25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5MART1996SAU HABERLER Trafık kazalam 7 can aldı • Haber Merkezi-Yurdun çeşitli bölgelerinde dün meydana gelen kazalarda 7 kişi öldü, 38 kişi yaralandı. Konya-Adana karayolunda Süleyman Yüksel yönetimindeki bir yolcu otöbüsünün şarampole yuvarlanması sonucu Banş Gelenler adlı yolcu hayatım kaybederken, 35 yolcu ise yaralandı. Ankara Anadolu Bulvan ûzerinde yolun kaygan olması nedeniyle elektrik direğine çarpan ticari minibüs ve özel otoda bulunan Levent Emekçi (21) ile Sami Alan hayatını kaybetti. Ankara Kızılay'da da yoldan karşıya geçmeye çalışan Alper Baytemur ise bir polis otosunun çarpması sonucu ağır yaralandı. Istanbul Silivri ve Sanyer'de meydana gelen trafık kazalannda Kenan Can, Müzeyyen Demirhan (30) ve Ömer Sak (23) öldü. Kazalarda yaralanan Esmehan Karaağaç (19) ile Veysel Yıldız tedavi altına ahndı. Kayseri- Kahramanmaraş karayolunda Orhan Gültekin'in kullandığı otomobil yolun buzlu olması nedeniyle kayarak şarampole yuvarlandı. Kazada, Gültekin hayatını kaybetti. Bövizzedelerden protesto • ANKARA (Cumhurryet Bûrosu) - Dövizle borçlanarak konut kredisi aldıklan için kamuyounda "dövizzedeler" olarak tanınan bir grup, arkadaşlannın evinin icra yoluyla satılmasını protesto etti. Ankara Adliye Sarayı Gayrimenkul Satış Salonu önünde toplanan bir grup dövizzede, Pamukbank'a olan borcunu ödeyemeyen Salih Zeki Çapakçur'un evinin satılmasına karşı çıktılar. Tevhid-i Tedrisat etkinHkleri • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tevhid-i Tedrisat (Öğretim Birliği) Yasası'nın 72. yıldönümü nedeniyle dûzenlenen etkinlikler, dün Ankara'da sürdü. "2000'li Yıllara Doğru Öğretim Birliği, Tevhid-i Tedrisat" konulu panele katılan DSP Trabzon Milletvekili Hikmet Sami Türk, Tevhid-i Tedrisat Yasası'run içerdiği laiklik ilkesinin günümüzde gerektiği gibi kullanılmadığını, yasanın zaman zaman çiğnendiğini vurguladı. OHAL'e yardım paketi • tstanbul Haber Servisi - Zeytinburnu Belediye Başkanı Adil Emecan'ın, bugün Olağanüstü Hal Bölgesi'ndeki mezra okullannda öğrenim gören ögrencilere, içinde kırtasiye ve giyim malzemeleri bulunan yardım paketleri götüreceği bildirildi. Nazım Bilican'n vurulması • lstanbul Haber Servisi - Tayin yüzünden çıkan tartışma sonucu lstanbul Gümrükler Başmüdürü Nazım Bilican'ı makamında tabancayla bacağından yaralayan gümrük memuru Mehmet Gençdal yakalandı. Kendisini tayin ettirdiği gerekçesiyle Bilican'ı vurduğu ileri sürülen gümrük memuru Mehmet Gençdal gözaltına ahndı. Oto hrsızlığı • lstanbul Haber Servisi - lstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü Oto Hırsızlık Büro Amirliği'nden dün yapılan açıklamada, lstanbul 'un çeşitli semtlerinden çaldıklan 8 milyar lira değerinde 13 adet otomobili, sahte belge ve plakalar düzenledikten sonra satan 6 kişilik şebekenin aranan bir üyesinin yakalandığı belirtildi. Özel time dava • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kahramanmaraş' ın Pazarcık ilçesine bağlı Cennetpınan köyünde yaşayan Mustafa Dölek'i öldürdüğü ileri sürülen özel harekât tim görevlisi Soner Ağbaba hakkında 8 yıl ağır hapis istemiyle dava açıldı. Dava, güvenlik gerekçesiyle Kahramanmaraş'tan Ankara'ya alındı. Davanın ilk duruşması bugün Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek. Türkiye'deki araçların yüzde 24'ü İstanbuPda. Kentte yaşayanlann günde 4 saati yollarda geçiyor ULaşnn çflesme çözüm ışığı yokİETT GÜNDE 1 MİLYON 770 BİN YOLCU TAŞIYOR 1227 otobüs plaka bekliyor • Yüzde 88 karayolu, yüzde 6 demiryolu ve yüzde 5 oranında denizyolu ulaşımının kullanıldığı Istanbul'da, ulaşım sorunu her geçen gün daha da büyüyor. Yerel yönetimler, sorunu kökten çözecek projeleri yeterince hızlı hayata geçiremezken merkezi yönetimler, kentin sorununa yeterli duyarlılığı göstermiyor. tstanbul Haber Servisi - Her geçen gün daha bü- yük bir işkence haline gelen îstanbul'daki ulaşım soru- nu, 3-14 haziran tarihlerin- de tstanbul'da yapılacak olan, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ButrosGa- li'nin "arirvelerin zirvesi" olarak tanımladığı HAB1- TAT-I1 toplantısıyla dünya- mn gözü önüne serilecek. lş, okul ve çeşitli sosyal etkinlikler nedeniyle lstan- bul'da her sabah 3.5 milyon insan yollara dökülüyor. Bu- gün 10 milyonun üstünde- ki Istanbul'un nüfusunun 2010 yılında ikiye katlana- cağı tahmin ediliyor. Yolda geçen zaman Türkiye'deki tüm araçla- nn yüzde 24'ünün bulun- duğu tstanbul'da. zamanın- da işe gitmek zorunda olan insanlann büyük birbölümü, zamanlannın yaklaşık 4 sa- atini ulaşıma ayırmak zo- runda. 1 milyon 250 binara- cın bulunduğu tstanbul tra- fiğinde her gün sefere çı- kan araç sayısı ise 800 bin. Her geçen gün trafikteki araç sayısı artıyor. Yol yapı- mı, araç artış hızına erişemi- yor. tstanbul'un bugün için birinci sorunu olan ulaşım konusunda çok şey söylen- mesıne karşın, sorunu kök- ten çözecek bir aşamaya ge- linemedi. Karayoluna yüz- de 88, demiryoluna yüzde 6, denizyoluna ise yüzde 5 ba- ğımlı olan Istanbul'daki ula- şım sorununu çözebilmek için ne yapmalı? lstanbul Teknık Üniversi- tesi tnşaat Fakültesi Ulaş- tırma Anabilim Dalı öğre- tim üyesı Prof. Dr. Ergun Gedizlioğlu "tstanbul'daki utaşım sorununçözümü top- lu taşıma sisteminin gelişti- rümesine bağh, o kadar" di- yerek kestırip atıyor. Projeler yavaş lstanbul Büyükşehir Be- lediyesi, Nurettin Sözen dö- neminde toplu ulaşım için önemli projeleri başlattı. Tayyip Erdoğan da bu pro- jeleri doğru bulduğunu be- lirterek devam ettiriyor. Tramvay gibi hafıf raylı sistem, Taksim - 4. Levent arasındaki metro projeleri çok önemli bir başlangıç olmasına karşın çok yeter- siz. Zeytinburnu-Sirkeci Çağdaş Tramvay' ına işe gi- dış ve dönüş saatlerinde ayakta dahi binmek bir ma- rifet gerektiriyor. Yerel yönetimlerin, kay- nak yetersizliği ve nüfus ar- tışıyla birlikte artan diğer sorunlar nedeniyle, toplu ulaşım için daha hızlı pro- jeler üretip hayata geçirme- leri güçleşiyor. Merkezi yönetim ise Is- tanbul'un ulaşım sorununa fazla bir ilgi göstermiyor. Hükümetin, sorunun çözü- mü için Boğaziçi'ne bir köprü ya da tüp geçit yap- maktan başka ürettiği bir proje henüz kamuoyuna açıklanmadı. Banliyö tren- lerinin hâlâ 1952 'den kalma vagonlarla çalışıyor olma- sı, merkezi yönetimin ls- tanbul'un ulaşım sorununa verdiği önemin bir göster- gesi. tstanbul'un ulaşım sorunu konusunda lstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne de danışmanlık yapan Prof. Dr. Ergun Gedizliogiu. İTÜ'de "Genel Ulaşım Mas- ür Planı"nın güncelleştiril- meye çaiışıldığını söyledi. Belediyenin bazı kavşak- lan katlı kavşaklar haline getirmek istediğini belirten Gedizliogiu, "Bunlann ba- zılan bana göre tartışmalı. Baalan gcreklL Bunlar tra- fik yönetimi Ue iigjlL Ama eksik. Yalnızca kavşak ya- pıyorlar, yollan düzeltmi- yorlar. Boylu boyunca yol arterierinin düzeİtilmesi ia- zun" dedı. "İstanbul'da işkence ha- linegelen ulaşım sorunu na- sıl aşdacak" sorumuz üze- rine ise Prof. Gedizliogiu şunlan anlattı: "Bu, sene- lerdirsöytaiiyor.Amerika\ı yeniden keşfetmeye gerek yok. Dünyada bu, hep böy- le yapılıyor. İnsanlann taşV nacagı toplu taşun araçla- ruun öne çıkanlması, önce- lik tanınması gerekiyor. Ya- pdacaktekşe\bu. Yani,kal- kıp Taksim Meydam'na katlı kavşak yapalım di- yoıiar. Bugün üç katiı yap- tın yetmedi, yarın 13 kat- lı mı yapacaksın? Otomo- billere göre düzenleme yapmakla bu işin sonuna varmalan mümkün değil. Tek yolu var: Metro ya- pacaklar, otobüs sistemi- ni yayguılaştıracaklar, ara- baları yasaklayacaklar, otoparklan kaldıracaklar. Bu kadar. Taksim Meyda- nı'na otopark yapmaya uğraşıyorlar hâlâ. Taksim Meydanı'na otopark yap- tıkça oraya daha çok ara- ba gider. Daha çok araba demek, yolların daha çok nkanması demek.Aynı şey Eminönü için, Cağaloğlu için geçerli." Dünyada artık, şehir mer- kezlerine yapılan otopark- lann ricaret merkezine dö- nüştürüldüğünü de vurgu- layan Gedizliogiu, metro ve raylı sistem ile ilgili ya- pılan çalışmalann hızını- ntn gereksinimi karşılama- ya yeterli olup olmadığını sormamız üzerine ise şun- lan söyledi: 'Nereden dönülse kârdır' "Zarann neresinden dö- nersen kârdır.'Yapılmış ya- pılmıştır" gibi sözleri çağ- nşnrn or bu. Hiç yapmasa- lar çok daha kötü. Tabii ya- vaş ilerlhor. Şunu itiraf et- mek lazım, şu yönetim met- roya i>i yannm yapıyor. İkin- ci aşamaıun ihalesini yap- maya uğraşıyorlar, keşke kazmasını vursalar da Ha- liç'teki köprünün inşasma başlasalar bir taraftan." Ulaşımda yaşanan sıkın- tuun en önemli nedenlerin- den biri de bu konuda tek bır otoritenin olmaması. Ula- şım türlerinin karmaşıkhğı ve çeşıtliliği bunlar arasın- daki koordinasyonun sağ- lanması için bütün ulaşun sisteminin tek bir otoritede toplanmasını gerektiriyor. İstanbul'da 450 bin araçlık otopark ihtiyacı olmasına karşın var olan otoparklann kapasitesi 45 bin. 1 milyon 250 bin aracın bulunduğu tstanbul'da her gün sefere çıkan araç sayısı 800 bine ulaşıyor. Yol yapınu, araç artış hızına erişemiyor. (Fotoğraf: HATİCE TUNCER) 2 bin 300 otobüsü bulunan İETT, gün- de 1 milyon 770 bin yolcu taşıyor. Bu ra- kam, İstanbul'da toplu taşımacılık içinde yüzde 58'lik birpayı oluşturuyor. Toplam 52 milyar lira tutan KDV bedeli ödenme- diği için lETT'nin 1227 otöbüsünün pla- kası bulunmuyor. KDV'nin bugünkü de- ğerinin 1 trilyon 507 milyar liraya ulaştı- ğı bildiriliyor. 860 bin indirimli kart ve 130 bin ücret- siz seyahat kartının lETT'ye getirdiği yük, yaklaşık 2 trilyon olarak hesaplanıyor. Eski lstanbul Büyük- şehir Belediyesi Başka- nı Nurettin Sözen, lETT'nin, 1000 otobüs- lük yorgun fılosunu bü- tün engellemelere kar- şın, 1991'de 130'u körüklü 150 adet, 1992'de25'ikörüklü701 adet, 1993 yılın- da da 28'i çıft katlı 576 adet olmak üzere 3 yıl içinde toplam bin 427 yeni otobüs ve 25 midibüs satın alarak 2.5 katına çıkar- dı. Sözen aynca, bedensel özürlüler için alımı planlanan 7 otobüsün ihalesini sonuç- landırdı. Sözen döneminde günlük ulaşımı daha iyi koordine edebilmek ve çıkabilecek • 860 bin indirimli kart ve 130 bin ücretsiz seyahat kartının lETT'ye getirdiği yükün yaklaşık 2 trilyon lira olduğu belirtiliyor. olumsuzluklara erken müdahale olanağı sağlamak amacıyla da 350 otobüse telsiz yerleştirildi. lstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan da "Doğaya dost, çevreye dosttETTyanmda"sloganıyla 1996'da,bir _ yılda taşman yolcu sayısını 490 milyondan ' 600 miryona, yıllık kat edilen kilometre mik- tannı 136 milyondan 150 milyon kilomet-' reye çıkannayı hedefliyor. : İETT günlük sefer sayısını ise 75 bin- ' den 85 bıne çıkarmak mevcut hat sayısını 475 binden 525 bine ulaştır- mak ve kapalı durak ade- dini bmden iki bine çı- , kartmak içinçalışmayü-' rütüyor. ' lETT'nin hedefleri arasında trafikteki günlük otobüs sayısını 1850'den 2 bin 50'ye, mevcut otobüs fi- losunu 2 bin 300'den 2 bin 400'e, doğal- gazla çalışan otobüs sayısını ise 100'den 200'e çıkarmak bulunuyor. Plakasız çalışan İETT otobüslerinin KDV borçlan sılinerek plakalannın takıl- ması, ulaşımla ilgili görevlerin bir otorite altına almması ve ulaşım sorununun çözü- münde merkezi yönetimin desteği bek- leniyor. tstanbul Boğazı'ndaki 46 iskele arasında 57 yolcu ve 16 arabalı vapur çalıştıran Şehirhatian İşletmesi günde yaklaşık 250 bin yolcu taşıyor. (Fotoğraf: KUBİLAY TÜNTÜL) Denizyolu kııllamlımyor Deniz ve kara ulaşımının koordineli hale getirilmesi sözde kalıyor Denizcilik lşletmeleri'nin temelini oluşturan Şirket-i Hayriye, 1851 yılında dönemin Sadrazamı Mustafa Reşid Paşa tarafından kuruldu. Sadrazam Reşid Paşa, bir bayındırlık çalışması olarak görülen vapur işletmeciliğini hisselere bölerek her hisseyi 3 bin kuruşa sattı. Çogu hissenin sadrazamı kırmamak için satın alındığı söylense de şirketin hisseleri kısa zamanda beş altı katına çıktı. tlk hisse alanlar arasında ise Padişah Sultan Mecid lOOaltınlabaşı çekmektedir. Günümüzde ise bazı hatlannın özelleştirilmesinin tartışıldığı Şehirhatian'mn lstanbul Boğazı'nda toplam 57 yolcu vapuru, 16 arabalı vapuru çalışıyor. 46 iskelenin bulunduğu Boğaz trafiğinde bu vapurlarla günde 250 bin yolcunun taşındığı belirtiliyor. Istanbul'un üç tarafının denizlerle çevrili olmasına karşın ve Şirket-i Hayriye'nin kuruluşunun üzerinden tam 145 yıl geçmesine karşın deniz ulaşımından yeterince yararlanılmıyor. Deniz otobüsleri Kıyılara kara araçlanyla taşınacak yolculann buralardan deniz araçlanna binmesi konusunda, çalışmalann yapıldığı söylense de ortada henüz bir şey yok. lstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı lstanbul Deniz Otobüsleri, 10 adet 400 kişilik, 2 adet 150 kişilik olmak üzere toplam 12 adet deniz otobüsüyle hizmet veriyor. 6 adet 35 kişilik, 2 adet 450 kişilik ve iki adet 100 araba kapasiteli 450 kişilik toplam 10 adet Catamaran tipi deniz otöbüsünün 1996 yılında ihalesinin gerçekleştirilmesi ve 1997 yılı sonunda satın alma işlemleri yapılması planlanıyor. lstanbul Deniz Otobüsleri, Şehirhatian ve diğer özel sektör hizmetleriyle deniz taşımacılığının toplu taşımacılık içindeki payı yüzde 5 olarak hesaplanıyor. V Polis ciddiye almadı Antalya'da konferansa bomba ihbarı • Antalya Devlet Tiyatrosu salönunda jlüzenlenenJ^Şeriattan Laikliğe" konulu konferans öncesi yapılan bomba ihbannı polisin ciddiye almayarak salonu boşaltmaması tepki çekti. .\NTALYA (Cumhuriyet)-Atatürkçü Düşünce Derneğı(ADD) ile Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYD) Antalya şubeleri tarafından dûzenlenen "Şeriattan Laikfiğe" konulu konferansın yapıldığı salona bomba ihban yapıldı. Ancak polisin, "Korkutmak için yapılmıştır'' düşüncesiyle salonu boşaltmaması tepki çekti. Hukuk Doktoru Meriç Velidedeoğhı'nun konuşmasını dinlemek için dün Antalya Devlet Tiyatrosu Salonu'nu dolduran 500 kişi, konferansın başlamasına 10 dakika kala, salona bomba konulduğu ihban üzerine uyanldılar. Salona gelen polisler, konferans düzenleyicilerine, bazı gazete bürolan ile polis merkezini tslami Cihat adına arayan bir kişinin, salona bomba konulduğunu ve bombanın 10 dakika içinde patlayacağını söylediğini aktardılar. Olay salonda paniğe yol açarken polisler, ihbann korkutmak amacıyla yapıldığının tahmin edildiğini ve salonun aranmasının mümkün olamayacağını söylediler. Polise tepki Polisler salona girenlerin üzerini aramakla yetinirken ADD Şube Yönetim Kurulu üyesi Alican E>ev«ci polisin tavnna tepki gösterdi. Deveci, "Bizde bomba konulduğuna inanmadık. Ama yine de polisin arama yapması gerekirdi. Üstelik konferansın hemen ardından tiyatro izlemek için çocuklann binaya alınmasına Ldn verildi. Ya gerçekten bomba konulmuş ve padamış olsaydı" diye konuştu. Aynı salonda konferansı izlemek için bulunan CHP Antalya miletvekilleri Bekir Kambul ile Yusuf Oztop da sesini duyurmaya çalışan bazı gericilerin bu işi yaptıklannı söylediler. Polis yetkilileri ise ihban alır almaz salona gidildiğini ve gerekli incelemeleri yaptıklannı, eleştirilerin haksız olduğunu öne sürdüler. ÎYANA MEKTUBU/ ERCÜMENT ATAÇ V iyana nehrinin üsründekı pazar yerinde yaz kış demeden her cu- martesi kurulurbitpazan. tki ekst- remin buluşma yeridir bu renk cümbüşü: Bir yanda kendilerini Harrods'un sahibi sanan pahalı ve biraz da küstah antikacılar, dökÜDtülerin arasından seç- tikleri paha biçilmez sanat eserlerini bilmeye- ne hediye fiyatına satarlar, diğer yanda çarça- put satıcılan önlerindeki paçavra dağlannın ardından bitpazan kurtlanyla hararetli pazar- lıklara girerler, yanm Almancalanyla al tak- ke ver külah bir anda donatıverirler müşteriyi, bazen bir fincan kahve bedeline. Gerçi Pa- ris'teki veya Frankfurt'taki bitpazan gibi bü- yük, zengin ve ünlü değildir Viyana bitpaza- n, ama evimize yakındır, arabayla yanm saat tutar ve sık sık eşimle beraber soluğu orada alı- nz. Hem kendimiz gideriz hem de tanıdıkla- nmızı götürürüz. Kimisi anlamaz bu dökün- tünün ne olduğunu, sıkılır, bitlenmekten kor- kar. Kimisi ise benim kafadandır, bilir işi: Bir- kaç hafta önce bizi Viyana'da ziyaret eden dostlanm senaryocu Bülent Oran ve rejisör Mehmet Dinler'i taktım peşime. doğru bitpa- zanna. Hayran kaldılar, balık üstüne balık ya- kaladık. Deneyimli bır bitpazan kurdu oldu- gumu hem kendime, hem dostlanma hem de bütün dünyaya kanıtladım yine. Evet, bitpaza- n satıcılan özel uzmanlık alanuna girer, onla- n üç kategoride toplanm: Birinci kategoriyi Avusturyalı antikacılar Viyana Bitpazan oluşturur. Bunlarla alışveriş ederken oldukça dikkat etmek gerekir, çünkü normal dükkân- da 190 şilin olan antika kumaş baskısını bun- lar bana pazar fiyatı 590 şiline sannaya kalkı- şırlar. (Bana ha?) Aynca pek de pazarlık etmezler, daha doğ- rusu bilmezler pazarlık etmesini, mallannın altına yapıştırdıklan fıyat etiketini gösterir du- rurlar. Ama yine de içlerinde ticarete kafası yat- kın olanına rastladığım olmuştur, örneğin bir senedir kilerde tamir edilmeyi bekleyen iki adet historizmden kalan sandalyemi bu kate- gorideki bir satıcıdan almıştun. Çingene saticılar Ikinci kategoride Çingene antikacılar yer alır. Onlarla şimdiye kadar pek iş yapamadı- ğımı itiraf etmeliyim, çünkü hem baştan vere- meyeceğim fıyat söylerler hem de pazarlık et- meye yeltenirsem onurlannadokunur, bağınp çağınrlar. Birgünbunlardanbirine "Yahu,ne- den böyle imkânsız fiyatlar söylüyorsun, beni kaçırmak mı istiyorsun" diye sordum. Adam bana "Sen alıcı mısın ki soruyorsun" diye ce- vap verdi. Belki Akdenizli görüntümden do- layı beni de Çingeneye benzetiyorlar ve öteki tezgâhlann hesabına casusluk yaptığımı sanı- yorlar. Uçüncü kategoriye geçiyorum: Dökün- tü satan Çingene ve Türkler. Işte bunlardır be- nim adamlanm. Çünkü sattıklan malın değe- rini bilmezler, eğer mal temiz ve gösterişliyse çok para isterler, pis ve bakımsızsa az para. Bir de pazarhğa gelirler, gerçi her seferinde dra- maturji aynıdır, önce dost olunur, sonra arka- daşlıklarbozulur, sonra yine banşılır, "gelgel'' derler arkadan ve böylelikle pazar işlerini ye- rine getirmiş olur, alan da satan da razıdır son karede. Aynca Türk olanlanyla Türkçe konuş- ma lüksü de caba. Bunlarda düşlediğiniz her şeyi bulabilirsiniz. Ta akşamdan yer kaparlar pazarda. Gecenin üçünde, yakınlardaki Celeste adlı lokalde dünyayı kurtardıktan ve cebinizde 200 şilin ve bir metro kartı kaldıktan sonra bir Tho- net sandalyeyi 200 şilin ve bir metro kartına satın alabilirsiniz, ben aldım. (Tabii ki taklit, ama gerçek Thonet'e kimin parası yetişir?) Eşim bana küçükken kız kardeşiyle kendisinin çöpe ahlmış ayakkabılannı bitpazannda yan ya- na satılırken gördüğünü anlatmıştı. Bir başka seferinde Türkçe kitaplar buldum ve hepsini teker teker severek okşadım, eski bir dostu görmüşçesine mutlu oldum. Gözlerim zaten hep Türk izlerini arar sergi- lerde. Bilirim ki biz, hiçbir şekilde söküp atı- lamayacak kadar nüfuz etmişizdir bu şehrin ta- rihine, dokusuna. Viyana'da Türk modası Boğaz'daki adamın hasta oluşuyla başlar Vi- yanalılann Türk Orient'ine olan ilgileri. Habs- burg Hanedanlığı'na yenik düşme rolünü ada- makıllı benimseyen Osmanh'nın başı gitgide önüne düştükçe Viyana'da bu binbir gece ma- sallannın ve binbir türlü baharatın diyanna karşı bir merak başlar. Yeniçerilerle alay eden tekerleme ve şarkılann yerini Saraydan K E Ka- çırma ve Türk Marşı alır. Minareler, kiosklar ve çayhanelerle bezenir Viyana bahçeleri, ev- lerdeki odalann en az bir tanesi Türkisch de- kore edilir. Daha düne kadar yaramaz çocuk- lar, "Türkler geüyor" diye korkutulurken şim- di Türk kültüründen pek çok seçme, Viyanalı asilzadeler arasında moda olmuştur artık. Ta- rot kâğıt oyununda Kral'ı yiyen Ay'ı bile yal- nızca der Türkische Sküs yiyebilir. (Türk ha- mamında başka hangı oyun oynanabilir ki?) Ve damaklarda da lezzetini hissettirmeye başlar Türktadı: Kahve ve tütün! Kolschitzki'nin Vi- yana'yı kuşatan Türklerden aldığı çuval çuval kahve, bugünün Wiener Cafe kavramının, Vi- yana entelektüellerinin bannağının çıkış nok- tasıdır. Geçenlerde bir dükkânın önünden geçerken çerçevelenmiş nefis bir afış takıldı gözüme: Es- ki lstanbul resmi ve üstünde kocaman bir "che- min de ferre" yazısı. Nedir bu? Hemen dük- kâna daldım ve yakından inceledim: 19. yüz- yıldan kalma bir Orient Express reklamı. Ada- ma hesap sordum: "Sennereden buldun bunu, behey Avusruryalı! Bu benim dedeterimin afi- şi!" Adamda orijinali varmış, saklıymış, bu taklitmiş, fiyatı da 1000 şilinmiş. 800'e anlaş- tık. Geçmişin izleri Ben bilirim bu sehirde bu izlere rastlayaca- ğımı. Ve her rastladığımda benzersiz bir haz duyanm. Bu hazzın kaynagı nedir, damarlanm- da akan hangi kandır? Öyle tuhaf bir damanm var mıdır? Olsa olsa bir geçmişe sahip olma, bir kültüre ait olma arzusudur içimde kıpır kı- pır eden. Eşimle bir kutu buluruz, bir yabancı kutu, diş firçasıyla dezenfekte eder, içine an- neannemizin dantelli nişan mendilini İcoyanz, vitrinimize yerleştiririz kutuyu bizden yapanz. Bir küçücük çerçeve buluruz pis, paslı, yine ay- nı prosedürü uygulanz, elimizde yine aynı par- lak yüzüne kavuşur tarih. Evet biz daha önce çoğunun eskidi diye yakıp yıkıp parçalayıp yok ettiğimiz izlerimizi, şimdi Viyana bitpa- zannda tutkuyla aranz, kınntılannı bulunca da dünyalar bizim olur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle