Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 MART 1996 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
Halk ODP'ye Nasıl Bakıyor?
Prof. Dr. GENCAY GÜRSOY
G
eçenlerde sola ve sosya-
lızme oldum olası ıyı
gozle bakmayan eskı bır
ahbabımla karşılaştım
Daha hal hatır sormadan
"Havırlı olsun hocam,
partiyi tatn zamanında kurdunuz" dedı
Sözunu ettığı. Ozgürluk ve Dayanışma
Partisi (ÖDP) ıdı
Asıl nıyetı neydı, bılmıyorum, ama
belkı de ılk kez onun ağzından solcular-
la ılgılı olumlu bır şeyler duyuyordum
Ben yıne de ıhtı>atı elden bırakmadım
"Gerçekten böyle mi duşunuyorsun" dı-
ye sordum "Tabü boyle duşunuyorum
hocam, memleket şirazeden çıktı, artık
bu Meclis'e biraz hakiki soku girmesi la-
zun" dedı
Doğrusu boyle açık bır yanıt beklemı-
yordum Buulkedeyaşayanlannçoğun-
luğunu temsıl eden bu ınsanlarla aramı-
za gıren denn guvensızlığı aşmak kolay
değıldı Konuşmayı fazla surduremedık
"Ama işiniz zor" dedı \e çekıp gıttı
Sonradan duşununce bu açık sözlu ın-
sanırı ayakustu soyledığı bırkaç tumce-
nın, genel olarak sol muhalefetı temsıl
edenlerdışındakı ortalama kamuoyunun
ODP ıle ılgılı değerlendırmelennı şaşır-
tıcı şekılde ıyı ozetledığı sonucuna var-
dım Şu son haftalar ıçınde yüzlerce ben-
zennı dınledığım, paylaştığım, tanık ol-
duğum bu konuşmalardakı ortak anahtar
rumcelenn ılkı "Hayırlı olsun" dıleğıydı
Anlaşılabılır nedenlerden dolayı, sevgılı
halkımızın çoğunluğunu temsıl eden bu
kesımın, ozellıkle sosyalıst solun her
yaptığını kuşkuyla karşılamasına alışık
olduğum ıçın başlangıçta bana "havıriı
olsun" dıleğının çıplak anlamı değıl, ar-
kasındakı kuçumseme ve alay oğesı ula-
şıyordu Sonradan bu sozlen değışık çev-
relerden gelen, ıçtenlığınden hıç kuşku
duymadığım o kadar çok ınsandan ışıt-
tun kı gonül penceremı orten o perde ya-
vaş yavaş aralandı Bır sosyalıst olarak
belkı de ılk kez o pencereden bıze kendı
dıhyle toplumsal meşruıyetırruzı mujde-
leyen ınsan yuzlen gordum "Hayırlı ol-
sun...''
Buraya nasıl geldı9
Bunca yenılgıden
ve acıdan suzulüp gelen sosyalıstler faz-
la mı ehlıleştıler9
Dışlen sokülmuş yor-
gun sırk arslanlan, artık kımseyı urkut-
muyor mu1
' Kjmılenne gore "Evet, ÖDP
fazla düzen içi bir yanay (profıl) verdiği
için toplumsal meşruiyetini kâzandı"
Ben oyle duşunmuyorum
ODP'ye yapısal ozellıklen ve sıyasal
kımlığı bakırrundan en çok benzeyen bı-
nncı Turkıye Işçı Partısı (TlP), o gunle-
nn yasal sınırlannı zorlamamak ıçın ala-
bıldıgıne tıtızlık gosterdığı, yasal zemın-
den uzaklaşmamak ıçın ıç sıyasal söyle-
mınde seçtığı sözcuklerde bıle kılı kırk
yardığı halde, bugun ODP'nm, doğrusu
fazla bır emek sarfetmeden, daha ışın ba-
şında elde ettığı toplumsal meşruiyeti el-
de edememıştı
Evet, o gunden bugune köprulenn al-
tından çok sular aktı Sovyetler Bırlı-
ğı'nın çöküşu ıle bırlıkte, Tûrkıye gıbı
mıllıyetçı eğıhmlenn fazla egemen ol-
duğu toplumlarda, sosyalıstlere "Rusca-
susu" j»ozü ıle bakılması alışkanlığı kı-
nldı Ote yandan sosyalıstler de geçmış-
ten çok dersler çıkardı Evet, bütun bun-
lar doğru, ama yıne de sozûnu ettığım
anlayış değışıldığını açıklamaya yetmı-
yor Bence asıl değışım, genel olarak "tu-
tucu" dıye nıtelendırdığımız ortalama
Turkıye kamuoyunun bılıncınde oldu O
bılıncı bıçımlendıren değerlenn, ozdeş-
lık duygulannın, toplumsal dayanakla-
nn çoğu esktdı, yıprandı ve kınldı Tur-
kıye Cumhunyetı'nın manevı yapı taşla-
n bırer bırer yerlerınden oynamaya baş-
ladı "İmtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir
tophınT ıdealının ne buyuk bır aldatma-
ca olduğu butun çıplaklığı ıle ortaya çık-
tı Cumhunyetm kuruluş yıllannda,
Mustafa Kemal'ın onculuğünde, yenı ve
çağdaş bır toplum yaratma heyecanı ıle
sılınmeye başlayan <
*cebemıtdevtet"ge-
leneğı, bütûn dehşetıyle hortladı Dev-
let, Sûnnı, varlıklı \e Turk olmayanlara
hayatı zehır eden. okul çocuklanna bıle
ışkence yapan. e\ basan, koy yakan, yar-
gısız ınfaz yapan gaddar, adaletsız ve
ıkıyüzlu bır aygıt halıne geldı
Daha da acıklısı, butun bunlarakarşın,
bınlerce gencın olümunûn, bunca acının,
yokluğun ve ıflasın gerekçesı olarak gos-
tenlen •4
akiatilmış3.5eşkıva" ne yok edı-
lebıldı, ne banş sağlanabıldı, ne de eko-
nomı duze çıkanlabıldı
Hırsızhk, ruşvet, nufuz tıcaretı, devlet
duzenının doğal ışleyış yöntemı, ahlak
sızlık, ulkesızlık, yalancılık, ıkıyûzlüluk,
herduzeydekı sıyasetın aracı halıne gel-
dı "Memleket şirazeden çıktL" (Ikıncı
anahtar tumce)
Kışılığını ve ınsansal değerlennı ıpo-
tek etmemış olanlar ıçın kamu vıcdanını
temsıl edebilecek ne sıyasal bır kadro ne
de kurum kaldı Turkıye, onune gelen ıp-
sız, uğursuzun kapısını penceresını kı-
np, bulabıldığı her şeyı talan ettığı eskı-
mış konaklara döndu
Bütun bunlar olup bıterken sosyalıst
sol dışında herkes sahnedeydı Şenatçı-
lar, muhafazakârlar, lıberaller, kapıtalıst-
ler, K.emalızm'ın ve sosyal demokrasının
kalıtını (mırasını) paylaşamayanlar, ge-
neraller "baba"lar, polıs şeflen, MHP
rozetlı "ozel tinTler Mercümek'ler, De-
miral'lar, FethuUah Hoca'lar, TUSI-
AD'lar, MUSİAD'lar, hepsı sahnedeydı
198O'lı yıllardan ıtıbaren yükselmeye
başlayan Sovvetlenn ve Doğu Avrupa
rejımlennın çokmesıyle bırlıkte şaha kâl-
kan "globalizm" söylencesının (efsane-
sının) makyajı hızla sılınıyor ve altından
ABD ve onun denetımındekı asken guç-
lenn tekelme' gıren yenı bır dunya ege-
menlığı tablosu ortaya çıkıyordu
Bu gelışmeler, medyanın pompaladı-
ğı "Adriyarik'ten Çin Seddi'ne uzanan
Turkcumhuriyederi'' soylencesıne ekle-
nerek Turkıye de tehlikeli bir milliyetçi
dalga nın yukselmesıne yol açıyor, doğu-
dakı sılahlı savaş ıse bu dalgayı dennden
besleyen bır psıkolojık ortam yaratıyor-
du Budönurnde sosyalıst sol, kamuoyu-
nu varlığı ıle değıl yokluğu ıle etkılıyor
ve bıraktığı ıdeolojık boşluğu bır oranda
"sıyasal İslam" dolduruyordu Ekonomık
bunalımın bedelını en ağır şekılde ode-
yen duşuk gelırlı emekçılenn, kent yok-
sullannın ekonomık ve kulture! ıstemle-
nnın (taleplennın) sozculüğunu "siyasal
tslam" ustlenıyordu
Bu süre ıçınde. sosyalıst sol, belkı ka-
muoyunun belleğınde ız bırakabılecek
anlamlı bır sıyasal proje uretemedı ve za-
manını ıç hesaplaşmalar ve tartışmalar-
la tukettı Ama en akla yakın projeyı uret-
mış olsaydı da bu donemde sosyalıst so-
lun kıtlesel destek elde etme şansı bence
hemen hemen hıç yoktu Çünku kamu-
oyunun belleğıne yerleşen 1980 oncesı
doneme aıt tortular henuz sılınmemış,
Ozal'ın yarattığı "köse ddıune" umutla-
n henuz çokmemış, toplum olarak bur-
numuz daha yetennce surtulmemıştı,
Nıtekım, Turkıye'yı heranlamda yıkı-
ma surukleyen Kurt sorunu konusunda
en tutarlı tavrı, geleceğını bunalım orta-
mına v e sılahlı şıddete endekslemış grup-
lar ve kışıler dışında kalan sosyalıst sol
gosterdığı halde, karşı tez, yanı Kürt kım-
hğmı reddetme ve sorunu kan ve şıddet-
le çozme gınşımlennın sonuç vermedı-
ğı kesınlıkle anlaşılıncaya kadar, bu tez
hak ettığı toplumsal desteğı gormedı Bu-
gun artık, farklı nedenlerle de olsa, ışve-
ren orgutlen bıle, ıkı halkın gönüllu bır-
lığıne dayanan, banşçı, sıyasal çozum
arayışlanna yöneldı ama, doğrulan ılk
dıle getırdığı ıçın sosyalıst sol, bundan
fazla pnm elde edemedı
Kısacası, toplumun şımdı ODP'ye
meşruıyet tanıması ve onu sıyaset sahne-
sıne davet etmesı, sosyalıst solun bugu-
ne kadarkı soylemının ve eylemının ge-
nel kabul görmesıyle elde ettığı bır ka-
zanım değıl, kamuoyunun ıçınde yaşadı-
ğimız felaketın ve çıkmazın bıraz olsun
bılıncıne varması ve nıhayet, bundan en
az sorumlu olanlara yuzunu donup "Ge-
lin, artık siz de verinizi alın~" demesının
sonucudur
Bu nazlı guleryuz gostenş (teveccuh),
benım açık sözlu ahbabımın sön tumce-
sınde şoyle ıfadesını buluyor "Arökbu
Meclis'e biraz hakiki solcu girmesi la-
zunîj" (Uçuncu anahtar tumce) Şımdı
bunu ıstersenız toplumun burnunun sur-
tulmesıne, ıstersenız tabulannm yıkılma-
sına, ıstersenız bır anlamda ozgûrleşme-
sıne yorun ama dıkkat buyurun, hazret
fazlasını ıstemıyor Vıcdanın sesı olma-
sı ıçın "hakfld" solculardan (taklıtlenn-
den sakının) şımdılık biraz ıstıyor
Doğrusu ben buna da "eyvaUah" dıyo-
rum Kımı arkadaşlann kuçumsedığı bır-
lık çabalan sonuç vermeseydı ve az çok
cıddıye alınabılecek nıcelıksel bır ağırlık
ortaya çıkmasaydı, bu meşruıyet ıvmesı-
nı elde edebıleceğımız de kuşkuluydu
Artık gensı ODP'nm kararlılığına ve
çabasına, uzakta durup burun kıvıran
dostlannsa nıyetıne kalıyor ÖDP ıçın-
dekılenn başansızlığa bahane aramaya,
dışındakılenn de sorumluluğu ıçendekı-
lere yüklemeye hıç haklan yok Kabul
edelım kı boyle bır ulke ıçın bu kadan ıyı
bırbaşlangıç sayılır
Lutfen hepımız aklımızı başımıza top-
layalım Bu sadece ÖDP'nın değıl, rum
sol muhalefetın son şansı olabılır
ARADABIR
DURSUN ATILGAN
Almanya Ataturkçu Duşunce Der Gen Baş.
Öğretmenler
Öğretmeni Raut İnan
"Insan kadar turdeşıne yarariı, yıne ınsan kadar tür-
deşıne zararlı bır yaratık yoktur O yarariılığın ege-
menlığı banş, o zarahıhğın egemenlığı savaştır " Oğ-
retmenımız Rauf İnan'ın, Bırleşmış Mılletlerturk Der-
neğı Yayınları'ndan 13 sayıdakı ayn basımda, "Ata-
turk ve 1986 Dunya Banş Y'lı" nedenıyle yayımlanan
bıldırgesının ılk tumcelen boyle
0,91 yıllık omru boyunca, eğrtım, bılım, an Turkçe
ve Ataturk konusunda, turdeşıne sayısız yararian
dokunan bır ınsandı "Yaşayan bır eğıtım anıtı" ola-
rak nıteledığım Rauf inan'ı, (29 şubatta) kaybettığı-
mızı ortak dostumuz ve sevgılı hocam Adnan Bin-
yazar'dan oğrenınce sankı ev baştma yıkılmıştı Ulu
bır çınar dunyaya veda etmıştı Ataturk'un eğrtım ıçın
Avusturya'ya gonderdığı ve donunce de Turk eğıtı-
mıne buyuk katkılan olan Rauf İnan, kışılıklı eğrtımın
temelını oluşturan Koy Enstıtulen'nın bazılarında mu-
durluk yapmıştır Oğrencıler, onun zamanında,
1940'larda, Koy Enstıtulerı'nde "Eşgudum Kurulu'na
alınmış ve soz sahtbı yapılmışlardır
Bugun, aradan yarım asır geçmesıne karşın, o za-
manın kışılıklı eğıtım sıstemıne ve duzeyıne ulaşıla-
mamıştır
Imparatorluktan cumhunyete geçış donemını gor-
muş olan ve arkasında, eğıtım oğretım, Ataturk ko-
nusunda ellıye yakın yapıtla yüzlerce makale bırakan
Rauf inan, dıl konusunda da çok duyarlıydı ve genç
kuşaklara ornek derecede an Turkçe konuşur, yazar-
dı 9 Eylul 1995'te degerlı hocamız Ahmet Taner
Kışlalı, sevgılı eşı Nılgun Hanım'ı yrtırdığınde, Anka-
ra'ya cenaze torenıne grtmıştım Hocam Rauf İnan,
benım geldığımı duyunca, evıne çağırdı O tanhte,
TRTyapımcılan, kendısıyle "Cumhunyet'eKanatGe-
renler"ü\zıs\ ıçın bır program yapıyorlardr Onu tanı-
yan bınsı olarak, ben de gozlemlenmı dıle getırme fır-
satı buldum Ancak ne var kı, o goruşmemız son go-
ruşme oldu O olumsuzluğe ulaşırken, bızlere, onun
genellıkle vurguladığı şu sozlen anımsamak duşu-
yor "Yaşamın tatlan dostlaha buluşmak ıledır I On-
lar olmazsa eğer neylemelı o yaşamı "
Her ınsanın değerı, kendı alanlannda gosterdıklen
başarıları ve gerıde bıraktıkları yapıtlarıyla olçulur
Onun yaşamını ve yaşamı boyunca surmuş olan ba-
şarılannı, kışılığmı en ıyı anlatan yapıt, kendısının ıkı
cıltlık Bır ömrun Öykusu adlı anısıdır
Egıtımcı kışılığının ona verdığı enerjı ve azımle, hal-
ka olan ıçtenlıklı bağlılığıyla, tum çılelere katlanarak,
Turk Aydınlanma Devrımı'ne, laık cumhunyete, Ata-
turk ılkelenne sahıp çıkacak genç kuşakları yetıştır-
me konusundakı dırengenlığı, ovgulu sozlerle geçış-
tınlecek kadar yuzeysel değıldır
Onun ıçın yaşam guçlu bır ışıktı Bırlıkte olduğu
dostlarını da tıpkı oğrencılerı gıbı aydınlatan bır ışık
Sevgılı eşı iffet Hanım, gerçekçı bır aydın, değeriı bır
egıtımcı olarak, oğretmenımız Rauf fnan'ın yaşamı-
na ortak olmuştur Onun başarılı olmasında payı olan
bır sanatçıdır
Omru boyunca hıçbır yetkılının karşısında eğılme-
yen oğretmenımız Rauf İnan, vucudunu başı ıçın ya-
şatmayı bılmıştır Kendısının "en buyuk yetkıh" ola-
rak nıteledığı "zaman", onu bızden -cısmen- uzak-
laştırmıştır, ama gende bıraktığı yapıtlan, duşun ve ya-
zın Ataturkçuluğu, 91 yıllık guçlu ışığın parladığı bır
meşale olarak genç kuşaklara devredılmıştır
Öğretmenler oğretmenı, ornek Ataturkçu hocam
Rauf İnan, sızden aynlmak tum duygu ve duşunce-
lerımızı de gozyaşlarına boğdu Ama tesellımız var
Sız, bıze, Gun geldı Umut verdınız, Vann'ı aydınlattı-
nız
Koy Enstıtulerı'nı kapatarak Turk eğıtımıne büyuk
darbe vuranlann bugun adları bıle anılmıyor ya da la-
netle anılıyor Ama sız, yapıtlannız ve ornek kışılığı-
nızle, kuşaklar boyunca, yol göstericı olarak kalpler-
de ve kalemlerde yaşayacaksınız
Romanlannız ve ansıklopedılenhız
yennızden alınır
Tel.: 554 08 04
Nufus cuzdanımı, İTL kımlık kartımı, pasaportumu
kaybettırn, hûkümsuzdür
Ash Efsun EREN
YKT Mım Fak Mım Bol 1995-1996oğretımyilı
1317
nolu kımlığımı kaybettırn Hukumsuzdür
LFUKYILM4Z
Senaryolan Aşan Gerçeklere de Eğilmek...
Prof. BAHRİSAVCI
H
ukümetı bulmada, adeta bır bu-
nalım ıçındeyız Bu arada, pek
farkına vanlmadı, Deniz BaykaL,
hükumetvebaşkanı konulannda-
kı anlayışlanmızı gelıştırmck zo-
runda olduğumuzu belırttı Ger-
çekten, sıyasa ıle uğraşanlar, yenıleşen konsept-
len gözardı etmemelıdırler
a - Ba>kal "Yenı SoPdan soz ettı
'Halkı, kulluktan çıkanp, kadını, eşıtsizlikten
kurtanp. herkesi de sosyal, sıvasal. kutturel açı-
lardan gelişmışlığe, kişiliğe kavuşturma >ulunu
açan Ataturk'un partisinde, bu yenı sol da ne olu-
yor' demeyın Kemalcılığe gore 'insanlan. aile-
İeri, meslekleri, sosyal katmanlan, sosyo-ekono-
mik, politik. kuhurel atplardan var olan engcller-
den kurtarmaya yonelik ilkeler varken, şımdi,
onun partisinde,bû yeni sol da ne demeye geliyor'."
demeyın
Ozunde sol olan, tanhsel özgörevı gereğı, oy-
le de olması gereken Mustafa Kemal Partısı'nı ve
otekı sol partıyı bu oz üzennde, bır "yeni" ıle be-
zemektebıryararvardır Ataturkçuluğun 'surek-
ii devrim' anlayışı, ulkenın çağdaşlaşma akımı
açısından, bu bır zorunluluktur da
Pekı, o zaman, K.emalızmın ozü ve ona ekle-
yeceğımız "Yeni Sol"un ıçenğını, partılerle bır-
lıkte aramamız gerçekten gerekJı olur
Bu oz, yukanda da ışaret edıldığı uzere, once,
ınsanın, aılesının, mesleğm, sosyal katmanın, so-
mûruden, yoksulluktan kurtulmak ıçın, kendı gı-
nşımıyle kendını mşa etmesı serbestlığıdır, bu
serbesthğı, kendı sorumluluğu altında kullanma-
sıdır Fakat. bunun koşullanndan yoksun olan ul-
kemızde ınsanı ve toplumu gelışmekten alıko-
yan engeller vardır, bu yuzden de somuru ve ge-
hşememezlık surer, öyleyse, toplumun yapıcı gu-
cûnu duzenleyen "devletçe kullanarak" ınsanı ve
toplumu gelıştırmek gerekır Kemalıstlığın ozu,
ışte buradadır Bunaeklenecek yenı sollukda, do-
nemın koşullanna gore, bunun pragmatızmlen-
nı bulma düşun ve teknıklendır Bır başka deyım-
le, bıreyın, kendı sorumluluğu altında, kendı gı-
nşımıyle yarattığı "ekonomik kuruluşlar" yanın-
da, "devietinışletmeleri'' de vardır Boylece "Ye-
ni Sol", devletın hıçbır zaman "sdirlanmamasH
dır: Megapolculük ve globalcilikten doğan sosyo-
ekonomik ve kûmırvl zav ıflıklann giderilroesi için,
"insan"ın ve "toplum"un dengelenmesı ıçın,
devletın de, "üretim yapan-hizniet sunan" ışlet-
melennın bulunmasıdır Yanı, yenı solda, ekono-
mık guç, bır tek el olarak, bıreyde, ya da toplum
tekelınde değıldır
Bılındığı uzere, bıreysel yapıcı guç, kısa vade-
lı kazanımlar eksenı uzenndeciır Toplumsal güç
ıse uzun vadeh kazanımlar ve hızmetlereksenın-
dedır Onda venm, sosyal yarar eksenı üzenne
oturur Devletı sıfirlamayan bu konular üzennde
duşünülmesı gereğını unurmamalıyız
b - Aynı zamanda, hukumet-kabıne-başbakan-
lık kurumlan üzennde yenı eğılımlerbulunduğu-
nu da bılmelıyız
Gerçekten. 1776 Amenkan, 1789 Fransız Dev-
nmlen'yle, devletın yapısı "laik demokrasi"ye
doğru yonelmıştır
Mustafa Kemal önderhğındekı Türk Devnmı
de, böyle bır laık cumhunyet demokrasısı doğ-
rultusundadır Once "Kuvay-i Milliye"yı ve "ira-
dtn milBye"yı bır Meclıs'te toplayıp. ona vekıl
olan bır dar ıcra heyetı manfetıyle kullanma yön-
temı gudulmuştur ve sonra, sosyo-polıtık doğa-
nın yaşamsal zorunluluklanyla, parlamenter şe-
maya yönelen bır demokrası
Bu, sıyasal, sosyal, kulturel bağımsızlığa ula-
şarak, sosyo-ekonomık ve kulmrel zayıflıklann
kaldınlacağı bır "sosyal içeriklilik demokrasi-
si"dir
Ve bu sosyal ıçenklı olmaklık, dev letı, sıfırla-
maya kadar gıden bır kuçültmeyı asla kabul et-
mez, sermayenın-megapollenn, ekonomının glo-
balleşme doruğuna tırmanması, devletı, eskı tra-
nık bekçılığe ındırgeme olur kı, o zaman, onda,
çağdas. kımlık de kalmaz Işte bu noktaya gelın-
ce, Baykal'ın, hukumet-kabıne (onun şefı olan)
başbakan konusunun önemıne yaklaşmış oluruz
Hukumet, Mechs'tekı en büyuk sandalye sahı-
bınden başlamak uzere, guven sağlayacak lıder-
ce kurulur
Ondakı, hukümetın "Tek (unique) bır heyet olu-
şu, şoyle sağlanır: Koalisyon partılennın başkan-
lan da, başbakan yardımcısı olarak, hukumete gi-
rerler. Ve bu nıtelemle, ozellikle, kendı gruplann-
dan olan bakanlar üzennde asıl başbakamn gö-
zetimını. sevk ve ıdaresıni kolav laştıruiar. Bilindi-
ği uzere, parlamentarızmde esas olan kabinenin
"tek" (unıque) bır "kurul" halınde çalışması sağ-
lanmış olur Eğer, kabıne ıçınde, başbakan yar-
dımcısı olarak, koalisyon ortağı lıderlenn bu yar-
dımı olmazsa, ortak bakanlar, bakanlıklan ıçın-
de, kendı başlanna buyruk bır polıtıka uygular-
lar, bu da, koalisyon hukumetının o, protokol
doğnıltusunda "tek (unique) bir heyet" oluşunu
zedeler Bu da kamu hızmetlenne turdeşlık açı-
sından bakma polıtıkasını bozar
Ortaklık lıderlennın, başbakamn kendı partı-
lennden olan bakanlar uzenndekı boyle bır go-
zetım-denetım-sevk ve ıdare bırlığı kurmasına
yardımlan, aslında "koalisyon protokolü
n
ne ve-
nlmışbırdestektır Bu olmazsa, İnönu, Karayjü-
çın-Çetindonemlennde olduğu gıbı, başbakanı da
"zabt'U rabt" altma alıp, demokrasıleşme akı-
mımızı gelıştırme yolu tikanmış olur Bızzat baş-
bakan da, kendı hukumet departmanlannda ba-
şıboşluk kazanmış olur Ortak partı lıderlennın,
başbakan yardımcısı olarak kabınede yer alma-
lan, bır yandan başbakamn, turdeş hukumetle
turdeş polıtıkalar uygulamasına destek olur, yar-
dımcı olurken, öte yandan da başbakanı dızgın-
leyıp, onun, kabme-hukumet ıle bırlıkte, proto-
kolde sağlanan "turdeş poütika" çızgısınden sap-
masını onler
Bu arada, polıtıkacalanmızın ve kımı uzman-
lann, başkanlı hukumet tasanmlan karşısında,
cıddı olarak dırenmek gereğını, boyuna vurgula-
mak gerektığını belırtelım Bu sıstemde, başka-
nın ıstencının hükumranlığı vardır Amuca Po-
osevett Başkan ıken, bır konuyu, ılgılı sekreterle-
n (bakanlan) ıle muzakereye gınşır Yedı bakan,
bır tezı, başkan da tek başına, başka bır tezı sa-
vunur Bakanlar, "Sorunu oya koyalını"derler
Başkan, "Ohır" der, oya koyar Sonucu da bıldı-
nr Yedı bakanın bırleşmış yedı oyuna karşı, Baş-
kan olan "Benim tek oyum kazandı" der
Şımdı duşünun Amenka'dakı kadar, "zengiıı
demokrasi supaplan" olmayan ulkemızde. bu
gucü, bızım EvTen'lere-Özariara-Tansu'lara ve-
nn de gorun gumburruyu1
Senaryolar üretmek, kolaydır, onlan, gerçek-
ler üzennde ınşa, zordur Bılgı, ıhtırasdışılık,
bılımsel algı ıster
TARTIŞMA
Kültür Bakanı'nın İlgisine...
Ç
ocukluğumun
yasemın,
hanımelı vegül
kokulanyla
bezenmış duşsel
buyüsuyle yenıden
buluşruğum Heybehada,
doğasının varsıllığı
yönunden adalann belkı de
en guzelıdır kanımca.
llkyaz, yaz ve güz
aylannda konakJadığım bu
gûzel adada, doğal
yozlaşma yanında ekınsel
yozlaşmanın da gıderek
hızla tırmanışım kaygıyla
ızlıyorum Sıcaklann
olanca gucüyle bastırdığı
boğucu yaz günlennde.
hemen hemen tumu saynlı
çam ağaçlannın acıyla
ınceledıklennı duyuyor,
genellıkle ada yerhlennm
denıze gırdıklen orman
altındakı kumsalda
(unıversıtelı olduğunu
sandığım) bır gencın,
gıysılenyle denıze gıren
kadın çoğunluğu tarafından
"kovuluşuna" şaşkınlıkla
tanıklık edıyorum Bırden
Huseyin Rahmi'nın cınlı
penlı, adah kadırüan
gelıyorusuma O
zamandan bu yana
toplumca pek de fazla yol
alamamış olduğumuzun
ayırdına vanyorum
Tum bu yozlaşmalar
arasında sığınabıleceğım,
ennç duyabıleceğım bır
değer anyor, Turk gulmece
yazınının oncu
yazalanndan Huseyin
Rahmı Gurpınar'ın
mezanna gıdıyorum
sonunda Mezar taşı
uzenndekı resmının kınlası
eller tarafından paramparça
edıldığını acıyla
goruyorum "Yobazlann işi
bu!»" dıyor yaşlı mezar
bakıcısı, resmını
bulabılırsem
onarabıleceğını söylüyor
utanarak Umarsız,
Huseyin Rahmı Gurpınar
Evı'ne gıtmek uzere usulca
aynhyorum orada Bınbır
guçlukle kapıyı
açtırabıldığım bekçı,
muzenın zıyarete. kapalı
olduğunu soyluyor Aradan
gunler, aylar geçıyor, bıkıp
usanmaksızın yenıden,
yenıden gıdıyorum Bakıcı
neredeyse ofkelenerek aynı
sözlen soyluyor aynı
kayıtsızhkla En alt
kattakı camı kınk bır
pencereden, ıçen yığılmış
(gunun bmnde fareler
tarafından kemınlmeye
yargılı) kıtaplan ürpererek
gozluyorum Tüm adayı
ızlemek ıstercesıne,
yukanda, orman ıçınde yer
alan ve yaşamının son otuz
yılını geçırdığı (şımdı
yıkıma terk edılmış)
görkemlı köşkü yureğım
paramparça gende
bırakıyor, toplumsal
duzendekı çarpıklıklan
gülmece yoluyla eleştıren
ve halka yonelik yarattığı
ellıye yakın yapıtıyla en
üretken yazarlanmızdan
olan Huseyin Rahmı'ye
gönul borcumu, duyup
duşünduklenmı yazıyla
dıllendırerek
ödeyebıleceğımm aynmına
vanyorum Kültürel
değerlere bağhlığını
yakından ızledığımız Sayın
FıkriSağlar'ınDede
Efendı Evı'nın yenıden
duzenlenmesıyle ılgılı
duyarlıhğını Turk gulmece
yazınının oncu ustası
Huseyin Rahmı Gürpınar
Evı'nın onanlarak
konuklara açılması
konusunda da
sergılemesını dılıyorum
ya da yenı kurulacak
hukumetın Sayın ICültur
Bakanı'ndan
ElgizPamir
Öğr. Gör.
Ada Dostlan Derneğı
Üyesı
MUĞLA ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN KARAR
EsasNo 1994'746 Karar No 1995 347
H Hâkımı M Coşkun Günduz-23193 Katıp Duryaz Tahtalı Davacı S S Kurumu
Genel Müdurlüğu / Ankara Vekılı Av Şıkar Apaydın - Muğla Davalı 1 - Yasartürk Öze-
kıncılı - Kemalpaşa Mah 32 Sok No 4 Pınarbaşı / tzmır, 2- Başak Sıgorta A Ş Ha-
laskargazı Cad No 15 Harbıye/ lstanbul, 3-Mınas Kapusuz, KuyulubagSok No 77/3
Fenkoy / lstanbul, 4- İnan Sıgorta A Ş HümyetCad înan Sıgorta lşhanl No 14-16 Şış-
lı 'lstanbul Dava Tazmınat Dava tanhı 26 tO 1994 Karar tanhı 21 6 1995 Davaci ve-
kılı tarafmdah, davalılar alevhıne açılan ışbu davanın yapılan yargılamalan sonunda, Da-
vâclnın davasınln kabulüne, sıgortalı ıçın vapılan 15 129 569 - TL'nın % 50 kusur nıspe-
tıne tekabül eden 7 564 569 - TL"nın dava tanhıtıden tahsıl tanhıne kadar ışleyecek yasal
fkızı Ile bırlıkte, davalılardatı ahnarak davacıya venlmesıne karar venlmış olup. venlen
karar davah Mınas Kapusuz un adresı meçhul olduğundan. teblığ edılememış, bu neden-
le ılanen teblığıne karar verılmiş olmakla. ışbu hukmun 7201 sayılı Teblıgat Kanunu'nun
28-31 maddeien gereğınce, yayırnlandığı tanhten 15 güri sonra davalıya teblığ edılmış
sayılacagı ılan ve teblığ olutıur 11 1 1996
Basın 68132
ERDEMLİ ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ HÂKİMLİĞrNDEN
DosyaNo 1993/666
Dâvacı Şenf Ozdetnır vekılı tarafından davalılar
Kazım Yalın, Nurettın Buğdaycı aleyhıne açılan ışbu
tespıt davasında, Davalı Nurettın Buğdaycı adıha Ye-
nı Pazar Mah 1234 SoL No 65 Mersın adfesıne teb-
lıgat yapıldığı davalının belırtılen adreste bülunmadı-
ğıveC Savcıhğı'nın yapılart tahkıkatında da bulun-
madlğından, DaValı Nurettın Buğdaycı'nın 10 4 1996
günü saat 10 30'da yapılacak duruşmada hazır bulun-
tnası veya kendlnı kanunı bır vekılle temsıl ettırmesı,
duruşmay a gelmedığı takdırde duruşmanın yokluğun-
da devam edeceğı ve yokluğunda karar venleceğı da-
vetıye yenne kaım olmak uzere ılânen teblığ ölunur
22 1 1996 Basın 69784
PENCERE
Gümpük Birliği'nde
Vize Ne Demek?..
Ankara Sanayı Odası'ndan bır mektup akjım, ^
lı bır davanın savunmasını yapan bu yazı, ılgılı buturt
kışı ve kuruluşlara da gondenlmış
Yonetım Kurulu Başkanı Zafer Çağlayan ımzast-
nı taşıyan mektupta şoyle yazıyor
"Avrupa Bırlığı ıle Turkıye arasında yılbaşından ıtı-
baren yururluğe gıren Gumruk Bırlığı 'nde Turkıye 'ye
tam uyelığın neredeyse butun yaptınmlan yuklenmış,
fakatAvrupa Bıriığı'nın malı ımkânlanndan çok sınır-
lı olçude yarahanma olanağı tanınmıştır Bunu Tur'-
kıye'ye yapılmış bır haksızlık olarak değertendınyor
ve en kısa surede, bıze tanınan ımkânlann genışle-
tılmesı mucadelesının yapılması gerektığıne ınanıyo-
ruz
Soz konusu haksız uygulamalann bız sanayı ve tı-
caret adamlan ıçın en onemlısı ve acıl olarak kaldı-
nlması gerekenı de Tıcarette Teknık Engel' olarak nıJ
teleyebıleceğımız, Turk ışadamlanna Avrupa ulkele-1
n tarafından uygulanan vıze konusudur Avrupalı ışa«
damlan yapacaklan ış temaslan ıçın ulkemıze gelır-
ken vızeye, dolayısıyla sınıhamaya tabı olmazken,
Turk ışadamlan bu tur temaslar ıçın Avrupa 'ya gıde-
ceğı zaman vıze kuyruğuna gırmekte, uzun ve kul-
fetlı bır vıze surecınden geçmek zorunluğunda bıra->
kılmaktadır
Bu durum haksız rekabet oluşturduğu gıbı, Turk-
lere ıkıncı sınıf ınsan muamelesı de yapılmış olmak-
tadır Yıllardır ıçımıze bır turtu sındıremedığımız onuf
kıncı bu yaklaşımı, şımdı uyesı olduğumuz GumruK
Bırlığı 'nın gerektırdığı eşıtlık ve ortaklık anlayışına hığ
uygun bulmuyoruz *
Ankara Sanayı Odası olarak, bu haksız uygulama
ortadan kalkıncaya kadar ısraria mucadelemızı st/r-
dureceğız" 9
• i
Turkıye artık Gumruk Bıriığı'ne gırmıştır; bundarf
boyle yapılacak ış, ulusal ekonomının haksız rekabef
karşısında ezılmesını engellemek ıçın elden gelenı or-T
taya koymak, bu yolda butun çabalan bırleştırmek-
tır Kısaca KOBİ denen "Kuçuk ve Orta Boy Işletme-
ler"\n Anadolu'da yıkımı, Turkıye ıçın "fe/âfcef"anla-î
mına gelebılır, oncelıkle sanayı kuruluşlanmızın yaşa-*
masını ve dış rekabete dayanmasını sağlamalıyız
•
Gumruk Bıriığı'ne ılışkın çok şey soylendı, yazıldı,
tartışıldı, 1 Ocak 1996'da Gumruk Bıriığı'ne gırdığı-
mız zaman medyamız mujdeyı verdr
"Artık Avrupalı olduk' "
Medyamız bır harıkadır
1
Hem yalandan kım olmuş kı?
Bızım gazetede -en başta Prof Erol Manisalı ol-
mak uzere- bır dızı uzman, orgute gırmeden once
Gumruk Bırlığı'nın ne olup ne olmadığını açıklayan ya-
zılaryayımlamışlardı ama dınleyenolmadı.çunkuza-
manın hukümetı, bır yandan DYR otekı yandan CHP
kanadıyla Gumruk Bıriığı'ne gırmeyı "tanhsel zafer"
olarak kamuoyuna sunup 24 Aralık seçımlennde par-
sayı toplamak ıstıyorlardı Turkıye'dekı DYP-CHP hu-
kümetı, Avrupa'ya karşı elının mahkûm olduğunu da-
ha başlangıçta faş edınce, kım vurdjya gıttık •
Ne var kı "Avrupa Fatıhı "olmak, ne Çıller'e yara-
dı, ne de Baykal'a
1
DYP'nın oyu yuzde 27'den 19'a
duştu, CHP ıse az kalsın Meclıs dışında kalayazdı,
yüzde 10'luk seçım barajını bıçak sırtı aşabıldı
Halkımızın Gumruk Bıriığı'ne bakışı da boylece se-'
çtm sandığında saptandı '
• 1
Sonuçta Gumruk Bıriığı'ne gırmekle Avrupalı ola-'
madığımız kısa surede anlaşıldı, Avrupalı, "emekçı"
1
ya da "sermayecı" demeden Turkıye'yı vızeye bağ-
larnış, Turklerı gumruk kapılarında horluyor
Mallann geçışı serbest, ama, ınsanlar ışçı ya da ış-
veren demeden, sınıf aynmı yapılmadan aşağılanı-,
yor ,
Bız kendı kendımızı bılmezsek, kendı kendımıze,
saygı duymazsak, dış dunya bızı neden adamdan;
saysın''
HOTEL
MANAGEMENT STUÜIES
IN SWITZERLAND
Swıss and US Dıplomas
2&3 year Programmes ın hnglısh
Transferto European and LS Unnersıtıes (BA BS)
Accredıted b\ \SEH and CCA * ashıngton DC
H I tA HOTEL INSTITUTE
• " • •"• MONTREUX
15 avenuedesAlpei. CH 1820P
Montreux Svvıtzerland
Tel (021)96^7404 Fax (021) 963 8016
Haşerelere Son!
Sağlıklı bir yaşam için, yüruyen ve uçan
haşerelere karşı... Kokusuz-lekesiz,
kesin etkili, WH0 (Dunya Saglık Orgutu)
normlarında İlaçlamal
Bocek UtsB tmdmSmirt
'Imdat Tel (0 212) 527 10 T7 527 47 25 512 38 30
Sertisı Fax (0 212)513 53 97
ASLİYE 1. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo 1995/533
Mahkememızın 1995 533 esas sayılı ve yıne bu dosya
ıle bırleşen mahkememızın 1995/374 esas sayılı dava dos-
yalannda davacı Bayındır Sıgorta AŞ tarafından davalılar
Necmıye Aydın ve İCenan Aydın aleyhıne alacak davalan
ıkame edılmış, Ordu merkez Şarkıye Mahallesı'nden Ke-
nan Aydın ve Necmıye Aydın'm tum araştırmalara rağmen
adreslen bulunamadığından, davalılann 17 4 1996 tanhın-
de saat 09 00'dakı duruşmada mahkememızde bızzat hazır
buluhması aksı takdırde davalılann yokluğunda duruşmaya
devamedıleceğivekararvenleceğıılanoluflur Basın 7303
KARADENİZ EREGLİ 1. ASLİYE
HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo 1993 Karar No 1995/470
Davacı Ayten Erdem vekılı Av Mesut Cıbıroğlu tarafın-
dan davalı Mehmet Erdem alevhlne açılan boşanma dava-
sı uzenne mahkememızde vapılah açık yargılama sonucu,
28 12 1995 günve 1993/8 esas 1995/470 karar sayılnlam-
la, Trabzon-Beşıkduzü ılçesı, Sayvancık köyü nufusunda
kayıtlı taraflann boşanmalanna ve küçuk Hasret Erdem'ın
velâyetıhın artneye venlmesıne karar venldığı davalıya
karar teblığı yenne kaım olmak uzere ılan olunur
Basın 72582