27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7MART 1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMI 9 Kuzey Kıbns'ta 7 bin kamu çalışanınm örgütlü bulunduğu 20 sendikanın genel greve gitmesi, yaşamı durdurdu KKTC'de ekonomik yaşam felç• Kamuda örgütlü sendikalar, ocak ayından geçerli olacak şekilde maaşlara yüzde 50 dolayında net artış isterken KKTC Ekonomi ve Maliye Bakanı Salih Coşar, yaşanmakta olan ekonomik sıkıntı nedeniyle bu rakamlara çıkamayacaklannı ve son olarak yüzde 30 oranında bir artış yapabileceklerini duyurdu. REŞATAKAR LEFKOŞA - Kuzey Kıbns'ta yaklaşık 7 bin devlet çalışanınm örgütlü bulunduğu 20 sendikanın genel greve gitmesi, ülkede yaşamın durmasına yol açtı. Işbaşı yapmayan devlet çalışanlan, hükümete yönelik ilk eylemi sadece 24 saatliğine gercekleştirdiler. Kamuda örgütlü sendikalar, ocak ayından geçerli olacak şekilde maaşlara yüzde 50 dolayında net artış isterken KKTC Ekonomi ve Maliye Bakanı Salih Coşar, yaşanmakta olan ekonomik sıkıntı nedeniyle bu rakamlara çıkamayacaklannı ve son olarak yüzde 30 oranında bir artış yapabileceklerini duyurdu. Salih Coşar, dış etkenlerden kaynaklanan enflasyonun yıl içerisinde nasıl bir seyir izleyeceğini şimdiden kestirmenin güç olduğunu belirtirken tüm olanaklan zorlayarak azami net yüzde 30 maaş artışı yapabileceklerini söyledi. Bunun üzerine sendika yetkilileri, hükümetle görüşmeleri kesme ve ilk adım olarak 24 saatlik genel grevin gerçekleştirilmesi karannı aldılar. Söz konusu sendikalara, Devrimci Işçi Sendikalan Federasyonu (DEV-İŞ) ile Bayrak Radyo-Televizyon Kurumu ve TAK Ajansı'nda örgütlü bulunan Basın-Sen de destek verdi. Genel grev nedeniyle KKTC genelinde sağlık servisleri de çalışmadı ve okullarda ders yapılmadı. Kıbns Türk Havayollan da Ercan'dan Türkiye ve Londra'ya yönelik seferlerini değişik saatlerde aksatarak gerçekleştirebildi. Lefkoşa'da miting Greve giden sendikalann dün başkent Lefkoşa'da gerçekJeştirdikleri miting de büyük ilgi gördü. Binlerce kamu görevlisi mitinge katılarak hükümet aleyhine slogan atarken sendika temsilcileri, hükümetin gerçekleri görmesini ve ekonomik kriz nedeniyle özveriyi çalışanlardan değil, kendilerinden başlatmalannı istediler. "Ufalan ekmeğimizi geri istiyoruz" diyen sendika temsilcileri, kazanılmış haklann geri götürülmesini kabul etmeyeceklerini ve hükümetin uzlaşmaya yanaşmamakta direnmesi halinde eylemlerin genişleyerek sürdürüleceğini de belirttiler. Genel grev nedeniyle yerli basını besleyen TAK Ajansı da dün bilgisayarlara ve fakslara kilit vurdu. Böylelikle yerel basın, Rum basın tercümeleri dahil, diğer iç ve dış haberleri temin etmede zorluk çekti. Narenciye de grevde Bu arada Asil Nadir'in devlete, devletten de Menar adlı TC kökenli bir firmaya devredilen "Sunzest" narenciye tesislerinde 13 gün önce başlatılan grev devam ediyor. tşçilerin örgütlü bulunduğu sendika Tanm-Sen, dün "Halkımıza" başlıklı bir bildiri yayımlayarak tüm örgütleri, kuruluşlan ve vatandaşlan kendilerine destek vermeye çalıştı. Sendikadan suçlama Grevdeki 300 dolayında narenciye işçisinin polis tarafmdan coplandığını, rutuklanarak cezaevine götürüldüğünü açıklayan sendika. hükümetin de olaylar karşısında tek yanlı hareket ettiğini ve işverenden yana bir tavır aldığını duyurdu. Tekstil KOBi'lerine ilginç ihracat pazarı Avrupa'ya ölü gömleği NURTEN YALÇIN Hıristiyanlık inancına göre ölülerin özel ve şık gömleklerle mezara verilmesi Türk tekstilcisine yeni bir pazar yarattı. Avrupalının ölü giysisini Türkiye üretecek. Türkiye Öna Ölçekli Sanayiciler ve Yönetiçiler yakfı'nm(TOSYÖV) öncülüğünde Denizli'deki Sateks fırması özel olarak ürettiği 1500 adet ölü gömleğini Alman tüketicisinin begenisine sundu. Almanya'da yıllık 1.5 milyonluk talebin olduğu ölü gömleği piyasası Türk girişimcisini harekete geçirdi. 1994'ün bahar aylannda 1500 adetlik ilk deneme grubu Almanya'ya gönderildi. Pamuklu bezden yapılan düz dikim ölü gömlekleri Almanya'da 15 marka satıldı. Iki yıl öncesine kadar özellikle (Jzakdoğu'dan ihraç edilen üriinlerin egemen olduğu Almanya'da son iki yıldır Polonya hâkim olurken, Türkiye'nin bu pazara girdiginde Polonya 'yla yanşacağı söyleniyor. Almanya'ya ölü gömleği üretimi fikir aşamasındayken lstanbul'daki küçük işletmelerin "Hıristiyan geleneklerine göre oJuşmuş bir pazara hizmet vermeyiz" diyerek üretimi kabul etmedikleri, bunun üzerine TOSYÖV'ün "Bunlar ölü gömleği degiL ameüyat gömleği'' diyerek üreticileri ikna ettiği belirtıliyor. Denizli'de bornoz ve havlu üretimi yapan bir fîrmanın üretim projesini kabul ermesiyle birlikte öncelikJe Almanya'ya, daha sonra da tüm Avrupa'ya bu pazar için üretim karan alındı. Almanya'ya 1994 bahannda 1500 adetlik deneme amaçlı üretim yapan Sateks Fırmasının sahibi Sedat Ataman ürünlerinin Almanya piyasasmda çok beğenildigini, ancak dağıtım ağının yeterince kunılamaması yüzünden seri ÇIFTÇI DOSTU / SADULLAH USUMI Zeytinyağı zammı tüccann cebine üretime geçemediklerini söyledi. Hıristiyanlann cenaze törenlerine özel bir önem verdiklerini ve bu törenlerin bütün olarak önemli bir sektör olusturduğunu vurgulayan Ataman, projenin halen devam ettiğini ve 1996 Haziran ayı içinde seri üretime geçilebileceğini ifade etti. Ataman, "Biz 1.5 miryonluk pazann yüzde 10'unu hedefledik. Ancak bütün sorun dağıtım ağını ry i kurmakta. Bu konuda çalışmalanmız devam ediyor" dedi. TOSYÖV Teknoloji Oıtaklık ve Dış Ticaret Merkezi Danışmanı Faik Ozgenni Türkiye'nin büyük bir tekstil ülkesi olmasına rağmen yıllardır kalıplann dışına çıkılamadığı. bazı tabular yüzünden de pazar payımızın sıfır olduğunu vurguladı. Üretim arbşı yüzde 12 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sanayi üretimi ocakta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 12 oranında yükseldi. Devlet Istatistik Enstitüsü'nün verilerine göre, sanayi üretimi, madencilik sektöründe yüzde 10.9, imalat sanayiinde yüzde 12.2, elektrik gaz ve su sektöründe de yüzde 11 oranında arttı. Üretim, ocakta, 1995'in aynı ayına göre, imalat sanayinde, gıda sektöründe yüzde 15.1, kimya sektöründe yüzde 10.8, taş ve toprak ürünleri sektöründe yüzde 3.4, makinecilikte de yüzde 44 oranında arttı. Üretim aynı dönemler itibanyla, mensucat sektöründe binde 4, kâğıt ve basım sanayinde yüzde 28.1, metal sektöründe de yüzde 2.9 oranında düştü. Üretim geçen ocak ayında 1994'ün ocağına göre yüzde 8 düşmüştü. Aynı dönemlerde üretimde düşüş, madencilik sektöründe yüzde 3.3, imalat sanayiinde yüzde 10.5'e ulaşmıştı. Z eytinyağı konusunda gene yalan yanlış haberler yayılryor. Üretim bölgelerinin dışında yaşayan hemen herkes fiyat- lann son aylarda çok yükseldiğini ve üreticinin yüzünün güldüğünü ileri sü- rüyor... Kısa bir süre önce bazı gaze- telerde bile bu tür haberler vardı... Ta- bii haberierin ve söylentilerin kayna- ğıözelsektördü!... Amaç, tüccar kesiminin zeytinyağı alım-satımından sağladığı aşırı ka- zancı kamuoyundan gizleyebilmekti. 1980'den beri her yıl aynı senaryolar tezgâhlandı ve tüketiciler, sağlanan yüksek kâriann üreticilerin keselerine aktığına inandınlmak istendi... Gerçekten zeytinyağı fıyatlan bir yıl içinde yüksek rakamlara ulaştı. Hat- ta artan bu fiyatlar karşısında tüketiciler şok geçirdi. Ancak üreticilerin yüzünün güldüğü yclunda çıkarılan söylentiler doğru değildi. Geçen yıllarda ol- duğu gibi bu yıl da zeytinyağı, üreticisinin elinden düşük fi- yatlarla çıktı, tüccann depola- rına girdikten sonra fiyatlar bir- denbire yükselmeye başladı!... Daha açıkça belirtmek ge- rekirse 1994-1995 ve 1995- 1996 yıllarında zeytin ağacına bir yıl boyunca hizmet veren üretici hakkını alamadı. Buna karşılık tüccar kesimi hükümet- lerin de desteğini alarak hak- kından çokfaz)£tsını kazandı... Yüzü gülen, tüccar^ 1980 yılı zeytinyağı üreticisi için kötü kaderin başlangıcı ol- du... Milyonlarca üretici derdi- ni kimselere anlatamadı... Özel sektör ise işbaşına hangi hükü- met gelirse gelsin istediğini yaptırdı... Istediği biçimde ka- muoyu oluşturabildi... Sonuç- ta yüzü gülen üretici değil, hep tüccar oldu... Akıl almaz para- lar kazandı!... Üreticinin para- sı, pulu, güçlü bir örgütü yoktu. Siya- siler, hükümetler ve milletvekilleri se- çimlerden önce dostça yaklaşıyorlar- dı, ama daha sonra hemen arkalannı dönüyoriardı... Üreticiye sahip çıkan az sayıdaki siyasetçilenn de sonucu değiştirmeye güçleri yetmiyordu... Tüccar kesimine gelince, destekler çoktu... Özellikle 1980 yılından son- ra en büyük destekleri siyasi partiler ve onlann oluşturduğu hükümetler- di... Arkalannda koskocaman birTÜ- SİAD ve başkanı vardı... Zeytinyağı bökjelerinde birçok yandaş bulmuş ve kadrolaşmışlardı... Bu kadar farklı güçler arasındaki ekonomik savaşı elbette tüccar kaza- nacaktı. Onlann istediği zaman fiyat- lar düşecek, gene orılann istediği za- man fiyatlar yükselecekti. Örneğin, zeytinyağı fiyatlannın yük- seleceği daha geçen yıldanbelliydi. Amerika'da zeytinyağı tüketimi bir- kaç yıl içinde 100 milyon kilodan 150 milyon kiloya çıkmıştı. Kötü hava ko- şullan yüzünden Ispanya'da üretim 650 milyon kilodan 268 milyon kilo- ya düşecekti. Yunanistan veTunus'ta da üretimde gerileme olacaktı. En önemlisi, geçen yıl 160 milyon kiloya kadar çıkan Türkiye rekoltesi bu yıl 50 milyon kiloyu geçemeyecekti. Buna karşılık dünya ülkelerındeki tüketim değişmeyecekti... Örneğin Is- panya'da üretim 650 milyon kilo da ol- sa, 268 milyon kiloya da düşse, hal- kı her yıl 390 veya 400 milyon kilo zeytinyağını tüketecekti. Bu neden- le sadece Ispanya'nın yağ açığı 132 milyon kilo olacaktı!.. Bu hesaplar üretim başlamadan çok önce yapılmıştı ve durumu hükü- met de tüccar da biliyordu. Eğer is- Zamlanan zejtim ağının bedeli üreticinin olmadı. tenseydi dünya piyasalanndaki ge- lişmelerden yararianarak üreticinin de kazanması sağlanabilirdi... Ama ne yazık ki her şey tüccann daha çok kazanmasına göre ayarlandı. Örneğin önceki yıl 160 miiyon kilo rekolte beklenirken, Türkiye'de dün- ya piyasalanna uygun bir fryat politi- kası izlenmiş olsaydı, tüccar da kaza- nırdı... Üreticiler de... Zira geçen yıl 2 bin dolann altında seyreden ihraç fi- yatlan, kısa bir süre sonra 4 bin dola- nn üstüne çıkmıştı. Son günlerde Ta- riş'e verilen teklif 4 bin 350 dolardı... Çiller hükümeti, milyonlarca üreti- cinin isteğine rağmen tam tersi bir politika izledi. İç piyasalanmızda dün- ya fiyatlanna uygun bir piyasa oluş- masını sağlamakla görevli Tariş, hü- kümet tarafmdan devre dışı bırakıl- mak istendi ve düşükfiyatla alım yap- maya zoriandı. Tariş 43 bin lira fryat ilan edince, tüccar 35 ile 40 bin liradan başlattığı alım fiyatlarını 45 ile 50 bin liraya çı- kardı. Üç beş bin lira farkı ve peşin pa- rayı gören üretici de Tariş'ten kopa- rak tüccara koştu... Tüccar bu fiyat- lardan milyonlarca kilo zeytinyağı top- ladı. Daha sonra Tariş alım fiyatlannı 87 bin liraya çıkannca, tüccar da 100 bin liranın üstüne çıktı... Ancak tüc- car daha önce zeytinyağını 35 ile 40 bin liradan aldığı üreticilere bir tek ku- ruş fark ödemedü... Tüketici de vurgun yedi Bu arada sadece üretici değil, tü- ketici de vurgun yedi... 1980 yılına ka- dar Tariş her yıl zeytinyağı alımlanna hızlı girerdi. Böyiece Tariş ve tüccar arasındaki rekabetten üretici yararia- nır ve zeytinyağını en yüksek fiyattan satabilirdi. Ayrıca Tariş büyük çapta alım yaptığı için iç piyasa- ya bol miktarda zeytinyağı verir ve fiyatlann yükselmesine engel olurdu. Işte... Hem üreticinin, hem de tüketicinin sömürülmesini önle- yen Tariş'e önce "kara delik" de- diler, ardından da "bütçe kam- buru" ilan ettiler... Sonuçta da çeşitli ekonomik baskılaria Ta- riş'i işleyini yapamaz hale getir- diler!... Önceki yıl tüccar 114 mil- yon 214 bin kilo zeytinyağı alır- ken, Tariş'in alımları 5 milyon 786 bin kiloda kaldı. Bu kadar az alımla rekabet yaratamadığı için öreticiyi koruyamadı. İç piyasa- lara yeterli mal veremediği için de tüccann zeytinyağı fiyatlannı yük- seltmesine engel olamadı... Bunu fırsat bilen tüccar, orta- lama 70 ile 80 bin lira arasında aldığı zeytinyağlannı az bir işle- me tabi tuttuktan sonra piyasa- da 300 ile 350 bin lira arasında sattırdı!... Böylece üreticinin ve tüketicinin hakkı trilyonlarca lira tüccann kasalanna akmış oldu!... 1995-1996 yıllannda da tez- gâhlaraynen devam etti. Rekol- te 50 milyon kiloyu geçemeyeceği için piyasa daha büyük önem kaza- nıyordu. Ancak Çiller hükümeti Tariş'i gene ekonomik sıkıntılann ıçine itti. Tariş buna rağmen adeta mucize- ler yaratarak zeytinyağı piyasasını 170 bin liradan açtı ve 187 bin liraya ka- dar mal aldı... Daha sonra da 170 bin liradan aldığı zeytinyağlan için üreti- ciye aradaki farkı da ödedi... Tüccar da geri kalan ürünün büyük bir bölümünü 150 bin ile 180 bin lira arasında satın aldı. Son aylarda mal azalınca fıyatlan 220 bin liraya kadar yükseltti... Aradaki fark için de üreti- ciye tek bir kuruş bile ödemedi... Buna rağmen zeytinyağı fiyatları marketlerde 450 ile 500 bin liraya çık- tı. Zeytinyağı tüketicisine bir tatstz ha- ber daha verelim. Tariş'in elinde iç pi- yasaya yetecek kadar stok bulunma- dığı için özel sektörün ürettigi zeytin- yağlannın fiyatlan iki, üç ay içinde 600 ile 700 bin lirayı bulacak!... • IŞÇCVIN EVRENINDEN ŞÜKRAN SONER Uyum Siyasette aylardır esen uyumsuzluk rüzgân, yerini uyuma terk etti. Çiller ile Yılmaz'ı bir araya getiren si- hirii değnek, suda oluşan dalgalann yayılması gibi, gi- derek daha geniş bir daire içinde yakın çevrelerini de bir araya getiriyor. Bayramdan bu yana, her şey ne kadar çabuk, ne ka- dar büyük bir hızla degişti... ANAYOL kokteylinde iki lider eşleri ile mutluluk tab- losu çizerierken, Çiller iki partinin milletvekillerinin da- ha şimdiden kaynaştıklanndan, birleşmeden söz edi- yor. Yaşamları liderterin arasında geçen medyanın yıl- dız yorumculan, koalisyonun 5. yılına kadar iki partinin kesin birieşmesi, Yılmaz'ın cumhurbaşkanı olması, Çil- ler'in başbakanlıkta kalması projesini kamuoyuna açık- lıyorlar. ANAYOL'un kesinleşmesınin asıl görünmeyen uyum çalışmaları ise medyada, bürokraside, iş dünyasında hızla yürütülüyor. Her üç kesim de her olasılığa hazır- lıklı olmada çok usta ve deneyimli sayılsalar da, sonuç- ta birilerinin yıldızlan pariayıp, bırilerininki söndürüle- cek. Başka koalisyon olasılıklanna göre en son Refaha- na hesabına dayalı yapılmış bakanlık, kilit noktalan tut- ma, bürokraside, sermaye cephesi yönetimlerinde yük- selme, medyada yıldız olma hesapları tutmayanlardüş kınklığında. Yıldızlan parlayanlar, yakaladıkları fırsatı kaçırmamanın telaşında. Kimi en becerikliler, yeni koz- lar öne sürerek, cephe değiştirerek, yine öne çıkabil- menin taktiklerinde. Çiller'in ya da Yılmaz'ın düşürülmesi üzerinde hesap yapanlann yandığını sanırsınız. Göze batmış bır-iki mil- letvekili, gazeteci, bürokrat, işadamının yıldızı söner. Hep- si o kadar. Büyük patronlar, yetenekli(!) bürokrat ve po- litikacıların yeni duruma nasıl uyum sağladıklannı an- layamadan, sonuçlara bakar şaşanz. Gerek seçimler, gerek hükümet oluşumu aşamasın- da militan üslupta Çiller ve Yılmaz yandaşı, bir diğeri- nin karşıtı politika izlemiş olanlar, şimdi ikisine birden yakın olmanın taktiklerini uygulamaya soktular bile. Elinin altında Çiller'e çok yakın gazetecisi, müdürü, yöneticisi olan holding patronlan, bu kez Yılmaz'a ya- kın olanları, ya kendi kadrolanndan öne çıkararak ya da transfer ederek tamamlamanın peşindeler. Ters ko- numda olanlar da tersini yapıyorlar. Haber ve yorumlardaki tekyanlılık çoktan değişti, dengelendi. Uretimle, yaratılan değerie bir ilişkisi olma- yan, akıl almaz paraların ödendiği yeni yıldız transfer- lerinin, yüz seksen derece değişen yayın politikalannı kitlelerin gözünden kaçırmak, dikkatleri yıldızda topla- mak gibi bir temel işlevi olduğundan hiç kuşkunuz ol- masın. Çıkar ittifaklan, yeni hükümet oluşumuna göre kad- rolaşmalannı, kurumlaşmalannı en esnek bir biçimde hızla gerçekleştiriyorlar. Çıkarlar ittifakının, çıkarlar ko- alisyonunda, yukandan aşağı doğru sağlanan hızlı uyu- ma, uyum yeteneğine şapka çıkarmamak olanaksız. Eskiden bu işler ne de olsa. biraz ayıp sayılır, biraz gizli-saklı yapılırdı. Sağolsun Özal, yükselen değerie- rini yaşamın her alanına öylesine yerleştirdı ki oyunun kuralı gereği yapılması gerekenler, en açıktan, güç gös- terisi nitelığinde uygulamaya sokuluyor. Özelleştirmede yağmalanmış KfTin devlete ödenme- si gereken borcunu ödemeyip kendi bankasına akta- rabilen holding patronlan. vurdukları trilyonların ödü- nü olarak televizyonlanndaki politikalannı yüzde yüz de- ğiştırirken, şan olsun diye mılyariık transferlerie yıldız programcı almışlar, çok mu? Yazılı basının düşman kardeşleri holdinglerin büyük gazetelerinde, iki liderden birine yakınlıkla ılgılı boşluk, yine bir diğerinden yıldız gazeteci transferi ile kapant- yormuş. Kime ne gam? Uyum sağlamada en avantajlı, transfere bile gerek- sinimi olmayan sermaye cephesi. Büyük holdinglerin, işveren örgütlerinin her iki partide de, oluşan kabine- de de adamlan var. Eski meslek örgütü, holding yone- ticileri yetmedi, doğrudan işadamı ve milletvekilliğini, bakanlıkla birlikte holding yöneticiliğini sürdürenlerie, birinci elden, aracısız ilişkiler devam edecek. Türkeş ve partisi parlamento ve hükümet dışı kal- dıysa da milliyetçi cephenin kaygılanacağı bir durum yok. Her iki partiden her kademede tam kadro içeride ve bürokraside, çıkariarın kollanmasında, işe yerleştir- mede istedikleri gibi at koşturabılir konumda olmanın keyfini çıkanyorlar. Refah'ın iktidar dışı kalması, şüphesiz kimı tarikatlar ve Refah'ta kadrolaşmış çıkar odaklan açısından çok önemli. Ama kim dinci cephenin gerek ANAP ve gerek DYP sayesinde iktidar dışında kalacağını söyleyebilir? Bugüne kadar olduğundan çok daha başarılı, iktidar ni- metlerinoen pay alacaklanndan hiç kuşkuları olduğu- nu sanmıyorum. Bu iktidardan pay alamayacaklar önceden belli. Ça- lışanlar, emeği ile geçinenler, rant vurgunu yapamayan- lar, yolsuzluk, hırsızlık, rüşveti beceremeyenler. ışlerini bilemeyen memurlar, köşe dönemeyenler... Bu nedenle iktidardan pay alamayacaklan kesin ço- ğunluğun çıkar örgütlerinin başında olanlann, üyeteri- nin haklan gasp edilirken, iktidara nasıl uyum saglaya- caklannı merak ediyorum. Ne de olsa çıkarlan uyanlann uyum sağlaması hem doğal hem de kolay. Çıkarlan çatışanlann temsilcileri- nin çıkar düzenine uyum sağlamalan daha çarpıcı, da- ha çarpık bir tabto oluşturuyor. Dogrusu ben en çok sendika liderierinin, demokra- tik sivil toplum örgütlerinin, şimdiden vurgulanan çalı- şanlara yönelik yeni acı reçeteler, ANAYOL iktidarı kar- şısında ne yapacaklarını, nasıl duracaklarını görmek is- tiyorum. Cizli banka hesapları AB'de sorun oldu Avusturya kara para cenneti ERCÜMENT AYTAÇ \1YANA - Avusturya'nın dünyada gizli banka hesabı açılabilen sayılı ülkelerden birisi olması, son günlerde ül- ke içinde ve AB bünyesinde hararetli tanışmalara yol aç- tı. Yalnızca bir parola kelime- siyle açılabilen ve mevduat sahiplerine hem kimliklerini hem de yatırdıklan paranın miktanna ilişkin bilgiyi sak- lama olanağı veren bu banka hesaplan ile ilgili yapılan ka- muoyu araştırmaları, Avus- turyalılann büyük bir çoğun- lugıınun bu durumdan olduk- ça memnun olduğunu ortaya koydu. Ancak ilgililer, bu durumdan mem- nun olan başkalannın da varlıgına dikkat çekiyorlar. Avusturya yasalannın sunduğu bu olanak, özellikle Doğu Bloku yıkıldık- tan sonra ülkeyi mafyacılar için bir banka cenneti haline getirdi. Bölgeye yerleşmiş Romen. Bulgar, Çek. Türk ve Çin mafyalannm uyuşturucu ve ka- dın ticaretinden, haraçtan, silah ve plüton- yum kaçakçılığından sağladıklan gelirleri, bu gizli hesap cüzdanlanna yatırarak rahat- ça para aklama işlerinde kullanmalan, Avus- turya iş piyasasında para aklamak için ku- rulan gösteımelik ticarethanelerin çoğalma- sma neden oldu. Konuya örnek olarak yet- kililer her köşe başında bir Çin lokantası açılmasma dikkat çekiyorlar. Avusturya po- lisi, bu konuya ilişkin açıklamasında, isim- • Bölgeye yerleşmiş Romen, Bulgar, Çek, Türk ve Çin mafyalannm uyuşturucu ve kadm ticaretinden, haraçtan, silah ve plütonyum kaçakçılığından sağladıklan gelirleri, gizli hesaplara yatırarak rahatça para aklamalan, Avusturya'da göstermelik ticarethanelerin çoğalmasına neden oldu. leri ve vüzleri birbirlerine benzediğ için Çinlileri taki- batta zorluk çektiğini ifade etti. Son haftalarda günde- mi işgal eden konulardan bi- ri. Türk mafyası ile ilişkisi olduğunu belirten VVotfgang Mekis adlı bir savcının, pa- ra aklama işlerine kanştı- ğından dolayı tutuklanarak cezaevine gönderilmesiydı. Gizli hesap cüzdanıyla il- gili bütün bu gelişmeler. son günlerde Avrupa Birliği'nin ve ABD'nin tepkisine yol açtı. Avusturya, geçen yıldan beri AB'ye tam üye; AB yö- netmeliğinde ise gizli hesap cüzdanına izin verilmiyor. Avusturya'nın AB komiseri Franz Fischer, Avusturya'nın AB yönetmeliğine uyması gerektiğini söyleyince ülke çapında büyük tepki aldı. En önemli tepkiler Başbakan Vranitzky ve Maliye Bakanı Klima'dan geldi. Avus- turya hükümeti, halkın büyük tutkusu olan gizli hesap cüzdanını tüm gücüyle savunur- ken, siyasi ve ekonomik çevreler AB'nin ortak bir para birimine doğru adım adım yakJastığı bir süreçte, Avusturya hüküme- tinin bu aynlıkçı tutumunun AB içinde cid- di bir sorun yaratacağından endişe ediyor- lar. Öte yandan CKnton yönetimi de konu ile ilgili bildirisinde Avusturya'nın ABiçinde- ki uyumsuz davranışını eleştirerek gizli he- sap cüzdanının A\oısturya"da uygulamadan kalkması gerektiğini belirtti. Nükleer olmayan enerjiye yönelik projelere ayırdığı payı yükseltiyor AB'nin tercflıi, çevreci santral AB, çevreci santrallara yönelik desteği artünyor. OZGUR ULUSOV Türkiye'de enerji ihtiyacının karşılanması için, nükleer santrallar neredeyse tek çözüm olarak lanse edilirken, Avrupa Birliği, çevreyle dost, yenilenebilir enerji kaynaklannın kullanımına yönelik projelere verdiği desteği arttınyor. AB, bu yıl yenilenebilir enerji kaynaklanna yönelik projeler için, Joule (nükleer olmayan enerji) programından 25-30 milyon ECU ayıracak. Avrupa Komisyonu, ocak ayı içerisinde resmi bülteninde yayımladığı bir yazı ile, Avrupa Birliği'nden araştırmacılan, yenilenebilir enerji kaynaklan ile ilgili proje tekliflerini 15 Mayıs tarihine kadar ilgili bölüme iletme çağnsında bulundu. Dördüncü Avrupa araştırma programı çerçevesindeki Joule programı için aynlan 25-30 milyon ECU, başvurular içinden seçilecek programlann finansmanma aynlacak. Avrupa Komisyonu, uygun fonlann en azından toplam yüzde 58.6'sını yenilenebilir enerji kaynaklanna ayırmayı planlıyor. Yenilenebilir enerji kaynaklan ile ilgili projeler, geçen yıl temmuz ayında komisyon tarafmdan kabul edilen projelerin ancak yüzde 45'ini oluşturuyordu. Komisyonun bu karannda, iletilen projelerin çoğunun yeterince iyi olmamasının etken olduğu ifade edilmişti. 25-30 milyon ECU'lük bütçe ile bu konudaki açığın kapatılması hedefleniyor. Komisyonun 1996 yılı içerisinde konuyla ilgili başka projelere de kaynak aktarabileceği belirtiliyor. Aynca, projelerin kalitesini yükseltmek amacıyla bir dizi seminer, konferans da yıl içinde düzenlenecek. AvTupa Parlamentosu'nun da girişimleriyle kabul edilen karar kapsamında yürütülecek araştırmalann üç alanı kapsaması gerekiyor: Güneş enerjisi; rüzgâr enerjisi (özellikle jeneratör tasanmlan); biomass enerji (hem ısı hem enerji üretimini birleştiren) projelere öncelik tanmacak. 12. Uluslararası Hazır Ciyim Kongresi Dünya tekstil devleri Türkiye'de buluşuyor EkonomiServisi-Uluslararası Giyim Sanayicileri Fede- rasyonu, Istanbul'da düzenlenen I2'nci Hazır Giyim Kong- resi'yle dünyamn hazır giyim de\ lerini ağirlamaya hazır- lanıyor. Cumhurbaşkanı Sülevman Demirel'in himayesin- de 5-9 mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecek kongre- nin ana temasını "Geüşmekte Olan Pazarlarda İşbirDjği"' konulu açıkotumm oluşturuyor. TGSD'nin ev sahipliğin- de yapılacak kongrenin tanıtımı ve hazırlık çalışmalan hakkında bilgi vermek üzere düzen- lenen basın toplantısına Uluslarara- sı Giyim Sanayicileri Federasyonu (LAF)dönem başkanı Hasan .\rat ile Türkiye Giyim Sanayicileri (TGSD) Başkanı Turan Sangüfle, IAF Ge- nel Sekreteri Wend> Jean Turidng- ton katıldı. lAF'ın 12'nci kongresinin Türk sanayisıne önemli yararlar sağlaya- cağını söyleyen IAF Başkanı Hasan Hasan Arar iddialı A r a t - Progra1113 ' 0 0 k '5'l i k b i r h e "Hasan Arat ıddıalL y e t ,e k a t ı , a n J a p o n l a r a o z e l b j r b r i . fing vereceklerini bildirdi. Gelecek konuklann sektörlerinin lideri konumunda bu- lunduklannı v urgulayan Arat. kongreye Orta Asya devlet- lerinin bakanlık düzeyindeki yetkilileri ile ünlü modacıla- nn da katılacağına dikkat çekti. lAF'ın 12'ncisini Türki- ye'de gerçekleştireceği kongrenin tarihi bir fırsat olduğu- nu söyleyen Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Turan Sangülle, lAF'a 35 ülkede 50 binden çok firmanm üye o'.duğunu hatırlatarak "Bi/e düşen, bu fırsatı i>i defer- lendirmektir. 500 mflvar dolarlık pazardan olabiküğince bü- yük bir pazar koparmaknr" dedi. Sangülle kongredeTür- kiye'yi \itali Hakko ile Mustafa Tavülioğlu'nun temsil edeceğini voırguladı. Türkiye'nin kendileri için ticari bir ortak olarak büyük bir önem kazandığını vurgulayan IAF Genel Sekreteri Wendy Turkington. "Kongrede Türk î$a- damlan için pek çok firsat ortaya çıkacak" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle