29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 OCAK 1997 PAZAR 10 PAZAR YAZILARI Mutluluk, bulmak değil aramak içindir MOSKOVA HAKAN AKSAY Lısedt edebıyat öğretmenlenmiz bize icompozisyon" yazdınrdı. Zamaı zaman da "münazara" yaptırrlaıdı. Birincisini, tüm sakin jörünümüne karşın severam: yazmak. tek başına yeni fikırler ve yaklaşımlar üretmek keyıfl bıriştı: aslında gazeteciliğın ta kendisiydi. lkınci>ini ıse, riim heyecanına karşınpek beğenmezdim. Bazı konularda herkes ikı tezden yalnızra bınni savunmak isterdi; ikinci *örüş rağbet bulmazdı; o zamar öğTetmenlerimız "İnannasanız da savunmaya çalışıa bu da bir yetenektir" gibi tehlıkeli şeyler söylerlerdi; sonuçta demagoji sanatında ilk denemelerinı şaşılacak bir enerjijle yapanlar olurdu. Arka aralardaki çoğunluksa bu işi bir "horozdövüşü" gibi izler, gülerd. Münazaralar yüzünden fıkirleri savunup gelıştırmenın en önemlı yönteminin. diyalogdan çok polemık olduğunu düşünenler olurdu Özellikle de "Sanat, sanat için midir, yoksa toplum için midir?" münazarasını anımsıyorum da... Kompozısyon derslennde nedense yaşamın ıçinden, sıradan konular çok seyrek önerilirdi; çoğunlukla olağandışı temalar gündeme getırilir. sanki öğrencinin yapa> bir tarzda "büyük laflar" etmesine zemin hazırlanırdı. "Vatanseverlik" gıbı konularda ögrencılenn bırbinnden kopya çekmesi rahattı; zaten önemli olan tumturaklı sözler siralamaktı. Ama bazen kopyaolık gülünç bir uğraş olurdu; çünkü "tribünlere oynama"nın güçleştiği, bireysel yaklaşimın zorunlu oldugu basıt ve önemli konular vardı. Bazen bir grup arkadaş, kompozısyon derslerinden öyle etkilenırdik ki "öğrenim sürecinin en keyifli bölümü" olan teneffüsler sırasında bile yazdığımız konulan tartışırlardı. Ünlü bır tartışmamız vardı. Konu "mutluluk"tu. 'Mutluluk nedir, nerede aranmabdır" sorusuydu. Kompozısyon dersine karşı ilgimizin ötesinde. bir de toplumcu görüşlerden etkilendiğimiz için bu konuyu tartışmaktan bıkmazdık. Karl Marx'ın gençlik döneminde yazdığı bir cümleyle o yıllarda tanışmıştım: "Mutluluk, insanın, topluma gerekli olduğunu hissetmesidirf Okuduğumuz kıtaplarda mutlulukla mücadele arasındaki bağlantıyı arardık. Örneğin. Direnme Savaşı adh kitaptaki devrimcinin, mutluluğu, davasını savunmak adına işkence görmekte bulduğu görüşü ileri sürülüyordu. Ulu bir amaç için tehlikeleri ve sıkıntılan göğüslemek, mutlu olmak için zorunlu bır koşul sayılıyordu. "Bireysel mutluluk'1 ıle "toptumsal mutluluk" anlayışlannı kendimizce yorumlamaya, ikincisiyle ilkini bastırmaya çalışırdık. Mutluluk tartışmalan bitip tükenmezdi... Sonrakı yıllarda bu konudaki tartışmalanmız seyrekleşti. Daha sakince, hatta bazen kederli gülüşler eşlığınde "gerçekçi" görüşleri aradığımız oldu. Hâlâ da oluyor. Yıllar öncesinden kalan sonJan bugün de çözmek mümkün değil. tnsan gerçekten de mutlu olmak için mi yaşar? Amaç, mutlu yaşam mıdır, yoksa "ilgiııç'' yaşam mı? Toplumsal-ahlaksal itkilerle girilen onca riskin temelinde "mutlu olayım" güdüsü mü \ardır? Mutluluk yalnızca "bir an" mıdır? Bu konuyu bana yeniden hatırlatan şey, geçenlerde bır gazetenın "Yüzyıl Önce" köşesinde okuduğum birkaç cümleydi. Rusya'da tam yüz yıl önce yayımlanan Novoye Vremya dergisinde. yazar Lev Tolstoy'a mutluluğu nasıl anladığı sorulmuş. Ünlü yazann yanıtı hiç de öyle "her derde deva" sayılacak kadar görkemli değil; ama olsun, her zaman da büyük laf edilmez ya! Şöyle diyor Tolstoy: "Bence, yeryüzü mutluluğunun ilk koşulu. kent dışında, açık ve temiz havada, bir köyde yaşamaknr. Fiziksel emektir. Farklı farklı kişilerle söyleşmekten keyif duymaknr. Kentlerdeki insanlann haline bakın: tnsan emeğhie yapılmış ürünler arasında. yapay ışık alrında, araba gürültüsü, içki kokusu ve sigara dumanı içinde. bayat ve iğrenç yemekler yiyerek yaşıyoriar. Toprakla, bitkilerie ve hayvanlarla ilişki kurmalanna ve mutlu olmalanna olanak vokL" Şairi tanımazsan, şiiri acı gelirGüney Afrika edebiyatına kiminle başlamalı diye sordum kitapçıya. "Alan Paton'u geç, Nadine Gordimer'den sağa sap, en üst rafta oturan Bay Afrika'nın kapısını nklat" dedi. Şair Tatamkhulu Afrika'nın Limon Ağacı adlı kitabını satın alırken Bay Afrika'nın biyografisini raftan indırdi kitapçı. "Önce şairini tanı" dedi. "yoksa şiiri acı gelir." Şairimi tanımaya gıriştim. Tatamkhulu Afrika, Mısır'da doğmuş. Babası Arap. annesi Türk'müş. Ailesi. o çok küçükken öldüğü için damarlannda dolaşan Arap-Türk kanşımı kanı. Güney Afrikalı yeni ailesinin Ingiliz metodistliği karşısında pıhtılaşmış, pul pul dökülmüş. Lise son sınıfta okula gıtmekten vazgeçip öykü yazmaya başlamış. İlk öyküsü, roman kadar uzun olmuş. Binbir güçlükle daktilo edilmiş ve Ingiltere'ye Hutchinson yaymevine postalanmış. 17 yaşındaki Tatamkhulu'nun ilk kitabı Çatlak Toprak yayımlanmış böylece. Yayınevi genç yazara kitabının altı kopyasını göndermiş. Arkadaşlara ve akrabalara dağıtılan altı kopya Çatlak Toprak'ın okuyuculara ulaşan son altı kopyası olmuş. diger nüshalann hepsı yayınevinin deposunda çıkan bir yangında yok olmuşlar. Günümüze kalan iki örnekten biri Johannesburg Merkez Kütüphanesi'nde, dığeri cam bir kutu içinde Milli tngiliz Edebiyatı Müzesi'nde saklanıyor. Bay Afrika, 1940 yılında savaşa gider ve Tobruk'da tutsak düşer. Bir yıl îtalya'da, iki yıl Almanya'da esir tutulduğu sürece durmadan yazar; kendi deyişiyle esaretin duygusal çöküntülerini anlatan. gerçeküstü bir roman ortaya çıkanr. Ancak bu romanın elyazmalan Alman bır gardiyan tarafından yırtılır. Güney Afrikalı bu beklenmedik yazann ilk iki eseri. şanssız bır sonu paylaşırlar Savaştan sonraki 40 yıl eline kalem almaz. Üstüne gölgesı düşen lanetin kalkması için zaman gereklidir. Yazmadığı dönemlerde yaşamı sıradan olaylara sahne olur; JOHANNESBURC AYSU ÖNEN evlenir. boşanır, madencı olur, içkj içer. işlere girer. ışlerden çıkar, sinemaya gider. sıkılır. içki içer... Üvey annesinın ölümü ve üvey babasıyla girdığı sonuçsuz tartışmalaT sonucu kendini yeni bir ailenin içinde bulur. Bu kez ailesi. ırkçı Milli Parti sempatizanı Afrikan bir ailedir. Bay Afrika da lasa sürede yeni ailesinin görüşlenni benimser. Dogduğundan beri adı üçüncü kez değişir. Sıradan yaşam devam eder: İşlere gırer, işlerden çıkar, içki içer. bateristlık yapar. içki içer... Sonra. hıç beklemediği bir anda, sıradan yaşamıyla ilgili bir sır öğrenir. Yaşamı boyunca aynaya baktığında gördüğü mavi gözlü yüzün bır siyaha ait olduğu gerçeği, sıradanhğa bir son verir. Yaşama tekrardan başlamaya karar verir. İlk ış olarak anne babasmın dinini seçer ve Müslüman olur. Bugün hâlâ etkinliği devam eden Al Cihad adlı bir örgüt kurar. Örgütün, Islamı yaymak dışındaki görevi ırkçılıkla savaşmaktır. Tatamkhulu Afrika (Afrika'nın Babası) admı bu dönemde alır, diğer adlannı kullanmayı bırakır. Sonunda. 60 yaşında kim olduğunu bulmuştur. Tekrar yazmaya başlar. Orgütün çalışmalannı Masumlar adlı kitabında anlatır Kitabın kahramanı, dini inançlanyla politık görüşleri arasında ikilemler yaşayan Müslüman bir adamdır. Al Cihad'ın eylemleri sonucu 67 yaşında tutuklanır. Bu kez şıir yazmaya başlar. Ödül kazanacak şiir kitabı Dokuz Can'ı (1991) yaratır. 1994'te Döniim Noktası adh şiir kitabıyla Sanlam Edebıyat Odülü'nü kazanır. Kitapçı. kılavuzluk görevini hakkıyla yerine getirdi. Beni, fırtınalı ıfkçıhk edebiyatından sakin şiir limanına ulaştırdı. Güney Afrika edebıyatını, Güney Afrika'yı oluşturan yapı taşlannın her bırinin üstünde mola vermiş bir yazardan daha iyı kim temsil edebilir? TürkJükten metodistliğe, askerlikten esirliğe, madencilikten işsizlıge. ırkçılıktan teröristliğe. beyazlıktan siyahlığa. alkoliklikten ayıklığa olan uzun yoldan geçmiş kaç yazar tanıyorsunuz? Hangi yazar, yazmanın kutsallığını iki romanını yıtirmiş bir yazardan daha iyi bilebilir? Hangi şair. tomurcuk veren gardenyaya dokunduğunda "Tann'nın yüzüne dokunduğumu hissettim" diye vazar? Lımon Ağacı "nda Bay Afrika, sözcükleri ve dızeleri askerlerine komuta eden bir general titizliğiyle yerleştirmiş. Walt Whitman'ı anımsatan kısa ve uzun dizeler bir mühendislik harikası. Şainmi tanıyorum. Şiirleri baldan tatlı. Yolumu kaybetmeme olanak yok. Kılavuzum kitapçı. Hırsızı sevebilir insan, peki ya bir katili? BRUKSEL ÖZGÜR ULUSOY Hindistan'da cumhuriyet kutlamalan Hindistan'uı Sınır Güvenlik Muhaftzlan bugün kudanacak Cumhuriyet Günü'ne haarlanjyorlar. Develeri ve rengârenk geleneksel kıyaferJeriyle Şehitter Anıtı önündeki Rajpath Bulvan'nda çarpıcı bir görüntü oluşturan sınır muhafı/.ları. günler öncesinden prmalara başladılar. Her yıl 26 ocak giinü görkemli törenlerte kutlanan Cumhuriyet bayranu öncesinde olası saldınlara karşı başta Keşmir olmak üzere tüm ülkede yoğun güvenlik önlcmleri aundı. Keşmir'de dün mjgydgpa ,; gelen olaylarda Cumhurivet törenlerini sabotc ctmek istedikleri bildirilen yedi Islamcı militan Hindistan güvenlik güçleri tarafından öldürüldü. Keşmir'de yaşayan halkın bir bölümünün olası saldınlardan korkarak kenti terkettikleri bildirildi. Ordunun kentte resmi olmayan bir sokağa çıkma yasağı başlatngı kaydedildi. (Fotoğraf; RELTER) Somalililer Finlandiya'da ne yapacak?Her şey seksenli yıllann sonlannda başladı. Kıtleler halinde Finlandıya'ya gelen ilk yabancı gruplan oluşturdu Somalililer. Somali'debaşlayan korkunç iç savaşın ardından Moskova'ya ulaşanlann sığinma yerleri oldu Fınlandiya. O vakte kadar çok sınırlı sayıda UNHCR (Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek IComiserlıği) aracılığı ile mülteci kabul eden Fınlandiya"da zaten çok az sayıda yabancı vardı. Finlandiya'dakı yabancı nüfusun tamamına yakınını diplomatlar, işadamlan ve öğrencıler oluşturuyordu. Zamanın Sovyetler Birliği ile yapılan bir anlaşma ile de komünıst bloğun hiç bir ülkesınden mülteci müracaatı kabul edilmedi. (Her fırsatta tarafsız bir politika izlediğini savunan Finlandıya'nın tarafsızlığına güzel birörnek! Birdenbıre ülkeye - deyiş yerindeyse- doluşan yabancılar karşısında neye uğradığını şaşıran Fınlılerden çok değişik tepkiler geldi. Özellikle bu yabancılar sıyah derili olunca tepkılerin do?u arttı. Fin kültürüyle uyum sağlayabilecekler miydi? Finlilerbu siyahlara ahşabilecek miydi ? Finlandiya'dakı yabancı sayısı çok kısa sayılabilecek bir süre içinde birde nbire artınca henüz o yıllarda başlamış olan ekonomik krizin nedenı olarak görülmeye başlandı. Ardından Sovyetler Birliği'nın dağılmasıyla. özellikle Baltık ülkelerinden gelen mülteci müracaatçılanyla doldu her yer. Coğrafi konumu nedeniyle yabancılan TURKU HÜSEYİN KILIÇARSLAN n uzun süre ulaşamadığı dünyanın en kuzeyindeki bu ülke, birdenbire favori bir ülke halini aldı. Zamanla kültürel problemler başladı. KJasik bir deyişle, uyum problemleri... KJŞ mevsiminde neredeyse kutup iklimini andıran bu ülkeye alışmak kolay olmuyor. Özellikle kültür çatışması, din aynlığı, lisan zorluğu gibi ilk anda akla gelebilecek problemlerin yanı sıra Finlilerin katı kurallanna uymak, onlarla kaynaşmak en güç olanı sanıyorum. Yıllardır bir kapalı kutu olan Fınlandiya'nın çok kültürlü yaşama geçişi kolay olmuyor. Yabancı kültüre açık olmayan bu ülkede, devlet tarafından birçok faaliyetler yürütülüyorsa da açıği kapatmaya yetmiyor. Önceki yıl birkaç yüz Fin Markkası için bir Türkıyeli tarafından boğazı kesilerek öldürülen çiçek dükkânı sahibi bir kadını bir başka cinayet ızledi. Somalili bir genç, kaçırarak tecavüz ettıği bır liseli kızı boğarak öldürdü. Tabıi hemen her ülkede olduğu gibi. renkli basın uzun bir süre gündemde tuttu bu tatsız olaylan. Ardından yabancı düşmanhğını körükleyen eylemler başladı. Yahudı mezarlannın tahrip edilmesi, bir gece dıskotek çıkışı bır Türkiyeli'nın bıçaklanarak öldürülmesi olaylan art arda geldi. Bazı merkezi Avrupa ülkelerinde olduğu gıbı sistemlı bır yabancı düşmanlığından söz etmek güç olsa bıle, genel anlamda Finlandiya'da yabancı olmak kolay değil. Kültür çatışmalan. Finlilerin kendi aralannda bile yabancılık çekmeleri ve yalnızlığı tercih etmeleri. yabancılann bu toplumla kaynaşmalannı güçleştinyor. Yabancılara göre en zor olanı, Finlilerin çok soğuk olmalan! Avrupa ülkeleri içinde en az yabancı nüfusun Finlandiya'da olduğunu düşünürsek (yabancılann tüm Fınlandiya nüfusuna oranı henüz % I) daha aşılacak epey yol var gibi görünüyor... Güneş bu hafta nispeten cömert davrandı. Makyajda gri tonlan tercih eden sulugöz Belçika göğünde güneşın 'açması' önemli olay. Söylece bır boy gösterdiği öğle saatlerinde meydanlardaki banklara kurulundu. Yüzler güneşe dönük. gözler kapalı ya da ellerde kitap Karşılanna çıkan ilk yeşillik parçasına uzandı genç sevgilıler. Genç sev^gilıler dünyanın her köşesinde aynı. Sevgililer... Sevgi?.. Hanı şu üzerinde günlerdir konuşulan '\atan sevgisiyle' çimenlere serilen sevgi birmi? Se\gı nasıl bir şey? llkokulda canımızdan çok milletımızı. vatanımızı sevmemız gerektiğinı öğrenmiştık. Acaba anne babamızdan daçok sevmemiz gerekiyor muydu? Gızlı saklı yaptık tercihimizı. Okuduğumuz kitaplardakı kahramanlan da se\ dık. kımbılir belki bazılanna aşık olduk. Sevdiklenmizin arasında haydutlar da vardı. Zenginden "çalıp' yoksula veren. sevdiğı kızı kötü adamlann elinden kurtardığı gıbı atının arkasına alıp uzaklaşan haydutlar. Saraylarda. şatolarda değil, dağlarda. ormanlarda yaşayan, mal mülk sahiplerine karşı mülksüzlerin yanmda yer alan haydutlar. Köroğullan. Robin Hoodlar.. Kimı yaptıklan bire bin katılarak anlatılan tarihsel karakterlerdi. Kimi, yalnızca öyle olması istendiği için yaratılmış, yaşatılmıştı. Sisteme karşı çıkan haydutlan sevdik, 'hırsız' olduklannı bıle bile sevdik. Gönlümüzü de çalmışlardı. Modern "efsanelerde", zenginden alıp yoksula veren haydutlara yer yok artık. Hatta tersı makbul. Amerikan polisiye fılmleriyle "iyiyle kötü' tümden rol değiştirdi. Artık kahraman. malın_ mülkün bekçisı p>olis. Üç kasım kazasından sonra kahramanlara yeni bir hane daha eklendi. Öldürmeyi. katletmeyı günlük yaşamın sıradan ışleri seviyesine indiren 'kahraman lar', 'vatanseverler' var şimdi. Ve vatanseverleri sevenler. Sevgi nasıl bır şey? Çatlılar'ın. Ağansoylar'uı, Şahinler'in, Buraklar'ın eşleri. Metin Göktepe'yi ölümüne döven. ışkenceyı meslek edinen polislerin eşlen. çocuklan kocalanna, babalanna nasıl bır sevgi duyuyor? Ya bu ısımlen yeni yeni tanıyan. diyelım Çath'nın 90 öncesinde yedi genci katledişinin hikâyesını gazetelerde okuyan. buna rağmen "Ama vatan" diye söze başlayan birisinin yüreğinden neler geçıyor? Şu sevgi nasıl bir şey? İnsan gönlünü bir hırzısa kaptırabilir. bir hırsızı sevebilir. peki ya bir katili? NASILBİRYARGIREFORMU? KIBRISTA FÜZELERDEN SONRA MİRAGE KRİZİ SIYASILERİN DE SORDUGU SORU: KOMİSYONLARI KİM AKLAYACAK? KÜRTCE'NİN VAROLMA SAVASI TÜRKİYE SİYASİ PARTİLER CENNETİ! OZELLESTİRMENİN NERESİNDEYİZ? SIYASİLER SUSURLUK'A GÜVENMİYOR SPORLA OLUME KOSMAK LINC EDILEN TEK GAZETECı ALI KE'/AL OZELLESTİRMENİN YENIPATRONUISMAIL HAKKIKARAKAYA UMUTLU ORMAMCI.ı / ANUYISI DEGISEC5K Nokta Dergisi. ınternet Web Adresi:http v>u^.ım-d\utt-\t.c(>m mı Nokta Dergîsi, E-Mafl Adresi: nokld(nmed\jlt-\l.conı (Kadın Sağlığı ve Aile Planlaması) Sistemi Bilgi Hattı: 212 - 257 06 46 Hizmet FATİH 1. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1996-894 Mahkememizin 1996/894-1063 esas ve karar sayılı 27.12.1996 tanhlı ılamı ile Siirt, merkez, Sakarya, c. 081 02, sy. 52 h. 70de nüfusa kayıtlı Fikn oğlu 1981 doğumlu Eyyüp Bakırcı'ya, küçük olması nedenı ile kısıtlanarak, ayru yerde nü- fusa kayıtlı Bekirkızı 1958 doğumlu Medıha Bakırcı vasi olarak atanmıştır, key- fiyet ılan olunur. 13.1.1997 Basm: 2374 HORASAN KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN Horasan Kadastro Mahkemesi'nde, Horasan Dalbaşı köyû 159 ada. 1 noiu parsele ilişkin Mehmet Vatankulu tarafından açılan davanın reddine, taşınmazın tespit gibi Şamil oğlu Fehmı Bayrak adma tesçilıne karar verilmış olup; karar davacı Mehmet Vatankulu mirasçıları Nezihe. Ulviye, Mustafa. Burhanettın. Naciye. Nurcan, Gülcan. Sevgi, Müşika, Gürsel, Nuray, Erdal, Isak ve Muharrem Vatankulu ile davalı Fahn mirasçısı Şahin BayTak'ın adresleri meçhul oldugun- dan ilgililere ilanen teblığıne karar verilmış olup. ilan tanhinden ıtibaren 15 gün içinde yasa yoluna başvurulmadığı takdirde karann kesınleşeceği ilanen tebliğ ol- unur. Basın: 3009 İSKENDERUN 2. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo: 1994/395 Davacı Mehmet Güllü tarafından mahkememizde açılan gaiplik davası nede- niyle: Hatay ıli, Iskenderun ılçesi, Haymaseki Köyü cilt no: 21, sayfa no: 211. kütük sıra no: 24'te nüfusa kayıtlı bulunan Halil oğlu 1327 doğumlu Halil ve Mama'dan olma Süleyman Kölelioğlu'nun gaiplığine karar verilmesi talep edilmiş olmakla; Gaip Süleyman Kölelioğlu hakkmda malumatı olan kımselenn malumatlannı mahkememizin 1994/395 sayılı dosyasına bildırmeleri, gaıp Süleyman Kölelioğ- lu hayatta olduğu takdirde kendisinin nerede bulunduğunun, sağ olup olmadığı hu- susundaki beyanını mahkememizin 1994/395 esas sayılı dosyasına 24.12.1996 tar- ıhıne kadar bildirmeleri ilan olunur. 9.12.1996 Basın: 127027 Özelleştiımeye Anayasa Mahkemesi onayı ile; K ENDEKS FIRLADI ARTIK BORSAYI KİMSE TUTAMAZ ! Yabancı yatınmcı İMKB'de ne yapıyor? Şirketlerden T.Şişecam, Okan Holding,Netaş, Demirbank Tanfer Dinler; "Sigortacılık netleşmek zorunda* BORSADAKI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle