07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 AĞUSTOS 1996 ÇARŞAMBA 12 DIZIYAZI Kupürden Kupona Basından Medyaya LEYLA TAVŞANOĞLU • Promosyon süresince gazeteler çok büyük imkâniara kavuşuyorlar diye düşünmek lazım. Ama önemli olan bu gazetelerin bu imkânları nasıl kullandıkları. Bunu, insana yatırım yapmak, kalitelerini düzeltmek, halka daha iyi okunur, daha objektif bir gazete vermek için kullanıyorlarsa promosyonu ille de kötü bir şey olarak görmemek lazım. EMİN ŞİRİN Lise öğrenimini Saint Joseph Lisesi 'nde, )iikseköğrenimini Robert Kolej Iş îdaresi Böliimü 'nde tamamladı. ABD'de işletme mastın yaptı. Bir siire Çukurova Gnıbu 'nda çalıştı. 1995'tenberi Akşam Gnıbu 'nda Genel Koordinatör olarak görev yapıyor. 9 W Once iyi gazete sonrapromosyonAkşam Gazetesi Genel Koordinatörü Şirin, promosyonun asıl görevin önüne geçmemesi gerektiğini söyledi - Promosyonun. gazetelerin esas isle- violuıı huberciliğin önüne geçtiği konu- sıında yaygın elestiriler var. Siz bu gö- riislere kattlıyor musunuz? ŞİRİN - E\ ct \ e hay ır Ben promosyo- nun tek başına kötü bir şey olduğu kanı- sında değılım Ama promosyonun enda- zesıni kaybetmesinın karşısındayım. Sanav ı Bakaıılığrndapromosyonlann duıduıulnijM\la ılgıh bir yasa tasansı hazıılanııken bmm de görıişlerimizı al- dılar O görüşlere ıtibar ettıklerinî dehıç sanmıyoıum Hadiseyı şöyle değerlen- dirnıek l.ı/ım Tüıkiye'de pıomosyon yapılmadığı zanı.ın 2-2.5 nıilyon gazete satan bir pa- zar konıımundd Promosyon yapıldığı zaman ı^esatış 5 mılyoncivarınaçıkıyor. - Promosyonlar ilgiyi kuybedince yi- ııe düşüyor... ŞİRİN - Doğrıı Muhtemeten de düşe- cek. Aynca. promosyon yapılırken fiyat dü/eyi ıkıye katlandı Şımdı. tartılması gerekcn hu^uslar var Promosyon süre- since gazeteler çok büyük imkâniara ka- uişııyorlar dı>e düşünmek lazım Ama önemli olan bu eazeteierin bu imkânian nasıl kullandıkları. Bunu. insana vatırtm yapmak. kalite- lerini düzeltmek. halka daha ı>ı okunur. daha obıektıfbir gazete vermek içinkul- lanıyoıiaı va promosyonu ille de kötü bir şey olarak görmemek lazım. Halkm promosy ona bir tev eccühü var. (, ünkü bııaıın ^ bın lıralık da 100 bın li- ralık da ga/eıe \ ar Promosyon almak is- teyen bazı ıriMinlar 100 bın liralık gaze- tenııı peyndeıı gıdıyorlar. I lalka rağnıen bnzt -jevleri yapmak çok zor Halk ıçııı \<ıpmak lazım. Halk için. çok ıv ı gazete yapmak. bunun yanında verılecekbazı unviırlarvarsabunadaen- gel olmamak lazım Promosy onun endazesının şu şekilde kaçtığını sövlemek istiyorum: Eğer bir söz verildı. bu söz tutuldu. alan mem- nun. satan memnunsa onu kötü bir şey olarak görniek doğru değıl 75 bin lıra- ya Akşam gazetesi \ar. ama 10 bın lıra- ya Dost ga/etesı de \ar. İçenkleri biraz farklı olmakkı.bırlıkte Dost. ucuz olma- sina kaı^ın içerığı kötü yapılmış bir ga- zete kevinlıkle değil Şuanda 150 bin ci- \annda satıvor Promosyonun kalkması görüşünde değılım. promosyonun dü- zenlenmeM gerektığıni düşünüyorum Verilen taahhütlcr kesinlikle yerıne geti- rilmelıdır. Bu taahhütler yerine getıril- mezsebunun cıddı bırdolandıncılıkola- rak değerlendırıhp en ağır yaptınmlann u>gıılannıası gerekır Ama serbest pıya- saeknnomiM koşiıllarına çıkıp "Bizpro- ınosyonıı Vdan Z'\e yasakladık. Bunu yapanıa/sını/" demek de doğru değıl - Seden? ŞİRİ\-I'mmo>.yonutümdenka)dırdı- ğını? zaman vjni çıkacak bir gazetenın satış ımk.ınını aşaûı yukarı sıfıra indiri- yor^unuz Venı bir gazete ya> ın hayatına gireıken lulka kendıni tanıtabilmek için bırşey verebılmesı lazım. Bugiiıı telev izyonda reklam \ermeye kalksa reklam fiyatlarıyla başa çıkması- na imkân >ok Öbiir basın organlannda kendını tanıtmak ıstese. rakip diye rek- lamını alnıazlar. Daüıtım da sorun. Av- dın Doğan v e Dinç Bilgin bey ler > a dağı- tırlar ya dağıtmazlar. Böyle bir durumda yenı bir basın or- ganı yayın hayatına girerse bu tekelleş- menin ıçinden nasıl filizlenecek? lkincisi. alan da satan da memnunsa \e alanın haklan Tüketiciyi Koruma Kanu- nû çerçevesinde gerçekten korunuyorsa, taahhütlerini yerine ğetirmeyen ınsanlar gerçekten dolandıncı muamelesı görüp teşhırolupmahkûmolacaklarsapromos- yona engel olmak değil, düzenlemek ge- rekir kanısındayım - Yalnız. promosyon tanıtım aracı ola- rak baslamısken satıs amacına dönüş- medi mi? ŞİRtN - Taksitli satış gibi bir duruma geldı. Doğrudur Ama halkın tercihi \ar. Hıçbir tercihi olmasa dedıklerıniz çok seçsin. Sizın gazeteniz Çumhurıyet. bi- rinci sınıf bir gazete. Ama elli küsur bin satıyor. Cumhuriyet'ın okur kitlesı pro- mosyona yatkın olabilir. olmayabılir. Bu Cumhuriyet gazetesinin fikrı \e ticari tercıhıdir. Dünya gazetesi promosyon yapmıyor. ama onun yanında taksitli satış yapıyor. Promosyonlar bugün basında tekelleş- meninüçöğesindenbirisidir. Tekelleşme açısından da en az önemli olanıdır. Esas önemli olanı dağıtım şirketini tekelde topla>ıp ıstedikleri şartları empoze et- melerıdir. lkinci husus, kendi gruplarına bağlı olan televizyonları fütursuzca hak- sız kazanç. vergı kaybı gibı hususları hıç dikkate almadan. de\letin bu konularda hiç müdahalesi olmadan kullanmalan- dır. Sizebirörnekverevim Pronıosvon- mosyon için verdığı sözü tutmasıdır. - Hürriyetyazarlarından Emın Çölu- $an 4k$amgazetesini,promosyon taah- hütlerini yerine getirmemekle suçlayan yazılaryazmıştı... ŞİRİN - Emın Çölaşan bizim grupla çok uğraştı ve ağzının payını aldı. Ken- disiyle polemiğe gırmek istemiyorum. Ancak bu gazetenin idarecilerinin hepsi EmınÇölaşan'laherhangibirteleuzyon programında görüşmeye hazırdır. Akşam gazetesi. promosyon taahhütlerini en za- manında tutan gazetedır. Televizyonları zamanından önce dağıttık ve bitırdik. \'e- remeyecekler diyen Emın Çölaşan'a da bir tane hediye ettik. Hediyenin bizden geldığını söylemeye utandı. Hürriyeî ve Millıyet'in çok büyük ge- cıkmeleri oldu. Bilgin grubunun koca- Emin Şirin, doğru yapıldığında promasyonun zararlı değil yararlı olduğunu savunuyor. doğru. Bizim grubun dışında olmasına rağ- men yiğidin hakkını yiğide vermek ge- rek. Posta gazetesi İyi Gazete diye bir gazete çıkardı. Beş bin lira Ama pro- mosyonlu 75 bin lira olan gazete. onun iki misli satıyor. Halkın tercihi. Aydın Doğan Grubu'nu tercih verme- didiyesuçlayamazsınız. KezaTakvim'le Ekonomik Gazete aynı gazeteler. Halkın orada da tercihi var Bunlar benzer bile değıl. eş ürünler Şunu çok açık söylemek istiyorum: Çı- karılan kanun ve getirilen tebliğlerin ke- sinlikle doğru olmadığı kanısındayım. Bunlar, basının görüşleri dikkate alınma- dan v e basın bilinmeden yapılmış düzen- lemeler. Yasa. bu biçimde çıktığı takdir- de kontrol edilmek istenen tekellenn ek- meğine >ağ sürmekten başka hıçbır ışe yaramayacak. - Yani sizce tekelciliği güçlendirecek mi? ŞİRİN-Tamamıyla öyle. Beş bın lıra- dan 100 bin lıraya kadar halka gazete seçme ımkânı venliyorsa bırakın halk lann hepsini yasak ettik ve böyle bir du- rumla karşı karşıyayız. Türkiye gazete- sinin elinde TGRT var. Sabah grubunun atv. Milliyet-Hürriyet'in de Kanal D var. Bunlar sabahtan akşama kadar kendi ga- zetelerini methederlerse, ki buna başla- dılar. televizyon ilavelerinı. pazar ilave- lerini ön plana çıkanrlarsa. hiç durmadan sansasyonel haberleri vereceklerıni du- yururlarsa. bunlan yaparken hiçbır şe- kilde vergı ödemeyecek bir durum yara- tarak yüzde 95. 96 kendi telev izyonları- nı kullanıriarsa telev izyonu olmayan ga- zeteler ne yapacaklar? Cumhuriyet gazetesinin telev izyonla- ra onlarla rekabet edecek ilan v erebilme- si için vılda20ile30milyondolarlıkbır reklam bütçesi olması lazım. Demek kı esas ıtibanyla bu konuda bir tekelleşme var. Ikıncı tekelleşme unsurudağıtım şır- ketlerı. tstediği vayını yüzde 16.5 komis- yonladağıtıyor. ıstemedıklerini yüzde 30 komisyonla dağıtı>orlar. Promosyonlar mutlaka kontrol altına alınmalıdır. Mallaradenetim getırilebilir Ancak önemli olan bir gazetenın pro- man miizik setlerini gösterip okuyucula- rına a\uç içi kadar setler vermeleri eleş- tiri konusu oldu. Emin Çölaşan'ın bir sıkıntısı \ar. Ben Özalcı değılim, ama Turgut Özal'ın. "Hayallerimize bile yetişemezler" diye bir lafı vardı. Emin Çölaşan. bazı şeyle- ri hayal edeme> ıp minik kuşlara takıldı- ğı için bu sıkıntının içinde Emın Çöla- şan maalesef bir lakıntılar manzumesi içinde. - Promosyonun esas islevinden saptı- rıldığt, sonuçta gazetelerin zücaviyecih'k, beyaz eşyaahk, çarşufçılıkyapmaya bas- ladıkları gibi ağır elestiriler getirildi. ŞİRİN -Çok yanlış bir düşünce. Ga- zetenin ıçındekı vazılarla kuponla veri- lenlerin bir ilgisi yok. Tencere tavayı ve- ren gazetelerin içinde yazılanlar esas ıti- banyla onların vavın anlavışıyla ılgıli. Promosyonun yarattıgı imkânlar haber- ciliğin kalitesını arttınr. vorumun kalıte- sinı arttınr. gazetenin düzev ini vükseltir. Promosyon v üzünden gazeteler bozul- du diye düs,ünmek çok yanhş. Devlet bu teblığı çıkardı. bir de tasarı hazırlıyor. Dev letın bu konudakı hassasıyetı ınsan- da şüphe de uyandırıyor. Çünkü Jetpa gi- bi bir kuruluş, basındaki promosyonlar- dan çok daha cüretkâr taksitli satış kam- panyaları uyguluyor. Bu taksitli satış kampanyaları muhtemelen Kastelli ola- yı gibi bir hadiseyle bitecek. Acaba siyası hükümet beş milyon ga- zete satılan Türkiye yerine yıne 2-2.5 milyon gazetenın satıldığı bir Türkiye mı istiyor diye merak edı>orum. Belkı de öyle ıstıyor. -Sanayi Bakanlığı 'nın bu tebliği ve çı- kan yasa üzerine büyük medya grupla- rı arasında uygulanabilir bir centilmen- lik anlasması düsünülüyor mu? ŞİRİN-Centilmenlikanlaşmasıdabır kartel. bir tekeldır. Ben Sanayii Bakan- lığı'ndan kanunlarla. teblığlerle ya da teblığlerden kaçmak üzere yapılacak centilmenlik anlaşmalanyla kartelleşme- ye sebebiyet vermelerini değil: aksine. dağıtımındaki tekelleşmeyi kaldırarak, promosyonlan düzenleyerek, basın kuru- luşlarının kendi telev ızyon kullanımları- na fütursuzca devam etmelerine engel olarak rekabet koşullannı hazırlamabinı bekliyorum. Centilmenlik anlasması basında bun- dan önce defalarca yapıldı. ama her se- ferinde bozuldu. - Devlet dağıtımdaki tekelleşmeyi na- sıl ktrar? ŞİRİN-Istersekırar. Bunun çeşitliyol- ları var. Örneğin, ta\siyeniteliğinde.da- ğıtım şirketine, bütün gazete patronları- nın ortak olmasını sağlar. Ya da ikıncı bir yol var. Fırınlar ya da tekel bayileri gibı ana bayileri ve bakkal- ları gazete bayii halinegetirir. u Sanabel- li bir komisvonla kim gazetesini getirirse dağıtmakzonındasın. Aksi haldelisansı- nı iptal ederim" der. Herhangı bir grup. başkalarının gazetesini satarsan ben be- mmkını vermem diye bir tehditte bulu- nursa. o lısansı da iptal eder. Promosyonu yasaklayıp dağıtımdaki kartalleşmeyi. televizyonlann futursuz- ca kullanılmasını engellemezseniz. bu tekelleşme azalmaz. artar. Mevcutların durumunu güçlendirirken yeniler ve za- yıflara ha\at hakkı tanımazsınız. - TBMM'den alelacele geçirilen yasa değisikliği konusunda ne düşünüyorsu- nuz? ŞİRİN - Promosyonlann düzenlenme- smin, ancak yasaklanmamasının doğru olduğu kanısındaydık. Aşağı yukarı hiç- bir basın kuruluşumuzun görüşü dikka- te alınmadan çıkanlan bu >asanın tüke- ticiyi de doğru dürüst koruyamayacağı gibi serbest piyasa koşulları \e demok- rasi çerçevesinde devrini. çıkmadan ta- mamlamış bir vasa olduğu kanısındayım. Aynı zamanda. Sanayii Bakanlığf na, hem savcı hem hâkim rıem de infaz sav- cısı görevi venlmesi biraz garip. Promos- yonlar yasaklanır ya da düzenlenirken eşzamanlı olarak tele\ ızyon sahibi gazete gruplarının telev izyon kullanım- larına da rekabet ölçüsünde sınırlama getirilmesi gerekirdi. Bu >asanın ne re- kabeti koruvacağı. ne de gazeteleri daha okunur hale getireceğıne ınanıyoruz. SÜRECEK ORUŞI MURTAZA DEMİR PSAKDGESEL BAŞKAM Temcıtpılau gıhı ısıtılıp-soğutulupönü- müze konulaıı \e kullananların nıyetleri ıttbarv!-.! denn bu sahtecıhk kokan "milli birlik ve lıürönlük"" lafının kımlen. hangı değerleıı. ıçındekı mantıgın kapsamını ve bu sÖ7ü edenlerın virnımıvetını. farklı bir bakış açısından irdelemeye deaer bir konu olarak görüyorum. Yönetırnı ele geçıren- lerce kanıuovunu vanıltnıak ve kendınce kanıuuvu de-teğı s.ığlanıak amacıvla kul- lanılan sözcük: dığer etık değerlenmız gi- bı ıtıb.ır k.ıvbetnıiş \e dejenere edılmıştir. Çünkü - *kav ranıı" kullananların bırlık bü- tünliik anlavışı. sözcük anlamındakı bü- tiinlük değıîdıı Türk Dıl Kurumu sözlü- ğünde "böliicü" sözcüğünün kelıme anla- nıı şövle unımljnıvor: "... bir topluluğu. birliği parçnhıma. bölmc amacında olan. fesatt;ı. nıiinafık..." Bu tanınıa göre. canı pahasına ülkesıne vetopıağına baölı olduğu halde farklı ina- nanların. farklı ırklaıın ve rânklenn. polı- tık tercıhleıle iılke olanaklanndan yoksun btrakılnıa^ı vebıısıuısetın "örtülü'"olarak dev let polıtıkası şeklınde uy gulanması bö- lücüluktür Daha da ötesı bu ülkeye yapı- lan en buvük ılıanettır. Oysa ülkemızı bu duruma getırenler de. ılen gerı bırlık-bü- tünliıkdıvc nulük aıanlardaavnı çevreler- dır. Orneğın "72 nıilloteaSnı nazariabakan" ırkçılığı \c şenatı rcddeden Alevilerın. bu sözcüğün kapsanıında olup-olmadıgını "birtik-bütiinlükcü" vetkılılerden soruyo- rum. Dıyanete. yurtdışı harcamalarına. kadrosuna, bütcesine. Kuran kursu ve ı- ı:',rr ukL:!ıaı:hu ÜÜMII. Pohs teşkılatına. Milli birlik ve bütünlükçüleremıllı eğıtime bakın, valılere. müşteşarlara. kaymakamlara bakın. Nerede Alevıler?.. Tepkıvle karşılama>ın, elinızı vicdanınıza koyup bir daha bakın. Gerçekten nerede bu vırmı milyon Alevı'?.. Okuvup yazanı mı vok. potansıyel zekâ sorunlan mı var alevılerın? Istısnalar dışında vukarıdakı dev let kademelermde Alev ılerın olmama- sı tesadüf değıldır. Öne sürülen hıçbır ge- rekçe bızlen ıkna etmedığı gibı, böylesine tehlıkelı bir tartışmayı da ortadan kaldırmı- yor. Ikide birde bırlık bütünlük dıyenler: Alevılen bürokrasıden. okuldan. polısten ve topyekün devletten dışlayan örtülü an- layışın sahıplendır. Yanı. ıtiraf edelim kı birlik bütünlük karşıtı gerçek bölücü bun- lardır. Çünkü; kımı çevrelen doğru olma- yan av rışma yanlısı toplumsal tepkı>e yön- lendiren ve yanhş davranış sergılemeye zorlayanlarda yıne bu sözcüğü sık sık kul- lananlardırVeonlarGazı.Ümranıve, Sıvas olaylannın. varoşlann ve kitlesel göçlerın yaratıcılandır. Kuruluş yasası Anayasa Mahkemesı'nce iptal edılenvehalen 84 8360 savılı Bakan- lar Kurulu karanylaçalışmalarını vasal da- yanaktü.ı yoksun olarak yürüten Dıjanet lşlerı Başkanlığı. göremedığımız kaynak- ların dışında. bu ülkenin 20 küsur tnlyon lırasını harcamaktadır. Bu yasasız \ e itıraz- lı kurum: Alevilerın de parasını kullan- makta. ınançlarını reddetmektedır. Kuru- mun 1996 yılı bütçe kanunu tasansının 3. sayfasında harcama gerekçesi olarak. "... Mirtdışındaki vatandaşlanmızın anavatanı olan bağlılıklarnın kuvvetiendirilmesi ve mili ülkülere bağlılıklannın korunması..." gibı nedenler gösterılmektedır. 28. savfa- da. vurtdışında görev yapan \e kuruma baglı olarak çalışan. 829 kışının kadro ge- rekçesinde. "yurt bütünlUğünün korun- ması. milli birlik \e bütünlüğiin sağlanma- sı konusunda vatandaşlanmız avdınlatıl- maktadır" denılmektedır. 40. sayfada ıse vurtdışındakı hızmetler için 234 milvar 450 milyon TL ayrıldığı görülmektedır. Oysa 2 mılyondan fazla yurttaşımızın va- şadığı Almanya'da 900 bın Alevıden bir tek kışının dahı bu türhızmetten yararlan- madığı halde, kurumun nasıl bir bırlık-bü- tünlük önerdiğı ortadadır. Bövlece ulusal bütçeden beslenen bu kurum. "ulusal a>- nmcıük" görev ını yurtıçınde olduğu gibı vurtdışında da yerine getınnektedır. Gerçek bırlığın harcı. çımentosu olan la- ıklıği yadsıyanların. demokrasıyı hazme- demeyenlerın bırlık-bütünlük teranelenne ve samımıyetlerine ınanılabılır mı? Alev iler ilke olarak. Türk-lslam ıdeolo- Iisını reddedıyorlar ve laıkliğı savunuyor- lar. Dev letın. dın ve inançlarkarşısındata- raf olmasını ıstemiyorlar. Anayasanm l7 . maddesının bırıncı paragrafı "Herkes. >a- sama, maddi ve mancv i variığını koruma vt «elişrirnıe hakkına sahiprir" demektedır. 24. maddenın 3. paragrafında "Kimse.iba- dete, dini ayin \e törenlere katılnıava. dini inanç \e kanaatlerini açıkamaya zoıiana- maz: dini inanç \e kanaatierinden dolayı kı- namaz >e suçlanamaz" denılmektedır. Dev let yetkılerını. dev let adamlığı vabifla- rına ve anayahamıza uygun davranmaya çağırıyoruz. Laık devlet kav ramında. ınanç işının ka- mu görev lerı arasında olmadığı kabul edıl- mektedır. 1961 Anayasasrnın hazırlayıcı- larından olan Prof. Dr. Lûtfi Duran"a göre laık dev let "._ Yatandaşlann yalnız dünya işleriyle meşgul olabilir ve onİardan aldığı vergileri münhasıran bu işlere (dünya işle- ri) tahsis ve sarf edebilir. Ahiret işleri kamu hizmetlerine konu otamaz," dıyerek diya- net yasasına muhalefet etmıştır. Bu neden- le bızler. ne kendi ınancımızın ne de dığer ınançlann devlet tarafından fınanse edıl- mebinı ıstemıyoruz. Bızım bu ılkesel tav- nmızı fırbat bılen ^erıatcı çevreler. bu ter- cıhımızı. ulusal bütçemızı ve evrensel de- ğerlenmızı tüm laık ve demokratlara kar- şı tepe tepe kullanmaya devam edıyorlar. Ulusal bütçeye Alevilerın katkısını hıç kımse ınkâr edemeyeceğıne göre. Alev ıle- rın ıtırazına karşın: hocanın ve ımamın üc- retını caminın \e lojmanın elektırk, su ve dığer gıderlerının bütçeden karşılanması- nı. hangı geıçek ınanç bahıbr kabul edebı- lır? Bu çarpık uygulama Alev ılere olduğu kadar gerçekten ınanan saygı degerdındar ınsanlara da haksızlık değıl mıdır? Kişile- n ıtırazlı. helal edılmemış parayla dini so- rumluluklarını yerıne getıımek zorunda bı- rakmak doğru değıldır. Bu durum hakkın gaspedılmesıdır. Hakkın gaspedılmesı bü- tün dınlerde olduğu gibı İslamda da gü- nahların en büyüğüdür. \ıcdanı v e dını açıdan doğru olan: bırey- lenn dinsel gereksinmelennın yıne kendı- lennce karşılandığı. başkalarının dinsel gı- derlerini ödemek zorunda kalmadığı sis- tem olan laısızme bağlı kalmaknr. Bu sıs- tem çağdaş laık ülkelerde yüzyıllardır uy- gulanmaktadır. Bu yazının yayımlanmasından sonra yi- ne tehdit. küfur ve benzerı tepkiler alaca- ğını bilıyorum. Bölücü. aynmcı. şövenıst- lıkle. y ıne ben \ e benım gıbıler suçlanacak- tır. Ülkemız laık. demokratık ve hukuk devletı oluncayakadar, bızlerı bunlan yaz- mak zorunda bırakanlar "birlik-bütünlük- çü",bizler u bölücür 'olmaya devam edece- ğız- Nazım Hikmetın dedıği gibi; \atan polıs copuyba. ödeneklerınızse. maaşlannızsavatan Vatan Amerıkan üslen. Amerıkan bom- bası. Amerikan donanması. topuysa Vatan kurtulmaksa. kopmuş karanlığı- mızdan ben vatan haınıyım Yazın üç sütun üzerine kapkara hay kıran puntolarla Nazım Hıkmet vatan haınlığıne devam edıyor. POLİTtKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL Ne Çok Sevilirmiş... Bir yazar nasıl sevılır, Adalet'e bir araba çarpınca anlaşıldı. Sarıyer'de bir bankta oturuyormuş, bir de- li araba önce birinci banka çarpmış, sonra ikincısine, Adalet'i denize fırlatmış. Olay ilk ağızda böyle!.. Sarıyer'i bilirım. Istanbul'a ilk geldığimde orada oturdum. Kıyıda banklarda oturmak, denize bakmak çok güzeldir. Adalet de öyle yapıyormuş. •' Zalım araba... Hemen kapıp Şişli Etfal Hastanesi'ne götürmüşler, yoğun bakıma almışlar. Ayaklarında kırıklar varmış. Kaburga kemiklerinde de. Bıraz iç kanama. Bihncin- de durukluk. Haberi veren arkadaşa, "Olamaz.." de- dim. Habercı sustu. ' » Neden olmasın, olmuştu bile. Adalet'i çok eskiden tanırım, hemşeriyiz. " ', Elinde kitapları Demırköprü'den geçer, önce Dil-Ta- rih'e uğrar, sonra Radyoevi'ne. İki yerde işi vardı. Dil- Tarih'te okur, Radyoevi'nde piyesleri oynardı. Çok genç yaşta profesyonel olmuştu. Halim'leevlendi. Şimdi Halim ne sıkıntılar içindeydi. Dertli, keder1i: acılı... Hemen telefona sarılıp aradım. Yoğun bakıma almışlardı. bilincı buruktu. "Ölmesin" diye geçirdim içimden. Niye ölsün ki! Peki, Güner Sümer genç yaşında leblebi kadar bir sıvilceden gıtmemiş miydi? Güner Sümer, Adalet Sümer'in kardeşi. Yaşamının en olgun çağında. sah- nelere ne güzel oyunlar koyarak... Ölüm, ondan ne denli ıraktı, ne denlı uzaktı! Adalet niye ölsün ki! . Bir öğle üstüydü. Bebek Camisi'nden bir dostır uğurlamıştık, Âşiyan'a gömülecekti. Kimdi? • j Bilemiyordum. Halim, dostça baktı: > "Yemek yedın mi?" "Hayır." l "Öyleyse var mısın bir öğle rakısına." ] Vardım elbette. ' î Orada bir meyhane vardı, girdik. 70'lerden sonra, eski Ankaralılar, birer ikişer istan-: bul'a doluşuyorduk. Istanbullu değıl, ama istanbullu gibi olmuştuk. Gerçek istanbullulara bir diyecegim yoktu, ama çabuk ısınmıştık. Hele 12 Eylül de bastı- nnca biz de Istanbul'a sarılmıştık. Adalet de Istanbul'u sevdiğini söylüyordu. Niye sevmesin ki. Ankara'da ki- mimiz kimsemiz kalmamıştı. Emekliliğini cebine ko- yup gelen Istanbullular. Son haberler kıvanç vericiydi. Ben bu yazıyı yazar-; ken bilinci yerii yerine oturmuştu (çok şükür). Gelen- lere, "Kimsin, nesin.." demıyor, adıyla sanıyla çağırı-I yordu. Adalet'e bu kaza bana mısın dememişti. ' Hoş geldin Adalet! . • • • • Sevginin, dostluğun, kıvancın çiçeklerı Adalet'm yatağının basında açmıştı, açıyordu. Bir hastane kö- şesi demeyin, bir sevgi alanıydı bu yer. O içerde biz TJışarda bekleşıyorduk. Dışarda yangınlar var, anneler çocuklarını arıyor. Yanan ormanlar bir daha kaç yüzüncü yılda bellerini doğrultacak, yeni ormanlar olacak. Şair der ki: Evlerde eşyaya sinen Seslerimiz vardır Annemiz onlarla avunur Odamıza girdiği zaman Her şey gibi sevginin güzelliği de buradan başlar, sürer gider, gelecek günler için sürer, yıllara sığmaz. BULMACA SEDAT YAŞAYAS 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA: 1/ Anonım şırket- lerde ortaklara pay - lan oranında dağıtı- lan kâr payı. 2/ Yo- ğurt, pekmez gibı 3 koyu şeylen suyla . ınceltmek... Nota- da durak ışareti. 3/ Kent... Sünnet olan çocuğu tutan ve çocuk üzennde babaya yakın hak taşıyan kımse. 4/ 8 Kedı ya da köpek g yavrusu... Czüntü. 5/Maldıv Adalarfnınbaş- kenti... Iridyum elementı- nın simgesi. 6/Hayat arka- daşı... Bir nota... Sahıp. malik. 7/ Bir tür küçük zur- na. 8/ Bir gıda maddesı... Avukatların bağlı olduğu meslek kuruluşu. 9/Parlak- lığı geçicı olarak artarak " patlayan yıldız... " B i r — 7 düştüıçime Yananmkım- 8 selerbılmez" (Gevherı) q YL'KARIDAN AŞAĞIYA: ; 1/ Halk hıkâyelerının secilı gıriş bölümüne venlen ad... Hay- vanlara vurulan damga. 2/ Anlama yeteneğı... Franz Kaf- ka'nın bir romanı. 3/Çalışan. ışleyen ya da bakılan bir şe- yin verdiğı ürün. 4/ Işaret... Kentten küçük. köyden büyük yerleşım merkezı. 5/ Hıle. düzen... Mürekkep hokkalanna konan ham ıpek. 6/ Ağızda güç enyen bir şeker cınsı... Ka- rakter. 7/ Bir nota... Halojenîer grubunun dördüncü ametalı olan yalın cısım. 8/ Bırden çok^anlamı olan bir »özcüğün. yakın anlamının kullanılması sanatı. 9/ Düz yakalı ve önü ılıkh bir tür ceket... Yemek. İLAN T.C. BİNGÖL ASLİYE HUKUK MAHKEMESrNDEN DosyaNo:980 127 Davacı Orman Genel Miidürlüğü tarafından davalılar Ahmet ve Musa Baycunan mirasçılan aleyhine mahkememizde açılan tapu kay ıt iptali vetescildavasında davalılar (dahili davalılar) Ser- din. Zekiye, Haydar, Ayşe. Naciye. Dilşah, Ra- hime ve Aziz Baycunan"a bütün aramalara rağ- men adresleri tesbit edilıp dava ve dahili dilek- çesi tebliğ edilemediğinden. bu dahili davalılara ilanen tebligat yapılmasına karar verılmiş olup. işbu ilanın yayımlanmasından 7 gün sonra ilanen tebligatın yapılmış sayılacağı ve taraflar duruş- maya gelip veya kendılerini vekille temsil ettir- medikleri takdirde yargılamanın yokluklarında devam edilip sonuçlandırılacağı ilan olunur. Basın: 100549
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle