25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 OCAK 1997 PAZAR HABERLER U ğ u - r M u m c u y ı l l a r ö n c e s i n d e n s e s l e n i y o r Silaha kaynak uyuşturucudan• Devlet-mafya- siyaset üçgeninin kendini ele vermesinden sonra Uğur Mumcu "nun önemi bir kez daha kavrandı. Mumcu bu kirli çıkar ilişkilerini, bu karanlık güçlerin eli kanlı katillerini tek tek açıklamıştı yazılannda. IŞIK KANSl L'ğur Mumcu'nun 21 Eyliil 1985 tanhü •'Çath Idm?" başlıklı vazısı... Yazıda Susurluk kazasından sonra televizyonlan telefonla arayarakÇatlfyı savunan Haîuk Kırca da tanıtılıyor... Hani. 7 TlP'li gencin öldürülmesinden hüküm gıymış, yakalandiktan sonra Istanbul Emnivet Müdürlüğü'nde serbest bırakılmış. Gaziantep'te işadamı Mehmet AH Yaprak'ın kaçınlması olayına adı kanşan Haluk Kırcı'dan. Mumcu'nun, günümüzden yaklaşık 11 yıl önce yazdığı yazıyı okuyalım birlikte "Terör ve kaçakçılık konulanndan bıknğınızı biliyorum. Bu konulardan en çok ben tnktım. Zorunluluk olmadıkça bu konulara bu nedenle olacak, değinmek istemiyorum. Öyle ama, henüz bunca olaya karşın yine de terörün kökenine inmiş değüiz. Bu köşedeyıllarca uyuşturucu madde ve silah kaçakçıhğı Ue terör arasındaki ilişküere değiniimiş. bu konularda bilgiler verilmiş, belgeler yayımlanmıştır. tpekçi cinayetine kanşanlann kaçakçılık örgütleri ile iç içe oldukJaruu yazdığıınız zaman, bu saOrlara İpekçi'nin bazı arkadaşlan bile dudak bükmüştü. Bugün artık, kimse uy uşturucu madde ve silah kaçakçılan ile terör örgütleri arasındaki ilişkiyi ıssız yerde tabanca kurşunlan ile öldüriirler. Olay da kullanılan araba, MHP Gençlik Koüan Başkanı Mustafa Mit üzerine kayıthdır ve olay günü \bdullah Çatlı tarafından kullanılmaktadır. Bu alçakça ve hunharca cinayet nedeniyle ölüm cezasına çarptınlan Haluk Kırcu cinayetin Çatlı'nın emirleri ile gerçekleştirildiğuıL, Çath'nın sağladığı eteıie bayılülan gençlerin elleri arkadan bağlanarak yine Çath'nın kullandığı araba ile Eskişehir yoluna götürülüp öldürüldükkrini mahkeme önünde anlatmıştır. LGD Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu da askeri savcıya, 'Olayın Çath'nın organızasvonu ile gerçekleştırildiğini' söylemiştir. Yedi TtP'li genci hunharca ve alçakça öldürten Çatu'dır; Ağca'yı cezaevinden kaçırtanların başında Çath vardır; Ağca'ya sahte pasaport sağlayan yine Çath'dır. Papa suikastında kullanılan silahı. Avusturyalı silah kaçakçısı esld Naziden saün alan yine Çath'dır: AvTupa'da ülkücülerle Krmenik'rin ortak olduklan uyuşturucu madde kaçakçılığının kilit adamlanndan biri yine Çath'dır™ Fransa'da yakalanan Çatlı'nın uluslararası anlaşmalara göre Türkiye"ye gönderilmesi gereklidir. Adalet Bakanına soruyoruz; bu yoldaki girişimlerden ne gibi sonuç ahnmışür? 22 Şubat 1982 günü Isviçre'de yakalanan Çatlı için niçin ilgili dosya zamanında Isviçre yetkililerine Ölümünün üzerinden geçen 4 yıhn sonunda O"nun büyüklüğünü, O'nun hakhJığuu bir kez daha doğruladı zaman. Mumcu'nun yillarca ön- " ^PP ""rnv"''* ce yazdıklan bugün çıplak bir gerçek olarak ortaya çıkü. Binlerce insan Cumhuriyet'in önünde toplanarak Mumcu'yu bir kez daha bağn- ^ a 'j" 1 " U T i p T ^,-J- nabasö. YurdundörtbiryanındaO'nunmücadelesininhaklıhğıhaykınldı.(Fotoğranar: ERDOĞAN KÖSEOĞLU^KAAN S A G A N A K ) ^ n r i o ^ t i n i O W U | U g yadsıyamıyor. Gerçekler o deıut açık secjk ortadadır. : Fransa'da sol görüntülü "Partizan" grubu uyuşturucu madde kaçakçıhğı yaparken yakalanıyor. Avrupa'daki ülkücü eyiemcilerin uyuşturucu madde kaçakçılığına kanşüklan tek tek kanıtlanıyor. Bu işin kuralı böyle™ Kim yurtdışında silahlı sağ veya sol örgüte girerse. ister istemez uyuşturucu madde kaçakçıhğı yapmak zorundadır. Bu uyuşturucu madde kaçakçılığı da Ermenilerce yönerUmektedir. Bunun sağcılığı solculuğu, ortacılığı yoktur. Sağ örgüt olmuş, sol örgüt ohnuş, hiç fark ermez. Silaha verilecek para uyuşturucu madde kaçakçıhğından gelmektedir. Papa'ya suikast girişimi davasında adı geçen Abdullah Çatlı, İsviç.re'nin Basel kenti savcılığınca uyuşturucu madde kaçakçılığı suçundan aranmaktadır ve Fransız polisince aynı suçtan ötürü tutuklanmıştır. Ağca'ıun eylem arkadaşı silahlı sağ eylemci Oral Çelik, aynı suçun ortaklarından biridir. îpekçi cinayetinin yönlendiricisi Mehmet Şener, Baseİ Ağır Ceza Mahkemesi'nce uyuşturucu madde kaçakçıhğı suçundan beş yıl hapis cezasına çarpnrılmıştır. Doçent Bedrettin Cömert'i öldüren silahlı sağ eylemci Rifat Yıldınm, Frankfurt'ta uyuşturucu madde kaçakçıhğı nedeniyle yakalanmış ve savcıya, "kaçakçıhğı ûlkücü örgütler adına yaptığmı' söylemiştir. Şu anda Roma'da ifadesi alınan Yalçın Oıbey de aynı işlere karışmış bir ülkücüdür. Abdullah Çatlı. Ulkücü Gençlik Derneği Genel Başkan Yardımcısı'dır. Ağca'yı cezaevinden kaçıranlann başında Çatlı bulunmaktadır. Çatlu 9 Ekim 1978 günü Ankara Bahçelievler'de öldürülen TtP'li yedi gencin katiUerinden biridir. Ağca'ya sahte pasaport, Çatiı ve arkadaşlannca hanrlanmıştır. Çatiı, suç ve eylem arkadaşı Mehmet Şener Ue birlikte 22 Şubat 1982 günü Zürih'te sahte pasaport ile yakalanmış, ancak Türkiye'den ilgili dosya gönderilmediği için serbest bırakihnıştır! TİP'li yedi gencin öldürülmesi olayına kanşan Duran Demirkıran, Abdullah Çath'nın 'Büyük Reis' olarak adlandınldığını ve cinayeti planlayıp yönettiğini söy lemiştir. Aynı olay nedeniyle yargılanan İbrahim ÇiftçL, olay yerinde araba içinde gördüğü kişinin Çatlı'va benzediğini söylemiş; Çiftçi'nin bu sözleri, öhneden önce ifade veren Serdar Alten'ce de doğrulannuştır. 9 Ekim 1978 günü, yedi TİP'li gencin oturduklan ev, ÇatiVmn yönetimindeki ülkücülerce basılır. ülkücü saldırganlar. önce getirdikteri eter Ue yedi TİP'li genci bayıltırlar, sonra da baygın gençleri arabaya bindirip bir gencin cinaye gjbi. İpekçi cinayetini de aydınlatacakür. Ülkücü eylemler Ue uyuşturucu madde kaçakçılığının kilit adamı Çatiı, Türkiye'ye getirilip yargılanmadıkça birçok olay karanlıkta kalacakür_" Sevgili Uğur Mumcu böyle yazıyordu da, ne acıdır, Çatlı Türkive'ye gelmiş. işler kurmuş, ortaklıklar yapmış. yine cinayetlere kanşmış. hatta gözaltına alınmış. anında serbest bırakılmış, kendısine yeşil pasaportlar verilmiş: İçişleri , bakanlan, emniyet ve istihbarat örgütü, millefvekilleri, devlet yöneticıleri ile içli dışlı olmuş! . Yarın: Son iz Kitle örgütleri Manisa gerçeğinin peşinde îşkenceye gözalbİZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)- Demokratık kıtle ör- gütlen. sendika ve dernekler, gözaltında işkence gören ve ağır hapis cezalan verilen Manısalı çocuklar olayının peşini bırakmıyor. Türki- ye'nin Dünya Çocuk Haklan Uluslararası Sözleşmesı'ni imzaladığını anımsatan bu kuruluşlar, yaptıklan açıkla- mada "Çocuklanmız Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nde yargüanamaz'' dıyorlar. Manisa'da yasadışı örgüt üyesi olduklan sav lyla gözal- tına alınan, işkence gören ve DGM'de yargılanarak ağır ha- pis cezalan verilen Manısalı çocuklarla ilgili dim tzmir'de iki ayn toplantı gerçekleştiril- di. İzmır Barosu. Manisa ve İzmır Tabip Odalan, İnsan Haklan ve Çağdaş Hukukçu- lar derneklerinin İzmır şube- len ile İnsan Haklan Vakfı İz- mır Temsilciliğı'nin birlikte gerçekleştirdıkîeri toplantıda ortak basm açıklamasını oku- yan İnsan Haklan Vakfi İzmir Temsilcısı Prof. Dr. Veü Lök. dava sonucunun, kamu vicda- nmda. hukukçular, hekimler. insan haklan savunuculan nezdinde tepkiyle karşılandı- ğını söyledı. Türkiye Cumhu- riveti Devletı'nin altına imza attığı uluslararası sözleşme hükûmlennce ve anayasanın 17. maddesine göre "Işkence- nin yasak ve suç" olduğunu anımsatan Prof. Dr. Lök, iş- kence yaptıklan savıyla hak- lannda dava açılan polislerle ilgili mahkeme sonuçlanma- dan DGM'nın çocuklarla il- gili karara varmasını "ciddi bir hukuksal hata" olarak nı- telendirdı. Gözaltı sürecınde düzenle- nen adli raporların, Türk Ta- biplerBirliği'ncegörevlendı- nlen bir komisyonca değer- lendinldığıni ve resmi adh ra- porlarda işkencenin aydınlığa kav uşturulması için gereken muayene. tetkik, inceleme ve araştırmalann hıçbır şekılde yapılmamış olduğunun anla- şıldığmı anımsatan Prof.Dr. Lök. "AdH tabiplerin verdiği rapoıiar bilimsel içerikten uzakür, übbi-bUimsel geçerli- likleri yoktur. Resmi adli ra- porlan düzenleyen hekimler hakkında Türk Tabipler Bir- liği tarafından soruşturma başiatılnııştır" dedi. Türk Anneler Derneği İz- mir Şubesi, Türk Kadınlar Konseyi Derneği, CHP'li Ka- dm Kolu. D\T İl Kadın Ko- mısyonu. İP İzmir İl Kadın Örgütü. ADD Balçova Şube- si. Kadın Haklannı Koruma Derneği İzmir Şubesi. İnsan Haklan Derneği. Çağdaş Ka- dın Derneği. Karşıyaka So- roptimıst Kulüpleri Derneği. Edebiyatçılar Derneği. İzmır Kadın Platformu. İzmır Inner VVTıeel. KESK İl Kadın Ko- mısyonu tarafından yapılan ortak basın açıklamasında ıse "Ülkemizde yaraûlan siyasal suçlan çocuk yaşlara indirge- yerekyayşınlaştırma çabalaru yönetinıİe göreviendirilenlerin demokrasiye ve halka karşı görevlerini yerine getirmedi- ğinin en somut göstergesidir" denıldi. Demokrasi Platformu imza kampanyası başlattı 'Susurluk çetesi yargılansın'Istanbul Haber Servisi - Bazı siyasi partiler ile işçi ve memur sendikalan- nın oluşturduğu Demokrasi Platformu, Susurluk kazasından sonra ortaya atı- lan iddialann araştınlması ve sorum- lulann cezalandınlması için imza kampanyası başlattı. Tekirdağ'da da Demokrasi Platformu'nca gerçekleşti- rilen -lemizsiyasetvtdemokratık dcv- let" mitingi yapıldı. Kadıköy İskele Meydam'nda bir araya gelen 300 kişilik bir topluluk. Susurluk'taki çetenin yargılanması için başlatılan kampanyaya destek ver- dı. Meydanı adeta abluka altına alan Çevık Kuvvet polislerinin topluluk üyelerinden daha kalabalık olması dik- katçekti. Topluluk. "ÇetelerMecüs'te, aydmlar hapiste", "Susma. sustukça sıra sana gelecek T> ve "Mafy'a, devlet aşiret bu ne biçim rezalet" sloganlan- nı atarak Susurluk çetesinin yargılan- masını istedi. Kampanyayla ilgili bir açıklama ya- pan Genel-fş Send-kası Anadolu Yaka- sı Şube Başkanı Zeynel Demirçi\i, -Susurluk kazasının, devletin içinde gizli örgütlenmelerin y arauldığını gös- terdiğuıi" öne sürdü. Türkiye"de dev- let içinde yuvalanan güçlerin "emek ve banş güçİerine" karşı kullanıldığının da kanıtlandığını savunan Demirçivi, sözlerinı şöyle sürdürdü: "Biz her yönüyle demokratUdeşmiş, özgür bir ülkeden yanayız. Anayasa başta olmak ü/ere toplum düzenini sağlayan tüm düzenlemelerin demok- ratik olmasınu sendikalann. demekle- rin, partilerin, tüm sivil toplum örgüt- lerinin önündeki hukuki vesiyasi engel- lerin kaJdınlmasını istiyoruz. Çetele- rin, hırsızlann, canUerin yargılanıp he- sap verdiği, hukukun egemen olduğu bir ülke istiyoruz." Demirçivi. topla- nan imzalann TBMM Başkanlığı'na gönderileceğini sözlerine ekledi. Kampanyaya İstanbul Demokratik Li- seliler Birl'iği (İDLB) ile direnişteki Tuzla ışçileri de destek verdi. Teldrdağ^da yürüyüş Tekirdağ'da yaklaşık 2 bin Demok- rasi Platformu mensubu "Temiz siya- set ve demokratik devlet" için yürüdü. Dün öğle saatlerinde Tekirdağ' ın Köp- rübaşı minibüs durağında toplanan yurttaşlar. Namık Kemal Parkj'na yü- rüdüler. 1 kilometrelıkyolgüzargâhın- da topluluk "Yaşasın demokrasi müca- delemiz". "Ankara Çeteleri saklama", "Türkiye laiktir. laik kalacakbr, Uğur- lar öhnez", "Özgür basın sustunıla- maz" sloganlannı attılar. SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr "Tıyatro Stüdyosu" grubunun geçen yıl sahnesi yanmış, büyük zofiuklaria baş etmek zorunda kal- mıştı. Ekıp, hazırladığı oyunlan sahneleyebilmek. salon bulmak ve ayakta kalabilmek için olağa- nüstü bir çaba sarf etrnişti. Bu grubun Kadıköy Halk Eğıtim Merkezi'ndesahneledıği "Hısteri" oyununun abartmadan olağanüs- tü etkileyici olduğunu söyleyebıli- rim. Çok sınırlı olanaklara. surekli yer değiştirmek nedeniyle ortaya çıkan sorunlanna karşın; zevkle ve dıkkatle ızlenecek bir oyun ortaya çıkmış. Ingilız yazar Terry Johnson'un kaleme aldığı ve Ahmet Leven- doğlu'nun Türkçeleştirdığı "Hıs- teri", ünlü psıkanalıst doktor Sig- mund Freud'un son gunlerinı an- latıyor. Freud'un ressam Salvador Dali ile karşılaşması, oyun boyun- ca ilgınç tezlere de kaynaklık edı- yor. Yazar Terry Johnson; Freud'un son günlennden yola çıkarak ve onun bilınçaltı tezlerıni ele alarak, ÖDP Bir Yılı Geride Bırakırken... erkek egemen saldırgan cinselliği çok radikal bir anlayışla sorgulu- yor. Aile içi cinsel taciz, babanın kız çocuğuna yönelik saldırganlığı, çarpıcı bir biçımde dıle getinliyor. "Histeri" oyununda Sigmund Fre- ud'un da eleştırildiğine şahit olu- yoruz. Oyun, normal bir tiyatro metni- ne göre oldukça uzun olmasna ve çok derin felsefı tartışmalar içer- mesıne karşın ilgı ve merakla izle- niyor. Zuhal Olcay, Haluk Bilgi- ner ve yıllann usta oyuncusu Se- lim Naşit Özcan. etkileyici bir çosterı sunuyor. Salvador Dali ro- lunde genç Cetal Perk'ın de ba- şarılı bir oyun sergilediğını söyie- yebıliriz. "Tıyatro Stüdyosu" ekibı- nın binalarının yanması yüreklenn- de tiyatro aşkını söndurememiş. Seçilen bu zor oyun, ustaların elin- de bir sanat gösterisine dönüş- müş. Yangından söz edince, Öz- gürlük ve Dayanışma Partisı'nın (ÖDP) başına gelenleri de anım- satmak istedim. ÖDP'liler, tam bı- rinci yıl şenliklerine hazırlanırken büyük emekle yenıledikleri parti- nin istanbul il örgütü binası bir yangında harap oldu. Bir yıl bo- yunca siyasi yaşamımıza yeni bir renk getiren ve Türkiye'deki sos- yalist hareketin etkili güçlerinden biri olarak ortaya çıkan ODP, Su- surluk kazasından sonra süpürge eylemlerıyle dikkat çekti. ÖDP ilk kurulduğunda birçok kimse kuşkuyla bakmıştı. Çünkü değişik çevrelerden gelen sosya- lıstler ilk kez ortak bir çatı altında birleşmişlerdi. Aralarındakı farklı- lıkların sürmesine karşın, beraber politika yapabileceklermı düşün- müşler ve bu amaçla bir parti kur- muşlardı. Farklı gelenek ve alış- kanlıkları olan sosyalıstlerin ilk kez denediğı böylesi bir örgütlenme, çok insanın bu örgütlenmeye şüp- heyle bakmasına neden olmuştu. Kısa süre sonra birbirlerine girece- ğı endişesi ve beklentisı, bazı çev- relerin hemen karar vermesine en- gel olmuştu. ÖDP bir yılı geride bıraktı. Bu bir yılı başarıyiatamamladığını söyle- yebiliriz. En azından farklı eğilim- lerdeki sosyalistler ortak bir örgüt çatısı altında, birlikte politika yapı- labileceğinı gösterdiler. Aynlık ve kavga çıkacağını sananlann bek- lentilerıni boşaçıkarmayı başardı- lar. Henüz yenı olmanın acemilikle- rinı de yavaş yavaş üzerlerınden atıyorlar. Siyasetı kitlelere götür- mek, ülkenin değışken vedinamik yapısına ayak uydurabilmek ko- nusunda zorlansalar da bu zorluk- ları yenebıleceklerinı gösteriyorlar. Türkiye'nin sosyalistlere ihtiyacı var. Sosyalistler olmadan, sağ ka- natlı bir kuş gıbi uçmaya çalışan Türkiye'nin dengesi bozuluyor, sağlığı bozuluyor. 12 Eylülcü faşızm, sosyalistleri susturdu, çetelerin at oynattığı bir ülke yarattı. Sosyalistler varken ne şeriatçılar ne de faşist ülkücüler, bu kadar atak ve etkili değildiler. Sosyalistlerin varlığı onları, fikri olarak köşeye sıkıştırıyor, sajdır- ganlıklarına gem vuruyordu. ÖDP Türkiye'nin bir kazancı. Büyüme- sı, gelışmesi ve ağırlığının artma- sı, bütün siyasi güçlere de bir çe- kidüzen verecek. Binnci yıl kutla- malarına hazırlanırken ÖDP'nın is- tanbul il örgütü binasının yanma- sı partiye büyük bir maddı yük ge- tırdi. Bu amaçla bir yardım kam- panyası açtılar. Partiye yardım et- mek isteyenler; M.Hürnyet Kara- deniz, iş Bankası Beyoğlu Şubesi 1422592 numaralı hesaba para yatırabilitier. Ayrıca pazartesi gü- nü saat 21.00-02.00 saatlerı arasında Beyoğlu Sıraselvıler'de, Andon'da ODP'yle dayanışma buluşması yapılacak. MİKRO DİNÇ TAYANÇ Gülünç Demokratlar Hiçbir şeyden çekmedık şu 'demokrasi'den ve 'demokratlar'dan çektiğimiz denli... 1940'ların Cumhuriyet Halk Partisi o denli de- mokrat(!) ki; Demokrat Parti'nin kurulmasına 7ca- zet' eylemekle kalmıyor, ülkeye 'demokrasj'y'ı ge- tirecek partinin kuruculannı da kendi içinden çıkar- tıp 'necip' Türk ulusuna armağan ediyor... 1946'da fışkınp 1950'lere yayılan DP'liler o den- li demokratlar ki; ulusun ne diyeceğine, ülkenin ge- leceğinin nereye varacağına bakmadan NATO'ya giriyor, Marshall Yardımı'nı kabul ediyor ve de 'di- yet' diye Kore'ye bir dolu şehit armağan edıyorlar. DP'nin demokratlığı yetinmiyor; Beyefendi'nin 'Siz isterseniz bu ülkeye hilafeti bile geri getirirsi- niz' sözlerini bayrak eyleyip Türkçe ezanı, Arabın yalellisine döndürüyor. Yetmiyor; ne denli kara yo- baz tarikat şeytıi varsa sarmaş dolaş oluyor. Yet- miyor; 'demokrasinin kök salması uğruna'Ç) bası- ni sansürlüyor, Tahkikat Komisyonu kuruyor, genç- leri 'tenkil etmeye' kalkışıyor. Kalkışınca da 'demokrasiyi korumak ve kolla- mak' görevini üstlenmiş TSK aracılığıyla 'demok- rasiyi kurtaracak' devrimler ve darbeler geleneğini ulusa armağan ediyor. 1960 Devrimcileri, gerçekten demokrat çıkıp de- mokrasiye yaraşır bir Anayasa'yı halkoyu ile yaşa- ma geçiriyorlar. Sonra, demokratlıklan gereği, se- çimlere gidiyor ve Türk siyaset yaşamına da, ulu- suna da Çoban, Kurt, Hoca, Karaoğlan gibi 'hes- na müstesna' demokratlar armağan edıyorlar. Demokrasi, bu demokrat politikacılann ellerinde öylesine bir serpilip gelişiyor ki; 1971'de 'gelene- ği' anımsayan paşalar, demokrasiyi birer kez daha kurtarıyor, Anayasa'yı tanınmaz biçıme sokuyor, ardından da ortalığı gene Çoban'a, Kurt'a, Hoca'ya ve de Karaoğlan'a bırakıp Türkiye Cumhuriyeti'nin 'geçici faşizm 'inin ürünü olarak ulusa armağan edi- yorlar. Demokrasi; Çoban'a göre 'sağcılann tetik çek- mediği', Kurt'a göre 'ülkücülerin devletin güvenlik güçİerine yardımcı olduğu', Hoca'ya göre 'ortak- lıklardan ne kaparsa şeriata kâr eylediği', Karaoğ- lan'a göre ise 'Kıbns Fatihi olmakla tek başına ik- tidar düşü kurulduğu' bir kavram oluyor ve el bir- -iiCfi-ite 1-980faştemini ulusa armağan ediyortar. •• ' 1960'imjfeVrVntHferınden ve de 1971 'in geçfci W şistlerınden aldıklan feyz ile 1980 darbesini gerçek- leştiren çoğu emeklilik kapısında, hatta kapıdan geçip de kaza eseri emekli olamamış paşalar, 'De- mokrasi korunursa böyle korunur; kollanırsa böy- le kollanır' diye Anayasa'yı tümden değiştiriyor, da- hası 'Mavi vereni morartınz' sloganıyla necip Türk ulusunun yüzde 92'sine beyazlattınyor. Yetmiyor; demokrasiyi anlatmak uğruna, elde Kur'an, dilde Hadis ortalığa dökülüyor. Yetmiyor; demokrasi seh- palan kurup, beslememek uğruna gençleri asıyor... Ve; 1980'lerin bir yerinde demokrat paşalar, ica- zetlerine uygun bir 'Yüce Şişman' bulup 'gerçek fa- şizm demokrasisini' onun hazık ellerine ve 'büyük- lüğünü' de ulusa armağan ediyoriar. Yüce Şişman'ın demokrasi anlayışı ve demok- ratlık kerameti şeyhlerden, tarikatlardan, hacılar- dan. hocalardan geçiyor ve sonunda meydan ge- ne Çoban'a, Kurt'a, Hoca'ya, Karaoğlan ve hizip- lerıne ve ille de Şaibe Mecbure Hatun'un, 'Demok- rasi çıkardır, çıkarcılık demokratlıktır' mantığına ka- lıyor. 1946'dan bu yana yarım yüzyıldır demokrasi ve de demokratlık diye diye anasını belleyen siyase- te ve de siyasetçilere oy veren necip Türk ulusu, şimdi tutmuş darbeleri 'Şimdi gülme sırası bizde' diye karşılayıp, sendikasızlaştırmayı demokrasi di- ye yutturan 'necip üssü necip' işadamlannın de- mokrasiyi sahiplenmelerinin altında '/ş'anyorü! Haa, bu arada; 'demokrasi', 'tam bağımsızlık', 'insan haklan', 'özgürlük', 'laiklik', 'Şeriata, faşiz- me geçityok' derken vurulan, bombalanan, yakı- lan, kaçınlıp 'kayıp edilen'. işkenceden geçirilen, yok yere hüküm giyenler mi? Onların da 'varlığı, Türk variığına armağandır'l Ana fikir Adam olamayan demokrat olamaz! Ana fikrin ana fikri: Adam olmadan demokrat- lık taslayanı adam etmek. kitlelerin görevidir! Metin Cöktepe cinayeti Avukatlârdan gizli ifadeye tepki İstanbul Haber Servisi- Evrensel Gazetesi muhabiri Metin Göktepe'yi döverek öldürdükleri iddia edilen polislenn Eyüp 1, Ağır Ceza Mahkemesi'nde ifadelerinin gizlice alınması tepkılere neden oldu. Çağdaş Hukukçular Derneği Metin Göktepe Hukuk Komisyonu dün yaptığı yazılı açıklatnada. 6 şubatta Afyon'da göriilecek duruşma öncesinde polislenn ifadelerinin alınmasıyia avaıkatlann sanıklara soru sormalannın engellendiğını vurguladı. ÇHD Metin Göktepe Hukuk Komisyonu dün yaptığı yazılı açıklamada, Eyüp 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin bugüne kadar mahkeme önüne çıkmayan Göktepe'nin faillenni gizli bir duruşma ile dınlemesinı lanadı. Eyüp Ağır Ceza Mahkemesi'nin, davanın görüleceği Afyon'da 6n şubatta yapılacak duruşmayı beklemeden sanıklann ifadelerini aldığına dikkat çekilen açıklamada, davanın kamuoyundan kaçınlmaya çahşıldığı bildirildi. Dumşmanın gizli yapılmasıyla Göktepe'nin avukatlanmn sanıklara olayla ilgili olarak sorular sormasımn engellendiğinin belirtildiğı açıklamada, "Sözkonusu uy gulamanın kanunla. hukukla uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. bu yüzdendir ki yapılan duruşma korsan bir duruşmadır. Bütün sanıklann tekrar ve vakit kaybedilmeden delilkrle yüzyü/e gelmesi gereken esas mahkemenin yapıldığı mahkemede yeniden dinlenmeleri gerekir" denıldi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle