02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 MART 1996 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER Anlayamadıklanm-2 ÇELİKGÜLERSOY A klımın ermedığı ışler dı- zısınde bugûn, ıkı konu- yu ırdeleyeyım HABI- TAT. Antık hukumdarla- nn adını çağnştıran şu uluslararası konferans konusunda, geçen yazımdan bu yana o kadar çok lâf -ve masraf!- edildi kı, ak- lım busbutun kanştı Önce gazetelerde dev boyutlarda ve TV ekranlannda, boyalı ırmaklar gibi akan reklamlara tanık olduk 72 buçuk liustan insanlar, yiiniyor ha yürüyor. Anonslan da, bır ganp Jstanbul'a bıl- mem şu kadar milyon Hintli geliyormuş. \edir, ne oluyor derken bu konferans sırasında duzenlenecek sergıler, yayım- lsuıacak kıtaplar ve venlecek konserler ıçm dostlann başvurulan başladı Istan- bnıl Kıtaplığı'ndan yararlanmak ıçın şar- kı lara, konserlere danışmanlığım ıçın vb Her bın kendı konusunda bırer değer olan bu kışılere de bütün iyi niyetimle ve "safhetle" soruyonım: Bunca kalabalık bır toplantıdan, -her ışın yolunda gıdece- ğmı, gozlenmızı yumarak varsaysak bı- le-, sonunda, şu şehir için ne yarar umu- yorsunuz, Tann aşkına9 "Sadre şifa" bır yanıt alamıyorum Erendım, kendimizi tanrtmaya ıyı bır fır- sat olurmuş Hay şu "tanıtma" ışıne ol- dum olası ıllet olmuşumdur Dünya bızı yetennce tanıyor Bu kadar derde batmış bır yerleşımın, nesini tanıtacaksınız? Gelecek bınlerce delege, uçaktan ındıkten sonra, otobus- lennın, otomobıllennın camJanna, yağb bvy» mı çekeceksiniz? Hıç mı tkıtellı- Sa&malcılar otoyolundan geçmeyecek- Istanbul'un ortasında üç-beş, eh duz- günce semtten sonra. her yen ufiık ufuk kaplayan. dünyanın en karman çorman yerleşiminin, 1) Bilinmeyen yanı tnı var? 2) Buralann düzcltflmesi için, umut mu var ve heie dış dünya, buna ne yapsın? Açık bır gerçek, bağınp duruyor Ge- lışmış ulkeler, daha 19 yy'da, şehırlen- nı adam gıbı yenıden kurdu Nufuslan da artmadığı ıçın her şey yerh yennde du- ruyor Az gelişmiş ülkeler ise durmadan üre- mekte. Parası da olmadığı için artan nd- fusu rasgele yerleşmede başıboş bırak- mak zorunda. Zengin de\ letlcrin, bunca bozukluğu düzeitmeye, ne guçieri >eter ne de zaten böyle bir niyetlen var. Şu gumruk bırlığınde olana baksanıza Bır tıcaret ortakJığı gıbı, somut çıkarlan olan bir konuda verdıklen para. Turkı- ye'nın zarannın beşte bın1 O da. gıdım gıdırn Hiç çıkarlan olmayan bir işe, ya- nı mılyonlarla ınsanı sağlıklı yerleştır- meye, ne yardımlan olur varm kıyas edin. O halde,bu tür konferanslar ne sağlar9 11 gun -o da\ nıye 4-5 gun değıl9 - lstan- bul halkına, -hatta gelenlere-, kök söktür- dükten ve herkes yenne dondukten son- ra, bu şehirde ne değişecek? Bılgi alışvenşı mıdır amaçlanan9 Aman efendim, onlann hepsi kitaplarda yeterince yazüı. Turkiye'nin sağlıklı yer- leşbndeki derdi. bilgı a/lıgından değil ki! Bilinen şeylen vaşama geçırebılme yolla- n kapab. Sırası ıle, nufusun azmasında, polıtıka hastalığında, devletın Fınans za- yıflığında ve de rûşvet batağında yatıyor asıl dert Bır konferans 11 gun değıl, bu- tun bır yıl sürse bunlann hangısını ço- zumler9 Havanda su dövmenin, "simültane" çevınsı' Seçmenin ne demek istediğL. Dünyanın en tutarsız seçımlennden bı- n çıktı ortaya 7 5 tnlyon para gıttı Kar- man çorman sonuçlar herkesı şaşırttı Ayıkla şımdı pınncın taşını "En büyük parti" olarak çıktıgını ıddıa eden Refah bıle, ıçınden çıkamadığı bır açmaza duş- müş durumda 12 Eylulün üstdüzey ameHyatiarusa- ğı büe boldü. 1950'den bu yana çoğunlu- ğu elınde tutan lıberal kadro, şakkadak ikiye aynkİL Seçmen kümeleri de önüne konulan bu modelegozü kapah uydu. Her kume hangıetkılerinaltındaLseğittLoyu- nu o doğrultuda sandığa artı, dondü. Butun olay bu Başka da bir "kerâ- mefyok. Tuhafi, medya yorumculannın mera- kı Seçmen ne demek ıstemış9 "Seç- men", bütun yıl neyı konuşuyorsa seçım gunü de onu soyledı Durum. "her kafadan bir ses çıktı" de- yimine bile uvmaz. Çunku o bıle, bır "öz- gürhîk"anlamıdır Duşunme ve karar ye- tenegı ışaretıdır Toplumumuzda bu bınkım ve bu de- neyım, yetennce var mı9 Var deyıp ışın ıçınden çıkmak, en ko- lay yol Duruma polıtıkacılann renklı gozluklen ıle değıl bılımın çıplakgo/uy- le bakınca. açık seçik bir gerçek gorulur: Bınlerce yıl surmuş despotluk donem- lennden sonra, sadece 40-45 >ildır "seç- men " kavramı ortaya çıkmışür ve halka, duşuncesinı sorma yolu açümıştır. O da, tam 3 kez, kesıntıye uğrayarak "Halk" soyut bır kavramdır Binlerce yıldır flkri sorulmayan da, elbette ki aynı kişüer degüdir. Ama bilim arük, biyoloji- yi kabul ediyor: Babanın zıhm yetenek- len ve duşunce yapısı, -boyu bosu ve sa- çının rengı gıbı- çocuklanna olduğu gı- bı geçıyor Bu açmazı değiştirmek, ancak iyi bes- lenmeye, kökJu eğitime -hatta, görgiıye- bagiı. Türkiye, son 40 yılın karmaşasın- da, bunu başarabildi mi? 40 yü, özgur vatandaşlar yerine -kop- ya edilen klasik demokrasilerde hiç mi hiç olmayan-baskı kümeleri üretmeye ya- radı sadece Seçim sonuçlarını da bu odaklar belirliyor. Sırası ıle sayalım 1) Aşireder. Doğu ve Guneydoğu'da bu geleneksel yaşam tıplemesınde, her ışte, ırgatlann değıl, ağalann dedığı olur 2) Tarikatlar. 20-30 yıl oncesme göre et- kinlikleri çok fazla artan bu odaklar ve başlanndakı katı ya da "mulâyim" hoca efendiler, seçmenlen ustune çadıriannı kunnuş durumdadır 3) Parti disiplini. Surudenaynlankoyunukurdunkapma- st,eskı bır atasozudur 4) Kocalann ve ba- balaruı ailedeki baskısı, Turkıye'de ya- banaatılırşeydeğıldır 5)Buodaklardan arta kalan nufusu da, kapital ve onun tek- nolojisi toparhyor: Basın ve ondan daha çok, TV kanallan ıle Sermaye ve onun antenlen, her akşam "ayarü" görüntûlennı her odaya boca ediyor, yaşlı bır akrabarrun, hayat paha- lılığından belı bukulmekte Ama oyunu, Chırac'ın reveransı ve el öpuşü belırle- dı' "Seçmen" dedıklenmız, yukarıdakı kategonlerden bınne gıren ınsanlanmız Tıpkı bir trenin % agonlanna taksim olun- muş yolcuiar gibı. Her \agonun, bır kon- düktöru var. Bu gerçeklen gözardı eden yorumcu- lara sorayım Halk, tek kişi midir ki, bir şey demek istesin? Ya da seçmen, 3-5 kişiden ibaret midir ki, önlenne konan macuncu tepsı- sının her gozüne, renklı bulamacını bo- luştursun 3u sana, bu sana' Böyle bır şey yok "Halkm ne demek istediğiyie" kafa yo- ran koşe yazarlannda. tanhte çok eskı bir zihin yapısım gorduğumu yazarsam, kımse bana ıçerlemesm Şunu demek ıstıyorum Soyırtkavram- lan somut tiplere bağtamak, başı antiki- teye çıkan bir tutkudur ve koklu bır ya- nılgıdır MitolojLdoğal guçieri sadece in- san biçünlerinde duşunmuştu. Her kav- ramın, bir vucudu ve bir sumtı vanü. Daha geç donem duşunce sıstemlenn- de, tek ve soyut "Tann" kavramı çıktı, ama çoğunluklar tam algılamış sayıla- maz Hınstıyanlığınılkbıçımındekı"ev- rensel tann" fıknnı papazlar, daha son- ra 3 kışıye ındırgemış. kurrulmuşlardır' İslamda, basıt halkın "Allah Baba" de- yışı, ılgınç bır anlayışa ışarettır Modern çağa gelelım Bır "devlet" kavramı ve olgusu var Nedır devlet9 Sa- dece, kurallann ve kadrolann bır topla- mı Bu soyut kavramda ve onun ışleme- sı ıçın kurulmuş bır mekanızmada, az ge- lışmıştoplumlar, saçlı sakallı ve "şefkat- li" bir tek kişiyi gorme abşkanlığındadır- lar: Devlet Baba! *Devlet Baba yapsın. DevletBabaduşunsün"deyış!en, gunluk yaşamın ıçındedır Kusura bakılmasın "Ne demek istedi- ğine" kafa yorulan bir "seçmen" kavra- mı da ışte boyle bır eğıtımı çağnştınyor Orurmuş, "Bu sana, bu sana" dıye oy bo- luşturen ve bununla bır şeyı -konuşma- dan- aniatmak ısteyen bır kışı'Gelışmış toplumlarda v e durmuş oturmuş demok- rasilerde. seçmen, bir şeyi "demek iste- mez". Sadece ve açıkça, "der". ARADABIR VEDAT GUNYOL Kabuğundan Sıyrılmak nsan, bılınçlenıp kafasını ışletmeye başlayınca, kabuğundan sıyrılmaya çalışır Kabuğundan sıyrıl- mak, kendını yenılemektır Her ınsan, rastlantı sonu- cu Muslumandır, Hınstıyandır, Budısttır, kımlık kâğı- dında bulur aslını faslını, tepeden ınme bır oldu brt- tıy e, beğense de beğenmese de Ama, bır de ergın- lıkçağını gerıde bırakan yaşı ve başı olgunlaştı mı, ış değışır, kafa ışlemeye başlar, once kendını, sonra sonra çevresını, toplumunu sorguya çekme yetene- ğıne ulaşır Bu sorgulama, toplumun tum katmanla- nna atar kancayı, gununu geçırmış ınançlan, kohne- mtş geleneklerı, goreneklerı bır bır ırdeleyerek Bugun tum dunyada, ozellıkle de gen kalmış Müs- lurıan ulkelerınde, insanlar geçmışlenyle hesaplaş- maya pek de yanaşmaz gorunuyortar Oysa ınsan, ge ışen dunya koşullarında, kendının de değışmek zorunda olduğunun bılıncıne varmak zorundadır, ıs- tese de ıstemese de Rastlantı ıle benımsedığı ge- leneklerı sorguya çekecektır zorunlu olarak Batı dunyası, banyo ve duşla temızlenme olanağı- na kavuştu kavuşalı (bılıyorsunuz, Fransa'da Louıs XIV zamanında Louvre Sarayı'nda helâ yoktu) mad- dı temızhğe kavuştu Oysa Arabıstan çollenndekıler, sıcakta terleyıp, ter kokulan canına kanına yapışık bu rahatsızlık verıcı durumlardan hâlâ kurtulmuş değıl Çol Araplarını gunde beş kez çeşme başına geçıp yı- katan peygamber buyrukları, bugun tam bırtemızlı- ğe gereğınce yetıyor denemez sanınm Butun bunlar beden sağlığı ıçın duşunulmuş ön- lemlerdır Pekı, ya ruh ve kafa sağlığı ıçın ne onsm- ler alınmıştır dunyamızda^ Zekâ deyınce, Malaparte'nın şu sozu, aklımın çı- vıs ne saplanıverıyor bırden Ona gore, ozgurluk bır zekâ olgusudur Ozgurluk zekâya bağlıdır Yoksa ze- kâ ozgurluğe değıl Toskanalılara gore özgur olama- yan ınsan aptalın tekıdır Malaparte'ye gore, Toscana'da zekâ ve ozgurluk eşanlamlıdır Şımdı gelelım şu olguya Ona gore, zekâ, zekâ ola- rak kaldıkça beş para etmez Fılm yapım ustalann- dan Ispanyol Luis BunueJ'e bakılırsa, kım uygulaya- bılr/orsa, duşunce onun demektır, Dıyorlar kı, Atatürk bır taklrtçıdır, Batıyı ornek alan bır taklrtçı Evet Ataturk, Batı'dan çok esınlenmıştır Örneğın, laıklığı Batı orneklennden almıştır Olsun Luıs Bunu- el'e gore, kım uygulayabılıyorsa, duşunce onun de- mektır Oyle dıyor ya, Ataturk laıklığı uyguladıysa- la- ıklık duşuncesı onun duşuncesıdır Öyledır de Laıklık, ınsan tekıne, ınsan topluluğuna, kendı ben- lıklennın, kışılıklennın onurunu armağan etmektır La- ık nsan, ozgur duşuncelı, tam anlamıyla ınsan de- mektır, gunu geçmış ınançlara, alışkanlıklara sırt çe- vıren, dolayısıyla ınsanlığın bılıncınde onurlanan ın- san demektır ınsan, ancak ınsan olduğunun bılıncı- ne vannca, kabuğundan sıynlabılır, kalıplaşmayı bır yana atıp gelışmışlığe kulaç atab/lır İSTANBUL 5. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN DAVALINİHAT ILDIROĞLU'NA DUYURU DosyaNo 1994/142 Davacı Küçûk M Denız Çelebı'ye velayeten annesı Hatıce Çelebı ve Haydar Çelebı tarafmdan davalılar ls- maıl Güneş ve Nıhat Ildıroğlu aleyhlenne açılan maddı ve manevı tazrrunat davasında, davalılardan Nıhat Ildrrog- lu nun teblıgata yarar adresının zabıta manfetı ıle tahkı- kıne rağmen tespıt edılememesı sebebı ıle dava dılekçe- sı ve duruşma gününu bıldınr teblıgat kendısıne gazete manfetı ıle ılanen teblığ edılmış olup, davanın yapılan vargılaması sonucunda 17 10 1995 tanh 1994-142 esas, 1995-409 karar sayılı bırleştınlen Istanbul 8 Aslıye Hu- kuk Hâkımlığı'nın 1995-211 esas sayılı dosvası da dahıl olmak ûzere 91 000 000 TL maddı, 20 000 000 - TL manevı olmak üzere 111 000 000 - TL tazmınatın bakı- ye 3 232 000 - TL karar harcının ve yargılama gıderlen toplamı 2 578 000 - TL 'nın müştereken ve tnüteselsılen davalılardan tahsılıne, fazlaya ılışkın talebın reddıne, Yar- gıta> yolu açık olmak üzere venlen karann da aynı şekıl- de bu davalıya gazete manfetı ıle ılanen teblığıne karar bulunmakla, ışbu karann neşr olunduğu tanhten ıtıbaren 1 gun sonra ılgıhye teblığ edılmış sayılmak ve bu tanh- ten ıtıbaren 15 gün ıçensınde temyızı kabul bulunduğu bususu ılanen teblığ olunur Basın 69359 Romanlarınız ye ansıklopedilerıniz yerinizden alınır Tel.: 554 08 04 Forum'dan Arena'ya... Gençler, çıkarlanna uygun ıstemlerde bulundular dıye hemen 'tembellıkle', 'çıkarcıhkla', 'haddını bılmezhkle' suçlanmamalıdır. Her şey bır yana, on- lara, karşısındakı yönetıcının aklının ve deneyımın en doğruyu bulmaya yet- tığı, onlannkının ıse yetersız olduğu önyargısı ıle yaklaşılmamalıdır Prof. Dr. AYDIN AYBAY, lu Hukuk Fakültesı Y uksekoğretım oğrencılennın unı- versıte harçlannın arttınlması ne- denıyle yaptıklan protesto gosterı- lennde bırkaç vıtnn camının kınl- masını dıllenne dolayarak gençle- n "akılyoluna" davet edenlen oku- yup dınledıkçe. benım aklım başımdan gıdıyor Gençlere sozumona nasıhat etme perdesı altında, asıl amaçlan toplumun tutucu çevTelennı onlara karşı kışkırtmak olan bu takımın, "yasa ve düzen" severlık gostenlen de ayn bır âlem Bu durum, ba- na, bundan 26 yıl kadar önce yayımlanmış bır ga- zete yazısını ammsattı (*) Önce bu yazinın baş kıs- mından uzunca bır alıntı yapmak ıstıyorum "Bundan tam uç yfizyû önce, 1670'te, Ingiliz Qu- aker'ı VVıllıam Penn, Londrasokaklannda kanun- suzdua toplanölan tcrn'petmekten sanık olarak ko- vuşturuluyvrdu. JürL, sanığın lehıne karar verip be- raate hükmedınce, mahkemenın ağır başlı vargıç- lan bu işe fena halde kızdılar. Jüri uvelerini uzuv kesme, dağlama gibı cezalara uğramakla tehdh et- tiler ve sonunda hepsini birden aylarca hapse mah- kûm edip mahkemeye hakaret suçundan cezaevi- nekoydular. Aradan ûç yfiz yıl geçtikten sonra, aynı filke- de, Cambridge Üniversitesi'nin bir grup öğren- cisi, yine kanunsuz bir toplantı nedeniyle kovuş- t'iruluyordu. Öğrencilerin suçu bır otelde yapı- ian ağırbaşlı bir gece toplantısını protesto et- mek, gürültü çıkarmak, camları kırmak, poli- se karşı gelmek gibi eylemlerdi. Yargıç bu öğ- rencilerin bir kısmını ağır hapis cezalarına çarptırdı ve üst mahkeme de, bu cezaları onay- ladı. Gençler cezaevinc kondular ve okullann- dan da atıldılar. fki olay arasında 'kanuna karşı gelmek', 'düzenı bozmak' bakunından benzerlik vsrdır. Ama, 1970tecereyan eden kanunsuzluk'ta, Penn'in toplanülannda mevcut olmayan, 'cam taş- lama', 'polısle çatışma', 'mulkıyete tecavuz' gibi şkidet harekefleri de mevcuttu. Cstelik 1670 olayuı- da kanuna karşı gelmenin saild 'dua etmek' gibidi- ni bır saik iken. 1970 olayının suçlulannın saiki 'po- lıtık' idL Canıbridgelı gençler, kendi ünrvcrsitelerin- de tertip edilen 'Yunan gecesı'ne karşı gösteri ya- pıyorlar ve bu gösterileri ile dünyada aklı başuıda he'rkesin faşist niteliği hususunda kuşkusu olma- yan, Yunan yöneümını kınamak LsmorlardL Pob- tik bakımdan ele alındıgı takdirde kolay ca haklı sa- yılabılecek bu protesto eylemı, bırkaç camın kınl- ması, polise karşı koyma gibı şeyler ortaya çıkınca, 'kanun ve nızamı ıhlal sayıMı. Böylece gençlere iyi bir ders verilmiş oldu ve düzen de korundu " Yazının bundan sonrakı bolumunde, o donemde guncel olan başka gençlık olaylanna değınılıyor ABD'de, surmekte olan Vletnam Savaşı'nı protes- to eden Kent Üniversitesi oğrencılennın uzenne guvenlık guçlen tarafmdan ateş açılması ve 5-6 gencın bu ateş sonucu olmesı, Guney Afhka Cum- hunyetı'ndekı ırk aynmına ve lngılız hukumetının ırkçı yönetıme sılah satmasma karşı çıkan ünıver- sıte oğrencılennın cezalandınlması, Turkıye'de, unıversıtede, kendılennı de yönetıme katacak bır reform yapılmasını ısteyen ögrencılenn (sonrakı adıyla '68 kuşağının) başlanna örulen çoraplar Şımdı, arada yanm yû^ıl geçtikten sonra, o gün- lenn gûndemınde gençlenn "yasa ve düzen dışıey- lemleri" olarak nıtelenen bu eylemlenn nedenını oluşturan "olaylara", genye doğru bır bakalım Geçen zaman bır milyon Vıetnamlının, elh beş bın Amenkalı askenn olumune ve en az bır o kadan- nın da sakatlanmasına yol acan bu "pissavaşın"dur- durulmasını ısteyen ve seslennı duyunnak ıçın ya- saya aykın sayuan eylem bıçımmı secen oğrencı- len mı haklı çıkarmıştır, yoksa onlann uzenne "ya- sa ve düzen" adına kurşun sıktıran yonetıcılen mı 9 Guney Afhka Cumhunyetı'nin ırkçı ıktıdanna sı- lah satan lngılız hukumetmı sokakta protesto eden ünıversıte oğrencılennın eylemlennı "gayrimeş- ru" ılan eden ve boyle bır dertlen varsa, bunu Hyde Parkdenılen panayır yennde tunstlere maskaralık ederek dıle getırebıleceklennı öğütleyen yasa se- ver lngılız yönetıcıler mı, yoksa protestocu genç- ler mı haklı çıkmıştır 9 O yönetıcıler kı, neden sonra koşullann zorlama- sı ıle (mahallenm namusunu korumak ıçın ayakla- nan semt halkının arasına kanşarak bıraz önce ka- pısından çıktığı uygunsuz evın basılması eylemı- ne katılan hovarda mısalı) anti-aphertied hareketı- nınbayraktarlığınasoyunmuşlardır Yunanıstan'da- kı faşist cuntayı kınama eylemınde polise karşı koymak ve bırkaç camın kınlmasına neden olmak yuzunden cezaevının yolunu tutan ve okullanndan kovulan Cambndgelı oğrencıler bu cezayı hak et- mışlerse majestelennın hukümetı, aradan dört yıl geçmeden cuntanın yıkılışını hangı yuzle "demok- rasininzaferi" olarak ılk kutlayanlardan olmuştur9 Gelelım Türkıye'ye Gençlenn 1964 yılından ıtıbaren başlattıklan "üniversite reformu" ıle ılgı- lı eylemlennı saptıran, yoldan çıkaran "akh evvel- ler" kımlerdı 9 O gûnlenn olaylannı yaşayan ve yuksekoğretım sıstemmdekı tıkanıklıklan gorerek sıyasetçıler de dahıl olmak uzere, yonetıcılen uya- ran ve onlara "gençlerden önce kendilerinin akıîla- nnı başlanna devşırmelerini" onerenler çok ol- muştur Ama buna karşılık, sıyasetçı ve yonetıcı takımı, aşın derecede "yasa ve düzen"tutkulan ıle değışı- me karşı ayak dıremekten (yanı, akıllannı başlan- na toplamamaktan) vazgeçmemışlerdır Sosyal mı- yoplukla malul yonetıcılenn bu odunsuz tutumu yuzunden, seslennı duyurrnak ve haklı saydıklan ısteklennı yansıtmak ıçın butun meşru (ve ahlak- sal) kanallann tıkandığını goren gençlenn "foruın- dan arenaya inmeleri" dogal bır sonuç olmuştur Bundan sonrakı gelışmelen ozellıkle 1971 ve 1980 darbelen sonrasında gençlere yonelık "dev- let terörü"nun vahşetını, ulkedekı butun kötüluk v e çarpıklıklann nedenlennı bır yana bırakarak her şeyın sorumluluğunu bunlara ısyan eden gençlenn uzenne yıkmakla ışın ıçınden çıkma uygulamala- nnı hep btrlıkte yaşadık Her şey bır yana, aradan geçen şuçeyrek yuzyıllık sureden sonra şımdı. ken- dı kendımıze soralım Bugûn 4O'lı yaşlannj suren '68 kuşağının üniversitede, öğrencilerin de katdma- sı ilegerçekleşmesinı istediklen ılenyedonukeği- tım" yani "reform"gerçekleşnıiş midir? Bu soru- ya "hayır" diye bir yanıt veımeye bile gerek yok- tur; çünkü gerçekleşen degişimin kısa adı "YOK"tür ve bunun ne olduğunu ise herkes bil- mektedir. Şımdı burada, uzun yıllar gençlık sorunlanyla ıl- gılenmış ve ustelık "yasa ve düzen" kavramının değennı çok ıyı bılen kıdemlı bır hukukçu olarak sıyasetçılen ve yonetıcılen bır kez daha uyarmayı gorev sayıyorum Gençleıiesflrekli olarak Dgüenmek,onlann dert- lerini, sorunlannı dinlemek,onlaıia kesinüsiz birile- tişim içinde olmak şarttır. Kamuoyunun, onlan, "vergı yukumlülennın paralannı çarçur eden hay- talar" olarak tanımasına yol açacak söz ve davra- nışlardan btızu'kk kaçınılmalıdır. Gençler, çıkarla- nna uygun ıstemlerde bulundular diye hemen "tembellikle", "çıkarcüıkla" "haddini bilmezlik- le" suçlanmamalıdır Her şey bır yana, onlara, kar- şısındakı yönetıcının aklının ve deneyımın en doğ- ruyu bulmaya yettığı, onlannkının ıse yetersız ol- duğu önyargısı ıle yakJaşılmamalıdır Butun bunlar, gençlere ıstemlennı duyuracakla- n, demokratık kanallann açık olduğunu gosteren ve kanıtlayan davranışlardır Onlann "arenaya in- meleri" onlenmek ıstenıyorsa bu kanallann kesın- lıkle açık tutulması şarttır "Yasa ve düzen" kavra- mının ahlaksal temelınde >atan da budur (*) Doç Dr Aydın Aybay Gençlık Hareketlen, Mılhyet 27 Kasım 1970 TARTISMA 'Sınıf ve 'Bütün Sınıflan Donatmak'... A raştırmalannı ^^L büyuk bır ılgı I ^L ve beğenıyle ^ _ ^ ^ k okuduğumuz / \ değerh ^ L J^L. araştırmacı Savın Doç Dr NurAlkış'ın, 9Ocakl996gunlu Cumhunyet'te çıkan "Halk İçin Degiİ, Halk Olarak-." adlı yazısını okurken artılarla eksıler bırbınne kanşmış dıye duşundum Kuşkusuz, bır olguyu dışandan bakanla ıçınde yaşayan farklı farklı gozlemleyebılır. doğal olarak farklı sonuçlara varabılır Dıştan bakarak sıraladığımız beğenı ve ovguler ıçte yaşarken karşı çıkmayı, sorgulamayı getırebılır Nedır Sayuı Alkıs'ın dedığı 9 Şu Refah Partılıler gecekonduda yaşayanlarla çok ıyı bır ıletışım kurdular Bunu, "jacoben" tıplı aydınlar gıbı tepeden bakarak, kendılennı halkian soyutlayarak. dahası aşağılayarak değıl, halkla bdtunleşerek, onlardan bın halıne gelerek yaptılar Karşıltğında da, d Bak sana bunu veriyorum, bak bu Kiliğinıl unutma, yann ben öe bir şeyler isterim*' demedıler Aydınlanmız "utanmahdn-", toplanarak "topu topu" bır sınıf donatıvorlâr "Bence, insan tıtanır. Siz kime sadaka veriyorsunuz? Neden her sınıfi donatacak koşullan yaratmıyoruz, bunun için çahşmıyoruz?" Sayın yazar, son olarak da şu saptamayı yapıyor Bugune kadar gecekondudan çıkan bır mılletvekılı olmadı Eğer çıkarsa, yanlış vapma "tehKkesi" olmaz "Kendi haklannı kendüeri savunurlar." RP nın kırsal kesımlerden gelerek kent varoşlannda yerleşme durumunda kalan, oncelılde gelır ve eğıtım duzeyı düşuk gecekondu ortamında başan kazandığı, bu başanda RP'lı kadınlann ev ev dolaşarak ıletışım kurmalannın buyuk katkısı olduğu kuşkusuz Geçmişte solun gecekondu insanıyla bütünleşerek biçımlendirdiği tepkivi bu kez RP yönleiKİiriyor. Solun başansızlığı ve ıktıdann ıktıdarsız ayağı olması, toplumsal çözumsuzluklenn büyıimesı onlara bu olanağı sağlıyor Ama onlann "bir şe>" ıstemedığı, verdığının karşılığını almaya çalışmadığı nasıl soylenebılır 0 Hangımız bılmıyoruz kı RP'nın dini kotüye kullanarak partısıne oy ıstedığını, gıderek Kuran'a el bastırdığını, cehenneme gıtme korkusuyla oy almaya çalıştığını, bütün ıletışımını bu bağlam uzennde kurduğunu9 Geçen seçımlerde duşkunlerevınde bannan hasta ve yaşlı ınsanlara "RP'ye oy vermezterse kapıya konuiacaklan" tehdıdmı savuran kafa yapılan mı bır şey ıstemeyecek verdıklen karşılığında9 Avdınlann "bir smrf donatıp" boburleneceklenne, "ber sınıfi donatacak koşullan" yaratmaya çalışmadıklannı söylemek, en azından haksızlık1 Eskıden solcu arkadaşlanmızın bır kesımı oyle duşunurdü "Bir smıfin" donatılmasma bıle karşı çıkarlardı, "kokuşmuş düzenin" bır an once vıkılmasını ongorduklennı ılen surerlerdı Sonra onlann da çoğu değıştı Sorunlann adım adım çozumleneceğının ayırdina vanldı Aydınlar elbette ülkenın butün sınıflannı donatacak toplumsal yapılann oluşması ıçın uğraş venyorlar Ama temel amacı göz ardı etmeden, bu amaca bır katkı olarak da bulunduklan noktada ellennden gelenı yapmayı, katkı sunmayı surduruyorlar Gecekondunun, kendı msanından mılletvekılı çıkarması halınde sorunlannın çözumüne "tehükesiz" yarar getıreceğı savı da pek doğrulan yansıtmıyor Bu ülkede ışçı sorunlannın, koylu sorunlannın daha ıyı çozumlenmesı ıçın ışçıler, köylu kokenlı kışıler mılletvekılı seçıldı Ama seçıldıklen partılenn ana çızgılen, programlan ve yonelımlen ıçınde kaldılar Etkılı olamadılar Sayın Cumhurbaşkanımızın bır unvanı da "Çoban Sülfl"dur Oylesıne onlardandır1 Ama onun Çoban Sflhı olması köyun kalkınmasına doğrudan bır katkı sağlamadı 'Ekonomi politikalan'nın kendı çarklan ıjledı Ozellıkle Istanbul, gecekondu ve kırsal kesım ınsanınm seçılerek bır yere gelmesı olgusunu 1989 yerel seçımlennde çok ıyı gordü Gecekondudan gelenlenn - çok azı dışında- oncelıklı sonınlan daha çok gecekondu yapmak, yakınlanna yaptınnak oldu Buvuk kentferde tutunmak ıçın her şeyı goze almak oldü Ve onlar kendılennı kurtardılar; sınıf değıl, ama kabuk degıştu-dıler1 Gecekondu ınsanı yıne kendı sorunlanyla baş başa kaldı RP'nın daha da yayılmasına yol açtı Çunkü çok ıyı bıhyoruz kı sorunun çözumü kendı sınıfınm bılıncıne varmaktan geçıyor Boyiesı bır dunya gorüşunun ınsanı olmaktan ve örgutlu bır sıyasal, toplumsal güç durumuna gelmekten geçıyor Derneğımız şubesı bu yıl 48 oğrencımıze burs vermeyı başardı Karşılığında şu ya da bu partıye oy venlmesını ıstemedı Kutsal değerlen kotuye kullanmayı duşunmedı Sadece duşunen, sorunlan kendı akıl suzgecınden geçırerek çözen çağdaş ınsanlar olmalannı ozledığını vurguladı Ve oğrencılenyle, onlann yakınlanyla kaynaştı. "Bütün sınıflan donatmayı" hıç göz ardı etmedı Sayın Alkış, gelın sız de 49 çocuğumuza burs venn Inanıyoruz kı bundan çok buyuk bır mutluluk duyacaksınız "Bütün suuflart" donatmanın bu uğraşlardan geçtığınj bır kez daha goreceksınız YetkbıAröz ÇYDD (Çağdaş Ya§amı destekleme Derneğı) Sanyer Şube Başkam PENCERE Gençlik.. Gençlik.. Deniz Gezmiş pınl pırıl bır çocuktu, yureğı ınsan sevgısıyledoluydu, efendılığı ıçınesındırmıştı, korku- suz bır romantıktı, cana yakın bır kışılığı vardı... Ipte can verdı Halrt Çelenk'ın "Idam Gecesı Anıları" adlı kıtabı Denız Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyın inan'ın da- rağacı yolundakı son oykulennı anlatır, benım bıldı- ğımce dokuz baskı yapan bu yapıta ne zaman goz atsam, yuregım kalkar Denız Gezmiş darağacına goturulurken ayağında- kı bağlan çozuk postallan gostererek gorevlıye ses- lenıyor "Postallanmın bağlannı bıle bağlamaya vakıt bırak- madan benı apar-topar buraya getırdıler Postallar bu halı ıle sehpada ayağımdan duşecek Düşmelennı ıstemıyorum Onlan bağla da duşmesınler" Postallar darağacında sallanan Denız'ın ayaklann- dan duşmedıler, ama o gunden bu yana nıce oğren- cı, nıce taze fıdan toprağa duştu Hem kaç yıl oldu7 Neden bıtmıyortukenmıyor gençlık eylemlen?.. Nı- çın 21 'ıncı yuzyıla 4 kala suruyor? • 68'h yıllar Bır oğleden sonra Maçka'dakı evımın kapısı çalın- dı, açtım baktım Denız - Hoşgeldın Denız! Nıçın gelmış'' Rektoriuğu ışgal etmışler, ama ıkırcıklenıyorlar, bun- dan sonra ne yapmaları gerekıyor'' Içımden "Denız bana sordun mu rektortuğu ışgal ederken" dıye du- şundum, ama soylemedım, once bır noktayı sordum - Polıs senın buraya geldığını bılıyor mu "> Belkı de ızlemışlerdır Neden sordum bunu7 Çunku Denız bızım evde basılırsa, ertesı gunu sağcı basın kıyametı kopara- cak1 Cumhunyet yazarının emnyle Istanbul Unıver- sıtesı Rektorluğu'nun ışgal edıldığı uzenne manşet- ler atılacak, sonra ayıkla pırıncın taşını' Denız, oğrencı coşkusunun dalgalanyla rektorluğu ışgal ettıkten sonra ne yapacağını duşunuyordu, ben de bu ışın ıçınden nasıl çıkılacağını' Çunku oğrencı eylemlerının amaçlan haklı olsa bıle karşısında sağır duvarlar vardı Yukselen 'ışgal' ve 'boykoV eylemle- nne karşı Ismet Paşa tavnnı koymuştu "Boykot ve ışgal aynı şeydır" Ne var kı Ismet Paşa, Denız ve arkadaşlannın ıdam edılmelennı engellemek ıçın elınden gelenı yapmıştır Infazın durdurulması ıçın CHP adına Anayasa Mah- kemesı'ne başvuru dılekçesının altında Inonu'nun ım- zası var, ama bu çabalar bır ışe yaramadı, gençlığe duşmanlık yaşlı kuşaklarda oylesıne kopurmuştu kı kan ıçmeden dengelenemeyecektı • Aradan kaç yıl geçtı? Unıversıtelerde yıne eylem var, ışgal var, polıs var, tartışma var, kargaşa var ınsanlanmızın ofkelert bıley- taşına vurulan bıçak gıbı keskınleşıyor, oğrencı eylem- len, sosyal adalete duşmanlaşmış sıyasal guçlen çı- leden çıkanyor, eylemlenn yasa dışına taşması, genç- lıkten yana olanlan da suskunlaştınyor, sol kesım ıkı arada bır derede kalıyor, sonuçsuzluğa gıden çıkmaz yollann gençlık adına zorlanması, adaletsızlığe karşı bır tepkıyı gostenyor, ama guç dengelennı olumsuz yonde etkılıyor Parasız ögretım mı?.. Doğru. Ne var kı 'sosyal devlet'\e son kalan kınntılan sılıp supurecek bır sağ ortaklığın başkentte pekıştığınden gençlık habersız mı'' • Neyapmalı'?.. Bır avuç oğrencı, kendısını ateşe atarak, egemen guçlenn vıcdanına seslenemez Çunku egemen guçlenn vıcdanı yoktur Çuzdanı vardır Sosyal adaletın yıkım surecı sıyasette suruyor; bu- na karşı guçlu olmak gerek Guç, bırlıkten doğar Bırlık sağlanmadan, sol toparianmadan ve butun- leşmeden, sağın bıleğını bukemez VEFAT VE TEŞEKKÜR Tuncelı eşrafindan, aıle buyuğumuz, babamız HÜSEYIN ÇAKAN'ı kaybettık Gerek evımıze, gerek cenaze torenme gelerek acımızı paylaşan, tum akraba dost ve arkadaşlara teşekkurü borç bılınz AİLESİ ANTALYA 1. ASLİ>T HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı 1995/548 Davacı Malıye Hazınesı vekılı tarafmdan davalı Cema- lettın Uncel aleyhıne açılan tapu ıptalı ve tescıl davası- nın yapılan yargılamasında venlen ara karan gereğınce, Davalı Mehmet oğlu Cemalettın Uncel'e Guzeloba kö- yü Antalya adresınde teblıgat yapılamamış, başkaca ad- resı tespıt edılememıştır Davalının, HUMK'nın 213 ve 377 maddelen gereğınce duruşma günu olan 3 4 1996 tanhınde saat 08 50 de mahkeme salonumuzda hazır bu- lunması veya kendısını bırvekılle temsıl ettırmesı, hazır bulunmadığı veya kendısını bır vekılle temsıl ettınnedı- ğı takdırde dava dılekçesı teblığ edılmış sayılarak yargı- lamaya yokluğunda devam olunacağı ve sonuçlandınla- cağı ılanen teblığ olunur 1 2 1996 Basın 72790 BAŞBAKANLIK GÜMRÜK MÜSTEŞARLIGIGÜMRÜKLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ GÜMRÜKLER BAŞMÜDÜRLÜĞÜ Sayı Hık Konu 10/51970 (34 TK376)-418 lst 1 AğırCeza Mahkemesı'nın 1991 /103 sayılı 4 4 1994 gunlu karan uyannca ıdaremıze, 14 701 000 - TL para cezası ode- meye yukumlu Huseyın Cahıt Guney kararda belır- tılen adresınde bulunamadığından mezkûr para cezası tahsıl edılememektedır Teblıgata esas olacak başkaca bır adres bılınmedığınden 7201 sayılı Teblıgat Ka- nunu'nun28 ve29 maddelenne gore ılanen teblığıne karar venldığınden, Teblıgat yenne kaım olmak uzere teblığ olunur Basın 73516 Nüfus cüzdanımı, İTÜ kımlık kartımı, pasaportumu kaybettım, hükümsüzdür EFSEL BALC1 Hüvıyetımı ve basın kartımı kaybettım, hukumsuzdür OKAY KAFTA NCIOĞL L Nufus cüzdanımı kaybettım, hukumsuzdür FtLİZ BAYH4KTAR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle