Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmeıu: Orhan Erinç
• Genel Yayın Koordinatörii: Hikmet
Çetinkaya • Yazıışlen Müdüıien- lbrahim
Yıldız - Dinç Tayanç # Sorurrüu Müdür
Fikret llkiz • Haber Merkea Müdürü.
Hakan Kara •Göıse) Yönetmen: FikretEser
Dış Haberier Şinasi Damşoğhı # tstıhbarat Cengiz
YUdınm 9 Ekonomı. Mehmet Saraç • Kültür
Handan Şenköken 9 Spor Abdülkadir Vûcelııuo
• Makaielen Sami Karaören • Duzeitme Abduttah
Yazıa#Fc*ograf: ErdoğsnKâieogJu •Bügı-Belge:
Edibe Buğra • Yım Haberlen: Mehmet Faraç
YsymKımılu: Öh»nSelçuk(Başkan\
Orhan Erinç. Oktay Kurtböke.
HikmetÇetinkay». Şükran Sooer,
Ergun Bato, Dinç Tayanç, tbndam
YUdız, Orhan Bursalı, Mnsttfa
Balbay, Hakan Kara.
AnkaraTemsücısı.MustafaBalbay AtatürkBulvanNo:
125,Kat4,Bakanlüdar-AnkaraTel 4195020(7hat). Faks:
4195027 • tzmir Temsilcısı: Serdar Kızık, H. Zıya
Blv. 1352 S.2'3Tel:4411220. Faks:4419U7» Adana
Temsilcısı:ÇetinYiğenoğiu, InönüCd. 119 S.No.l Kat:l,
Tel: 363 12 11, Faks: 363 12 15
Mûessese Mûdurt Üstön Akmcn •
Koonünatör Ahmet Korulsan #
Muhasebc BOotf Veno-^ldare Hüseyta
Cirer • tşlame Önder Çefik • B.lgı-
lşlem Nail Inal # Bılgısayar Sıstem:
Mârövrt ÇUer«Saüş:FaziktKın»
MEDYA C: • Yöoetım Kurulu
Başkanı - Genel Müdür Gülbin
Erduran 9 Koordmatör Reha
Işıtman # Genel Müdür Yarcbmcıa:
Mine Akdağ Tel 514 07 53 -
513 95 80-513 84«Wl,Faks.513S463
YayımUyan ve Basan: Yenı Gün Haber Ajansı, Basın ve Yayıncılık A-Ş
TüAocagıCad 39.41 Cagaloğlu 34334 lst. PK 246 Istanbul Tel (0*212) 512 05 05 (20hat) FakS (0*212)513 85 95
8ARALIK1997 Imsak: 5.36 Gûneş: 7.09 Öğle: 12.03 tkindi: 14.22 Akşam: 16.43 Yatsı: 18.10
Kennedy'nin
5 yıl süren aşkı
• W\SHINGTON (AA) -
Bir suikast sonucu yaşamını
yıtiren eski ABD Başkanı
John F. Kennedy'nin eşi
Jackie'nin, yine bir suikast
sonucu ölen kayınbıraderi
Robert F. Kennedy ile beş
yıl süren bir aşk ilişkısi
yaşadığı bildirildi.
Jackie ile Robert arasındaki
aşkm, John F. Kennedy'nin
Kasım 1964'te
öldürülmesinden sonra
başladığı belirtıldi. Jackie
ile Kennedy'nin Adalet
Bakanı olan kardeşı
arasındaki ilişki hakkındaki
iddialar, yazar David
Heyman'ın yakında
piyasaya çıkacak bir
kitabında anlatılıyor
Kellerin umudu
Kleopatra'nın
ilacında
• LONDRA(AFP)-
Antik Mısır'ın efsanevi
kraliçesi Kleopatra'nın
sevgilisi Julius Sezar için
hazırladığı ilaç
günümüzde kellere umut
oldu. Ingiltere'de
yayımlanan Sunday
Times gazetesinin
haberine göre. günümüz
bilim adamlan
Kleopatra'nın fare
salgılan ve közde
pişirilmiş at dişi gibi
malzemeleri kanştırarak
hazırladığı ilacın
gerçekten de yeniden saç
çıkmasını sağladığına
inanıyorlar.
Sigara ile
72 yıllıK gezinti
• İSTANBUL (AA)-
Özellıkle 4207 sayılı Tütün
Mamullerinin Zararlannın
Önlenmesine Dair
Kanun'un içerdiği çeşitli
hükümler sonucu "üvey
evlat" durumuna düşen
sigaranın, Türkiye'nin 72
yıllık tarihıne damgasmı
vurduğunu biliyor
muydunuz?... Cumhuriyet
tarihiyle neredeyse yaşıt
olan Tekel, 72 yıl boyunca
tüketicınin beğenisine,
kariyerine, cinsiyetine ve
kimi zaman da sosyo-
ekonomık koşullanna göre
sigara ûretti. Sigara
üretimine 1925 yılmda
"Beşinci" ilebaşlayan
Tekel. 1959 yılmda ılk
fîltreli sigara olan
Samsun'un üretimine
başladı.
17 yıl geciken
• NEVŞEHİR
(Cumhuriyet) - Nevşehir'de
2832 hektarlık alanı sulu
tanma kazandıracak olan
Doyduk sulama barajının
yapım çalışmalannın,
bugün Ankara'da DSİ
Genel Müdürlüğü
tarafindan ihale edileceği
bildirildi.
'Devrimci Cumhuriyet İçin Eğitim Kurultayı'nda konuşan Prof. Işıklı ezberci sistemi eleştirdi
6
Papağan gîbi kuşaLdar yetiştiritiyor'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Ankara Üniversitesi (AÜ) Siyasal
Bilgiler Fakültesi (SBF) öğretim üye-
si Prof. Dr. Alpaslan Işıkh. ezberci ne-
siller yetiştiren eğitim sisteminin bi-
lim dili olarak Ingilizce, tapınma di-
li olarak da Arapçayı öngördüğüne
dikkat çekerek "Böyiece papağan gi-
bi nealleryetiştirüiyor'' dedi. Araştır-
macı- yazar RrdevsGümüşoğlu. 1945
sonrasmda başlayan ders kitaplann-
daki cinsiyet aynmcılığmı eleştirirken
kadınlann sürekli olarak mesleksiz.
tüketici ve ev işçisi olarak gösteril-
diğine işaret etti.
tşci Partisi'nce eski Milli Eğitim Ba-
kanı Hasan Âli Yücel'in anısına dü-
zenlenen, "DevrimciCumhuriyet İçin
Eğitim KurultayTnda "KiireseUeş-
menin Türkeğitim sisteminde yarat-
tığı yabancılaşma, yozlaşma ve bu-
nun ders kitaplanndaki yansımalarT
irdelendi.
Türk-lş Konferans Salonu'ndaki
kurultayda söz alan Prof. DT. Alpas-
lan Işıklı, küreselleşmenin emperya-
lizmin günümüz koşullarındaki uzan-
hsından başka bir şey olmadığını vur-
guladı. "Dünya küresel bir köy haK-
ne getirilmek istenivor. Özelleştirme
politiklanıun odağmda da eğitim ve
sağhk gettyor" diyen Işıklı, hasta ve
öğrenciyi müşten olarak gören siste-
min, eğitim emekçilerini yoksulluk sı-
nın altında yaşamaya zorladığını kay-
detti. 1995 yılmda Eğitim Enternas-
yonu'nun küreselleşmenin en çok za-
rar verdiği eğitim emekçilerinin du-
• 1945 sonrasında başlayan ders kitaplanndaki
cinsiyet aynmcılığını eleştiren Firdevs Gümüşoğlu,
kadınlann sürekli olarak mesleksiz, tüketici ve ev
işçisi olarak gösterildiğine işaret etti.
rumunu ortaya koyan raporuna deği-
nen Işıklı. şöyle konuştu:
"Dünyada 50 milyon öğretmenin
vüzde 70'i yoksufluk sınınnda yaşryor.
Sınıf mevcuüan ve kitapsız, sırasız
öğrenciler hızla çoğalryor. Afrika'da
IMF'ıün yapısal uyum polhikalan
soncunda öğretmen geüri yüzde 35
oranında düşüyor. Arjantin'de 1980
sonrasında eğitim emekçilerinin geü-
rinin yansı eriyor. Türkiye'de de öf-
retmenler ya nıesleğini terkediyor ya
da ikinci bir işin peşindekoşuyor. Bü-
tün bunlann temelinde de\ letin eği-
tim alanındançekilmesive kaynakla-
nn özel eğitim kurumlanna peşkeş
çekilmesi yatmaktadır."
Cinsiyet ayrımı
Araştırmacı-yazar Firdevs Gümü-
şoğlu ders kitaplanndaki cins aynm-
cıhğına dikkat ceken konuşmasını
dia gösterisiyle destekledi. Gümü-
şoğlu, 1945 sonrasında ders kitapla-
nnda görülen "kadını ev işçisi,çorap,
yama diken sadık köle olarak göste-
ren" resimlere işaret etti. Cumhuri-
yetin ilk yıllannda kadınlann yurttaş-
lık bilinci ile eğitilirken 199O'lı yıl-
larda bağımlı bir hizmetkâr mantı-
ğıyla ele alınmasını eleştiren Gümü-
şoğlu, şunlan söyledi:
"1945'lere kadarki ders kitaplann-
da kadm mutfakta değil, ükulda, fab-
rikada, tarlada, pazaryerindeçahşır-
ken gazete satarken deney yaparken
anlabldı. Kadınlara biçilen gelenek-
set roller reddedildi. Ancak bu tarih-
ten sonra başı dik eğjtimli kadmı gö-
remez olduk. Ders kitaplannda, ka-
dınlar bilgisiz, mesleksiz, tüketici ve
sürekli ev işçisi olarak görüldü. Buna
koşut olarak da ayduılanmacu laik,
halkçu bağunsızlıkçı politikalar da
soyudandL" Eleştirmen-yazar Öner
Yağcı ise "Devrimci Kuşaldar Yetiş-
tirmede Türkçeve EdebiyatEğitimi-
nin Rolü" başlıklı konuşmasında,
Türkçedeki erozyona dikkat çekti.
Milli Eğitim Bakanlığı'nda yıllardır
kadrolaşan şeriatçılann dinci insan
yetiştirmeye çalıştığına işaret eden
Yağcı, "tmam-hatip Sseteri, Kuran
kurslanveyabancı dilk eğitimyapan
okullaria, eğitim sistemimiz yarun
yüzyüdır bagımsızhkçı yörüngesin-
den çüayor" dedi.
Din eğitiminin bireylerin kendi ter-
cihine bırakılmasını isteyen Yağcı,
yabancı dille eğitimden de vazgeçil-
mesi gerektiğini savundu. Yağcı, din
eğitimiyle "kul",yabancı dil egıtiıniy-
le de "tüketen kuşaklann" yaratıl-
dığını vurguladı.
Prof. Acar Baltaş'tan velilere uyarı
6
Öğrenciye plaıılı
çahşmayı öğretin'
İstanbul Haber Servisi- Prof
E>r. Acar Baltaş, çocuklann okul
başansında anne babalann dayat-
macı olmaktan kaçınması gerek-
tiğini belirterek. "Çocuklannıza
belli da\ranışlan kazandınrken
onlann yanuida olduğunuzu his-
settirin; ortak doğrulan birleşti-
rip.bir sinerji yaratarak sonınla-
n çözün" önerisinde bulundu.
MEF Okullan'ncadüzenlenen
"Ana-Baba 0 1 0 1 ^ " ^ ^ bu haf-
takı toplantısında konuşan Prof.
Dr. Acar Baltaş, "Okul Başansı-
nı Etküeyen Faktörkr" konulu
bir seminer verdi. Ûğrenmenin
başanlı olabilmesi için çocuğun
ders çalışma ortamında fıziksel ve
duygusal stresin normal düzeye
indirilmesı gerektiğini vTugulayan
Baltaş, "Çocuğunuzun televiz-
yon, bilgisayar ve müzikten ann-
dınlmışbir ortamdadersçahşma-
sını sağlayın" önensınde bulundu.
Çocuklann yeni bağımhlıkla-
n olan televizyon ve bilgisayan
bir andayasaklamamn yanhş ola-
cağını belirten Baltaş, "Bunun
en iyi yolu, çocuğunuzu karşuu-
za alniak değil, onun yanuida ol-
duğunuzu hissettirerek televiz-
yon, bilgisayar ve müziğin ders
çalışmaya engel olduğuna onu ik-
na ettirecek gazete, dergi ve kj-
taplarokumayayönlendinmeniz-
dir" diye konuştu.
Anne-babalann, çocuklanna
dayatarak yaptırdığı her şeyin ço-
cuğa ve kendilerine bir bedel öde-
teceğini kaydeden Baltaş, "Çocu-
ğunuzla iletişimde. onun yanhşia-
nnı göstermek marifet değildir.
Ondagördüğünüz doğruiaria ken-
di büdiğiniz doğrulan birieştire-
rek. ortak akılla bir sinerji yara-
tarak sonınu çözmek marifettir.
Bu yaklasun eşler, anne-baba ve
çocuklarlasorunlançözmede ba-
şanyı getirir" dedi.
Prof. Acar Baltaş, yaşamın her
alanında olduğu gibi aile içi iliş-
kilerde de iki tarafın konuşa ko-
nuşa sorunu çözemediklerinı, ak-
sine sorunu çözümsüz hale ge-
tirdiklerini belirterek "tkitarafda
sorunu yenidentanımlayarak çöz-
meyi denemelknr" görüşünü sa-
\oindu.
Çocuklann okulda başanlı ola-
bilmesi için küçük yaştan ba?la-
yarak anne babalarca programlı
çalışmaya yönlendirilmesinin öne-
mini vurgulayan Baltaş, çocukla-
nn başanlı olacaklanna kendile-
rini inandınnalannı sağlayacak
yöntemin, onlara "kaderlerini
kontrol eden insan rolünün" be-
nimsetilmesi olduğunu söyledi.
Çekingen Andie
Andk MacDovveS, HoUyvvood starlan
arasuıda çekingen ve içe kapanık ldşüiğl fle
dikkat çekiyor. 39 yaşradald MacDmveD, eşi
ve üç çocuğu ile Montana'nm 365 haneii bir
köyündeld çiftliğinde yaşıyor ve
Hoilywood'a film çevirmek için gittiği
zamanlarda bir otelde kairyor. Sinemay a
geçmeden öncc başanh bir model olan
Andie MacDovvell. filmlerini seçerken
senaryonun >
r
anı
sıra rejisörfin de
çok önem taşjdığını
belirtiyor ve çok sık
fumyapmak
istemediğini
söylüyor.
MacDoweD,
ka/andığı para ile
yannm
yapmaktansa, bu
paray ı bir süre fîhn
çevirmeden
yaşamakiçin
kuOamyor.
Tedavi ve eğitim kompleksi
Çocuk diyaliz
köyü kuruluyor
tstanbul Haber Servisi - Çocuk Böbrek
Vakfi Başkan Yardımcısı Ahmet Nayır, kro-
nik böbrek yetersizliği hastası çocuklann
eğitimleri için Çatalca'nın Kestanelik Kö-
yü'nde yatılı bir "Çocuk Diyaliz Köyü" ku-
racaklannı bildirdi. Nayır'ın verdiği bilgiye
göre 10 milyon dolar bütçeye sahip köyün iç
donanımı için ihtiyaç duyulan 5 milyon do-
lan, Avrupa Birliği'nin hibe fonundan sağ-
lanacak.
Ahmet Nayır, kronik böbrek yetersizliği
nedeniyle devamlı diyaliz tedavisi görmele-
ri gereken çocuklann, tedavisinin büyük güç-
lükler içerdiğini ve çok pahalı olduğuna dik-
kat çekti. Haftanın 3 günü 4-5 saat süren di-
yaliz seanslan için hastaneye gelmek zorun-
da kalan çocuklann, iyi bir eğitim alamadık-
lannı, normal hayatlannda çeşitli sorunlarla
karşılaştıklannı vurgulayan Nayır, bu neden-
le bir tedavi ve eğitim kompleksi kurma ka-
ran aldıklannı belirtti. Nayır, "Çocuklarnas-
tahldan nedeniylevaşıtlanyia iletişim kurama-
maktadır. Rehabilitasyon sırasında kendileri-
ne meslek de kazandınlacak. Hastahklanyla
yaşamayi ve ayakta kalmayı öğrendikten son-
ra hayata aolacak olan çocuklar daha üret-
ken, mutiu ve bağımsız otocakür" dedi.
2000 yılına kadar tamamlamayı düşün-
dükleri köyün temelinin 23 Nisan Ulusal
Egemenlik ve Çocuk Bayramrnda atılaca-
ğını belirten Nayır,"yeterli paranın toplan-
ması amacıyla, 27 Kasım'da başlatnğınuz
tuğla kampany'asuia özellikle okullar büyük
destekveriyor. İsteyenherkes,5dolarabir tuğ-
la sann alabUir" diye konuştu.
Arın Namal'ın hastalık üzerine yazdığı yeni kitabı çıktı
AIDS, Tann'nın bir cezası değîl
İstanbulHaberServisi-Dr. AnnNa-
mal, vücudunda AIDS hastalığının
etkeni olan virüsü taşıyan ancak he-
nüz hastalanmamış çok sayıda insan
olduğunu belirtti. Dünya Sağhk Ör-
gütü'nün (WH0) verilerine göre dün-
yada 10 milyon insanın vücudunda
AIDS virüsünün bulunduğunu vur-
gulayan Namal, 2000 yılında bu ra-
kamın 40-50 mılyona ulaşacağının
belirtildiğini kaydetti.
Türkiye'de AIDS ve HIV virüsü
hakkında ilk kitabı yazan ÎÜ Cerrah-
paşa Tıp Fakültesi Deontoloji ve Tıp
Tarihi ABD Okutmanı Arın Namal 'm
geçen günlerde de "AIDS Yazrfan"
adında yeni bir kitabı piyasaya çıktı.
HIV virüsü taşıyan hastalann mek-
tuplannın da yer aldığı kitapta çeşitli
bilim adamlannın AIDS üzerine ya-
zılan bulunuyor. Kitabında AIDS'in
dünyayı ne denli etkileyeceğinin pek
çok kişi tarafindan tam olarak kavra-
namadığırun altını çızen Namal, "AIDS
olgusu bir aysberg gibL Göze carpan
yalnızca hastalığa yakalanan insanlar.
Oysa bu virüsü taşıyıp henüz hastalan-
mayan çok sayıda insan var" diye be-
lirtti. Namal, kimi Afrika ülkelerinde
özellikle genç ve çalışır konumdaki in-
sanlannyüzde 70'inin salgmdan etki-
lendiğini vurgulayarak gelecek on yıl
içinde Afrika'da milyonlarca insanın
öleceğini kaydetti. Afrika'da yaşana-
cak bu AIDS kıyımının ekonomiyi de
etkileyecegine dikkat çeken Namal,
bu kıtadan büyük nıiktarda sağlanan
bakır, kobalt, altm, gümüş, kahve ve
çay gibi maddelerin kaynaklannın da
zarara uğramış olacağını vurguladı.
AIDS'in salt doktorlan değil, eko-
nomistleri de ilgilendirdiğıni söyleyen
Namal, Almanya'da AIDS hastalan
için tedavi gelirinin 300 bin marka
yaklaştığını bildirdi.
Kitabında "AIDS, Tann'nınyasak
dnselliğe verdiği bir ceza mı" sorusu-
nu da gündeme getıren Namal, bu ko-
nuya şu yorumu getiriyor: "Hayır.
Gerçekçibir bakışaçısıyla bakıkhğın-
dabu doğnı değO.Sormakgereküo za-
man: 'Tekeşli yaşayan insanlar, be-
bekler, sürekli kan verilerek yaşamla-
n sağlanabilen hemofıli hastalan ne-
den yakalanıyorlarbu hastalığa?' AIDS
virüsü künseye ahlak anlayışın nedir:
davranışbicinün, düşüncen,cinsel ter-
cihin nedir diye sormuyor. Tann'nm
emirierine uygun yaşamavarüan öl-
dür emrini veren bir virüs de degil.
Tıpkı diğer virüs türleri gibi kendisry-
le temasa gelindiğinde bulaşan nor-
mal bir virüs bu. l stetik bu sav, sadist
bir Tann resmi çizmiş olmuyor mu T"
Namal, AIDS'in bir "eşcmsd" has-
talığı olmadıgmm da altını çizerek
"AIDS insanhk tarihinin sonudur"
görüşünün de tamamen yanlış oldu-
ğunu vurguladı.
Canakkaledeokullartatil edildi
Soğuk ve yağışh hava
yurdu olumsıız etkîliyor
e-posta : tan (a prizma.net. tr
Haber Merkezi - Soğuk ve yağışlı ha\"a
tüm yurtta etkili ohnaya devam ediyor. Ça-
nakkale'de, önceki geceden beri aralıksız
devam eden sağanak yağmur yüzünden
okullar bir gün süreyle tatil edildi. Izmir'de
dün akşam kısa süreli esen şiddetli rüzgâr,
Mersiıüi semtinde bir ağacın, Borsa'da ise
bir reklam panosunun devrilmesine yol aç-
tı. Istanbul'da ise iki gündür aralıklarla de-
vam eden yağış yine birçok işyeri ve evin
sular altında kalmasma neden oldu.
Çanakkale'de, önceki geceden beri ara-
lıksız devam eden sağanak yağmur, yaşa-
mı olumsuz etküiyor. Yağışlarnedeniyle Va-
li Yardımcısı Mehmet Seyman başkanlı-
ğında kriz masası laıruldu. Yağmur nede-
niyle birçok ev ve işyerini su basarken Ça-
nakkale-tzmir karayolunun Yurtlar mev-
kii de sel nedeniyle zaman zaman ulaşıma
kapandı. Çanakkale-Bursa karayolunun
Umurbey mevkiinde yolcu otobüsleri, bir
metreye kadar yükselen su nedeniyle mah-
surkaldı. Çanakkale çevresindeki köyler-
de bİTçokköpTÜnün sel yüzünden yıkılma-
sı nedeniyle ulaşımının kesildiği öğrenil-
di. Birçok mahalle sel tehlikesine dolayı-
sıyla boşaltılırken yurttaşlar çeşitli okul-
lara yerleştirildi.
Zaman zaman saatte 80 kilometre hızla
esen şiddetli poyraz nedeniyle dün Çanak-
kale- Eceabat ve Gelibolu-Lapseki araba va-
puru ile Çanakkale-Gökçeada feribot sefer-
leri yapılamadı.
Izmir'de de dün akşam esen şiddetli rüz-
gâr kentti olumsuz etkiledi. Mersinli Fatih
Caddesi, Güneş Oteli önündeki bir ağaç, rüz-
gânn etkisiyle caddeye devrildi. Ağacın dev-
rilmesiyle trafığe kapananan yolun açıl-
ması için belediye ekiplerinden yardım is-
tendi. Borsa'da, Gazi Bulvan ile Birinci
Kordon'un birleştiği kavşakta dikili demir
profilden yapılmış büyük boyutlardaki bir
reklam panosu da şiddetli rüzgânn etki-
siyle yola devrildi. Devrilen pano, Gazi
Bulvan'nın Birinci Kordon'a açılan bir yö-
nünün kapanmasına yol açtı.
SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN
'Mazlumların Küreselleşmesi'l
Eski IzmirMapusanesi'nın 2 Feranesi'nde, soğuk
_bir mart gecesı; elektnkler söndü sönecek; 'Torna-
a' Ömer, demır kapının yanında durmuş, hatıralannı an-
latıyor. Nasıl sırası geldiyse, söz sanatçıya, aydına inti-
kal etti; daha o zaman, Türk Sosyalist Solu'nda, ay-
dınlarla işçilerin, yekdiğerine, oldum bittim 'eleştirel'
baktğını bilmıyonjm; Ömer de, -Süleyman Nuri'nin yap-
tığı gibi- çoğunu adlı adınca sıralayıp, verdi veriştirdi; sö-
zünü bağlarken de dedi ki:"-...zaten sosyalist sınıf na-
zariyâtı, münevverleri içtmai bir sınıf bile telâkki
etmemiştirl"
Henüz bir bacak bok olmama ragmen, kendimi 'mü-
nevver' saydığımdan mı nedir; doğrusu bu lâf dokun-
muştu bana; yıllar sonra, Buhr/Kosjng Sözlüğü'ne ba-
kıp da şunlan okuyunca Tornacı' Ömer
1
!, eski taş ma-
pusanedeki o soğuk mart gecesinı, hatırlamaz mıyım?
"...bilim adamlan, doktoriar, öğretmenler, sanatçı-
lar, mühendisler vb. meslekleri gereği zihinsel fa-
aliyette bukmanlann okişturduğu, toplumsal katman!
Aydıntar, her sosyo/ekonomik kuruluşta, çeşitli sı-
nıflann üyelerinden oluştuğu ve mevcut üretim sis-
temi içinde bağımsız bir rol oynamadığı için, bir s»-
nrt değil, toplumsal bir katmandır." (Felsefe Sözlü-
ğü s.27, KonukYay. 1976)
İyi de, sanayi sonrası toplumunda (bilgi toplumu), bi-
limterin üretıme 'dolaysız' katılması yüzünden, işçinin
-üretimde düpedüz 'bağımsız' birrol oynayabileçek- 'ay-
dın' kıvamınagelmesi, meseleyi kökünden değiştirir mi,
değiştirmez mi? 'Sistem', 'Liberal Sol Cephe' düme-
niyle, aydını ışçıden ayınp, kendini güvenceye alacağı-
nı zannederken; bu defa, ışçinın aydın düzeyineyüksel-
mesi, onu tehdit ediyor. Yâni, neresinden bakılırsa ba-
kılsın, diyalektiğin amansız karşıtlığından kurtulmak
mümkün değil!
işçiler için böyle de, 'çeşitli sınıflardan oluşmuş'ay-
dınlar için de böyle değil mi?
Bilgiye ulaşabilenler ve ulaşamayanlar
Bilgi toplumunda, üretim, neticede, 'informatik'eyas-
lanacak; başka türlü söylersek, kim hangi düzeyde
en yoğun bilgi sahibiyse, üretimi o denetleyecek; yal-
nız üretimi micanım, elbettedağıtımı vetüketimi de! Ba-
zı şaşkınlar sanıyoıiar ki, İnter/Net türünden uluslara-
rası bikji ağı -ya da ağları- sayesinde, evinde bilgisayar
olan herkes, istediği her türlü bilgiye şıp diye ulaşacak-
tır. Yağma yok! 'Sistem', daha öğretim/eğitim kade-
meterinde, 'aydnlar' için inanılmaz bir 'ayıklama' me-
kanizması oluşturmayı başanyor herkesın gittiği öğ-
retim kurumlanyla, ancak 'seçtonter'in grttıkleri öğretim
kurumlan, 'ayıklama'nın ilk aşaması: halk çocuğu mu-
sun, devtet okuluna mı gidiyorsun, senin ulaşabilece-
ğin bilgi de sınıriı ve kısıtlı olacaktır; edindığin bilgiden
yararlanabılme gücün ve yeteneğin de, sınıriı ve kısıtlı
olacaktır. Öteki öyle mi ya, öteki yâni daha başından
'özel' okullara gidip, 'özel' öğretmenlerden ders
alan; 'özel' -çoğu vakıf- üniversitelerinde, 'özel' im-
kânlardan yararlanarak yetişen? O daha hayata adı-
mını atmadan, 'Sistem'in kumanda kademelerine
'aday'dır; ona göre eğitilir ve yetiştirilir; omuzlanna so-
rumlulukyüktendiği zaman da, -artık üretimde uzman-
laşmış daolsalar- işçilerin, 'Sistem
1
için 'tehlikeli' sa-
yılabilecek 'bilgilereTilaşabilmesini, şayan-ı hayret
birbaşanyla önler. Bılgı Çağı'nın. diyalektiğıdebu: bil-
giye ulaşabHenlerle, ulaşamayanlann çatısması!
Hayır, bilim/kurgu 'eöebiyatı' değil, şu söyledıklerim,
hanidir ABD ve onu örnek alan 'küreselleşmiş' ülke-
lerde, uygulanmaya başladı: yetenekli ve ufku geniş bir
çocuk, eğer 'aşağıdan' geliyorsa; ya 'vakıflar', 'burslar1
,
'teşvikler' vs. aracılığıyla, 'Sistem'e uygun, 'Sistem'
için yetıştinlecektir; ya da, böyle yetiştirilmiş otanlara kar-
şı, içinde yetiştıkleri halk çoğunluğunun -yâni millefn-
haklannı savunmak için, cedlerinin sanayi devrimi'nden
bu yana sürdürdükleri mücadeleyi, sürdürecektir. Bu-
nun lâmı cimi yok!
Birinci şık gerçekleşirse ne olur, bunu ülkemızde bi-
le görüyoruz: gençliğinin bir döneminde, halkı için elini
atesesokmaya haâr görünenler, yaşlılığının belirli bir dö-
neminden itibaren, işçileri kaba ve cahil bulup, liberal
burjuvazi ile 'cepheleşmeyi' önerebiliyorlar; 'liberal'
burjuvazi ise, zaten 'komprador
1
olduğu için, çok-
tan 'küreselleştirilmiş'; 'Sistem'in tasariadığı plana
göre, Irak kuzeyinde 'Kürdistan'la federasyon da dü-
şünebiliyor; Boğazlar'da, uluslararası kontrol de!
'Misak-ı Milli' diye tarihi bir gerçek varmış, uğruna
nice halk çocuğu ölmüş, -adam sen de- onu 'ırga-
lamıyor".
Peki, ya ikinci şık?
Aynı tarihi sorumluluğu taşımakL
I ster 'aşağıdan', halk kalabalığının en yoksul ke-
I siminden gelsin; ister 'yukardan', seçkin entelle-
rin güzide topluluğundan; günümüzün aydını, -bu
artık elbette 'işçi' anlamına da geliyor- en az
1919/1920 yıllanndaki Türkiye'li aydmlar kadar, ta-
rih önünde sorumludur
Ya, zamanın Imâlat-ı Harbiye amelesi gibi, ülkesinin
tam bağımsızlığı ve özgüriüğü için ter dökecektir; ya da,
Anzavur Ahmed 'Paşa'nın Kuva-yı Inzibatiyesi'nde,
Kemal Paşa'ya ve Kuva-yı Milliye'ye karşı silâh çeke-
cektiıi Ya Yunus Nadi Bey gibi, matbaasını sırtlayıp, dağ
tepe aşırarak irade-i milliyenin emrine verecek; Falih Rrf-
kı Bey gibi, Dersaadet'de Ankara'yı savunmayı sür-
dürdüğü için, derdest edilecektir; ya da Alemdar'cı Re-
fii Cevad, Peyam-ı Sabah'çı Ali Kemal gibi, bir eli
yağda bir eli balda, 'satılmışlığın' sefasını sürecektir
ama, acaba ne zamana kadar?
Türkiye'de Sosyalist Sol, tarihinde ilk defa, bûtün
ipoteklerden annmış görünüyor; ülkesinin koşuila-
n içinde, haHanın çtkariarmı doğnı hesaptayarak; ulu-
sal demokratik devrimin 'müktesabatım', hem sa-
vunacak, hem son neticelerine ulaştrmaya çalışa-
caktın yâni, Üç Misâk-ı Milli'yi (Toprak bütünlüğü,
öğretim bırliği, emek berabediğı) sahiden elde tutabil-
mek için, üretimin gerçek güçleriyle el eie verecek-
tir. Peki ya, sosyalizmin 'entemasyonalliği' derse-
niz; cevap kolay, ona hayır diyen kim? Yalnız, sos-
yalizmin entemasyonalliği, 'mazlumlann küresel-
leşmesi'dir, 'zalimterin' değil!
http-J/ www. prizma.net Mİ A İLHAN
http://wvwv.eda.tr/-biigiyay/yazar/aHharuhtim