Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 MART 1996 PERŞEMBE
12 DIZIYAZI
Gotland'ın kadınlan# sveç'in en önemli tarihivetu-
I
ristik yerlerinden biri, Baltık
Denizi'nin ortasındaki Got-
land Adası. Gotland Adası,
neredeyse bütûn Baltık ülke-
lenne eşıt uzaklıkta ve bütün
çevre halklann kültürünü bir arada
yaşatan ilgınç bir ada. Bu adanın
dikkat çekıci bır özellıği de adanın
merkez şehri Visby'ı çevreleyen taş
surlann hâlâ ayakta duruyor olması.
Visby, yüzyıllara direnen surlanyla,
surun içinde hâlâ kullanılan 5-6 yüz-
yıllık evlenyle bır tarih kenti gibi.
Gotland'a ilginç yerlerinden bıri-
si de Baltık Yazarlar ve Çevirmen-
ler Merkezi'ydi. İsveç daveti aldı-
ğımda bu merkezi ziyaret etmek is-
tediğimi de söyledim. Stock-
holm'den kalkan bir uçak beni Vıs-
by'e ulaştırdı. Visby'deki Yazarlar
ve Çevirmenler Merkezi'ne ulaştı-
ğımda beni hoş bir süpriz bekliyor-
du. Merkezin bütün yöneticileri ka-
dındı. Gunilla Forsen, merkezin di-
rektörüydü. Arnette \e Jeanette de
diğer çalışanlanydı. Gunilla ile ak-
şam bırlikte bir balık lokantasına gıt-
tik. Gunılla'nın kocası Stock-
holm'de yaşıyordu ve ayda bir kez
görüşüyorlardı. Kızı da lsveç'ın bir
başka kentinde yaşıyordu. Gunilla,
1300'lü yıllardan kalma sur içinde
ahşap bir evde yaşıyordu.
Kocalarından ayrı
kadınlar
Daha sonra Visby'de konuştugum
evli kadınlann birçoğunun kocala-
nndan ayn yaşadığını öğrendim. Bu
Isveç'in tipik özellıkJerinden biny-
dı. Barbro, 68'lerde Türkiye gelmış-
,ti. Visby'deki kütüphanelerden biri-
sinin müdürüydü. Yeni neslın kendi-
lerinden farklı olarak evlenmeye ve
Kadınlann
Gotland'daki kadınlar belli mevziler
kazanmışlar ve dünyaya örnek olacak
başanlar elde etmişler. Onlann hem
İsveç kadınlanna, hem dünya
kadınlanna örnek olacak daha büyük
başarıiara ihtiyaçları var.
Kadınlar, eşitlik alanında önemli
başanlar kazandıkça insanlık, daha
demokratik ve banşçı bir dünyaya adım
atacaktır. insanlığın, eşitliğe
yürüyüşünde kadınlann çok büyük
katkısı olacağını göremeyenler,
isveç'teki deneyi izleyebilirier.
birlikte yaşamaya daha yatkın ol-
duklannı söylüyordu.
Visby'de, Gunilla'yla bir gece
şehrin kütüphaneci kadınlan Lille-
more, Barbro, Elisabeth ve Finli ya-
zar Sussanna'yla birlikte, Lillemo-
re'un evinde hoş bir gece geçirdik.
Birlikte banşa ve kadın özgürlüğü
şerefine kadeh kaldırdık.
Çalışan kadınlar
çoflunlukta
Gottland Belediyesi Personel Işle-
ri Müdürü Seja Gottleben ve eyale-
tin Eşitlik Işleri uzmanı Birgitta
Svensk, bu eyalcttcki çalışanlann
durumuyla ilgili somut rakamlar
verdiler. Belediyede çalışan işçılerin
yüzde 79'u (6053) kadındı. Bu ka-
dınlann yüzde 48'i part rime çalışı-
yordu. Erkekler içinde part time ça-
lışmaoranı ise yüzde 15'ti. lş.yöne-
ticilik düzeyine geldiğinde ise du-
rum tersine dönüyor ve erkek ege-
men bir sistem orataya çıkıyordu.
Şef düzeyinde 1 kadın varken, er-
kek şef sayısı 15'ti. Genel müdür
düzeyindekı oran ise 13/56 ile ka-
dınlar aleyhineydi. Bölüm şefi usta-
lara gelincfc denge yavaş yavaş ka-
dıniann lehine dönüyordu. Bu bö-
lümde kadınlann sayısı 271, erkek-
lerin 124 idi. lşçi/memur düzeyinde
kadınlar çoğunluktaydı. 4350 kadın,
980 erkek.
Her ıki kadın önderden bu oran-
sızlığı nasıl düzelteceklerini sor-
dum. 2010yılına kadar budengcsız-
liğe son vermek amacıyla çeşıtlı
programlar uyguladıklannı ve he-
deflerine ulaşmaya kararlı oldukla-
nnı belirttıler.
Gotland'daki tablo, Isveç'in genel
durumu büyük ölçüde yansıtıyor.
Kadınlar belli mevziler kazanmışlar
\e dünyaya örnek olacak başanlar
elde etmişler, ama hâlâ yapacak çok
ışleri olduğu ortada. Onlann hem İs-
veç kadınlanna, hem dünya kadın-
lanna örnek alacak daha büyük ba-
şanlara ihtiyaçlan var.
Gotland Belediyesi Personel Mü-
dürü Seja'nın özel arabasıyla Le-
na'nın baharat bahçesine gittik. Le-
na, özgürlük mücadelesi yürüten ti-
pik ve aynı zamanda aykın bir İsveç-
li kadındı.
Yaşamının önemli bir bölümünü
dünyayı dolaşarak ve rengârenk sev-
gililerle geçirmiş. 30 yaşlannın so-
nuna doğru kendi işini kurmak ama-
cıyla bu bahçeyi devralmış. Keyifle
yaptığı işi anlatırken evini nasıl res-
tore ettığını gösteriyordu. Lena, bu
evde bır erkek arkadaşıyla birlikte
yaşıyor. Evin asıl hâkiminin Lena
olduğu hemen anlaşılıyordu. Şimdi
çocuk yapmaya karar vermiş ve ha-
mileydi. Büyüyen göbeğini bize
zevkle gösterdi.
Lena'yla ve Seja'yla vedalaşarak
Stockholm'e döndüm.
isveçli kadınlann mesajı
İsveç'teki kadın özgürlüğü müca-
delesinde kazanılan başanlar, insan-
lığın dageleceğinı gösteriyordu. Ka-
dınlar, eşitlik alanında önemli başa-
nlar kazandıkça insanlık. daha de-
mokratik ve banşçı bır dünyaya
adım atacaktır. İnsanlığın, eşitliğe
yürüyüşünde kadınlann çok büyük
bır katkısı olacağını göremeyenler,
isveç'teki deneyi izleyebilirier.
İsveçli kadınlardan, Türk erkekle-
rinin ve kadınlannın da ögreneceği
çok şeyler olduğuna inanıyorum.
Dünya, kımlikli ve kişilikli kadın-
larla daha bir güzel olacak, erkekler
için de daha güzel bır gelecek kuru-
lacaktır. Erkeklerin kişilikli hale gel-
mesinin yolu, kadınlann eşitlik mü-
cadelesinde başanya ulaşmasından
geçiyor. Buna yürekten inanıyorum.
KVİNNOR KAN VAKFI'NIN TEMEL SLOGANI
'Kadının gücünü göstermeliyiz'
Kadınlar, siyasi alandaki başanlan-
nı ve etkinliklerini hızla hayatın diğer
planlanna da yaymaya çalışıyorlar. Kül-
tür, tıcaret teknoloji ve bir çok alanda
yetkinliklennı arttırmak içın örgütlen-
melere girişıyorlar. Bu örgütlenmele-
rin en ilginç olanlardan birisi de Kvin-
nor Kan (Kadın Yapabilir) Vakfi. Kvin-
nor Kan Vaktı. kadınlann tican açıdan
bağımsızhklannı sağlamak amacıyla
bir çok etkinlik örgütlüyor. Bu etkinlik-
lerin en önemli unsurlanndan birisi her
yıl lsveç'in bir şehrinde düzenledikle-
ri "Baltı'a Kıvısı Olan Ülke Kadın-
lannın Fikir ve Ticaret Fuan."
Kvinnor Kan'ın temel sloganlann-
dan bınsi "Kadımn gücünü göster-
meliyiz." Tamamen ticari bakımdan
kadın inisiyatifmi gelıştirmeye yönelik
bu vakıf, İsveç'te alışılmışın tersine hiç
bir kurumdan beş kuruş maddı yardım
almaksızm ayakta duruyor \e her yıl
düzenlediği fuarlarda kadın işlenni se
r
-
gileyerek büyük bir maddi potansıyel
yaratıyor. 1984 yılında başlayan fuarla-
ra yüzbinlerce kadın ve erkek ızleyicı
kahlmış.
Vakfin dırektörü Ulla Lindval fuar-
lara yönehk ılgi konusunda ilginç ra-
kamlar verdi. Ostersund şehrinde dü-
zenlenen fuan 60 bin kişi ziyaret etmiş.
Bu rakam kasabanın tüm nüfusundan
daha fazlaymış. Ostersund fuannda, fu-
arla ilgili görsel ve seslı medyada tam
50 saat yayın yapılmış Dünyanın dört
bir yanından kadın parlamenterler her
yıl flıan zıyarete gelıyormuş. Bu yıl ma-
yıs aymda Karlskrona'da düzenlecek
fuan Benazır Butto'nun da ziyaret et-
mesi bekleniyor.
Bu fuarda kadınlara yönelik her tür-
lü üretim eşyası sergilenıyor ve satılı-
yor. Ancak bütün bu eşyalar kadınlar ta-
rafından üretiliyorlarsa sergilenebiliyor.
Aynca bu fuarlarda kadınlara yönelik
açık oturumlar, seminerler, sergiler, gü-
zellik üzenne yapılan araştırma ve tar-
tışmalar yer alıyor. Her türlü kadın etın-
liğinin kadıncayapıldığı bu fuarlar, ka-
dınlann ekonomik yaratıcılığını gelış-
tiren bır etkı yapıyor.
Kvinnor Kan Vakfı'nın
yöneticisi Ulla Lindval.
İsveç milletvekili bir Kürt kızıİsveç parlamentosunun bızım açımız-
dan en ilginç ısimlennden bın de Nalin
Baksı. Baksı, İsveç Parlamentosu'ndakı
Anadolu kökenli tek parlamenter Bat-
man dogumlu olan 28 yaşındaki Kürt asıl-
lı Nalin Baksı, iktidardaki Sosyal Demok-
rat Parti'nin üyesi. Baksı. 12 Eylül aske-
ri darbesinin ardından ailesiyle birlikte
küçük yaşlarda Isveç'e göç etmiş. Kürt
kökenli olduğu için Türkçeyi doğru dü-
rüst öğrenemeden yurtdışına çıkmış.
Türkçeyi anlamasına karşm konuşamı-
yor.
Baksı, tsveç'te en çok ilgi çeken kadın
polıtikacılardan binsı. Şubat başında ya-
pılan parti ıçi seçimlerde aralannda par-
tinin önde gelen lıderlerinın de bulundu-
ğu diğer ada>lann hepsinden daha fazla
oy alarak önemli birbaşan sağladı. Bak-
sı'nın bu başansı İsveç medyasının da il-
gisini çekti.
Sos\al demokrat kadınlar
İsveç'te iktidardaki Sosyal Demokrat
Parti'nin milletsekillerinin yüzde 48"ini
kadınlar oluşturuyor. Nalin Baksı dabun-
lardan birisi. Çocukluk >ıllannı Türki-
ye'nin güneydoğusunda geçiren Baksı,
kadın hareketinin en gelişmiş olduğu ül-
kelerden birinde kadm parlamenterlik ya-
pıyor. Erkek egemen bir kültürden gelip,
kadın özgürlüğü mücadelesirun öncü ka-
dınlanndan biri haline dönüşmesi, ister is-
temez onun kişısel yaşamını da ilginç kı-
lıyor. Nalin Baksf nın eşi de Kürt. Koca-
sıyla uyum içinde yaşadığı anlaştlıyor ve
özel yaşamından pek söz etmıyor. Baksı
ile İsveç Parlamentosu ve kadın özgürlü-
ğü üzenne görüştük. Cumhuriyet gazete-
sinde çalıştığımı söylediğımde ılk tepki-
si şu oldu:
"Babam Türkije'de iken Cumhuriyet
okurdu. Ben Cumhurhet gazeteshle bii-
yüdüm. Parlamenter olmaya ben karar
vermedim. Parlamento hakkında da faz-
la bir bitgim voktu. 13 yıldır, özellikle hem-
şirelerin haklan için yürütülen mücadele-
de ve yerel örgütlenmeterde aktif görevler
vapıyordum. Ancak parti faalivetkrine
çocuklarun ve ev işlerim nedeniyle fazla-
ca kaulamrvordum."
Kürt olması, Türklerle ilişkisi nasıl et-
kiliyordu, doğrusu merak edilecek bir ko-
nuydu:
"Kürt olmam, Türklerle anlaşmamda
bir sorun yaratmıyor. Türk kadınlanyla
çok iyı anlaşıyoruz. Ancak Türkçe konu-
şamıyor olmam, bir eksiklik. Kendimi ön-
celikle Kürt olarak hıssediyorum. İsveç
yurttaşıyım. bu benım kendi köklerim-
den kopmamı gerektirmiyor.
Ücret eşıtsızliği, kadınlarla erkekler
arasındaki eşıtsizliğin en temel gösterge-
si. Erkekle kadın aynı işi yapıyorlarsa, ay-
nı ücreti almalılar. Bu İsveç'te böyle de-
ğıl. Örneğin kadın bakanlarbile erkek ba-
kanlardan daha az ücret ahyorlar. Şimdi
bu durumu değiştiriyoruz.
Ben parlamentodaki tek yabancı deği-
lim. Kolombiya asıllı bir erkek ve Şilı
asıllı bir kadın da benimle birlikte İsveç
parlamentosuna seçildiler. Türkiye'de
milletvekilleri ne kadar çalışıyor bilemi-
yorum, ama ben burada çok çalışıyorum.
Geceyanlanna kadar seçmenlerin dertle-
rini dinliyonan, yerel toplantılara katılı-
yorum, parti görevlerimi yerine getirme-
ye çalışıyorum. Eşim, bunu baştan kabul-
lendiğı için evde pek sorun olmuyor.
Erkeklere önce bizi dinleyip anlamala-
n gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz. Bu-
nu hayatın her alanında yapıyoruz. Ücret-
lerin arttınlması çok önemli. Çünkü ka-
dmın tek başına ayakta kalabilmesi \e er-
keğe muhtaç olmaması için yeterlı ücret
alması gerekiyor. Erkekleri değıştırmek
çok zor. Özellikle yaşlı erkekler, gelcnek-
sel erkek egemen düşünceye çok bağlılar.
Gençler onlar gibi değil. Genç erkekJeri
değıştırmek daha kolay.
Erkek egemenliği konusunda en çok
dikkat edilmesi gereken yerler okullar.
Öğretmenlerin yaklaşımı çok önemli.
Çünkü burada öğretmenler, erkek çocuk-
lara daha fazla ilgi gösteriyorlar ve kızla-
n geri plana ıtıyorlar. Çünkü erkek ço-
cuklar kavgacı ve müdahaleci oluyorlar.
Güriiltü çıkanyorlar ve dikkat çekiyorlar.
Kızlar ise daha sakin ve yumuşak da\Ta-
nıyorlar, bu nedenle erkekJerin gerisinde
kalıyorlar. Yaşlı öğretmenler, kızlann eği-
timini önemsemiyorlar. İsveç'te çok sayı-
da yaşlı öğretmen olduğu için. bu sorun
ciddiyet kazanıyor. Onlann daha adil \e
eşıt davranmalan için cıddi müdahaleler
gerekiyor. Başbakan Yardımcısı iken is-
tifa etmek zorunda bırakılan Mona Sah-
lın'ı çok beğeniyor ve seviyorum. Onun
ıstifasına, medyadaki erkek egemen an-
layış neden oldu. Partinm yaşlı erkek par-
lamenterleri onu istemiyorlardı. Büyük
ağırlıklan olduğu için Sahlin'ı engelledı-
ler. Çünkü onu kıskanıyorlardı. Çünkü
Sahlin genç. güzel, etkili ve entelektüel
bir kadındı. Onu önlennde görmek iste-
medıler. Sahlin yeniden dönecek ve par-
tinin başına geçecek. bundan eminim.
Sahlın'i siyasi nedenlerle ben de çok eleş-
tıriyordum. O da bunlan bıliyordu. Fakat
bu olaydan sonra bütünüyle Sahlin' i des-
teklemeye karar verdim.
Türk kadınlan beni zıyarete geliyorlar.
Seçim kampanyası boyunca onlarla bera-
ber oldum. Onlar bana dertlerini Türkçe
anlatıyorlar, ben de bazı Türkçe kelime-
ler ve Isveç'çe kelimeler kullanarak on-
larla anlaşıyorum. Birbirimizi çok iyi an-
lıyoruz. Birbirimizi çok seviyoruz. Bir
grup Türk kadınıyla parti içinde birlikte
çalışıyoruz. Özellikle Ortadoğu ülkele-
rinden gelen ailelerde, aile içi şiddet çok
yaygın. Kadınlara bu konularda yardım-
cı olmaya çalışıyorum. Davalanna des-
tek veriyorum.
'Türkiye'de sistem değişmeü'
Diyarbakır'da kadınlar ıçın yaşamın
çok zor olduğunu bılıyorum. Köyleri bo-
şaltilan insanlar Diyarbakır'a toplanıyor-
lar. En ağır yük kadınlann sırtına biniyor.
Savaşla bir sonuç elde edilebıleceğıne
ınanmıyorum. Bu soruna mutlaka bir si-
yasi çözüm bulunması ıçın çaba harcan-
malı. Türkiye'de sistemin değişmesi ge-
rekiyor. İnsan haklan ve demokrasi yö-
nünde adımlar atılmalı. Militarızm Tür-
kiye'de çok güçlü. Türkiye'de köktendin-
ci akımın yükselişinı endişeyle izliyorum.
Çiller başbakan olduğunda çok sevin-
miştim. 1yi şeyler yapacağına inanıyor-
dum. Fakat militarizme hâkıro olamaya-
cağı anlaşıldı. Onlann dedıklenni kabul
etti. Türkıye'de sistemin değişmesi ve
gerçek demokrasiye geçmek için kadın-
lann parlamentoda ve hükümette daha et-
kin bir konuma geçmeleri gerekir."
İÎTTİ
ANKARA NOTLARI
1VIUSTAFA EKMEKÇİ
Ah Kitap, Vah Kitap!
TÜYAR istanbul'la Ankara'dan sonra izmir'de de ki-
tap şenliğini başlatıyor. TÜYAP'ın etkinlikleri İ2mir*de
9-17 Mart günleri arasında, dokuz gün sürecek. Izmir-
liler yaşadı!
izlenceye baktım, Izmir Fuarı'nda 9 Mart Cumarte-
si sabahı, açılıştan sonra 11.30'da, şenliğe gelen ya-
bancı konuklar tanıtılıyor. "Egelilik Uzerine Söyleşi"
de, Yorgo Andreadis ile Cengiz Bektaş'tan. Daha
sonra Muzaffer izgü ile gülmecesi üstüne açık otu-
rum. Günün son soyleşısı llhan Selçuk'tan; konusu:
"Izmir Dağlannda Toglar Kurulur. izmir'de Kuvay-ı Mil-
liye." Düzenleyen: TÜYAP; llhan Selçuk, 1995 TÜYAP
Istanbul Kitap Şenliği'nde "Onur Yazan" seçilmişti.
_ 10 Mart Pazar günü de Ümit Yayıncılık'tan Sevgi
Özel'in yöneteceği "Çağdaş Toplumda Basın, Bilım,
Sanat ile Birey" konulu açık oturumda Aysel Ekşi ile
Şükrü Erbaş konuşacaklar. Konuşmacılar arasında
ben de vanm, iyı mi? Daha sonra da kitaplanmızı im-
zalayacakmışız. Izmir Kitap Şenliği'nde, Çağdaş Ga-
zeteciler Derneği'nin de biryeri var, orada ÇGD'nin ya-
yınları sergilenecek; ben de bu fırsattan yararlanarak
okurlaria söyleşeceğim.
Yaşar Kemal de tam yargılanacak zamanı buldu.
Bugun Erdal Öz'le birlikte Istanbul'da2 Numaralı Dev-
let Güvenlik Mahkemesi'nde yargılanıyorlar. Yaşar Ke-
mal, daha önce yargılanmış, aklanıp çıkmıştı. Yaşar
Kemal'in Ocak 1995'te çıkan "Düşünce özgürlüğü ve
Türkiye" adlı kitapta, "Türkiye'nin Üstündeki Kara
Gökyüzü" ile "Zulmün Artsın" başlıklı yazılarda bölü-
cülük yapıldığını ileri süren DGM Savcısı, Yaşar Ke-
mal'le Erdal Oz'ün yedişer buçuk yıl ağır hapisle ce-
zalandınlmalannı istiyor. Savcı bugün iddianamesini
okuyacak.
Yaşar Kemal'in yaptığını çocuk yapmaz; bir yanda
kitap şenliği, bir yanda tutmuş kendini DGM'ye verdi-
rip yargılatıyor. Olacak şey mi?
- Bugün benim doğum günüm, dedim, yargılanma-
nın sırası mı? Hem kitap şenliği de başlıyor! fGerçek-
te doğum günüm uyduruk; benden üç yaş büyük ab-
lamla ikiz yazılmışım. Bizden önce, bir ikiz ölmüş, a-
ma onlar biz değiliz!)
- Köylüler böyledir, biri sevinirken biri üzülür; iki yıl
önce, Istanb'ul'da Kitap Fuan'nda, sergiden kitaplan
toplayıp götürmediler mi Mustafa?
Yaşar Kemal'in yargılanacağını duyunca, Avrupa'da
aydınlar bırbirlerine girmiş, Yaşar Kemal'in faksı. tele-
fonu kilitlenmiş.
Aydınlar, Avrupa Birlıği'ne başvuruyorlâr; "Çiller si-
zi tuzağa düşürdü, önce beraat ettiriyohar, gümrük bir-
liğine girdikten sonra yargılıyorlar" diye. Herkeste öf-
ke. Isveç'ten dışişleri bakanından iletı gelmiş; o da
"Tuzağa düştük" diyormuş.
Bu yabancılar da hiçbir şey bılmiyor. Burası Avrupa
mı? Türkiye! Biz daha anayasamızı, yasalardaki dü-
şünce özgürlüğüne karşı faşizm kokan hükümleri de-
ğiştıremedik. Değiştirelım de o zaman görün!
Uzgöreç izlencelerini (televizyon programlannı) ızler-
ken ınsanlığımdan utanıyorum. Gençler öğretimin pa-
rasız olmasını istiyorlar, haksızlar mı? Ille parası olan
mı okuyacak? Gençler, yerlerde sürükleniyor, copla-
nıyor, tekmeleniyor. Kimse, bunlar ana kuzusu demi-
yor. Poliste hiç insaf yok mu? Ruhi Su'nun 1951 'de,
fstanbul'dan Adana'ya gotürülürken Hasan Dağı
önünde bir haykınşı vardı:
*'Hasan Dağı eğil bir bakl Vuruyor zincir bileği/Jan-
darmada din iman yok
1
"
Çocukluğumda bir jandarma dayağı seyretmiştim.
Jandarmalar, sanıklan döverken elleri acımastn diye;
sanıklan birbirlerine dövdürüyorlardı. Biri, arkadaşına
acıyıp hafif vurursa, o zaman işe girişiyorlar, vuruşma-
yı kızıştınyorlardı. Canı yanan sanık arkadaşına daha
sert vuruyor, bu böyle sürüp gidiyordu. Üç- dört yaş-
lannda var yoktum, ağlamaya başladım. Jandarma-
lar, beni oradan uzaklaştırdılar gülerek! Haydi, onlar öy-
le görmuşler, oyle eğitilmişlerdı. Yüzyıllardır dayağı bir
eğitim aracı olmaktan çıka/amadık mı?
Köy Enstitüleri döneminde, öğrenciye dayak kaldı-
nlmıştı. Hakkı Tonguç, enstıtülere bir genelge yayım-
lamış, öğretmen öğrenciyi döverse, öğrencinin de onu
dövebileceğıni vurgulamıştı.
Sağlık da öğrenım gibi; şağlığın paralı olması eşek-
lik. (Eşeklerden özür dilerim.) Parası olmayan ölsün
mü? Avrupalılar nasıl kurmuşlar düzenlerini? Neden
oralarda kitaptan, yazıdan kımse yargılanmıyor, hapis
yatmıyor da Türkiye'de cezaevlennden çıkamıyorlar?
Avrupa'da saatler bir-iki saat geri; Türkiye, bir bunda
ılen. Güneş erken doğuyor ne güzel! Güneşten de mi
bir ders almryoruz ne?
56 yıl önce, eğitimde dünyaya örnek olacak Köy
Enstitüleri'ni kurmuşuz. Yoksul köylü çocuklannı köy-
lerinden alıp, yetiştirmişiz. Kimi öğretmen, kimi sağ-
lıkçı olmuş. Yetkililere bır bakın, hiç adını anarlar mı bu
kuruluşlann? "Çoban Sülü" Süleyman Bey de anmı-
yor. Tansu Çiller'in babası, hiç mi Koy Enstitüsü gör-
memiş?
Ankara'da da bir "Kitap Şenliği" var. Adı, "öteki Ki-
tap Şenliği". Zafer Çarşısı'nın altında. Ankara'dakı ya-
zarlann hemen hemen tümü orada. Mahmut Makal'la
ikimiz, bugün saat 14.00'te, okurlarla söyleşip kitap-
lanmızı imzalayacağız. (Bu reklam sayılır mı acaba?)
Cahit Külebi'nın imza günü 10 martta. "Öteki Kitap
Şenlıği"ntn yöneticisi Vedat Yeniçeri. Şenliğin her çe-
şrt hazıriığını yazar arkadaşımız Mahmut Temizyürek
gerçekleştirmiş.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4
SOLDAN SAĞA:
1/Birleşmiş Mil-
letler İnsan Yerle-
şimleri Merke-
zi'nin simgesi.
2/Bezikçilikte
kullanılan yeşil
ve pembe dalgaiı
bir çeşit sedef...
Birbağlaç. 3/Ka-
lın bükülmüş si-
cim...Zeki veya-
ramaz çocuk.
4/Dikilitaş. 5/Hac
zamanı dışında
kâbe \e diğer
kutsal yerleri zi-
yaret etme... Bir tür kalın ve
kaba kumaş. 6/Götürü bir iş
içın ödenen ücret... Soyun-
dan gelinen kimse. 7/Oy-
lumlu... SSGB'nin 1967-
1981 arasında uzaya fırlat-
tığı insanlı uzay araçlan di-
zisi. 8/Yapraklan çay gibi
haşlanarak içilen bir Güney
Amerika bitkisi... Beyoğlu
serntine eskiden verilen ad.
9/Birrenk... Pamuk ipliğini
ya da bezini bol ve soğuk suyla yıkayarak ağartma işi.
YUKARTOAN AŞAĞrVA:
1/On yedi hecelik üç dızeden oluşan kısa Japon şiiri...
Üstü kapalı olarak anlatma. 2/Dik tutularak parmakla ça-
lınan, üç köşeli ve telli büyük çalgı... Dışi geyik. 3/Bir
gösterme sıfatı... Erbezlerinin yangılanıp şişmesi. 4/Ye-
rindelik, yanılmazlık... Bitışme çizgısi. 5/Dokuma tez-
gâhında tarağı tutan parça... Sahip. 6/Bır pamuk cinsi...
Roma mitolojisinde bereket ve tanm tannçası. 7A<r
ergi-
lerin ve devlet gelirlennin toplanması. 8/Süngü gibi, tü-
feğin namlusu ucuna takılan bir çeşit bıçak. ÇA'irinci ka-
buğundan ayırmak ya da bulgur dövmek için kullanılan
dibek... Paylama.