30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 ARAL1K 1997 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Silahlı Kuvvetler Akademisi'nde düzenlenen sempozyumda Kıbns sorununa çözüm arandı Ild tophıma da AB üyetiğiLEYLA TAVŞANOĞLU Istanbul'daki Silahlı Kuvvetler Akade- misi merkezinde düzenlenen Kıbns Sem- pozyumu'nun fınalinde telaffuz edilen en çarpıcı çözüm önerisi adada "bir konfede- rasyon kurulmasr olanaklannın bulun- masından sonra her iki toplumun birlikte AB'ye üye olmalanydı. DSP Zonguldak Milletvekili Prof. Mümtaz Soysal tarafuıdan telaffuz edilen ve Türkiye açısından "en doğru ve yapıa çözüm" olduğuna işaret edilen öneri ana hatlanyla şöyle: "Konfederasyon konu- sundabir çözüm bulunmasıçabâlan sürer- ken, zaman kazanılacak w Rum taraftnın AB üyeliği de bu arada gecikecektir. Bir kere, konfederasyon kurulmasında uzlaş- maya\anldığıtakdirdeKıbns'takiikitop- lum da eşit biçimde AB'ye üye olacaknr" Konfederasyon kurulması ve Kıbns'ta- ki her iki toplumun da konfederasyonun ardından eşit olarak AB'ye tam üyeliğe kabul edilmeleri önerisinin sorunla ilgili bütün taraflar ve ABD'den kabul görece- ği mesajlan şimdiden alınıyor. Bu arada emekli Büyükelçi Coşkun Kırea'nın Kıbns'ta Türk ve Rum topium- lannı ayıran tampon bölgede bir uluslara- rası gücün konuşlandınlması konusunda görüşü şu noktada odaklandı: "ABD, Kıbns yüzünden Türkiye üe Yiı- nanistan arasında sıcak bir sürtüşmeyi ön- lemek için de adadaki tampon bölgede ço- kuhıslu bir askeri gücü konuşlandırmak is- tiyor. Bu da ABD'ye göre, çoğu Amerikan askerterinden ohışan bir NATO askeri gü- cü olmahdır." Sempozyumun son gününde dinleyici sıralanndan sorulan soruknn en çarpıcı- lanndan birisi Cumhuriyet'in dış politika yazan ErgunBaka'dan geldı. Balcı'nın so- rusuşöyleydi. "Türldye.gördüğümkada- nyia Kıbns konusunda köşeyesdaşnuş du- rumda. Bunda Türkiye'deki esld hükü- metierin hiç mi suçu yok?" Bu soruya ilk yanıt Prof. Soysal'dan şöyle geldi: "Ben Türkiye'yi hiçbir biçim- de köşeye sdaşnuş hissetmiyorum. Sizesas, köşeyekaçarsanız sıkışırsınız. Türkiye'niıı elmde pek çok oianak var. Bunlan, köşe- ye süosmamak için söytüyonım." Prof. Soysal, AB'yi sıkıştırmak için de şu olanaklar bulunduğuna dikkat çekti: "Örneğin Gümrük BirKği tam başanh ol- madL AB'ye bunu işiememiz laam." Bü- yükelçi Kırca da şu noktalan vurguladı: " Kıbns'ta açüacak bir cepbeden Türkiye değü. Yunanislan çok zarar görür. Türki- ye'yle entegrasyon ilan edilirse KKTC ta- bii ki bağımsız bir de\let olmayacak. An- cak ben Türk diplomasisinin Kıbns'ta stratejik hatalar işlediğine kani değflün." Bu arada göriişlerini dile getiren genç bir kurmay subayın şu sözleri saruyoruz ordunun Yunanistan ve Kıbnslı Rumlara bakış açısını net biçimde ortaya koyuyor- du: *Yunanistan günbegün megali idea'yı gerçekkştirmeyi hedefliyor. Yunanistan ve Kıbnsb Rumlann stratejisi kesuıükle taar- ruz ve megali kfca'nın gerçeklestirilmesi- dir. Umanm biz de buna karşıhk gerekli tedbirleri atryoruzduıf EmekJi Orgeneral Nedp Torumtay ise, Yunanistan'ın megali idea'smdan "1922'deki Küçük Asya faciasryla birlikte megali ktea Yunanistan için hayal ounuş- tur", biçiminde söz ettı. Kıbnslı Rumlar ve Yunanistan'ın, Rusya Federasyonu'nun kendi yanlannda olduğu fıkrini işledikle- rine işaret eden Tonımtay sözlerini şöyle tamamladı: "Türkiye, Kıbns konusunda kararb turumunu sürdürmek zorundadır. Adanın dost eflerde, güvenilir eDerde kal- masuiı kesintikle sağtamahdır." Hepatit-B aşısına izin vermemisti 'Savcı Özdemir'e görevi ihmal davası açılabilir' Istanbul Haber Servisi - Bayrampaşa Cezaevı'ndeki tutuklu ve hükümlülerde bulunduğu saptanan Hepatit-B hastalığının yayılmaması için yönetim tarafından önle- yici tedbir olarak aşı yapılmasına ızin ve- rilmemesinin, Türk Ceza Kanunu'nun "Görevi ihmal" suçu kapsammda değer- lendirilebileceği belirtildi. Istanbul Barosu Cezaevi Komisyonu üyesi avukat Hasan Kemal Elban. dönemin Cezaevi Savcısı Necati Özdemir'in izin vermemesini keyfi bir davranış olarak de- ğerlendirdi. Elban, Savcı Özdemir'in ana- yasanın 56. maddesıne, ln- faz Tüzüğü'nün 224. mad- desinde belirtilen yüküm- lülüklere, aynı zamanda da Umumi Hıfzıssıhha Kanu- nu'nun 57. 58 ve 61. mad- delerinde belirtilen açık bildirme ve önlem alma yükümlülüklerine aykın davrandığım kaydetti. El- ban, bu tutumu nedeniyle özdemir hakkında TCK'nin görevi ihmal su- çunu düzenleyen yasa maddesini ihlalden dava açılabilççeâun söyledi. „ . . , „,_•,„.„,- tstanbul Tabip Odası Jnsan Haklan Ko- misyonu Üyesi Dr. Levent Aydemir, Bay- rampaşa Cezaevi'ndeki ölüm oruçlan son- rasmda yaptığı araştırmada, 120 tutuldu- nun kanında yapılan tahlillerde yüzde 10'unda Hepatit-B, yüzde 2'sinde Hepatit- C, yüzde 88'indeyse Hepatit-A virüsü sap- tamış, aralannda cezaevi personelinin de bulunduğu 5 bin kişinin aşı olmasına ka- rar vermişti. Aydemir. Hepatit-B aşısı için ilaçlann satın alındığını, ancak dönemin Bayrampaşa Cezaevi Savcısı Necati Özde- mir'in aşı yapılması için ızin vermediğıni açıklarmştı. Türkiye'deki kamu otoriteleri- nin cezaevi gerçeğine bakışlannda belirgin • tstanbul Barosu Cezaevi Komisyonu üyesi avukat Hasan Keraal Elban, dönemin Bayrampaşa Cezaevi Savcısı Necati Özdemir'in, tutukJulara aşı yapılmasına izin vermemesini keyfi bir davranış olarak nitelendirdi. bir çarpıklık gözlendiğini belirten Elban, cezaevlenne yalmzca asayiş sorunu ola- rak bakılamayacağını ifade etti. Daha in- sani koşullann bulunduğu cezaevi sistemi yönündeki taleplerin, güvenlik gerekçele- riyle kısıtlayıcı önlemlerin alınması ile ya- nıtlandığını vurgulayan Elban şunlan söy- "Ozeflikle rutuklular ve hükümlüler bü- tün haklanndan yalıtılmtş. cziyet aranda rurulacak kürek mahkûmlan olarak algı- lanamaz. Bu türden durumlara yol açabi- lecek uygulamalann nesnesi olmalan hiç- bir hukuk sisteminde kabul edilemez." Konuyla ilgili anayasa, yasa ve tüzükte uluslarara- sı standartlarda belirtilen düzenlemeler ise şöyle: - Anayasanın 56. mad- desinin birinci cümlesinde yer alan "Herkes, sağukh ve dengeli bir çevrede yaşa- ma hakkına sahiptir" der. Buradaki herkes kavramı- na cezaevinde yaşayanlar da dahildir. - tnfaz Tüzüğü'nün 224. ,„', ,'"" maddesinjn.2. paragrafina göre, "Bu gibi hastahklarayakalanınışoian hükümlü ve rutuklularm tedavisini sağla- yacak nitelikte hastanesi bulunmayan ku- rumlardaki bu kâbil hükümlü ve tutuklu- lar, derhal en yakın hastane> r e naklolunur- lar ve idarece hastalığm yayılmasuıa engel olunmak için gerekli tedbirler aluur" ifa- desi yer alır. - BM Tutuklu ve Hükümlülere Uygula- nacak Asgari Standart Kurallar'ın 24. mad- desi ise bulaşıcı hastalıklann kurum için- de ortaya çıkmasını önlemek, tedavi ve sal- gın durumunda ahnacak önlemleri yerine getirmek konusunda kurum yetkililerine görevler yüklemektedir. Hayvanseverlerden protesto Aralannda Hayvan Dostlan Derneği ve hay^ an haklan gönüllülerinin de bulunduğu bir gnıp hayvansever, dün Zevtinburnu Belediyesi tarafından öldürüldüğünü iddia ettikleri köpeklerle belediyeye geterek "Adı Adil, kendi katil" ve "Katil Emecan" sloganlanyla Belediye Başkanı Adil Emecan'ı protesto etti. Göstericilerle göriişen Kmecan. iddialan reddederken Veteriner Müdürü Uğur Kayadelen'in "Ben bana verilen emirleri uyguluyorum" sözleri, hayvanseverler tarafindan "itiraP olarak değertendirildi. Görüşme arasında Hayvan DostJan Derneği'nden Süsen Erkuş ; tarafindan riiş,vetçilikk suçlanan Emecan, Erloış'u dava edeceğini söyledi. Görüşmenin sonunda Zeytinburnu'nda bir hayvan bannağı kuracağına söz veren Emecan, bu taribe kadar da hayvan itiafi yapılma> acağıru behrrti. (Fotoğrâf: tPEK YEZDANt) Sendikacı Toçoğlu'nun yolsuzlukları bitmiyor ANKARA(UBA)-SSK Yönetim Kurulu üyesi olduğu dönemde yüz kızartıcı suç ışlediği gerekçesiyle cezalandınlan ve hem Türk-Iş'teki hem de SSK'deki koltu|undan olan Demiryol-îş Genel Başkanı Enver Toçoğhı hakkındaki yolsuzluk iddialanna bir yenisi daha eklendı. Toçoğlu'nun, sendikanın Didim'deki tesislerinin Azot Sanayii'ne kiralanan arazisine 6 milyar 739 milyon liralık taban tuğlası ve bordür döşeterek usulsüz harcama yaptığı ortaya çıktı. Demiryol-Iş Sendikası'na ait Ehdim Eğitim ve Dinlenme Tesisleri'nin kafeteryası önündeki 1200 metrekarelık arazi, 49 yılhğina Azot Sanayii'ne kiralandı. Buna rağrnen, Toçoğlu, başka bir tüzeödşiıîğö ait olan bu araziye Işıklar Pazarlama AŞ Izmir Bölge Satış Müdürlüğü ile anlaşıp taban tuğlası ve bordür döşeterek 6 milyar 739 milyon 894 bin 881 lira tutannda usulsüz harcama yaptı. Daha sonra, sendika içinde oluşturulan komisyon tarafindan yapılan araştırmada ise alan düzenlemesinin yapıldığı tarihteki tuğla, çimento, nakliye bedelleri ve bugünkü işçi bedelleri esas alınarak bir hesap yapıldı ve en yüksekten çıkanlan fıyatlarla maliyetin KDV ile birlikte 4 milyar 332 milyon 252 bin 411 lira olduğu bulundu. Komisyon, sendikanın zarannı 2 milyar 407 milyon 642 bin 469 lira olarak tespit etti. Bu arada, Demiryol- Iş'in 6 şubesinin üst kurul delegelerinin talebı ile 6-7 Aralık'ta olağanüstü genel kurula gidilecek. Muhalefet, genel başkan adayı olarak Sıvas Şube Başkanı Hüseyin Demir'i belirledi. Demiryol-tş Başkanlar Kurulu'nda alınan kararla oluşturulan komisyon ise çalışmalan sonunda Toçoğlu hakkında topladığı belgeleri kitap haline getirdi. Konya Şube Başkanı Nuri Pekkarpuz. Izmir Şube Başkanı Hüseyin Ervüz ve Afyon Şube Başkanı Muharran Üslu imzasıyla hazırlanan raporda, Didim'deki tesislerle ilgili ödemeler nedeniyle oluşan toplam zarann 19 milyar 433 milyon 720 bin 19 lira olduğu belirtildi. 'En iyi kalpli insan' Türk Kalp Vakfi'nm "En İyi Kalpli İnsan" ödülü Başbakan Mesut Yıhnaz'm eşi Bema Yıhnaz'a törenle verikü. Sabancı Center'da düzenlenen ödül törenine Sakıp ve Türkân Sabancı ile çok sayıda konuk katıldı. Türk Kalp Vakfi Başkanı Çetin Yildınmakın seçimde zorlanmadıklannı söyleyerek, bu ödülü verirken herkesin rttrfakını sağladıkJannı vurguladı. Berna Yıhnaz ise ödülünü aldıktan sonra yapöğı konuşmada Feyyaz Tokar'm "Bıraknğun Yerde" isimU şiir kitabından bir şür okudu: Sevgfyi gostereceksin dostum. söytemek yetmez/ Sevgiyle dokunacaksın dostum, düşünmek yetmez/ Sevgi ağzmda olacak dostum, gözünde yetmez/ Se\ giyi \ereceksin dostum gönlünde yetmez/ Seveceksin hem de öyle ki dostum, senin bile gücün yetmez." (Fotoğrâf: UĞUR DEMİR) Eski Dünya Bankası Başkanı Karaosmanoğlu 'Fiyatların dondurulmasıyla enflasyon aşağı çekflemez' tstanbul Haber Servisi - Eski Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Atflla Kara- osmanoğlu, hükumetin"KİT zamlannı 6 ay süreyle dondurmaktaki" amacını an- layamadığını ve bu önlemin tek başına enflasyonu düşürmede etkili olacağını sa- vunmanın gerçekçi olmayacağını belirt- ti. Karaosmanoğlu, Israil gibi bazı devlet- lerce denenen benzer uygulamaların fi- yatlann dondurulmasının yanı sıra başka önlemleri de kapsadığrna dikkat çekti. Istanbul Sanayi Odası Başdanışmanı Atilla Karosmanoğlu, konuyla ilgili gö- rüş açıklayan çoğu ekonomist gibi kendi- sinin de hükümetin amacrnı tam olarak anlamakta güçlük çektiğini vurguladı. Başbakan ve hükümetin diğer üyelerinin farklı açıklamalar yaptığını anrmsatan Karosmanoğlu"Başbakan açıldamasın- da 'Bugünden itibaren zam yapıhnaya- cak' dedL Hükmetin bir başka üyesi'yıl- başmdan itibaren yapılmayacak' dedi. Hükümetin içindeki bu çelişkiler uygula- manın amacuunı ka\ ranıayı iyice zorlaş- ünyor" dedi. KlT zamlanmn belli bir süreyle don- durulmasının enflasyonu tek başına dü- şermede etkili olamayacağını da belirten Karosmanoğlu. benzer uygulamaların da- ha önce uygulandığı Israil gibi ülkeler de bir başandan söz edildiğini, ancak bu ül- kelerdeki uygulamalann salt fiyatlann dondurulmasıyla sınırlı olmayıp dolara eşitlenen yeni para birimine geçiş, bütçe açığının sıfirlanması ve merkez banka- sıyla ilgi yeni düzenlemeler gibi başka önlemleri de kapsayan farklı bir progTam olduğunun altuıı çizdi. İstanbul Eııuıiyeti'ııdeıı uyuşturucu alarmı Istanbul Haber Servişi - tstanbul Em- niyet Müdürü Hasan Özdemir, 1984- 1996 yıllan arasında PKK bağlantılı ola- rak ele geçirilen uyuşturucunun yaklaşık 2 buçuk ton eroin, 13 ton esrar, 4 ton bazmorfin, 2 ton hintkeneveri ve 2 ton asitanhidrit olduğunu belirtti. Türkiye için uyuşturucunun terör kadar önemli bir tehlike oluşturduğunu vurgulayan Özdemir, acil önlemler alınmaması ha- linde 10 yıl sonunda lstanbul'un ileri dü- zeyde bir uyuşturucu kenti durumuna geleceğini söyledi. Istanbul Narkotik Şube Müdürlügu dün Ataköy'deki Yunus Emre Kültür Merkezi'nde "1. Uyuşturucu ile Müca- dek ve Kurumlann Biriiktcüği Sempoz- yumu" düzenledi. Sempozyumun açış konuşmasını yapan Hasan Özdemir, nar- kotik şubenin önceki akşam gerçekleş- tirdiği bir operasyon sırasmda komiser muavini Bora Banşgüler'in şehit olma- sından duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Özdemir, Türkiye'nin jeopolitik konu- mu nedeniyle uyuşturucu trafiği açısın- dan önemli bir transit geçiş noktasında olduğunu belirtirken uyuşturucu tüketi- minin de büyük artışlar gösterdiğini kay- detti. Uyuşturucunun özellikle 14-20 yaş- lan arasındaki gençler içinde yayıldığı- nı anlatan Özdemir, bu konuda en büyük sorumluluğun ailelerde olduğunu ifade etti. Özdemir, uyuşturucuyla mücadele- ye rvme kazandırmak amacıyla yakın bir zamanda uyuşturucuyla mücadele vak- fımn da kurulacağını bildirdi. Narkotik Şube Müdürü Femıh Tan- kuş'un başkanlık_ yaptığı sempozyuma katılan Prof. Dr. Özcan Köknel de uyuş- turucunun Türkiye'de son 10 yıldagörül- meye başlandığı görüşünün yanlış oldu- ğunu söyledi. Aslında Türk toplumunun ait kültüründe, tarihin başından bu yana uyuşturucu geleneğinin bulunduğunu kaydeden Köknel, ait kültürün gelisme- sinde ise aile, arkadaş ve okulun önem- li rol oynadığını vurguladı. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıklan Hastane- si'nden AMATEM Başkanı Doç. Dr.Artf Verimli ise uyuşturucuyla mü- cadele için Başbakanlığa bağlı bir müs- teşarlık kunılması ve bilimsel bir komi- te oluşturulmasını önerdi. Milli Eğitim Müdürü Ömer Bahbey de aileleri uyararak "Eti senin kemiği benim anlayışı terk edilmehdir. \eli çocuğunu okula teslim ettikten sonrasını da düşün- metidir. OzeDikle de vefi toplantdannı çok sıkı takip etsinler. Çocuklanna ilkokul 1 ve 2. suufta gösterdikleri ilgiyi üseye ge- Kncekesmesinler'' dedi. Sempozyumda konuşan gazetecı Uğur Dündar ve Ah- met Vardar da uyuşturucuyla mücadele- de başan sağlanabilmesi medyanın bel- ki de en etkin güç olduğuna dikkat çek- tıler. Eski AMATEM Başkanı Doç. Dr. Mansur Beyazyürek ise AMATEM'in bir akıl hastanesi içinde bulunmasının, hastalar ve bağımlılar açısından rahatsız verici olduğunu belirtti. Hiçbir siyasi partinin uyuşturucuyla mücadele etmek konusunda bir etkinlik göstermediğini vurgulayan Beyazyürek, "Gah'ba prob- lemin kökü burada. Kimse gerçekten bir uyuştunıcu sorununun olduğunu kabul etmiyor" diye konuştu. Narkotik Şube Müdürü Ferruh Tankuş da dia gösterisiy- le birlikte lstanbul'un uyuşturucu grafı- ğini anlattı. Sempozyum sonunda uyuşturucuyla mücadele konusunda katkılanndan do- layı sanatçı Hülya Koçyiğit ve Cüneyt Arkın'a çiçek, katılımcılara da birer şilt verildi. ARAYIŞ TOKTAMIS ATES Doçentlik Jürileri Bu köşede zaman zaman "öznel" gibi görünebi- lecek kimi sorunlan dile getirdiğimi bilirsiniz. Aslında onlann hiçbiri öznel sorun, yani benim kişisel soru- num değildir. Bugün ele almak istediğim doçentlik jürileri konusu da "üniversiter sistemimizin", yani "akademikyaşamımızın" bir sorunu. Doçentlik jürisinde görev yapmak, bir akademis- yenin en ciddi tutması gereken işlerin başında gelir. Yann "evlad-ı vatan"\ emanet edeceğimiz öğretim üyelerinin yetişmişlik düzeyinin çok iyi belirlenmesi gerekir. Tıp vb. gibi "yaşamsal" alanlarda ne gibi so- runlar yaşandığını bilemiyorum, fakat toplumsal bi- limlerde, çok ciddi sorunlar yaşanıyor. Doçentlik jürileri, doğal olarak "Universitelerarası Kurul" tarafından bilgisayarla seçiliyor. Sınavın ne- rede yapılacağının tespitı de (söylendiğine göre) ge- ne bilgisayar tarafından yapılıyormuş. Fakat her ne hikmetse, son on seneden beri tek istisnasıyla, tüm Türkiye Cumhuriyeti Tarihi" doçentlik jürileri Anka- ra'da toplandı. Bu jürilerin tesprti Universitelerarası Kurul'da ya- pılıyor ama, kimlerin jüri üyesi olabileceklerini, jüri üyelerinin kendileri belirliyor. Her yıl tüm profesörle- re, hangi bilim dallarında jüri üyesi olabilecekleri so- ruluyor. Ve isteyen, istediğini yazıyor. Örneğin bir antropolog, pekâlâ kendini "Uluslara- rası llişkiler" ya da "Siyaset Bilimi" bilim dallannda yetkili" görebiliyor. Ya da bir hukukçu, pekâlâ "Ka- mu Yönetimi" uzmanı sayılabiliyor. Hiç kimse onla- ra, "Kardeşim, sen kendini nereden yetkili sayıyor- sun" diyesormuyor. "Bualanda neleryazdın" diye soran da yok, "uzmanlıklannın nereden geldiğini" bi- lendeyok... Görev yaptıklan kurumlardaki pozisyonlarına ba- kılıyor mu, bilemiyorum. Fakat o "pozisyonlara" ve "görevlere" nasıl atandıklan da bir başka muamma. Yani herkesin kendini her alanın "uzmanı" saydığı ve saydırttığı toplumsal bilimlerde işler kanşık. Uluslararası iiişkiler alanında bir profesöriük kad- rosu açılıyor, başvurulan değerlendiren jüri üyeleri- nin üçü hukukçu, biri kamu yönet/mcisi, biri mal/ye- ci. (Istanbul dışında mühendis ve doktorlar da böy- (e jürilere girebiliyorlarmış...) "Türkiye Cumhuriyeti Tarihi" bilim dalında işimiz iyice zor. 1980 sonrasında bol keseden dağıtılan doktoralardan "hissesini kapanlar", şimdi doçentlik için başvurmaya başladılar. Nasılsa "doçentlik tezi" de kaldınldı ya, beş tane makale yazıp "yakında ba- sılacaktır" diye yazısını kapan, Universitelerarası Ku- rul'a başvuruyor. (Bu arada, çok ciddi görünen ya- bancı dil sınavını nasıl başardıklarına da aklım ermi- yor...) Bu yıl bana, üçü yedek, dokuzu asil olmak üzere 12 adayin dosyası geldi. Allahtan jüri toplantılannın ikisinin yapılacağı hafta görevliydim de, yedeklerin çağnlmasını istedim. Zira her toplantıda üç adayın degerlendirme ve sınavının yapılması öngörülüyor- du ve dört kez Ankara'ya gitmek gerekecekti. Sınav tarihleri 12,18, 24 ve27 Kasım idi. 12 ve 18 Kasım tarihli sınaviara mazeretimi bildirdim. 24 Kasım'daki sınava jüri üyelerinden biri katılamadi. (Uçağı kaik- mamıştı). 8 Aralık'ta gene Ankara'ya taşınacağız. Gece yolculuğu yapmak istemeyen bir jüri üyesi, bu beş sınav için, bir gün öncesi ve bir gün sonrası düşünüldüğü zaman on beş iş günü ayırmak zorun- da. Devlet, yapılan harcamalann onda birini bile öde- miyor. Ne bir misafırhane olanağı var, ne bunun so- rumlulannda, "Bu adamlar ne yapar?" endişesi. Ve düşünün ki, kasım ayı üniversitelerimizdeki dersle- rin en yoğun olduğu aydır. Derslerin çoğu aksıyor. Ve bu tür nedenlerden ötürü, meslektaşlarımız bu çok ciddi görevden kaçmanın yollannı anyorlar. Ge- çenlerde bir tanışımın jürisi güçlükle toplandı. Jüri üyelerinden birisi, adayın çalışmalannı okumadığını söyiemiş ve oyunu menfi olarak kullanmış. Okuyup okumadığını bilemem ama, raporunun olmadığını bi- liyorum. Ciddiyetsizliğin böylesine akıl fikir ermiyor. ÜsteJik smav sonrasında jüri üyelerinin üçü "olum- lu" olduklannı söylüyortar. Ama sonuç "olumsuz"... Eskiden doçentlik sınavları ekim ayında yapılırdı. Ve ekim ayı sınav ayı olduğu için dersler aksamaz- dı. Ayrıca adaylann dosyalan çok önceden gelir ve hakkıyla inceleme fırsatı bulunurdu. Şimdi her şey garip bir hızlılık ve telaş içinde yapılıyor. Ve elbette bu arada kimileri "kimvurduya" giderken kimileri de haksız unvanlar kazanıyoıiar. Universitelerarası Kurul, bu işleri çözmek zorun- da. Önce herkesin kendince karar verdiği "uzman- Itkalanı" konusunda, nesnel kriterler koyulması ge- rek. Daha sonra doçentlik başvuru dosyalannı, jüri üye- lerine en geç mayıs sonunda ulaştrmak ve sınavla- nn da eylül ayında, dersler başlamadan yapılmasını sağlamak zorunda. Ancak o zaman, bu işler biraz ciddiyet kazanabilir. Satt yabancı dille yayın yapan dergilere makale göndermekle bilimsellik sağlanmıyor. Elbette ulus- lararası yayın da çok önemlidir ama, bunu yaparken "eğitim" ve "akademik derecelerin dağıtılması" da ihmal edilmemelidir. Bakanlığın Sanyer operasyonu durduruldu tstanbul Haber Servisi- tstanbul 4. Idare Mahke- mesi, Sanyer Belediye- si'nin yetkisi içindeki ilçe mücavir alanlarrnı Bahçe- köy Belediyesi'ne bağla- yan "Bajındırük ve tskân Bakanhğı işlemJerini" dur- durdu. Sanyer Belediye Baş- kanlığı tarafindan açılan davada, Bayındırlık Ba- kanhğı'nın 28. 8.1997 ta- rihli sınır değişikliği işle- minin "yertade bilirkişi in- cekmesi vapılıp konu bak- kmda bir karar veriMnceye kadaryürütülmesinin dur- durulmasına" karar veril- di. Karar üzerine bir açık- Iama yapan Sanyer Bele- diye Başkanı YusufTülün, 8100 hektarlık bir arazinin küçük bir belde belediye- sine bağlanmasıyla başla- tılan hukuk dışı sürecin durduğunu söyledi... tstanbul 4. Idare Mah- kemesi'nce dufdurulan Sanyer'deki sınır değişik- liği operasyonu, önceki hafta Bayındırlık ve Iskân Bakanı Yaşar Topçu hak- kında RP'nin verdiği gen- sorunun da konusunu oluşturuyordu. Aynca CHP Istanbul Milletvekili Ercan Karakaş da Cum- huriyet gazetesinde arka- daşımız Oktay Ekinci'nin haber ve yazılannı kaynak göstererek bu sınır deği- şikliğinin "hangi imar rantı bekJentilerinehizmet edeceğuü" TBMM Baş- kanlığı'na sunduğu bir so- ru önergesinde dile getir- miştir. Tarhşmalar sırasın- da da Kültür Bakanı tste- mihan Talay yine gazete- mize yaptığı açıklamada; "Sanyer Uçesinin rümü SİT aJanıdır. Bu nedenle sı- nın değiştirerek buralan imara açamaztar'' görüşü- nü savunmuştu...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle