Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 MART 1996 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Anlayamadıklanm-2
ÇELİKGÜLERSOY
A
klımın ermedığı ışler dı-
zısınde bugûn, ıkı konu-
yu ırdeleyeyım HABI-
TAT. Antık hukumdarla-
nn adını çağnştıran şu
uluslararası konferans
konusunda, geçen yazımdan bu yana o
kadar çok lâf -ve masraf!- edildi kı, ak-
lım busbutun kanştı
Önce gazetelerde dev boyutlarda ve
TV ekranlannda, boyalı ırmaklar gibi
akan reklamlara tanık olduk 72 buçuk
liustan insanlar, yiiniyor ha yürüyor.
Anonslan da, bır ganp Jstanbul'a bıl-
mem şu kadar milyon Hintli geliyormuş.
\edir, ne oluyor derken bu konferans
sırasında duzenlenecek sergıler, yayım-
lsuıacak kıtaplar ve venlecek konserler
ıçm dostlann başvurulan başladı Istan-
bnıl Kıtaplığı'ndan yararlanmak ıçın şar-
kı lara, konserlere danışmanlığım ıçın vb
Her bın kendı konusunda bırer değer
olan bu kışılere de bütün iyi niyetimle ve
"safhetle" soruyonım: Bunca kalabalık
bır toplantıdan, -her ışın yolunda gıdece-
ğmı, gozlenmızı yumarak varsaysak bı-
le-, sonunda, şu şehir için ne yarar umu-
yorsunuz, Tann aşkına9
"Sadre şifa" bır yanıt alamıyorum
Erendım, kendimizi tanrtmaya ıyı bır fır-
sat olurmuş Hay şu "tanıtma" ışıne ol-
dum olası ıllet olmuşumdur Dünya bızı
yetennce tanıyor
Bu kadar derde batmış bır yerleşımın,
nesini tanıtacaksınız? Gelecek bınlerce
delege, uçaktan ındıkten sonra, otobus-
lennın, otomobıllennın camJanna, yağb
bvy» mı çekeceksiniz? Hıç mı tkıtellı-
Sa&malcılar otoyolundan geçmeyecek-
Istanbul'un ortasında üç-beş, eh duz-
günce semtten sonra. her yen ufiık ufuk
kaplayan. dünyanın en karman çorman
yerleşiminin, 1) Bilinmeyen yanı tnı var?
2) Buralann düzcltflmesi için, umut mu
var ve heie dış dünya, buna ne yapsın?
Açık bır gerçek, bağınp duruyor Ge-
lışmış ulkeler, daha 19 yy'da, şehırlen-
nı adam gıbı yenıden kurdu Nufuslan
da artmadığı ıçın her şey yerh yennde du-
ruyor
Az gelişmiş ülkeler ise durmadan üre-
mekte. Parası da olmadığı için artan nd-
fusu rasgele yerleşmede başıboş bırak-
mak zorunda. Zengin de\ letlcrin, bunca
bozukluğu düzeitmeye, ne guçieri >eter ne
de zaten böyle bir niyetlen var.
Şu gumruk bırlığınde olana baksanıza
Bır tıcaret ortakJığı gıbı, somut çıkarlan
olan bir konuda verdıklen para. Turkı-
ye'nın zarannın beşte bın1
O da. gıdım
gıdırn Hiç çıkarlan olmayan bir işe, ya-
nı mılyonlarla ınsanı sağlıklı yerleştır-
meye, ne yardımlan olur varm kıyas edin.
O halde,bu tür konferanslar ne sağlar9
11 gun -o da\ nıye 4-5 gun değıl9
- lstan-
bul halkına, -hatta gelenlere-, kök söktür-
dükten ve herkes yenne dondukten son-
ra, bu şehirde ne değişecek?
Bılgi alışvenşı mıdır amaçlanan9
Aman efendim, onlann hepsi kitaplarda
yeterince yazüı. Turkiye'nin sağlıklı yer-
leşbndeki derdi. bilgı a/lıgından değil ki!
Bilinen şeylen vaşama geçırebılme yolla-
n kapab. Sırası ıle, nufusun azmasında,
polıtıka hastalığında, devletın Fınans za-
yıflığında ve de rûşvet batağında yatıyor
asıl dert Bır konferans 11 gun değıl, bu-
tun bır yıl sürse bunlann hangısını ço-
zumler9
Havanda su dövmenin, "simültane"
çevınsı'
Seçmenin ne demek istediğL.
Dünyanın en tutarsız seçımlennden bı-
n çıktı ortaya 7 5 tnlyon para gıttı Kar-
man çorman sonuçlar herkesı şaşırttı
Ayıkla şımdı pınncın taşını "En büyük
parti" olarak çıktıgını ıddıa eden Refah
bıle, ıçınden çıkamadığı bır açmaza duş-
müş durumda
12 Eylulün üstdüzey ameHyatiarusa-
ğı büe boldü. 1950'den bu yana çoğunlu-
ğu elınde tutan lıberal kadro, şakkadak
ikiye aynkİL Seçmen kümeleri de önüne
konulan bu modelegozü kapah uydu. Her
kume hangıetkılerinaltındaLseğittLoyu-
nu o doğrultuda sandığa artı, dondü.
Butun olay bu Başka da bir "kerâ-
mefyok.
Tuhafi, medya yorumculannın mera-
kı Seçmen ne demek ıstemış9
"Seç-
men", bütun yıl neyı konuşuyorsa seçım
gunü de onu soyledı
Durum. "her kafadan bir ses çıktı" de-
yimine bile uvmaz. Çunku o bıle, bır "öz-
gürhîk"anlamıdır Duşunme ve karar ye-
tenegı ışaretıdır
Toplumumuzda bu bınkım ve bu de-
neyım, yetennce var mı9
Var deyıp ışın ıçınden çıkmak, en ko-
lay yol Duruma polıtıkacılann renklı
gozluklen ıle değıl bılımın çıplakgo/uy-
le bakınca. açık seçik bir gerçek gorulur:
Bınlerce yıl surmuş despotluk donem-
lennden sonra, sadece 40-45 >ildır "seç-
men " kavramı ortaya çıkmışür ve halka,
duşuncesinı sorma yolu açümıştır. O da,
tam 3 kez, kesıntıye uğrayarak
"Halk" soyut bır kavramdır Binlerce
yıldır flkri sorulmayan da, elbette ki aynı
kişüer degüdir. Ama bilim arük, biyoloji-
yi kabul ediyor: Babanın zıhm yetenek-
len ve duşunce yapısı, -boyu bosu ve sa-
çının rengı gıbı- çocuklanna olduğu gı-
bı geçıyor
Bu açmazı değiştirmek, ancak iyi bes-
lenmeye, kökJu eğitime -hatta, görgiıye-
bagiı. Türkiye, son 40 yılın karmaşasın-
da, bunu başarabildi mi?
40 yü, özgur vatandaşlar yerine -kop-
ya edilen klasik demokrasilerde hiç mi
hiç olmayan-baskı kümeleri üretmeye ya-
radı sadece Seçim sonuçlarını da bu
odaklar belirliyor. Sırası ıle sayalım
1) Aşireder. Doğu ve Guneydoğu'da bu
geleneksel yaşam tıplemesınde, her ışte,
ırgatlann değıl, ağalann dedığı olur 2)
Tarikatlar. 20-30 yıl oncesme göre et-
kinlikleri çok fazla artan bu odaklar ve
başlanndakı katı ya da "mulâyim" hoca
efendiler, seçmenlen ustune çadıriannı
kunnuş durumdadır 3) Parti disiplini.
Surudenaynlankoyunukurdunkapma-
st,eskı bır atasozudur 4) Kocalann ve ba-
balaruı ailedeki baskısı, Turkıye'de ya-
banaatılırşeydeğıldır 5)Buodaklardan
arta kalan nufusu da, kapital ve onun tek-
nolojisi toparhyor: Basın ve ondan daha
çok, TV kanallan ıle
Sermaye ve onun antenlen, her akşam
"ayarü" görüntûlennı her odaya boca
ediyor, yaşlı bır akrabarrun, hayat paha-
lılığından belı bukulmekte Ama oyunu,
Chırac'ın reveransı ve el öpuşü belırle-
dı'
"Seçmen" dedıklenmız, yukarıdakı
kategonlerden bınne gıren ınsanlanmız
Tıpkı bir trenin % agonlanna taksim olun-
muş yolcuiar gibı. Her \agonun, bır kon-
düktöru var.
Bu gerçeklen gözardı eden yorumcu-
lara sorayım
Halk, tek kişi midir ki, bir şey demek
istesin? Ya da seçmen, 3-5 kişiden ibaret
midir ki, önlenne konan macuncu tepsı-
sının her gozüne, renklı bulamacını bo-
luştursun 3u sana, bu sana'
Böyle bır şey yok
"Halkm ne demek istediğiyie" kafa yo-
ran koşe yazarlannda. tanhte çok eskı
bir zihin yapısım gorduğumu yazarsam,
kımse bana ıçerlemesm
Şunu demek ıstıyorum Soyırtkavram-
lan somut tiplere bağtamak, başı antiki-
teye çıkan bir tutkudur ve koklu bır ya-
nılgıdır MitolojLdoğal guçieri sadece in-
san biçünlerinde duşunmuştu. Her kav-
ramın, bir vucudu ve bir sumtı vanü.
Daha geç donem duşunce sıstemlenn-
de, tek ve soyut "Tann" kavramı çıktı,
ama çoğunluklar tam algılamış sayıla-
maz Hınstıyanlığınılkbıçımındekı"ev-
rensel tann" fıknnı papazlar, daha son-
ra 3 kışıye ındırgemış. kurrulmuşlardır'
İslamda, basıt halkın "Allah Baba" de-
yışı, ılgınç bır anlayışa ışarettır
Modern çağa gelelım Bır "devlet"
kavramı ve olgusu var Nedır devlet9
Sa-
dece, kurallann ve kadrolann bır topla-
mı Bu soyut kavramda ve onun ışleme-
sı ıçın kurulmuş bır mekanızmada, az ge-
lışmıştoplumlar, saçlı sakallı ve "şefkat-
li" bir tek kişiyi gorme abşkanlığındadır-
lar: Devlet Baba! *Devlet Baba yapsın.
DevletBabaduşunsün"deyış!en, gunluk
yaşamın ıçındedır
Kusura bakılmasın "Ne demek istedi-
ğine" kafa yorulan bir "seçmen" kavra-
mı da ışte boyle bır eğıtımı çağnştınyor
Orurmuş, "Bu sana, bu sana" dıye oy bo-
luşturen ve bununla bır şeyı -konuşma-
dan- aniatmak ısteyen bır kışı'Gelışmış
toplumlarda v e durmuş oturmuş demok-
rasilerde. seçmen, bir şeyi "demek iste-
mez". Sadece ve açıkça, "der".
ARADABIR
VEDAT GUNYOL
Kabuğundan Sıyrılmak
nsan, bılınçlenıp kafasını ışletmeye başlayınca,
kabuğundan sıyrılmaya çalışır Kabuğundan sıyrıl-
mak, kendını yenılemektır Her ınsan, rastlantı sonu-
cu Muslumandır, Hınstıyandır, Budısttır, kımlık kâğı-
dında bulur aslını faslını, tepeden ınme bır oldu brt-
tıy e, beğense de beğenmese de Ama, bır de ergın-
lıkçağını gerıde bırakan yaşı ve başı olgunlaştı mı, ış
değışır, kafa ışlemeye başlar, once kendını, sonra
sonra çevresını, toplumunu sorguya çekme yetene-
ğıne ulaşır Bu sorgulama, toplumun tum katmanla-
nna atar kancayı, gununu geçırmış ınançlan, kohne-
mtş geleneklerı, goreneklerı bır bır ırdeleyerek
Bugun tum dunyada, ozellıkle de gen kalmış Müs-
lurıan ulkelerınde, insanlar geçmışlenyle hesaplaş-
maya pek de yanaşmaz gorunuyortar Oysa ınsan,
ge ışen dunya koşullarında, kendının de değışmek
zorunda olduğunun bılıncıne varmak zorundadır, ıs-
tese de ıstemese de Rastlantı ıle benımsedığı ge-
leneklerı sorguya çekecektır zorunlu olarak
Batı dunyası, banyo ve duşla temızlenme olanağı-
na kavuştu kavuşalı (bılıyorsunuz, Fransa'da Louıs
XIV zamanında Louvre Sarayı'nda helâ yoktu) mad-
dı temızhğe kavuştu Oysa Arabıstan çollenndekıler,
sıcakta terleyıp, ter kokulan canına kanına yapışık bu
rahatsızlık verıcı durumlardan hâlâ kurtulmuş değıl
Çol Araplarını gunde beş kez çeşme başına geçıp yı-
katan peygamber buyrukları, bugun tam bırtemızlı-
ğe gereğınce yetıyor denemez sanınm
Butun bunlar beden sağlığı ıçın duşunulmuş ön-
lemlerdır Pekı, ya ruh ve kafa sağlığı ıçın ne onsm-
ler alınmıştır dunyamızda^
Zekâ deyınce, Malaparte'nın şu sozu, aklımın çı-
vıs ne saplanıverıyor bırden Ona gore, ozgurluk bır
zekâ olgusudur Ozgurluk zekâya bağlıdır Yoksa ze-
kâ ozgurluğe değıl Toskanalılara gore özgur olama-
yan ınsan aptalın tekıdır
Malaparte'ye gore, Toscana'da zekâ ve ozgurluk
eşanlamlıdır
Şımdı gelelım şu olguya Ona gore, zekâ, zekâ ola-
rak kaldıkça beş para etmez Fılm yapım ustalann-
dan Ispanyol Luis BunueJ'e bakılırsa, kım uygulaya-
bılr/orsa, duşunce onun demektır,
Dıyorlar kı, Atatürk bır taklrtçıdır, Batıyı ornek alan
bır taklrtçı
Evet Ataturk, Batı'dan çok esınlenmıştır Örneğın,
laıklığı Batı orneklennden almıştır Olsun Luıs Bunu-
el'e gore, kım uygulayabılıyorsa, duşunce onun de-
mektır Oyle dıyor ya, Ataturk laıklığı uyguladıysa- la-
ıklık duşuncesı onun duşuncesıdır Öyledır de
Laıklık, ınsan tekıne, ınsan topluluğuna, kendı ben-
lıklennın, kışılıklennın onurunu armağan etmektır La-
ık nsan, ozgur duşuncelı, tam anlamıyla ınsan de-
mektır, gunu geçmış ınançlara, alışkanlıklara sırt çe-
vıren, dolayısıyla ınsanlığın bılıncınde onurlanan ın-
san demektır ınsan, ancak ınsan olduğunun bılıncı-
ne vannca, kabuğundan sıynlabılır, kalıplaşmayı bır
yana atıp gelışmışlığe kulaç atab/lır
İSTANBUL 5. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
DAVALINİHAT ILDIROĞLU'NA
DUYURU
DosyaNo 1994/142
Davacı Küçûk M Denız Çelebı'ye velayeten annesı
Hatıce Çelebı ve Haydar Çelebı tarafmdan davalılar ls-
maıl Güneş ve Nıhat Ildıroğlu aleyhlenne açılan maddı
ve manevı tazrrunat davasında, davalılardan Nıhat Ildrrog-
lu nun teblıgata yarar adresının zabıta manfetı ıle tahkı-
kıne rağmen tespıt edılememesı sebebı ıle dava dılekçe-
sı ve duruşma gününu bıldınr teblıgat kendısıne gazete
manfetı ıle ılanen teblığ edılmış olup, davanın yapılan
vargılaması sonucunda 17 10 1995 tanh 1994-142 esas,
1995-409 karar sayılı bırleştınlen Istanbul 8 Aslıye Hu-
kuk Hâkımlığı'nın 1995-211 esas sayılı dosvası da dahıl
olmak ûzere 91 000 000 TL maddı, 20 000 000 - TL
manevı olmak üzere 111 000 000 - TL tazmınatın bakı-
ye 3 232 000 - TL karar harcının ve yargılama gıderlen
toplamı 2 578 000 - TL 'nın müştereken ve tnüteselsılen
davalılardan tahsılıne, fazlaya ılışkın talebın reddıne, Yar-
gıta> yolu açık olmak üzere venlen karann da aynı şekıl-
de bu davalıya gazete manfetı ıle ılanen teblığıne karar
bulunmakla, ışbu karann neşr olunduğu tanhten ıtıbaren
1
gun sonra ılgıhye teblığ edılmış sayılmak ve bu tanh-
ten ıtıbaren 15 gün ıçensınde temyızı kabul bulunduğu
bususu ılanen teblığ olunur
Basın 69359
Romanlarınız ye ansıklopedilerıniz
yerinizden alınır
Tel.: 554 08 04
Forum'dan Arena'ya...
Gençler, çıkarlanna uygun ıstemlerde bulundular dıye hemen 'tembellıkle',
'çıkarcıhkla', 'haddını bılmezhkle' suçlanmamalıdır. Her şey bır yana, on-
lara, karşısındakı yönetıcının aklının ve deneyımın en doğruyu bulmaya yet-
tığı, onlannkının ıse yetersız olduğu önyargısı ıle yaklaşılmamalıdır
Prof. Dr. AYDIN AYBAY, lu Hukuk Fakültesı
Y
uksekoğretım oğrencılennın unı-
versıte harçlannın arttınlması ne-
denıyle yaptıklan protesto gosterı-
lennde bırkaç vıtnn camının kınl-
masını dıllenne dolayarak gençle-
n "akılyoluna" davet edenlen oku-
yup dınledıkçe. benım aklım başımdan gıdıyor
Gençlere sozumona nasıhat etme perdesı altında,
asıl amaçlan toplumun tutucu çevTelennı onlara
karşı kışkırtmak olan bu takımın, "yasa ve düzen"
severlık gostenlen de ayn bır âlem Bu durum, ba-
na, bundan 26 yıl kadar önce yayımlanmış bır ga-
zete yazısını ammsattı (*) Önce bu yazinın baş kıs-
mından uzunca bır alıntı yapmak ıstıyorum
"Bundan tam uç yfizyû önce, 1670'te, Ingiliz Qu-
aker'ı VVıllıam Penn, Londrasokaklannda kanun-
suzdua toplanölan tcrn'petmekten sanık olarak ko-
vuşturuluyvrdu. JürL, sanığın lehıne karar verip be-
raate hükmedınce, mahkemenın ağır başlı vargıç-
lan bu işe fena halde kızdılar. Jüri uvelerini uzuv
kesme, dağlama gibı cezalara uğramakla tehdh et-
tiler ve sonunda hepsini birden aylarca hapse mah-
kûm edip mahkemeye hakaret suçundan cezaevi-
nekoydular.
Aradan ûç yfiz yıl geçtikten sonra, aynı filke-
de, Cambridge Üniversitesi'nin bir grup öğren-
cisi, yine kanunsuz bir toplantı nedeniyle kovuş-
t'iruluyordu. Öğrencilerin suçu bır otelde yapı-
ian ağırbaşlı bir gece toplantısını protesto et-
mek, gürültü çıkarmak, camları kırmak, poli-
se karşı gelmek gibi eylemlerdi. Yargıç bu öğ-
rencilerin bir kısmını ağır hapis cezalarına
çarptırdı ve üst mahkeme de, bu cezaları onay-
ladı. Gençler cezaevinc kondular ve okullann-
dan da atıldılar. fki olay arasında 'kanuna karşı
gelmek', 'düzenı bozmak' bakunından benzerlik
vsrdır. Ama, 1970tecereyan eden kanunsuzluk'ta,
Penn'in toplanülannda mevcut olmayan, 'cam taş-
lama', 'polısle çatışma', 'mulkıyete tecavuz' gibi
şkidet harekefleri de mevcuttu. Cstelik 1670 olayuı-
da kanuna karşı gelmenin saild 'dua etmek' gibidi-
ni bır saik iken. 1970 olayının suçlulannın saiki 'po-
lıtık' idL Canıbridgelı gençler, kendi ünrvcrsitelerin-
de tertip edilen 'Yunan gecesı'ne karşı gösteri ya-
pıyorlar ve bu gösterileri ile dünyada aklı başuıda
he'rkesin faşist niteliği hususunda kuşkusu olma-
yan, Yunan yöneümını kınamak LsmorlardL Pob-
tik bakımdan ele alındıgı takdirde kolay ca haklı sa-
yılabılecek bu protesto eylemı, bırkaç camın kınl-
ması, polise karşı koyma gibı şeyler ortaya çıkınca,
'kanun ve nızamı ıhlal sayıMı. Böylece gençlere iyi
bir ders verilmiş oldu ve düzen de korundu "
Yazının bundan sonrakı bolumunde, o donemde
guncel olan başka gençlık olaylanna değınılıyor
ABD'de, surmekte olan Vletnam Savaşı'nı protes-
to eden Kent Üniversitesi oğrencılennın uzenne
guvenlık guçlen tarafmdan ateş açılması ve 5-6
gencın bu ateş sonucu olmesı, Guney Afhka Cum-
hunyetı'ndekı ırk aynmına ve lngılız hukumetının
ırkçı yönetıme sılah satmasma karşı çıkan ünıver-
sıte oğrencılennın cezalandınlması, Turkıye'de,
unıversıtede, kendılennı de yönetıme katacak bır
reform yapılmasını ısteyen ögrencılenn (sonrakı
adıyla '68 kuşağının) başlanna örulen çoraplar
Şımdı, arada yanm yû^ıl geçtikten sonra, o gün-
lenn gûndemınde gençlenn "yasa ve düzen dışıey-
lemleri" olarak nıtelenen bu eylemlenn nedenını
oluşturan "olaylara", genye doğru bır bakalım
Geçen zaman bır milyon Vıetnamlının, elh beş bın
Amenkalı askenn olumune ve en az bır o kadan-
nın da sakatlanmasına yol acan bu "pissavaşın"dur-
durulmasını ısteyen ve seslennı duyunnak ıçın ya-
saya aykın sayuan eylem bıçımmı secen oğrencı-
len mı haklı çıkarmıştır, yoksa onlann uzenne "ya-
sa ve düzen" adına kurşun sıktıran yonetıcılen mı
9
Guney Afhka Cumhunyetı'nin ırkçı ıktıdanna sı-
lah satan lngılız hukumetmı sokakta protesto eden
ünıversıte oğrencılennın eylemlennı "gayrimeş-
ru" ılan eden ve boyle bır dertlen varsa, bunu Hyde
Parkdenılen panayır yennde tunstlere maskaralık
ederek dıle getırebıleceklennı öğütleyen yasa se-
ver lngılız yönetıcıler mı, yoksa protestocu genç-
ler mı haklı çıkmıştır
9
O yönetıcıler kı, neden sonra koşullann zorlama-
sı ıle (mahallenm namusunu korumak ıçın ayakla-
nan semt halkının arasına kanşarak bıraz önce ka-
pısından çıktığı uygunsuz evın basılması eylemı-
ne katılan hovarda mısalı) anti-aphertied hareketı-
nınbayraktarlığınasoyunmuşlardır Yunanıstan'da-
kı faşist cuntayı kınama eylemınde polise karşı
koymak ve bırkaç camın kınlmasına neden olmak
yuzunden cezaevının yolunu tutan ve okullanndan
kovulan Cambndgelı oğrencıler bu cezayı hak et-
mışlerse majestelennın hukümetı, aradan dört yıl
geçmeden cuntanın yıkılışını hangı yuzle "demok-
rasininzaferi" olarak ılk kutlayanlardan olmuştur9
Gelelım Türkıye'ye Gençlenn 1964 yılından
ıtıbaren başlattıklan "üniversite reformu" ıle ılgı-
lı eylemlennı saptıran, yoldan çıkaran "akh evvel-
ler" kımlerdı
9
O gûnlenn olaylannı yaşayan ve
yuksekoğretım sıstemmdekı tıkanıklıklan gorerek
sıyasetçıler de dahıl olmak uzere, yonetıcılen uya-
ran ve onlara "gençlerden önce kendilerinin akıîla-
nnı başlanna devşırmelerini" onerenler çok ol-
muştur
Ama buna karşılık, sıyasetçı ve yonetıcı takımı,
aşın derecede "yasa ve düzen"tutkulan ıle değışı-
me karşı ayak dıremekten (yanı, akıllannı başlan-
na toplamamaktan) vazgeçmemışlerdır Sosyal mı-
yoplukla malul yonetıcılenn bu odunsuz tutumu
yuzunden, seslennı duyurrnak ve haklı saydıklan
ısteklennı yansıtmak ıçın butun meşru (ve ahlak-
sal) kanallann tıkandığını goren gençlenn "foruın-
dan arenaya inmeleri" dogal bır sonuç olmuştur
Bundan sonrakı gelışmelen ozellıkle 1971 ve
1980 darbelen sonrasında gençlere yonelık "dev-
let terörü"nun vahşetını, ulkedekı butun kötüluk
v e çarpıklıklann nedenlennı bır yana bırakarak her
şeyın sorumluluğunu bunlara ısyan eden gençlenn
uzenne yıkmakla ışın ıçınden çıkma uygulamala-
nnı hep btrlıkte yaşadık Her şey bır yana, aradan
geçen şuçeyrek yuzyıllık sureden sonra şımdı. ken-
dı kendımıze soralım Bugûn 4O'lı yaşlannj suren
'68 kuşağının üniversitede, öğrencilerin de katdma-
sı ilegerçekleşmesinı istediklen ılenyedonukeği-
tım" yani "reform"gerçekleşnıiş midir? Bu soru-
ya "hayır" diye bir yanıt veımeye bile gerek yok-
tur; çünkü gerçekleşen degişimin kısa adı
"YOK"tür ve bunun ne olduğunu ise herkes bil-
mektedir.
Şımdı burada, uzun yıllar gençlık sorunlanyla ıl-
gılenmış ve ustelık "yasa ve düzen" kavramının
değennı çok ıyı bılen kıdemlı bır hukukçu olarak
sıyasetçılen ve yonetıcılen bır kez daha uyarmayı
gorev sayıyorum
Gençleıiesflrekli olarak Dgüenmek,onlann dert-
lerini, sorunlannı dinlemek,onlaıia kesinüsiz birile-
tişim içinde olmak şarttır. Kamuoyunun, onlan,
"vergı yukumlülennın paralannı çarçur eden hay-
talar" olarak tanımasına yol açacak söz ve davra-
nışlardan btızu'kk kaçınılmalıdır. Gençler, çıkarla-
nna uygun ıstemlerde bulundular diye hemen
"tembellikle", "çıkarcüıkla" "haddini bilmezlik-
le" suçlanmamalıdır Her şey bır yana, onlara, kar-
şısındakı yönetıcının aklının ve deneyımın en doğ-
ruyu bulmaya yettığı, onlannkının ıse yetersız ol-
duğu önyargısı ıle yakJaşılmamalıdır
Butun bunlar, gençlere ıstemlennı duyuracakla-
n, demokratık kanallann açık olduğunu gosteren
ve kanıtlayan davranışlardır Onlann "arenaya in-
meleri" onlenmek ıstenıyorsa bu kanallann kesın-
lıkle açık tutulması şarttır "Yasa ve düzen" kavra-
mının ahlaksal temelınde >atan da budur
(*) Doç Dr Aydın Aybay Gençlık Hareketlen,
Mılhyet 27 Kasım 1970
TARTISMA
'Sınıf ve 'Bütün Sınıflan Donatmak'...
A raştırmalannı
^^L büyuk bır ılgı
I ^L ve beğenıyle
^ _ ^ ^ k okuduğumuz
/ \ değerh
^ L J^L. araştırmacı
Savın Doç Dr NurAlkış'ın,
9Ocakl996gunlu
Cumhunyet'te çıkan "Halk
İçin Degiİ, Halk Olarak-."
adlı yazısını okurken artılarla
eksıler bırbınne kanşmış
dıye duşundum Kuşkusuz,
bır olguyu dışandan bakanla
ıçınde yaşayan farklı farklı
gozlemleyebılır. doğal olarak
farklı sonuçlara varabılır
Dıştan bakarak sıraladığımız
beğenı ve ovguler ıçte
yaşarken karşı çıkmayı,
sorgulamayı getırebılır
Nedır Sayuı Alkıs'ın dedığı
9
Şu Refah Partılıler
gecekonduda yaşayanlarla
çok ıyı bır ıletışım kurdular
Bunu, "jacoben" tıplı
aydınlar gıbı tepeden
bakarak, kendılennı halkian
soyutlayarak. dahası
aşağılayarak değıl, halkla
bdtunleşerek, onlardan bın
halıne gelerek yaptılar
Karşıltğında da,
d
Bak sana
bunu veriyorum, bak bu
Kiliğinıl unutma, yann ben
öe bir şeyler isterim*'
demedıler Aydınlanmız
"utanmahdn-", toplanarak
"topu topu" bır sınıf
donatıvorlâr "Bence, insan
tıtanır. Siz kime sadaka
veriyorsunuz? Neden her
sınıfi donatacak koşullan
yaratmıyoruz, bunun için
çahşmıyoruz?" Sayın yazar,
son olarak da şu saptamayı
yapıyor Bugune kadar
gecekondudan çıkan bır
mılletvekılı olmadı Eğer
çıkarsa, yanlış vapma
"tehKkesi" olmaz "Kendi
haklannı kendüeri
savunurlar."
RP nın kırsal kesımlerden
gelerek kent varoşlannda
yerleşme durumunda kalan,
oncelılde gelır ve eğıtım
duzeyı düşuk gecekondu
ortamında başan kazandığı,
bu başanda RP'lı kadınlann
ev ev dolaşarak ıletışım
kurmalannın buyuk katkısı
olduğu kuşkusuz Geçmişte
solun gecekondu insanıyla
bütünleşerek biçımlendirdiği
tepkivi bu kez RP
yönleiKİiriyor. Solun
başansızlığı ve ıktıdann
ıktıdarsız ayağı olması,
toplumsal çözumsuzluklenn
büyıimesı onlara bu olanağı
sağlıyor Ama onlann "bir
şe>" ıstemedığı, verdığının
karşılığını almaya
çalışmadığı nasıl
soylenebılır
0
Hangımız bılmıyoruz kı
RP'nın dini kotüye
kullanarak partısıne oy
ıstedığını, gıderek Kuran'a el
bastırdığını, cehenneme
gıtme korkusuyla oy almaya
çalıştığını, bütün ıletışımını
bu bağlam uzennde
kurduğunu9
Geçen
seçımlerde duşkunlerevınde
bannan hasta ve yaşlı
ınsanlara "RP'ye oy
vermezterse kapıya
konuiacaklan" tehdıdmı
savuran kafa yapılan mı bır
şey ıstemeyecek verdıklen
karşılığında9
Avdınlann "bir smrf
donatıp" boburleneceklenne,
"ber sınıfi donatacak
koşullan" yaratmaya
çalışmadıklannı söylemek,
en azından haksızlık1
Eskıden solcu
arkadaşlanmızın bır kesımı
oyle duşunurdü
"Bir smıfin" donatılmasma
bıle karşı çıkarlardı,
"kokuşmuş düzenin" bır an
once vıkılmasını
ongorduklennı ılen
surerlerdı Sonra onlann da
çoğu değıştı Sorunlann
adım adım
çozumleneceğının ayırdina
vanldı Aydınlar elbette
ülkenın butün sınıflannı
donatacak toplumsal
yapılann oluşması ıçın uğraş
venyorlar
Ama temel amacı
göz ardı etmeden, bu amaca
bır katkı olarak da
bulunduklan noktada
ellennden gelenı yapmayı,
katkı sunmayı surduruyorlar
Gecekondunun, kendı
msanından mılletvekılı
çıkarması halınde
sorunlannın çözumüne
"tehükesiz" yarar getıreceğı
savı da pek doğrulan
yansıtmıyor
Bu ülkede ışçı
sorunlannın, koylu
sorunlannın daha ıyı
çozumlenmesı ıçın ışçıler,
köylu kokenlı kışıler
mılletvekılı seçıldı Ama
seçıldıklen partılenn ana
çızgılen, programlan ve
yonelımlen ıçınde kaldılar
Etkılı olamadılar Sayın
Cumhurbaşkanımızın bır
unvanı da "Çoban Sülfl"dur
Oylesıne onlardandır1
Ama
onun Çoban Sflhı olması
köyun kalkınmasına
doğrudan bır katkı
sağlamadı 'Ekonomi
politikalan'nın kendı çarklan
ıjledı
Ozellıkle Istanbul,
gecekondu ve kırsal kesım
ınsanınm seçılerek
bır yere gelmesı olgusunu
1989 yerel seçımlennde çok
ıyı gordü
Gecekondudan gelenlenn -
çok azı dışında- oncelıklı
sonınlan daha çok
gecekondu yapmak,
yakınlanna yaptınnak oldu
Buvuk kentferde tutunmak
ıçın her şeyı goze almak
oldü Ve onlar kendılennı
kurtardılar; sınıf değıl, ama
kabuk degıştu-dıler1
Gecekondu ınsanı yıne kendı
sorunlanyla
baş başa kaldı RP'nın daha
da yayılmasına yol açtı
Çunkü çok ıyı bıhyoruz kı
sorunun çözumü kendı
sınıfınm bılıncıne varmaktan
geçıyor Boyiesı bır dunya
gorüşunun ınsanı olmaktan
ve örgutlu bır sıyasal,
toplumsal güç durumuna
gelmekten geçıyor
Derneğımız şubesı bu yıl 48
oğrencımıze burs vermeyı
başardı Karşılığında şu ya
da bu partıye oy venlmesını
ıstemedı Kutsal değerlen
kotuye kullanmayı
duşunmedı Sadece duşunen,
sorunlan kendı akıl
suzgecınden geçırerek çözen
çağdaş ınsanlar
olmalannı ozledığını
vurguladı Ve oğrencılenyle,
onlann yakınlanyla kaynaştı.
"Bütün sınıflan donatmayı"
hıç göz ardı etmedı Sayın
Alkış, gelın sız de 49
çocuğumuza burs venn
Inanıyoruz kı bundan çok
buyuk bır mutluluk
duyacaksınız "Bütün
suuflart" donatmanın bu
uğraşlardan geçtığınj bır kez
daha goreceksınız
YetkbıAröz
ÇYDD (Çağdaş Ya§amı
destekleme Derneğı)
Sanyer Şube Başkam
PENCERE
Gençlik.. Gençlik..
Deniz Gezmiş pınl pırıl bır çocuktu, yureğı ınsan
sevgısıyledoluydu, efendılığı ıçınesındırmıştı, korku-
suz bır romantıktı, cana yakın bır kışılığı vardı...
Ipte can verdı
Halrt Çelenk'ın "Idam Gecesı Anıları" adlı kıtabı
Denız Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyın inan'ın da-
rağacı yolundakı son oykulennı anlatır, benım bıldı-
ğımce dokuz baskı yapan bu yapıta ne zaman goz
atsam, yuregım kalkar
Denız Gezmiş darağacına goturulurken ayağında-
kı bağlan çozuk postallan gostererek gorevlıye ses-
lenıyor
"Postallanmın bağlannı bıle bağlamaya vakıt bırak-
madan benı apar-topar buraya getırdıler Postallar bu
halı ıle sehpada ayağımdan duşecek Düşmelennı
ıstemıyorum Onlan bağla da duşmesınler"
Postallar darağacında sallanan Denız'ın ayaklann-
dan duşmedıler, ama o gunden bu yana nıce oğren-
cı, nıce taze fıdan toprağa duştu
Hem kaç yıl oldu7
Neden bıtmıyortukenmıyor gençlık eylemlen?.. Nı-
çın 21 'ıncı yuzyıla 4 kala suruyor?
•
68'h yıllar
Bır oğleden sonra Maçka'dakı evımın kapısı çalın-
dı, açtım baktım Denız
- Hoşgeldın Denız!
Nıçın gelmış''
Rektoriuğu ışgal etmışler, ama ıkırcıklenıyorlar, bun-
dan sonra ne yapmaları gerekıyor'' Içımden "Denız
bana sordun mu rektortuğu ışgal ederken" dıye du-
şundum, ama soylemedım, once bır noktayı sordum
- Polıs senın buraya geldığını bılıyor mu "> Belkı de
ızlemışlerdır
Neden sordum bunu7
Çunku Denız bızım evde
basılırsa, ertesı gunu sağcı basın kıyametı kopara-
cak1
Cumhunyet yazarının emnyle Istanbul Unıver-
sıtesı Rektorluğu'nun ışgal edıldığı uzenne manşet-
ler atılacak, sonra ayıkla pırıncın taşını'
Denız, oğrencı coşkusunun dalgalanyla rektorluğu
ışgal ettıkten sonra ne yapacağını duşunuyordu, ben
de bu ışın ıçınden nasıl çıkılacağını' Çunku oğrencı
eylemlerının amaçlan haklı olsa bıle karşısında sağır
duvarlar vardı Yukselen 'ışgal' ve 'boykoV eylemle-
nne karşı Ismet Paşa tavnnı koymuştu
"Boykot ve ışgal aynı şeydır"
Ne var kı Ismet Paşa, Denız ve arkadaşlannın ıdam
edılmelennı engellemek ıçın elınden gelenı yapmıştır
Infazın durdurulması ıçın CHP adına Anayasa Mah-
kemesı'ne başvuru dılekçesının altında Inonu'nun ım-
zası var, ama bu çabalar bır ışe yaramadı, gençlığe
duşmanlık yaşlı kuşaklarda oylesıne kopurmuştu kı
kan ıçmeden dengelenemeyecektı
•
Aradan kaç yıl geçtı?
Unıversıtelerde yıne eylem var, ışgal var, polıs var,
tartışma var, kargaşa var ınsanlanmızın ofkelert bıley-
taşına vurulan bıçak gıbı keskınleşıyor, oğrencı eylem-
len, sosyal adalete duşmanlaşmış sıyasal guçlen çı-
leden çıkanyor, eylemlenn yasa dışına taşması, genç-
lıkten yana olanlan da suskunlaştınyor, sol kesım ıkı
arada bır derede kalıyor, sonuçsuzluğa gıden çıkmaz
yollann gençlık adına zorlanması, adaletsızlığe karşı
bır tepkıyı gostenyor, ama guç dengelennı olumsuz
yonde etkılıyor
Parasız ögretım mı?..
Doğru.
Ne var kı 'sosyal devlet'\e son kalan kınntılan sılıp
supurecek bır sağ ortaklığın başkentte pekıştığınden
gençlık habersız mı''
•
Neyapmalı'?..
Bır avuç oğrencı, kendısını ateşe atarak, egemen
guçlenn vıcdanına seslenemez
Çunku egemen guçlenn vıcdanı yoktur
Çuzdanı vardır
Sosyal adaletın yıkım surecı sıyasette suruyor; bu-
na karşı guçlu olmak gerek
Guç, bırlıkten doğar
Bırlık sağlanmadan, sol toparianmadan ve butun-
leşmeden, sağın bıleğını bukemez
VEFAT VE TEŞEKKÜR
Tuncelı eşrafindan, aıle buyuğumuz, babamız
HÜSEYIN ÇAKAN'ı
kaybettık Gerek evımıze, gerek cenaze
torenme gelerek acımızı paylaşan, tum akraba
dost ve arkadaşlara teşekkurü borç bılınz
AİLESİ
ANTALYA 1. ASLİ>T HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Sayı 1995/548
Davacı Malıye Hazınesı vekılı tarafmdan davalı Cema-
lettın Uncel aleyhıne açılan tapu ıptalı ve tescıl davası-
nın yapılan yargılamasında venlen ara karan gereğınce,
Davalı Mehmet oğlu Cemalettın Uncel'e Guzeloba kö-
yü Antalya adresınde teblıgat yapılamamış, başkaca ad-
resı tespıt edılememıştır Davalının, HUMK'nın 213 ve
377 maddelen gereğınce duruşma günu olan 3 4 1996
tanhınde saat 08 50 de mahkeme salonumuzda hazır bu-
lunması veya kendısını bırvekılle temsıl ettırmesı, hazır
bulunmadığı veya kendısını bır vekılle temsıl ettınnedı-
ğı takdırde dava dılekçesı teblığ edılmış sayılarak yargı-
lamaya yokluğunda devam olunacağı ve sonuçlandınla-
cağı ılanen teblığ olunur 1 2 1996 Basın 72790
BAŞBAKANLIK GÜMRÜK
MÜSTEŞARLIGIGÜMRÜKLER GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ GÜMRÜKLER
BAŞMÜDÜRLÜĞÜ
Sayı Hık
Konu 10/51970 (34 TK376)-418 lst 1 AğırCeza
Mahkemesı'nın 1991 /103 sayılı 4 4 1994 gunlu karan
uyannca ıdaremıze, 14 701 000 - TL para cezası ode-
meye yukumlu Huseyın Cahıt Guney kararda belır-
tılen adresınde bulunamadığından mezkûr para cezası
tahsıl edılememektedır Teblıgata esas olacak başkaca
bır adres bılınmedığınden 7201 sayılı Teblıgat Ka-
nunu'nun28 ve29 maddelenne gore ılanen teblığıne
karar venldığınden, Teblıgat yenne kaım olmak uzere
teblığ olunur Basın 73516
Nüfus cüzdanımı, İTÜ kımlık kartımı, pasaportumu
kaybettım, hükümsüzdür
EFSEL BALC1
Hüvıyetımı ve basın kartımı
kaybettım, hukumsuzdür
OKAY KAFTA NCIOĞL L
Nufus cüzdanımı
kaybettım, hukumsuzdür
FtLİZ BAYH4KTAR