08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 ARALIK 1997 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Erişkin Bağışıklaması, Aşılar Prof. Dr. AYŞE KAYPMAZ / Cermhpaşa Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dah Başkanı D ünya Sağlık Örgütü (V/HO-DSÖ) 1986 yı- hnda Ottavva'da Sağlığı Yükseitroe Politikasıça- lışmalannda kullanıla- cak sloganı 2000 yıhnda herkese sağlık olarak belirlemışti. Top- lantıda son 100 yılda halk sağlığında ba- şanlı ve başansız kalınan dunım ve has- talıklar göz önüne alınmış, aynca tüm dûnya insanının aşıyla ön]enebilir hasta- lıklardankorunması için çocukluk ve eriş- kin aşılannın önemi belirtilmişti. Çeşitli kurum ve otoritelerin özverili çahşmalanndan sonra, çocukluk aşılan- nın toplumlara yerleşmiş olduğuna ınanıl- makla birlikte, erişkin aşılamalan sağlık sistemleri oturmuş ülkelerde dahi henüz rutine girmiş değildir. Ottawa çalışmala- ruıın üzerinden 10 yıl geçmesine karşın 1996"da CDC (Centers for Disease Cont- rol and Prevention) çeşitli nedenleTİe eriş- kin aşılannın hâlâ toplumlara yerleşme- diğini bildirmektedir. Bağışık yanıtın çocuklukta olduğu gi- bi ıleri yaşlarda da zayıflaması enfeksiyon hastahklanna karşı bir yatkınlık yaratıı. Erişkin bağışıklaması için tetanos, difte- ri, grip, pnömokokve hepatit-Başısı öne- rilir. Tetanos toksoidi çocukluk ve gençlik- te uygulanan aşüardandır. (Sağhk Bakan- lığı'nm aşı takvimi içinde en son lise ça- gı görülmektedır.) Bu çagdan sonra her 10 yılda birtekrarlanmalıdır. Tetanos has- talığı bir kişiden diğerine bulaşmaz, ama tetanos basili ve sporlan doğada yaygın- dır. tnsan ve hayvanlarm dışkılannda, güb- re ve toprakta, cadde tozlannda, insan cil- dinde bulunur. Yaralanma veya doku ezil- meleri ile bulaşma sonucu enfeksiyon olu- şur. Bildirilen vakalann yüzde 30'unda ölüm görülür. Çeşitli yaralanma ve trafik kazalanntn sık görûldüğü yurdumuzda tetanos aşılannın her yaş grubuna uygu- lanması zorunludur. Ancak. anabilim da- lrnıızçalışanlan tarafindan erişkinler ara- sında yapılan bir araştırmada 'Son 10 yıl içinde tetanos aşısı yapOrdnuz mı" sorusu- na yüzde 74 oranında 'Hayır' yanıtı alın- ması ülkemizde bu aşının yeterince cid- diye alınmadığmı göstennektedİT. Difteri aşılan çocukluk aşılan içinde en son ilkokul birinci sınıfta uygulanır. Da- ha sonraki yıllarda tetanos toksoidinde olduğu gibi her 10 yılda bir tekrarlanma- lıdır. Difteri aşısuun yüzde 95 bağışıklık bıraktığı bildirilmektedir. Göçler, savaş ya da başka nedenlerle 'dif- teri'ye karşı aşılanamayan erişkinler has- talanmakta ve ölmektedirler. Eski Sov- yetler Bırliği'nde yetışkinlerde primeraşı- İamanın yapılmaması ya da rapelin (tek- rar doz) olmaması nedeniyle 1989'da 839 olgu görûlürken 1994'te bu sayı 50 bine çıkmış ve 1700 ölüm görülmüştür. Grip (influenza) aşılan da erişkin aşı- lan arasında olup 65 yaşın üzerindeki bi- reylere önerilir. Açıklanan ılk iki aşı ve grip aşısı ^-2C ile +8°C'de saklanmalıdır. Aşı- lar oda ısısında bekletilir ya da donduru- lursa etkililiklerini yitirirler. Aynca akciğer hastalığı olanlar (astım gibi), kalp hastalan, şeker hastalığı gibi me- tabolik bozukluğu olanlar, böbrek yet- mezliği ya da bağışıklık sistemini baskı- layıcı ilaç alanlar, HIV (AIDS virüsü) ta- şıyıcılan, gebeler ve özellikle yukanda belirttiğimiz gibi 65 yaşın üzerindekiler sonbahar başlangıcında aşılanırlarsa kışı rahat geçirirleT. Aşınm içinde, Dünya Sağhk Orgütü"nün önceden belirlediği grip virüslen bulu- nur. Genelde bu belirlenen virüsler, o yıl grip salgınlan yapacak vırüslerdır. Böy- lece aşilanan kişi bir yılhğına gribe karşı bağışıklanmış olur. Grip salgınlanrun kitleler halinde ölüm- lere neden olduğu salgın yıllannda on bin- lerce ölüm görûldüğü unutuhnamahdır. Pnömokok aşısı DSÖ'nün 2000 yılın- da heTkes için sağlık sloganı içinde öner- diği aşı ile önlenebilirhastalık aşılanndan biridir. Sağlık sistemi oturmuş ülkelerde dahi her yıl yaklaşık 55 bin kişi pnömo- nidetı ölmektedir. Pnömokok, ilk kez 1881 'de Pasteur ta- rafindan ayırt edilmiştir. Pnömokok halk arasında zarürree olarak bilinen hastalığın etkenidir. Yetişkinlerin yüzde 5-70'inin ûst solunum yollannda normal olarak bu- lunur. Bu nedenle hastalık etkeni kötü hij- yen koşullanndan dolayı bıreye bulaş- maklabirlikte kişide kendiliğinden de olu- şabilir (otoenfeksiyon). Etken, sadece ak- ciğeri tutmakla kalmaz, tedavi edilmez ise kan dolaşımına geçerekmenenjite ne- den olabilir. Aşı 65 yaşın üstündekilere önerilen ye- ni aşılar grubundandır. 1977'de lisans ahn- mıştır. 1983'tegeliştirilen pnömokok aşı- lan bakterilerin neden olduğu pnömoni- ye yüzde 88 oranında etkilidir. Aşı. kro- nik kalp, akciğer. diyabet hastalıklan olan- lara, siroz hastalan ve alkohklere, her- hangi bir nedenle dalağı alınmışlara, kro- nik böbrek yetmezliği olanlar ve organ nakli geçirmiş bireylere, bağışıklık siste- mini baskılayıcı ilaç kullananlara, HIV (AIDS etkeni)taşıyıcılannaönenlir. Aşı- nın koruyuculuğu 6 yıldan fazla sürer. Tek doz yeterlidir. Yan etkisi görülmez, sa- dece aşı yerinde agn ve yüzde 30-50 ora- nında da hafıf ateş görülebilir. Pnömo- kok aşısı üstsolunum yollannda hafıfhas- talığı olanlara da koruyucu olarak uygu- lanabilir. Pnömoni aşı ile önlenebilir bir hastalık olmasına karşın hâlâ çocuk ve yaşlılarda görülen en yaygın hastalıktır (Cumhuriyet gazetesinin köşe yazan çok değerli insan Mustafa Ekmekçi de ne ya- zık ki pnömonıden hayata gözlerinı yum- muştur). Hepatit(sanlık) etkeni virüsler, insana besinler ya da kan yolu ile bulaşabilir. Kan yoluyla bulaşan virüslerden biri de hepatit-B virüsüdür. Virüsün bulaşabilir- liğinin yüksek olması nedeniyle virüs içe- ren kan ya da vücut sıvılan kolaylıkla baş- ka insanlan enfekte edebilir. Özellikle manipülasyon ve araç-gereç gerektiren muayene ve tedavi girişimlerinde, örne- ğin diş hekimliği, jinekolojik ve ceTrahi girişimler, iğne yapma, kan alma vb. gi- bi tıbbi uygulamalar, manikür, pedıkür vb. gibi kozmetik uygulamalar sterilizas- yon, dezenfeksiyon, antisepsi gibi virüsün yok edihnesine yönelik yöntemler yerine getirilmeden uygulaıursa, hepatit-B virü- sünün bulaşması için yüksek risk oluşur. Aynca virüsün ortakkullanılan trraş takım- lanndan. diş firçalanndan bulaşma riski de vardır. Virüsün bulaşması için önemli bir yol da kontrolsüz cinsel ilişkidir. De- neysel olarak tahtakurulanndan bulaşma olabıleceği de gösterilmiştir. Hastalığı geçirenlerin yüzde lO'ununsü- reğen (kronik) enfeksiyona dönüştüğü bi- linir. tleri yaşlarda taşıyıcıhk yüzde 6-10 arasında değişir. KroniJc enfeksiyonlu bi- reyler genellikle hastalık belirtisi göster- mezler. Ama taşıyıcı olmayanlara oranla 300 kat daha fazla karaciğer kanseri, si- rozve karaciğer yetmezliği riskine sahip- tirler. Hepatit-B virüsü sigaradan sonra bilinen kanser oluşturabilen ikinci etken- dir. Gen teknolojisi yöntemleriyle üreti- len hepatit-B aşısı erişkinlerde birarSQT aray- la 3 doz olarak uygulanır. 11 yıldan fazla süre, yüzde 90 oranında bağışıklık sağlar. Genelde rapel (tekrar doz) önerilmez. Son günlerde mutlulukla öğrendiğimiz bilgilere göre Sağltk Bakanlığı 1998 yıh Ocak ayından ıtıbaren hepatit-B aşısını başka çocukluk aşılan arasında uygulama karan almıştır. Aşı, hekim reçetesi olma koşulu ile risk grubu olan erişkinlere (sağ- lıkla ilgili meslek gruplan, polis. itfaiye görevlileri, hapishane ve bakunevi çalışan- lan gibi) devlet memuru olmalan halin- de ücretsiz uygulanmaktadır. Erişkin aşılan yukanda bildirildiği gi- bi 5 tanedir. Ancak koşullara göre uygu- lanması gereken başka erişkin aşılan da vardır. Birkaç öroek verilirse hepan't-A, ko- lera, san humma, brusella, tifo, kuduz aşı- lan gibi. Bunlar ayn bir yazı konusudur. ARADABIR TURKAN ERKİN g 'Sayılmamak' Türk Kadının Yazgnı mı? Kadınlara siyasal haklannın verilmesinin 63. yıl- dönümü günlerine rastlayan nüfus sayımı, zaten var olan bir gerçeği bu kez devlet eliyle pekiştir- miş oldu. Türkiye'de kadın, hâlâ ikinci sınıf vatan- daş olarak kabul görmekte... öteyandan toplum- sal sorunlarımızın sayılarla somutlaştınlması ve çözüme ulaştınlmasını sağlayacak kapsamlı birsa- yım fırsatını da, bir kez daha kaçırmış olduk. Güncelliği nedeniyle ben, sadece, Devlet Ista- tistik Enstitüsü'nün, çalışan kadınlan saptamama karannı şaşkınlıkla karşılıyor ve kınıyorum. Bu ne- denle, yazımın başlığının da bu somut gerçeği di- le getirmesini istedim. -JŞerçek Atatürkçütüğün, onu törenterde, söytey- lerde, şjirlerde anmak, heykellerde oTumsüzleştir- •rfeVdeğft^G^rk öğernek1oîi^far«aiÇfaâr ğımsız, ozgÜrTileriye, çağdaş ve uygar bir Türki- ye'ye koşmak olduğunu öğrenmemizin zamanı çoktan geldi ve korkarım geçmekte... Atatürk'ün gerçekleştirdiği devrimlerin kesin birtarih çizgisinde bitmediğini, uygariığın çağdaş gelişimlerine koşut (paralel) olarak onlara yeni çö- züm yollan bulmamız gerektiğini bilmeli ve dona- nımlanmızı bu yönde geliştirmeliyiz. Yazı devrimi, dil devrimi yaptı Atatürk; giysi dev- rimi yaptı. Devlet işlerini dinin tutuculuğundan kur- tardı... Ve, Türk kadınına haklannı geri verdi. Ge- ri verdi diyorum, çünkü biz yüzyıllar önceki Türk topluluklannda zaten kadını erkekle aynı çizgide görüyoruz. Ne var ki bız, atamızın bayrağı bize bı- raktığı yerden ötelere ulaştıramadık. Devrimlere kar- şı olmak kadar, devrimleri başladığı yerde bırak- mak da tutuculuk, bağnazlık değil midir? Evet, seçme-seçilme hakkını aldık. Yargıç olduk; öğretmen, doktor, sanatçı, politikacı, hattasubay olduk. Ancak cüppesiz, gömleksiz, üniformastz ka- dınlanmızı, gerçek anlamda, hatta insanca eşitli- ğe ulaştıramadık. Büyük kentlerimizde, erkekle dirsek dirseğe ça- lışan, bir arada yaşayan bir avuç kadın, bu çizgi- yi geçemeyen çoğunluğun yanında önemsenme- yecek kadar azdır. Ne yazık ki, bu çoğunluğun bir bölümü de bugün büyük kentlerin cami avlulann- da, üniversite kapılarında; gericiliğin, bağnazlığın sözcülüğünü, bayraktarlığını yapmakta, kendile- rini güdümlü istençleri ile karanlık dünyalanna hapsetmekteler. Yıllar önce, nice acılar pahasına bize verilen eşitlik hakkı'r» salt bir diploma, bir meslek olarak mı kullanacağız? Örtülerin, feraceye benzeyen uzun mantoların, hatta çarşaflann; okullara, üni- versitelere, devlet dairelerine girmesine göz yum- makla, Türk kadınını kapkara giysiler içinden (zin- dandan) çıkanp ışığa kavuşturan atamıza, onun devrimlerine hayınlık etmiş olmuyor muyuz? Bunlara kayıtsız kalmak, kadınımızı yeniden tu- tucu erkeğin tekeline bırakmak, onu karanlıklara itmek değil midir? Aydın kadınlanmızın, salt bir ırgat ve mal gibi gö- rülen türdeşlerimizin haklarına sahip çıkmaları, onları savunmalan gerekiyor. Sanınm bu, aydın ol- manın bir bedeli ve Atatürk'e ödemekte çok çok geciktiğimiz bir borçtur. Bunları gerçekleştirebildiğimiz, yazgıyı değiştir- diğimiz gün, bu borcu ödemiş ve uygarlaşma kav- ramının sınırını aşmış olacağız. tLAN T.C. ULUKIŞLA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1996/217 Davacı Bağ-Kur Genel Müdürlüğü vekili tarafindan davalılar Şükrü Demirbaş ve Yavuz Ekiz aleyhine açı- lan tazmınat davasımn yapılan yargüaması somında ve- rilen ara karan uyannca: Davalılardan Şükrü Demir- baş'a Yenimahalle Sahıl Caddesi Atatürk Bulvan No: 9/3 Ordu adresine duruşma gününü bildirir davatiye teb- lıg edilemediğı gibi davalının Cumhuriyet Savcılığı ka- nalı ile yaptınlan adres araştırması sonucunda da adre- si tespit edilememıştir. Davalıya tebligatın ilanen yapılmasına karar verilmiş olduğundan davaluıın Ulukışla Asliye Hukuk Mahke- mesi'ndeki 22.01.1998 günü saat 09.25'teki duruşmada hazır bulunması veya kendisinı bir vekil ile temsil ettir- mesı, aksi takdırde duruşmanın gıyabında yapılacağı ve karar venleceği gibi duruşma gününde tebliğ edilmiş sayılacağı hususu ilanen tebliğ olunur. 13.11.1997 Basın.54332 Bütçe ve Kesinhesap Yasaları Prof. Dr. GULAY COŞKUN Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Y ılın bu ayında Türkiye'nin gün- oyunda yankılanmamaktadır. deminde bütçe yasa tasansı yo- ğun biçimde yer almaktadır. Ana- yasanın 162'nci maddesi, "Ba- karüar Kurulu, genel ve katma bütçe tasanlan ile milli bütçe tah- minlerini gösteren raporu. mali yıl başuıdan en az yetmiş bes, gün önce, Türkiye Büyük Miflet Mec- lisi'ne sunar" hûkmüne göre tasanlann sunulup Bütçe Komisyonu'nda görûşmelere başlanması ge- rekir. Anayasanm 164'üncü maddesi ile kesinhe- sap kanunu tasansı, yeni yıl bütçe kanunu tasan- sıyla birlikte Bütçe Komisyonu gündemine alınır. "Bütçe Komisyonu. bütçe kanunu tasansıyla ke- sinhesap kanunu tasansını genel kurula birlikte su- nar, genel kurul kesinhesap kanunu tasansını, ye- ni yıl bütçe kanunu tasansryla beraber görüşerek karara bağlarJ" hükmü getirilmiştir. Bu durum- da, gerek Bütçe Komisyonu'nda gerek Genel Ku- •**ruWfc 1998 Mali Yılı Bütçe Yasa tasarflân görü- &TV,^â96 maliyîbna aitkesinüe^f^âsa ta- sanlan da anayasanın belirttiği süre içinde görii- şülerek yasalaşacaktır. TBMM'de aynı zamanda 1987 tarih ve 3346 sayılı yasanın 12'nci madde- si gereği, "Kanunlarla veya kanunlaruı verdiği yetktye dayanüarak kurulrnuş olan fonlar, Türki- ye Büyük Millet Meclisi'nin denetimine tabidir. Bu denetim, fonlann bağlı olduğu bakanuklann yeni >ıl bütçe kanunu tasanlannın tümü üzerindeki görüşmelersırasuıda,anayasaıun 162'nci madde- sinde belirtilen usule göre vefonlann müteakipyıl bütçe tahminleri ile bir önceki yıl faaliyet sonuç- lan üzerinden yapılır. Fon bütçeleri, bağb okluk- lan bakanhk bütçeleri ile binikte incelenerek ay- nca karara bağlanır" hükmü ile fonlar üzerinde yasama organı denetimi sağlanmaktadır. Böyle- ce, anayasa hükmü gereği 17 Ekim -1 Ocak (ma- li yılbaşı) arasında TBMM bu üç önemli işlevini yerine getirmek zorundadır. Bu çalışmalar sıra- sında, kamuoyımda bütçe yasa tasanlan tartış- malan geniş olarak yer alırken, yasama organımn hükümeti en etkili biçimde denetleme olanağını yaratan kesinhesap yasa tasanlannın ve fonlann görüşülmesi üzerinde hiç durulmamakta, kamu- Bilindiği gibi, bütçe yasası ile, yasama organı (TBMM) tarafindan yürütme organına (hüküme- te) gelecek mali yılın devlet gelirlerini toplama, devlet giderierini yapabilme yetkisi verilmekte; o mali yıla ait devlet gelir ve giderlerinin tahmini, bütçeyasasında yer almaktadır. Bütçe, devletin bel- li dönem için elde edeceği gelir ve yapacağı har- camalannın tahminini gösteren bir yasa olduğu- na göre. mali yıl sonundaki o dönem uygulama- sının kesin sonuçlanmn belirlenmesi gerekir. Bu amaçla, kesinhesap yasa tasansı Maliye Ba- kanlığı tarafindan hazırlanır ve TBMM'ye sunu- lur. Muhasebe-i Umumıye Kanunu'nun(md 100), "Bütçe hesabının kesilmesi kesinhesap kanunu ile olur. Kesinhesap kanunu maddeter halinde dü- zenlenmiş bir metink,gelir vegider cetvelkrinden oluşur. Şekil ve bölümleri genel Bütçe Kanunu'na tam olarakparalel olur"hükmü ile kesinhesap ya- sasını açıklar. Devam eden maddede kesinhesap tasansının hazırlanmasında izletaşj/işgfe- keû yol ve yöntem gösterilmektedir. Bu çahşma- lann 1982 Anayasası ile yedi ay içinde tamam- lanması gerekir. Böylece ilgili yılın bütçe uygu- lamasının sonuçlan topluca ve bütçe tertibi para- lelinde sistematik biçimde görülebilmektedır. Saymanlann yönetim dönemi hesabı, bakan kesinhesabı, Hazine genel hesabı denetim ve yar- gılama amacıyla Sayıştay'a yoUanmaktadır. Sa- yıştay denetçileri bunlan ayn ayn inceleyip bir- birleriyle karşılaştırarak, bunlann uygunluk ve aykınlıklannı raporla belirler. İlgili daire ve Sa- yıştay Genel Kurulu'nda görüşülüp karara bağla- nanbubelge nrjçunlukbidirnru' olarak TBMM'ye Sayıştay tarafindan sunulur. Böylece yasama or- ganı (TBMM) adına denetim yapan Sayıştay'ın inceleme denetleme sonuçlan, yasama organının kabul edeceği kesinhesap yasa tasanlannın ince- lenmesinde dayanak olmaktadır. 1982 Anayasası'nın 164'üncü maddesi ile ke- sinhesap yasası hakkında aynntılı hüküm getiril- miştir. Kesinhesap kanunu tasanlan, kanunda da- ha kısa bir süre kabul edilmemiş ise, ilgili olduk- lan mali yılm sonunda başlayarak, en geç yedi ay sonra, Bakanlar Kurulu'nca Türkiye Bûyük Mil- let Meclisi'ne sunulur. Sayıştay, genel uygunluk bildirimini, ilişkin olduğu kesinhesap kanunu ta- sansını genel kurula birlikte sunar, genel kurul, kesinhesap kanunu tasansını, yeni yıl bütçe ka- nunu tasansıyla beraber görüşerek karara bağlar. Kesinhesap kanunu tasansı ve genel uygunluk bildiriminin Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ve- rilmiş olması, ilgili yıla ait Sayıştay'ca sonuçlan- dınlamamış denetim ve hesap yargılamasını ön- lemez ve bunlann karara bağlandığı anlamına gelmez. Bu hükümle, içinde bulunulan yıl önce- si bütçe yasasına ait kesin hesaplann en kısa sü- rede yasama organı tarafindan denetlenmesi sağ- lanmaktadır. Kesinhesap yasa tasanlannın TBMM'de reddedilmesi halinde ne olur? Bu ko- nu, bütçenin reddinde olduğu gibi hükümetin ik- tidardan uzaklaştınlması siyasal sonucunudoğu- rabildiği gibi, ret nedeninin özelliklerine göre, il- gılilerin hukuki. mali ve cezai sorumluluklaniT daortaya çıkarabilir. Hükümetin yasama organı tarafındari denetten- mesini sağf^an kesinhesap yasasının TBMTvî i <ie i görüşülmesine gereken önem verilmemektedir. Görüşmelerde ağırlık bütçe yasasına verilirken, parlamenterler bütçe ile politik yatınm yapma amacı ile hatta bütçeyı irdelemek yerine seçme- nine selam yollamayı yeğlemektedir. Halbuki, ön- ceki yıl kesinhesap yasa tasanlannın ciddi ince- lenmesiyle, hizmetlere aynlmış olan kaynaklan- nm verimli kullanılıp kullarulmadığı ve görüşül- mekte olan bütçedeki hizmetler ve bunlara aynl- mış kaynaklann gerçekçi olup ohnadığı saptana- bilmektedir. Parlamenterler tarafindan gereken önem, kesin- hesap yasa tasanlannın ıncelenmesine verilmedi- ği gibi görüşülme süreleri de, (gelecek yıl bütçe yasası, geçmiş yıl kesinhesap yasası ve bütçe dı- şı fonlann aynı zamanda görüşülmesi gerektiği için) görüşmelerin yeterli yapılmasına olanak verme- mektedir. Kamuoyuna yansıyan, tartışılan da büt- çe yasa tasansı olmakta. kesinhesap yasa tasan- sı üzerinde durulmamaktadır. Hükümeti en etki- li denetleme aracı olan kesinhesap yasa tasanla- n, incelenme gereği dahi duyulmadan yasalaş- makta ve o dönemin hükümeti aklanmaktadır. Işte Yılın İletişim Paketi I Netaş'ın itetişim paketine, GSM 963 DTFX cep telefonu, Telsim kart bedeli, hat ücreti ve KDI/ dahil. Araştırın, inceleyin, karşılaştmn! Bu fiyata bu kaiitede başka cep telefonu yok! Kampanyadan hemen yararlanın, kışa cebiniz boş girmeyin! O S sr n.ıiBiıiı ıı T*m JKfcpl.imy m TT1* ft ıı< ****<** ********* KjRçvya. TC S n * ( 1 ç ( ç r -*5? 2B K m ^ f ( J ^ tn0384NH Petıçm4192999OtîaanaddvTSWCT-,-W63898P»Tetele»- 436 W «SoPsö,' 417 S< S1 Yen, SaenİBlete4a5766 Ysn^a^ T aWor 4135»SâBOfcymtiaSJ^İKallBeyfteffncfe^)617 23 72'/;»aiff21i«SC ( « H AJa«& (Aaiya) Ş13 » 37 Etete- Ts'aıom 2 Ü »9 26 ",a^sr T s» l or. 334 f 23 0»ss 248 »3 «7 Öziın» Taetaım 243 70 2S SCW C«>gızW (Kun*cs> 88" 'C 31 StoM (î/«anav9a!J 7*5 60 2' Aytfm ( 2 M ) Nat T 614 70 00««»fc««lrU»g|ft;aaTaı»-!«ı>-af 243 75 76 Eger-'en EteHtonJı 2*1 63-g «A-afrafe'sy 241 6390 WmHkj»amO<tar&^^Of, £12re75»««m»r4|f«tTaJaWm212 3<S2CTO>reı«or tD-Jxx)5*ii m l~*l I I ıt II T " r 11 ııl. * 1 T 1 W m ı [ T " ) " ~ l I ' ' ' f » — < "' ' 1 TirlıH ınTıll ~11 T *T Ç » I H t H I I P M ] ~llı I M I I ı * t "1 1 n»lJ»H [1111 T T l ' ı ' ı T " H "1 ni|»lll»lın Ht*t <MP ^«1523 9? 77 Tur TeWw 224 2' 55 B a a t ( 4 M | Bemas 236 43 « I m <«4Î) Eranım Tateto 2tS 84 2* C a U f M i r ( M 2 ) &-NM Tatefajm 230 18 20 Özüs Teeıon 231 ?6 B7 » « . t e ı t o » ( » « J iy»r Tee'an 232 27 32 H a t » "evster, 230 4? as <ik««ıw ( « M İ Şsnet Ttteitıp £18 U SO taparts |34e| Suıak 218 4S 62 ûnserer M 3 33 34 l ı l m l ı ı d d n i Bekmn» 25i 51 4 i Ayva r^en;--. 2se 44 34 Cepa; 572 K 24 Msr"-ara Te<aem 245 '353MaıfattTateftjn275 » 3 8 NeiTefeSon 274 8333Netser 2753925Neoel Talfcıom 638 23 73 OOsteti29a0030ûcûtkBak»fta22'«aSaaaawT^W437 26^«*XomîMla5»or,2e7 22 1«v»reaneS2 8t OOTaistersar, 2£1 53 53Tenna 275 61 «1 b t a ı l M (2«»| A6 Tai«or 348 SC io flvcte Eak-'»'* 492 40 40 Depa- SS> 54 30 Be Küac335Î5 99 HAEGS 37260 S tsn*BokKx* 492 20 00 fcus Bsktsyı* 417 76 90 Qnay33331941>"M!*S3>«l6i$»»ı342 54S4tımlr(a3J)A'teM46 4i 17 6Q£ l*>'-Ş«-4sf 4i D5 Eos TeiefeiiT» 484 K '1 Egei«Bar4aS05^&wBıgnayaı 441 22S2 E a * T « r * 485 77 50l^3Ct.'d 4892262 Vob"K^ 464 '864 Seros 'eK!«.-r. <41 77 0" '..«"C« 446 Z> 37 KJtoMf (*4*)rtdDC-T«tçıcn 21489 5' fjmtti* (3TX) ".»at^» "'A>':7 412 79 27 K j n m » (33*1 Eıten TsMlon 213 13 80 KaanMl tJ»B ÛtıB Te**or 222 74 00 K K H B ( 3 U > C«ı P8Z8«1aTO 3218* 22 Ueusr T aw*o<" 324 74 ?4 N « E«Kror* fGBMj643 2 ^ 2 »on»» t » « 5o(«a-3S^ 32 5 6 M « l « t I » t « « | a * i n « 3 £ 1 40T6 M«ıırmnTl"'"ıiıi r""itı«ı*ıiTT*nriııi rpiıiııi.ıı — I T T i ı n i ı ı p i i i ' ı i •nTııi- 1 — r r ' f ı - ı r n ı ıi — •"n»ıı|iıttlll*vırıııfr ı.ı i"T tılr«ry> |aK) udy £»;•->. Î77 64 27 l ı w » t»M| Oen-To TB;IW 432S63ŞJ3TİM |414) Haoer faeteı 2is '3 32 T«fclı«»t laa) HaSavn reetom jgorjiffii m26 Tnlmn <«W) Oen-îei i T A f e 0 n ) a T t e S « a 6 S O 8 e E M 2 5 i 3 6 7 K ^ ^ İLETİŞİMOE 30. YIL CIJMHURİYET'TEN OKURLARA ORHAN ERİNÇ Yumurta Kapıya Geldiğinde... Dedelerimıze duyduğumuz saygıyı 1997'nin son günlerinde bir kez daha kanrtlamak için herkes elin- den geleni ardına koymuyor. Dedelerımızi yalancı çıkarmamak için kanrtlamak zorunluğunu duyduğumuz savsöz "Yumurta kapıya get- meden çare dûşünmemek" alışkanlığımız. Sayın Başbakan'ın "KlT'lerde ait ayzamyapılma- yacak" sözünün geçerlik tarihi, anlaşılan 10cak 1998. Çünkü zamtar, hem de yüklüce oranlarda birbirini iz- liyor. Kararın amacı, 1998 yilının enflasyon oranını hiç ol- mazsa ilk altı ayda düşük çıkarabilmek. Özel sektö- rün nasıl bir uygulama yapacağı ise şimdilik bilinmi- yor. Ama bilinen bir şey var. 1997 Aralık ayında yapılan zamlann önemli bir bölümü, Devlet Istatistik Enstitü- sü'nün uyguladığı yöntem gereği 1998 Ocak ayı enf- lasyon oranına yansıyacak. Daha sonraki aylarda da endeksleme yoluyla artarak enflasyon oranlannı etki- leyecek. Madem böyle bir yol vardı ve "memuriaria emeklilere düşükzam vermek" uğruna ortaya atılma- dıysa yumurtanın kapıya gelmesini beklemek mi ge- rekliydi? Dokunulmazlık sınıriannı daraltmak amacryiahazır- lanan anayasa değişiklığinın gerekli oyu sağlayama- ması üzerine, aynı önennin değiştirilerek yeniden ele alınması yolu açıkken onu bir yana bırakıp başka bir maddeyı değiştirerek "açık oylama" yolunun açılma- sı girişimi de "yumurta kapıya geldiğinde" yeni bir ça- re arama alışkanlığımızın tipik bir ömeği değil mi? Hem degerçekleşme umudunun olmadığı bırdönem- de. Dokunulmazlıklar konusunda duyariı milletvekille- rinin, gelecekte kendilerini büsbütün sınırlayacak de- ğişiklik önerılerinin gelmesine neden olabilecek böy- le bir değişikliğe "evet" diyeceklerini ummak, fazla iyimserlik sayılmaz mı? Şeriatçı propagandalann at oynattığı özel radyo ve televızyonlan kontrol edebilecekgücü veolanaklan var- ken RTÜK'ü yeni bir yapılandırmaylaTBMM'de grup- lan olan partilerin elinden kurtararak çalışmasını sag- lamak, kapatma cezalannı kaldtrmak yerine, haklı hak- sız söylentilere ve tereddütlere yol açan değişikük ta- sansını gündeme getirmek de yumurtanın kapıya gel- diğinin sanılmasından mı kaynaklanıyor dersiniz? • Cumhuriyet okuriannı bir araya getiren CUMOK, Istanbul'daki ilk toptantısinın yıldönümünü 3 Aralık günü TURlNG'in Fenerbahçe'deki Cafe Romanti- ka'sında kutladı. Gazetemizyönetici veyazarlannın da katıldığı gece, sanat ve kültür ağırlıklı bir ortamda geç- ti. • Gazetemize bir ödül de Sertel Gazetecilik Vakfı tarafindan verildi. Sabiha ve Zekeriya Sertel'in yö- netimindeki Tan gazetesinin tahrıp edildiği 4 Aralık gününün 52'ncı yıldönümünde düzenlenen panel ve toren ılgjyle ızlendı. Serteller'ın kızian Doç. Dr. Yıldız ' ' ıkurulanvakfın "1997 SertelDemolt- rkurum datında "bâSrn yoluyfa demoff-, ı dofayı" gazetemiz atdı. • Dünyanın en sorunlu bölgelerinin başında gelen Or- tadoğu'ya gkjen arkadaşımız Serkan Demirtaş, Is- rail-Türkiye ilişkilerindeki yeni süreçte Tel-Aviv'in yak- laşımlannı yazdı. • Hükümetin KİT ürünlenne zamlan 6 ay erteleme ka- rarryla başlayan dalgalanma, IMF ite görüşmelerin An- kara'ya yansıması ve ekonomı bürokrasisindeki çal- kalanmayı Banu Salman ile Faruk Ataay iztedi. • Maliye Bakanlığı'nın vergı borcu nedeniyleTCDO'nin gelirterineel koyması yaklaşımı üzenne TCDD'nin tüm limanlarda hizmetleri durduracağını açıklamasını Me- rih Ak haberleştirdi. • Seçmen sayımında kadınlann "yok sayılması" tar- tışmalannı ve gelişen tepkileri Asuman Abacıoğlu haberleştirdi. • Önümüzdeki pazartesiye kadar gönlünüzce bir haf- ta geçirmeniz dileği ve saygılanmızla. Hetctş ATATÜRK KÜLTÜR, DİLVETARİH YÜKSEK KURUMU TÜRK DİL KURUMU BAŞKANUĞnüAN Atatürk Kültür. Dıl ve Tarih Yüksek Kurumu ve Bağlı K.unüuşlan Ödül Yönetmeliği gereğince Türk Dıl Kuru- mu'nca aşağıda belirtilen dallarda ödül venlecektır. A- TLRK DtLİ BİLtM DALI SEÇtCt KURUL Prof. Dr. Ahmet B. ERCtLASUN Prof. Dr. Zeynep KORKMAZ Prof. Dr. Kemal ERASLAN Prof. Dr. Hamza ZÜLFİKÂR Prof. Dr. Osman Fikn SERTKAYA Ödül. l.OOO.OOO.OOO.-TL nakıt ile onurluk (plâket) ve berattan oluşur B- RADYO VE TELEN'İZYON DALI SEÇİCİ KURUL Prof. Dr. lncı ENGÎNÜN Prof. Dr. Orhan OKAY Prof. Dr. Nevzat GÖZAYDIN Prof. DT. Necat BlRÎNCÎ A. Turan OFLAZOĞLU ÖDÜL, l.OOO.OOO.OOO- TL. nakıt ile onurluk (plâket) ve berattan oluşur. C- DENEME <Öfirenciler arasında) SEÇlCtKURVL Prof. Dr. lsmail PARLATIR Prof. Dr. Kâzun YETİŞ Prof. Dr. Zeynep KERMAN Prof. Dr Saim SAKAOĞLU Doç. Dr. Leylâ KAHRAMAN Ödüller, bırincıye 200.000.000.- TL., ikinciye 150.000.000.- TL., üçüncüye 100.000.000.- TL. nakit ile onurluk (plâket) ve berattan oluşur BASVURUYLA tLGİLİ BELGİLER VE SARTLAR8AŞVL I.Ödül\1. Ödül venlecek eserlerde 2876 Sayılı Kanun'da yanü Türk Dıl Kurumu' nun amacına uygunluk ve Türk dilmı doğnı ve gü- zel kullanmış olmak şaro aranır. 2. Türk dili bilım dalı ıçın, bu alanda ya>imlanmış ve bilim- sel değeri olan eseıleı ödüle aday gösterilebilir. Gönderilen eserlenn 1997 yılı içinde yayımlanmış olması şarttır. Ödüle aday olabılmek için Nisan avı bitimine kadar yazann yazılı iz- niyle yayın evi veya baglı olduğu kurum tarafindan yahut da yazann kendisi tarafindan Türk Dil Kurumu Başkanlığı'na eserden 6 nüsha göndenlmesı gerekir. Başvunı sahibi, adayın özgeçmişini, başka eserleri varsa ad ve konulannı, hizmet ve faaliyetlennı belirten diğer belgelen kapalı bir zarf içerismde Türk Dil Kurumu Başkanlığı'na iadelı taahhütlü posta ile gön- denr veya alındı karşılığı elden verir. 3. Radyo ve Televizyon ödülleri, 1997 yılı içinde ilk defa yayımlanmış olan program metinlerine verilir. Yanşmacılar bant, video kaseti vb. ile bir- likte metın de gönderirler. Programcılann kendileri veya bağlı bulunduklan kurum başvuruda bulunabılir. 4. Deneme dalında lise ve dengi okul öğrencileri en fazla üç eserle yarışmaya katı- lırlar. Deneme yanşmasında altışar kopyanın (fotokopi) dakü- 'o ile yazılmış olması yeterlidir. 5. lmzasız olan eser ve yaalaı ödüle aday gösterilemez. 6. ödül" x yalnız hayatta olan kışile- rin eserlerine verilir Başvurudan sonra ölenlere ödül verilebi- lir ve ödül tutan kanunî mırasçilanna ödetıır. 7. Adaylann ad- lan açıkJanmaz. Yanşmaya katılan eser ve yazılar geri veril- mez. Ödüller 26 Eylül 1998 tarihinde verilir. Basın: 57567
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle