04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 ŞUBAT 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bagtıerî yaknda pdecek • ANKARA (Cumkuriyet Bürosu) - Sincar Beledi>esi'nin düzenfedıği Kudüs Gecesi'nde vedaha sonra gazetecilere açıklamalannda "şeriat ç&ğnsı" yapması nedeniyle protesto edilen Iran Büyükelçisi Muhanmed Rıza Bagheri 'nin yakında ülkesine döneceğı açıklandı. Dışışlen Bakanlığı kaynaklan, Bagheri'nin, Türk-İran ilişkilerinin gerginleşmenıesi için "persona non grata - istenmeyen adam" ilan edilmeden gideceğini kaydettiler. 'Diplomatik komplo' • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Pakistan'ın Ankara Büyükelçiliği'nin, elçiliktekı bir diplomatın imzası kuliamlarak eski Sincan Beledıye Başkanı RP'li Bekir Yıldiz'a göndenlen mektup konusunda Içişleri Bakanlığı "na başvuracağı kaydedildi. Pakistan'ın Türkiye Bûyükelçisi tnam-ül Hak, "komplonun çok iyi düzenlendiğinı, olayda örgüt bağlantısı bulunduğunu" söyledı. Hükümette Bfflis küskünlüğü • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın, ölen eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis'in uçağının kaza sonucu düşmemiş olabileceğini belirterek soruşturmanın yenilenmesıni giindeme getirmesi üzerine Millı Savunma Bakanı (MSB) Turhan Tayan'la arasının açıldiğı bildirildi. Açıklamalan nedeniyle Genelkurmay Başkanlığı'nın da tepkisini çektigi bildinlen Kazan'ın Tayan ile arasının açilmasında kazada ölen pilotun ailesinin ABD'li şırket ateyhine dava açmasının da etkjli oldnguna işaret edildi. Bkatmış'ın kafası karışmış • NEVŞEHİR (Cumhuriyet) - TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu Başkanı RP Nevşehir Milletvekili Mehrnet Elkatmış, komisyona her gün yeni bilgi ve belgeler ulaştığını belirterek, "K.afam kanştı. Ancak, bugün için flu olan fotoğrafı netleştirmeye çalışıyoruz" dedi. Nevşehir'de incelemelerde bulunan Mehmet Elkatmış, Susurluk olayının üzerinin örtüleceği yolundaki iddialann gerçeği yansıtmadığını, komisyona 30 bine yakın belge, 10 bine yakın ihbar geldiğini belirtti. Hava-İş sözteşmesi • Istanbul Haber Servisi - Türk-lş'e baglı Hava-Iş, işverenin 60 gün sonra ilettiği teklıflerin sorunlara kalıcı çözüm bulrnayacağını belirtti. Hava-Iş Genel Merkez Yönetim Kurulu'ndan yapılan yazılı açıklamada, işverenin ilk altı ay yüzde 40, 2, 3 ve 4. altı ay için yûzce 25'lik ücret artışını kapsayan değişikliğe cevap vermediği kaycedildi. Açıklamada "Buaşamadan sonra tarafsız arabulucu süresi başltyacak" denildi. Çanak antenlere gözattı • FAKKÂRİ (Cunhuriyet) - Hakiâri'yegelen Olajanüstü Hal Bölge Valii Necati Bilican'ın "Çaıak antenler kaldnlabilir" yolundaki açıkamasının ardmdan emııyet yetkililerince kente bazı semtlerin dolaılarak çanak anten kullnanlann tespit ediheye başlandığı bilttildi. lygulamadan tedi^in olan kent halkı, çaiüc antenlerin top»ltılmaya başinmasıyla diğer TV karıllannı izlesmediklerini beslrerek '"Devletin bu u y jdamasıyla bölge halkı ce=:zandınlıyor" diyerek gösterdiler. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'm Cumhuriyet'e demeci -2- 'Erbakan Iran'a diyet ödüyor'ANKARA (CumhuriyetBürosu)-ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, ordunun re- jim karşıtı girişimlere karşı konumunu hiç- bir zaman bugünkü kadar somut ortaya koy- madığını belirterek, "Askercumhuriyetiko- rumakla görevlidir ve demokrasKe saygüı- dır. Bu rahatsızhk sadece silahlı kuvvetJere özel bir durum defüdir" dedı. Başbakan Necmettin Erbakan'ın İran'a diyet borcu ödediğini ve RP'nin siyasi ortamı gergin- leştiren "laşkırücıbirrurumLdediğini" vur- gulayan Mesut Yılmaz, Türkiye yasalanna göre suç işleyen tran'ın Ankara Bûyükelçisi Mu- hammed Rıza Bagheri'nin kendi isteğiyle geri dön- mesinin diplomatik itiban korumak için yeterli olma- dığını belirtti. Gündemdeki gelişmele- ri Cumhuriyet'e değerlen- diren ANAP lideri Yıl- maz'ın sorulara verdiği yanıtlar şöyle: - İran Büyükelçisi'ııin hâlâ Ankara'da olmasını nasıl değertendiriyorsu- nuz? - Eğer bu hûkümetin bü- yük ortağı, İran'a borcu olan bir parti olmasaydı, Dışişleri Bakanlığı 'nin bü- yükelçi ile ilgilı tutumu da farklı olurdu. Elini bagla- yan husus, Sayın Erba- kan'ın her vesilede dile ge- tirdiği İran sempatisidir. Büyükelçınin ülkesine ge- ri dönmesi yetmez bence. Bu olaydan sonra kendisi- nin Türk hükümeti tarafın- dan geri gönderilmesi ge- rekirdi. Bir büyükelçınin görevi, ülkesi ile görev yaptığı ülke arasındaki ılişkileri geliştirmektir, ona katkıda bulunmaktir. Bunu yaparken de görev yaptığı ülkenin vazgeçil- mez değerlerine saygılı ol- mak zorundadır. İran Bû- yükelçisi'nin davranışı bü- tün bu kurallara, teamülle- re, uluslararası nezakete aykındır. Kaldı ki, yaptığı fiil aynı zamanda Türki- tersiz kahyor. Onun için Türkiye'de sadece açık belirtileriyle olaylan değerlendirmek ve suçlamak bir anlam ifade etmiyor. - Susuriuk Komis}onu Başkam. eUerinde Mehmet Ağar ve Sedat Bucak'ı suelayacak belge olmadığuu söyledi. Bu bir erken akla- ma girişimi mi sizce? - tktidar partılennin diğer soruşturma ko- misyonlara yansıyan siyasi tavırlan ve araş- tırma komisyonunun geçmişinden kaynak- lanan kısıtîamaJan karşısında komisyonun netice alrnası fevkalade güç. Ama bunu da- luğunu ve sorumluluğunun gereğini belir- lemek için doğru bir değerlendirme nokta- sına gelirse, zaten başka bir oluşuma geıek kaimaz. Ama eğer parti olarak bunu yapa- mazlarsa. o takdirde Hüsamettin Cindo- nık'un oluşturduğu hareket bu konuda bir rol üstlenebilir. Ben inanıyorum ki, RP ıçensinde de da- ha bir çok milletvekili de henüz daha me- seleleri akıl ışığında değerlendirme yete- neğini kaybetmemiş. RP yönetimi iki feno- meni birden yaşıyor. Birincisi, geçmişte 30 ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART ye'de suç oluşturmaktadır. Bir terör örgütü- ne övgü yapmak Türkiye'de suçtur. Ve be- lediye başkanı da şimdi bundan yargılan- maktadır. Bütün diplomatik kurallan, te- amülleri çigneyen üstelik de yasalsnmıza göre suç işleyen bir buyükelçi hakkında ya- pılacak olan işlem bellidir. Bu işlern yapıfe' mamıştır Türkiye'nin itiban bir defa daha yara almıştır. Bunun sorumlusu da İran'a diyet borcunu ödeyen Erbakan ve onun şa- ıbeli ortağıdır. - Bu diyet sadece sempati ile mi sıruriı? - Elimizde somut şeyler olsaydı bunlan zaten ilgili yerlere iletmekte herhangi birte- reddüdümüz olmazdı, ama Türkiye'de sis- tem belgeli olaylan dahi tevci etmekte ye- ha da güçlendiren husus, ilgili devlet kuru- luşlannın gerçeklenn ortaya çıkanlması ko- nusundaki isteksizliğidir. Bunun aşıJabil- mesi için bu kurumlar üzerinde siyasi ikti- dann. gerçeklenn öi^'a çıkması konusun- da götetereceği karMflfîk ve güçlü bir irade- dır. Bugünkü hülipıet tam bunun tersini yapmaktadır. Erbakan'a bayram öncesi bir mektup da- ha yazdım ve bu konudaki daha öncekı be- yanlannı anımsattım. Şu anki tavnyla bu işin örtbas edilmesine neden olduğunu ifa- de ettım. - Geiecek dönemdeki siyasaJ gelişmede DTP'nin rolü ne olabüir? - DYP kendi konumunu, kendi sorumlu- sene boyunca yetıştirdikleri canavarlara ha- kim olamıyorlar. İkincisi kendilerine bü- >oik umutlar bağlayan tabanın beklentileri- ne cevap veremiyorlar. Bu iki fenomenin arasında sıkışmış durumdalar şu anda. Sa- yın Erbakan'ın vfeva onun bakanlannın söz- lerini, davranışlannı. ne devlet ciddiyetiy- le ne aklın gereğiyle ne de şartlann gereği ile bağdaştırmak mümkündür. - Askerierin çıkışını nasıl değeriendiriyor- sunuz? - Askerler kendi konumlannı geçmişte hiçbir zaman bugünkü kadar ortaya koy- mamıştır. Söyledikleri şudur: "Bizcumhn- riycri korumak ve kollamakla görevliyiz ve dernokrasiyedesaygılıvTz.'* Demokrasi için- de yüzde 21 oy almış bir partinin, ortağınm zaafiyetlerinden yararlanarak cumhuriye- tin temel niteliklerini zorlamasından, buna birtakım yeni yorumlar eldemesinden veya bu ilkeleri kâğıt üzerinde bırakacak giri- şimlerden rahatsızdırlar. Ama bu rahatsız- lık sadece silahlı loıvvetlere özel birdurum değildir. Üniversiteleri ile basınıyla, sivi] toplum kuruluşlanyla, hatta toplumun yüz- de 80'ine yaklaşan bır çoğunlugu da bu gi- dişten rahatsızdır. Yüzde 21 oy almış bir partınm toplumdaki bu büyük tepkiye, di- renişe rağmen amacına yak- laşabilmesi ancak maluJ bir ortak bulmasıyla mümkün olabılirdi. Türkiye bugün bu zorluğu yaşıyor. Dediğim gi- bi burada bütün sorumluluk genel başkanı ve onun kral- dan çok kralcı çevTesi dışın- daki DYP'lilere düşüyor. - RP, özeüikle "kanlı" ge- lişi mi planlıyor? - Bir siyasi parti eğer bu tür hareketlere tevessül edi- yorsa, bunun anlamı; o siya- si parti, devletin güvenlik güçlerine güvenmiyordur ve kendi hedefine ulaşmak için devletin güvenlik güçlerini bir engel olarak görüyordur Tabii ki hiçbir devlet, hiçbir siyasi partinin böyle bir stra- tejisine seyirci kalamaz, ka- yıtsız kalamaz. Ama eğer o siyasi parti, devleti kendine engel gören siyasi parti aynı zamanda hûkümetin ortağı ise, o zaman devlet açısın- dan çok büyük bir sorun söz konusu. - RP, muhalefetin parçab olduğunu belirterek. rahat oiduğu izlenimini veriyor. Sizce çıkıs yolu ne? - Mesele arnk bir parti me- selesi olmanın çok ötesine geçti, rejim ve rejimin gele- ceği meselesi haline geldi. Burada iki alternatif söz ko- nusudur. Birincisi, ya RP Türkiye'deki cumhuriyetin temel ilkeleriyle ve rejimle uzlaşacaktır. Kendi içinde böyle bir değerlendirme gi- bi değişimi gerçekleştire- cektir ve bu konuda toplumu ikna edecek- tir. Veya şu anda yüzde 20'lik oyla ona ik- tidar imkânını veren DYP, devletin ilkelen ve rejimi konusundaki sorumluluğunu ye- niden gözden geçirip, bunun gereğini yapa- caktır. Bu konuya bakışımız, hiçbir zaman parti perspektifinden olmadı. DYP'yi sa- dece liderinden ibaret saymıyorum. Şu an- ki genel başkanın kişisel birtakım zorunlu- luklan olabilirama, DYP'nınorganlan her- halde bu kişisel zonınluluklarla ülke çıkar- lan arasında bir noktada aynm yapma ve bunun gereğini yerine getirme ihtiyacını duyacaklardır. iîtö Refah Partisi'nin türban kararnamesine karşı DYP'de aynlık sesleri yükseldi îsyan ÇîHer'e geri adını atbrdı HÜLYAKARABAĞLI EMİNEKAPLAN ANKARA - RP kanadınm, üni- versite öğrencilerine türban ser- bestisı, karayoluyla hac, Taksim'e cami ve kurban derilerinde isteğe bağlı bağış konusundaki girişimle- ri üzerine DYP'Ii bazı bakanlann başkaldınsı, genel başkan, Başba- kan Yardımcısı Tansu Çiller'e ge- ri adım attırdı. Tansu Çiller, parti- sinin Başkanlık Divanı toplantısm- da bu konulann hükümet icraatı olarak karara bağlanamayacağını bildirdi. DYP'nin genişletilmiş Başkan- lık Divanı toplantısında hükümet- te bunahma ve ordu ile RP arasın- daki gerginliğe neden olan rejim karşıtı ginşimler görüşüldü. Alı- nan bilgiye göre Çiller, toplantıda Susurluk kazasından tarikat tartış- malanna kadar uzanan siyasi ge- lişmeleri özetledi. DYT'li bakanla- nn çalışmalanna ilişkin dosyalann da değerlendirildiği toplantıda, RP'li Devlet Bakanı Fehim Adak'ın pancar üreticilerine Şe- ker Bayrarm'ndan önce avans ödenmesıni ongören kararnameyi imzalamamasına tepki gösterildi. Bunun üzerine Çiller'in, bakanla- rına, "Konuşun, imzaJasuT tali- matı verdiği öğrenildi. Çiller'in, Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın Alevi kesimi rencide e- den açıklamalan konusunda, "Bu beyanlaria Idtteter karşımıza alını- yor gibi sonuç çılayor. Huzursuz edecek beyanlardır, ancak hükü- meti ilgilendiren yanı yoktur" de- diği belirtildi. Hükümet çalışmala- rı konusunda farklı açıklamalar yapılmaması için parti yöneticile- ri ve bakanlan uyaran Çiller, "Her- kes ağjz birliği yaparak konuşsun" dedi. Çiller. uyanlannı dinleme- yen DYP'li bakanlann kamuoyun- dan destek görerek istifa noktası- na gelmeleri üzerine, köktendinci icraatta RP'nin eğilimlerini onay- layan tavnndan dün çark ettiğini gösterdi. Hakkındaki soruşturma komisyonlannın raporlan geiecek hafta TBMM Genel Kurulu'nda ele alınacak olan Çiller, Başkanlık Divanı'na katılan yöneticilere, yurtdışı gezilerin iptal edilmesini ve DYP'nin tam kadro TBMM'de bulunmasının sağlanmasını istedi. Çiller, türban serbestisi, Taksim'e cami ve karayoluyla hac konulan- na ilişkin girişimlerin hükümet so- runu olmadığını savunarak, "Bu konulann hükümet icraatı olarak sonuçlandmunasma izin vermeye- ceğiz" yönünde açıklama yaptı. Sağhk Bakanı Yıldınm Aktu- na devlet dairelerinde oiduğu gibi üniversitelerde de türbana karşı ol- duğunu söyledi. Aktuna, "Hükü- mette türban için bir anlaşma ya- pılıpyapılmadığını bilmhorum. A- ma böyle bir şev varsa bu ilk önce DYP'nin yetkili kurullanna gete- cek ve burada tarüşılacaktır" de- di. Aktuna, türban serbestısıneyö- nelik bir karar çıkması durumun- da bakanlık görevinden istifa ede- ceğini söyledi. Devlet Bakanı Namık Kemal Zeybek de, henüz yönetmelik de- ğişikliğine ilişkin kararnameyi görmediğini belirtirken, "Benim önümegehnişbir şcy yok. Bö}1e bir şev hissettirmişler. Ama geise de çıkmaz" diyerek, bunahma neden olan kararnameyi imzalamayaca- ğını bildirdi. IRMIKIAYDIN ENGtV e - mail: engin (a planetcom.tr nsanlan avlayıp pişirip ye- mek yasaktır. Insanlan avlayıp pişirip yiyen- ler, yasalanmıza göre cezalan- dırılır. Toplumumuzda geçerli ahlak kurallan da buna izin ver- mez. Gelenek ve görenekleri- mize de aykındır. Peki bir yamyam kabilesinde nasıldır? Onmanda yakaladığı bir ya- bancıyı pişirip yiyen elbette ce- zafilan görmez? Hele yakaladı- ğını getirip bütün kabile üyele- rine ziyafet çekerse alkışlanır, hayır dualar alır. Hele hele en semiz, en iri yabancıyı avladıy- sa o bir kahramandır. Kansını, kendi eliyle eve ge- len konuğun koynuna sokan adama bizde boynuzlu derler. Eskimolardao, "konukseverev sahibi" olarak anılır(mış). Sibirya'nın Kamçatka'ya ya- kın yörelerinde yaşayan kimi Yakut kabilelerinde, kadınlığın eşiğine gelmiş genç kızlar, ilk- baharda, karlar erimeye başla- dıktan sonraki ilk dolunay belir- dikten, ay görünmez olana dek, yaklaşık on iki gün süreyle, her gece canının çektiği bekârerke- ğin koynuna girer. Sonunda en tbrahim Şahin'e Özgürlük!.. beğendiği erkeği seçer ve onun kansı olur(muş). Bizde böylesini fingirdek'ten başlayıp o.ospu'ya varan söz- cüklerle nitelerler. Çoğu kez de elinde kanlı bıçağıyla karakola gidip "Namusumu temizledim" diyen bir ağabeyin ellerinde ya- şamla vedalaşıriar... Yani... Anladınız... Peki bunlan böyle çabucak anlıyorsunuz da özel timcilerin komutanı, polis şefi İbrahim Şahin'in, DGM'ce çıkanlan tu- tuklama kararını iplememesini, teslim olmamasını; suçluyu iğ- ne deliğinde bulup yakalama- sıyla sık sık övünen ve övülen polislerin onu yakalamamalan- nı neden anlamıyorsunuz? Yanlışlık İbrahim Şahin'de mi, yoksa savcılarda, tutuklama ka- ran veren yargıçlarda, Şahin'in yargıç karşısınaçıkanlmasını is- teyen "Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlıkçılar"da mı? Ne yapmış İbrahim Şahin? Sovyetler Birliği'nin yıkılma- sıyla işsiz ve işlevsiz kalan Türk Gladiosu'nu yeni işlevlerle do- natmış. MİT'teki, Emniyet Mü- dürlüğü'nün tepelerindeki ve si- yasetin üst basamaklarındaki şeflerinden aldığı görevleri, ken- disine tanınan geniş hareket alanı içinde bildiğince yerine getirmiş. Polis memurlan ara- sında trtiz (gerçekten titiz) bir seçme yaparak özel tim birlik- leri oluşturmuş. Onlara rambo bıçaklannı nasıl kullanacaklan- nı, silahlannın namlulannı kim- lere dogrultacaklannı öğretmış. Bu ülkenin yurttaşlannı "şeref- liler-şerefsizler" ve "vatanse- verfer-vatansevmezler"diye na- sıl ayırdedeceklerini gösteren ölçütler üretmiş ve polislerine öğretmiş. Onlar da bu ölçütle- rin terazisinde tartarak "şeref- siz"ve "vatansevmez" yurttaş- lan temizlemişler. Bu cinayetle- re faili meçhul adını takan biz- cileyin kerizlere de şaşmışlar. Hatta kendi aralannda, "Ulan çalışıp çabalayıp, uğraşıp şe- refsizleri ve vatansevmezleri biz temizliyonız. Bu herifler tutup faili meçhul diyorlar. Bizim on- ca çabamtzı gözardı ediyortar" diye konuşmuşlar. İbrahim Şahin, 12 Eylül ön- cesi "devletin güvenlik kuvvet- lerine yardımcı" olan ülkücü to- suncuklan da unutmamış. Özel tim görevlilerini öncelikle onla- nn arasından seçmiş. Parmak- lanna üç hilalli yüzükler taktır- mış; ellerine tutuşturduğu Ka- laşnikoflann kabzalanna üç hi- laller kazrtmış. Bunlan yapan İb- rahim Şahin niyetutuklanır? Ni- ye bu toplumda suç işlemiş bi- ri gibi anılır? Yaptıklannın dev- let aygrbnın çürümesi, sakatlan- ması, hukukun yok edilmesi an- lamına geldiğini ona anlatacak bir babayiğit var mı ? Varsa ka- nıtlan ve tanıtlan ne? Yani... Anladınız... Bu ülkede oldum bittim bir hukuk reformundan söz edilir. Doğru. Çok acele bir hukuk re- formuna gerek var. Bu reform- da öncelikle "Ne suçtur, ne de- ğildir" sorusu yanrtlanmalı, suç kavramının yeni ve doğru birta- nımı yapılmalıdır. O zaman, ancak o zaman bu çivisi çıkmış ülkenin çivisi yeri- ne girecek... Hâlâ "Susurluk da Susurluk! Hukuk da hukuk! Temiz toplum da temiz toplum" diye tuttur- muş bir avuç medya arnelesine, akşamları saat 21'de yığınsal °mum söndü" ayinleri düzen- leyen avanaklara düşense kü- lahlannı önlerine koyup düşün- mektir. Bununla yetinmeyip, davranıp sokaklara dökülmele- ri; "İbrahim Şahin'e özgürlük" sloganlan ile dev kitle gösterile- ri düzenlemeleri gerek. Artık bu ülkenin uyumsuzlan olmaktan bir an önce vazgeç- meliyiz... Örneğin ben bunu he- men şimdi yapacağım. Bu ya- zıyı bitirip yazıişlerine teslim et- tikten sonra ormanın yolunu tu- tacağım. Önüme çıkan en se- miz, en yağlı yabancıyı avlayıp, yakalayıp, pişirip yiyeceğim. Av bereketli geçerse size de birkaç insan getiririm. Pişirip yersiniz. Bana hayır dualar edersiniz. Ben de bir kahraman olurum. Vatansever bir kahraman... POLİTtKA GÜINLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Mollalar Çağı... Aievler denizden yükseliyor. Art ardagelen patlama sesleri insanla- n sokağa döküyor... Geç saatlere dek özel tetevizyon- lardan yapılan canlı yayınlan izli- yorum. Bir keşmekeşliğin, ilkelli- ğin, akıl almaz ahmaklığın fotoğ- raflannı görüyorum... Tuzla'da GEMSAN Tersanesi'nde bakıma alınan 307 metrelik TPAO tankerinin depolannda biriken petrol atıklanndan sızan gazın neden oiduğu yan- gının birtürlü söndürülemeyişinin ardındaki ger- çekleri gördükçe şaşkına dönüyorum... Yaralı itfaiye erlerı ambulans yerine polis oto- suyla hastaneye kaldırılıyor. Çığlıklar gecenin ka- ranlığında Tuzla'dan çevreye yankılanıyor... Hacılar, hocalar, şeyhler, şıhlar ve cinlerte oya- lanan birtoplumun başına gelen bir belayı izledik- çe kahroluyorum... İtfaiye erierinin yaşamlannda bır kez olsun her- hangi bir petrol tankeri yangınına gitmedikleri apa- çık belli oluyor... İtfaiye erierinin üzerindeki giysiler A tipi bir yan- gın için geçerli. Üstelik petrol atıklannın neden oi- duğu bir yangın su ile söndürülmez. Uzmanlann diliyle 'boğma' yöntemı geçeriidir bu tür yangın- larda... 26 yaralıdan çoğu itfaiye eri. Ahşap bir binayı söndürmeye nasıl gelinirse öyle gidilmiş Tuzla'ya. İşin bir başka ilgınç noktası Türkiye'de doğru dü- rüst bir yangın söndürme gemisi yok... Türkiye'nin üç yanı denizlerle çevrili, Boğaz- lar'dan her gün yüzlerce gemi ve tanker geçiyor. On beş milyon kişinin yaşadığı Istanbul'u her an birfaciabekliyor... Işte Türkiye'nin gerçek yüzü... Taksim'e ve Çankaya'ya cami isteyenler, Sin- can'da Kudüs gecesı düzenleyenler Tuzla'daki tanker yangınını bile söndürmekten aciz... • • • Aievler denizden yükseliyor, patlama seslerin- den evlerin camları kınlıyor... RP'li belediye başkanlannın tümü Tuzla'da. Hepsi Tann'ya dua" edip şöyle diyorlar: "Allah'ın izniyle yangını söndüreceğiz!.." \yi de nasıl sönecek yangın? İtfaiye araçlanndan sıkılan suyla mı? llkelliğin böylesine az rastlanır... Bır uzman konuşuyor bir televizyon kanalında: "Böyle bir şey olmaz, tankeryangını suyla sön- dürülmez..." Bizım RP'lilere tanker yangınının vız geldiği or- tada... Kim bilir o sırada neler düşünüyoriardır... Belki kurban derilerinden geiecek trilyonlan, belki de hac pastasında payianna düşecek 10 tril- yonu... Saat 21.00'i gösteriyor... Balkondan karşı apartmanlara bakıyorum. Sü- rekli aydınlık için bir dakika karanlık eylemi baş- ladı. Işıklar açılıp kapanıyor; düdük, tencere, tava sesleri ortalığı kaplıyor... Necmettin Erbakan, Şevket Kazan çok kızı- yoriardır şu anda... Balkona çıkıyor, düdüğümü öttürüyorum... ••• TPAO'nun 307 metrelik tankerinin bakım ve ona- nmı neden Pendik Tersanesi'nde değil de, çok sıradan olan GEMSAN'da yapılmaya kalkışıldı? GEMSAN'ın ortakları arasında REFAHYOL iktida- nna yakın kişilerin oiduğu iddialan gündeme gel- di. Ozelleştırme aşamasında olan DlTAŞ'ın T- PAO'ya ait tankeri özellikle GEMSAN'da onanm ve bakıma soktuğu önü sürüldü... Deniz Tıcaret Odası kayıtlanna göre GEMSAN'ın iki ortağı var. Hatice Fazlıoğlu ve Mahmut Faz- hoğlu... Tuzla'da cayırcayır yanan TPAO'nun petrol tan- kerinin öyküsünü Deniz Som aylarca önce yaz- mıştı. Mısır'da el konulan tankerin, her an batma tehlikesıyle karşı karşıya olduğunu antatmıştı. Çünkü tankerin saclan incelmiş, kimi delikler gö- rülmüştü... Koskoca bir tankerin yanışını televizyon ekran- lanndan izlerken, itfaiye erierinin pisi pisine yara- lanmalan karşısında hem içim sızladı hem de 'ah- maklığın' böylesini aklım almadı... Bir ülkede tanker yangınını söndüremeyen zih- niyet, Güneydoğu'da PKK'nin MEDTVtelevizyo- nunu izletmemek için 'çanak anten 'yasağı koyu- yordu. OHAL Valisi Necati Bilican dünya 2000'li yıllara girerken Iran'da oiduğu gibi 'kirliyayın' ge- rekçesiyle 'çanak anten' yasağı getiriyordu... Türkiye bilgi çağında mıydı, yoksa mollalar çağında mıydı? Şeriata karşı ayaklanan toplum, Güneydoğu'da- ki'çana/fanfen'yasağınadaduyariıolmalıdır. Ha- cı ile bacının 'demokrasi düşmanı' olduklarını bir kez daha görmelidir... Unutmayın, bugün saat 11.00'de, Ankara'da Sıhhiye Köprüsü'nde buluşuyorsunuz. . "Şeriata Karşı Kadın Yürüyüşü", sizlerin, Türki- ye'yi ortaçağ karanlığına götürmek isteyenlere de- mokratik tepkinizdir... Internet http: // www.planet.com.tr/Xn E mail: Hikmet .Cetinkaya (n Planet.com. TR HİKMET CETİNKAYA Rlıııı (niııu» P0STUNM MJRT 350.000 TL(KDVdahıl) Çağ Pazartama Â.Ş. Yerebatan Caddesi Salkımsöğüt Sokak No: 9/B Cağaloğlu istanbul Tel:514 01 95/96 Posta çekı no.: 666322
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle