27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 KASIM 1997 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER Atatürk'ün Kooperatifçilik Düşün ve Eylemleri PROF. DR. ZİYA GÖKALP MÜLAYİM Ankara Üniversitesi Öğretim L'yesı C umhunyetimizin kuruldu- ğundan bugüne Atatürk dönemı, kooperatifçiliği- mizin en parlak dönemı olmuştur. Bunun nedenı kuşkusuz o dönemde dev- rimci büyük devlet adamı Atatürk'ün Türk kooperatifçılığine düşün ve eylem- leriyle öncülük ve önderlik yaprraş olma- sıdır. Kooperatifçi Atatürk konusundaki gö- rüşlerimizi. 27 Ocak 1981 "de bu sütunlar- da "Örnek Kooperatifçi" adı altında ya- yımlananbıryazımızdabelirtmiştik. An- cak o tarihten bugüne yaptığımız incele- melerde Atatürk'ün düşün ve eylemleri- nın öneminı ve bugün 9 milyona yakın or- tağı bulunan Türk kooperatifçilik hareke- tine yol göstericiliğini her gün bıraz da- ha fazla anladığımızdan. bu konudaki gö- rüşlerimizı değişik boyutuyla burada tek- rar belirtmekte yarar görüyoruz. Düşün alanında: Atatürk'ün özgün ko- operatifçilik düşünceleri değişik söylev- lerinde, dönemınde çıkanlan yasalarda, parti progTamlannda ve yayımlanan ki- taplarda açıkça görülmektedir. Örneğin 1920'de TBMM'ye sunulan Kooperatif Şırketler kanun tasansında Meclis Başkanı Mustafa KemaJ'ın imza- sı vardır. Öte yandan, kuşkusuz Ata- türk'ün bilgi ve onayı ile (belki de kendi- sinin yazdığı) ve o zamanki "Basuı Yayın Genel Müdürtüğü" tarafından 19 Mart 1923'te yayımlanan *Kooperatif Şirket- ler" kJtapçığında da Kemalıst kooperatif düşünce. bugünkü Türkçe ile şöyle belir- tilmektedir: "Çağdaşekonomi politikaa- nın simgesi haline gelen kooperatif örgü- tünüa, ülkemizde de yayılması hususun- da hizmetedecek kimseİer, her an çiftçi ve halkia temas olanaklan bulunan kasaba ve köy öğretmenleridir. Ülkesini seven her Türk kasaba ve köy öğretmeni kövterimi- n ekonomikve sosyal yönden yükseltecek bu kuruluşlann ülkemizde yayüması hu- susunda var güçlern, le çahşmayı vicdani ve kutsai bir görev saymabdırLar." Ta 1923'te resmen yayımlanarak be- lirtilen bu Atatürkçü düşünce, günümüz- de de önemıni korumaktadır. Koopera- tifçilik. tüm ileri ülkelerde çağdaş ekono- mi politikalannın simgesi olmayı sürdür- mektedir. Bu nedenle, bugün de ülkemiz- de köy, kasaba ve kentlerdeki tüm öğret- menler, Atatürkçü düşüncenin de gereği olarak kooperatifçiliği yaymalıdırlar. Hatta 8 yıllık kesintisiz temel eğitim programlanna kooperatifçilik mutlaka zorunlu ders olarak konulmalıdır. Atatürk'ün kooperatifçilik düşüncele- rinde ortak makina kullanma yer alır. Ge- rek 24 Ağustos 1925"te Kastamonu'da halka seslenerek yaptığı konuşmada, ge- rekse 1 Kasım 1937'deki Meclis açış söy- levinde Atatürk. makina kullanmada ko- operatiflerden yararlanmanın önemini belirtmiştir. Atatürk'ün bu düşüncesi, ül- kemiz için bugün de yol gösterici niteli- ğini korumaktadır. Atatürk'ün 1931 yılı başlanndaki Iz- mir gezisinde de kooperatifçiliğe önem verdiği görülmektedir. Gerek 27 Ocak 193rdeIzmirHalkFırkası Kongresi'nde, gerekse 1 Şubat 1931 izmirTicaret Oda- sı'nda yaptığı konuşmalarda, kooperatif- çiliğin önemi üzerinde ısrarla durmuş ve "Kanaatiın odur ki muhakkak surette birleşmede kuvvet vardır. Kooperatifyap- mak. maddi ve manevi kuvvetİeri, zekâ ve maharetieri birleştirmektir" diyerekko- operatifçiliğin en güzel ve gerçekçi ta- nımlanndan bırini yapmıştır. Atatürk döneminde çıkanlan koopera- tifçilik yasalannda da Atatürk'ün düşün- celeri yer almıştır. Atatürk'ün direktifle- riyle çıkanlan yasalardan hemen sonraki TBMM açış söylevlerinde, kooperatifçi- liğe önemli yer vermesi bunu kanıtlamak- tadır. Nitekim 1929 yılında "Zirai kredi kooperatiflerryasasmın çıkması üzerine 1 Kasım 1929 tarihli. 1935 yılında 2834 ve 2836 sayılı tanm satış ve tanm kredi kooperatifleri yasalannın çıkması üzeri- ne ise 1 Kasım 1936 tarihli TBMM açış söylevlerinde kooperatifçiliğin her yerde sevildiğini ifade etmiş ve bu kooperatif- lerin ülkenin her tarafına yayılması di- rektifmi vermiştir. Atatürk'ün kooperatifçilik düşüncesi açısından 1935 yılında İstanbul Yüksek tktisat ve Ticaret Mektebi'nde ders kita- bı olarak okutulan "KooperatMer" adlı bir kitapta. "Ne iiberal ve ne de komünist olan Kemalizmin en tabii ve makul eko- nomik rejimi yalnız ve yalnız kooperatif- çUiktir. Istc yannki KemaKzmin biricik ekonomik ideafi" (1) denilecek kadar ile- ri gidilmesı, o yıllarda kuram ve uygula- mada kooperatifçiliğin, Atatürkçülüğün ekonomi rejimi olarak kabul edildiğini göstermektedir. Atatürk'ün kooperatifçilik düşüncesi açısından önemli bir nokta da kurucusu ve genel başkanı olduğu ve 1 Kasım 1937 TBMM açış söylevınde, "Dünyaca ma- lum olmuştur ki btzim devlet idaresinde- ki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı prensipler. idamle ve sivasette bizi aydın- laûcı ana hatiandır. Fakat bu prensipleri gökttn indiği sanılan kitaplann dogmala- nyla asla bir tutmamabdır. Biz ilhamlan- mıa gökten ve gaipten değiL, doğnıdan doğruya hayattan alnuş buluntıyonız" de- diği CHP'nın 1935 programında da ko- operatifçiliğin önemle yer almış bulun- masıdır. Md. 10- "Partimiz; kooperatif- çiliği,ana prensiplerinden sayar. Kredi ko- operatifleri ile toprak üriinlerinin hakiki değerinden üretmenleri faydalandıracak olan sabş kooperatiflerinin kurulmasına veçoğaltümasına önem vermekteyiz. Tür- khe Tanm Bankasu tanm kooperatifleri- nin ana bankasıdır." Görüldüğü üzere. Atatürk döneminde devlet yönetıminın felsefe ılkelenni en açık bir biçimde yansıtan o zamanki tek partinin programında da kooperatifçilik, ekonomik yaşamın ana ilkelerinden sayıl- mış olup bugünkü sıyasal partilere, özel- likle de CHP'ye yol gösterici niteliktedir. Böylece Atatürk'ün kooperatifçilik düşün alanında çok önemli bir yere sahip olduğu açıkça görülmektedir. Ancak Ata- türk. sadece bir düşün adamı değil, aynı zamanda çok yönlü bir eylem adamıdır. Nitekim kooperatifçilik konusunda da sa- dece sözde kalmamış. halkına örnek ol- mak ve güven vermek için 1925 ve 1936 yıllannda şahsen ıki kooperatifın kurucu üyesi olarak eylemlerde de bulunmuştur. Eytem alanında: Cumhuriyetin ilk yıl- lannda Ankara"da gittikçe artan memur- lara ucuz tüketim maddesı sağlamak için 1925 yılında Atatürk. tüketim kooperatif- çiliği ile özel olarak ilgilenmiştir. Şöyle ki Atatürk'ün direktifleriyle çıkanlan 1925 tarihli biryasa ile Ankara'daki me- murlara yanm aylık ikramiye verilmesi ve bunlann kurulacak Ankara Memurlar Kooperatifi'ne anapara olarak yatınlma- sı öngörülmüş ve böylece kurulan Anka- ra Memurlar Tüketim Kooperatifi'ne Cumhurreisi Gazi Mustafa Kemal Paşa ve Başvekıl Ismet Paşa bir ve ıkı numa- ralı üye olmuşlardır. Bu üyelik eylemi, Atatürk'ün kent kooperatifçiliği uygula- masına verdiği önemi açıkça göstermek- tedir. 1936 yılında ise Atatürk'ü ikinci bir kooperatifçilik eylemi içinde görmekte- yiz. Bu seferki tanm kooperatifçiliği. Şöyle ki: Atatürk, 30 Haziran 1936'da Içel'in Tekir ve civan köylerindeki üreti- cılerle birlikte, tanm kredi kooperatifi kurmak üzere Ziraat Bankası'na bir di- lekçe verir. Bu dilekçeyi kooperatifın ku- rucusu 36 üretıcı ımzalamıştır. Bu imza- lardan birincisi, Tekir çiftliği sahibı Ke- mal Atatürk "e aitrir. Bu eyleminde ise Atatürk, kooperatif- çilik konusunda, ülkenin efendisi olarak nitelediği Türk köylüsünün yanında ve onunla beraber olduğunu göstermıştir. Sonuç: Atatürk'ün kooperatifçiliğe ilişkin yukanda kısaca belirtmeye çalış- tığımız düşün ve eylemlerine topluca ba- kıldığında, O'nun; kooperatifçiliği. ülke- nin kallonmasında önemli bir araç olarak benimsediği ve kooperatiflerin yurt düze- yinde yayılmalan için bütün yaşamı bo- yunca kooperatçiliği tüm söylemlennde desteklediği ve hatta halkıyla beraber kentsel ve kırsal iki kooperatif kurduğu görülmektedir. Böylece Atatürk, Türk ko- operatiçiliğinin önder ve kurucusu olarak Türk kooperatifçilik tarihinde saygın ye- rini almış bulunmaktadır (2). Ancak ülkemizde O'ndan sonra gelen devlet adamlanmız, kooperatifçiliğe O'nun gösterdiği duyarlık ve ılgiyi gös- termemişler ve hatta 12 Eylül'den sonra kooperatifçiliği açıkça kösteklemişlerdir. Bu nedenle de kooperatifçiliğimiz bugün çağdaş uygarlığın gerektirdiği gelişmeye ne yazık ki ulaşamamıştır (3). (1) S. N. tleri, Kooperativler, istanbul 1935. s. 360. (2) Bak; Z. G. Mülayim, kooperatif- çilik, Ankara 1995. s. 47-54. (3) Bak; Z. G. Mülayim. Atatürk'ten Bugüne Kooperatifçilik, Yetkin Yayınla- n. Ankara 1997. Türk Tarihi Üzerine C umhuriyet'in 25.7.1997 • tarihinde dağıtmış olduğu, Sayın Prof. Sina Akşin'ın u Türk Tarihi" adını taşıyan kitapçıktan öğrendiğimize göre, tarihimiz, çöl olan Orta Asya'da 1.0. 220'de. göçebe kültüründen doğınuştur Paris Bılim Akademisi Bilimsel Araştırma Merkezi. 52 sayılı laboratuvannda. Sorbon 6'ncı seksıyona bağlı olarak, 1962"de başlamış olduğum l 30 yıl sonra 1992'de sona erdiğinde, ortaya "Orta Asya'daki 5 k;denizde, yerleşik kültürden gelen. gelişme ve sentezlerle yazıyı bulmuş, Orta As\a'da doğan tek tann kavranunı sıstemleştırmiş ve bu nitelikleriyle evrensel kültünin kökeninde yer almış bir Ön-Türk uygarlığı çıkti." Birkaç kİsa örnekle, I.Ö. 220;den önceki bın yıllara inelim: Kağanlann tarih v azarlanndan. Yoluğ Tigm, Öngre BingabaşL, Alp Erin, Bilge Atung L nıq'un bıraktıklan yazılı belgelere göre I.Ö. 565'te Kanım Ü- Etiriş tarafından kurulup, Î.S. 58O'de sona eren bir TürükBilbırTürük egemenliği vardır: Bu. 1045 yıl süren dönemde, Türük Bil Türkçesi %e yazısıyla yazılmış olan çok sayıda belge, tarihi olaylar ve coğrafi ilk adlan vermekte, Türk ve dünya tarihinin bilinmeyen yönlenne ışık tutarak, bu tarihlenn yeniden yazılması gerektığini ortaya koymaktadır; örneğin, bu dönemde 'bitig taşlanndan' birinde, Öngre-Bıngabaşı. Pers kraîı Kyros'un, Qanım Bflge Qağan tarafından, 14 7.529'daacıbir yenilgiye uğratıldığını yazar. Tarihimizin başlangıcının bilinmemesinin nedeni. kaynaklann ".\sya ve Avrasva'da tarihin derinliklerinde oluşmuş olan Türk Idtlesini" (ırkı değil). bu doğmuş olduklan topraklarda yok sayan, -şuurla ve bilimsel olarak vurgulayalınv- Ön- Türklerin yazıyı bulmuş olduklannı bflmeyen ve aramayan araşürmacüann yanlış ve cksik (İkinci El'e ve tercümeye davanan) ka> naklar oluşudur; tarihimiz, 1/E)oğduğu yerde, 11 Doğduğu dilde aranır. Bu nedenle, Türük Bil DönemTni ve ondan binlerce yıl önceki. At-Oy ve Bir-Öy Bfl'in oluşturduklan On-Türk Çagı'nı bilmek için - Anadolu lehçesi tamamen yetersiz olduğundan- önce, ""Asya" lehçeleri bilinmelidir. Bu bilgıyle. Türük Bil Türkçesi ve yazısı öğrenilir ve belgeler okunur. Bundan sonra, Ön-Türk Çağı'na inilir Işte orada, Türk ve dünya kültür tarihinm kökenleri bulunur: Ön- Türk yazL dil ve düşüncesi, ilk dıri kitabı "Alti Yanq Tıgin"... Ve bu bilgilerin getirdiği sistemler. Bu sayede, Türk kitlesini oluşruran elemanlann "Ön-Türk, yazıdilve ujgarüğı" olduğu (fslamiyet adı altında Arap ve Acem kültürü değil) anlaşılır, Anadolu 'mozayik'inin kökeninde, Hitit öncesi Ön-Türk Dip Kültürü'nün varlığı (kafatası yüzdesi değil) ortaya çıkar. ...Ve de tarihteki bilimsel yerimizi alınz. Sayın Akşin ve arzu edenlerle, tartışmalarda bilgi alış verişinde bulunmak umuduyla saygılar. HalûkTarcan Bilimsel Araştırmacı Kuruluş halindeki Türük Tanhinı Araştımıa Vakfı adına Paris lareketEn c Her yere gidecek kadar küçük. Gömlek cebinde caşmacak kadar hafıf. Fonksiyonları çok ileri, kullanırjtfBpk kola\. Birbirinden çekici dört farklı renkte^Hlsson K.V.K.. Tel: 0216 410 85 00 (pbx) • GEN-PA PENCERE Kaplan Böğürüyor... Eşek anınr.. Insan bağınr.. Horoz öter. Öküz böğürür.. Ne var ki son günlerde sıra dışı işler oluyor, kap- lanlar da böğürüyor... • Hangi kaplanlar böğürüyor... "Pasifik Kaplanlan!.." Neden?.. Soruya yanıt vermek için üç beş yıl geriye git- mekte yarar var. Sovyetler, 1991 'de gümbür güm- bür yıkılınca kapitalist dünyayı bir coşku sarmıştı. Japon kökenli Amerikan Fakuyama, yenginin sar- hoşluğuyla, bir kitap yazıp açıkladı; "Dünyanın Sonu!.." Neolmuştu?.. Tarih baba dönmüş dolaşmış, yorgun düşerek yatağına uzanmıştı, son soluğunu veriyordu; çün- kü dünya 'tekpazar'a dönüşmüş, küreselleşmiş- ti. Emperyalizm sizlere ömür öteki dünyaya göç- müştü, 'Pasifik Kaplanlan' bu sava en çarpıcı ör- nekler değil miydi?.. Aradan çok geçmedi, Pasifik Kaplanlan daya- namayıp böğürmeye başladılar. • Malezya Başbakanı Mahathir Muhammet, G- 15 Zirvesi'nde (bir Pasifik Kaplanı'na hıç yakışma- yacak biçimde) azgelişmiş ülkeleri uyardı: - 'Yeni emperyalizm'e karşı uyanık olun!.. - Neden?.. Mahathir ne diyordu: "- Serbest dünya piyasalan gelişmekte olan ül- keler için her zaman sömürücü olmuştur. Sade- ce piyasa güçlerinin egemenliğinde işleyen bir dünya ticaret sistemine karşı adaleti sağlayıcı ya- sal düzenlemeler yapmak zamanı geldi." (4 Ka- sım 1987 Cumhuriyet) Muhammet, Malezya parasının yüzde 40'lık de- ğer yitirişinden sorumlu olarak Amerika'yı suçlu- yor. Endonezya Devlet Başkanı Suharto, "yeni küresel düzenlemeler" için Birieşmiş Milletler'i gö- reve çağırıyor; ama BM'de en yetkili kurumlar ve kişiler YDD'yi suçlayıp bu düzene karşı çıkışlarya- pıyorlar. Bu arada Zimbabvve Cumhurbaşkanı Mu- gabe yakınıyor: "- Küreselleşen ve büyüyen serbest ticaret kar- şısında Afrika dışlanma nzikosu altındadır." • Kimileri YDD'yi (Yeni Dünya Düzeni) savunuyor- lar; bunlara göre teknolojik devrim kapitalist dü- zenı emperyalızmden anndırmıştır... - Peki, ABD'nin Suudi Arabistan'da işi ne?.. - Amerika dünya enerji kaynaklannı elinin altın- da tutmak için neden her şeyi göze alıyor?.. YDD çok kısa bir sürede dökülmeye başladı, yaldızlı cilası çıkıyor, altından sömürücü ve emper- yalist gerçek yüzü sıntıyor. • 1991 'den sonra dünya az gitti, uz gitti, dere te- pedüz gitti, bu kısacık sürede YDD'nin biremper- yalist düzen olduğu ortaya çıktı. Ben söylemiyorum bunu... Pasifik Kaplanı söylüyor. f ' ' Kaplan bögünmez, amaPasifik Kaplanı niçin bir- den bi re böğürmeye başladı.. Anıracak değil ya!.. • Pek yakında Türkiye'yi anlı, şanlı ve ilginç geliş- meler bekliyor. Solun zamanıdır... Tarihin sonu yok!.. ECumhurİYet kitap kulübü Tüyap 16. istanbul Kitap Fuarı'nda İMZA GÜNLERİ 5 Kasım Çarşamba Alev Coşkun 6 Kasım Perşembe Raif Ertem Halit Çelenk 7 Kasım Cuma Oral Çalışlar Bedî Feyzioğlu 8 Kasım Cumartesı Ataol Behramoğlu 9 Kasım Pazar Konur Ertop Oktay Ekinci Stand No:85-86(Alt kat) Adres:Tüyap Sergı Salonu Tepebaşı/lstanbul IMZA Güıyii MEHRİZAT ŞİİR YAPITLARI GÖKIRMAKU\RI(yeni) ile BEN DÜNYALI DEĞİLİM'i (ilk) 6 Kasım Perşembe günü (saat 11-17 arası) TÜYAP Kitap Fuarı Türkiye Yazarlar Sendikası (A Katı, 14. Sokak) standında imzalıyor. ŞANXIURFA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1997,183 Davacı Zeliha Güneş tarafından davalı Mustafa Güneş aleyhine açılan nafaka davasmın yapılan yargılamalan sı- rasında davahnın adresi belirlenemediğinden ilanen tebli- gat yapılmasına karar verilmiş olmakla. Mahkememizce davanın kısmen kabulüne, davacı Zeliha Güneş için aylık 5 / 000.000.-TL. tedbır, müşterek çocuklar Hatice ve Fat- ma Güneş ıçın aylık 2.500 / 000.-TL.~den 5.000.000.-/ TL. olmak üzere toplam 10 / 000.000.-TL nafakanın 7 3.1997 tarihinden ıtibaren davalıdan alınarak davacıva verilmesinedair7.10.1997gün ve 1997/146sayılıkararın ilan tarihinden itibaren 15 gün içerisinde davalı tarafindan temyiz edilmedigi takdirde hükmûn kesinleşeceği ilan olunur. 10.10.199 Basın: 47578
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle