03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 ŞUBAT 1997 PAZAR 8 PAZAR KONUGU Işçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek 'le son günlerin gelişmeleri üzerine söyleşi 'Cumhuriyettenöçalmakistiyorlar'i 3 KJI V C - / J 3 REFAHYOL hükümeti çok yıprandı. Bir yanda koalisyonun küçük ortağı DYP'nia Başkanı Tansu Çiller hakkındaki yolsuzluk iddialan başını alıp giderken, öbür yanda aynı Tansu Çiller'in ABD vatandaşı olduğunun ABD tarafindan yalanlanamaması. ekonominin iyice başıankara gitmesi, Susurluk olaymda garip, garibin ötesinde insanm tüylerini diken diken eden ilişkilerin açığa çıkması, "Bunlar artık gidici", kanısını yerleştirdi. Tam bu sırada büyük ortak Refah, bir çıkış yaparak Taksim'e, Çankaya'ya cami yapmak, devlet dairelerine tûrbanlı kadınlann alınmasını yasal hale getirmekten söz etmeye başladı. Bu yetmezmiş gibi Ankara'nın Sincan ılçesinde Refahlı belediyenin düzenJediği Kudûs Gecesi'nde, Kudüs Gecesi'yle ilgisiz, cumhuriyet devrimlerine, cumhuriyete hakarete varan söylemler içine girildi. Refah, yüzde 20'lik, hittta büyûk kısmı yüzer gezer olan bu oy oraruyla kimden, nasıl cesaret alıp ipleri böylesine gerebiliyordu? Gittikçe güçlenen darbe söylentileri doğru olabilir miydi? Bazı sol aydınlar. Türkiye'de dinci gericiliği gûçlendiren darbelere bugün nasıl yumuşak bakabilivorlardı? Bütün bunlan. ABD'nin resmi belgelerini, yayınlannı yakından izleyen Işçi Partisi (IP) Genel Başkanı Doğu Perinçek'le konuştuk. Perinçek, Refah'ın, ABD'den aldığı cesaret ve ABD'nin Türkiye'ye biçtiği "bölgenin ılımlı Islam ülkesi" rolüne güvenerek ipleri gerdigini söylüyordu. Aynca, bugûn Türkiye Genelkurmayı'nın irticaya kesinlikle prim vermemesi nedeniyle bir darbe de olsa bunun 12 Mart ya da 12 Eylül'ün doğurduğu sonuçlan doğurmayacağinı satır aralannda telaffuz ediyordu. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU Türkiye 'de darbelerin, sol hareketi da- imagerigötürdüğü büinen birgerçek. Ama bu- gün bazı sol aydınlar, şeriata karşı ordunun kur- tarıa olmasını neden bekliyorlar? - Ben tabiı onlara katılmıyorum. Orduyu kur- tancı kabul etmek çok yanlış. Cumhuriyet dev- riminin geniş güçleri var. Bugün cumhuriyetle hesaplaşmaya kalkışan, başta ABD olmak üze- re, kûvvetler var. Ona bağlı olarak mafya - tari- kat kuvvetlerini görüyoruz. Yeni Dûnya Dûzeni'nden gelen bu saldınyı göğüslemek de bütün cumhuriyet kuvvetlerinin görevi. Buarada Sılahlı Kûvvetler içinde de cum- huriyet devrimini savunan büyük bir kuvvet var. Bunlann cumhuriyet devrimi savunuculan için- de yer almalan kuşkusuz çok olumlu ve kuvvet dengelerini çok da etkileyen bir tavır. Onlann cumhuriyet kuvvetleri içinde yer al- masını istemek ve bundan memnun olmak baş- ka, onlan kurtancı olarak görmek çok başka... Bugün sol kesimde bakıyorum, yeni bir 12 Ey- lül tekrar edecekmiş gibi bir anlayış da var. Bu da demın söylediğiniz aydınlardan farklı biryak- laşım. Bu, 12 Mart öncesinde, 27 Mayıs tekrar ede- cekmiş düşüncesine benziyor. Ben bir darbeyi tartışmıyorum. Ama ordunun tepesinde 1994'ten sonra önemli değişmeler oldu. Bu değişmeleri de solun görmesi gerekiyor. ^ • • i Ordunun tepesindeki bu değişmeler neler? Bunlan açtkça anlatabilir misiniz? - Isterseniz bunu olgularla saptayalım. Önce, büyük bir kuvvet olduğu için ABD'nin Türkiye Genelkurmayı hakkındaki değerlendirmelerini burada anlatmak istiyorum. ^^••i Evet, siz ABD'nin Dışişleri ve Merke- ZİHaberalma Örgütü 'yle (CIA) bağlantüıyaytıt- larında bu konuda neleryazddığınıyakuıdan iz- leyen bir kişisiniz... - "Foreign Affairs", "Foreign Report". "Me- ditterranean Quarterty" gibi ABD Dışişleri, Sa- vunma Bakanlığı, Pentagon, CIA'ya bağlı yan resmi organlar var. Bu organlarda, 1994'ten, yani Doğan Güreş Genelkurmay Başkanlığı'ndan aynldıktan ve emekli olduktan bu yana değerlendirmeler çıkı- yor. Bunlar şöyle: "Türk ordusu hizadan çıkö. Türk generaOer artık ABD'yle uyumlu davTanmıyorlar. Türkge- neralleri Saddam HüseyüTle Irak Kürt üderleri Barzani ve Talabani'yi uzlaştınpyerel bir çözünı peşinde koşuyorlar. Türk Genelkurmayı'nın hi- zaya gerirümesi lazım. Türkiye'nin kriz bölgele- rinde müdahale gücü rolü oynamasma bugünkü Genelkurmay karşıtavıralıyor. 1994yılına kadar iş başında olan Genelkurmay, kriz bölgelerinde müdahale gücü olmayı benimsemişti.'" Bu son derece önemli. ABD, Türkiye'ye kriz bölgelerinde müdahale gücü olmayı dayattı. Bu, Tansu Çiller - Doğan Güreş ortaklığı sırasında kabul gördü. Hatta Doğan Güreş'in "Havacıuk ve Savunma" dergisinde tıpkı ABD yayın organ- lannda gördüğümüz ifadeyle, "Türk Silahta Kuv- vetleri'nin asH görevlerinden birisi kriz bölgeie- rinde müdahalegücü rolü oynamakür'' diye açık- laması çıktı. Bu ifade, ilginçtir, Tansu Çiller'in başında bu- lunduğu hükümet programlannda. "TüJrk Silah- b Kuvvederi'nin görevi kriz bölgeterine müdaha- ledir", biçiminde yer aldı. Yineliyorum, aynı ABD belgelerinde gördüğümüz ifadeler. Fakat buna muhalefet eden kûvvetler var. Bu- nu Körfez Savaşı sırasında da gördük. Turgut Özal Irak'a kara harekâtı emrini verdiği zaman o zamanki Genelkurmay Başkanı Orgeneral Nec- det Torumtay yazılı emir istedi ve Özal'ın bu po- litikası kabul görmedi. ^ ^ ^ ™ Bunu kabul etmemektekiamaçneydi? - Kriz bölgelerine müdahale etmeye başladı- ğınız zaman kanlı maceralara giriyorsunuz. Kör- fez Savaşı sırasında Türkiye'de bazı güçler bu maceralara karşı direndiler. Bugün bu direnişin daha güçlü olduğunu gö- rüyoruz. Çünkü Tüıkiye'ye karşı dayatma daha ağırlaştı. Bu dayatma karşısında direnç de büyü- dü. Yalnız burada bir şeyi belirtmem lazım: Genel- kurmay'ın burada önemli bir rolü var. Şahıslann değişmesiyle, Doğan Güreş'in gitmesiyle ilgili bir olay değil. Genelkurmay Türkiye'nin piyon olarak kullamlmak ıstendiğinin farkında. Bu ne- denle buna karşı koyuyor ve politikalar üretiyor. Bunu ABD ve Genelkurmay'ın belgelerinde gö- rebiliriz. Bugünkü Genelkurmay'm tavnyla ilgi- li birinci kanıtım bu... Ikinci olarak, 19%'da Barzani, Irak hüküme- tiyle anlaştı ve bunlar ortak bir eyleme girerek Kuzey Irak'tan ABDnin ayagını kaydırdılar. Kü- çük kuvvetler birleştikleri zaman bir süper güce darbe indirebiliyorlar. Saddam Hüseyin - Barzani ittifakmın arkasın- da Türkiye Genelkunnayı ve Türkiye'nin demin belirttiğim güçleri vardı. Bunu Amerikan gaze- teleri de ABD'nin jan resmi yayın organlan da yazdı. Yani Tansu Çiller. ABD politikasını hükümet içinden uygulamaya çalışırken geleneksel, cum- huriyet devnminin,"Yurtta banş,cihanda bartş" politikasına bağlı kuvvetler de bu maceralara karşı önlemlerini aldılar. Bunu uygulamaya da koydular. Uçüncü kanıtım, Susurluk kazası olayının üze- rine gidilmesi... Susurluk olayı bir kaza gibi an- latıldı. Mercedes zaten hedefine varamayacaktı. O kamyona çarpması, aslında Türkiye gerçeği- ne çarpmasıdır. Mercedes'in içinde Türkiye'nin mafya-iktidar ortaklığı gerçeği var. Ama bir de Türkiye'nin bir "muz cumhuriyeti" haline gel- mesine direnen cumhuriyet kuvvetlen var. Bu mafya-iktidar ortaklığı Susurluk'ta gelip cumhu- riyet kuvvetlerine toslamıştır. Burada Silahlı Kuvvetler 'in rolü ne ol- du? - Ordu bu olayın üzerine gitmekte kararlı ol- masaydı bugüne kadar elde edilen başanlar ka- zanılamayacaktı. Ordunun bu tutumu da son de- rece önemli. Çünkü Susurluk olayı basit kumar- hane, uyuşturucu gibi suçlarla ilgili değil. Çiller Ozel Örgütü'nün bugünkü esas işlevi Türkiye'yi bu kriz bölgelerine müdahale gücü haline getirmek için tertipler yapmak. Susurluk olayının açığa çıkması bir anlamda Türkiye'nin müdahale gücü olmasını önleme bakımından ha- yati önem kazanıyor. Ve yine burada ordunun kararlı bir tavır aldığını saptayabiliyoruz. Dördüncü kanıtım şöyle: Bugünkü ordunun doruğundaki komutanlar. Doğu Perinçek 1942 yılında Gaziantep 'te doğan Doğu Perinçek, 1964yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi 'ni bitirdi. 1968 yılında Fikir Klüpleri Federasyonu genel başkanı seçilen Perinçek, aynı yıl arkadaşlarıyla beraber Aydınlık dergisini bir yıl sonra da Işçi-Köylü gazetesini yayımlamaya başladı. Perinçek. 12 Mart askeri darbesinde tutnklanarak 20 yıl hapse mahkûm oldu. 1974 'te çıkarılan genel afile serbest bırakılan Perinçek, dörtyıl sonra Türkiye Işçi Köylü Partisi ni (TİK.P) kurarak genel başkanlığını üstlendi. Aynı yıl Aydınlık gazetesini tekrar çıkaran Perinçek, 12 Eylül askeri harekâtında yeniden tutuklanarak partisi feshedildi. Sılayönetim mahkemelerinde yargılanan Perinçek, 1985 yılında salıverildikten sonra 2000 'e Doğru dergisinin genel yayın yönetmenliğini yapmaya başladı. Perinçek 'in, Osmanlı 'dan Bugüne Toplum ve Devlet, Kemalist Deyrim, Bozkurt Efsaneleri ve Gerçek, Çiller Özel Örgütü gibi kitapları bulunuvor. Bu noktada ordu nerede? - Ordu. cumhuriyet devleti yıkılırken kendisi- nin de burada bir hedef olduğunu görüyor. • • • • Refah tabanında çok ciddisilahlanma çabaları olduğu haberleri var. Bunlar, orduya karşı bir harekete mi geçmeyi planlıyorlar siz- ce? - Devletin bir özelliği, her türiü dernek ve ku- rumdan farklı olarak silah tekeline sahip olma- sıdır. Silahı olan tek bir insan topluluğu vardır, o da deviettir. Şimdi, ona rakip bir silahlı odak yaratılmaya çalışılıyor. Adeta şeriatçı birmilis gücü. Bu, za- ten özel timlerle kısmen yaratılmıştı. Polisin için- de, tslamcı cunta denilen 1970'lerden beri bir ts- lamcı yuvalanma var. Onunla ikinci bir silahlı o- dak yaratılma çalışması vardı. Bugün ona ek bir milis kuvveti yaratma gayreti var. Bu çabalar, CIA'ya rapor sunan Rand Corpo- ration'ın akıl hocası Graham Fuller'in. Cumhu- riyet Devrimi'nin modası geçti, bunun yıkılma- sı gerekir, tespitleriyle de birleşiyor. Bu görüşe katılanlar Çiller'in temsil ettiği va- tan sarıcısı. Türkiye'yi dünya kapitalizmiyle sı- nırsız bütünleştirmek isteyen kozmopolit burju- vazi ve bunun geleneksel müttefiki olan ortaçağ kafalı, gerici dediğimiz şeriatçı kuvvetler... Bunlar, cumhuriyetin geleneksel düşmanlan. cumhuriyetin yıktığı kuvvetler olduklan için şimdi cumhuriyete karşı öç alma, rövanş hareke- ti içindeler. Ama yıkacaklan bu cumhuriyetin birde silah- Iıkuvvetleri var. İkinci cumhuriyet projesi, Mus- tafa Kemal'in yarattığı kurumlarda da bir huzur- suzluk yaratmaktadır: onlan da hedef almakta- dır. Bugün, bu nedenle ordunun hiyerarşısinin tav- n, demın saydığım olgular değerlendirildiği za- man çok yadırganacak bir tavır değildir. H H H A ma sizin görüşünüze göre Yeni Dün- ya Düzeniprogramutı benimsemiş olan Doğan Güreş de bir zamanlar Genelkurmay Baskanlı- ğıyapmıştL.. - Evet, o zaman bunlar ordunun tepesiniele ge- çirmişlerdı Ama Türkiye'nin bir muz cumhuri- yeti olmadığını görmemız lazım. Çağımızın ilk Kurtuluş Savaşı'nı başarmış, büyük bir cumhu- riyet kurmuş, önemli hesaplaşmalardan geçmiş... Cumhuriyet ne kadartahrip de edilse tarihten ka- lan bir miras var ve o miras çeşitli kurumlarda şeriata karşı 1980'lerdeki Evren cuntasından farklı bir tavır alıyorlar. 1980'lerde daha önce si- vil iktidarlann yapamadığını askeri yönetim yap- tı. Din derslerini zorunlu hale getirdi. imam-ha- tip liselerini normal lise statüsüne getirdi, Kuran kurslannın sayısı hızla artb. Açıkça tarikatlan destekledi. 1986'da Atatürk Dil ve Tarih Yüksek Kurulu toplantısı yapıldı. Bu toplantıda Evren ve zarna- nın Genelkurmay Başkanı da vardı. Orada Türk- tslam sentezi milli kültür olarak kabul edildi. • H l Bugünkü Genelkurmay'm o dönem- den nasılfarklı bir tavır içinde olduğunu söyler misiniz? - Bugünkü Genelkurmay, artık iktidann tama- mını isteyen şeriatçı huruç hareketine karşı bir tavır almaya başladı. Harp Akademileri. Harp Okullan açılışlan, çeşitli asken toplantılarda, "Türktye, şeyhler, müritJer, efendiler ülkesi ola- maz", ifadeleri kullanılıyor. Sincan'a tanklar gönderilerek tavır alınıyor. r Beşinci kanıt da şu: Cumhuriyet'te bir hafta kadar önce bir man- şetin alt başlıklanndan birisinde. "SilahJı Kuvvet- ler'den alman bilgüere göre Sflahh Kuvvetler'in hiyerarşisi halkın, silahsız kuvvetlerin harekete geçmesL, cumhuriyeti savunması ve şeriata karşı ta\ir almalannıistijor", deniyordu. Bu, öbürga- zetelere de yansıdı. Zaten bu gerçeği tespit etme- mek mümkün değil. 12 Mart ve 12 Eylül'ün gerekçesi, halk hare- ketinin ekonomik olanaklann ötesine geçmesi, Türkiye için bir tehdit haline gelmesiydi. DlSK, TÖB-DER, öbür sendikalar, sol siyasi partiler suçlandı. Yani 12 Mart ve 12 Eylül'de halk hare- ketine karşı konumJanma çok açıktı. Bu aşamada ise ordunun doruğundakiler hal- ka, "Hareketegeçin,mücadeleedin'',gibi mesaj- lar gönderiyorlar gazetelerde okuduğumuza gö- re... Bütün bunlan yan yana koyduğumuz zaman ordunun tepesindeki komutanların bugün 12 Mart ve 12 Eylül'den farkh bir konumlanma içi- de olduklannı tespit edebiliyoruz. Peki, sizce meydana gelen bu değişim nasıl oldu? - Yeni Dünya Düzeni artık ulusal devleti teh- dit ediyor. Yeni Dünya Düzeni'nin ekonomik programı dünya sermayesiyle sınırsız bütünleş- meyi öngörüyor. Yani, Türkiye ekonomisi kapi- talist dünya sermayesinin sınırsız, gümrüksüzbir parçası haline gelecek. Siyasal programda ise. cumhuriyet devrimiy- le birlikte kurulmuş olan ulusal devletin yıkılma- sı, tarikatlar, cemaatler, sivil toplum kuruluşla- nnın işlevlerinin büyümesi. devletin ekonomik ve sosyal görevlerinin tamamıyla daralması ve zamanla ortadan kalkması; geriye gittikçe güç- lenen birpolis gücünün, polis devletınin kalma- sını öngörüyor Bu çok aldatıcı bir şey. Devlet küçülecek, diyorlar ama devletin şid- det ve terör mekanızmasını da güçlendirmek zo- rundalar. Neden? ' ' ' ' * ' ' - Sosyal sigortalan kaldırdığmız, KİT'leri özelleştirip işçiyi işinden attığınız zaman sopa kullanmak zorundasınız. Ulusal devletin yıkılması programı, aslında cumhuriyet devriminin yıkılması programı. Bu- nu, Tansu Çiller, Özelleştirme Yasası'nın Mec- lis'ten geçişi akşamında kadeh kaldırarak. "Son sosyalist devleti yık&k", sözleriyle çok vccız bi- çimde ifade etmişti. Türkiye Cumhuriyeti'nin sosyalist devlet ol- madığını dünya âlem biliyor da ABD'den baktı- ğınız zaman KtT'leriyle, sosyal sigortalanyla, parasız eğitimiyle sosyal bir devlet görüntüsü verebilir. Sosyalist devlet nitelemesi hiç önemli değil. Ama yıkılmak istenen cumhuriyet devrimidir. Bunu apaçık görüyoruz. Karşı kuvvetler cumhu- riyetle bir hesaplaşma dönemine girdi. Bugünkü Erbakan - Çiller ortaklığında kurulan tarikat - mafya hükümeti aslında cumhunyetle hesaplaş- ma hükümeti; cumhuriyet yıkıcılannın hüküme- ti... ^••M Yani bu REFAHYOL hükümetinin ihanet içinde olduğunu söyleyebilir miyiz? - Tabii. Bunlar, Damat Ferit dönemınden son- ra Türkiye'de vaşanan en büyük hıyanetin tem- silcilen. Bugün ben Adalet Bakanfna Adalet Bakanı da diyemiyorum. O, Şeriye Bakanı'dır. Erbakan - Çiller hükümeti tamamıyla dışa ba- ğımhdır. ABD'nin Yeni Dünya Düzeni progra- mını uygulayan, kendini tamamıyla bu hedefle- re bağlamış bir hükümettir. yaşıyor. Şimdi o mirasın etkili olduğu görülüyor. Sizce bu tablo karşısında tepki odakla- n güçleniyor mu? - Hem karşı devrim hem de tepki kuvvetleri güçleniyor. Karşı devrimin güçlendiği. Türkiye tarihinde ilk kez bir şeriatçı partinin iktidann ana ortağı oluşundan bellidir. Bugün Türkiye Cum- huriyeti'nin Başbakanı bir şeriatçıdır. 1960'lara kadar baktığımızda şeriatçılar ayn bir parti olarak ortaya çıkamıyorlardı. En çok Demokrat Parti içinde bir kanat oluşturuyorlar- dı. Orada palazlandıktan sonra Milli Nizarn Par- tisi, sonra da Milli Selamet Partisi'yle ayn bir parti örgütlediler. Ama bunun da oy oranı yüzde 3-4 civanndaydı. Ne yazık ki 12 Mart, 12 Eylül, Bayar-Mende- res'ten sonra dinci gericiliğe ödün politikasını benimseyen Demirel gibi siyasetçiler de oldu. •^••^ AmaunutmayalımkiEcevüdel974'te Milli Selamet Partisi'yie koalisyon hükümeti kurdu... - Ecevıt, bugün "Bir tek Refah'la koalisyon yapmam" diyor ama. bu geleneği başlatan Ece- vit'in kendisi. O zaman niye yaptı? Arkasından Milliyetçi Cephe hükümetlerinde Demirel dinci irticacılan hükümete aldı. Bunlar zaten devlet içinde yuvalanarak gelişen bıvvetler. 12 Eylül güya Milli Selamet Partisi'nin Kon- ya mitingini de hedef almıştı. Ama 1980'ler Re- fah Partisi'ni gûçlendiren bir dönem oldu. Çün- kü 12 Eylül yönetimi halkı ve solu ezdi. Bir ül- kede solu ezersenjz oradan dinci gericilik fışkı- nr. Dinciliğin Türkiye'de güçlendirilmesi ABD'nin "Yeşil Kuşak"projelerine de denk dü- şüyordu. Bu süre içinde, cumhuriyetin Mene- men'de darağaçlanna çektiği kuvvet gelişti. Dü- şünebiliyormusunuz? Menemen'de Kubilay'ı öl- düren kuvvet bugün geldi iktidara oturdu, baş- bakan oldu. Bu iş orada kalmamıştı. Kahraman- maraş katliamını yaptılar. Çorum, en son Sıvas katliamını yaptılar. Yani bunlar sadece cumhuriyete karşı fikirdü- zeyinde örgütlenme değil, silahlı eylemlere de gi- rişmeye başladılar. Bunlann hiçbirinin hesabı so- rulmadı. Sonuç olarak bunlar yüzde 20 oy alan bir noktaya geldiler. Bugün arkasmda da büyük uluslararası hol- dingler, petro-dolarlar var. Al Baraka. Faisal Fi- nans gibi uluslararası holdingler bunlan destek- liyor. Bir ortaçağ kuvveti, ama aynı zamanda ulus- lararası alanda gücü olan, ABD'nin "ılımlı ts- lam" projesine denk düşüyor. Yüzde 20 de oy alı- yor. Şimdiyse artık "Iktidann tamamınıisterim" talebi içinde. Aslında "dımlı İslam" deyimi yoruma açık. Bu ılımlılık ABD'ye göre ılımlı. Suudi Arabis- tan ılımlı mı? Afganistan'da Taleban ılımlı mı? Bunlan Pakistan üzerinden tamamıyla ABD des- tekledi. Bugün Kâbil'i ele geçirdiler. Burada "ılımlı İslam" aynmı Jamamıyla ABD ve CIA'ya ait. Bunu kullanıyoruz, çünkü artık si- yasi sözlüğeyerleşti. Buradaki ılımlılığı ABD yanlısı olarak almak lazım. O bakımdan bunlann şiddet kullanmala- n, terör uygulamalan ABD'ye yakın olmalany- la da bağlantılı. Çünkü bir dünya kuvvetinden destek alırsanız şiddet uygulayabilirsiniz. Bunlann silahlanmalan tehlikeli olabilir tabii. Amaasıl tehlikebunlann sivil örgütleri silahlan- dırmalan değil, ordunun içine yuvalanmalandır. Nitekim Silahlı Kuvvetler de bunun farkına varmış ki son yıllarda arka arkaya ordu içindeki bu dinci gerici unsurlar, örgütlenmeler tasfıye ediliyor. Bu da demokrasiye çok uygun bir uygulama. Çünkü ordu bunlar için en belirleyici nokta. Bü- tün güçler için ordu kilit noktadır. Ordusu olma- yan iktidar olamaz. Ordu içinde yuvalandıktan sonra bu dinci gericiler cumhuriyetin öbür güç- Ierini tasfiye ederek iktidar olmayı amaçlamak- tadırlar. Şeriatçılığın Türkiye'deki iktidar planı budur. ^ ^ • H Peki bu dinci gericiler demokrat olduk- lannı söylüyorlar. Buna katılıyor musunuz? - Tarihe baktığımız zaman hiçbir ülkeye de- mokrasi Aczmendiler, Ali Kalkancılar, Damat Feritler'le gelmemiştir. Demokrasi biryurttaşlar rejimidir. Kulla efendinin olduğu yerde demok- rasi olamaz. Ya da Sedat Bucak'ın marabalany- la bir demokrasi kuramazsınız. Bunlar birey ola- rak varlığa. özgürlüğe, tercih hakkına sahip de- ğillerdir. Demek ki demokrasi için öncelikle ağalık, şeyhlik, ortaçağ ilişkileri ve kurumlan tasfıye edilmelidir. Refah o nedenle mi ipleri geriyor? - Bu önemli bir soru. Öncelikle neden Tak- sim'e cami, devlet dairelerine tûrbanlı kadınlar alınması, Sincan olayı sorunlannın yaratılması akıllıca gibi görünmüyor Biz önce. "Çiller gidiyor. Bu hükümet yaşaya- mayacak. Bari kendi tabanımı topariayayım. O- nun için de bu çıkıştan yapayım", hesabı içinde olabilırler diye düşündük. Ama son zamanda bi- ze ulaşan önemli bılgiler ABD'nin Refah'a yö- neldiği ve onu iktidann asli partisi olarak görme- ye başladığı yönünde. Ocak sonunda CIA'nın yan kuruluşu olan Rand Corporation bir rapor hazırlayarak ABD hükümetine verdi. Bu raporda, "İran'da Şah'ı terk etmede ABD gecikti. Türkiye'de aynı hatayı yapmayalım. Geleneksel AMAP, DYP gibi parti- leıie Türkiye'yi artık denetim altında rutma im- kânları kalmamıştır. lürkiye'de artık tslamcı parnyie ABD, çıkariannı koruyabilir ve Türki- ye'ye uygun gördüğü misyonu uygulatabilir. Bu bakımdan gecikmeyelim. Artık Refah Partisi'ni iktidar seçeneğimiz olarak destekleyetim'% deni- yor. Bu rapor bize de geldı. Bunu dogrulayan pek çok işaret var. Refah. Fe- him Adak'ı ABD'ye gönderdi. ABD'yle Abdul- lah Giil arasındaki ilışkiler iç içe. Hatta Abdul- lah Gül, Refah'ın ABD'dekı temsilcisi mi, yok- sa ABD'nin Refah Partisi içindeki temsilcisi mi? Oralan da kanşık gözüküyor. Tayyip Erdoğan'la Abramovvitz arasında gö- rüşmeler var. O görüşmelerin içerikleri de orta- ya çıktı. Tayyip Erdoğan'a veliaht ve geleceğin başbakanı gözüyle bakılıyor. ABD kaynakJan Abdullah Gül'den de geleceğin dışişleri bakanı olarak söz ediyorlar. Bundan Refah Partisi'nin Türkiye'nin gelecekteki tek iktidar partisi olaca- ğı çıkıyor. Geleceğin iktidar formülü de böyle- ce belirmiş oluyor. İ^HHB Yani Refah sizce ABD'nin desteğiyle mi bu kadar cesur davranabiliyor? - Evet. Refah Partisi, ABD'den destek aldığı ve kendini ılımlı lslamın temsilcisi olarak ABD'ye kabul ettirdiği için daha kabadayı tavır- lar alabilmektedir. Ömeğin, "Sincan'da tankiar millerin üzerine yürüyor", diyebilmektedirler. Eskıden beri şeriatçılann en çok korktuklan güç ordudur. Bizim şeriatçılarda devlete ve orduya is- yan geleneği yok. Daha çok devletin içine yuvalanarak bir yer- lere gelme çabası göstermişlerdir. Refah Parti- si'nin, ABD'nin planına kendini uyumlu hale getirerek iktidan hedeflemesi gerçekçi bir tu- tum. Sincan'da Kudüs gecesi yapıyorlar, ama öte yandan Israil'le silah anlaşması yapılıyor. Bu korkunç bir ikiyüzlülük. Erbakan'ı görüyorsu- nuz, bugün NATO'yu geliştirmekten söz edebi- liyor. M B H Peki, Refah tabanı buna ne diyecek? - Evet. Bu tabanda geleneksel bir Batı, emper- yalist, Hıristiyan düşmanlığı, bağımsızlık emel- leri var. Bu tabanı Fareli Köyün Kavalcısı gibi bir yere doğru götürmek o kadar kolay değil. Ama bir süre götürülebilir, hesabı var. • H H İ Türkiye 'nin bu durumda yakın vade- de geleceğini nasd görüyorsunuz? - Geldiğimiz yer, ya her şeyi kaybetmek ya da demokrasiyi kazanmak. Halk için büyük bir fir- sat dönemini yaşıyoruz. Hükümet çok zayıf. Iş- çi smıfmın, kamu emekçilerinin, esnaf ve zenaat- kânn hep birlikte yapacağı bir genel grev için koşullar çok elverişli. Böyle bir eylem bütün cumhuriyet güçlerinin desteğini alacaktır. Böylece hem Türkiye bu hükümetten kurtanlabilir hem de özelleştirmeye karşı önemli mevzilerkazanılabilir. Şalteri indir- menin tam zamanı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle