27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 KASIM 1997 ÇARŞAMBA 8 DIŞ HABERLER Türk-Rus iddiası • MOSKOVA(AA)- Ermenistan'da bulunan Rus sınır koruma birliklerinin üzerine Türkiye yönünden ateş açıldıgı öne sürüldü. Rusya'nm güneyindeki Stavropordaki Kafkasya Sınır Koruma Birlikleri Komutanlığı tarafindan lnterfax'ayapılan açtklamada, Ermenistan'ın Türkiye sınınndaki Arşat'ta görevli Rus birliklerine, önceki gece yerel saatle 22.30'da, Türk sınır koruma noktası yönünden ateş açıldıgı belirtildi. Ancak, 9. Kolordu Komutanlığı yetkilileri ile Ermenistan'a sınır olan Ardahan ve Iğdır valilikleri, Rusya'nın iddia ettıği gibi bir ateş açma olayının yaşanmadığını bildirdiler. Cezayip'de ppotestolar bitmiyor • PARİS (AA)- Cezayir'de geçen ay yapılan seçirrüeri protesto eden muhalefet partileri, gösteri yürüyüşleri düzenlemeyi planladıklannı belirterek ülke çapmda grev çağnsında bulundular. Muhalefet partileri tarafindan yapılan ortak açıklamada. 6 partinin 13 Kasım'da başkent Cezayir'de yürüyüş yapacaklan, 6 Kasım'da Oran, Annaba ve Setif kentlerinde mitingler düzenleneceği belirtildi. Açıklamada ülke çapmda grev çağnsında da bulunuldu. 40 bin Uno sürücüsü aranıyor • PARİS (AA) - Fransız polisi, Paris'te Fiat Uno sahibi 40 bin kişinin kimliğini belirleme çalışmalanna başladı. Polis, Prenses Diana'nın ölümüyle sonuçlanan Paris'teki kazayla ilgisi olduğu sanılan Fiat Uno marka otomobile ilişkin soruşturmanın çok yönlü sürdüğünü belirtti. Kamyoncu grevi büyüyor • PARİS (AA)- Fransa'da, ücret artışıyla ilgili isteklerini işveren sendikasına kabul ettiremeyen kamyonculann önceki gün başlattıklan yol kapatma eylemi giderek büyüyor. Karayollanndaki 140 noktada yol kapatma eyleminı sürdüren kamyoncular. bu eylemlerini özellikle sınır kapılan, liman girişleri ve benzin istasyonlan ile petrol depolan önünde yoğunlaştırdılar. Öte yandan, Ulaştırma Bakanhğı'nın çabalan sonucu işveren ve işçi sendikalan arasındaki görüşmelere Paris'te yeniden başlandığı bildirildi. Başbakan Yılmaz, iki ülke arasındaki ilişkiyi geliştirmek için 15 gün sonra Simitis'le randevulaştıklannı bildirdi Atiııa Ue sürekli diyalogLALE SARIİBRAHİMOĞLL GtRİT/ANKARA -Başbakan Me- sutYıhnaz, gerginliği azaltma karan al- dıklan Yunanıstan Başbakanı Kostas Si- mitis ile 15 gün sonrasına randevulaş- tıklannı söyledi. Mesut Yılmaz ile Gi- rit'te dün sona eren Balkan zirvesi sı- rasında bir araya gelen Yunanistan Baş- bakanı Kostas Simitis, iki ülke arasın- daki diyaloğu yapıcı olarak nitelendir- di, ancak gerilime neden olan tatbikat- lar konusunda Türkiye'yi suçladı. Balkan ülkeleri arasında ilk kez dü- zenlenen ve Türk-Yunan çelcişmesine sahne olan Balkan Ülkeleri Zirve Top- lantısı, dün Girit Adası'nda sona erdi. tkinci zirve toplantısının önümüzdeki yıl ekim ayındaAntalya'da, Dışişleri Ba- kanlığı toplantısının ise yine aynı yıl haziran ayında Istanbultiayapüması ka- rarlaştınldı. Yılmaz, pazartesi akşamı yaklaşık 1 saat 20 dakika görüştüğü Simitis ile iki ülke arasındaki mevcut gerilimin ola- sı bir çaüşmaya dönüşmesini önleme karan alırken bu yönde mevcut meka- nizmalann da çalıştınlması yolunda taraflarca siyasi irade belirtildi. Başba- kan Yılmaz, oldukça yoğun geçen Bal- kan zirvesi ve Simitis görüşmesinin ardından dün sabah kaldığı Kapsis Ote- li'nde beraberinde ailesi Girit kökenli olan DTP Başkanı HüsamettinCindo- ruk ve diğer heyet üyeleriyle yürüyü- şe çıku. Bu sırada Cumhuriyet'in so- rulannı yanıtlayan Yılmaz, Simitis ile gerilimi azaltma yolunda daha ileri adımlann atılması yolunun açıldığını belirterek şöyle konuştu: "Adımlan netleştirmek için 15 gün sonra kendi- siyle teiefonda görüşeceğim. Herhalde kendi kamuoyunun nabzınıölçmek için 15 gün sonrasına randevu verdi." Yılmaz, Simitis ile mevcut güven art- tıncı mekanizmalannın uygulanması konusunda temaslan canlı tutacak özel temsilciler atayacaklannı belirterek "Sık sık bir araya gehneyeceğiz. Diya- loğu canlandırmak için gü\endiğimiz iki kişhi görevlendirecegiz" dedi. Basın merkezinde gazetecilerin so- rulannı yanıtlayan Yılmaz, Simitis ile Yılmaz, dün Show TV'de yayımla- yaptığı görüşme konusundaki beklen- tilerinin yerine geldiğini söyledi. Yıl- maz, "Mütevazı bir adım atük. Vüna- nistan Ue yeni bir başlangıç yapmak is- thordum. Lraanm bu olumlu devam eder" dedi. tki ülke arasında gelecek nesillerin bir savaş tehlikesi yaşamama- sı için çaba harcadığını belirten Yılmaz, şunlan söyledi: "Bu görüşmeden, iki ülke başbakanı arasındaki ilk görüşroe olduğu için çok büyük bir sonuç bek- lemivordum." Yunan basnıııun gözü Türk generallerinde ATtNA (Cumhuriyet)- Girit'de önceki gün yapılan Yılmaz-Simitıs görüşmeleri- nin Yunanistan'daki yankılan devam eder- ken basın organlan dıyalogdan sonuç çık- madığına dikkat çekiyorlar. Gazeteler, iki liderin siyasi anlamda so- mut bir adım atamadıklanna dikkat çeki- yorlar ve Türkiye ile Yunanistan arasında son sözü silahlı kuvvetlerin söyleyeceği görüşünü ifade ediyorlar. Yunanistan ciddi gazetelerinden Kati- merini gazetesı "Yılnıaz, Simitis ile yapö- ğı göruşmede uzlaşmaz tutum sergfledi" manşetini kullanırken iki ülke arasındaki anlaşmazlıklann devam ettiğı görüşüne yer veriyor. Sol eğilimli Niki gazetesi "90da- kika süren boşluk" başlığı ile verdiği ha- berde zirveden sonuç çıkmamasını gene- rallerin oyunu olarak niteliyor. Aşın sağ eği- limli Elefteros gazetesi "Son söz general- lerin" manşetini kullanırken yine sağ eği- limli Apoyevmatini gazetesi haberi "Tfirk- ler büdJklerinden şaşnuyorlar" başlığıyla verdi. Sol eğilimli Elefterotipia gazetesi "Adrnı adım amayerlerinden lopırdamıjor- lar" başlığı ile verdiği haberde görüşme- den elde edilen tek olumlu sonucun baş başa görüşme olduğuna dikkat çekti. Ye- niden yayın hayatma başlayan Vradini ga- zetesi "Sdir" manşetiyle verdiği haberde Berna Yılmaz ile Dafni Simitis'ın aralann- daki soğukluğu öne çıkardı. Sol eğilimli Et- nos gazetesi "Girit toplanteuKU adım an- lamadr başlığı ile zirveyi duyururken Elef- teros Tüpos gazetesi "Ankara, Balkan ül- keleri topbntsnnsaboteettr" diye yazdı. Ba- ğımsız basın gazetesi "Hiçbtr sonuç akna- madT, Yunanistan Komünist Partisi yayın organı Rizospastis gazetesi "Simitis hükü- meti, yeni düzeni kabul ettirmek isthor. Made'in USA tipi diyalog" başlığı ile Yıl- maz-Simitis görüşmesini değerlendirdi. Komşularıyla barıstı, tek hedefi Türkiye Simitis döneminde sorunlar arttı MURAT İLEM ATİNA - Girit'te yapılan Balkan ülkeleri zirvesi çer- çevesinde biraraya gelen Baş- bakan Mesut Yılmaz ile Yu- nanistan Başbakanı Kostas Simkis'in baş başa yaptığı gö- rüşmeler beklendiği gibi so- nuçlandt . ' . Atina'dakı tarafsız diplo- matik çevTelere göre iki ülke arasında var olan sorunlann devam ettiği gözlenirken Ege. Akdeniz ya da Kıbns'ta her an istenmeyen olaylar meyda- nagelebilır. Söz konusu çevreleregö- re iktidara geldiği günden bu yana akılcı po- litikalar izleyerek Türkiye'nin dışındaki komşularıyla sorunlannı hızla düzelten Si- mitis'in artık tek hedefi doğu komşusu. Başta silahlı kuvvetler olmak üzere devlet ve hükümet içindeki bütün birimleri Tür- kiye'nin üzerine odaklayan Yunanistan Baş- bakanı. Batı'ya olumlu görünebilmek için sürekli olarak ikıli oynuyor. Bu çerçevede özellikle Türkiye ile ilgili konularda kendi susup bakanlannı konuş- turan Simitis, Yunanistan'ın yayılmacı po- litikalannı büyük dikkatle ve özenle uygu- lamaya çahşıyor. Simitis'in başbakan olduğu iki yıllık po- litikasını değerlendiren tarafsız gözlemci- ler, Yunanistan'ın Türkiye ile sorunlannda düzelme olmadığı gibi. Papandreu dönemin- den daha fazla ve daha tehlikeli krizlerle kar- şı karşıya kalındığına dikkat çekiyorlar. Pa- pandreu'nun çekinmeden konuşarak dile getirdiği sertlik yanlısı. Türkiye düşmanı, yayılmacı polıtikalannı suskun ve banşçı görünerek izleyen Simitis'in bu durumu dikkatle izleniyor. Atina'daki gözlemciler, Türkiye konu- sunda çok fazla konuşmayan, iyi niyetli ve banş yanlısı gö- rüntü veren Kostas Simitis dö- neminde izlenen politikalann savaş boyutlanna varan tehli- keli bir düzeye ulaştığını önemle vurguluyorlaT. Bu çer- çevede başbakan olmasının birinci ayı dolmadan Kardak krizini başlatan Simiti&döne- minde, Kjbns Rum kesimi- nin S-300'leri alması günde- me geldi. Yunan-Rum ortak tatbikatlan pekiştirildi, fazla- laştınldı. Rum kesiminde son 30 yılda görülmeyen gelişmiş askeri tesisler yapıldı. Yunan Silahlı Kuvvetleri 'ne bağlı her türlü ağır silah çekinmeden Kıbns'ta konuş- landınlmaya başlandı. Ege'de 12 millik karasulan konusunda- ki Yunan hassasiyeti, dünya de\ietleri ve uluslararası kuruluşların gündemine geti- nlmeye başlandı. Türkiye'nin tanımadığı ha- va sahası konusunda da aynı politikalar iz- lenmeye başlandı. Uluslararası anlaşmalara göre askerden ve silahtan anndınlması gereken Ege ada- lannda, Papandreu döneminde çok fazla afışe edilmeden yapılan tatbikatlar, artık NATO çerçevesinde yapılan tatbikatlar tak- vimine alınmaya çalışılıyor. Türkiye karşı- tı terör örgütlerine verilen destekler son beş yılın en üst seviyesine çıkanldı. Türkiye, ta- rihinde görülmemiş şekilde komşu Yuna- nistan'ın bakan ve hükümet yetkililerinin hakaret derecesine varan sözlü saldınlan- na maruz kaldı. Bu olumsuz gelişmeler karşısmda diya- log isteyen Türkiye'nin karşısında yine Si- mitis var ve birtaraftan Girit'te diyalog ger- çekleşririrken diğer taraftan Yunanistan'ın son iki yıllık politikalanndan taviz verme- yeceği yönünde açık niesajlar verdi. Toros tatbikaü çerçevesinde F-16'lann iniş ve kalkış yaptığı Ercan Hav-aalanrnda Kıbns polisi önlem aldı. F-16 savaş uçaklan, Toros 2/97 tatbikatı çerçevesinde Kıbns'ta Türkiye'den gövde gösterisi ALPERBALLI GtRNE - Türkiye ile KKTC'nin ortaklaşa yürüttüğü "Toros 2/97" tat- bikatı çerçevesinde adaya ilk kez inen F-16'lar gövde gösterisi yaptı. Milli Savunma Bakanı İsmet Sezgin. Güney Kıbns Rum Yönetimi'nin KKTC'nin yanı sıra Türkiye"ye de doğrudan teh- dit oluşturan silahlanma girişimleri- ne dikkatçekerken "TiirkryeveKKTC halkı. adada \t boigede banş ve refah istemektedir. Ancak her türlü tehdidi bertaraf edecek güç ve kararnbğa sa- hiptir" dedi. Türkiye'nin Ege ve Akdeniz'de 1 kasımda başlattığı "KararUık9T" tat- bikatı ile 3 kasımda başlayan Toros 97 tatbikatı planladığı gibi sürüyor. Bu- gün sona erecek Tbros tatbikatı kap- samında Balıkesir'den kalkan 4 F-16 savaş uçağı Geçitkale Havaalanı'na in- dı. KKTC Cumhurbaskanı Vekıli Hak- kı Atun, Başbakan Yardımcısı Sez- gm ile KKTC Milli Savunma Baka- nı ve Dışişleri Bakanı Taner Etkin ta- rafindan karşılanan filo, Türkiye "den getirdiği Türk ba>Tağını Arun'a sun- du. Yunanistan, geçen ay Güney Kıb- ns Rum Yönetimi ile beraber düzen- lediği "NUdforos" tatbikatı sırasında Baf Üssü'ne 2 F-16.4 A-7 ve 2 F-4 indirmişti. Tatbikann bugünkü bölümünde >i- ne Geçitkale'ye inecek 4 F-16 uçağı ile birlikte Türkiye adaya topiam 8 savaş uçağı indirmiş olacak. 2 yıl ön- ce Kıbns'ta yaşanan gerginlik sıra- sında Türkiye'nin 2 F-16 uçağı ada- ya jnmişti. 'Adada aşın silahlanma' Kıbns Türk Banş Kuvvetleri Ko- mutanı Korgeneral Ali Yalçın Geçit- kale'de yaptığı açıklamada Rum ve Yu- nan ikilisinin bir yandan siyasi çö- züm arayışında gözükürken bir yan- dan da adada aşın silahlanmaya git- tiğini kaydederek şu görüşleri iletti: "Rumlar, günde 2 milyon dolardan fazla harcamak sureth le silahlanma- yı sürdürmektedir. Güne> de deniz ve hava üslerinin inşası hızla devam et- mekteohı p burabra Yunan hava\e de- niz kuvvetlerinden unsurlar yakında konuşlandınlacaktır. Son bir > ıl içerisinde Rus>a'dan au- nan T-80 tanklan ile yeni bir tank ta- buru teşkil edilmiş Girit'ten bir tank tabunı Kıbnsa intikal ettirilmiş. Yu- nan kontenjan aiayjnın tugay seviye- sine çıkanlması De Rusya ve Yunanis- tan 'dan halen yeni tanklann adaya ge- tirilmesi faaliyetler sürdürülmekte- dir." Sezgin de Rumlar'la Yunanistan'ın Türkiye ve KKTC'nin iyi niyetli ya- pıcı tutumlanna karşılık vermediğini belirterek u Kıbns'a ilişkin l%0anlaş- malan ve Birleşmiş Milletler (BM) müzakeresürecincJeoluşmuş bulunan parametreleri hiçe sayarak çabalan- nı Güney Kıbns Rum Yönetimi'nm AB üyvliğiw silahlanmafaaliyetkrini tek- sif etmişlerdir" dedi. nan "32. Gün" programında, Yunanis- tan Dışişleri Bakanı Teodoros Pango- k» ile ilgili olarak "Türkiye'ye yakı- şıksız ifadeler kullandı. Terbiyesizlik yapb. Onun için elini sıkmadım. Simi- tis ile yapOğun göriişmeye kaülmasını onun için istemedim" dedi. Dışişleri Bakanı tsmail Cem, ortak bildirinin yayımlanmasınm ardından düzenlediği basın toplantısında, 21. yüzyılın Balkan bölgesinin, bütün ül- kelerin eşit katılımlan ile gelişmesi ge- rektığini belirterek "NeTür- kiyç. ne Yunanistan ne de bir başka ülke, bölgede ağabeyi- lik yapmayacak" diye ko- nuştu. Ulkesinde Pangalos gibi Türkler için "katil,hırsız,te- cavüzcü" gibi ağır ifadeler kullanan "şahin" bir ekibin yoğun baskısı altında bulu- nan Simitis, Yılmaz'ın ter- sine özel temsilcilerin ata- nacağmı yalanlamayı tercih etti. Simitis, Cumhuriyet'in bu konudaki sorusu üzeri- ne. "Ne resmi ne de gayrires- mi özel temsikri atamamız düşünülmüyor"' dedi. İki ülke arasında yaşanan anlaşmazlık nedeniyle Bal- kan Bildirisi gecikmeli ola- rak yayımlandı. Daha sonra sonra ev sahibi olarak bastn toplantısı düzenleyen Simi- tis, çoğunlukla Yılmaz ile yaptığı görüşmelere ilişkin sorularla karşılaştı. Simitis, Yunanistan'ın tatbikatlan ön- ceden planlandığmı savuna- rak "Gerginlik istemiyorlar- sa tatbikat yapmasalardı" diye konuştu. Simitis, iki ül- ke arasındaki açık diyalo- ğun yapıcı olduğunu belirt- ti. ancak Türkiye'nin Bal- kan Zirvesi Sonuç Bildiri- si'nde yer alan; ulusal ege- menliğe saygı ve kuvvete başvurmama gibi ilkelere uyması gerektiğini savıındu. Başbakan Yılmaz'la yap- tığı göruşmede Kıbns konu- sunun da gündeme geldiği- ni belirten Simitis. göruşme- de. "bu sorunun, böigedeger- ginlik yaratan bir unsur ol- duğu" tespitine vardıklan- m söyledi. Türkiye'nin AB üyeliğine, kültürel, sosyal ya da dini nedenlerle karşı ol- madıklannın altmı çizen Si- mitis, "Ancak, AB'nin Tür- kiye'den üyeük için yerine getirmesini istediği şartlar var" dedi. Denktaş Holbrooke ile görüştü NEWVQRK(AA)-NewYork'ta bultuıan KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın. ABD Başkanı CHnton'ın özel temsilcisi Richard Holbrooke'tan gelen talep üzerine önceki gün bir görüşme daha yap- tığı öğrenildi. Denktaş, Holbrooke ile son bir hafta içinde dört kez gö- rüştü. Cumhurbaşkanı Denktaş, iki sa- at süren ve basından gizli tutulan gö- rüşmeyle ilgili olarak karşılıklı fi- kirteatısinde bulunduklannı ve gö- rüşmenin çok yararlı geçtiğini ifa- de etmekle yetindi. Denktaş, önce- ki gün Holbrooke'tan önce BM Ge- nel Sekreteri ve Güvenlik Konseyi Başkanı'yla ayn ayn görüşmüş ve kendilerine u ıstertanıyın,isterta- nımayuı; ben doletim" mesajını vermişti. Cumhurbaşkam Denk- taş, AB ile Klerides yönetimi ara- sındaki görüşmelere katılmayacak- lannı da Kofi Annan'a iletmiş, ak- si halde Rum hükümetini tanımış olacaklannı ifade etmışti. Bu iki hususun Holbrooke'u te- laşlandırdığı bildiriliyor. Kimlik- loinin sakh kalmasını isteyen Ame- rikan kaynaklan, Holbrooke'un, Denktaş ile genel sekreter arasın- daki görüşmeden haberdar olduk- tan sonra kendisiyle buluşmak is- tediğini ifade ettiler. Aynı kaynaklara göre göruşme- de Holbrooke, Denktaş'a "Klerides ile görüşmeme konusundaki rutu- munun, \BD ve BM tarafindan harcanan çabaiara ters olduğunur söyledi. Holbrooke'un "ABfle Rum \ önetimi arasındaki müzakerele- re Kıbns Türk taranrun kaülmama- sınm, Kıbns'm .\B'ye katüma su- recini durdunnayacağı" mesajını verdiği de belirtildi. ABD'den çatışma uyarısı WASHEVGTON (AFP)- ABD. Yunanistan ve Türki- ye'nin Ege'deki tatbikatlar sırasında gerginliği tırman- dıracak davranışlardan ka- çınmalannı istedi. ABD Dışişleri Bakanı Ja- mes Rubin iki ülkenin "Ger- ginliği yükseltecek herhangi bir davranıştan kaçınarak askeri güçierin ulusal tatbi- katlan kısıtlı bir şekilde ger- çekleştirmesi" gerektiğini belirtti. Rubin aynca iki ül- keyi acilen NATO Genel Sekreteri Javier Solana ile "Yunan ve Türk askeri güç- leri arasındaki gerginliği azaltma ve Uetişimi geliştir- me yollarını" tartışmaya çağırdı. ÖR ÜŞ / NAZMİ AKIMAN / Em. Büyükelçi Batı Trakya'da yaşayan Türk asıllılara karşı veci- belerini yerine getirmesi için Yunanistan üzerinde Türkiye'nin yapabileceği en uygun baskı konusu, kuşkusuz, Istanbul'da yaşayan Rumlann istanbul'u terkini sağlamakla bu manivelayi göz göre göre el- den kaçırrjı. Üstelik dünya kamuoyuncJa nahoş bir imaj yaratılmış oldu. Neticede, Yunanistan Batı Trak- ya Türklerine karşı dilediği eziyeti yapmakta daha da serbest kaldı. Yine bilindiği üzere, 1974 yılında Türkiye, ulusla- rarası antlaşmalardan doğan haklarını kullanarak Kıbnsa askeri müdahalede bulundu. Bu gelişrne karşısında Yunanistan askeri alanda bir tepki gös- termek cesaretini ve gücünü kendinde bulamadı ve bu yüzden, Milli Mücadele'de olduğu gibi, Türkiye karşısında bir kez daha yenik duruma düştü. Yuna- nistan bunu asla unutamadı. Ve Kıbns müdahalesin- den hemen sonra, Türkiye aleyhinde çoktan başlat- mış olduğu menfi kampanyaya yeni bir hız verdi. Türkiye'yi kendi halkına ve dünya kamuoyuna karşı en büyük düşman ve müstevli ilan etti. Böylece, Yunanistan, eskinin ve Kıbns'm acısını Tür- kiye'yi her fırsatta, her yerde ve her imkândan ya- rarlanarak taciz etmekle ve ona zarar vermekle çı- karmaya başladı. Öteden beri mevcut olup o zama- na kadar süren ilişkilerin havası içerisinde ihmal edi- lebilen nice ikili sorun tekrar ortaya atıldı. Uluslara- rası alanda Türkiye'yi karalama ve Batı dünyasmdan ayırma kampanyasına daha da hız verildi. Yunanistan'ın ülkemiz aleyhindeki bu siyaseti Baş- bakan Papandreu'nun iktidan sırasında en üst mer- tebesine ulaştı. PASOK hükümeti Ege'deki adaları silahlandırmakla, Ege Denizi'nde müesses uluslara- rası kaidelere aykın hareket etmekle, Batı Trakya'da yaşayan Türk soyluların haklarını gaspetmekle Lo- zan'ı ve Lozan ruhunu fütursuzca ihlal etti. Türkiye'nin bu gelişmeler karşısında uzun bir sü- re yeni politikalar üretmekten geri kaldığını ve Yuna- Türk-Yunan îlişkilerinin Değerlendirilmesi (II) nistan'a müteveccih politikasının siyasi otoritenin elinde geneide iç tüketim'için kullanıldığını ve böy- lece Yunanistan'a istismar için imkânlar hazırlandı- ğını görüyoruz. Bu Rplitikalann tek istisnasını, 1987 Mart krizi sırasında Özal hükümetinin izlediği polrti- ka teşkil etmiştir. Hatırlanacağı uz&re, Yunanistan, 1960 yılından rt- baren Ege kıta sahanlığında, sondaj yapmak da da- hil olmak üzere, geniş çapta faaliyet sürdürmeye başlamıştır. Uluslararası hukuk kurallan bütün ülke- lerin açık denizlerde araştırma yapmak hakkı bulun- duğunu âmir olduğuna göre Türk gemileri de Ege kı- ta sahanlığında araştırma faaliyetine başlamıştır. Fa- kat Yunanistan Ege kıta sahanlığının kendisine ait ol- duğunu savunarak buna itiraz etmiş ve konuyu Bir- leşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne ve Uluslarara- sı Adalet Divanı'na götürmüştür. Güvenlik Konseyi, 1976 Ağustos ayında aldığı kararda taraflara soru- na müzakere yoluyla çözüm bulmalan çağnsında bulundu. Adalet Divanı ise Yunan başvurusunu in- celemeye yetkisi olmadığını açıkladı. Bunun üzeri- ne Türk ve Yunan heyetleri 1976 Kasım ayında Bern'de buluştular ve bir sözleşme imzaladılar. Bu sözleşmede taraflardan Ege kıta sahanlığının sınır- landırılması amacıyla müzakerede bulunmalan iste- nirken, bu müzakerelerin sonuçlandınlmasınadeğin taraflann Ege kıta sahanlığı üzerinde sondaj faaliye- tinde bulunmaktan kaçınmalan gerektiği belirtilmek- teydi. Bern Sözleşmesi'ni müteakip iki ülke arasında baş- latılan müzakere süreci 1981 Ekim ayına kadar de- vam etti. Bu süreç de ikili ilişkiler açısından önemli sayılabilecek bir aşama teşkil etmiştir. Zira bu defa iki ülkenin çoğunlukla diplomatlardan oluşan heyet- leri soruna çözüm bulmak amacıyla büyük gayret sar- fetmişler ve bazı noktalarda ciddi ilerleme kaydede- bilmişlerdir. Örneğin, Ege kıta sahanlığının hangi yüz- de oranlannda taraflann egemenliğinde bırakılabile- ceği dahi tespit edilebilmiştir. Ancak vanlan bu ve ben- zeri noktalarda siyasi otoritenin tasvibi henüz alın- mamışken Papandreu iktidara gelmiş ve bir evvelki hükümetin imzaladığı Bern Sözleşmesi'ni tanımadı- ğını açıkça ilan etmiştir. Papandreu hükümeti, Türkiye aleyhindeki siya- setini en üst noktalara tırmandırdığı bir dönemde, 1987 Mart sonunda bir gün Ege'nin kuzey kıta sahanlığın- da tekrar sondaj faaliyetinde bulunmaya karar ver- di ve araştrma gemilerini yda çıkardı. Bu hareket 1976 Bern Sözleşmesi'nin bir kez daha açık ihlaliydi. Tür- kiye buna izin veremezdi. ilk iş olarak Yunanistan'ı ikaz ettik ve bu sevdadan vazgeçmesini istedik. Fa- kat 'Ege Denizi bizimdir, dilediğimizi yapanz' ceva- bını aldık. işte bunun üzerine Türkiye, kendi araştır- ma gemilerini aynı bölgeye müteveccihen yola çıkar- dı ve yanlanna deniz kuvvetlerinden muhripleri de re- fakaten vermeyi ihmal etmedi. Bilindiği üzere neti- cede Yunanistan sondajdan vazgeçti. Ayrıca Türki- ye'nin bu ve benzeri buhranları kesinlikle önlemek amacıyla tüm ikili sorunların ön şartsız müzakeresi ve ekonomik işbiriiği imkânlarının araştırılması ge- rektiği yolundaki önerisini Yunanistan kabul etmek mecburiyetinde kaldı. Görülüyor ki Özal hükümeti bir yandan dozunu çok iyi ayariadığı tepkisini mucip sebeplere istinat ettirmiş, öte yandan Yunanistan'ı iknaya tevessül ederek onu müzakereye imale edebilmiştir. Nitekim iktidarda bulunduğu 7 yıldır Türkiye ile diyaloğa as- la yanaşmayan Papandreu hükümeti bu gelişmeler karşısında masaya oturmaya razı olmuştur. Özal hükümetinin bu girişımi sayesinde siyasi ve ekonomik konularda ikili müzakerelerin derhal baş- laması sağlanmış, fakat sonralan Yunan tarafının te- merrüdü yüzünden görüşmeler askıya alınmıştır. Türk hükümetleri de Yunan tarafını iknaya çalışmaktan- sa işi kendi haline bırakmayı yeğlemişler ve "Davos ruhu" sonuç vermeden sönüp gıtmiştir. Bu olaylardan sonra geçen on yıl zaffında yine Ege ve diğer ikili sorunlardan neşet eden gelişmeler iki ülkeyi birçok kez karşı karşıya getirmiştir. Ara zaman- da Yunan hükümetinin başına Mrtsotakis gibi mu- halefetteyken Türkiye ile diyaloğu savunan bir baş- bakan gelmiş olsa dahi iki ülke arasında bir uzlaş- mazemini yaratmak birtüriü mümkün olmamıştır. Yu- nanistan, çok zaman yaptığı gibi Türkiye'nin sürek- li tehdrt oluşturduğunu kamuoylanna yaymaya ve her fırsatta Türkiye'ye zarar vermek yollarını denemeye devam etmiştir. Türkiye'deki siyasi iktidarlar ise Yu- nanistan'ı müzakereye imale etmek için siyasi alan- da yeni yaklaşımlan benimsemedikleri gibi sıyase- tin dışında kalan, özellikle ticaret veya kültür alanla- rında da Yunanistan'la bağlar kuracak ciddi girışım- leri denememişler ve son Kardak krızinde görüldü- ğü üzere her bir sorunu milli mesele haline getirerek daha çok iç tüketimi ön plana almışlardır. Böylece Yunanistan'ın istismar kampanyalarına da imkân ta- nınmıştır. Özetlemek gerekirse, tarih boyunca iniş ve çıkış- lar kaydeden Türk-Yunan ilişkilerinde, Türk tarafı, başlarda çeyrek asır sürdürdüğü isabetli ve etkin politikalardan zaman zaman farklı tutumlara yönel- miş ve bu nedenle bazı imkânları daha iyi kullanmak- tan adeta mahrum kalmıştır. Bunda Yunanistan'ın ta- vırları çok büyük etken olmuştur. Halbuki Türkiye'nin elinde bulundurduğu imkânlar, her zaman ve her şart altında, Yunanistan'la ilişkilerde milli çıkarlannı korumak bakımından Türkiye'ye daha çok avantaj sağlayan imkânlardır: Zira Türkiye, askeri ve ekono- mik bakımdan daha güçlüdür. Daha ziyade potan- siyele sahip bir ülkedir. Jeopolitik konumu, ona, böl- gede müstesna bir önem bahşetmiştir. Kaldı ki Tür- kiye'nin içinde bulunduğu bölgede ve komşulan ara- sında örf-adet, yaşam tarzı ve hatta kültür bakımın- dan en ziyade etkilediği ülke Yunanistan'dır. Türki- ye'nin bütün bu imkânlara sahipken Yunanistan'la ilişkilerini belirii birdüzenesokamaması ve Yunanis- tan'ın zararlı oklanna maruz kalması ancak siyasi otoritelerin bir yerde hata etmiş olmalanyla izah edi- lebilır. Şuna inanıyorum ki, Türkiye Yunanistan'a hem siyasi hem kültürel hem de ekonomik açılardan -ade- ta dört bir yandan- olumlu şekilde yaklaştığı ve on- da güven hisse uyandırabildiği ve onunla enerji, ula- şım, denizcilik ve turizm gibi değişik alanlarda işbir- iiği imkânlarını yaratabildiği takdirde üstün gücünün ve etkısınin müspet sonuçlannı elde edebilecektr. Eko- nomik alanda yaratılabilecek işbiriiği, siyasi ortamı da müsbet yolda etkileyecektir. Türkiye, yüksek mil- li çıkarlarını tehlıkeye atmaksızın bunu gerçekleşti- rebilecek durumdadır. Bir Türk profesörünün ifade ettiği gibi, Türkiye Yunanistan'la olan ilişkilerini "fa- rthin ipoteğinden kurtarmalı" ve dış siyasetin biza- tihi karakterinde bulunan uzun vadeli, planlı, istikrar- lı ve çok yönlü bir politikayı uygulamaya koymalıdır. Türkiye bunu yaptığı takdirde, komşusuyla normal bir münasebeti sürdürebilecek, onun verebileceği za- rariara set çekmek imkânını elde edebilecek ve nü- fuzunu daha ziyade arttıracaktır. Sanıyorum, bir hususu daha eklemek gerekir Yu- nanistan'la ilişkilerımizin bugün ulaştığı aşamada danı bu önerilerimizi uygulamak mümkündür, fakat zaman alabilir. Bu nedenle söz konusu sorunlarla bir arada yaşamayı da öğrenmeliyiz. BÎTTİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle