03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16ŞUBAT1997PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Şevket Kazan'a servet pası • VNKARA (Cumhıuiyet BürtKU)- K.uşkulu servetinırs hesabmı vercraeyer DYP Genel Başkını. Easbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakam Tansu Çiller, V\AP Istaabul Milletvekili Yusıf NamoğlıTnun ABD'de aleyh.ne açtığı dava konusun&a RP'li Adalet Bakanı Şevket Kazan'a pas attı. Çiller'in. davanın açıldığı New Hampshine'daki mahkemeye konsolosluk aracılığıyl a gönderdifi savımmasında. Namoğlu'nun girişimınİTı hukuka aykın olduğunu ileri sürerek "Anlaşmalaı gereğince, ABD'de dava açmaya ancak Türk Adalst Bakanlığı yetkilidir" görüşünü savunduğu öğrenildi. Sincan'da JİTBM parmağı • A>XAR\(Cumhuriyet Bürosu) - Uygur Türklerinın yasadığı Sincan Uygur Özerİc Bölgesi'nde. (Doğu Tiirkistan) Müslüman gençlenn idam edilmesıyle Drmanan olaylarda Amerikan Merkezi Haberalma Örgütü (CIA) ıle Jandarma Komutaniıgı'na bağlı Jandarma lstihbarat ve Terörle Mücadele (jfTEM) Birimi"nin parmağı olduğu savlandı. Haftalık Aydınlık dergisinin 27 Ekim 1996 tarihli sayısında yer alan habere göre, Genelkurmay Başkanı Orgeneral tsmaii Hakkı Karadayf nın, JlTEM'in Doğu Türkistar Birimi'nin, Uygur Özerk Bölgesi'nde iç kargâşa yaratmak için operasyon hazırlığını durdurduğu da öne sürüldü. Koruculara asker engeli • DİYARBAKIR (Cumhuriyet) - Habur Gümrük Kapısı'ndan Irak'a ithalat ve ıhracat yapan Silopilı korucubaşı Kocero Salıcı, araçlar ve mal manifesto evrakının Silopi Merkez K.omutanhğVnda görevti sabay ve astsubaylar tarafından kasıtlı olarak incelenmeye aJmdığını ve Irak'a geçişlerde zorluk çıkanldığını iddia ederek savcılığa şikâyette bulundu. Korucubaşı Salıcı'nın, savcılık şikâyetiyle de yetinmeyip durumu Silopi Tugay K.omutanı'na da ilettiği öğrenildi. Perinçek'ten açıklama • Istanbul Haber Servisi - lşçı Partısı Genel Başkanı Doğu Perinçek, REFAHYOL ortaklığınm yıkılması için genel bir eylem yapılmasınm şart olduğunu savundu. Perinçek, dün yaptıgi yazılı açıklamada, son dönemlerde özelleştirmenin büyük tehlike haline geldığini, şenatçılığın devlet içinde mevzilendığini, ABD'nin ülkemizi kriz bölgelerine sürmeye çalıştığını öne sürerek işçi sınıfinın tüm bu gelişmelere yapacagı genel eylemle yanıt vermesi gerektiğini ifade etti. Parti kapatma • İstanbul Haber Servisi - Emek Partisı Genei Başkanı Levent Tüzel. Anayasa Mahkemesi'nin Emek Partisf ni kapatılması karannj protesto ettikJerini söytedi. Partınin programının ışçi ve emekçilerin talep ve yakJasımlannı içerdiğini belirten Tüzel, "Emek Partsı'nin kapatılması, serrnaye saldırganlığınm yeni bir göstensidir. Profcsto ediyor ve diyoruz ki, emeğin ekonomik ve sos>al haklan kadar örgülenme \e siyaset yapna hakkını da sahblenip savunacağız" dedı HADEP ve İHD'den yapian açıklamalarda da Emtk Partisı'nin icaprtılması kınandı. Hüeltme Gaztemizin önceki günkü sayımda yayımlanan "ICdının çağdaş eylemi" başlklı haberde yer alan "Nkleer Tehlikeye Karşı Barş ve Çevre İçin SafŞkçılar Derneği" ıNnSED). yanhşhkla "Nkleer Savasa Karşı Sagkçılar Derneği" ol-aıi yazılmıştır. Düzeltir, öz^idıleriz. Kadm yürüyüşünün sloganına karşı çıktıklannı belirterek 'Şeriat İslam dini demektir' dedi Yılmaz'ın sanchk korkusuDÜRDANE KOCAOĞLU SAMSUN-ANAP Genel Başkanı Mesut Ydmaz, Türkiye'nin köklü bir restorasyona gereksınimi olduğunu belirterek, "Tûrkiye'nin bugün geldiği noktada köktendinci değişinı istemiyorsak kökten değişimi başarmak zorundayız" dedı. Yılmaz, destek vermedikleri kadın yürüyüşünün sloganına karşı çıktıklannı belirterek, "Şeriat İslam dini demektir. Halkımı/ın dine karşı gibi algılayacagı bir yürüyüşe kaölmamız mümkün değüdi" dedi. Mesut Yılmaz, dün Samsun'da bazı açıhşlara • ANAP Genel Başkanı Yılmaz, destek yennedikleri kadın yürüyüşünün sloganına karşı çıktıklannı belirterek "Şeriat İslam dini demektir. Halkımızın dine karşı gibi algılayacağı bir yürüyüşe katılmamız mümkün değildi" dedi. katılarak Toptancı Hali ve terminal esnafını ziyaret etti. Yılmaz'a esnaf ziyareti sırasında As Bafra Turizm, Kurban Bayramı'nın ilk günü olan 18 Nisan 1997 tarihli. "gideceği yer" Başbakanlık olarak gösterilen "iktkiar bikti" adı altında otobüs bileti kesti. Aüş yapmadı Yılmaz, daha sonra 100 yataklı Çavuşoğlu Oteli'ni ve dinlenme tesislerini hizmete açtı. Yılmaz, Samsun Spor Tesisleri'ni ziyaretinin ardından atış poligonuna gıttı. Yılmaz, poligonda basının ısrarlanna karşın atış yapmadı. Yılmaz. Samsun Işadamlan Derneği (SİAD) tarafindan düzenlen,en "2010 Yıünda Türkhe Vizyonunu Arama Konferansrnda yaptığı konuşmada, Susurluk kazası ve ardından gelişen olaylar ile son günlerdekı gelişmelerle Tûrkiye'nin geldiği noktada sistemin yeniden sorgulanmak zorunda olduğunu söyledi. Tûrkiye'nin, dünyadakı gelişımi doğru okuyup kendisine çeki düzen \ ermek zorunda olduğunu anlatan Yılmaz. "Türkiye 2000 ydına >eni bir vizyon, yeni bir yapdanma üe ginnek mecbııriyetinde'' dedi. Türkiye'nin bugün her zamankinden daha çok demokrasıye ıhtiyacı olduğunu kaydeden Yılmaz, toplumsal muhalefete dikkat çekerken demokratik sahiplenmenin önemını vurguladı. Yılmaz, "Demokratik sahiplenme olma/sa çözüm ya poürikacılardan ya da askerlerden bekJenir" dedi. ÖDP Uras seçim istediİstanbul Haber Servisi - Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Genel Baş- kanı Ufiık Uras. Tûrki- ye'nin en talihsiz günleri- ni yaşadığını belirterek "Refah Partisi'ne karşı sa- dece politik değil, sosyal birmücadelegereklidirve bunu yapacak olanlar e- mek vedemokrasi gücjeri- dir'' dıye konuştu. Uras, dün Caddebostan Kültür Merkezi'nde yapı- lan ÖDP'nin 2. Olağanüs- tü Parti Meclisi toplantı- smda iktidan eleştirdi. Uras, Tansu - Özer Çiller ile Mehmet Ağar arasın- daki ilışkilere dikkat çek- ti. Uras, Başbakan Nec- mettin Erbakan ve Ada- let Bakanı ŞevketKazan ı da eleştırerek "Erbakan ve Kazan'm demeçleri in- sanlann sabnnı taşınyor. Kazan, Alevi yurttaşlan- mızı açıkça rencide ecliyor ve belü ki Sıvas davası sa- nıklannı savundugu giin- ler ile iktidarda olduğu günleri birbirine kanşün- yor" diye konuştu. CHP istanbul ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART Yılmaz, Türkiye'nin ağır sorunlan olduğunu ve ülke yönetimınde de bu sorunlan ağırlaştıran bir hükümet bulunduğunu dile gerirerek Tûrkiye'nin ilk kez bu ölçüde yalnızlaştığını, geri kalmış ülkelenn karanhğına irilmek üzere olduğunu söyledi. ANAP lıderi Yılmaz. hükümet ortaklannın Türkıye'yi gelişmiş dünyadan koparmak için ellerinden geleni yaptıklannı belirterek şöyle dedı: "Türkive yüzde 90'lara ulaşan enflasyon üe dünyanm ucube ülkeleri durunıundadır. Bugün Avrupa Biriiği'nde ortalama fert başına geiir 30 bin doiarken Türkiye'de 3 bin dolardır. Uyum yasalan çıkmamıştır. Türkiye'de iş yapan yabaneı Pırmalar pişmanlık duymaktadır. Türkiye yönünü şaşırmış, anafora kapıunış, kendi ekseninde dönengemi göriintüsündedir." Çözümün köklü bir restorasyon olduğunu anlatan Yılmaz, şöyle dedı "Dün Türk-Kürt, bugün İslamcı-laik gerginliğine yann başkalan eklenecektir. Türkiye'nin bugün geldiği noktada köktendinci değisim istemiyorsak kökten değişimi başarmak zorundayız'.*" ANAP lıderi Yılmaz, gazetecilerin sorulannı yanıtlarken de, daha önce katılabileceklerini sölylemelerine karşın neden kadın yürüyüşüne katılmadıklan yönündeki sorular üzerine şöyle dedi: "Daha önce bize Refah Partisi'ne karşı bir yürüyüş yapılacağı sö>lenmişti. Ancak Bize danışılmadan >ürüvüşün adını 'Şeriata karşı kadın vürüyüşü' olarak değiştirmişler. Boyle şey olmaz. Biz böyle bir yürüyüşe katılamayız. Şeriat, İslam dini demektir. Halkımızın dine karşı gibi algılayabileceği yürüyüşe katılmamız mümkün değildi. Biz bö\ le bir laik- İslamcı kavgasımn yanında yeralmayız." 1 Örgütü'nün Kartal'da düzenlediği etkinlik, boyutunu aşarak mitinge dönüştü Kazan'a bir meydan dolusu öfkeİstanbul Haber Servisi- Devlet bağlantılı karanlık ilışkilere yurttaş tepkisi olarak gelişen ışık söndürme eylemmi Başbakan Necmettin Er- bakan ın 'fesatiık', Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın ise "mum söndü oyunu' diye nitelemesıne tepkiler büyüyor. REFAHYOL ve Kazan'ı protesto amacıyla CHP İstanbul tl Örgütü'nce dün Kartal'da düzenle- nen etkinlik. açıklanan boyutunu aşarak coşkulu bir mitinge dönüştü. Kartal Meydanı nı dolduran yurttaş- lar. bakan Kazan'a öfke yağdırdı ve REFAHYOL'u istifaya çağırdı. CHP Genel Sekreteri Adnan Kes- kin'in saat 12.00'de Atatürk anıtına çelenk koyacağı ve burada toplanan- lara hitap edeceği duyurulan üzeri- ne ellerinde Atatürk posterleri, Türk ve CHP bayraklanyla "Çeteterekar- şı tek yumruk tek barikat". "Cum- huriyet konımak, kurmaktan daha zor değüdir" afişleriyle meydanı dolduran coşkulu kitle halay çekerek ve sloganlar atarak CHP heyetini beklemeye başladı. Adnan Keskin ve CHP milletvekillen Mehmet Mo- ğultav, Mehmet Sevigen, Mustafa Kul ile Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, CHP Parti Meclisi üyesi ressam Bedri Baykam'ın da aralannda bulunduğu CHP heyeti- nin Atatürk anıtına çelenk koyma- sıyla iyice hareketlenen kalabahk kitle sık sık "Faşizme karşı omuz omuza". "Susma sustukca sıra sana gekcek". "Türkiye laiktir, laik kala- cak","Kazanistifa, REE\HYOLis- tifa"s loganlan attı. CHP otobüsünün üzerinden coş- kulu kitleye konuşan Keskin, toplu- mumuzu yeniden ümmetçiliğe dö- nüştürmek isteyenlerin cumhuriyet devrimleri boyunca hazırhklannı sürdürdüklerini, 1950'den sonra ik- tidara gelen siyasal iktidarlann da popülist politikarla gericiliğin ve yo- bazlığm yükselişine katlü sağladık- lannı belirtti. Kazan'ın ışık söndür- me eylemini 'mum söndü' olarak değerlendirdiğini anımsatan Kes- kın,".\levi inancında hiçbir kötülük yoktur, sadece erdem vardır. Acaba bunu sövleyen mi böyle bir ilişkinin içinde" dedi. Keskin, "Alevi febefesinin 3 temel ilkesi vardır'' ciimlesini tamamlamadan. meydanı dolduran ka- labalık hep bir ağjzdan "Eline, beline, diline sahip olmak" diye seskndi. IRMIKI AYDEV ENGİN e - mail: engin (a planet.com.tr Yoksa unuttunuz muydu? Aman unutmayın. TÜSİAD bu. Çengelköy Güzelleştirme Derneği ya da Karmışlı Köyü Kalkındırma Derneği değil, TU- SİAD. Türkiye'nin sanayi ve ma- li sermayesinin en irikıyım tem- silcilerinin ve salt onlann örgü- tü. Bir rapor yayımladıysa gö- zardı edilemez, öyle üstünde birkaç satır çiziktirdikten sonra unutulmak üzere belleğin dip köşelerine itilemez. Oysa öyle oldu. Anlı şanlı kö- şe yazarlan bir iki kez raporu ele aldılar. Raporun haberi, gaze- telerin birinci sayfasında öne- mine uygun ağıriıktayeraldı. Ar- dından... Ardından tıssss!.. Raporu hazırlatan eski baş- kan Komili'nin de raporun altın- da kendi imzasının olduğunu i- lan ederek seçilen yeni başka- nın da sesi soluğu çıkmıyor. Oysa rapor, çok önemli sap- tamalar, Türkiye'nin geleceğini belirleyecek ağıriıkta siyasal ve sosyal öneriler içeriyordu. Anımsayın: Genelkurmay Başkanlığı'nın Milli Savunma Hani Bir TUSIAD Raporu Vardı... Bakanlığı'na bağlanması, MGK'nin anayasal konumunun tartışmayaaçılması, Kürt dilinin özgürce konuşulması, Kürtçe yayın ve siyasal partileşme öz- güriüğü tanınması, idam ceza- sının kaldınlması, gözaltı süre- sinin kısaltılması, işkencenin suç sayılması... Rapor yayımlandı ve ardın- dan bir küçük kıyamet koptu. Anlaşılan TÜSlAD'cılann da ödü koptu. TÜSİAD çevresinde pantolonunu ıslatanlar üstüne minik fıkralar anlatıldı; ağır top Rahmi Koç, raporun "kendile- rine danışılmadan yayımlanma- sına" rtiraz etti de içeriği üstüne ne düşündüğünü söylemekten kaçındı; Sakıp Sabancı pek sevdiği televizyon 'showman'\i- ğini TÜSİAD raporu konusunda ıskalamayı yeğledi. En önemlisi, raporun gerçek sahibi TÜSİAD yönetimi, sus- kunluk duvariannın ardına çe- kildi. Peki bu nasıl açıklanacak? Bu tutum neye yorulacak? Binnci olasılık: TÜSİAD raporu, bu kuruluş- taki birkaç sivri akıllının hazır- lattığı, Türkiye büyük sermaye- sinin siyasal ve sosyal çizgisini yansıtmayan, siyasal ve sosyal tercihleriyle örtüşmeyen bir bel- gedir. Yani Türkiye'nin büyük ser- mayesi, onca edebiyata rağ- men hâlâ devlet aygıtınm ola- naklanndan (ucuz kredi. teşvik. koruma, vergi indirimi) yararia- narak küpünü dolduımayı yeğ- leyen, kapitalizmin o çok övülen serbest rekabet arenasıha çık- maya niyeti olmayan, geri bir kapitalizmi savunmaktadır. Av- rupa Topluluğu'na katılma, Ba- tı ekonomileri ve siyasal sistem- leri ile bütünleşme (entegre ol- ma) gibi hedefler laf ola beri ge- le kabilinden söylenmektedir. Yani, devlet fideliğinden me- me emerek serpilıp gelişen Tür- kiye büyük sermayesi, ilerlemiş yaşına rağmen hâlâ meme em- mekten vazgeçememektedir. Ikinci olasılık: Türkiye büyük sermayesi, ekonomik liberalizmin siyasal li- beralizmle tamamlanmasını is- temektedir. Ancak ekonomik li- beralizm adı altında her türlü ekonomik vahşete göz yuman, hatta özendiren, destekleyen 'güçler'üen de pek korkmakta- dır. inandıklarını savunama- makta, aba altmdaki sopayı gö- rür görmez çark edip suskunluk duvariannın ardına sinip sesle- rini kesmektedir. İlk olasılık TÜSlAD'ın ve TÜ- SİAD'cılann sorunu. Bu ülkenin solculan için sürpriz filan değil. TÜSlAD'cılar bu yargının insaf- sızlık ya da iftira olduğu kanısın- dalarsa işte at, işte meydan! Buyursunlar, kanıtlasınlar. Mo- dern burjuvazinin değerlerine sahip çıktıklannı, çağdaş ve de- mokrat bir ülke istediklerıni, ka- pitalizmin ülke sorunlannın üs- tesinden gelebileceğini göster- sinler. Ikinci olasılık bir "yiğitlik" so- runu. Sözünün eri olma ve sö- zünün eri olmayı bir yaşam bi- çimine dönüştürebilme sorunu. Solcular, özellikle Marksist solcular, bu ülkede düşündük- lerini savundular, savunduklan- nı sonuna kadar savundular. Di- yetini gözlerini kırpmadan öde- diler. Işkence, hapis, sürgün on- lann kaderi oldu. Ama başları- nın gölgesini önlerine düşürme- diler; sözlerinin en oldular. Ülke- nin yakın tarihi, bunun örnekle- riyle örulü... TÜSlAD'cılar cumhuriyet ta- rihinde ilk kez devlet katında iti- bargörmeyen kimi görüşleror- taya attılar. Ankara'da kaşlar çatılınca da sustular, pıstılar. Eh, bu da yiğitlik değil herhal- de. Demokrasiyi, özgürlüğü, da- ha çağdaş bir Türkiye'yi savun- mak; bılgi, birikim, aydınlık bir kafa filan ister. Ama bir de yiğitlik ister. POLflİKA GtONLUGÜ HİKMET ÇETİNKAYA Sakız Beyazı Düşler... Balkonun küflenmiş demir korkuluklanna tüne- yen serçeye bakıyor, kurşuni gökyüzünün parçala- nıp, mavi aydınlığm önce senin yüzüne, ellerine do- kunmasını bekliyorum... Serçe üşüyor, serçe tıpkı benim gibi tehlikeli bir oyunun kınk kanat heyecanını yaşıyor... Kenarian yırtılmış uçuk sarı bir defterin sayfalan arasında kaybolmuş, belki de orada yıllarca tutsak kalmış bir mor menekşenin kurumuş hüznünü, yal- nızlığını, o üşüyen serçenin durağanlığında birleşti- riyorum... Kendi kendime "Pes yahu" diyorum, sevdayı sı- kıyönetim yargıcı gibi sorgulayan, adını da "Sevgili- ler Günü" koyan özel tefevizyonun meydanında toplananlara. Aşkın sorgulanmayacağını henüz öğreneme- yenlere galiba en güzel yanıt genç kadından geliyor "Ben âşığım ve bugün Sevgililer Günü; işim var gidiyorum..." Ben serçeye bakıyorum puslu bir günün saba- hında. Serçe üşüyor, serçe bana bir şeyter anımsatmak istıyor... Yitik zamanlar peşinde koşan kadınları, erkekleri düşünüyorum o anda. Sakız beyazı düşler kuran çocuklan anımsıyo- rum. Şarkılarda, şiirlerde bir hüznün resmini çiziyo- rum... Diyorum ki: "Özgüriükleri çelik kelepçelerin pmltısında yitıren tüm sevda çiçeklerine merhaba!" • • • Gecikmiş bir Sevgililer Günü yazısı yazmak ol- dukça zor... Ama küflü demir korkuluklara tüneyen serçe, ba- na güvence venyor: "Korkma, istediğin gibiyaz, çünkü özgürsün!" O anda bir taşra kentinin eski ahşap evlerinin taş avlulannda saklı kalmış çocukluğumu yakalıyorum... Küflü ve ıslak kokulu odalarda kurduğum düşle- re, yağmurdan, gök gurlemesınden çok korktuğum günlere dönüyorum. Genç kızlann pembe evlerinin içinde kalmış çeyiz sandıklannı anımsıyorum... Paris Metrosu'nda yağmurdan sınlsıklam olmuş o uzun boylu kızın lyonya kokan ellerinden tutuyo- rum. Kariı bir kış sabahı Moskova Gan'nda sanşın, mavi gözlü erkeğin, yitirdıği sevdayı yeniden yaka- lamak için hıçkıra hıçkıra ağladığını görüyorum... Özetlersem yaşamın derinliğinde gızli kalmış ne varsa onlan yakalıyor ve avunuyorum... Birden taş duvariı, tahta pancuriu evimizin tam karşısındaki incir ağacını, siyah saçlı, yeşil gözlü kı- zın elindeki papatyalar ve talelerle sevgilisiyie bu- luştuğu günlere gidiyor, çocuksu bakışlannda bir coşkunun rüzgânnı hissediyorum... Daha öncelen evden dışanya çıkmayan o çocu- ğun bir gün annesine söylediklerini anımsıyorum: "Anne ben galiba âşık oluyorum!" Şaşkın anneye baba yanıt veriyor: "Çok güzel, demek ki 16 yaşında yaşamın ne ol- duğunu anladı, umanm ölümlerden söz etmez bir daha..." Odanın içinde yapayalnızım... Serçe, küflü demir korkuluklara tünemiş sanki be- nimle konuşuyor... Yasak düşleri bir kenara koyuyorum o anda... Aphrodite, Uranos tannnın denize dökülen sper- masından köpükler arasında doğuyor. Eros'la birlik- te Himeros da peşine takılıyor. Himeros onun diri gö- ğüslerinde, upuzun kirpiklerinde sevda oyununun başlamasını bekliyor... İşte sakız beyazı düşler burada başlryor... • • • Üşümüş serçe ve ben!.. Birbirimizi çok iyi anlıyoruz. Konuştukça açılıyor, eski fotoğraflara birlikte bakıyoruz... Yaşam sevdanın içinde. sevda yaşamın içinde... O terk edilişler, kaçışlar aşkın bütünüdür bilir mi- siniz? Zaten onlar da olmasa sadece sevdanın tadını alır, acısını duymazsınız... Sakız beyazı düşlerde gördüklerimiz beyaz yalan- lardıraslında... Kimi zaman ruhlanmızı yitirir, küçük gürüttüler kaplargövdemizi.Ayakseslerimiz, birçığlıkolur;za- mansız mevsimlere dönüşür... Hiç anlamayız bu olup bıtenleri... Yürüdüğümüz sokaklar, söylediğimiz şarkılar, bir süre sonra unutulur. Bir kadının kirpikleri. bir erkeğin saçlan. çıplak benliğimizin sade göruntüsüdür... Yüreklerımizde ışıldar yeryüzü, gözlerimizde bü- yürsevdamız... Ama aşk böyledir, aşk acımasızdır... Tıpkı Yorgo Seferis'in dizelerinde olduğu gibi: "Denize yakın mağaralarda Bir susuzluk duyarsın, bir aşk, ,_ Bir çoşku Deniz kabuklan gibi sert Alıravucuna tutabilirsın. Denize yakın mağaralarda Günlerce gözlerinin içine baktım, Ne ben seni tanıdım ne de sen beni." Internet http: // www.planet.com.tr/Xn E mail: Hikmet .Cetinkaya (« Planetcom. TR HİKMET ÇETİNKAYA AŞIK KADINLAR SOKAĞI Önce bakıştılar. Soluksuz katdılar bir süre.. Erkek. kadının elıne dokundu. sonra başını önüne eğdı usulca.. Bir zaman tLnelınden geçıyor gıbıydıler. Belkı bıraz da düş yorgunuydular Kadın ıçındekı coşkuyu dışa vuramıyordu. Gozlenn kaçırıyordu erkeğin gözlerinden . Birden "kırmızı mektuplara" daldı. Dedıkı: "Bir çıçegı bıle yumuşacık dokunuşlara sahip bir aşkla seven sana ınat, ben çığlık çığlığa bağırarak dikenlerı sevmeyı sürdüreceğım..." 300.000 TLıKDV dahıh Çağ Pazariama A.Ş. Yerebatan Caddesı Saikımsöğüt Sokakî No: 9/B Cağaloğiu- istartbul Te):514 01 95/96 Posta çeki no.. 66c322
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle