30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 ARALIK 1997 PERŞEMBE HABERLER SakJrıya ıığrayan polis taburcu edildi • İstanbul Haber Servisi - Omraniye'de bölücü teröristlerin sılahlı saldınsı sonucu yaralanan polislerden biri tedavi edildiği hastaneden taburcu olurken dığeri Koşuyolu Polis Hastanesi'ne sevk edildi. Dudullu AJemdağ Caddesi üzerinde bir hafta önce ekıp otosunda nöbet tutarken saldmya uğrayan polislerden Ismail Akkoyun şehit olmuştu. Avrasya Türk Dernekleri • İstanbul Haber Servisi - Avrasya Türk Dernekleri Federasyonu Genel Başkanlığı'na Ismail Cengiz seçildi. Federasyondan yapılan yazılı açıklamaya göre, Doğu Türkistan Göçmenler Derneği, Irak Türkleri Derneği ve Türkistanlılar Kültür ve Sosyal Yardım Demeği tarafmdan bir süre önce kurulan "Avrasya Türk Dernekleri Federasyonu"nun tstanbul- Aksaray'daki merkezinde 29 Kasım'da yapılan genel kurulu sonunda belirlenen yönetim kurulu da görev bölüşümü yaptı. Patrikhaneden terör açıklaması • İstanbul Haber Servisi - Rum Patrikhanesi. önceki gece patrikhaneye yapılan, bir ağır yaralı ve maddı hasarla sonuçlanan bombalı saldınyı kınayarak bunu bir terör eylemi olarak algıladıklannı belirtti. Patrikhane'den dün yapılan yazılı açıklamada. Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin de bu olayı kınamasından ötürü memnuniyet duyulduğu ifade edildi. Kaplan'ın şeriat daveti • ANKARA (UBA)- Ömrünü Atatürk ve laik cumhuriyete saldırarak tüketen 'karases' Cemaleddin Kaplan'ın yerini alan oğlu Metin Kaplan da babasının izinden yürüyor. Kendini devlet başkanı ve halife ilan eden Kaplan, Türkiye'deki ailelere gönderdiği mektubunda şeriat için ayaklanma çağnsı yaparken, çağn yaptığı gruplann başında, RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ın tabanını oluşturan "Milli Görüşçüler'in bulunması dikkat çekti. Demirel'm hapcamalan • ANKARA (UBA)- Sadece kasım ayında toplam 3 bin 715 kişiyi kabul ederek büyük bir rekor kıran Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, misafırleri için verdiği yemek. resepsiyon ve ikramlara ortalama olarak günde 180 milyon lira, ayda ise 5.4 milyar lira harcadığı belirlendi. Demirerin ziyaretine gelen vatandaş, öğrenci ve kurumlara verdiği şiltler. ödül ve plaketlere de aylık 1.5 milyar lira harcadığı görüldü. TÜPkmenistan'da petpol araması • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'na (TPAO) Türkmenistan' ın Amuderya bölgesinde petrol arama ve çıkarma çahşmalannı yürütebilmesi için yer tahsis edildiğini bildirdi. Türkmenistan'a yaptığı resmi ziyaretten dün dönen Ersümer, düzenlediği basm toplantısında. pazartesi günü TPAO'dan teknık heyetin bu ülkeye gjrW pğini kaydetti. (stanbul'un nütusu • tSTANBUL (AA) - İstanbul Valiliği, resmi olmayan sonuçlara göre ilin nüfusunu 9 milyon 159 bin 615 olarak açıkladı. İstanbul Valiliği'nden yapılan yazılı açıklamada, 720 bin nüfus ile Kadıköy en büyük. 15 bin 974 kişiyle Adalar en küçük ilçe oldu. Cindoruk ve BaykaPın tavnnı eleştiren Başbakan Mesut Yılmaz rest çekti '1998'de seçime erızANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Mesut Yılmaz. hükümet ortağı DTP ile iktidan dışandan destekleyen CHP'nin bugünkü tavnnm sürmesi dunımunda 1998 yıhnda seçime gidilebileceği mesajını verdi. Seçime hazır olduklannı belirten Yılmaz, öncelikle vergi ve idari reformu çıkarmalan gerektiğini bildirdi. CHP lideri Deniz Baykal ise "Hükümetin bitmesi için bahane anyorlarsa, bu daima bulunur. Bizi bahane etmesinler" dedi. DTP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, erken seçim olasılığıyla ilgili sorular üzerine, "Onu Sayın Yılmaz'a sorun. Böyle bir karan varsa açıklasın" dedi. Başbakan Yılmaz, dün partisinin basına kapalı olarak gerçekleştirilen grup toplantısında, genel kurulda 8 Aralık Çarşamba günü görüşülecek Bayındırlık ve Iskân Bakanı Yaşar Topçu hakkındaki gensoru konusunda CHP'ye rest çekti. Yılmaz, kimseyi feda etmeyeceğini söyledi. CHP'nin taraflan dinledikten sonra karar verme sözünü tutmadığını kaydeden Yılmaz şöyle konuştu: "CHP eğer siyasi davranryorsa, bunun gereğini yapmau, yok denetim olarak bakıyorsa da o zaman ona göre hareket etmeli. Karan kendilerine bırakryorum. Ama ben bir tek arkadaşımı bile feda etmem. 10-15 o> farkla gensonı kabul edildi olmaz. 27S oyu bulsalar bile hiçbir şey olmamış gibi yoluma devam ederim. 276'yı bulurlarsa hemen istifa ederim." RP'nin bir süredir, CHP'ye Baykal başkanlığında azınlık hükümeti kurulmasını önerdiğini belirten Yılmaz, "Bugünkü hükümet düşerse ya RP destekli bir hükümet kurulur ya da seçim hükümeti CHP de kendi ikuemhle başbaşa kaür. Ama, CHP'nin RP güdümü amna girnıe riskini üstknebilecefini zannetmiyorum. CHP bunu kamuoyuna anlatamaz" görüşünü dile getirdi. Başbakan Yılmaz, gerekirse seçime gitmeye hazır olduklannı bildirirken, teknik nedenlerle 6 ay içinde erken seçim olamayacağını söyledi. Yılmaz, bu sözleriyle 6 ayın sonunda 1998 içinde erken seçime gidebilecekleri mesajını verirken, erken seçim öncesinde vergi ve idari reformu mutlaka gerçekleştirmek ve enflasyonla mücadelede bir mesafe katetmek zorunda olduklannı belirtti. CHP lideri Deniz Baykal ise, dün kurmaylan ile yaptığı toplantının ardından gazetecılerle sohbet ederek Başbakan Yılmaz'ın restine yanıt verdi. CHP'nin Karadeniz Otoyolu'na gerçek anlamda sahip çıktığrnı söyleyen Baykal, ihalede düzensizlik ve olağandışı uygulamalan tespit ettiklerini belirtti. Baykal. şöyle devam etti: "Arkadaşlanmız bu konuda bir soruşturma açılmasını istediler. Ama daha sonra RP'nin gensoru önergesi geldL Bir tavır takmmamız gerekirdL Biz, burada ne 'o bakana kalebent oluruz' dedik ne de 'muhalefetin bekçi dövme anlayışına uyarak. hükümet krizi yaratınz' dedik. Kaldı Id bu oylamada hükümetin düşmeyeceği de görüldü. Ancak, bizi anlamada bir hata var burada. Biz kimse Ue pazarbk etmedik. Her oiayı kendi içinde değeriendirdik." Gazetecilerin, Yılmaz'ın grup toplantısında yaptığı değerlendirmeleri anımsatması üzerine Baykal, "Bu sözler bir perişanbk halkür. Ama hükümetten ayrümak için bir bahane arayan Başbakan'ı hükümette tutmak bizim işimi/ değiL Bitmesi için bahane arrvorlarsa, bu daima bulunur. Bizi bahane göstermesinler. Biz bu hükümeti Türkiye için ayakta tutuyoruz. Mesut Yılmaz için değiT dedi. Başbakan Yılmaz'ın "ya seçim ya açık destek' baskısıyla sıkışan CHP erken seçime sıcak bakmıyor. Başbakan Yılmaz'la dün görüşen Türk-iş Başkanı Bayram Meral de gündemde erken seçim görünmediğini söyledi. CHP: Meclis'in saygınlığına golge duşuruldu CHP Beşiktaş İlçe Örgütü, milletvekili dokunulmazhklannın sınırlandınlmasını istedL Beşiktaş İlçe Başkanı Zakir Q/Jü ile partilfler, Uğur Mumcu Aıun önünde yaptıklan basm açıklamasında, demokrasinüzin en önemli kurumu niteiiğini taşıyan paıiamentomuzda anayasanm 83. maddesinde yapılması düşünülen dcğişiklik için gerekü oyun sağlanamamasmı üzünrii Ue karşüadıkiannı vurguladılar. Parlamentonun saygınlığına da gölge düşüren. giderek yurttaslann kendi oluşturduklan kuruma güvensizlik Doktasuıa ulasan bu gelişmeleria küçük hesapların başanya ulaşmaması gerektiğini söyteyen partililer. "CHP olarak bizter, yasama dokunulmazlığının mutlaka sınırlandınlmasını. şimdilik hiç değilse bu öiçüdeki bir sınırlama ile yetinilmesini istiyoruz" dediler. (Fotograf: KAAN SAÛANAK) Hükümet ortaklarına brifing Temizel vergi reformunu anlattı ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - DTP Genel Başkanı Hüsamettin Cin- doruk'un hükümetin te- mel konularda kendileri- ne bilgi vermemesini eleştirmesinin ardından: Maliye Bakanı Zekeriya Temizel dün ANAP, DTP ve DSP gruplanna vergi reformu paketi konusun- da bilgi verdi. Temizel, dün sabah ön- ce DSP grubuna bilgi verdi. DSP lideri ve Baş- bakan Yardımcısı Bülent EcevH'in kurultay çalış- malan nedeniyle katıl- madığı ve basına kapalı olarak gerçekleştirilen toplantıda Temizel' in su- nuşundan sonra Gelirler Genel Müdürü Nevzat Saygıhoğlu'nun vergi re- formu paketi ile ilgili açıklamalar yaptığı öğre- nildi. Temizel, daha son- ra da DTP grubuna geçe- rek hükümet uygulama- lanndan haberdar olma- maktan yakınan Cindo- ruk ile arkadaşlannı bil- gilendirdi. Cindoruk, gö- rüşmeden sonra "Vergi reformu hakkında bilgi aldık. bilgi alma işimiz de- vam edecek. Vergi refor- mu değerli bir hanrlık. Türkiye'nin vergi refor- muna ihtiyacı var" açık- lamasını yaptı. Maliye Bakanı Temi- zel daha sonra da ANAP grubuna katılarak vergi reformu konusunda mil- letvekillerini bilgilendir- dı. Temizel'in CHP lide- ri Deniz Baykal'a da bil- gi verdiği öğrenildi. Alınan bilgiye göre vergi reformu yasa tasla- ğı gelir vergısi oranlan- nın 2000 yılına kadar ka- demeli olarak aşağıya çe- kilmesini öngörüyor. Taslakta aynca bavul tı- careti yapanlara bir kere- ye özgü mal bildirimi zo- runluluğu getirilmesi ve bildirimden sonra vergi- lendirilmeleri öngörülü- yor. r^.-*a-,.•«-• TBB Başkanı Eralp Ozgen, HŞYK/mrryapısmı eleştirdi 'Bağunsız yargı tehlikede' EVİN GÖKTAŞ ANKARA - Türkiye Barolar Birliği (TBB) Genel Başkanı Prof. Dr. Eralp Özgen, Hâkimler ve Savcılar Yûksek Ku- rulu'nun (HSYK) yapısının tüm- den değiştirilmemesi halinde, yar- gı bağımsızlığı ve yargıç gûvence- sini sağlamanın mümkün olama- yacağını söyledi. Yargıç ve savcılann tayinleri konusundaki listelerin Adalet Ba- kanı tarafindan hazırlandığını kay- deden Özgen, bunun çok büyûk sakıncalara yol açtığını belirtti. Özgen, HSYK üyelerinin parla- mentoda seçilmesini öngören ya- sa değişikliği tasansı ile ilgili ola- rak, şu değerlendirmeyi yaptı: "HSYK'nin bağımsızlığının sağlanabilmesi için Adalet Bakanı ve müsteşannın mutlaka yüksek kuruldan çıkması gerekir. H- SYK'de görev yapan yargıçlar, ay- nı zamanda Yargıtay ve Danış- tay "daki asli görevlerinedevam edi- yorlar. Bu nedenle kurul çahşma- lannaçok az zaman a\ ırabiliyoriar. Kurulun kendi personel müdüriü- ğü mevcut değü. Onun için kurul • Cumhurbaşkanf nın HSYK'ye üye seçmemesi gerektiğini söyleyen Eralp Özgen, Adalet Bakanı ve müsteşannın da kuruldan çıkanlmasını savundu. Özgen, "HSYK, RTÜK gibi bir kurula dönüştürülmek isteniyor. Böyle olursa yargıç ve savcılar siyasilerin oyuncağı haline gelir" dedi. üyelerinin, kendi asli görevlerinden izinli sayılıp, kendilerini kunılun çalışmalanna vermeleri gerekir. Bugün yargıçlar da bir denetime kuşkusuz tabidirler. Denetimi ya- pan müfettişler, Adalet Bakanlı- ğVnın Teftiş Kurulu'na bağh mü- fettişlerdir. Yani bakamn emrinde- ki kişilerdir. Bütün bunlar değiş- meden yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesinin sağjanması olanak- sızdır. Yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesi sağlanmadıkça da, dü- rüst, adil ve doğnı yargüamadan söz etme olanağı yoktur." HSYK'ye atanan yargıçlann se- çiminin Cumhurbaşkanı tarafin- dan yapılmasını da eleştiren Öz- gen, "Cumhurbaşkaıu, ana>asa- mıza göre yüriirmenin başıdır. Ba- ğunsız yargıçlann seçiminde vii- rütmeişe kanşmaktadır. Cumhur- başkanu bu yetkisini çok iyi kulla- nabilir. Ama kişiye bağh güvence- ler, güvence değildir. Cumhurbaş- kanuun bu yetkisi mutlaka kaldınlmalıdır" dedi. Özgen, Adalet Bakanlı- ğı'nın bir anayasa değişikli- ği önerisi yapma yetkisi ol- madığını anımsatarak, an- cak bakanlığın geçen gün- lerde hazırlayıp parlamentoya sun- duğu anayasa değişikliği önerisi- nin benimsenmesi dunımunda çok büyük olumsuzluklann yaşanabi- leceğini vurguladı. Özgen şunlan söyledi: "Bu anayasa değişikliği önerisi, HSYK'nin yapısını değjştiriyor. Yapısal değîşikliğe göre, sadece müsteşar kuruldan çıkı>or. gerisi aynı kalıvor. Bu nedenle daha ön- ce su-aladığunız bütün sakıncalar, bu öneri içinde mevcut Ancak bir tek olumlu nokta var. HSYK ka- rarlanna karşu yargı yohı açdryor. Bu öneri kabul edÜirse, Türki- ye'de bağımsız ve yansız mahke- meden bahsetmek olanaksız. Bu öneriye göre, HSYK üyeleri- nin seçimini parlamento yapacak. Yani bugünkü Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜ K) gibi bir kıîru- la dönüştürülmek isteniyor. Eğer böyle olursa yargıç ve savcılar siyasüerin oyuncağı haline gelir." filFIjENOKTASI/ ORAL ÇALIŞLAR Türkiye nasıl bugünlere gel- di" sorusunun cevabını ararken Serteller'e neler yapıldığını anımsamamak mümkün mü? Sabiha ve Zekeriya Sertel, Türkiye basm tarihinin seçkin isimleri arasında her zaman önemli bir yere sahip oldular. Onlar, Kurtuluş Savaşı'yla baş- layan çağdaşlaşma sürectnin, başt dik, cesur, demokrat ön- cülerindendiler. Etkili gazeteler, dergiler çıkardılar. Günümüzün önemli yayın or- ganlannın tarihini kanştınrsanız, hepsinde Serteller'in izine rast- layabilirsiniz. Kurtuluş Sava- şı'nın karartı savunucusu, Yeni- gün (daha sonra Cumhuriyet ol- du) gazetesinin iki ortağından biri Yunus Nadi, diğeri Zekeri- ya Sertel'di. Hürriyet gazetesi- nin kurucusu Sedat Simavi'nin ilk ortaklanndan birisi de Zeke- riya Sertel'di. Sabiha Sertel ise kadın gaze- teciliğimizin tarihine adını yaz- dırmış, önde gelen örneklerden birisiydi. Çok zor koşullarda, yönetimin baskılarına rağmen Tan'ın Yıkılışından Susurluk'a fikrini karariılıkla savunmuş, dergileri, gazeteleri kapatıldı- ğında hiç yılmadan yenisini çı- karmış, düşüncelerini savun- mak uğruna türlü tüıiü eziyetle- re göğüs germişti. Cumhuriyet'in kuruluş yılla- nnda Sabiha Sertel, bir kadın olarak öne atıldı, kadınlann top- lumsat yaşama katılması için olağanüstü çaba sarfetti. Dergi- ler, gazeteler çıkardı, toplantılar düzenledi. Zekeriya Sertel, Cumhuriyet döneminin ilk Basm Yayın Genel Müdürleri'nden bi- risiydi. Kendilerini iyi yetiştirmiş bu i- ki Cumhuriyet aydınının bir özelliği daha vardı ki onlann ba- şına sürekli dert oldu. Serteller, karariı demokrasi savunucu- suydular, insan haklanna ve dü- şünce özgürlüğüne çok önem veriyorlardı. Gazeteleri, dergile- ri kapatıldı, haklannda davalar açıldı, hapistere atıldılar. Baskı- laıia yıldınlmaya çalışıldılar. Asıl dönüm noktası ise Ikin- ci Dünya Savaşı'nın sonunda ortaya çıktı. Faşizmin yenilme- si, dünyada bir demokrasi rüz- gân yaratmıştı. Sovyetler'in, Al- manların yenilmesindeki rolü, sosyalizme olan eğilimi güçlen- dirdi. Türkiye'nin de içinde yer aldığı Batı kampında soi büyük bir prestij kazandı. Komünist partiler, Avrupa'nın en etkili par- tileri olarak siyaset sahnesinde yerlerini aldılar. Bu rüzgârTürkiye'ye de ulaş- tı. Demokrasi isteyenlerin, sol- cuların sesi daha yüksek çık- maya başladı. Serteller'in ba- şında bulunduğu Tan gazetesi, savaş öncesinde ve savaş sıra- sında da demokrasi kampınm sözcüsü durumundaydı. Etkili bir muhalefet yürütüyor, ses ge- tiriyordu. 194O'lı yıllarda Tan, Cumhuriyet'ten sonra en çok satan gazete durumundaydı. Tan'ın etkisi tek parti yönetimi- nin huzurunu kaçırdı. CHP kur- maylan Tan'ı susturmayı planla- dılar. Hüseyin Cahit Yalçın gi- bi tutucu kalemler, Serteller ve Tan gazetesi aleyhinde kam- panya başlattılar. CHP'de ör- gütlenen ırkçı ve demokrasi düşmanı bir gençlik grubu, par- ti yöneticilerinin kışkırtmasıyla Tan'ı bastı ve gazeteyi yerie bir etti. Bu baskını yapanlar hakkında hiçbir soruşturma açılmadığı gi- bi, Serteller tutuklandılar, mah- kemeye verildiler. Tan bir daha hiç çıkmamak üzerine kapandı. Serbest bırakıldıktan sonra Ser- teller evlerinde göz hapsine alındılar. 1950 yıhnda da Sertel ailesi, çocuklannı da yanlanna alarak Türkiye'yi terk etmek zo- runda kaldı. Sabiha Sertel Ba- kû'de, Zekeriya Sertel ise Pa- ris'te yurt özlemi içinde öldüler. Aslında Türkiye'yi Serteller terk etmemişti. Türkiye'den gi- den, demokrasi ve özgürlük umuduydu. Türkiye'yi yöneten- ler tercihlerini sol ve demokrasi düşmanlığı temelinde yapmış- lardı. O gün bugün Türkiye'ye demokrasi bir tüıiü uğrayama- dı. Onun yerine Susuriuk çete- leri çıktı. Susuriuk'a giden yol- lann belki de ilk başlangıcı, Ba- bıâli Yokuşu'ndaki Tan Matba- ası'na indirilen balyoz darbele- riydi. ••• Bugün Tan'ın yok edilişinin 52. yıldönümü. Serteller'in kızı Yıldız Sertel in öncülüğünde kurulan Sertel Gazetecilik Vak- fı, bugün bir etkinlik düzenledi. Tank Zafer Tunaya Kürtür Mer- kezi'nde Işık Yurtçu'ya ve ku- rum olarak Cumhuriyet gazete- sine "Sertel Demokrasi Ödü/ü" verilecek. Ödül töreninden son- ra ise benim yöneteceğim, Pro- fesör Nermin Abadan Unat, Dr. Orhan Koloğlu ve Ataol Behramoğlunun katılacağı, "Türkiye'de Demokrasi Neden Gerçekleşemiyor" paneli yapı- lacak. Saat 15.00'te başlaya- cak etkinlik 17.45'te sona ere- cek. Görüşmek üzere. PERŞEMBE ORHAN BURSALI Bileşik Kaplar. Hülya Avşar, TV programında konuğu Yıldınm Aktuna'ya soruyor: Niçin BakırköyAkıl Hastahane- si'nin Başhekimliğini bırakıp politikaya geçtiniz? Si- yasetçilerin size ihtiyacı mı vardı? Aktuna'nın yanıtı aşağı yukan şöyle: Meclis, Tür- kiye'nin aynası, Türkiye 'deki durum oraya yansıyor. Türkiye'de ne kadar tedaviye muhtaç insan varsa, o oranda da milletvekilleh arasında var... Öteden beri bu tür genelleştirmelere düşüncem takılır durur: Meclis niçin toplumun aynası olsun? Bu benzetmelerden çok kullandığımız bir diğeri de bileşik kaplar ömeğidir. Biliyorsunuz. Bileşik kap- lar, alttan birbirine bağh cam sütunlardan oluşur. Sisteme bir yerden koyduğunuz sıvı, bütün sütun- larda aynı yüksekliğe erişecektir. Türkiye'yi de çeşitli olaylara açıklama getirmek için örneğin bileşik kaplara benzetiriz. Dolayısıyla da her şey bileşik kaplar sisteminin içindedir. Bu benzetme ve genellemelerden çıkarttığımız sonuç da Türkiye'de sistemin kötü olmasıdır. Sis- tem kötü olduğu için onun içindeki her şey de kö- tûdür. İyi olsa, her şey iyi olacaktır. Böylece bütün olaylan çok basit ve kolayca açık- lamış oluruz. ••• Aslında ne sistem öyle ne de toplum öyle. Meclis niçin toplumun yansıması/aynası olsun? Milletvekilleri, karamela sepetinden tesadüfi yön- temleıie mi seçiliyor? Veya Milli Piyango'da kazanan numaralar stste- mi mi geçerli seçimlerde? Tam tersine. Sistem, partinin görüşlerini, seçmenin çıkariannı en iyi savunacak, Türkiye'nin bugününe ve yannı- na en iyi yatınmlann yapılmasına katkıdabulunacak seçkinlerin ayıklanıp Meclıs'e gönderilmesine daya- nıyor. Ahmet'ler veya Mehmet'ler seçilmiyor. Bun- lar arasında en iyi Âhmet veya Mehmet aranıp bu- lunması gerekıyor. Bu açıdan Meclis, Türkiye'nin insan ortalaması- nın yansıması, toplumun aynası değildir. Öyle oldu- ğu kabul edilmemelidir. Meclis, çok geniş anlamda seçkinlerin yerı olmak zorundadır. Bileşik kaplar benzetmesine gelince: Sistem için- deki malzemenin niteliği aynı değil, farklıdır. Bu nedenle örneğin bir devlet hastanesinin baş- hekimi, elindeki olanaklarla pınl pınl bir hastane üre- tebilmektedir. Bir sürü üniversite hastanesinde durum içler aa- sı iken içlerinden bir veya ikisi uluslararası standart- lan yakalamıştır. Bir Beksa, bir Netaş, bir Arçelik veya bir başka şirketimiz, üretimde toplam kalite ölçüsüne vurul- duklannda dünya çapında ödül almaktadır. Bazı üniversitelerimiz, hatta bazı fakülte veya ana- bilim dallanmız, diğerlerinden çok üstündür. Bazı şirketlerimizin, kurumlanmızın kurduklan yö- netirn/üretim sistemleri, Türkiye bileşik kaplanna uymamaktadır. Buralarda toplumun yansımasını göremeyiz. Yıldınm Aktuna da Bakırköy'e başhekim oldu- ğunda, hastanenin yazgısını değiştirmişti. ••* , .. .KonumuzMeclisveyinebrayadönefltn. ^ V j i I ° Meclis, kendisinden beklenen "seçkin" tuturriu alamazsa, Türkiye'nin sıradan bir kuruluşu gibi dav- ranırsa, biter ve çöker. Toplum katında saygısı kal- maz. Saygın, seçkin, temiz bir Meclis'in varlığı, enflas- yonun düşmesinin de önkoşuludur. Yoksa, kendini bileşik kaplann içinde görmeyen başka sistemlerin yıldızlan parlar, bu sistemler mü- kemmeliyet merkezi, kurtuluş aracı olarak göriil- meye başlanır. Siyasi partiler, liderler, özetle siyasi sistem; Tür- kiye'de denetimi elinde tutan, belirleyici, ana karar organı olmak istiyor mu? Istiyorsa, ülkenin ana mükemmeliyet merkezi ol- mak zorundadır. Bunu da hak eden; tutumda, görüşte, perspek- tifte olduğunu göstenmek zorundadır. Bunun için işe ta başından, milletvekillerini seçer- ken başlanmalı ve henüz her şeyin, herkesin temiz olduğu Meclis'in ilk günlerinde de bütün yasal ve anayasal değişikükler patır patır Meclis'ten geçiril- melidir. Cumhurbaşkanı Demirel 4 Irak ve Suriye üe suyu paylaşamayız' ABU DABİ (Cumhuri- yet) - Cumhurbaşkanı Sü- leyman Demirel, Türki- ye'nin Kuzey Irak'ta yürüt- tüğü mücadelenin meşru güvenlik endişelerinden kaynaklandığını belirterek Kuzey lrak'taki operas- yonlarabaşka bir anlam at- fedilmesinin yanlış oldu- ğunu söyledi. Demirel, Türkiye'nin Irak Devlet Başkanı Saddam Hüse- yin'in Tahran'da yapılacak olan Islam zirvesine katıl- ması için hiçbir gayretinin bulunmadığını kaydetti. Demirel, resmi ziyaret amacıyla bulunduğu Birle- şik Arap Emirliklen'nde (BAE), bu ülkenin basını ile Abu Dabı'deki yabancı basm mensuplan ve Türk gazetecilerin izlediğı bir basm toplantısı düzenledi. Demirel. basm toplantısı- nın ilk bölümünde BAE gezisini değerlendirdi. Türkiye'nin. Irak'm toprak bütünlüğüne ve bağımsız- lığına saygılı olduğunu vurgulayan Demirel, "Türkiye,PKK'ıımKuze> Irak'ta yeıieşmesine izin vermemeye kararhdır" de- di. Demirel, Türkiye ve BAE'nin Irak'm uluslara- rası toplumla yeniden kay- naşması için BM kararlan- na uyması gerektiği konu- sunda hemfikir olduğunu bildirdi. Suriye'nin PKK'ye destek verdiğini yineleyen Demirel, "Suri- ye böylelikle başta su soru- nu olmak üzere terore ver- diği desteği, bir koz olarak kuUanmaktadır. Suriye, ö- kesinde teröre destek ver- memc\i taahhüt etmiş ve bu taahhütterini yerine ge- tirmemiştir'' diye konuştu. Türkıye'nm güvenlik ala- nında işbirliği ısteğmi Su- nye'ye bildırdiğini, ancak bir yanıt alamadığını kay- deden Demirel. "Türia- ye'nin Suriye velrakBe su- yu paylaşması düşünük- mez. Ancak bilimsel metot- laria suyun iyi kuilanıuna- sı için işbirliği vapması dü- şünükbilir" dedi. Sunye'nin teröre destek olduğunu vurgulayan De- mirel. "Çünkü, PKK terö- rünü yürütenler Suriye'de yerleşiktir. Bunlarbir k»m- şu ülkenin sunnndan geç- mekteveoradainsanlanöt- dürmektedir. \e şimdiye kadar da 5 bin asker, 5 bin de shü vatandaşunız şehit olmustur" diye konuştu. Kıbns konusunda her- hangi bir çözüm bulunma- dığını anımsatan Demirel, "Aranan siyasi çözümdür. Siyasi çözüm bulunamayv şıru BM'nin beceriksizliği- ne atfetmek yanhşür" dedi. Demirel bir başka soru üzerine de "Türkiye'nin Saddam Hüseyin'in Tah- ran'daki tslam zirvesine katılması için hiçbir gayre- ti yokhır" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle