Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
"15 ŞUHAT1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
DIŞ HABERLER 11
.Albıight, önümüzdeki iki yılın Kıbns sorununun çözümü açısından büyük önem taşıdığını belirtti
ABDKıbns• 1997 Kıbns'ta çözüm yılı olacak şeklinde
açıklcmalarda bulunan Washington
yönetimı, soraut bir adım atılamaması
üzerine çareyi süreyi uzatmakta buldu.
ABDDışişleri Bakanı Albright "1997-1998
yıllar Kıbns için çok önemli fırsatlarla
dolu bir dönem olacak" dedi.
Dış Haberier Servisi - ABD Dı-
şışleri Bakanı Madeline Albright,
önümüzdeki iki yılın Kıbns soru-
nunun çözümü açısından büyük
önem taşıdığını bildirdı.
ABD'nin yeni Dışişleri Baka-
nı Albright, Reuter ajansına ver-
dıği demeçte, 1997-1998 yıllan-
nın Kıbns ıçin fırsatlarla dolu bir
dönem olacağmı vurguladı ve
"Zamanı leyhimize kullanmalı-
yız" dedı. 23 ocak tanhınde War-
ren Christopher'dan boşalan dı-
şişlen bakanlığı kolnıguna oturan
Albnght, o günden bu yana kong-
rede yaptığı konuşmalarda sık sık
Kıbns sorununun kendisi için ön-
celik taşıdığını vurgulamıştı.
Netanyahu'ya F-16 güvencesi
• İsrail Başbakanıyla görüşen
Clinton, tsrail'ıngüvenliğini göz
önünde tutarak Suudi
Arabtstan'dan F-16 talebi geldiği
taktirde bu isteği sıkı biçimde
inceleyeceklerini söyledi.
VVASH1NGTON (AA) - ABD Başkanı
Bill Clinton, ABD'nin Israil'in güvenliği-
ni ve askeri üstünlüğünü zayıflatmak gibi
bir nıyeti olmadığmı. Suudı Arabistan'a F-
16 savaş uçaklan satışı gündeme gelirse
bunun göz önünde tutulacağını söyledi.
Washıngton'da tsrail Başbakanı Benya-
min Netanyahu ile görüştükten sonra ba-
sın toplantısı düzenleyen Clinton, Riyad
yönetiminın ABD'den F-16 uçaklan satın
almak için resmen başvurmadığını belir-
terek "Bu tür istekleri inceeteyip sık doku-
yacaklannı'' kaydetti.
Clinton, ABD ıle Suudı Arabistan ara-
sında savunma ışbirliği alanındaki işbirli-
ginin Israil'in güvenlığıne katkıda bulun-
duğunu söyledi.
Netanyahu, öncekı gün ABD'ye gelir-
ken yaptığı açıklamada, ABD'nin Riyad'a
100 kadar F-16 savaş uçağı satmaya niyet-
li olduğunu iddia etmiş ve bunun Ortado-
ğu'daki askeri stratejik dengeyi bozacagı-
nı ileri sürmüştü.
Clinton, İsrail ile Sunye arasında 1 yıl-
dır askıda bulunan banş görüşmelerinin
yeniden başlayabileceğıni görmekten
memnun olduğunu bildırdi.
Washington'da îsrail Başbakanı Benya-
min Netanyahu ile görüştükten sonra ba-
sın toplantısı düzenleyen Clinton, bu gö-
rüşmenin kendisinde Sunye-lsrail diyalo-
gunun yeniden başlayabileceği izlenimini
uyandırdığını belirtti. Clinton "Görüşme-
lerin yeniden başladıgını görmek tsterim"
dedi.
Clinton, iki ülkenın banş yapmak iste-
diğine inandığını ve ABD'nin bu konuda
yardımcı olacağmı kaydetti.
Suriye ve Israillı askeri yetkılilerin Was-
hington yakmlannda başlattıkJan görüş-
meler sonuç vermemiş ve görüşmelere ge-
çen yılın şubat ayında ara verilmişti.
Îsrail ile
işbirliğine
Refah frerri
ŞERKAN DEMİRTAŞ
ANKARA -israil ileyapı-
lan askeri ve savunma ışbırli-
gi anlaşmalannı iptal edeme-
yen RP, iki ülkenin Güneydo-
ğu Anadolu Projesi (GAP)
kapsamında yapmalan öngö-
rülen tanm projelerini don-
durdu. Genelkurmay Başka-
nı Orgeneral İsmail Hakkı
Karadayı'nın 24-27 şubat
günlennde yapacağı zıyarete
büyük önem veren tsraillı
yetkılıler, Dışişleri Bakanı
David Levy'nin 10 martta
Turkiye'ye yapacağı gezıde
Başbakan Necmettin Erba-
kan ile görüşmesi durumun-
da «Ankara Tel-Aviv ilişkik-
rinin doğru yolda oiduğu-
nun" ortaya çıkacağını bildir-
diler.
Filistin Cumhurbaşkanı
Yaser Arafatın da aynı tarih-
lerde Türkıye'de olacağı be-
lırtilerek
u
Bu bir denge ziya-
reti" yorumu yapıldı.
Iktidara gelmeden önce İs-
rail ıle yapılan askeri işbirli-
ği anlaşmasını yırtıp atacağı-
nı söyleyen, ancak ıkinci bir
savunma sanayıi işbirliği an-
laşmasma dahı engel olama-
yan RP yönetimı, iki ülkenin
GAP kapsamında yapmalan
öngörülen tanm projelerini
dondurdu.
Cumhuriyet'e bılgi veren
tsraılli biryetkili, iki ülke ara-
smdaki ılişkilerin "istenilen
düzeyde" olmamasına karşın
memnuniyet vencı olduğunu
belırterek RP'nin iktidara
gelmesinin ardından tanm
projelerinın işletilemediğini
• kaydetti. Israil'in, GAP çalış-
malanna katılmaya ve Türki-
ye ıle işbirliği yapmaya istek-
li olduğu belirtildi. Israil'in
özellikle "azsuylaçokürün"
elde edılmesi konusunda üs-
tün bir teknolojı geliştirdıği-
ni kaydeden Türkiye, aynı
teknolojinin GAP'ta da kulla-
nılmasına sıcak bakmıştı.
Israilli yetkili, Dışişleri Ba-
kanı Levy'nin 10 martta ya-
pacağı gezinin önemine dik-
kat çekerek "Eleaimacakesas
konu Türkiye-tsrail ikili ilişki-
leri. Ve bu ilişkinin geliştirB-
mesi. Biz, Türkhe ile ilişkile-
rimizde soru işareti olmasını
jstemhonız. RP'nin iktidara
gelmeden önce söylediklerini
herkes biliyor. Önceleri biraz
kaygılıydık ancak eskiye
oranla şimdiki soru işarede-
rimiz çok azakh" diye konuş-
tu.
Levy'nin Ankara temasla-
n sırasında Başbakan Erba-
kan ıle görüşme olanağının
sağlanmasını beklediklerini
anlatan yetkili. u
Başbakan,
Dışişleri Bakanı ile görüşürse,
bu iki ülke flişkilerinin doğru
yolda gittiğinin bir göstergesi
olacak" görüşünü kaydetti.
Protokol kurallanna göre Dı-
şişleri Bakanı'nın ziyaret et-
tıği ülkede, Cumhurbaşkanı
ve Başbakan tarafından da
kabul edilmesi gerekiyor.
Karadayı'nın, tsrail'in da-
veti üzerine gerçekleştirdiği
ziyaret sırasında, F-4'lerin
modernizasyonu ve Türkiye-
lsrail Askeri Eğitim ve Sa-
vunma Sanayii tşbirlıği an-
laşmalan kapsamında da te-
maslarda bulunacağı kayde-
dildi.
Albright "Kıbns da gerginli-
ğin artmasuıdan dolayı kuşkusuz
bepimiz kaygı duyuyoruz ve duru-
mun daha da kötüye gitınemesi
için gerekeni yapmak istiyoruz"
dedi. Dışişleri Bakanı Madeline
Albright "Kıbns'ın (Rum yöneti-
mi)Avrupa Biriiğine üye oima ar-
zusu ve 98 yılında yapüacak se-
çimler göz önüne alındığında
1997-1998 yıllannın adaaçısından
büyük önem taşıyan bir dönem
otacağına inanıyorum" dedi.
Sorunun çözümü için henüz
"kağıt üzerinde bir strateji oluş-
turmadığınr ıfade eden Albnght
"Ancak önümüzdeki bu iki yıhn
gerginlikleri gidermek ve zama-
nın lehimize işlemesini sağlamak
açısından çokönemli olduğunu bi-
Kyorum" dedı.
Adada geçen yazdan bu yana
meydana gelen şiddet olaylan
gerginliğin iyıce tırmanmasına
neden olurken Kıbns sorununu
çözme ginşimlen de yeniden hız
kazanıyor.
Bırleşmış MılletlerGenel Sek-
reten Kofi Annan. öncekı gün
yaptığı açıklamada. uluslararası
örgütün "Liderier arasında yüz
yüze diyalogu mümkün kılacak
ortakzemini oluşturmayı umduk-
181™!" belintı ve bu amaçla gin-
şımlerinı sürdüreceklerinı kaydet-
ti.
Kabns Rum kesimınde 1998
yılı başlannda seçim yapılacağı-
nı anımsatan Annan. "Cst düzey
görüşmeler bu yıl içinde, hatta ey-
lül ayından önce gerçekleşirse çok
ivi olur. Yoksa adayı seçim telaşı
sarmış olacak"
HflVfltfl fJÖHlJK ^^^ vılının acılan-vesevinçlerîfotoğraflarda kaldı. Dün-
l i U J / i f l U M(/»»M^ yaBasmındaEnhiFotoğrafvanşmasındabirinciseçi-
len Fransız fotomuhabiri Kerim Daher'üı bu fotoğrafi, İsrail'in Güney Lübnan'a düzen-
lediği füze saldınlanndan birinde yıkılan bir cvdcn çıkanlan Lübnanlıyı gösteriyor. 18
Nisan 19% tarihinde Nebatiye'ye düzenlenen saJdında ağır hasar gören evin yıkınülan
arasından çıkanlan Lübnanh, soluk soluğa yeniden hayata dönmeye çalışıyor.
^ 1
•A
IJru&uav 'da nptrnl si7intısı
Petro1 taşıyan
%JI UgUUy UU JJVUUl Sl^ltlllSl ğ, ^a^,,. g a z e t e
manşetlerinde
sıklıkla yer alıyor. Uruguay'da Panama bandıralı tankerden sızan petrol çevreyi tehdit
ediyor. Kıyjdan 20 mil uzaklıktaki bulunan San Jorge adındaki tankerden sızan pet-
rol, Maldonado'daki Jose Ignacio kumsalının içlerine doğru ilerledi. Sızıntının, deniz as-
lanlarının dünyadaki en büyük yaşam alanı olan Isla de Lobos'u tehdit ettiği belirtiliyor.
Doğu Akdenîz^e
çevre alarmıDış Haberier Servisi - Dünyanın zengin canlı çe-
şıthliği nedeniyle bir an önce koruma altına alınma-
sı gereken en önemli 17 noktası arasında Doğu Ak-
deniz de bulunuyor
Uluslararası Koruma Grubu tarafından hazırlanan
ve dünyanın canlı çeşıtlililiği bakımından zengin
17 bölgesini gösteren haritada Doğu Akdenız'e de
yerverildi.
Haritanın tanıtıldığı basın toplantısında, dünya
liderlerine dünyadaki canlı çeşitliliğınin korunma-
sı yolunda daha çok çaba harcamalan çağnsı yapıl-
BP'yi eleştirenlere
ölüm tehdidi
dı. Grup tarafından yapılan açıklamada, dünyadaki
canlı çeşidinin yansının yüzde 2'lik yüzeyinde ya-
şadığını belirtilırken hazırlanan haritanın doğal zen-
gınlığın korunmasına faydalı olacağmı belirtildi.
Haritaya göre canlı çeşitlerinin yansı tropikal ıkli-
mın hüküm sürdüğü bölgelerde yaşıyor. Bu canlı-
lar arasında sadece bu bölgede yaşayan degişik bit-
ki ve omurgasız canlılar da bulunuyor. Grup sözcü-
sü RusseJ Mhtermeier. dünyadaki çevre kuruluşla-
nnın yanı sıra Dünya Bankası gıbi diğer kuruluşla-
nn da bu bölgelerin korunması için destek vermesi
gerektığini ıfade etti. MittErnıe-
ier "Her ülkenin biyolojik çeşit-
lüiği kendi geleceği için önemli-
dir ve ulusal planlamalan yapı-
urken en önemli unsunı olarâk
görülmeBdir" dedı.
Grup tarafından hazırlanan
haritada canlı çeşitlıliği açısın-
BRÜKSEL (AFP) - British
Petroleum (BP) şirketinin
Kuzey Kolombiya'daki
etkinlikleri aleyhine kampanya
yürüten altı kişinin sürekJi
ölüm tehditleri aldıklan
bıldirildi. Avnıpa
Parlamentosu'ndaki kanıt
toplama kurulunun başındaki
Ingiliz tşçi Partisi
Mılletvekilı Richard Hımitt,
adlannın açıklanmasını
ıstemeyen altı kişınin
banda alınan ifadelerinin,
BP'nin Kolombiya'nın
Casanare bölgesinde kanştığı
insan haklan ıhlallerine
ilişkin olarak toplanan
kanıtlann en sonunculannı
oluşturduğunu söyledi. Hovvıtt,
son ifadelenn, BP'nin bölgede
yarattığı korku havasının kanırı
olduğunu belirtti.
Tanıklardan biri, milislerin
gece yansı evini basarak
kendısini ölümle tehdit
ettiklerinı anlattı.
İnsan haklan ıhlallerine
kanştığı savlannı kesinlikle
reddeden BP ıse Kolombiya
hükümetinin bu savlan
araştırmasını ıstemıştı.
1995 yılında Kolombiya
hükümeti için hazırlanan
ama basılmayan bir rapor,
BP'yi, grevcilerin ve
göstericılenn video filmlerini
orduya vermekle, dayak,
cinayet ve kayıp olaylanna
kanşmakla suçluyordu.
Raporda, BP'nin çevreye
büyük Bogota'da gelecek
haziran ayında açılacak
Birleşmış Milletler Yüksek
Mülteciler Komıserliği
(UNHCR) bürosunun, BP'nm
etkinliklerini izlemekle
görevlendirilmesini de istiyor.
dan zengin 17 bölge şöyle sıra-
lanıyor.
Örta ve Güney Amerika: Ve-
nezüela'da Tropikal Andes Or-
manlan, Kolombiya, Ekvador,
Peru, Bolivya, Brezilya'daki
Cerrado Ormanlan, Panama"da
Danen Ormanlan, Kolombiya
ve Ekvator'da Choco Ormanla-
n, Antil Adalan. Meksıka ve Or-
ta Amerika'da Meso-Amerikan
Ormanlan.
Afrika: Batı Afnka'daki Gine
Ormanlan, Güney Amerika'da
Cape ve Batı Cape'deki alanlar,
Madakaskar Adası.
Asya: Endonezya'da Sunda
Bölgesı, Malezya, Bruneı, En-
donezya'da Doğu Sunda Bölge-
si, Filipinler, Hindistan'nın Ba-
tı Ghats, Sri Lanka. Avustralya:
Yeni Kaledonya, Polinezya, Ha-
waii ve Fiji'nin de arasındaki
Mikronezya Adalan.
I
KORELER KRİZİ LZUN SÜRECEK
Pekin zaman
kazanmaya çahşıyor
Dış Haberier Servisi - Çin, baş-
kent Pekın'deki Güney Kore B0-
yükelçiliği'ne sığman Kuzey Ko-
re Işçi Partisi Sekreteri Hwang
Cang-Yop'un neden olduğu bu-
nalımı çözebilmek ıçın zaman ka-
zanmaya çalışıyor. Arada kalan
Çin, her iki ülkeyi de kırmaktan
çekiniyor.
Dışişleri Bakanı Kian Kiçen,
Güney Kore Dışişlen Bakanı Yu
Çong-Ha ile dün yaptığı görüş-
meden sonra olaylann çok çabuk
geliştiğini ve bir çözüm buhnak
için zamana gerek olduğunu be-
lirtti.
Güney Kore hükümeti, Cang-
Yop'un güven içinde Güney Ko-
• Kuzey Kore ile siyasi, Güney Kore ile ekonomik
işbirliği içindeki Pekin, Seul Büyükelçüiği'ne sığman
Kuzey Koreli yetkiliyi ne yapacağmı düşünüyor.
re'ye gelmesinin sağlanmasını is-
terken Çin, Kuzey Kore'nin,
Cang- Yop'un kaçınldığına yöne-
lik savlannın araştınlacağını be-
lirtiyor. Kuzey Kore ise Cang-
Yop'un ıade edilmesini istiyor.
Bu talepler karşısında kararsız
kalan Çin, her iki ülkeyle de ıliş-
kilerini bozmak istemediğı ıçin
oyalama taktiği kullanıyor. Pekin,
sosyalistmüttefiği Kuzey Kore ile
yeni tican ortağı ve yatınm kay-
nağı Güney Kore'nin arasında bir
seçim yapmak zorunluluğuyla
karşı karşıya kaldı. Pekin'deki Ba-
tılı diplomatlar. Çın'in, Hwang
Cang-Yop'un Güney Kore'ye git-
me isteğine saygı göstermekten
başka seçeneğı olmadığı görüşün-
de birleşiyor.
Çin Dışişleri Bakanı Kian Ki-
çen, banşı tehlikeye düşürmemek
için taraflann sorunu soğukkanlı
ve sakin bir biçimde ele almalan
gerektiğini belirtti. Güney Kore
Dışişlen Bakanı Yu Çong-Ha ise
Çin ile Güney Kore arasındaki gö-
rüşmeierin süreceğinı söyledi.
ORUŞ/ Prof. Dr. EROL MANİSALI
AvrupaBirliği'nin(AB), 1997'ninorta-
sında yapacağı hükümetler arası top-
lantıda ele alınacak temel konulardan
birtanesi, AB'nin, genışleme süreci ile
ilgii politikaların gözden geçirilmesi ve
• yeni degeriendirmelerin yapılmasıdır.
> Türkiye bu toplantıda "AB'nin oyalama
tuıağına" düşmemeli ve Turkiye'ye iliş-
kir AB politika ve uygulamamalannda
"somut yanıtlar" istemelidir.
'• AB, şu andaki pozisyonu itibariyle,
r
Ttrkiye'ye karşı izlediği politika hedef-
lerne, 6 Mart 1995 Belgesi ile fazlasıy-
la ulaşmışdurumdadır. Bu belge ileTür-
ki^e'yi kendine bağlamış, dışlamamış
ve kendi güdümü altına almıştır. Türk
psan tamamen AB'ye açılmış, Türkiye
AB'nin dış ekonomik politikasını uygu-
lanakla yükümlü hale gelmiştir. Türk iş-
gicü, serbest dolaşıma sokulmamış,
mırjinal mali yardımlan bile AB, tek yan-
lı îloke edebilecek konuma gelmiştir.
Tirkiye, hiçbir AB karar mekanizması
içnde yer almazken adeta bir tam üye-
niı, altına girdiği yükümlülükler altına
t e ; yanlı olarak sokulmuştur.
Türkiye-AB îlişkilerinde 'Oyalama Tuzağına' Düşmeyelim
Bu durum, AB için ıdeal bir yapılan-
madır ve Türkiye AB güdümü altına gir-
miştir. Ancak 6 Mart Belgesi imzalanır-
ken gözü kapalı olarak alkış tutan bazı
çevreler, yavaş yavaş gerçeği görmeye
ve tek yanlı yükümlülükleri fiilen üzerin-
de hissetmeye başlamışlardır. Iş çevre-
lerinde, siyasal partilerde, TBMM'de ve
diğer bazı "etkıli çevrelerde" tepkiler or-
taya çıkmaya başladı. AB bu tepkileri
bertaraf edebilmek ve Ankara'da "Bu
işe baş koyan ve gümrük birliğini iç po-
litika malzemesi olarak kullanan" bazı
kişi ve çevrelerı Türk kamuoyunda ra-
hatlatmak ve Türkiye'yı "genışleme sü-
recinde dışlamış görünmemek" için
1997 ortasındaki hükümetler arası top-
lantıda, "havuç gösterme" ve oyalama
politikasına girebilir. Örneğin, Bulgaris-
tan'dan Polonya'ya kadar birçok ülke-
yi genişleme takvimi içinde spesifik ola-
rak kapsam içine alır ve Türkiye için de:
"AB Türkiye'yi tam üye yapmıyonjm
demiyor, önümüzdeki yıllarda ve ileri-
deki toplantılarda Türkiye'nin, genişle-
me süreci içindeki pozisyonu belirtile-
cektir" gibi belirsiz ve oyalamaya yöne-
lik bir ifadeyi kullanabilir.
Böyle bir açıklama ise Ankara'daki
bazı çevrelerin, yeniden: "görüyor mu-
sunuz: AB'ye Türidyeyann tam üye ola-
cak" biçimde açıklamalar yapmalanna
ve 1995'deki gercekle ilgisi olmayan
açıklamalannın sürmesine ortam hazır-
lar. Zaten medyamız da çoğunlukla
mutfakla değil, vitrinle ilgilendiği için
"kendi dilek ve duygulannı da" işin içi-
ne katarak bu gerçek dışı açıklamalan,
gerçekler olarak Türk kamuoyuna pa-
zarlarlar.
Bu tuzağa, kesinlikle düşmememiz
gerekir. AB, Türkiye'yi genişleme süre-
ci içinde gerçekten düşünüyorsa "orta
vadeli bir takvim içinde, somut olarak
ve yıl belırterek Türkiye ile tam üyelik
görüşmeleri şu yıl başlayacaktır" biçi-
minde, bir ifade kullanmak zorundadır.
Böyle bir ifade kullanmazlar ve Türki-
ye'nin genişleme süreci içindeki duru-
mu ilerde belirtilecektir derier ise.bu ifa-
de , oyalama taktiğinden başka hiçbir
anlam ifade etmez.
1997 ortasındaki toplantıda AB için 3
seçenek bulunmaktadır
1) Türkiye'yi, ileride de tam üye yapa-
mayacağını açıklamayacağını açıkla-
mak,
2) Türkiye'nin genişleme süreci için-
deki yerini ileride belirleyeceğini söyle-
mek ve belirsiz bir süreç başlatmak,
3) Genişleme süreci içinde Turkiye'ye,
görüşmelerin başlaması için belirli bir
tarih söylemek, takvim beüriemek.
AB birinci seçeneği kullanamaz. Bu
durumda, Türkiye'yi dışlamış ve karşı-
sına almış olur. Türkıye'de büyük tepki-
ler doğar. Türkiye AB'den uzaklaşabilir.
AB üçüncü seçeneği de kullanamaz,
çünkü AB, Türkiye'nin tam üyelik defte-
rini kapatmıştır ve 6 Mart 1995 Belgesi
ile istediği bütün sonuçları elde etmiş-
tir. Bu belge ile Türkiye'yi kendi güdü-
mü altına almıştır.
O halde AB için geri kalan tek seçe-
nek ikinci yoldur. Türkiye'yi tam üye
yapmayacağını açıklamadan, Türkiye'yi
dışlamış görünmeden "oyalama taktiği"
gütmektır. Işte işin en tehlikeli yanı bu-
dur. Çünkü Türkiye'de, Ankara'daki ba-
zı çevreler de dahil olmak üzere, AB'nin
böyle bir oyalama taktiğini, Türk kamu-
oyuna: "Gördûnüzmü, AB bizi dışlamı-
yor, hiç merak etmeyin, ileride bizi tam
üye yapacaklar" diye pazarlamaya ha-
zır, iç politika malzemesi yapacak çev-
reler vardır.
Bu tuzağa düşmemek için Ankara'nın
ve diğer aklı başında çevrelerin Brük-
sel'den somut ve tarihi belirlenmiş ya-
nıt istemesi gerekir.
AB, muğlak bir oyalama taktiği ile,
Ege ve Kıbns konularında Türkiye'yi ge-
riletme ve ekonomik konularda elini
sağlam tutma hedefini güdecektir. Bu-
nun ilk belirtileri 1997'nin ilk aylannda
ortaya çıkmaya başlamıştır.
Bu tuzağa düşmemenin tek yolu,
AB'yi somut yanıtlar vermeye zorlamak-
tır. Türkiye artık 1995'te yaptığı hatalan
tekrarlamamalıdır. Yapılan hataların sı-
kıntılan, 1996'da çekilmeye başlamıştır.
Bu sıkıntıların artmaması ve yann, Tür-
kiye-AB ilişkilerinin tam bir çıkmazın içi-
ne girmemesi için AB'nin Turkiye'ye iliş-
kin tutumunda "açık yanıtlann alınması
sağlanarak" maskelerin ındirilmesi ge-
rekir.
Türkiye bunu yapamazsa, Susurluk
olayındaki karanlıklar, Türkiye-AB ilişki-
lerinde de sürdürülmüş olur.