Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22ŞJBAT 1997CUMARTESİ CUMHURİYET
KULTUR
SArFA
13
Tirkiye- Yunanistan Dostluk Demeği, bu yıl ilk kez 'Dostluk Ödülü' verecek
'Çocııklanmızı zehirlemeyelim artık!
9
ZE^NEP SAYGI
\\ tüm dünyanın dılı bir. sözü birdi. Derken in-
sancîlu. bütün diinva\a dağılmamak. hep bir ara-
da v^ayabilmek ıçin bir kent ve başı göklere eri-
şeee- bir kule inşaetmeyekararverdi. Tann. insa-
noğlunun yap-
makta olduğu
kenti görmek
için yeryü-
züne indi ve
'dili bir'
kavmin inşa
e t m c k t e
°'~
olduğunu düşündü. Ne mi yaptı? Insanoğlunu tüm
yeryüzüne dağıttı ve dillenni ayırdı. İnsanoğlu bir
arada yaşamak için inşa etmeye karar verdiği ken-
ti ve kuleyi tamamlayamadı. Çünkü artık birbirini
anlayamaz olmuştu. Kentin adı Babil'di.
Çok benziyoruz birbirimize, bir toplantıda çı-
kan kavgadan tutun, eğlenceye... Her şey bu denli
iç içeyken neden aynı dili konuşamıyoruz ? Türki-
ye ve Yunanistan; ortak coğrafyanın, ortak zevk-
lere, ortak kültüre ve ortak dostluğa sahip düşman
kardeşleri... Yoksa düşman edilmiş mi deseydik?
Sorusormah!
Yoksa hiç uğruna düşman kalacaklar, yoksa ya-
bancı güdümlü politikalann zehirlediği yeni kuşak-
lar. keyifli dostluklardan. sevgiden. güvenden ve
kimbilir daha neler nelerden mahrum kalacak ve
'düşman' olmaktan başka bir şey öğrenemeyecek-
ler. Cengiz Bektaş'ın dediği gibi: "Çocuklannuzı
zehirlemeyelim artık!"
Türkiye-Yunanistan Dostluk Derneği on yıl ka-
dar önce Aziz Nesin başkanhğında. aralannda Ya-
şar KemaL Melih Ccvdet Anday, Cengiz Bektaş gi-
bi birçok aydının bulunduğu 43 kurucu üyeyle ça-
lışmalanna başladı. Derneğin etkinlikleri ve arahk
ayında verilmesi kararlaştınlan 'Dostluk Ödülü'
üzerine. derneğin bugünkü yönetim kurulu başka-
nı Mimar Cengiz Bektaş'la Kuzguncuk'taki büro-
sunda konuştuk.
(Fotograf: Kl'BtLAY TÜNT
Politakis'ten'Dostluk Bankasf önerisi
- Türldye - Yunanistan Dostluk Derneğinin
kuruluşundan bu yana üyesisiniz ve iki dönem-
dir de yönetim kurulu başkanlığını üstleniyor-
sunuz. Derneğin etldnlilderini değerlendirir
misiniz?
CENGİZ BEKTAŞ - Türkiye-Yunanistan
Dostluk Derneği düşüncesi Aziz Nesın ta-
rafından ortaya atılmıştı. Toplum içinde sö-
züne güvenilir, bir şey söylediği zaman yan-
kı uyandıracak insanlar bir araya gelme-
li, bu işleri yalnızca politikaya bırakma-
malı, yaşam koşullan açısından doğru-
dan bizi ilgilendiren banş ve dostluk
konulannda herkes düşündüğünü söy-
lemeli ve tavır koymalı diye düşündük. Ana
düşünce Yunanistan 'da da bir' Yunanistan-
Türkiye Dostluk Derneği'nin kurulmasıy-
dı. tlk bir-iki yılda karşılıklı ilişkilerle ger-
çekten iyi şeyler doğurdu. Ancak ne yazık
ki özellikle Yunanistan tarafı, hükümetle-
rin koşutluğundan pek kurtulamadı. Bunlara ağır
baskılar mı yoksa ulusal gelenekler mi neden oldu
? Rivayet muhtelif... Gerçek şu ki gelişme çok da
parlak olmadı. Böylelikle Türkiye- Yunanistan
Dostluk Derneği biraz zorlukla da olsa burada ya-
şamını. bir anlamda kendi başına, sürdürmeye ça-
baladı. Son yıllarda çok fazla ilgilenen de olmadı.
Basında Aziz Bey"in düşündüğü kadar çok ses ge-
tiımiyordu.
Benim düşüncem biraz farklıydı Aziz Bey'den.
Üst düzeydeki düşünceler, üst düzeyde kalmak zo-
runlulugu getirecekti. Bu, hükümet politikalanna
koşutluk demekti aynı zamanda ve o çerçeve için-
de kalmak gibi bir sakıncası vardı.
A 986 yılmda Aziz Nesin
tarafından kurulan Türkiye-
Yunanistan Dostluk Derneği, iki
ülke arasındaki ilişkiye olumlu
katkıda bulunan kişilere yönelik
'Dostluk Ödülü'nün ilkini bu yıl
aralık ayında verecek. Dernek
yönetim kurulu her ay toplanarak
sözlü-yazılı basma yansıyan
Türkiye-Yunanistan dostluğu
adına olumlu söz ve davranışlan
değerlendiriyor.
-Derneğin son zamanlardaki etkinliklerinde can-
lanma görülüyor.
- îkinci başkanlık dönemimin bir yeniden can-
lanma dönemi olması için çabalıyoruz. En azından
Yunanistan tarafındaki dostlarla daha sıkı ilişkile-
rimiz var. Derneğimizin oradaki simetriği 'Yuna-
nistan-Türldye Dostluk Derneği'ylc olmasa da Ab-
di Ipekçi Ödülü kurucusu Politakis'le, oradaki be-
lediyelerle ve başka sivil örgütlerle iletişim kuru-
yoruz.
Bize bu yönde gelen isteklerde de çoğalma var.
Örneğin Çanakkale'nin Intepe köyü başvurdu;
"Bizi beş altı yıl öncesine kadar ziyarete gelirler-
di buradan Yunanistan'a gidenler. artık gelmiyor-
lar. Bize bu kışileri bulur musunuz ? Biz onlan da-
vet etmek istiyoruz. Istiyoruz ki onlar her yıl gel-
Bir caminin düşündürdükleıi..•
NEJAT YAVAŞOGILLARI
Son cami knzi. eskı carni taleplerinden fark-
lı bırgörünüm çiziyone Refah Partisi'nin or-
talığı kanştıran istekler paketinde yer alıyor.
Refahlılar Taksim'ecami meselesine yeni bir
anlam kazandırdılar. Belediye seçımlerinde
kullandıkJan "fethetmek" sözcüğünü burada
da kullanıyorlar.
Çağımızın sosyal ve teknolojik olarak ge-
lışmış çağdaş ülkelerine baktığımızda. her-
hangi bir gösterişlı tapınak yapma endişesine
rastlamıyoruz. Böyle bırşev varsa ben duyma-
dım. Fakat yok. ne Japonya'da ne Avrupa'da
ne Çin'de ne de Amerika'da. Kentin önemli bir
mevdanında katedral. pagoda, sinagog yap-
ma düşüncesi yok. Yapılan yapılar, ömeğin
Paris'te Pompidou Sanat Merkezi. Louvre
Müzesi önündekı Japon mimann yaptığı pi-
ramıt cam yapı gıbı. Sanatsal kullanıma yö-
nelik. mimalık tarihme geçen üst düzey mi-
marlık ürünleri oluyor.
Demokrasiyi kuramamış. nüfüsu eğitimsiz,
fakir ve çok olan. sos\al uçurumlann. sömü-
rü dûzeninin ve köyliiİüğün hâkim olduğu ge-
ri ülkelerde yönetımde bulunan oligarşilerhal-
kı oyalamak. uyutmak ıçin büyük tapınaklar
yapmayı düşünüyorlar.
Bangladeş. Afganistan, Pakistan. Iran gibi
ülkelerde ancak bov le şeyler olabiliyor. Büyük
prestij tapınakJan tarihte dönemlerinin anla-
• 21. yüzyılda en önemli işlerden biri olarak kentin ortasındaki meydana (park
için aynlan yere) cami yapmak ve üstelik kendi elindeki kenti böylece fethetmek
düşüncesi son derece ilkeldir. En doğrusu, kentin ortasındaki bu tek yeşil alanı.
herhangi bir yapı yapmadan park olarak koruma uygarhğını gösterebilmemizdir.
Planlamaya, hukuka ve demokrasisini daha da geliştirebileceğimize inandığımız
laik curnhufiyete sahip çıkmak bunu gerektiriyor. "
rTI
""'
yışına uygun olarak zaten yapılmış. Köln. Mi-
lano, Paris, Londra gibi dünya kentlerinde geç-
miş yuzyıllardan kalan katedraller var. Bizde
tarihimizde böyle büyük dini yapılar inşa et-
mi$iz. Sultanahmet, Süleymaniye, Selimiye
camileri ve diğerleri gibi. Bunlar. yapımlan
yıllarca süren ve yapıldığı çağın en üst düzey-
deki mimarlık sanatı ürünleri olduğu için kla-
sikleşmişlerdir. Bu eserieri yapabilmiş ulusla-
nn bireyleri bundan övünç duymakta haklı
olabilirler.
Modernlikten anladıklan ne?
Ancak 21. yüzyılda en önemli işlerden biri
olarak. kentin ortasındaki meydana (park için
aynlan yere) cami yapmak ve üstelik kendi
elindeki kenti böylece fethetmek düşüncesi
son derece ilkeldir.
Böyle bir anlayışla yapılmış bir yapının bu-
lunduğuülkenin vatandaşı olmak, çağdaş dün-
ya değerlerine sahip her kişi için acı vericı de-
ğil midir? Dünya platformunda o ulus için ge-
ri bir konum değil midir? Sonra bu iş için mev-
cut hukuk birkaç yoldan çiğneniyor. Anıtlar
Kurulu'na siyasi niteliğinin dışında hiçbir ni-
teliği olmayan, mimarlık bile yapmamış biri.
KadirTopbaşatanıyor. Bukişi de utanmadan
böyle bir görevi kabul ediyor. Böylece eski es-
er korumacılığı konusunda kitap, makale vb.
yazmak bir yana, mimar olarak bir restoras-
yon bile yapmamış biri, kurulda bulunan ve
uzman olan kişilere müdür oluyor. Halbuki
bukurullarbilimsel ve bağımsız olması gere-
ken kurullar. Ve bu kurullar sayesinde bugün,
birçok Osmanlı esen korundu ve günümüze
ulaştı (Refah Partisi'nin belediye başkanlan
geçmişine sahip çıkıyor görünmesine rağmen
eski eserlere en büyük tahribatı verdiler. En
son Kayseri'de 17. yüzyıldan kalma taş yapı-
lan geceleri çalışarak yıktılar).
21. yüzyıla girerken Taksim'e cami yap-
maktan bahsedenler bunun çok modern ola-
cağını söylüyorlar. Modernlikten ne anladık-
lannı çok iyi anlıyorum. RP'li bir ilçe beledi-
ye başkanı, mesela fotosel lambayla çalışan
musluklardan bahsediyor, geçen yüzyılın keş-
fı. Bu mu modern? Abdurrahman Dilipak.
minaresi lale gibi olsun diyor mesela, niye la-
le? Bu mu modern? Yavuz Gökmen üstü cam
olsun diyor. Bu mu modern? Bunlann mo-
dernden anladıklan Süleymaniye Camiı'ne
benzeyen bir formu betonarme taklit etmek;
ortaya çıkacak olan, oranlan bozuk, mimarlık
ve sanat tarihi açısından hiçbir değeri olma-
yan. kötü taklitten başka bir şey değil.
Akıllan ve dünyaya bakışlan, neyin mo-
dern olduğunu anlamalanna yetmiyor. Kültür
merkezi niteliğinde olmalı diyorlar, yani Bos-
na'daki gibi camiden çıkacak başı açık. blu-
cinli kızlann tiyatro, müzik, dans falan ede-
ceği yerler mi olacak? Hiç sanmıyorum.
Tak'sım parkı öyle bir yer ki, orada cami ya-
pılması isteniyorsa cemev i de istenmelidir ve-
ya bu ülkede yaşayan diğer inanç sahipleri de
kendilerine göre birer gösteri yapısı yapmalı-
dırlar. Bence de orası 15-20 bin kişilik bir açık
konser alanı olmahdır. Bu kente 4 bin kişilik
açıkhava tiyatrosu yetmiyor. Yaz için şu anda
boş yer kalmamış durumda. Modern sanatlar
müzesi de oiabilir, hastane de olabilir. Bu ola-
bilirler lıstesi daha da uzayabilir...
En doğrusu, kentin ortasındaki butek yeşil
alanı. herhangi bir yapı yapmadan park ola-
rak koruma uygarhğını gösterebilmemizdir.
Planlamaya, hukuka ve demokrasisini daha
da geliştireceğimize inandığımız laik cumhu-
riyete sahip çıkmak bunu gerektiriyor. Gün.
me\danları boş bırakmama, her türlü geri-
ciliğe karşı koyma günüdür.
sinler konuğumuz olsunlar" diye. Atina'daki Kü-
çük Asya Araştırmalan Enstitüsü'yle ilişki kur-
duk. Intepe'den giden Rumlar. Selanik yakınlann-
daki iyi turistik koşullara sahip parlak bir köye yer-
leşmişler. Onlara da ılettik. Oradan hemen yanıt
geldi: "Biz de onlan özlüyoruz ve görüşmeyi çok is-
tiyoruz. Buyursunlar konuğumuz olsunlar." Kjsa-
cası iletişim kurma isteği var halklar arasında. Ay-
nı ilişkileri kurmak isteyen pek çok köy var. Onun
dışında Türkiye 'den bir ilkokul "kardeşokul" olmak
için başvurdu. Koç Lisesi de benzer bir girişimde
bulundu. Abdi Ipekçi Ödülü'nün kurucusu Polita-
kis'e ilettim ve bir çekince olmaması için "yolla ço-
cuklannı, torunlannı, ben de benimkileri göndere-
yim, misafir edelim" dedim. Onlardan uzunca bir
süre ses çıkmadı. Ancak sonra ilişkileri bir disip-
line sokalım dediler. Politakis'ten," 20taneTürki-
ye'den 20 Yunanistan'dan bu işegönül vcrcnk'rie bir
'Dostluk Bankası' kuralım veoraya başvnrulsun"
şeklinde bir öneri geldi.
Onyargısız yaklaşılmalı
- Sizi, sorunlann çözülebileceğine ne inandırdı?
- Halklar arasında bir düşmanlık olmadıgı kanı-
sındayım. Bu rakı-uzo muhabbeti değil. Her iki ül-
ke. sorunlanna kendi aralannda, onyargısız olarak
yaklaşsalar birçok çözüm bulabilirler. Ama işin
içine Batı girdiği zaman, Amerika girdiği zaman
onlar da kendi çıkarlan doğrultusunda kanşıklık çı-
kanyor.
Batı'yla ilişkilerimizde önemli bir 'handikap"
olan Yunanistan'la sorunlanmız, Türkiye'nin ge-
nel politikasında da önemli yer tutuyor. Oysa halk-
lar arasındaki ilişkiyi doğrudan koyabilsek sorun
kalmaz. Nitekim bütün kıyı bölgelerinde turistik
açıdan da halklar arasında bir yakınlaşma var. Dün-
yanın bütün inamşlan. düşünce ve inanç aynlıkla-
n doğmuş Anadolu'dan. Ama Anadolu kazanının
içinde her şey birbirine kanşmış, herkes birbirini
tamamlanmış yüzyıllardır. Biz insanlann birbirine
sevgisini unuruyoruz. Sadecehükümetlennpoliti-
kalan gereği doğurduklan ya da yarattıklan düş-
manlıklan değerlendirmeye çalışıyoruz.
- Buna karşılık dernek iki halkın kardeşliği için
yalnızca yüz kadar üyesiyle çahşıyor.
- Bu yıl biraz arrtı. Daha önce 70'Ti ve orada ka-
lınması isteniyordu.
- Neden üye savısının artması istenmiyordu?
- Özellikle ilk kurucular grubunun içindeki bir
anlaşmazlıktı bu. Ancak sayının dondurulmasıyla
bir yere vanlmayacağı gö-
rüldü vc bir şeyler yapmak
isteyen insanlan içimize al-
maya başladık. Egebölgesi-
nin pek çok belediye başka-
nı üyemiz oldu. Örneğin
Rodos'ta bütün belediyeler
bir araya gelip 'vizeler kal-
dınlsın' diye baş\urdular.
Bence de ne yapıp edip ön-
celikle Yunanistan ve Tür-
kiye arasındaki vizenın kal-
dmlması yoTtan aranrnalı.
Çünkü bu, akrabalann bir-
birlerini görmesine izin ve-
rilmemesi gibi bir şey. Kar-
dak olayının hemen ardın-
dan Ege belediyeleri de
l
Biz
banş istiyoruz, savaş istemi-
yoruz' diye bir duyuru ya-
yımladılar.
Alain Delon, Berlin
y
de
düş kmklığıyaratUİKültür Servisi- Kuşkusuz
hiçbir gazetecinin görüşmek
için can armadığı. artık 60'ını
dönmüş. geçip giden yılların
tahnbatından nasibinı almış.
yakışıklıhğı solmuş olan
Fransız sinemasının antipa-
tik 'kutsal canavan* Alain De-
lon" un Meksika'da çekilmiş
son filmi "Le Jouretla Nuit-
Gün ve Gece'. ilk kez göste-
nldiği 47. Uluslararası Berlin
Film Festivali'nde hiç beğe-
nilmedi.
Geçen yıliarda Saraybos-
na üstüne yaptığı fılmle sine-
ma\a başlayan. Fransa'nın en
medvatik modern fılozofu
Bemard-Henri Levy'nin yö-
nettiği. Alain Delon'la. Ber-
nard-Henri Levy'nin model
karısı \rielle Dombasle \c
Berlın'de bütün kariyeri için
özel bir Altın Ayı ödülüyle
taçiandırılan yıllann yıldızı
Laurcn Bacall'ın başlıca rol-
lerini paylaştığı
4
Gün ve Ge-
ee\ seyircinin ağlanacak yer-
de makaralan koyverdiği,
gösterişli. açık saçık ama ya-
van ve tatsız bir Fransız yapı-
mı olarak değerlendirildi. lz-
leyicilerin yansmdan çoğu
fılmin sonuna kadar sabrede-
meyip salonu terk etti.
FJelon'un. Dombasle ile
bir pornografik sayüabilecek
bir hayli ateşli sahnelerle çe-
virdiği film, cin fikirli De-
lon'un kofçıkan yeni birgöv -
de gösterisi olmaktan öteye
geçemeyen. sıra işi bir serü-
ven olarak nitelendirildi eleş-
tirmenlerce. Filozof. roman-
cı, oyun yazan, belgeselci, kı-
sacası dört kol çengi bir en-
telektüel Levy'nin bu başan-
sız yönetmenlik denemesi,
ıtibannı epeyce düşürürken
'Kızgın Güneş' (R.Cle-
ment.1959), 'Rocco ve Kar-
deşleri"(L. Visconti.1%0),
"Batan Güneş' (M.Antoni-
oni, 1962),'Leopar(L. Vis-
conri, 1963). 'Samuray' (J. P.
Melville, 1967), 'Mr. Me-
in'(J. Losey, 1976) vb. gibi
büyük fılmleriyle çoktan si-
nema tarihine geçmiş Alain
Delon için de durum pek par-
lak değil.
Delon, gösterim sonrasın-
da düzenlenen basın toplan-
tısında "Aranızda filmi be-
ğenmeyenlervarsanırun" di-
ye espri yaptıysa da bu basın
mensuplarınm kendisiyle
alay etmesine neden oldu.
Levy ise filmi eleştiren uz-
manlann fılmi yorumlamak
yerine kendi dünya görüşleri-
ni kabul ettirme çabalanndan
şikâyetçi. Ancak bu son fil-
mın Fransız sineması için
tam bir fiyasko olduğu ve
Levy'e hayrandan çok düş-
man kazandırdıy da bılirven
bir gerçek.
Belçikalılar 'Ten
Ten'e sahip çıkıyorKültür Servisi - Belçika-
lılardan edebiyat tarihleri-
nin en önemli yazarlannı
kapsayan bir liste oluştur-
malannı isteseniz hemen
hepsi çizgi kahraman Ten
Ten'in yaratıcısı GeorgeSi-
menon ve Herge'i ilk sıra-
ya yerleştirir. Ten Ten. Bel-
çika halkı için adeta bir
milli kahraman.
Yaratıcısının on üç yıl
önce ölmesine karşın Ten
Ten hayranlan ve çizerleri
onun anısına ilk günlerde-
ki kadar sadıklar.
Bu sevgi ve sadakat Bel-
çikalılann üç yıl önce Her-
ge'ın dul eşiyle evlenen ve
Ten Ten ürünlerini pazarla-
ma işini yürüten lngiliz
Nick Rodwell'e karşı bir sa-
vaş başlatmalanna neden
oldu.
Geçen hafta düzenlenen
bir basın toplantısmda bir
araya gelen sanatçılar, ga-
zeteciler, tarihçiler ve araş-
tırmacılar. milli kahraman-
lannın kötü bir İngiliz tara-
fından kaçınldığını bildir-
diler \e Ten Ten'in köpeği
Snovvy'i yardıma çağırdı-
lar.
Toplantıda söz alan Ten
Ten çizeri Benoit Peeters.
Ten Ten yan ürünlerinin es-
kıden <;anatsal bir niteliği-
nin olduğunu. bugün ise fı-
yatları giderek artan lüks
ürünlere dönüşmesinden
yakındı. Aydınlann başlat-
tıklan bu mücadeleyi halk
da milli bir dava gibi des-
tekliyor.
Asıl adı George Remi
olan Herge, vasiyetinde
kendisinin 1930'lardan
60'lara taşıdığı 23 Ten
Ten kitabına hiçbir ek
yapılmaması konu-
sunda katı kurallar
koydurmuştu. Zama-
nındaTenTen'ibir
altın madeni ola-
rak tanımlamış
olan Nick Rod-
vvell. şu anda
Ten Ten
ürünlerini
pazarlayan
şirketin ba-
şında yer
alıyor. Şir-
ketin pazar-
lama politika-
lan da Belçikalı-
lan tam anlamıyla
çileden çıkanyor.
Belçika'nın önemli
gazetelerinden "La
Libre Belgiue'" geçen
hafta "Ten Ten Tehli-
kede" manşetiyle ba-
sıldı. Yazıda da Rod-
well'in yönettiği Hergc
firmasının bütün Belçi-
ka kültürüne \e insanlı-
ğa vönelik yıkıcı bir tıı-
tum olduğu, Rodvvellin
Ten Ten kayıtlannı pazar-
larken uyguladığı politika-
larla bu kahramanın kutsal
anısına saygısızlık ettiği
ileri sürüldü.
Kırk iki yaşındaki rek-
lamcı Rodvvell'in sözcüle-
ri ise tek isteklerinin Ten
Ten'in anısına sahip çık-
mak olduğunu belir-
tiyorlar. Pazarlama
sırasında da Her-
ge'in eski eşinin is-
teklerinin dışına
kesinlikle çıkma-
dıklannı be-
lirtiyor-
lar.
Basından destek
- Ortak bir coğrafyayı
paylaşmaktan doğan başka
ortak sorunlar da var mı?
- Öyle ortak sorunlanmız
var ki bir araya gelinmezse
sonrasında çok büyük sorun
haline gelebilirler. Otuz yıl
sonra çev reden ötürü bir sa-
vaş çıkarsa bu elbette bu in-
sanların arasında olacak.
Şimdiden çözümün yollan-
nı birlikte aramalıyız. Bunu
hiçbir taraf kendi başına ya-
pamaz. Türkiye kendi başı-
na kıyılannın sağlığını ko-
ruyamaz, Yunanistan da ay-
nı şekilde.
- Dernek olarak bir
'Dostluk Ödülü' vermeyi
kararlaştırdınız. Adaylan
nasıl belirleyeceksiniz?
- Dostluk adma bir şeyler
yapan, bizim de üyemiz ol-
malarını istediğimiz pek
çok insan var. Bunlan de-
ğerlendirmek gerekiyor.
Başta pek önemli gelmeyen
bir demeç. çok yerinde, za-
manmda bir açıklama bütün
bu ilişkileri olumlu yönde
etkileyebiliyor. Bu insanla-
n ödüllendirmek, bu tür ça-
lışmalann altını çizmek
başkalanna da önjek oluş-
turur.
Bütün yıl içinde. kim
hangi durumlarda nasıl dav-
ranarak bizım ilişkilerimi-
ze katkıda bulunduysa not
alıyoruz. Sonra ayda bir
bunlan değerlendireceğiz.
Herhangi bir şekilde vatan-
daşlık sorunu olmasın diye
her iki ülkede dostluğa kat-
kısı olanlan göz önünde tu-
tacağız. Uyruk önemli değil
yeter ki Türkiye ve Yuna-
nistan arasındaki ilişkilerde
olumlu katkıda bulunsun.
Kardak olayında nasıl iki
ülkenin kolayca birbirine
düşecek duruma gelebildi-
ğini gördük. O zaman daha
bılinçli olmamız gerekiyor
ve en önemli görev de bası-
nadiişüvor İ!i>kılenııgü«l
yanlannı da unutmamalı.
olumlu girişimlerin altı çi-
zilmeli ve bunu gündemde
tutmalı. Insanlara dostluk
duygulan aşılamak ve bunu
gündemde tutmak adına
basının vıpabileceği çok
şe> var. Bizdc onlardan var-
dım istiyoruz.
Cumartesi Anneleri Evrensel
Kiiltüp'de
• Kültür Sersisi- Evrensel ICültÜTMerkezi'nde
bugün saat 14,30'da "Cumartesi Anneleri" ve
"Kınlan Canlar" adlı progTamlar sahnelenecek.
Oyunlar kitlesel kınmlardan tek tek kınmlara dek bir
dizi kınmı kıyımı sanatın diliyle insanlarla
buluşturmayı amaçlıyor. Oyunlar aynca izleyiciyi
kendisivle yüzleştiriyor. kendine insana \e geleceğine
sahip çıkışın zorunluluğuyla karşilaştınyor. Berat
Günçıkan'ın yazdığı '"Cumartesi Anneleri" Kafka
Grubu oyunculanndan Hülya Karakaş ve Hakan
Pişkin tarafından gerçekleştirilecek birperformans.
Sanatçılar performansın gelırini Cumartesi
Anneleri'ne bırakacak. Şaır Sunay Akın ise etkinliğe
'Kınlan Canlar' adlı söyleşisiyle katılacak. Akın.
gözaltında kayıplann yanı sıra pek çok biçımde
'kınlan canlann" arka planına titiz araştırmacı
gözleriyle şairce bir kazı gerçekleştiriyor.
HİÇ dergîsi çıktı
• Kültür Servisi - Sokaktan Politikaya sloganıyla yola
çıkan haftalık HtÇ dergisi. 20 şubat günü çıktı.
Tabloid boyda 12 sayfa olan derginin kadrosu; Haşmet
Zeybek, Nejat Uygur. Cüneyt ICural, Bülent Karaköse,
Ahmet Eken. Oktay Güzeloğlu, Hüseyin Kıvanç.
Mustafa Köz, Safa Fersal ve kırka yakın şair, yazar ve
çizerden oluşuyor. HlÇ'te okurlann ürünleri için de iki
sayfa aynlmış.
İstanbut Kuamet hatya'da konser
verecek
• Kültür Servisi-
ltalyan Kuartet'in
violacısı Fiesole
Müzik Okulu'nun
kurucusu.
Italya'daki önemli
müzik
uzmanlanndan,
T'iero Farulli'nin müzik yaşamı ve sanatçı öğrermen
kişiliğini onurlandırmak için düzenlenen gecede
Farulli'nin bugüne kadar yetiştirdiği 'kuartetler'bir
araya gelerek Teatro Della Pergola'da
konser verecek. Davetli olan kuartetler arasında tek
yabancı olan ve Seda Subaşı Aykon, Dolunay
Erten, Deniz Yücel ve Şafak Yayın'dan oluşan
"Istanbul Kuartet" 23 şubat pazarakşamı
düzenlenecek gecede Bocchcrini'nın "Tiranna
Spagnola" başlıklı yapıtını seslendirecek.
Antalya tiyatro ile şenleniyor
• ANTALYA (AA) - Antalya, şu günlerde birbiri
ardına sahnelenecek oyunların heyecanını yaşıyor.
Sahnede 25. yılını dolduran Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu,
bugün Antalya Kültür Merkezi'nde "Şaka Şaka" adlı
müzikal oyunu sahneleyecek. C
e
şitli sosyal
katmanlardan insanlann öykülerinin anlatıldığı
oyunda. Ali Poyrazoğlu şarkı söyleyip dans ederken
insan boyunda 20 kukla ona eşlik ediyor. Oyun için
Sezen Aksu. Tarkan, Rafet El Roman, Edith Piaf ve
Shirley Bassey gibi ünlü sanatçılann kuklalan
hazırlandı. Ankara Nüans Tiyatrosu'nun okul öncesi
ve ilkokul seviyesindeki öğrencilerine yönelik
"Kırmızı Başlıklı Kız' adlı çocuk oyunu da 26-27
şubat tanhlerinde Antalya Kültür Merkezi'nde
sahneye konulacak. Ünlü aktrist Cahıde Sonku'nun
hayatının anlatıldığı ve başlıca rollerini, Nurseli Idiz,
Erhan Yazıcıoğlu, Mübeccel Vardar ve Alp Övken'in
paylaştığı 'Cahide' adlı oyun da yine aynı yerde 28-29
şubat tarihleri arasında sergilenecek.
Ruşen Güneş BASSOda
Kültür Servisi - Bilkent
Senfoni Orkestrası'nın
Kış Konserleri Dizisi,
Yalçın Tura'nın Viyola
Konçertosu ile sürüyor.
25 şubat s>alı akşamı
düzenlenecek olan
konserin programında
ünlü viyolacı Ruşen
Güneş'in yorumlayacağı
bu konçertonun yanı sıra
Manuel de Falla'nın 'Cç
Köşeü Şapka Bale Süiti'
ve J. Sibelius'un 'Re Major 2. Senfoni'si de
seslendirilecek. Konser 'Academy of Oxford'un
kuruculanndan ünlü müzisyen Cem Mansur sefliğinde
gerçekleşecek. Konsere solist olarak katılan Ruşen
Güneş dünya çapında tanınan bir sanatçı.
loroslardan Öteye' Adana'da
• ADANA (AA) - Adana Dev let Tiyatrosu'nda. Orhan
Asena'nın yazdığı, "Toroslardan Öteye' adlı oyun, 18
şubattan itibaren sahnelenecek. Fikret Tantan'ın
yönettiği oyun, 'halkın kahraman yaratma tutkusu ve
yaratılan kahramanın sade kimliğine dönme çabasını'
konu ediyor. Dekor tasanmını Behlüldane Tor'un
yaptığı oyunda, Kayhan Sangöllü. İskender Altın,
Y'usuf Köksal. Erdal Bilingen, Y. Emre Bozdoğan,
Okan Şenozan. Tayfun Erarslan, Halıl Akarsu, Şener
Kökkaya. Tevfik Tarhal. R. Hikmet Çam. Zeynep
Hürol ve Galip Erdal rol alıyorlar.
Ertiirk Boyacı sergisi Ankara'da
• ANKARA (ANKA) - Ressam Errürk Boyancı'nın
tuval üzerine yağlı bo\a yapıtlannın yer aldığı. Yığın
Insanlan Siyahlar Beyazlar başlıklı resim sergisi, 18
şubatta Halİcbank Sanat Galerisi'nde Ankaralı
sanatseverlerin beğenisine sunuluyor. Ertürk Boyacı
serginin katalogunda, "Eksiksiztoplantılar.
konuşnıklan konu tekti. Içlerinden birisi yüksek sesle
bağırdı: Arkadaşlar arkadaşlar. üzerindeki renkleri
soyunun soyunun ki aklar ve karalar ortaya çıksın.
Sonra sayım yapıldı. Yazılc, temizlero kadar azdı ki...'
Amatör tiyatrolar kurultayı
• ANKARA (ANKA) - Devlet Tiyatrolan Opera ve
Balesi Çalışanlan Yardımlaşma Vakfı ile Denizli
Belediyesi'nin ortaklaşa düzenledikleri 'Uluslararası
\ni"tör Tivatro'ar Fcsti\a!i'. bu \ıl amatör tivatrolar
kurultayına sahîic olacak 13. l lusljrausi Amatör
Tivatrolar Fe^t'\ali kapsamınüa 2O-2İ ııidyı> tanhlcri
arasında >apılınası düşünülen Amatör Tıyatrolar
Kurultayf na, her amatör tiyatro topluluğundan iki
delege katılacak. Delegeler, festivalın oyunlannı
izleme olanağınıda sahip olacak. TOBAV'ın amatör
tiyatrolara yaptığı kurultay çağnsında delcgelerin 1
mart tarihinden önce bildirilmcsi istenırken "Olkenin
ıçınde bulundu
1
" u kosulbr bi7 tiyatro ın^anlannı
amaıör tıy atro \ urulta>
kılnıaktadır" d( nıldı.
'ia duvurh tılnı ıv<' /oruniu