29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26OCAK1997PAZAR DEĞÎŞEN DÜNYADANHÜSEYİN BAŞ Güney Kore'de. öğrencılerin de katılmasıvla gûçlenerek birayı aşkjndır süren grevler. iktıdann gerek yeni çahşma yasası. gerekse de iç güvenlik ve haber almaservislennin güçlendirilmesi konusunda •geri adım' atmasıyla. en azmdan şimdihk. sona ermış görünüyor. Ancak bu, sorunun bütünüyle çözüme ulaştığı anlamına gelmiyor. Atılan 'geri adım', küreselleşme ve onun kutsal kuralı "uluslararası rekabet' adına. muhalefeti hılelı bır bıçimde dışlayarak yangından mal kaçınrcasma parlamentodan geçinlen. büyûk sermayeye ödün üstüne ödün vermesıne karşılık işçilerin müesses haklannı tırpanlayan (işten çıkanlmalann kolavlaştınlması. ış saatlennde daha fazla esneklik. sendıkal çoğulculuğun yasaklanması, gre\e katılan işçilerin yerine yenilerinin alınması vb.) yeni çahşma yasasının bir kez daha görüşülmesinden ibaret. Söz konusu yasalar, anımsanacağı üzere, muhalefetın yasanın oylanacağı oturumdan sadece yırmı dakıka önce Güney Kore'de demokrasi savaşıhaberdar edılerek sabahm köründe yedi dakika gibı rekor bir sürede oylanmış ve hileli bir bıçimde parlamentodan geçirilmışti. Bu yüzden, iktıdann 'söz konusu yasalann' yeniden görüşüleceğiyle ilgili sözlerine ve bu görüşmelerden sağlıklı bir sonucun çıkabileceğine güvenmek kolay değil. Nıtekim. Devlet Baskanı Kim Young- sam'in, geçen 26 arahkta parlamento tarafından kabul edilen yasalann yürürlükten kaldınlmasının söz konusu olmadığını açıklaması. 'geri adımının", tutuklanan sendıka liderlerinin serbest bırakılmalan dışında, en azından şimdilik. ciddiye alınacak herhangi bir somut kanıtı görünmemektedir. Diğer taraftan, sendikalar da. grevleri askıya almakla birlikte, devlet başkanının yasalann yeniden tartışılacağiyla ilgili sözlerini kuşkuyla karşılamışlardır. Biri hükümete yakın iki büyûk sendika konfederasyonu, iktidann vereceğini öne sürdüğü ödünleri, kuşkusuz yetersiz görerek, bütünüyle reddetmiştir. Dahası, işçileri 18 şubatta yeniden 'genel greve' çağırmıştır. Bu. işçilerin iktidara güvenmediğini kanıtlamaktadır. Grev hareketlerinin patlak vermesinin önde gelen nedeni. kuşkusuz. ülkenin bir süredir içınde bulunduğu derin ekonomik kriz. Dünyanın 1. ekonomik gücü olarak kısa bir süre önce OECD ülkelerine dahil olan Güney Kore'de büyüme hızı 1995'teki yüzde 9.2'den, yüzde 5.5'e gerilemiştir. Işsizlik yüzde 2.5 artmış, enflasyon yüzde 6.7'ye tırmanmıştır. Başka ekonomik göstergeler de Güney Kore ekonomisinin eski dinarrüzminden çok şey yitirdiğini ortaya koymaktadır. tktidara göre krizin tek sorumlusu, otuz yıldan bu yana son derece kötü çalışma koşullan altında yok pahasına köle gibi çahşmalannın karşılıgında elde edilen zenginlikten çoktan hakettikleri payı talep ederek, on yıldan bu yana doğru dürüst ücrete kavuşan işçilerdir. Oysa işçiler bunun tam tersi görüştedir. Onlara göre "Ulke ekonomisinin rekabet gücünün yeterfi olmadığı açıktır. Bu yüzden de reform gereküdir. Ancak krizin faturası salt işçilerin sırüna yükJenemez. Büyük sermaye gruplaruun iktidariannın da kısıtlanması ve bağımsız gjrişimcUerin destekleıunesi, gerekljdir." Sorunun yaşamsal önemdeki bir başka yanı da demokratikleşmedir. Dünyanın en büyük 11. ekonomik gücüne sahip bir ülkede, demokratik ve sosyal haklar, ekonominin çok gerisinde seyretmektedir. Kwon'un 500.000 üyeli merkez sendikası Hankuk-no-dong'un, 'yasadışılığı' sürmektedir. Devlet ve öğretim görevlilerinin de yer aldığı kamu kesimi sendikalaşma hakkından yoksundur. Grev yapan işçiler. bu yüzden, sendikal örgütlenme ve sosyal haklannı korurken. aynı zamanda demokrasi için de savaş vermektedır. Claude Chancel'ın bu sütunlarda yer alan konuyla ilgili yazısında da değindiği gibi. Güney Kore'de, krizin atlatılmasında büyük sermaye kartını oynayan. bunu dayatmak için de eskinin dikta yöntemlenne öykünen iktidarla, müesses haklannın korunması ve demokraside mesafe alınması yönünde kararlı işçiler arasındaki 'kol güreşi', henüz sona ermiş değildir. K-im Young-sam ıktidannın işçilere. bırakınız yeni demokratik ve sosyal haklar tanımayı, küreselleşme ve rekabet adına işçilerin edinilmiş haklannı geri almayı hedefleyen '>>eni çalışma yasasından' vazgeçmediği sürece sosyal ve ekonomik çalkantı durulmayacaktır. tktidann söz konusu yeni çalışma yasasına koşut olarak iç güvenlik ve haberalma servislennin güçlendirilmesiyle ilgili yasayı da yürürlüğe sokmak istemesi, grevleri, eskinin zor yöntemlerine başvurarak hizaya getirmeyi amaçladığının somut kanıtı olarak görünmektedir. Güney Kore'de. demokrasinin ülkenin ekonomik gücü düzeyine getirilmesinin savaşı başlamıştır. Demokrasi savaşının sonuç alınıncaya kadar devam edeceğini ileri sürmek kehanet sayılmamalıdır. HÜSEYİN BAŞ Başkan Kim Young-sam şu sıralar Günev Kore'nın gelişmiş ülkeler arasında yer alması tutkusundan kaynaklanan güçlüklenn acı deneyimini yaşamak- tadır. Aralık ayında, kırk yıldan az bir sürede refa- hın kapılannı zorlayan Ko- re. bugün dünyanın on bı- rinci ticari gücü halıne gel- miş, "zengüıler kıüübü", Ekonomik Kalkınma ve Iş- birliği Örgütü'ne (OECD) kabul edilmesiyle de bu statüsü onaylanmıştır. Ancak, küreselleşmenin salt pazarlann açılması ve serbestleştirme olarak ödenmesi olanaksız bir si- yasal bedeli debulunmak- tadır. Bu ise sanayı ülkele- nndeki demokratik işleyi- şı meydana getiren ılkele- re ve yöntemlere saygılı olmayı gerektirmektedir. 15 ocak grev eylemi, beklenildı- ği ölçüde izlenmiş değildir. Ama bu, sıradan sendikal taleplerin ötesine gıden bir sosyal çatışmanın siyasal yanının ortadan kaybolduğu anla- mına gelmemektedir. Ekonomik ba- şanlan nedeniyle "birinci" dünya ülkelen arasmda yer almasıyla. hak- iı olarak övünse de, Kore çalışanla- nna, benzerlerinm yararlandıklan örgütlenme özgürlüğü ve bunun so- nucu olarak da diledikleri sendika- lan oluşturmalan güvencesini artık reddetmesi mümkün görünmemek- tedir. Ayrca, tecrit edılmek riskini göze almadan, karşı çıkılan ve mu- haliflerini susturmaya yönelik bas- kı yasalannı çabucak onaylamak için parlamenter yöntemlere başvurul- ması da olanaksızdır. Nihayet, eko- nomik kuruluşlannın dış dünyaya yayılması ve açık küresel tutkulan. kore'nin, ıç sorunlannı, uluslarara- sı kamuoyunu hesaba katmadan çö- züme ulaştırmasına da izin verme- mektedir. Aksi durumda bu, aralannda yer alınması düşünülen gelişmiş ülkeler topluluğunda kendisini daha başın- dan tecrit etme nskini getırecektir. Seul hükümetinin, muhaliflerinin hakkından gelmek için otoriter yön- temlere başvurmasının dış ülkeler- de yarattığı endişe böyle bir riskın varlığını yeteri açıklıkla ortaya koy- maktadır. Sorun, salt görüntüyle il- gili değildir. Kore dersinin yanma- dayı aşan sonuçlan olabilir. Kore, OECD ve 1991 'den bu yana üyesi bu- lunduğu Uluslararası Çalışma Ör- gütü'ne (OIT) sınai ilişkilerle ilgili yasalannı. uluslararası normlara uy- gun duruma getireceği sözünü ver- mişti. Intikal dönemindeki ekono- milerin -örneğin Çin'in- Dünya Ti- caret Örgütü OMC'ye girerek ulus- lararası örgütlerle bütünleşmesinin gündemde olduğu bır sırada, Ko- re'nin konuyla ilgili yükümlülükle- rini hafife alması, arzu edilen deği- şimleri gerçekleştirecek bir bütürüeş- menın yaran konusunda sona işaret- len yaratabilecektir. Seul. gelişmiş ülkeler kulübü olan OECD'ye dahil olma tutkusunu zar zor tatmin etti- ği bir sırada, Uluslararası Çalışma Ör- gütü'nün (OIT) düşündüğünün tam tersi yönde bir yasavı kabul etmiş- tir. Yann. uluslararası ticaret örgü- tüne girdikten sonra Çin. pazannı serbestleştrime sözünü tutacak mı- dır? Bu kriz. uluslararası tepkilerdışın- da. Kore toplumunun gelişmesine olduğu gibi, yaşam düzeyi ve öz- gürlükler konusunda daha duyarlı olan sıvil toplum ile geçmişin ikti- dar yöntemlerinı benimsemek iste- yen yöneticiler arasındaki uçuruma da tanıklık etmektedir. Karşı-iktidar yokluğu Sendikal topluluğun ve kamuoyu- nun bir bölümünün (öğretim dün- yası, dinsel örgütler) çalışma haya- tıyla ilgili yasaya karşı harekete geç- melerinde. genç Kore demokrasisi- nin işleyişinde bu zamana kadar rol oynamayan ara katmanlann da yer almasını. yeterli açıklıkta olmasa da, bir uyanışın belırtisi olarak görmek olasıdır. Kore, haklı olarak, ekono- mik başanlanyla olduğu gibi, on yıl- dan bu yana siyasal rejımin, askeri diktatörlükten demokrasi> e geçme- siyle de övünebilir. Bununla birlik- te. demokrasi. daha çok müessese- ler düzeyinde kalmıştır. Yöneticile- rin mantalitesi değişmemiştir. Uzlaş- ma, daha çok cepheden saldınya prim veren siyasal törelere henüz girmemiştir. Siyasal demokrasi. kişi başına ge- lirdeki şaşırtıcı artış. her zaman, sos- yal demokrasi ile eşanlamlı değildir. Öte yanda siyasal dünya da, karşı- iktidardan bütünüyle yoksun kal- mıştır. Büyük bölümüyle sermaye yığişımının sahipliğinde olan basın, sosyal olaylarda, bagımsız Hankyo- reh gazetesi dışında, son derece mu- hafazakâr bir tutum içindedir. Bu ise, fıkirtarhşmalannı kolaylaştırma- maktadır. Devletin, popüler bir yasallık ka- zandığı durumlarda. kamuoyu daha az duyarlı olmaktadır. Topluma eko- nomik gelişmenin de yardımıyla bir tür siyasal uyuşukluk egemendir. tk- tidann muhalefeti engellemesi yüzün- den de, ara katmanlar, özellikle de bagımsız sendikalar daha sert tutum almaya itilmiştir. Mucizenin mimartan Bir reform yılından sonra göreve başlayan Kim Young-sam, güç kul- lanma yolunu seçmiştir. Aralık ayın- daki seçimini hazırlamak için muha- fazakârlara şirin görünmek istemek- tedir. Yeni çalışma yasasının ve Baş- kan Kim tarafindan seçilmesinin he- men ardından kanatlan kesilen bas- kı rejimlerinin "keyfilik" aracı habe- ralma servıslerinin iktidannı güç- lendiren dığer düzenlemelerin de ka- bul edilmesinin uygun bir davranış olduğu söylenemez. Çünkü böylece, bir kez daha oldubıttinin gücü, diya- loğa yeğlenmiş olmaktadır. Çalışma yasası gerçi, altı aydan bu yana patronlann ve sendikalann yer aldıklan komisyonlarda tartışılma- mış değildir. Ama bu, sanayicilerin istekleri doğrultusundakı ayncalık- larla birlikte ele alınmıştır. Içeriğin- den bagımsız olarak, onaylanma bi- çimi ve eski haberalma servisı KClA'nın yeniden eski gücüne ka- vuşturulması, orta sınıflann bir bö- lümünü ayağa kaldırmıştır. Kore'nin içınde bulunduğu ekono- mik güçlükler ise -ki bunun bir be- lirtisi de ihracattaki gerilemedir- uluslararası rekabete uyum sağlan- masıyla ilgili önlemleri gerekli kıl- mış'ır. Ama, ekonomik krizin so- rumlusu olarak tek başına ücret ma- liyetlerini gösteren hükümet, çalış- ma hayatıyla ilgili ilişkilerde ve iş- çilerin temel haklannda, gerekli re- kabet gücünün yeniden sağlanması için, denge arayışına girmeden, çok daha fazla esneklik elde etmenin yo- lunu seçmiştir. 1987'de başlayan demokratikleş- meden bu yana sanayicilere ödün üstüne ödün verilmiş ve büyük artış gösteren Kore ücretleri, ciddi bir maıjın varlığınakarşın, Japonya'dan sonra bölgenin en yüksek ücreti ha- line gelmiştir. Ancak bu vahşi "te- lafinin" gerisinde işçilerin, ulusal ekonomide onlarca yıldan bu yana ücret, çalışma koşullan ve baskı ola- rak ödedikleri karşıhk yer almakta- dır. Eğer Kore'de bir ekonomik mu- cizeden söz ediliyorsa onun mima- n işçilerdir. On yıldan bu yana elde ettikleri avantajlar, onlann gözün- de. özverilerinin adil karşılığıdır. Ekonomiden bagımsız olarak, ça- lışma hayatıyla ilgili ilişkilerde ya- sa gücüne başvurulmasıyla ortaya çıkan kriz gösteriyor ki, henüz ye- terince güçlü olmasa da, iktidann bu yeni sosyal gücü hesaba katma- sı gerekmektedir. Hükümet tarafin- dan tanınmayan Kore Sendikalar Konfederasyonu (KCTU) katılma etkisı yaratabilecek bir savaş sür- dürmektedir. tktidarla yapılan kol güreşi, çalış- ma hayatıyla ilgili ilişkileri aşan bir anlam kazanmıştır. Bu, göz yaşartıcı bombalann boğmaya yetmeyeceği bir si\il toplum hareketinin mayasını oluşturabilir. T S Y D V y e b a ş v u r a n l a r a 2 4 4 b i n 8 4 8 l i r a v e r i l i y o r Güneydoğulu yoksula koıııik yardım ENVERSEVİŞ DİYARBAKIR -Yardım paketlerinin dağıtımı sırasında yaşanan olaylarla, açlığın ulaştığı bo- yuta tüm Türkiye'nin tanık olduğu Güneydoğu illerine öngörülen yardım projeleri de komik ra- kamlar düzeyinde kaldı. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yardımlardan faydalan- mak için Türkiye Sosyal Yardımlaşma \e Daya- nışma Vakfi'na (TSYDV) başvuran yoksullara 1997 için aynlan paradan kişi başına ancak bir 244 bin 886 lira düştüğü ortaya çıktı. TSYDVye yaTdımalmak için başvuran 1 mıl- yon 329 bin 848 kişiye, vakfın 1997 için aktar- mayı planladığı 325 mılyar 661 milyon lira ya- şanan yoğun göçün etkisiyle açlık sınınnın geri- sine düşen insanlann dertlerine merhem olama- yacak. Doğu \e Güneydoğubölgelerinden TSYDVye en fazla başvuru, açlık görüntülerini tüm Türki- ye'nın tele\izyonlardan izlediği Diyarbakır'dan yapıldı. Dıvarbakır'da toplam 198 bin 663 kışı yar- dım almak için başvurudabulundu. Baş\-uranla- ra dağıtılacak yardım miktan ise 57 milyar 589 milyon lira düzeyinde kaldı. Diyarbakır'da baş- vuran yoksullara kişi başına düşen para miktan ise 289 bin 883 lira olacak. Ozel yardımlar sürüyor Divarbakır'da TSYDV dışında yapılan diğer özel yardımlar ise de\ am ediycr. Gaziantep Valiliği ta- rafından Dıyarbakır ve Hakkâri'ye gönderilmek üzere 5 milyar liralık 60 tonluk gıda yardımı ha- zırlandı. 6 kamyon dolusu yardımlann 4 kamyo- nunun Dıyarbakır'a, 2 kamyonunun da Hakkâri Valiliği'ne gideceği belirtildi. Dıyarbakır kent merkezinin değişik yerlerin- de ve semtlerinde kurulan seyyar aşevleri ise 2- 3 bin insana yemek dağıtıyor. Diyarbakır'da Yok- sullarla Yardımlaşma Vakfı (YOYA\r ) tarafından yapılan yardımlar da sürüyor. Diğer kentlerden YOYAV'a gönderilen yardımlarburadan YOYAV Başkanı Yılmaz Acıtarafından evlere tek tek da- ğıtılıyor. Dicle Oniversıtesi'nde de Rektör Prof. Dr. Mehmet Ozaydın'ın eşi Sevim Ozaydıntara- fından düzenlenen kermeslerle elde edilen gelir- ler önceki gün yoksul öğrencilere dağıtıldı. 100'e yakın yoksul öğrenciye giyecek yardımı yapıldı. Grevler demokrasi içinLE NOUVEL OBSERVA- TEUR - Güney Kore'de ûcret- lüerin grevi yü sonu şenlikleri için vcrikn bir aradan sonra neden yeniden başladı? CLÂLDE CH^NCEL - Bu hareket derin birhuzursuzlugu yansıtmaktadır. Koreli işçiler otuz yıldan bu yana olağanüs- tü bir çaba içinde olmuşlardır. işçiler, ağır ve serthiyerarşinin baskısi altında ve Batı dünya- sımn çalışma saatlerinın çok üstünde, zor koşullar altında çalışmak zorunda kalmışlar- dır. Daevvoo grubunun 'meydan okuma, özveri ve yaratıcılık' belgisi, bu ruh halinı çok ıyi yansıtmaktadır. KorelileT ışte bu özveriler yüzünden artık yorgun düşmüşlerdır. Batı'ya, bumerangetkisiyle geri dönen müşteri ve ortaklannın sosyal kültürlerine maruz kalmadan yoğun biçimde ürün ihracı ola- naksızdır. Bugün Koreliler, ça- balannın karşılığinı almak is- temektedir. Ülkenin artık sos- yal dıyaloğun çıraklık döne- mini idrak etmesi gerekmekte- dir. Kore'de, en azından, yasa- lar tarafindan tanınan sendika- larmevcuttur. Ne var ki bu, bü- tün Asya için geçerli değildir. Ama, tek tutkusu dünya lider- leri arasında yer almak olan bir hükümetle, tehdit altında bulu- nan sendikalar. özellikle de ya- sadışı sayılan eylemlerin ba- şındaki sendikalar arasındaki karşıtlık, şiddet boyutlanna ulaşmıştır. - HoşnutsuzJuklar nereden kaynaklamyor? - İşçiler, sosyal kurallan sert- leştıren, işten çıkarmalan ko- laylaştıran, sendikal çoğulculu- gu yasaklayan yeni çalışma ya- sasınakarşı çıkmaktadırlar. Oy- sa bu, radikal ve karşı çıkıcı yeni birhareketi belirlemekte- dır. Iktidar, 1995'te kurulan ve hükümettarafından resmen ta- nınmayan Kore Sendikal Kon- federasyonu'na (KCTU) karşı çıkmaktadır. 500.000 üyeye sa- hip bulunan KCTU. sert muha- lefet polıtıkası ile işyerlerinde demokratik olmayan faktörle- rin ortadan kaldınlmasını ve iki cins arasında eşıtliği talep etmektedir Bu, Kore'de görül- müş işitilmış bir şey değildir. Aynca, çalışma koşullannın düzeltılmesinı isteyen bu kon- federasyon, seçımlere de katı- larak, temsil edilmeyi, hükümet tarafından resmen tanınan ve her zaman ılımlı polıtika izle- yen Kore Sendikalar Federas- yonu'na (FKTU, bir milyon üye) bırakmak istememekte- dir. -Korekamum-u nedengrev- lere daha yoğun biçimde katıl- mamstır? - Gösteriye katılanlar içirı coplanmak ve hapsedilmek ris- ki mevcut. Konfûçyüs Asya- sı'ndakarşı çıkma ve hak ara- ma eylemi genellıkle öğrenci- lere, öfkeli işçilere, yani örgüt- lü ve gönüllü kuruluşlara hava- le edilmiştır. Ama gemı inşa ve otomobil sektöründe iyi tem- sıl edilen 'yasadışı' sendika ilk kez, resmı sendıkanın da des- teğinı almışör. Özellikle kent içi taşımacılık sektörü ve hasta- nelenn yer aldığı kamu sektö- rü de onlan izlemıştir. - Bu hareket Asya canavan- nın ekonomikpolitikasındabir dönemeç olabilir mi? - Kore. Rusya ile Meksıka arasında, dünyanın 12 ekono- mik gücü olmuştur. Ne var kı kışı başına düşen zengınlıkte 44. sırada bulunmaktadır. Tek dü- şünceleri Japonlardan öç al- maktır. Çünkü Japonlann katı sömürgecilik döneminde Kore. çağdaşlığın ilk trenıni kaçır- mıştır. Ancak Koreliler iki ku- şak süresinde. tanmdan uç sa- nayiye geçmeyı başarmıştır Otuzyıl önce, Koreliler yoksu- lun yoksuluydu. Bugün ücret malıyetleri Sıngapur ve Ta\ - land'ın önündedır. - Ekonomik kuruluşlar bi- raz şaşkın durumda değillcr mi? - Gerçekten de öyle. Bugün bu ülke, ekonomik pozısyonla- ma açısından, Birleşik Devlet- ler ve Japonya gibi ucuz ış gü- cüne sahip yeni rakıpleri ara- sında, önemli sorunlarla karşı karşıyadır. Böylece Kore, bir- denbire, örneğin yattnm açı- sından Polonya'da birincı sıra- ya yerleşmiştir. Hükümet bır yandan ülkenin dünya ekono- mısindekı yenni kaybedece- ğinden korkmakta, öbür yandan da küreselleşme ve sanayınin yer değiştirme yanşı. daha çok sosyal adalet, cıddi bır biçim- de yolsuzluğa bulaşmıs yöne- tıcilerinden daha çok şeffaflık ve daha çok düşünce özgürlü- ğü isteyen genç kuşaldan en- dişelendirmektedir. - Bu çabşmalar saglık betir- tisi otarak görülebilir mi? - Bugün ekonomı bır soluk- lanma dönemine gırmiştır. Bü- yüme tıknefestir. 1995'te, ger- çi yüzde 9.2'ye ulaşılmıştır. Ama 1996'da büyüme yennde saymıştır. Ticaret dengesi açık- tır. Ülke, giderek artan bir bi- çimde moneter ve finansal so- runlarla karşı karşıyadır. On yıldan bu yana ortalama olarak yüzde 19 artan ücretlenn enf- lasyonu yeniden ateşlemesin- den, bununsa rekabet gücünü olumsuz yönde etkilemesin- den korkulmaktadır. Chaebol denilen büyük kuruluşlar. bu yüzden, ayaklan çamurdan dev- ler olarak görülmektedır. Kü- reselleşme dönemine giren bu zengin ve eğitimli ülke bugün, endişe içinde, yeni dengeler, yeni soluk arayışındadu. Bu ise. ancak sosyal gelişmeyle gerçekleşebilecektır. Yıl sonu şenliklerinde grevlere ara ve- nlmesı bir dıyalog otanağı ya- ratmıştı. Öte yanda sendikalar ışi nereye kadar götürecekkri- nı iyi bılmektedir. Hükümet ise, en azından şimdilik. hare- keti zor kullanarak bastırmak- tan kaçınmış görünmektedir. Şiddet furyası esas olanı mas- kelememelidir. Kore, hiç kuş- ku yok, bir demokrasi olma- nın yolunda. <*) Claude Chancel, Tarih profesörü. 'DefiCoreen'(Ko- re Meydan Okuyor) kitabının vazan. Ed. Evrolles, 1993. MKE KAPSÜLSAN AŞ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN MKE Kapsülsan AŞ Genel Müdürlüğü'nce 23.01.1997 tarihinden geçerli ürün saüş fiyatlan aşağıdaki şekilde yeniden saptanmış bayilere ve üçüncü kişilere ilanen duyurulur. KAPSÜL ve AV FtŞEK SANAYİ TlCARET AŞ ÜRÜNLERİNE AİT 23 OCAK 1997 TARİHtNDEN İTİBAREN UYGULAMAYA KONULAN ŞATIŞ FİYAT MAMULÜN CtNSt 8 no.lu tahrip kapsülü 1.5 m. Elektrikli kapsül AL. 1.5 m. Elektrikli kapsul CU 2.5 m. Elektrikli kapsul AL. 2.5 m. Elektrikli kapsul CU. 1.5 m. 30 ms. Tavikli kapsul AL. 1.5 m. 30 ms. Tavikli kapsul CU. 2.5 m. 30 ms. Tavikli kapsul AL. 2.5 m. 30 ms. Tavikli kapsul CU. 1.5 m. 500 ms. Tavikli kapsul AL. 2.5 m. 500 ms. Tavikli kapsul AL. Av kapsül 65 mm Av fışeği (Kâgıt) 70 mm Av fışeği (Pl^stik) 70 mm Av fışeği (Pls.) 34 gr. 65 mm Av kovanı (Kâğıt) 70 mm Av kovanı (Plastik) Sürsajlı fişek Şevrotin fişeği Domuz kurşunu (Tekli) Ambalajh a\ saçması Sinyal bombası 3 m. 30 ms Tavikli kapsül AL. 4 m. 30 ms Tavikli kapsül AL. 5 m. 30 ms Tavikli kapsül AL. 6 m. 30 ms Tavikli kapsül AL. 9 m. 30 ms Tavikli kapsül AL. 15 m. 30 ms Tavikli kapsül AL. 3 m. 30 ms Tavikli kapsül CU. 4 m. 30 ms Tavikli kapsül CU. 5 m. 30 ms Tavikli kapsül CU. 6 m. 30 ms Tavikli kapsül CU. 9 m. 30 ms Tavikli kapsül CU. 15 m. 30 ms Tavikli kapsül CU. 3 m. 500 ms Tavikli kapsül AL. 4 m. 500 ms Tavikli kapsül AL. 5 m. 500 ms Tavikli kapsül AL. 6 m. 500 ms Tavikli kapsül AL. Bayiye uygulanan Fivat TL/Ad. 45.000.- 94.000.- 118.000.- 108.000.- 126.000.- 132.000.- 148.000.- 140.000.- 160.000.- 143.000.- 154.000.- 3.500.- 16.000.- 17.000.- 18.000.- 10.000.- 10.000.- 25.000.- 34.000.- 42.000.- l,2USS(TCg. —. 146.000.- 158.000.- 174.000.- 190.000.- 218.000.- 288.000.- 169.000.- 185.000.- 193.000.- 210.000.- 244.000.- 319.000.- 169.000.- 185.000.- 193.000.- 210.000.- NOT: Sahş fiyatlanmıza KDV dahil değildir. 23.01.1997 tarih ve 43 sayılı olur ekidir. Ambalajh saçmanm satış fiyatlan dünya kurşun borsası fiyatlan Bayi dışındaki kuruluşlara uvgulanan toptan Fi\at TL/Ad. 50.000.- 103.000.- 130.000.- 119.000.- 139.000.- 145.000.- 163.000.- 154.000.- 176.000.- 157.000.- 169.000.- , — — — — . — — — — 1.272USS + 2.500.000.- 161.000.- 174.000.- 191.000.- 209.000.- 240.000.- 317.000.- 186.000.- 203.000.- 212.000.- 231.000.- 268.000.- 351.000.- 186.000.- 203.000.- 212.000.- 231.000.- nedeni ile l.2S'Kg olarak olup, baş bayinin satış fıyatı 1.272 US$/Kg olarak uygulanacaktır. Perakende satış fiyatı fiyatına 5.000 TL/Kg ilave ile satacaktır. Ali Cengiz Talmlı Paz. ve Sat Tek. Şef. LİSTESİ Şirketimiz ve bayilerin perakende Fiyat TL/Ad. 54.000.- 113.000.- 142.000.- 130.000.- 151.000.- 158.000.- 178.000.- 168.000.- 192.000.- 172.000.- 185.000.- 4.200.- 19.200.- 20.500.- 22.000.- 12.000.- 12.000.- 30.000.- 41.000.- 50.000.- 5.000 TL/TCg —. 175.000.- 190.000.- 209.000.- 228.000.- 262.000.- 346.000.- 203.000.- 222.000.- 232.000.- 252.000.- 293.000.- 383.000.- 203.000.- 222.000.- 232.000.- 252.000.- belirlenmiş da baş bayii Çetin Güroğlu Genel Müdür Yrd.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle