05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 ARALfK 1996 PAZAR 12 DEĞİŞEN DÜNYADANHÜSEYİN BAŞ Fransa'nıntehlikeli iliskileri5 Aralık 1996'da Fransa ve Afnka ülkelerı başkanlarmın kanlımıyla (Jgadugu'da gerçekleşen 19. konferansın açılışında yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, Afrika'nın demokrası yolunda ılerlemeye devarn etmesi geregini vurgulamanın yanı sıra. Afrika Finans topluluğu (CFA; içinde yer alan "ortaklanna" CFA Frangı ile Euro (AB ortak para birimi) arasındaki parite ıle ılgili güvence vermiştır Özellikle Büyük Göüer Bölgesi'nde yer alan Zaire. Burundı. Ruanda ve çevre ülkelerde yaşanan ve milyonlarca ınsanın canindan olmasına. bır o kadarının da aç açık göç yollanna düşmesine, dahası bu misli görülmemış ınsanlık dramının, Batılı ülkelenn çıkar «.ürîüşmelerı yüzünden ortada kalmasına bakılırsa. Sayın Chırac'ın demokrası çagrısı havada kalmaktadır. CFA Frangryla ilgilı güvenceye ıtibaredılmesını ise birkaç yıl önce yapılan ve bölgeyı perışan eden ünlü devalüasyonun anısı engellemektedir. Fransa ile Afrika ülkelerı arasındaki ılişkıler. son on yıldan bu yana son derecede ciddı bır darboğazdan geçmektedir. Şu ana kadar herhangi bır çözüm getirilemeyen Zaire krizi ise durumu daha ağırlaştırıyor, Batı ınsancıl yardımın gerektirdigi askeri * müdahale konusunda birbıriyle tepışırken Bırleşmiş Milletler'in bölgedeki temsılcısı Raymond Chretien'ın halen Kivu'da bulunan Ruandalı göçmenier içın ınsancıl amaçlı birgücün olu^turmasının gerekli olduğunu ısrarla vurgulamasına kulaklarını tıkamaya de\am ediyor. Bırleşık Devletler'in Kınşasa'daki eiçısı Daniel Simpson bölgede süren kargaşa konusunda sözünü esırgemiyor. Fransa'yı, açıkça. Zaire'deki despot \e kokuşmuş rejime arka çıkmakla suçluyor. Fransa \e Amerika. bölgede "nüfuz"kavgası verırken ajanslar şu anda Zaire"nin doğusunda yüzbinlerce göçmenin ve sayılan 500 bini aşan çocuğun açlıktan \e salgın hastalıklardan kırılma tehlıkesıyle karşı karşı>a olduklannı haber venyor. Fransa'nın uzun bır süreden bu yana. özellikle Zaıre'de Mobuhı'nun despot ve iliklerine kadar yolsuzluğa bulaşmtş rejimıne bugün bıle desteğini sürdürdüğü kimsenın saklısı değil. Ancak bu konuda Fransa'yı suçlamak Birleşık Devletler'e düşmez. Despot rejımlere çıkar uğruna destek vermede \Vashingtonun eline kımsenin su dökemeyeceğı bılınır. Anıa Sayın Chirac. daha geçen 24 nısanda bu kokuşmuş diktatörü Elysee Sarayı'nda ağırlamış değıl mıdır? Mobutu">u daha ıv i tanımak ıçın Canard Enchaıne'nın yazarlarından Frederic Pages'e kulak vermek gerekiyor. "Kunıcu başkan", "Devrimin rehberi'" ve elinden düşürmediğı bastonu nedeniyle de "Johny VValker" adıyla anılan despotun asıl adı, kuşkusuz. çok daha görkemlı; "Mobutu Sese Soku Kuku Ngbendu Wa Za Banga" (tam tercümesı, kümestekı tavuklann alayını sahiplenen horoz). Ancak Sayın Chirac için Mobutu'nun yeri başka. Sayın başkana göre. "Zaire'yi en iyi temsil eden adam!" "Zaire'yi en i>i temsil eden adamın" ordusu ise bozgun halinde. İşı. ülkeye sığınan göçmenleri soymak, BM'nın insancıl yardımlarını pazarlamak ve kentleri haraca kesmek. Ekonomi ise devletin bizzat sahte para basacak ölçüde. ıpin ucunu kaçırdıgı bir perışanlığın içinde. Zaire eğer verımli topraklara. kobalt, bakır. elmas \e uranyum gıbı değerli madenlere sahip olan bir ülke olmasaydı Mobutu, Paris için Bokassa, Evadema türiinde sıradan bır Fransız-Afrika karışımı despot olurdu. Aslında Fransa ıle ABD arasındaki sürtüşmenin temelınde de ülkedekı bu zengınhkler \ar. Başkanlık özel tımı ıle de en kanlı ışlere bulaşan Mobutu'nun serveti ise trılyonlarla ölçülemıyor. Bu yüzden "yürüyen kasa" ya da "yürüyen banka hesabı" olarak anılması boşuna değil. Elı kanlı devlet soyguncusunun bır başka özelliğı de inanılmaz yüzsüzlüğü Bakın ülkesınin halkı için söylediklerine: "Ben onlara cebimden yardım edi>orum. Bu halka hiçbir borcum yok. Bana borçlu olan asıl onJar!" Peki biitün buıılara kar^ın Fransız yönetımi ne yapıyor? Onu bağrına basıyor. Cote d'Azur'lardaki kâşanelerde ağırlıyor. Pages. -Bu kadanna daşükür"dı>or "Devletsoyguncusu, henüz Panteon'a girme>i vasiyet etmedi!" Fransa gibı bır ülkenın. Mobutu \e soyguncu çetesiyle bu denli içli dışlı olmasi acı \eriyor. Hutuktıia, Tutsflernignsavaştyor?ara Afrika'daki son etnik çatışmaların merkezı Büyük Göller Bölgesı'nin önde gelen uzmanlan arasında yer alan tarihçı. sosyolog \e coğrafya bilimcısi Dominique Franche. Zaıre'nin Kiv u eyaletınde Hutularla Tutsiler arasında yaşanan dramın ardındakı karmaşık tarihsel kaynaklan ırdeliyor. Le Vlonde gazetesı yazarlanndan Jean-Pierre Langeliertarafından yapılan söyleşı, bır süredır dünya gündeminde olan bu önemlı soruna ışık tutuyor. Onlarca yıldan bu >ana Ruanda ve Burundi. Hutularla Tutsiler arasında dönemsel kaMiamlara sahne oluvor. Çok sayıda u/man. her defasında. bu çatışmalann etnik nitelikte olmadığını yineliyor. Gerçek nedir? - Hutular \e Tutsiler farklı etnik gruplar değil. Bir "etnTdil, kültür, dın ya da toprak bırlıği ile tanımlanır. Oysa Tutsiler, Hutular ve nüfusu oluşturan bütün içinde bir üçüncii grup olarak yer alan Tvvalar, Ruanda"da iç ıçe yaşamaktadırlar. Yanı. toprak farkı yoktur. Aynı dılı konuşurlar. Aynı kültür ve dine sahiptirler. Aralarında bazı ekonomik uzmanlaşma farklılıklan yok değil Ama bu. sistematık olmaktan uzaktır. Tutsiler genellikle çobanlık alanında uğraş vermektedirler. Hutular ise tarımda çaiışnıaktadır. Bır etnik çatışmadan söz etmek olanaksızdır. Zira. Ruanda'da tek bır etnik grup vardır. o da Ruanda etnisıdir. Fiziksel farklılıklar konusunda ne diyorsunuz? - Fıziksel farklılık argümanı ilk kez 186O'ta ortaya atılmıştır. Bundan ilk söz eden Ingiliz seyyah \e araştırmacı John Speek'tır. Speek. Hutularla Tutsiler arasındaki bazı fizıksel farklılıklan saptamıştır. Böylece. kuşkusuz yanlış bir bıçimde. bunlann ıki ayn ırka mensup olduklan sonucuna varmıştır Bugün. siyasal duyarlılık gereğı. ırk sözcüğü sakıncah sayılmaktadır. Bu yüzden. ırk sözcüğü yenne "etni" sözcüğii veğlenmektedır. Hutular ve Tutsiler iki a\ n insan ırkını oluşturmuyor rau? - Onları iki ayn ırk olarak tanımlamak büyük yanılgıdır. Aynca, yüzyılın başında yapılan tek kesın ölçümler 1907 - 1908 tanhlerinde bır Alman antropolog tarafından yapılmıştır. Alman araştırmacı o tanhlerde yaptığı öiçümlerde Hutularla Tutsiler arasında on iki santimlik bır boy farkı saptamıştır. Bu fark 1815 "lerde Fransa"da genç bır insanla bir senato üyesi arasındaki boy farkının hemen aymsıdır. Oysa bu fark, yaşam ve beslenme biçimınden kaynaklanmaktadır. Çünkü Tutsiler. Hutular gibi tarlalarda çalışmıyorlardı. Sorun şu kı. Tutsiler üzerıne yapılan tüm antropolojik araştıımalar Ruanda kralınm saray çevresi içinde yer alan insanlarla sınırlıydı. Bu ınsanlar. krallığm taşrasında yaşayan ve bugün Tutsı olarak adlandırılan insanlarla aynı fiziksel nitelıklere sahıp değildiler. Bu konuda P.uanda'nın merkez bölgelen. herzaman. ülkenin tümü için model olarak alınmıştır. Aynca bu model. çok farklı bır toplum olmasına karşın. Burundi'ye de uygulanmıştır. Ruanda kıallığının çevresındeki ülkelerde Tutsiler, ülkenin merkez \ e güney inden gelen Tutsi y a da Hutulardan farklı adlandınlmıyordu. Geleneksel Ruanda düşüncesinde kategorıler bırbırlerınden kesin çizgilerle aynlmıyordu. Hutularla Tutsiler arasında tek fark «» boyda mıdır? - Hayır. Cabucak ayırdına \anlan fiziksel özellıklerde var. Bunları yadsımak söz konusu değil. Ama bu farklılıklar neyi kanıtlamaktadır 9 Bu farklılıkları Fransa'da da saptamak olasıdır. Irksal ve etnik gruplann oluşumunu fiziksel özelliklere bağlarsak, bu mantığı sonuna kadar götürerek ıkı sa\aş arasının Avrupası'nda bazılarının mavi gözlü sanşınlarla, siyah gözlü esmerlerin iki ayn ırka mensup olduklan savına benzer biryanlışadüşeriz. Aynca bir başka farklılık öğesıni de hesaba katmak gerekmektedir. Bu. cınsel seçımdir. Güzelîik kriterleri. nüfusu 1994 > ılırıda Zaire'de büy ük bir soykınma girişildi. Bu so> kınmdan kurtulanlar Zajre'de büy iik toplama kamplarında bu kez de açlıkla mücadele ediyoriar. oluşturan iki grup arasında aynı değildir. Ruanda'da bulunduğum dönemde. Hutulara kendılerine eş seçmek için hangi özelliklerı aradıklarını sorduğumda yanıtları hep -güçlü koüara sahip olmalan" şeklınde olurdu. Çünkü Hutu köylüsünün, tarlalannı sürmek ıçın "güçlü kollara" gereksinımı vardı. Oysa sarayın Tutsıleri için güzelîik kriterleri bütünüyle farklıydı. Etni sözcüğünden hoşlanmadığınıza göre. Hutularla TutsUeri ayırt etmek için hangi sözcüğü kullannorsunuz? - Bu konuda uzun süre kararsız kaldım. Afrika'da sosyal smıftan söz etmek pek mümkün değildir. Ruanda krallığı döneminin Tutsi soylularından oluşan bır toplumun tümünü de sürükleyerek karşı karşıya geldikleri bır ıç sa\aştır söz konusu olan. Zaman içinde topluluklar arası farklılıklar. \inc de başka farklüıklara göre daha da ağırlıklı. - Doğru. 50'lı yılların sonundan bu yana korku topluluklan diye adlandınlan topluluklar oluşturulmuştur. Bu gerçeği yadsımak mümkün değildir. Ruanda tarihi nasıl sapfınlmıstır? - Ruanda tarihi. tıpkı Burundi tarıhı gibı. beyaz din adamlan. bazı sömürgeci yönetımler ve hemen benzer şeyleri yazıp duran kimı üniversite mensuplan tarafından oluşturulmuştur. Bunlar bölaenın fatıhi Tutsıleri üstün bir ırk sırasında Belçikalılaryeni Hutu iktidan yanında yeraldılar. Sömürgecilıgin bu kategorıleri -ikı topluluğu- nasıl oluşturdukları hıç ^orgulanmadı. ! 931 'de kımlik kartları üzerıne Hutu. Tutsı \e T\\a ıbaresını koyan Belçıkalılardı. Ruanda tarihinin kaynaklanna az sayıda araştırmacı inmiştir. Ünhersıtelerde yetişenler ise geleneksel tanh şemalarıyla yetinmişlerdir. Daha sonra Ruandahlar \e Burundililer bu söylemlen Hutu \e Tutsı olmayan bir a\uç seçkinın ıktıdarlarının tekelleştirilmesi için siyasal amaçlarla kullanmışlardır. 1973'ten itibaren. Kuzey Hutularla, Burundi sınınnm ötesinde yer alan küçük bölgede yaşayan Tutsiler Hutular ve Tutsileri iki ayn ırk olarak tanımlamak büyük yanılgıdır. Aynca, yüzyılın başında yapılan tek kesin ölçümler 1907-1908 tanhlerinde bir Alman antropolog tarafından yapılmıştır. Alman araştırmacı o tarihlerde yaptığı öiçümlerde Hutularla Tutsiler arasında on iki santimlik bir boy farkı saptamıştır. Bu fark 1815'lerde Fransa'da genç bir insanla bir senato üyesi arasındaki boy farkının hemen aymsıdır. Oysa bu fark. yaşam ve beslenme biçiminden kaynaklanmaktadır, Çünkü Tutsiler, Hutular gibi tarlalarda çalışmıyorlardı. sosyal sınıf vardı. Ama bunların yanı sıra "küçük TutsHer olarak adlandınlan yoksul Tutsiler de mevcut bulunuyordu. "Küçük Tütsi"ler ayn bır smıftı. Bır kast sisteminden söz etmek uygun değıl. Çünkü kast sistemi katı ekonomik kutuplaşmanın yanmda, bir "annmışlık" düşüncesini de gerektirmektedır. Oy sa Ruanda ve Burundi'nin geleneklennde böyle bır düşünce yer almamaktadır. Bu konuda en ıyı terım. topluluktur. Yakın bir geçmışte oluşan kın ve nefretle. bırbirlerınden öç aima isteğinde bırleşen bir topluluk. Bumı ikı korku topluluğu da denılebılır. Biri Hutu, öbürii Tutsı. Hutularla, Tutsiler arasındaki canşmavı nasıl nitefhorsunuz? - Bu bir iç sasaştır. tktidar için savaşan. kitlelen ayn topluluklar oluşturarak kullanan "seçkinlerin"" artlarından olarak ılan etmışler. Hutuları ise köle olarak görmüşlerdir. Dinsel seminerlerde eğıtilen Hutular A\rupa'nın ırkçı düşüncelerıni Afrika'ya taşıyan bu yanlış söylemle yetişmişlerdır. 5O'lı yılların sonunda. sözü edilen çevreler bu söy lemlerini 1789'da Fransa"da Tıers-etat'nın soyluların ü.stünlüğü ıle ilgilı söylemi bizzat kendılerine yöneltmeîerı gibi. Tutsi- Tutsilere karşı çe\ ırmişlerdir. Bu çatışmada salt iyi ya da kötüler yoktur. Sömürge döneminden önce saray çevresindeki Tutsiler hükümranlıklan altındaki halka son derecede acımasız bir bıçimde davranıyorlardı. Ama bu konuda yalnızdeğillerdı. Düşmanhk neden güçlendi? - Ilkın. sömürgeciliğın davası hiç görülmedı. Ruanda'nın bağımsızlığı bunlar arasındadır. Seçkınler. dıkkatleri demografik ve ekonomik alandaki gerçek sorunlardan başka yönlere çekmek ıçın tarihi her iki yandan kullanmışlardır. Dahası. bu toplumlann "haflzası"yazılı değildir. Sözden ıbarettır. Yaşlı ınsanların Hutularla Tutsiler arasında tanık olduklan ilişkiler bugün kaybolup gitmiştir. Genç kuşaklar ise sürekli olarak katliam korkusu içinde yaşamaktadırlar. Bu durum. manıpülasyoncu söy lemin daha da güç kazanmasına yol açmıştır. Aynı etnik gruba mensup Ruandalılan karşı karşıya geriren 1994 katliamı. size göre soy kınmdır. Burada bir çelişki yok mu? - Hayır. Burada söz konusu olan bır soykınmdır. Nürenberg davasında soy kınm "bir ırk olarak tanırnlanan bir halkın katledilnıcsi" olarak nıtelendırılmıştır. 1994'teaynı şey yınelenmiştir. Ayrıca çok sayıda Hutunun, Tutsıleri katletmeyı reddettiklen ıçın öldürüldüklerını de unutmamak gerekır. Bu bölgenın mantığına göre eğer sız bınnden yana ıseniz. en azmdan ona karşı deâilseniz. onunla aynı gruba aıt sayılırsınız. Öte yanda. soykınmda zaman aşımı da yoktur. Canıler. gelecek günlerde de olsa yargı önüne çıkacaklardır. Nüfus yoğunluğunun da körüklediği "toprağa olan açlığın" bölgedeki çatışmalarda önemli rolü olmuş mudur? - Çok önemlı rolü olmuştur. Ruanda ve Burundrde kara Afnka'nın en yoğun nüfusu yaşamaktadır. Nüfus bütünüyle tanm toplumudur. Bu yüzden de toprağa gereksınimı vardır. Tarımsal ıdeolojının gereklerine uygun bıçimde de sanayı \e hızmet sektörü gelışmemıştır. Aynca son derecede güçlü olan ruhban sınıfı tüm gücüyle nüfus planlamasina savaş sürdürmektedır Kimileri homojen topluluklardan oiuşan bir Hutuland ve Tutsiland (Hutu ve Tutsi yurdu) düşünüyor. Bövle bir şey gerçekleşebilir mi? - Bu tasarının ayaklan yere basmıyor. Gerçekçı değıl. Ikı grup da ıç ıçe yaşıyor. aynı toprakiara sahıp olmak ıstıyor. Bölgede sınırlann yeniden çizilmesi olanağının bulunmadığını mı düşünüyorsunuz? - Siyasal olarak sınırlann yeniden çizilmesi düşünülemez. Bu. Pandora'nın kutusunun açılması demektır. Kara Afrıka'nın tüm ülkelerı (kı çoğunun sınırlan Ruanda \e Burundi'ye göre daha kabul gömıüştür \e sınırlar. en az ölçüde de olsa, bır ınsan bütünl jğünü ifade etmektedir) sınır değışiklıklen talep edecektir. Bu ise bır dizi savaşm patlak vermesıneyol açacaktır Biitün bunlardan sonra şu soru sorulabılır: Bızım Avrupa'da yüzyıllar boyu yaptığtmızı onlara yasakîamaya hakkımız var mıdır? ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇt Niyazi Altunya'nın Mektubu...(1) Eğıtım emekçısı emeklı Öğretmen Dr. Niyazi Altun- ya'dan mektup aldım; şöyle dıyor: "Sevgili Ekmekçi, 26 Kasım 1996 tarihliyazında, Eğitim-Sen'lı öğret- menlerin 23 kasım günü, Ankara'dayaptıklan eyleme değinerek 'Toplantıda, Niyazi Altunya'nın sesını duy- mak isterdim, duyamadım' dıyorsun. Benı andığın ıçın teşekkür ederim, ama eylem sendıkanındı. benım ko- nuşmam uygun düşmezdı. Yıne de uyarın benı duy- gulandırdı. Ve 'O gün konuşsam neler söylerdim' di- ye düşünmekten de kendimı alamadım. Son günler- de yaşadığımız olaylar, insanın dılını yutturacak cins- ten. Onun için once söyleyecek soz bulamadım, bır- kaç gün geçınce biraz toparlandım. Sevgili Ekmekçi, Bugünlerde konuşması gerekenler susarken, sesi- nı kesmesi gerekenler tam aksıne çok konuşuyor. He- le 24 Kasım 'Öğretmenler Günü'nde ne ınciler doktü- rüyor!.. Buyıl 'Öğretmenler Günü'nün bır özelliğı var. oğret- menlerın ve eğitimin sorununu çozecek yetkıye sahıp olanlar eskı öğretmenler: Prof. Necmettin Erbakan Başbakan; Prof. Tansu Çiller Başbakan Yardımcısı ve hükümetın anahtarını elınde taşıyor. Prof. Mehmet Sağlam Mılli Eğıtim Bakanı. Ne var kı bu eskı öğret- men yönetıciler çok önemlı ışlerle meşguller ve öğret- menlere bakacak halde değıller. Ne yazık ki bu dönem öğretmenleraçısmdan karan- lıkbir dönem olarakgeçıyor. Uç rakamlı enflasyon kar- şısında ücretlenn yetersızlığı bir yana, onu unuttura- cak derecede kötü olaylar oluyor: Öncekı yıllarda ol- duğu gıbı öğretmenler karanlık güçlerce katledıliyor. Sendikalı öğretmenler, kışta kıyamette çocuklarından, eşlerinden koparılıp sürgun edılıyor. Dın istismarcıları Istanbul'un göbeğınde felsefe öğretmenini lınç etme- ye kalkışıyor. Ordu'da bırstaıyer öğretmen, birgaze- teyizıyaret ettıği, partıli eskı arkadaşlarıyla görüştüğü için meslekten atılıyor. Hüseyin Öğretmen 'in çocuğu soğuktan ve kötü beslenmeden dolayı 'Öğretmenler Günü'ncfe ölüyor ve ölüsu hastanede rehin kalıyor. Seksenlik emeklı öğretmenın başkentın Mılli Eğıtim Müdürlüğü 'nde kulağı kopanlıyor. Sendikalı yüzlerce öğretmen, meslekten atılacakları günü bekliyor. On altı öğretmenevı satılığa çıkarılıyor. Bu yüzden mılli burjuva Sakıp Sabancı, dinci burjuvaziye yenıkdüşü- yor... İşin ilginç yanı, eski meslektaş yöneticilerin, olanlar karşısında sesleri çıkmıyor. Çünkü daha önemli işleri var. Sevgili Ekmekçi, Bu mektubu yazmamın bır nedenı daha var: Eski meslektaşım Tansu Çiller, ıncılennden bırısını daha dokturdu: 'Bu devlet uğruna kurşun atan da kurşun yı- yen de her zaman bizim ıçın saygıyla anılır. Onlar şe- reflıdırler' (Dıl bozukluğunu bır ılkokul oğrencısı duzel- tebilır). Hiç kuşkusuz bu sözler, ülkücü mafya Çatlı, Ağca ve ulküdaşlan için söylendı. Bu sozler, küllenmeye baş- layan acılarımı yeniden depreştırdı. Ister ıstemez gerı- lere gıttim. Bundan tam 18 yıl önce bugünlerde, yanı yedı ço- cuğun Çatlı'nın komuta alanı içinde, Ankara Bahçelı- evler'de kıtır kıtır doğrandığı günlerde, ben de Gazı Eğıtim Enstitüsü'nde kurşunlandım. Burası da hedef_ bölge ıdı. Olay, 'faılı meçhul' kaldı. Niçın boyle kaldı- ğını şımdı daha iyi anlayabiliyorum. Bana pek çok ısım ihbaredıldı. Bunlan ılgililere götürmedim. Yapılacakbır yanlışlık, omür boyu vıcdan azabı çekmeme neden olabilirdi. Hem sorumlular ıstese suçluyu bulamazlar mıydı? Şu anda ben, kasığımda saplı duran kurşunun sızısına karşın, ruhen sağlıklıyım ve dımdık ayaktayım. Eğer, bılerek ve ısteyerek benı kurşunlayanlarda zer- re kadar ınsanlık varsa, onlar, alınlarında leke ile dola- şıyorlar. Hâlâ bunu, Çiller'in anlayışıyla 'Devlet ıçın yap- tım' dıyorlarsa, kendilerınden rahatsızlık beklemek ge- reksizdır. Zaten o, beni öldürmediğine pişmandır. Sevgili Ekmekçi, Acaba meslektaşım Tansu Çıller'e göre ben mi şe- refliyım, benı kurşunlayan mı? Çünku, bence ben 'dev- let ıçın' nöbet tutarken vuruldum. Çıller'e göre ise, be- ni kurşunlayanlar bunu 'devlet için' yaptılar! Ne dersi- nız? Neyse, on sekiz yıldır fazladan yaşıyorum. Bu süre içinde 12 Eylül karanlığını yaşadım. Arkadaşlarımla 'abece' dergısıni çıkararak, Eğıt-Der ve Eğitim-lş 7 ku-l rarak akıl ve bılinç yoluyla bır ınsan hakkının nasıl ya-. ratıldığını, banşın nasılgerçekleşebıleceğınikanıtlama-l ya katkıda bulundum. Hiçbir zaman yaşama sevinci-; mi yitirmedim, tam aksine arttırdım..." • • • • ! Sevgili okurlar, Niyazi Altunya'nın yazdıkları daha! bıtmedı. salı günü de sürecek. O bölümü de ilginç bu-, 1 lacağınızı sanıyorum. Benim diyeceğim başka bır şey var: Dünkü Cumhu-; rıyet'te, Hüsnü A. Göksel'ın yazısını kaçırdıysanız oku-j yun. O, arada bır yazar, ama pir yazar. Hüsnü Bey'in! yazısının başlığı "Umut". Hüsnü Bey, boşuna umutla-, nıyorya, neyse... Bugünkü "Cumhunyet Dergı"de, Berat Günçıkan; "faili meçhul" cinayetlerde ölenlerın yakınlanyla ko-< nuştu; faşıstlenn öldürdüklennden bırı de Necdet Bu-<' lut'tu. Necdet'in bugün yıldönumü! B U L M A C A SEDAT \AŞAYA\ 1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDAN SACA: 1/MüzığıFeritTü- zün'e aıt olan tek perdelık bale. 2/ Kutsal ınanç... Bır tiyatro oyuncusu- nun. ızleyıcılerin duyacağı biçimde ama sankı dığer oyuncularduymu- yormuş gıbı ko- nuşması ya da dü- şünmesı. 3/ Se- vınçli... llgı. 4/ 8 Dolma yapmak g için hazırlanan ka- nşım... Keman yapımıyla ünlü bır.İtalyan aılesı. 5/ < Kansızlık. 6/ Bilgiçlık tas- layankımse... Bırışaretsı- *- fatı. II Çeşıtli agaçlardan 3 eldeedılenbırcınsreçıne... 4 Mikroskopcamı.S/Demır g çubuk... Gövdesı kızıl. ayaklan ve yelesı sıyah " oîan at donu. 91 Cretılen 7 mal değerlenmn ınış çıkı- Q şına göre saptanan ücret „ ödeme olçümü. YUKAR1DAN AŞAĞIYA: j 1/Tav şan yavrusu... Oyunda cezalı çocuk. ' 2/Yosunlann kökü andıran rutunma organı.. Sıvas'ın bır il- çesı. 3/Şarkı... Öküz yemlıgı. 4/Manganez elementının si-î mgesi.. Sermaye. 5/tşe. eyleme dayanan. 6/Ortaoyununda} Rumtıplemesıneverılenad... Bırnota. 7/Iradesızlıkten ıle-| ri gelen sürekli cansızlık... Tenıste topu rakıbın arkasına> düşürmeyıamaçJayan \uru^. &/Haydut . Italva'dabırlırnan! kentı. 9/ Karakter... Çöllerde y a da denız kıyıiannda rüzgâr-j ların yığdığı kum tepesi. '
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle