23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 ARALIK 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOM ŞİRKETLERDEN • SIEMENS S- 10 en iyi cep telefonu... Almanya'da cep telefonlanna yapılan testlerde, Gen-Pa'nın distribütörlüğünü yapmış bulunduğu Siemens S-10 bütün değerlendinnelerde en yûksek puanlan aldı. Testleri, Almanya'nın önde gelen dergisi Connect gerçekleştirdi. • LUFTHANSA'nın 1997 kân yüzde 100"an üzerinde... 1997'ninilk9 ayında vergi öncesi kânnı yüzde 124olarak belirleyen Lufthansa, a>iıı dönemde cirosunu yüzde 12.6 oranında büyüterek 17 milyar 100 milyon mark düzeyine ulaştırdı. cirj&y/H • CAROLSEL'de yılbaşı dekoru... Dünyanın en gözde alışveriş merkezlerinin süslemesini yapan The Becker Group'un dekorasyonunu üstlendiği alışveriş merkezleri arasına Carousel de katildı. Becker Grubu, Carousel'in yılbaşı dekoru için 2.5 kilometre yapay çam dah. 3 milyon adet ampul kullandı. • LILY xe SENSO kazandınyor... Viking Kâğıt ve Selüloz A.Ş.'nın temizlik kâğıtlan ürünlerinden Lily ve Senso kullananlar arasında yapılacak çekilişte 1 kişi Hyundai Accent kazanacak. 15 Ocak 1998 tarihine kadar 2 adet Lily veya 4 Senso yazısını kesip firmaya gönderenler, aynca Paris seyahati, buzdolaplan. çamaşır makineleri gibi ödüller kazanabilirler. • ELECTROLUXten "Kompakt Mutfak'... Beyaz eşyada lider firma Electrolux. dar mekânlar için ürettiği "Kompakt Mutfak"ı satışa sundu. Enerji tasarrufu sağlayan bu yeni ürün. iki elektrikH ocak ve 140 ktrelık buzdolabına sahip. • SAGA TOURS 6 Arahk'ta Trabzon seferlerine baslıyor... Türkiye'nin uçak ve koltuk sayısı bakımından en büyük özel sektör havayolu şirketi olan Onur Havayollan ve Saga Tours, 1997model uçaklarla Trabzon seferlerine 6 Arahk'ta başlayacak. • AKHESAP sahıplerinin çocuklanna sigorta... Akbank'ın sunduğu "Ücretsiz Kaza Sigortası"nm kapsamı genişletıldi. Artık Akhesap sahibi herkesin, 12-18 yaş arasındaki çocuklan da kazadan dolayı yatarak tedavi masratİan güvencesini içeren ücretsiz sigortadan faydalanacak. • İŞ BANKASI'ndan "ek kart'"... Türkiye lş Bankası, kredi kartı müşterilerine sunduğu ek kart hizmetini yaygınlaştınyor. Yeni uygulamayla, tş Bankası FCredi Kartı taşıyan ve bu kartın olanaklanndan eşlerini ve çocuklannı da yararlandırmak isteyenler. 30 Ocak 1997 tarihine kadar yapacaklan ek kart başvurulan için hiçbir giriş ücreti ödemeyecekler. • TOYS'R'US Türkiye'deki 3. mağazasını açıyor... Dünyanın en büyük çocuk süpermarketi TOYS'R'US. Türkiye'deki birinci yılını 3. mağazasıyla kutluyor. TOYS-R'US'unyeni mağazası bugün saat 12.00'de Beylikdüzü'nde açılacak. Koalisyon hükümetinin çelişkili açıklamalarla dolu bir haftalık ekonomik icraatı Havyarla başladı istifayla 1>ittiNURSEL KARSAVURAN Her şey Ekonomiden Sorumlu Devlet Ba- kanı Güneş Taner'in votkasına havyan me- ze yapmasıyla başladı. Taner, Migros'un açılışı için bulunduğu Moskova'da, enflas- yonu düşürme formüllerini sıralarken, akar- yakıta 6 ay zam yapmayacaklannı açıkladı. Başbakan Mesut Yümaz da buna KİT ürün- lerınin fıyatlannı 6 ay dondurarak katıldı ve ondan sonra olanlar oldu. Hükümetin haf- talık çalışma günleri Hazine Müsteşan Mah- fi Eğflmez'in istifasıyla son buldu. Biz de bü- tün bunlardan sonra hükümetin bır haftalık "ekonomik çauşmalarTnı değerlendirdik. Taner'in Moskova'da Metropol Oteli'nin lokantasında ünlü Kristal votkasından yete- ri kadar içtıkten sonra off-the record söyle- diği "akaryakrt ürünlerine6 ayzamyaprna- yacağız" sözü ile başlayan demeç yanşı, Başbakanın "enflasyonrejimitehdit etüyor" açıklamasına kadar uzandı. Taner'in alkol duvarını aştıktan sonra söy- lediği iddia edilen akaryakıta zam yapılma- yacağı açıklamasını pıyasalar sindirmeden, Yılmaz, partisinin grup toplantısında daha da ileri giderek, KİT ürünlerine de 6 ay zam yapılmayacağını söyledi. Yılmaz, ertesi gün fıyat dondurma değil fıyat ayarlaması yapı- lacağını belirtti. Bakanlann farklı açıklamalannın bürok- ratlar arasında rahatsızlık yaratması da iş dün- yası tarafından eleştirildi. Istikrar programı konusunda her bakanın farklı sözleri kamu- oyunu günlerce meşgul ederken, hükümetin Bir haftada neler oldu neler? 30 Kasım Pazar: Say ım nedeniyle hükümet tatil- de. 1 Aralık Pazartesi: Gü- neş Taner (Moskova'da Metropol Oteli): Akarya- kıt zamlanm 6 ay süreyle dondurduk. Akaryakıta yüzde 9 ora- nında zam yapıldı. 2ArahkSah: Mesut Yılmaz(ANAP Gruptoplannsı): Tüm KİT ürünlerine 6 ay zam yap- mayacağız. Nami Çağan: Zorunlu tasarruf ana para ve nema- sı Telekom hisseleriyle öde- necek. 3AndıkÇarşamba: Türkiye Şeker Fabrika- lan şekere yüzde 7 oranın- da zam yaptı. SEKA kağıda yüzde 5 oranında zam yaptı. Başbakan Yılmaz(Ba- kanlarKurulu Toplanüsı): Fiyatlardondurulmadı, fi- yatlandırmada yeni uygu- lamavar. Eyüp A^ık: Tekel zam- lan ertelendi. Çelebi: Dondurma yok, fiyat-maliyet dengesi ko- runacak. 1999'un sonba- hanndan önce seçim yok. Mahfı Eğilmez: Karar- lar bana danışılmadan alı- ruyor. Cindoruk: Bizedanışıl- madı. Erez: Haberim yok, ge- rekçesini öğreneceğim. Ecevit: Hükümet uyu- muna gölge düşüyor. Orhan Güvenen: Sabah erken kalkan açüdama ya- pıyor. Erçel: Günlük tartışma- lara girmek istemiyorum. 4 Arahk Pfcrşembe: DİE enflasyon rakamla- nnı açıkladı. Enflasyon yıl- lık yüzde 95. Yılmaz(TÜSİAD kok- teyli): Bir paket açıkiaya- cağız. Enflasyonla müca- delede özel sektörün des- teğişart. Cindoruk: Ecevit de son alınan kararlardan habersiz. Eğilmez: Enflasyonla mücadelede taviz verme- den görevimi sürdürece- ğim. 5 Aralık Cuma: Dış ticaret açıgı, 13.5 milyardolarolarak acıklan- dı. tlaca yüzde 20 zam. Başbakan YılmazfrtSK kuruluş yıldönümütoplan- tısı): Enflasyonrejimiteh- dit ediyor. Yılmaz: Enflasyon dü- şerken can yakacak. Ve Hazine Müsteşan Mahfi Eğümez, istifa eöL çok önem verdiği vergi reform paketi çer- çevesinde vergi oranlannda yapılacak indi- rimler konusunda Hazine Müsteşan ile Ma- liye Bakanı da tartışmaya girdi. Hazine Müsteşan, Yılmaz'ı bu konuda uyarmak zorunda kaldı. Yılmaz, geçen günlerde katıldığı TÜSİ- AD'ın Ankara'daki kokteylinde, indirimler- den vazgeçildiğini açıkladı. Merkez Banka- sı Başkanı Gazi Erçel de günübirlik açıkla- malardan duyduğu rahatsızlığı açıkça dile ge- tiren bürokrat oldu. Hükümet güven vermiyor Hükümet üyelen arasındaki çelişkili açık- lamalar IMF ile anlaşma konusunda da de- vam etti. 3 yıllık istikrar programına destek vermeyen IMF yetkilileri Yılmaz'ın KİT ürünlerine 6 ay zam yapılmayacağı açıkla- masına şaştı kaldı. Siyasi istikrann geleceğinden emin ola- mayan IMF, hükümete bir yıllık şok prog- ram için 2,5 milyar dolar önerirken, Asya kri- ziyle ekonomisi altüst olan Güney Kore ile 57 milyar dolarlık yardım paketi anlaşması imzaladı. Işadamı Memduh Hacıoğlu'na göre daha önce 20 milyar dolar vermeyen IMF. karşı- sında ciddi bir hükümet ve ciddi başbakan bulunca yardım anlaşması için masaya otur- du. Hacıoğlu'na göre, halkın gözünde hükü- metin kredisi kalmadı, hükümet gayri ciddi bir görüntü çiziyor. "Kendisini gayriciddi bu- luyorum" diyen Hacıoğlu. Mesut Yılmaz'ı, "Enflasyon rejimi tehdit ediyor" sözünün arkasında durmaya çağınyor. Genç işadamlannın örgütü TÜGİAD Baş- kanı Murat Bekdik "Biz de çok konuşuyo- ruz" diyerek işadamlannı da tartışmalara katıldıklan için eleştiriyor. Bekdık'e göre enflasyonu düşüremeyen hü- kümet, beceriksizliğini rejimin tehlikede ol- duğunu söyleyerek gizlemeye çalışıyor. Sıniti Mttuvnıkuı şrkedemöncülük GÜLCEM AKTAŞ SınaiYatınm Bankası Genel MüdürüAhmet T. Ayaydın, önümüzdeki AhmetAyaydın dönemde şırket- lerin halka açılmalannda öncülük edeceklerini söyledi. Özel sektör, imalat sanayii ve turizm sektörün- deki işletmelerin orta vadeli ışlet- me sermayelerini sağlamak üzere 1 %3 yılında kurulan Sınai Yatınm ve Kredi Bankası 'nın adı, 1997 yı- lında Sınai Yatınm Bankası olarak değişti. Fş Bankası'nın yüzde 63 iştira- ki olan Smai Yatınm Bankası'nın diğer ortaklan ise yüzde 10'ar ser- maye paylan ile Dışbank, Akbank. Garanti Bankası ve Vakıflar Ban- kası. Ayaydın, yurtdışından ve yurti- çinden sağladıklan alıcı kredileriy- le fırmalann yatınm ve işletme ih- tiyaçlannı karşıladıklan belirtti. Yurtdışından alınan kredilerin yüz- de 52'sini Dünya Bankası'dan sağ- ladıklannı söyleyen Ayaydın, ge- ri kalarun ise Avrupa Yatınm Ban- kası, Alman Sanayileşme Fonu ve diğer ülkelerden kredi olarak alın- dığını söyledi. Ayaydın, kısa vadeli kredileri ise Eximbank'ın ihracat finans- manı için kullandırdığı kaynaklar- dan sağladıklannı sözlerine ekle- di. Son yıllarda yurtdışından dö- viz cinsi kredi de aldıklannı belir- ten Ayaydın, bundan doğan kur riskini kredi açtıklan firmalara yüklediklerini belirtti. Sınai Yatı- nm Bankası'nın son yıllarda yatı- nm bankacılık faaliyetlen arasın- da yer alan Hazine bonosu ve re- po işlemlenne de yöneldiklerini belirten Ayaydın, 1997 yılı başın- da kurduklan Sınai Yatınm Men- kul Değerler"iyle hisse senedi ahm- satımı ve portföy yönetimi işlem- lerini yaptıklannı kaydetti. Türkiye'deki tasarruf eksikliği nedeniyle kalkınma ve yatınm ban- kacılığının da darboğaza girdiğı- ni belirten .Ahmet T. Ayaydın. Tür- kiye'de yatınm bankacılığının ge- lişmesi için gerekli koşullann oluş- tuğunu belirterek bunlann başın- da halka açılmalann ve şirket ev- liliklerinin geldiğini ileri sürdü. Devletin iç borçlanmasını sür- dürmesinin. bankalan asli fonksi- yonlanndan uzaklaştırdığını be- lirten Ayaydın, devletin küçülme- si ve borçlanma maliyetinin azal- masıyla bankalann. bankacılık fa- aliyetlerine geri döneceklerine dik- kat çekti. Ayaydm'ın 1998 yılı enflasyon hedefinin ruturulması ile ilgili ola- rak ise bürokrasi kesiminin üzeri- ne düşeni fazlasıyla yapöğını ve hü- kümetin de kararlılığını ilan etti- ğini belirtti. Ayaydın. hükümetin IMF ile mutabakata vanlması ha- lınde bunun enflasyonla mücade- le konusundaki çabalan kolaylaş- tıracağını da ileri sürdü. Fiyatlann bu hızla artması durumunda 10 yıl sonrasınm rakamlan inanılmaz Ejıflasyon ya hiç düşmezse? İSTANBLX (AA) - Türkiye'de kronikleşen enflasyon karşısında, 10 yıl öncesinin rakamlan oldukça gülunç kalırken, fıyat artışlannın aynı hız- la devam etmesi duru- munda 10 yıl sonrasının rakamlan da inanılmaz gibi görünüyor. Örnegin 1 Aralık 1987'den bu yana Istan- bul'da 887.8 kat artış gös- teren ekmek fiyatındaki yükseliş, bu hızla devam ederse 2007 yılında 250 gTamlık bir ekmek ala- bilmek için 29 milyon 614 bin 817 lira ödemek zo- runda kalacağız. Ya da Kadıköy'den Eminönü'ne vapurla geçmek için gişe memuruna 100 bin lira yerine 83 milyon 333 bin lira vereceğiz. Temel tüketim malla- nnda ve hizmetlerde 10 yıllık artış oranlan ince- lendiğinde de oldukça il- ginç rakamlar ortaya çı- kıyor. Örneğin ekmek 887.8, süperbenzin 598.7, 12 kilogramlık mutfak ti- pi LPG (tüpgaz) 601.5 kat artış gösterirken, Boğa- ziçi Köprüsü'nden geçiş ücreti ise 249 kat arüş dü- zeyinde kaldı. Aynı dö- nemde 1 ABD Dola- n'ndaki artış miktan ise 178.5 katı ancak buldu. Örneğin 10 yü önce 1 do- lar karşılığında 250 gram- lık 29 ekmek alınabilirken bugün sadece 6 ekmek satın almak mümkün. Tahminler şaştı Türk Lirası'ndaki bu düşüş, uzmanlann uzun vadeli tahminlerinde de büyük yanılgılara neden oluyor. Örneğin Eylül 1988'de haftalık "Ekono- mik Panorarna" dergisi- ne dolardaki artış için tah- minini açıklayan döne- min Istanbul Üniversite- si tktisat Fakültesi öğre- tim üyesi Prof. Dr. Feri- dun Ergbn, o günlerde bin 600 lira olan dolann 1998 yılında 96 bin liraya çıka- bileceğini söylüyor. Er- gin, dergiye şunlan söy- lüyordu: "Son 10 yılda Türk Lirası 60-64 kat de- ğer kaybetmiş. Şimdi de (Eylül 1988) halen bir do- lann bin 600 lirayı aşdğı şu günkre bakarak, 10 yıl sonra dolann 96 bin lira olacağını söylesem yine abarttığımı söyle>ecek- ler." Ancak Prof. Dr. Fen- dun Ergin'in "abarülı" diye nitelediğı tahmini, şimdiki dolar seviyesinin yansından daha aşağıda bulunuyor. 10 yıl sonrasının rakamlan korkunç Ürûnler Do& fSettest Ptyasa) Süper ber,zın Normal benzin Tüpgaz 112 kg.) VaptK ümfr (Kadıköy-Karakûy) Beledıye otobusü (Istanbul) Normal Ğğraıcı Taksımetre açma Köpnj geçış-ücretı (Otomobıl) UçaK (THY, Mntera-istantıoy; Samsun sigarasi MaRepe sigarası Yeni Rakı (büyuk) Yenı Rakı (taiçütj KuçuK jeton Beyaz peynir Zeytır, Rize çayı (1 kg.) Ayçıçek yağı Ekmek <230 g r -Istanbul', 10yılöoce {1 Ankk 1997) (Tl) 1.094 298 278i 2 390 120 150 80 300 1000 40.000 300 300 2.800 1.500 50 3.230 3.150 1.800 910 3.665 37 5 Bugün (1 Arahk 1997) (TL) 198.000 178.000 165.000 1.440.000 100.000 60 000 30.000 90.000 250 000 12.400 70 000 70.000 900.000 500.000 7 500 1.390.000 920.000 910.000 375.000 1.350.000 33 325 10 Yıllık Artş ( M 178.5 598 7 594.6 601 5 832.3 399.0 374.0 299.0 249 0 309.0 232.3 232.3 320.4 332.3 149.0 429.3 291.0 504.6 411.0 367.3 887 7 10 Yıl Sonra (1Val*2007) TL 35.258.000.647 107 160 034 98.693.350 867 615.063 83.333.333 24 000.000 11 250.000 27.000.000 62 500 000 3.844.000.000 16 333.333 16.333.333 289.285.714 166.666.667 1 125.000 598.173.375 268.698 413 460.065.556 154.532.967 497271.487 XaTW ^ % \^ ^ l K ^ \ ı n : /V / \ ( \ - A T-^ ^ s . ^ J > • YF] > j| _ . PHHİİ 1\ ' ' ' t N İ) ( 1/ \/_ \29S14 817<~- L - i>t — " " ^ ^ ^ - Ş ^ ^ ^ ^ l İŞÇİINİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Örgütü Eriten Lider Siyasi partilerimizde, sendikalanmızda en çok on- tardan var. Çıkar hırslan örgüt sorumluluğunu tüket- miş, her tür etik değeri yrtirmiş, kendilerini kurtarmak, çıkariarını büyütmek uğruna yapmayacaklan kalma- mış ünlü liderierimizi bir saymaya kalksak, bu köşe almaz. Türkiye'de tıkanan siyasetin de sendikacılığın da önünün açılmasında ilk adım bunlardan kurtulmakol- malı. Daha doğrusu bunlardan kurtulamadan, siya- si partileri, sendikalan kurtarma yolunda adımlar atıl- masının nerede ise olanaksız olduğu noktalara ge- lindi. Türkiye, tek tek siyasi partiler, sendikalar; örgütle- rine sürekli zarar veren liderlerden kurtancılar eliyle kurtulamayacaktır. Bunun en acılı deneyimi 12 Ey- lül'de yaşandı. Darbe mantığı içinde siyasi partiler ka- pandı. Türk-lş açık tutulup DİSK yönetim kadroian hapse atıldı. Sonra ne oldu? Önce yasa ile tasfiye edilmek is- tenen Türk-iş'in yönetim kadroian için tam tersine ge- lişme ile sendikal haklardaki satışların karşılığı bir ödün olarak seçilme hakkını sürekli kılan değişiklik- ler, bir dizi yasa değişikliği ile geldi. Yetersiz de olsa işleyen siyasi parti, sendika içi demokrasi, yeni ya- sal düzenlemelerie tümden yok edildi. Türkiye tarihinin, yaşanan en olumsuz, en defor- me, dejenere olmuş kadrolar eliyle, en büyük lider- ler diktatoryasına, bugün yaşanmakta olan trajedi- ye, en uygun ortam yaratıldı. Ucuz kahraman ilan edi- len liderler eskisinden çok daha hastalıklı, deforme edilmiş olarak başımıza bela oldular. Örgütlerin başına çöreklenen liderler, etde ettikle- ri diktatoryal güç sayesinde, kaderlerini, çıkarlannı ken- dilerine bağlanmış kadrolar, delegeler eliyle iktidar- lannı sürdürebildikleri ortamda, var olan değerlerini de yitirerek 12 Eylül öncesi süreci mumla aratacak bir çıkar ve kiriilik batağına bulaştılar. En büyük sendika liderlerimiz, sendikal haklar sa- vaşımında yaptıkları kazanımlan ile değil, ömür bo- yu ücretli sendikal görevle açıklanamayacak, asla hesabı verilemeyecek servetleriyle ünlendiler. "Ten- cere dibin kara, seninki daha kara" durumunda, kim- se kimseye hesap soramaz konumda, sendikal ba- şansızlık, sendikal satış büyüdükçe, kişisel çıkar ve servet büyütme yanşında.. Adamın bavulla rüşvet aldığı ortaya çıkıyor, lakabı "harçlıkçı" oluyor. Soranlara "Bir şey çıkmaz, bu es- ki hikâye" diyebiliyor. Aradan yıllar geçiyor, bindiril- miş çıkar kıtalan konumuna düşen delegelerie akla- nılan genel kurullar yapılıyor. Birbirinden daha kirli, daha çıkara dayalı yeni işler kotanlıyor. Servetlere ser- vetler katılıyor. Zenginlikler evlatlarla paylaşılacak boyutJarda büyütülüyor. EvlatJann bulaştığı yeni skan- dallar patlıyor. "Yüz milyaıiar oğluma helal olsun, benim trilyonlanm var.." türünden savunmalar bu toplumda geçerti oluyor. Adam, işçi hareketinde kahraman bir lider olarak öne çıktığı yıllarda, kişisel zaaf ve kompleks olarak yaptığı hovardalıklar, lüks harcamalar gündeme gel- diğinde, kendisini eteştiren rakiplerine başkanlar ku- rulunda "Ben sendika parası yemedim, çalmadım, bana hesap sorabilecek varsa karşıma çıksın" dedi- ğinde kimse ağzını açamıyor. Çok kısa zamanda ona hesap soramayanlarla aynı hamurdan olduğunu ka- nrtlamak üzere o da kişisel çıkarlar, kiriilikler batağın- dayarışmaya koyuluyor. Işi, sendika kasasındaki pa- ralan yasadışı kullanmaya kadar ileri götürüyor. Hap- se götürecek eylemleri gündemde iken, genel kurul yapıp kendini yeniden seçtirebiliyor. Adam, bir ev, iki ev, üç ev, beş ev, bir o kadar dük- kânla yetinmiyor. Bilmem ne kadar altın, döviz, repo hesaplan da yetmiyor. Adını ölümsüzleştirme tutku- suna kapılıyor, kişisel katkısı olmayan sendika mül- kiyeti bütün binalara adını yazdırmaya soyunuyor... Adam, evler, dükkânlar, bir sendika binası yaptırıp bir diğerini satmakla alınan paylaria doyamıyor. Ya- salara yakalanıp sendika başkanlığı yapamaz konu- ma düşmesine aldırmayarak yeniden seçilmenin bir yolunu bulup çıkmaya bakıyor... Adamlar, zaman zaman iktidar, çıkar kavgasında birbirlerine düşüp diğerierinin suçlannı, ayıplannı açık etseler de birlikte bir güzel kirli iktidar, çıkar cephesi oluşturuyorlar... Adamlar, işçi haklarının, yeni dünya sömürü düze- ni, 12 Eylül süreci içinde, Türkiye'nin iyice çarpıkla- şan ortamında, alabildiğine geriye götürülmesinde; sendikal hakiann, sendikalann sesi soluğu çıkmadan gasp edilmesinde; siyasi iktidarlar ve sermaye cep- hesi için ideal suç ortaklan biçilmiş kaftan... Bu ka- dar kirli çamaşırtan ortaya çıkmışken, sözde sendi- kalan koruma adına bu haberlerin adeta sansüredil- mesi, her yerde itibar görmeleri, medya yıldızı edil- melen, saygın sendika başkanlan rolünde gösteril- meleri bundan olsa gerek. Yoksa bu kadar kirienmiş; işçilik, sendikal kimlikten kopmuş; hertüriü ahlaki de- ğerini yitirmiş; açığı, ayıbı olanlann işçi haklannı ko- ruyamayacaklan, başlarında kaldıkları sürecevarlık- lan ile sendikalara zarar verecekleri bilinemez mi? ÇİFTÇİ DOSTU / SADULLAH USUMÎ Birinci Tanm Şûrası'nın 420 üye- si geceli-gündüzlü çalışarak önem- li kararlaraldı. Tanmın geleceği için uzun ve kısa vadeli hedeflertespit edildi. Çeşitli bakanlıklara mensup bürokratların, valilerın, üretici ve sanayi temsilcilerinin, tanm il mü- dürlerinin eksiksiz katıldıklan top- lantılarda alınan kararlar uygula- nabilirse üç-beş yıl içinde tanm alanında "soygun ve vurgun" bir ölçüde azalabilir, çiftçiye refah yol- lan açılabilir!.. Ancak, tanm kesimi için son de- rece önemli kararlar alınırt<en Ha- zine temsilcileri ile üniversite ho- calan ve diğer bürokratlar arasın- da yaşanan çelişkili tutumlar üzün- tü yaratn. Hazine temsilcileri, tanm kesiminin gelişmesi için ortaya atı- lan önerilerin hemen hepsine "kay- nak yetersizliği" gerekçesi ile kar- şı çıktılar. Aynca, Hazinecilerin ta- nmsal KlTleri ve Tarım Satış Ko- operatifleri Birlikleri'ne ürün alım- larında sağlanan kredileri, sanki çiftçiye hibe imiş gibi göstermeye çahşmalan hayretle izlendi. Bu arada asıl sıkıntının tanm ile ilgili konularda, yetkilerin çeşitli ba- kanlıklara dağrölmasından kaynak- landığı da ortaya çıktı. Şimdiye ka- dar, Tanm ve Sanayi bakanlıkla- nndan gelen önerilerin Hazine'ye takıldığını yaşamıştık. Tanm şûra- sında ise bu çelişki çok açık biçim- de belli oidu... Çünkü, bir bakan- lığın getirdiği iyi bir öneriye, diğer Tarım Şûrası Umut Verdi... bakanlık karşı çıkıyordu. Daha açık- ça söytemek gerekirse birinin yap- tığını diğeri bozuyordu... Hazine temsilcilerinin bir yanlışı da konulara sadece çiftçinin soru- nu imiş gibi yaklaşması idi. Böyle bile olsa 30 milyona yakın insanı- mızın geleceği küçümşenemezdi. Halbuki çiftçinin çektiği sıkıntılar tüm Türk ekonomisini ve 70 mil- yona yakın tüketiciyi de çok yakın- dan ilgilendiriyordu. Çiftçiyi sömü- renler, tüketiciyi de sömürüyordu. Hatta, daha çok sömürüyordu. Ekonomi batağa sürükleniyordu. Böylece Türkiye'de üç-beş yüz holding yüzlerce trilyon lira kaza- nırken, 60 milyondan fazla insanı- mız insanca yaşama koşulların- dan yoksun kabyordu. Bir lokma ek- meğe, biryudum kaüğa muhtaç in- sanlanmızın sayısı 30 milyonu geç- mişti. 20 yıl önce hiç kimsenin ak- lından geçmeyecek "açlık tehlike- si" kapımızı çalmıştı. Dünya gerçek- lerine göre en azından 20 milyona yakın insanımız açtı... Bunun tek nedeni de tanmda yaşanan çöküntüydü. Geliri gide- rinden az olan ve kendi kaderine terk edilen çiftçilerimizin fakirieş- mesiydi. Çünkü, devlet ve hükü- met büyüklerimiz ile büyük işa- damlanmız iç içe yaşıyoriar, ye- meklerde, davetlerde, çeşitli top- lantılarda ayda üç-beş kez bir ara- ya gelebiliyorlardı. Çiftçilerin ve hatta temsilcilerinin böyle bir şan- sı yoktu. Bakanlarla, genel müdür- lerle bile görüşebilmek için gün- lerce önce randevu almalan gere- kiyordu. Çoğu zaman günlerce An- kara'daki otâlerde bekledikten son- ra görüşemeden bölgelerine dön- mek zorunda kalanlar oluyordu. Tanm alanlarında yatınmlar durdu 1980 yılından sonra tanm alan- lannda yatınmlar tamamen durdu- ruldu. Baraj inşaat hayal otdu. Baş- lamış olanlar bile yüzüstü kaldı. Yenilerinin yapımı ise sözden öte gitmiyordu. Türkiye'nin büyük bir bölümü susuzluktan kıvranıyor ve tanm ürünlerinde verim süratle dü- şüyordu... Daha da acısı mevcut sulanmızı da koruyamaz hale gel- miştik... Büyük kentler, kasabalar, beldeler ve köyler kanalizasyon sulannı, sanayi kuruluşlan da ze- hirli atıklannı nehirierimize ve de- relerimize veriyorlardı. Buna karşılık, sanayi kesimine düşük faizli krediler, yatınm teş- vikleri, pazariama ve ihracatta ko- laylıklar sağlanıyordu. Bu yüzden de sanayi kesiminin yıllık kazanç tablolannda da rakamlar yüzlerce trilyona ulaşırken, tanm kesiminde fakiriik hızla yaygınlaşıyordu. Hü- kümetJer, başbakanlar, iigili bakan- larve hatta sanayiciler tanmdaki çö- küntüyü görüyoriar, ama düzelt- mek için herhangi birönlem alma- yayanaşmıyoriardı. Herkes çiftçi- ye acıdığı halde, kaynaklann mus- luklan gene de sanayicilere akıtılı- yordu. Çiftçilerimiz sanayimizin geliş- mesini ve büyümesini istemişler- dir. Ellerinden geldiğince katkıda bulunmuşlardır. Ancak, Tünkiye'de bu gayretler 1980 yılından sonra çrftçiler feda edilerek sonuca ula- şabilmiştir. Halbuki, her iki kesim de aynı ölçülerde desteklenmiş ol- saydı, şimdi hem ekonomimiz bü- yüyecek hem de zenginlik tüm ül- keyeyayılacaktı. Ülkemizin doğu- su da batısı da güneyi de kuzeyi de Orta Anadolu da kalkınabile- cekti. Gelir dengelerimiz bozulma- yacak, açlık tehlikesi aklımızın ke- nanndan bile geçrneyecekti... Birinci Tanm Şûrası, tarım ve hayvancılığımızın tam can çekiş- tiği bir dönemde toplandı. Bu ka- dar acı tecrübeye rağmen ne ya- zık ki bazı devlet kademelerinin ve Hazinecilerin hâlâtanmı ve hayvan- cılığı dışlamaya devam ettikleri gö- rüldü. Ancak, etkili olamadılar. Bir- çok karar, üreticilerin istekleri doğ- rultusunda çıktı... Bundan sonraki yazılanmızda alınan karartann tanm kesimi için önemini anlatmaya çalışacağız... En çokküreseüeşen Ekonomik eşıtsizliği arttıran küresel- leşme egilimi, kirli teknolojilerin ve zarar- lı atıklann. çevTe sorunlannda en büyük paya sahip gelişmiş ülkelerden azgeliş- miş ülkelere kaydınunasını da hızlandın- yor. "Zehirli atıklann azgelişmiş ülkelere gönderilmesinin güna- hıyoktur" dıyen Dün- ya Bankası (DB) baş- danışmanlanndan Lawrence Summers. ileri sanayileşmiş ül- kelerdeki kirlenmenin bedelini Üçüncü Dün- ya ülkelerine ödetme- ye çalışan anlayışını ortaya koyuyor. Summers"ın, 1991 yılında DB uzmanlan- na "aramızda kalsın" kaydıyla gönderdiği raporda yer alan şu ifa- debankanın genel ola- rak kirliliğin küresel- leşmesi olgusuna bakışını da göstenyor- du: " Kirli sanayiler, insanlann prostat kan- serine yakalaruncaya kadar yaşadıklan bir ülke için tehlike arz eder. Ancak. bu 5 yaş altı ölüm oranlannın binde 20'yc ulaş- öğı bir ülkede fazla bir değişiklik yarat- maz. Şimdiye kadar ahlaki nedcnlerve sos- yal kaj-güar jüzünden gündeme getirilme- yen bu gerçeklerin artıkDüırya Bankası'nın her önerisinde göz önünde tutulması ge- reldıf Yakın dönemde katı yakıt adı altında Almanya'dan 'ithal' edilen zararlı ve ço- ğu zaman işe yaramaz sanayi atıklan sayesin- de bu durumdan Tür- kiye'nin de payını al- dığı öne süriildü. Çevre Mühendisle- ri Ödası'nın 4-5 Ara- lık tarihlerinde Istan- bul "da düzenlenen ulu- sal kongresinde, sür- dürülebılir kalkınma ka\Tamı ve çevre so- runlannın küreselleş- mesi karşısında Kuzey ülkelerinden Güney ül- kelerine yayılan 'eko- tojikemperyalizm' ko- nulan tartışıldı. İstanbul Oniversitesi Çevre Mühendis- liği Bölümü'nden Yardımcı Doçent Me- tin Duran. Güney'in ICuzey'e ekonomik ve doğal kaynak aktanmının hızlandığını, buna karşm zehirli atık ve kirli teknoloji- lerin ise Kuzey'den Güney'e kaydınlma- ya çalışıldığını voırguladı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle