04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAFA CUMHURİYET 15 ŞUBAT 1997 CUMARTESİ 12 DIZIYAZI ŞeyhülislamHocazade'nin ölüsübirçöplüğe atıldıMüthiş bir saldın Hocazade'yi yere serdi. Bursa Kadısı onu hem jurnal etmiş, hem de feci bir biçimde öldürülmesini sağlamıştı. Cesedi, çıplak ve perişan bir durumda, yerlerde sürüklendikten sonra şehir dışındaki süprüntülüğe atıldı. Yüzüne bir tülbent bile örtülemedi. Ertesi gün cenaze namazı : kılınırken, cenazede Müslümandan çok Hıristiyan vardı. Bunlar, Hocazade Bursa'dayken, yaptırdıkları kiliseleri yıktırdığı için, cenazesini seyre gelmişlerdi. evhüiislamlar gelip geçti. tstanbulcla kanşıklıklar eksik olmadı. Hocazade Mesut Efendi, bu makamı elde etmek ıçin bin tiirlü fınldaklar çevırdi. 'Çınar Vakasr, Istanbul'u altibt ettı.(*) Ayaklanma, halkı günicrce heşecan içinde yaşattı. Başkaldıranlar içinde Yeniçeri kılığına girnıiş hocalar da vardı. Ayaıdanma, feci sonuçlandı. Bırçok insan Sulıanahmet Meydanrndaki çınara asılırkcn Memikzade'nın müftilığı (şeyhülıslamlığı) ilan olundu. jAma ağalar bunu kabul etmediler. İEşkıya kılığına giren hocalar, İYenıçerileri kışkırtıyorlar, JHocazade'nın bu makama gelmesini Üstijorlardr. - Memıkzade Efendi'yi istemeziz. Anı ;(onu) müfti ideceklerine bir Yeniçeri ^aşçısı müfti olmak daha uygundur. :Bö>lece Hocazade'nin şeyhülislam olmasım sağladılar. Bu nedenle de düşmanlan. Mesut Efendi'nin o makama gelişine 'Müfti-i fitne'yi tarih düşürdüler. Bir zaman sonra Hocazade. Turhan Sultan'la birlıkte devleti yönetmeye başladı. Boynuyarah Mehmed Paşa'yı (**) da o salık verip sadrazamlığa getirdı. Yeniçeri ağasını idam ettirdi. Kendısine çok yaran dokunan Istanbul kaymakamını görevden aldırdı. Hırsı ve yanlış hareketleriyle herkesi kendisinden sbğuttu. Çınar Vakası'nda Yenıçerileri kjşkırtrıgı da biliniyordu; bu lekeden kurtulması olanaksızdı. Boynuyaralı Mehmed Paşa bile onu dinlememeye başladı. Turhan Sultan'a haber yolladı: r Bu âdemi yanlış sevk itmişiz. Başka âdem tedariki gerekti. Hocazade, dostu Haydar Ağazade'ye koştu: • Bu bunağı başka çare olmadıgı için sevk eyledik. Şimdi ayağımızı almaya çalışıyor. Bozcaada elden gitti, şimden şonra kâfirler Istanbul'a gelir. Yapılacak şudur ki Yeniçeri Ocağı'nı harekete geçirip Sultan Süleyman'ı tahta çıkarahm. Sen vezirol. âlemi düzene sokmaya çalışalım. Boynuyaralı. bunu haber aldı, Turhan Sultan'a adam gönderdi. Hocazade danışma için saraya davet edildi. Hemen yakalandı, bir kayığa bindirildi. Diyarbekir'e sürgün ediliyordu. Bursa'ya geldi. Yollar eşkıya ile kaplıydı. Kendini korumak için levent yazmak istedi. Bu hareketi saraya fena şekilde anlatıldı. Bursa Kadısı, Hocazade'ye düşmandı, bu yüzden onu jurnal etmişti. Saraydan kesin emir çıktı: "Padişah fermanına uymayarak asker toplamakla uğraştığı için katloluna..." Bir gece Hocazade'nin evi kuşatıldı. Müftü Efendi, mehtap seyrediyordu. Şaşırdı: - Bu herifler kimlerdir? Gice ile bunda ne ararlar? Tiz hane sahibi gelsün! Kılıcını kuşanıp gelenlere meydan okudu. Ama müthiş bir saldın Hocazade'yi yere serdi. Bursa Kadısı onu hem jurnal etmiş, hem de feci bir biçimde öldürülmesini sağlamıştı. Cesedi, çıplak ve perişan bir durumda, yerlerde sürüklendikten sonra şehir dışındaki süprüntülüğe atıldı. Y'üzüne bir tülbent bile örtülemedi. Ertesi gün cenaze namazı kılınırken. cenazede Müslümandan çok Hıristiyan vardı. Bunlar, Hocazade Bursa'dayken, yaptırdıklan kiliseleri yıktırdığı için, cenazesini seyre gelmişlerdi. Kadızadeliler, "Çakşır ve don giymek dahi bid'attir" diyorlardı... Köprülii Mehmed Paşa sadrazam olduğu sıralar (1656) Kadızadeliler yobazlıklannı daha da ileri götürdüler. Sadrazamlığa gelişinin ilk haftasında bir cuma günü, Sultan Mehmed (Fatih) Camisi'nde namaz kılınıyordu. Müzezzinler mahfilde tatlı sesle naat okumaya başladılar. Kadızadelilerden biri ayağa kalktı, müezzinleri susturmak istedi. Ortalık birbirine kanştı. Az kalsın camide müthiş bir kıyım olacaktı. ICadızadeliler bu olaydan sonra büsbütün gemi azıya aldılar, sofilere düşmanlıklannı gıttikçe arttırdılar. Sonunda tstanbul'daki ve tstanbul dışındaki tekkeleri, hankâhlan yıkmaya, taşlanm topraklannı denize "Bitlı slytute ıı rifvttt tlıt Ahmet Refik Altınay'dan aktaran Alpay Kabacalı 6 Koca Köprülü, birkaç saat içinde, devleti yıllardan beri uğraştıran sorunu çözüverdi. Hatta Kadızadeliler hakkında sürgün cezası öngörerek iyilikseverlik bile etti. O gün ayaklanmayı yatıştırmak için Sultan Mehmed Camisi'ne adam göndermeye bile gerek görmedi. "01 saat" Üstuvanî, Türk Ahmed, Divane Mustafa gibi ileri gelen Kadızadeli şeyhlerini yakalattı, hepsini de Kıbrıs'a sürerek halkı yobaz düşüncelere kurban olmaktan kurtardı. dökmeye karar verdiler. Hemen silahlandılar, Sultan Mehmed Camisi'nde toplanmak için sözleştiler: - Ümmeti Muhammed'den olan yann, harp aletiyle camide hazır olsunlar. Din hizmetine katılsınlar. diye halka haber saldılar. Kadızadeliler o gün büyük bir silahlı kalabalıkla tekkeleri basacaklar. hepsini yıkacaklar, rastladıklan "saçh ve taçh dervişan fukarasına tecdid-i ünan" ettireceklerdi (iman yenileteceklerdi). Kabul etmeyenlen tepeleyecekler, sonra "cumhur Oe" padişahın huzuruna gelecekler, bütün bid'atlann (Hz. Peygamber'den sonra ortaya çikan şeylerin) kaldınlmasına ferman alacaklardı. Camilerdeki minarelerden birer tanesinı bırakıp öbürlerini yıkacaklardı. Hocalan anlamayanlar, hiç olmazsa hoş bir sesle okunan Kuran'ı dinlemek için camiye geliyorlardı. tbadet, yanık bir sesle okunan ilahilerle bir kat daha gönül yumuşatıyor ve çekici oluyordu. Şimdi bu da ortadan kalkacaktı. Kendileri "elhan"dan (ezgiden) hoşlanmıyorlardı ama, yapmadıklan rezalet yoktu. Kadızadelilerin en ileri gelenlerinden biri, "bıyıklannı üraş, ve inanışınca her halini Peygamber'in sünnetine uydurmak" davasındaydı. Tütün içmek, ipekli giymek, bıyığını kırkmamak ve benzerleri, onlarca büyük suç sayılırdı. Kadızadelilerden Türk Ahmed'e biri sormuş: - lyi bid'atlan da, bütün kötûlükleri de kaldırsanız gerek. Bu çakşır ve don giymek de bid'attir. Anlan dahi kaldınr mısız? - Beli (evet), demiş. Anı da men ideriz. Futa ve peştemal kullansınlar. Herif tekrar sormuş: - Kaşık kullanmak da bid'attir Anı ne işlersiz? - Anı da kaldınnz. Taamı (yemeği) elleriyle yisünler. Zehir değil a yidükleri taam. Ellerine bulaşmakla ne lazım gelür? Adam sonunda dayanamamış: - tmdi efendiler, halkı âlemi soyup kötü çıplak çöl Arabı kıyafetine koymak istersiz! Toplulukta bulunanlar gûlmeye başlamışlar. Sonra içlerinden biri söze kanşmış; - Ya sultanım, kaşıklar yasak oldukta, bir alay kaşıkçı fukarası ne işlesünler? IVMehmed zamanmda SuÜanahmet'te uygulandı Recm (zina yapan kadının toprağa gömülüp taşlanarak öldürülmesi) ilk kez IV. Mehmed döneminde (1648-1687) uygulandı. H. 1091'de (M. 1680) Aksaray'da kavaf AbduDah Çetebi'nin kansı bir Yahudi ile yakalandı. Ancak olayı görüp de tanıklık eden kimseler bulunması gerekiyordu ki, bu da güçtü. Böyle olmakla birlikte, kadınm recmine karar verildi. Padişah da bunun uygulanmasını görmek istedi. Sultanahmet Meydanı'na bakan Fazlı Paşa Sarayı'na geldi. Halk, meydana akın akın yığıldı. Kadmla Yahudi hapısten çıkanldı. Kadını orada özel kazılan çukura gömdüler. "Cem olan nâsın (toplanan insanlann) her biri bir taş atub recm ile helak evlediler" Yahudi korkusundan Müslüman olmuş, ancak yine de kafasını kılıçtan kurtaramamıştı. - Misvak ve tesbih yapıp geçinsünler, demiş Türk Ahmed. - Misvak ve tesbih zanaatını Aksaray'da Taraklı Türklerine işledirsiz. Harameyn (Mekke ve Medine) fukarasına da geçinecek bir zanaat bulun, diye o zarif zat Kadızadelilerin düşünüşüyle bir güzel alay etmiş. Kadızadelilerden ulemanın birçoğu da bıkmıştı. Köprülü Mehmed Paşa. Sultan Mehmed Camisi'nde toplandıklannı haber alınca, hiç tavnnı bozmadı. Önce şeyh efendilere haber yolladı: - Fesada yol açan bu gibi işlerden uzak dursunlar. dedi. Dinlemediler. Sonra ileri gelen ulemayı topladı. Kadızadelilerin hareketleri ve yolu hakkında görüşlerini sordu. Cezalandınlmalan gereğini onlara da onaylattı. Konuyu padişaha sundu, öldüriilmeleri için buyruk aldı. Koca Köprülü, birkaç saat içinde, devleti yıllardan beri uğraştıran sorunu çözüverdi. Hatta Kadızadeliler hakkında sürgün cezası öngörerek iyilikseverlik bile etti. O gün ayaklanmayı yatıştırmak için Sultan Mehmed Camisi'ne adam göndermeye bile gerek görmedi. "Ol saat'' Üstuvanî, Türk Ahmed, Divane Mustafa gibi ileri gelen Kadızadeli şeyhlerini yakalattı, hepsini de Kıbns'a sürerek halkı yobaz düşüncelere kurban olmaktan kurtardı. Köprülü, düzenbaz şeyhi boğdurdu Köprülü devrinin en sözü geçer şeyhi, Şeyh Salim'di "Ruhlarıçağırma, onlan kullanma ve sihir yapma" iddiasındaydı. Çevresinde bir sürü hileciler ve kalpazanlar vardı. Asıl amaç, din görünümü altında ahmak kişileri dolandınmak, para yapmak, zevk ve eğlencenin yolunu bulmaktı. İleri gelen kişiler, şeyhin çevresinde toplanırdı. Bazan bunlann yanına yalandan külahlı ve dolamalı baltacılar girerler, Şeyh Efendi'nin elini öperler, "Valide Sultan Hazretlerinden olmak üzere ağır boyama sanlu bir hiiküm tezkeresi" sunarlar. kabulünü rica ederlerdi. Şeyh Efendi. paraya gözünün ucuyla bakar, ama hiç dokunmazdı. Yalnız tezkereyi "naz fi istiğna (tokgözlülük)" ile okur, Valde Sultan'a cevap yazardı. Parayı hemen dervişleri kaldınrlardı. Şeyhin böyle Valde Sultan ağzından tezkereler yazarak kendisini halka pek nüfuzlu gösterdiğine sık sık rastlanırdı. Bu durumu görenler, "Şeyh Efendi'nin ne büyük şanı vardır ki, bu kadar iltifata erişti deyu" mallannı satarak şeyhin gözüne girmeye çalışırlardı. Şeyh Salim, peygamberin yakınlannın soyundan geldiğini öne sürerdi. Çevresini alan Türkler ise, kendi soylanndan çok Arap büyüklerini ulularlar, ulusal duygudan yoksun, dinin inceliklerini anlamaktan âciz. bilmedikleri bir dilin sihirli çekimine kapılmış, Şeyh Efendi'ye avuç avuç para verirlerdi. Saray üeri gelerderi de şeyhin dolabina tutulmuşlardı. Şeyh, "ipek mukataasından ve başka gelir kaynaklanndan ve vakıflardan günlük bin akçe kadar görv\ sağlamıştı.'* Köprülü Mehmed Paşa bütün görevleri yoklattığı sırada Şeyh Salim de Köprülü'nün yanına geldi. Beratlannı ortaya döktü. Sadrazam, aldınşsızca bakarak: - tstanbul gümrüğünden iki yüz akçe bağlayın. Şeyhin geçimine yeter, dedi. Şeyh Salim hiddetlendi: - Padişah ihsanıdır, nıçün kat idersüz? Köprülü tatlılıkla davranmak istedi: - Sabritsen gerektir. Ve hem hazinenin sıkıntısı vardır. Şimdilik bu miktar ile yetinin. Inşallah bolluk zamanında yine ikram edilir. "Amma edepsiz .Arap çekinme ve utanma perdesini yırtıp'* yerinden firladı: - Biz size gör ne işleriz! diye söylenerek çıktı. Köprülü öfkeyle gülüp hiç sesini çıkarmadı, hemen asesbaşıya söyledi, şeyhi çarçabuk yakalattı. Bir temiz "tokatlattı.'' Gene o saat. "Dine aykın sözleri ve durumlan ortaya çıktı" diye padişaha haber yolladı. Hemen o gece şeyhi boğdurup denize attırdı. (*) 'Vaka-i Vakvakiye'olarakda tarihlere geçen olay (1656), sikkenin ayarımn bozulması ve askerlerden bir kesimin maaş alamaması yüzünden çıkmıştı. (**) 'Boynueğri' santyla da anılan Mehmed Paşa, 1656 'da altı ay kadar sadrazamhkta bulundu. Sürecek POLİTİKA VE ÖTESt MEHMED KEMAL Çelebi Bir Korsan... Elinde bir kitap, saçları salkım saçak demirden heykelin önünden haftada 3-4 kez geçerim. Bu hey- kelin llhan Koman adında bir heykeltıraş tarafın- dan yapıldığını bilirim de bir kerecik olsun inip ya- kından bakmadım. Heykeli öyle kanıksamışımdır. ll- han Koman, birçok yakın arkadaşımın arkadaşıdır. Örneğin Can Yücel, ÖmerUluç... Hakkında birya- zı yazdığımı da sanıyorum (belki de yazmadım). ısveç'te yıllardır bir teknede yalnız yaşayan bir heykeltıraş olduğunu herkes gibi ben de duymu- şumdur. Geçende gazeteye Fatma Semiha Uçuk geldi. Bana ilginç bir kitap verdi. Kitap bir derlemeydi. ll- han Koman için yazılmış yazıları, anılan, anlatılan- lan, izlenimleri, şiirieri, mektuplan içeriyordu. Fotoğ- raflar vardı sonunda. Bir resim vardı ki ilk kez bura- da yayımlanıyordu. Ben de ilk kez göriiyordum. Dört kiştydiler: Yusuf Erşahin, Nazım Hikmet, Lüt- fü Özkök, llhan Koman. 1958 yılında bir Fransız lo- kantasında çekilmişti. Yakınları takılırlardı: "Bir Osmanlı çocuğu paşa olur heykeltıraş olmaz" diye. Çeteciliğin günümüzde moda olduğu bir dönem- de bir çete öyküsü de biz anlatalım: Avukat Nadir Bey'den aktanlan bir öykü şöyle: lttihat ve Terakki'nin önemli kişilerinden Hacı Adil Bey, Trakya'daki çeteciliği önlemek için en geniş yetkilerle Edirne'ye vali atanıyor. Astığı astık, kesti- ği kestik bir Vali Paşa'dır. Tapu dairesindeki karma- şık bir yolsuzluğun düzeltilmesi içtn öncülük eder. Vali Paşa'ya gidip ricacı oluriar. Gelenleri nazik ve kibarca karşılar; Hademeye kahve ısmarlar. Kahveler gelir, sohbet de başlar. Vali Paşa nedense sözünün bir yerinde "Ben ada- mı önce asanm, sonra da Babıâli'ye yazanm" der. llhan Koman'ın dedesi Şeref Bey oturduğu kol- tuktan kalkıp elindekı kahve fıncanını valinin masa- sına bırakır. Sonra yumruğunu sıkar, valiye doğru uzatarak: "Sen Ivan'ı, Dimitri'yi asarsın, sıkı mı, beni asa- sın" der, çıkıp gider. Ortalık sus pus olur. Herkes ne yapacağını şaşınr. Hacı Adil Bey, iki eliyle önce kaşlarını sıvazlar, sonra sakalını, yüzünü sıvazlamaya başlar. Gazetesinde de cesurdur: "Sen nereye gidiyorsun telgrafçı Talat" diye yaz- dıöı anlatılır. Talat Paşa'dan bile korkusu yoktur. îsmet Paşa ile dargındır. Sisli birsonbahargünündeYörük Ali Plajı'ndals- met Paşa ile karşılaşır. Kucaklaşır. Barışır. Meclis'te Lozan Antlaşması'nı eleştirirken, "Paşa Paşa, bu milletin çocuklan sen/ bağışla- maz. Rumeli'yi iki paraya sattınız" der. llhan Koman da ilginç kişilerdendir. "Kafam kızdı mı açılınm denize. Evden çıkınca ev aramaktansa gittim bir eski tekne aldım. Şimdi ora- da otururum. Bak ben Isveç'te göçmenim. Bura- ya 1958'degeldim" der. Edirne'yle ilgisi eskıdir. Doğduğu konak Edir- ne'dedir, hâlâ bütün görkemiyle durur. Oktay Ekin- ci'ye bu kıtabı gosterdığimde derhal konağı söyle- di, buldu. Oktay Rifat'ın dizesi: . Çelebi bir korsandı o ' _" ~ i Fora ediyor bütün yelkenlerini -. Ne güzel yanıp sönüyor Işıklar, ışıklar, ışıklar. BULMACA SEDAT YAŞAYAH SOLÛVNSAĞA: 1/Türkhalkmüzi- ğmdeki ayaklar- danbiri.2/Kanşık renkli... Türk mü- ziğinde bir ma- 3 kam. 3/ Güzel ko- kulu çiçekler açan bir agaççık... Gü- ney Afhka Cum- huriyeti'nın plaka işaretı. 4/ Manga- nez elementınin sımgesı... Sıtma mıkrobunu aşıla- yan sıvrisınek. 5/ Çabuk davranan, çevik... Bir cetvel rürü. 6/ Pamuk- tan dokunmuş basma... Ta- nım. 7/ Kaynağı mıtolojik çağlara dayanan kirişli bir çalgı... Devlet dairelennin 4 gereksınımlennı karşıla- yan kuruluşumuzun kısa yazılışı. 8/Balık avlamak- ta ya da yük taşımakta kul- lanılan büyük kayık. 9/ Belli bir amacı olmayan, dayanıksız söz ya da ko- nuşma... Matematikte kullanılan sabit bir sayı. YUKAREÖAN AŞAĞIYA: 1/Beyaz üstüne koyu benekli postuyla tanınan köpek cin- sı. 2/Arpa, buğday ve benzerlerinın kalburdan geçırilmiş bö- lümü... Bir nota. 3/Demıryolu... Öldürme, yok etme. 4/Be- zeme ışlerınde kullanılan bir cıns cıla... Dolaylı olarak an- latma. 5/Namazçağnsı... 1944'te Bandırmayakınlanndaba- tan Türk yolcu gemisı. 6/Bır savaş uçağı tipı... Nikelin sim- gesı. II Konut.. "- - - senin, senın bu teceddüt, bu inkılâp" (Tevfık Fikret). 8/ Bir ilimiz... Parola. 9/ Kekelemek ya da söyleyiş hatast yapmaktan çekinerek konuşmaktan korkma. T.C. BEYOGLU 2. SULH HUKUK HÂKÎMLİĞİ'NDEN 1996'840 Mahkememizin 23.1.1997 tanh ve 1996/840 esas, 1997/18 karar sayılı ilamıyla Trabzon, Maçka, Ormaniçi köyü. cılt 039 sayfa 63 kütük 53'te Süleyman ile Zülfüye'den olma 27.8.1982 doğumlu Nur Büyükyılmaz ile 1.10.1984 doğumlu Onur Büyükyılmaz'a aynı yerde kayıtlı bulunan 16.8.1966 doğumlu Fatma Büyükyıl- maz'ın MK'nin 357. maddesi gereğince vası olarak tayi- nine karar verilmiştir. Ilan olunur. 12.2.1997 Basuı: 5759 T.C. EATİH1. SlİLH HUKUK HÂKİMLtĞrNDEN 1996/1072 Mahkememizin 1996/1072 esas ve 1997/40 karar 29.1. 1997 tarihh kararı ile Erzincan Kemaliye, Yukanumutlu köyü, cilt: 098/01, sayfa: 35, kütük: 12'de nüfusa kayıtlı bulunan Turan ve Nuray oğlu 1.1.1978 doğ. Hasan Tarakçı'nın hastalığı sebebiyle kısıtlanmasına. Aynı yerde nüfusa kayıtlı bulunan annesi Hüseyin ve Gûlüzarkızı 1.3.1955 doğ. Nuray Tarakçı'nın M.K. 369/2 mad. gereğince velayeti altına konulmasına karar verilmiş olup, karar ılan olunur. 6.2.1997 Basın: 5766
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle