Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 ŞUBAT 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Bagtıerî yaknda
pdecek
• ANKARA
(Cumkuriyet Bürosu) -
Sincar Beledi>esi'nin
düzenfedıği Kudüs
Gecesi'nde vedaha sonra
gazetecilere
açıklamalannda "şeriat
ç&ğnsı" yapması
nedeniyle protesto edilen
Iran Büyükelçisi
Muhanmed Rıza
Bagheri 'nin yakında
ülkesine döneceğı
açıklandı. Dışışlen
Bakanlığı kaynaklan,
Bagheri'nin, Türk-İran
ilişkilerinin
gerginleşmenıesi için
"persona non grata -
istenmeyen adam" ilan
edilmeden gideceğini
kaydettiler.
'Diplomatik
komplo'
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu)-
Pakistan'ın Ankara
Büyükelçiliği'nin,
elçiliktekı bir diplomatın
imzası kuliamlarak eski
Sincan Beledıye Başkanı
RP'li Bekir Yıldiz'a
göndenlen mektup
konusunda Içişleri
Bakanlığı "na başvuracağı
kaydedildi. Pakistan'ın
Türkiye Bûyükelçisi
tnam-ül Hak, "komplonun
çok iyi düzenlendiğinı,
olayda örgüt bağlantısı
bulunduğunu" söyledı.
Hükümette Bfflis
küskünlüğü
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Adalet Bakanı Şevket
Kazan'ın, ölen eski
Jandarma Genel Komutanı
Orgeneral Eşref Bitlis'in
uçağının kaza sonucu
düşmemiş olabileceğini
belirterek soruşturmanın
yenilenmesıni giindeme
getirmesi üzerine Millı
Savunma Bakanı (MSB)
Turhan Tayan'la arasının
açıldiğı bildirildi.
Açıklamalan nedeniyle
Genelkurmay
Başkanlığı'nın da
tepkisini çektigi bildinlen
Kazan'ın Tayan ile
arasının açilmasında
kazada ölen pilotun
ailesinin ABD'li şırket
ateyhine dava açmasının
da etkjli oldnguna işaret
edildi.
Bkatmış'ın
kafası karışmış
• NEVŞEHİR
(Cumhuriyet) - TBMM
Susurluk Araştırma
Komisyonu Başkanı RP
Nevşehir Milletvekili
Mehrnet Elkatmış,
komisyona her gün yeni
bilgi ve belgeler ulaştığını
belirterek, "K.afam kanştı.
Ancak, bugün için flu olan
fotoğrafı netleştirmeye
çalışıyoruz" dedi.
Nevşehir'de incelemelerde
bulunan Mehmet
Elkatmış, Susurluk
olayının üzerinin
örtüleceği yolundaki
iddialann gerçeği
yansıtmadığını,
komisyona 30 bine yakın
belge, 10 bine yakın ihbar
geldiğini belirtti.
Hava-İş
sözteşmesi
• Istanbul Haber Servisi -
Türk-lş'e baglı Hava-Iş,
işverenin 60 gün sonra
ilettiği teklıflerin
sorunlara kalıcı çözüm
bulrnayacağını belirtti.
Hava-Iş Genel Merkez
Yönetim Kurulu'ndan
yapılan yazılı açıklamada,
işverenin ilk altı ay yüzde
40, 2, 3 ve 4. altı ay için
yûzce 25'lik ücret artışını
kapsayan değişikliğe
cevap vermediği
kaycedildi. Açıklamada
"Buaşamadan sonra
tarafsız arabulucu süresi
başltyacak" denildi.
Çanak antenlere
gözattı
• FAKKÂRİ
(Cunhuriyet) -
Hakiâri'yegelen
Olajanüstü Hal Bölge
Valii Necati Bilican'ın
"Çaıak antenler
kaldnlabilir" yolundaki
açıkamasının ardmdan
emııyet yetkililerince
kente bazı semtlerin
dolaılarak çanak anten
kullnanlann tespit
ediheye başlandığı
bilttildi. lygulamadan
tedi^in olan kent halkı,
çaiüc antenlerin
top»ltılmaya
başinmasıyla diğer TV
karıllannı
izlesmediklerini
beslrerek '"Devletin bu
u y jdamasıyla bölge halkı
ce=:zandınlıyor" diyerek
gösterdiler.
ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'm Cumhuriyet'e demeci -2-
'Erbakan Iran'a diyet ödüyor'ANKARA (CumhuriyetBürosu)-ANAP
Genel Başkanı Mesut Yılmaz, ordunun re-
jim karşıtı girişimlere karşı konumunu hiç-
bir zaman bugünkü kadar somut ortaya koy-
madığını belirterek, "Askercumhuriyetiko-
rumakla görevlidir ve demokrasKe saygüı-
dır. Bu rahatsızhk sadece silahlı kuvvetJere
özel bir durum defüdir" dedı. Başbakan
Necmettin Erbakan'ın İran'a diyet borcu
ödediğini ve RP'nin siyasi ortamı gergin-
leştiren "laşkırücıbirrurumLdediğini" vur-
gulayan Mesut Yılmaz, Türkiye yasalanna
göre suç işleyen tran'ın
Ankara Bûyükelçisi Mu-
hammed Rıza Bagheri'nin
kendi isteğiyle geri dön-
mesinin diplomatik itiban
korumak için yeterli olma-
dığını belirtti.
Gündemdeki gelişmele-
ri Cumhuriyet'e değerlen-
diren ANAP lideri Yıl-
maz'ın sorulara verdiği
yanıtlar şöyle:
- İran Büyükelçisi'ııin
hâlâ Ankara'da olmasını
nasıl değertendiriyorsu-
nuz?
- Eğer bu hûkümetin bü-
yük ortağı, İran'a borcu
olan bir parti olmasaydı,
Dışişleri Bakanlığı 'nin bü-
yükelçi ile ilgilı tutumu da
farklı olurdu. Elini bagla-
yan husus, Sayın Erba-
kan'ın her vesilede dile ge-
tirdiği İran sempatisidir.
Büyükelçınin ülkesine ge-
ri dönmesi yetmez bence.
Bu olaydan sonra kendisi-
nin Türk hükümeti tarafın-
dan geri gönderilmesi ge-
rekirdi. Bir büyükelçınin
görevi, ülkesi ile görev
yaptığı ülke arasındaki
ılişkileri geliştirmektir,
ona katkıda bulunmaktir.
Bunu yaparken de görev
yaptığı ülkenin vazgeçil-
mez değerlerine saygılı ol-
mak zorundadır. İran Bû-
yükelçisi'nin davranışı bü-
tün bu kurallara, teamülle-
re, uluslararası nezakete
aykındır. Kaldı ki, yaptığı
fiil aynı zamanda Türki-
tersiz kahyor. Onun için Türkiye'de sadece
açık belirtileriyle olaylan değerlendirmek
ve suçlamak bir anlam ifade etmiyor.
- Susuriuk Komis}onu Başkam. eUerinde
Mehmet Ağar ve Sedat Bucak'ı suelayacak
belge olmadığuu söyledi. Bu bir erken akla-
ma girişimi mi sizce?
- tktidar partılennin diğer soruşturma ko-
misyonlara yansıyan siyasi tavırlan ve araş-
tırma komisyonunun geçmişinden kaynak-
lanan kısıtîamaJan karşısında komisyonun
netice alrnası fevkalade güç. Ama bunu da-
luğunu ve sorumluluğunun gereğini belir-
lemek için doğru bir değerlendirme nokta-
sına gelirse, zaten başka bir oluşuma geıek
kaimaz. Ama eğer parti olarak bunu yapa-
mazlarsa. o takdirde Hüsamettin Cindo-
nık'un oluşturduğu hareket bu konuda bir
rol üstlenebilir.
Ben inanıyorum ki, RP ıçensinde de da-
ha bir çok milletvekili de henüz daha me-
seleleri akıl ışığında değerlendirme yete-
neğini kaybetmemiş. RP yönetimi iki feno-
meni birden yaşıyor. Birincisi, geçmişte 30
ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART
ye'de suç oluşturmaktadır. Bir terör örgütü-
ne övgü yapmak Türkiye'de suçtur. Ve be-
lediye başkanı da şimdi bundan yargılan-
maktadır. Bütün diplomatik kurallan, te-
amülleri çigneyen üstelik de yasalsnmıza
göre suç işleyen bir buyükelçi hakkında ya-
pılacak olan işlem bellidir. Bu işlern yapıfe'
mamıştır Türkiye'nin itiban bir defa daha
yara almıştır. Bunun sorumlusu da İran'a
diyet borcunu ödeyen Erbakan ve onun şa-
ıbeli ortağıdır.
- Bu diyet sadece sempati ile mi sıruriı?
- Elimizde somut şeyler olsaydı bunlan
zaten ilgili yerlere iletmekte herhangi birte-
reddüdümüz olmazdı, ama Türkiye'de sis-
tem belgeli olaylan dahi tevci etmekte ye-
ha da güçlendiren husus, ilgili devlet kuru-
luşlannın gerçeklenn ortaya çıkanlması ko-
nusundaki isteksizliğidir. Bunun aşıJabil-
mesi için bu kurumlar üzerinde siyasi ikti-
dann. gerçeklenn öi^'a çıkması konusun-
da götetereceği karMflfîk ve güçlü bir irade-
dır. Bugünkü hülipıet tam bunun tersini
yapmaktadır.
Erbakan'a bayram öncesi bir mektup da-
ha yazdım ve bu konudaki daha öncekı be-
yanlannı anımsattım. Şu anki tavnyla bu
işin örtbas edilmesine neden olduğunu ifa-
de ettım.
- Geiecek dönemdeki siyasaJ gelişmede
DTP'nin rolü ne olabüir?
- DYP kendi konumunu, kendi sorumlu-
sene boyunca yetıştirdikleri canavarlara ha-
kim olamıyorlar. İkincisi kendilerine bü-
>oik umutlar bağlayan tabanın beklentileri-
ne cevap veremiyorlar. Bu iki fenomenin
arasında sıkışmış durumdalar şu anda. Sa-
yın Erbakan'ın vfeva onun bakanlannın söz-
lerini, davranışlannı. ne devlet ciddiyetiy-
le ne aklın gereğiyle ne de şartlann gereği
ile bağdaştırmak mümkündür.
- Askerierin çıkışını nasıl değeriendiriyor-
sunuz?
- Askerler kendi konumlannı geçmişte
hiçbir zaman bugünkü kadar ortaya koy-
mamıştır. Söyledikleri şudur: "Bizcumhn-
riycri korumak ve kollamakla görevliyiz ve
dernokrasiyedesaygılıvTz.'* Demokrasi için-
de yüzde 21 oy almış bir partinin, ortağınm
zaafiyetlerinden yararlanarak cumhuriye-
tin temel niteliklerini zorlamasından, buna
birtakım yeni yorumlar eldemesinden veya
bu ilkeleri kâğıt üzerinde bırakacak giri-
şimlerden rahatsızdırlar. Ama bu rahatsız-
lık sadece silahlı loıvvetlere özel birdurum
değildir. Üniversiteleri ile basınıyla, sivi]
toplum kuruluşlanyla, hatta toplumun yüz-
de 80'ine yaklaşan bır çoğunlugu da bu gi-
dişten rahatsızdır. Yüzde 21 oy almış bir
partınm toplumdaki bu büyük tepkiye, di-
renişe rağmen amacına yak-
laşabilmesi ancak maluJ bir
ortak bulmasıyla mümkün
olabılirdi. Türkiye bugün bu
zorluğu yaşıyor. Dediğim gi-
bi burada bütün sorumluluk
genel başkanı ve onun kral-
dan çok kralcı çevTesi dışın-
daki DYP'lilere düşüyor.
- RP, özeüikle "kanlı" ge-
lişi mi planlıyor?
- Bir siyasi parti eğer bu
tür hareketlere tevessül edi-
yorsa, bunun anlamı; o siya-
si parti, devletin güvenlik
güçlerine güvenmiyordur ve
kendi hedefine ulaşmak için
devletin güvenlik güçlerini
bir engel olarak görüyordur
Tabii ki hiçbir devlet, hiçbir
siyasi partinin böyle bir stra-
tejisine seyirci kalamaz, ka-
yıtsız kalamaz. Ama eğer o
siyasi parti, devleti kendine
engel gören siyasi parti aynı
zamanda hûkümetin ortağı
ise, o zaman devlet açısın-
dan çok büyük bir sorun söz
konusu.
- RP, muhalefetin parçab
olduğunu belirterek. rahat
oiduğu izlenimini veriyor.
Sizce çıkıs yolu ne?
- Mesele arnk bir parti me-
selesi olmanın çok ötesine
geçti, rejim ve rejimin gele-
ceği meselesi haline geldi.
Burada iki alternatif söz ko-
nusudur. Birincisi, ya RP
Türkiye'deki cumhuriyetin
temel ilkeleriyle ve rejimle
uzlaşacaktır. Kendi içinde
böyle bir değerlendirme gi-
bi değişimi gerçekleştire-
cektir ve bu konuda toplumu ikna edecek-
tir. Veya şu anda yüzde 20'lik oyla ona ik-
tidar imkânını veren DYP, devletin ilkelen
ve rejimi konusundaki sorumluluğunu ye-
niden gözden geçirip, bunun gereğini yapa-
caktır. Bu konuya bakışımız, hiçbir zaman
parti perspektifinden olmadı. DYP'yi sa-
dece liderinden ibaret saymıyorum. Şu an-
ki genel başkanın kişisel birtakım zorunlu-
luklan olabilirama, DYP'nınorganlan her-
halde bu kişisel zonınluluklarla ülke çıkar-
lan arasında bir noktada aynm yapma ve
bunun gereğini yerine getirme ihtiyacını
duyacaklardır.
iîtö
Refah Partisi'nin türban kararnamesine karşı DYP'de aynlık sesleri yükseldi
îsyan ÇîHer'e geri adını atbrdı
HÜLYAKARABAĞLI
EMİNEKAPLAN
ANKARA - RP kanadınm, üni-
versite öğrencilerine türban ser-
bestisı, karayoluyla hac, Taksim'e
cami ve kurban derilerinde isteğe
bağlı bağış konusundaki girişimle-
ri üzerine DYP'Ii bazı bakanlann
başkaldınsı, genel başkan, Başba-
kan Yardımcısı Tansu Çiller'e ge-
ri adım attırdı. Tansu Çiller, parti-
sinin Başkanlık Divanı toplantısm-
da bu konulann hükümet icraatı
olarak karara bağlanamayacağını
bildirdi.
DYP'nin genişletilmiş Başkan-
lık Divanı toplantısında hükümet-
te bunahma ve ordu ile RP arasın-
daki gerginliğe neden olan rejim
karşıtı ginşimler görüşüldü. Alı-
nan bilgiye göre Çiller, toplantıda
Susurluk kazasından tarikat tartış-
malanna kadar uzanan siyasi ge-
lişmeleri özetledi. DYT'li bakanla-
nn çalışmalanna ilişkin dosyalann
da değerlendirildiği toplantıda,
RP'li Devlet Bakanı Fehim
Adak'ın pancar üreticilerine Şe-
ker Bayrarm'ndan önce avans
ödenmesıni ongören kararnameyi
imzalamamasına tepki gösterildi.
Bunun üzerine Çiller'in, bakanla-
rına, "Konuşun, imzaJasuT tali-
matı verdiği öğrenildi.
Çiller'in, Adalet Bakanı Şevket
Kazan'ın Alevi kesimi rencide e-
den açıklamalan konusunda, "Bu
beyanlaria Idtteter karşımıza alını-
yor gibi sonuç çılayor. Huzursuz
edecek beyanlardır, ancak hükü-
meti ilgilendiren yanı yoktur" de-
diği belirtildi. Hükümet çalışmala-
rı konusunda farklı açıklamalar
yapılmaması için parti yöneticile-
ri ve bakanlan uyaran Çiller, "Her-
kes ağjz birliği yaparak konuşsun"
dedi. Çiller. uyanlannı dinleme-
yen DYP'li bakanlann kamuoyun-
dan destek görerek istifa noktası-
na gelmeleri üzerine, köktendinci
icraatta RP'nin eğilimlerini onay-
layan tavnndan dün çark ettiğini
gösterdi. Hakkındaki soruşturma
komisyonlannın raporlan geiecek
hafta TBMM Genel Kurulu'nda
ele alınacak olan Çiller, Başkanlık
Divanı'na katılan yöneticilere,
yurtdışı gezilerin iptal edilmesini
ve DYP'nin tam kadro TBMM'de
bulunmasının sağlanmasını istedi.
Çiller, türban serbestisi, Taksim'e
cami ve karayoluyla hac konulan-
na ilişkin girişimlerin hükümet so-
runu olmadığını savunarak, "Bu
konulann hükümet icraatı olarak
sonuçlandmunasma izin vermeye-
ceğiz" yönünde açıklama yaptı.
Sağhk Bakanı Yıldınm Aktu-
na devlet dairelerinde oiduğu gibi
üniversitelerde de türbana karşı ol-
duğunu söyledi. Aktuna, "Hükü-
mette türban için bir anlaşma ya-
pılıpyapılmadığını bilmhorum. A-
ma böyle bir şev varsa bu ilk önce
DYP'nin yetkili kurullanna gete-
cek ve burada tarüşılacaktır" de-
di. Aktuna, türban serbestısıneyö-
nelik bir karar çıkması durumun-
da bakanlık görevinden istifa ede-
ceğini söyledi.
Devlet Bakanı Namık Kemal
Zeybek de, henüz yönetmelik de-
ğişikliğine ilişkin kararnameyi
görmediğini belirtirken, "Benim
önümegehnişbir şcy yok. Bö}1e bir
şev hissettirmişler. Ama geise de
çıkmaz" diyerek, bunahma neden
olan kararnameyi imzalamayaca-
ğını bildirdi.
IRMIKIAYDIN ENGtV e - mail: engin (a planetcom.tr
nsanlan avlayıp pişirip ye-
mek yasaktır.
Insanlan avlayıp pişirip yiyen-
ler, yasalanmıza göre cezalan-
dırılır. Toplumumuzda geçerli
ahlak kurallan da buna izin ver-
mez. Gelenek ve görenekleri-
mize de aykındır.
Peki bir yamyam kabilesinde
nasıldır?
Onmanda yakaladığı bir ya-
bancıyı pişirip yiyen elbette ce-
zafilan görmez? Hele yakaladı-
ğını getirip bütün kabile üyele-
rine ziyafet çekerse alkışlanır,
hayır dualar alır. Hele hele en
semiz, en iri yabancıyı avladıy-
sa o bir kahramandır.
Kansını, kendi eliyle eve ge-
len konuğun koynuna sokan
adama bizde boynuzlu derler.
Eskimolardao, "konukseverev
sahibi" olarak anılır(mış).
Sibirya'nın Kamçatka'ya ya-
kın yörelerinde yaşayan kimi
Yakut kabilelerinde, kadınlığın
eşiğine gelmiş genç kızlar, ilk-
baharda, karlar erimeye başla-
dıktan sonraki ilk dolunay belir-
dikten, ay görünmez olana dek,
yaklaşık on iki gün süreyle, her
gece canının çektiği bekârerke-
ğin koynuna girer. Sonunda en
tbrahim Şahin'e Özgürlük!..
beğendiği erkeği seçer ve onun
kansı olur(muş).
Bizde böylesini fingirdek'ten
başlayıp o.ospu'ya varan söz-
cüklerle nitelerler. Çoğu kez de
elinde kanlı bıçağıyla karakola
gidip "Namusumu temizledim"
diyen bir ağabeyin ellerinde ya-
şamla vedalaşıriar...
Yani...
Anladınız...
Peki bunlan böyle çabucak
anlıyorsunuz da özel timcilerin
komutanı, polis şefi İbrahim
Şahin'in, DGM'ce çıkanlan tu-
tuklama kararını iplememesini,
teslim olmamasını; suçluyu iğ-
ne deliğinde bulup yakalama-
sıyla sık sık övünen ve övülen
polislerin onu yakalamamalan-
nı neden anlamıyorsunuz?
Yanlışlık İbrahim Şahin'de mi,
yoksa savcılarda, tutuklama ka-
ran veren yargıçlarda, Şahin'in
yargıç karşısınaçıkanlmasını is-
teyen "Sürekli Aydınlık İçin Bir
Dakika Karanlıkçılar"da mı?
Ne yapmış İbrahim Şahin?
Sovyetler Birliği'nin yıkılma-
sıyla işsiz ve işlevsiz kalan Türk
Gladiosu'nu yeni işlevlerle do-
natmış. MİT'teki, Emniyet Mü-
dürlüğü'nün tepelerindeki ve si-
yasetin üst basamaklarındaki
şeflerinden aldığı görevleri, ken-
disine tanınan geniş hareket
alanı içinde bildiğince yerine
getirmiş. Polis memurlan ara-
sında trtiz (gerçekten titiz) bir
seçme yaparak özel tim birlik-
leri oluşturmuş. Onlara rambo
bıçaklannı nasıl kullanacaklan-
nı, silahlannın namlulannı kim-
lere dogrultacaklannı öğretmış.
Bu ülkenin yurttaşlannı "şeref-
liler-şerefsizler" ve "vatanse-
verfer-vatansevmezler"diye na-
sıl ayırdedeceklerini gösteren
ölçütler üretmiş ve polislerine
öğretmiş. Onlar da bu ölçütle-
rin terazisinde tartarak "şeref-
siz"ve "vatansevmez" yurttaş-
lan temizlemişler. Bu cinayetle-
re faili meçhul adını takan biz-
cileyin kerizlere de şaşmışlar.
Hatta kendi aralannda, "Ulan
çalışıp çabalayıp, uğraşıp şe-
refsizleri ve vatansevmezleri biz
temizliyonız. Bu herifler tutup
faili meçhul diyorlar. Bizim on-
ca çabamtzı gözardı ediyortar"
diye konuşmuşlar.
İbrahim Şahin, 12 Eylül ön-
cesi "devletin güvenlik kuvvet-
lerine yardımcı" olan ülkücü to-
suncuklan da unutmamış. Özel
tim görevlilerini öncelikle onla-
nn arasından seçmiş. Parmak-
lanna üç hilalli yüzükler taktır-
mış; ellerine tutuşturduğu Ka-
laşnikoflann kabzalanna üç hi-
laller kazrtmış. Bunlan yapan İb-
rahim Şahin niyetutuklanır? Ni-
ye bu toplumda suç işlemiş bi-
ri gibi anılır? Yaptıklannın dev-
let aygrbnın çürümesi, sakatlan-
ması, hukukun yok edilmesi an-
lamına geldiğini ona anlatacak
bir babayiğit var mı ? Varsa ka-
nıtlan ve tanıtlan ne?
Yani...
Anladınız...
Bu ülkede oldum bittim bir
hukuk reformundan söz edilir.
Doğru. Çok acele bir hukuk re-
formuna gerek var. Bu reform-
da öncelikle "Ne suçtur, ne de-
ğildir" sorusu yanrtlanmalı, suç
kavramının yeni ve doğru birta-
nımı yapılmalıdır.
O zaman, ancak o zaman bu
çivisi çıkmış ülkenin çivisi yeri-
ne girecek...
Hâlâ "Susurluk da Susurluk!
Hukuk da hukuk! Temiz toplum
da temiz toplum" diye tuttur-
muş bir avuç medya arnelesine,
akşamları saat 21'de yığınsal
°mum söndü" ayinleri düzen-
leyen avanaklara düşense kü-
lahlannı önlerine koyup düşün-
mektir. Bununla yetinmeyip,
davranıp sokaklara dökülmele-
ri; "İbrahim Şahin'e özgürlük"
sloganlan ile dev kitle gösterile-
ri düzenlemeleri gerek.
Artık bu ülkenin uyumsuzlan
olmaktan bir an önce vazgeç-
meliyiz... Örneğin ben bunu he-
men şimdi yapacağım. Bu ya-
zıyı bitirip yazıişlerine teslim et-
tikten sonra ormanın yolunu tu-
tacağım. Önüme çıkan en se-
miz, en yağlı yabancıyı avlayıp,
yakalayıp, pişirip yiyeceğim. Av
bereketli geçerse size de birkaç
insan getiririm. Pişirip yersiniz.
Bana hayır dualar edersiniz.
Ben de bir kahraman olurum.
Vatansever bir kahraman...
POLİTtKA GÜINLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Mollalar Çağı...
Aievler denizden yükseliyor. Art
ardagelen patlama sesleri insanla-
n sokağa döküyor...
Geç saatlere dek özel tetevizyon-
lardan yapılan canlı yayınlan izli-
yorum. Bir keşmekeşliğin, ilkelli-
ğin, akıl almaz ahmaklığın fotoğ-
raflannı görüyorum...
Tuzla'da GEMSAN Tersanesi'nde bakıma alınan
307 metrelik TPAO tankerinin depolannda biriken
petrol atıklanndan sızan gazın neden oiduğu yan-
gının birtürlü söndürülemeyişinin ardındaki ger-
çekleri gördükçe şaşkına dönüyorum...
Yaralı itfaiye erlerı ambulans yerine polis oto-
suyla hastaneye kaldırılıyor. Çığlıklar gecenin ka-
ranlığında Tuzla'dan çevreye yankılanıyor...
Hacılar, hocalar, şeyhler, şıhlar ve cinlerte oya-
lanan birtoplumun başına gelen bir belayı izledik-
çe kahroluyorum...
İtfaiye erierinin yaşamlannda bır kez olsun her-
hangi bir petrol tankeri yangınına gitmedikleri apa-
çık belli oluyor...
İtfaiye erierinin üzerindeki giysiler A tipi bir yan-
gın için geçerli. Üstelik petrol atıklannın neden oi-
duğu bir yangın su ile söndürülmez. Uzmanlann
diliyle 'boğma' yöntemı geçeriidir bu tür yangın-
larda...
26 yaralıdan çoğu itfaiye eri. Ahşap bir binayı
söndürmeye nasıl gelinirse öyle gidilmiş Tuzla'ya.
İşin bir başka ilgınç noktası Türkiye'de doğru dü-
rüst bir yangın söndürme gemisi yok...
Türkiye'nin üç yanı denizlerle çevrili, Boğaz-
lar'dan her gün yüzlerce gemi ve tanker geçiyor.
On beş milyon kişinin yaşadığı Istanbul'u her an
birfaciabekliyor...
Işte Türkiye'nin gerçek yüzü...
Taksim'e ve Çankaya'ya cami isteyenler, Sin-
can'da Kudüs gecesı düzenleyenler Tuzla'daki
tanker yangınını bile söndürmekten aciz...
• • •
Aievler denizden yükseliyor, patlama seslerin-
den evlerin camları kınlıyor...
RP'li belediye başkanlannın tümü Tuzla'da.
Hepsi Tann'ya dua" edip şöyle diyorlar:
"Allah'ın izniyle yangını söndüreceğiz!.."
\yi de nasıl sönecek yangın? İtfaiye araçlanndan
sıkılan suyla mı?
llkelliğin böylesine az rastlanır...
Bır uzman konuşuyor bir televizyon kanalında:
"Böyle bir şey olmaz, tankeryangını suyla sön-
dürülmez..."
Bizım RP'lilere tanker yangınının vız geldiği or-
tada...
Kim bilir o sırada neler düşünüyoriardır...
Belki kurban derilerinden geiecek trilyonlan,
belki de hac pastasında payianna düşecek 10 tril-
yonu...
Saat 21.00'i gösteriyor...
Balkondan karşı apartmanlara bakıyorum. Sü-
rekli aydınlık için bir dakika karanlık eylemi baş-
ladı. Işıklar açılıp kapanıyor; düdük, tencere, tava
sesleri ortalığı kaplıyor...
Necmettin Erbakan, Şevket Kazan çok kızı-
yoriardır şu anda...
Balkona çıkıyor, düdüğümü öttürüyorum...
•••
TPAO'nun 307 metrelik tankerinin bakım ve ona-
nmı neden Pendik Tersanesi'nde değil de, çok
sıradan olan GEMSAN'da yapılmaya kalkışıldı?
GEMSAN'ın ortakları arasında REFAHYOL iktida-
nna yakın kişilerin oiduğu iddialan gündeme gel-
di. Ozelleştırme aşamasında olan DlTAŞ'ın T-
PAO'ya ait tankeri özellikle GEMSAN'da onanm ve
bakıma soktuğu önü sürüldü...
Deniz Tıcaret Odası kayıtlanna göre GEMSAN'ın
iki ortağı var. Hatice Fazlıoğlu ve Mahmut Faz-
hoğlu...
Tuzla'da cayırcayır yanan TPAO'nun petrol tan-
kerinin öyküsünü Deniz Som aylarca önce yaz-
mıştı. Mısır'da el konulan tankerin, her an batma
tehlikesıyle karşı karşıya olduğunu antatmıştı.
Çünkü tankerin saclan incelmiş, kimi delikler gö-
rülmüştü...
Koskoca bir tankerin yanışını televizyon ekran-
lanndan izlerken, itfaiye erierinin pisi pisine yara-
lanmalan karşısında hem içim sızladı hem de 'ah-
maklığın' böylesini aklım almadı...
Bir ülkede tanker yangınını söndüremeyen zih-
niyet, Güneydoğu'da PKK'nin MEDTVtelevizyo-
nunu izletmemek için 'çanak anten 'yasağı koyu-
yordu. OHAL Valisi Necati Bilican dünya 2000'li
yıllara girerken Iran'da oiduğu gibi 'kirliyayın' ge-
rekçesiyle 'çanak anten' yasağı getiriyordu...
Türkiye bilgi çağında mıydı, yoksa mollalar
çağında mıydı?
Şeriata karşı ayaklanan toplum, Güneydoğu'da-
ki'çana/fanfen'yasağınadaduyariıolmalıdır. Ha-
cı ile bacının 'demokrasi düşmanı' olduklarını bir
kez daha görmelidir...
Unutmayın, bugün saat 11.00'de, Ankara'da
Sıhhiye Köprüsü'nde buluşuyorsunuz. .
"Şeriata Karşı Kadın Yürüyüşü", sizlerin, Türki-
ye'yi ortaçağ karanlığına götürmek isteyenlere de-
mokratik tepkinizdir...
Internet http: // www.planet.com.tr/Xn
E mail: Hikmet .Cetinkaya (n Planet.com. TR
HİKMET CETİNKAYA
Rlıııı (niııu»
P0STUNM
MJRT
350.000 TL(KDVdahıl)
Çağ Pazartama Â.Ş. Yerebatan Caddesi Salkımsöğüt Sokak
No: 9/B Cağaloğlu istanbul Tel:514 01 95/96
Posta çekı no.: 666322