06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 ARALIK 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 tngiltere'de çağdaş sanat ortamının en önemli ödülü Turner'i genç sanatçı Gillian Wearing aldı 60 daldka sessîzBlde gelen ödülAHUANTMEN LONDRA - tngıltere'de 1984 yılın- dan bu yana her yıl artan bir ilgiyle ger- çekleştirilen Turner Ödülleri'nde 1997'nin sanatçısı, tümüyle kadm sa- natçılardan oluşan öteki adaylan geri- de bırakarak "Sacha ve Annesi" ile "60 Daldka Sessuük" başlıklı videolanyla ödüle değer görûlen Gillian Wearingol- du. Bugüne dek Hovvard Hodgkin,Gü- bert & George, Antom Gormley ve ts- tanbul bienallennde yapıtlannı gördü- gümûz Anish Kapoor ile Rachel Whi- teread gibi sanatçılann kazandığı Tur- ner Ödülü. basuıın da katıldığı yoğun bir tartışma ortamı oluşturuyor İngilte- re'de. Amaç, çağdaş sanata ilgi duyma- yan kesimleri de bu ortama katmak; ya- şadığımız çağın sorunsallanna ilginç yaklaşımlar getiren sanatçılann uyan- dırdıklan sorulara hep birlikte yanıtlar üretmek. Turner Ödülü bu açıdan. tn- giltere'de çağdaş sanatm 'popülerleş- mesi' için oluşturulmuş, gözünü sana- ta meraklılardan çok genelde sergi gez- meyen 'sokaktaki adam'a dikmiş bir et- kinlik. 1984 yılından bu yana, bu yıl Vene- dik Bienali'nde Ingiltere'yi temsil eden heykeltıraş Rachel Whiteread dışuıda tümüyle erkek sanatçüann kazandığı Turner Ödülü'nde 1997, kadınlann yı- lı oldu: Yıl içinde açtıklan sergilerin değerlendirilmesı sonucu belirlenen dört aday arasında adli tıbbın kendine özgü dılini sorgulayan Christine Bor- land, farklı anlatım biçimleri kullanarak sergi yapımcılığına ilginç yaklaşımlar getiren ve izleyici ile diyaloga girmeyi başaran Angeİa BuDoch, çevremizi sa- ran sıradışı ve sıradan nesnelerin gizi- ni arayan Cornetia Parker ve yapıtlann- da insanı sorgulayan, insanın çeşitli hal- lerini belgeleyen Gillian Wearing. Tate Galeri'de gerçekleştirilen sergide fark- lı yaklaşımlannı ortaya koydular. 50 yaşını geçmemiş Ingiliz sanatçı- lara verilen 20 bin sterlinlik Turner Ödülü'nün adaylanndan Christine Bor- land, Turner'a aday olan çalışması "Ölüler Yaşayanlan EğMr"le bir sanat- çıdan çok bılim adamı kimliğıne bürü- nüyor ve günümüzde sanatın smırlan- nın. sanatçıya ya da sokaktaki insana genelde kapalı olan kapılara da uzandı- ğını ortaya koyuyor. 1920'li yıllarda ırk- 1963 doğumlu tngiliz sanatçı Gillian VVearing, bu ydki Turner Ödülü'nü iki video çabşmasıyla aldı. -»ngiltere'de 1984 yılından bu yana her yıl artan bir ilgiyle gerçekleştirilen Turner Ödülleri'nde, 1997, kadınlann yılı oldu. Dört kadın sanatçının aday olduğu 1997 Turner Ödülü'nü, "60 Dakika Sessizlik" ile "Sacha ve Annesi" başhklı yapıtlanyla genç sanatçı Gillian Wearing aldı. Ingiliz basınınm da yoğun ilgi gösterdiği Turner Ödülü, Tate Galerisi tarafından çağdaş sanatı geniş kitlelere ulaştırmak, 'sokaktaki adam'ı sanatsal tartışmalara ortak etmek amacıyla düzenleniyor. çı kuramlar için araştırma konnsu oluş- turmuş farklı etnik kökenli insanlann büstlerini sergileyen Borland, bilimin karanlık da olabilen verilerini gözler önüne seriyor. Angela Bulloch'un Tate Galeri'de kurguladığı ortam ise heykel- lerin koltuk işlevi gördüğü, duvardaki resimlerin izleyicilerin ses ve hareket titreşimleriyle tamamlandığı bir tür sa- natsal oturma odası. Burada nesneler ancak izleyici ile bir diyalog sonucu sa- natsal nesnelere dönüşüyor. Bu yılki Turner'in en güçlü adayı olan, ama ödü- lü Gillian Wearing'e kaptıran Comelia Parker ise çevTemizi saran nesnelerin fiziksel özelliklerini irdelerken, bir yan- dan da yaşamın içinde taşıdıklan sim- gesel anlamlannı sorguluyor. Görsel zenginlik açısından bu yıl Turner sergi- sinde yer alan tüm yapıtlan geride bı- rakan enstalasyonu "Ayin" duvardan sarkarak mekânın ortasında bir küp oluşturan yanmış nesnelerden oluşuyor. Bu nesneler, sanatçının Texas'a yaptı- ğı bir ziyaret sırasında yıldınm çarptı- ğını öğrendiği bir kıliseden topladığı kalıntılar. Bir eleştırmenin dediği gibı, kimilerince 'Tann'mn lütfu' olarak de- ğerlendirilebilecek bir doğa olayı kili- seyi yok ediyor ve Cornelia Parker. bu kiliseninkalıntılannı, yırmıncı yüzyılın 'laik' tapınagı olan müze mekânı için- de yeniden kurguluyor. Henry Moore Enstitüsü Küratörü Pe- nelope Curtis, Louisiana Müzesi Mü- dürü Lan Nittve, Tate Galeri Müdürü Nicholas Serota, sanat eleştirmeni Ma- rina Vaizey ve Yeni Sanat Sponsorlan Kurumu temsilcisi Jack Wendler'in se- çici kurulu oluşturduğu Turner Ödü- lü'nde bu yıl kimin kazanacağı üzerine tahminler yapmak her yıl olduğundan daha zordu. Çağdaş sanat sergilerinde genelde eksik olmayan sansasyonel ya- pıtlardan uzak durmuştu seçici kurul, ki bu durum Tate Galeri'nin lngiltere çağ- daş sanat ortamının en ağırlıklı kurum- lanndan biri olarak seçimini artık 'us- lu' sanatçılardan yana koyduğu yoru- muna neden oldu. Ünlü Ingiliz sanat koleksiyoncusu Chartes Saatchi'nın desteklediği başlı- ca sanatçılardan, Ingiliz sanat ortamı- nın yaramaz çocugu Damien Hirst'ûn (Turner 95) insanın midesini kaldıran katledihniş inek, domuz enstalasyonla- nyla kıyaslandığında elbette ki uslu ka- lıyordu bu yılki adaylar. Ancak ödülü kazanan 1963 doğumlu Gillian We- aring'in "Sacha ve Annesi'' başlıklı vi- deosu, insan ilişkilerine gerçekçi çıplak yaklaşımı ile doğrusu tüyler ürpertici ve insanın içine işleyen bir deneyim oluşturuyor. Bu videoda genç kız Sac- ha ve annesi arasında şefkat ile şiddet arasında gidip gelen duygu yoğunluğu- nu ortaya koyan Wearing, sevgi sözcük- lerinin hakaretlere, okşamalann çim- diklere, öpüşlerin boğuşlara dönüştüğü hastalıklı bir ilişkide dengeleri sorgula- yan 'güç' kavramına ılişkın bir irdele- meye giriyor. Gillian Wearing, öteki videosu "60 Dakika Sesstdik'"te ise 26 erkek ve ka- dın polisin canlı bir fotoğrafım çekiyor. Bu projede yer almayı kabul eden bu 26 polis, bir saat boyunca sanki fotoğraf- lan çekiliyormuş gibi, hiç kıpırdama- dan duruyorlar. Bir saat boyunca zo- nrnlu bir hareketsizlik içine hapsolan bu polislerin dakikalar geçtikçe bastı- nlan enerjileri küçük kıpırdanışlar, ök- sürüklefle dışavurulurken, bir saatin so- nuna yaklaştıkça tek bir vücut halinde patladı patlayacak bir bomba izlenimi uyanıyor. Wearing, bu toplu fotoğrafta dakikalar geçtikçe bireylerin daha çok fark edildiğini söylüyor. Aslında tûm yapıtlannın temeli de bu: Yapıtlan için genellikle tanımadığı insanlarla diya- loğa giren Wearing, çağunızda birey ol- manın çeşitli yönlerini irdeliyor. Giderek kurumsallaşan, öte yandan adaylanyla giderek gençleşen Turner Ödülü, lngiltere'de her yıl yoğun bir he- yecan oluşturuyor. Çağdaş sanat orta- mının geniş kitlelere açıldığı bu etkin- lik sayesinde, yılda bir kez bile olsa, sa- natm uzağındakiler de çağdaş sanat ya- pıtlannı yeni çıkan bir fılm kadar tartı- şıyorlar. Ve Turner adaylan sergisinin izleyicileri her yıl iki katı artıyor... Once konser, sonra albüm Gülsin Onay, bu ay Almanya turnesine çıkıyor. FECtRALPTEKÎN "Kendimi yorgun ya da keyifsiz hissettigim sabahlarda bir fıncan kahve bile içmeden hemen piyano- nun başına geçerim. Kendhne gel- mem birkaç dakika sürer." Bunlar. dünyaca ünlü piyanistimiz Gülsin Onay'ın sözleri... Üç yaşından bu yana piyano çalan ve ilk konserini henüz altı yaşındayken tstanbul Radyosu'nda veren Onay, dünya- nın dört bir yanındaki müziksever- lerle buluşmayı sürdürüyor. Onay. yeni sezonu geçen ay Slo- vak Flarmoni Orkestrası ile Slovak- ya'da bir resital ve iki konser vere- rek açtı. 8 yıl önce Japonya'da bir- likte çaldığı ve oldukça iyi tanıdı- ğı bu orkestrayı çok başanlı buldu- ğunu belirten Onay "Orkestralaruı çok değişken renkleri ve gelenekle- ri vardır. Birlikte çalıştıklan şeflerin izlerini taşırlar. Ben Slovak orkest- rasını Vlyana orkestrasuıa benzeti- yorum. Yayhlanndan çok kalın ve içten bir ses geliyor. Harika bir renk- leri var" diyor. Onay'ın aralık ayı programında ise Almanya var. Berlin ve Hanno- fel'de vereceği konserlerde geçen • Gülsin Onay, bu ay Almanya turnesinden sonra Türkiye'de önce 20 Ocak tarihinde Bilkent Senfoni Orkestrası ile 6-7 Şubat tarihlerinde de Istanbul Devlet Senfoni Orkestrası ile konserler verecek. Ünlü piyanist, yıl içinde aynca Frankfurt, Japonya, Almanya ve Hollanda'da konserler verecek. Bu yılki repertuvannda en geniş yeri ise Rahmaninof un Üçüncü Piyano Konçertosu tutuyor. yıl City of London Orkestrası ile çaldığı Şostaknviç'in trompetli pi- yano konçertosunun yanı sıra Bet- hoven, Haydn ve her zamanki gibi yine Adnan Saygun'dan yapıtlar seslendirecek olan Onay, hocasına olan bağlılığını çok yakınlarda ya- şadığı bir ola>T anlatarak dile geti- riyor: "Bundan kısa bir süre önce yurtdışında verdiğhn bir konserde organizatörün programda Adnan Saygun'a ait herhangi bir yapıta yer vermediğini gördüm. Ancak Sa> gun'suz bir konser kesinlikle içi- me sinmiyordu. Ben de programın sonunda Saygun'u bis olarak çal- dım. Ogûn hocammdoğum günüy- dü. Genelde konserlerde konuşma- yı pek sevmememe rağmen Sa\- gun'u uzun uzun anlattun izlevici- lere. Konserden sonra basında çı- kan yorumlarda Savgun'un çok be- ğenildiği söyleniyor ve izleyicinin Sav gun'un bir konçertosunu dinle- mekten memnun olacağı betirtiB- yordu.". Onay'ı 1998 yılınm ilk aylannda da çok yoğun bir konser programı bekliyor. Türkiye'de önce 20 Ocak tarihinde Bilkent Senfoni Orkestra- sı ile 6-7 Şubat tarihlerinde ise Is- tanbul Devlet Senfoni Orkestrası ile konserler verecek olan Onay, şubat ayı içinde de Frankfurt ve Japonya konserleri ile müzikseverlere sesle- necek. tlkbahar programına da Al- manya ve Hollanda konserlerini alan Onay'ı yaza dek çok yoğun bir çalışma temposu bekliyor. Sanatçı- nuı bu yılki repertuvannda en geniş yeri ise Rahmaninof'un Üçüncü Pi- yano Konçertosu tutuyor. Ardarda gelen konserler yormu- yor Gülsin Onay'ı. Çalışırken ken- dini bulduğunu söylüyor. Özellik- le de konserler sırasında izleyiciy- le kurulan bağ, tek soluk olma fik- ri mutlu ediyor sanatçıyı. Sürekli seyahat etmenin biraz yorucu oldu- ğundan söz ediyor yalmzca, ama gittiği yerlerde öyle büyük bir ilgiy- le karşılanıyor ki yorgunluk da bir sorun olmaktan çıkıyor. Rahmaninof, Çaykovsld, Beet- hoven ve Mozart'tan vazgeçemedi- ğini belirten Onay için Adnan Say- gun'un bambaşka bir yeri var. "Ozellikle de annoni ve kompozis- yon anlamında bildiğûn her şeyi ho- cam Adnan Sa>gun'dan öğrendim, aramızda çok özel bir bağ vardı" diyor Onay, "Ama onunla hiç kar- şılaşmamış, onu hiç tanımamış ol- saydım da yapıüanm aynı hayran- lık ve sevgrvle çalardım" Onay yeni albümünün stüdyo ca- hşmalanna ise mart ayında Bos- ton'dabaşlayacak. u Ama önce kon- serler! " diyor Onay. Bu yoğun tem- po içerisinde fırsat buldukça da gençleri dinlemeye, onlara yardım- cı olmaya çalışıyor. Her anı müzik- le dolu Onay'ın. Kendi deyişiyle de müzik, yaşam gibi bir şey onun için. Hüseyin Sermet, İDSO'nun bu haftaki konserlerinde Ravel'in Sol El için Konçertosu'nu yorumlayacak Müziği sol eline sığdıran piyanist... ASUMAN KAFAOĞLU BÜKE "ZavaDı Paul'u düşünmekten kendimi alamı>orum, nasıl da bir anda mesleğin- den mahrum kaldı! Ne berbat! Böyle bir şeyin üstesinden hangi felsefe geJebilir! Keşke innhardan başka bir çözüm obay- dı!" (Ludvvig Wıttgensteın'ın Günlüğü. 28.10.1914) LudwigW"rttgenstein, kendinden iki yaş büyük ağabeyi Birinci Dünya Savaşı'nda sağ kolunu kaybettiğinde, günlüğüne böy- le yazmıştı. Ama Paul güçlü bir karakte- re sahipti, Ludwig'in ilk aİdına gelen şey, intıhar, onun düşüncesinde yer almadı. Bir aristokrata yaraşacak kibirle, insanlann göriişlerine fazla önem vermezdi, onun için saygı ve hattabir ölçüde korku, sevil- mekten daha önemliydi, çünkü insanlar- da bu daha derin bir iz bırakırdı. Ludwig Wıttgenstein'ın ağabeyinin in- tihar edeceğini düşünmesinin başka ne- denleri de vardı: 1902'de ailenin edebiya- ta en yatkın çocuğu Rudi, intihar etmişti. Bundan bir yıl sonra diğer ağabeyi Hans da aynı ölümü seçmişti. Daha ilerki yıllar- da, 1918'de de ailenin aslında en sağlıklı göriinen çocuğu Kurt, savaşın bitiminden birkaç ay sonra, bir aile yemeği sonrasında biraz dinleneceğini söyleyerek çekildiği odasında kendıni vuracaktı. Uç ağabeyin kendinı öldürmesi sonrasında ai- lenin küçükleri, Paul ve Ludwig, ablalan Helene'in söylediğine gö- re intihar sınırlannın yakın nok- talannda geziyorlardı. Çocuklara aşılanmış tüm bu güvensizlik duygusuna rağmen Paul, bir miktar kendini beğen- mişlikle, piyanistliğine güvenen biriydi. Leschetitzky'nin öğrenci- si olarak gördüğü piyano eğitimi sonucu, 1913 yılında konser ka- riyerine başladı. Birinci Dünya Savaşı'nın ilk aylannda Doğu cephesinde sağ kolunu kaybedince, Ruslar tarafından esir değişiminde ülkesine geri yollandı. Fakat o, asker kampında yardımcı olarak görev almayı seçti ve kısa zamanda çok çalışarak kendine sol elle piyano çalmayı öğretti. Teknik bazı sonınlan halletmesi zaman alıyordu: Piyano önünde dik otur- mak, denge bulmak ve sol eli güçlendir- mek yoğun çalışma gerektiriyordu. Paul VVittgenstein, belki en ağır eleşti- Sermet, Ravel yorumlanyla kendinden söz ertiriyor. rileri ailesinden alıyordu. Babası Karl iyi bir kemancı. annesi Leopoldine ise çok yetenekü bir piyanistti. Wittgenstein'la- nn evine çok sık o dönemin tanınmış mü- zisyenleri ve bestecileri gelirdi, Karl'ın ablalan ClaraSchumann'ın öğrencisıydi. Brahms ise evin en sevilen konuklanndan biriydi, genç Casak konser öncesi eserle- rini Leopoldine'e dinletmekten zevk alır- dı ve Brahms'ın çok sevdiği MarieSoMat- Roeger ile Marie Baıunayer, ailenin koru- ması altındaydı. Bir süre sonra Paul VVittgens- tein, kolunu kaybeden Kont Skhy'nin FranzLfczt'den eser is- temesi gibi. Britten, Hindemith, Prokofie>; Richard Strauss ve Maurice Ravd'e eser sipariş et- mişti. Zor beğenen biri olduğu için Paul, o günlerde kendisi için bestelenen eserlerin hiçbirinden etkilenmemişti. Ozellikle Ra- vel'in Sol El tçin Piyano Kon- çertosu'nu çok eleştirmiş, beste- ciden "dûzetanekr" yapmasını istemişti. Halbuki Ravel bu ese- rine çok özenmişti; kendinden önce sol el içinbeste yapan sanat- çılann (Saint-Saens,Godowsky,Czern, Al- kan ve Scriabin) eserlerini inceleyip den- ge ve işlik sorununu çözen bir eser çıkar- dığını düşünüyordu. Bu yüzden Paul Witt- genstein'ın tenkitleri besteciyi çok kırdı. Wittgenstein'ın "Yorumcular köle olma- malıdır" sözlerini "Yorumcular aslında köledir" diye yanıtladı. Eser ilk kez Viyana'da Ocak 1932 yılın- da seslendirildi. Aradan geçen yıllar için- de konçertoyu se\Tneyi öğrenen Wittgens- tein, bununharikabiryapıt olduğunu söy- ledi ama ne yazık ki bu gönül değişikliği Ravel'in ölümünden sonra olmuş ve Ra- vel, Wittgenstein1a banşamamıştı. Yine de Ravel kendince hesaplaşmıştı Paul Wittgenstein ile. Eserini befenmeyen Wittgenstein'ın yorumunu beğenmediği- ni açıklamıştı. Ravel için ideal yorum Jac- ques Fevrier'in çalışındaydı. Çok büyük eli olan bu piyanist, eserin gerektirdiği gü- cü verebüiyordu. Geniş açıdan açılan baş- parmağı sayesinde diğer parmaklar eşlik- çi rolünde olabiliyordu. Sol El için, Re Major Piyano Konçer- tosu, günümüzde sevilen ve sık seslendi- rilen konçertolardan biridir. Bir tek uzun bölümden oluşan konçerto, farklı duygu- lartaşıyanbölümlerinpeş peşe gelmesiy- le birçok bölümden oluşuyor etkisi yara- trr. Eserde kullanılan caz unsurlan. zıtlık- lann yarattığı gerilimi çözmeye çalışır. Ravel' in eserlerine getirdiği yorumlaken- dinden Avrupa'da çok söz ettiren, Fran- sa'da CD kayıtlanna verilen en büyük ödül sayılan "Diapason D'or" Ödülü'nü yedi kez kazanan Hüseyin Sermet, bu haftaki Istanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nm konserinde bu konçertoyu seslendirecek. ÇÖYDBt'den imza günleri • Kültür Servisi - Izmir Çağdaş Özürlüler Yaşam Derneği (ÇÖYDER) tarafından tzmir Bornova'da bulunan KİPA Hıpermarket'te özürlüler yaranna imza günleri düzenleniyor. Pazar günü saat 13.00-17.00 arasında düzenlenecek olan imza gününe Edip Akbayram, Cihan Demirci ve Aydoğan Yavaşlı katılacak. Buca konserleri sürüyor • Kültür Servisi - lzmır Devlet Opera ve Balesi'nin 1993 yılından bu yana. 'Opera ve Operet Dünyasından Esintiler' adıyla Buca Azizler Kilısesi'nde gerçekleştirdigi konserler sürüyor. 8 Aralık Pazartesi günü saat 20.00'de Buca Azizler Kilisesi'nde verilecek olan şan konserine soprano Seza Agun Taluğ, Ayşe Tek Yenal, tenor Hüseyin Genç, bariton Altuğ Tilmaç ve bas Tevfik Rodos solist olarak katılacak. Opera repertuvannın tanınmış arya ve düetlerinin seslendirileceği konserde piyanoya konuk sanatçı Raina Popova eşlik edecek. Düslem'in arahk sayısı cıktı • Kultür Servisi - Ayda bir yayımlanan edebiyat dergisi 'Düşlem'in aralık ayı sayısı çıktı. Dergide, Nahit Ulvi Akgün'ün 'Incir Ağacı', Sabit Kemal Bayıldıran'uı 'Necatigıl'den Mektuplar", Gürhan Tümer'in 'Düşlemce', Ahmet Necdet'ın "Şiir Günlüğü'jgibi yazılannın yanı sıra, Serkan Işık, Timuçin Ozyürekli, tbrahim Oluklu ve Nahit Kayabaşı'nın şiirleri de yer alıyor. Yapı Kataloğu çıktı • Kültür Servisi - Yapı Endüstri Merkezi'nce 1973 yılından bu yana iki yılda bir periyodik olarak yayımlanan Yapı Kataloğu'nun 13. sayısı çıktı. 4 ciltten oluşan 97/98 Yapı Kataloğu, 476 firmanın ürünlerini sunuyor. 7000 adet Türkçe, 1500 adet lngilizce olarak yayınlanan Yapı Kataloğu, yapı ürünlerini, müteahhitlik ve proje hizmetlerini, bilimsel, teknik ve ticari bir şekilde aynntılanyla tanıtmak amacıyla hazırlanıyor. Bu yıl, eskı sayılanndan farklı olarak CD-Rom olarak da çıkanlan Yapı Kataloğu, yurtiçınde ve yurtdışında belirli kişi ve kuruluşlara bedelsiz olarak dağıtılacak. Akyürekien 'Bin insan Nasıl Kaybolur' fotoğraf sergisi • KüMr Servisi - İFSAK ve tHD üyesı tbrahim Akyürek'ın 'Bir tnsan Nasıl Kaybolur' başhklı fotoğraf sergisi 12 Aralık tarihinde BEKSAV'da açılacak. Gözaltında kayıplara karşı sürdürülen eylemlerden kesitler sunulan sergide. 50 siyah-beyaz baskı yer alıyor. 29 Aralık'a kadar sürecek olan sergideki fotoğraflarm bir bölümü. geçen yıl yapılan 5. Zonguldak Fotoğraf Günlen programı içinde Kilimli Halkevi'nde sergilenmişti. Türey Berki piyano resitali • KüMr Servisi - Türev Berki'nin piyano resitali Istanbul Menkul Kıymetler Borsası Kültür ve Sanat Merkezi'nde 9 Aralık Salı günü saat 19.30'da izlenebilir. 1982 yılında Berlin 29. Uluslararası Steinway Piyano Yanşması'nda birincilik ödülü ve ertesi yıl Italya'nın Senigallia kentinde düzenlenen Uluslararası Genç Piyanistler Yanşması'nda ödül aldı. Sanatçı, bugüne dek yurtdışmda ve ülkemizde çok sayıda resıtal ve konser verdi. Halen Gazi Üniversitesi Müzik Teorisi Ana Bilim Dalı'nda öğretim görevlisi olan Berki, çalışmalannı AMM/Profesyonel DevTe'de ve Gazi Universitesi Doktora Programı'nda sürdürüyor. Türkiye-Avustupya Sanat Degişim Projesi • KülturServisi- Gülsürn Karamustafa ve Der Blaue Kompressor-Gustov Deutsch, Hanna Schimek tarafından, Türkiye- Avusturya Sanat Değişım projesi kapsamında gerçekleştirilen sergi, 20 Aralık tarihine dek Kabataş Kültür Merkezi'nde izlenebilecek. Sergiye; îpek Aksüğür Duben (ıstanbul), Hüseyin Alptekin (Istanbul), Selda Asal (tstanbul), Ahmet Cemal, Sadık Karamustafa (tstanbul), Dagmar Frühvvald (Viyana), Wolfgang Herburger (Feldkirch), Gerda Lampalzer, ManfTed Opperman (Viyana), Nevzat Sayın (Istanbul), Michael Domes (Viyana), Eva VVohlgemuth (Viyana) ve Franz Berzl katılıyor. Kameci'den Anatolian Pieces' • ANKARA(AA)- Ahmet Kannecı, 13 Arahk'ta Ankarah gıtarseverlerle buluşuyor. Kanneci, Devlet Resim Heykel Müzesi'nde vereceği resitalde, 'Anatolian Pieces' adlı yapınnı sunacak. Kanneci, resitalde diğer yapıtlanndan da örnekler verecek. Elde edilecek gelir, Ankara Rotary Kulübü'nün üniversite ögrencilerine verdiği burs için kullanılacak. BUGUN • tSTANBUL DEVLET OPERA VE BALESİ saat 11.00'de Külkedisi'ni saat 15.30'da da 'Tosca'yı sahneliyor. • AKSANAT'ta saat 15.00'te Fernando Bujones'in 'Coppelia' adlı balesi videodan izlenebilir. Saat 19.00'da ise Abelard ve Heloise adlı oyun sahneleniyor. • BAKIRKÖY BELEDİYE TİYATROLARI Yunus Emre Kültür Merkezi'nde saat 15.00'te 'Polyanna' adlı çocuk oyunu, saat 20.30'da da 'Hadi Öldursene Canikom' adlı oyun izlenebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle