Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ŞUBAT 1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
KUŞBAKIŞI MEMET BAYDUR
Karanlığın yiireğîne yolculukrtarvard Üniversitesi öğretim
üytlerinden DankUonah GoMha-
geı'in ılgınç bir kitabı yayimlan-
dı Vmerika'da geçen yıl: Hitler'in
Gcnüllü Cellatlan. Yahudi soykı-
n n ı karşısında Alman halkının
tutımunu inceleyen bir yapıt.
Gcldhagen yapıtında milyonlar-
c a çocuğu, kadını ve adamı kamp-
larda toplayıp çeşitli yöntemlerle
öldûrenlerin. soykınmagirişenle-
rin ve sonuna kadar destek olan-
larm. insanlığa karşı bağışlanmaz
bir suçu işleyenlerin kimliklerini
sorguluyor. Yazara göre suçu Hit-
ler'e ve bir avuç Nazi generale ve
Gestapo'nun gözü dönmüs katil
polıslerine yükleyip işin içinden
çıkmak doğru değildir ve ayıpiır.
Suçun büyüğü, bu insanlan des-
tekleyen, alkışlayan, beğenen ve
oylanyla işbaşına getiren, savaşın
sonuna kadarda desteklemeye de-
vam eden Alman halkınındır.
Savaştan sonraNümberg'de yar-
gılananlar ise yalnızca Hitler'in
yakın çevresi, bir avuç yüksek rût-
beli asker, bir avuç Gestapo görev-
lisi ve benzeri eli kanlı görevliler
olmuştur yalnızca. Bu insanlara
gönûlden destek olan yüz binler-
ce Alman ise ceza görmeyi bıra-
kın, suçlanmanuştır bile.
Kitap yayımlanır yayımlanmaz
çogu olumsuz birçok tepkiyle kar-
şılandı Almanya'da. Altı ay sonra
Almancaçevirisi yayımlandığı za-
man ise en çok satan kitaplar lis-
tesinin başına yerleştı. Yapıta yö-
neltilen eleştirilerden bın, Gold-
hagen'in kıtabında "bütün bir kül-
hırü"1
' lanetlediği yolundaydı. Ya-
zar bu eleştiriyi, "Soykınnun sos-
yo-psiko-potitik nedenleri türlü çe-
şîtiidir elbette. Ben yalnızca AJ-
man kültüriinde \e karakterinde
(Nazi dönemiöncesiııdeve esnasın-
da ve sonrasında) derirı bir ırkç»-
hğm yarbginı söylüyonınT diyerek
yanıtlıyor.
Milyonlarca Alman vatandaşı-
nın gönûlden katıldığı bir insan-
lık suçu, sonunda cezasız kalmış-
tır bir bakıma.
Goldhagen son derece ilginç ve
önemli bir soru yöneltiyorokuru-
Soüngen'de Neo-NazOer taranndan kundaklanan bir Türk evi.
kanlı düzenlerde
suçsuz ve korumasız
insanlannı maaşh
katillerinin eline teslim
eden düzenlerde, dört ya
da beş yılda bir seçim
yapılıyorsa ve halkın
önünde oy vereceği
birçok siyasi parti varsa
ve halk, seçimini sürekli
bu katiller için
kullanıyorsa.. suçlu
kimdir? Hitler mi,
Alman halkı mı?
na. Eli kanlı düzenlerde suçsuz ve
korumasız insanlannı maaşlı ka-
tillerinin eline teslim eden düzen-
lerde, dört ya da beş yılda bir se-
çim yapılıyorsa ve halkın önünde
oy vereceği birçok siyasi parti var-
sa ve halk, seçimini sürekli bu ka-
tiller için kullanıyorsa.. suçlu kim-
dir? Hitler mi, Alman halkı mı?
• • •
Son yıllarda Almanya'nm çeşit-
li yerlerinde evler kundaklandı.
suçsuz insanlar, çocuklar yakıla-
rak öldürüldü, katledildi. Noyers-
vverda, Mölln ve Solingen'de olan-
lar belleğimizden silınmedi. Ka-
dm, çocuk dinlemeden ülkelerine
yerleşmiş yabancılan öldürüyor-
lar Almanya'da.. Soruşturma açı-
lıyor, birileri yakalanıp yargi önü-
ne çıkartılıyor. Genellikle iki üç
dazlak ırkçı, Neo-Nazi işsiz ser-
seri oluyor vıtrinde. Suçlan sabit
görülüyor ve hapıshaneye koyulu-
yorlar. Sonra bıryangındaha. Beş
on işçi, çocuk, kadın cesedi. Yine
mahkeme. İki dazlak ırkçı, Neo-
Nazi sersen daha sanık sandalye-
sinde. Sürekli yineleniyorbuoyun.
Dört yıl önce Dolgenbrodt ka-
sabasında (Berlin'in elli kilomet-
regüneyinde. göl kıyıstnda birka-
saba bu) üçüncü dünyanın kendi-
lerine ikram ettiği rezillikten ka-
çıp bu sözümona "gelişmiş'' ülke-
ye stğınan insanlann tıkıldığı bi-
na yakıldığı zaman da aynı senar-
yo çıktı karşımıza. Sağcı, ırkçı,
milliyetçı. faşist, Neo-Nazilenn
bir eylemıydi bu da. Almanlar ve
Almanseverler, bu olaym teme-
linde toplumun kıyısında kalmış,
siyasal gücü olmayan, marjinal
Neo-Nazilerin yattığına karar ver-'
diler her zamanki gibi.
Bu tarife uyan bir dazlak genç
yakalandı, suçunu itiraf etti. Tam
herkes rahatlayacakken genç Na-
zi başka şeyler de itiraf etmeye
başladı.
Dolgenbrodt'daki yangını baş-
latan salak genç Neo-Nazi, kasa-
ba sakınlerinden para ve silah yar-
dımı aldıgını söylüyor. 7300 do-
lar ödenmiş kendısine. aynca şi-
şelerde benzin, tutuşturucu, patla-
yıcı filan da verilmiş! Yangını baş-
İatmak için!
Gazete ve televizyon muhabir-
leri Dolgenbrodtlu vatandaşlarla
konuşuyorlar: Içlerinde kasabala-
nnda olup bitenden utanç duyan,
üzüntü çektiğini söyleyen bir ki-
şi olsun çıkmıyor bu insanlann.
Hepsi devlete, yönetime kızgın.
Oraya yabancılar için ev yapılır
mıymış? Hükümetin aptallığı iş-
te! Buraya bu kadar acayip ınsan
getirirseniz olacağı budur diyor-
lar. Köyümüzü korumak için ba-
zı önlemler alınz derneye getiri-
yorlar. Kimsenin üzüldüfû, sıkıl-
dığı, utandığı yok. Öfkeleniyor-
lar yalnızca. Soruşturma biraz da-
ha derinleşince ortaya başka kepa-
zelikler dökülüyor. Almanya'ya
iltica edenler için yapılan o bina-
nın yerine son derece lüks bir dm-
lence evi ve hastane yapmak ister-
mış birileri yıllardır. Gözler Ber-
lin'deki bir emlak şirketine çevri-
liyor bu sefer. 7300 dolan ödeyen
kasaba çiçekçisinin bu parayı ne-
reden bulduğu anlaşılmıyor. Dol-
genbrodt'un belediye başkaru Karl
Fannenschwarz adlı zat bir beya-
nat vermiş. Hepimiz korktuk di-
yor. Soyadı Türkçede "Karatava"
anlamına gelen ve Hollywood
filmlerindeki Nazi subaylannı
ammsatan bir fizığe sahip beledi-
ye başkanı şöyle devam ediyor
"Baraya yerleşen insanlannneme-
nem insanlar olacağını bilmiyor-
duk. Yabancılann burada vaşaya-
biteceklerini düşünmek son dere-
ce aptaica olur. Kasabada süper-
marketflianyok. Bu insanlara uy-
gun, onJann yapabileceği cinsten
işler de yok. Aslında onlardan de-
ğü, daha çok buraya yertestikten
sonra işleyecekleri suçlardan çe-
kiniyorduk. Muhakkak birilerini
buraya yerleştirmek istiyorsanız
Bosnalı kadınlan ve çocuklan ge-
tirsinler,pekiderizbuna. Ama bir
sürü Çingeneyi ya da Afrikalıyı
kabul edemeyiz." Başkan Karata-
va (Pfannenschwarz!) aynen böy-
le söylüyor.
Aslında Afrikalı göçmenlerden
değil, daha çok oraya yerleştikten
sonra işleyecekJeri suçlardan kor-
kuyoriarmış! Suçsuz insanlan po-
tansiyel suçlu olarak görüp suç iş-
lemeden yakıp öldüreceksiniz bu
adamın hukuk anlayışına göre.
Dazlak maşaya patlayıcılan vere-
nin de belediye başkan yardımcı-
sı olduğu ortaya çıkıyor. Işte Av-
rupa'nın süper gücü, Iran'ın müt-
tefîğı, büyük devlet Almanya'dan
toplum ve insan manzaralan. Kuş-
bakışı bakarken bu pazar gagamı-
za bunlar takıldı. Yoksa birisi çı-
kıp da "tencere dibin kara senin-
ki benden kara" dese ne yapaca-
ğız, onu da bilmiyorum!
CRR'dekiiptaller
dikkat çekiyor
Kültür Servisi - Türki-
ye'nin önde gelen konsersa-
lonlanndan biri olan Cemal
Reşit Rey'de son dönemde
üst üste iptal edilen konser
programlan izleyiciler ve sa-
natçılann kunıma duyduğu
saygıyı sarstı. CRR'de sade-
ce şubat ayı içinde iptal edi-
len programlar şöyle: Gök-
sel Baktagir Kanun Resitali
(4 şubat), Aydın Esen (7 şu-
bat). Jasper Van't Hof ve
Okay Temiz (11 şubat),
Bobby Watson's Urban Re-
newal (15 şubat), Hillard Top-
hılugu (17 şubat), Doğan Dik-
men (19 şubat), Kraliyet Sen-
foni Orkestrası (24-25 şu-
bat),Joanna Connor (28 şu-
bat). Sadece şubat ayı için-
de sekiz programını iptal
eden CRR, turnelerini ve
yurtdışı programlannı biryıl
önceden hazırlayan sanatçı-
lan da zor durumda bırakı-
yor. tptal edilen programlar
yerine yenilerinin konulma-
ması da salonun pek çok ge-
ceyi etkinliksiz geçirmesine
neden oluyor.
Program değişikliğinin sa-
dece ekonomik sorunlardan
ya da belediyenin kendileri-
ne yeterli bütçeyi ayırmama-
sından kaynaklanmadıgını
belirten CRR yetkilileri, son
dönemde görülen yoğun ip-
tallerin tesadüflerden kay-
naklandığını söylüyor. Şu-
bat aymdaki iptalleri sanat-
çılann rahatsızlanması, se-
ne başında belirtilen ücretle-
rin arttınlması, birsanatçının
kolunu kırması ve bir başka
sanatçının da menajerinin
değişmesi gibi nedenlerle
açıklayan yetkililer, bu sa-
natçılar hakkında kesin bil-
gi vermiyor.
CRR yetkilileri yine de
sponsor arayışlanna olumlu
yanıtlar aldıklan oranda bu
iptallerin en aza indirgenece-
ğini belirtiyorlar. Konser sa-
lonu birtakım projelerini
sponsor firmalar aracılığıy-
Ia gerçekleştirebilirse iptal-
ler sadece sanatçılardan kay-
naklanmış olacak. CRR ken-
disinden kaynaklanan prog-
ram değişikliklerini en azın-
dan biray öncesinden sanat-
çılara bildirdikJerini belirtse
de bu süre elbette bir yıl ön-
ceden program yapmış sa-
natçılar için yeni bir arayışa
girmek için yeterli bir sürede-
ğil. Kuruluşundan kısa bir
süre sonra uluslararası say-
gınlık kazanmış olan CRR
Konser Salonu'nun bu say-
gınlığı koruyabilmesi için
daha çok özen ve çaba gös-
termesi gerektiği düşünülü-
yor.
Danıştay Genel
Kurulu'ndan Kültür
Bakanı'na rest
Kültür Servisi - Danıştay
Idari Davalar Genel Kurulu,
Kültür Bakanı İsmail Kahra-
man'ın Devlet Opera ve Ba-
lesi'ne Genel Müdür Yardım-
cısı atama konusunda yaptı-
ğı itirazı reddetti. Danıştay'ın
bu karanna göre Bakan is-
mail Kahraman'ın Opera ve
Bale Yasası'nı delerek yap-
mak istediği atama gerçek-
leşmeyecek.
Devlet Opera ve Balesi Ya-
sası uyannca bu kurumun ge-
nel müdüryardımcılığina ata-
ma yapmak için genel müdü-
rûuönerisi gerekiyor. Yasarun
bu maddesini gözardı eden
Kültür Bakanı, opera balede
'sanatişlerindensonımhı' ge-
nel müdür yardımcısı olarak
şinıdiye değin sanatçı statü-
sü aşıyan kişilerce yüriitülen
bu göreve APK (Araştırma
Planlama Koordinasyon) Da-
ire Başkanı Rıfet Yaiçm'ı ata-
mak istemiş, ancak Danıştay
5. Dairesi, daha önce 'yürüt-
meyi durdunna' karan ver-
mişti. Bakanlığın bu karara
Idari Davalar Genel Kuru-
lu'ndayaptığı itiraz da redde-
dildi.
Devlet Opera ve Balesi Ge-
nel Müdürü Hüscyin Akbulırt,
Danıştay'ın karan konusun-
da Cumhuriyet'e yapOğı açık-
lamada "Özel yasamız hü-
kümlerini u> gulamak dunı-
mundayız. Sanat kurumlan-
nın hukuka gereksinimi var-
dır. Çünkü sanat, iiyakat veye-
tenekle işler. Bunun kriterk-
ri yasada belirtilmiştir. Yasa-
lann uygulanmadığı durum-
larda yetenek ve yeterliliğin
yerihibuyrukiar, k^isdteroih-
ler ve kayırmalar alır ki, bu-
nunla da sanat ürenJemez"
dedi.
Ramazan Üren, 'Sivil Kitaplar'la kitap olgusunun smırlannı zorluyor
SivilKiiapkırokumaklabitmiyor
AHUANTMEN
Bir gün bir kitap getirdi bir şair.
Kitabın adı: Zunbalı Kitap. Bıra-
kıp gitti; kıtapla başbaşa kaldık. Adı
üstünde; zımbalı birkitaptı, açıp içı-
ni okumak için zımbalan çıkart-
mak. kitabı yırtmak gerekecekti.
Epey bir uğraş isriyordu içindeki
metne ulaşmak.
Zımbalı Kitap, Ramazan Üren'ın
Sivil Kitaplar dizisinin üçüncüsü-
nü oluşturuyor. Hem biçim, hem
içerik olarak kitap olgusunun smır-
lannı zorlayan. Uren'in öteki Sivil
Kitaplar'ı gibi içi ve dışı bir bütün
olarak algılanmayı. okunmayı iste-
yen biryapıt, Zımbalı Kitap da. Oku-
mak derken; bu kitabı belki de aç-
madan okumak gerekiyor. [çindeki
metne kolay kolay ulaşamamanın
yarattığı merak ve sıkıntıya karşın,
köşesinden görünen beyaz kağıt üs-
tü siyah yazı karakterlerinın ne de-
diğj değil, bu şekilde bir sunuşla ya-
ratıcısının ne demek istediği önem
kazanıyor. fçindekı metni yazan, bir
anlamda biz, okuyucu-izleyiciler
olacagız.
Üren'in de değindiği gibi, "Krta-
vır kitabr 'Zımbalı Kitap' "tçin-
deki metin, başka bir metin de ola-
bilirdi Sözgeümi bir kanun kitabı-
nı dikebilirdim... Ya da gözalünda
kay bolanlann listesini yazabilirdim
içine. Birsevgiliyieya/dıgım mektup
da olabilirdi." Ramazan L'rcn, Sivil
Kıtaplar'ın ilkıni sanatçı BalkanNa-
ci İsümyeli'nın tasanmıyla 1992 yı-
lında, malzeme olarak dönüşumlü
kâğıt kullanarak gerçekleştirmişti.
Sivil Kitap: Bir, "KiriidirŞiir''baş-
lıklı bir metin taşıyordu içinde. Me-
Ramazan
Üren'in 'Sivil
Kitaplar'dizisi
4 kitaptan oluşuyor.
tinden bir bölüm: "Babamın ustu-
rasıyla gırtlağımı kesiyorum / Ba-
bam benden önce ötüyor". Sivil Ki-
tap: Bir, bu satırlarda bannan acı,
dehşet ve şiddet duygulannı metnin
ötesinde, dış görünüşü ve malze-
mesiyle de ifade etmek amacıyla
yolaçıkmıştı. Kapağı, birparçaJan-
mışlığı çağnştınyor, sayfalannı çe-
virirken çıkan ses kaygılandınyor-
du. Dizinin bu ilk kitabında ortaya
koyduğu gibi, Ramazan Üren met-
nin karakterine uygun kabuklar oluş-
turuyor. Bu açıdan bakıldığında, Si-
Che Guevara'danKültür Servisi - Geçen aralık ayında
Don Jhonson'ın elinden 'dişi kaplan'
Meflanie'yı kaparak dedikodu sütunlan-
na en çok okunanlar listesıne sokmayı ba-
şaran Antonio Banderas'ın son marife-
ti; "Evta"da sarkı söylemek. Hem de ilk
gençlık yıllannda. resmıni odasının du-
varlanndan indirmediği de\Tİm kahrama-
nı Che Guevara rolünde; ancak Eva PE-
ron'un yaşamı, Madonna'nın libidosu
ve şişinlmiş görüntüsünun oldukça ar-
kasmda kalmış bir oyunculukla...
Yine de ünlü oyuncunun ülkesı Jspan-
ya'ya her dönüşü olay oluyor. Son ziya-
retinde dönemin devlet başkanı Fefipe
Gonzales'le yediği akşam yemeği de
onun İspanyollar için ne denli büyük
önem taşıdığının kanıtı. Ispanya. 500 yıl
önce fethettiği kıtayı. hem de kalbı sayı-
lan Hollywood'dan yeniden elegeçırişi-
ni lcutlar gibi. Banderas'ın ülkeyi her zi-
yaretini bayrama dönüştürüyor. Ispan-
yol hayranlan pek de haksız sayılmaz. çün-
kü yanılsamalar kenti Hollyvvood, 1980
yılında ülkesini terk edip tıyatro oyun-
cusu olma hayalleriyle Giıney Amen-
ka'va giden Banderas'ı. fspanyol kültür
bakanının Manhattan'da\erdıği birpar-
tide keşfederek tek kelime lngilİ2ce bil-
mediği halde "Mambo KJngs"te Küba-
lı bir müzisyen rolüyle sinemaya başla-
tıp. ondan tüm zamanlann en çekici ve
erkeksı "Latinâşığııu''yaratmayı başar-
dı.
"Mambo Kings", "Philedelphia",
"VtopirfcGörûşme", "TWJ Much", "As-
37 yaşındaJd Banderas. Holly\vo<>d"u
feöıeden ilk İsparryol muncu.
sasins" ve başarıya ulaşan bir düzıne
fılmden sonra Antonio Banderas. fiyatı
milyonlarla ölçüien bir oyuncu oldu. Oy-
sa kendisine milyonlarca dolar kazandı-
ran şu "Latin âşık" tanımından nefret
ediyor: "Latin âşık değilim,yalnızca La-
tinolduğum doğru, hem de iliklerime ka-
dar. Endülüs ruhunuvsa damarlanmda
hissedhonım." Aralannda bir fark var
mı? "Latin olmak. yemeyL içmeyi 'sies-
ta' yapmayı ve se\ işmcy i, kısacası tüm U-
kel dürtüleri sevmektir. Endülüslülükse
tüm bunlaninceükliyaşanuryı bilmekrir"
Bu basit açıklama. tarihçılen oldukça
güldürmüşolmalı!
Banderas, bir küçük burjuva ailesinın
oğlu olarak 37 yıl önce dünyaya geldiği
Ispanya'nın Malaga kasabası -Pkasso
da aynı kasabada doğmuştu- yakınların-
Zoro'yadaki turistik cennet Marbella'da yeni bir
ev satin aldı geçen günlerde. Yaşamınm
büyük çoğunluğunu Los Angeles'ta ge-
çiren ünlü oyuncunun Madrid'den son-
ra ana vatanında ikıncı bir ev almasıyla
ilgifı yaptığı açıklama oldukça ilgi çeki-
cıydı: "Hernan Cortesgibi, limanda hep
birtekneyi hazır btıhındunıvorum,gerek-
li dnrumlar icin_" Gerekli durum?.. Ar-
tık Amerika'nm güzıde kentlenndeki sa-
nşınlann ve Madonna'nın yüreğinı hop-
latamamak gibi mi?
Ünlü oyuncu; "Hoflywood'da kendmi-
a nasıl işlediğini bir türlü anlayamadığı-
ruz bir mekanizma içinde kay bounuş kü-
çük bir böcek gibi hissediy orsunuz. Bu-
gün bulundugum noktaya gelebilmek
tam 20 yüımı aldı ve kesinlikle niç kolay
otanadL İyio> nadığım zaman herkes ' Iş-
te bu!' der, kötü oynadığımday sa herkes
'IspanyoF olduğumu söyter" dıyor ve
ekliyor: "Arnkülkemingencyönetmen-
leriyiecaLşmakbanakeyifverecek. İlk fij-
mim 'Arzu Dolambacı'nın yönetmeni
Pedro Almadovar'la dayeniden çahşmak
isterim. Henüz çok genciz ve yannın ne
getireceği hiç belli olmu)
l
or." Yakışıklı
oyuncu, Ispanyo! yönetmenlerdenteklıf
beklerken bu arada Zorro'yu canlandı-
racağı, 'The Mask of Zorro' adlı filme
başlıyor. Çekimlen Meksıka'da gerçek-
leşecek fılmin yönetmeni Martin Camp-
bell. Kanadalı yazar Johnston McCul-
ley'in 1919 yıIında yarattığı maskeli kah-
raman Zorro'nun maceralan bugüne dek
toplam41 filme konu olmuştu.
vil Kitaplar'ı, içindeki metinden.
dışındaki kabuktan ayn düşünmek
mümkün değil. Sivil Kitaplar'ın
ikincisi, adını ilk kutsal kitaptan
alan 'Zebur', Ramazan Üren'in mal-
zeme ile metin arasında birebir iliş-
ki kurduğu yapıtlanna bir diğer ör-
nek. Davut'la Tann arasındaki ko-
nuşma, kitaptaki metnin ana izleği-
ni oluşturuyor. Kitabın kapağında bir
ayna var: Kiminı Tann'ya, kımini
kendisine götüren bir ayna bu. Ay-
nanın kenarlannı, bir kesme taşı
cevreliyor. Tümüyle sert malzeme-
lerden oluşan bu kitap, içerdiği me-
tinle bir bütünlük taşıyor.
Sınırfa sayida yapılmış
Dördüncü Sivil Kitap. 'Hallac-ı
Mansur için R 69 S\ Malzemesi ke-
çe. Batıyla doğunun buluşmasını
amaçlamış bu yapıtta Ramazan
Üren; İslam tarihinin en çok tartı-
şılan olaylanndan Hallac-ı Man-
sur'un öldürülüşünü betimleyen
minyatürler, yaşadığımız dönemin
en hızlı motosikletlerinden birini,
BMW R 69 S'nin fotoğraflanyla
birarada kullanilıyor. Geçmişlebu-
günün, doğal malzemeyle
endüstriyel malzemenin
yanyana olduğu, içiçe geç-
tiği bu yapıtta metin ve mal-
zeme, iç ve dış yine birbi-
rini tamamlıyor.
Günümüzde kitaplann
CD-ROM'lara sığdınlıp,
artık ekranlardan okunur
hale geldiği gözönünde bu-
lundurulursa, Ramazan
Üren'in kitap olgusuna gös-
terdiği özen ve farklı ba-
kış açısı, EliasCanetti'nin
"Körleşme" adlı kitabında
ProfesörKien'in kendisine
verdiği kitabı eldivenler gi-
yip okuyan hizmetçisini ak-
lagetiriyor! Tabiı Sivil Ki-
taplar' ınbildiğimiz anlam-
da 'kitap' olgusuna sığma-
dığını da eklemek gerck.
Ramazan Üren, "Sözün ka-
bcı olduğuna inanıyorum.
Malzeme bir süre sonra
kendini yok edebilir" diyor.
Sivil Kitaplar'daki söz, za-
man zaman 'sunuş'un arka
planında kalma tehlikesi
yaşayabilir. Oysa bütün-
lüklü bir okuma gösteriyor
ki bu kitaplann rengi. biçı-
mı. malzemesi de o sözün
bir parçasını oluşturuyor
Sivil Kitaplar'a ulaşmak
o denli kolay değil. Sınıriı
sayıda yapılan bu kitapla-
n, yurtdışında bazı galeri-
ler satın alıyor. Kitaplann
hepsini birarada görebil-
memiz için, Ramazan
Üren'in bir sergi açrriasını
beklememiz gerekiyor...
Y A P
Madonna bu kez
yönetmenliğe soyundu
• 47. Berlin
Film Festiva-
Iİ cuma günü
yüksek bütçeli
Alman filmi
•Smilla'sSenseof
Snow'adlıfılmle
başladı. Filmin ta-
ratımında vapım- _ . . _ ,
cıBemdErchüı- Erchınger, Ormond ve August
r'e Ingiliz aktris JuüaOr- Marie Darieussecq'un yaz-
dığı Fransızbest-sellerkita-mondve Danimarkalı yönet-
men Bilie August eşlık etti.
• Alejandro Amena-
bar yönettiği ilk fılm olan
"Tesfe" ile İspanya'daki Go-
ya Film Festivali'nde en iyi
film ödülünü kazandı. Kü-
çük bir bütçeyle çekilen film
yedi dalda aday gösterilmiş-
ti.
• Martin Luther m
1525 yılında eşine verdiği el-
mas evlilik yüzüğü 14 Şu-
bat Sevgililer Günü'nde
Londra'da açılan Aşkın Gü-
cü başlıklı sergide sergile-
niyor. Luther'in yüzüğünün
Umberto Eco
içinde "Tann'nın birieştir-
digi çiflJeri kimse ayırma-
sın" yazıyor.
• Paloma Picasso Ten-
tatıons parfümü için aradı-
ğı uygun yüzü buldu. Palo-
ma Pkasso'nun pazarlama
yetkilileri. kızıl saçlı Ame-
nkalı model Sybil Buck'ın
Afgan baharatlan, Malabar
biberi ve Doğu Afrika sakız
ağacı kokusunun kan-
şımından elde ettikle-
ri parfümle estetik açı-
dan tam bir uyum sağ-
ladığını savunuyorlar.
• Leslie Clatter
Boston'da Shakespe-
are's Sisters'ı çekiyor.
Filmde başrolleri Ken-
neth Branagh,UlDiam
HurtveRobertLoggia Madonna
paylaşıyor.
• peter Masterson
Diane Keaton. Sam Shep-
pard ve Diane Lane'ın rol
aldığı 'The Thrill' adlı fıl-
min çekimlerine başladı.
• Michael Radford
Londra'da 'B. Monkey' ad-
lı filmin çekimlenne başla-
dı. Filmde Asia Argento,
Ruppert Evertt rol alıyor.
• Jean Luc Codard.
bı Truisnıes'in sinema hak-
lannı satın aldı. Kitapta fa-
hişeliğe başlayan bir kadı-
nm dişi bir domuza dönüş-
mesianlatılıyor.
• Roman Polanski da-
ha önce Neil Jordan'ın yö-
nettiği ve Tom Cruise'un
başrol oynadığı 'Vampuie
Görüşme'yi tiyatroya uyar-
lıyor. Anna Rice'ın yazdığı
yapıt 'Vâmpirin Dansı' baş-
lığı ile ekım ayında Viya-
na'da sahnelenmeye başla-
nacak.
• Umberto Eco Bın
Yılın En Onemlı Mey-
dan Okuyuşlan' baş-
lıklı birkongrede Inter-
net ağlarını "gerçek
ih'şkilerie uzaktan ya-
kından ilgisi olmayan
iletişim taklitleri" ola-
rak nitelendirdi.
Eco'ya göre gerçek ile-
tişim hâlâ kitaplar ara-
cılıöıyla sağlanryor
•JamesCameron
Tıtanık'leılgılı bir film
çekmek için ufak bir
denizaltı ile 12 kez 4
km'nin altına daldı ve film
ıçm gerekli incelemeleri ta-
mamladı. Ancak Tıtanik'in
görsel haklarını satın alan
George luoDoch. kendisine
gerekli ücret ödenmedikçe
çekim yapılamayacağını bil-
dirdi. Filmin maliyetı bu du-
rumda 180 bın milyon dola-
ra ulaştığı için çekımler sü-
rekli erteleniyor.
• Madonna yönetmeniH
ğe başlıyor. Jannifer Befl'ın
'Going Down* adlı romanı-
nı çekecek olan sanatçı. se-j
naryo için uzman senaristler-i
le birlikte çalışmaya başladı»
• internettekiRoclf
On Lİne a göre Dalai Ra-j
ma,* Rock-Punk grubu
Clash'ın bütün üyelerini ara-ı
yarak birleşmelerini istedij
üfftfff Hf*
Toplantıda gazetemiz adına Handan Şenköken bir ko-
nuşma \apa. (Fotoğraf: KADER TUĞLA)
Eczacıbaşı: Sanat ;
özgür ortamda gelişir
Kültür Servisi - Istanbul
Kültür ve Sanat Vakfı, 25.
yıl sponsorlannı önceki
akşam The Marmara
Oteli'nde verilen bir
basın toplantısıyla tanıttı.
Doğu'yla Batı'nın
kavşağında, çağdaş
uygarlığm temelini
oluşturan sayısız kültürün
birikimıyle yüklü
topraklar üzerindeki
İstanbul'un çağdaş bir
kültür başkenti konumuna
gelebilmesi amacıyla Dr.
INejat Eczacıbaşının
öncülüğünde, çeşitli
alanlardan sanatsever kişi
ve kuruluşlann
katılımıyla kuoılan
tstanbul Kültür ve Sanat
Vakfı. her yıl üç bin
dolayında sanatçının
katıldığı beş uluslararası
festivalin düzenleyicisi.
Bu yıl vakfa, festivaller,
uluslararası projeler ve
Türkiye'nin yepyeni
teknolojılerle donanmış
en büyük kültür ve
kongre merkezının
yapımmda destek veren
kurum sponsorları;
Emlak Bankası, IBM,
The Marmara, Renault.
DHL; basın sponsorlan;
Cumhuriyet, Hürriyet,
Milliyet, Radikal, Sabah
ve Yeni Yüzyıl ve
televizyon sponsorlan;
ATV Interstar. Kanal D,
NTV. Number One TV, \
Shovv TV temsilcilerinin '
hazır bulunduğu gecede. ,
İKSV Yönetim Kuruiu \
Başkanı Şakir Eczacıbaşı J
bir konuşma yaparak !
sanatın özgür ortamlarda ,
gelişebıleceğini
vurguladı
Eczacıbaşı. kültür J
kurumlannın |
önkoşulunun bağımsız
olmalan olduğunu dile
getirerek. "İstanbul
Kültür ve Sanat Vakfı,
sanatın nitelikierinden
hiçbir ödün vermeden
dümanın saygı duyduğu
kurumlardan biri haline
gelmişse, bunu,
yardımlannı esirgemey cn
destekçi kuruluşlara
borçludur.
Vakfimız. giderek
büyüyen bütçesinin
geliıierini yıllardır yüzde
70 dolayında sponsor
kuruluşlardan sağlnordu.
Geçtigimi/ \ ıl ise
de\k*tten hiç bir katkı
alınamay ınca. bilet satışı
dışındaki gelirierimidn
rünıü. toplam say ılan
doksana \aran
sponsorlann desteğiyle
karşılandı. 1997'de
destekçi kuruluşlann
sayısının 110'u aşacağını .
umuvoru/" dcdi