27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 ŞUBAT1997 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMI İstanbuHu sanaylcilepin KKTC çıkarması • İSTANBl L (AA) - Istanbul Sanayi Odası yöneıicılen \e meclıs üyelerinden oluşan bır heye:. temaslarda buİunmak iizere 21 şubat cum£ günü Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyetı'ne (KfCTC)gıdiyör. Türlcye'deki odalann, KKTC 'ye ekonomık olarak da sah.p çıkılması amaciyla baş.attıklan etkıniikler. îs:anbul Sanayı Odası (İSO) ıle sürüyor. Gemı inşadar. tekstile kadarçeşitli sektörlerin temsılcilen, gazeteciler ve İSO personelınden yaklaşık 100 kişılik heyet. 21 şubat cuma günü uçakla KKTC'ye gidecek. Şu ana kadar. 51 medis üyesi. gezıye katılacağını bildirdi. Katılacaklaı arasında, Türkiye Giyim Sanayicilen Demeği (TGSD) BaşkanıTuran Sangülle, Koç Holding'den Necati Ankan ve Cengiz Solakoğlu. Türkiye Şişe Cam'ın Genel Müdürü Adnan Çağlajan da bulunuyor. Tütün alımları sürüyor • İZMİR (AA) - Ege Ekici Tütün Pıyasasf nda, Tekel'in alımlan 11 bin, tüccann alımlan 26 bin tonu aştı. Ege Bölgesi alım merkezlerinden dün öğleden sonra toplanan verilere göre. Tekel 29 bin 900 ekiciden 11 bin 300 ton, tüccar ıse 52 bin 315 ekiciden 26 bin 400 ton alım yaptı. Söz konusu alimlarda, Tekel'in ortalama alım fiyatının 457 bin lira. tüccann ortalama alım fiyatının 417 bin 978 lira olarak hesaplandığı belirtildı. Ege Ekici tütün piyasasının açılışının hafta sonuna gelmesi nedeniyle, bugünden ftıbaren alımlann yoğunlaşması ve bu hafta sonunda büyük ölcüde tamamlanması bekleniyor. IMF'de atamalar • ANKARA/ VVASHINGTON (AA) - LMF'nin Türkiye'nin de içinde olduğu bölgeden sorumlu yetkilisi Massimo Russo IMF Başkanı Michel Camdessus'a özel danışman olarak atandı. IMF Türkiye masası şefi Martin Hardy'nin de içinde bulunduğu Avrupa 1. Bölge Başkanı Russo'nun yeni görevine atanmasından doğan boşluğu Michael C. Deppler dolduracak. OECD \e Avrupa Birlıgi komisyonlannda da görev alan ttalyan asıllı Russo IMF'nin en kıdemli ekonomistlen nden. Gümrük birliği mevzuatının çıkmaması 500 milyon dolarlık ihracat kaybı yarattı Deride mevzuat deliği• 1995'i 850 milyon dolarlık ihracatla tamamlayan deri sektöründe, 1996'da yüzde 20-25'lik alışılmış ihracat artışı gerçekleşemediği gibi 300 milyon dolarlık gerileme yaşandı. NURTEN YALÇIN Koşar: Gümrük birliğine girmenin avantajlarını sektör olarak yaşayamadık. Yıllardır ortalama yüzde 25'lık bir artış trendi olan den ihracatı. 1996 yıhnda gümrük birliğiyle ilgili düzenlemelerin yapılmaması nedeniyle sekteye uğradı. 1995 yılını 850 milyon dolarlık ihracat hacmiyle tamamlayan deri sektöründe, 1996 yıhnda yüzde 20-25'lik alışılmış ihracat artışı gerçekleşemediği gibi, 300 milyon dolarlık da bir gerileme yaşandı. 1996'da deri ihracatının ancak 550 milyon dolarla sınırlı kaidığına dikkat çeken sektör yetkilileri, yabancılardan özellikle uluslararası fuarlarda boy gösteren Türk firmalannın mallanna yoğun talep gelmesine rağmen ihracatın düşmesini "Gümrük birliğine girdikten sonra hükümetlerin gerekli uyum çalışmalarını ve mevzuat düzenlemelerini yapmamalarına" bağladılar. Den Sanayicilen Derneği Başkanı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Deri Sektör Kurulu Başkanı Turgut Koşar, 1.5 yıldır hükümette bulunan siyasilerin sanayiciye kolaylık sağlamaktan öte kend'i yükümlülüklerini bile yerine getirememelerine rağmen deri sektöründe gerek üretim kalitesinde gerekse tanıtım çalışmalannda büyük aşamalar kaydedildiğini, ancak GB ıle ilgili olarak Rekabet Kurulu, telafi edici vergi, navlun primi, tanıtım ve reklam indirimi gibi konulann ele alınmaması nedeniyle 1996'da "parlak olmayan bir yıl" geçirdikierini söyledi. Koşar, gümrük birliğine girmenin avantajlannı sektör olarak yaşayamadıklannı belirterek "Halen 5-10 dolar farkla Avrupa'ya mal satma fırsatını başkalarına kaptırıyoruz. Bir yandan maliyetler artarken. bir yandan da rakiplerle aynı şartlardan yararlanamayınca sizin satacağımz mal üzerinde pazarlık yapma şansınız da kalmıyor" dedi. Deride öncü durumunda olan İtalya, İspanya gibi ülkelerde fuar, tanıtım organizasyonu gibi aktivitelerde stand ücretlerinin bile devlet tarafından karşılandığına dikkat çeken Koşar "Bizde ise tanıtım ve reklamla ilgili GB'den sonra en ufak bir düzenleme yapılmadı. Miami'deki son uluslararası deri fuarında İtalya'yı 320, tspanya'yı 240 firma temsil etti. Türkiye'den ise yalnızca 22 firma katıldı" dedi. Bavul ticaretiyle ilgili düzenlemelerin de bır an önce hayata geçinlmesi gerektiğinı vurgulayan Koşar "Bugün bavul ticaretinden 10- 15 milvar dolar dö\iz kazanılıyor. Bunu kayda almak zorundasınız. Zira bavul ticaretine başlayan büyük deri firmaları da artık tıkanma aşamasına geldi" diye konuştu. Bakan Yılmaz: İşletmelerin eğitim giderlerinin yansı karşılanacak KOBFlere destek sözüAıNKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz, küçük ve orta boy işletmelerin eğitim çalışmala- nnın giderlerinin yüzde 50'sinin karşı- lanacağını bildirdi. Yılmaz, aynca, 1-50 arasında işçi çalıştıranlar KOBl'lerin alacaklan teknik personelin maaşının yüzde 70'inin 6 ay boyunca desteklene- ceğini söyledi. KOBİ ve İhracat Geliştirme Merke- zi'nin (İGEME) tüm mevzuat, pazar olanaklan, işletme biçimleri ve uygula- malan lntenıet'te yayımlanmaya baş- landı Devlet Bakanı Yılmaz. İGEME ta- rafından KOBl'lere yönelik Internet'te başlatılan "İGEME WEB SITE" uy- gulaması nedeniyle dün düzenlediği ba- sın toplantısında, bu işletmelere verile- cek destekleri de açıkladı. Yılmaz, tica- ri bankalar aracılığıyla KOBl'lere kul- landınlan Eximbank kredileriningeçen yıl 287 milyon dolar olduğunu, bu yıl da Eximbank kredilerinin bu işletmele- re aktanlacak miktannın yüzde 50'ye çı- kanlacağını söyledi. Eğitim karar tasansıyla KOBİ ve sek- törel dış ticaret şirketlennin İGEME ta- rafından belirlenecek eğitim faaliyet- lerine ilişkin harcamalann yüzde 50'si- nin destekleneceğinı anlatan Yılmaz, "1-50 arasında işçi çalıştıran işletme- lerin mühendis, işletmeci veya eko- nomist istihdam etmeleri halinde ilk altı aylık ücretlerinin yüzde 70"i kar- şılanacak" dedi. İGEME de, Intemet aracılığıyla yur- tiçi ve yurtdışı dış ticaret firmalanna yeni bir hizmet vermeye başladı. Firmalar. "İGEME VVEB SİTE" sayfasmda ticari taleplerden, yayınla- ra, dış ticaret bültenine, dış ticaret terim- ler sözlüğüne, ticaret rehberine kadar değışik sunumlardan yararlanabilecek- ler. Yılmaz, ithalat rejimiyle ilgili süre- Bakan Yılmaz KOBİ'lerin İnternet cin 1.5 aydır devam ettiğini, bunun da ithalatçı açısından belirsizlik yarattığı- nı belirterek "Bizim açımızdan tüm çalışmalar bitirildi. Tekel ürünlerin- deki fonlarla ilgili bir düzeltme var- dı. İthalat rejimimizde bu düzenle- meyi yaptık" dedi. Yılmaz, ortaklik u\jjulanıa>ını tanıttı. konseyı karan çerçevesmde tanm ve sa- nayi ürünlerine ilişkin temmuz 1996'da birinci indirimin yapıldığını belirterek ikinci indirimin de 1 ocaktan itibaren ya- pılması gerektiğini, tanm ve sanayi ara- sında dengenin bozulmamasının zorun- lu olduğunu söyledi. Necati Celik 'SSK'de köklü değişiklik yapılacak' İstanbul Haber Servisi - Çalış- ma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ne- cati Çelik, SSK ve sosyal güven- liği yeniden düzenleme çalışmala- n yaptıklannı belirterek " 1997'nin ilk 6 aymda SSK'de köklü bir de- ğişiklik meydana getirilecektir" dedi. Ülke genelinde sigorta hizmct- lerinin çağın teknolojisine göre hiz- met verebilmesi amacıyla SSK Ge- nel Müdürlüğü'nce düzenlenen 5 günlük sempozyumun dün SSK'nin Usküdar'daki misafırhanesinde baş- ladı. Toplantıda konuşan Çelik, SSK'nin ktasik, gelenekçi, vur- dumduymaz biryönetim anlayışıy- la bugünkü hale getirildiğini ve çö- kertildiğini belirttı. SSK'nin, Tür- kiye'nin genel bütçesinden sonra en büyük bütçeye sahip. 30 milyon ın- sana hizmet sunan dev bir kuruluş olduğunu hatırlatan Çelik. şöyle konuştu: "Bu kurumda hizmet almak da büyük bir sorumluluk gerektirir. 'Banadokunmayan yı- lan bin yıl yaşasın' mantığıyla Türkiye yönetilemez, kurum yö- neltilemez. Malzememiz. muha- tabımız insandır. SSK'de ne ça- lışan, ne çalıştıran, ne hizmet alan memnundur. Duruma el koyma- ya ve düzeltmeye mecburuz. Bu anlayışla SSK ve sosyal güvenli- ği yeniden düzenlemek için çalış- malar içindeyiz. 1997'nin ilk 6 aymda SSK'de köklü bir değişik- lik meydana getirilecektir. Sos- yal güvenlik reformu gündeme alınmıştır. 506 sayılı yasada kök- lü değişikliğe gidümektedir. Bu ta- sarı yasalaştırıldığında kurum 135 trilyon lira tasarrufta bulu- nacaktır." İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Refah Saldırganlaşıyor Refah'ın muhalefetteki "hak- tan yana" görüntüsünden eser kalmadı. iktidarda oyunu çaldığı yoksul halkı ezen kirli düzene ödiin verdikçe, iktidar uğruna her tür kirliliğe bulaşıp battıkça, Re- fah kadroları hırçınlaşıyor. Baş- bakan, bakanlar, milletvekilleri- nin, parti kadrolarının ve yandaş- lannın "yumuşak, güleryüzlü, de- mokratik" maskeleri düşüyor. Re- fah kadroları her geçen gün bi- raz daha saldırganlaşıyor. Demokrasiyi, nimetlerinı so- nuna kadar kullanarak iktidara gelen parti, kimilerinin beklenti- lerine, düşlerine uygun, düzene uyum sağlayan, demokrasiyi de birölçüdeıçinesindiren, Batı'nın Hırıstiyan demokrat partilerine benzer, Islami-demokrat bır çiz- giye çekilmiyor. Yeni Dünya Dü- zeni'nin halkyığınlanndan, çıkar- larından kopuk, yoz, vurguncu, kirtenmiş ekonomik yapısına tam uyum sağlamakta ne ölçüde ba- şan gösterdiyse, bu büyük "gü- nahını" kitlelerden saklamak için de şeriat isteminde aynı ölçüler- de radıkalleşmeyı seçiyor. Dünyada demokratik düzenin araçlannı kullanarak iktidara yer- leşmiş tek şeriat düzeni yanlısı parti, iktidarda maskelennin düş- mesinin öfkesinde, başansızlık- lannın, olumsuzluklannın pahalı- ya mal olmasının kaygısında, is- tediği gibi at koşturmasının önü- ne set çekilmesine şiddetle tep- ki veriyor. DYP ve Çiller'i esir alarak hü- kümeti ele geçirmiş Refah kad- rolan, geleceğe yönelik şeriatın yolunu açmada önemli gördük- leri uygulama ve kararlann en- gellerle karşılaşmasını içlerine sindiremiyorlar. Parlamentoda hâlâ alternatif hükümet gündem- de değilken hükümeti ve Meclis'i teslimaldıklannı düşündüklerı bir ortamda istediklerini yapamama- yı kendilerine bile açıklayamıyor, daha da hırçınlaşıyorlar. "Sürekli Aydınlık İçin 1 Dakıka Karanlık" gibi gerçekten sıcak ve yumuşak bir demokratik eyleme böylesine şiddetli karşı çıkış, Er- bakan'ın. Kazan'ın, Asiltürk'ün aynı zamanda demokrasıye ta- hammülsüzlüklerinin de yansı- ması olan ilkel tepkileri, kadınlar mitingi ile bir başka boyutta açı- ğa çıkıyor. Iktidarın başındakile- rin hırçınlığı, en insancıl yumu- şak eylemde, sonunda polis co- pu ile kan dökülmesini getiriyor. 52 demokratik kadın örgütünün eylemine katılan kadınlar "fahişe- likle, Islamiyete karşı olmakla" damgalanıyorlar. Çıkar düzenlerinin yürümesi uğruna Refah'tan laikliğe, de- mokrasiye savaş ilan etmemiş bir parti ve iktidar yaratmayı umanlann, neredeyseyalvaran, sı- nısız ödün veren politika ve stra- tejileri bir işe yaramıyor: İktidar olduktan sonra özellikle RP lider kadrolarından, anayasal veyasal hukuk düzeninin, demokrasi ilke- lerinin, laikliğin korunacağını söy- leyen çıkmıyor. Daha acısı şeri- atın devlet düzeninde geçerli ol- masını RP'nin amacı olarak gör- mediklerini, bunun savaşımını vermeyeceklerini söyleyecek bir tek partilı bulunamıyor: Güneri Cıvaoğlu milletvekili Bülent Arınç'a "Demokrasiye karşı değilsinız değil mi? Müslü- manlığın demokrasi içinde yaşa- yacağma, iktidarda uyum yolu bulunacağına inanıyorsunuz de- ğil mi..." sorularını yöneltiyor. Arınç bu sorulara doğrudan biryanıt vermeyerek Müslüman- lık adına savunduklan şeriat ikti- dan ile demokrasiyi buluşturma- dan falan hiç söz etmiyor. Satır aralannda, demokrasinin öyle de vazgeçilemeyecek tek ideoloji ve yönetım aracı olmadığını savunu- yor. Arkasından islamda bir uz- man ve otorite edası ile Ceza- yir'e, Mısır'a, Afganistan'a, Iran'a.. ilişkin uzman gazetecı ve harici- yecilerın anlattıklarına şiddetle karşı çıkıyor. Hepsinde de radi- kal şeriatçı örgütler ve partilerin yaptıklarını haklı buluyor. Islam ve şeriat adına bu ülkelerde ya- şananları, katliamları, diktatör- lükleri ustaca onaylayıp alkışla- dıktan sonra, bunlara bakılarak Türkiye'de aynı şeylerin olacağı sonucuna varmanın yanlış oldu- ğunu söylemekle yetiniyor. Ceza- yir'de ona göre Islamın iktidarını engelleyen bugünkü iktidar ve yandaşlanna tükürdüğü için de, Elçi'nin protestosuna ve bir an- lamda diplomatik skandala yol açarken de onun yerine Cıvaoğ- lu özür dilemek zorunda kalıyor. Sözleşmiş gibi aynı gün Fethul- lah Erbaş "Şeriata karşı olan anarşist demektir", Bakan Ce- vat Ayhan da şeriata karşı yürü- yen kadınlar için 'Mûstümanlartû- kürse bunlar boğulurtar"demeç- lerini veriyorlar... Bazılarının öne sürdükleri gibi Türkiye'de laik- şeriatçı cepheleşmesi iki toraflı ya- şanmıyor. Şeriat cephesi bir şey- ler koparmanın telaşında ciddi bir skaldırıya geçmiş bulunuyor. Refah'ın lider kadrolan apaçık "Yüzde doksanı Müslüman olan bir ülkede, şeriat düzenıni, ikti- dannı kabul etmeye mahk0um- sunuz. Insan haklan, demokrasi, Atatürk devhmleri, laiklik ilkeleh ancak şenat düzeni ile çatışılma- yan noktalariçin geçehidir. Daha doğrusu bize, gelişmemize, ikti- danmıza karşı çıkmadığınız ölçü- de sizinle uzlaşır, karşı çıktığınız noktalarda çatışınz.." diyoriar. Bu dayatmayı artık çok büyük çoğun- luk görüyor ve de bundan şüp- hesiz kaygı duyuyor. Hani şu dudak bükülen 70 yıl- lık Cumhuriyet deneyimi, demok- rasi birikimi, gerçek anlamda uy- gulanamasa bile insan hakları- nın, çağdaş, laik düzenin tadına vanlmışlığı, Refah'ın lider kadro- larının düşledikleri şeriat düzeni ve iktidan için gerçek bir engel. Yüzde doksanı ya da kaçta kaçı olursa olsun Müslüman olan bu ülkenin insanları, kesinlikle şeri- at düzeni ve iktidanna karşı dur- maya kararlı. Türkiye'nin sorunu, Cezayir'e, Iran'a, Afganistan'a, insan hak- lannın, demokrasinin, laikliğin ge- çerli olmadığı düzenlere dönüş- türüıemeyeceğini kanıtlayacak toplumsal karşı duruşun yeterin- ce örgütlenememesinde. Siyasi partiler, sendikalar, demokratik örgütler, sivil toplum örgütlen- meleri, kitlelerin henüz şeriat teh- didinin boyutunu tam algılayıp yeterli ve caydıncı karşı çıkışı or- ganize edememelerinde. Sivil çö- zümü üretememelerinde. ÇIFTÇI DOSTU / SADULLAH USUMI DOSYA: İHRACATTA TEŞVIKIN ONEMI Türk Tütününde Kara Dönem E ge Ekici Tütün Piyasası'nın açı- lışı, bu yıl da gosterişli törenler ve parlak nutuklarla yapıldı. Hatta Devlet Bakanı Nafiz Kurt bile kendisini bu havaya kaptırarak 1996'yı 'tütününaltınyılı' ilan etti. Izmir Ziraat Odası Başkanı Reşit Kurşun, Ihracatçılar Birliği Başkanı Nevzat Ka- ragözoğlu, yönetim kurulu üyesı Esin Özgener ve üç beş ekicinin söyledık- lerine bakılırsa ureticıler, bu yıl tütünden kazanacakları paraları koyacak yer bu- lamayacaklar!.. Ege Bölgesi'nde ekici tütün pıyasası ile ilgili estırilmek istenen hava bu... Radyolar, televizyonlar ve gazeteler de ne yazık ki. bu havaya uy- gun yayınlar yaptılar. Bazı gazeteler 500 bin lira baş fiyatı o kadar yüksek bul- muş olacaklar ki, 'seçim yatırımı' gibi göstermeye çalıştılar!.. Başbakanlar, bakanlar, bazı Ziraat Odası başkanları ve ihracatçılar, böy- lesine bir değeriendirme yapmadan ön- ce tarlalanndaçoluk-çocuk, gecelı gün- düzlü çalışan üretıcilerin görüşlerini ne- den almadılar? Senelerden berı ezilen üreticiye 450 bin liranın üstünde mal ettiği tütününü 350 ila 400 bin liraya satarak nasıl ayakta kalabildiğini ne- den sormadılar? Aynca ureticilerın yi- yecek ekmeği, mazot alacak parası olup olmadığını. bankalara, tefecilere ve akaryakıt istasyonlarına her yıl ne ka- dar faiz ödemek zorunda kaldıklarını araştırmak zahmetine katlanan da ol- madı!.. Dahası var... Her yıl tarım ürünlerine, özellikle tütüne dünya piyasalarının üstünde fi- yat verdiklerini ustüne basa basa açıklama ya- pan başbakanlar, bakanlar, bir tütün üreticisi- nin bir de tüccar ve ıhracatçılann gelır-gider def- terlerine neden bakmazlar? Ticaretini yapan- ların büyük servetlere ulaşırken asıl ürunü ye- tiştirenlerin neden sefalet içinde yaşadıklarını görmemezlikten gelirler? Maliyet 591 bin 644 lira Tütün üreticilerı, hükümetlerin her yıl piya- saiarda bastıkları havaya uygun olarak büyük paralar kazansalar, neden bankalara ve tefe- cilere yüzde üç yüzlere, beş yüzlere varan fa- iz ödesinler? Ureticilerin büyük çoğunluğu, köy kahvelerinde neden veresiye çay kahve iç- sin?.. Ureticıler, hükümetlerin açıkladığı gibi tütüne yeterli fiyat alabilseydi, hastane kapı- larında doktorlara ulaşamadan can vermeyi göze almazlardı. Manisa Ziraat Odası, Türk ta- rımına çok değerii hizmetler yapmıştır. Öneri- leri ve hesaplan her zaman yararlı sonuçlar vermiştir. Oda başkanı, tarım kesiminin sorun- larını cesaretle dile getirmiştir. Manisa Ziraat Odası, bu yıl da bir kilo tütünün maliyetini tes- pit etmiş ve açıklamıştır. Bu hesaba göre, fa- iz kullanılmadan yetiştirilen bir kilo tütünün maliyeti 476 bin 89 liradır. Faiz kullananlann ma- liyeti ise tam 591 bin 644 lirayı bulmuştur. Ege Bölgesi'nde bu yıl 500 bin lira baş fi- yata göre beklenen ortalama fiyat 410 bin lira civarındadır. Bu rakamın 400 bin liranın altına düşmesi de mümkündür... Diyelim ki, ortala- ma fiyat 410 bin lirada kalacaktır. Bu durum- da bile faiz kullanmayan ureticilerin kilo başı- na zararı 60 bin lirayı, faiz kullananların ise za- rarı 170 bin lirayı geçecektir. Buna kar- şılık Tekel, yabancı sanayiciler sigara sa- tışlarından, tüccar da ihracat ve itha- lattan en az 50 ila 60 trilyon lira kaza- nacaklardır... Hükümetler de dahil her- kes kolayını bulmuş. Fiyat ilan eder- ken bir yıl önceki fiyat ele alınıyor ve ona göre zam yapılarak yeni fıyatlar açıkla- nıyor. Halbuki, çiftçinin durumunu tes- pit edebilmek için en azından 10 ila 15 sene önceki fiyatları dikkate alrnak ge- rekir. Diğer ülkelerde de tarım ürünle- rinin fiyatları hep böyle hesaplanır. Bizde ise bakanlar da yetkililer de "Tü- tün geçen yıl 250 bin lira idi, tam yüz- de yüz zam yaptık" diye övünüyoriar... 1979 yılındaki baş fiyatı ve girdilerde- ki artışları dikkate alsalar, tütün üreti- cisinin 16 yıldan beri nasıl soyulduğu ortaya çıkacaktır. Gübredeki artış 25 bin kat 1979'da tütün baş fiyatı 130 lira idi. 1996 yıhnda ise 500 bin lira. 16 yıl için- deki fiyat artışı 3846 kat. Gübre 1979 yılında 110 kuruştu. Şimdi ortalama 30 bin lira. Artış, 25 bin kattan fazla... Çift- çinin can damarı sayılan traktör, 1979 yıhnda 250 bin lira idi. Şimdi 3 milyar liraya dayandı. Artış 10 bin katın üstün- de... 1979 yıhnda çiftci bir kilo tütün sa- tarak karşıhğında 118 kilo gübre alabi- liyordu. Şimdi ise bir kilo tütün karşılı- ğında ancak 20 kilo gübre alabiliyor... 1979 yıhnda bir traktör almak için 1928 kilo tütün satmak yetiyordu. Şimdi ise 5 bin kilo tütün satmak gerekiyor!.. Tütün fiyatlanndaki artış, sanayi ürünlerin- deki artış oranında olsaydı, bu yıl tütün baş fi- yatının tam 3 milyon 250 bin lira olması gere- kecekti. Işte, tam 16 yıl katrilyonlarca lirayı bu- labilecek olan bu büyük fark, ne yazık ki, üre- ticinin kesesinden tüccar ve sanayicinin kasa- larına akıtılmıştır. Bu nedenle, yabanct sigara sanayicileri, yerli ortaklan, ihracatçılar, ithalat- çılar, tüccar yardakçılan yüzlerce trilyon lirayı ceplerine indirirken tütün üreticileri parasız- lıktan, borçtan, harçtan inim inim inliyor! Tütün üreticileri, bayram yapıyor diyenler, onlara meydanlarda yalvara yakara şapka çı- kartanlar, 1996'yı tütünde 'altınyıl' ilan eden- ler bu gerçekleri artık görmelidirler... Yakın za- manda üreticiler, 1980 yılından sonra geçen 16 yılı 'tütünde kara dönem' olarak ilan edecek- lerdir... • Yurtdışın meslek . edinmenin V yollan ayvancılık Parlamentosu'nda kurtarılıyor Makro ekonomi borp nasıl etkiliyor? Paranıza yön veren derjgj u / TREND HER PAZAR BAYİNİZDEN ALMAYI UNUTMAYINIZ Siyanürlü altın Avrupa Parlamentosu'nda
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle