30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
.5MART1996SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Türk-lş, Hak-Iş ve DÎSK, hükümet programında yer alan emeğe karşı icraatlan engelleme karan aldı Sendıkalardan ANAYOCa gözalbANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - lşçi sendikalan konfederasyonlan, ANA- YOL'u, emeğe ve çalışan kitlelere yöne- lik icraatlan açısından izlemeye almak için kollan sıvadı. Hak-lş, DtSK ve Türk- îş, hükümetin protokol ve programında •yeralan icraatlan, ortakbir komite oluş- Uırarak izleyeceklerini açıkladı. Hak-lş Konfederasyonu Genel Başka- nı Satim Uslu, Tûrkiye'nin, 'arkasında gölgeier ohnayan,gerçekdemokrasiyi ku- racak. güçlii bir çözflm hükümetine üıö- yacı olduğunu' belirttı. Türk-lş Genel Başkanı Bayram Meral de "Hükümet, halkına karşı olan sonımluluğunu bir ta- rafa itemez" diye konuştu. DlSK'in ardından, dün de Türk-lş Ge- nel Merkezi'ni ziyaret eden Hak-lş Baş- kanı Uslu, hükümetin demokratik ve ev- rensel değerleri yakalayamadığını belir- terek "Popülist yaklaşımlaria günü idare edecek Türkiye'yi yeniden bir seçime gö- türecek kayyum yönetimine, Tûrkiye'nin ihtiyacı yoktur" dedi. Ülke sorunlannın 'sadece finansman politikalanyla' çö- zümlenmesinin mümkün olmadığını sa- • Meral, ANAYOL'un SSK ve Bağ-Kur'u özel sigorta kuruluşlanna devretmeye yönelik icraatlanyla ilgili olarak "Özel sigorta uygulamasının yapıldığı ülkelerden ömekler ortaya koyulursa tartışınz. Ortada bir güvence yok. SSK'nin özel sigortalara devredilmesi, devlet içinde yeni bir devlet yaratmak demektir. Bu, inandıncı değil" dedi. vunan Uslu, yapısal değişimlere ihtiyaç olduğunu vurgulayarak "Lider ağırlıklı siyaset anlaytşının güçlü, verimJi, etkin ve saygın bir parlamentoya gecit vermedigi- ni, üzülerek görüyoruz" diye konuştu. Türkıye'de 'demokrasi dtşındaki güçie- rin beürleyici olduğu' izlenimınin bulun- duğunu. bunun da ancak hükümetin 'de- mokrasi konusunda atacağı adımlara' baglı olduğunu ifade eden Uslu, şunlan söyledi: "Bize kaygı veren, kimin, hangi modeüe hükümeti kurduğu degfl, hükü- metin oluşumunda göz ardı edilen etik değeıier, öne çıkan etküer ve kulLanılan yöntemlerdir. 2000 yılına giden Türki- ye'de siyasetin vesayet ve vasiyet içinde hükümetin oluşması yöntemini, Hak-lş olarak çağdaş ve gerçekçi bulmuyoruz." Konfederasyonlar, arasında uzman ya da yönetici düzeymde, hükümetin prog- rarrunı izleyecek bir komite oluşturulaca- ğını ifade ederek protokolde yer alan va- atlerin 'yırvarlak' olmasını eleştirdi. Us- lu, yeni oluşacak hükümette, 'holdingyö- netim kurulu üyesi milletvekillerinin oi- mamasınr diledi. Türk-lş Başkanı Meral de özelleştir- menin yağmaya dönüştüğünü, 'basından okuyarak" izledığını belirterek 'SSK'nin bir kalemdeyok edilmesinin mümkün ol- madığını' söyledi. Sosyal güvenlik kuru- luşlannın, özel sigorta şirketlerine dev- redilmesinin 'yeni bankertik olaylanna' yol açabileceğinı kaydeden Meral, ANA- YOL hükümetinin, DYP-CHP koalisyo- nunun yaptığı hatalan yapmaması gerek- tiğini vurguladı. Meral, yurttaşlann yeni acı reçetelere tahammülü olmadığını da ifade ederek SSK'yi içinde bulunduğu duruma siyasetçılerin getirdiğini söyle- di. Meral, bir gazetecinin kendisine yö- nelttiği, "ANAYOL, özelleştinneyi hızla gerçekieştirmeyi amaçlay an 2 parti tara- fuıdan kuruldu. Özelleştirme nedeniyle işten atmalar başiadı. Hâlâ Ldemekten ya- na mısınız? Ne zaman harekete geçecek- siniz" sorusuna, şu yanıtı verdi: "ÖzeBeştinneye nasıl gelindi. Ban kö- şe yazarian, bazı basın mensuplan, özel- leştirmeyi bir ülke kurtancu işsizüği aza indirid; özelleştirmeve karşı çıkanlan da vatan haini ilan ettiler. Hepsini izledik. Sat, kapat, kurtuL, yağmalat Özelleştir- menin geiiri gideri; kıdem tazminatian, rekiamlar ve o müesseselere verilen kre- diler.Geliryok. Başbakan, özefleştirnıe ile yeni iş sahalan açacağuu söyledi. Sanki, biz karşı çıkarak, bunlann somnlarmı artünyormuşuz noktasına getirdL Bazen tavir koyarak, bazen yargı yoluyla özeDeş- tirme ile mücadeie ettik. Ama hepsinde olamadık." Konfederasyon olarak özelleştirmenin yanlışhğını dile getirdiklerini vurgula- yan Meral, '3 konfederasyonun, zama- nmda mücadeie için birükte hareketetme konusunda dağımkkaldıklann]' söyledi. Sosyal patlama konusunda hükümeti uyardıklannı ifade eden Meral, sosyal güvenlik ve özelleştirmenin Türk-lş'in 1. gündem maddesi olduğunu söyledi. 3 konfederasyonun, sorunlara seyirci kal- maması gerektiğini savunan Meral, ANAYOL'un SSK ve Bağ-Kur'u özel si- gorta kuruluşlanna devretmeye yönelik icraatlanyla ilgili olarak. "Özel sigorta uygulamasının yapıldığı ülkelerden ör- nekler ortaya koyulursa, tarüşınz. Orta- da bir güvence yok. SSK'nin özel sigorta-' lara devredilmesi, devlet içinde yeni bir devlet yaratmak demektir. Bu, inandıncı değu" dedi. Meral, 13 martta Türk-lş, Hak-lş ve DlSK'in sosyal güvenlik konusunu tar- tışmak üzere bir araya geleceğini söy- ledi. İZİN IÇtN VALİLİĞE BAŞVÜRULDU Barış, Demokrasi ve Özgürlük Mitingi • Gazi olaylannın yıldönümü ve yaklaşan Nevruz kutıamalan nedeniyle 10 martta Kadıköy Meydanı'nda mitmg düzenleyecek olan Banş îçin Biraraya Çalışma Grubu, dilekçesini valiliğe verdi. Grup adına yapılan açıklamada, banştan yana olan herkesin mitinge katılması istendi. istanbulflaberServisi-Ba- Cizreli köytünün ne Istan- Içinnş İçin Biraraya Çalışma •Grubu, Gazi olaylan yıldönü- mü ve Nevruz kutlamalannm da yaklaştığı 10 mart günü Kadıköy Meydanı'nda yapı- lacak "Banş, Demokrasi ve Özgürlük Mitingi" ıçın lstan- bul Valılığı'ne başvurdu. Banş İçin Biraraya Çalış- ma Grubu Miting Tertıpleme Komıtesi ûyelen, eski Petrol- lş Sendikası Genel Başkanı MünirCeyUn. HADEP tstan- bul 11 Başkanı Kemal Paıiak. Kamu Emekçıleri Sendıkala- n Konfederasyonu Başkanı Siyami Erdem, Insan Haklan Derneği Istanbul Şube Baş- kanı Ercan Kanar, sanatçı Şa- nar Yurdatapan ve Ferhat Tunç ile lslamcı yazar AHan Tan ımzalı mıtıng dılekçesı, dün tstanbul Valıliğı'ne venl- di. Grup adına yapılan açıkla- mada şöyle denildi: "Bugün coğrafyamızda yaklaşık 10 yüı aşkın süredir devam eden ilan edilmemiş bir savaş. tüm acımasızlıgıyla yaşanmaktadır. 20 bini aşkuı insanımız kör bir inat ugruna bu savaşta yaşamım yitinmiş- tir. Toplumumuzun tüm de- ğerleri. birikimleri ve enerjüe- ri bu savaş için tüketilmekte- dir. Bu savaşın sürmesinde ne bul'daki işçinin ne Adana'da- ki esnafin ne Ankara'daki me- murun çıkan vardır. Silaha, savaş sanayiine >apılan harca- malar. insanhgın alın terinden kopanlmaktadır. Demokrasi ve hukuk dev leti gibi ka\ram- lan dilkrindcn düşürmeyen- lerin. sorunu silahla çözme, üi- kcnin silahlı kuvvcderine iha- le etmeleri karşısında ne ka- dar demokratik olduklannı ve ne kadar hukuka bağlı ol- duklannı sorgulamak gerekir. SrtU toplum olmanın. demok- ratik toplum olmanın. huku- kun egemen olduğu toplum olmanın gereği sorunlann de- mokratik yoUaıia. banşçıl çö- zümlerie hakça (.özülmesidir. Hükümetve Meclis yanlış yol- dan dönmeli, olağanüstü hal rejimine son verilmeli, özel tim ve koruculuk sistemini kaktarmah, hakça, insanca bir banş ortamında sorunlara demokratik çözüm getirme yönünde üstüne düşeni yap- malıdır. Bu, insanlanmızın ekmek, su kadar ihtiyacıdır. Banş İçin Çalışma Grubu ola- rak, bu ihtiyacı hâlâ duymak istemeyenlere haykırmak üze- re, 10 martta kardeşlikten, eşitiiktea, banştan yana olan herkesi mitinge çağunyoruz." GüUepeLisesi'ne okuma odası Türk Kadınlar Birligi (TKB) tstanbul tl Merkezi'nin, Gültepe Lisesi'nde yapOrdıgı "okuma odası ve kitapuk" dün törenle açüdL TKB Istanbul tl Başkanı Gültekin Bakür, yapögı konuşmada, gericiliğin yaygın oiduğu bir ortamda kız ve erkek öğrencilerin bir arada oturup konuşacağı, tartışacağı bir okuma odası açmaktan duyduğu mutlulugu dile getirdL Gültepe Lisesi Müdürü İsmail Çiftoğlu da konuşmasında, okula okuma odası yapılmasını kendhinin istedigini ve bu konuyu TKfi'ye Uettiğini söyledL Türk Kadmlar Birtigi'nce aynca, okulun bahçesine 30 fıdan dikOdL (Fotoğraf: KEREM ILGAZ) FRİGO-PAK GIDA MADDELERİ SANAYİ VE TİCARET A.Ş. YÖNETİM KURULU BAŞKANLIGI'NDAN Ticaret Sicil No: 20064 V148177 Şırketimız Ortaklar Genel Kurulu Toplantısı 1995 yılı çalışmalarırıı ıncelemek aşağıda yazılı gündemı gorûşup karara bağlamak ûzere 28 Mart 1996 Perşembe gunu saati4 00de Otel The Marmara- Anadolu Salonu-Taksım-lstanbul adresınde yapılacaktır Saym ortaklanmız hisse senetlerını şırket yetkılısıne toplanf günu toplantının yapılacağı salonda teslım edıp gınş kartı alabıleceklerı gıbı. ortaklanmız hısse senetlerını herhangı bir bankaya tevdı edebılırler Bu bankadan alınan bankaya teslım edilen hısse senetlennın değer, adet ve numaralarını gösteren belge karşıliğında kendılenne gırış kart' verılır Toplantıya kat'lamayacak ortaklar'mızın vekaletnamelerinı ılişıktekı örneğe uygun olarak auzenlemelerı ve Sermaye Pıyasas 1 Kurulu nun Sen 4 No 8 teblığınde ongörulen hususlan yerine getırerek, ımzast noterce onaylarmış veya noterce onaylı ımza sirkülennı vekaletnamelenyle bırlıkte ibraz etmeleri gerekmektedır 1995 yılına ait Yönetım Kurulu ve Denetçıler Kurulu Raporiarı ile Bağımsız Dış Denetleme Kuruluşu nun şırketımız ile ılgılı Raporları ve Bılanço Gelir Tablosu toplantıya tekaddüm eden onbeş gün sure ile şırket merkezınde ortaklann tetkıklenre haz'r bulundurulacaktır ŞİRKET MERKEZİ: Bağdat Cad No 261 5 Göztepe'lstanbul FRİGO-PAK GIDA MADDELERİ SANAYİ VE TİCARET A.Ş.'NİN 28 MART 1995 TARIHLİ GENEL KURUL GÜNDEMİ 1 Açılış ve Başkaniık Dıvarı Seçımı. 2 1995 Yılı Faalıyet ve Hesapları hakkında Yönetım Kurulu ve Denetçı Raporları İle Bağımsız Dış Denetım Raporurun okunması müzakeresı. 3 1995 Yılı Bılanço ve Gelır,Gıder Tablosunun onanması, 4 Yönetım Kurulu Ûyelerı ve Denetçılerın şırketın 1995 yılı faalıyetlennden dolayı ıbra edilmeleri, 5 Yönetım Kurulurun 1995 yılı kazancının dağıtılması ve 1995. 1996 yılları ıçın personele venlecek prım ile ılgılı önensının karara bağlanması. 6 Görev Sürelerı dolacak olan Yönetım Kurulu Üyelennm seçımi. 7 Yönetım Kurulu Üyelerine şırket konusunda gıren ışlen bizzat veya başkaları adına yapmaları ve bu tûr ışleri yapan şirketlerde oriak olabılmelen ve dığer ışlemlen yapabılmelerı hususunda Türk Ticaret Kanunu nun 334 ve 335 maddelen kapsamında ızın verılmesı 8 Toplantı Tutanağırın ımzalanması için Dıvan Heyetıne yetkı verilmesı, 9 Dılek ve Temennıler VEKALETNAME FRİGO-PAK GIDA MADDELERİ SANAYİ VE TİCARET A.Ş. Fngo-Pak Gıda Maddelen Sanay. ve Ticaret A Ş nın 28 Mart 1996 Perşembe gunü saat 14:00 de Otel The Marmara- Anadolu Salonu-Taksım-lstanbul adresınde yap'lacak Olağan Genel Kurul Toplantısında aşağıda belirttığım görûşler doğrultusunda benı temsıle, oy vermeye. teklıfte bulunmaya ve gereklı belgelerı ımzalamaya yetkılı olmak uzere Sayın . . vekıl tayır edıyorum A) TEMSİL YETKİSİNİN KAPSAMI a) Vekıl tüm gündem maddelen ıçın kendı görüşü doğrultusunda oy kullanmaya yetkılidir b) Vekil aşağıdakı talımatlar doğrultusunda gündem maddelen ıçın oy kullarmaya yetkılidir. Talımatlar: (Ozel talımatlar yazılır) c) Vekıl şırket yonetımının önenlerı doğrultusunda oy kullanmaya yetkilıdır. d) Toplant.da ortaya çıkabılecek dığer konularda vekıl aşağıdakı talımatlar doğrultusunda oy kullanmaya yetkılidir. (Talımat yoksa vekıl oyunu serbestçe kullanır) Talımatlar: (Özel talımatlar yazılır) B) ORTAĞIN SAHİP OLDUĞU HİSSE SENEDİNİN a Tertıbı b Niımarası cı Adet-Nomınal Değerı. d Hamılıne-Nama yazılı olduğu NOT: 1-(A) bolûmunde (a) (bı (c) veya (d) olarak belırtılen şıkıardan bınsı seçılır, (b) ve ıd| ş kkı ıçır açıklama yapıl r ORTAĞIN ADI/SOYADI VEYA ÜNVANI: Imzası: Adresi: Istanbul ÖYEK'ten uyuşturucu sempozyumu Istanbul Haber Servisi Özel Yeni Yıl- dız Egitim Kurumlan da (ÖYEK) 25. Ku- ruluş Yıldönümü etkinlikleri çerçevesin- de "Uyuşturucu ile Mücadeie Sempozyu- mu" düzenledi. Sempozyum dün Mar- mara Üniversitesi işbirlığı ile Atatürk Kültür Merkezi'nde yapıldı. Uyuşturucuya karşı yapılan mücade- lede polisin yalnız bırakılmaması gerek- tiğini söyleyen Istanbul Emniyet Müdür- lüğü Narkotik Şube Komiseri Ali Ayyıl- dız, "Ozeüikle okullar civannda bulunan kafe türü yerierde kontroUer ve operas- yonlar yapdmakta. Ama bunlar yeteıii de- ğiL Siz öğrenciler olarak etrafinızda uyuş- turucu kuUanan ya da satan kişileri eğj- tündlere duyurmalısınız" diye konuştu. Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şükran Şimşek de bir kere başlandıktan sonra kı- şınin uyuşturucuyu bırakamayacağını, hatta zamanIa kullanım dozunu arttıra- cağını vurguladı. Istanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psi- kiyatri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. özcan Köknef ise konuşmasında arkadaş grubunun uyuşturucu alt kültürünün oluşmasında ne denli etkilı olduğunu an- latarak, "Bir toplumda bürün o maddete- ri yasaklasamz bile, eğilimli insan varsa maddelerin kullanımını tamamen orta- dan kaldıramazsınız. Lyuşturucuya baş- lama yaşı 13-20 arasındadır. Eğer bir gen- ci 20 yaşma kadar uyuştunıcudan uzak tutabilecek bir alt külfür oluştunılabili- yorsa uyuşturucuya başlama ihtimali aza- İır." Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer, uyuş- turucu bağımlılığının önce toplumun alt kesimlerinde ortaya çıkıp daha sonra ya- yıldığını belirtti. Yasa tasanlan hazırlanmasına karşın yaşama geçirilemeyen hedef 8 yılhk eğiliıne imam-hatip eııgeli ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Zorunlu eğitimin 8 yıla çıkanlması, diğerhükü- metlerde oldugu gibi ANA- YOL hükümetinin protoko- lünde ilk sıralarda yer alır- ken, iki partinin yıllardırtar- nşılan imam-hatip ortaokul- lan ve Kuran kurslan konu- sunda nasıl bir tutum sergi- leyeceği merak konusu ol- du. 8 yıllık zorunlu eğitim, ilke olarak 1973 yılında çı- kanlan Milli Eğitim Temel Yasası ile kabul edilirken, 23 yıllık süreçte köktendincile- rin 'İmam-hatip ortaokulla- n kapatümasın" yönündeki baskılan ve sağ iktidarlann verdikleri ödünler nedeniy- le yaşama geçirilemedi. Yeni hükümet protokolünde DYP ile ANAP'm koalis- yon protokolünde, zorunlu eğitimin en az 8 yıla çıkanl- masınm yer alması, imam- hatip ortaokullan ve Kuran kurslannm geleceğine iliş- kin tartışmalan yeniden gündeme getirdi. Türkiye, zorunlu eğitimin 5 yıl oldu- ğu sayılı ülkeler arasında y- eralırken. 23 yıldan beri zo- runlu eğitimin 8 yıla çıka- nlmasına ilişkin yasa tasan- lan, imam-hatip ortaokulla- n ve Kuran kurslannın sta- tüsüne ilişkin tartışmalar ne- deniyle yaşama geçirileme- di. ANAP ve DYP-CHP hü- kümetleri döneminde de gündeme gelen 8 yıllık zo- runlu eğitimin yasa hazırhk- lan, ilk kez eski Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol döne- minde başlatıldı. Akyol'un, imam-hatip ortaokullanna dokunulmaması ve 3 yıllık eğitim veren Kuran kursla- nnm zorunlu eğitim kapsa- mına alınmasına ilişkin gö- rüşleri de DYP-CHP koalis- yon hükümetinin Milli Eği- • Zorunlu 8 yıllık eğitim, ilke olarak 1973 yılında çıkanlan Milli Eğitim Temel Yasası ile kabul edilirken 23 yıldır Kuran kurslan ve imam- hatip ortaokullannın da zorunlu eğitim kapsamına alınması yönündeki baskılar ve sağ iktidarlann verdikleri ödünler nedeniyle yaşama geçirilemedi. tim Bakanı Köksal Toptan döneminde taslak haline ge- tırildi. O dönemde hazırla- nan ve Bakanlar Kurulu'na sunulan taslakta. Kuran kurslan öğrencilerine, fark derslerini vermeleri duru- munda ortaokul diploması verilmesi öngörüldü. Ancak taslak CHP'li bakanlann muhalefeti üzerine kabul görmedi. Tansu Çiller'in başbakan]ığındaki hüküme- tin Milli Eğitim Bakanı Nev- zat Ayaz döneminde, taslak yeniden düzenlenirken, Ku- ran kurslan kapsam dışına çıkanldı. Bu kez de meslek liseleri kapsamında bulunan imam-hatip liselerinin orta- okullannın zorunlu eğitime devredilmemesi nedeniyle yeni birpürüz daha çıktı. Bu taslak da kabul edilmeyin- ce, proje askıya alındı ve 15. Milli Eğitim Şûrası'nda alı- nacak ilke kararlanna göre taslağın yeniden oluşturul- masına karar verildi. Bina ve öğrenci sayılan giderek artan ve köktendin- cilere "Bu kadar öğrenci mağduredilemez" gerekçe- sini yaratan imam-hatip li- selerinin sayısı. 1995-1996 öğretim yılı rakamlanna gö- re 583'eulaştı. 464'ü genel, 91 'i Anado- lu, 2'si süper ve 26'sı da çok programlı lise bünyesinde açılan 583 imam-hatip lise- sinde yaklaşık 476 bin kişi öğrenim görüyor. Milli Eği- tim Bakanlığı'nın 1994- 1995 yılı istatistiklerine gö- re, imam-hatip liseleri ve öğrenci sayılan, diğer mes- lek liselerininin sayısını geç- ti. Meslek liseleri ile öğren- ci sayılan şöyle: Erkek tek- nik (376 bin 745-810), kız teknik (115 bin 379-534), ti- caret liseleri (201 bin 52- 451), imam-hatip liseleri (476bin-583). SIVASLIDEMOKKATLAR DER3NEĞİ UYARDI 'Alevi köyleri tehlikede' ALPERBALLI ANKARA - Özel harekât timlerinin Sı- vas'ta Alevi köylerine uyguladığı baskılann sürmesi ve ekonomiyi canlandırmaya yöne- lik düzenlemelerin gerçekieştirilememesi du- rumunda Alevi köylerinin haritadan silinece- gi ileri sürüldü. Devletin yöredeki uygulama- laruun Alevi-Sünniaynmını körükleyici yak- laşımlara dayandığı ve uygulamalann, Alevi yurttaşlann devlete olan güvenini zedelediği savunuldu. Sıvash Demokratlar Derneği Ge- nel Sekreteri avukat Hüseyin Gökçearslan ile yönetim kurulu üyesi VfeyseJ Kaymak'ın Sı- vas'tageçen hafta içinde yaptıklan inceleme- nin sonuçlanna ilişkin olarak hazırlanan ra- porda, ekonomik ve toplumsal saptamalara y- er verikü. Sıvas'ta Alevilerin devlete olan gö- venlerinin azaidığına dikkat çekilen raporda, çözüm bulunmaması durumunda Alevi köy- lerininharitadan silineceği ileri sürülerek şöy- le denildi: "Sünni köytente göç oram, Akrri köytere nazaran daaa azdır. Bnnda devletbı tutumunun etkisi çok önemBdir. Sünni köyie- rebüuzdahaözengösterilınesl,çevredeyar»- tüaa çok kûcâk öiçekli de oba t; tmkânterm- dfleriııiümeviatgflMhissetmektedirter.'' Bir süre önce Güvenkaya Köyü'nden 13 yurttaşm gözaltına ahndığı daha sonra ikisi- nin serbest bırakıldığı kaydedilen raporda gö- zaltına aiınanlardan "onıç'' tutan bir kişinin dışmda herkese ışkence yapıldığı belirtildi. Raporda, 24 Arahk seçimlerinden önce köy- lülere "hayvaa kredisj" verifeceğı vaadinde bulunuldugu anımsatılarak ",\bnak isteyeu- lerden500'er bin Bratahsaedilmiş, sadece 6 kişjye kredi çıkmış. Onlann da DrvTiği'ııin ekonomikolarakeniyidununundakikişjleri oktttğuilerisürukiü7 'denildi. DivTİği ilçesine baglı köylerde hane sayısmın giderek düştü- ğü gözlemine yer verilen raporda Divrigl De- mir-Çelik İşletmeleri'nde çahşmak için çev- re köylerden pek çok gencin talip olduğu, an- cak personel gereksiniminin başka illerden karşılandığı belirtildi. Raporda, "Bugetirilen insanlarm Sünni inançiı aimaa, güvensizliğı dahadaartbnnıştiEBııııygBİanıadanvazgB- çilnıesi, DKzhebine, inancına bakdmaksıznı böigeinsanmıııistaıdamedUınesigereklidirn görüşü dile getirildi. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Demokrasiyi Yok Etmek... Geçen aylarda "hoşgörü" çerçevesinde, bir bardak suda kopartılan fırtına sırasında, çok ilginç mektuplar aldım ve son derece önemli kimi konular gündeme ge- tirildi. Bir kıam okurtanm, doğrudan kendilerine mek- tup yazmamı ve sorulannı yanıtlamamı istiyoıiardı. Böy- le bir şey elbette mümkün değil. Hatta tek tek isimleri- ni belirtmem bile mümkün değil. Fakat çoğunda ortak olan kimi noktalan yeniden irdelememizde sanıyorum yarar var. Bu arada Eskişehir'den yazan Cihan Ürtiş'in adını da anmak istiyorum. Zira çok güzel bir mektup yazmıştı. (Diğer okurianm gücenmesinler Onlann mek- tupları da güzeldi). Bugün ele almak istediğim konu, demokrasi içinde "demokrasiyi yok etme özgürlüğünün" olup olmadığı konusu olacak. Son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim, demokrasinin hiçbir tanımlamasında ve uygulamasın- da, demokrasiyi yok etme özgürlüğü yoktur ve olamaz. Zaten böyle bir şeyi talep etmek, özgürlük talebi falan değil, düpedüz edepsizliktir. Fakat bu sorun, öyle ko- layına geçiştirilecek bir sorun değikjir; enine boyuna tar- tışılması ve net bir biçimde ortaya konulması gerekir. Bu konunun net bir biçimde ortaya konulması gere- kir, zira konu kendi içinde tuzaklar içermektedir. Şöyle ki; biz demokrasiyi diğer rejimlerden ayınrken, en önem- li özelliğinin; "Bir demokrasi içinde ne kadaraykırı olur- sa olsun ve ne kadar ufak bir azınlık tarafından benim- senmiş olursa olsun, her türlü düşüncenin devletin ko- ruyucu kanatları altında var olmaya ve iktidara talip ol- maya hakkının var olduğunu" söyleriz. Peki bu "düşûn- celer" arasında demokrasiyi yok etme düşüncesi de varsa, buna nasıl engel olacağız ve ne yapacağız da, yukarıdaki demokrasi tanımlamamızla çelişkiye duş- meyeceğiz. Burada öncelikle altı çızilmesi gereken şey, "düşün- ce" kavramı olacak. Gerçekten demokrasi içinde her türlü "düşüncenin" varolmaya hakkı vardır Eğer de- mokrasiyi yok etmek, bir düşünce olarak dile getiriliyor- sa, buna demokrasi içinde karşı çıkılması mümkün de- ğildir. Izin verılmesı gerekir. Fakat eğer bu düşünce "ey- leme" yönelirse, işte o zaman "külahlann değişmesi" zamanı gelmiştir. Bir demokraside düşünceyi yasaklayamazsınız. Sis- temın temel mantığına aykın bir şeydir bu. Her düşün- ce ve her inanç, ona gönül veren insanlar açısından "doğru, haklı, meşru ve iyi"ö\r. Hiçbir düşünce "yanlış, haksız, gayrı meşru ve kötü" olamaz. Olsa olsa "yasal" ya da "yasadışı" olabilir kı; düşünceyi yasadışı ilan et- tiğiniz zaman, çoktan demokrasinin sınırlan dışına düş- müşsünüz demektir. Herkesin kendi düşünce ve inancını değerlendirme- si bir yana, eğer siz karşınızdaki insanın düşünce ve inancını değerlendirmek istiyorsanız, her şeyden önce o düşünceyi ve o inancı "bilmek" zorundasınız. Yani "okumak" ya da "dinlemek" zorundasınız. Hatta eğer hakça bir değerlendirme yapmak istiyorsanız, "tartış- mak" zorundasınız. Bunlan yapmadan o düşünce hak- kında nasıl konuşabilirsiniz? Belli düşünceler, demokrasiyi yok etmeyi özendınyor- sa ve bu konuda yol göstenyorsa, bu durumda ne ya- pılacaktır? Bu durumda yapılması gereken şey, bu işi yasalara "havale etmek"X\x. Zira bir demokraside eğer herkes kendini "yasa uygulayıcısı" sayarsa, ortada ne demokrasi kalır, ne de devlet. Peki bu işi üstlenmek zorunda olanlar, yani devletin savcılan "savsaklıyortarsa" ve demokrasiyi yok etmek isteyenler kovuşturulmuyorsa ne yapmak gerekir? İşte o zaman Mustafa Kemal'ın Bursa Nutku'nda dile ge- tirdiği yollara başvurmak zorunluluğu doğar ve doğru- dan doğruya müdahale edilmeye çahşıhr. Zatert bu "hak", demokrasi kuramının da içerdiğı bir haktır ve adına "direnme hakkı" denir. Ancak bu hakkın kullanı- labrlmesi için demokrasiyi yok etmek isteyenlenn ey- lemlerinın gün ışığına çıkması gerekir. Bu hak, "tahmin" ve "beklentiler" üzerine kullanılamaz. Zaten tartışmalar biraz da bu noktada odaklaşıyor. Türkiye'de bir Islam şeriatı devleti kurmak isteyenlenn, bu düşüncelerini açıklamalan bir hak mı değil mı? Eğer yasalanmıza bakarsanız, böyle bir hak yok. Fa- kat savcılanmızın da bu konuda duyarlı davrandığını söyleyemeyiz. Şu ya da bu şekilde şeriat talebıyle or- taya çıkanlar, ellerini kollannı sallaya sallaya ortada do- laşıyorlar. Fakat bir başka sorun daha var. Bir Islam şeriatı kur- mak istemediklerini ve demokrasi kurallan içinde varol- mak istediklerini söyleyenleri ne yapacağız? Bir kısım okurianm bunlann "takiyye" yaptıklarını ve asıl niyetlerinin demokrasiyi ortadan kaldırmak olduğu- na inanıyorlar. Böyle bir niyetlerinin olması çok muhte- meldir. Benim de ciddi kuşkulanm var. Fakat nasıl emin olacağız? "Sen senin şuveşu yazdıklannı okudum ve beni kandırmak istedigini anladım, senin asıl niyetin şeriat dûzeni getirmek ve demokrasiyi ortadan kaldır- mak" mı diyeceğiz? "Bakışını" beğenmediğimizherke- sin yakasına mı yapışacağız, gırtlağını mı sıkacağız? Böyle şey olmaz. Laik ve çağdaş cumhuriyetimize ve demokrasimize böyle sahip çıkamayız. Eğer kendimi- ze, düşüncelerimize ve halkımıza güvenmiyorsak, za- ten demokrasiye de inanmıyoruz demektir. Oysa ki biz hem düşüncelerimize ve hem de halkımıza güveniyo- ruz. Zira tarih de böyle yazıyor... O halde dikkatli olmalı, fakat yersiz korkulara kapıl- mamalıyız. Banş İçin Biraraya Çalışma Crubu: Oıısal sorunlar baskı aracı • Savaşa Karşı Banş Dergisi Yaym Kunılu üyesi Arif Hüonet lyidoğan, savaş girişimlerinin; sivil itaatsizlik, işbirliğini reddetme ve boykot yöntemleriyle engellenebileceğini söyledi. tstanbul Haber Servisi- Yunanıstan, Kıbns ve Türkı- ye'de yerel mılliyetçılik ile yeni dünya düzenı anlayışı- nın "savaş kışkırtKalığı"1 yap- tığı vurgulandı. Banş İçin Biraraya Çalışma Grubu ta- rafından Istanbul'un yanısı- ra tzmir, Atina ve Selanik'te dün düzenlenen ortak basın toplantısında. "Kardak ka- yauklan krizj" etkilennin halen devam ettiği belınıldı. Savaşa Karşı Banş Dergi- si Yayuı Kurulu üyesi Arif Hikmet lyidoğan, ortak or- ganızasyonun bir parçası olarak Basın Müzesi"nde yaptığı açıklamada, ulusal sorunlann ıç politik gelışme- ler üzennde baskı aracı ola- rak kullanıldığına dikkat çekti. tyidoğan, "Kayalık- lar savaşıayatrosunun ve ota- yının politik sömürfisünün ötesinde. krizin gerçek nede- ni Ege'deki jeostratejikçekiş- me ve sualtı kaynaklannın değeriendirilmesi olmaya de- vam etmektedir. Büyük çap- lı politik ekonomik ve strate- jik çıkariar vatan savunma- SL ulusal çıkariar ve uluslara- rası hukuk perdesiyle örtül- mektedir" dedi lyidoğan, savaş gınşım- lerinin ancak "sivil haatsiz- lik", "işbiıüğini reddetme" ve "boykot" yöntemlenyle durdurulabıleceğinı de be- lirtti. tyidoğan, Ege Bölge- sı'nde banşı savunan grubun önerilenni ise şöyle özetledi: "Ege Denizi'nde ekonomik, politik ve çevre korumacılıgı acısında çok taraflı bir işbir- liği gerçekleşmelidir. Bu çer- çevede askersizleştirilmiş böigeler ve soylan tükenen canlnann konınduğu park- lar oluşturulmalı" Yunanıstan Vıcdanı Red- ciler Birliği, Izmir Savaş Karşttlan Derneğı. Istanbul Yeşilleri, Alternatif HABI- TAT Platformu, Boğaziçi Üniversitesi Yeşilleri, Istan- bul Sosyal Ekoloji Grubu, Nükleer Karşıtlan Platformu ve Savaşa Karşı Banş Dergi- sı'nin katılımlanyla oluşan Banş tçin Biraraya Gru- bu, 10 Mart tanhınde lstan- bul'da bir "Banş Mitingi" dûzenleyeceklerini belirtti. Grup sözcüsü aynca, Türki- ye ve Yunanistan'da da aynı anda "Banş Konfenuısı" dû- zenlemeyi hedeflediklerini kaydetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle