Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SA/FA CUMHURİYET 6 MART1996ÇARŞAMBA
14 KULTUR
Duygusal yenilgileri, başansı\la dengeüyor
Kültiir Servisi - Yönetmen Ang Lee,
"Onda hayranlık duyduğum en önemli
özellik, güçlü oyunculuğu ve cesareti"
diyor. Oyunculuk kariyerinı, "Howard's
End" ile aldıği Oscar'dan sonra "Sense
and Sensibility"nin senaryosuna attığı
imza ve aynı filmdeki oyunculuğu ile
gelen Oscar adaylıklanyla taçlandıran
Emma Thompson, gerek oyunculuğu
gerekse bir erkek kadar sert. cesur kişiliği
ile son günlenn en çok konuşulan
yıldızlan arasında yer alıyor.
Karşılaştığı insanlan ilk bakışta
etkileyen çekici oyuncu, en iyi senaryo
ve en iyi kadın oyuncu kategorilerinde
Oscar'ı zorlamanın yanı sıra, en iyi
senaryo dalında "Sense and
Sensibility" ile bir Altuı Küre'nin
de sahibi oldu. Son 5 yıldır hız
verdiği senaryo yazım
çalışmalannda böyle parlak bir
sonuca ulaşan Thompson,
kendisine "Oyunculuk ve
senaryo yazarlıgından sonra
şimdi sırada yönetmenlik
mi var" diye soran basın
mensuplannı. kocaman
bir "Hayır"ile yanıtlıyor.
"Yönetmenlik, sabu- işidir.
Bense gereğûıden fazla
sabırsız bir insanım, bu
bana göre bir iş değil."
"Sense and
Sensibüirv"nin
çfckimleri,
oyuncunun
psikolojik açıdan
oldukça zor bir
dönemine rastlamıştı
Çekımler sürerken
oyuncu-yönetmen eşi
Kenneth Branagh ile olan
evliliğini bitirmek zorunda
kalmıştı. Filmin diğer kadın oyuncusu
Kate VVinslet'in de aynı dönemde beraber
olduğu kişiden aynlması, şüphesiz büyük
rastlantıydı. "tki hafta boyunca canlı
cenaze gibi dolaşülar ortalıkta ikisi de"
diye anlatıyor filmin yapımcısı Lindsay
Doran. Ancak tam bu sıralarda
Thompson'ın, rol arkadaşı olan 28
yaşındaki oyuncu Greg W1se ile birlikte
olduğu söylentileri yayılmıştı.
Thompson'ın "Bloomsbury
Yayınlarrndan çıkan "Jane Austen's Sense
and Sensibility: The Screenplay and
Diaries" (Sense and Sensibility'nin
Senaryosu ve Günlükler) adını verdiği
kitabındaki kimi bölümlerde VVise'tan
'muhteşem biri' diye söz etmesi,
dedikodulara hız kazandırdı.
Ancak, bu ilişkiden çok, Kenneth Branagh
ile son bulan evliükleri üzerinc konuşmayı
yeğliyor. "Bütün benliğimi vermiştim bu
Uişkiye ve şimdi bittiğini görmekten.
parmakiannı teker teker iaran bir insan ne
kadar acı çekerse öyle acı duyıryorum."
Duygusal yenılgilerini mesleki başanlarla
dengelemeye çalışan Thompson'a göre
başan, ne yazık ki. çoğu zaman kişinin
ruhsal yaşamındaki başan ile koşut
gidemiyor.
Gerek "Hovvard's End", gerek "The
Remains of the Day" (Giinden Kalanlar)
adlı filmlerde canlandırdığı kınlgan,
romantik ama güçlü kadın tiplemeleriyle
seyircinin belleğine yerleşen Thompson'a
göre, bugün romantizm, anlamından çok
şey yitirmiş. "Bizler, romantiznıin çağı
olan 19. yüzyılın bile gerisinde kaldık. O
günlerde aşk. insanlar için
şimdikinden daha önemüydi."
Özel yaşamında, beyazperdede
göründüğünün aksine, sinırli,
sabırsız, heyecanlı olan Emma
Thompson, Ang Lee'nin. birlikte
çalışmaktan hem ürktüğü hem de
büyük keyif aldığı bir oyuncu.
"Sense and Sensibilhy"de ilk kez
bir araya gelen ikili, ilk günlerde
iletişim sorunlan yaşadıklannı
anlatıyorlar. "Doğulu bir
yönetmen ile çahşmanın kendine
özgii zoıiuklan var" dıyor
Thompson. "Doğu'da yönetmene
bir tann gibi davranılıyor.
Sizden istediklerini
sorgulamadan yerine
getirmek zorundasımz."
Lee'nin oyunculardan
beklediği perfoımansı
onlara küçük notlar
göndererek bildirmesi,
başlangıçta ekip tarafından
epey ganpsenmiş. Yeni bir
film için henüz erken
olduğunu düşünen sanatçı,
bugünlerde zamanını
'yaşamaya' ayınyor. Yeryüzünde
onu mutsuz eden çok az şey var.
Çalışmayı, yemek yapmayı. okumayı ve
hatta TV'de Yıldız Savaşlan'nı izlemeyi
çok seviyor.
Bugün geldiği noktadan duyduğu hazzı
şöyle dile getiriyor: "Yapmak
istediklerimin pek çogunu, para kazanma
kaygısı ik hareket etmeden
gerçekleştirdiın. Bu bana büyük huzur
verivor."
Sinemanın ilgisi,
edebiyat klasi/derinde
Kültiir Servisi - Film
yapımcılannın. son yıllarda
konusunu tngiliz edebiyatınm
klasiklerinden alan öyküleri
beyazperdeye uyarlamaya
başlamasıyla birlikte 901ı
yıllann sinema açısından klasik
yapıtlann tekrar gündeme
geldiği bir dönem olacağını
iddia etmek hiç de zor değil.
Shakespeare'in oyunlan.
Joseph Conrad, Thomas Hardy,
Henry James gibi yazarlann
yapıtlannı beyazperdede ya da
tiyatro sahnelerinde daha sık
görüyoruz...
Jane Austen'ın romanlan,
sinema için çoktan popüler
oldu bile. Austen'ın
romanından sinemaya
uyarlanan. Emma
Thompson'ın senaryosunu
yazdığı 'Sense and Sensibility•',
yedi dalda Oscar'a aday
olmakla kalmayıp en iyi
senaryo dalında Altın Küre'yi
aldı bu yıl. Shakespeare,
yönetmenlerin ilgi gösterdıği
yazarlann başında geliyor.
Quentin Tarantino'nun
'Macbeth'i ve Oliver Parker'm
'Othello'sundan sonra,
lngiltere'deki tiyatro
sahnelerinde de pek çok
Shakespeare oyunu
sahneleniyor bugünlerde:
Tvvelfth Night (Onıkıncı Gece),
Romeo ve Juliet, Richard III,
Bir Yaz Gecesi Rüyası...
tlginç olan, sinema projelerinin
pek çoğunun Hollyvvood çıkışlı
oluşu. 10 yıl önce EM
Forster'ın 'A Room With a
VTew' (Manzaralı Bir Oda) adlı
yapıtını sinemaya aktaran
yapımcı İsmail Merchant'a
göre, edebiyat uyarlamalan
sayesinde, popüler ve kârlı
filmler üretmek mümkün. "11
dalda Oscar'a aday olan
'Howard's End'den sonra,
elinizdeki eser ne olursa olsun,
Hollynood'daki bütün
yapımcılar tarafından hemen
kabul edilirsiniz" diyor
Merchant.
Zengin ve köklü edebiyat
geleneğine sahip olan
Ingiltere'de film endüstrisi, son
yıllarda tümden edebiyata
yönelmiş durumda. Hardy'nin
'Jude and Obscure' adlı
yapıtını BBC için uyarlayan
Mark Shivas'a göre,
yapımcılann klasiklere
yönelişi, kendilerine
duyduklan güvenin ne denli
azaldığının da göstergesi. "Bir
yapımcı için edebiyat
uyartaması yapmak bir tür
sigorta. Bir bakıma kendini
sağlama almak" diyor Shivas.
"Oykü hazır bekliyor zaten,
tüm yapacağınız. onu markete
sunmak.
Günümüzde çok iyi senaryolar
yazıldığı halde, hazjra konmak
daha güvenli geliyor.*"
Eleştirmenler ise bunun bir
Anglosakson eğılimi olduğunu
düşünüyorlar.
Merchant Ivory için "Laura
Ashley sinema okulu çıkışlı"
nitelemesınde bulunan lngilız
yönetmen Alan Parker'a göre
ise sinema, seyırcisine bir şey
sunmak ıstiyorsa bunu kendi
diliyle yapmalı. Bunun için de
özgün senaryo üretmek
gerekiyor.
De\iet TıyatrolarL, 'IsyaııcılarTa Abnanya'da
Isyancılar
Recep Bilginer'in yazdığı, rejisörlü-
günü Zafer Kayaokay' m üstlendığı 'ts-
yancuar' Türkıye'nin çok partili döne-
me geçiş yıllannda, Mersin'in Aslan-
köy'ünde yapılan muhtarlık seçiminde
çıkan olaylan konu alıyor.
Muhtann. o dönemde gaz. şeker. ka-
put bezi gibi vesikayla dağıtılan önem-
li ihtiyaçlan. köylülere dağıtması gere-
kirken dağıtmaması ve riişvet karşılı-
ğında başka kimseleri kayırması sonu-
cunda köylüler, muhtar seçimlerınde
yeni bir adayı seçerler.
Eskı muhtar, seçim sandığına el koy-
mak ister. Köylü günlerce sandığın ba-
şında bekler. Muhtar, bir cinlik yapıp
valiye 'köyde isyan var' diye telefon
edıp, konuşmayı tamamlamadan tele-
fon tellerinı kendisı keserek valiye de
'köylü telefon teUerûıi kesti' diye bildi-
nr. Valının gönderdiği bir bölük jan-
darmanın komutanı da sandığı almak
isteyince ortalık kanşır. Köylüler, san-
dığı vermemek için karşı koyduklan
için 1947 yılınm şubat ayında hapse atı-
hrlar. Tek parti dönemınin tortulannı
taşıyan oyun 1965 yılında Ankara Dev-
let Tiyatrosu'nda, îstanbul ŞehirTiyat-
rolan Fatih ve Csküdar sahnelennde
oynandı. Oyunun 2 nisan - 10 mayıs
1996 tanhleri arasında gerçekleşecek
olan Almanya turnesinde Edip Tümer-
kan, Neşet Erdem,SelçukÖzdogan,Fü-
sun Günuğur, Aydın l ysal. Alev Bufaa-
ralı. Özel Aydın, Buket Türkyılmaz,
Hayrettin F.ngin ve Yavuz Sepetçi'nin
yanı sıra 45 kişilik bir oyuncu kadrosu
rol alıyor.
Devtet
Tıyatrolan'nın
Avnıpa Birliği
kültiir
bütüıüeşmesi
programına
paraM olarak ilk
olarak Recep
Bilginer'in
"Isyancılar"
oyunumın rurnesi
gerçekJeştirecek.
"Isyancüar" 2
Nisan- 10 Mayıs
tarihleri arasında
Almanya'nın
Münih, Köln,
Stuttgart Berlin,
Köln kentlerüıde
35 temsil verecek.
Devlet
Tryatrolan,
Almanya'dan
sonra da
kapsamlıbir
Avrupa turnesine
çıkacak.
Kültür Servisi - Dev let Tıyatrolan,
Recep Bilginer'in 'Isyancüar' adlı
oyunuyla Avrupa turnesine çıkıyor.
Devlet Tiyatrolan'nın, Avrupa Birliği
kültür bütünleşmesi programına paralel
olarak gerçekleştireceğı turnelerin ilk
etabı olan 'Isyancılar'. OBC turizm
şirketinin katkılanyla 2 nisan - 10
mayıs tarihleri arasında Almanya'nın
Münih, Köln, Stuttgart, Berlin, Köln
kentlerinde 35 temsil verecek.
'İsyancdar' oyununun Ahnanya
turnesine ilişkin önceki gün bir basın
toplantısı düzenleyen Devlet
Tiyatrolan Genel Müdürü Bozkurt
Kuruç, Avrupa ile gümrük birliği
süreci içerisinde Türk kültür ve
sanatını Avrupa'da tanıtmak ve
Avrupa'da bir 'kültürel üs' kurmak
amacından yola çıktıklannı belirtti.
'Isyancılar' oyununun seçim nedeni
üzerinde de duran Kuruç, "Bu oyunla
Türk halkııun demokrasiye nasıl sahip
çıkbğını, demokrasinin Türkiye'de
yerieşmiş bir kavram olduğunu
anlatmak istedik" dedı. Devlet
Tiyatrolan olarak ilk kez özel bir
şirketin katkılanyla bir yurtdışı turnesi
düzenlediklerini söyleyen Kuruç.
"Bugüne kadar yurtdışındaki
harcamalanmızı kendi bütçemizden
karşılıyorduk. Ancak, Avrupa ile
bütünleşmenin eşiginde liberal
dünyanın gereklerine uymak
zorunluluğunu hissettigimiz için şimdi
ilk defa. oyunun tanıtimı ve
promosyonunu bir özel firma kanalıyla
gerçekleştiriyoruz" diye konuştu.
Türkiye'deki tüm sanat kurumlannın
nitelikli yapımlannın Avrupa'da
sahnelenmesi gerektiğine dikkat çeken
Bozkurt Kuruç. 'İsyancılar'ın Almanya
turnesini, 'kültür bütünleşmesi
çercevesinde Avrupa'nın kapüannı
/nrlamak' yolunda atılmış bir adım
olarak değerlendirdi.
OBC turizm şirketi yetkilisi Öner
Karabay ise Türkiye'yi yalnız ticaret
ya da turizm ile değil, kültürü.
sanatıyla da tanıtmak için bu projeyi
üstlendiklerini belirtti. 'İsyancdar'
oyununun temsil vereceği tıyatrolann,
14 kentte 2400 salon arasından
seçildiğini belirten Karabay, oyunun
Alman seyircisi önünde spontane
tercüme ile sahneye konulacağını
söyledi.
Toplantıda söz alan oyunun yazan
Recep BUginer de 'Isyancılar'
oyununun Mersin'in Aslanköyü'nde
1946 yılında yapılan muhtar
seçimlerinde yaşanan sahtekârlık
karşısında köylünün demokrasi
savaşımını konu aldığını anımsattı.
Kuruç, Devlet Tiyatrolan"nın
Almanya'dan sonra kapsamlı bir
Avrupa turnesine çıkacağını, bunun
yanı sıra 1996 yılı içinde merkezi
Diyarbakır'da olmak üzere 'Ortadoğu
ülkeleri Deneysel Fıyatro Festhali'.
merkezi Bursa'da 'Balkan LTkeleri
Tiyatro Şenligj' \e 'Uluslararası Açık
Hava Tiyatro Festivali", merkezi
Trabzon'da 'Kafkas Ülkeleri (Türld
Devletler) Tiyatro Şenliği'. Ankara'da
amatör tiyatrolara destek veımek
amacıyla Haziran 1996'da 'Amatör
Tiyatrolar Şenliği'düzenleneceğini
sözlerine ekledi.
Alışılmışın dışında bir ^genç kuşak dinletisi
9
ÖNDER KÜTAHYALI
İZMİR- Kocaman bir sorunlar >xımağı-
na sanlmış bulunan ülkemizde, güzel sa-
natlann kalkınmaya yön veren etmen ola-
rak düşünülmesi şimdilik söz konusu de-
ğildir. Böyle olunca müzik ile ilgili sorun-
lanmız gün geçtikçe çoğalmaktadır. Küçük
bir örnek verirsek, üç büyük kent yerine
yurdun çeşitli köşelerinde konservatuvar
açıhnası en büyük özlemımizdi.
Son yıllarda bu konuda epey yol alındı;
fakat yeni sorun. kadro tıkanıklığı nedeniy-
le gençlerin işsizlikle yüz yüze gelmesidir.
Şeker Bayramı dinlencesinin boşluğundan
sonra Izmir'de geçen haftayı dolduran et-
kinlikler, gençliğin bu konuda büyüklere
yaptığı bir yakan olarak değerlendirilebi-
lir.
En önemli etkinlik, IZDSO'nun genç
kuşak dinletileriydi. Alışılmışın dışında bir
düzenlemeyle ilk dinleti 27 şubat salı, ikin-
cisi de 1 mart cuma akşamı verildi. Orkest-
rayı Renginı Gökmen yönetti.
27 şubat dinletisinde DEÜ Devlet Kon-
servatuvan öğrencileri AytinEnsoy ile As-
lı Engin, F. Krommer'in Op. 35 iki klari-
net için konçertosunu tek çalgı izlenimini
yaratacak yolda çaldılar. Murat Akkın,Jo-
seph Schubert'in do majör viyola konçer-
tosunu seslendirdi.
Şarkısal ve rahat bir tarzı olan sanatçı,
iki yıl Bilkent'te okumakla bırlikte DEÜ
Devlet Konservatuvan çıkışlıdır ve Antal-
ya Oda Orkestrası "nın üyesidir. D. Drago-
netti'nin kontrbas konçertosunu yorumla-
yan ve yine İzmir Devlet Konservatuvan
öğrencisi olan Burak Karcı, çalgısındaki
bütün güçlükleri yenme aşamasına geldi-
gını kanıtladı. Son olarak Carl Maria Von
VVeber'ın fa majör fagot konçertosunu ses-
lendiren Engin Güngördü ise HU Ankara
Devlet Konservatuvan'nda yüksek lisans
yapmakta. a>nca ADOB orkestrasmdaki
görevini sürdürmektedir. Sanatçınm, tek-
nikteki kusursuzlukla şarkısallığı birleşti-
ren yorumu, büyük alkış topladı.
1 mart cuma akşamı verilen ikinci din-
leti, birincinin akademızmine kıyasla epey
profesyonel bir hava taşıyordu. Önce Gü-
rel Ünver, L. E. Larsson'un trombon ve yay-
lı çalgılar orkestrası için Concertıno'sunu
çaldı. HÜ An-
kara Devlet
Konservatuva-
n çıkışlı olan
ve şu anda
ADOB orkest-
rasında görev
yapari Ünver,
usta ve müzi-
kal bir trom-
boncu. İkinci
olarak Jülide
Canca, Camil-
le Saint Sa-
ens'ın la minör
v i y o 1 o n s e I
konçertosunu
seslendirdi.
Canca, istanbul Devlet Konservatuvan'yla
Bilkent'in ardından şu anda Viyana Kon-
servatuvan'nda ö|rencidir. Genç sanatçı
duygulu ve müzikal; ancak kanımca, ton-
daki dolgunluk ve tekniktekı sağlamlık
yönlerinden daha olgun bir aşamaya gel-
mesi gerekecektir.
Genç kuşak dinletilerinin son solocusu
soprano Birgül Su Ariç, DEÜ Konservatu-
van'nı bitirdikten sonra kazandığı bursla
ltalya'ada "Academia d'.Arte Lirica e Co-
rale"de olgunluk aşamasına ulaştı. Geçen
Renginı Gökmen
eylül ayında lsunbul'da yapılan uluslara-
rası Leyla Gencer Şan Yanşması'nda üçün-
cü oldu. Ardından. lZDOB'in açtığı sına-
vı da kazandı. Sanatçı çok güzel söylüyor;
tekniği de sağlam ve güvenli. Dinletıde
Rossini ve Bellini operalanndan aryalarla.
J. Strauss'un "Yarasa" operetinden Ade-
la'nın aryasını sundu ve coşkuyla alkışlan-
dı.
• • •
Konservatuvar kavramı ve Ankara Dev-
let Konservatuvan, ulu Atatürk'ün arma-
ğanıdır. Daha sonra İzmir \e lstanbul'da
Devlet Konservatuvarlan açıldı. lstan-
bul'da bir de Belediye Konservatuvan \ar-
dı. 1982'de, bu kurumlann üniversite bün-
yesine alınmasının ardından. Eskişehir'de.
Adana'da, Edirne'de ve Mersin'de. yeni
konsenatuvarlar hizmete girdi. Şu var ki
konservatmareğitiminın çeşitliliği vegüç-
lüğü göz önüne alınarak bu sanat kurum-
lanmız arasında iyi bir eşgüdüm oluştu-
rulması yoluna gidilmedi.
Sık sık dile getirilen böyle bir sakınca-
nın ortadan kalkmasmda ilk adım sayıla-
bilecek bir gelişime geçen hafta Izmir'de
tanık olduk. 28 şubat akşamı DEÜ Devlet
Konservatuvan ve Sabancı Kültür Sara-
yı'nda verilen "Genç Yetenekler Devlet
Konservatuvarlan Oda Müaği Konseri"ni,
anılan konservatuvar ile Kordon Rotari
Klübü ortaklaşa düzenlemişti. Dinletide,
Dokuz Eylül. Anadolu, Mimar Sinan ve
Hacettepe üniversitelerınin devlet konser-
vatu\ arlanndan öğrenci topluluklan, bazı
oda müziği yapıtlannı seslendirdiler.
Değerli bestecimiz Necil Kâzım Akses,
kendisiyle yaptığım bir görüşmede. divan
müziğımizi çok sevdiğinı söylemiş ve şu-
nu eklemiştı: "Fakato musikiyi alıp da çok-
seslendirmek günahür; onun bütün güzel-
ligi teksesliliğjndedir." Akses'in sözleri, iz-
lediğim dinleti açısından da geçerlidir. Ca-
lınan yapıtlan tek tek eleştirmek günahtır;
gençlerin doğal kusurlan, dinletinin güzel-
liğini oluşturmuştur. Ben burada sadece
küçük izlenimler aktarmakla yetineceğım.
J. Haydn'ın No. 1 sol majör piyanolu
üçülünü, AÜ Eskişehir Dev let Konserva-
tuvan öğrencilerinden dinledik. Öğretim
görevlisi Murat Sümer'in sınıfını oluştu-
ran lise aşamasındaki gençler, temiz ve
doğru yorumla-
nyla dikkati
çektiler.
DEÜ Devlet
Konservatuva-
n'nın öğrenci-
len, W. A. Mo-
zart'ınK.V478
sol minör piya-
nolu dördûlünü
çaldı. Doç. Erol
Şekeramber'in
sınıfı olan top-
luluk. Mo-
zart'm müzi-
ğinde zaman
zaman ortaya BirgûlSuAriç
çıkan romantık-
liği başarıyla yansıttı.
Doç. Çiğdem tyicil'in çalıştırdığı MÜ
Devlet Konservatuvan öğrencileri de R.
Schunıann'ın Op. 44 mi bemol majör pi-
yanolu beşılini seslendirdiler. Öğrenci
kimliğinden sıynlıp olgun bir düzeye var-
mış olan yorumu coşkuyla alkışladık.
Son olarak HÜ Devlet Konservatuvan
öğrencilerinden. Şostokoviç'in Op. 67 no.
2 piyanolu üçülünü dinledik. Topluluk.
Prof. Ulvi Yücelen'in sınıfıydı. Ortaya ko-
nan seslendirme, Mozart ile Schumann'ın
tersine çağunızın gerçeklerini yansıtıyor-
du.
Programın biricik kusuru uzunluğuydu;
ancak tanık olduğumuz etkinlik önemli bir
adımdır.. Gelecek yıllarda, değişik konser-
vatuvarlardan gelen öğrencıler bir kez da-
ha Izmir'de toplanabilir: konservatuvara
özgü sanat eğitiminin ve uygulamasının
çeşitliliğini yansıtan etkınliklerle bir kon-
servaruvariar haftası düzenlenebilir.
Geçen hafta İzmir akşamlannı süsleyen
başka bir müzık etkınliğı de IZDOB kuru-
munun "MüzikaJden Fop-Caza" başlığını
taşıyan dınletısiydi. 28 şubat akşamı Hil-
ton balo salonunda verilen ve bir gün son-
ra Elhamra'da yınelenen dinletide orkest-
rayı Ercan Yenal yönetti. koregrafiyi ise
Neslihan Oztürk hazırladı. Solocular, Ay-
şe Tek Yenal ile AJtuğ Dilmaç'tı.
Yersizlik nedeniyle ızleyemediğim et-
kinliğin düşündürdükleri önemlidir ve tar-
tışmaya açıktır.
Sanat kurumlanmızın hafıf müzik ala-
nındaki dinletileri, genellikle halkımızı
çoksesli müziğe ısındırmabakımındanya-
rarlı görülür ve desteklenir. Şu var ki biz-
de "Türk hafif müziği" adıyla topluma su-
nulan şeyler, halksal olmak ve bol para ka-
zanmak uğruna büyük bir müzik felaketi-
ne yol açmıştır.
En üzücü sonuç da geleneksel sanat mü-
ziğimiz ile türkülerimizin genç kuşaklarca
soğuk karşılanmakta oluşudur. Bunun ge-
leceğı ise anılan türlerın unutulmasıdır.
L'manra ki "Müzikalden Pop-Caza"
dinletisinı ya da buna benzeyen herhangi
bir etkınliğı izleyen Türk hafıf müziği
mensuplan, gerçek hafıf müziğin ne oldu-
ğu konusunda biraz kafa yorarlar ve geli-
nen sonuç karşısında onlar da bizim gibi
kaygılanırlar.
Nehar Tiiblek adına düzenlenen
karikatür yarışması sonuçlandı
Kültür Senisi - Geçen yıl 6 mart tanhınde yitirdiğimiz'
Nehar Tüblek adına oluşrurulan '"Kahvehaneler"
konulu karikatür yanşması sonuçlandı. Beşiktaş
Belediyesi ile Karikatürcüler Derneği'nin ortaklaşa
düzenledikleri yanşma sonucunda birincilik ödülünü
Hikmet Cerrah, ikincilik ödülünü Tayfun AJcgül,
üçüncülük ödülünü Bülent Okutan kazandı. Altan
Özeskici, Muhammet Şengöz ve Seyıt Saatçi de
mansiyonla ödüllendirildiler. Çeşitli kuruluşlann özel
ödülleri ise şöyle dağıtıldı: Beşiktaş Belediyesi Ömer
Faruk Selvi. Beşiktaş Spor Kulübü Faruk Soyarat:
Karikatürcüler Derneği Dınçer Pilgir. Nehar Tüblek
Ailesi Yüksel Bayram; Dünya gazetesi Eray Özbek;
Karikatür dergisi Engin Selçuk. Kazananlara ödülleri,
Nehar Tüblek'in ölüm yıldönümü olan bugün saat
18.00'de Ortaköy Kabataş Lisesı Vakfı'na ait olan ve
restore edilerek kültür sitesi halıne getirilen eski
Fevriye Karakolu bınasında yapılacak anma töreninde
verilecek. Yanşmaya katılan yapıtlar ise 8-31 mart
tarihleri arasında Karikatür ve Mizah Müzesi'nde
sergilenecek.
Tıryaki nin sergisi Çiçek Bar'da
Kültür Senisi-
1988yılındanbu
yana resim
çalışmalannı
sürdüren Sema
Tiryaki. son
dönem
yapıtlannda
ağırlıklı olarak
spora yer veriyor.
Ailesinin ve yakın
çevTesinın spora
olan ilgisinden
dolayı, sporun
resimlerinin odağı
haline gelmesine
yol açan Tiryaki,
tuval üzerine
yağlıboya resim
çalışmalannı,
"SporTualde" adı
altında 19 mart-3 nisan tarihleri arasında Çiçek Bar'da
sergileyecek. Seçtiği konunun, bütün aynntılan tek tek
her tuvalde coşku ve neşeyle izlenen sanatçı. konunun
çekicıliğinin ardına saklanmadan. yaşamına egemen
olan temanın özünden söz açan bir resim dıli kurmayı
amaçlarken çalışmalannı 'Bu da benim sporum'
diyerek özetliyor.
Seramik sanatçısı Sayar'a plaket
Kültür Servisi - Bakıköv Belediyesi tarafından, Dünya
Kadınlar Günü'nde, Halide Edip Adıvar'ın gelini
seramik sanatçısı Şehnaz Sayar'a bir plaket verilecek.
Bir süre önce, sanatçı Şehnaz Sayar. yazann seçme
eserlerinden oluşan kitaplan Bakırköy Belediyesi'nin
Osmaniye Sağlık Ocağı Kütüphanesi'ne bağışlamıştı.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde, Bakırköy
Belediyesi tarafından Yunus Emre Kültür Merkezi'nde
düzenlenecek bir törenle, Belediye Başkanı Dr. Ahmet
Bahadırlı. Halide Edıp Adıvar'ın gelını Şehnaz
Sayar'a bir şükran plaketi verecek. Törene çeşitli kadın
dernekleri katılacak.
Emin Türk EHçHı araştırma-
hceleme yanşması sonuçlandı
Kültür Servisi - Araştırmacı yazar Emın Türk Eliçin
(1906-1966) anısına eşi tarafından kurulan, ETEV
(Emin Türk Eliçin Vakfı) üyelerince düzenlenen,
"Cumhunyet döneminde Türkiye'de sınıfsal yapıdaki
dönüşümler ve sınıflann niteliklen" konusundaki
araştırma-inceleme yanşması ödülünü İzmirli
araştırmacılar kazandı. Mevlüt Çetınkaya ve Dr.
Ahmet Okur'un ortak ürünü birincilik ödülünü alırken
yine tzmirlı araştırmacı Engin Önen'e de özendirme
ödülü verildi. Seçici kurulunu Prof. Dr. Afşar Timuçin,
Prof. Dr. Nejat Bozkurt, Prof. Dr. Kuvvet Uzakdogu,
Prof. Dr. Toktamış Ateş ve Doç. Dr. Murat
Özyüksel'ın oluşturduğu yanşmanın ödül töreni,
yazann ölüm yıldönümü olan 16 mart cumartesi günü
saat 15.00'te ETEV Merkezi'nde yapılacak.
Tiyatro İstanbul, yeni bir tiyatro
salonu kazandırıyor
Kültür Seryisi - Bugüne dek oyunlannı çeşitli
sahnelerde izleyiciye sunan Tiyatro Stüdyosu, 6.
yılında yeni bir tiyatro salonu açarak "kendi evine'
yerleşiyor. Anadolu yakasının Zeynep Kamil
semtindeki eski Odeon Sıneması, 370 kişilik bir
tiyatroya dönüşmüş olarak Tiyatro Stüdyosu'nun yeni
oyunu 'Histeri' ile perdesini açacak. Salonun,
önümüzdeki sezondan başlayarak çeşitli dallarda
etkinlikler gerçekleştiren bir sanatev i işlevini
üstlenmesi de planlanıyor. Başka tiyatro
topluluklannın kullanımına da kapısını açacak olan
sahne, böylelikle Istanbul'un salonsuzluk sorununun
çözümüne de önemli katkıda bulunacak. Tiyatro
Stüdyosu'nun 20 martta yeni evinde sahnelemeye
başlayacağı 'Histeri'yi Ahmet Levendoğlu çevirdi, Işıl
Kasapoğlu yönetiyor. Tasanm, Duygu Sağıroğlu
imzasını taşıyor. Oyunda Zuhal Olcay, Haluk Bilginer,
Mehmet Akan ve Selim Naşit Özcan rol alıyor.
K Ü L T Ü R İ Ç İ Z İ K
KÂMİL MASARACI