02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SA/FA CUMHURİYET 6 MART1996ÇARŞAMBA 14 KULTUR Duygusal yenilgileri, başansı\la dengeüyor Kültiir Servisi - Yönetmen Ang Lee, "Onda hayranlık duyduğum en önemli özellik, güçlü oyunculuğu ve cesareti" diyor. Oyunculuk kariyerinı, "Howard's End" ile aldıği Oscar'dan sonra "Sense and Sensibility"nin senaryosuna attığı imza ve aynı filmdeki oyunculuğu ile gelen Oscar adaylıklanyla taçlandıran Emma Thompson, gerek oyunculuğu gerekse bir erkek kadar sert. cesur kişiliği ile son günlenn en çok konuşulan yıldızlan arasında yer alıyor. Karşılaştığı insanlan ilk bakışta etkileyen çekici oyuncu, en iyi senaryo ve en iyi kadın oyuncu kategorilerinde Oscar'ı zorlamanın yanı sıra, en iyi senaryo dalında "Sense and Sensibility" ile bir Altuı Küre'nin de sahibi oldu. Son 5 yıldır hız verdiği senaryo yazım çalışmalannda böyle parlak bir sonuca ulaşan Thompson, kendisine "Oyunculuk ve senaryo yazarlıgından sonra şimdi sırada yönetmenlik mi var" diye soran basın mensuplannı. kocaman bir "Hayır"ile yanıtlıyor. "Yönetmenlik, sabu- işidir. Bense gereğûıden fazla sabırsız bir insanım, bu bana göre bir iş değil." "Sense and Sensibüirv"nin çfckimleri, oyuncunun psikolojik açıdan oldukça zor bir dönemine rastlamıştı Çekımler sürerken oyuncu-yönetmen eşi Kenneth Branagh ile olan evliliğini bitirmek zorunda kalmıştı. Filmin diğer kadın oyuncusu Kate VVinslet'in de aynı dönemde beraber olduğu kişiden aynlması, şüphesiz büyük rastlantıydı. "tki hafta boyunca canlı cenaze gibi dolaşülar ortalıkta ikisi de" diye anlatıyor filmin yapımcısı Lindsay Doran. Ancak tam bu sıralarda Thompson'ın, rol arkadaşı olan 28 yaşındaki oyuncu Greg W1se ile birlikte olduğu söylentileri yayılmıştı. Thompson'ın "Bloomsbury Yayınlarrndan çıkan "Jane Austen's Sense and Sensibility: The Screenplay and Diaries" (Sense and Sensibility'nin Senaryosu ve Günlükler) adını verdiği kitabındaki kimi bölümlerde VVise'tan 'muhteşem biri' diye söz etmesi, dedikodulara hız kazandırdı. Ancak, bu ilişkiden çok, Kenneth Branagh ile son bulan evliükleri üzerinc konuşmayı yeğliyor. "Bütün benliğimi vermiştim bu Uişkiye ve şimdi bittiğini görmekten. parmakiannı teker teker iaran bir insan ne kadar acı çekerse öyle acı duyıryorum." Duygusal yenılgilerini mesleki başanlarla dengelemeye çalışan Thompson'a göre başan, ne yazık ki. çoğu zaman kişinin ruhsal yaşamındaki başan ile koşut gidemiyor. Gerek "Hovvard's End", gerek "The Remains of the Day" (Giinden Kalanlar) adlı filmlerde canlandırdığı kınlgan, romantik ama güçlü kadın tiplemeleriyle seyircinin belleğine yerleşen Thompson'a göre, bugün romantizm, anlamından çok şey yitirmiş. "Bizler, romantiznıin çağı olan 19. yüzyılın bile gerisinde kaldık. O günlerde aşk. insanlar için şimdikinden daha önemüydi." Özel yaşamında, beyazperdede göründüğünün aksine, sinırli, sabırsız, heyecanlı olan Emma Thompson, Ang Lee'nin. birlikte çalışmaktan hem ürktüğü hem de büyük keyif aldığı bir oyuncu. "Sense and Sensibilhy"de ilk kez bir araya gelen ikili, ilk günlerde iletişim sorunlan yaşadıklannı anlatıyorlar. "Doğulu bir yönetmen ile çahşmanın kendine özgii zoıiuklan var" dıyor Thompson. "Doğu'da yönetmene bir tann gibi davranılıyor. Sizden istediklerini sorgulamadan yerine getirmek zorundasımz." Lee'nin oyunculardan beklediği perfoımansı onlara küçük notlar göndererek bildirmesi, başlangıçta ekip tarafından epey ganpsenmiş. Yeni bir film için henüz erken olduğunu düşünen sanatçı, bugünlerde zamanını 'yaşamaya' ayınyor. Yeryüzünde onu mutsuz eden çok az şey var. Çalışmayı, yemek yapmayı. okumayı ve hatta TV'de Yıldız Savaşlan'nı izlemeyi çok seviyor. Bugün geldiği noktadan duyduğu hazzı şöyle dile getiriyor: "Yapmak istediklerimin pek çogunu, para kazanma kaygısı ik hareket etmeden gerçekleştirdiın. Bu bana büyük huzur verivor." Sinemanın ilgisi, edebiyat klasi/derinde Kültiir Servisi - Film yapımcılannın. son yıllarda konusunu tngiliz edebiyatınm klasiklerinden alan öyküleri beyazperdeye uyarlamaya başlamasıyla birlikte 901ı yıllann sinema açısından klasik yapıtlann tekrar gündeme geldiği bir dönem olacağını iddia etmek hiç de zor değil. Shakespeare'in oyunlan. Joseph Conrad, Thomas Hardy, Henry James gibi yazarlann yapıtlannı beyazperdede ya da tiyatro sahnelerinde daha sık görüyoruz... Jane Austen'ın romanlan, sinema için çoktan popüler oldu bile. Austen'ın romanından sinemaya uyarlanan. Emma Thompson'ın senaryosunu yazdığı 'Sense and Sensibility•', yedi dalda Oscar'a aday olmakla kalmayıp en iyi senaryo dalında Altın Küre'yi aldı bu yıl. Shakespeare, yönetmenlerin ilgi gösterdıği yazarlann başında geliyor. Quentin Tarantino'nun 'Macbeth'i ve Oliver Parker'm 'Othello'sundan sonra, lngiltere'deki tiyatro sahnelerinde de pek çok Shakespeare oyunu sahneleniyor bugünlerde: Tvvelfth Night (Onıkıncı Gece), Romeo ve Juliet, Richard III, Bir Yaz Gecesi Rüyası... tlginç olan, sinema projelerinin pek çoğunun Hollyvvood çıkışlı oluşu. 10 yıl önce EM Forster'ın 'A Room With a VTew' (Manzaralı Bir Oda) adlı yapıtını sinemaya aktaran yapımcı İsmail Merchant'a göre, edebiyat uyarlamalan sayesinde, popüler ve kârlı filmler üretmek mümkün. "11 dalda Oscar'a aday olan 'Howard's End'den sonra, elinizdeki eser ne olursa olsun, Hollynood'daki bütün yapımcılar tarafından hemen kabul edilirsiniz" diyor Merchant. Zengin ve köklü edebiyat geleneğine sahip olan Ingiltere'de film endüstrisi, son yıllarda tümden edebiyata yönelmiş durumda. Hardy'nin 'Jude and Obscure' adlı yapıtını BBC için uyarlayan Mark Shivas'a göre, yapımcılann klasiklere yönelişi, kendilerine duyduklan güvenin ne denli azaldığının da göstergesi. "Bir yapımcı için edebiyat uyartaması yapmak bir tür sigorta. Bir bakıma kendini sağlama almak" diyor Shivas. "Oykü hazır bekliyor zaten, tüm yapacağınız. onu markete sunmak. Günümüzde çok iyi senaryolar yazıldığı halde, hazjra konmak daha güvenli geliyor.*" Eleştirmenler ise bunun bir Anglosakson eğılimi olduğunu düşünüyorlar. Merchant Ivory için "Laura Ashley sinema okulu çıkışlı" nitelemesınde bulunan lngilız yönetmen Alan Parker'a göre ise sinema, seyırcisine bir şey sunmak ıstiyorsa bunu kendi diliyle yapmalı. Bunun için de özgün senaryo üretmek gerekiyor. De\iet TıyatrolarL, 'IsyaııcılarTa Abnanya'da Isyancılar Recep Bilginer'in yazdığı, rejisörlü- günü Zafer Kayaokay' m üstlendığı 'ts- yancuar' Türkıye'nin çok partili döne- me geçiş yıllannda, Mersin'in Aslan- köy'ünde yapılan muhtarlık seçiminde çıkan olaylan konu alıyor. Muhtann. o dönemde gaz. şeker. ka- put bezi gibi vesikayla dağıtılan önem- li ihtiyaçlan. köylülere dağıtması gere- kirken dağıtmaması ve riişvet karşılı- ğında başka kimseleri kayırması sonu- cunda köylüler, muhtar seçimlerınde yeni bir adayı seçerler. Eskı muhtar, seçim sandığına el koy- mak ister. Köylü günlerce sandığın ba- şında bekler. Muhtar, bir cinlik yapıp valiye 'köyde isyan var' diye telefon edıp, konuşmayı tamamlamadan tele- fon tellerinı kendisı keserek valiye de 'köylü telefon teUerûıi kesti' diye bildi- nr. Valının gönderdiği bir bölük jan- darmanın komutanı da sandığı almak isteyince ortalık kanşır. Köylüler, san- dığı vermemek için karşı koyduklan için 1947 yılınm şubat ayında hapse atı- hrlar. Tek parti dönemınin tortulannı taşıyan oyun 1965 yılında Ankara Dev- let Tiyatrosu'nda, îstanbul ŞehirTiyat- rolan Fatih ve Csküdar sahnelennde oynandı. Oyunun 2 nisan - 10 mayıs 1996 tanhleri arasında gerçekleşecek olan Almanya turnesinde Edip Tümer- kan, Neşet Erdem,SelçukÖzdogan,Fü- sun Günuğur, Aydın l ysal. Alev Bufaa- ralı. Özel Aydın, Buket Türkyılmaz, Hayrettin F.ngin ve Yavuz Sepetçi'nin yanı sıra 45 kişilik bir oyuncu kadrosu rol alıyor. Devtet Tıyatrolan'nın Avnıpa Birliği kültiir bütüıüeşmesi programına paraM olarak ilk olarak Recep Bilginer'in "Isyancılar" oyunumın rurnesi gerçekJeştirecek. "Isyancüar" 2 Nisan- 10 Mayıs tarihleri arasında Almanya'nın Münih, Köln, Stuttgart Berlin, Köln kentlerüıde 35 temsil verecek. Devlet Tryatrolan, Almanya'dan sonra da kapsamlıbir Avrupa turnesine çıkacak. Kültür Servisi - Dev let Tıyatrolan, Recep Bilginer'in 'Isyancüar' adlı oyunuyla Avrupa turnesine çıkıyor. Devlet Tiyatrolan'nın, Avrupa Birliği kültür bütünleşmesi programına paralel olarak gerçekleştireceğı turnelerin ilk etabı olan 'Isyancılar'. OBC turizm şirketinin katkılanyla 2 nisan - 10 mayıs tarihleri arasında Almanya'nın Münih, Köln, Stuttgart, Berlin, Köln kentlerinde 35 temsil verecek. 'İsyancdar' oyununun Ahnanya turnesine ilişkin önceki gün bir basın toplantısı düzenleyen Devlet Tiyatrolan Genel Müdürü Bozkurt Kuruç, Avrupa ile gümrük birliği süreci içerisinde Türk kültür ve sanatını Avrupa'da tanıtmak ve Avrupa'da bir 'kültürel üs' kurmak amacından yola çıktıklannı belirtti. 'Isyancılar' oyununun seçim nedeni üzerinde de duran Kuruç, "Bu oyunla Türk halkııun demokrasiye nasıl sahip çıkbğını, demokrasinin Türkiye'de yerieşmiş bir kavram olduğunu anlatmak istedik" dedı. Devlet Tiyatrolan olarak ilk kez özel bir şirketin katkılanyla bir yurtdışı turnesi düzenlediklerini söyleyen Kuruç. "Bugüne kadar yurtdışındaki harcamalanmızı kendi bütçemizden karşılıyorduk. Ancak, Avrupa ile bütünleşmenin eşiginde liberal dünyanın gereklerine uymak zorunluluğunu hissettigimiz için şimdi ilk defa. oyunun tanıtimı ve promosyonunu bir özel firma kanalıyla gerçekleştiriyoruz" diye konuştu. Türkiye'deki tüm sanat kurumlannın nitelikli yapımlannın Avrupa'da sahnelenmesi gerektiğine dikkat çeken Bozkurt Kuruç. 'İsyancılar'ın Almanya turnesini, 'kültür bütünleşmesi çercevesinde Avrupa'nın kapüannı /nrlamak' yolunda atılmış bir adım olarak değerlendirdi. OBC turizm şirketi yetkilisi Öner Karabay ise Türkiye'yi yalnız ticaret ya da turizm ile değil, kültürü. sanatıyla da tanıtmak için bu projeyi üstlendiklerini belirtti. 'İsyancdar' oyununun temsil vereceği tıyatrolann, 14 kentte 2400 salon arasından seçildiğini belirten Karabay, oyunun Alman seyircisi önünde spontane tercüme ile sahneye konulacağını söyledi. Toplantıda söz alan oyunun yazan Recep BUginer de 'Isyancılar' oyununun Mersin'in Aslanköyü'nde 1946 yılında yapılan muhtar seçimlerinde yaşanan sahtekârlık karşısında köylünün demokrasi savaşımını konu aldığını anımsattı. Kuruç, Devlet Tiyatrolan"nın Almanya'dan sonra kapsamlı bir Avrupa turnesine çıkacağını, bunun yanı sıra 1996 yılı içinde merkezi Diyarbakır'da olmak üzere 'Ortadoğu ülkeleri Deneysel Fıyatro Festhali'. merkezi Bursa'da 'Balkan LTkeleri Tiyatro Şenligj' \e 'Uluslararası Açık Hava Tiyatro Festivali", merkezi Trabzon'da 'Kafkas Ülkeleri (Türld Devletler) Tiyatro Şenliği'. Ankara'da amatör tiyatrolara destek veımek amacıyla Haziran 1996'da 'Amatör Tiyatrolar Şenliği'düzenleneceğini sözlerine ekledi. Alışılmışın dışında bir ^genç kuşak dinletisi 9 ÖNDER KÜTAHYALI İZMİR- Kocaman bir sorunlar >xımağı- na sanlmış bulunan ülkemizde, güzel sa- natlann kalkınmaya yön veren etmen ola- rak düşünülmesi şimdilik söz konusu de- ğildir. Böyle olunca müzik ile ilgili sorun- lanmız gün geçtikçe çoğalmaktadır. Küçük bir örnek verirsek, üç büyük kent yerine yurdun çeşitli köşelerinde konservatuvar açıhnası en büyük özlemımizdi. Son yıllarda bu konuda epey yol alındı; fakat yeni sorun. kadro tıkanıklığı nedeniy- le gençlerin işsizlikle yüz yüze gelmesidir. Şeker Bayramı dinlencesinin boşluğundan sonra Izmir'de geçen haftayı dolduran et- kinlikler, gençliğin bu konuda büyüklere yaptığı bir yakan olarak değerlendirilebi- lir. En önemli etkinlik, IZDSO'nun genç kuşak dinletileriydi. Alışılmışın dışında bir düzenlemeyle ilk dinleti 27 şubat salı, ikin- cisi de 1 mart cuma akşamı verildi. Orkest- rayı Renginı Gökmen yönetti. 27 şubat dinletisinde DEÜ Devlet Kon- servatuvan öğrencileri AytinEnsoy ile As- lı Engin, F. Krommer'in Op. 35 iki klari- net için konçertosunu tek çalgı izlenimini yaratacak yolda çaldılar. Murat Akkın,Jo- seph Schubert'in do majör viyola konçer- tosunu seslendirdi. Şarkısal ve rahat bir tarzı olan sanatçı, iki yıl Bilkent'te okumakla bırlikte DEÜ Devlet Konservatuvan çıkışlıdır ve Antal- ya Oda Orkestrası "nın üyesidir. D. Drago- netti'nin kontrbas konçertosunu yorumla- yan ve yine İzmir Devlet Konservatuvan öğrencisi olan Burak Karcı, çalgısındaki bütün güçlükleri yenme aşamasına geldi- gını kanıtladı. Son olarak Carl Maria Von VVeber'ın fa majör fagot konçertosunu ses- lendiren Engin Güngördü ise HU Ankara Devlet Konservatuvan'nda yüksek lisans yapmakta. a>nca ADOB orkestrasmdaki görevini sürdürmektedir. Sanatçınm, tek- nikteki kusursuzlukla şarkısallığı birleşti- ren yorumu, büyük alkış topladı. 1 mart cuma akşamı verilen ikinci din- leti, birincinin akademızmine kıyasla epey profesyonel bir hava taşıyordu. Önce Gü- rel Ünver, L. E. Larsson'un trombon ve yay- lı çalgılar orkestrası için Concertıno'sunu çaldı. HÜ An- kara Devlet Konservatuva- n çıkışlı olan ve şu anda ADOB orkest- rasında görev yapari Ünver, usta ve müzi- kal bir trom- boncu. İkinci olarak Jülide Canca, Camil- le Saint Sa- ens'ın la minör v i y o 1 o n s e I konçertosunu seslendirdi. Canca, istanbul Devlet Konservatuvan'yla Bilkent'in ardından şu anda Viyana Kon- servatuvan'nda ö|rencidir. Genç sanatçı duygulu ve müzikal; ancak kanımca, ton- daki dolgunluk ve tekniktekı sağlamlık yönlerinden daha olgun bir aşamaya gel- mesi gerekecektir. Genç kuşak dinletilerinin son solocusu soprano Birgül Su Ariç, DEÜ Konservatu- van'nı bitirdikten sonra kazandığı bursla ltalya'ada "Academia d'.Arte Lirica e Co- rale"de olgunluk aşamasına ulaştı. Geçen Renginı Gökmen eylül ayında lsunbul'da yapılan uluslara- rası Leyla Gencer Şan Yanşması'nda üçün- cü oldu. Ardından. lZDOB'in açtığı sına- vı da kazandı. Sanatçı çok güzel söylüyor; tekniği de sağlam ve güvenli. Dinletıde Rossini ve Bellini operalanndan aryalarla. J. Strauss'un "Yarasa" operetinden Ade- la'nın aryasını sundu ve coşkuyla alkışlan- dı. • • • Konservatuvar kavramı ve Ankara Dev- let Konservatuvan, ulu Atatürk'ün arma- ğanıdır. Daha sonra İzmir \e lstanbul'da Devlet Konservatuvarlan açıldı. lstan- bul'da bir de Belediye Konservatuvan \ar- dı. 1982'de, bu kurumlann üniversite bün- yesine alınmasının ardından. Eskişehir'de. Adana'da, Edirne'de ve Mersin'de. yeni konsenatuvarlar hizmete girdi. Şu var ki konservatmareğitiminın çeşitliliği vegüç- lüğü göz önüne alınarak bu sanat kurum- lanmız arasında iyi bir eşgüdüm oluştu- rulması yoluna gidilmedi. Sık sık dile getirilen böyle bir sakınca- nın ortadan kalkmasmda ilk adım sayıla- bilecek bir gelişime geçen hafta Izmir'de tanık olduk. 28 şubat akşamı DEÜ Devlet Konservatuvan ve Sabancı Kültür Sara- yı'nda verilen "Genç Yetenekler Devlet Konservatuvarlan Oda Müaği Konseri"ni, anılan konservatuvar ile Kordon Rotari Klübü ortaklaşa düzenlemişti. Dinletide, Dokuz Eylül. Anadolu, Mimar Sinan ve Hacettepe üniversitelerınin devlet konser- vatu\ arlanndan öğrenci topluluklan, bazı oda müziği yapıtlannı seslendirdiler. Değerli bestecimiz Necil Kâzım Akses, kendisiyle yaptığım bir görüşmede. divan müziğımizi çok sevdiğinı söylemiş ve şu- nu eklemiştı: "Fakato musikiyi alıp da çok- seslendirmek günahür; onun bütün güzel- ligi teksesliliğjndedir." Akses'in sözleri, iz- lediğim dinleti açısından da geçerlidir. Ca- lınan yapıtlan tek tek eleştirmek günahtır; gençlerin doğal kusurlan, dinletinin güzel- liğini oluşturmuştur. Ben burada sadece küçük izlenimler aktarmakla yetineceğım. J. Haydn'ın No. 1 sol majör piyanolu üçülünü, AÜ Eskişehir Dev let Konserva- tuvan öğrencilerinden dinledik. Öğretim görevlisi Murat Sümer'in sınıfını oluştu- ran lise aşamasındaki gençler, temiz ve doğru yorumla- nyla dikkati çektiler. DEÜ Devlet Konservatuva- n'nın öğrenci- len, W. A. Mo- zart'ınK.V478 sol minör piya- nolu dördûlünü çaldı. Doç. Erol Şekeramber'in sınıfı olan top- luluk. Mo- zart'm müzi- ğinde zaman zaman ortaya BirgûlSuAriç çıkan romantık- liği başarıyla yansıttı. Doç. Çiğdem tyicil'in çalıştırdığı MÜ Devlet Konservatuvan öğrencileri de R. Schunıann'ın Op. 44 mi bemol majör pi- yanolu beşılini seslendirdiler. Öğrenci kimliğinden sıynlıp olgun bir düzeye var- mış olan yorumu coşkuyla alkışladık. Son olarak HÜ Devlet Konservatuvan öğrencilerinden. Şostokoviç'in Op. 67 no. 2 piyanolu üçülünü dinledik. Topluluk. Prof. Ulvi Yücelen'in sınıfıydı. Ortaya ko- nan seslendirme, Mozart ile Schumann'ın tersine çağunızın gerçeklerini yansıtıyor- du. Programın biricik kusuru uzunluğuydu; ancak tanık olduğumuz etkinlik önemli bir adımdır.. Gelecek yıllarda, değişik konser- vatuvarlardan gelen öğrencıler bir kez da- ha Izmir'de toplanabilir: konservatuvara özgü sanat eğitiminin ve uygulamasının çeşitliliğini yansıtan etkınliklerle bir kon- servaruvariar haftası düzenlenebilir. Geçen hafta İzmir akşamlannı süsleyen başka bir müzık etkınliğı de IZDOB kuru- munun "MüzikaJden Fop-Caza" başlığını taşıyan dınletısiydi. 28 şubat akşamı Hil- ton balo salonunda verilen ve bir gün son- ra Elhamra'da yınelenen dinletide orkest- rayı Ercan Yenal yönetti. koregrafiyi ise Neslihan Oztürk hazırladı. Solocular, Ay- şe Tek Yenal ile AJtuğ Dilmaç'tı. Yersizlik nedeniyle ızleyemediğim et- kinliğin düşündürdükleri önemlidir ve tar- tışmaya açıktır. Sanat kurumlanmızın hafıf müzik ala- nındaki dinletileri, genellikle halkımızı çoksesli müziğe ısındırmabakımındanya- rarlı görülür ve desteklenir. Şu var ki biz- de "Türk hafif müziği" adıyla topluma su- nulan şeyler, halksal olmak ve bol para ka- zanmak uğruna büyük bir müzik felaketi- ne yol açmıştır. En üzücü sonuç da geleneksel sanat mü- ziğimiz ile türkülerimizin genç kuşaklarca soğuk karşılanmakta oluşudur. Bunun ge- leceğı ise anılan türlerın unutulmasıdır. L'manra ki "Müzikalden Pop-Caza" dinletisinı ya da buna benzeyen herhangi bir etkınliğı izleyen Türk hafıf müziği mensuplan, gerçek hafıf müziğin ne oldu- ğu konusunda biraz kafa yorarlar ve geli- nen sonuç karşısında onlar da bizim gibi kaygılanırlar. Nehar Tiiblek adına düzenlenen karikatür yarışması sonuçlandı Kültür Senisi - Geçen yıl 6 mart tanhınde yitirdiğimiz' Nehar Tüblek adına oluşrurulan '"Kahvehaneler" konulu karikatür yanşması sonuçlandı. Beşiktaş Belediyesi ile Karikatürcüler Derneği'nin ortaklaşa düzenledikleri yanşma sonucunda birincilik ödülünü Hikmet Cerrah, ikincilik ödülünü Tayfun AJcgül, üçüncülük ödülünü Bülent Okutan kazandı. Altan Özeskici, Muhammet Şengöz ve Seyıt Saatçi de mansiyonla ödüllendirildiler. Çeşitli kuruluşlann özel ödülleri ise şöyle dağıtıldı: Beşiktaş Belediyesi Ömer Faruk Selvi. Beşiktaş Spor Kulübü Faruk Soyarat: Karikatürcüler Derneği Dınçer Pilgir. Nehar Tüblek Ailesi Yüksel Bayram; Dünya gazetesi Eray Özbek; Karikatür dergisi Engin Selçuk. Kazananlara ödülleri, Nehar Tüblek'in ölüm yıldönümü olan bugün saat 18.00'de Ortaköy Kabataş Lisesı Vakfı'na ait olan ve restore edilerek kültür sitesi halıne getirilen eski Fevriye Karakolu bınasında yapılacak anma töreninde verilecek. Yanşmaya katılan yapıtlar ise 8-31 mart tarihleri arasında Karikatür ve Mizah Müzesi'nde sergilenecek. Tıryaki nin sergisi Çiçek Bar'da Kültür Senisi- 1988yılındanbu yana resim çalışmalannı sürdüren Sema Tiryaki. son dönem yapıtlannda ağırlıklı olarak spora yer veriyor. Ailesinin ve yakın çevTesinın spora olan ilgisinden dolayı, sporun resimlerinin odağı haline gelmesine yol açan Tiryaki, tuval üzerine yağlıboya resim çalışmalannı, "SporTualde" adı altında 19 mart-3 nisan tarihleri arasında Çiçek Bar'da sergileyecek. Seçtiği konunun, bütün aynntılan tek tek her tuvalde coşku ve neşeyle izlenen sanatçı. konunun çekicıliğinin ardına saklanmadan. yaşamına egemen olan temanın özünden söz açan bir resim dıli kurmayı amaçlarken çalışmalannı 'Bu da benim sporum' diyerek özetliyor. Seramik sanatçısı Sayar'a plaket Kültür Servisi - Bakıköv Belediyesi tarafından, Dünya Kadınlar Günü'nde, Halide Edip Adıvar'ın gelini seramik sanatçısı Şehnaz Sayar'a bir plaket verilecek. Bir süre önce, sanatçı Şehnaz Sayar. yazann seçme eserlerinden oluşan kitaplan Bakırköy Belediyesi'nin Osmaniye Sağlık Ocağı Kütüphanesi'ne bağışlamıştı. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde, Bakırköy Belediyesi tarafından Yunus Emre Kültür Merkezi'nde düzenlenecek bir törenle, Belediye Başkanı Dr. Ahmet Bahadırlı. Halide Edıp Adıvar'ın gelını Şehnaz Sayar'a bir şükran plaketi verecek. Törene çeşitli kadın dernekleri katılacak. Emin Türk EHçHı araştırma- hceleme yanşması sonuçlandı Kültür Servisi - Araştırmacı yazar Emın Türk Eliçin (1906-1966) anısına eşi tarafından kurulan, ETEV (Emin Türk Eliçin Vakfı) üyelerince düzenlenen, "Cumhunyet döneminde Türkiye'de sınıfsal yapıdaki dönüşümler ve sınıflann niteliklen" konusundaki araştırma-inceleme yanşması ödülünü İzmirli araştırmacılar kazandı. Mevlüt Çetınkaya ve Dr. Ahmet Okur'un ortak ürünü birincilik ödülünü alırken yine tzmirlı araştırmacı Engin Önen'e de özendirme ödülü verildi. Seçici kurulunu Prof. Dr. Afşar Timuçin, Prof. Dr. Nejat Bozkurt, Prof. Dr. Kuvvet Uzakdogu, Prof. Dr. Toktamış Ateş ve Doç. Dr. Murat Özyüksel'ın oluşturduğu yanşmanın ödül töreni, yazann ölüm yıldönümü olan 16 mart cumartesi günü saat 15.00'te ETEV Merkezi'nde yapılacak. Tiyatro İstanbul, yeni bir tiyatro salonu kazandırıyor Kültür Seryisi - Bugüne dek oyunlannı çeşitli sahnelerde izleyiciye sunan Tiyatro Stüdyosu, 6. yılında yeni bir tiyatro salonu açarak "kendi evine' yerleşiyor. Anadolu yakasının Zeynep Kamil semtindeki eski Odeon Sıneması, 370 kişilik bir tiyatroya dönüşmüş olarak Tiyatro Stüdyosu'nun yeni oyunu 'Histeri' ile perdesini açacak. Salonun, önümüzdeki sezondan başlayarak çeşitli dallarda etkinlikler gerçekleştiren bir sanatev i işlevini üstlenmesi de planlanıyor. Başka tiyatro topluluklannın kullanımına da kapısını açacak olan sahne, böylelikle Istanbul'un salonsuzluk sorununun çözümüne de önemli katkıda bulunacak. Tiyatro Stüdyosu'nun 20 martta yeni evinde sahnelemeye başlayacağı 'Histeri'yi Ahmet Levendoğlu çevirdi, Işıl Kasapoğlu yönetiyor. Tasanm, Duygu Sağıroğlu imzasını taşıyor. Oyunda Zuhal Olcay, Haluk Bilginer, Mehmet Akan ve Selim Naşit Özcan rol alıyor. K Ü L T Ü R İ Ç İ Z İ K KÂMİL MASARACI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle