Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 ARALIK 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Tüm Öğretim Üyeleri Derneği Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Kaptan Kaptangil'den suçlama
'Gürüz yasaya aykım atama yapü'
YUSUFZİYAAY
Tüm Öğretim Üyeleri Derne-
ği Genel Başkan Yardımcısı
Prof. Dr. Kaptan Kaptangii,
Cumhurbaşkanı yerine YOK
Başkanı Prof. Dr. KemaJ Gü-
rüz'ün, "ANAP'tan miUetvekili
adayi olma hesaplan nedeniyle"
Abant tzzet Baysal Üniversıte-
si'ne (AİBÜ) "yasaya aykırT
olarak rektör vekili atadığını öne
sürdü.
Kaptangii, Gürüz'ün AİBÜ
rektörlüğiine vekâleten atadığı
Prof. Dr. Nihat Bilgen'in. eski
Milli Egitim Bakanı Avni Ak-
yol'a MEB'de müsteşarlık yaptı-
ğı dönemde, bakanlıkta "irtica-
ya veşil ışık yakbğuu" iddia etti.
VÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal
Gürûz, iddialan reddederek ve-
kâleten atamalarda YÖK'ün yet-
kili olduğunu savundu. Prof. Dr.
Bilgen de kendisinin "dini
inançlann devlet görevine yansı-
rılmasına karşı olduğunu" vur-
gulayarak "BenCelal Bayardû-
şüncesinin devamından yana-
yım, meydanı yobazlara bırak-
madun, bırakmam" dedi.
AİBÜ Öğretim Üyeleri Der-
neği Başkanı da olan Prof. Dr.
Kaptan Kaptangii, AÎBÜ'ye, ku-
ruluşundan bu yana siyasilerin
müdahale etmek istediklerini be-
luterek 16 Eylül 1997 tarihinde
Rektör Prof. Dr. Kemal Güçlü-
ol'un emekliye aynlmasıyla bu
durumun bozulduğunu savundu.
Kaptangii, Güçlüol'un emekli-
liğinin ardından YÖK Başkanı
Kemal Gürüz'ün "AİBÜ yöneti-
mine el atarak rektörlüğün, mev-
cut yönetimin dışından biri olan"
Prof. Dr. Nihat Bilgen'i "yasal
olmayan yollardan" rektörlüğe
getirdiğini öne sürdü. 2547 sayı-
lı YÖK Yasası'mn 13. maddesi-
ne göre YÖK Başkanı 'nın rektör
atama yetkisi olmadığını savu-
nan Kaptangii, şunlan söyledi:
"Sayın Gürûz, üıüversitemizi
kendi denetimi ve yönetimine al-
mıştır. Eski rektöriin emekliJiği-
nin üzerinden üç ay geçmesine
karşın rektör seçimi yaptırma-
maktadır. Sayın Gürüz,
ANAP'tan milletvekiB olmak
amacıyta ANAP teskilatı ile ya-
kın ilişki içindedir. Bolu MiUetve-
kili, ANAP Genel Başkan Yar-
dımcısı ve eski Milü Eğhim Ba-
kanı Avni Akyol'un üniversite-
mizde etkinlik kurmak istemesi,
üniversitemizdeki bu yönetim
boşluğundan yararianmasııu
sağlamıstır."
Kaptangii, Bilgen'in, Milli
Eğitim Bakanlığı'ndaki bürok-
ratlığı döneminde "dinci hare-
ketûı bakanlık içinde yerleşme-
sinde önemli çabalan olduğunu"
ıddia ederek "Sayın Bilgen, ba-
kanlık içinde irtkaya veşilışıkya-
kanlann başuıda getaniştir. Şim-
diki rektör vekilliği döneminde
de üniversitemizde türbanb ve
kara çarşaflı öğrencilerin sayısj-
nın artnıasına göz vummaktadır.
Kendi düşüncesinde bir kadro-
laştna yaratmak için rektöriük
seçim takvimini geciktirmekte-
dir"dedi.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Ke-
mal Gürüz, iddialan reddederek
Bilgen'in vekâleten atandığını
ve seçim takviminin altı ay için-
de belirlenebileceğini söyiedi.
YÖK'ün üniversiteler arasında
bir eşgüdüm orgaru olması nede-
niyle rektör vekili atayabilece-
ğinı belirten Gürüz, rektörü
Cumhurbaşkanfnın atadığını,
ancak tartışılan durumun vekâ-
leten atama olduğunu savundu.
Prof. Dr. Nihat Bilgen ise ken-
disiyle ilgili iddialan reddede-
rek "Avni Bey'in benim atan-
mamrian haberi büe yokru. Ben,
Milli Eğitinı Bakanlığı'ndaki bû-
rokratiığım süresince iktidara
geten tüm partilerleçaüştım. Hiç-
birpartiy le ilişkim olmadı" dedi.
Universitenin tüm bölümle-
rinde türbanlı öğrencilerin bu-
lunduğunu savunan Bilgen,
"Türbanla ügili ünfversiteler
farklı uygulama yapmamalı,
devlet çapında karar verilnıeli"
görüşünü dıle getirdı. Prof. Bil-
gen, seçim takvimi belirleme sü-
resinin altı ay olduğunu ve ya-
kında açıklanacağmı söyledi.
Nüfus sayımı tüm 'planlan' yok etti• İstanbul'un nüfusuna
yönelik tahminlerdeki
'birkaç milyonluk'
yanılgılar, kabul edilebilir
ölçülerin çok üzerinde. Bu
nedenle, böylesi yanlış
tahminlere dayalı planlama
kararlannın hemen
durdurulması ve 'kentin
yeniden planlanması'
gerekiyor...
OKTAYEKtVCİ
Istanbul Valisi Kutlu Aktaş'ın
nüfus sayımı sonuçlanyla ilgili
"resmi olmayan" açıklamasına
göre İstanbul'un nüfusu 9 milyo-
nun biraz üzerinde. Vali Aktaş'ın
"tahmini" ıse 11 miryon kişiymiş
veyaklaşık *2milyon''yanılmış...
Aslında yanılan sadece Vali de-
ğil, belki çok daha önemlisi, fstan-
bul'u "planlamaya" çalışanlar.
Çünkü özellikle uzmanlar, kent
plancılan ve İstanbul Büyükşehir
Belediyesi Şehir Planlama Mü-
dürlüğü'ndeki nâzım plan ekibi
de bugünkü İstanbul nüfusunu
"10 mihonun üzerinde" kabul
ediyorlardı...
21. yüzyıla adım atılmak üze-
reyken, insanlan evlerine hapse-
derek nüfus sayımı yapmak ne ka-
dar ^^ağd^t" bir durumsa, aslın-
da bir kenti yönetenlerin ve plan-
layanlann da nüfus tahminlerinde
"birkac mflyonhık" biryanılgı içi-
ne girmeleri en az o kadar büyük
bir talihsizlik. Düşününüz ki ya-
İstanbul'daki kaçak yapılaşma salgınını göçe bağlayan yöneticiler. nüfus sayımı sonuçlannı görünce bakalım nasd bir bahane bulacaklar?
nılgı rakamının kendisi, yani bir
ya da iki milyon gibi rakamlar, as-
lında başlı başına bir "metropol
nüfusu". Hele Türkiye'de nüfusu
henüz milyona bile varmayan
kentlerin "büyükşehir" yapıldığı
dikkate alınırsa, vali ve plancıla-
nn tahminlerindekı yanılgı düze-
yı "birkaç büyükşehir" anlamırm
geliyor. Bu düzeydeki bir yanılgı
ise gözlefnterin ve çalışmalann
"biümseltikten ne deıüi uzak" ol-
duğunu göstermekle kalmıyor, ts-
tanbul'un "geleceğine" yönelik
alınan lcararlann da "geçerli ohıp
olmadığT tartışmasını gündeme
getıriyor...
Bu kararlar arasında, kuşkusuz
en önemlisi "kenti 2000'lere ha-
nrlama" iddiasını taşıyan nâzım
plan'dır.
Özellikle İstanbul gibi doğal,
-inrihsel ve ooğrafyaya bağlı ne* <
denlerden tjtürii "yeni yerleşnıe
aianıçoksmırb" olan metropoller-
de, planlamanın en önemli ve "ya-
şamsal" dayanağı, doğru bir nüfus
tahmini ve buna bağlı gelişme ka-
rarlandır. Güneyinde ve kuzeyin-
de Marmara ve Karadeniz'in bu-
lunduğu bu "skışık" coğrafyanın
önemli bir kesiminde su havzala-
n. ormanlar ve SİT alanlanyla
kaplı olduğu bir metropolitan böi-
ge içinde değil birkaç milyon, bir-
kaç yüz bin kişilik yanılgı bile
-J**«rtinyaşanilayTiaklannıtehdk
eden" birplanlamaya davetyeçi"
karabilir...*"*
Nitekim, İstanbul Büyükşehir
Belediyesi'nın 1995 yılı ekim
ayında yürürlüğe soktuğu
1/50.000 ölçekli nâzım planda,
örneğin su havzalanndaki imar
koşullan "yeni İSKİ yönetmeUği-
ne" bırakılırken, Mimarlar Oda-
sı'nın açtığı davada bu yönerme-
liğin "sadece havzalara 7 milyon
kişinin yeriesmesini'" öngördüğü,
bilirkişi raporlannda açıklanmış-
tı.
Şimdi kentin nüfusu eğer ger-
çekten 9 milyon kadarsa, beledi-
ye bu "planlama"(!) karanyla
toplam nüfusun neredeyse "yüz-
de 75'ini" içme suyu havzalanna
yönlendiriyor demektir. Bu da el-
bette İstanbul'un sonu anlamma
gelir...
Benzer şekilde yine 9 miryon-
luk bir nüflıs, son yıllarda hemen
herkesin dilinden düşmeyen ve
bizlenn de "yetkflDerin söylemle-
rine güvenerek" kabul ettiğimiz
"yılda 400.000 kişiııiıı^jçtegdme-
si" tahminlerinde de büyük yanıl-
gı olduğunu ortaya çıkanyor.
1990 sayımının resmi sonucu 7
milyon 300 bin kişi olduğuna gö-
re, Istanburun nüfusu son 7 yılda
en çok "2 milyon" artmış demek-
tir. Bu da göçle artan nüfusun
"söytendiğinden çok az" olduğu-
nu açıklıyor.
Kentteki "kaçak vapdaşnu"
salgınını ve hatta "özgürtüğünü"
önlemeye çalışmak yerine, "Ne
yapalım. yılda 400.000 kişi geliyor
vebu nüfusun bannma sonınuya-
sal yoldan çözüJemiyor_" şeklin-
deki gerekçelere sığınan tüm ye-
rel yöneticilenn, politikacılann ve
"uzmanlann" da aslında gerçeği
yansıtmayan değerlendirmelerle
"suçiannı giztedikleri" böylece
anlaşılmış oluyor...
Şimdi artık yapılması gereken,
sayımın resmi ve "doğru" sonu-
cunu alır almaz, öncelikle şu nâ-
zım planı yeniden masaya yaür-
mak ve kentin gelecegini gerçek
dışı tahminlere terk etmemek.
Sonra da "göç söyleminde" doğ-
ru rakamlara dayanmak ve güzel
İstanbul 'u bu söylemin yağma-
sından kurtarmaya çalışmak...
GÖKÇEBAĞKÖYO
İLKOKULU
Selmanpakoğlu valiliği devrim yasalan konusunda uyardı.
Komutandan
layafet uyansı
GÜLÇİN İLCİ
BURDUR-Burdur58.Er
Eğitim Topçu Tugayı Komu-
tanı Tuğgeneral AB Rıza Sel-
manpakoğlu, kız öğrencile-
rin türbanla derslere girdiği
Burdur lmam Hatip Lise-
si'nin yöneticilerini Atatürk
ilke ve devrimleri doğrultu-
sunda anayasaya uygun kılık
kıyafet giyilmesi konusunda
uyardı. Burdur Valiliği ve
Milli Eğitim Müdürlüğü'ne
de bir yazıyla devrim yasa-
lannın korunması gerektıği-
ni anımsatan Selmanpakoğ-
lu, Burdur İHEde milli gü-
venlik dersine giren subay
öğretmeni de geri çekti.
Kız öğrencilerin derslere
türbanla gırdiklen Burdur
iHL'nin yöneticilerine Ata-
türk ilke ve devrimleri doğ-
rultusunda yasalara uygun
kılık kıyafet uyansı yapan
Alı Rıza Selmanpakoğlu.
yazılı uyansında. TC Ana-
yasası'nın "Inkılap Kanun-
lannın Korunması" başlığı-
nı taşıyan 174. maddesini
anımsatrı.
13 Arahk 1934 tarihlı.
2879 sayılı Resmi Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe gi-
ren kanunun ıkincı madde-
sinde, "Türkiye'de kanuna
tevfıkan teşekkül etmiş ve
edecekolan izcilik ve sporcu-
luk gibi topluluklar. cemiyet
ve kulüp gibi heyetler ve
mekteplere mahsus kıyafet,
alâmetvelevazıni taşımakis-
tedikleri zaman yalnız ni-
zamname vcya talimatnamc
ile muayyen tiplere uygun kı-
yafet, alâmet ve levazun taşı-
yabilirler" deniliyor.
Milli Eğitim Bakanh-
ğı'nca, yasaya dayanılarak
hazırlanan yönetmeliğe göre
ise ilkokul. ortaokul ve lise-
lerde hizmetli, öğretmen,
öğrenci kıyafetleri ayn ayn
tammlanmış. Yönetmelik
İHL'lerde yalnızca Kuran
derslerinde başlann kapatıl-
mastnı, okulda başlann ta-
mamen açık olmasını öngö-
rüyor.
Kılık kıyafet uyarısını
gündeme getiren Yeni Asya
ve Akıt gazeteleri, "tHL'ye
paşa müdahalesi" ve "Ko-
mutandan başörtüsü bask»-
sı" başlıklanyla Selmanpa-
koğlu'nu hedef gösterdiler.
Burdurda Atatürk büstü par-
çalanan Gökçebağ Köyü II-
kokulu'ndan başlayarak,
Atatürk büstü olmayan okul-
lara büst yaptırmasıyla tanı-
nan Tuğgeneral Selmanpa-
koğlu'nu yıpratmaya yöne-
lik yayın yapan şeriatçı gaze-
teler tugay komutanının ya-
zılı uyansını "asker-shilida-
re hiyerarşisine aykın'' ola-
rak nitelediler. Akit gazete-
sinin 7 Kasım 1997 tarihli
nüshasında yer alan haber-
de. "Tuğgeneral, btırada hi-
yerarşik düzeni hiçe saymış-
nr. Direkt olarak yazıyı
İmam Hatip Lisesi'ne yaza-
rak, adcta emirvermistir. Bu
yannın valiUğe yanlması ge-
rekir. DirektIHL'yeyazılma-
sı, "yönetımde askerlenn sö-
zü geçiyor' tarnşmasuu alev-
lendirir değerlendirmesi ya-
pıldı" denildi.
RP'li Günbey, vermediği bursun hesabmı Bakan Gemici'den sordu
EğMme 4 trilyonluk yardımANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- RP'li Sadt Günbey, bakanlığı dö-
neminde Basbakanhk Sosyal Yar-
dımlaşma ve Dayanışma Fonu'ndan
ögrencilere ödenmesıni engellediği
3 aylık bursa ne olduğunu yeni ba-
kan Hasan Gemici'den sordu. Ge-
mici, Günbey'e bursu kendisinin
kestiğmi anımsahrken, 1997-1998
öğretim yılında öğrencilere toplam
4 triryon 350 milyar 15 milyon lira
eğitim yardımı yapıldığmı bıldirdi.
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esir-
geme Kurumu'ndan (SHÇEK)so-
rumlu eski bakan RP'li Günbey,
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
Teşvik Fonu'nun 13 Eylül 1996 ta-
rihli toplantısında, 1996-1997 öğre-
tim yılı temmuz, ağustos ve eylül
aylannda öğrencilere burs ödemesi
yapılmaması yönünde karar aldı.
Günbey, daha sonra Bakan Gemi-
ci 'nin yazılı olarak yanıtlaması iste-
miyle verdiği soru önergesinde,
kendi döneminde fondan 170 bine
yakın dar gelirli ailenin üniversite-
lerde okuyan çocuklanna ayda 4
milyon lira burs verildiğini anımsa-
taric, "Oğrendiğime göre, temmuz,
ağustos, eylül ve ekim aylanna ait
burslar öğrencilere ödenmemiştir.
Bu kaynagı nerede kullanacaksı-
nız?" dedi. Gemıcı ise yanıtında,
1996-1997 öğretim yılında burs
mıktannın 6 milyon liraya. özürlü
öğrenciler içm de 8 milyon liraya
çıkartıldığını behrtti.
Günbey'e, 3 aylık burs ödemesi-
nin kendi karanyla yapılmadığını
anımsatan Gemici, "Halen burs baş-
vunılannm değeriendirilmesi de-
vam etmekte olup 1997 Aralık ayın-
da burs ödemeierine baslanacakor.
Ödemeler 1997 Ekim ayından ge-
çeriiolacaktır" yanıtını verdi. Gemi-
cı, Günbey'ın dar gelirli ailelerin ilk
ve orta dereceli okullarda okuyan
çocuklanna bakanlığı döneminde 1
triryon liralık eğitim yardımı yapn-
ğı yönündekı açıkiamasuu da ya-
lanladı.
RP döneminde çocuklara yalnız-
ca 653 miryar 671 milyon liralık yar-
dun yapıldığını belirten Gemici, öğ-
rencilerin kitap, kırtasiye, giyim ve
benzeri gereksinimlerinin karşılan-
ması amacıyla 1997-1998 öğretim
yılmda da fondan 2.5 trilyon lira
kaynak aktaracaklannı bildirdi.
Öğrenci yardımından başka, RP
döneminde yoksul ailelere ödenen
1.5 trilyon liralık yakacak yardımı
da bu yıl 2.5 trilyon liraya çıkartıl-
dı.
Kuthır davasındagelişme yok
The Marmara Oteli'nin pastanesine konulan
bombanın patlanıası sonucu, yazanmız Onat
Kutiar ve arkeolog Yasemin Cebenoyan'm
öldürülmesiyle ilgili davada, olay tarihinde
pastanenin girişinde güvenlik kamerası
bulunmadığı bildirUdL The Marmara Oteli
tarafından tstanbul IKiM'ye gönderilen yazıda,
güvenlik kameralannın olay tarihinden sonra
yerleştirildiği ifade edildi. İstanbul 3 No"lu DGM'de
görüien davanın dün yapüan orunımuna, tutuklu
sanıklar Abdullah Yunus, Abdüicelil Kaçmaz,
Hamit Şen, Ömer Filizer ile Abdullah Çolak ve
avukatlan katıldı. Oturumda, The Marmara
Oteli'nin pastanesinin girişindeki güvenlik
kameralannın görüntülerinin istenildigi yazıya
yanıt geldiği ifade edildi. Otelden gönderilen yaada,
olay tarihinde pastanenin girişinde kamera
buiunmadığı kaydedildi. Oturumda söz alan
avukatlar ise tahliye talebinde bulundular.
Sanıklann tutulduluk hailerinin devamına karar
veren mahkeme heyeti, beklenilen yazılara yanıt
gelmesi için duruşmayı erteledL (HÜLYA TOPCU)
MEB'in
atamaları
üüsürüyor
ANKARA (Cumburiyet
Bürosu) - Milli Eğitim Ba-
kanı Hiknret Uhıgbay'ın taş-
ra teşkilatuıa yönelik atama-
lan sürüyor. Bakan, önceki
gün de Kınkkale, tstanbul,
Ankara ve Tekirdağ'da top-
lam 13 bürokratın görevine
son verdi.
Bakanlıktaki kadro ope-
rasyonuna göre Kınkkale
Milli Eğitim Müdür Yardım-
cısı Şahin Aksoy görevden
alınarak yerine Mehmet AH
Karadağ vekâleten atandı.
Keskın llçe Milli Eğitim
Müdürü RamazanAydm gö-
revden alınarak yerine Hay-
dar Sağn getırildi. Boş bulu-
nan Keskin llçe Milli Eğitim
Müdürlüğü Şube Müdürlü-
ğü'ne YıfanazÖztûrk, Kınk-
kale Karakeçe Milli Eğitim
Müdürlüğü'ne tsa Ünver, İs-
tanbul Eminönü llçe Şube
Müdürlüğü'ne Ulkü Gûrel,
Ankara Milli Eğitim Müdür
Yardımcılığı'na ilköğretim
müfettişi Onur Kaya atandı.
Kadıköy llçe Şube Müdürü
Mficet Akbulırt görevden
alınarak yerine Ersan Yeö-
şen getirildi. Tekirdağ Milli
Eğitim Müdürü Hasan Tu-
ran görevden alınarak yeri-
ne emekli öğretmen Sedat
Kaplan. şube müdürü Mu-
rat Ergül görevden alınarak
yerine Fehmi tşter getirildi.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Atatürk'ü Sevmek
Türkiye'de birileri düğmelere dokunuyor, hemen
bazı düzenlemeler gerçekleşiyor. Birileri gözden
düşüyor, birilerinin önüne ikbal yollan açılryor.
Son günlerin 'yükselen' ismi, İstanbul Büyükşe-
hir Belediye Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdo-
ğan. Mutlaka kendi hazıriıklan da vardır. ama gö-
rebildiğım kadanyla birileri Sayın Erdoğan'ı daha
yüksekbiryerlerehazırlıyor. Nediyelim. hayırlısıol-
sun...
Son günlerde birkaç televizyon kanalında canlı
yayınaçıktı. Sadece NTV'de, Sayın Nuri Çolakoğ-
lu ile yaptığı canlı soyleşinin bir bölümünü izleme
ve dinleme fırsatını buldum. "Dersini çok iyi çalış-
tığı" belliydi. Tüm kadrosunu toplayıp gelmişti. Ve
bu kadro içinde inanılmayacak kadar iyi isimler de
vardı.
Soyleşinin tümünü izleyemediğim için, aynntılı
bir değeriendirme yapmam mümkün değil. Fakat
rastlantı bu ya; dinlediğim bölümde, çok ilginç bir
noktaya değinildi. Konu Atatürk sevgisi idi.
Recep Erdoğan haklı olarak "Sevgi gönüllerde-
dir"diyordu. Kendisineyöneltilen, "Atatürk'ü sevi-
yor musunuz'' sorusunun anlamsız bir soru oldu-
ğunu söytüyordu. Işte Sayın Erdoğan burada yanı-
tıyor ve işi 'mugalataya' döküyor.
Orada şunu sormak gerekirdi: "Bu soruyu neden
size soruyortar da, neden Refah Partililere soruyor-
lardabaşkalannasormuyoriar?"AshndaÇo\akoğ-
lu bunu sorardı, ama sanınm konumundan ötürü bu
soruyu dile getirmedi.
"Yaratılanıseverim, Yaratan dan ötürü"deyişinin
arkasına sığınan Sayın Erdoğan, Atatürk'ü Ulusal
Savaş sırasındaki hizmetlerinden ötürü sevdiğini
dile getirdi. Ama hepsi o kadar.
"Atatürk'ü sevmek lafla olmaz. Ûnemliolan, ona
layık olmak için çalışmak" gibisinden doğru anla-
yışlann da sergilendiği bir 'demagojiyle 'konu bağ-
landı.
İçinde insan sevgisi olmayanlann, Atatürk'ü sev-
meleri elbette mümkün değildir. Ama bence işin can
alıcı noktası, neden Recep Tayyip gibilere, "Ata-
türk'ü seviyor musunuz" sorusunun sorulduğu.
Bu soru Recep Tayyip gibilere soruluyor, çünkü
onlann temsil ettiği siyasal ideoloji, Türkiye'de Ata-
türk'ün aydınlık yolundan bir 'sapma' olarakgörü-
lüyor.
"Laik devlet, yıkılacak elbet" gibi sloganlan dile
getiren insanlann adresi Refah Partisi.
"Kahrolsun laik diktatörlük" sloganının faturası
da elbette Refah'a çıkıyor.
"Islami hareket engellenemez" sloganı da enin-
de sonunda Refah Partisi'nin hanesine yazılıyor.
Önümüz Ramazan. Bakın göreceksiniz, oruçtut-
mayanlar üzerinde ne gibi baskılar uygulayacaklar.
Sokaktaki insan gidişattan memnun değil, ken-
disine bir çıkış yolu anyor.
Zaten Refah Partisi'nin oylan da bu nedenle yüz-
de 20'lere yükselmişti. Fakat sokaktaki aynı insan,
çağdaşyaşamının kalıplanndan da uzaklaşmamak
istiyor. Belki bilinçli olarak, belki de bilinçsiz olarak,
Atatürk'ün aydınlık yolunu yitirmemek istiyor.
Ve bunun için aklı başında gördükleri Refahlıla-
ra soruyorlar. "SizAtatürk'ü seviyormusunuz?" di-
yorlar. Zira bu halk Atatürk'ü seviyor. Zira sokakta-
ki bu insanlar, Atatürk'e neleri borçlu olduklannı ve
ne derece de borçlu olduklannı iyi biliyoıiar. Zaten
Refah da aynı olguyu saptadığından, (en azından
resmi ağızlardan) Atatürk'ü eleştirme politikalann-
dan vazgeçmişti. Fakat kendi aralanndakı radikal-
leri frenleyemediklerinden, foyalan meydana çıktı.
O akşamki toplantıda, kısmen Sayın Erdoğan da
dile getirdi. Refahlılar, "Herkes kendi inancı doğ-
rultusunda yaşasın" dıyoriar. Pek güzel. Zaten de-
mokrat olmak da bunu gerektirir. Ama sorun şura-
da ki; bunlardan bazılan, "Benim inancım doğrul-
tusunda yaşayabilmem için, etrafımdakilerin de
benim inancım doğrultusunda yaşaması gerek"d\-
yorlar. "Eğer çevre koşullan benim inancım doğ-
rultusunda olmazsa, ben Müslümanlığımı yaşaya-
mıyorum" diyorlar.
Bundan bir süre önce, Mesaj TV'de bir tartışma
programına katılmıştım. Dinci kanadın önde gelen
isimlerinden biri, mini etek söz konusu olduğunda,
"Kardeşim, ben rahatsız oluyorum, tahrik oluyo-
rum" diye şiddetle karşı çıkmıştı.
Bu zatın ak sakalına ve yaşına başına bakarak
"Maaşa//a/)"demiştim. Ama anlamazdan geldi.
Aslında Mustafa Kemal'in bunlann sevgisine el-
bette ihtiyacı yok. Ama Atatürk'e duyduklan kini ve
nefreti saklayarak toplumu aldatma'anna da izin
vermemek gerek.
Ancak bir noktada Tayyip Erdoğan'la tamamen
hemfikirim. Atatürk'ü sevmek lafla ve şuna buna sa-
taşmakla olmaz. Çalışmak, çok çalışmak gerekir.
Ve hele kendini Atatürkçü olarak tanımlayanlann,
herkesten çok çalışması gerekir.
Atatürk'ü sevmek ve Atatürkçü olmak bir aynca-
lık değildir ve başkalannı hor görme hakkı vermez.
Tam tersine ona 'layık olmak' ve 'eserine sahip çık-
mak' sorumluluğunu yükler. Bunun çaresi de çok
çalışmaktır.
BİLİMİN MERCEĞİNDE
ASTROLOJİ
Babil, Mısır, Yunan, Roma,
Çin, Aztek, Arap ve Rönesans
astrolojileri. Kepler ve
astrolojinin çöküşü. Büyü ve
astrolojinin psikolojisi.
Günümüzde astroloji.
Astrologların burç sistemi
şarlatanlık. Gerçek burçlar.
Astrolojinin bilimsel eleştirisi.
C
• Ege Uygarlığı'nın kökenine ilişkin
yeni görüşler
• Kuran'ın bilgi anlayışı
• Dinamik sıstemler ve kaos
• Sümer atasozleri • Ganp' felsefesı
• Intemet'te sinema
• Postmodemizmin zm'alama dzgürlüğü
Çizgibilim Eki
Madam Curie -2
Tel-Faks: <0212) 213 80 29-30
E-porta: bilimutopya@superonline.coin