Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5MART1996SALI
12 DIZIYAZI
Kajhnların Listesinde kadın adayı
olmayanpartiye oy yok
/
sveç Parlamentosu'ndaki ve
hükümetteki kadın ağırlığı,
etkili partilerin bir çoğunun
liderinin kadın olmasıyla da
başka bir boyut kazanıyor. Ülİcenin şu
anda en etkili üçüncü partisinin lideri
Gudrun Scyhman. Liberal Partinin
lideri ise Maria Leissner. Ülkenin en
çok tanınan iki kadın liderinin
portresini yayınlıyoruz.
Isveç'in son yıllardaki en etkili eşitlik
örgütlerinden birisi Eşitlik
Ombudsman'ını ziyaret ettiğimizde,
bizi bu kurumun tanımış isimlerinden
Eva Nikell karşıladı. Nikell'le uzun
bir görüşme yaptık. Geniş ve oldukça
ferah bir mekânda çalışan Eşitlik
Ombudsman'ı 10'dan fazla işçi
çalıştıran bütün işyerlerini kadın erkek
eşitliğine uygunluk acısından
denetliyor ve yaptınmlar uyguluyor.
Eva Nikell bize şunlan anlattı:
"Eşitlik Ombudsman'ı bir devlet
kuruluşu. Devlet tarafindan finanse
ediliyor. Ombudsman'ın sorumlusu da
devlet tarafindan atanıyor. Buraya
atanan bayan direktörün hukukçu
olması gerekiyor. Çünkü bizim burada
yaptığımız işlerden birisi yargılama
veya sorunlan yargıya götürme.
Isveç'te devlet kurumlannın
çoğunluğu devletten bağımsızdır.
Devlet tarafindan finanse edilmesine
karşın, hükümetler bu kurumlara
kanşmazlar. Bu kurumlar kendi
yönetmeliklerini ve yönetim
biçimlerini kendileri tayin ederler. Bir
Ombudsman yöneticisi 6 yıl için
atanır. Hükümet değişse bile onlar
değişmezler. Onlann değişimi
hükümetlerin değişimine bağlı
değildır.
Örneğin şimdiki Ombudsman
sorumlusu daha önceki iktidar
tarafindan, burjuva iktidan tarafindan
atanmıştı, sosyal-demokrat hükümet
de onu değiştirmedi. Sanınm sosyal-
demokrat hükümet onun süresini
uzatacak. Bukurum 1980yılında
kuruldu. Kurulmasından bu yana üç
direktör atandı. Burada 14 kişi
çalışıyor. Bunlann 10'u kadın, 4'ü
erkek. İki alanda çalışıyonız. Bizim
etkinlıklenmiz özellikle çalışma
alanında yoğunlaşıyor. Bu alana erkek
ve kadın arasında çaiışma yaşamdaki
bütün eşitsizlikler giriyor. Kadına
yönelik şiddet, toplumdaki cinsler
arası eşitsizlik bizîm ilgi alanımıza
girmiyor. Bizim alanımız çalışma
yaşamına yönelik bütün sorunlar.
Çalışma ortamı, ücretler, eğitim
yönelimi gibi konular. Aynca
erkeklerin haklannı kollamak
gibi bir görevimiz de bulunuyor.
Hiç kimse kadın veya erkek olsun
çalışırken aşağılanmamalıdır. Eşitlik
Kanunu iki bölümden oluşuyor.
Birinci bölüm en etkili önlemlerin
ahndığı bölümdür. Bu bölümde cinsel
taciz, ücret farklılıklan ve görevlerin
paylastınlmasında eşitsizlik gibi
konular bir program çerçevesi içinde
ele alınıyor. Bizim kurulusumuz. 10
işçiden fazla çalıştıran işyerlerini
cinsel eşitlik programı kapsamına
alıyor. Cinsel eşitlik planı, bu
işyerlerindeki bütün konulan içeriyor.
Bu plan hesaplanabilir ve anlaşılabilir
olmak zorunda.
Bu planlan işyerleri yapıyorlar, biz ise
bu planın eşitlik anlayışına uygun
olup olmadığı açısmdan denetliyoruz.
Bu planlar, bizim kurumumuza
gönderilmek zorunda.
Bölgedeki bütün değişik şirketlerin
planlannı, ücret, görevlendirme ve
yönetim açılanndan inceliyoruz.
Örneğin bütün büyük gazeteler
denetim kapsamımız içinde.
Bütün büyük lcurumlan teker teker
inceliyoruz. Siyasi partileri de
çalışanlan acısından denetliyoruz.
Bu denetlememiz sırasında
ödüllendirme ve uyarma gibi yollar
izliyoruz. Bazı olumlu
uygulamalan ömek
olarak
gösteriyoruz,
kötü
uygulamalan da
değiştirmeleri için
eleştiriyoruz.
Aynca kurumlar
arasında
karşılaştırmalar
yapıyor ve
bunu
dergimizde
Kadınların İsveçini yaratmanın kronolojisi
1862 Erkeklere ve bekâr kadınlara belediye seçimlerinde eşit
oy hakkı.
1863 Bekâr kadınlar 25 yaşında yetişkin kabul edildiler.
1864 Kocaiann kanlannı dövme "hakkı" yasadan çıkanl-
dı.
1870 Kadınlara lise ve cimnazyumda "dışanian* diploma
alma hakkı tanmdı.
1873 Kadınlann akademi diploması almasma hak tanmdı.
1901 Doğumdan sonra 4 hafta ücretsiz izin alma hakkı.
1907-1909 Erkeklere eşit oy hakkı tanındı; kadınlar beledi-
ye görevleri için seçilebilme hakkına sahip oldu. Evli ka-
dınlara belediye seçimlerinde oy hakkı.
1919 Haftalık azami iş suresi 48 saatle sınırlandı.
1919Kadınlara erkeklerle eşit olarak seçme ve seçilme hak-
kı tanmdı. Bekâr kadınlann yetişkinlik yaşı 21 'e indinldi.
1922 tlk 5 kadın parlamenter parlamentoya girdi.
1923 Kadınlann çeşitli devlet makamlannda görev almala-
nna izin verildi.
1927 Kadınlann devlet öğrenim kurumlanna erkekler gibi
yazılması hakkı tanmdı.
1938 Yılda 2 hafta ücretli tatil hakkı yasaya bağlandı; ge-
beligi önleyici maddclere izin verildi.
1939 Hamilelik. doğum ve evlilik nedeniyle kadınlann iş-
ten atılması yasaklandı.
1947 tlk kez bir kadın kabineye girdi; devlet kurumlannda
eşit iş için kadınlara erkeklerle eşit ücret ödenmesi yasaya
bağlandı.
1948 Çocuklu ailelere '"çocuk yardımı" ödenmesıne başla-
nıldı.
1950 Baba gibi annenın de çocuğun velisı olduğu kabul edil-
di.
1955 Genel sağlık sigortası olusturuldu.
1958 Kadınlara papaz olma hakkı tanındı.
1959 Emekli olununca alınacak ücrelin saptanmasını sağ-
layan puanlama sistemi ATP kuruldu.
1971 Kanyla kocanın vergilendirilen gelinnın ayn ayn de-
ğerlendirilmesi yasaya alındı.
1972 40 saatlik haftalık azami iş süresi yasalaştınldı.
1974 Anne-baba sigortası kuruldu.
1978 Yılda 5 haftalık tatil hakkı yasalaştınldı.
1979 8 yaşından küçük çocugu olan anne-babaya günde 6
saat çalışma hakkı tanındı (2 saat ücretsiz izin alarak).
1980 İş yaşamında cinsiyet nedeniyle ayınmcıhk yapıl-
masına karşı yasa çıkanldı.
yap
SoşyalistParti'yi
güler yüdü
ın kadın
Soşyalist Sol Parti Gudrun Scfayman'la yepyeni bir havaya girdL
7
994 parlamento seçimlerinde yüzde 4'lük bara-
jı yüzde 6.2'yle geçerek 349 sandalyeli Riksda-
gen'e (parlamento) 22 parlamenter sokan soşya-
list Sol Parti, yenı başkanı Gudrun Schyman'la
birliktc yepyenı bir evreye girdi. Parti. hem son 50 yılın
en yüksek oy oranını bulmuştu, hem de daha sonra ya-
pılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aldığı oylann
oranını iki katına çıkararak ilginç bir de rekor kırmıştı.
Çevre Partisi'yle birlıkte Sol Parti, şu anda kamuoyu
yoklamalannda sürekli olarak ilerleme gösteren iki par-
ti durumunda.
Gudrun Schyman. 1993'te pani başkanlığı görev ini,
sandalyesinde gıderek daha çok aşınmakta olan, hem
pasifligi nedeniyle. hem de özel yaşantısındaki bazı yön-
lerden ötürü eleştırılen Lars Werner'den aldı. Parti, Sov -
yetler'in dağılmasıyla adındaki "komünist" sözcüğünü
sılmış. kısaca Sol Parti olarak tanımlamnayı yeğlemışti.
Yeni ad yeni başkan ve yeni bir parti ortaya çıkmıştı.
Gudrun Schyman, serbest ve özgür bir kadın. Dilediği
gibi davranıyor, )4 ve 16 yaşında iki cocuguyla birhkte
yaşıyor. Gereğinde mını etekle, yüksek topuklu ayakka-
bılarla resım çektınyor, herhangı bir vatandaş gibi tele-
vızyonda yarışmalara katılıyor. Bılımscl amaçla dogu-
munun filmını çektirmekten kaçınmayan Schyman, bu
fılmin televizyonda göstenlmesine de karşı çıkmadı. Ço-
cuklannın babasıyla, ya da başka bir erkekle bırlikte ol-
mamasını şöyleaçıklıyor "CinselgereksinmeınL,gerek-
tiği zaman karşılıyorum. Bunun için biriyle evli olmak ya
da birliktc yaşamak gerekli değü." Hepsı bu kadar.
Gudrun Schyman 1948'de Stockholm'ün Tâby sem-
tinde doğdu. büyüdü. Temel öğrenimınin ardından Pos-
ta tdaresi'nde çaiışmaya başladı. 1967-69 arasında ye-
tişkinler için yapılan öğrenim programına katılarak yük-
sekokul diploması aldı. Sosyal bılimler yüksekokulun-
da okuyarak sosyonom oldu (1972). 1971-76 arasında
sosyal hizmetler programında görev aldı. 1977'degüney
lsveç'teki Simnshamn'a taşındı, iki çocuk annesi oldu.
Sol Parti'yle ilk ilişkisi burada gerçeklıştı. Kent yöneti-
mine seçildi ve 1980-87 arasında il meclisi üyesi olarak
görev yaptı. Sürekli olarak çevre sorunlanyla ılgilendi,
nükleer reaktörlerle ilgili halk oylaması öncesi ve son-
rası aktifolarak "hayır" kanadında yer aldı. Aynı zaman-
da, gerek partisinin. gerekse bağımsız örgütlcrin kadın
konusundaki çalışmalarına katıldı. 1976-82 arasında
bunlara ek olarak. çocuklannın babasıyla birlikte serbest
gazetecı olarak belgescl fılm çalışmalan da yaptı. Bu
kapsamda hem tsveç'i dolaştı. hem de Afhka"ya gitti.
1987"de Stockholm'e gen taşındı, Varmdö semtindeki bir
"kotektifev"de yaşamaya başladı. Aktif polıtik yaşamı-
nı sürdürürken, çocuklanna zaman ayırmayı, ormanda
ve kıyıda dolaşmayı ve kolektif evin kümeslerine bak-
mayı ihmal etmedi. 1981 'de partisinin yönetim kurulu-
na girdi, 1988'de de parti başkanı oldu.
isveç'in içinde bulunduğu ekonomık bunalım ve ar-
tan ışsizliğe karşı çare olarak. günlük ış saatlennin azal-
tılmasıyla daha çok kişiye iş olanağı sağlanmasmı görü-
yor. Avrupa Birliğı'ne hiç güvenmiyor ve ülkesinın üye
olmasına karşı. "Isveç halkınuı iradesi Riksdagen'de, hal-
ian ortasında temsil edilmeiidir, BrükseTde değü" dıv or.
yayımlıyor, kamuoyuna açıklıyoruz.
Küçük ödüller de verdiğimiz oluyor.
Eğer denetlememiz de çok kötü
sonuçlar görürsek, düzeltip yeniden
gelmelerini istiyoruz.
Bütün yanlış uygulama olarak
gördüğümüz alanlann hızla
düzeltilmesini istiyoruz. Bunu
yapmak zorundalar. Eğer
uyanlanmızı yerine getirmezlerse,
onlann durumu Eşitlik
Komisyonu'nda ele alıyoruz. Bu
komisyon, milyonlarca kron cezaya
hükmedebiliyor. Bu cezayı ödemek
zorundalar. Eğer hatalı uygulamalannı
düzeltirlerse, para cezasmı geri
alıyoruz. Eğer düzeltmezlerse cezayı
ödemek durumunda kalıyorlar.
iki kez çok ağır cezalar verdik.
Bu cezalardan birisi devlet kurumuna,
diğeri ise özel girişimeydi.
Ikisine de 200 bin tsveç Kronu ceza
verdik. Her ikisi de para cezasını
ödememek için uygulamalannı
düzelttiler. Çıkanlan yeni kanunun
etkili hale getirmek için seminerler.
basın toplantılan düzenliyor, çeşitli
etkinlikler yapıyoruz.
Özellikle eğitim ve yayın bu alanda
çok önem kazanıyor Eşitlik konusunu
ele alan eğitici kitaplar yayımiıyoruz.
Burada 14 kişi çalışıyoruz.
Bu sayı üzerimizdeki iş yoğunluğu
acısından tabii ki yeterli değil.
Kurumun yetkileri ve otoritesi giderek
büyüyor. Bu gelişime uygun personel
Liberal Parti'nin kadın
başkanı: Maria Leissner
1
984'te İsveç'te hiçbir
kadın parti başkanı
yoktu; bugün iki kişi var.
Sol Parti'nin Başkanı
Gudrun Schyman ve Halk
Partisi'niıı Başkanı Maria
Leissner. Her iki kadın başkan
da geleneksel politikacı
tavırlanndan uzaklıklanvla
parlamenter yaşama renk
katülar. Gudrun"un partisi
aynca atılım da yapabildi.
Maria'nın partisi ise şu sıralar
önemli bir kimlik degiştinne
süreci içinde.
Maria Leissner, Halk Partlsi'nin
ilk kadın başkanı. Gecen yüin
şubat ayında parti başkankğı
görevini, Bengt VVesterberg'den
devraldı.
Politik rakiplerinin başmda
sosyal demokratian görüyor.
Devletin bireyleri
yönlendirmcsinc karşı.
Çeşhiilikten, özeUeştirmeden
yana. Birlikte yaşadığı erkekle
ortak olarak farklı bir öğretim
programı olan bir okul kurdu;
şu anda 10 yaşında olan kızını
orada okutuyor.
1985'te Riksdagen'e ilk kez
girdiğinde, çocuklara yardım
için uluslararası çahşmalar
yapan İsveçli kurum Râdda
Barnen'de görev yapıvordu.
1991 'de Riksdagen'den aynldı ve
Isveç Afganistan Komitesi'nde
başkanhk yapmaya başladı.
Daha sonra, yazı dizimizde
aynca yer alan Kvinnor Kan
(kadınlar Becerir) adlı örgütte
de yönetim kurulu başkanı oldu.
Çeşitli uluslararası görevleri
arasında: Güney Afrika,
Pakistan ve Burundi'de seçim
gözlemciliği de var. 1956'de
Göteborg'da doğan Leissner'in
partisi 1994 seçimlerinde -yani o
daha genel başkan olmadan-
\iizde 7.2 oranında oy alarak 26
parlamenter çıkardı.
(i
atanmasını talep
ediyoruz.
1992'ye kadar
kadınlann yoğun *
olarak çalıştığı bir çok
kurumu
denetleyemiyorduk.
şimdi bütün kurumlan
denetleyebilecek bir
noktaya geldik. Çok
paraya ve çok insana
ihtiyacımız var.
Bu kolektif ve uzun vadeli bir
çalışma. Eğitim, denetleme. tartışma
noktalan bu işin belli başlı önemli
öğeleri. Ginsel aynmcılığın bütün
alanlan bunu kapsıyor. Ücretler,
yönetimdeki eşitsiz dağılım, işçi
sayısındaki kadın erkek eşitsizliği vb.
Ama bunlann tartışma konusu
olabilmesi için öncelikle kadınlann
buna itiraz etmeleri gerekiyor. Tabii,
neden itiraz ettiğini de açıklaması ve
makul gerekçeler bulması önemli. Şu
andaki temel sorunumuz ücretler.
Ücret eşitsizliği. Kadın hemşireler ve
evlere temizliğe giden kadınlann
ücretleri en çok şikâyet edilen
konular.
Hemşirelerin ücretlerinin erkeklere
göre az olduğu konusunda tam 800
şikâyet yapıldı. Bu şikâyetler daha
çok devlet hastanelerinde çalışan
kadınlardan geliyor. Eşit işe eşit ücret,
gümrük birliğinin de temel
şartlanndan birisi. Örneğin
hemşireliğin erkeklerin herhangi bir
işiyle tam benzemesi mümkün değil.
Ama benzer bir iş saptayıp
karşılaştırma yapmaya çalışıyonız.
Hemşireler kendilerini, hastanelerdeki
erkek teknisyenlerle karşılaştınyorlar.
lsveç'teki çalışma yaşamında, bazı
alanlar tamamen erkek işi, bazı alanlar
ise tamamen kadın işi olarak
bölünmüş durumda. Erkek
teknisyenler kadınlardan 4-5 bin kron
daha fazla aylık alıyorlar. Bu aylık
maaşın yüzde 30'una yakın bir yekûn
tutuyor.
Kadın işleri hemşirelik, çocuk bakımı,
temizlik ve öğretmenlik olarak
sınıflandınlırken, erkek işleri ise
teknisyenlik, yöneticilik, ekonomistlik
ve genel müdürlük olarak anılabilir.
Son seçimlerden önce kadınlar olarak
büyük bir savaş verdik.
Bağımsız kadın gruplan olarak
bağımsız bir kadın partisi
kurabileceğimizi açıkladık. Eğer
siyasi partiler eşitlik konusunda ciddi
önlemler almazlarsa onlara oy
vermeyeceğimizi ilan ettik.
Parlamentodaki birçok parti, özellikle
Sosyal-Demokrat Parti. Sol Parti ve
Yeşil Parti çağnmızı ciddiye aldılar ve
çok sayıda kadın adayı listelerine
aldılar. Sosyal Demokrat Parti'de
listenin başında erkek var ise
otomatikman ikinci isim kadın oldu.
Üçüncü erkek, dördüncü kadın olarak
saptandı ve sıralama böyle yapıldı.
Sol Parti ve Yeşil Parti de aynı yolu
izledi. Sosyal Demokrat Parti
hükümetin yansını kadınlardan,
yansını erkeklerden oluşturdu. Yeşil
Parti'de kadın milletvekilleri yüzde
60'a ulaştı. Bunun sonucu olarak
parlamentonun yüzde 42'si
kadınlardan oluştu.
Gündelik yaşam içinde, sosyal yapı
kadınlan sürekli aşağıya itiyor ve
buna bireysel olarak karşı durmak
mümkün değil. Ücretler bu açıdan şu
andaki temel hedefimiz. Çünkü ücret
güç demektir. Sloganımız bu.
lyi ücret alan bir kadın erkeğe karşı
kendi kişiliğini daha rahat
koruyabiliyor. Tabii ki ücret her şey
değil, ama çok önemli. Statü de çok
önemli. Eşit yeteneğe eşit statü
verilmesi de temel hedeflerden birisi.
Karar verme mekanizmalannın
başında da kadınlann bulunması
gerekiyor. Siyasi alanda ve partileri
etkilemek acısından önemü adımlar
attığımızı ve ciddi başanlar
kazandığımızı söyleyebilirim. Ancak
bir çok alanda ciddi bir erkek egemen
anlayış ve gelenekle çarpışmak
zorundayız. Örneğin kırlık bölgelerde
kadınlar üretim yaptıklan için daha
güçlüler. Ama işyerlerinde aynı şeyi
söylemek çok zor. Sorunlanmız daha
çok modern teknolojinin çok geliştiği
büyük işyerlerinde. Buralarda daha
erkek ağırlıklı bir sistem oluşmuş
durumda. Çünkü kadınlar, daha çok
sosyal ve eğitimsel konulara eğilimli
olduklan için sosyal alanlarda
kendilerini yetkinleştiriyorlar.
Kadınlar şimdi gelişmiş teknolojik
görevler üstlenmeyi ve bu alandaki
eğitimlerini geliştirmeyi tartışıyorlar.
Bu alanda yavaş fakat etkili adımlar
atıyorlar. Evde, genç çiftler, işleri
paylaşmaya daha yatkınlar.
Kadın hâlâ işin daha çoğunu yapıyor.
Çocuk bakımı, çocuğun
yetiştirilmesinde hâlâ kadın yükün
çoğunu kaldınyor. Ama her geçen
gün, daha çok sayıda erkek ev işlerini
üstleniyor, evin sorumluluğunu
paylaşıyor. Evde çocuk bakıyorlar.
Çocuklan bakımevlerine götürüp
getiriyorlar. Geçmişe göre daha
değişik bir rol üstleniyorlar.
Orduda ve polis içinde de kadınlann
daha etkili olmalan konusunda yeni
önlemler alınıyor. Tabii bunlar uzun
vadeli hedefler. Bu alanlarda ciddi bir
erkek egemenliğinin olduğunu kabul
etmek gerekiyor.
Yarın: Kadın Eşitlik
Bakanı anlatıyor
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
f
DYP'nin Ayağındaki Diken...
DYP kuruculanndan bir bölümü güzel bir girişim baş-
latmışlardı. Bunun için Hürriyet gazetesinde, DYP'lile-
re iki "duyuru" ilanı yayımlattılar. Üçüncüsü de bugün-
lerde çıkacaktı, çıkmadı. Cumhuriyet'ten Bülent San-
oğlu, 1 Mart Cuma günkü Cumhuriyet'te, "3" numa^
ralı duyuruyu özetle yayımladı. Şükrü Sezar Aygen,
Mehmet Dülger, Mehmet Muhsinoğlu adlı kurucu-
lar, arkadaşlan adına yaptıklan açıklamada özetle şöy-
le diyoriardı:
"... Sessiz milyonlann üzerindeki fukaralık, işsizlik,
cehalet ve çaresizlik örtüsünü sıyıran, ihtilaHerle biçil-
mek istenen, darağaçlannın altında gözünü kırpmayan
bu hareket, bugün siyaseten birzaafiçine düşmüştür.
Türkiye, mahkemelerinde adalet sağlanamayan,
okullannda eğitim yapılamayan, hastanelerinde sağlık
hizmeti göaılmeyen, yatınmlan atıl bırakılmış, sokak-
lannı milyonlarca işsizin doldurduğu, piyasalannda do-
lar ve markın hükümran olduğu bir ülke haline getinV
miştir. Kendisinde kitleler adına karar verme selahiye-
ti gören kaba ve ezici bir zihniyet, parti içinde hür ve
serbest tartışma mekanizmalannı susturmuştur. 'A ta-
kımı, B takımı, ağzı çorba kokanlar' gibi yakışıksız ni-
telemeler/te parti içinde bugüne kadargörülmemiş ay-
nlık tohumlan ekilmiş ve partinin küçülmesine sebep
olunmuştur. Partide korku dağlan beklemektedir..."
Duyuruyu imzalayan 42 kurucu adına açıklama ya-
yımlayanlar, duyurulannın bir yerinde de şöyle diyor-
iardı:
"... Ülkemizin içinde bulunduğu dev sorunlar ve ih-
tiyaç duyduğu acil çözümler, tarihi misyonuna sadık,
geleceği isabetle öngören, düşünce ve eylem ahen-
gini tesis etmiş, kudretli bir DYP gerektirmektedir. Bu
zaruret, sadece bir parti meselesi değil, öncelikli bir ül-
ke meselesidir.
DYP, tökezlediğiyerden kalkacak, ayağına batan di-
keni kendi çıkaracaktır. Misyonuna yeni yorumlar ge-
tirecek, kişi tahakkümüne bir daha geri gelmemek üza-
re son verecek; genç, dinamik, ınançlı kadrolara im-
kân ve sorumluluk tanıyacaktır...
Mart ayında yapacağımız ve kuruculanmızın da ha-
zır bulunacağı basın toplantısı, partimiz ve ülkemizle
ilgili aynntılı gerçeklerin aktanlacağı bir forum niteliği
taşıyacaktır..."
DYP kuruculanndan büyük bölümünün yapacaklan
basın toplantısı, DYP-ANAP-DSP ortaklığı kuruluş aşa-
masında, -hiç degilse şimdilik- ertelenmiş görünüyor.
Yazık!
Duyurudan anlaşıldığına göre DYP'nin ayağındaki
diken, Tansu Çiller'den başkası değil. Tansu Çiller,
DYP kuruculannın girişimiyle, başının derde gireceği-
ni sezmiş, Mesut Yılmaz'ın kollarına sığınmayı yeğle-
miştir.
Konunun üzerinde -hiçbir köşe yazan durmazken- i-
ki kez durdum. Bu üçüncüsü. Kimi:
- Sen DYP'ye ne kanşıyorsun, sola bak! diyebilirdi.
Umurumda değildi. Ta ilkokul çağından başlayarak:
- Sağa bak, hizaya gel! diye öğretmişlerdi bize. Ül-
kede, her zaman çoğunlukta olan sag düzelirse, solu
düzeltmek daha kolay gibi geliyordu bana.
Dana bir gün bostana girmiş, sahibi ökuzü dövme-
ye başlamış. Sormuşlar:
- Niye onu dövüyorsun? Bostana giren öküz değil,
dana!
- O öğretti, diye karşılık vermiş adam.
Tutumbilimciler(ekonomistler): İktidar, ihtikâramü-
temayildir" (Güçlü, yolsuzluğa eğilimlidir) derler. DYP'li-
lerin bu eğilimleri, taa DP'den, AP'den, ANAP'tan be-
ri gelir mi ne? Işbaşına gelince bırakmak istemezler.
Hep güçlü kalmak isterler. O yüzden demokrat olai-
mazlar. Nabi'nin (1642-1712) "ihtikâr"\a ilgili iki dizeşi
şöyle: «
"Ihtikânn sonu iflasa çıkar
Yapar evvel bir evi sonra yıkarl"
"ANAYOL"u, çıkar hesaplanyla kuranlar, gerçegi er
geç görecekler. Onu dışarıdan destekleyen Ecevit'in
de saçlan önüne dökülecek; ak mı kara mı, görülecek!
Biranımsatma: Bülent Ecevit'in, kırk yıldır kullanılan,
tutunmuş "çekimser" sözcüğü yerine, ""çekinser"] kul-
lanması, kafalan kanştırdı. fletişim Fakültesi, öğretim
görevlisi, yazar, dilbilimci Emin Özdemir, dün uzgö-
reçte (televizyonda) konuya şöyle açıklık getirdi:
"Sayın Ecevit, Türkçe Sözlük'te, 'çekinser' diye bir
sözcük olmadığını bilir. Çekinser yerine dilde kullanh
lan 'çekimser'd/r. 'Çekinser' sözcüğü Meclis Içtüzd-
ğü'nde, kabul ret oylan arasında kalan, genellikle oy-
lamaya katılmama ya da oyunu belli etmeme anlamın-
da kullanılmaktadır. Bu, tüzükte kalmıştır. Bunun gün-
lük dilde kullanımı 'çekimser'd/r DHimizde ryimser, kö-
tümser, karamsar gibi aynı kalıp içerisinde oluşturut-
muştur. Oysa, çekinser sözcüğü, çekinmek fiiline yas-
landınlır ki, yapılış yönünden de yanlıştır. Çünkü, Türk-
çemizde 'çekinmek' diye bir fiil vardır ama, çekinse-
mek diye bir fıil yoktur. Bunun yanı sıra dilimizde 'çe-
kimsenmek' diye bir üilimiz vardır. Bu, Arapçadan d'h
limize geçmiş olan 'istinkâf etmenin karşılığıdır. Yine
Arapçadan dilimize girmiş olan 'müstenkif sözcüğü
yerine önerilen ve dilde kullanılan 'çekimser' sözcüğü
de 'çekim' sözcûğünden türetilmiştir. 'Çekim', 'çekim-
se', 'çekimser'. Çekimser varken ve günlük konuşma
dilimize girmişken ve hiçbir anlam aynlığı olmadığı hal-
de 'çekinser1
/ kullanmak, birbakıma kafalan kanştırmak
olur."
Bir düzeltme: Pazar günü çıkan "Vehbi Koç /te Ra-
uf Inan" yazısında, Fuat Bayramoğlu nun, Vehbi
Koç'un yeğeni olduğu yazılmıştı; doğrusu yeğeninin eşi
olacaktır. Düzeltirim. M.E.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4
SOLDAN SAĞA:
1/ Güzel kokulu
ve değişik renkte
çiçekleri olan bir
süs bitkisi... Bir
soru eki. 2/ Etrafi
suyla çevrili kara
parçası... Gövde-
si uzunlamasına
ikiye bölünen su-
kabağının üzeri- 6
ne ince bir deri
gerilerek yapılan,
üç telli bir halk
çalgısı. 3/Birdü-
şünceyi, bir öğre- "
tiyi çürütmek için
yazılan yazı. 4/Giysi kolu...
Çölden esen rüzgâr. 5/ tm-
kân... Türk resim sanatmda
önemli bir grubun ad ola-
rak benimsediği harfin oku-
nuşu. 6/ Bir cetvel türü...
Yurdumuzda da sahnelen-
miş ünlü bir müzikal. 7/Tö-
ren için mürettabatın küpeş-
te boyunca düzenli biçimde
dizilmesi. 8/ Dokuma tez-
gâhında tarağı tutan parça...
Yaradaki iltihap ve sıvılan boşaltmak için kullanılan bü-
külgen boru. 9/Oylumlu... Demirin simgesi... Uzaklık an-
latmakta kullanılan söz.
YUKAR1DAN AŞAĞIYA: XI Hafıfçe pembeleştirilmiş
ekmek içi dilimlerinin döşendiği bir kalıba, tereyağı ka-
tılarak ve meyve dilimleri döşenerek finnda pişirilen bir
tatlı... Boru sesi. 2/Büyük erkek kardeş... Kıl elek. 3/Ağ-
zı geniş, yayvan ve büyükçe su kabı... Fiyaka, caka. 4/
Bir düşünce yazısı türü. 5/11. Dünya Savaşı'nda önem-
li çarpışmalara sahne olmuş bir Japon adası. 6/ Bir burç
adı... Genellikle mısır unuyla yapılan bir tür pide. II Es-
ki Kıbns'ın kuvvettannsı... Divan şiirinde sevgilininkir-
piği için kullanılan mazmun. &/Su... Düşmanhk. 9/Ye-
rine koyma, yerine kullanma... Temel, esas.