada bir cami bulunmuş olması, yeni
ve bambaşka bir cami yapılmasına izin
vermemektedir.
Yanlış 5: Belediye yetkilileri. çeşitli
açıklamalan sırasında projenin cami ile
birlikte tüm Taksim meydanının yenıden
düzenJemesinı de içerdiğini belirtmışler-
dir. Yine bır yetkıli. meydanın trafiğe ka-
patılacağını söy lemıştir. Istanbul için bü-
yük önem taşıyan bir meydandakı park-
ta yeni bir bina yapımından önce meydan
düzenlemesinin her yönüyle yeniden ele
alınması doğru bir karardır. Nitekim nnet-
ronun yapımı ile birlikte Taksim meyda-
nında işlev (fonksiyon) ve kimlik açısın-
dan ne gibi değışiklikler olabileceği ko-
nusunda önceki dönemde başlatılmış ça-
lışmalar vardır. Meydanın trafikten ann-
dınlması için geçişlerin bir kısmının
yeraltına alınması gerekmektedir. Ancak
bu durumda mevcut kent dokusunu bo-
zarak alt ya da üst geçışler söz konusu
olacaksa durumun dikkatle ıncelenmesi
gerekmektedir. Bir meydan planlaması-
nın trafik sorununun çözülmesi anlamı-
na gelmeyeceği doğaldır.
Yanuş, 6: Bir kentin en önemli alanla-
nndan binnde köklü değişiklikler yapıl-
ması söz konusu olduğunda karan vere-
cek olan başbakan değildir. Böylebir ka-
rar uzmanlann çalışmalan doğrultusun-
da. yerel yönetimlerin ilgiii kurullan ile
Doğal ve Kültürel Varlıklan Koruma Ku-
ralu tarafından geliştirilir. Henüz proje-
lendirme çalışmalan bıtmeden, hukukun
gösterdiği prosedür tamamlanmadan, te-
mel atma gününün tarihini ilan etmek,
Taksim camisi girişiminin siyasal bir
gösteri olduğunun en açık belirtisidir.
Sonuç: Taksim'de gezi alanına cami
yaptınlması "cami yapdmasını isteyen-
lerie istemeyenler" arasındaki bir tartış-
ma konusu değildir. Projeye karşı çıkıl-
ması, tümüyle hukuksal ve bilimsel ge-
rekçelere dayanmaktadır. Cami isteyen-
leri Müslüman. istemeyenleri laik olarak
adlandıranlar, halkı yanıltmak, en kötü-
sü bölmek isteyenlerdir. Bir kentte gere-
ken yerde. gereken büyüklükte camınin
yapılması çok doğaldır. Ancak bu yerin
neresi olacağına karar verirken hukukun.
kentbilimin, mimarlığın doğrulannın dı-
şına çıkılamaz.
Politikacılar istençlerini (iradelerini)
uzman ve bilim adamlannın gösterdikle-
ri doğrultuda kullanmak zorundadırlar.
tstanbul. kimilerinin siyasal emellenni
gerçeldeştirebilmeleri için bir oyuncak
değildir. Politikacılann Istanbul halkının
dinsel duygulannı araç olarak kullan-
maktan vazgeçmelerini istemek vatan-
daş olarak hepimizin hakkıdır.
ARADABIR
HALİT ÇELENK Hukukçu
Şevket Kazan'dan
Adalet Kolluğu
Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın adlı kolluk ya-
sa tasarısı adıyla bir yasa tasarısı hazırladığı, 160
bin kişılik emniyet örgütü dışında cumhurıyet sav-
cılarının emir ve gözetiminde 10 bın kişilık bır adli
kolluk örgütünün kurulacağı gazete haberleri ara-
sındayeraldı.
Adalet kolluğu (adlı zabıta) ülkemizde öteden
beri ceza adaletinin gerçekleşmesini amaçlayan
ceza hukuku öğretim üyelerinin, Türkiye Barolar
Bırliği'nin ve çağcıl bir hukuk anlayışını savunan hu-
kukçulann ûzerinde önemle durduklan bir konudur.
Böyle bir kolluk kurulmak istenmesinin amacı; ül-
kemizde öteden beri uygulanagelen işkencenin
önlenmesi, hazırtık soruşturması aşamasında zan-
lının her türiü baskıdan uzak, serbest iradeyle an-
latımda bulunması ve dava açıldığı hallerde yargı
organlarının doğru ve haklı bir karara varabilmesi
ve giderek adaletin gerçekleşmesidir.
Bu amaca ulaşabilmek için emniyet örgütünün
dışında (ya da ondan bağımsız) cumhuriyet savcı-
lannın emir ve gözetiminde bir kolluk oluşturulacak,
zanlı kişiler bu kolluk tarafından savcılıklarca veri-
lecek emirier çerçevesinde izlenecek, yakalana-
cak, ev ve işyerlerinde arama yapılacak, kimlıkleri
saptanacak ve hazırianan dosya toplanan kanıtlar-
la birlikte cumhuriyet savcılanna teslim edilecek-
tir. Zanlının anlatımı, cumhuriyet savcısı tarafından
alınacak ve saptanacaktır. Böylece zanlıya işken-
ce yapılması, baskı altında gerçeklere aykırı anla-
tım düzenlenmesi önlenecek ve vatandaş güven-
ce altına alınacaktır. Kurulacak bu kollukta görev
yapacak emniyet personelinin atama, yer değış-
tirme ve özlük haklarmm, bağımsız görev yapma-
larını sağlayacak bir statü çerçevesinde düzenlen-
mesi sağlanacaktır.
Daha önceki koalisyon döneminde Adalet Baka-
nı Seyfi Oktay tarafından yine adli kolluk yasa ta-
sansı başlığı altında bir adalet kolluğu yasa tasa-
nsı hazırlanmış, ancak sayın bakanın tüm çabala-
nna karşın, bizim de kimi yönlerinı eleştirdiğimiz bu
tasan komisyonları aşarakTBMM'ye ulaşamamış-
tır.
O günlerde emniyet örgütü bu tasarıya karşı çık-
mış.istanbul'da Sepetçiler Kasn'nda bu konuda
düzenlenen ve Prof. Dr. Köksal Bayraktar tara-
fından yönetılen bır panelde dönemin Istanbul Em-
niyet Müdürü Necdet Menzir tasarının "otoriteyi
dağıtmakta, yetkiyı bölmekte" olduğunu söylemiş
ve sorumluluğun Içişleri Bakanlığı'ndan alınarak
Adalet Bakanlığı'na verilmesinin yanlış olduğunu
savunmuştur.
Paneldensonrabusütunlardayazdığımızbirya-
zıyla sözü edilen görüşün; yürütme ve yargı erkle-
rinin yalnış anlaşılmasından, konuya sadece yürüt-
me, yönetim ve otorite açısından bakılmasından ve
çağdışı kalmış kutsal bir devlet anlayışından kay-
naklandığını açıklamıştık. Oysa gerçek, bu itirazın
tam tersıydi. Sorgu yapma yargı organının görevi
iken yargının bu görevini, yürütme organının bir
memuruna vermesinin, anayasanın yasama, yü-
rütme ve yargı olarak düzenlediği güçlerin aynlığı
ilkesine aykınlığı açıktı. Uygulamada işkence ve in-
san haklarının ihlali biçiminde ortaya çıkan sonuç-
lar da düşüncemizi doğruluyordu ve bugün de
doğrulamaktadır.
Ozet olarak söylemekgerekirsediyebilirizki, her
tür partizan tutumlardan uzak, nesnel bir yakla-
şımla ve sadece ceza adaletini sağlamak amacıy-
la düzenlenecek bir adalet kolluğu yasası, işken-
ce olgusunu büyük oranda önleyecek, adalete uy-
gun karar vermede yargı organlarına yardımcı ola-
caktır.
Ancak burada, içinde bulunduğumuz siyasal or-
tamı göz önüne alarak bır kuşkumuzu açıklamayı
görev sayıyoruz:
REFAHYOL'un, uzun olmayan iktidarı dönemin-
de görülmemış aşırı partizanca uygulamalann içi-
ne girdiği, yansız hareket etmediği, her kurumu şe-
riatçı bir anlayışla ele aldiğı ve o doğrultuda kullan-
dığı, bu tutumunu komşu şeriatçı ülkelerin çağdı-
şı ceza hukuku sistemlerine eğilim göstermeye ka-
dar götürdüğü, tüm çalışmalarında şeriat kuralla-
rını ölçü olarak göz önünde tuttuğu görülmüştür.
Bu açık durum karşısında REFAHYOL'un. demok-
ratik ve çağdaş bir kurum olan adalet kolluğu ya-
sa tasarısını yansız, amacına ve hukuk devleti ilke-
lerıne uygun olarak düzenleyeceği konusunda şim-
diden kaygı duyduğumuzu açıklamak istiyoruz.
Bu konuda duyarlı, titiz ve uyanık olmak tüm
hukukçuların ve hukuk kuruluşlannın görevi olma-
lıdır.
TARTIŞMA
Kuran Anayasa Olursa...
B
ir büyük
bilgin şöyle
diyor:
"Dinin
karşısına
hiçbir şey
koyamazsuuz!" (Engels)
Bir başka büyük bilgin. ki
bu bır îslam bilgini de
şöyle dıyor. "Yalaıuna
yetjşemezsiniz!'' (Ibni Sina)
lbni Sina'nın sözü dınci
için... Din, inanca dayanır!
Her türlü inancın
temelinde insanm hayata
karşı aldığı tutum, yaşayan.
hareket eden, acı çeken,
umut eden. hayal eden,
kazanan, kaybeden canlı
varlık olarak hayattan
çıkarabildiği anlam yatar...
Bir insanm gençliğini geri
getirmek ya da yaşanmış
olandan farkh bir biçime
sokmak nasıl mümkün
değilse, dinsel kanısını
değiştirmek de öyle
mümkün değildir.
Ama dıncılık yalan
demektir. Allah adına
yalan... Peygamber adına
yalan... Kitap adına yalan...
Dincinin karşısına
çıkanlması gereken
gerçektir!... En başta da
din geTçeği!
Ne diyor dınci: "Kuran'ı
anayasa yapacağun!"
Nasıl yapacak bunu?
Allah'ı cumhurbaşkanı.
peygamberi başbakan mı
yapacak? Hayır...
Vehayır...
Allah'ın peygamberin
yerine kendisıni koyacak...
Evet... Hem Allah'ın hem
peygamberin yerini
alacak... Ikisinin birden
vekili olacak... Çünkü
Kuran'ı anayasa yapmanın
başka anlamı olabilir mi?
Kuran Arapça... 1400 yıl
önceki Arapça ve şiir...
Kuran'ın tefsiri yapılacak.
meali çıkanlacak... Yoksa
anlamak mümkün değil!
Mealin Türkçesının Kuran
yerine geçeceğini kabul
eden hiçbir ehli sünnet
bilgini ve Müslümanı yok.
Mısır'daki Ebu Zeyd olayı,
Arapça mealin de kabul
görmediğinı gösterdi. Yani
ehlı sünnetın bilgini ve
Müslümanı mealin
Türkçesini de Arapçasının
Allah'ın hükmü
derecesınde görmûyor;
ancak öğretici anlamda
yararlı buluyor: Maksadı
aşan, yanJış, hatta yalan
tefsirleri hem bu yüzden
hem meal Kuran'ın yerini
tutmadığından günah
saymıyor!
Alevilikte ise Allah'ın
kudreti ve kelamı
karşısında insanoğlunun
her dili, kalemi. kâğıdı,
mürekkebi. harfi ve yazısı,
sözü aciz tnsanm Allah
kelamına ifade edecek
kalemi, kâğıdı, mürekkebi
ve sözü yok. Gökten inen
anlam ve ışık... Bundan
çıkarabileceğimiz tek şey
de "yaratandan dolayı
yaratılmışa sevgi!''
Yaratılmış sonsuz ve
sınırsız... Gerçekte
egemeni olmak msan için
olanak dışı. şeklen
egemeni görünmek
meraklısına mahsus...
Allah'ın takdiri ve
emn değil!
Dünya mülkünün
meraklısı. Allah'ın ipine
sanlmak zorunda... Ama
bu ip Allah'ın iyiliğe.
doğruluğa, sevgiye insanı
götüren ipi olmaktan çok
Allah'ın İanetlediği
meleğinin yoluna çeken
ipi... Kuran anayasa olursa.
iktidar koltuğuna oturan
Allah'ın vekili konumuna
eelecek ve kendini bütün
yaratılmışlardan (Allah'ın
peygamberleri dahıl) üstün
görecektir. Şeytanın da
bundan başka kusuru
yoktu. Hatta şeytan kendini
insandan üstün görmekle
yetinmişti, Allah'ın vekili
olmaya kalkmamıştı.
Dincinin getireceğı düzeni
"semavi", demokrasiyi de
"beşeri" kabul eden
yazarlara. şunu da
hatırlatalım: Allah' ın ve
peygamberin bu
semavilikten hiç haberleri
yok. Gökten inen ışıkta.
Allah'ın yarattığı uçsuz
bucaksız ve sonsuz evren
gösterildi, dünya
mülkünün tacıyla, fâhtıyla,
iktidan, parası, altınıyla bu
dünyada kalacağı
söylendi ve "Karşımıza
kul hakkıyia geüneyin!"
dendi.
RızaHalil
Bahkesir ll Tanm Müdürlüğü'nden aldığım
10036 G 0321 no.lu ruhsatımı kaybettim.
Hükümsüzdür.
SEMIH YÜKSEL
TRT Ekranlarının
ktpır kıpır programı
kAhl m
B U Ğ Ü N
SAAT: 21.00
ile buluşun,
geçmişin büyülü
*adı ile tanışın...
PENCERE
ErbakanBüyükOynuyorErtuğrul Özkök dün Hürriyet'tekı köşesınde ya-
zısına şöyle başlıyordu:
"Son ıki ay içinde yaşadığımız olaylar, aydınla-
rın bir kesimince savunulan fikrin iflas ettiğini is-
patlıyor: 'Refah'ı merkeze çekip sisteme dahil et-
mek gerekir.'
Bazıları bunu Refah'ı evcilleştirmek' olarak for-
müle ediyordu."
Özkök'ün saptaması yerındedir.
•
Erbakan sürekli biçimde "sistem"e karşı oldu-
ğunu söylerken kimileri de Refah'ın Batı'daki Hıris-
tiyan demokrat partiler gibi ehlileşeceğini umut edı-
yorlardı.
Oysa bizde "merkez sağ" diye anılan partiler bi-
le Batı ölçülerıne göre tartıldığı zaman ne görülür?..
Bunlar(DP-AP-ANAP-DYP) demokrat bıle değiller,
fikir özgürlüğünü hıçbıri içıne sindirememiş, üste-
lik din sömürüsü yapmakta bırbırlerıyle yanşırlar,
merkez sağın bu yollara döşedikleri taşların üstü-
ne basa basa Refah ıktıdara geçti.
Peki. iktıdarda ne yapacak Refah?..
•
Ekonomıde yapacağı bir şey yok!..
Iki kutuplu dünyada kapitalist ve sosyalist eko-
nomilerden söz açılabilirdi. Bugün dünya "tekpa-
zar"a dönüştü. Iran ya da Suudi Arabistan piyasa
koşullarına bağhdır. Şeriat düzeni olsa da olmasa
da bir şey değişmez. Refah'ın "adil düzeni" kapi-
talizmin arabesk türünden bir başka şey değil...
Ne var ki YDD (Yeni Dünya Düzeni) adt verilen sü-
reçte insanlık yeni çelışkilerin yörüngesine oturdu.
Nasıl adlandmlıyor bu çelişkiler?.. Kimi Batılı yazar,
bir "uygahık çatışması "ndan söz açıyor. Islamda
kökdendincılik tehlikesıni YDD'nin pompaladığı ile-
ri sürülüyor. Kimisi "Zengin Kuzey-Yoksul Güney"
aynmmda çelişkiyi arıyor.
Refah, muhalefetteyken kendisi dışındaki parti-
lerin "Batı taklıtçısi" olduğunu söylemekten bık-
mamıştı.
Iktıdara geçtikten sonra da Erbakan'ın ilk yaptı-
ğı iş, Islam dünyasında bır "cevelan "a çıkarak Müs-
lüman ülkeler arasında D-8'i kurmak oldu. Bir Lib-
ya ya da Iran muhabbeti kı demeyın gıtsın!.. Tah-
ran'ın PKK terörünü besleyip desteklediği ortaya
çıksa da Necmettin Hoca bana mısın demıyor.
Neden?..
Çünkü Refah'ın varoluşu, şeriatçı Müslümanlık
dünyasıyla bütünleştığinde güvenceye alınabilir.
•
Cumhuriyet'in dünkü başyazısında yer alan şu
satırların altını "Domino Kuramı"na gönderme ya-
parak çiziyorum:
"... Türkiye 'de geçerli laik cumhuriyet modelinin
yıkılması, Batı dünyasında nasıl karşılanacaktır?..
Türkiye stratejik konumda olan bir ülkedir; 'laik
cumhuriyet' modelinin Anadolu'dayıkılması, Kaf-
kasya ve Orta Asya 'daki bütün Türk devletlerini et-
kileyecektir.
Orta Asya ve Kafkasya'da Iran'ın etkisi yoğun-
laşarak patlayacak; belki bütün dünyada taşlann
oynamasına yol açacak bir ortam oluşacaktır. Dış
dünyanın belirli merkezlerinde bu olasılıklann göz
önünde tutulmadığını sanmak saflık olur. Batı ile
jifişkilerini sürdüren ılımlı bir Islam cumhuriyetinin
Türkiye'de kurulması ne ABD'yi tedirgin eder ne
de Avrupa'nın güçlü devletlerini... Ancak çoğu Is-
lam ülkesinde ılımlı başlayan eylemlerin gün geç-
tikçe hızlanarak bır eğik düzeyde köktenciliğe kay-
masını, geçmiş yıllarda Batı izlemıştir."
•
Erbakan büyük oynuyor!..
llginç kişiliği büyük oynamasına yol açıyor;
Hoca'nın konuşmaları ruhsal çaprazını yansıtıyor;
kendisini dev aynasında gördüğü besbelli...
Oynadığı oyunu kazanırsa, insanlık tarihine yön
verecek, dünyanın dengelerini değiştirecek...
Hoca bunun bilincinde mi?..
iör Müzik Yapıra SEUDA BAGCAN sunar
INTURKUSU
İMAHSMAJIŞI İEYIEMGİKÜ ÎBtSGÖN
P ' T f e M A R Ş Ş D Î V
71SKAĞINDA
HEIEÜLAŞ'*
DÖÖEİTOZEMSIER !^<fosnı&şa«i(kblm
- - " - - iYÛRÎYAĞlZATLM
i MAHÎRTnTllKÜSL
BILEÇIK ASLFYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1996 90
Davacı Zekı Kaplan tarafından hasımsız olarak açılan
gaıplik davasımn yapılan yargılamasında;
Davacı mahkememıze verdığı dılekçesı ile oğlu
Mehmet Kaplan'ın 1986 yılının 9. ayından beri kayıp
olduğunu. bu nedenle gaıplığıne karar venlmesını talep
ermış olmakla: Bılecik ili, Yenıpazar ılcesi. Selim köyü
nüfusunda kayıtlı Zekı \e Hatıce oğlu. 1967 doğumlu
Mehmet Kaplan'ı gören. bılen. tanıyan var ise mahke-
memızın 1996,90 esas sayılı dosyasına başvuruyla
duruşma günü olan 20.3.1997 gününe kadar bildirmelen
ılan olunur Basın:6417
BILEÇIK ASLIYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
19% 57
Davacı Bılecik Belediye Ba^kanlığı vekili tarafından
davalı Çağlar Bıyık vs aleyhine açılan tazminat davasımn
yapılan yargılamasında; Davalılardan Tuncer Melemen'in
adresı meçhul olduğundan ılanen teblıgat yapılmasına karar
verilmış olmakla, davalı Tuncer Melemen'ın mahkemem-
ızın 1996 5 7
esas sayılı dosyas.ıyla duruşma günü olan
25 02 1997 günü >-aat 10 35"te yapılacak olan duruşmada
hazır bulunması veya kendisıni bır vekılle temsıl ettirme-
sı hususu, davalı Tuncer Melemen'e dava dilekçesi ve
duruşma günü ılanen tebliğ olunur. Basın: 6418