04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAVFA CUMHURİYET 15 ŞUBAT 1997 CUMARTESİ 4 HABERLER Dışjşlepi'nden Öymen açtfdaması • ANKAR4 (Cumhuriyet Bümsu) - Dışışleri Bakanlığı'ndan dün yapılan yazı lı bır açıklamada. Müsteşar Büyükelçi Onur Öymen'in "Türk basınında yer alan haber doğru değîldir" demedığı kaydedıldi. AçıkJamada, Öymen'in >abancı gazetecilere bövle bir şey söylemedığı vurgulanarâk, "Sayın Öymen, söz konusu göriişme sırasında yabancı basırı mensuplanna, kendılerine ulaşan her haberin doğruluğunu istedıkleri zaman kendısinden veya bakanlık mensuplanndan tahkik edebıleceklennı ifade etmiştir" denildi. Emek Partisi kapatıldı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi. Emek Partisi'ni kapattı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kapatma istemiyle açtığı davayı sonuçlandıran Anayasa Mahkemesi. partı programında anayasanın 2, 3, 14 ve 69. maddelerine aykın hükümlerbulunduğu sonucuna vararak partı hakkında kapatma karan verdi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kapatma davası açmasının ardından parti yöneticileri Emeğin Partisi adıyla bir partı kurmuşlardı. Vakıfbank'a atamalar • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - Vakıfbank Yönetim Kurulu üyeliklerine Vakıflar Genel Müdürü Nazmi tşeri ve genel müdür yardımcılan NazıfÖztürk.'Sabn Aygüney, tsmail Alptekin ve Hasan Köktaş getirildıler. Vakıfbank'ın dün yapılan 43. genel kurulunda banka yönetim kurulu üyeieri SafFet Sert, Haşim Eren, Ali Naci Tuncer. thsan Saraclar. Rauf Ertekin ve Talat Zengin"in görevlerine son verildı. Vakıfbank Genel Müdürü Fehmi Gültekin ve genel müdür yardımcılan Altan Koçar ve Abdullah Çelik yönetim kurulu üyeliği görevine yeniden seçilirken, görevden alınanlann yerine Vakıflar Genel Müdürü tşen ve genel müdür yardımcılan atandı. Memurlara müjde • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - Anayasa Mahkemesi. memurlara fazla çalışma ücretı yerine izin verilmesıni öngören düzenlemeyi anayasaya aykın bularak iptal etti. Anayasa Mahkemesi heyeti dün yaptığı toplantıda, Istanbul 4. İdare Mahkemesi'nin 527 sayılı kanun hükmünde kararnameyle 657 sayılı Devlet Memurlan Yasasfnın 178. maddesinin iptal istemini sonuçlandırdı. Heyet, söz konusu kanun hükmünde kararnameyle devlet memurlan yasasına yeniden getinlen 1278. maddenin b bendinin ilk paragrafını iptal etti. Düzenleme, devlet memurlanna fazla çalışma ücreti yerine izin verilmesini öngörüyordu. Demirel'den onay • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, REFAHYOL hükümetinin Sosyal Sigortalar Kurumu'nun (SSK) taşınmazlannın satışı için kurumun yönetim kuruluna yetki veren değişıkliğe ilişkin yasasını onayladı. Yasaya göre. satışlar peşin ya da taksitle olmak üzere açık arttırmayla yapılabilecek. Vergi, resim ve harçtan muaf tutulacak satışlarda taşınmazlann rayiç bedelinden daha düşük olmaması öngörülüvor. Satılacak taşınmazlann rayiç bedeli kamu bankalan yetkililerince hesaplanacak. THK 72 yaşında • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - Türk Hava Kurumu'nun (THK) 72. kuruluş yıldönümü, bugün düzenlenecek etkinliklerle kutlanacak. THK Genel Başkanı Prof. Dr. Attila Taçoy, saat 10.00"da düzenleceğı basın toplantısında kurumun çalışmalannı anlatacak. Polis, gazetecilerin de görüntülediği ve korumalanyla dolaşan kanun kaçağını yakalamıyor ŞıılıiııV polis ayrıcabğıE\ İN GÖKTAŞ ANKARA - Susurluk kazasın- dan sonra ağır suçlamalara hedef olan ve Istanbul Devlet Güvenlık Mahkemesi (DGM) tarafından hakkında gıyabi tutuklama karan venlen eski Emniyet Genel Mü- dürlüğü Özel Harekât Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin'in, koruma polisleri eşlığinde dolaş- tığı ve adresi bılındiği halde mes- lektaşlan tarafından yakalartmak istenmediği önü sürüldü. Şahin, en son önceki gün Anka- ra'da görüldü. Uğur Mumcu Cad- desi, Kız Kulesi Sokak'taki Güneş Apartmanf nın 3 No'lu dairesin- de yaklaşık 6 saat süreyle kalan Şahin. apartmandan aynlırken kendisini görüntülemek isteyen gazetecilerle tartıştı. Daha sonra özel bir otomobile binen Şahin, korumalanyla birlikte izini kay- bettirdi. Bu adreste görüşmeye ka- tılanlan sorgulayan polisin Şa- hin'i yakalama konusundakı is- teksizliği dikkat çekti. Istanbul DGM Başsavcılığı'nın talimatı üzerine Ankara DGM Başsavcılı- ğı, gözaltında aldığı Şahin'in uğ- radığı büronun sahibi ile çalışan- lannı ifadelerini vermelerinden sonra serbest bıraktı. DGM sıkıştınyor İbrahim Şahin'in Ankara ve Is- tanbul'da serbestçe gezmesi üze- rine Istanbul DGM Başsavcılığı, önceki gün Emniyet Genel Mü- dürlügü'ne faks çekerek yakala- ma işleminin hızlandınlmasını is- tedi. Emniyet Genel Müdürlüğü, söz konusu yazıyı dün Ankara Emniyet Müdürlüğü İnfaz Masa- sı "na gönderdi. Bunun üzerine Şa- hın'ın yakalanması içın Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde birekip oluşturulduğu kaydedildi. tnfaz Masası'ndan bir yetkili, Şahin'i yakalamak için yoğun çaba sar- fettiklerini savunurken bu konuda yurttaşlardan ihbarbekledikJerini söyledi. Şahin'i geçen gün Uğur Mumcu Caddesi'nde bir işyerine girerken görüntülemek isteyen gazetecilere çok kınldıklannı kaydeden aynı yetkili. "Bizler, po- lis ve gazetecüer aynı kaderi pay - laşryoruz. İbrahim Şahin'i gör- düklerinde bizi arasaydılar ne kaybederierdL Bu tür konularda poüs-gazeteci dayanışması obnası gerekir" görüşünü savundu. tnfaz Masası yetkilisi, hakkında Türki- ye çapında arama emri bulunan İbrahim Şahin'in yakalanmasının an meselesi olduğunu kaydetti. tstanbul DGM Başsavcılığı'- ndan adının açıklanmasını iste- meyen bir yetkili ise İbrahim Şa- hin'in Ankara'da adresi ve gidebi- leceği yerler bilindiği halde mes- lektaşlan tarafından yakalanmak istenmedığini ileri sürdü. Soysal cumhuriyet için ittifak istedi AHMET ŞEFİK TRABZON - DSP Zon- guldak Mıllervekili Miim- taz Soysal, cumhuriyetten yana olan bütün kesımleri ittifak yapmaya çağırdı. Cumhunyetin yeni bır rö- nesans yasamak zorunda olduğuna. bunun için de başlangıca dönüp oradakı heyecanlan almanın ge- rekli olduğuna değınen Soysal. "Eğer samimiola- rak cumhuriyeti savunan kesimler ittifak yapmazsa, ilk genel seçimlere kadar bu ittifak oluşmazsa her şey için çok geç kalınabilir" de- dı. Trabzon'da Tes-lş Sen- dikası tarafından düzenle- nen "EnerjiyiOzetteştirme Konferansı^nda Türki- ye'nin içınde bulundugu sonınlan ve çözüm yolla- nnı anlatan Mümtaz Soy- sal, ülkenın bugünkü du- rumunu "alkol komasına girmiş mirasyediye" ben- zetti. TEAŞ ve TEDAŞ'ın ABD'nin ısteği doğrultu- sunda parçalanıp satıldığı- nı. ABD'nın kendi şirket- len ıçın 3 mılyar dolarlık yardım karşılığı satışlarda korunma istediğini öne sü- ren Soysal, Türkiye'nın en çok kâr eden kuruluşlan arasında olan TEAŞ ve TEDAŞ'ın satılmasıyla ül- kenin bağımsızlığının bü- yük yara alabileceğini sa- vundu. Hükümetlerin ö- zellikle stratejik kuruluş- lann özelleştirilmesiyle ül- keyi kaosa sürükledığıni de savunan Soysal, ülkede yenı üretım alanlannın açılmadığını. işsızleştir- menın arttığını anımsattı. Soysal. bugünkü cum- huriyeti "şaşkın cumhuri- yet" olarak nıtelendirdi ve ülkenın "yön duygusunu kaybettiğini'" öne sürdü. Soysal, dünyanın, özellik- le Avrupa'nın giderek ken- dini toparladığı bır dönem- den geçerken Türkıye'nin sorunlar ıçinde yuvarlan- masının gelecek açısından umut kıncı olduğunu kay- detti. Ülkenin bu kötü tab- lodan uzaklaştınlması için çözümlerini açıklarken de Soysal özetle şunlan söy- ledr. "Cumhuriyet kendi rönesansını yaşamak zo- rundadır. Bu rönesans, cumhuriyeti yaratan temel nitelikleri ve ihtiyaçlan anımsamayla olur." "Demokrasiyi yeniden tanunlamadıkça, demok- rasiyi kuraldışıhk olarak algüadıkça cumhuriyeti di- rütemeyiz" diyen Soysal, sözlenni şöyle sürdürdü: "Topluma bir heyecan lazun. Cumhuriyetten ya- na bütün kesimlerin ittifa- kı zorunludur. İlk genel se- çimlere kadar bu ittifak sağlanmalıdır. Cumhuri- yeti diriltmek isteyenleri ik- tidara getirebilecek kadar bütünleşmeyi sağlamalıyız. Solun çoktan iktidar olma- sılazımdı." 'Arlil niiy^tı' düzeni çalışarak sağladını" dherek. A O l l U U Z e n jTUardır CHP'de politika yaptığını ve Manisa'nın Salihli Uçesinde RP'den de birçok ke/ partiye muhtarlık yapan ve adı ile büyük ilgi kaülması için öneri aldığını söyledi toplayan Adil Düzen, "Ben adil (Fotoğraf: AA) Grup Yorum'a engelleme Istanbul Haber Servisi - Istanbul"da 8 yıldır konserleri yasaklanan Grup Yorum'un bugün Bostancı Gösten Merkezfnde vereceği konserin. polisçe engellenmeye çalışıldığı açıklandı. Grup Yorum üyelen, bınlerce biletin satıldığını belırterek. "Her koşukla konser vereceğiz" dediler. Grup Yorum üyelerinden Hakan Alak, L fuk Lüker, İrşad Aydın ve KemalSahirGürelile konserin organızatörü Ahmet Cengiz Yargıç, bılet satışı nedenıyle Bostancı Gösteri Merkezi'ndeki konsenn iptal edilmek istendiğini belirtti. Açıklamada, emniyet ve valilığın "•topu birbirlerine attıklan" vurgulanarâk şöyle denildi: "Kadıköy İlce Emniyet Müdürlüğü yetkilileri, konser biİetkrinin başka ilçelerde saüldjğı gerekçesiyle konseri engellemek istiyoriar. Bugüne kadar duyulmamış bir uygulama getiren polis. bilet saus noktalannm koruıtamayacağMi] ifade ediyor. Bostancı Gösteri Merkezi'nde izleyicileriyle buluşan Sezen Aksu'dan Tarkan'a kadar çok sayıda sanatçının konser bilederi Kadıköy dışuıda da saoldı. Bu komik uygulamayla Ugjli başvuru yapan avukatunız Ercan Bahadır, polisten, "Siz de bilirsiniz ki her mesleğin bır sırn vardır. Bizden bu konseri yaptırmamamız istenmiştir' yanıtını almışnr.' 1 Itirafçı Kahraman Bilgiç, 8 kişinin tutuklanmasına neden olan ifadesini geri aldı Yüksekova çetesinin üstü örtülüyor EN\ ER SEVİŞ Dİ\ ARBAKIR - Yüksekova çetesinin kilit ismi PKK'H ıtırafçı "Havar" kod adh Kahraman Bilgiç. 8 gü\enlik mensubunun tutuklanmasına neden olan itıraflannı gen aldı. Tutuklu bulundugu Mıdyat Cezaevi'nden Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Savcılığı'na dilekçe göndererek tutuklandığı dönemde Yüksekova Savcılığı'na verdıği ifade ve yaptığı açıklamalardan vazgeçtiğini bildiren çetenin kilit ısmi, PKK itirafçısı Bilgiç'in bu girişimi sonucu üç ay önce başlatılan soruşturmanın yönü tamamen değişebilecek. Bilgiç'ın itiraflan dogrultusunda tutuklanan 8 güvenlık mensubunun da serbest bırakılabıleceğı öne sürülüyor. Yüksekova çetesi, Hakkâri'nin Yüksekova ilçe merkezinde PKK'li kılığına giren bazı güvenlik mensuplannın Necip Baskın adh ışadamını kaçırarak fidye istemesi üzenne ortaya çıkmıştı. Aralannda polis, itirafçı ve koruculann da yer aldığı çeteyle ilgili soruşturma, eski PKK'li Kahraman Bilgiç'in itiraf ve açıklamalanyla farklı bir boyut kazanmıştı. 1994-1996 yıllan arasında bölgede esrar, eroin ve silah kaçakçılıgı yaptıklan öne sürülen çete elemanlannın aynı zamanda 15 faili meçhul cinayet işlediği de ileri sürülmüştü. Halen tutuklu bulunan özel tim mensuplan Fatih Ozkan. .\zmi \ydın, polis memuru Abdülkadir Bavram ile köy koruculan Abdülkerim Özcük, Osman Özpazar, Necmettin Hacar, Mehmet Emin Ergen ve Osman Ergen'den oluşan Yüksekova çetesi, eski CHP Hakkâri Milletvekili Esat Canan'ın amcası AbduDah Canan'ın kaçınlarak öldürülmesi olayından da sorumlu tutuluyordu. 17Ocak 1996'da kaçınldıktan sonra ölü bulunan Canan'ın, kaçınlmadan kısa bır süre önce, askerlerin köylerini tarayarak. eşyalanna zarar verdiğini öne sürmüş ve Yüksekova Jandarma Tabur Komutanlığı aleyhıne dava açmıştı. Canan'ın o dönemde, davadan vazgeçmesi içın tabur komutanı Mehmet Emin Yurdakul ve diğer askeri yetkililerden baskı gördüğü açıklanmıştı. Susurluk Komisyonu'nun araştırma kapsammda da bulunan Yüksekova çetesi ile ilgili, komisyonun, tabur komutanı Mehmet Emin Yurdakul ile adı açıklanmayan bır astsubayı da dinleyeceği açıklanmıştı. Çetenin çeşitli bağlantılannın ortaya çıkması üzenne olayı soruşturmakla görev lı Jandarma tstihbarat Astsubayı Hüseyin Oğuz'un tehdit edildiği iddialan gündeme gelmişti. SIF1R NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: [email protected] Tuzla Ter- sanesi'ndeki yangında it- faiyecilerin kameralara yansıyan gö- rüntüleri iç paralayıcıydı. Can kurtar- ması gereken görevlılerın çığ- lıklar içinde canlannı kurtarma- ya çalışmaları; Türkiye'de in- sana verilen değeri gözlerönü- ne seriyordu. Ustündeki elbi- seleri cayır cayır yanan bir sön- dürme ekibi acaba dünyanın başka neresinde görülmüştür? Tuzla yangınında soruşturul- ması gereken en önemli ihmal, itfaiyecilerin başınagelenlerdi. Patlama riski böylesine yük- sek, karadan söndürme olana- ğı bulunmayan biryere itfaiye- cileri kim gönderdi? Dünyanın heryerinde itfaiye- cileryangınakarşıdayanıklıel- bıse giyerken, bizimkilerin tam tersıne tutuşma ihtimali en yüksek plastik elbiselerle yan- gın söndürmeye gıtmelerı han- Şuursuz Söndürme Faciası gi aklın eseriydi? itfaiyecilerin ekranlara yan- sıyan görüntülerinin hesabını mutlaka sormalıyız. Çünkü in- san canını bu kadar umursa- mayan kim ise, kimler ise mut- laka ortaya çıkanlmalı. Yangın söndürme olayındaen ağır ya- nıklardan birisi de Bakırköy It- faiye Amiri'nin. Bu da gösteri- yor ki itfaiyecilerin başındakiler de tam bir gözükara tutum içindeler. Şuursuz bir biçimde hiçbir koruması olmayan gari- ban insanları ateşe sürüyoriar. • • • Iş bu şuursuzlukla kalsa iyi. Büyük gazetelerimizden birisi de bu itfaiyecileri "Kahraman- lar" başlığıyla kutluyor. Bu ne anlayış, bu ne gerilik? itfaiye- cilerin kahramanlıkla falan bir ilgisi yok. Onlar, şuursuz birşe- kilde tehlikenin üzerine sürül- düler. Asıl suçlu onlan göreve bu kadar kontrolsüz bir şekil- de gönderenler. Ama onların da bu işte bir günahı yok mu? Böyle bir anlamsız tehlikenin üzerine sürülmelerine itiraz edemezler miydi? Haberleri izlerken, gazeteci- lerin de aynı yerde ve güverte- de olduğunu muhabirler anlat- tılar. Eğer üç dakika önce ora- dan indirilmeseler, aynı faci- anın kurbanları onlar da olabi- lirlerdi. Ancak itfaiyeciler onla- rı zorla indiriyorlar da böylece daha büyük bir facia önlenıyor. Burada ilginç olan itfaiyeci- lerin tutumu. Büyük bir tehlike altında olduklarını görüyorlar, ancak hiçbir önlemleri yok. Bu tehlike sanki yalnızca gazete- ciler içindi... İtfaiyecilerin yanıklar içinde- ki çıplak bedenlerini ve çığlık- larını izlerken, temel sorunu- muzun insan olduğunu bir kez daha anladık. Bu ülkede yaşa- mın değeri yok! Geri toplumla- nn temel özelliği insan yaşa- mına kıymet vermemesi. Biz- deki de bu. Her gün yolda gi- derken, yanımızdan jet hızıyla geçen otomobillere bakıp söy- lenip dururuz. Içinde eşi, ço- cukları varken, akıl almaz hızın nasıl bir sonuç yaratacağının bılincinde bile değildir bizim in- sanımız. Sonunda bir yere çarpar ve acılar içinde ağıtlar yakmaya başlar. Çoluğunu çocuğunu yi- tirir, mahvolur. Halbuki biraz yavaş ve dikkatli gitse bunla- rm hiçbiri başına gelmeyecek- tir. Bunu düşünemeyecek ka- dar da şuursuzdur. ••• Bu ülkede, devlet yeterli gü- venlik önlemi almadığı için o kadar çok insan ölüyor ki. Ör- neğin, şehir ortasında kazılan çukurlar. Bu çukurlann çevre- sinde hiçbir işaret yoktur. Ne çok insan ölmüştür bu çukur- lara düşerek. Izmır'de süren bir davayı hatırlıyorum. Şehrin merkezinde kazılmış bır çuku- ra düşen otomobilde tüm aile fertleri yaşamını yitirmiştt. Devlet acımasızdır, vurdum- duymazdır, insan yaşamını önemsemez. Yurttaşımız hoy- rattır, ölümle yan yana yaşar, gözünü kırpmadan cana kıyar. Böyledir bizim insanımız. Böy- ledir bizim devletimiz. Tuzla faciasındaki yanan it- faiyeci manzaraları bir kültürü, bir anlayışı simgeliyor. Bu an- layışı sorgulamalıyız. Şuursuz- luğu, insan yaşamını umursa- mayan vurdumduymazlığı sor- gulamalıyız. Bu tür sorgulama- ları becerebildiğimiz, insan ya- şamını önemsediğimiz zaman, sorunu çözebiliriz. Herkes kazadaki teknik so- runlar üzerinde duruyor. Tabii ki teknik önlemler önemli. Ama unutmayalım ki teknik önlem- leri alması gereken kafayla, it- faiyeciyi şuursuzca ateşe sü- ren kafa aynı kafa. Bu tür faci- alan önlemenin ilk koşulu bi- linçli insan. Yaşama değer ve- ren uygar kafa. Temel eksikli- ğimiz de işte bu. CUMARTESİ \AZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Sokrates ve Aziz Nesin Kurt Schilling'in "Toplumsal Düşünce Tari- hi"r\de Sokrates bölümünü okurken, zamanımız- dan yaklaşık 25 yüzyıl önce yaşamış büyük düşü- nürün tanımlandığı bir cümle beni durdurdu: " bu gerileme çağında gerçekten, topluluğun bütü- nü içindeki yerini alan özgür vatandaş olarak ken- dini göstermiştir." Cümlenin altını kurşun kalemle çizdim ve sayfa kenarına not düştüm: Aziz Nesin... Bu yıl temmuz ayında Aziz Nesin'in ölümünün üzerinden iki yıl geçmiş olacak... Aziz Nesin ölü- münden sonra da kendisini düşündürmeyi sürdü- rüyor... Yurttaş Aziz Nesin, insan Aziz Nesin, mü- cadeleci Aziz Nesin, yurtsever Aziz Nesin, yaşamı- nın son anına kadar kendini geliştirmeyi. her an her şeye yeniden başlayabilecek kadar amatör bir ruh taşıyabilmeyi ve yine yaşamının son anına kadar toplumcu fakat bağımsız bir düşünce ve eyiem adamı olarak kalmayı başarabilmış Aziz Nesin... (Bunlara, hepsi ille de olumlu olması gerekmeyen fakat hepsi de yaratıcı, eylemci, mücadeleci kim- liğini yansıtan başkaca özellikleri de eklenebilir...) • • • Yine Kurt Schilling'in değerlı yapıtına dönersek ("Variık Yayınlan", Çev. N.Önol); kitabınSokrates'e ilişkin bölümünde, önce o dönem (MÖ 4. yy.) Yu- nan toplumunun kısaca birçözümlemesi yapılıyor. Ayrıntıya gırmeden özetlenecek olursa, ister "aris- tokrasi" ister "demokrasi" diye adlandırılsın, her i- ki durumda da topluluğun bireyden daha üstün tu- tulduğu, kışinın "topluluğun iyiliği uğnına hiç du- raksanmadan gözden çıkartılan bır üyeden başka bir şey" olmadığı geleneksel sistem çökmüştür. Başta Protagoras olmak üzere Sofıstler (Bilgici- ler), toplum karşısında insanın öznelliğini savun- maktadırlar... K. Schilling'in sözleriyle "İnsan, insan olarak, topluluklann dağılmaya, çözülmeye başla- dığı sırada, özü yönünden birsorvn haline gelmiş- tir..." Bilgicıler geleneksel toplum karşısında bire- yin özgünlüğünü savunurken aralarında oyun ya- zarı Aristofanes'in de bulundugu bir grup aydın ise eski düzeni canlandırmak çabasındadır... Sok- rates'in kendine özgülüğü, seçkinliği tam bu nok- tadadır... • • • Sokrates eski toplumsal düzenin korunamaya- cağını görmekte, yenı toplumsal düşüncelerin doğ- duğunu bilmektedır. Kendisi bu yeni düşünce adamlarından birıdır. Bilgiciler gibi "insanın ne ol- duğunu kendi kendine sormakta", tıpkı onlar gibi "soruşturma yoluyla edinilen bilginin" gerçeğe, er- demli insan olmaya götüren tek yol olduğuna inan- maktadır... Fakat tek tek ınsanlan değil insanı gör- mekle, Bilgicılerden derin biçimde ayrılmaktadır... Çünkü Sokrates'e göre "Insanlann arasındaki baş- kalıklar göriınüştedir, iyilik eğilimi hepsinde aynı- dır. Kişilerin içinde uyuyan bu ortak eğilim, ancak bilgiyle ortaya çıkarılabilir." (bkz. O. Hançerliog- lu, Felsefe Sözlüğü, Remzi Kitabevi). Sokrates topluluk karşısında insanı (bir anlam- da bireyi) savunurken Bılgicilere yaklaşjyor, fakat "topluluğun bütünü içindekiyerini almak" ve "yurt- taşlık" bilinciyle onlardan ayrılıyor. Çünkü, K. Schil- ling'in yapıtındaki sözlerle söylersek: "....birey, ge- nel düşüşten ancak pek kısa bir süre için yakayı kurtarabilir. İnsanın gerçekten toplumsal olduğu, topluma bağlı bulundugu, bütün öğretilerden da- ha belirgin olarak, burada ortaya çıkıyor..." • • • Sokrates ve Aziz Nesin arasındaki benzerliği ba- na K. Schilling'in yapıtındaki bir cümle düşündür- dü. Gerçekten de Aziz Nesin, tıpkı eski Yunan'ın büyük düşünürü gibi. yurttaşı olduğu toplumun bir gerileme döneminde, bu "topluluğun bütünü için- deki yerini alan özgür vatandaş" olarak seçkinleş- miştı... Onun (yine tıpkı Sokrates gibi) neredeyse son nefesine kadar süren aydınlatma savaşımcılı- ğını, eşıne az rastlanır polemıkçiliğıni de; akla, in- sanın insan olmakla sahıp olduğu değere ve "ye- teri kadar ilen götürülmüş bir soruşturmayla her şeyin aydınlatılacağına" (K. Schilling) olan Sokra- tesçe inancıyla açıklamak sanıyorum ki çok yanlış olmaz... • • • Sokrates ve Aziz Nesin, özgür kişilikler olarak, ki- şi özgürlüğünü, düşünce özgürlüğünü savundular ve inançlarını eylemleriyle örneklediler... Bunu, Bil- gicilerden farkıl olarak, "Topluluk" bilincıni, "Yurt- taşlık" bilincini koruyarak. denebilir kı böyle bir bi- linçten yola çıkarak yaptıtar... Aralannda başkaca koşutluklar da kurulabilir: Her ikisı de haksız suç- lamalara, haksız yargılamalara uğratıldılar. Buna karşın, (K. Schilling'in Sokrates'e ilişkin sözlerini her ikisı için genelleyerek ve özetleyerek tekrarlar- sak) "atalannın vatanı hâlâ bir toplulukmuş gibi" davrandılar... Ve böylece, her biri kendince "siya- sal kahramanlar gibi kendini feda ederken, parti- ler arasında parçalanmış vafan"larının "artık tam bir topluluk olmaktan çıktığını" davranışlan ve uğ- radıkları haksızlıklarla dile getırmiş oldular... Bir Anımsatma: Bugün (15 şubat cumartesi) ve yarın Türkiye Yazarlar Sendikası'nın 10. Genel Ku- rul'u toplanıyor... Yaklaşık 25 yıllık tarihinde Aziz Nesin'e çok şey borçlu olan Türkiye Yazarlar Sen- dikası'nın onun yokluğundaki ilk Genel Kurul top- lantısıdır bu... Yukarıdaki yazı, yayını bugüne rast- Iamasa da yazılacaktı. Fakat böyle bir günde, A- ziz Nesin'ı ayn bır saygı ve özlemle anıyor oluşu- muzdoğaldır... A.B. Fak-Fuk-Fon 'FcMr'inparası iûrafçtya DhARBAKIR (Cum- huriyet Bürosu) - "Fakir- Fukara Fonu" olarak da adlandınlan Sosyal Yar- dımlaşma ve Dayanışma Vakfı (SYDV) kaynaklan- nın, Güneydoğu'daki PKK itirafçılannın ekonomik sorunlannm çözümünde de kullanıldığı açıklandı. Diyarbakır Vali yardım- cılanndan İbrahim Türk- oğlu, SYDV fonundan yar- dım talebınde bulunan çok sayıdakı PKK'lı itirafçıya fondan uzun süredir yar- dım yapıldığını söyledi. Türkoğlu. 1996 yılı ıçe- risinde bu fondan yararla- nan 67 itirafçıya ne kadar ödendıği konusuna açıklık getirmedı. Itirafçılaraaylık mı ya da periyodik aralık- larla mı ödeme yapıldığı konusu da açıklanmadı. Vali Yardımcısı İbrahim Türkoğlu, sadece PKK'li itirafçılara yardımın uzun bır süreden beri yapıldığı- nı sövlemekle yetindi. Yardım talebınde bulu- nan itirafçılann bu istekle- rini önce cumhunyet savcı-' lıklanna ılettiklerini belir- ten Türkoğlu, savcılığın bu başvurulan Sosyal Daya- nışma ve Yardımlaşma Vakfı'na göndermesinden sonra ödemenın yapıldığı- nı söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle