07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 MART 1996 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER Halk ODP'ye Nasıl Bakıyor? Prof. Dr. GENCAY GÜRSOY G eçenlerde sola ve sosya- lızme oldum olası ıyı gozle bakmayan eskı bır ahbabımla karşılaştım Daha hal hatır sormadan "Havırlı olsun hocam, partiyi tatn zamanında kurdunuz" dedı Sözunu ettığı. Ozgürluk ve Dayanışma Partisi (ÖDP) ıdı Asıl nıyetı neydı, bılmıyorum, ama belkı de ılk kez onun ağzından solcular- la ılgılı olumlu bır şeyler duyuyordum Ben yıne de ıhtı>atı elden bırakmadım "Gerçekten böyle mi duşunuyorsun" dı- ye sordum "Tabü boyle duşunuyorum hocam, memleket şirazeden çıktı, artık bu Meclis'e biraz hakiki soku girmesi la- zun" dedı Doğrusu boyle açık bır yanıt beklemı- yordum Buulkedeyaşayanlannçoğun- luğunu temsıl eden bu ınsanlarla aramı- za gıren denn guvensızlığı aşmak kolay değıldı Konuşmayı fazla surduremedık "Ama işiniz zor" dedı \e çekıp gıttı Sonradan duşununce bu açık sözlu ın- sanırı ayakustu soyledığı bırkaç tumce- nın, genel olarak sol muhalefetı temsıl edenlerdışındakı ortalama kamuoyunun ODP ıle ılgılı değerlendırmelennı şaşır- tıcı şekılde ıyı ozetledığı sonucuna var- dım Şu son haftalar ıçınde yüzlerce ben- zennı dınledığım, paylaştığım, tanık ol- duğum bu konuşmalardakı ortak anahtar rumcelenn ılkı "Hayırlı olsun" dıleğıydı Anlaşılabılır nedenlerden dolayı, sevgılı halkımızın çoğunluğunu temsıl eden bu kesımın, ozellıkle sosyalıst solun her yaptığını kuşkuyla karşılamasına alışık olduğum ıçın başlangıçta bana "havıriı olsun" dıleğının çıplak anlamı değıl, ar- kasındakı kuçumseme ve alay oğesı ula- şıyordu Sonradan bu sozlen değışık çev- relerden gelen, ıçtenlığınden hıç kuşku duymadığım o kadar çok ınsandan ışıt- tun kı gonül penceremı orten o perde ya- vaş yavaş aralandı Bır sosyalıst olarak belkı de ılk kez o pencereden bıze kendı dıhyle toplumsal meşruıyetırruzı mujde- leyen ınsan yuzlen gordum "Hayırlı ol- sun...'' Buraya nasıl geldı9 Bunca yenılgıden ve acıdan suzulüp gelen sosyalıstler faz- la mı ehlıleştıler9 Dışlen sokülmuş yor- gun sırk arslanlan, artık kımseyı urkut- muyor mu1 ' Kjmılenne gore "Evet, ÖDP fazla düzen içi bir yanay (profıl) verdiği için toplumsal meşruiyetini kâzandı" Ben oyle duşunmuyorum ODP'ye yapısal ozellıklen ve sıyasal kımlığı bakırrundan en çok benzeyen bı- nncı Turkıye Işçı Partısı (TlP), o gunle- nn yasal sınırlannı zorlamamak ıçın ala- bıldıgıne tıtızlık gosterdığı, yasal zemın- den uzaklaşmamak ıçın ıç sıyasal söyle- mınde seçtığı sözcuklerde bıle kılı kırk yardığı halde, bugun ODP'nm, doğrusu fazla bır emek sarfetmeden, daha ışın ba- şında elde ettığı toplumsal meşruiyeti el- de edememıştı Evet, o gunden bugune köprulenn al- tından çok sular aktı Sovyetler Bırlı- ğı'nın çöküşu ıle bırlıkte, Tûrkıye gıbı mıllıyetçı eğıhmlenn fazla egemen ol- duğu toplumlarda, sosyalıstlere "Rusca- susu" j»ozü ıle bakılması alışkanlığı kı- nldı Ote yandan sosyalıstler de geçmış- ten çok dersler çıkardı Evet, bütun bun- lar doğru, ama yıne de sozûnu ettığım anlayış değışıldığını açıklamaya yetmı- yor Bence asıl değışım, genel olarak "tu- tucu" dıye nıtelendırdığımız ortalama Turkıye kamuoyunun bılıncınde oldu O bılıncı bıçımlendıren değerlenn, ozdeş- lık duygulannın, toplumsal dayanakla- nn çoğu esktdı, yıprandı ve kınldı Tur- kıye Cumhunyetı'nın manevı yapı taşla- n bırer bırer yerlerınden oynamaya baş- ladı "İmtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir tophınT ıdealının ne buyuk bır aldatma- ca olduğu butun çıplaklığı ıle ortaya çık- tı Cumhunyetm kuruluş yıllannda, Mustafa Kemal'ın onculuğünde, yenı ve çağdaş bır toplum yaratma heyecanı ıle sılınmeye başlayan < *cebemıtdevtet"ge- leneğı, bütûn dehşetıyle hortladı Dev- let, Sûnnı, varlıklı \e Turk olmayanlara hayatı zehır eden. okul çocuklanna bıle ışkence yapan. e\ basan, koy yakan, yar- gısız ınfaz yapan gaddar, adaletsız ve ıkıyüzlu bır aygıt halıne geldı Daha da acıklısı, butun bunlarakarşın, bınlerce gencın olümunûn, bunca acının, yokluğun ve ıflasın gerekçesı olarak gos- tenlen •4 akiatilmış3.5eşkıva" ne yok edı- lebıldı, ne banş sağlanabıldı, ne de eko- nomı duze çıkanlabıldı Hırsızhk, ruşvet, nufuz tıcaretı, devlet duzenının doğal ışleyış yöntemı, ahlak sızlık, ulkesızlık, yalancılık, ıkıyûzlüluk, herduzeydekı sıyasetın aracı halıne gel- dı "Memleket şirazeden çıktL" (Ikıncı anahtar tumce) Kışılığını ve ınsansal değerlennı ıpo- tek etmemış olanlar ıçın kamu vıcdanını temsıl edebilecek ne sıyasal bır kadro ne de kurum kaldı Turkıye, onune gelen ıp- sız, uğursuzun kapısını penceresını kı- np, bulabıldığı her şeyı talan ettığı eskı- mış konaklara döndu Bütun bunlar olup bıterken sosyalıst sol dışında herkes sahnedeydı Şenatçı- lar, muhafazakârlar, lıberaller, kapıtalıst- ler, K.emalızm'ın ve sosyal demokrasının kalıtını (mırasını) paylaşamayanlar, ge- neraller "baba"lar, polıs şeflen, MHP rozetlı "ozel tinTler Mercümek'ler, De- miral'lar, FethuUah Hoca'lar, TUSI- AD'lar, MUSİAD'lar, hepsı sahnedeydı 198O'lı yıllardan ıtıbaren yükselmeye başlayan Sovvetlenn ve Doğu Avrupa rejımlennın çokmesıyle bırlıkte şaha kâl- kan "globalizm" söylencesının (efsane- sının) makyajı hızla sılınıyor ve altından ABD ve onun denetımındekı asken guç- lenn tekelme' gıren yenı bır dunya ege- menlığı tablosu ortaya çıkıyordu Bu gelışmeler, medyanın pompaladı- ğı "Adriyarik'ten Çin Seddi'ne uzanan Turkcumhuriyederi'' soylencesıne ekle- nerek Turkıye de tehlikeli bir milliyetçi dalga nın yukselmesıne yol açıyor, doğu- dakı sılahlı savaş ıse bu dalgayı dennden besleyen bır psıkolojık ortam yaratıyor- du Budönurnde sosyalıst sol, kamuoyu- nu varlığı ıle değıl yokluğu ıle etkılıyor ve bıraktığı ıdeolojık boşluğu bır oranda "sıyasal İslam" dolduruyordu Ekonomık bunalımın bedelını en ağır şekılde ode- yen duşuk gelırlı emekçılenn, kent yok- sullannın ekonomık ve kulture! ıstemle- nnın (taleplennın) sozculüğunu "siyasal tslam" ustlenıyordu Bu süre ıçınde. sosyalıst sol, belkı ka- muoyunun belleğınde ız bırakabılecek anlamlı bır sıyasal proje uretemedı ve za- manını ıç hesaplaşmalar ve tartışmalar- la tukettı Ama en akla yakın projeyı uret- mış olsaydı da bu donemde sosyalıst so- lun kıtlesel destek elde etme şansı bence hemen hemen hıç yoktu Çünku kamu- oyunun belleğıne yerleşen 1980 oncesı doneme aıt tortular henuz sılınmemış, Ozal'ın yarattığı "köse ddıune" umutla- n henuz çokmemış, toplum olarak bur- numuz daha yetennce surtulmemıştı, Nıtekım, Turkıye'yı heranlamda yıkı- ma surukleyen Kurt sorunu konusunda en tutarlı tavrı, geleceğını bunalım orta- mına v e sılahlı şıddete endekslemış grup- lar ve kışıler dışında kalan sosyalıst sol gosterdığı halde, karşı tez, yanı Kürt kım- hğmı reddetme ve sorunu kan ve şıddet- le çozme gınşımlennın sonuç vermedı- ğı kesınlıkle anlaşılıncaya kadar, bu tez hak ettığı toplumsal desteğı gormedı Bu- gun artık, farklı nedenlerle de olsa, ışve- ren orgutlen bıle, ıkı halkın gönüllu bır- lığıne dayanan, banşçı, sıyasal çozum arayışlanna yöneldı ama, doğrulan ılk dıle getırdığı ıçın sosyalıst sol, bundan fazla pnm elde edemedı Kısacası, toplumun şımdı ODP'ye meşruıyet tanıması ve onu sıyaset sahne- sıne davet etmesı, sosyalıst solun bugu- ne kadarkı soylemının ve eylemının ge- nel kabul görmesıyle elde ettığı bır ka- zanım değıl, kamuoyunun ıçınde yaşadı- ğimız felaketın ve çıkmazın bıraz olsun bılıncıne varması ve nıhayet, bundan en az sorumlu olanlara yuzunu donup "Ge- lin, artık siz de verinizi alın~" demesının sonucudur Bu nazlı guleryuz gostenş (teveccuh), benım açık sözlu ahbabımın sön tumce- sınde şoyle ıfadesını buluyor "Arökbu Meclis'e biraz hakiki solcu girmesi la- zunîj" (Uçuncu anahtar tumce) Şımdı bunu ıstersenız toplumun burnunun sur- tulmesıne, ıstersenız tabulannm yıkılma- sına, ıstersenız bır anlamda ozgûrleşme- sıne yorun ama dıkkat buyurun, hazret fazlasını ıstemıyor Vıcdanın sesı olma- sı ıçın "hakfld" solculardan (taklıtlenn- den sakının) şımdılık biraz ıstıyor Doğrusu ben buna da "eyvaUah" dıyo- rum Kımı arkadaşlann kuçumsedığı bır- lık çabalan sonuç vermeseydı ve az çok cıddıye alınabılecek nıcelıksel bır ağırlık ortaya çıkmasaydı, bu meşruıyet ıvmesı- nı elde edebıleceğımız de kuşkuluydu Artık gensı ODP'nm kararlılığına ve çabasına, uzakta durup burun kıvıran dostlannsa nıyetıne kalıyor ÖDP ıçın- dekılenn başansızlığa bahane aramaya, dışındakılenn de sorumluluğu ıçendekı- lere yüklemeye hıç haklan yok Kabul edelım kı boyle bır ulke ıçın bu kadan ıyı bırbaşlangıç sayılır Lutfen hepımız aklımızı başımıza top- layalım Bu sadece ÖDP'nın değıl, rum sol muhalefetın son şansı olabılır ARADABIR DURSUN ATILGAN Almanya Ataturkçu Duşunce Der Gen Baş. Öğretmenler Öğretmeni Raut İnan "Insan kadar turdeşıne yarariı, yıne ınsan kadar tür- deşıne zararlı bır yaratık yoktur O yarariılığın ege- menlığı banş, o zarahıhğın egemenlığı savaştır " Oğ- retmenımız Rauf İnan'ın, Bırleşmış Mılletlerturk Der- neğı Yayınları'ndan 13 sayıdakı ayn basımda, "Ata- turk ve 1986 Dunya Banş Y'lı" nedenıyle yayımlanan bıldırgesının ılk tumcelen boyle 0,91 yıllık omru boyunca, eğrtım, bılım, an Turkçe ve Ataturk konusunda, turdeşıne sayısız yararian dokunan bır ınsandı "Yaşayan bır eğıtım anıtı" ola- rak nıteledığım Rauf inan'ı, (29 şubatta) kaybettığı- mızı ortak dostumuz ve sevgılı hocam Adnan Bin- yazar'dan oğrenınce sankı ev baştma yıkılmıştı Ulu bır çınar dunyaya veda etmıştı Ataturk'un eğrtım ıçın Avusturya'ya gonderdığı ve donunce de Turk eğıtı- mıne buyuk katkılan olan Rauf İnan, kışılıklı eğrtımın temelını oluşturan Koy Enstıtulen'nın bazılarında mu- durluk yapmıştır Oğrencıler, onun zamanında, 1940'larda, Koy Enstıtulerı'nde "Eşgudum Kurulu'na alınmış ve soz sahtbı yapılmışlardır Bugun, aradan yarım asır geçmesıne karşın, o za- manın kışılıklı eğıtım sıstemıne ve duzeyıne ulaşıla- mamıştır Imparatorluktan cumhunyete geçış donemını gor- muş olan ve arkasında, eğıtım oğretım, Ataturk ko- nusunda ellıye yakın yapıtla yüzlerce makale bırakan Rauf inan, dıl konusunda da çok duyarlıydı ve genç kuşaklara ornek derecede an Turkçe konuşur, yazar- dı 9 Eylul 1995'te degerlı hocamız Ahmet Taner Kışlalı, sevgılı eşı Nılgun Hanım'ı yrtırdığınde, Anka- ra'ya cenaze torenıne grtmıştım Hocam Rauf İnan, benım geldığımı duyunca, evıne çağırdı O tanhte, TRTyapımcılan, kendısıyle "Cumhunyet'eKanatGe- renler"ü\zıs\ ıçın bır program yapıyorlardr Onu tanı- yan bınsı olarak, ben de gozlemlenmı dıle getırme fır- satı buldum Ancak ne var kı, o goruşmemız son go- ruşme oldu O olumsuzluğe ulaşırken, bızlere, onun genellıkle vurguladığı şu sozlen anımsamak duşu- yor "Yaşamın tatlan dostlaha buluşmak ıledır I On- lar olmazsa eğer neylemelı o yaşamı " Her ınsanın değerı, kendı alanlannda gosterdıklen başarıları ve gerıde bıraktıkları yapıtlarıyla olçulur Onun yaşamını ve yaşamı boyunca surmuş olan ba- şarılannı, kışılığmı en ıyı anlatan yapıt, kendısının ıkı cıltlık Bır ömrun Öykusu adlı anısıdır Egıtımcı kışılığının ona verdığı enerjı ve azımle, hal- ka olan ıçtenlıklı bağlılığıyla, tum çılelere katlanarak, Turk Aydınlanma Devrımı'ne, laık cumhunyete, Ata- turk ılkelenne sahıp çıkacak genç kuşakları yetıştır- me konusundakı dırengenlığı, ovgulu sozlerle geçış- tınlecek kadar yuzeysel değıldır Onun ıçın yaşam guçlu bır ışıktı Bırlıkte olduğu dostlarını da tıpkı oğrencılerı gıbı aydınlatan bır ışık Sevgılı eşı iffet Hanım, gerçekçı bır aydın, değeriı bır egıtımcı olarak, oğretmenımız Rauf fnan'ın yaşamı- na ortak olmuştur Onun başarılı olmasında payı olan bır sanatçıdır Omru boyunca hıçbır yetkılının karşısında eğılme- yen oğretmenımız Rauf İnan, vucudunu başı ıçın ya- şatmayı bılmıştır Kendısının "en buyuk yetkıh" ola- rak nıteledığı "zaman", onu bızden -cısmen- uzak- laştırmıştır, ama gende bıraktığı yapıtlan, duşun ve ya- zın Ataturkçuluğu, 91 yıllık guçlu ışığın parladığı bır meşale olarak genç kuşaklara devredılmıştır Öğretmenler oğretmenı, ornek Ataturkçu hocam Rauf İnan, sızden aynlmak tum duygu ve duşunce- lerımızı de gozyaşlarına boğdu Ama tesellımız var Sız, bıze, Gun geldı Umut verdınız, Vann'ı aydınlattı- nız Koy Enstıtulerı'nı kapatarak Turk eğıtımıne büyuk darbe vuranlann bugun adları bıle anılmıyor ya da la- netle anılıyor Ama sız, yapıtlannız ve ornek kışılığı- nızle, kuşaklar boyunca, yol göstericı olarak kalpler- de ve kalemlerde yaşayacaksınız Romanlannız ve ansıklopedılenhız yennızden alınır Tel.: 554 08 04 Nufus cuzdanımı, İTL kımlık kartımı, pasaportumu kaybettırn, hûkümsuzdür Ash Efsun EREN YKT Mım Fak Mım Bol 1995-1996oğretımyilı 1317 nolu kımlığımı kaybettırn Hukumsuzdür LFUKYILM4Z Senaryolan Aşan Gerçeklere de Eğilmek... Prof. BAHRİSAVCI H ukümetı bulmada, adeta bır bu- nalım ıçındeyız Bu arada, pek farkına vanlmadı, Deniz BaykaL, hükumetvebaşkanı konulannda- kı anlayışlanmızı gelıştırmck zo- runda olduğumuzu belırttı Ger- çekten, sıyasa ıle uğraşanlar, yenıleşen konsept- len gözardı etmemelıdırler a - Ba>kal "Yenı SoPdan soz ettı 'Halkı, kulluktan çıkanp, kadını, eşıtsizlikten kurtanp. herkesi de sosyal, sıvasal. kutturel açı- lardan gelişmışlığe, kişiliğe kavuşturma >ulunu açan Ataturk'un partisinde, bu yenı sol da ne olu- yor' demeyın Kemalcılığe gore 'insanlan. aile- İeri, meslekleri, sosyal katmanlan, sosyo-ekono- mik, politik. kuhurel atplardan var olan engcller- den kurtarmaya yonelik ilkeler varken, şımdi, onun partisinde,bû yeni sol da ne demeye geliyor'." demeyın Ozunde sol olan, tanhsel özgörevı gereğı, oy- le de olması gereken Mustafa Kemal Partısı'nı ve otekı sol partıyı bu oz üzennde, bır "yeni" ıle be- zemektebıryararvardır Ataturkçuluğun 'surek- ii devrim' anlayışı, ulkenın çağdaşlaşma akımı açısından, bu bır zorunluluktur da Pekı, o zaman, K.emalızmın ozü ve ona ekle- yeceğımız "Yeni Sol"un ıçenğını, partılerle bır- lıkte aramamız gerçekten gerekJı olur Bu oz, yukanda da ışaret edıldığı uzere, once, ınsanın, aılesının, mesleğm, sosyal katmanın, so- mûruden, yoksulluktan kurtulmak ıçın, kendı gı- nşımıyle kendını mşa etmesı serbestlığıdır, bu serbesthğı, kendı sorumluluğu altında kullanma- sıdır Fakat. bunun koşullanndan yoksun olan ul- kemızde ınsanı ve toplumu gelışmekten alıko- yan engeller vardır, bu yuzden de somuru ve ge- hşememezlık surer, öyleyse, toplumun yapıcı gu- cûnu duzenleyen "devletçe kullanarak" ınsanı ve toplumu gelıştırmek gerekır Kemalıstlığın ozu, ışte buradadır Bunaeklenecek yenı sollukda, do- nemın koşullanna gore, bunun pragmatızmlen- nı bulma düşun ve teknıklendır Bır başka deyım- le, bıreyın, kendı sorumluluğu altında, kendı gı- nşımıyle yarattığı "ekonomik kuruluşlar" yanın- da, "devietinışletmeleri'' de vardır Boylece "Ye- ni Sol", devletın hıçbır zaman "sdirlanmamasH dır: Megapolculük ve globalcilikten doğan sosyo- ekonomik ve kûmırvl zav ıflıklann giderilroesi için, "insan"ın ve "toplum"un dengelenmesı ıçın, devletın de, "üretim yapan-hizniet sunan" ışlet- melennın bulunmasıdır Yanı, yenı solda, ekono- mık guç, bır tek el olarak, bıreyde, ya da toplum tekelınde değıldır Bılındığı uzere, bıreysel yapıcı guç, kısa vade- lı kazanımlar eksenı uzenndeciır Toplumsal güç ıse uzun vadeh kazanımlar ve hızmetlereksenın- dedır Onda venm, sosyal yarar eksenı üzenne oturur Devletı sıfirlamayan bu konular üzennde duşünülmesı gereğını unurmamalıyız b - Aynı zamanda, hukumet-kabıne-başbakan- lık kurumlan üzennde yenı eğılımlerbulunduğu- nu da bılmelıyız Gerçekten. 1776 Amenkan, 1789 Fransız Dev- nmlen'yle, devletın yapısı "laik demokrasi"ye doğru yonelmıştır Mustafa Kemal önderhğındekı Türk Devnmı de, böyle bır laık cumhunyet demokrasısı doğ- rultusundadır Once "Kuvay-i Milliye"yı ve "ira- dtn milBye"yı bır Meclıs'te toplayıp. ona vekıl olan bır dar ıcra heyetı manfetıyle kullanma yön- temı gudulmuştur ve sonra, sosyo-polıtık doğa- nın yaşamsal zorunluluklanyla, parlamenter şe- maya yönelen bır demokrası Bu, sıyasal, sosyal, kulturel bağımsızlığa ula- şarak, sosyo-ekonomık ve kulmrel zayıflıklann kaldınlacağı bır "sosyal içeriklilik demokrasi- si"dir Ve bu sosyal ıçenklı olmaklık, dev letı, sıfırla- maya kadar gıden bır kuçültmeyı asla kabul et- mez, sermayenın-megapollenn, ekonomının glo- balleşme doruğuna tırmanması, devletı, eskı tra- nık bekçılığe ındırgeme olur kı, o zaman, onda, çağdas. kımlık de kalmaz Işte bu noktaya gelın- ce, Baykal'ın, hukumet-kabıne (onun şefı olan) başbakan konusunun önemıne yaklaşmış oluruz Hukumet, Mechs'tekı en büyuk sandalye sahı- bınden başlamak uzere, guven sağlayacak lıder- ce kurulur Ondakı, hukümetın "Tek (unique) bır heyet olu- şu, şoyle sağlanır: Koalisyon partılennın başkan- lan da, başbakan yardımcısı olarak, hukumete gi- rerler. Ve bu nıtelemle, ozellikle, kendı gruplann- dan olan bakanlar üzennde asıl başbakamn gö- zetimını. sevk ve ıdaresıni kolav laştıruiar. Bilindi- ği uzere, parlamentarızmde esas olan kabinenin "tek" (unıque) bır "kurul" halınde çalışması sağ- lanmış olur Eğer, kabıne ıçınde, başbakan yar- dımcısı olarak, koalisyon ortağı lıderlenn bu yar- dımı olmazsa, ortak bakanlar, bakanlıklan ıçın- de, kendı başlanna buyruk bır polıtıka uygular- lar, bu da, koalisyon hukumetının o, protokol doğnıltusunda "tek (unique) bir heyet" oluşunu zedeler Bu da kamu hızmetlenne turdeşlık açı- sından bakma polıtıkasını bozar Ortaklık lıderlennın, başbakamn kendı partı- lennden olan bakanlar uzenndekı boyle bır go- zetım-denetım-sevk ve ıdare bırlığı kurmasına yardımlan, aslında "koalisyon protokolü n ne ve- nlmışbırdestektır Bu olmazsa, İnönu, Karayjü- çın-Çetindonemlennde olduğu gıbı, başbakanı da "zabt'U rabt" altma alıp, demokrasıleşme akı- mımızı gelıştırme yolu tikanmış olur Bızzat baş- bakan da, kendı hukumet departmanlannda ba- şıboşluk kazanmış olur Ortak partı lıderlennın, başbakan yardımcısı olarak kabınede yer alma- lan, bır yandan başbakamn, turdeş hukumetle turdeş polıtıkalar uygulamasına destek olur, yar- dımcı olurken, öte yandan da başbakanı dızgın- leyıp, onun, kabme-hukumet ıle bırlıkte, proto- kolde sağlanan "turdeş poütika" çızgısınden sap- masını onler Bu arada, polıtıkacalanmızın ve kımı uzman- lann, başkanlı hukumet tasanmlan karşısında, cıddı olarak dırenmek gereğını, boyuna vurgula- mak gerektığını belırtelım Bu sıstemde, başka- nın ıstencının hükumranlığı vardır Amuca Po- osevett Başkan ıken, bır konuyu, ılgılı sekreterle- n (bakanlan) ıle muzakereye gınşır Yedı bakan, bır tezı, başkan da tek başına, başka bır tezı sa- vunur Bakanlar, "Sorunu oya koyalını"derler Başkan, "Ohır" der, oya koyar Sonucu da bıldı- nr Yedı bakanın bırleşmış yedı oyuna karşı, Baş- kan olan "Benim tek oyum kazandı" der Şımdı duşünun Amenka'dakı kadar, "zengiıı demokrasi supaplan" olmayan ulkemızde. bu gucü, bızım EvTen'lere-Özariara-Tansu'lara ve- nn de gorun gumburruyu1 Senaryolar üretmek, kolaydır, onlan, gerçek- ler üzennde ınşa, zordur Bılgı, ıhtırasdışılık, bılımsel algı ıster TARTIŞMA Kültür Bakanı'nın İlgisine... Ç ocukluğumun yasemın, hanımelı vegül kokulanyla bezenmış duşsel buyüsuyle yenıden buluşruğum Heybehada, doğasının varsıllığı yönunden adalann belkı de en guzelıdır kanımca. llkyaz, yaz ve güz aylannda konakJadığım bu gûzel adada, doğal yozlaşma yanında ekınsel yozlaşmanın da gıderek hızla tırmanışım kaygıyla ızlıyorum Sıcaklann olanca gucüyle bastırdığı boğucu yaz günlennde. hemen hemen tumu saynlı çam ağaçlannın acıyla ınceledıklennı duyuyor, genellıkle ada yerhlennm denıze gırdıklen orman altındakı kumsalda (unıversıtelı olduğunu sandığım) bır gencın, gıysılenyle denıze gıren kadın çoğunluğu tarafından "kovuluşuna" şaşkınlıkla tanıklık edıyorum Bırden Huseyin Rahmi'nın cınlı penlı, adah kadırüan gelıyorusuma O zamandan bu yana toplumca pek de fazla yol alamamış olduğumuzun ayırdına vanyorum Tum bu yozlaşmalar arasında sığınabıleceğım, ennç duyabıleceğım bır değer anyor, Turk gulmece yazınının oncu yazalanndan Huseyin Rahmı Gurpınar'ın mezanna gıdıyorum sonunda Mezar taşı uzenndekı resmının kınlası eller tarafından paramparça edıldığını acıyla goruyorum "Yobazlann işi bu!»" dıyor yaşlı mezar bakıcısı, resmını bulabılırsem onarabıleceğını söylüyor utanarak Umarsız, Huseyin Rahmı Gurpınar Evı'ne gıtmek uzere usulca aynhyorum orada Bınbır guçlukle kapıyı açtırabıldığım bekçı, muzenın zıyarete. kapalı olduğunu soyluyor Aradan gunler, aylar geçıyor, bıkıp usanmaksızın yenıden, yenıden gıdıyorum Bakıcı neredeyse ofkelenerek aynı sözlen soyluyor aynı kayıtsızhkla En alt kattakı camı kınk bır pencereden, ıçen yığılmış (gunun bmnde fareler tarafından kemınlmeye yargılı) kıtaplan ürpererek gozluyorum Tüm adayı ızlemek ıstercesıne, yukanda, orman ıçınde yer alan ve yaşamının son otuz yılını geçırdığı (şımdı yıkıma terk edılmış) görkemlı köşkü yureğım paramparça gende bırakıyor, toplumsal duzendekı çarpıklıklan gülmece yoluyla eleştıren ve halka yonelik yarattığı ellıye yakın yapıtıyla en üretken yazarlanmızdan olan Huseyin Rahmı'ye gönul borcumu, duyup duşünduklenmı yazıyla dıllendırerek ödeyebıleceğımm aynmına vanyorum Kültürel değerlere bağhlığını yakından ızledığımız Sayın FıkriSağlar'ınDede Efendı Evı'nın yenıden duzenlenmesıyle ılgılı duyarlıhğını Turk gulmece yazınının oncu ustası Huseyin Rahmı Gürpınar Evı'nın onanlarak konuklara açılması konusunda da sergılemesını dılıyorum ya da yenı kurulacak hukumetın Sayın ICültur Bakanı'ndan ElgizPamir Öğr. Gör. Ada Dostlan Derneğı Üyesı MUĞLA ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN KARAR EsasNo 1994'746 Karar No 1995 347 H Hâkımı M Coşkun Günduz-23193 Katıp Duryaz Tahtalı Davacı S S Kurumu Genel Müdurlüğu / Ankara Vekılı Av Şıkar Apaydın - Muğla Davalı 1 - Yasartürk Öze- kıncılı - Kemalpaşa Mah 32 Sok No 4 Pınarbaşı / tzmır, 2- Başak Sıgorta A Ş Ha- laskargazı Cad No 15 Harbıye/ lstanbul, 3-Mınas Kapusuz, KuyulubagSok No 77/3 Fenkoy / lstanbul, 4- İnan Sıgorta A Ş HümyetCad înan Sıgorta lşhanl No 14-16 Şış- lı 'lstanbul Dava Tazmınat Dava tanhı 26 tO 1994 Karar tanhı 21 6 1995 Davaci ve- kılı tarafmdah, davalılar alevhıne açılan ışbu davanın yapılan yargılamalan sonunda, Da- vâclnın davasınln kabulüne, sıgortalı ıçın vapılan 15 129 569 - TL'nın % 50 kusur nıspe- tıne tekabül eden 7 564 569 - TL"nın dava tanhıtıden tahsıl tanhıne kadar ışleyecek yasal fkızı Ile bırlıkte, davalılardatı ahnarak davacıya venlmesıne karar venlmış olup. venlen karar davah Mınas Kapusuz un adresı meçhul olduğundan. teblığ edılememış, bu neden- le ılanen teblığıne karar verılmiş olmakla. ışbu hukmun 7201 sayılı Teblıgat Kanunu'nun 28-31 maddeien gereğınce, yayırnlandığı tanhten 15 güri sonra davalıya teblığ edılmış sayılacagı ılan ve teblığ olutıur 11 1 1996 Basın 68132 ERDEMLİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞrNDEN DosyaNo 1993/666 Dâvacı Şenf Ozdetnır vekılı tarafından davalılar Kazım Yalın, Nurettın Buğdaycı aleyhıne açılan ışbu tespıt davasında, Davalı Nurettın Buğdaycı adıha Ye- nı Pazar Mah 1234 SoL No 65 Mersın adfesıne teb- lıgat yapıldığı davalının belırtılen adreste bülunmadı- ğıveC Savcıhğı'nın yapılart tahkıkatında da bulun- madlğından, DaValı Nurettın Buğdaycı'nın 10 4 1996 günü saat 10 30'da yapılacak duruşmada hazır bulun- tnası veya kendlnı kanunı bır vekılle temsıl ettırmesı, duruşmay a gelmedığı takdırde duruşmanın yokluğun- da devam edeceğı ve yokluğunda karar venleceğı da- vetıye yenne kaım olmak uzere ılânen teblığ ölunur 22 1 1996 Basın 69784 PENCERE Gümpük Birliği'nde Vize Ne Demek?.. Ankara Sanayı Odası'ndan bır mektup akjım, ^ lı bır davanın savunmasını yapan bu yazı, ılgılı buturt kışı ve kuruluşlara da gondenlmış Yonetım Kurulu Başkanı Zafer Çağlayan ımzast- nı taşıyan mektupta şoyle yazıyor "Avrupa Bırlığı ıle Turkıye arasında yılbaşından ıtı- baren yururluğe gıren Gumruk Bırlığı 'nde Turkıye 'ye tam uyelığın neredeyse butun yaptınmlan yuklenmış, fakatAvrupa Bıriığı'nın malı ımkânlanndan çok sınır- lı olçude yarahanma olanağı tanınmıştır Bunu Tur'- kıye'ye yapılmış bır haksızlık olarak değertendınyor ve en kısa surede, bıze tanınan ımkânlann genışle- tılmesı mucadelesının yapılması gerektığıne ınanıyo- ruz Soz konusu haksız uygulamalann bız sanayı ve tı- caret adamlan ıçın en onemlısı ve acıl olarak kaldı- nlması gerekenı de Tıcarette Teknık Engel' olarak nıJ teleyebıleceğımız, Turk ışadamlanna Avrupa ulkele-1 n tarafından uygulanan vıze konusudur Avrupalı ışa« damlan yapacaklan ış temaslan ıçın ulkemıze gelır- ken vızeye, dolayısıyla sınıhamaya tabı olmazken, Turk ışadamlan bu tur temaslar ıçın Avrupa 'ya gıde- ceğı zaman vıze kuyruğuna gırmekte, uzun ve kul- fetlı bır vıze surecınden geçmek zorunluğunda bıra-> kılmaktadır Bu durum haksız rekabet oluşturduğu gıbı, Turk- lere ıkıncı sınıf ınsan muamelesı de yapılmış olmak- tadır Yıllardır ıçımıze bır turtu sındıremedığımız onuf kıncı bu yaklaşımı, şımdı uyesı olduğumuz GumruK Bırlığı 'nın gerektırdığı eşıtlık ve ortaklık anlayışına hığ uygun bulmuyoruz * Ankara Sanayı Odası olarak, bu haksız uygulama ortadan kalkıncaya kadar ısraria mucadelemızı st/r- dureceğız" 9 • i Turkıye artık Gumruk Bıriığı'ne gırmıştır; bundarf boyle yapılacak ış, ulusal ekonomının haksız rekabef karşısında ezılmesını engellemek ıçın elden gelenı or-T taya koymak, bu yolda butun çabalan bırleştırmek- tır Kısaca KOBİ denen "Kuçuk ve Orta Boy Işletme- ler"\n Anadolu'da yıkımı, Turkıye ıçın "fe/âfcef"anla-î mına gelebılır, oncelıkle sanayı kuruluşlanmızın yaşa-* masını ve dış rekabete dayanmasını sağlamalıyız • Gumruk Bıriığı'ne ılışkın çok şey soylendı, yazıldı, tartışıldı, 1 Ocak 1996'da Gumruk Bıriığı'ne gırdığı- mız zaman medyamız mujdeyı verdr "Artık Avrupalı olduk' " Medyamız bır harıkadır 1 Hem yalandan kım olmuş kı? Bızım gazetede -en başta Prof Erol Manisalı ol- mak uzere- bır dızı uzman, orgute gırmeden once Gumruk Bırlığı'nın ne olup ne olmadığını açıklayan ya- zılaryayımlamışlardı ama dınleyenolmadı.çunkuza- manın hukümetı, bır yandan DYR otekı yandan CHP kanadıyla Gumruk Bıriığı'ne gırmeyı "tanhsel zafer" olarak kamuoyuna sunup 24 Aralık seçımlennde par- sayı toplamak ıstıyorlardı Turkıye'dekı DYP-CHP hu- kümetı, Avrupa'ya karşı elının mahkûm olduğunu da- ha başlangıçta faş edınce, kım vurdjya gıttık • Ne var kı "Avrupa Fatıhı "olmak, ne Çıller'e yara- dı, ne de Baykal'a 1 DYP'nın oyu yuzde 27'den 19'a duştu, CHP ıse az kalsın Meclıs dışında kalayazdı, yüzde 10'luk seçım barajını bıçak sırtı aşabıldı Halkımızın Gumruk Bıriığı'ne bakışı da boylece se-' çtm sandığında saptandı ' • 1 Sonuçta Gumruk Bıriığı'ne gırmekle Avrupalı ola-' madığımız kısa surede anlaşıldı, Avrupalı, "emekçı" 1 ya da "sermayecı" demeden Turkıye'yı vızeye bağ- larnış, Turklerı gumruk kapılarında horluyor Mallann geçışı serbest, ama, ınsanlar ışçı ya da ış- veren demeden, sınıf aynmı yapılmadan aşağılanı-, yor , Bız kendı kendımızı bılmezsek, kendı kendımıze, saygı duymazsak, dış dunya bızı neden adamdan; saysın'' HOTEL MANAGEMENT STUÜIES IN SWITZERLAND Swıss and US Dıplomas 2&3 year Programmes ın hnglısh Transferto European and LS Unnersıtıes (BA BS) Accredıted b\ \SEH and CCA * ashıngton DC H I tA HOTEL INSTITUTE • " • •"• MONTREUX 15 avenuedesAlpei. CH 1820P Montreux Svvıtzerland Tel (021)96^7404 Fax (021) 963 8016 Haşerelere Son! Sağlıklı bir yaşam için, yüruyen ve uçan haşerelere karşı... Kokusuz-lekesiz, kesin etkili, WH0 (Dunya Saglık Orgutu) normlarında İlaçlamal Bocek UtsB tmdmSmirt 'Imdat Tel (0 212) 527 10 T7 527 47 25 512 38 30 Sertisı Fax (0 212)513 53 97 ASLİYE 1. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo 1995/533 Mahkememızın 1995 533 esas sayılı ve yıne bu dosya ıle bırleşen mahkememızın 1995/374 esas sayılı dava dos- yalannda davacı Bayındır Sıgorta AŞ tarafından davalılar Necmıye Aydın ve İCenan Aydın aleyhıne alacak davalan ıkame edılmış, Ordu merkez Şarkıye Mahallesı'nden Ke- nan Aydın ve Necmıye Aydın'm tum araştırmalara rağmen adreslen bulunamadığından, davalılann 17 4 1996 tanhın- de saat 09 00'dakı duruşmada mahkememızde bızzat hazır buluhması aksı takdırde davalılann yokluğunda duruşmaya devamedıleceğivekararvenleceğıılanoluflur Basın 7303 KARADENİZ EREGLİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo 1993 Karar No 1995/470 Davacı Ayten Erdem vekılı Av Mesut Cıbıroğlu tarafın- dan davalı Mehmet Erdem alevhlne açılan boşanma dava- sı uzenne mahkememızde vapılah açık yargılama sonucu, 28 12 1995 günve 1993/8 esas 1995/470 karar sayılnlam- la, Trabzon-Beşıkduzü ılçesı, Sayvancık köyü nufusunda kayıtlı taraflann boşanmalanna ve küçuk Hasret Erdem'ın velâyetıhın artneye venlmesıne karar venldığı davalıya karar teblığı yenne kaım olmak uzere ılan olunur Basın 72582
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle