Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 ARAL1K 1997 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Silahlı Kuvvetler Akademisi'nde düzenlenen sempozyumda Kıbns sorununa çözüm arandı
Ild tophıma da AB üyetiğiLEYLA TAVŞANOĞLU
Istanbul'daki Silahlı Kuvvetler Akade-
misi merkezinde düzenlenen Kıbns Sem-
pozyumu'nun fınalinde telaffuz edilen en
çarpıcı çözüm önerisi adada "bir konfede-
rasyon kurulmasr olanaklannın bulun-
masından sonra her iki toplumun birlikte
AB'ye üye olmalanydı.
DSP Zonguldak Milletvekili Prof.
Mümtaz Soysal tarafuıdan telaffuz edilen
ve Türkiye açısından "en doğru ve yapıa
çözüm" olduğuna işaret edilen öneri ana
hatlanyla şöyle: "Konfederasyon konu-
sundabir çözüm bulunmasıçabâlan sürer-
ken, zaman kazanılacak w Rum taraftnın
AB üyeliği de bu arada gecikecektir. Bir
kere, konfederasyon kurulmasında uzlaş-
maya\anldığıtakdirdeKıbns'takiikitop-
lum da eşit biçimde AB'ye üye olacaknr"
Konfederasyon kurulması ve Kıbns'ta-
ki her iki toplumun da konfederasyonun
ardından eşit olarak AB'ye tam üyeliğe
kabul edilmeleri önerisinin sorunla ilgili
bütün taraflar ve ABD'den kabul görece-
ği mesajlan şimdiden alınıyor.
Bu arada emekli Büyükelçi Coşkun
Kırea'nın Kıbns'ta Türk ve Rum topium-
lannı ayıran tampon bölgede bir uluslara-
rası gücün konuşlandınlması konusunda
görüşü şu noktada odaklandı:
"ABD, Kıbns yüzünden Türkiye üe Yiı-
nanistan arasında sıcak bir sürtüşmeyi ön-
lemek için de adadaki tampon bölgede ço-
kuhıslu bir askeri gücü konuşlandırmak is-
tiyor. Bu da ABD'ye göre, çoğu Amerikan
askerterinden ohışan bir NATO askeri gü-
cü olmahdır."
Sempozyumun son gününde dinleyici
sıralanndan sorulan soruknn en çarpıcı-
lanndan birisi Cumhuriyet'in dış politika
yazan ErgunBaka'dan geldı. Balcı'nın so-
rusuşöyleydi. "Türldye.gördüğümkada-
nyia Kıbns konusunda köşeyesdaşnuş du-
rumda. Bunda Türkiye'deki esld hükü-
metierin hiç mi suçu yok?"
Bu soruya ilk yanıt Prof. Soysal'dan
şöyle geldi: "Ben Türkiye'yi hiçbir biçim-
de köşeye sdaşnuş hissetmiyorum. Sizesas,
köşeyekaçarsanız sıkışırsınız. Türkiye'niıı
elmde pek çok oianak var. Bunlan, köşe-
ye süosmamak için söytüyonım."
Prof. Soysal, AB'yi sıkıştırmak için de
şu olanaklar bulunduğuna dikkat çekti:
"Örneğin Gümrük BirKği tam başanh ol-
madL AB'ye bunu işiememiz laam." Bü-
yükelçi Kırca da şu noktalan vurguladı:
" Kıbns'ta açüacak bir cepbeden Türkiye
değü. Yunanislan çok zarar görür. Türki-
ye'yle entegrasyon ilan edilirse KKTC ta-
bii ki bağımsız bir de\let olmayacak. An-
cak ben Türk diplomasisinin Kıbns'ta
stratejik hatalar işlediğine kani değflün."
Bu arada göriişlerini dile getiren genç
bir kurmay subayın şu sözleri saruyoruz
ordunun Yunanistan ve Kıbnslı Rumlara
bakış açısını net biçimde ortaya koyuyor-
du: *Yunanistan günbegün megali idea'yı
gerçekkştirmeyi hedefliyor. Yunanistan ve
Kıbnsb Rumlann stratejisi kesuıükle taar-
ruz ve megali kfca'nın gerçeklestirilmesi-
dir. Umanm biz de buna karşıhk gerekli
tedbirleri atryoruzduıf
EmekJi Orgeneral Nedp Torumtay ise,
Yunanistan'ın megali idea'smdan
"1922'deki Küçük Asya faciasryla birlikte
megali ktea Yunanistan için hayal ounuş-
tur", biçiminde söz ettı. Kıbnslı Rumlar
ve Yunanistan'ın, Rusya Federasyonu'nun
kendi yanlannda olduğu fıkrini işledikle-
rine işaret eden Tonımtay sözlerini şöyle
tamamladı: "Türkiye, Kıbns konusunda
kararb turumunu sürdürmek zorundadır.
Adanın dost eflerde, güvenilir eDerde kal-
masuiı kesintikle sağtamahdır."
Hepatit-B aşısına izin vermemisti
'Savcı Özdemir'e görevi
ihmal davası açılabilir'
Istanbul Haber Servisi - Bayrampaşa
Cezaevı'ndeki tutuklu ve hükümlülerde
bulunduğu saptanan Hepatit-B hastalığının
yayılmaması için yönetim tarafından önle-
yici tedbir olarak aşı yapılmasına ızin ve-
rilmemesinin, Türk Ceza Kanunu'nun
"Görevi ihmal" suçu kapsammda değer-
lendirilebileceği belirtildi.
Istanbul Barosu Cezaevi Komisyonu
üyesi avukat Hasan Kemal Elban. dönemin
Cezaevi Savcısı Necati Özdemir'in izin
vermemesini keyfi bir davranış olarak de-
ğerlendirdi. Elban, Savcı Özdemir'in ana-
yasanın 56. maddesıne, ln-
faz Tüzüğü'nün 224. mad-
desinde belirtilen yüküm-
lülüklere, aynı zamanda da
Umumi Hıfzıssıhha Kanu-
nu'nun 57. 58 ve 61. mad-
delerinde belirtilen açık
bildirme ve önlem alma
yükümlülüklerine aykın
davrandığım kaydetti. El-
ban, bu tutumu nedeniyle
özdemir hakkında
TCK'nin görevi ihmal su-
çunu düzenleyen yasa
maddesini ihlalden dava
açılabilççeâun söyledi. „ . . , „,_•,„.„,-
tstanbul Tabip Odası Jnsan Haklan Ko-
misyonu Üyesi Dr. Levent Aydemir, Bay-
rampaşa Cezaevi'ndeki ölüm oruçlan son-
rasmda yaptığı araştırmada, 120 tutuldu-
nun kanında yapılan tahlillerde yüzde
10'unda Hepatit-B, yüzde 2'sinde Hepatit-
C, yüzde 88'indeyse Hepatit-A virüsü sap-
tamış, aralannda cezaevi personelinin de
bulunduğu 5 bin kişinin aşı olmasına ka-
rar vermişti. Aydemir. Hepatit-B aşısı için
ilaçlann satın alındığını, ancak dönemin
Bayrampaşa Cezaevi Savcısı Necati Özde-
mir'in aşı yapılması için ızin vermediğıni
açıklarmştı. Türkiye'deki kamu otoriteleri-
nin cezaevi gerçeğine bakışlannda belirgin
• tstanbul Barosu
Cezaevi Komisyonu
üyesi avukat Hasan
Keraal Elban,
dönemin
Bayrampaşa Cezaevi
Savcısı Necati
Özdemir'in,
tutukJulara aşı
yapılmasına izin
vermemesini keyfi
bir davranış olarak
nitelendirdi.
bir çarpıklık gözlendiğini belirten Elban,
cezaevlenne yalmzca asayiş sorunu ola-
rak bakılamayacağını ifade etti. Daha in-
sani koşullann bulunduğu cezaevi sistemi
yönündeki taleplerin, güvenlik gerekçele-
riyle kısıtlayıcı önlemlerin alınması ile ya-
nıtlandığını vurgulayan Elban şunlan söy-
"Ozeflikle rutuklular ve hükümlüler bü-
tün haklanndan yalıtılmtş. cziyet aranda
rurulacak kürek mahkûmlan olarak algı-
lanamaz. Bu türden durumlara yol açabi-
lecek uygulamalann nesnesi olmalan hiç-
bir hukuk sisteminde kabul
edilemez."
Konuyla ilgili anayasa,
yasa ve tüzükte uluslarara-
sı standartlarda belirtilen
düzenlemeler ise şöyle:
- Anayasanın 56. mad-
desinin birinci cümlesinde
yer alan "Herkes, sağukh
ve dengeli bir çevrede yaşa-
ma hakkına sahiptir" der.
Buradaki herkes kavramı-
na cezaevinde yaşayanlar
da dahildir.
- tnfaz Tüzüğü'nün 224.
,„', ,'"" maddesinjn.2. paragrafina
göre, "Bu gibi hastahklarayakalanınışoian
hükümlü ve rutuklularm tedavisini sağla-
yacak nitelikte hastanesi bulunmayan ku-
rumlardaki bu kâbil hükümlü ve tutuklu-
lar, derhal en yakın hastane>
r
e naklolunur-
lar ve idarece hastalığm yayılmasuıa engel
olunmak için gerekli tedbirler aluur" ifa-
desi yer alır.
- BM Tutuklu ve Hükümlülere Uygula-
nacak Asgari Standart Kurallar'ın 24. mad-
desi ise bulaşıcı hastalıklann kurum için-
de ortaya çıkmasını önlemek, tedavi ve sal-
gın durumunda ahnacak önlemleri yerine
getirmek konusunda kurum yetkililerine
görevler yüklemektedir.
Hayvanseverlerden protesto
Aralannda Hayvan Dostlan
Derneği ve hay^ an haklan
gönüllülerinin de bulunduğu
bir gnıp hayvansever, dün
Zevtinburnu Belediyesi
tarafından öldürüldüğünü
iddia ettikleri köpeklerle
belediyeye geterek "Adı Adil,
kendi katil" ve "Katil Emecan"
sloganlanyla Belediye Başkanı
Adil Emecan'ı protesto etti.
Göstericilerle göriişen Kmecan.
iddialan reddederken
Veteriner Müdürü Uğur
Kayadelen'in "Ben bana
verilen emirleri uyguluyorum"
sözleri, hayvanseverler
tarafindan "itiraP olarak
değertendirildi. Görüşme
arasında Hayvan DostJan
Derneği'nden Süsen Erkuş
;
tarafindan riiş,vetçilikk
suçlanan Emecan, Erloış'u
dava edeceğini söyledi.
Görüşmenin sonunda
Zeytinburnu'nda bir hayvan
bannağı kuracağına söz veren
Emecan, bu taribe kadar da
hayvan itiafi yapılma> acağıru
behrrti. (Fotoğrâf: tPEK
YEZDANt)
Sendikacı
Toçoğlu'nun
yolsuzlukları
bitmiyor
ANKARA(UBA)-SSK
Yönetim Kurulu üyesi
olduğu dönemde yüz
kızartıcı suç ışlediği
gerekçesiyle
cezalandınlan ve hem
Türk-Iş'teki hem de
SSK'deki koltu|undan
olan Demiryol-îş Genel
Başkanı Enver Toçoğhı
hakkındaki yolsuzluk
iddialanna bir yenisi daha
eklendı. Toçoğlu'nun,
sendikanın Didim'deki
tesislerinin Azot
Sanayii'ne kiralanan
arazisine 6 milyar 739
milyon liralık taban
tuğlası ve bordür
döşeterek usulsüz
harcama yaptığı ortaya
çıktı. Demiryol-Iş
Sendikası'na ait Ehdim
Eğitim ve Dinlenme
Tesisleri'nin kafeteryası
önündeki 1200
metrekarelık arazi, 49
yılhğina Azot Sanayii'ne
kiralandı. Buna rağrnen,
Toçoğlu, başka bir
tüzeödşiıîğö ait olan bu
araziye Işıklar Pazarlama
AŞ Izmir Bölge Satış
Müdürlüğü ile anlaşıp
taban tuğlası ve bordür
döşeterek 6 milyar 739
milyon 894 bin 881 lira
tutannda usulsüz harcama
yaptı. Daha sonra, sendika
içinde oluşturulan
komisyon tarafindan
yapılan araştırmada ise
alan düzenlemesinin
yapıldığı tarihteki tuğla,
çimento, nakliye bedelleri
ve bugünkü işçi bedelleri
esas alınarak bir hesap
yapıldı ve en yüksekten
çıkanlan fıyatlarla
maliyetin KDV ile birlikte
4 milyar 332 milyon 252
bin 411 lira olduğu
bulundu. Komisyon,
sendikanın zarannı 2
milyar 407 milyon 642
bin 469 lira olarak tespit
etti. Bu arada, Demiryol-
Iş'in 6 şubesinin üst kurul
delegelerinin talebı ile 6-7
Aralık'ta olağanüstü genel
kurula gidilecek.
Muhalefet, genel başkan
adayı olarak Sıvas Şube
Başkanı Hüseyin Demir'i
belirledi. Demiryol-tş
Başkanlar Kurulu'nda
alınan kararla oluşturulan
komisyon ise çalışmalan
sonunda Toçoğlu
hakkında topladığı
belgeleri kitap haline
getirdi. Konya Şube
Başkanı Nuri Pekkarpuz.
Izmir Şube Başkanı
Hüseyin Ervüz ve Afyon
Şube Başkanı Muharran
Üslu imzasıyla hazırlanan
raporda, Didim'deki
tesislerle ilgili ödemeler
nedeniyle oluşan toplam
zarann 19 milyar 433
milyon 720 bin 19 lira
olduğu belirtildi.
'En iyi kalpli insan'
Türk Kalp Vakfi'nm "En İyi Kalpli
İnsan" ödülü Başbakan Mesut
Yıhnaz'm eşi Bema Yıhnaz'a törenle
verikü. Sabancı Center'da düzenlenen
ödül törenine Sakıp ve Türkân Sabancı
ile çok sayıda konuk katıldı. Türk Kalp
Vakfi Başkanı Çetin Yildınmakın
seçimde zorlanmadıklannı söyleyerek,
bu ödülü verirken herkesin rttrfakını
sağladıkJannı vurguladı. Berna Yıhnaz
ise ödülünü aldıktan sonra yapöğı
konuşmada Feyyaz Tokar'm
"Bıraknğun Yerde" isimU şiir
kitabından bir şür okudu: Sevgfyi
gostereceksin dostum. söytemek
yetmez/ Sevgiyle dokunacaksın dostum,
düşünmek yetmez/ Sevgi ağzmda
olacak dostum, gözünde yetmez/
Se\ giyi \ereceksin dostum gönlünde
yetmez/ Seveceksin hem de öyle ki
dostum, senin bile gücün yetmez."
(Fotoğrâf: UĞUR DEMİR)
Eski Dünya Bankası Başkanı Karaosmanoğlu
'Fiyatların dondurulmasıyla
enflasyon aşağı çekflemez'
tstanbul Haber Servisi - Eski Dünya
Bankası Başkan Yardımcısı Atflla Kara-
osmanoğlu, hükumetin"KİT zamlannı 6
ay süreyle dondurmaktaki" amacını an-
layamadığını ve bu önlemin tek başına
enflasyonu düşürmede etkili olacağını sa-
vunmanın gerçekçi olmayacağını belirt-
ti. Karaosmanoğlu, Israil gibi bazı devlet-
lerce denenen benzer uygulamaların fi-
yatlann dondurulmasının yanı sıra başka
önlemleri de kapsadığrna dikkat çekti.
Istanbul Sanayi Odası Başdanışmanı
Atilla Karosmanoğlu, konuyla ilgili gö-
rüş açıklayan çoğu ekonomist gibi kendi-
sinin de hükümetin amacrnı tam olarak
anlamakta güçlük çektiğini vurguladı.
Başbakan ve hükümetin diğer üyelerinin
farklı açıklamalar yaptığını anrmsatan
Karosmanoğlu"Başbakan açıldamasın-
da 'Bugünden itibaren zam yapıhnaya-
cak' dedL Hükmetin bir başka üyesi'yıl-
başmdan itibaren yapılmayacak' dedi.
Hükümetin içindeki bu çelişkiler uygula-
manın amacuunı ka\ ranıayı iyice zorlaş-
ünyor" dedi.
KlT zamlanmn belli bir süreyle don-
durulmasının enflasyonu tek başına dü-
şermede etkili olamayacağını da belirten
Karosmanoğlu. benzer uygulamaların da-
ha önce uygulandığı Israil gibi ülkeler de
bir başandan söz edildiğini, ancak bu ül-
kelerdeki uygulamalann salt fiyatlann
dondurulmasıyla sınırlı olmayıp dolara
eşitlenen yeni para birimine geçiş, bütçe
açığının sıfirlanması ve merkez banka-
sıyla ilgi yeni düzenlemeler gibi başka
önlemleri de kapsayan farklı bir progTam
olduğunun altuıı çizdi.
İstanbul Eııuıiyeti'ııdeıı uyuşturucu alarmı
Istanbul Haber Servişi - tstanbul Em-
niyet Müdürü Hasan Özdemir, 1984-
1996 yıllan arasında PKK bağlantılı ola-
rak ele geçirilen uyuşturucunun yaklaşık
2 buçuk ton eroin, 13 ton esrar, 4 ton
bazmorfin, 2 ton hintkeneveri ve 2 ton
asitanhidrit olduğunu belirtti. Türkiye
için uyuşturucunun terör kadar önemli
bir tehlike oluşturduğunu vurgulayan
Özdemir, acil önlemler alınmaması ha-
linde 10 yıl sonunda lstanbul'un ileri dü-
zeyde bir uyuşturucu kenti durumuna
geleceğini söyledi.
Istanbul Narkotik Şube Müdürlügu
dün Ataköy'deki Yunus Emre Kültür
Merkezi'nde "1. Uyuşturucu ile Müca-
dek ve Kurumlann Biriiktcüği Sempoz-
yumu" düzenledi. Sempozyumun açış
konuşmasını yapan Hasan Özdemir, nar-
kotik şubenin önceki akşam gerçekleş-
tirdiği bir operasyon sırasmda komiser
muavini Bora Banşgüler'in şehit olma-
sından duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
Özdemir, Türkiye'nin jeopolitik konu-
mu nedeniyle uyuşturucu trafiği açısın-
dan önemli bir transit geçiş noktasında
olduğunu belirtirken uyuşturucu tüketi-
minin de büyük artışlar gösterdiğini kay-
detti.
Uyuşturucunun özellikle 14-20 yaş-
lan arasındaki gençler içinde yayıldığı-
nı anlatan Özdemir, bu konuda en büyük
sorumluluğun ailelerde olduğunu ifade
etti. Özdemir, uyuşturucuyla mücadele-
ye rvme kazandırmak amacıyla yakın bir
zamanda uyuşturucuyla mücadele vak-
fımn da kurulacağını bildirdi.
Narkotik Şube Müdürü Femıh Tan-
kuş'un başkanlık_ yaptığı sempozyuma
katılan Prof. Dr. Özcan Köknel de uyuş-
turucunun Türkiye'de son 10 yıldagörül-
meye başlandığı görüşünün yanlış oldu-
ğunu söyledi. Aslında Türk toplumunun
ait kültüründe, tarihin başından bu yana
uyuşturucu geleneğinin bulunduğunu
kaydeden Köknel, ait kültürün gelisme-
sinde ise aile, arkadaş ve okulun önem-
li rol oynadığını vurguladı. Bakırköy
Ruh ve Sinir Hastalıklan Hastane-
si'nden AMATEM Başkanı Doç.
Dr.Artf Verimli ise uyuşturucuyla mü-
cadele için Başbakanlığa bağlı bir müs-
teşarlık kunılması ve bilimsel bir komi-
te oluşturulmasını önerdi.
Milli Eğitim Müdürü Ömer Bahbey de
aileleri uyararak "Eti senin kemiği benim
anlayışı terk edilmehdir. \eli çocuğunu
okula teslim ettikten sonrasını da düşün-
metidir. OzeDikle de vefi toplantdannı çok
sıkı takip etsinler. Çocuklanna ilkokul 1
ve 2. suufta gösterdikleri ilgiyi üseye ge-
Kncekesmesinler'' dedi. Sempozyumda
konuşan gazetecı Uğur Dündar ve Ah-
met Vardar da uyuşturucuyla mücadele-
de başan sağlanabilmesi medyanın bel-
ki de en etkin güç olduğuna dikkat çek-
tıler. Eski AMATEM Başkanı Doç. Dr.
Mansur Beyazyürek ise AMATEM'in
bir akıl hastanesi içinde bulunmasının,
hastalar ve bağımlılar açısından rahatsız
verici olduğunu belirtti. Hiçbir siyasi
partinin uyuşturucuyla mücadele etmek
konusunda bir etkinlik göstermediğini
vurgulayan Beyazyürek, "Gah'ba prob-
lemin kökü burada. Kimse gerçekten bir
uyuştunıcu sorununun olduğunu kabul
etmiyor" diye konuştu. Narkotik Şube
Müdürü Ferruh Tankuş da dia gösterisiy-
le birlikte lstanbul'un uyuşturucu grafı-
ğini anlattı.
Sempozyum sonunda uyuşturucuyla
mücadele konusunda katkılanndan do-
layı sanatçı Hülya Koçyiğit ve Cüneyt
Arkın'a çiçek, katılımcılara da birer şilt
verildi.
ARAYIŞ
TOKTAMIS ATES
Doçentlik Jürileri
Bu köşede zaman zaman "öznel" gibi görünebi-
lecek kimi sorunlan dile getirdiğimi bilirsiniz. Aslında
onlann hiçbiri öznel sorun, yani benim kişisel soru-
num değildir. Bugün ele almak istediğim doçentlik
jürileri konusu da "üniversiter sistemimizin", yani
"akademikyaşamımızın" bir sorunu.
Doçentlik jürisinde görev yapmak, bir akademis-
yenin en ciddi tutması gereken işlerin başında gelir.
Yann "evlad-ı vatan"\ emanet edeceğimiz öğretim
üyelerinin yetişmişlik düzeyinin çok iyi belirlenmesi
gerekir. Tıp vb. gibi "yaşamsal" alanlarda ne gibi so-
runlar yaşandığını bilemiyorum, fakat toplumsal bi-
limlerde, çok ciddi sorunlar yaşanıyor.
Doçentlik jürileri, doğal olarak "Universitelerarası
Kurul" tarafından bilgisayarla seçiliyor. Sınavın ne-
rede yapılacağının tespitı de (söylendiğine göre) ge-
ne bilgisayar tarafından yapılıyormuş. Fakat her ne
hikmetse, son on seneden beri tek istisnasıyla, tüm
Türkiye Cumhuriyeti Tarihi" doçentlik jürileri Anka-
ra'da toplandı.
Bu jürilerin tesprti Universitelerarası Kurul'da ya-
pılıyor ama, kimlerin jüri üyesi olabileceklerini, jüri
üyelerinin kendileri belirliyor. Her yıl tüm profesörle-
re, hangi bilim dallarında jüri üyesi olabilecekleri so-
ruluyor. Ve isteyen, istediğini yazıyor.
Örneğin bir antropolog, pekâlâ kendini "Uluslara-
rası llişkiler" ya da "Siyaset Bilimi" bilim dallannda
yetkili" görebiliyor. Ya da bir hukukçu, pekâlâ "Ka-
mu Yönetimi" uzmanı sayılabiliyor. Hiç kimse onla-
ra, "Kardeşim, sen kendini nereden yetkili sayıyor-
sun" diyesormuyor. "Bualanda neleryazdın" diye
soran da yok, "uzmanlıklannın nereden geldiğini" bi-
lendeyok...
Görev yaptıklan kurumlardaki pozisyonlarına ba-
kılıyor mu, bilemiyorum. Fakat o "pozisyonlara" ve
"görevlere" nasıl atandıklan da bir başka muamma.
Yani herkesin kendini her alanın "uzmanı" saydığı ve
saydırttığı toplumsal bilimlerde işler kanşık.
Uluslararası iiişkiler alanında bir profesöriük kad-
rosu açılıyor, başvurulan değerlendiren jüri üyeleri-
nin üçü hukukçu, biri kamu yönet/mcisi, biri mal/ye-
ci. (Istanbul dışında mühendis ve doktorlar da böy-
(e jürilere girebiliyorlarmış...)
"Türkiye Cumhuriyeti Tarihi" bilim dalında işimiz
iyice zor. 1980 sonrasında bol keseden dağıtılan
doktoralardan "hissesini kapanlar", şimdi doçentlik
için başvurmaya başladılar. Nasılsa "doçentlik tezi"
de kaldınldı ya, beş tane makale yazıp "yakında ba-
sılacaktır" diye yazısını kapan, Universitelerarası Ku-
rul'a başvuruyor. (Bu arada, çok ciddi görünen ya-
bancı dil sınavını nasıl başardıklarına da aklım ermi-
yor...)
Bu yıl bana, üçü yedek, dokuzu asil olmak üzere
12 adayin dosyası geldi. Allahtan jüri toplantılannın
ikisinin yapılacağı hafta görevliydim de, yedeklerin
çağnlmasını istedim. Zira her toplantıda üç adayın
degerlendirme ve sınavının yapılması öngörülüyor-
du ve dört kez Ankara'ya gitmek gerekecekti. Sınav
tarihleri 12,18, 24 ve27 Kasım idi. 12 ve 18 Kasım
tarihli sınaviara mazeretimi bildirdim. 24 Kasım'daki
sınava jüri üyelerinden biri katılamadi. (Uçağı kaik-
mamıştı). 8 Aralık'ta gene Ankara'ya taşınacağız.
Gece yolculuğu yapmak istemeyen bir jüri üyesi,
bu beş sınav için, bir gün öncesi ve bir gün sonrası
düşünüldüğü zaman on beş iş günü ayırmak zorun-
da. Devlet, yapılan harcamalann onda birini bile öde-
miyor. Ne bir misafırhane olanağı var, ne bunun so-
rumlulannda, "Bu adamlar ne yapar?" endişesi. Ve
düşünün ki, kasım ayı üniversitelerimizdeki dersle-
rin en yoğun olduğu aydır. Derslerin çoğu aksıyor.
Ve bu tür nedenlerden ötürü, meslektaşlarımız bu
çok ciddi görevden kaçmanın yollannı anyorlar. Ge-
çenlerde bir tanışımın jürisi güçlükle toplandı. Jüri
üyelerinden birisi, adayın çalışmalannı okumadığını
söyiemiş ve oyunu menfi olarak kullanmış. Okuyup
okumadığını bilemem ama, raporunun olmadığını bi-
liyorum. Ciddiyetsizliğin böylesine akıl fikir ermiyor.
ÜsteJik smav sonrasında jüri üyelerinin üçü "olum-
lu" olduklannı söylüyortar. Ama sonuç "olumsuz"...
Eskiden doçentlik sınavları ekim ayında yapılırdı.
Ve ekim ayı sınav ayı olduğu için dersler aksamaz-
dı. Ayrıca adaylann dosyalan çok önceden gelir ve
hakkıyla inceleme fırsatı bulunurdu. Şimdi her şey
garip bir hızlılık ve telaş içinde yapılıyor. Ve elbette
bu arada kimileri "kimvurduya" giderken kimileri de
haksız unvanlar kazanıyoıiar.
Universitelerarası Kurul, bu işleri çözmek zorun-
da. Önce herkesin kendince karar verdiği "uzman-
Itkalanı" konusunda, nesnel kriterler koyulması ge-
rek.
Daha sonra doçentlik başvuru dosyalannı, jüri üye-
lerine en geç mayıs sonunda ulaştrmak ve sınavla-
nn da eylül ayında, dersler başlamadan yapılmasını
sağlamak zorunda. Ancak o zaman, bu işler biraz
ciddiyet kazanabilir.
Satt yabancı dille yayın yapan dergilere makale
göndermekle bilimsellik sağlanmıyor. Elbette ulus-
lararası yayın da çok önemlidir ama, bunu yaparken
"eğitim" ve "akademik derecelerin dağıtılması" da
ihmal edilmemelidir.
Bakanlığın Sanyer
operasyonu durduruldu
tstanbul Haber Servisi-
tstanbul 4. Idare Mahke-
mesi, Sanyer Belediye-
si'nin yetkisi içindeki ilçe
mücavir alanlarrnı Bahçe-
köy Belediyesi'ne bağla-
yan "Bajındırük ve tskân
Bakanhğı işlemJerini" dur-
durdu.
Sanyer Belediye Baş-
kanlığı tarafindan açılan
davada, Bayındırlık Ba-
kanhğı'nın 28. 8.1997 ta-
rihli sınır değişikliği işle-
minin "yertade bilirkişi in-
cekmesi vapılıp konu bak-
kmda bir karar veriMnceye
kadaryürütülmesinin dur-
durulmasına" karar veril-
di. Karar üzerine bir açık-
Iama yapan Sanyer Bele-
diye Başkanı YusufTülün,
8100 hektarlık bir arazinin
küçük bir belde belediye-
sine bağlanmasıyla başla-
tılan hukuk dışı sürecin
durduğunu söyledi...
tstanbul 4. Idare Mah-
kemesi'nce dufdurulan
Sanyer'deki sınır değişik-
liği operasyonu, önceki
hafta Bayındırlık ve Iskân
Bakanı Yaşar Topçu hak-
kında RP'nin verdiği gen-
sorunun da konusunu
oluşturuyordu. Aynca
CHP Istanbul Milletvekili
Ercan Karakaş da Cum-
huriyet gazetesinde arka-
daşımız Oktay Ekinci'nin
haber ve yazılannı kaynak
göstererek bu sınır deği-
şikliğinin "hangi imar
rantı bekJentilerinehizmet
edeceğuü" TBMM Baş-
kanlığı'na sunduğu bir so-
ru önergesinde dile getir-
miştir. Tarhşmalar sırasın-
da da Kültür Bakanı tste-
mihan Talay yine gazete-
mize yaptığı açıklamada;
"Sanyer Uçesinin rümü
SİT aJanıdır. Bu nedenle sı-
nın değiştirerek buralan
imara açamaztar'' görüşü-
nü savunmuştu...