Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16KASIM1997PAZAR
PAZAR KONUGU
Yunan asıllı Alman vatandaşı Avrupa Parlamenteri Janis Sakellanu ile Avrupa Birliği'ni ve tam üyeliği konuştuk
'Tansu ÇillerAvrupalılan aldatü'Siz Avrupa Parlamentosu 'nun Yunan
asıllı Alman bir milletvekili olarak Türkiye'nin
1995'teki gümrük biriiği anlaşmasına nasıl bak-
mıştımz ve o sırada Başbakan olan Tansu Çiller 'le
ilgili düşünceleriniz ne ohnuştu?
- Size kendiminkilerin yanı sıra Avrupa Parla-
mentosu'nun öbür üyelerinin Bayan ÇiBer'le ilgi-
li izlenimlerini anlatmak istiyorum. 1995 'te Avru-
pa Parlamentosu olarak Türk hükümetiyle çok sı-
kı ve hareketli temaslanmız olmuştu. Avrupa Par-
lamentosu'nun, Türkiye'yle gümrük biriiği anlaş-
ması imzalaması öncesi büyük zorluklan aşmak
zorunda kalmıştık. Türkiye'de çok ciddi bir insan
haklan ve demokratikleşme konusu vardı. Aynca
Kıbns sorunu ve Kürt meselesi de gündemin en üst
sıralannda yer alıyordu. Sanıyorum o dönemde-
ki kadar hiçbir zaman Avrupa Parlamentosu'nun o
kadar çok sayıda üyesi Türkiye'ye meslektaşlany-
la görüşmeye gelmemişlerdir. Her iki taraf için de
çok önemli bir konu olan bu sorunu çözmek için
yollar anyorduk. Bütün bunlan size, Avrupa Par-
lamentosu'nun Türkiye'yle gümrük biriiği anlaş-
ması imzalamasının ne kadar ciddi bir karar oldu-
funu izah edebilmek için anlatrım. Biz, "Türki-
ye'yle teknik, ekonomik değil, siyasi bir ilişki istiyo-
ruz" dedik. Tabii ki siyasi ilişki içine insan hakla-
n. demokratikleşme gibı konular giriyor. ,
1995'te Tansu Çiller başbakandı. Bize hüküme-
tinin insan haklan ve demokratikleşme konulann-
da verdiği taahhütleri eksiksiz yenne getireceğine
söz vermişti. Zaman çok dardı. Aralık 1995'te bir
karar almak zorundaydık. Derken Bayan Çiller
hepimize tek tek bir mektup yazarak Avrupalı par-
lamenterlerle yaptığı anlaşmaların gereklerine
uyulması için zaman olmadığını bildirdi. Türkiye
tarafindan ner şey tamamlanmamış olsa bile bizim
gümrük biriiği anlaşmasına itiraz etmememizi is-
tiyordu. Aynca 1995 Aralık seçimlerinin ardından
bütün taahhütlerin yerine getirileceği konusunda da
kesin söz veriyordu. Üstelik bızden RP Genel Baş-
kanı Necmeöta Erbakan'ın köktendinci bir hükü-
met kurmasını önlemek için de destek istiyordu.
Mektupta şöyle diyordu: "Türldye'de köktendinci
bir rejim yerİeşecek olursa bunun sonımluluğu ta-
mamryla Avrupa Parlamentosu'na ait olacakür."
Bu mektubu okuyunca çok zorlandık. Avrupa
Parlamentosu içinde konuyla ilgili uzun tartışma-
lar yaptık. En azından kendi grubum olan Sosya-
list Grup için bunu söyleyebilirim. Öbür milletve-
kili arkadaşlanm, benim daha önceki tutumumdan
çark ederek Türkiye'yle gümrük biriiği anlaşması
imzalanmasını onaylama eğilimine girdiğimi gö-
rünce çok şaşırdılar.
^ ^ • • ^ Daha önce Türkiye'den bu konuda hiç
kimseyle temas etmemiş miydiniz?
-Etmiştim tabii. Ömeğin TÜSİAD'la, o zaman-
ki TÜSfAD Başkanı olan dostum Halis KomiH'yle
uzun uzun konuşmuşrum. Halis Komili ve TÜSİ-
AD üyeleri bana, gürnrük biriiği anlaşmasının Tür-
kiye için çok önemli olduğunu anlatmışlardı. Üs-
telik elimizde Türkiye'nin başbakanı Tansu Çil-
ler'in, 1995 seçimlerinden sonra Türkiye'de Erba-
kan başkanlığında köktendinci bir hükümet kurul-
masını engellemek için bizden yardım ısteyen çağ-
nsı vardı. Fakat tabii ki seçimlerde sonuçta karan
verecek olan Türk halkıydı. Bunun sonucunu bek-
lemek de bizim için zor oldu doğrusu. Gördük ki
Türk halkı seçimlerde son derece doğru bir seçim
yapmış ve RP ile Erbakan'a sadece yüzde 21 oy ve-
rerek köktendinci bir hükümeti reddettiğini beyan
etmişti. Böylece A\Tupa Parlamentosu üyeleri
olarak büyük memnunluk duyduk. Birbirimize,
"lyi ki Türkiye'nin, anlaşmanın imzalanmasından
sonra taahhütlerini yerine getirme sözünü kabul
ettik. Bakın Türk shaseti başarüı oldu" dıyorduk.
^ ^ • ^ ^ Peki, daha sonraki gelişmeleri görünce
hissiyatınız ne oldu?
- Seçimlerden birkaç ay sonra Tansu Çiller'in
yardımı ve desteğiyle Erbakan'ın Türkiye'de baş-
bakan olduğunu gördüğümüzde duyduğumuz düş
kınklığı ve kaygıyı size anlatamam. Bu Avrupa
Parlamentosu'yla Türkiye arasındaki ilişkilerde te-
melsel bir kopma anlamına geliyordu. Bence bu-
gün, Mesut Yılmaz hükümetinin derhal yapması
gereken iş, Türkiye'nin Avrupa Parlamentosu nez-
dindeki güvcnilirlik ve inanılırlığını geri getirme-
ye çalışmak olmalıdır. Bu hükümetin ne gibi ön-
lemler alacağı değil, verdiği sözleri tutması bizim
için çok önemli olacaktır.
• • ^ ^ ^ Gümrük biriiği anlaşmasının imzalan-
ması karşıhğında Türkiye 'nin Güney Kıbnsyöne-
timinin AB üyeliğine itiraz etmemesi koşulu var-
du Siz bu konuya açıkhk getirir misiniz?
• Size, olan yasal prosedürü adım adım anlata-
yım. 6 Mart 1995'te AB Bakanlar Konseyi Türki-
ye'yle gümrük biriiği anlaşmasını imzaladı. Bu ka-
rar oybirliğiyle altnmıştı. Bu demektir ki Yunanis-
tan da Türkiye'yle gümrük biriiği anlaşması imza-
lanması için olurnlu oy vermişti. Ama biliyorsunuz,
bu anlaşmanın Avrupa Parlamentosu'nun onayın-
dan geçmesi gerekiyordu. A\Tupa Parlamento-
su'nun onayma sunulmadan önce bizim Türk mes-
lektaşlanmızla ve hükümetiyle çok verimli. yapı-
cı temaslanmız oldu. Ama şunun altını iyice çiz-
mek istiyorum: A\-rupa Parlamentosu Türkiye'ye
ye'deki birtakım geliş-
melerle ilgili kaygılarını
dile getiriyordu. Bu kay-
gılar da dört maddede
toplanıyordu. Bunlan
dün gibi hatırlıyorum,
çünkü bu maddeleri ha-
zırlayan bendim.
^™™™ Bu maddeleri
sayabilir misiniz?
Sevgili kardeşimiz ve büyüğümüz
PİRAYE BİGAT
CERRAHOĞLU'nun
cenaze törenine katılan, çelenk
gönderen, hayır kurumlanna
bağışta bulunan, telgrafla,
telefonla veya bizzat eve gelerek
acımızı paylaşan akrabalara,
dostlara, arkadaşlara içten
şükranlanmızı sunanz.
AİLESt
hiçbir koşul koymuş de- Ç77AT77Ç Jannis Sakellanu Yunan asıllı, Alman vatandaşı bir Avrupa parlamenteri.
ğıldı. Sadece Türki- y Geçtjğimiz hafta sonunda, Türkiye ve Yunanistan arasındaki sorunlan
aşmanın yollan, Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği konulannda odaklaşan bir sivil toplum
kuruluşu toplantısı için İstanbul'daydı. Sakellariu'yla bu toplantı sonrasında bir araya
geldik. Bize Türkiye'nin AB'yle gümrük biriiği anlaşmasını imzalamasının hemen
öncesinde, Başbakan olan Tansu Çiller'in Avrupa'ya insan haklan ve demokratikleşme
konusunda çeşitli sözler verdiğini söyledi; "Ama Tansu Çiller bu sözleri tutmayarak
Avrupalılan aldattı" dedi. Yunanistan'ın son aylarda Türkiye'nin AB üyeliğiyle ilgili
tutumunu değiştirdiğine ve Türkiye'nin Avrupa'yla bütünleşmesi gerektiğini savunmaya
başladığına işaret eden Sakellariu, Ankara'ya tam üyelik desteği konusunda sözler veren
başta Almanya, AB'nin öbür üyelerini "ikiyüzlü" davranmakla suçladı.
- Birinci nokta insan
haklan, ikinci konu ül-
kenin demokratikleşme-
si, üçüncüsü Kıbns so-
rununa bir çözüm bu-
lunması için harekete
geçilmesi, dördüncü ko-
nu ise Kürt sorununa ba-
nşçı bir çözümün bulun-
masiydı. Bu arada Tür-
kiye'de her şeyin başa-
nlmasını, bütün zorluk-
lann üstesinden gelin-
mesini değil, sadece
olumlu bazı adımlar atı1-
masını görmek istiyor-
duk. Türk hükümetine
de hiçbir koşul öne sür-
meden bu konulan nasıl
gördüğünü sorduk. Türk
hükümeti ise ne Kıbns,
ne de Kürt sorunlan ko-
nusunda hiçbir söz veri-
lemeyeceğini, ancak in-
san haklan konusunda
ve ülkenin demokratik-
leşmesi için her türlüön-
lemı alacağını bildirdi.
Bize bütün bunlan da
liste halinde gönderdi-
ler, anayasada ne gibi
değişiklikleryapmak is-
tediklerini somutbiçim-
de açıkladılar. Buna gö-
re Türk hükümeti ana-
yasanın çeşitli maddele-
rinde 27 kadar değişik-
lik öngörüyordu.
^ " • ^ ^ * Bunun tarihi-
ni hatıriıyor musunuz?
- Hem de çok net ola-
rak 5 Mayıs 1995'ti. Avrupa Parlamentosu'nun
Sosyalist Grup Başkanı Green, Yeşiller Grubu Baş-
kanı Lalumiere ve Radikal Grup Başkanı Roth,
Başbakan Yardımcısı HikmetÇetin'le görüşmeler
yapmıştı.
• İ ^ ^ H B Sanıyorum DYP milletvekili Ayvaz Gök-
demir tam o sırada Green ve Roth için "hayat ka-
dınlan " ifadesini kuUanmıstu.. •
- Evet, olay o zıyaret sırasında olmuştu. O ziya-
retten sonra başbakan olan Tansu Çiller, Bayan Pa-
uline Green'e bir mektup yazarak "Sfcrin hayat ka-
dını olmadığınızı herkes biliyor" demişti.
Gündemin en önemli konusu anayasal değişik-
likler ve Terörle Mücadele Yasası'nın 8. maddesi-
nin lağvedilmesiydi. Türkmilletvekillerininbuan-
lattıklannı dinledikten sonra onlara şu vanıtı ver-
dik:
"Bütün bunlar mükenuneLT
Ama ne yazık ki Türk hükümetinin Avrupa Par-
lamentosu değil, Türkiye ve Türk halkı için yap-
mak istedikleri hiçbir biçimde gerçekleşmedi. Ör-
neğin en önemli anayasa değişiklıkleri TBMM'de
reddedildi. Ama bu arada bazı ikincil önemi olan
anayasa değişildikleri de TBMM'den geçti.
^ • ^ ^ ^ Bunlar hangileriydi?
- Devlet memurlannın siyasi partilere girme ya
da milletvekilliğine adaylıklannı koyma gibi.
Öte yandan Terörle Mücadele Yasası'nın seki-
zinci maddesini kaldıracaklan yerde sadece hapis
cezasının süresini değiştirmekle yetindiler. Bunun-
la pek çok kişi hapisten çıkabildi. Ama sekizinci
madde hâlâ yasada duruyor. Bu madde yerli yerin-
de durduğu için de hâlâ bunun kapsamına giren in-
sanlar hapse atılabiliyorlar. Bu da hiçbir şekılde he-
defe ulaşılamadığını gösteriyor.
Özetle anlatmak gerekirse...
A\Tupa Parlamentosu, Erbakan'ın hükümet kur-
masını engellemek için bizden yardım isteyen Tan-
su Çiller tarafindan açıkça aldaülmıştır. Tansu Çil-
ler kendi seçmenini de aldatmış ve o seçmenin ver-
diği oylann desteğiyle Erbakan'ı hükümete taşı-
mıştır.
Benim kişisel olarak Erbakan'la alıp veremedi-
ğim hiçbir şey yok. Onu tanımıyorum bile. Erba-
kan, kişisel olarak tanımadığım birkaç Türk poli-
tikacısından birisi. Avrupa Parlamentosu'nun da
Erbakan'la hiçbir meselesi yok. Bizler, Erbakan'ı
ve partisini bizim Türk milletvekili meslektaşlan-
mız aracılığıyla biliyoruz. Belki Erbakan'la doğ-
rudan görüşmeler yapmakta yarar olabilirdi. Bile-
miyorum.
SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU
JANNİS
SAKELURIU
1939, Atina doğumlu.
Yükseköğrenimini Münih
Teknik Üniversitesi Elektrik
Mühendisliği bölümünde
tamamladı. Aynı üniversitede
ekonomi masteri yaptı. Bir
süre elektrik mühendisi olarak
özel şirketlerde çalıştı. Münih
yakınlanndaki Bundesvvehr
Üniversitesi'nde bilim
direktörlügü yaptı. 1970'te
Alman Sosyal Demokrat
Partisi'ne girdi. Partinin çeşitli
kademelerinde çalıştıktan
sonra 1984'te Avrupa
Parlamentosu üyeliğine
seçildi. Avrupa Parlamentosu
Sosyalist Grup'un Dışişleri,
Güvenlik ve Savunma Siyasi
Komitesi Sözcüsü ve
Koordinatörü. Aynı zamanda
da Avrupa Parlamentosu'nun
Ortadoğu ülkeleriyle ilişkileri
yürüten delegasyonunun üyesi.
Şunu bir kez daha yinelemek istiyorum: Biz, Av-
rupa Parlamentosu olarak Tansu Çiller diye değil,
Türkiye Çumhuriyeti'nin Başbakanı olduğu için
ona güvendik. Birinci gelen, kişinin o ülkenin baş-
bakanı olmasıdır. lsim ise ikinci derecede önemli-
dir.
Biz, Avrupa Parlamentosu olarak Türkiye Gum-
huriyeti'nin Başbakanı'na güvendik, ama o bizi
aldattı. Bu sorun Avrupa Parlamentosu ile Türki-
ye arasında uzun süreli kalıcı olabilir.
•^^i"^ Mesut Yılmaz hükümetinin kuruluşunu
nasıl karşıladınız?
- Başbakanımn ve dışişleri bakanının kişilikle-
rini bildiğim bu yeni hükümetin Türkiye'yle Av-
rupa Parlamentosu arasındaki güveni yeniden oluş-
turabileceği konusunda çok umutluyum. Bu biraz
da benim kişisel görüşüm. Bence Türkiye'nin Av-
rupa Biriiği'nde çok önemli bir rolü olmalı. Gele-
cekte, "Bizi düş kınklığına uğrattL 20 yıl süreyle
Türk hükümetiyle konuşma>acağız" diyemeyiz.
Türkiye'nin Avrupa Biriiği ve Avrupa'nın bir par-
çası oluşunda benim de çıkanm var. Ama iki tara-
fin da bu doğrultuda çaba harcaması gerekir.
^^^^
m
Peki, Yunanistan Dışişleri Bakanı The-
odoros Pangalos 'un Türkiye ile ilgili tutarsız, bir
Türkiye'yi savunan, bir Türkiye'yi yerin dibine
batıran açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsu-
nuz?
- Öncelikle benim, Avrupa Parlamentosu'nun
bir Alman parlamenteri olduğumu yinelemek isti-
yorum.
• ^ ^ • ^ Alman vatandaşı olmanıza karşın Yu-
nan asılhsınız...
- Doğru, Yunan asıllıyım. Ne yazık ki Sayın Pan-
galos'un her açıklamasını izleyebilecek ne zama-
nım ne de olanağım var. Son birkaç aydır Panga-
los'un Türkiye'yle ilgili pek çok açıklaması oldu-
ğunu biliyorum. Bazılan gayet olumlu, bazılan da
dehşetli sorun yaratıcı nitelikteydi.
^^m^ SizcePangalos neden boyle davranıyor?
- Pangalos parlak bir politikacı. Keşke onun gi-
bilerin sayısı daha çok olsaydı. Pangalos gayet fev-
ri ve son derece açık yürekli bir insan.
Aklma geleni anında söylüyor. Benim görüşü-
me göre bir hükümetin bir üyesinin bir konuda ne
düşündüğü önemli değil. Hükümetin kendisinin o
konuda karar alması ve konuyla nasıl ilgileneceği-
ni belirlemesi önemli-
dir. Eğer bir bakan bir
konuda bir şey söylü-
yorsa o sözler o baka-
nın kendisini bağlar.
Daha sonra ise hükü-
met kendi tavnnı belir-
ler. Şu noktaya önemle
dikkat çekmek istiyo-
rum: Yunanistan'ın
Türkiye'ye olan tutu-
munda önemli derece-
de olumlu gelişmeler
var. Bunu son birkaç
aydır açık biçimde gö-
rebiliyoruz. L'manm
Türk hükümeti de bu-
nu anlıyordur. Bu an-
laşıldığı anda her iki
tarafın, birlikte yolla-
rında yürüyecekleri
fırsatı yakalayabilme-
lenni diliyorum. Tür-
kiye ile Yunanistan
arasındaki banş süre-
ci yüz yıllık bir poli-
tika olacaktır. Günlük
politikalardan uzak
tutulmalıdır. Bu yüz
yıllık politikanın kon-
jonktürel durumlar ya
da konjonktürel tep-
kilerin etkisi altında
tutulmaması gerekir.
Burada Pangalos "un
tutumunu konuşmak
istediğinizi anlıyo-
rum. Ama size Sayın
Ecevit'in bazı açıkla-
malannı da ömek ola-
rak gösterebilirim. Bu
açıklamalar da iki ta-
raf arasındaki ilişkiler
üzerinde olumlu bir
etki yapmıyor.
i ^ ™ ^ " Bülent
Ecevit'in hangi açık-
lamalarını kastedi-
yorsunuz?
- Örneğin, A\Tupa
Biriiği Güney Kıb-
ns'la tam üyelik gö-
rüşmelerine başlarsa
Türkiye'nin KK-
TÇ'yle imzalayacaği
anlaşma ya da Türkiye'nin atacağı adımlar konu-
sundaki açıklamalan... Bunun, iki ülke arasındaki
zaten duyarlı olan ilişkiler üzerinde olumlu etki
yaptığını düşünmüyorum.
^ ^ " ^ " Gümrük biriiği anlaşması ve Güney
Kıbns 'ın AB 'ye tam üyelik başvurusunun ele alın-
dığı döneme denk düşen günlerde A B, KKTC 'den
ihraç edilen tüm ürünlerin önce Güney Kıbns 'ın
denetiminden geçmesi koşulunu getirdL Bir an-
lamda KKTC'yeekonomik ambargo anlamınage-
len bu karar ne amaçla alınmıştı?
- Bu. AB'nin bir kuralıdır. Gümrük biriiği anlaş-
masıyla hiçbir ilgisi yok. Avrupa Biriiği için. res-
men tanınan, yasal ve seçilmiş hükümeti bulunan
bir Kıbns devleti (Güney Kıbns) var. Yıne Avru-
pa Biriiği için işgal altındaki bir Kıbns bölgesi var.
Bu da adanın kuzeyi. Tabii ki adanın bir bölgesin-
den ihraç edilen ürünler yasal devletin kontrolun-
dan geçecektir. Aynı durum Almanya ikiye bölün-
müş olduğu sırada da geçerliydi. O sırada adı AT
olan AB ülkelerinin çoğu Doğu Almanya ya da Al-
manya Demokratik Cumhuriyeti'ni devlet olarak
tanıyordu. Ama yine Avrupa'ya göre orası Alman-
ya'nın işgal altındaki bölgesiydi. Dolayısıyla da
Avrupa'ya gidecek olan Doğu Alman ürünleri Ba-
tı'nın denetiminden geçiriliyordu.
• ^ ^ ^ ^ Ama Güney Kıbns AB 'ye tam üyeliğe
kabul edilmiş değiL.
- Evet, ama bir ortaklık anlaşması var. Tıpkı
Türkiye'nin statüsünde... Ama Türkiye'ninki biraz
daha ileri bir statü.
^ ^ ^ ^ Siz başlangıçta Türkiye'nin AB'yle
gümrük biriiği anlaşmasına karşı çıkıyordunuz,
Sonra da bunun gerçekleşmesi için elinizden ge-
len çabayı harcayıp bütün milletvekiüerini ikna
yolunu seçtiniz. Bu duygu değişikliği nasıl oldu?
- Başlangıçta Türkiye'deki msan haklan ve an-
ti-demokratik yasalar beni düşündürüyordu. Ama
Aralık 1995'e gelindiğinde son karar aşamasına
gelinmişti. 'Evet' ya da 'hayır' karan almak zorun-
daydık. "Evet, ama şunu yaparsanız oUır-" demek
mümkün değildi. Beni daha çok TÜSİAD gibi
gruplann argümanlan ikna etti. Türkiye'den bazı
sendika gruplan da beni ziyaret ederek bilgilendir-
diler. Bunun üzerine "Türkiye'ye bu krcdiyi ver-
memiz gerekiyor'' inancına vardım. O sırada bu
anlaşma Türkiye'ye kredi verme anlamına geli-
yordu. Böylece Avrupa Parlamentosu'ndaki Sos-
yalist Grup'u gümrük birliğinin imzalanmasma ik-
na ettim. Zaten parlamento içinde Sosyalist Grup
çoğunluğa sahip. Bu karan aldığımda kendi par-
tim olan Alman Sosyal Demokrat Partisi'yle ters
düştüm. Benim bu karanm Yunanistan'da da düş
kınklığı yaratmıştı. Oysa Yunanlılar burada çok
hatalıydı. Yunanistan Türkiye'yi AB bünyesine
çekmek için uğraşmalıydı.
- Çünkü Türkiye'nin Avrupa'yla bütünleşmesi
Yunanistan'ın çıkannadır. Neyse ki son aylarda
Yunanistan'ın tutumu benim gösterdiğim yöne
doğru döndü. Hatırlatıyorum, Alman Hıristiyan
Demokratlann "Türkiye'nin Avrupa'da yeri yok-
rur" açıklamalanna karşı Yunanlılar da "Türkiye
Avnıpa'nın bir parçasıdır" çıkışını yapmışlardı.
^ • ^ • ^ Yunanistan 'dan o sözleri söyleyen yine
Pangalos 'tu...
- Sonunda Yunanlılann doğru yöne yöneldikle-
rini görmek beni memnun ediyor. Ama gümrük
biriiği anlaşmasına olumlu oy verdiğim için o dö-
nemde Yunan gazeteleri aleyhimde çok yazılar ya-
yımlamışlardı.
mm
^^m
Bir dönem Almanya'nın, Türkiye'nin
AB üyeliğini engellemek için Yunanistan 'ın itiraz-
larını öne sürdüğü görüşleri ağırlık kazanmışU.
Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- Bence sadece Almanya değil. AB'nin öbür 14
üyesinin hepsi Yunanistan'ı bahane olarak öne sür-
müştü. Amaçlan. kendi duygu ve düşüncelerini
Türklere anlatmak zorunda kalmadan kolay bir çö-
zümle işi halletmekti.
i ^ ^ " " " Ama birgerçek var. O da Türkiye 'yle il-
gili ne zaman bir karar oylanacak olsa Yunanis-
tan 'ın vetosuyla karşılasıyordu...
- Evet, doğru. Ama Yunanistan olmasa bu veto-
yu Almanya. Fransa ya da başka herhangi bir üye
ülke getirecekti zaten. Şimdi Yunanistan ilk kez ze-
kicebirpolitikaizliyor. Çünkü Türkiye'nin AB'yle
bütünleşmesinin kendi çıkanna olduğunu algıladı.
^^
m
^
m
Türkiye'nin AB üyeliği yaklaşmış gibi
konuşuyorsunuz—
- Hayır, öyle değil. Buna daha zaman var. Ama
Türkiye AB'ye tam üye olduğu takdirde Yunanis-
tan'ın Türkiye'yle hiçbir sorunu olmayacakür.
Hatta tam üyelik gerçekleştıkten sonra eminim
Türkiye ve Yunanistan her zaman aynı doğrultuda
oy kullanacaktır. Birkaç gün önce Fransa Cumhur-
başkanı Jacques Chirac, Türkiye'ye özel statü ve-
rilmesini önerdi...
yorlar?
Yanisizce Türkiye 'ye lütuftu mı bulunu-
- Ben Türkiye'ye özel statü verilmesine karşı-
yım. Ben Türkiye'ye. üye adaylığı için özel değil,
normal statü verilmesinı istiyorum. Ona da tıpkı a-
day olan öbür 11 ülke gibi davranılmalı.
AB'nin Türkiye'ye izlediği siyaset hiçbir zaman
dürüst olmamıştır. Alman Başbakanı Kohl bu şu-
batta kendi Hıristiyan Demokrat grubuna, Türki-
ye'ye özel bir statü verilebileceğini, ama hiçbir za-
man tam üyeliğe alınamayacağını, çünkü Türki-
ye'nin Müslüman bir ülke olduğunu söyledi.
^^^
mm
1963'te ortaklık anlaşması imzalandı-
ğında da Türkiye Müslüman bir ülkeydL.
- Bir Alman Hıristiyan Demokrat yetkiliyle Al-
manya'da bir konferansta birlikteydik. Bana Tür-
kiye'nin topraklannın sadece yüzde 3'ünün Avru-
pa'da olduğunu, aynca Türkiye'nin Müslüman bir
ülke olması dolayısıyla Avnıpa kapılannın kendi-
sine kapalı tutulacağını söylediğinde yanıtım şu
oldu: "lyi de 1963'te Türkiye ortaklık anlaşmasını
ünzaladığında A\ nıpa'dakı topraklan yüzde 20'y-
di de şimdi mi yüzde 3'e indi? 1963'te Türkiye Ka-
tolikti de bugün mü Müslüman oldu? Türkiye'de
bu gelişmelerin olduğunu bilmiyordum. Dediğiniz
gibiyse haklısınız" dedım. Bir süre önce başbaka-
nınız Mesut Yılmaz Almanya'daydı. Başbakan
Kohl ile Dışişleri Bakanı Kinket ona Türkiye'nin
AB'ye tam üyeliğini desteklediklerini söylediler.
Özür dılenm ama bu sözler ne ciddidir ne de dü-
rüst. Bu yalanlan Türkiye adma protesto ediyo-
rum. Bu tür sözler ne Avrupalılara, ne de Türkle-
re yardımcı olur.
^ • • • ^ Peki sizin, Türkiye 'nin tam üyeliğiyle il-
gili samimi düşünceniz nedir?
- Türkiye'nin AB "ye ait olduğuna, AB'ye girme-
si gerektiğine. bu arada da temel bazı kriterleri ye-
rine getirmek için çaba harcamasının zorunlu ol-
duğuna inanıyorum. AB Türkiye'yi üyeliğe alma-
lı ve Türkiye'ye yükümlülüklerini yerine getirme-
lıdir.
Ben AB'nin öne sürdüğü din kriterini kabul et-
miyorum. Biz dinci bir topluluk değiliz. Adımız
Hıristiyan Avrupa Biriiği değil.
Şu anda AB vatandaşı olan, Avrupa'da yaşayan
20 milyon Müslüman var.
demirtaş ceyhun
osmaıılıiarda
aydın
kavraııu
Sis Çanı Yayıncıük
Kuçukparmakkipı Sk Halım Işhanı. 10. Kat: 3
80060 Beyoğlu - lstanbul
Tel (0212(249 47 74
ECumhuriYet
kitap kulübü
CAĞALOĞLU Sergi Salonu
KASIM AY! ETKİNLİKLER!
İMZA GÜNU
18 Kasım Salı Saat:15.00-18.00
ATAOL BEHRAMOĞLU
Kitaplannı, kasetlerini ve yeni çıkan
CD'sini imzalıyor.
Adres: Türkocağı Cad. No:39/41 Cağaloğlu
GENEL KURUL DUYURUSU
ORTUN GIDA SANAYİ VE TİC. A.Ş., idare meclisi pay sahiplerini, aşağıdaki gündemi görüş-
mek üzere, 15.12.1997 Pazartesi günü, saat 14.00'de Alisamiyen Sok. Muhaddisoğlu Han No:
2 K:1 GAYRETTEPE / İSTANBUL adresteki şirket merkezinde, yapılacak yıllık olağan genel ku-
rul toplantısına davet etmektedir. TTK 362'inci maddesinde belirtilen hususlar, şirket merkezin-
de, pay sahiplerinin emrine amadedir.
GÜNDEM:
1 - Açılış ve toplantı divanı seçimi,
2- Toplantı tırtanağının imzalanması hususunda divana yetki verilmesi,
3- Yönetim kurulu faaliyet raporu ile murakıp raporunun okunması ve müzakeresi,
4- Bilanço ve kâr/zarar hesaplannın okunması, müzakeresi ve tasdiki.
5- Yönetim kurulu üyeleri ve murakıbın ibra edilmeleri,
6- Yönetim kurulu üyeleri ile murakıbın ücret ve huzur hakkının tespiti,
7- Yeni yönetim kurulu üyesi Murat Kâmil Furtun'un üyeliğinin tasvibi ile murakıbın seçilmesi
ve görev sürelerinin tespiti,
8- Karşılıksız kalan sermayenin tamamlanması hakkında müzakere ve karar,
9- Türk Ticaret Kanunu'nun 334 ve 335. maddeleri gereğince, yönetim kurulu üyelerine
yetki verilmesi hakkında müzakere ve karar,
10-Kapanış.
VEKALETNAME ÖRNEĞI
Hissedan bulunduğumuz ORTUN GIDA SANAYİ VE TİCARET A.Ş.'nin 15.12.1997 Pazartesi
günü yapılacak Genel Kurulu'nda beni temsıl etmeye ve gündemdeki maddelerin karara bağlan-
ması için oy kullanmaya vekil tayin et-
tim.
Vekâlet veren:
Sermaye miktarı: 30.000.000.000.- TL. hisseadedi: Oy miktan: