Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 OCAK 1997 PAZAR
HABERLER
U ğ u - r M u m c u y ı l l a r ö n c e s i n d e n s e s l e n i y o r
Silaha kaynak uyuşturucudan• Devlet-mafya-
siyaset üçgeninin
kendini ele
vermesinden sonra
Uğur Mumcu "nun
önemi bir kez daha
kavrandı. Mumcu bu
kirli çıkar ilişkilerini,
bu karanlık güçlerin
eli kanlı katillerini
tek tek açıklamıştı
yazılannda.
IŞIK KANSl
L'ğur Mumcu'nun 21 Eyliil
1985 tanhü •'Çath Idm?"
başlıklı vazısı... Yazıda
Susurluk kazasından sonra
televizyonlan telefonla
arayarakÇatlfyı savunan
Haîuk Kırca da tanıtılıyor...
Hani. 7 TlP'li gencin
öldürülmesinden hüküm
gıymış, yakalandiktan sonra
Istanbul Emnivet
Müdürlüğü'nde serbest
bırakılmış. Gaziantep'te
işadamı Mehmet AH
Yaprak'ın kaçınlması
olayına adı kanşan Haluk
Kırcı'dan. Mumcu'nun,
günümüzden yaklaşık 11 yıl
önce yazdığı yazıyı
okuyalım birlikte
"Terör ve kaçakçılık
konulanndan bıknğınızı
biliyorum. Bu konulardan
en çok ben tnktım.
Zorunluluk olmadıkça bu
konulara bu nedenle olacak,
değinmek istemiyorum.
Öyle ama, henüz bunca
olaya karşın yine de terörün
kökenine inmiş değüiz.
Bu köşedeyıllarca
uyuşturucu madde ve silah
kaçakçıhğı Ue terör
arasındaki ilişküere
değiniimiş. bu konularda
bilgiler verilmiş, belgeler
yayımlanmıştır. tpekçi
cinayetine kanşanlann
kaçakçılık örgütleri ile iç içe
oldukJaruu yazdığıınız
zaman, bu saOrlara
İpekçi'nin bazı arkadaşlan
bile dudak bükmüştü.
Bugün artık, kimse
uy uşturucu madde ve silah
kaçakçılan ile terör
örgütleri arasındaki ilişkiyi
ıssız yerde tabanca
kurşunlan ile öldüriirler.
Olay da kullanılan araba,
MHP Gençlik Koüan
Başkanı Mustafa Mit
üzerine kayıthdır ve olay
günü \bdullah Çatlı
tarafından
kullanılmaktadır.
Bu alçakça ve hunharca
cinayet nedeniyle ölüm
cezasına çarptınlan Haluk
Kırcu cinayetin Çatlı'nın
emirleri ile
gerçekleştirildiğuıL,
Çath'nın sağladığı eteıie
bayılülan gençlerin elleri
arkadan bağlanarak yine
Çath'nın kullandığı araba
ile Eskişehir yoluna
götürülüp öldürüldükkrini
mahkeme önünde
anlatmıştır.
LGD Başkanı Muhsin
Yazıcıoğlu da askeri savcıya,
'Olayın Çath'nın
organızasvonu ile
gerçekleştırildiğini'
söylemiştir.
Yedi TtP'li genci hunharca
ve alçakça öldürten
Çatu'dır; Ağca'yı
cezaevinden kaçırtanların
başında Çath vardır;
Ağca'ya sahte pasaport
sağlayan yine Çath'dır. Papa
suikastında kullanılan
silahı. Avusturyalı silah
kaçakçısı esld Naziden saün
alan yine Çath'dır:
AvTupa'da ülkücülerle
Krmenik'rin ortak olduklan
uyuşturucu madde
kaçakçılığının kilit
adamlanndan biri yine
Çath'dır™
Fransa'da yakalanan
Çatlı'nın uluslararası
anlaşmalara göre
Türkiye"ye gönderilmesi
gereklidir.
Adalet Bakanına
soruyoruz; bu yoldaki
girişimlerden ne gibi sonuç
ahnmışür? 22 Şubat 1982
günü Isviçre'de yakalanan
Çatlı için niçin ilgili dosya
zamanında Isviçre
yetkililerine
Ölümünün üzerinden geçen 4 yıhn sonunda O"nun büyüklüğünü, O'nun hakhJığuu bir kez daha doğruladı zaman. Mumcu'nun yillarca ön- " ^PP ""rnv"''*
ce yazdıklan bugün çıplak bir gerçek olarak ortaya çıkü. Binlerce insan Cumhuriyet'in önünde toplanarak Mumcu'yu bir kez daha bağn- ^
a
'j"
1
"
U
T i p T ^,-J-
nabasö. YurdundörtbiryanındaO'nunmücadelesininhaklıhğıhaykınldı.(Fotoğranar: ERDOĞAN KÖSEOĞLU^KAAN S A G A N A K ) ^ n r i o ^ t i n i O W U | U
g
yadsıyamıyor. Gerçekler o deıut açık
secjk ortadadır.
:
Fransa'da sol görüntülü "Partizan"
grubu uyuşturucu madde kaçakçıhğı
yaparken yakalanıyor. Avrupa'daki
ülkücü eyiemcilerin uyuşturucu madde
kaçakçılığına kanşüklan tek tek
kanıtlanıyor.
Bu işin kuralı böyle™ Kim yurtdışında
silahlı sağ veya sol örgüte girerse. ister
istemez uyuşturucu madde kaçakçıhğı
yapmak zorundadır. Bu uyuşturucu
madde kaçakçılığı da Ermenilerce
yönerUmektedir. Bunun sağcılığı
solculuğu, ortacılığı yoktur. Sağ örgüt
olmuş, sol örgüt ohnuş, hiç fark ermez.
Silaha verilecek para uyuşturucu
madde kaçakçıhğından gelmektedir.
Papa'ya suikast girişimi davasında adı
geçen Abdullah Çatlı, İsviç.re'nin Basel
kenti savcılığınca uyuşturucu madde
kaçakçılığı suçundan aranmaktadır ve
Fransız polisince aynı suçtan ötürü
tutuklanmıştır. Ağca'ıun eylem
arkadaşı silahlı sağ eylemci Oral Çelik,
aynı suçun ortaklarından biridir. îpekçi
cinayetinin yönlendiricisi Mehmet
Şener, Baseİ Ağır Ceza Mahkemesi'nce
uyuşturucu madde kaçakçıhğı
suçundan beş yıl hapis cezasına
çarpnrılmıştır. Doçent Bedrettin
Cömert'i öldüren silahlı sağ eylemci
Rifat Yıldınm, Frankfurt'ta
uyuşturucu madde kaçakçıhğı
nedeniyle yakalanmış ve savcıya,
"kaçakçıhğı ûlkücü örgütler adına
yaptığmı' söylemiştir.
Şu anda Roma'da ifadesi alınan Yalçın
Oıbey de aynı işlere karışmış bir
ülkücüdür. Abdullah Çatlı. Ulkücü
Gençlik Derneği Genel Başkan
Yardımcısı'dır. Ağca'yı cezaevinden
kaçıranlann başında Çatlı
bulunmaktadır. Çatlu 9 Ekim 1978
günü Ankara Bahçelievler'de öldürülen
TtP'li yedi gencin katiUerinden biridir.
Ağca'ya sahte pasaport, Çatiı ve
arkadaşlannca hanrlanmıştır.
Çatiı, suç ve eylem arkadaşı Mehmet
Şener Ue birlikte 22 Şubat 1982 günü
Zürih'te sahte pasaport ile yakalanmış,
ancak Türkiye'den ilgili dosya
gönderilmediği için serbest
bırakihnıştır!
TİP'li yedi gencin öldürülmesi olayına
kanşan Duran Demirkıran, Abdullah
Çath'nın 'Büyük Reis' olarak
adlandınldığını ve cinayeti planlayıp
yönettiğini söy lemiştir.
Aynı olay nedeniyle yargılanan İbrahim
ÇiftçL, olay yerinde araba içinde
gördüğü kişinin Çatlı'va benzediğini
söylemiş; Çiftçi'nin bu sözleri, öhneden
önce ifade veren Serdar Alten'ce de
doğrulannuştır.
9 Ekim 1978 günü, yedi TİP'li gencin
oturduklan ev, ÇatiVmn yönetimindeki
ülkücülerce basılır. ülkücü
saldırganlar. önce getirdikteri eter Ue
yedi TİP'li genci bayıltırlar, sonra da
baygın gençleri arabaya bindirip bir
gencin cinaye
gjbi. İpekçi cinayetini de
aydınlatacakür.
Ülkücü eylemler Ue uyuşturucu madde
kaçakçılığının kilit adamı Çatiı,
Türkiye'ye getirilip yargılanmadıkça
birçok olay karanlıkta kalacakür_"
Sevgili Uğur Mumcu böyle
yazıyordu da, ne acıdır, Çatlı
Türkive'ye gelmiş. işler kurmuş,
ortaklıklar yapmış. yine cinayetlere
kanşmış. hatta gözaltına alınmış.
anında serbest bırakılmış, kendısine
yeşil pasaportlar verilmiş: İçişleri ,
bakanlan, emniyet ve istihbarat örgütü,
millefvekilleri, devlet yöneticıleri ile
içli dışlı olmuş! .
Yarın: Son iz
Kitle örgütleri Manisa gerçeğinin peşinde
îşkenceye gözalbİZMİR (Cumhuriyet Ege
Bürosu)- Demokratık kıtle ör-
gütlen. sendika ve dernekler,
gözaltında işkence gören ve
ağır hapis cezalan verilen
Manısalı çocuklar olayının
peşini bırakmıyor. Türki-
ye'nin Dünya Çocuk Haklan
Uluslararası Sözleşmesı'ni
imzaladığını anımsatan bu
kuruluşlar, yaptıklan açıkla-
mada "Çocuklanmız Devlet
Güvenlik Mahkemeleri'nde
yargüanamaz'' dıyorlar.
Manisa'da yasadışı örgüt
üyesi olduklan sav lyla gözal-
tına alınan, işkence gören ve
DGM'de yargılanarak ağır ha-
pis cezalan verilen Manısalı
çocuklarla ilgili dim tzmir'de
iki ayn toplantı gerçekleştiril-
di. İzmır Barosu. Manisa ve
İzmır Tabip Odalan, İnsan
Haklan ve Çağdaş Hukukçu-
lar derneklerinin İzmır şube-
len ile İnsan Haklan Vakfı İz-
mır Temsilciliğı'nin birlikte
gerçekleştirdıkîeri toplantıda
ortak basm açıklamasını oku-
yan İnsan Haklan Vakfi İzmir
Temsilcısı Prof. Dr. Veü Lök.
dava sonucunun, kamu vicda-
nmda. hukukçular, hekimler.
insan haklan savunuculan
nezdinde tepkiyle karşılandı-
ğını söyledı. Türkiye Cumhu-
riveti Devletı'nin altına imza
attığı uluslararası sözleşme
hükûmlennce ve anayasanın
17. maddesine göre "Işkence-
nin yasak ve suç" olduğunu
anımsatan Prof. Dr. Lök, iş-
kence yaptıklan savıyla hak-
lannda dava açılan polislerle
ilgili mahkeme sonuçlanma-
dan DGM'nın çocuklarla il-
gili karara varmasını "ciddi
bir hukuksal hata" olarak nı-
telendirdı.
Gözaltı sürecınde düzenle-
nen adli raporların, Türk Ta-
biplerBirliği'ncegörevlendı-
nlen bir komisyonca değer-
lendinldığıni ve resmi adh ra-
porlarda işkencenin aydınlığa
kav uşturulması için gereken
muayene. tetkik, inceleme ve
araştırmalann hıçbır şekılde
yapılmamış olduğunun anla-
şıldığmı anımsatan Prof.Dr.
Lök. "AdH tabiplerin verdiği
rapoıiar bilimsel içerikten
uzakür, übbi-bUimsel geçerli-
likleri yoktur. Resmi adli ra-
porlan düzenleyen hekimler
hakkında Türk Tabipler Bir-
liği tarafından soruşturma
başiatılnııştır" dedi.
Türk Anneler Derneği İz-
mir Şubesi, Türk Kadınlar
Konseyi Derneği, CHP'li Ka-
dm Kolu. D\T İl Kadın Ko-
mısyonu. İP İzmir İl Kadın
Örgütü. ADD Balçova Şube-
si. Kadın Haklannı Koruma
Derneği İzmir Şubesi. İnsan
Haklan Derneği. Çağdaş Ka-
dın Derneği. Karşıyaka So-
roptimıst Kulüpleri Derneği.
Edebiyatçılar Derneği. İzmır
Kadın Platformu. İzmır Inner
VVTıeel. KESK İl Kadın Ko-
mısyonu tarafından yapılan
ortak basın açıklamasında ıse
"Ülkemizde yaraûlan siyasal
suçlan çocuk yaşlara indirge-
yerekyayşınlaştırma çabalaru
yönetinıİe göreviendirilenlerin
demokrasiye ve halka karşı
görevlerini yerine getirmedi-
ğinin en somut göstergesidir"
denıldi.
Demokrasi Platformu imza kampanyası başlattı
'Susurluk çetesi yargılansın'Istanbul Haber Servisi - Bazı siyasi
partiler ile işçi ve memur sendikalan-
nın oluşturduğu Demokrasi Platformu,
Susurluk kazasından sonra ortaya atı-
lan iddialann araştınlması ve sorum-
lulann cezalandınlması için imza
kampanyası başlattı. Tekirdağ'da da
Demokrasi Platformu'nca gerçekleşti-
rilen -lemizsiyasetvtdemokratık dcv-
let" mitingi yapıldı.
Kadıköy İskele Meydam'nda bir
araya gelen 300 kişilik bir topluluk.
Susurluk'taki çetenin yargılanması
için başlatılan kampanyaya destek ver-
dı. Meydanı adeta abluka altına alan
Çevık Kuvvet polislerinin topluluk
üyelerinden daha kalabalık olması dik-
katçekti. Topluluk. "ÇetelerMecüs'te,
aydmlar hapiste", "Susma. sustukça
sıra sana gelecek
T>
ve "Mafy'a, devlet
aşiret bu ne biçim rezalet" sloganlan-
nı atarak Susurluk çetesinin yargılan-
masını istedi.
Kampanyayla ilgili bir açıklama ya-
pan Genel-fş Send-kası Anadolu Yaka-
sı Şube Başkanı Zeynel Demirçi\i,
-Susurluk kazasının, devletin içinde
gizli örgütlenmelerin y arauldığını gös-
terdiğuıi" öne sürdü. Türkiye"de dev-
let içinde yuvalanan güçlerin "emek ve
banş güçİerine" karşı kullanıldığının
da kanıtlandığını savunan Demirçivi,
sözlerinı şöyle sürdürdü:
"Biz her yönüyle demokratUdeşmiş,
özgür bir ülkeden yanayız. Anayasa
başta olmak ü/ere toplum düzenini
sağlayan tüm düzenlemelerin demok-
ratik olmasınu sendikalann. demekle-
rin, partilerin, tüm sivil toplum örgüt-
lerinin önündeki hukuki vesiyasi engel-
lerin kaJdınlmasını istiyoruz. Çetele-
rin, hırsızlann, canUerin yargılanıp he-
sap verdiği, hukukun egemen olduğu
bir ülke istiyoruz." Demirçivi. topla-
nan imzalann TBMM Başkanlığı'na
gönderileceğini sözlerine ekledi.
Kampanyaya İstanbul Demokratik Li-
seliler Birl'iği (İDLB) ile direnişteki
Tuzla ışçileri de destek verdi.
Teldrdağ^da yürüyüş
Tekirdağ'da yaklaşık 2 bin Demok-
rasi Platformu mensubu "Temiz siya-
set ve demokratik devlet" için yürüdü.
Dün öğle saatlerinde Tekirdağ' ın Köp-
rübaşı minibüs durağında toplanan
yurttaşlar. Namık Kemal Parkj'na yü-
rüdüler. 1 kilometrelıkyolgüzargâhın-
da topluluk "Yaşasın demokrasi müca-
delemiz". "Ankara Çeteleri saklama",
"Türkiye laiktir. laik kalacakbr, Uğur-
lar öhnez", "Özgür basın sustunıla-
maz" sloganlannı attılar.
SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
"Tıyatro Stüdyosu" grubunun
geçen yıl sahnesi yanmış, büyük
zofiuklaria baş etmek zorunda kal-
mıştı. Ekıp, hazırladığı oyunlan
sahneleyebilmek. salon bulmak
ve ayakta kalabilmek için olağa-
nüstü bir çaba sarf etrnişti.
Bu grubun Kadıköy Halk Eğıtim
Merkezi'ndesahneledıği "Hısteri"
oyununun abartmadan olağanüs-
tü etkileyici olduğunu söyleyebıli-
rim. Çok sınırlı olanaklara. surekli
yer değiştirmek nedeniyle ortaya
çıkan sorunlanna karşın; zevkle ve
dıkkatle ızlenecek bir oyun ortaya
çıkmış.
Ingilız yazar Terry Johnson'un
kaleme aldığı ve Ahmet Leven-
doğlu'nun Türkçeleştirdığı "Hıs-
teri", ünlü psıkanalıst doktor Sig-
mund Freud'un son gunlerinı an-
latıyor. Freud'un ressam Salvador
Dali ile karşılaşması, oyun boyun-
ca ilgınç tezlere de kaynaklık edı-
yor.
Yazar Terry Johnson; Freud'un
son günlennden yola çıkarak ve
onun bilınçaltı tezlerıni ele alarak,
ÖDP Bir Yılı Geride Bırakırken...
erkek egemen saldırgan cinselliği
çok radikal bir anlayışla sorgulu-
yor. Aile içi cinsel taciz, babanın kız
çocuğuna yönelik saldırganlığı,
çarpıcı bir biçımde dıle getinliyor.
"Histeri" oyununda Sigmund Fre-
ud'un da eleştırildiğine şahit olu-
yoruz.
Oyun, normal bir tiyatro metni-
ne göre oldukça uzun olmasna ve
çok derin felsefı tartışmalar içer-
mesıne karşın ilgı ve merakla izle-
niyor. Zuhal Olcay, Haluk Bilgi-
ner ve yıllann usta oyuncusu Se-
lim Naşit Özcan. etkileyici bir
çosterı sunuyor. Salvador Dali ro-
lunde genç Cetal Perk'ın de ba-
şarılı bir oyun sergilediğını söyie-
yebıliriz. "Tıyatro Stüdyosu" ekibı-
nın binalarının yanması yüreklenn-
de tiyatro aşkını söndurememiş.
Seçilen bu zor oyun, ustaların elin-
de bir sanat gösterisine dönüş-
müş. Yangından söz edince, Öz-
gürlük ve Dayanışma Partisı'nın
(ÖDP) başına gelenleri de anım-
satmak istedim. ÖDP'liler, tam bı-
rinci yıl şenliklerine hazırlanırken
büyük emekle yenıledikleri parti-
nin istanbul il örgütü binası bir
yangında harap oldu. Bir yıl bo-
yunca siyasi yaşamımıza yeni bir
renk getiren ve Türkiye'deki sos-
yalist hareketin etkili güçlerinden
biri olarak ortaya çıkan ODP, Su-
surluk kazasından sonra süpürge
eylemlerıyle dikkat çekti.
ÖDP ilk kurulduğunda birçok
kimse kuşkuyla bakmıştı. Çünkü
değişik çevrelerden gelen sosya-
lıstler ilk kez ortak bir çatı altında
birleşmişlerdi. Aralarındakı farklı-
lıkların sürmesine karşın, beraber
politika yapabileceklermı düşün-
müşler ve bu amaçla bir parti kur-
muşlardı. Farklı gelenek ve alış-
kanlıkları olan sosyalıstlerin ilk kez
denediğı böylesi bir örgütlenme,
çok insanın bu örgütlenmeye şüp-
heyle bakmasına neden olmuştu.
Kısa süre sonra birbirlerine girece-
ğı endişesi ve beklentisı, bazı çev-
relerin hemen karar vermesine en-
gel olmuştu.
ÖDP bir yılı geride bıraktı. Bu bir
yılı başarıyiatamamladığını söyle-
yebiliriz. En azından farklı eğilim-
lerdeki sosyalistler ortak bir örgüt
çatısı altında, birlikte politika yapı-
labileceğinı gösterdiler. Aynlık ve
kavga çıkacağını sananlann bek-
lentilerıni boşaçıkarmayı başardı-
lar.
Henüz yenı olmanın acemilikle-
rinı de yavaş yavaş üzerlerınden
atıyorlar. Siyasetı kitlelere götür-
mek, ülkenin değışken vedinamik
yapısına ayak uydurabilmek ko-
nusunda zorlansalar da bu zorluk-
ları yenebıleceklerinı gösteriyorlar.
Türkiye'nin sosyalistlere ihtiyacı
var. Sosyalistler olmadan, sağ ka-
natlı bir kuş gıbi uçmaya çalışan
Türkiye'nin dengesi bozuluyor,
sağlığı bozuluyor.
12 Eylülcü faşızm, sosyalistleri
susturdu, çetelerin at oynattığı bir
ülke yarattı. Sosyalistler varken ne
şeriatçılar ne de faşist ülkücüler,
bu kadar atak ve etkili değildiler.
Sosyalistlerin varlığı onları, fikri
olarak köşeye sıkıştırıyor, sajdır-
ganlıklarına gem vuruyordu. ÖDP
Türkiye'nin bir kazancı. Büyüme-
sı, gelışmesi ve ağırlığının artma-
sı, bütün siyasi güçlere de bir çe-
kidüzen verecek. Binnci yıl kutla-
malarına hazırlanırken ÖDP'nın is-
tanbul il örgütü binasının yanma-
sı partiye büyük bir maddı yük ge-
tırdi. Bu amaçla bir yardım kam-
panyası açtılar. Partiye yardım et-
mek isteyenler; M.Hürnyet Kara-
deniz, iş Bankası Beyoğlu Şubesi
1422592 numaralı hesaba para
yatırabilitier. Ayrıca pazartesi gü-
nü saat 21.00-02.00 saatlerı
arasında Beyoğlu Sıraselvıler'de,
Andon'da ODP'yle dayanışma
buluşması yapılacak.
MİKRO
DİNÇ TAYANÇ
Gülünç Demokratlar
Hiçbir şeyden çekmedık şu 'demokrasi'den ve
'demokratlar'dan çektiğimiz denli...
1940'ların Cumhuriyet Halk Partisi o denli de-
mokrat(!) ki; Demokrat Parti'nin kurulmasına 7ca-
zet' eylemekle kalmıyor, ülkeye 'demokrasj'y'ı ge-
tirecek partinin kuruculannı da kendi içinden çıkar-
tıp 'necip' Türk ulusuna armağan ediyor...
1946'da fışkınp 1950'lere yayılan DP'liler o den-
li demokratlar ki; ulusun ne diyeceğine, ülkenin ge-
leceğinin nereye varacağına bakmadan NATO'ya
giriyor, Marshall Yardımı'nı kabul ediyor ve de 'di-
yet' diye Kore'ye bir dolu şehit armağan edıyorlar.
DP'nin demokratlığı yetinmiyor; Beyefendi'nin
'Siz isterseniz bu ülkeye hilafeti bile geri getirirsi-
niz' sözlerini bayrak eyleyip Türkçe ezanı, Arabın
yalellisine döndürüyor. Yetmiyor; ne denli kara yo-
baz tarikat şeytıi varsa sarmaş dolaş oluyor. Yet-
miyor; 'demokrasinin kök salması uğruna'Ç) bası-
ni sansürlüyor, Tahkikat Komisyonu kuruyor, genç-
leri 'tenkil etmeye' kalkışıyor.
Kalkışınca da 'demokrasiyi korumak ve kolla-
mak' görevini üstlenmiş TSK aracılığıyla 'demok-
rasiyi kurtaracak' devrimler ve darbeler geleneğini
ulusa armağan ediyor.
1960 Devrimcileri, gerçekten demokrat çıkıp de-
mokrasiye yaraşır bir Anayasa'yı halkoyu ile yaşa-
ma geçiriyorlar. Sonra, demokratlıklan gereği, se-
çimlere gidiyor ve Türk siyaset yaşamına da, ulu-
suna da Çoban, Kurt, Hoca, Karaoğlan gibi 'hes-
na müstesna' demokratlar armağan edıyorlar.
Demokrasi, bu demokrat politikacılann ellerinde
öylesine bir serpilip gelişiyor ki; 1971'de 'gelene-
ği' anımsayan paşalar, demokrasiyi birer kez daha
kurtarıyor, Anayasa'yı tanınmaz biçıme sokuyor,
ardından da ortalığı gene Çoban'a, Kurt'a, Hoca'ya
ve de Karaoğlan'a bırakıp Türkiye Cumhuriyeti'nin
'geçici faşizm 'inin ürünü olarak ulusa armağan edi-
yorlar.
Demokrasi; Çoban'a göre 'sağcılann tetik çek-
mediği', Kurt'a göre 'ülkücülerin devletin güvenlik
güçİerine yardımcı olduğu', Hoca'ya göre 'ortak-
lıklardan ne kaparsa şeriata kâr eylediği', Karaoğ-
lan'a göre ise 'Kıbns Fatihi olmakla tek başına ik-
tidar düşü kurulduğu' bir kavram oluyor ve el bir-
-iiCfi-ite 1-980faştemini ulusa armağan ediyortar. ••
' 1960'imjfeVrVntHferınden ve de 1971 'in geçfci W
şistlerınden aldıklan feyz ile 1980 darbesini gerçek-
leştiren çoğu emeklilik kapısında, hatta kapıdan
geçip de kaza eseri emekli olamamış paşalar, 'De-
mokrasi korunursa böyle korunur; kollanırsa böy-
le kollanır' diye Anayasa'yı tümden değiştiriyor, da-
hası 'Mavi vereni morartınz' sloganıyla necip Türk
ulusunun yüzde 92'sine beyazlattınyor. Yetmiyor;
demokrasiyi anlatmak uğruna, elde Kur'an, dilde
Hadis ortalığa dökülüyor. Yetmiyor; demokrasi seh-
palan kurup, beslememek uğruna gençleri asıyor...
Ve; 1980'lerin bir yerinde demokrat paşalar, ica-
zetlerine uygun bir 'Yüce Şişman' bulup 'gerçek fa-
şizm demokrasisini' onun hazık ellerine ve 'büyük-
lüğünü' de ulusa armağan ediyoriar.
Yüce Şişman'ın demokrasi anlayışı ve demok-
ratlık kerameti şeyhlerden, tarikatlardan, hacılar-
dan. hocalardan geçiyor ve sonunda meydan ge-
ne Çoban'a, Kurt'a, Hoca'ya, Karaoğlan ve hizip-
lerıne ve ille de Şaibe Mecbure Hatun'un, 'Demok-
rasi çıkardır, çıkarcılık demokratlıktır' mantığına ka-
lıyor.
1946'dan bu yana yarım yüzyıldır demokrasi ve
de demokratlık diye diye anasını belleyen siyase-
te ve de siyasetçilere oy veren necip Türk ulusu,
şimdi tutmuş darbeleri 'Şimdi gülme sırası bizde'
diye karşılayıp, sendikasızlaştırmayı demokrasi di-
ye yutturan 'necip üssü necip' işadamlannın de-
mokrasiyi sahiplenmelerinin altında '/ş'anyorü!
Haa, bu arada; 'demokrasi', 'tam bağımsızlık',
'insan haklan', 'özgürlük', 'laiklik', 'Şeriata, faşiz-
me geçityok' derken vurulan, bombalanan, yakı-
lan, kaçınlıp 'kayıp edilen'. işkenceden geçirilen,
yok yere hüküm giyenler mi? Onların da 'varlığı,
Türk variığına armağandır'l
Ana fikir Adam olamayan demokrat olamaz!
Ana fikrin ana fikri: Adam olmadan demokrat-
lık taslayanı adam etmek. kitlelerin görevidir!
Metin Cöktepe cinayeti
Avukatlârdan gizli
ifadeye tepki
İstanbul Haber Servisi-
Evrensel Gazetesi
muhabiri Metin
Göktepe'yi döverek
öldürdükleri iddia edilen
polislenn Eyüp 1, Ağır
Ceza Mahkemesi'nde
ifadelerinin gizlice
alınması tepkılere neden
oldu. Çağdaş Hukukçular
Derneği Metin Göktepe
Hukuk Komisyonu dün
yaptığı yazılı açıklatnada.
6 şubatta Afyon'da
göriilecek duruşma
öncesinde polislenn
ifadelerinin alınmasıyia
avaıkatlann sanıklara soru
sormalannın
engellendiğını vurguladı.
ÇHD Metin Göktepe
Hukuk Komisyonu dün
yaptığı yazılı açıklamada,
Eyüp 1. Ağır Ceza
Mahkemesi'nin bugüne
kadar mahkeme önüne
çıkmayan Göktepe'nin
faillenni gizli bir
duruşma ile dınlemesinı
lanadı. Eyüp Ağır Ceza
Mahkemesi'nin, davanın
görüleceği Afyon'da 6n
şubatta yapılacak
duruşmayı beklemeden
sanıklann ifadelerini
aldığına dikkat çekilen
açıklamada, davanın
kamuoyundan
kaçınlmaya çahşıldığı
bildirildi. Dumşmanın
gizli yapılmasıyla
Göktepe'nin
avukatlanmn sanıklara
olayla ilgili olarak sorular
sormasımn
engellendiğinin
belirtildiğı açıklamada,
"Sözkonusu uy gulamanın
kanunla. hukukla
uzaktan yakından bir
ilgisi yoktur. bu yüzdendir
ki yapılan duruşma
korsan bir duruşmadır.
Bütün sanıklann tekrar
ve vakit kaybedilmeden
delilkrle yüzyü/e gelmesi
gereken esas mahkemenin
yapıldığı mahkemede
yeniden dinlenmeleri
gerekir" denıldi.