Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 MART 1996 SALI
10 DIS HABERLER
Çeçen
kaçıyor
• MOSKOVA (AA) - Rus
birliklerinin önceki sabah
saldınya geçtiği
Çeçenya'run Sernovodsk
kasabasındaki siviller,
yakındaki lnguş
Cumhuriyeti sınınna
ulaşmaya çalışıyorlar. lnguş
Cumhuriyeti Devlet Başkan
Yardımcısı Boris Agapov,
Rus birliklerinin kasabayı
tûm gece bombaladığını
bildirdi. Bu arada, Rusya
Savunma Bakanı Pavel
Graçov, dün sabah
Çeçenya'ya geldi. Başkent
Grozni'deki bazı Rus
birliklerini denetleyen
Graçov daha sonra,
Rusya'run desteklediği
Çeçen Devlet Başkanı Doku
Zavgayev ile bir araya geldi.
Cezaevi isyanları
stirüyop
• ATtNA(AA)-
Yunanistan'da, bir hafta
önce isyan başlatan 6 bin
kadar mahkûm, cezaevlerini
yakarak harabeye
çevirdıkten sonra,
hükümetin hazırladıgı
cezaevleri yasasımn meclise
getırilinceye kadar
eylemlerini sürdürmeye
karaıiı olduklannı
bildirdiler. Patra
Cezaevi'nde 750
mahkûmun, cezaevlerinde
yaşam şartlannın
iyileştirilmesi ve şartlı
tahliyelerle ev izinlerinin
kolaylaştınlması isteğiyle
başlattıklan isyan
hareketıne, Korfu, Girit ve
Eğriboz adaiannın yanı sıra
Larisa, Selanık, Gümülcine,
Kavala ve Atina'daki
Koridalos cezaevlerindeki
mahkûmlar da katıldı.
Cezayir'de
çaüşmalar
• CEZAYİR(AA)-
Cezayir'de son 6 gün içinde
28 dinci militan güvenlik
güçleriyle girdikleri
çatışmalarda öldürüldü.
Polis kaynaklannın
açıkiamasına göre, güvenlik
güçleri başkent banliyösü El
Kiffan'da çeşitli noktalara
operasyonlar düzenledi.
Operasyonlarda çok sayıda
silah ve bomba ele geçirildi.
Bulgaristan'da
AJDS skandalı
• SOFYA(AA)-
Bulgaristan'da Sağlık
BakanlığYna bağlı Serum
Üretim Merkezi'nde kontrol
edilmeden alınan kanlardan
ûretilen "Fabirojen" adlı
serumlarda AIDS virusünün
bulunmasından sonra, bu
senımun verildiği toplam 38
hastadan 7'sinin öldügû
açıklandı. Yetkılıler,
hastalann AIDS'ten değil
başka hastalıklardan
öldüğünü, ancak kanlannda
AIDS virüsü tespit
edildiğini bildirdiler.
'IRA hiçbir yere gitmedi'ZAFERARAPKtRLt
Geçen yıl Belfast'ta Sinn Fein tarafin-
dan düzenlenen birbanş mitinginde, In-
giltere hükümetinin tavrını protesto
eden bir grup IRA sempatizam Kuzey
Irlandalı, Sinn Fein lideri Geıry
Adams'ın konuşmasını şu sloganla kes-
mişlerdi:
"IRA'yı geri istiyonız_"
Yanıt kısa ama çok anlamlıydı:
"IRA hiçbir yere gitmedi durduğu
yerde duruyor_ Merak etmeyin-"
Gerry Adams'ın ağzından dile geti-
rilenSinnFeın'inbuyaklaşımı, tngilte-
re hükümetine verilmiş akıllıca bir ya-
nıt oluşturuyordu. Yani, ateşkes ilan et-
mesine rağmen, IRA'nın elinde hâlâ In-
giltere ile oturacağı pazarlıklarda kulla-
nacağı bir koz durmaktaydı. O da şid-
det eylemlerine her an geri dönebilme
yeteneği ve hatta kararlılığıydı.
îşte, 9 şubat gecesi Londra'nın Dock-
lands semtine bomba koyan, 18 şubat
gecesi de kucağındaki bomba ile bir oto-
büste havaya uçan militanlar, Gerry
Adams'ın dediği gibi, "hiçbir yere git-
memişierdL" Aldwych semtindeki oto-
büste, bombası ile birlikte ölen IRA mi-
litanı Edward O'Brian adlı gencin ce-
nazesine, ailesi "hiçbir IRAyetkflisigel-
mesüı" diye çağn yaphysa da Sinn Fe-
in'in ileri gelenlerinden Martin McGu-
iness, mezann başında saygı duruşun-
daydı. Martin McGuinness ve arkadaş-
lannın kafalannda kuşkusuz şu düşün-
cevardı: "Keşke.tngilterenedemekis-
tprtigimbi Hi anlasa ve işi bu noktayage-
tinneseydL"
Bunu, televizyon mülakatlannda da
açık açık söylerken aslında iki tarafı da
keskin bir kılıç ûzerinde yürüdüklerinin
farkındaydılar. Birtarafta, banş için çey-
rek asırdır yakalanmış en önemli firsa-
tı karşılıklı tavizlerle değerlendirmek,
diğer tarafta da IRA'nın, "şkMete her
an geri dönüş" eğilimine boyun eğmek.
Orgût içi gerilim
Geçen yıl Amerika Birleşik Devletle-
ri ve tlanda Cumhuriyeti'nin baskılan
sonucu oluşturulan ve Ingiltere hükü-
metinin pek fazla gönüllü olarak hazme-
demediği "silahlann teslimi komisyo-
DU" ya da başkanı ABD'Ii senatör Ge-
orge Mitchdl' in adı ile anılan "Mitcbell
Komisyonu''nun raporu, aslında soru-
nun tüm taraflan için çok yönlü bir çık-
mazı da beraberinde getiriyordu.
24 Ocak 1996 günü açıklanan Mitc-
hell Raporu'nda özetle, şu maddelerde
adım atılması istenmekteydi:
# Siyasi konularda, kesinlikle âg-
mokratik yöntemterk çözüm arayışına
girilecek.
# Silahlı örgütler, ellerindeki tüm si-
lahlan teslim edecekler.
9 Silahlann elden çıkanlması süre-
ci, bağımsız komisyonun getirdiği ilke-
ler ve kurallar çerçevesinde gerçekleş-
tirilecek.
# Şiddet eylemleri, bu gruplar tara-
findan kınanacak ve tüm partilenn ka-
tılacağı görüşmelerin sonucunu etkile-
meye yönelik şiddet eylemlerine girişil-
mesi yöntemı de hiç kimse tarafindan
benimsenmeyecek.
# Tüm partilerin katılacaklan görüs-
melerin sonuçlannı beğenmeyen olsa
bıle, bu sonuçlan değiştirmek için tama-
IRA'nın 18 şubatta Londra'da havaya uçurduğu otobüste bir kişi ölmüş, 18 kişi yaralanmışü. Bu bomba belki de banş sürecine noktayı koydu.
men demokratik yönetemlerin uygulan-
ması ilkesine bağlı kalınacak.
# Kuzey lrlanda bölgesinde, ceza-
landırma amacı ile gerçekleştirilen öl-
dürme ve dövme olaylan (IRA'nın en
çok başvurduğu yöntemler) sona erdi-
rilecek.
Mitchell Komisyonu'nun kuruluşun-
dan başlayarak bu komisyonun çalışma-
lanndan çıkacak sonuçlan "istediği gi-
bi değerlendirme ve uygulama hakkına
sahip olduğunu" beyan eden Ingiltere
hükümeti, raporun açıklanmasından
sonra da tam olarak sahip çıkmayarak ve
"seçiın önerismi" öne çıkanp bunda ıs-
rar etmek, bir anlamda IRA'ya da rapo-
ru reddetme hakkını sağlıyordu. Üstelik
Sinn Fein, ilk başta böyle bir tavır alma-
mış ve sonuçlan IRA'ya "hazmetirme-
ye çabşma" vaadinde bulunmuş iken.
Böyle bir durumda, hem "sabn taşö-
ğau" ilen sücecek yeniden silaha sanlan
militana koz veriyor hem de "biz onla-
ra hâldm olamryoruz" bahanesi ile ken-
disinı temıze çıkarmaya çalışan siyasi
kanadın, kolunu kanadını bağlıyordu.
Çünkü bombalann yeniden patlamasın-
dan birkaç gün önce, bizzat ABD'li Se-
natör George Mitchell'ın, ağzmdan, şu
uyan açıkçayapılmıştr "IRAiçindeşid-
dete geri dönüşün işaretieri alınıyor. İn-
gjltere hüküractinin çok dikkatfi olması
laznıu."
tstihbarat fiyaskosu mu?
tngiltere hükümeti ve ıstihbarat ör-
gütlerinin, ateşkesin bozulduğu günle-
re kadar IRA'nın ateşkes sürecini nasıl
geçırdiğine ve o anda neler yapabilece-
ğıne ilişkin pek fazla bilgisi olmadığı-
na inanıhrken yabancı ıstihbarat örgüt-
leri de, bu konudaki şaskınhklannı giz-
lemiyorlar. Hatta bir ısraılli uzmanın
değerlendirmesine göre "Ingilizler, IRA
hakkmda. Lsraüin FKÖ hakkmda bU-
diginden çok zı bifgiye sahipler- Üste-
lik aradaki kültür ve dil farklılıklanna
rağmen_" Aslında siyasi anlamda, alı-
nan işaretler ve IRA'nın neler yapabile-
ceğinin geçmişteki ipuçlan, çok fazla
da istihbarat uzmanı olmayı ve IRA'nın
her bir hücresine kadar girebilmış ol-
mayı gerektirmiyordu. Öyle ya, Ameri-
kalı senatör ve bazı Kuzey lrlandalı ba-
sın yayın organlan, haftalar önccden bu-
nun işaretlerinı verirken Londra'nın bu-
nu bilmiyor olması düşünülemezdi.
Ama Londra'nın hesaplan, sadece
IRA ve onun siyasi kanadı Sinn Feın'in
yapabileceği ve ne söylediğı ile sınırlı
değildi. Parlamentoda iktidar çoğunlu-
gu sadece birkaç sandalyeye (3 mart iti-
banyla 2 sandalye) inmiş bir başbakan,
Kuzey Irlanda'nın Ingiltere'ye bağlı
kalmasından yana Protestan partilerin
oylanna güveniyordu Avam Kamara-
sı'nda... O halde onlann baskılanna ve
ülke içinde, özellikle kendi partisi için-
de "yaÇÖKTİZ.yaçöBeriz'' zJhniyetine
karşı duramazdı. Üstelik de muhalefet-
tekı tşçi Partisi'nden tam destek almış
ve "milli politika" görüntüsünü sağla-
mışken... Sinn Fein partisi ise başka bir
açmazın ıçindeydi. Onlar da 1 Eylül
1994 ateşkesının ilan edilmesinden bu
yana, Ingiltere hükümetini, kelimenin
tam anlamı ile adım adım gerileterek is-
tedıkleri müzakere zeminine oturtmuş
ve bu arada da Amenka Birleşik Dev-
letleri ile trlanda Cumhuriyeti'nin nere-
deyse tam desteğini almışken bu nokta-
dan sonra geri adım atmak istemıyorlar-
dı. Bağımsızlık yolunda atılan kendile-
ri için bu önemli adımlan, taviz vererek
geri çeviremezler ve IRA'mn militan
kadrolannı kızdıramazlardı. O halde,
onlar da Mitchell Raporu'na "burunkı-
vıracaklar'' ve "çok partili görüşmcler
için tarih beürienmedert, bir tek silah bi-
le teslim edilemez" dıyeceklerdi.
Ingiltere'nin, her fırsatta bu konuda
yapılan uyanlan kulak ardı etmesi, as-
tmda çok daha genlere gidiyorda. *T&
rörist sanarak" masum bir genç kızı öl-
Geçen 20 yıl içinde, saflann-
dan 5 binîn ûzerinde eylemci,
sempatizan ve savaşçının geçtiğj
tahmin edilen IRA'nın, bugünkü
hesaplarla yaklaşık 500 kişilik, düzenli biraskeri kad-
rosu olduğu sanıli) or. Kuzey lrlanda ve Irianda Cum-
huriyeti'nde, yaklaşık 700 taraftarian da halen tutuk-
lu bulunuyor. Bunlardan 100'ü, cinayetteD huküm
giymiş ve ömür boyu hapis cezalartm çekiyorlar. Çok
sıkı birgızlilik ilkesi içinde örgütlenen IRA, militan-
lannı kûçük yaşlardari 'devşirirken' ber tüıiü askeri
egitirnin yanı sıra, işkenceye ve karşı-istihbarata da
dayamklı hale getiri>x>r. Askeri yapısı, tngiliz istih-
bakt örgütlerince çözûlebildiği kadan ile elernan sa-
yısına oranla oldukça karmaşık ve disiplinli. Özcllik-
Kaç kişilik bir
4
ordır?
le son 10 yıl içinde, lngiliz istihbaratının sızmalan-
na karşı. yeniden yapılanan IRA, bir askeri konsey
tarafindan yönetiiiyor. Bu konseye bağlı bir genel ko-
muta örgütlenmesinde harekâtlar, maliye, istihkam,
istihbarat, propaganda ve eğitim gibi alt bırimler fa-
aliyet gösteriyor. Askeri konseye bağlı olarak 'Kazey'
ve 'Göney' komutaniıklar ve bunlann aitında faali-
yet gösîeren aktif servis birimleri var. *Göney' ya da
Irianda Cumhuriyeti kolu, Dublın ve kırsal alan şek-
linde örgütlenmiş. Kuzey'in ise 5 bölgenin yanı sıra
İngilterc topraklannda faaliyet göstercn birimleri, ay-
n ayn faaliyet alanlannı bölüşmûş-
ler. Ingiltere topraklannda faaliyet
gösteren mililan sayısmm ise sade-
ce 20civannda olduğu, lngiliz istih-
baratının zaman zaman bunlardan bazılannı yakala-
masına rağmen, yerlerine hemçn yeniierinin gönde-
rildiği ve hiçbir zaman kesın olarak hücre yapı^ınm
çökertilemediği bilıniyor. IRA, aLşılmış, tabıır, bö-
lük, takım vc manga sistemine benzer birimlerle ör-
gütlense bile, bu yapıyı sık sık değiştirerek istihbarat
örgütlerini şaşkına çevirmesi ile ünlü. Öyle ki, bazı
istihbaratçılar, bir ya da iki kişiyi yakalayınca "t*-
mam çözÜTOruz" derken bir ha& içinde ellerindeki
tüm ipuçlannın M>nuçsuz kaldığınt görerek 'saçlan-
m başbrDu' yoluyorlar.
dürmekten sanık bir komando erinin în-
gıliz sağcı ve tabloid basınındaki yoğun
kampanya sonucu geçen yıl serbest bı-
rakılması, üstelik bunun "banş sflreci-
nin ne kadar iyi yeşerdiği'' propaganda-
sının tam ortasında yapılması, IRA saf-
lannda kıpırdanmayı daha da arttırmış-
tı. Bu arada, "jest" olarak bazı IRA üye-
si militanlann, yeni infaz kararnamesi
gereği serbest bırakılması bile, bu kıpır-
danmayı yaüştırmaya yetmedi. Aradan
geçen aylarda, Irlanda Cumhuriyeti sı-
nır bölgelerinde, Kuzey lrlanda toprak-
lannda ve Ingiltere'de ele geçen çok
miktarda patlayıcı madde ve bu madde-
lerin yapımında kullanılabilecek ham-
madde, alarm zillerini çaldırmaya yeter-
dı.
Bugün gelinen noktada, IRA'ffln elin-
dekı silahlann yeniden "yağtanmaya
başlandıgınr ve bombalann fûnyelen-
nin gözden geçirildiğini söylemek için
hiç kimsenin üst düzeyli istihbarat gö-
revlisi ohnasma gerek kalmadığı bir
gerçek. IRA yetkilileri ile Sinn Fein li-
deri Gerry Adarns ve sosyal demokrat
tşçi Partisi lideri John Hume'un geçen
hafta yaptıklan "gizfi" toplantıda da bu
konu ciddi biçimde ele alınırken önce-
ki gün Belfast'ta açıklama yapan "bir-
lik yanhsı" Protestan şiddet örgütleri,
bundan böyle kendilerinin de IRA ve
Sinn Fein üyelerini hedef alarak ateşke-
si bozacaklan uyansmda bulunuyordu.
Belfast, Derry ya da Armagh sokak-
lannda, hatta Londra'nın orta yerinde,
yeniden kan akacaktı. Ve bunun sorum-
lusu olarak da herkes birbirini suçlama-
ya şimdiden başlamıştı bıle. IRA'yı za-
man zaman kendi siyasi kanadı ile bile
karşı karşıya getiren süreç, Ingiltere'nm
inadı, birlik yanhsı partilerin kurnazlı-
ğı, savaşçı kadrolardâki sabu^ızlık, ace-
lecilik ve belki de her yerde olduğu gi-
bi "cözübnesindea, astanda rahatstdık
duyacaklann" ağır basması gibi çok
yönlü nedenlerle yeniden yaratılmıştı.
'Ateşkes yok'
Buna rağmen, geçen hafta yayımla-
nan IRA bildınsınde "Yeni bir ateşkes
ilan etmiyoruz, biz sorumluluğunıuzun
biüncindeviz, herkesi de öyledavranma-
>-a çağınyonız-" şeklindeki ifadeler,
Sinn Feın'in her şeye rağmen masada
yer alıp konuşmaya gayret etmesi, Ame-
rika Birleşik Devletleri'nin ağırlığını
koymayi sürdüreceğini açıkça belli et-
mesi, silahlann, öyle uluorta ve bilinç-
sizce kılıfından çıkmadığının bir işare-
ti olarak yorumlanıyor. Ama IRA'nın
da INLA (lrlanda Ulusal Kurtuluş Or-
dusu) adlı küçük şiddet örgütünün de
Ingiltere hükümetinin ve tutucu lngiliz
1)astnınln özellikle unutturmak istediğî
ve aslında son yıllarda daha çok adam
öldûren, daha fazla sayıda şiddet eyle-
mine girişen Protestan şiddet örgütleri-
run de (Ulster Gönüllü Gücü-UVF ve
Ulster Savunma Birliğı-UDA), elleri te-
tikte, politikacılann atacağı yanlış
adımlan beklediğine kimsenin kuşku-
su yok. Ingiltere bütçesinden her yıl
yaklaşık 1 milyar sterlin (yaklaşık 100
tnlyon lira) savunma harcaması aynlan
Kuzey Irlanda'da herkes, 18 ay öncesi
gibi dıken üstünde..
Katolik ve Protestan mahalleleri ayı-
ran barikatlann ve duvarlann iki yanın-
da yeniden öfke bulutlan dolaşıyor.
BİTTİ
UZEY- GUNEY/ ÖZCAN BVZE
Yeni Dünya Düzeni rakipsiz değil
ABD'nin, Yeni Dünya Düzeni pro-
jesini istediği gibi hayata geçireme-
yeceği giderek daha net olarak gö-
rülüyor. Ezilen güney ülkelerinin di-
renişi kadar, kuzeydekı rakiplerinin
muhalefeti de buna engel oluyor.
Geçen cuma günü Avrupa Birli-
ği'ni oluşturan on beş ülke ile Gü-
neydoğu Asya Ülkeleri Birliği ASE-
AN üyesi yedi ülke ve bunlara ek
olarak Kore, Japonya ve Çin iik kez
bir zirve toplantısında bir araya gel-
diler. Tayland'ın başkenti Bang-
kok'ta yapılan toplantının açılışında
söz alan çeşrtti konuşmaalar, zirve-
yi "taıihsel" d'ıye nrtelendirdi. Bu hiç
de yersiz kullanılmış bir niteleme de-
ğil. Çünkü zirve toplantısı, Yeni Dün-
ya Düzeni'ne karşı en güçlü muha-
lefet odaklannı bir araya getjrdi. Zir-
ve, ABD'nin tüm dünyaya dayat-
mak istediği düzenin karaya otur-
masındaki önemli dönüm noktala-
nndan biri olabilir. ABD, zirvenin ve-
rimsiz geçmesi için yaptğı girişim-
lerden sonuç alamadı. Artk siyasal
bir baskı mekanizması olarak kul-
landığı iyice açtğa çıkan "insan hak-
lan" konusunu Avrupa ülkelerinde
kendine yakın çevreler aracılığıyia
zirve gündemine sokmaya çalıştı.
Bu sayede meydana gelecek sür-
tüşmeler zirveyi daha baştan çık-
maza sokacaktı. Başaramadı.
ABD'nin yerleştirmeye çalıştığı
Yeni Dünya Düzeni'nin iki ayağı bu-
lunuyor. Birincisi, emperyalist kuze-
yin, ezilen güneyi topyekûn sömür-
mesi. Ikincisi ise bunun ABD'nin li-
derliğinde yapılması. Yani ABD, ku-
zeyin diğer güçlerine kendi liderliği
aitında tek kutuplu bir model daya-
tryor. Fakat, Rusya'nın yanı sıra ku-
zeyde yeni kutuplar olarak ortaya
çıkan Almanya ve Japonya'nın bu-
nu kabullenmeleri beklenmemeli.
Nitekim kabullenmedikleri görülü-
yor.
ABD, Yeni Dünya Düzeni'ni yer-
leşnrmek için dünya çapındaki mo-
dete uygun att modeller de düşünü-
yor. örneğin Yeni Dünya Düzeni'nin
bölgesel bir uygulaması olarak Or-
tadoğu için düşünülen projeye Yeni
Ortadoğu Düzeni adı verilebilir. Bu
projeye bölge ülkeleri içinde güçlü
muhalefet odaklan var. Aynca, ba-
şını Almanya'nın çektiği AB de kar-
şı girişırnlerde bulunuyor Örneğin,
ABD'nin girişimleriyle düzenlenen
Amman Ekonomik Zirvesi'ne karşı
AB'nin Barcelona'daki Avrupa ve
Akdeniz Ekonomik Işbirliği Konfe-
ransı. ABD'nin Yeni Dünya Düze-
ni'nin Asya ve Pasifik bölgesi için
düşündüğü bölgesel projeye de
"Asya-Pasifik Rüyası" adı verilebi-
lir. Bu terim zaten kullanılıyor. Fakat
ilk bakışta, dünya ekonomisinin
ağırlığı önümüzdeki yüzyılda bu böl-
geye kayacağı için bölgede sağla-
nacak gelişmeleri ifade ediyor gibi
görünüyor. Amaasıl anlattığı, bu ge-
lişmelerin ABD'nin önderiiği aitında,
onun öngördüğü doğrultuda olma-
sı.
Ucuz işgücü
Asya-Pasifik projesinde en büyük
ağırlığı Ingilizce NIC kısaltmasıyia
bilinen Yeni Sanayileşmiş Ülkeler'e
veriliyor. NlC'lerin en önemli özelli-
ği çok ucuz işgücü, yani yoğun
emek sömürüsüne dayalı ve tama-
men dışandan gelen sermaye ve
teknolojiye bağımlı olması. Bunlann
en başanlısı sayılan Güney Kore bi-
le Japon ve ABD sermayesi ile tek-
nolojisi geri çekildiğinde kendi ba-
şına ayakta duracak güce sahip de-
ğil. Fakat bölgenin denetimi NlC'le-
rin denetiminden geçiyor. Onun için
bunlarûzerindeşiddetli bir ABD-Ja-
ponya rekabeti var. Rekabetin en
şiddetli olduğu yerlerin başında Gü-
ney Kore ve Tayvan geliyor. Was-
hington'un Kuzey Kore ile Güney
Kore ve Çin ile Tayvan arasındaki
gerilimi yüksektutmasının en önem-
li nedenlerinden biri de bu. ASEAN
ülkeleri rekabetin alanlanndan biri.
ASEAN bölgesi koskaca bir pazar.
Birlik üyeleri arasında Endonezya
gibi büyük bir ülke var. Filipinler ve
Tayland da büyük potansiyelleresa-
hip. Yakınlarda Vietnam da biriiğe
üye oldu. Malezya ve Singapur bü-
yük sermaye yogunlaşma merkez-
leri.
Ancak, ABD'nin bölgedeki Yeni
Dünya Düzeni projesini zayrflatan
en büyük etken Çin. Bugün toplam
üretimde dünya üçüncüsü olan Çin,
yirmi birinci yuzyılın ilk çeyreğinde
btrinci olacak. Güneyin bu dev ülke-
si, ABD için kolay yutulur lokma de-
ğil. Rejimini ister beğenelim, ister
beğenmeyelim, Yeni Dünya Düze-
ni'nin karşısındaki en büyük engel-
lerin başında geliyor. Sosyalizmden
geri dönüşü yaşayacak olsa bile,
bağımsız çizgisini sürdürdüğü sü-
rece, güney ütkelerine bir manevra
alanı sağlamaya devam edecek. O
nedenle ABD'nin "kuşatma" siya-
setinin hedefi durumunda. Was-
hington, Çin ile AB ve Japonya ara-
sında sorunlar çıkartmak amacıyla
Çin aleyhtan "insan haklan" kam-
panyasına bu ülkeleri de dahil etme-
ye çalışıyor. Bu ülkelerdeki Ameri-
kancı çevreler kampanyaya katılsa-
lar da Bonn ve Tokyo hükümetleri
genel olarak soğuk bakryor. Son
Bangkok zirvesi de bunu gösterdi.
Bir süre önce Çin ile Almanya kap-
samlı bir anlaşma imzaladılar.
ABD'nin, Yeni Dünya Düzeni pro-
jesini istediği gibi hayata geçirmesi
koiay değil. ABD'nin AB'yi Asya'dan
uzak tutma politikası başanlı olmu-
yor. AB Pariamentosu'nun "Yeni Bir
Asya Stratejisi" başlıklı raporunda
belirtildiğine göre, AB'nin Asya'ya
ihracat ABD'ye ihracatından fazla
Fransa Cumhurbaşkanı Jacques
Chirac, AB'nin hedefinin Asya için
en az ABD kadar önemli hale gel-
mek olduğunu söyledi. Chirac,
ABD'nin Asya'daki askeri hege-
monyasına da meydan okudu. Chri-
ac'ın en önemli sözleri ise doğrudan
Yeni Dünya Düzeni'ne yönelik oldu:
AB ve Asya yeni bir dünya düzeni
için birlikte çalışmalıydt. Chrirac'ın
düşündüğü dünya düzeni ABD'nin-
kinden çok farklı. Kuşkusuz, onun
kafasındaki proje de ezilen güney
halklannın haynna değil. Ama diğer
emperyalist merkezlerin ABD'yi tek
kutup olarak tanımaya niyetli olma-
dıklannı açıkça ortaya koyuyor.
"Hollyvvood Madamı" ve Bill Clinton
FUAT KOZLUKLU
Haklannda "çapkınlıkyaptıklan" iddia edilen
Amerikan başkanlannın en ünlüsünün Kennedy
olduğu söylenir. Eğlence dünyası Hollyvvood'un ünlü
yıldızlanndan birçoğunun Kennedy ile birlikte
VVashington ve çevresinde yaptığı kaçamaklar hâlâ
konuşulur. ABD başkanlannın "metres" dosyasına
ilişkin bir kitap, btıgünlerde "besf seller". Kitaba
göre suikast kurbanı Kennedy'nin birlikte olduğu
kadınlardan biriyle seks yaptığı odadan çıkan sesleri,
FBI ajanlan banda kaydetmişjer.
Iddiayı yalanlayan yok. Kitapta,
Kennedy'ye olan hayranlığıyla tanınan Başkan Bill
Clinton'dan da uzun uzun söz ediliyor.
Ancak henüz "somut" bir ilişkiden söz edilmiyor.
Başı cinsel taciz davalanyla dertte olan Clinton,
geçen hafta içinde Santa Monica'da Japon
Başbakanı Ryutaro Hashimoto ile buluştu.
Başkanın kaldığı Miramar Hotel'in lobisinde
bekleşen gazeteciler, birara, "bir ür)lüyle"
karşılaşınca, "fikir üretmekte" gecikmediler.
Karşılaştıklan ünlü, "Hollywood Madamı" Heidi
Fleiss idi. Gazeteciler hemen teyplerini çalıştınp
sordular: "Kimi bekliyorsunuz?.." Hollyvvood'un
paralı erkekleri ile güzel kadınlannı "bir araya
getirme" işiyle uğraşan ve halen yargılanan Fleiss'in
yanıtı kısa oldu: "Başkan Clinton'ı değil tabii..."
Eşcinsel papaan duası
Yüzyıllar önce dünyanın yuvariak olup
olmadığını tartışan Hıristiyanlar,
günümüzde ise aktif eşcinsellerin kilisede din
adamı olarak görev alıp alamayacaklanna kafa
yoruyoriar. Tartışmanın odak noktası 72
yaşındaki emekli piskopos VVatter Rigter ın,
eşcinsel olduğu bilinen ve uzun yıllardır erkek
arkadaşlanyla birlikte yaşayan
Barry Stopful adlı din adamını New Jersey
Kilisesi'ne papaz yardımcısı olarak atayrp
atamayacağı. Konuyu geçen hafta Delavvare
eyaletinde ele almaya başlayan 9 üyeli din
adamlan kurulunun vereceği kararı,
yüzlerce eşcinsel din görevlisi "Inşallah olumlu
karar alınır" diye dua ederek bekliyor.
Piskopos'un bir eşcinseli, papaz yardımcılığına
atamakla kilise kurallannı ihlal ettiği
saptanırsa, Katolik düşünceleri inkâria
suçlanacak ve yetkisiz hale getirilecek.
'Clinton ve V-Chip'ABD Başkanı Bill
Clinton,
kamuoyunda
televizyon programlanndaki şiddet, seks
ve küfüriü konuşmalann önlenmesi
konusunda yoğun çaba sarf ediyor.
Başkan, Amerikan aile reislerine
çocuklannın izlemesini istemedikleri TV
programlannı engelleme olanağı veren "V-
Chip"y\e yakından ilgileniyor. Bazı ailelerin
evierini dolaşıp aleti tanryor. "V-Chip"\n
tüm televizyonlara takılma zorunluluğu,
kimi çevreler tarafindan "muhafazakâhık"
ve "sansûrcü kafa" sözleriyle eleştiriliyor.
Başkanın V-Chip planına duyduğu
memnuniyet,
onu gençler için
uygun
görülmeyecek bazı sahneleri seyretmekten
alıkoyamadı. Amerikan lideri, ülkenin
batısına yaptığı geziden dönerken uçaktaki
gazeteciler, "Die Hard With A Vengeance"
adlı filmi izliyordu. Ancak şiddet içeren,
vurdulu kırdılı bu filmin gösterimi 10 dakika
görüntüsüz devam etti. Gazetecilerin
meraklı sorulan üzerine, uçak göreviileri şu
yanıtı verdi: "Filmi başa sanyoruz ve
yeniden oynatacağız. Çünkü başka bir
ekrandan başkan Bill Clinton da bu filmi
izlemek istiyor."
f
Kim kalıcı, kim gidici?
Amerikan Merkezi
Istihbarat Örgütü
(CIA), Küba lideri
Fidel Castro nun
sağlık durumunun
kötüleştiğini tahmin
ediyor.
VVashington'dan
Küba'yı yakından
izleyen diğer
kaynaklara göre
ise
komünizmin
yediği
darbe
üzerine,
Küba lideri
ruhen
çöktü.
Ancak kim
nederse
desin 69
yaşında ve 37 yıldır iktidarda bulunan Castro, bir
yorgunluk belirtisi göstermiyor. Fransa
cumhurbaşkanlanndan Mitterrand'ın cenazesine
katıldığından beri yaşama ilişkin görüşlerini felsefe
ile cilaladığını söyleyen ve son zamanlarda
Castro'yla görüşen bir Amerikalı, iddialan
reddediyor: "Deli misiniz!.. Belki yavaş yûrûyor,
ama beynı kristal niteliğinde." Bugüne kadar her
gelenin "Bu kez gidici" dediği Castro hedefıni,
"Sekiz ABD yönetimi döneminde baştaydım.
Seçimleri kim kazanırsa kazansın ben yine
buradayım" diye dile getiriyor.