27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 ŞUBAT 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Santrallardaki uygulamanm faturası halk ve devlete çıkıyor trikte büyük vurgun• 60 liramaliyet. 4 bın Hrasatış: Devletin. özelleştirdiği ya da özel sektöre yaptınlması için ihaleye çıkardığı hidroelektrik santıal sayısı 27'yi buldu Bu santrallann, ortalama 60 liraya mal ettiklen bir kilovatsaatlik enerjiyi, devletin elektrik dağıtım şirketine(TEDAŞ|, maliyetin yaklaşık 70 katı olan 4 bin liraya sattıklanna diİckat çekildi. 1ŞIKKANSI ANKARA - REFAHYOL iktidannın, rakamlann orta- ya koyduğu vurguna karşın. 12 termik santral ile elektrik dağıtım şırketlenni özel ku- ruluş ve kişilere 20 yılhğına devretme girişimı, maden ve ener]i ışkolunda çalışan işçi- lerin sert tepkisıne yol açtı Işçıler. termik santrallann bulunduğu bölgelerde yoğun katılımlı mıting ve eylemleri sûrdürüyorlar. Tes-lş Genel Başkanı Mahmut Özonur. ülkenın kaynakJannın batınlmak is- tendığıni belinerek "YıWa31 milyar dolarük katma değer yaratan tesislerin, kârdan başka tasası olmayanlara tes- lim edilmesi iilke güvenliği açısından risklidir" dedı. Özonur, termik santral ve da- ğıtım şırketlerinın, hukuksal dayanaktan yoksun yöntem- lerle satılarak cumhuriyet ta- rihi boyunca halkın tasarruf- lan ile oluşturulan enerjı sek- törünün parçalanmak isten- digmı savundu. Tes-İş Sendıkası'nın Ge- nel Başkanı Mahmut Özo- nur. termik santral ve dağı- tım şirketlerinin satışına iliş- Danıştay yürütmeyi durdurdu Yap-işlet modeli yargıya takıldı ANKARA (CumhnriyetBürosu)-Danıştay 10. Daire- si, 7 elektrik santraiının yap-işlet modeliyie yapılmasma ilişkin ıhale için yürûrlüğü durdurma karan aldı. Karann 10. daire tarafindan aiındığı. ancak son imzanm gelecek haftaya ertelendiği öğreniidi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Recai Kutan, resmen kenditerine tebliğ edıhne- diğini vurguladığı yürûrlüğü durdurma karanna ilişkin büginin kesin olmadığını açıkladı. Kutan, karann kesin- leşmesi durumunda, projelerin devir aşamasrnı içeren "ysp-^tet-devret" modeliyie yeniden gündeme getirile- ccğini bildrrdi. Hükümetin 10 milyar dolann üzerinde gelirbeklediği mevcut elektrik santrallannın ve yeni pro- jelerin özelleştirilmesine ilişkin planı yargıya takıldı. Da- nıştay 10. Dairesi, Enerji BakanlığTnın 2 ay önce 7 elekt- rik santraiının yap-işlet modeliyie yapılmasıoa ilişkin açtığı ihale için yürürlüğün durdurulması karannı aldı. Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) tarafmdan Danıştay'a yapılan iptal ve yürürlüğün durdurulmasına ilişkin başvuruda. kamu hizmeti nıteliğınde olan elektrik üretimbizmetinın yap-işlet modeliyie ihaleye çikanlması konusunda hükümete yasa ile yetki verilmediği, bu pro- jelerin de "bntiyaz södeşmesi" kapsarmna girdigi gerekçesi yer almıştı. kin görüşlerinı Cumhuri- yet'e aktanrken şu noktala- nn altını çızdı: Kindamadeğü,resmensa- öş: Termik santral ve dağıtım şırketlennın 20 yıllığa kırala- nacağı. devredıleceğı açık- lanmasına karşın. bu bir *sa- üş"tır. Termik santrallann ekonomık ömrii yaklaşık 25 yıldır. Devredılmek ıstenen santrallann çoğu 5-8 yıldır çalışıyor. Bu açıdan bakıldı- ğında, devır sözleşmelennın sonunda devlete ömürleri ta- mamlanmış santrallar bırakı- lacaktır. Yani santrallann en- kazını devlet kaldıracaktır. 1.5 yıida amorti: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, 12 termik santral için toplam 1.6 milyar dolar bedel sapta- dı. Oysa bu santrallann bir yıllık kârlan yaklaşık 1 mil- yar dolar. Bu termik santral- lan 20 yıllığına kıralayacak olan kuruluş ya da kişıler. ödedikleri parayı 1.5 yılda amorti etmış olacaklar. Tesisler zarar etmiyor: İşçılik malıyetı TEAŞ'ta yüzde 10. dağıtımda (TE- DAŞ) ıse yüzde 14. Işçilık malıyeti açısından dünya standartlan yüzde 15-20 ara- sında. Termik santrallarda bir kilovatsaatlik enerji 1995'te 1307 liraya, 1996'da 2 bin li- raya mal ediliyordu. Elektri- ğin kilovatsaati bugün yakla- şık 8 bin liradan satıhyor. Ha- zıne Müsteşarhğı'nın tah- minlerine göre bu yıl içinde TEAŞ 15 trilyon. TEDAŞ ıse 45 tnlyon lira kâr edecek. Bütün bu rakamlar karşısın- da. bu tesisler neden satıh- yor? Bu satıştan. devletin, milletın ekonomik, sosyal faydası v ar mıdır? Borçlardevktin: Kiralana- cak termik santrallann 2.2 i- la 2.5 milyar dolarlık dış borçlan ve devir sonrası ışten çıkanlacak işçilerin kıdem tazminatlan da devlet tara- findan üstlenılecek. 20 yıllık kira için toplam bedel olarak açıklanan 1.6 milyar dolann, 2.2-2.5 milyar dolarlık dış borçlan bıle karşılamaması dıkkat çekicıdir. İflas eden, çekip gidecek: Termik santrallar ıçın hazır- lanan devir sözleşmelenne göre kiralayan kuruluş iflas ettiğını açıklarsa, sözleşme kendiliğinden sona erecek. Sözleşmede. iflas ya da tas- fiye halinde devralan kuru- luş için ayn bir yükümlülük söz konusu değil. Taüı kâr: Devlet, Türki- ye'nin çeşitlı bölgelenndeki küçük küçük 27 hidroelekt- rik santrah özelleştirdi ya da özel sektöre yaptırmak için ihaleye açtı. Bu santrallar, or- talama 60 liraya mal ettikle- n bir kilovvatsaatlik enerjiyi, devletin elektrik dağıtım şir- ketine (TEDAŞ). maliyetin yaklaşık 70 katı olan 4 bin li- raya satıyorlar. Buna yağma denmezse ne nedır? Universitedeçatışma İstanbulHaberServisi-lstanbul Ünıver- sitesı Edebiyat Fakültesı'nde ülkücü öğren- cilerin saldınsına karşılık veren sol görüş- lü öğrencıler, polısin sert tepkısıyle karşı- laştı. Olaylarda, 2 öğTenci yaralanırken 8 öğrenci de gözaltına alındı. lstanbul Üniversıtesi Edebiyat Fakülte- si'nde önceki gün ülkücü bir grubun saldı- nsına uğrayan Uğur adlı bir öğrencınin bı- çakla yaralanmasından sonra dün de olay- lar sürdü. Sabah saatlennde fakülte ıçınde bulunan ıkı kantinde sol görüşlü ve ülkücü öğrencilerin ayn ayn toplandıklan öğrenıl- di. Çevik Kuvvet'e bağlı polısler fakülte çev - resinde geniş güvenlik önlemleri aldı. Mer- kez kampusta bulunan bir grup sol görüşlü öğrencinin arkadaşlannadestek için Edebi- yat Fakültesi'ne girmelerine polis ızin ver- medı. Fakültedeki sol görüşlü öğrenciler, sabah saatlerinde bir grup ülkücünün kantine ge- lerek yanlanndataşıdıklan tabancalan ken- dilerine gösterdiğinı ileri sürdüler. Öğren- cilerin. fakültenin girişinde bütün eşyalan polıs tarafmdan aranırken birkişinin içinde satır ve ^opa bulunan bir çantayı rahatlıkla içeri soktuğu öne sürüldü. Öğleden sonra fakültenin yan tarafında- ki bahçede toplanan ülkücüler. sol görüşlü öğrencılere saldırdı. Saldınya karşılık \ eren sol görüşlü öğrcncilen. polıs havaya ateş açarak durdurdu. Sol görüşlü 2 öğrenciyı sopalar ve coplaria döven polislerin. ülkü- cü öğrencıleri koruduğu dikkat çektı. Yara- lanan İletişim Fakültesı öğrencisi Ergün De- mir ile Hukuk Fakültesi öğrencisi Dker. has- taneyekaldınldı. Sivil polıslerden kaçmak için Edebiyat Fakültesf nin 2. katından atlayan sol görüş- lü öğrencıler, 2 ülkücünün etrafını sardık- tan sonra dövdüler.Yaralanan ülkücü öğren- cıler. arkadaşlannın y ardımıyla kaçtı. Polıs, 8 sol görüşlü öğrencıyı gözaltına aldı. lstan- bul Üniversıtesi Öğrenci Koordinasyo- nu'ndan yaklaşık 50 öğrenci. dün Ankara ve Manisa'da sol örgüt üyesı olduklan gerek- çesiyle DGM'ce hapıs cezasına çarptınlan öğrencilenn serbest bırakılması ıçın Galatasaray'da toplandı. Uğur Mumcu Araştırma Komisyonu suikastla ilgili araştırma yapan bazı gazetecileri dinledi 'Emniyet raporu çelişld dolır* DÜRDANE KOCAOĞLU ANKARA - TBMM Uğur Mumcu Cı- nayetını Araştırma Komisyonu'nun ANAP'lı üyesı Tevfik Diker'ın, yapılan ilk değerlendirmelerde. emniyetın olay yennde tuttuğu raporun çelişkilerle dolu olduğunu belırterek "Bence, Uğur Mum- cu arabaya tam olarak binmeden bomba patladı. Bu nedenle uzaktan kumandalı bomba ve başka olasılıklar üzerinde de du- rulmalT dedığı öğrenıldı. RP Ankara Milletvekilı Ersönmez Yar- bay başkanlığında dün toplanan komıs- yon. Mumcu cinayetıyle ilgili araştırma yapan Tuncay Özkan, Evren Değer, Soner Yalçın ve Nezih Tavlaç'ı dinledi. Toplan- tıda komisyonun ANAP'lı üyesi Tevfık Dikerdebombalı saldınnın hemen ardın- dan olay yennde yapılan tespıtlerde ciddı çelişkilerbulunduğunu sövledi. Dıker. şöyle dedi: "'Emniyetin rapo- runda da betirtildiği gibi araba kış şarüa- n nedeniykelfreni inikdurumda ve birin- ci vitestevken park edilmiş. Olaydan son- ra vapılan tespittc de el freninin hâlâ inik olduğu anlaşılrruş. Ov sa, raporda vites ko- luvla mnanması üzerine misinanın hare- ket ettiği ve böylece bombanın parladığı belirtilmiş. Bu bir çelişki. Çünkü, araba- nın çanştınlabihnesi için öncelikle araba- ya binen kişinin el frenini çekmesi daha sonra \itesi boşa alması gerekir. Ama el freninin hiç çekilmediği anlaşılıyor. Benîm kanaaa'me göre, Uğur Mumcu arabava tam olarak hintmemiş. yani arabavı çalış- brmak için firsat bulamanuş. Bu durum- da misina harekcti ve bunun sonucunda bomba patlamasından söz edilemez. Bu nedenle, uzaktan kumandalı bombaya da başka bir sistemk patlayan bomba türü üzerinde de duruunalı. Aksi haJdt, doğru sonuca ulaşılamaz." Tevfık Dıker, aynca Uğur Mumcu'nun eşi Cüldal Mumcu'nun üç patlama duy- duklannı söylemesıne karşın ortada bir tek çukur bulunduğuna dikkat çekti. 'MİT'te Mumcu belgesi yok' ~ TBMM"de kurulan Ugur Mumcu Cı- nayetinı Araştırma Komisyonu'nun. MİT'ten Uğur Mumcu suıkastı ile ilgıli bılgi ve belge ısteğı, şaşırtıcı bir yanıtla gen çevnldı. Millı Istıhbarat Teşkilatı Müsteşan Sönmez Köksal. komısyona gönderdıği yazıda. teşkilatın elinde Uğur Mumcu cinayeti ile ilgili hiçbir belge olmadığı- nı açıkladı. Köksal. cinayet ile ilgili tüm belge ve bılgilerin Ankara Devlet Gü- venlik Mahkemesf nden temin edilebile- ceğini bıldirdi. Komisyonun Jandaıma Genel Komu- tanlığfndan konuya ılışkın bılgi ısteği yanıtsız kaldı. Komisyonun Jandarma Genel Komutanlığf ndan Uğur Mumcu cinayeti ile ilgili ellennde olan bılgi ve belgeleri ıletmeleri ısteği karşısında, "O- lay mahalli jandarma bolgesi olmadığı icin elimizde bilgi yok" yanıtı \erildi. Prof. Dr. Semavi Eyice 'Camiye değil yerine karşıyım' İstanbul Haber Servisi- Kültür Bakanı İsmail Kahraman'ın "kapının önüne kovdum" dedığı eski Kültür ve Tabiat Varlıklan 1 Numaralı Koruma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Semavi Eyice, Taksim'de cami yapılmasma değil, vapılacak caminin yerine karşı çıktığını'" söyledı. Dünya Rehberler Günü nedeniyle düzenlenen panelde konuşan lstanbul İl Turizm Müdürii Yalçın Manav da Rehberler Bırliğı ve Otelciler Birliği Yasalan'nın bir an önce çıkartılması gerektiğını belırtti. Dünya Rehberler Günü nedeniyle dün The Marmara Oteli'nde bir panel düzenlendı. Panele katılan Prof. Semavi Eyice, Kültür Bakanı İsmail Kahraman tarafmdan "Taksim Camü Projesine karşı çıktığı gerekcesiyle kapının önüne konulduğunu" anımsatarak. kendisinin bir camı yapılmasma değil. caminin şckline ve yapılması için tarihı su makseminın yıkılmasına karşı çıktığını belırtti Türkiye'de ılk defa Rehberler Odası tarafmdan düzenlenen bir panelle kutlanan Dünya Rehberler Qünü'nde, "Türkiye Turist Rehberkri Birliği Kanunu"nun bir an önce çıkartılması istendi. Panelde konuşan tstanbul Rehberler Odası (İRO)ve Tunst Rehberleri Vakfı Yönetim Kurullan Başkanı Ahmet Şensılay, Türkiye Tunst Rehberlen Kanunu'nun hâlâ çıkartılamadığını vurgulayarak. "Turist rehberleri, yaptıklan mcslek itibariy le esnaf statüsüyle uzaktan- yakından Ugileri olmamasına karşın, bu statüve zorianmışlardır" dedi. Dünya Rehberler Birlıği'nin kırkıncı yılında olunmasına karşın Rehberler Günü'nün Türkiye'de ılk kez bu panelle kutlandığına dikkat çeken Şensılay. "Düşününü/ ki İstanbul Turist Rehberleri Esnaf Odası, Dünva Rehberler Birliği'ne üye olmak için henüz bu >ıl başvıırmuş ve bunun için gerekli izin, Sanayi ve Tıcaret Bakanlığı'ndan henüz çıknıamıştır'" diye konuştu. İstanbul İl Tunzm Müdürii Yalçm Manav da Rehberler Birliği ve Otelciler Bırliğı Yasalan'nın bır an önce çıkartılması gerektiğini vurguladı. Tedavi altına alınan Yavuz ailesinin bir haftadır bir şey yemediği beliriendL (Fotoğraf: AA) 7 Mşilik aile açlıktan ölüyorduDI\ ARBAK1R (Cumhuriyet) - Ramazan ayındaki yardım dağıtı- mıy la gündeme gelen Diyarbakır'da, 7 kışılik bir aile açlıktan ölmek üze- re iken son anda bulunarak tedav i al- tına alındı. Baba Celal Yavuz, bir haf- tadır boğazlanndan bir lokma yemek geçmedığini belirterek u Aç ve çare- sLz olarak günlerden beri ölünıün ne zaman geleceğini bekliyorduk" de- di. Diyarbakır'ın Yeniköy Mahalle- si'nde, yurttaşlann bir gecekondu- da oturan 7 kışılik Yavuz ailesını ko- ma halinde görüp durumu güvenlik güçlenne bıldırmelerı üzerine, On Nisan Polıs Karakolu görevlılen aı- leyi Devlet Hastanesi'ne kaldırdı. Doktorlar. baba Celal Yavuz, eşı Dil- ber, 2 ile 13 yaşları arasındaki ço- cuklan. M^ S^ S, Ö» ve M.'nın aç- lık nedeniyle hastalandıklannı. te- davi altına alınan çocuklann sağlık dunımlannın ciddi olduğunu bildir- diler. Devlet Hastanesi'nde tıfo teş- hisiyle tedav isı süren baba Celal Ya- vuz, bir haftadır evlerinde yemek pişmediğinı ve boğazlanndan bir lokma yemek inmediğini belirterek şunlan söyledı: "Yaz avlarında ço- banlık yaparak geçimimi sağlıyor- dum. Kış olduğu için iş bulamadım. Aylardır komşulanmızuı yardımıyla karnımuı doyurabiliyorduk. Aç ve çaresiz olarak günlerden beri ölü- mün ne zaman geleceğini bekliyor- duk. Çocuklanmın gözlerimin önün- de günden güne erimesi beni perişan etti. Zaten ikisi bir süre önce tifoy a ya- kalanmıştı. İlaçlannı alamadığım için hastalıklan da iyice ilerlemişti. Güvenlik görevlileri bizi bulmasa şimdiye kadar ölebilirdik. Kendimi değil çocuklanmı düşünüvorum." Diyarbakır Sağlık Müdürii Dr. Mehmet Batki. durumu dün saat 17.30'da oğrenır öğrenmez olay ye- rine geldıklerini. aile fenlenne ilk müdahaleyı evlerinde yaptıklannı. daha sonra anne ve babayı Devlet Hastanesı, çocuklan da Çocuk Has- tanesi'nde yoğun bakıma aldıklan- nı belirttı. Batkı. "• Görebildiğimiz kadanyla bu insanlar günlerce >e- mekvcmemiş. önlerint" konulan tüm vemekleri büv ük bir iştahla yediler" dedı Açlıkta:ı ölmek üzerc ıken kur- tanldıklan bildırilen aılenın tüm has- tane giderlerinm valilikçe karşılana- cağı açıklandı. SHÇEK Sürgünlere protesto ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sağlık ve sosyal güvenlik çalışanlan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlı- ğı önünde toplanarak, RE- FAHYOL'un ıktıdaroluşuyla başlayansürgünvekadrolaş- ma hareketini protesto etti- ler. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) yöneticılen. RP'lı Dev let Ba- kanı Sacit Günbey'in genci kadrolaşma yürüttüğü Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esırge- me Kurumu'nda (SHÇEK), anayasal haklan olan sendi- kal faaliyetlenni engellediği- nı bıldırdıler. SES Ankara Şubesfnden yapılan yazıh açıklamada. Devlet Bakanı Günbey'in 250'nın üzerınde çalışanı -gerici kadrolaşma uğruna" .sürdüğü kaydedıldı. Sendıka yöneticılerinın. SHÇEK'teki anti-demokratik. anti-laik uygulamalara karşı çıkması nedenıy le baskı altmda rutul- duklarına dikkat çekilen açıklamada. Atatürk Çocuk Yuvast'ndaki sendtka odası- nın kapatıldığı ve toplantıla- nn yasaklandığı belirtildi. Çalışma Bakanlığı önüne, "Sürgün, baskı ve kryunlara son" yazılı pankartla gelen Tüm Sosyal-Sen ile SES'e üye sağlık ve sosyal güvenlik çalışanlan. "Baskılarbiziyıl- dırama/", "Stndika hakkı- miisökesökealınz1 " slogan- lan attılar. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Halk İsterse... Son haftalarda "Refahlılann" münasebetsizlik- leri artık kabak tadı vermeye başladı. Daha önceki birkaç yazımda, "Acaba bunlar o/ay/an neden tır- mandırmak istiyoıiar" sorusunu yanıtlamaya çalış- mıştım. Doğrusu, bu soruya net bir yanıt vermek mümkün olamıyor. Fakat bana kalırsa, bunlar "so- runlann altmda ezildiler" ve tam anlamıyla. "kaç- mak" istiyoriar. Ama "Kusura bakmayın, biz bu işi kıvıramadık" dıyemedikleri için, bir dış baskıyla "bı- rakmak zorunda kaldıklan" izlenımini vermeye uğ- raşıyorlar. Hele, askerlerin "fe/tan/eny/e"iktıdardan gittikleri "izlenimini" verebilirlerse, değmeyin ke- yiflerine... "Muhterem kardeşlerim "diyecekler, "Tam bız so- runlan çözüyorduk, yakamıza yapışttlar. Bunlar Is- rail'in uşağı..." Ve maalesef, dünyanın tüm halkları gibi, hafıza- sı çok zayıf olan halkımız da bunlara inanacak. So- runlar, yokluklar ve yoksulluklar günden güne ar- tarken, Refah'ı bir "kurtancı" gibi anımsayaoak ve değeriendirecekler. Işte bu gidişat, laik cumhuriye- timiz ve çağdaş yaşam tarzımızın sonudur... Refahlılann son haftalardakı münasebetsizlikle- rinden bir bölümü, toplumumuzda tepkiyle karşı- landı. Bence yeterlı olmasa da Sincan rezilliğı ve Şevket Kazan'ın "mum söndü"sü genış tepkiler aldı. Ancak bu arada bir üst yönetıdnin, fevkalade tehlikeli ve yanlış bir görüşü, kımi gazetelerin kü- çük bir haberi olarak kaldı ve yeterince değerlen- dirilmedi. Bu ''muhterem''(!), bir konuşmasmda "Halkister- se"diyordu. "Halk isterse, şeriat! da getirebilir." Çünkü "Madem demokrasi halkın kendi kendini yönetmesi" demekmış, "Eğer halk şeriat yönetimi altmda yaşamak isterse, şeriat yönetimini de ku- rabilırmiş." Firsat buldukça, "Biz demokrasıye <nanmıyoruz" diye nutuk atan bu adamlann. işlerine geldiği za- man demokrasınin kurallarının ardına sığınmak is- temeleri. başlıbaşına ılginç bır tutum. Fakat de- mokrasinin "kuralları" arasında, "Halk ne isterse o olur" gibisinden bır kural da yoktur. Zira demokra- si "halk içinde birçoğunluğun yönetimi" değil, "hal- kın yönetimidir. "Eğer halk arasında bır çoğunluk, karşılanndaki azınlığın özgürtüklerini ortadan kaldır- mak isterse bunu, "demokrasi adına" yapamaz. Demokrasi. "çoğunluğunyönetimi" değildir. De- mokrasi. çoğunluğun karşısındaki azınlığın hak ve özgürlüklerinin de "devletin koruyucu kanatlan al- tmda" korunduğu, sürdürüldüğü biryönetımin adı- dır. Demokrasiyi diğer yönetim bıçimlerinden ayı- ran temel özellik budur. "Iktıdar", her yerde iktıdardır. Bir rejimın demok- rasi olup olmadığını, iktidara bakarak anlayamaz- sınız. Bir rejımin demokrasi olup olmadığının ölçü- sü, "muhalefettir," Muhalefet ne derece özgürse, o ülkede demokrasi o kadar lyi ışhyor demektır. A- ma eğer özgüriükler, salt "iktidarda olanlar" için varsa ve o iktıdarın karşısındakilerin özgürlükleri kısıtlanmışsa, o rejım, demokrasi değildir. "Çoğunlukiradesini", "millı irade" ile kanştırmak, aslında çok yaygın bir yaklaşımdır. Özellikle Türki- ye'de; çok partıli yaşama geçıldığı andan itibaren bu "yanlış" yaklaşım benimsenmış ve çoğunluk ıra- desine dayanarak iktidara gelenler, kendilerini "canlannın istedıği he r karan alma konusunda" öz- gür sanmışlardır. Ve çoğu kez, bu yanlışlıklannın be- delini çok ağır bır bıçımde ödemışlerdir. Düşünce özgürlüğü hariç, hiçbir özgürlük "sınır- sız" değildir. Özgürlüklerin sının, "başkalarmın öz- gürlüğünün" sınırlarındadır. Ve bu çerçeve içinde, çoğunluğun yönetme özgürlüğü de çoğunluk kar- şısındaki azınlığın özgürlüklerinin sınırında biter. Bu görüşü benimsemeyenler, "Bizi azınlık mı yö- refece/<?"diyeitirazederler. Elbette "hayır". Elbet- te bir toplumda çoğunluk iradesı egemendir ve ka- r-^rlar çoğunluk iradesine göre alınır. Fakat bu "ka- rarlar", azınlığın özgürtüklerınetecavüzedemezve bu özgürlükleri ortadan kaldtramaz. Demokrasilerde, "demokrasiyi ortadan kaldırma özgürlüğü" yoktur. Şeridt düzeni, demokrasi dışı bir düzen olduğuna göre. "halkın çoğunluğu ıstese bi- le" şeriat düzeni getirilemez. (Kaldı kı Türkiye'de halkın çoğunluğunun şeriat düzeni ıstemesi de söz konusu değildir). Devletler, belli bir felsefeyle kurulurlar ve bir dev- letin "rejimi" ve "hedefi" o kuruluş aşamasmda be- lirtenir. Zaman geçtikçe; o rejım yetersiz kalabılir, o hedef aşılabilir, fakat o devlet "tümüyle çökme- den" ya da dış dengelerde çok "belirleyıci" kımi de- ğişmeler olmadan "rejim değişıkliğine"g\ö\\emez. Kaldı ki bu türden rejim değişikliklerinde de deği- şım "ileriye doğru" olur. Iran'dakı şerıatçı islam Cumhuriyeti'nin Şah'ın diktatörtüğünden "daha /7e- rici" bir rejim olduğuna kuşku duyulmaması gere- kir. Ekonomik "paylaşım" Şah dönemıne oranla çok daha "hakça" olduğu gibi, "siyasal katılım" da Şah dönemindekinden daha "geri" değildir. Tepe- deki yüzde 10'un "çağdaş" görüntüsüne aldanıp; kan ve gözyaşı üzerine kurulu Şah dönemini "ak- lamamak" gerekir. Geçen günlerde bu konu üzerinde daha genişti- ğine durmuştuk. iki savaş arasındaki faşist yönetimleri iktidara ge- tiren konjonktürü de doğru değerlendirmekte ya- rar vardır. Kaldı ki bunlann sonu da ortadadır. Bu konuya ileride tekrar, tekrar yeniden dönmek üzere şu kadannı yıneleyelim ki bir demokraside ço- ğunluk ıstıyor diye, şenat düzenıne falan geçilmez. Bu iş ancak "silah zoruyla" olur ki umanm bizim "muhteremler"(!) bunu düşünmüyorlardır. O zaman "el mi yaman, bey miyaman" anlarlar, ama böyle bir kardeş kavgasının kımseye yararı dokunacağı- nı da sanmıyorum. Akıllarını şımdıden başlarına toplasalar. kendile- rı için çok lyi olur. BAKIRKÖY 4. ASLİYE HUKLK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN İl AN Da\acı Fılı/'Güngor Vekılı Av Ismaıl Dıldık - Mülla Sok. No 5. Cumhunyet Mah B Evler - Ist. Da\alı Kemal Gunaor (Adresı mcçhul) Hâkımlıgımızın 9 6 1995 tarıh. 1994 255 Esas \c 1995 3^4 karar sayılı ılamı ile davacı Fılız Güngör ile da\ah Kemal Gün- gör'un TMlC'nın değı^ık 134 maddesi gereğınce bosanmalan- na. taraflann muşterek çocuklan 3U 6 19ıS9 doğumlu Tolga Gun- gör'ün vclayetinın anneye venlmcsınc, taraflar a\nı >ehırde orurduklan takdırde her hafta pazar gunlen ^abah »aat ()9 00 ile 19.00 arasında \ e ayn ayn >ehırlerde oturduklan takdirde ıse se- nemn temmuzayında 1 ay sure ile davalı babanın. \elayetı anne- ye venlen bu çocuğunu yanına alıp gorebılmesıne. davacı \ekı- lı. mmekkılı \e muijterek çocuğu ıçın tedbır. ı^tırak. \oksulluk nafakalan ve tazmınat talep etmeveceğını 3 5 1995 tanhh ceUe- de bildırdığınden. bu konuda bır karar venlmesıne >er olmadığı- na. 94.500 TL 'sı ılan harcı ile da\acının yapmış olduğu 115 000 TL Sı yargılama gıden ve 600 000 TL "sı \ekâlet ucretının da- valıdan alınıpda\aLiya venlmeMne karar senlmıştır Davalı Ke- mal Gungor'un adresi meehul olduğundan, bojanma ılamı o/e- tinin gazete ile ılanen teblığıne karar venlmı>iır t^bu ılamın ga- zetede neşrinden sonra yasal süre ıcınde lemyız olunmadığı tak- dirde karar ve ılamı kes'ınlesecektır 2S 1 1997 Basın (.914
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle