05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8ARALIK1996PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER Berke Vardar'ı Anmak... PENCERE Prof. Dr. MEHMET YALÇIN DokıızEvliH Ünh^ersitesi Eğitim Fakültesi Y edi yıl önce bugün. 8 ara- bullaşıp pembeleşiyor. zeytin karası göz- lık cuma... Radyonun 19 haberlerini açmısım. yi- ne şim<iiki gibi "'Cum- hurbaşkanı dedi ki, Baş- bakan dedi ki..." türün- deıı. TRT'nın her gıinkıi haber kalıpian- na arjdj bır kulak kabartmak zorunda kalıvorıım. Belki yeni toir ijey vardır di- ye... kafam başka ^eylere dalıp gitmiş- ken ve sıra öliım haberlerine gelince sil- kinıp "Bakalım j a n n hava nasılolacak?** divebeklerken. -İstanbulİnrversitesiöğ- re'tim üvelerinden. Atatiirk jlkeleri ve İn- kılap Tarihi Enstitüsü Miidürü Prof. Dr. Berke \ardar... dilbilimci... eserlerin- dcn birkaçı... Prof. Vardar elli beş ya- şındaıdı..." gıbı algilayabildığım kırık dökük sözlerle çarpılıyorum... Oysa iyı- leşiııekte olduğunıı duyuyordum. Ders- lermebılegırı_vormu;>... Öyledıyorduar- kadaşlar. Hemen telefona koşuyor. İstan- bulu arıvorum: Kulağımda Tahsin Yii- cel'iıı burıık sesi. Aralarındaki o vıllan- mi}. osırsılmaz. obütünliiğedönüşmüş. o iiretken arkadaşlığa uygun düşecek bir "başsağlığı" ıletisi kurup dile getirmeye çalışırken saçmalıyorum: Ağlıyorum. TaliMiı Be\ de rahat kon tışamıyor. "Aile- sine iletirim" gibi bır şey sövleyebiliyor ancak. Ovsj ben bu dostluk nedeniyle baş- sağlığı dıleğimi kendisine ıletmek isti- u>rdum. Oda bö> le dü^ünmeli\dı. Bu- ını anlatmak ısterken > ıne saçınafıyorum. Telefonu kapattıktan sonra. sankı bu acı gerçeğı yalanlamak istercesine kıtaplığı- nıın rafjarına seğirtiyorum. Berke Var- dar'ııı -verlerıni ezbere bildiğim- ne ka- dar vapıtı \ar>a ınasamın üsrüneyayıyo- rum. Dıl De\rimi"nin arka kapağını çe- vıriyorum: Fotografı. gülümseven \e uımıt \eren gözlerle. sanki de acımı ya- tı^tırmakıstercesinecanlampkarşımadi- kılıvor. "İzülme" dıvor. -gördüğün gi- bi. çalışnorum. sağlıklıyım ve nıutlu- jum... İstelik sigara da içmivorum." "Keşkcee!" dıve geçırıyorum içimden. taaotuzvılöncestninkay gılarınıveniden yasar gibi .. Altında (Istanbul 1934) ya- zaıı bu tbtoğraıa bakakalıyor. ba.şımı ei- lernııın arasına alıp düşlere dalıvorum: Kırla^nıı^ saçlar kararıyor. yüzler tom- ler daha bir parlıyor: 6O'lı yıllar... Üniver- siteye veni yazılmışız. İstanbul Edebivat Fakültesi giriş katı anfilerinden birinde- yiz... Yer bulana aşkolsun. O erkek gü- zeli, kız arkadaşlarımızın ortak sevgıli- si. öyle olduğu için de biz delikanlıları ıçın için kıskandıran o genç asıstan Ber- ke Vardar. Fransız edebivatı tarihi dersi veriyor. Kürsüde. ince \e boğuk sesiv le, ama büyük bir keyifle ve coşkuyla konu- şuyor. Konuşmasını nüktelerle süslüyor: Mantaigne'leri, Racine'leri. Corneille'le- n. LaRochefoucault'lan. LaBru>ere"le- n. Diderofları, Voltaire'leri. Baizac'lan. vb. neredeyse canlandırıp önümüze ge- tiri>or. onlara olmadık komikhkler \ap- tırıvordu. Bir başka gün Fransızca dii- bilgisi. metin okuma dersleri. vb. Bu derslere. öğretim üyelerine yardım olsun diye giriyormuş... Ama biz onda en yet- kin bir hocanın niteliklerinden daha faz- lasını buluyomz. Ara verildiğınde din- lenmesine izin vermiyoruz: Koridora çı- karçıkmazçevresinedoluşuyoruz. Siga- rasını tellendire tellendire. yine nükte do- lu söyleşiyi sürdürüyorbizlerle... Yıldan yıla bu söyleşiler daha bir bi- limsel içerik kazamyor. dübilim'de yo- ğunlaşıyor. toplu çalışmalara dönüşüyor. vayımlanıyor; giderek dilbilim sözcüğü ve bütiin bir dilbilimsel terimce Berke Vardar'ın adıyla birlikte Tiirkiye'nin öte- ki öğretim kurumlanna devrimsel bir et- kivle dalga dalga yayılıvor; Türki\e'nin öteki öğretim kurumlanna dev rimsel bir etkiyle dalga dalga vayılıyor; Türkiye sı- nırlarını aşarak Batı'yla bütünleşivor: Çünkükendisinin veöğrencılerininçalış- malan oralarda da anılıyor. birer ba^vu- ru kaynagına dönüşüyor. Tahsin Yiicel öncülüğünde tanıdığımız göstergebilim ile Berke Vardar öncülüğünde tanıdığı- mız dilbilim bir araya gelerek genış kap- samlı birdil kuramı geleneğının yolunu açıyorülkemizde.Türk Dil Kurumu. on- lann ve öğrencilerinın katkılarıyla dün- va ölçeğinde ilgi çeken bır kurum düze- vine ulaşıyor... Bir gerçek: Prof. Dr. Berke Vardar'ı yilirdiğımiz 8 Aralık 1989 akşamı işte bu satırlan yazmışım. Bu karalama >edi yıldırbekledidurdu. Ölümünüiçimesin- dıremediğımden \ayimlamak isteme- dinı: ^inidi ise. ya^ama.sı gerektiğini dü- şündüğüm için yavımlıyomm. Biliın ve üniversite dünyamızın böv lesıne yozlaş- tığı biraşamada "Berke Vardar mutlaka yaşatılmalıdır*" divorum. Ama burada bunduğum vıtırlar. yalnızca bıranma ve anımsatma vazısıdır. Elbette ki onu va- şatacak daha kapsamlı. daha uzun soluk- lu girişimlergereklı. Burada. Berke Yar- dar'ın bende iz bırakmı^ en beiirgin bır- kaç niteliğinı özetlemekle yetineceğim. ülkemizın ona gereksinimi olduğunu an- latmaya çalı^acağım. Anlatıldığına göre Berke \ardar ele a\ucaMğnıazbirçocukluk\egençlık va- şanıı^. Birçoklanna. özellikle de öğret- menlerine "illallah!"dedirtmi> bır *ser- seri" (Sözcük. onu çok seven bir dostu- nun)... Olur şey değil: Bizim karşımıza da valnızca bilimsel va^am için varatıl- mi!> çok ciddı bir insan olarak çıktı! Bu niteliğinı der^lerinden ve yapıtlarından önce. avaküstü söyle^ilerinde >ergilerdı. Tıpkı Sokratesgıbi. insanlarla (yani öğ- rencileriyle) ayakÜNtü vaptığı sövle>iler çok etkın bır öğretim i^levı görüvordu. Onunla yapılan en sıradan sövle^inin mutlaka cıddi bir ıçeriğı olurdu. Çağn^- tırıcı ve üretken biraiaycılığı vardı. Söz- len nükte ve alav doluydu; ama bu yete- neğinı insanları daha kestirmeden eleş- tırmek ve daha tutarlı olmava çağırmak gibi amaçlarla kullanırdı. Çoğuıtıuz pa- yımızı alırdık btından. Altından kalka- nıayanlarınıız olsa bile bu tutumunu de- ğı^tirmezdi... Bir bilinı emekçisi: Iyi gı> inılı olmjM- nın dı^ıııda Berke Vardar'ııı fazla varlık- lı olduğunu gösterecek bir belırtıve rast- lanmazdı. İsin doğrıiMi, varsıl va da yok- sul olduğunu ele verecek zamanı da ol- muyordu. Durmadan çalı^ıyordu çünkü. Kendi.sinden bırdınleneeanısı duyamaz- dınız. Türk Dıl Kurumu etkinlikleri ne- denıyle Tahsin Yücel'le birlikte Anka- ra'va gıdıp gelmelerı dı^ında tazla bir yolculuk vaptığı pek kulağımıza çarp- mazdi. ^ıaz avlarında Istanbul'dan aynl- ması da öv loıne rastlanan bırdurum de- ğildi. Bunun nedeni, doğup büyüdüğü bu güzel kentı ,\e\ mesinden çok, kopamadı- ğı, kopmayı düşünmediği çalışmalarıdır. \ani onun için İstanbul demek. çalıştığı birortaın demektir yalnızca. (,'ünkü onu ne zaman arasanız. orada bulurdunuz. Oysa. hiç çalı^madan da çok rahat birya- >ürdürecek ölüçüde varhklıvmış. Bunu çok sonradan. daha birkaç ay önce öğrendım! Bir öncii: Hiç kuşkusuz. Türkive'de Berke \ardar'ın dilbilim alanında öncü- leri var: Herşevden önce değerli dilbi- limci hocamız Prof. Dr. Süheyla Ba>- rav"ın öğrencisi ve a^istanı. Â. Julien Greimas'ın öğrencisi olmuştur. Savın Bayrav'ın da hocası iinlü dil kuramcısı LeoSpitzer'mi^.... Kısacası dilbilim4O'lı vıllardan ba^layarak İstanbul Edebivat Fakülte^ •*filo)oji"lerindeönemli biryer tutmuştur Berke Yardar dilbilime işte bö>le bır ortamda yönelmıştir... Onun öncii nıteliği. 7 O'lı vıllarda ortaya çıkar: Berke Vardar üni\ ersite çatısı altında. da- yanı^ma içınde birlikte çalüjma anlayışı- nı ba^arıyla gerçekleştirmiş yönlendiri- cı bir hocadır. Özellikle kendi çabasıyla kurdurduğu vebn süreyönettiği İstanbul Üniveısitesi Yabancı Diller>'üksekOku- lu, örneğine az rastlanacak bir üretkenli- ğin kaynağı olmıı^tur. Orada. dilbilim tarıhine adını İstanbul dilbilim çevresi dive vazdırmaya değe- cek bır topluluk kurmu^tur: Orada genç- lere çalı^ma konulan verılivor. sonuçlar belirlı aralıklarla yapılan toplantılarda tartı^ılı>or. veni çalı^ma konulan sapta- nıyor. pavla>tırılıyor: sırası gelenler, ki- >isel çalı^ma sonuçlarını topluluğun bil- gisine ve tartı^masına >unuyor. her şey onak bir bılincııı denetiminden geçirili- yordu. Tüm bu etkinliklenn ürüııü so- nuçta birer özgün vayına dönüşüyordu. Çalı^malarııı tıtızliğine ve ıçtenliğine uy- gun olarak. genç ara^tırmacılaröncelik- le yazmaktan çok. okumava zorlanıyor- du. Cjerçekten de Dilbilim dergısinin sa>- faları ara.sında tanıtma vazıları öneınli bir yer tutar... Birdil de\ rimcisi: Berke Vardar: Dide- rofların, D'Alambert'lerin, Voltaire'le- rin. vb. 18. yüzyıldu yaptıklannı 20. yüz- yılın ikinci yarisinda ülkenıizdegerçek- le^t irmev ı amaç1av a n az sa>ıda avdınlan- macıdan birisidir. Sözdç değıl uvgula- mada bır devnmcidir: Özellikle bilinçli \e üretken bir dil deMİmcisi... Hangı te- rimi. hangı sözcüğü nasıl Türkçeleştirdi- ğini bizeanlatıvor veörnekler verıyordu. Ozleştirmey i. çağdai; dil kuramlarına ters düşmeyecek teniel ılkeleredajandınyor- du. Çünkü dıl Ögeleriniıı anlatım ve içe- rik serüvenlerini derinlemesine incele- miş birisiydi: Dil kuramlarındaki bilim- sel oluşumunu Fransız ve Roman Dille- ri ve Edebi>atlan alanında gerçekleştır- miş birisi olarak, yalnızca Fransızcanın değil genelde roman dillerinin kökenbi- lımini (eth>mologie'sini). sözcükbilimi- ni (le\ıcologie'sini), türevsel ve işlevsel nıteliklerini. vb. Latinceden yola çıkarak büyük bir önemsemeyle inceliyor.bütün bunları ders ve sözlü tartışma aşamala- rmdan geçirivor, en sonunda yayımlana- cak olgunluğa ulaştırıyordu. Bövlesine dilbilimsel bir bilinçten vola çıktığı için de. Türkçeyi özleştirme çabalannda, kavramına uygun düşecek sözcükler (özellikle terimler) üretmeye özen göste- nyordu. Çev iri çalışmalan, başlı başınayeni bir sözcük ve terim kaynağı olarak karşıla- nıyordu. Bu alanda verdiği örnekler yal- nızca öğretici değil. aynı zamanda eg- lendirici bır anlatım ve içerik alıştırma- sına dönüşüyordu. Batı'nın önde gelen dil kuramcılanyla, dilbilim çevreleri>le \e başka türden uluslararası kurumlarla canlı tuttuğu ıletişimler. Türkiye'yi bu alanda ilgı çeken ve bilimsel katkı sağ- la>an bir ülke durumuna getirmiştir; özellikle Türk dil devriminin sağladığı başanlı sonuçlar. dil kuramlarının öncü- sü durumundaki ülke düşünürleri tara- fından ciddi biçimde incelenmiş. örnek gösterilmiş, önemlı belgelerde anılmış- tır... Berke Vardar vaşamalı: Berke Vardar; akademik san ve yönetsel konumların amaç, bilimsel etkinliklenn araç edilme- si sonucunda. artık geri dönülmez biçim- de yozlaşmışbulunan üniversite vebilim dünyamızda yaşamalıdır. Aramızdan ay- rılması kuşkusuz ki. öğrencilerini ve genç çalışma arkadaşlannı tam anlamın- daöksüz veumarsızbıraktı. Neolursaol- sun. 70"!j ve 80"li yıllann o üretken orta- mı,bir"özJem"(nostalji)olmaktançıka- nlıp. yeniden canlandınlmalı, uzun süre- cek birgerçeğe, birçığıra dönüştürülme- lidir. Yüreklendirici toplantılar için bir araya gelinmelidir. Işe. örneğin Berke Vardar'ın ve çevresinin etkinliklerini ta- nıtacak kapsamlı bir ortak kitap hazırla- makla başlanabilir. Uğraş alanımızın bilinen gerçekliği içinde daha fazla yaşama sevinci vere- bilecek başka bir etkinlik düşünemiyo- rum. Çünkü sürüklendiğimiz yozlaş- manm koşulları içinde doyum aramak boşunadır. ARADABIR RECEP BİLGİ1SER Çillen Mutlu mu? Televizyonda gördüm. yüzünde gülücükler odak- lanmıştı. Bu, içindeki sevincin. yüz çizgilerine yan- sımasıydı. Sonra. partisinin Meclis grubu toplantısında söz- cüklere döküldü bu mutluluk. O gün. TEDAŞ yolsuzluk iddialarını soruşturan Meclis komisyonu, 8'e 7 oyla aklamıştı Tansu Çil- ler'i... Yani Yüce Dıvan'a gönderilmekten kurtul- muştu. Yine aynı gün siyasal rakibi Mesut Yılmaz Budapeşte'de yumruklanmıştı. Çiller, bu iki olayı birbirine bağlayıp "Bu bir tak- dir-i ilahmın tecellisidir" diye mutluluğunu açıkla- mıştı. Acaba bu yumruklama. Tannnın Çiller adına Me- sut Yılmaz'dan intikam alma olayı mıdır? Yani iki li- derin siyasal çekışmesinde Tann, Çiller'den yana mı o ılahi ağırlığını koymuştu? Dehşet verici bir ben- cillık. ayıpların ayıbı bir cehalet... Bu sözlerin Çiller'ın ağzından çıktığı gece, kimin mutlu sayılabıleceği konusunda, bireskiKültürBa- kanı tarıhsel bir öykü anlattı. O anlatımda yarım ka- lan bu öykünün doğrusunu aşağıya alıyorum: Tarihçi Ahmet Refik'in "Tarıh-iUmumi"ciltlerin- den bırınde uzun uzun anlattığına göre Lidya Kralı Krezüs (Karun) zenginliğiyle övünen biri. Kendisi- nı ziyarete gelen ünlü kanun yapıcı Solon'u, dille- re destan hazınelerini gezdirerek etkilemek ister. Bırıncı hazıneyi gösterdikten sonra sorar: - Söyle bakalım Solon, kimdir bu dünyanın en mutlu insanı. Solon. Atinalı sıradan bir insanın adını verir. Kre- züs bozulur. ikinci. üçüncü hazineleri gösterdikten sonra da sorusuna aynı yanıtı alır, Bunca altınlarına, elmas- larına, zümrütlerine karşın. kendısini mutlu sayma- yan Solon'a öfkelenir. Solon sahir bir dille düşüncelerini açıklar: - Çünkü, ben bir insanın sonunu görmeden, onun mutlu olup olmadığına karar veremem. Ey Krezüs senin de sonunun nasıl geleceğini görme- den. .. Bu konuşmanın üzerinden zaman geçer, Pers Kraiı Darius (Dara) Lidya Kralı Krezüs'ü. Polatlı çev- resınde yener ve onu ateşe atar. Alevler, çevresini sarmaya başlayınca Krezüs acı acı bağınr. - Solon.. Solon.. Solon! Dara merak eder. yanına getirtip. niçin Solon di- ye bağırdığını sorar! Krezüs ağlamaklı yanıtını ve- rir: - Solon, bütün hazinelerimi gördükten sonra bi- le 'Ben bir insanın sonunu görmeden mutlu olup olmadığına karar veremem' demişti. Haklıymış... Bu tarihsel olay. bizim dilimizde bir atasözüyle çok özlü biçimde anlatılır: "Ne oldum dememeli, ne olacağtm demeli." Yunus Emre de yedi yüzyıl öncesinden bütün in- sanlığa sesleniyor: "Nice tahta çıkanlaryere düştü. I Nice benim di- yene sinek üştü." Ama ne yazık ki iktidar sarhoşlan. ne tarihteki kötü örnekleri dinliyor ne yaşadığı dönemin gerçek- lerini. Siyasetin kaygan yüzeyinde. bir günde hatta bir saatte. insanın ayağı kayarya da kaydırılır. Dahaya- kın geçmişte örneklerini görmedik mi? Napolyon, "Insanlar harflergibidir, değerleri bu- lundukları yerlere göre değişir" diyor. "Hayalde gör düşte gör, I Hele bir düş de gör," Bak bu günkü dalkavukların seni lıme lime eder. En Uzun Konuşma Süresi. Fazla Söze Gerek Yok. KUŞADASI'nda SATILIKDAİRE K.adınlar Denızı. \mber Sitesfnde ?.atılık yazlık daıre.. Denız mjn/aralı. 2 satak oda.sı. bırsalon... Tel: 0216-355 48 09 0256-61-150 36 J ı z e \Juv ILO „ S>no> PflOFILO SAVUNMA GEREÇLERI SANAVI VE TİC. A Ş. C S S f c N %2S 8CTD U i r sianbul Hayal bile edemediğiniz Karanfil! Dünya lideriyle tanışın! Karşınızda ustun teknolojisıyle yeni kuşağın temsılcısı bir Motorola var! Cep telefonunda dunya lıderı Vlotorola'nın özelliklerı, teknolojinin ulaştığı son noktada... * "3 volt" teknolojisıyle 60 saat bekieme ve 3 saatı aşan konuşma suresi, * Dort satırhk metın ya da sembollerin kolayca gorunduğü genış ekran. * v'ıbra-call (tirreşımh çağn), * Turbo arama özelliği, * Yuksek ses kalıtesı, (Elektro akustik dönüştüruculu), * Dort kat daha hızlı data-taks transferi (36.000 bıte ulaşan veri kapasitesıl, * Akustik flip kapak. Gelin, Motorola MıcroTAC 8700'u yakından gorun ve onun hayatınızı kolaylaştıracak, pek çok etkileyicı özelliğiyle tanışın. Motorola MıcroTAC 8^00, sızı Profilo SGS Yetkili Satıcıları'nda bekiivor. 16'ncı yüzyılda Venedik, Avrupa'nın hatırı sayılır devletlerinden biriydi. Sinyor Ubaldo Ciani de Venedik'in saygın tüc- carlarındandı; bir gün gondola bindi. Rialto köprü- sünün ayağında rıhtıma çıktı, elindeki bozuk para- yı gondolcunun şapkasına attıktan sonra, sıra sıra dükkânlardan birisine doğru yürüdü; tanıdık tanı- madık gelen geçene selam veriyordu: herkes kay- gılıydı; dıle getirilmemiş bir dayanışma duygusu or^ talığı sarmıştı. Ubaldo Ciani herkese aynı soruyu yöneltiyordu: - Ne haber?.. - Kötü!.. ; Birisi: - Sinyor, dedi. bakın şu karanfiller bir haftadır müşteri beklıyor... Başka biri: - Hindistan'dan gelen bütün baharat günlerden beri durduğu yerde duruyor, kimse başını çevirif) bakmıyor; bu gidişle dükkânın kapısına kilit vura- cağım... Sinyor Ciani karamsarlıkla çarşıdan ayrıldı, gece uykusu kaçtı. anı defterine şunları yazdı: , "Portekiz 'e yeni gelışmeleri izlemek için bir uya- nık elçi yollamıştık. Çünkü bu gelişmeler Türkler- le yaptığımız savaşlardan daha önemliydi. Elçi, cter delerimiz zamanında bilınmeyen yeni deniz yolla- rının bulunduğunu, gemiler dolusu değen"i mal ve baharatın geldiğini yazıyor. Lizbon alım-satımda öne geçecek; baharat ticaretinin kesilmesıyle Ve- nedik'te emziktekibebekana sütünden olacak..." Kristof Kolomb la Macellan ın keşifleri, dünya dengelerini altüst etmişti; Venedik Türklerle deniz- de savaşmayı sürdürüyordu: ama, Akdeniz önemı- ni yitirmişti. Bir zamanlar yeryüzünde ırmak döne- mi vardı; bir kabileden ötekıne ırmakla ulaşılırdı, sonraları ülkeden ülkeye mal satmak yolunda dej niz dönemi başladı; ardından insan okyanuslara* açıldı. • Ya şimdi?.. Uzay dönemi yaşanıyor, göklerde sesten hızlı uçaklar dolaşıyor, iletişim ışık hızına ulaştı. 15'inci yüzyılda çağın en parlak devletlerinden bi- ri sayılan Venedik Cumhuriyeti yeni keşiflerden son- ra inişe geçmişti: Rialto pazanndaki karanfilin sa- tışını da Kristof Kolomb'la Macellan etkilemişti; küi reselleşme kimi ülkeierı öne çıkarıyor. kimini geri- ye itiyordu: dünyanın elma gibi yuvarlak olduğu an : laşılmıştı; ama, bu gerçeğin Venedik'teki çarşı-pa : zarı altüst edeceğı kimin aklına gelirdi?.. Dünya hep değiştı... Vedeğişecek... Değişimın ivmesi çağlar boyunca artıyor. Bilgisayarlaşma. teknolojik atılım, nükleer ener- ji, iletişim devrimi, uzayın keşfı, robotlu üretim gibi yeniliklerin etkilerinı gündelik yaşamda bile görmü- yor muyuz!.. Dünya petrol coğrafyasının anayolla- rı için tasarlanan haritalarda Türkıye'nın yeri önem- lidir; bizim 21 'inci yüzyılda neleryapacağımızı dün- ya âlem görecek... • Venedikli tüccar Ubaldo Ciani'nin Rialto'daki karamsar gezintilerini eski bir kitapta okuyunca, meraka kapjlrjım, yakınımızdaki çarşıda gezintiye çıktım. Bir çiçekçi önünde durdum. ' ', - Karanfil var mı?.. Başını iki yana salladı: - Ne yazık ki bitti!.. - Niçin?.. - Kanlı çatışmalarda gençler öldürülmüş, ce- naze töreni için alıp gittiler... - Satışlariyi mi?.. - Ülkemizde yaralanmalardan ve ölümlerden geçilmiyor; hastanelere ve cenaze törenlerine çiçek yetiştiremiyoruz... Gördünüz mü!.. Çiçekçilerimizin ışi işL Leading Research - Based Agrochemical Company Located in istanbul seeks a: MARKETING MANAGER To \vork in a stimulatingand convivial en\i- ronment. This challenging job requires: *A degree and pre\ ious experience in Marketing * Excellent level of English * Ability to \vork in a team * Computer literacy * An inquisitive and creathe mind * Ability to travel in Turkey and abroad Applicants should submit a letter (in \vriting p4ease) \vith C\7 and photo to: Administration Officer - P.K. 8 81030 Kızıltoprak İSTANBUL ILAN T.C. MALAT\A 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1995 480 Davacı M. AkıfÖzendı vekılı tarafından davalılar Ni- yazi Doğan v e Ahmet Kav mak alev hıne açılan menfi tes- pitdavasının de\amı sırasmdadavalılarınadresleri meç- hul olduğundan adlarma ilanen tebligat vapılmasına ka- rar verilmış olmakla: Davalılar Nıvazi Doğan \e Ahmet Kavmak'ın duruş- manın atılı bulunduğu 11.12.1996 günü saat 12.00'de mahkeme salonunda bızzat bulunmalan \e\a kendıleri- nı bır vekılle terribil ertırmelen. aksı takdırdeduruşmala- ra vokluklarında devam edilıp yokluklarında karar \erı- leceeı hususu dava dılekçesınin teblığı yenne kaim olmak üzere ılan olunur. Basm: 113344
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle