Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 ARALIK 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOM
ŞİRKETLERDEN
• SIEMENS S-
10 en iyi cep
telefonu...
Almanya'da cep
telefonlanna
yapılan testlerde,
Gen-Pa'nın
distribütörlüğünü
yapmış bulunduğu
Siemens S-10
bütün değerlendinnelerde
en yûksek puanlan aldı.
Testleri, Almanya'nın
önde gelen dergisi
Connect gerçekleştirdi.
• LUFTHANSA'nın
1997 kân yüzde 100"an
üzerinde... 1997'ninilk9
ayında vergi öncesi kânnı
yüzde 124olarak
belirleyen Lufthansa, a>iıı
dönemde cirosunu yüzde
12.6 oranında büyüterek
17 milyar 100 milyon
mark düzeyine ulaştırdı.
cirj&y/H
• CAROLSEL'de
yılbaşı dekoru...
Dünyanın en gözde
alışveriş merkezlerinin
süslemesini yapan The
Becker Group'un
dekorasyonunu üstlendiği
alışveriş merkezleri
arasına Carousel de
katildı. Becker Grubu,
Carousel'in yılbaşı
dekoru için 2.5 kilometre
yapay çam dah. 3 milyon
adet ampul kullandı.
• LILY xe SENSO
kazandınyor... Viking
Kâğıt ve Selüloz A.Ş.'nın
temizlik kâğıtlan
ürünlerinden Lily ve
Senso kullananlar
arasında yapılacak
çekilişte 1 kişi Hyundai
Accent kazanacak. 15
Ocak 1998 tarihine kadar
2 adet Lily veya 4 Senso
yazısını kesip firmaya
gönderenler, aynca Paris
seyahati, buzdolaplan.
çamaşır makineleri gibi
ödüller kazanabilirler.
• ELECTROLUXten
"Kompakt Mutfak'...
Beyaz eşyada lider firma
Electrolux. dar mekânlar
için ürettiği "Kompakt
Mutfak"ı satışa sundu.
Enerji tasarrufu sağlayan
bu yeni ürün. iki
elektrikH ocak ve 140
ktrelık buzdolabına sahip.
• SAGA TOURS 6
Arahk'ta Trabzon
seferlerine baslıyor...
Türkiye'nin uçak ve
koltuk sayısı bakımından
en büyük özel sektör
havayolu şirketi olan
Onur Havayollan ve Saga
Tours, 1997model
uçaklarla Trabzon
seferlerine 6 Arahk'ta
başlayacak.
• AKHESAP
sahıplerinin çocuklanna
sigorta... Akbank'ın
sunduğu "Ücretsiz Kaza
Sigortası"nm kapsamı
genişletıldi. Artık
Akhesap sahibi herkesin,
12-18 yaş arasındaki
çocuklan da kazadan
dolayı yatarak tedavi
masratİan güvencesini
içeren ücretsiz sigortadan
faydalanacak.
• İŞ BANKASI'ndan
"ek kart'"... Türkiye lş
Bankası, kredi kartı
müşterilerine sunduğu ek
kart hizmetini
yaygınlaştınyor.
Yeni uygulamayla, tş
Bankası FCredi Kartı
taşıyan ve bu kartın
olanaklanndan eşlerini ve
çocuklannı da
yararlandırmak
isteyenler. 30 Ocak 1997
tarihine kadar yapacaklan
ek kart başvurulan için
hiçbir giriş ücreti
ödemeyecekler.
• TOYS'R'US
Türkiye'deki 3.
mağazasını açıyor...
Dünyanın en büyük
çocuk süpermarketi
TOYS'R'US.
Türkiye'deki birinci yılını
3. mağazasıyla kutluyor.
TOYS-R'US'unyeni
mağazası bugün saat
12.00'de Beylikdüzü'nde
açılacak.
Koalisyon hükümetinin çelişkili açıklamalarla dolu bir haftalık ekonomik icraatı
Havyarla başladı istifayla 1>ittiNURSEL KARSAVURAN
Her şey Ekonomiden Sorumlu Devlet Ba-
kanı Güneş Taner'in votkasına havyan me-
ze yapmasıyla başladı. Taner, Migros'un
açılışı için bulunduğu Moskova'da, enflas-
yonu düşürme formüllerini sıralarken, akar-
yakıta 6 ay zam yapmayacaklannı açıkladı.
Başbakan Mesut Yümaz da buna KİT ürün-
lerınin fıyatlannı 6 ay dondurarak katıldı ve
ondan sonra olanlar oldu. Hükümetin haf-
talık çalışma günleri Hazine Müsteşan Mah-
fi Eğflmez'in istifasıyla son buldu. Biz de bü-
tün bunlardan sonra hükümetin bır haftalık
"ekonomik çauşmalarTnı değerlendirdik.
Taner'in Moskova'da Metropol Oteli'nin
lokantasında ünlü Kristal votkasından yete-
ri kadar içtıkten sonra off-the record söyle-
diği "akaryakrt ürünlerine6 ayzamyaprna-
yacağız" sözü ile başlayan demeç yanşı,
Başbakanın "enflasyonrejimitehdit etüyor"
açıklamasına kadar uzandı.
Taner'in alkol duvarını aştıktan sonra söy-
lediği iddia edilen akaryakıta zam yapılma-
yacağı açıklamasını pıyasalar sindirmeden,
Yılmaz, partisinin grup toplantısında daha
da ileri giderek, KİT ürünlerine de 6 ay zam
yapılmayacağını söyledi. Yılmaz, ertesi gün
fıyat dondurma değil fıyat ayarlaması yapı-
lacağını belirtti.
Bakanlann farklı açıklamalannın bürok-
ratlar arasında rahatsızlık yaratması da iş dün-
yası tarafından eleştirildi. Istikrar programı
konusunda her bakanın farklı sözleri kamu-
oyunu günlerce meşgul ederken, hükümetin
Bir haftada neler oldu neler?
30 Kasım Pazar: Say ım
nedeniyle hükümet tatil-
de.
1 Aralık Pazartesi: Gü-
neş Taner (Moskova'da
Metropol Oteli): Akarya-
kıt zamlanm 6 ay süreyle
dondurduk.
Akaryakıta yüzde 9 ora-
nında zam yapıldı.
2ArahkSah:
Mesut Yılmaz(ANAP
Gruptoplannsı): Tüm KİT
ürünlerine 6 ay zam yap-
mayacağız.
Nami Çağan: Zorunlu
tasarruf ana para ve nema-
sı Telekom hisseleriyle öde-
necek.
3AndıkÇarşamba:
Türkiye Şeker Fabrika-
lan şekere yüzde 7 oranın-
da zam yaptı.
SEKA kağıda yüzde 5
oranında zam yaptı.
Başbakan Yılmaz(Ba-
kanlarKurulu Toplanüsı):
Fiyatlardondurulmadı, fi-
yatlandırmada yeni uygu-
lamavar.
Eyüp A^ık: Tekel zam-
lan ertelendi.
Çelebi: Dondurma yok,
fiyat-maliyet dengesi ko-
runacak. 1999'un sonba-
hanndan önce seçim yok.
Mahfı Eğilmez: Karar-
lar bana danışılmadan alı-
ruyor.
Cindoruk: Bizedanışıl-
madı.
Erez: Haberim yok, ge-
rekçesini öğreneceğim.
Ecevit: Hükümet uyu-
muna gölge düşüyor.
Orhan Güvenen: Sabah
erken kalkan açüdama ya-
pıyor.
Erçel: Günlük tartışma-
lara girmek istemiyorum.
4 Arahk Pfcrşembe:
DİE enflasyon rakamla-
nnı açıkladı. Enflasyon yıl-
lık yüzde 95.
Yılmaz(TÜSİAD kok-
teyli): Bir paket açıkiaya-
cağız. Enflasyonla müca-
delede özel sektörün des-
teğişart.
Cindoruk: Ecevit de son
alınan kararlardan habersiz.
Eğilmez: Enflasyonla
mücadelede taviz verme-
den görevimi sürdürece-
ğim.
5 Aralık Cuma:
Dış ticaret açıgı, 13.5
milyardolarolarak acıklan-
dı.
tlaca yüzde 20 zam.
Başbakan YılmazfrtSK
kuruluş yıldönümütoplan-
tısı): Enflasyonrejimiteh-
dit ediyor.
Yılmaz: Enflasyon dü-
şerken can yakacak.
Ve Hazine Müsteşan
Mahfi Eğümez, istifa eöL
çok önem verdiği vergi reform paketi çer-
çevesinde vergi oranlannda yapılacak indi-
rimler konusunda Hazine Müsteşan ile Ma-
liye Bakanı da tartışmaya girdi.
Hazine Müsteşan, Yılmaz'ı bu konuda
uyarmak zorunda kaldı.
Yılmaz, geçen günlerde katıldığı TÜSİ-
AD'ın Ankara'daki kokteylinde, indirimler-
den vazgeçildiğini açıkladı. Merkez Banka-
sı Başkanı Gazi Erçel de günübirlik açıkla-
malardan duyduğu rahatsızlığı açıkça dile ge-
tiren bürokrat oldu.
Hükümet güven vermiyor
Hükümet üyelen arasındaki çelişkili açık-
lamalar IMF ile anlaşma konusunda da de-
vam etti. 3 yıllık istikrar programına destek
vermeyen IMF yetkilileri Yılmaz'ın KİT
ürünlerine 6 ay zam yapılmayacağı açıkla-
masına şaştı kaldı.
Siyasi istikrann geleceğinden emin ola-
mayan IMF, hükümete bir yıllık şok prog-
ram için 2,5 milyar dolar önerirken, Asya kri-
ziyle ekonomisi altüst olan Güney Kore ile
57 milyar dolarlık yardım paketi anlaşması
imzaladı.
Işadamı Memduh Hacıoğlu'na göre daha
önce 20 milyar dolar vermeyen IMF. karşı-
sında ciddi bir hükümet ve ciddi başbakan
bulunca yardım anlaşması için masaya otur-
du. Hacıoğlu'na göre, halkın gözünde hükü-
metin kredisi kalmadı, hükümet gayri ciddi
bir görüntü çiziyor. "Kendisini gayriciddi bu-
luyorum" diyen Hacıoğlu. Mesut Yılmaz'ı,
"Enflasyon rejimi tehdit ediyor" sözünün
arkasında durmaya çağınyor.
Genç işadamlannın örgütü TÜGİAD Baş-
kanı Murat Bekdik "Biz de çok konuşuyo-
ruz" diyerek işadamlannı da tartışmalara
katıldıklan için eleştiriyor.
Bekdık'e göre enflasyonu düşüremeyen hü-
kümet, beceriksizliğini rejimin tehlikede ol-
duğunu söyleyerek gizlemeye çalışıyor.
Sıniti Mttuvnıkuı şrkedemöncülük
GÜLCEM
AKTAŞ
SınaiYatınm
Bankası Genel
MüdürüAhmet
T. Ayaydın,
önümüzdeki
AhmetAyaydın dönemde şırket-
lerin halka açılmalannda öncülük
edeceklerini söyledi. Özel sektör,
imalat sanayii ve turizm sektörün-
deki işletmelerin orta vadeli ışlet-
me sermayelerini sağlamak üzere
1 %3 yılında kurulan Sınai Yatınm
ve Kredi Bankası 'nın adı, 1997 yı-
lında Sınai Yatınm Bankası olarak
değişti.
Fş Bankası'nın yüzde 63 iştira-
ki olan Smai Yatınm Bankası'nın
diğer ortaklan ise yüzde 10'ar ser-
maye paylan ile Dışbank, Akbank.
Garanti Bankası ve Vakıflar Ban-
kası.
Ayaydın, yurtdışından ve yurti-
çinden sağladıklan alıcı kredileriy-
le fırmalann yatınm ve işletme ih-
tiyaçlannı karşıladıklan belirtti.
Yurtdışından alınan kredilerin yüz-
de 52'sini Dünya Bankası'dan sağ-
ladıklannı söyleyen Ayaydın, ge-
ri kalarun ise Avrupa Yatınm Ban-
kası, Alman Sanayileşme Fonu ve
diğer ülkelerden kredi olarak alın-
dığını söyledi.
Ayaydın, kısa vadeli kredileri
ise Eximbank'ın ihracat finans-
manı için kullandırdığı kaynaklar-
dan sağladıklannı sözlerine ekle-
di. Son yıllarda yurtdışından dö-
viz cinsi kredi de aldıklannı belir-
ten Ayaydın, bundan doğan kur
riskini kredi açtıklan firmalara
yüklediklerini belirtti. Sınai Yatı-
nm Bankası'nın son yıllarda yatı-
nm bankacılık faaliyetlen arasın-
da yer alan Hazine bonosu ve re-
po işlemlenne de yöneldiklerini
belirten Ayaydın, 1997 yılı başın-
da kurduklan Sınai Yatınm Men-
kul Değerler"iyle hisse senedi ahm-
satımı ve portföy yönetimi işlem-
lerini yaptıklannı kaydetti.
Türkiye'deki tasarruf eksikliği
nedeniyle kalkınma ve yatınm ban-
kacılığının da darboğaza girdiğı-
ni belirten .Ahmet T. Ayaydın. Tür-
kiye'de yatınm bankacılığının ge-
lişmesi için gerekli koşullann oluş-
tuğunu belirterek bunlann başın-
da halka açılmalann ve şirket ev-
liliklerinin geldiğini ileri sürdü.
Devletin iç borçlanmasını sür-
dürmesinin. bankalan asli fonksi-
yonlanndan uzaklaştırdığını be-
lirten Ayaydın, devletin küçülme-
si ve borçlanma maliyetinin azal-
masıyla bankalann. bankacılık fa-
aliyetlerine geri döneceklerine dik-
kat çekti.
Ayaydm'ın 1998 yılı enflasyon
hedefinin ruturulması ile ilgili ola-
rak ise bürokrasi kesiminin üzeri-
ne düşeni fazlasıyla yapöğını ve hü-
kümetin de kararlılığını ilan etti-
ğini belirtti. Ayaydın. hükümetin
IMF ile mutabakata vanlması ha-
lınde bunun enflasyonla mücade-
le konusundaki çabalan kolaylaş-
tıracağını da ileri sürdü.
Fiyatlann bu hızla artması durumunda 10 yıl sonrasınm rakamlan inanılmaz
Ejıflasyon ya hiç düşmezse?
İSTANBLX (AA) -
Türkiye'de kronikleşen
enflasyon karşısında, 10
yıl öncesinin rakamlan
oldukça gülunç kalırken,
fıyat artışlannın aynı hız-
la devam etmesi duru-
munda 10 yıl sonrasının
rakamlan da inanılmaz
gibi görünüyor.
Örnegin 1 Aralık
1987'den bu yana Istan-
bul'da 887.8 kat artış gös-
teren ekmek fiyatındaki
yükseliş, bu hızla devam
ederse 2007 yılında 250
gTamlık bir ekmek ala-
bilmek için 29 milyon 614
bin 817 lira ödemek zo-
runda kalacağız. Ya da
Kadıköy'den Eminönü'ne
vapurla geçmek için gişe
memuruna 100 bin lira
yerine 83 milyon 333 bin
lira vereceğiz.
Temel tüketim malla-
nnda ve hizmetlerde 10
yıllık artış oranlan ince-
lendiğinde de oldukça il-
ginç rakamlar ortaya çı-
kıyor. Örneğin ekmek
887.8, süperbenzin 598.7,
12 kilogramlık mutfak ti-
pi LPG (tüpgaz) 601.5 kat
artış gösterirken, Boğa-
ziçi Köprüsü'nden geçiş
ücreti ise 249 kat arüş dü-
zeyinde kaldı. Aynı dö-
nemde 1 ABD Dola-
n'ndaki artış miktan ise
178.5 katı ancak buldu.
Örneğin 10 yü önce 1 do-
lar karşılığında 250 gram-
lık 29 ekmek alınabilirken
bugün sadece 6 ekmek
satın almak mümkün.
Tahminler şaştı
Türk Lirası'ndaki bu
düşüş, uzmanlann uzun
vadeli tahminlerinde de
büyük yanılgılara neden
oluyor. Örneğin Eylül
1988'de haftalık "Ekono-
mik Panorarna" dergisi-
ne dolardaki artış için tah-
minini açıklayan döne-
min Istanbul Üniversite-
si tktisat Fakültesi öğre-
tim üyesi Prof. Dr. Feri-
dun Ergbn, o günlerde bin
600 lira olan dolann 1998
yılında 96 bin liraya çıka-
bileceğini söylüyor. Er-
gin, dergiye şunlan söy-
lüyordu: "Son 10 yılda
Türk Lirası 60-64 kat de-
ğer kaybetmiş. Şimdi de
(Eylül 1988) halen bir do-
lann bin 600 lirayı aşdğı
şu günkre bakarak, 10 yıl
sonra dolann 96 bin lira
olacağını söylesem yine
abarttığımı söyle>ecek-
ler."
Ancak Prof. Dr. Fen-
dun Ergin'in "abarülı"
diye nitelediğı tahmini,
şimdiki dolar seviyesinin
yansından daha aşağıda
bulunuyor.
10 yıl sonrasının rakamlan korkunç
Ürûnler
Do& fSettest Ptyasa)
Süper ber,zın
Normal benzin
Tüpgaz 112 kg.)
VaptK ümfr (Kadıköy-Karakûy)
Beledıye otobusü (Istanbul)
Normal
Ğğraıcı
Taksımetre açma
Köpnj geçış-ücretı (Otomobıl)
UçaK (THY, Mntera-istantıoy;
Samsun sigarasi
MaRepe sigarası
Yeni Rakı (büyuk)
Yenı Rakı (taiçütj
KuçuK jeton
Beyaz peynir
Zeytır,
Rize çayı (1 kg.)
Ayçıçek yağı
Ekmek <230 g
r
-Istanbul',
10yılöoce
{1 Ankk 1997)
(Tl)
1.094
298
278i
2 390
120
150
80
300
1000
40.000
300
300
2.800
1.500
50
3.230
3.150
1.800
910
3.665
37 5
Bugün
(1 Arahk 1997)
(TL)
198.000
178.000
165.000
1.440.000
100.000
60 000
30.000
90.000
250 000
12.400
70 000
70.000
900.000
500.000
7 500
1.390.000
920.000
910.000
375.000
1.350.000
33 325
10 Yıllık
Artş
( M
178.5
598 7
594.6
601 5
832.3
399.0
374.0
299.0
249 0
309.0
232.3
232.3
320.4
332.3
149.0
429.3
291.0
504.6
411.0
367.3
887 7
10 Yıl Sonra
(1Val*2007)
TL
35.258.000.647
107 160 034
98.693.350
867 615.063
83.333.333
24 000.000
11 250.000
27.000.000
62 500 000
3.844.000.000
16 333.333
16.333.333
289.285.714
166.666.667
1 125.000
598.173.375
268.698 413
460.065.556
154.532.967
497271.487
XaTW
^ % \^ ^
l K
^ \
ı n :
/V
/ \
( \
- A T-^ ^ s
. ^ J > •
YF]
>
j| _ .
PHHİİ 1\ ' ' ' t
N İ) (
1/ \/_ \29S14 817<~-
L
-
i>t
— " " ^ ^ ^ - Ş ^ ^ ^ ^ l
İŞÇİINİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Örgütü Eriten Lider
Siyasi partilerimizde, sendikalanmızda en çok on-
tardan var. Çıkar hırslan örgüt sorumluluğunu tüket-
miş, her tür etik değeri yrtirmiş, kendilerini kurtarmak,
çıkariarını büyütmek uğruna yapmayacaklan kalma-
mış ünlü liderierimizi bir saymaya kalksak, bu köşe
almaz.
Türkiye'de tıkanan siyasetin de sendikacılığın da
önünün açılmasında ilk adım bunlardan kurtulmakol-
malı. Daha doğrusu bunlardan kurtulamadan, siya-
si partileri, sendikalan kurtarma yolunda adımlar atıl-
masının nerede ise olanaksız olduğu noktalara ge-
lindi.
Türkiye, tek tek siyasi partiler, sendikalar; örgütle-
rine sürekli zarar veren liderlerden kurtancılar eliyle
kurtulamayacaktır. Bunun en acılı deneyimi 12 Ey-
lül'de yaşandı. Darbe mantığı içinde siyasi partiler ka-
pandı. Türk-lş açık tutulup DİSK yönetim kadroian
hapse atıldı.
Sonra ne oldu? Önce yasa ile tasfiye edilmek is-
tenen Türk-iş'in yönetim kadroian için tam tersine ge-
lişme ile sendikal haklardaki satışların karşılığı bir
ödün olarak seçilme hakkını sürekli kılan değişiklik-
ler, bir dizi yasa değişikliği ile geldi. Yetersiz de olsa
işleyen siyasi parti, sendika içi demokrasi, yeni ya-
sal düzenlemelerie tümden yok edildi.
Türkiye tarihinin, yaşanan en olumsuz, en defor-
me, dejenere olmuş kadrolar eliyle, en büyük lider-
ler diktatoryasına, bugün yaşanmakta olan trajedi-
ye, en uygun ortam yaratıldı. Ucuz kahraman ilan edi-
len liderler eskisinden çok daha hastalıklı, deforme
edilmiş olarak başımıza bela oldular.
Örgütlerin başına çöreklenen liderler, etde ettikle-
ri diktatoryal güç sayesinde, kaderlerini, çıkarlannı ken-
dilerine bağlanmış kadrolar, delegeler eliyle iktidar-
lannı sürdürebildikleri ortamda, var olan değerlerini
de yitirerek 12 Eylül öncesi süreci mumla aratacak
bir çıkar ve kiriilik batağına bulaştılar.
En büyük sendika liderlerimiz, sendikal haklar sa-
vaşımında yaptıkları kazanımlan ile değil, ömür bo-
yu ücretli sendikal görevle açıklanamayacak, asla
hesabı verilemeyecek servetleriyle ünlendiler. "Ten-
cere dibin kara, seninki daha kara" durumunda, kim-
se kimseye hesap soramaz konumda, sendikal ba-
şansızlık, sendikal satış büyüdükçe, kişisel çıkar ve
servet büyütme yanşında..
Adamın bavulla rüşvet aldığı ortaya çıkıyor, lakabı
"harçlıkçı" oluyor. Soranlara "Bir şey çıkmaz, bu es-
ki hikâye" diyebiliyor. Aradan yıllar geçiyor, bindiril-
miş çıkar kıtalan konumuna düşen delegelerie akla-
nılan genel kurullar yapılıyor. Birbirinden daha kirli,
daha çıkara dayalı yeni işler kotanlıyor. Servetlere ser-
vetler katılıyor. Zenginlikler evlatlarla paylaşılacak
boyutJarda büyütülüyor. EvlatJann bulaştığı yeni skan-
dallar patlıyor. "Yüz milyaıiar oğluma helal olsun,
benim trilyonlanm var.." türünden savunmalar bu
toplumda geçerti oluyor.
Adam, işçi hareketinde kahraman bir lider olarak
öne çıktığı yıllarda, kişisel zaaf ve kompleks olarak
yaptığı hovardalıklar, lüks harcamalar gündeme gel-
diğinde, kendisini eteştiren rakiplerine başkanlar ku-
rulunda "Ben sendika parası yemedim, çalmadım,
bana hesap sorabilecek varsa karşıma çıksın" dedi-
ğinde kimse ağzını açamıyor. Çok kısa zamanda ona
hesap soramayanlarla aynı hamurdan olduğunu ka-
nrtlamak üzere o da kişisel çıkarlar, kiriilikler batağın-
dayarışmaya koyuluyor. Işi, sendika kasasındaki pa-
ralan yasadışı kullanmaya kadar ileri götürüyor. Hap-
se götürecek eylemleri gündemde iken, genel kurul
yapıp kendini yeniden seçtirebiliyor.
Adam, bir ev, iki ev, üç ev, beş ev, bir o kadar dük-
kânla yetinmiyor. Bilmem ne kadar altın, döviz, repo
hesaplan da yetmiyor. Adını ölümsüzleştirme tutku-
suna kapılıyor, kişisel katkısı olmayan sendika mül-
kiyeti bütün binalara adını yazdırmaya soyunuyor...
Adam, evler, dükkânlar, bir sendika binası yaptırıp
bir diğerini satmakla alınan paylaria doyamıyor. Ya-
salara yakalanıp sendika başkanlığı yapamaz konu-
ma düşmesine aldırmayarak yeniden seçilmenin bir
yolunu bulup çıkmaya bakıyor...
Adamlar, zaman zaman iktidar, çıkar kavgasında
birbirlerine düşüp diğerierinin suçlannı, ayıplannı açık
etseler de birlikte bir güzel kirli iktidar, çıkar cephesi
oluşturuyorlar...
Adamlar, işçi haklarının, yeni dünya sömürü düze-
ni, 12 Eylül süreci içinde, Türkiye'nin iyice çarpıkla-
şan ortamında, alabildiğine geriye götürülmesinde;
sendikal hakiann, sendikalann sesi soluğu çıkmadan
gasp edilmesinde; siyasi iktidarlar ve sermaye cep-
hesi için ideal suç ortaklan biçilmiş kaftan... Bu ka-
dar kirli çamaşırtan ortaya çıkmışken, sözde sendi-
kalan koruma adına bu haberlerin adeta sansüredil-
mesi, her yerde itibar görmeleri, medya yıldızı edil-
melen, saygın sendika başkanlan rolünde gösteril-
meleri bundan olsa gerek. Yoksa bu kadar kirienmiş;
işçilik, sendikal kimlikten kopmuş; hertüriü ahlaki de-
ğerini yitirmiş; açığı, ayıbı olanlann işçi haklannı ko-
ruyamayacaklan, başlarında kaldıkları sürecevarlık-
lan ile sendikalara zarar verecekleri bilinemez mi?
ÇİFTÇİ DOSTU / SADULLAH USUMÎ
Birinci Tanm Şûrası'nın 420 üye-
si geceli-gündüzlü çalışarak önem-
li kararlaraldı. Tanmın geleceği için
uzun ve kısa vadeli hedeflertespit
edildi. Çeşitli bakanlıklara mensup
bürokratların, valilerın, üretici ve
sanayi temsilcilerinin, tanm il mü-
dürlerinin eksiksiz katıldıklan top-
lantılarda alınan kararlar uygula-
nabilirse üç-beş yıl içinde tanm
alanında "soygun ve vurgun" bir
ölçüde azalabilir, çiftçiye refah yol-
lan açılabilir!..
Ancak, tanm kesimi için son de-
rece önemli kararlar alınırt<en Ha-
zine temsilcileri ile üniversite ho-
calan ve diğer bürokratlar arasın-
da yaşanan çelişkili tutumlar üzün-
tü yaratn. Hazine temsilcileri, tanm
kesiminin gelişmesi için ortaya atı-
lan önerilerin hemen hepsine "kay-
nak yetersizliği" gerekçesi ile kar-
şı çıktılar. Aynca, Hazinecilerin ta-
nmsal KlTleri ve Tarım Satış Ko-
operatifleri Birlikleri'ne ürün alım-
larında sağlanan kredileri, sanki
çiftçiye hibe imiş gibi göstermeye
çahşmalan hayretle izlendi.
Bu arada asıl sıkıntının tanm ile
ilgili konularda, yetkilerin çeşitli ba-
kanlıklara dağrölmasından kaynak-
landığı da ortaya çıktı. Şimdiye ka-
dar, Tanm ve Sanayi bakanlıkla-
nndan gelen önerilerin Hazine'ye
takıldığını yaşamıştık. Tanm şûra-
sında ise bu çelişki çok açık biçim-
de belli oidu... Çünkü, bir bakan-
lığın getirdiği iyi bir öneriye, diğer
Tarım Şûrası Umut Verdi...
bakanlık karşı çıkıyordu. Daha açık-
ça söytemek gerekirse birinin yap-
tığını diğeri bozuyordu...
Hazine temsilcilerinin bir yanlışı
da konulara sadece çiftçinin soru-
nu imiş gibi yaklaşması idi. Böyle
bile olsa 30 milyona yakın insanı-
mızın geleceği küçümşenemezdi.
Halbuki çiftçinin çektiği sıkıntılar
tüm Türk ekonomisini ve 70 mil-
yona yakın tüketiciyi de çok yakın-
dan ilgilendiriyordu. Çiftçiyi sömü-
renler, tüketiciyi de sömürüyordu.
Hatta, daha çok sömürüyordu.
Ekonomi batağa sürükleniyordu.
Böylece Türkiye'de üç-beş yüz
holding yüzlerce trilyon lira kaza-
nırken, 60 milyondan fazla insanı-
mız insanca yaşama koşulların-
dan yoksun kabyordu. Bir lokma ek-
meğe, biryudum kaüğa muhtaç in-
sanlanmızın sayısı 30 milyonu geç-
mişti. 20 yıl önce hiç kimsenin ak-
lından geçmeyecek "açlık tehlike-
si" kapımızı çalmıştı. Dünya gerçek-
lerine göre en azından 20 milyona
yakın insanımız açtı...
Bunun tek nedeni de tanmda
yaşanan çöküntüydü. Geliri gide-
rinden az olan ve kendi kaderine
terk edilen çiftçilerimizin fakirieş-
mesiydi. Çünkü, devlet ve hükü-
met büyüklerimiz ile büyük işa-
damlanmız iç içe yaşıyoriar, ye-
meklerde, davetlerde, çeşitli top-
lantılarda ayda üç-beş kez bir ara-
ya gelebiliyorlardı. Çiftçilerin ve
hatta temsilcilerinin böyle bir şan-
sı yoktu. Bakanlarla, genel müdür-
lerle bile görüşebilmek için gün-
lerce önce randevu almalan gere-
kiyordu. Çoğu zaman günlerce An-
kara'daki otâlerde bekledikten son-
ra görüşemeden bölgelerine dön-
mek zorunda kalanlar oluyordu.
Tanm alanlarında
yatınmlar durdu
1980 yılından sonra tanm alan-
lannda yatınmlar tamamen durdu-
ruldu. Baraj inşaat hayal otdu. Baş-
lamış olanlar bile yüzüstü kaldı.
Yenilerinin yapımı ise sözden öte
gitmiyordu. Türkiye'nin büyük bir
bölümü susuzluktan kıvranıyor ve
tanm ürünlerinde verim süratle dü-
şüyordu... Daha da acısı mevcut
sulanmızı da koruyamaz hale gel-
miştik... Büyük kentler, kasabalar,
beldeler ve köyler kanalizasyon
sulannı, sanayi kuruluşlan da ze-
hirli atıklannı nehirierimize ve de-
relerimize veriyorlardı.
Buna karşılık, sanayi kesimine
düşük faizli krediler, yatınm teş-
vikleri, pazariama ve ihracatta ko-
laylıklar sağlanıyordu. Bu yüzden
de sanayi kesiminin yıllık kazanç
tablolannda da rakamlar yüzlerce
trilyona ulaşırken, tanm kesiminde
fakiriik hızla yaygınlaşıyordu. Hü-
kümetJer, başbakanlar, iigili bakan-
larve hatta sanayiciler tanmdaki çö-
küntüyü görüyoriar, ama düzelt-
mek için herhangi birönlem alma-
yayanaşmıyoriardı. Herkes çiftçi-
ye acıdığı halde, kaynaklann mus-
luklan gene de sanayicilere akıtılı-
yordu.
Çiftçilerimiz sanayimizin geliş-
mesini ve büyümesini istemişler-
dir. Ellerinden geldiğince katkıda
bulunmuşlardır. Ancak, Tünkiye'de
bu gayretler 1980 yılından sonra
çrftçiler feda edilerek sonuca ula-
şabilmiştir. Halbuki, her iki kesim
de aynı ölçülerde desteklenmiş ol-
saydı, şimdi hem ekonomimiz bü-
yüyecek hem de zenginlik tüm ül-
keyeyayılacaktı. Ülkemizin doğu-
su da batısı da güneyi de kuzeyi
de Orta Anadolu da kalkınabile-
cekti. Gelir dengelerimiz bozulma-
yacak, açlık tehlikesi aklımızın ke-
nanndan bile geçrneyecekti...
Birinci Tanm Şûrası, tarım ve
hayvancılığımızın tam can çekiş-
tiği bir dönemde toplandı. Bu ka-
dar acı tecrübeye rağmen ne ya-
zık ki bazı devlet kademelerinin ve
Hazinecilerin hâlâtanmı ve hayvan-
cılığı dışlamaya devam ettikleri gö-
rüldü. Ancak, etkili olamadılar. Bir-
çok karar, üreticilerin istekleri doğ-
rultusunda çıktı...
Bundan sonraki yazılanmızda
alınan karartann tanm kesimi için
önemini anlatmaya çalışacağız...
En çokküreseüeşen
Ekonomik eşıtsizliği arttıran küresel-
leşme egilimi, kirli teknolojilerin ve zarar-
lı atıklann. çevTe sorunlannda en büyük
paya sahip gelişmiş ülkelerden azgeliş-
miş ülkelere kaydınunasını da hızlandın-
yor.
"Zehirli atıklann azgelişmiş ülkelere
gönderilmesinin güna-
hıyoktur" dıyen Dün-
ya Bankası (DB) baş-
danışmanlanndan
Lawrence Summers.
ileri sanayileşmiş ül-
kelerdeki kirlenmenin
bedelini Üçüncü Dün-
ya ülkelerine ödetme-
ye çalışan anlayışını
ortaya koyuyor.
Summers"ın, 1991
yılında DB uzmanlan-
na "aramızda kalsın"
kaydıyla gönderdiği
raporda yer alan şu ifa-
debankanın genel ola-
rak kirliliğin küresel-
leşmesi olgusuna bakışını da göstenyor-
du:
" Kirli sanayiler, insanlann prostat kan-
serine yakalaruncaya kadar yaşadıklan
bir ülke için tehlike arz eder. Ancak. bu 5
yaş altı ölüm oranlannın binde 20'yc ulaş-
öğı bir ülkede fazla bir değişiklik yarat-
maz. Şimdiye kadar ahlaki nedcnlerve sos-
yal kaj-güar jüzünden gündeme getirilme-
yen bu gerçeklerin artıkDüırya Bankası'nın
her önerisinde göz önünde tutulması ge-
reldıf
Yakın dönemde katı yakıt adı altında
Almanya'dan 'ithal' edilen zararlı ve ço-
ğu zaman işe yaramaz
sanayi atıklan sayesin-
de bu durumdan Tür-
kiye'nin de payını al-
dığı öne süriildü.
Çevre Mühendisle-
ri Ödası'nın 4-5 Ara-
lık tarihlerinde Istan-
bul "da düzenlenen ulu-
sal kongresinde, sür-
dürülebılir kalkınma
ka\Tamı ve çevre so-
runlannın küreselleş-
mesi karşısında Kuzey
ülkelerinden Güney ül-
kelerine yayılan 'eko-
tojikemperyalizm' ko-
nulan tartışıldı.
İstanbul Oniversitesi Çevre Mühendis-
liği Bölümü'nden Yardımcı Doçent Me-
tin Duran. Güney'in ICuzey'e ekonomik
ve doğal kaynak aktanmının hızlandığını,
buna karşm zehirli atık ve kirli teknoloji-
lerin ise Kuzey'den Güney'e kaydınlma-
ya çalışıldığını voırguladı